ArticlePDF Available

Gebelerin Yaşadıkları Doğum Korkusu ile Algıladıkları Sosyal Destek Arasındaki İlişki

Authors:

Abstract

36 Gebelerin Yaşadıkları Doğum Korkusu ile Algıladıkları Sosyal Destek Arasındaki İlişki Ö ÖZ ZE ET T A Am ma aç ç: : Araştırma, gebelerin yaşadıkları doğum korkusu ile algıladıkları sosyal destek ara-sındaki ilişkiyi belirlemek amacı ile tanımlayıcı olarak yapılmıştır. G Ge er re eç ç v ve e Y Yö ön nt te em ml le er r: : Araş-tırma, İzmir'de Ege Üniversitesi Tıp Fakültesi Hastanesi obstetri polikliniğine başvuran, herhangi bir gebelik komplikasyonu olmayan, gebeliğin 28-40. haftaları arasında olan ve araştırmaya ka-tılmaya gönüllü 214 gebe ile yürütülmüştür. Veriler, " Gebe Tanıtım Formu " , " Çok Boyutlu Algı-lanan Sosyal Destek Ölçeği (ÇBASDÖ) " ve " Wijma Doğum Beklentisi/Deneyimi Ölçeği (W-DEQ) " ile toplanmıştır. B Bu ul lg gu ul la ar r: : Gebelerin yaş ortalaması 26,99±5,18 olup, %59,3'ü ilköğretim mezunu, %82,7'si herhangi bir işte çalışmamakta, %58,4'ü primipardır. Gebelerin ÇBASDÖ puan ortala-malarının 64,3±17,9 olduğu belirlenmiştir. ÇBASDÖ'nün alt gruplarının puanları incelendiğinde ise; aile desteğinin 25,0±5,3, arkadaş desteğinin 20,4±8,6 ve özel birinin desteğinin 19,0±9,2 ol-duğu, W-DEQ puan ortalamasının ise 46,4±31,2 olduğu bulunmuştur. Gebelerin sosyal destek puan ortalamaları ile doğum korkusu arasında negatif yönde oldukça anlamlı ilişki saptanmıştır (r=-0,385, p<0,001). S So on nu uç ç: : Bu araştırma sonucunda, gebelerin sosyal destek düzeyleri arttıkça doğum korkularının azaldığı saptanmıştır. Gebelerin sosyal destek kaynaklarının arttırılması ile doğum korkusunun azaltılabileceği düşünülmektedir. Böylelikle sezaryen doğum oranları ve doğum korkusunun yol açtığı anne ve yenidoğan sağlığındaki olumsuz sonuçlar da azalmış ola-caktır. A An na ah ht ta ar r K Ke el li im me el le er r: : Korku; sosyal destek; gebelik; doğal çocuk doğurma A AB BS ST TR RA AC CT T O Ob bj je ec ct ti iv ve e: : The research was conducted descriptively in order to determine the correlation between fear of birth and perceived social support by pregnant women. M Ma at te er ri ia al l a an nd d M Me et th ho od ds s: : Research was conducted with 214 pregnant women who were attending the outpatient department
Turkiye Klinikleri J Gynecol Obst 2014;24(1)
36
Gebelerin Yaşadıkları Doğum Korkusu ile
Algıladıkları Sosyal Destek Arasındaki
İlişki
ÖÖZZEETT AAmmaaçç:: Araştırma, gebelerin yaşadıkları doğum korkusu ile algıladıkları sosyal destek ara-
sındaki ilişkiyi belirlemek amacı ile tanımlayıcı olarak yapılmıştır. GGeerreeçç vvee YYöönntteemmlleerr:: Araş-
tırma, İzmir’de Ege Üniversitesi Tıp Fakültesi Hastanesi obstetri polikliniğine başvuran, herhangi
bir gebelik komplikasyonu olmayan, gebeliğin 28-40. haftaları arasında olan ve araştırmaya ka-
tılmaya gönüllü 214 gebe ile yürütülmüştür. Veriler, “Gebe Tanıtım Formu”, “Çok Boyutlu Algı-
lanan Sosyal Destek Ölçeği (ÇBASDÖ)” ve “Wijma Doğum Beklentisi/Deneyimi Ölçeği (W-DEQ)”
ile toplanmıştır. BBuullgguullaarr:: Gebelerin yaş ortalaması 26,99±5,18 olup, %59,3’ü ilköğretim mezunu,
%82,7’si herhangi bir işte çalışmamakta, %58,4’ü primipardır. Gebelerin ÇBASDÖ puan ortala-
malarının 64,3±17,9 olduğu belirlenmiştir. ÇBASDÖ’nün alt gruplarının puanları incelendiğinde
ise; aile desteğinin 25,0±5,3, arkadaş desteğinin 20,4±8,6 ve özel birinin desteğinin 19,0±9,2 ol-
duğu, W-DEQ puan ortalamasının ise 46,4±31,2 olduğu bulunmuştur. Gebelerin sosyal destek
puan ortalamaları ile doğum korkusu arasında negatif yönde oldukça anlamlı ilişki saptanmıştır
(r=-0,385, p<0,001). SSoonnuuçç::Bu araştırma sonucunda, gebelerin sosyal destek düzeyleri arttıkça
doğum korkularının azaldığı saptanmıştır. Gebelerin sosyal destek kaynaklarının arttırılması ile
doğum korkusunun azaltılabileceği düşünülmektedir. Böylelikle sezaryen doğum oranları ve
doğum korkusunun yol açtığı anne ve yenidoğan sağlığındaki olumsuz sonuçlar da azalmış ola-
caktır.
AAnnaahhttaarr KKeelliimmeelleerr::Korku; sosyal destek; gebelik; doğal çocuk doğurma
AABBSSTTRRAACCTT OObbjjeeccttiivvee:: The research was conducted descriptively in order to determine the cor-
relation between fear of birth and perceived social support by pregnant women. MMaatteerriiaall aanndd
MMeetthhooddss:: Research was conducted with 214 pregnant women who were attending the outpatient
department of obstetrics of Ege University Faculty of Medicine Hospital, without any complica-
tion of pregnancy, the weeks between 28-40 of pregnancy and who accepted to take part in the
study. The data were collected using “Pregnant Description Form”, “Multidimensional Scale of
Perceived Social Support (MSPSS)”, and “The Wijma Delivery Expectancy/Experience Ques-
tionnaire (W-DEQ)”. RReessuullttss::The pregnant women mean age was 26.99±5.18, 59.3% were pri-
mary school graduates, 82.7% were not working, 58.4% were primiparous. MSPSS mean scores
of pregnant women, is determined as 64.3±17.9. MSPSS the scores of sub-groups were exam-
ined; family support was 25.0±5.3, friend support was 20.4±8.6 and support for someone special
was 19.0±9.2, W-DEQ mean scores was found to be 46.4±31.2. There was a negative, fairly sig-
nificant relationship between mean scores of social support and fear of childbirth (r=-0.385,
p<0.001). CCoonncclluussiioonn::It was determined that, as pregnant women’s levels of the social support
increased, fear of childbirth decreased. Increasing resources of social support for pregnant women
can reduce fear of childbirth. In this way cesarean birth rates and negative health outcomes in
mother and newborn caused by the fear of childbirth can reduce.
KKeeyy WWoorrddss:: Fear; social support; pregnancy; natural childbirth
TTuurrkkiiyyee KKlliinniikklleerrii JJ GGyynneeccooll OObbsstt 22001144;;2244((11))::3366--4411
Duygu GÜLEÇ,a
Ruşen ÖZTÜRK,a
Ümran SEVİL,a
Mert KAZANDIb
aKadın Sağlığı ve
Hastalıkları Hemşireliği AD,
Ege Üniversitesi Hemşirelik Fakültesi,
bKadın Hastalıkları ve Doğum AD,
Ege Üniversitesi Tıp Fakültesi, İzmir
Ge liş Ta ri hi/Re ce i ved: 29.07.2013
Ka bul Ta ri hi/Ac cep ted: 30.10.2013
Bu çalışma, 1.Ulusal (Uluslararası Katılımlı)
Doğum sonrası Bakım Kongresi
(20-22 Haziran 2013, İzmir)’nde
poster bildiri olarak sunulmuştur.
Ya zış ma Ad re si/Cor res pon den ce:
Duygu GÜLEÇ
Ege Üniversitesi Hemşirelik Fakültesi,
Kadın Sağlığı ve
Hastalıkları Hemşireliği AD, İzmir,
TÜRKİYE/TURKEY
duygu.gulec@ege.edu.tr
Cop yright © 2014 by Tür ki ye Kli nik le ri
ORİJİNAL ARAŞTIRMA
Turkiye Klinikleri J Gynecol Obst 2014;24(1) 37
GEBELERİN YAŞADIKLARI DOĞUM KORKUSU İLE ALGILADIKLARI SOSYAL DESTEK ARASINDAKİ İLİŞKİ Duygu GÜLEÇ ve ark.
Gebelik, doğurgan çağa gelen her kadının ya-
şayabileceği fizyolojik bir olay olmasına
rağmen kadının hayatında kaygı ve stres
yaratan bir geçiş dönemidir. Doğum ise doğal ol-
makla birlikte, sonucu önceden tahmin edilemeyen,
ağrılı ve hem anne hem de bebek için ciddi morbi-
dite, hatta mortalite riski taşıyan bir süreçtir.1-3
Gebelik boyunca kadınlar fizyolojik ve psiko-
lojik değişiklikler yaşar. Gebeliğin ilk trimesterinde
yaşanan psikolojik değişikliklerden en baskın olanı,
kadının gebe olmaya ilişkin yaşadığı ambivalan
duygulardır. İkinci trimesterde bu duygular azalır
ve son trimesterde kadın yeniden ambivalan duy-
gular yaşamaya başlar. Gebelikten sıkıntı duyar, be-
beği ister fakat doğumdan korkar ve yakında olacak
doğuma yönelik diğer trimesterlere göre daha
yoğun kaygı yaşar.1,4
Gebelerin %5-25’i doğum korkusu yaşamakta
ve bunun anne ve yenidoğan sağlığı için ciddi so-
nuçları olabilmektedir.5-7 Doğum korkusunun is-
temli infertilite, gebelik ve doğum komplikas-
yonları, doğumda artmış analjezi kullanımı, artmış
doğum müdahaleleri, acil ve isteğe bağlı sezaryen,
postpartum depresyon, posttravmatik stres bozuk-
luğu, anne bebek bağlanmasında gecikme, ile
ilişkide sorun yaşamaya neden olabileceği litera-
türde belirtilmiştir.7-11
Gebelikte yaşanan doğum korkusunun ne-
denleri, biyolojik (ağrı), psikolojik nedenler
(bireysel, geçmişte yaşanan travmatik olaylar,
ebeveyn olmaya ilişkin korku) ve sosyal destek
yetersizliği olarak belirtilmiştir.7,12-16 Timur ve
Şahin, çalışmalarında; arkadaş, aile, diğer özel bir
insan ve çevreden algılanan sosyal desteğin olumlu
doğum deneyimi üzerinde anlamlı etkisi olduğunu
saptarken, Saisto ve ark., sosyal destek yetersizliği
ve eş ile sorun yaşıyor olmanın doğum korkusuna
neden olduğunu saptamıştır.4,17
Sosyal destek doğumdan ölüme kadar birçok
yaşam değişikliğinde, bireye çevresindeki insanlar
tarafından yapılan yardım olarak tanımlanmıştır.18
Bu yardım aile, arkadaşlar ve birey için anlamlı
diğer kişilerden (akraba, komşu, doktor vb.) elde
edilebilir.19 Sosyal destek maddi, duygusal ve biliş-
sel destek şeklinde olabilir ve bireyin sosyolojik ve
psikolojik sorunlarının çözümü, önlenmesi ve teda-
visinde güçlü bir kaynak oluşturabilir.20 Gebelik ve
doğum da anne ve bebek için sosyal desteğe en çok
ihtiyaç duyulan dönemlerden biridir. Gebelikte ye-
terli sosyal destek ve iyi psikolojik durum hem anne
hem de fetüsün sağlığı açısından önemlidir.11
Ülkemizde sosyal desteğin doğum deneyimine
etkisini belirleyen çalışmalar olmasına karşın, ge-
belerin gebelik sürecinde algıladıkları sosyal deste-
ğin doğum korkusuna etkisini belirleyen çalışmaya
rastlanmamıştır. Sağlık profesyonelleri, gebelerin
sosyal destek kaynaklarını daha etkili bir şekilde
kullanmalarını sağlayarak kadınların doğum kor-
kusunu azaltmada ve böylelikle olumsuz sonuçların
azaltılmasında daha etkin rol oynayabilirler. Bu ne-
denle bu araştırma, gebelerin yaşadıkları doğum
korkusu ile algıladıkları sosyal destek arasındaki
ilişkiyi belirlemek amacıyla yapılmıştır.
GEREÇ VE YÖNTEMLER
Araştırma, gebelerin yaşadıkları doğum korkusu ile
algıladıkları sosyal destek arasındaki ilişkiyi belir-
lemek amacı ile tanımlayıcı olarak yapılmıştır.
Araştırmanın örneklemini, Ege Üniversitesi Tıp Fa-
kültesi Hastanesi Kadın Hastalıkları ve Doğum
Anabilim Dalı obstetri polikliniklerine 01.09.2012-
01.05.2013 tarihleri arasında izlem amacıyla baş-
vuran, 28-40. gebelik haftalarında olan 214 sağlıklı
gebe oluşturmuştur. Örneklem seçimi, olasılıksız
örnekleme yöntemi ile yapılmıştır. Kronik sistemik
bir hastalığı olan, şimdiki gebeliğinde komplikas-
yon öyküsü olan, sezaryen doğum öyküsü olan,
cinsel yolla bulaşan bir enfeksiyon hastalığı olan,
fetüste komplikasyon saptanmış olan gebeler araş-
tırmaya alınmamıştır.
Araştırma verilerinin toplanmasında, örnek-
leme alınan gebelerin sosyo-demografik ve diğer de-
ğişkenlerin özelliklerini belirleyen “Gebe Tanıtım
Formu”, doğum korkusunu belirleyen “Wijma
Doğum Beklentisi/Deneyimi Ölçeği (W-DEQ)” ve
algıladıkları sosyal desteği belirlemeye yönelik “Çok
Boyutlu Algılanan Sosyal Destek Ölçeği (ÇBASDÖ)”
kullanılmıştır.
Çok Boyutlu Algılanan Sosyal Destek Ölçeği
1988 yılında Zimet ve ark. tarafından, üç farklı
Turkiye Klinikleri J Gynecol Obst 2014;24(1)
38
Duygu GÜLEÇ ve ark. GEBELERİN YAŞADIKLARI DOĞUM KORKUSU İLE ALGILADIKLARI SOSYAL DESTEK ARASINDAKİ İLİŞKİ
kaynaktan alınan sosyal desteğin yeterliliğinin
öznel değerlendirilmesi amacıyla kullanımı kolay,
kısa bir ölçek olarak geliştirilmiştir. Ülkemizde
Eker ve Arkar tarafından ölçeğin faktör yapısı, ge-
çerlilik ve güvenilirliği yapılmış, güvenilirlik kat-
sayıları 0,80-0,95 arasında değişen yüksek tutarlılık
düzeylerine sahip olduğu bulunmuştur.21Yaptık-
ları gözden geçirme çalışmasında da aile ve özel
insan ile ilgili kavramlar üzerinde çalışılarak bazı
değişiklikler yapılmıştır.19 ÇBASDÖ, 12 maddeden
oluşan bir ölçektir. Her biri dört maddeden oluşan,
desteğin kaynağına ilişkin üç grubu içerir. Bunlar;
aile (3, 4, 8. ve 11. maddeler), arkadaşlar (6, 7, 9. ve
12. maddeler) ve özel bir insandır (1, 2, 5. ve 10.
maddeler). Her bir madde 1-7 arasında puanlan-
mıştır. Ölçeğin tamamından alınabilecek en düşük
puan 12 ve en yüksek puan 84’tür. Elde edilen
puanın yüksek olması algılanan sosyal desteğin
yüksek olduğunu ifade etmektedir, düşük puanlar
ise desteğin algılanmadığını ya da destekten yok-
sun olduğunu belirtmektedir.19,21
Wijma Doğum Beklentisi/Deneyimi Ölçeği
(W-DEQ), doğum esnasındaki stres ve korkuyu
ölçen 33 ifadeden oluşan likert tipte bir ölçektir.
Ölçeğin Türkçeye uyarlaması Körükçü ve Kukulu
tarafından yapılmış ve ölçeğin Cronbach alfa de-
ğeri 0,89 olarak bulunmuştur. Ölçekteki yanıtlar
0’dan 5’e kadar numaralandırılmış olup, altılı likert
tiptedir. 0 “tamamen”, 5 ise “hiç” seklinde ifade
edilmektedir. Ölçekte minimum puan 0 iken, mak-
simum puan 165’tir. Puanların yüksek olması
kadınların yaşadığı doğum korkusunun yüksek ol-
duğunu göstermektedir.22
Araştırmanın verileri, belirtilen hastanenin po-
likliniğine rutin izlem amacıyla başvuran araştırma
kriterlerine uyan, araştırmaya katılmaya gönüllü
olan gebelerle yüz yüze görüşme tekniği kullanıla-
rak araştırmacılar tarafından toplanmıştır. Gebelere
görüşme öncesi, araştırmanın amacı, araştır-
madan sağlanacak yararlılıklar, görüşme için harca-
yacağı zaman konusunda açıklamalar yapılmış ve
sözlü onamları alınmıştır. Daha sonra, Gebe Tanı-
tım Formu, W-DEQ ve ÇBASDÖ uygulanmıştır.
Veriler SPSS 15 paket programında analiz edil-
miştir. Araştırma kapsamına alınan gebelere ilişkin
sosyo-demografik özellikler ve tanıtıcı bilgiler sayı
ve yüzde dağılımı olarak verilmiştir. Örneklem da-
ğılımının normal olup olmadığını test edebilmek
amacıyla normallik varsayımının sınanmasında
Kolmogorov Smirnov (K-S) testinden faydalanıl-
mıştır. Verilerin karşılaştırılmasında normal dağı-
lım göstermeyen parametrelerin iki grup arası
karşılaştırmalarda Mann Whitney U testi, ikiden
fazla gruplar arası karşılaştırmalarında Kruskal
Wallis H testi ve farklılığa neden olan grubun tes-
pitinde Tukey HDS testi kullanılmıştır. Korelasyon
analizinde, ölçekler normal dağılım gösterdiği için
Pearson korelasyon katsayısı hesaplanmıştır. So-
nuçlar %95’lik güven aralığında, anlamlılık p<0,05
düzeyinde değerlendirilmiştir.
Araştırmada kullanılan ölçeklerin yazarları ile
görüşülmüş ve gerekli izinler alınmıştır. ÇBAS-
DÖ’nün geçerlilik ve güvenilirliğini yapan yazar-
lara mail yolu ile ulaşılamamış, ancak ölçek Türk
Psikiyatri Dergisi’nde, 2001 yılında kullanıma açık
olarak yayımlanmıştır. Araştırma Helsinki Dekla-
rasyonu 2008 Prensiplerine uygun olarak yapılmış
ve Ege Üniversitesi Hemşirelik Fakültesi Bilimsel
Etik Kurulundan onay alınmıştır. Çalışmanın yü-
rütüleceği kurumdan gerekli izinler alınmıştır. Ay-
rıca gebelere görüşme öncesi, araştırmanın amacı,
araştırmadan sağlanacak yararlılıklar, görüşme için
harcayacağı zaman konusunda açıklamalar yapıla-
rak sözlü onamları alınmıştır.
BULGULAR
Gebelerin yaş ortalaması 26,99±5,18 olup, %59,3’ü
ilköğretim mezunu, %82,7’si herhangi bir işte ça-
lışmamakta, %66,8’inin gelir durumu orta düzey
olarak değerlendirmiş olup, %58,4’ü primipardır.
Gebelerin %57’si, gebelik ve doğuma ilişkin her-
hangi bir eğitim almadıklarını belirtmiştir (Tablo 1).
Gebelerin W-DEQ ölçeğinden ortalama
46,4±31,2 (min: 0, max:165) puan aldıkları (Tablo
2), eğitim durumuna (X2:0,110, p:0,946), çalışma
durumuna (Z:-0,800, p:0,424), doğum sayısına
(Z:-0,461; p:0,644) ve gebelikte eğitim alma duru-
muna göre (Z:-1,043, p: 0,297) doğum korkusunun
etkilenmediği saptanmıştır. Sadece gelir durumu-
nun doğum korkusunu etkilediği, gelir durumunu
iyi olarak değerlendiren gebelerin doğum korkula-
rının daha düşük (X2:7,11, p:0,05) olduğu belirlen-
miştir (Tablo 3).
Gebelerin ÇBASDÖ puan ortalamalarının
64,3±17,98 (min:12 max:84) olduğu belirlenmiştir.
ÇBASDÖ’nün alt gruplarının puanları incelendi-
ğinde ise; aile desteğinin 25,0±5,3, arkadaş desteği-
nin 20,4±8,6 ve özel birinin desteğinin 19,0±9,2
olduğu, gebelerin yaşadığı doğum korkusu ile algı-
ladıkları sosyal destek puan ortalamaları arasında
negatif yönde zayıf düzeyde anlamlı ilişki saptan-
mıştır (r=-0,385, p<0,001) (Tablo 2).
TARTIŞMA
Bu araştırma, gebelerin yaşadıkları doğum korkusu
ile algıladıkları sosyal destek arasındaki ilişkiyi
incelemek amacıyla yapılmış olup, ülkemizde bu
konuda yapılan sınırlı sayıda çalışma olması nede-
niyle önem taşımaktadır. Doğum korkusu, gebelik
komplikasyonları, kötü doğum deneyimi ve post-
partum duygusal sorunlarla olan ilişkisi nedeniyle
anlaşılması gereken önemli bir konudur.23
Bu araştırmada gebelerin yaşadıkları doğum
korkusunu değerlendiren W-DEQ puan ortalama-
ları 46,4±31,2 olarak bulunmuştur (Tablo 2). Ülke-
mizde Şahin ve ark. aynı ölçekle yaptıkları çalış-
mada, 85,63±13,76 olarak daha yüksek bulmuştur.16
Yurt dışında ise Norveç’te Adams ve ark. yaptıkları
çalışmada, 56,66±19,49, Storksen ve ark. 56,8±20,1,
Rouhe ve ark. Finlandiya’da 68,3±21,1, Hall ve ark.,
Kanada’da 52,87±19,66 olarak saptamışlardır.6,14,24,25
Ülkemizde ve yurt dışındaki çalışmalara göre, bu
araştırmada gebelerin daha düşük düzeyde korku
deneyimledikleri görülmektedir. Bu farklılığın, araş-
tırmaya alınan örneklem sayısı ve kültürel faktör-
lere bağlı değişiklik gösterdiği düşünülmektedir.
Turkiye Klinikleri J Gynecol Obst 2014;24(1) 39
GEBELERİN YAŞADIKLARI DOĞUM KORKUSU İLE ALGILADIKLARI SOSYAL DESTEK ARASINDAKİ İLİŞKİ Duygu GÜLEÇ ve ark.
TABLO 1: Gebelerin tanıtıcı özelliklerine göre dağılımları.
TABLO 2: Gebelerin W-DEQ ve ÇBASDÖ puanlarının
ilişkisel dağılımı.
TABLO 3: Gebelerin W-DEQ ölçeği puan ortalamaları
ve bazı değişkenlerle olan ilişkisi (n:214).
ÇBASDÖ: Çok Boyutlu Algılanan Sosyal Destek Ölçeği; W-DEQ: Wijma Doğum Bek-
lentisi/Deneyimi Ölçeği.
*: Kruskal Wallis Testi; **: Mann Whitney U Testi.
Sayı Yüzde
Yaş X: 26,99±5,18(min:18 max:41)
Eğitim
İlköğretim 127 59,3
Lise 59 27,6
Üniversite 28 13,1
Çalışma durumu
Çalışmayan 177 82,7
Çalışan 37 17,3
Gelir durumu
Düşük 24 11,2
Orta 143 66,8
İyi 47 22,0
Doğum sayısı
Multipar 89 41,6
Primipar 125 58,4
Eğitim alma durumu
Alan 92 43,0
Almayan 122 57,0
Toplam 214 100
nXSS rP
ÇBASSDÖ 64,3 17,9
Aile 214 25,0 5,3
Arkadaş 20,4 8,6
Özel bir insan 19,0 9,2 -0,385 0,000
W-DEQ 214 46,4 31,2
Sosyo-demografik değişkenler W-DEQ±SD İstatistiksel analiz
Eğitim
İlköğretim 108,49 p: 0,946
Lise 106,86 X2:0,110*
Üniversite 104,38
Çalışma durumu
Çalışmayan 109,05 p:0,424
Çalışan 100,09 Z:-0,800**
Gelir durumu
Düşük 133,42 p:0,003
Orta 111,12 X2:11,894*
İyi 83,27
Doğum sayısı
Multipar 109,81 p:0,644
Primipar 105,85 Z:-0,461**
Eğitim alma durumu
Alan 112,58 p: 0,297
Almayan 103,67 Z:-1,043**
Turkiye Klinikleri J Gynecol Obst 2014;24(1)
40
Duygu GÜLEÇ ve ark. GEBELERİN YAŞADIKLARI DOĞUM KORKUSU İLE ALGILADIKLARI SOSYAL DESTEK ARASINDAKİ İLİŞKİ
Doğum korkusunu etkileyen faktörler ince-
lendiğinde; sadece gelir durumunu iyi olarak de-
ğerlendiren gebelerin doğum korkularının daha
düşük olduğu bulunmuştur (Tablo 2). Saisto ve
Halmesmäki, yayımladıkları bir derlemede düşük
sosyo-ekonomik düzeyin de doğum korkusunu art-
tırdığını belirtmişlerdir. Araştırma bulgusu litera-
türle benzerlik göstermektedir.26
Araştırmada gebelerin algıladıkları sosyal des-
tek puan ortalamaları 64,3±17,9 olarak, alt boyutla-
rın puanları incelendiğinde ise; aile desteğinin
25,0±5,3, arkadaş desteğinin 20,4±8,6 ve özel biri-
nin desteğinin 19,0±9,2 olduğu saptanmıştır (Tablo
2). Ülkemizde Mermer ve ark., gebelikte algılanan
sosyal destek ölçeği puan ortalamasını 66,70±15,54,
aile desteği puanı ortalamasını 25,08±4,88, arkadaş
20,41±7,74 ve özel insanı 21,20±7,25 olarak bul-
muştur.20 Şen ve ark., sosyal destek ölçeği puan
ortalamasını 50,50±19,00, aileyi 17,25±7,71, ar-
kadaşı 15,81±8,22 ve özel insanı 17,43±7,96 olarak
saptamıştır.27 Vırıt ve ark., sosyal destek puan or-
talamasının 52,81±13,32 olduğunu belirlemişler-
dir.28 Destek kavramı kendi içinde duygusal,
zihinsel ve maddi destek sistemi olarak ayrıldığın-
dan ve her bireyin algıladığı desteğin farklı olma-
sından dolayı her çalışma bulgusu kendi içinde
farklılık gösterebilmektedir. Bu araştırmada, gebe-
lerin sosyal destek puan ortalamalarının diğer ça-
lışmalara göre daha yüksek olması nedeniyle
gebelerin sosyal destek düzeyinin iyi olduğu düşü-
nülmektedir.
Araştırmada gebelerin yaşadıkları doğum
korkusu ile algıladıkları sosyal destek düzeyleri
arasında negatif yönde, zayıf ancak istatistiksel
olarak ileri düzeyde anlamlı bir ilişki olduğu sap-
tanmıştır (Tablo 2). Gebelerin sosyal destekleri
arttıkça, doğum korkuları azalmaktadır. Sosyal
destek, stres olsun ya da olmasın kişinin sağlığını
doğrudan olumlu yönde etkilemektedir ve stres
oluşturacak yaşam olaylarının yarattığı zararları
azaltarak ya da dengeleyerek ruh sağlığını koru-
maktadır.27 Çeşitli faktörlerin doğum korkusu ile
ilişkili olduğu, bunlar arasında sosyal destek ek-
sikliğinin de olabileceği literatürde belirtilmekte-
dir.23,25 Yurt dışında yapılan çalışmalara bakıl-
dığında; Elsenbruch ve ark., gebelikte eş, aile
ve/veya arkadaşlar tarafından sağlanan sosyal des-
teğin, gebeleri duygusal ve bilişsel olarak rahat-
lattığı, sosyal kaynaklardan daha fazla yararlan-
malarına, stres etkenleri ve kaygı ile daha kolay
baş etmelerine yardımcı olduğu ve annelik rolüne
geçişlerini kolaylaştırdığını belirlemiştir.29 Wal-
denström ve ark., eşlerinden az destek gören ya
da hiç destek görmeyen kadınların daha sık do-
ğumla ilişkili negatif duygular yaşadığını, Saisto
ve ark., sosyal destek eksikliği ve eşle olan ilişkide
memnuniyetsiz olmanın doğum korkusuna neden
olabileceğini belirtmiştir.5,17 Eş ve aile üyelerinin
desteğinden yoksun kadınların gebeliklerinin
daha sorunlu olduğunu belirten çalışmalar da bu-
lunmaktadır.28,30 Ülkemizde yapılan çalışmalara
bakıldığında ise; Şen ve ark. gebelerde sosyal des-
tek alma durumları ile depresyon ve kaygı ara-
sında istatistiksel olarak anlamlı bir ilişki
olduğunu, Çalık ve Aktaş, yaptıkları bir derle-
mede sosyal destek eksikliği ya da yokluğunun ge-
belik depresyonuyla anlamlı ölçüde ilişkili
olduğunu belirtmiştir.27,31 Aile, eş, arkadaş gibi et-
kili psikososyal kaynakların gebenin duygusal iyi-
lik hali üzerinde önemli koruyucu etki sağladığı
araştırma bulgularıyla desteklenmektedir.
Gebelik döneminde kadınlar destek gereksi-
nimi öncelikli olarak yakın çevrelerinden karşıla-
salar da sağlık personelinin desteğine de önemli
ölçüde gereksinim duyarlar. Klinikte sağlık perso-
neli tarafından desteklenen gebelerin daha fazla öz-
yeterlilik hissettiği, memnuniyetlerinin arttığı ve
doğum korkularının azaldığı belirtilmektedir.16 Sa-
isto ve Halmesmäki, sağlık profesyoneline karşı
güven eksikliğinin doğum korkusu oluşmasında
önemli bir etken olduğunu belirtmiştir.26 Bu amaçla
gebelerde önceden var olan şartlanmalar ve korku-
ları gidermede sağlık personelinin desteği ve pre-
natal eğitim programları oldukça önemlidir.
SONUÇ
Araştırmada, gebelerin yaşadıkları doğum korkusu
ile algıladıkları soysal destek arasında anlamlı bir
ilişkinin olduğu saptanmıştır. Doğum korkusunun
gebelik ve doğum komplikasyonları, isteğe bağlı se-
zaryen ve doğum sonrası anne ve yenidoğan sağlığı
üzerine ciddi olumsuz sonuçları göz önünde bu-
lundurulduğunda yeterli sosyal desteğin doğum
korkusunu azaltarak bu sonuçların giderilmesinde
önemli olduğu söylenebilir. Bu süreçte destekleyici
ilişkilerin kurulması, kadında iyilik hissinin artma-
sını ve bu süreci daha az stresli algılamasını sağla-
yabilir.
1. Daş Z. [Psychosocial and culturel dimensions
of pregnancy]. Taşkın L, editör. Doğum ve
Kadın Sağlığı Hemşireliği. 8. Baskı Ankara:
Sistem Ofset Matbaacılık; 2007. p.211-23.
2. Green JM, Kafetsios K, Statham HE, Snow-
don CM. Factor structure, validity and reliabil-
ity of the Cambridge Worry Scale in a
pregnant population. J Health Psychol 2003;
8(6):753-64.
3. Hofberg K, Ward MR. Fear of pregnancy and
childbirth. Postgrad Med J 2003;79(935):505-
10, quiz 508-10.
4. Timur S, Şahin HN. [Women’s social support
preferences and experiences during labor].
Hemşirelikte Araştırma Geliştirme Dergisi
2010;12(1):29-40.
5. Waldenström U, Hildingsson I, Ryding EL. An-
tenatal fear of childbirth and its association
with subsequent caesarean section and ex-
perience of childbirth. BJOG 2006;113(6):638-
46.
6. Hall WA, Hauck YL, Carty EM, Hutton EK,
Fenwick J, Stoll K. Childbirth fear, anxiety, fa-
tigue, and sleep deprivation in pregnant
women. J Obstet Gynecol Neonatal Nurs
2009; 38(5):567-76.
7. Zar M, Wijma K, Wijma B. [Pre-and postpar-
tum fear of childbirth in nulliparous and parous
women]. Scand J Behav Ther 2001;30(2): 75-
84.
8. Fisher C, Hauck Y, Fenwick J. How social
context impacts on women's fears of child-
birth: a Western Australian example. Soc Sci
Med 2006;63(1):64-75.
9. Bewley S, Cockburn J. Responding to fear of
childbirth. Lancet 2002;359(9324):2128-9.
10. Waldenström U, Hildingsson I, Rubertsson C,
Rådestad I. A negative birth experience:
prevalence and risk factors in a national sam-
ple. Birth 2004;31(1):17-27.
11. Fenwick J, Gamble J, Nathan E, Bayes S,
Hauck Y. Pre- and postpartum levels of child-
birth fear and the relationship to birth out-
comes in a cohort of Australian women. J Clin
Nurs 2009;18(5):667-77.
12. Serçekuş P, Okumuş H. Fears associated with
childbirth among nulliparous women in Turkey.
Midwifery 2009;25(2):155-62.
13. Nerum H, Halvorsen L, Sørlie T, Oian P. Ma-
ternal request for cesarean section due to fear
of birth: can it be changed through crisis-ori-
ented counseling? Birth 2006;33(3): 221-8.
14. Størksen HT, Garthus-Niegel S, Vangen S,
Eberhard-Gran M. The impact of previous
birth experiences on maternal fear of child-
birth. Acta Obstet Gynecol Scand 2013;92(3):
318-24.
15. Alehagen S, Wijma K, Wijma B. Fear during
labor. Acta Obstet Gynecol Scand 2001;
80(4): 315-20.
16. Şahin N, Dinç H, Dişsiz M. [Pregnant women’s
fear of childbirth and related factors]. Zeynep
Kamil Tıp Bülteni 2009;40(2):57-62.
17. Saisto T, Salmela-Aro K, Nurmi JE, Halmes-
mäki E. Psychosocial characteristics of
women and their partners fearing vaginal
childbirth. BJOG 2001;108(5):492-8.
18. Ardahan M. [Social support and the nursing].
Atatürk Üniversitesi Hemşirelik Yüksekokulu
Dergisi 2006;9(2):68-75.
19. Eker D, Arkar H. [Factorial structure, validity,
and reliability of revised form of the multidi-
mensional scale of perceived social support].
Turkish Journal of Psychiatry 2001;12(1):17-
25.
20. Mermer G, Bilge A, Yücel M, Çeber E. [Eval-
uation of perceived social support levels in
pregnancy and postpartum periods]. Journal
of Psychiatric Nursing 2010;1(2):71-6
21. Eker D, Arkar H, Yaldız H. [Factorial Structure,
Validity and Reliability of Revised Form of the
Multidimensional Scale of Perceived Social
Suppor].Türk Psikiyatri Dergisi 2001; 12(1):
17-25.
22. Korukcu O, Kukulu K, Firat MZ. The reliability
and validity of the Turkish version of the Wijma
Delivery Expectancy/Experience Question-
naire (W-DEQ) with pregnant women. J Psy-
chiatr Ment Health Nurs 2012;19(3):193-202.
23. Hofberg K, Brockington I. Tokophobia: an un-
reasoning dread of childbirth. A series of 26
cases. Br J Psychiatry 2000;176:83-5.
24. Adams SS, Eberhard-Gran M, Eskild A. Fear
of childbirth and duration of labour: a study of
2206 women with intended vaginal delivery.
BJOG 2012;119(10):1238-46.
25. Rouhe H, Salmela-Aro K, Halmesmäki E,
Saisto T. Fear of childbirth according to par-
ity, gestational age, and obstetric history.
BJOG 2009;116(1):67-73.
26. Saisto T, Halmesmäki E. Fear of childbirth: a
neglected dilemma. Acta Obstet Gynecol
Scand 2003;82(3):201-8.
27. Şen S, Cetişli NE, Saruhan A. [The relation-
ship between migration and depression, anx-
iety level and social support in pregnancy].
International Journal of Human Sciences
2012; 9(2):1-13.
28. Vırıt O, Akbaş E, Savaş HA, Sertbaş G, Kan-
demir H. [Association between the level of de-
pression and anxiety with social support in
pregnancy]. Archives of Neuropsychiatry
2008;45(1):9-13.
29. Elsenbruch S, Benson S, Rücke M, Rose M,
Dudenhausen J, Pincus-Knackstedt MK, et al.
Social support during pregnancy: effects on
maternal depressive symptoms, smoking and
pregnancy outcome. Hum Reprod 2007;22(3):
869-77.
30. Roos A, Faure S, Lochner C, Vythilingum B,
Stein DJ. Predictors of distress and anxiety
during pregnancy. Afr J Psychiatry (Johan-
nesbg) 2013;16(2):118-22.
31. Çalık Yeşilçiçek K, Aktaş S. [Depression in
pregnancy: Prevalence, risk factors and treat-
ment]. Current Approaches in Psychiatry
2011;3(1):142-62.
KAYNAKLAR
Turkiye Klinikleri J Gynecol Obst 2014;24(1) 41
GEBELERİN YAŞADIKLARI DOĞUM KORKUSU İLE ALGILADIKLARI SOSYAL DESTEK ARASINDAKİ İLİŞKİ Duygu GÜLEÇ ve ark.
... Ayrıca yaşanan doğum korkusu, kadının gebe kalmayı istememesine ve yasal düşük oranlarının artmasına da neden olabilmektedir. 15,16 Primipar kadınların multiparlara göre doğum korkusunu daha yoğun bir şekilde yaşadığı belirlenmiştir. 17 Bu çalışma, primipar gebelerin psikososyal sağlık durumları ile doğum korkusu arasındaki ilişkiyi incelemek amacıyla planlanmıştır. ...
... Ölçek 6 alt boyuttan oluşmaktadır. Ölçeğin birinci alt boyutunda (1, 2, 3, 4, 5, 6, 7, 8, 18, 19, 20, 32, 34) gebelik ve eş ilişkisine ait özellikleri içeren toplam 13 madde, ikinci alt boyutunda (9, 10, 11, 12, 36, 37, 38, 40) kaygı ve strese ait özellikleri içeren toplam 8 madde, üçüncü alt boyutunda (21,22,23,24,25,26,27,43) aile içi şiddete ait özellikleri içeren toplam 8 madde, dördüncü alt boyutunda (16,17,28,29,30,41,45) psikososyal destek gereksinimine ait özellikleri içeren toplam 7 madde, beşinci alt boyutunda (31, 33, 35, 42) ailesel özellikleri içeren toplam 4 madde ve altıncı alt boyutunda (13,14,15,39,44,46) gebeliğe ilişkin fiziksel-psikososyal değişikliklere ait özellikleri içeren toplam 6 madde bulunmaktadır. Ölçekten elde edilecek minimum puan 46, maksimum puan ise 230'dur. ...
Article
Amaç: Gebelikte kadının psikososyal sağlık durumunun gebeliğin seyrini etkileyebileceği, aynı zamanda gebeliğinde psikolojik ve ruhsal yaşantı üzerinde etkili olabileceği görüşü hakimdir. Gebelikte psikososyal sağlığı etkileyen faktörlerden birisi de doğum korkusudur. Araştırmacıların bildiği kadarıyla literatürde primipar gebelerin psikososyal sağlık durumu ile doğum korkusu arasındaki ilişkiyi değerlendiren çalışmalara rastlanmamıştır. Bu çalışmanın amacı, primipar gebelerin psikososyal sağlık durumu ile doğum korkusu arasındaki ilişkiyi incelemektir. Yöntem: Bu tanımlayıcı araştırma, *** Üniversitesi *** Tıp Fakültesi’nde 15 Nisan-15 Ağustos 2021 tarihleri arasında gebe polikliniklerine başvuran 351 primipar gebe ile yapılmıştır. Veriler Tanıtıcı Bilgi Formu, Gebelikte Psikososyal Sağlığı Değerlendirme Ölçeği (GPSDÖ) ve Wijma Doğum Beklentisi/Deneyimi Ölçeği A versiyonu (W-DEQ) kullanılarak elde edilmiş ve tanımlayıcı istatistik, Mann-Whitney U testi, Kruskal-Wallis, Spearman Kolerasyon analizi ve basit doğrusal regresyon analizi ile değerlendirilmiştir. Bulgular: Araştırmaya katılan gebelerin yaş ortalaması 24.07±3.9, ortalama gebelik haftası 31.85±4.9, Wijma Doğum Beklentisi / Deneyimi Ölçeğinden almış oldukları ortalama puan 66.19±23.9 ve Gebelikte Psikososyal Sağlığı Değerlendirme Ölçeğinden almış oldukları ortalama puan 3.92±0.46’dır. Doğum öncesi eğitim sınıflarına katılanların GPSDÖ puanının daha düşük olduğu belirlenmiştir (p=0.014). GPSDÖ toplam ve alt boyutlarıyla W-DEQ ölçeği arasında negatif yönde ve anlamlı düzeyde ilişki olduğu saptanmıştır (p<0.001). Sonuç: Primipar gebelerin doğum korkusu azaldıkça psikososyal sağlık düzeylerinin arttığı tespit edilmiştir.
... In a study conducted in Turkey, it was determined that 62.5% of pregnant women experienced fear of birth 6 . Güleç et al., stated this rate as 46.4% in their study 7 . In a study conducted in Norway, the rate of fear of childbirth experienced by pregnant women was found to be 56.8%, and it was stated that 7.5% of these pregnant women experienced severe fear of childbirth 8 . ...
Article
Full-text available
OBJECTIVE This study was conducted to examine the relationship between the fear of birth and level of prenatal attachment experienced by the pregnant women. METHODS In our descriptive and relationship-seeking study conducted between January and March 2020 in Konya, 485 pregnant women who met the inclusion criteria were included in the study. Inclusion criteria for the study were women who were pregnant at the age of 18 years and above, having Turkish literacy, had spontaneous conception were over the 28th gestational week, having a healthy fetus, and not having any existing health problems (based on self-report). The data were collected with an information form, “Prenatal Attachment Inventory” and “Wijma Birth Expectation/Experience (Version A) Scale.” RESULTS The mean score of the pregnant women from the “Prenatal Attachment Inventory” was 62.44 (21–84), and the mean score of the “Wijma Birth Expectation/Experience Scale/Version A” was found to be 59.45 (0–165). It was concluded that 47.2% of the pregnant women had low, 38.7% had moderate, and 14.1% had high levels of fear of birth. It was determined that there was a negative and weakly significant relationship between “Prenatal Attachment Inventory” and “Wijma Birth Expectation/Experience Scale/Version A” scores of pregnant women (r=-0.11 and p=0.23). CONCLUSION In our study, it was determined that as the fear of birth increased, prenatal attachment levels decreased. Initiating and maintaining a healthy mother-infant bond is important for reducing fear of birth.
... Türkiye'de yapılan farklı çalışmalarda da kadınların doğum korkusu düzeyleri orta ve yüksek olarak bulunmuştur. [27][28][29] Doğum korku düzeyi de algılanan strese benzer şekilde gelir algısı düşük, istemeden gebe kalan kadınlarda daha yüksektir ve gebelik haftası ile paralel olarak artış göstermektedir. Farklı olarak daha önce sezaryen ile doğum yapmış kadınların normal doğum yapmış kadınlara göre daha yüksek doğum korkusuna sahip olduğu belirlenmiştir. ...
Article
Giriş: Çalışma gebelerde tutarlılık duygusu, algılanan stres ve doğum korkusunu belirlemek amacıyla gerçekleştirilmiştir. Yöntem: Tanımlayıcı tipte olan bu çalışma 01 Ocak-31 Mart 2022 tarihleri arasında gerçekleştirilmiştir. Çalışmaya araştırma kriterlerine uyan İç Anadolu Bölgesi’nde yaşayan toplam 218 gebe dahil edilmiştir. Veriler 'Kişisel Bilgi Formu', 'Revize Edilmiş Duygusal Tutarlılık Ölçeği (REDTÖ)', 'Algılanan Stres Ölçeği (ASÖ)' ve 'Wijma Doğum Beklentisi/Deneyimi Ölçeği (W-DEQ) A versiyonu (WİJMA A)' kullanılarak çevrim içi toplanmıştır. Verilerin analizinde bağımsız gruplarda t testi kullanılmıştır. Bulgular: Gebelerin REDTÖ, ASÖ ve WİJMA A ölçek toplam puan ortalamaları sırasıyla 43,41±9,23, 22,73±5,35 ve 76,46±17,52 olarak bulunmuştur. Gebelerin tutarlılık ve doğum korku düzeylerinin yüksek, stres düzeylerinin de orta olduğu görülmektedir. Sosyal güvencesi olmayan ve isteyerek gebe kalmayanların stres ve doğum korku düzeyinin diğer gebelere oranla daha yüksek olduğu bulunmuştur (p<0,05). Araştırmadan elde edilen bir diğer önemli sonuç ise daha önce sezeryan ile doğum yapmış kadınların normal doğum yapanlara göre daha fazla doğum korkusu yaşadığının belirlenmesidir (p<0,05). Sonuç ve Öneriler: Araştırmadan elde edilen veriler önceki doğum şekli, gebeliği isteme ve sosyal güvence durumunun doğum korku düzeyi üzerinde olumsuz etkisi olduğunu göstermektedir. Doğum korkusunun uzun ve kısa vadede anne-çocuk sağlığı üzerinde etkileri düşünüldüğünde özellikle risk grubundaki kadınların doğum korku düzeyinin belirlenmesi ve bu düzeyin azaltılmasına yönelik stratejilerin geliştirilmesine ihtiyaç duyulmaktadır.
... Prenatal, innatal ve postnatal sağlık hizmetlerinde görevli olan sağlık profesyonellerinin doğum korkusunun gelişme nedenlerini bilmeleri önemlidir. Bunun yanında doğum korkusunun oluşturabileceği sonuçların farkında olmaları, bu dönemde kadınlara yol gösterebilmeleri ve gerekli önlemleri almaları toplum sağlığı açısından değerlidir (13,16 (19). Yapılan çalışmada ise doğum korkusu puan ortalaması 52,48±15,7 olarak bulunmuştur. ...
Article
Amaç: Araştırma gebe kadınların doğum korkularını ve bu korkuları etkileyen faktörlerini belirlemek amacıyla tanımlayıcı ve ilişki arayıcı tasarımda yapılmıştır. Gereç ve Yöntemler: Çalışma, Muğla Sıtkı Koçman Üniversitesi Eğitim ve Araştırma Hastanesi’nin kadın hastalıkları ve doğum polikliniğinde gerçekleştirilmiştir. Çalışmaya 203 gebe dahil edilmiştir. Verilerin toplanmasında gebelerin sosyodemografik özelliklerini belirleyen tanılama formu ve doğum korkusunu değerlendiren Wijma Doğum Beklentisi/ Deneyimi Ölçeği- A Versiyonu kullanılmıştır. Veriler SPSS 20,0 programında tanımlayıcı istatistikler, Student t-testi, Ki-Kare ve Mann Whitney U analizleri ile değerlendirilmiştir. Bulgular: Katılımcıların yaş ortalaması 28,36±4,85 olup, %42,8'inin üniversite mezunu ve %64,9'unun gelir düzeyi gider düzeyine eşit olduğu saptanmıştır. Araştırmada gebelerin doğum korkusu puan ortalamasının 52,48±15,70 olduğu belirlenmiştir. Gebelerin bulundukları trimester dönemleri, gebelikte eşinden destek alma, daha önce gebelik geçirme durumları ile doğum korkusu puan ortalamaları arasında anlamlı bir ilişki bulunmuştur. Bununla birlikte canlı doğum sayısı, önceki doğum şekli ve doğum öncesi gebelik ve doğum ile ilgili bilgi alma durumları arasında Wijma Doğum Beklentisi/ Deneyimi Ölçeği puan ortalamaları arasındaki ilişki bulunamamıştır. Sonuç: Araştırmada, gebelerin doğum korkusu düzeyleri yüksek bulunmuştur. Yaşı daha genç olan, eğitim seviyesi yüksek, geliri giderinden az olduğunu ifade eden, gebelerde de doğum korkusu yüksek, ilk gebeliği olan, eşinden fiziksel ya da duygusal destek alamadığını ifade eden ve ikinci trimesterde olan kadınların doğum korkusunun daha yüksek olduğu belirlenmiştir. Ayrıca çalışmada sağlık profesyonelleri tarafından verilen eğitim ile kadınların doğum korkusunun azaldığı saptanmıştır.
... GİRİŞ DOI: 10.38136/jgon.804407 Gebelik ve doğum, fizyolojik bir süreç olmakla birlikte, kadının hayatında stres ve kaygı düzeyinin artmasına neden olan bir dönemdir (1). Doğum sonu dönem, fiziksel, psikolojik değişimlerin yanında, annede görülen hormonal değişimler ile kırılgan bir dönemdir. ...
Article
Full-text available
Amaç: Bu çalışmanın amacı doğum sonu dönemde annelerin yaşadığı stresin emzirme öz-yeterliliğe etkisini belirlemektir. Gereç ve Yöntem: Araştırma analitik ve kesitsel tiptedir. Araştırmanın verileri bir devlet hastanesinin çocuk polikliniklerinde anket formu kullanılarak toplanmıştır. Çalışma 148 anne ile tamamlanmıştır. Verilerin analizinde tanımlayıcı istatistiksel metodları, Student t Test, Pearson Ki-Kare testi ve Korelasyon t testi kullanılmıştır. Bulgular: Katılımcıların Doğum Sonu Stres Ölçeği puan ortalamaları 21-34 yaş aralığında, üniversite mezunu olan, çalışıp şuan ücretsiz izinde olan, gelir düzeyi iyi olan, çekirdek ailede yaşayan, eşi üniversite mezunu olan ve eşi çalışmayan kadınlarda daha yüksektir. Emzirme Öz-yeterlilik Ölçeği puan ortalamalarına bakıldığında ise, primigravidalarda, abortusu olanlarda ve 3 ve üzeri yaşayan çocuğu olan, gebeliği planlı olmayan, normal doğum yapan ve bebeği 36 hafta ve altında doğan kadınların puanları daha yüksek saptandı (p
Article
Objective: This study was carried out to determine the level of traumatic birth perception in women of reproductive age and the influencing factors. Methods: This descriptive and cross-sectional study was carried out between October 1st, 2020 and November 31st, 2020 on 1090 women, who were selected using snowball sampling method among the women not pregnant, that live in Turkey and who agreed to participate in the study, through an online survey shared on the social network and social media. The research data were obtained using the demographic questionnaire prepared in accordance with the relevant literature and the Traumatic Birth Perception Scale (TBPS). Results: The mean scale score of TBPS was found as 63.78 ± 30.04. It has been determined that variables and factors such as level of income, marital status, employment status, place of residence, status of having had given a birth, status of being afraid of giving birth, own mother's experience of giving birth, status of having had heard about a birth experience that went bad, and status of having had witnessed a vaginal delivery and/or caesarean delivery all affect the perception of traumatic birth (p
Article
Amaç: Araştırma, doğum eyleminde olan kadınların yaşadıkları ağrı ile baş edebilmek için bildikleri nonfarmakolojik yöntemleri sorgulamak ve bu yöntemlerden hangilerini tercih ettiklerini belirlemek amacıyla yapılmıştır. Yöntem: Tanımlayıcı olarak tasarlanan araştırmanın evrenini 01.07.2019- 01.03.2020 tarihleri arasında Adıyaman ilindeki bir hastanenin doğumhane servisine yatışı yapılan 250 kadın oluşturmuştur. Örneklem seçiminde gelişigüzel örnekleme yöntemi kullanılmıştır. Araştırmaya, doğum eylemi başlamış, gebelik haftası term olan, vajinal doğum planlanan, kendisinde-bebeğinde herhangi bir sağlık sorunu bulunmayan, tek fetüse sahip, tedavi gebeliği olmayan gebe kadınlar dahil edilmiştir. Veri toplama aracı olarak Katılımcı Bilgi Formu kullanılmıştır. Verilerin analizinde yüzde, ortalama, standart sapma, Kruskal Wallis Testi ve Mann Whitney U Testleri kullanımıştır. Bulgular: Araştırmada kadınların doğum ağrısına yönelik tercih ettikleri nanfarmakolojik yöntemler incelendiğinde; sırasıyla en fazla pozisyon değişikliği (%93.6), bele masaj (%76), sosyal destek (62.8), doğum topu (%47.2), müzik dinleme (%40.4), sacruma masaj (%34.8), aromaterapi (%26), perine masajı (%14.8), yoga/meditasyon (%11.2), sıcak uygulama-perineal sıcak uygulama (%9.6), soğuk uygulama (%8.8), acupres (%6), akupunktur (%4), hipnoz (%2.8), İntradermal Steril Su Enjeksiyonu (%2), Transkütanöz Elektriksel Sinir Stimulasyonu (%0.8) yöntemlerini tercih ettikleri saptanmıştır. Sonuç: Araştırmamızda kadınların tamamının doğum ağrısını azaltmak amacıyla herhangi bir nanfarmakolojik yöntemi tercih ettikleri anlaşılmaktadır. Doğum eyleminde kadını rahatlatan nanfarmakoljik yöntemlerin, doğumhanelerde uygulanması, gebelerin doğum eylemini daha memnun tamamlamalarına olanak sağlayacaktır.
Article
Bu çalışmada üreme tedavisinde anne-bebek bağlanması kavramının analizi yapılarak, tedavide kilit role sahip olan infertilite hemşirelerine ve anne-bebek bağının devam etmesini sağlayan kadın sağlığı ve hastalıkları, pediatri hemşireleri için yol gösterici olması amaçlanmaktadır. Literatür incelemesi; Clinical Key Elsevier, Science Direct, Taylor&Francis Online, Ulakbim, Pubmed, Dergipark, Yöktez veri tabanlarında “Anne-bebek, bağlanma, kavram analizi, bonding, attachment, neonatal bonding, concept analysis” anahtar kelimeleri ile yapılan taramalar sonucunda kavram analizi için uygun ve ulaşılabilen 14 Türkçe, 3 İngilizce makale, 1 kitap, Türk Dil Kurumu Sözlüğü, Chambridge İngilizce Sözlük ve Psikoloji Sözlüğü ele alınmıştır. Walker and Avant’ın kavram analizi yöntemine uygun olarak yapılan analizin ilk adımında kavram “üreme tedavisinde anne-bebek bağlanması” olarak seçilmiş, ikinci adımda analizin amacına yer verilmiştir. Üçüncü adımda kavramının sözlük tanımı ve diğer kullanım alanları belirlenerek tanımlar belirtilmiştir. Dördüncü adımda kavramın tanımlayıcı özellikleri; ilişki, yakınlık ve bağlılık olarak belirlenmiştir. Beşinci ve altıncı adımda kavram tanımlayıcı özellikler doğrultusunda model, sınırda ve karşıt vakalarda açıklanmıştır. Yedinci adımda kavramın ortaya çıkmasını sağlayan hazırlayıcı faktörler ve sonuçlar anne-bebek açısından ele alınmıştır. Son adımda ise kavramın değerlendirilmesi için ölçekler sunulmuştur. Üreme tedavisinde anne-bebek bağlanması kavramının kavram analizi yöntemiyle ayrıntılı bir şekilde incelenmesinin, bağlanma kavramının netleştirilmesine ve hemşirelerin, üreme tedavisinde, annelerin bebekleriyle güvenli bir bağlanma yaşamasına katkı sağlayacağı düşünülmektedir.
Article
Full-text available
Aim: Several postpartum outcomes of traumatic birth perception have been identified. However, the postpartum results could not be clarified. The study aims were to describe and compare the pregnancy avoidance and mental health outcomes in the women with and without traumatic childbirth perception and to infer which factors may influence the traumatic childbirth perception. Material and Methods: This cross-sectional and comparative study was conducted with 1109 women who were in the 6-12 months of the postnatal period. The Scale of Traumatic Childbirth Perception (STCP), the Desire to Avoid Pregnancy (DAP) Scale, and the Depression Anxiety Stress Scale-21 were used in the collection of research data. In the study, the women with a moderate or higher level of traumatic childbirth perception (53 points or above) were categorized as ‘childbirth perception traumatic’. Results: In the study, 74.8% of the women obtained 53 points or above from the STCP. It was found that, of the women with traumatic childbirth perception, 46.4% exhibited depressive symptoms, 54.5% experienced anxiety, 41.1% had stress, and the mean of their DAP scores was 2.13±0.96. Women with traumatic birth perception were higher in avoiding depression, anxiety, stress and pregnancy (p<0.05). The logistic regression analysis showed that that the variables of being below the age of 30 years (OR=0.543), primiparity (OR=0.459), having depressive symptoms (OR=2.627), having anxiety (OR=1.752), and pregnancy avoidance (OR=1.701) were significant risk factors for traumatic childbirth perception. Conclusion: It has been found that the perception of traumatic birth can lead to psychological problems and pregnancy avoidance in women.
Article
Full-text available
The research was conducted in Izmir, which faces the highest immigration rate and which is counted among the most developed cities in Aegean Region, in order to analyze the relationship between migration and depression, anxiety level and social support in pregnancy.The research was conducted between December 2008 and April 2009, with 403 pregnant women who applied to the obstetrics and gynecology department of two different hospitals in Izmir, who have been pregnant for 36 weeks or more, who emigrated from another region and who agreed to participate in the research. In order to collect data for the research which is a cross-sectional and descriptive one, "Pregnant Information Form", Beck Depression Inventory (BDI), Situational Anxiety Scale (SAS), Continuous Anxiety Scale (CAS) and Multidimensional Scale of Perceived Social Support (MSOPSS) were used which determine the characteristics of socio-demographic and other variables of pregnant women who compose the research sample.The average age of pregnant women who composed the research sample was 27.15 ± 5.33, average age of marriage was 21.50 ±4.12. It was determined that 68.2% of pregnant women had relatives in case of need of help, and 32.5% of those who received help noted that her mother-in-law helped her. It was determined that 27.0% of pregnant women emigrated from Eastern Anatolian Region and 50.6% of them emigrated for their relatives live in Izmir. The average scores for the pregnant women who participated in the research were as follows: score for BDI was 18.54 ± 10.34, score for SAS was 42.90 ± 6.80, score for CAS was 47.84 ± 6.75 and score for MSOPSS was 50.50 ± 19.00. A significant difference was obtained between pregnant women's status of receiving social support and averages of depression scores, anxiety scores and social support scores. Furthermore, there is a positive, weak but fairly significant relationship between pregnant women's averages depression scores and anxiety scores.It can be concluded that sufficient social support during pregnancy reduces depression and anxiety levels and that migration has a negative effect on those variables.
Article
Full-text available
There is a high incidence of distressing psychological symptoms including anxiety in pregnancy. Nevertheless, predictors of distress and anxiety during pregnancy have not been well characterized. We determined whether temperament and character, trait anxiety, resilience, and social support predicted distress and anxiety symptoms in pregnancy. Pregnant women (n=105) with low risk singleton pregnancies were recruited from Midwife Obstetric Units. Assessments of distress (using the K-10) and anxiety (using the Spielberger State Inventory) were undertaken in trimester 2 and 3. Measures of temperament and character, trait anxiety, resilience and social support were undertaken at the same time points. Regression analyses were used to determine predictors of distress and anxiety at each trimester. Predictors of distress and anxiety were lower selfdirectedness, higher harm avoidance, higher trait anxiety, lower resilience, and lower social support, at each time point. Understanding predictors of distress and anxiety in pregnancy may be useful in developing interventions for addressing such symptoms, as well as perhaps in preventing potential sequelae such as anxiety and mood disorders.
Article
Full-text available
Depression in pregnancy is a common psychiatric disorder affecting health of both the mother and the unborn child. The prevalence of depression and depressive symptoms during pregnancy ranges from 12% to 36%. Genetic, psychological, biological, environmental and hormonal factors comprise the predisposing factors for development of depression. Depression in pregnancy may cause such pregnancy and obstetrical complications as preterm delivery, preeclampsia, difficult birth, increased need for surgical intervention during delivery, smaller fetus compared to the gestational age, newborns with low birth weights and low apgar scores. It is also important due to its potential to increase the risk of suicide attempts and postpartum depression. Depression seen at an early period of the pregnancy affects both the mother and the fetus negatively in the long run. Therefore, early diagnosis of depression and its treatment will decrease the prospective risks for both parts. Health care staff play a key role in the early detection of the risk groups inclined to the gestational depression, in the prevention and treatment of depression. With the present work, we aimed at revising the diagnosis of the depression in pregnancy, its prevalence, risk factors for mother and fetus, its prevention and treatment during pregnancy.
Article
The link between fear of childbirth and theories of anxiety in general is discussed. A possible expression of trait (T-fear) and state (S-fear) aspects of fear of childbirth was investigated in 77 nulliparous and 85 parous women based on data from gestational week 32, at 2 hours and at 5 weeks after childbirth. Data are based on the State Trait Anxiety Inventory and the Wijma Delivery Expectancy/Experience Questionnaire. According to their scores on the Wijma Delivery Expectancy/Experience Questionnaire during late pregnancy, women were divided into 3 groups: high, moderate and low levels of fear of childbirth. In gestational week 32, women in the low level of fear of childbirth group had lower trait anxiety than those in the moderate level of fear of childbirth group, who had lower trait anxiety than the women in the high level of fear of childbirth group. Nulliparous women had a higher level of fear of childbirth but a lower level of trait anxiety than did parous women. There was a significant decreasing trend in fear of childbirth from 2 hours to 5 weeks after delivery, in a parallel way for all 3 groups. Differences in fear of childbirth between nulliparous and parous women disappeared after delivery. These findings suggest that fear of childbirth comprises a considerable part of T-fear, with the risk of a vicious cycle, i.e. that during labour women experience what they are afraid of, which also influences the women's postpartum cognitive appraisal of the delivery.
Article
This study aimed to assess the relation between fear of childbirth and previous birth experiences. A prospective study of pregnant women. Akershus University Hospital, Norway. Parous women (n = 1357) scheduled to give birth at Akershus University Hospital in Norway during 2009–2011. Data were collected using two self-completed questionnaires at pregnancy weeks 17 and 32. Fear of childbirth was assessed by the Wijma Delivery Expectancy Questionnaire. Previous overall birth experience was measured using a numeric rating scale, and previous obstetric complications were assessed using an index of seven obstetric complications: emergency cesarean section, instrumental vaginal delivery, extensive blood loss, retained placenta, serious maternal infection during labor, thrombosis, and anal sphincter tears. Fear of childbirth. The odds ratio of fear of childbirth was 4.8 (95% confidence interval (CI) 2.8–8.3) for a previous negative overall birth experience, 1.9 (95% CI 1.2–3.1) for one obstetric complication and 2.6 (95% CI 1.2–5.5) for two or more complications. The estimates were adjusted for mental health, labor pain, time since last delivery, age, and education. Almost 80% of women who experienced obstetric complications neither considered the birth a negative overall experience nor developed a fear of childbirth. The association between a previous subjectively negative birth experience and fear of childbirth was high and was greater than the association between previous obstetric complications and fear of childbirth.
Article
To assess the association between fear of childbirth and duration of labour. A prospective study of women from 32 weeks of gestation through to delivery. Akershus University Hospital, Norway. A total of 2206 pregnant women with a singleton pregnancy and intended vaginal delivery during the period 2008-10. Fear of childbirth was assessed by the Wijma Delivery Expectancy Questionnaire (W-DEQ) version A at 32 weeks of gestation, and defined as a W-DEQ sum score ≥ 85. Information on labour duration, use of epidural analgesia and mode of delivery was obtained from the maternal ward electronic birth records. Labour duration in hours: from 3-4 cm cervical dilatation and three uterine contractions per 10 minutes lasting ≥ 1 minute, until delivery of the child. Fear of childbirth (W-DEQ sum score ≥ 85) was present in 7.5% (165) of women. Labour duration was significantly longer in women with fear of childbirth compared with women with no such fear using a linear regression model (crude unstandardized coefficient 1.54; 95% confidence interval 0.87-2.22, corresponding to a difference of 1 hour and 32 minutes). After adjustment for parity, counselling for pregnancy concern, epidural analgesia, labour induction, labour augmentation, emergency caesarean delivery, instrumental vaginal delivery, offspring birthweight and maternal age, the difference attenuated, but remained statistically significant (adjusted unstandardized coefficient 0.78; 95% confidence interval 0.20-1.35, corresponding to a 47-minute difference). Duration of labour was longer in women with fear of childbirth than in women without fear of childbirth.
Article
Accessible summary The reliability and validity of the Turkish version of the Wijma Delivery Expectancy/Experience Questionnaire suggests that the Turkish version of the Wijma Delivery Expectancy/Experience Questionnaire has good comprehensibility, internal consistency and validity and is an adequate and useful instrument for the evaluation of fear of childbirth in Turkish pregnant women. Abstract This methodological study was planned to translate the Wijma Delivery Expectancy/Experience Questionnaire (W‐DEQ) into Turkish and to investigate its reliability for both nulliparous and parous women in Turkish population. A total of 660 healthy women with normal pregnancies at gestational ages of between 28 and 40 weeks were recruited. The internal consistency reliability (Cronbach's α) was used for determining the reliability of the W‐DEQ. Construct validity was also determined utilizing the known‐groups method. In this study, independent sample t ‐tests were used to compare the nulliparous and parous groups differing in known fear status. In order to test the construct of the W‐DEQ, Beck Anxiety Inventory, Depression Anxiety and Stress Scale and Brief Measure of Worry Severity scales were chosen as these scales are expected to correlate with the W‐DEQ. Analysis of the construct validity of the W‐DEQ version A using Pearson's correlation coefficients was performed for both nulliparous and parous women separately. All the scales in both groups showed a statistically significant correlation with the W‐DEQ. The alpha coefficient (0.89) is well above the 0.70 criterion for internal consistency reliability. Turkish form of Wijma Delivery Expectancy/Experience Questionnaire Version A was fixed as reliable and valid means to measure the level of fear of childbirth among Turkish pregnants.
Article
To explore women's levels of childbirth fear, sleep deprivation, anxiety, and fatigue and their relationships during the third trimester of pregnancy. A cross-sectional descriptive survey of a community sample. Six hundred and fifty English-speaking nulliparous and multiparous women, 17 to 46 years of age and between 35 and 39 weeks gestation, with uncomplicated pregnancies. Wijma Delivery Expectancy/Experience Questionnaire, Spielberger State Anxiety Inventory, Mindell's Sleep Questionnaire, and the Multidimensional Assessment of Fatigue Questionnaire. Twenty-five percent of women reported high levels of childbirth fear and 20.6% reported sleeping less than 6 hours per night. Childbirth fear, fatigue, sleep deprivation, and anxiety were positively correlated. Fewer women attending midwives reported severe fear of childbirth than those attending obstetricians. Women with high childbirth fear were more likely to have more daily stressors, anxiety, and fatigue, as well as less help. Higher levels of anxiety predicted higher levels of childbirth fear among women. One fourth of women reported high childbirth fear. Women's fear of childbirth was related to fatigue, available help, stressors, and anxiety. Fear of childbirth appears to be part of a complex picture of women's emotional experiences during pregnancy.