This page lists works of an author who doesn't have a ResearchGate profile or hasn't added the works to their profile yet. It is automatically generated from public (personal) data to further our legitimate goal of comprehensive and accurate scientific recordkeeping. If you are this author and want this page removed, please let us know.
Türkiye’nin ardıçları üzerine hazırlanmış en kapsamlı yayın özelliğindeki bu
kitap ardıçların evriminden jeolojik devirlerde Anadolu’daki ardıç varlığına,
ardıç türlerinden ardıç ormanlarına, ardıçlar ile ilişkili mantar ve likenlerden
tarihî yapılarda ardıç kullanımına kadar ardıçlara dair hemen hemen her
konuyu içinde barındırmakla kalmayıp başlı başına bir kitap konusu olabilecek
Anadolu kültüründe ardıçlar, anıtsal ardıçlar gibi bölümleri de içermektedir.
İç Anadolu Bölgesi’nin Kalıntı Ormanları Projesi, Kırsal Çevre ve Ormancılık Sorunları
Araştırma Derneği üyesi ve gönüllüleri için heyecan verici bir çalışmanın başlangıcı
oldu. Projeye 30’un üzerinde gönüllü katıldı. Önce işin kavramsal çerçevesini
tartışmaya başladık. “Kalıntı orman” ve “orman kalıntısı” hakkında eldeki yazılı
kaynakların sınırlı olması azmimizi kıramadı. Tam aksine çalışmalarımıza daha sıkı
sarılmamızı sağladı. Elimizdeki kaynakların ilki saygı ile andığımız Prof. Dr. Selman
USLU’nun kitabıydı.
Başlangıçta olduğu gibi bugün de görüş birliğinde olduğumuz bir gerçeklik şudur:
Kalıntı ormanlar her açıdan önemlidir ve bu ormanların nerelerde ve kaç adet olduğu,
yapısal özellikleri ve karşı karşıya kaldıkları tehditler bilinmemektedir. Bu konuları
kapsayan bir envanter çıkarılmamıştır. Ormanlarda halihazırda yaşanan süreç de
bilinmemektedir. Yüklendiğimiz görevin zor ve ağır olduğunu proje çalışmasına
başladığımızda daha iyi anladık.
“Kalıntı orman” ve “orman kalıntısı” kavramları üzerine yürüttüğümüz tartışmalar
kalıntı orman konusundaki düşüncelerimizin daha da netleşmesini sağladığı gibi,
çalışmanın çerçevesini de belirlemiş oldu. Projemiz ve çalışmalarımız Orman Genel
Müdürlüğü (OGM) ve Birleşmiş Milletler Kalkınma Programı Küresel Çevre Fonu
Küçük Destekler Programı (UNDP GEF SGP) içinde heyecanla karşılandı, yüreklendirici
tepkiler yarattı. Uzun süren arazi çalışmaları sırasında hiç beklemediğimiz yerlerde
ormanlar gördük. İç Anadolu koşullarında yetişeceğini tahmin etmediğimiz ağaç/
ağaççık türlerini ve orman yapılarını görünce çok şaşırdık. Katran ardıcının (Juniperus
oxycedrus) toprak yüzeyindeki köklerinden sürgün verdiğine tanık olduk. Ankara ve
Kırıkkale kalıntı ormanlarının bazılarında menengiç (Pistacia terebinthus) yetiştiğini
belirledik. Kalıntı ormanlarda İspir meşesi (Quercus macranthera), kasnak meşesi
(Quercus vulcanica), saçlı meşe (Quercus cerris var. austriaca), Türk fındığı (Corylus
colurna) türlerini saptadık. Palamut ve kasnak meşesi ile alıç ormanları karşımıza
çıkınca şaşırdık. Buna karşın bazı ormanlarda karşılaştığımız görüntülere (yanlış
türle yapılan ağaçlandırma, taş/maden ocakları, çöpler, yapılaşma, otlatma baskısı
vb.) üzüldük.
Çalışmalarımız sırasında köylülerden, çobanlardan, muhtarlardan, okuduğumuz
yayınlardan çok şey öğrendiğimiz için kendimizi şanslı sayıyoruz. Belirtmemiz
gereken bir konu, bizim meşe ormanı dediğimiz kimi ormanları, köylülerin meşelik
olarak adlandırıyor ve hayvan otlatılacak mera olarak görüyor olması.
5 ildeki 44 kalıntı ormanın bazılarını bir kez, bazılarını ise iki veya daha fazla kereler
inceleme fırsatı bulduk. Yapısal özelliği ve yer aldığı yakın çevresi ile 44 kalıntı ormanın
her birinin bizde yarattığı izlenim terkedilmişlik, bakımsızlık ve geleceğinin belirsizliği
oldu. Günümüze kadar ulaşabilmeleri bir rastlantı veya yakınında yaşayan halkın
inançsal nedenlerle ormana zarar vermemiş olmasından kaynaklanıyor. Amasyalı
Strabon’un 2000 yıl önce yazdığı kitapta yer alanlar günümüzdeki kalıntı ormanlar
gerçeğine ne denli benziyor: “Amastris’in (çok iyi planlanmış ve bakımlı bir şehir)
başlıca özelliklerinden biri çok güzel, uzun bir caddedir. Bu cadde boyunca adına
dere denilen, ancak berbat bir lağımdan farksız olan bir su akmaktadır. Görünüşü ne
kadar kötüyse, yaydığı kokular da o kadar sağlığa zararlıdır. Halk sağlığı kadar, şehrin
güzelliği de bu suyun üzerinin kapatılmasını gerektirmektedir; ve izniniz olursa bu iş
yapılacaktır. Bu kadar önemli bir işte, para sıkıntısının çekilmeyeceğini görüyorum.”
Bu satırlar Genç Plinius’un Bitinya Valisi iken Roma İmparatoru Traian’a yazdığı
mektuplardan birisinde geçiyor.
Ülkeleri ve toplumları yönetenler her daim derelerin kirlenmesini, ormanların tahrip
edilmesini görmezden gelerek veya bunlara göz yumarak sorunların büyümesini
beklemişler, sorunlar büyüyüp sıkıntılar katlanılamaz boyuta erişince önlem almak
zorunda kalmışlardır. Peki, alınan önlemler yeterli olacak, doğal varlıklar eski
durumuna gelecek midir?
6831 Sayılı Orman Kanunu’nun 2-A maddesinde yapılan değişiklik ile “orman olarak
muhafazasında yarar görülmeyen yerlerin” orman dışına çıkarılarak ormancılık dışı
kullanımına olanak sağlandığı ve bu yöndeki hazırlık çalışmalarının yürütüldüğü
günleri yaşıyoruz. Ormanların, bozkırların, suların ve öteki doğal varlıkların tahribine
yol açacak hukuksal düzenlemelerin yapıldığı süreçte kalıntı ormanlarla ilgilenmek,
korunmasına yönelik önerilerde ve girişimlerde bulunmak yeterli midir? Bu soruyu
soranlara vereceğimiz yanıt ”yeterli değil ama gerekli” olacaktır.
Derneğimizin diğer tüm etkinlikleri gibi tamamen gönüllü emeğe dayalı olarak
yürüttüğümüz bu çalışma, ormancılık ve çevre sorunlarına yönelik araştırmaların
ve çözüm önerilerinin yalnızca uzmanlar tarafından değil, bu işe gönül veren her
kesimden insanlar tarafından da ortaya konabileceğinin göstergesidir. Kalıntı
ormanlara ilişkin bilgi birikimi ve deneyimlerimizi ormancılık örgütleri, araştırmacılar
ve toplumla paylaşıyoruz ve paylaşmaya devam edeceğiz. Kitapta yer alan bilgilerin
ilgili ve yetkililer için uyarıcı olmasını, araştırmalar için kolaylık sağlamasını diliyoruz.
Relict forest, remnant forest and forest remnant terms are often mentioned in the literature to refer certain forest ecosystems that used to cover larger areas in the past and presently sustain its existence in a restricted area at certain locations. In botany field,“relict” and “remnant” terms are sometimes used interchangeably. However, typically, relict forest term refers to the forests that diminish from its past large coverage due to different ice ages through the geological times and presently occurs only at certain shelter areas. While,“remnant forest” or “forest remnant” terms refers to the forests that are reduced from its past larger areas usually due to the anthropogenic effects and presently exist as islands among the step areas. Although the distinction of the remnant forest and forest remnant areas from the relict forests is relatively clear, the difference of the ecosystems indicated by remnant forest and forest remnant terms is uncertain and arguable. In this article, different forest categories of Inner Anatolia, where remnant forests and forest remnants are most often encountered, will be elaborated; afterwards a framework will be presented to identify remnant forest or forest remnant areas; and finally some recommendations will be presented for the differentiation between remnant forest and forest remnant terms. In this manner, it is suggested that if a remnant area presently satisfy the “forest” criteria then it is named as remnant forest, while if a remnant area contains traces of the past forest but presently not satisfy the “forest” criteria then it is named as forest remnant.