İstanbul’s research while affiliated with Philips and other places

What is this page?


This page lists works of an author who doesn't have a ResearchGate profile or hasn't added the works to their profile yet. It is automatically generated from public (personal) data to further our legitimate goal of comprehensive and accurate scientific recordkeeping. If you are this author and want this page removed, please let us know.

Publications (351)


İdare ve Gelecek Yaklaşımı: İdarenin Gelecek Öngörüsünün Idari Faaliyetlerdeki Yeri ve Görünümü Hakkında Değerlendirmeler
  • Article
  • Full-text available

December 2024

·

20 Reads

İdare Hukuku ve İlimleri Dergisi / Journal of Administrative Law and Administrative Sciences

İdare Hukuku

·

İlimleri Dergisi

·

Sorumlu Yazar

·

[...]

·

Atıf: Gür, Necip Taha. "The Administration and the Future Approach: Assessments on the Place and Outlook of the Future Foresight of the Administration in Administrative Activities" (2024) 23 İdare Hukuku ve İlimleri Dergisi 95. https://doi.org/10.26650/ihid.24.004 Öz Bu çalışmada, bir yaklaşım denemesi olarak idare ve gelecek ilişkisi, idari faaliyetler yönüyle ele alınmıştır. İdarenin hukuk fütürolojisi bakışından yararlanarak hukuki öngörüde bulunmasının çok disiplinli boyutunun incelenmesi, idari faaliyetler üst başlığı üzerinden değerlendirilmiştir. İdarenin, yalnızca şimdinin ihtiyaçlarıyla ilgilenmeyeceği kabulünden hareketle, geleceği öngörmek suretiyle kamu hizmeti, kolluk, özendirme-destekleme, planlama faaliyetlerinin bir basamağı veya öncülü mahiyetinde olan idare hukuku yönüyle hukuki öngörü, literatürde idarenin öngörme ve alternatif belirtme olarak incelenen idari faaliyet türü kapsamında inceleme altına alınmıştır. Böyle bir incelemede, idarenin geleceğe yönelik öngörüsünün gerekliliği ve önemi tartışılmıştır. İdarenin öngörüde kullandığı hukuki araçların esas itibariyle icrai nitelik arzetmediği ortaya konulduktan sonra iç düzen işlemleri ve esnek işlemlerin faaliyetteki yeri ele alınmıştır. İdarenin bu faaliyeti yerine getirirken kendi eliyle ya da özel hukuk tüzel kişileri eliyle öneri, rapor, görüş ve benzeri mahiyetteki gelecek öngörüsüne dair işlemlerde takip edeceği idari usul kuralları, idare bilimlerinde inceleme altına alınan usuller ışığında idare hukuku perspektifiyle değerlendirilmiştir. İdarenin sorumluluğunu kaldıran veya azaltan hallerden olan mücbir sebep ve beklenilmeyen halin bir özelliği olan öngörülemezliğin, idarenin öngörüsüyle ortadan kalkması ihtimalinin idarenin sorumluğuna etkisi tartışılmıştır. İdarenin öngörüsünde çok boyutlu yaklaşım gerekliliği ve bunun diğer idari faaliyetlerin gereği gibi yürütülmesindeki önemi; bu konuda idari usul kurallarının önem arzetmesi, konunun geniş çevrelerin katılımını gerektirmesi gibi farklı ilkeler üzerinden yürütülmesi gerekliliği incelenmiştir. Abstract In this study, the relationship between the administration and the future is analysed in terms of administrative activities. The examination of the multidisciplinary dimension of the legal foresight of the administration by using the legal futurology perspective is evaluated through the subtitle of administrative activities. Based on the assumption that the administration will not only deal with the needs of the present but also, foresight in terms of administrative law, which

Download

TASARIM EĞİTİMİNDE ÜNİVERSİTE VE SANAYİ İŞ BİRLİĞİ ÖRNEĞİ AN EXAMPLE OF UNIVERSITY AND INDUSTRY COLLABORATION IN DESIGN EDUCATION

MİMARLIK VE ÇEVRE TASARIMI DİSİPLİNİNDE ÖNCELİKLİ ALANLARA İLİŞKİN YAKLAŞIMLAR: TASARIM VE UYGULAMA SÜREÇLERİNİN DEĞERLENDİRİLMESİ II. ULUSAL EĞİTİM SEMPOZYUMU/ ANKARA / 2023 67 Öz: Üniversite-sanayi iş birliği içinde birlikte çalışmalar yapmak, projeler yürütmek, fikir alışverişlerinde bulunmak akademik çalışmaları besleyen ve geliştiren ortamlar yaratmaktadır. Bu iş birliği, her iki tarafa da katkı sağlamaktadır. Ayrıca, bu iş birlikleri öğretim elemanlarının sektördeki güncel gelişmeleri takip etme ve öğrencilerine bu konularda rehberlik etme fırsatı sunar. Mimarlık ofisleriyle ortak projelerde yer almak, akademisyenlerin kendi mesleki ağlarını genişletmelerine ve sektördeki değişimleri, talepleri yakından gözlemlemelerine olanak sağlar. Bu da ders müfredatını güncelleme ve öğrencilere daha güncel, pratik bilgiler aktarma şansı sunabilir. Haliç Üniversitesi Bilimsel Araştırma Projesi kapsamında, Haliç Üniversitesi Mimarlık Fakültesi İç Mimarlık Bölümü ve Erginoğlu Çalışlar Mimarlık ofisi arasında yürütülen çalışmada, "İşlevsellik ve Esneklik Bağlamında Ofis İç Mekân Tasarımında Mobilya Kullanımı" konusu ele alınmıştır. Erginoğlu Çalışlar Mimarlık ofisinin tasarlayacağı ofislerin işlevsellik ve esneklik bağlamında mobilya çözümleri üretmesine Haliç Üniversitesi İç Mimarlık bölümü öğretim elemanlarıyla beraber katkı sağlayarak yeni tasarımların ortaya çıkması hedeflenmiştir. Ofis alanları insanların ihtiyaç duyduğu yerde ortaya çıkarak kültür, teknoloji ve dönemlere göre değişiklik göstermektedir. Teknoloji ile birlikte değişebilirlik, uygulanabilirlik ve mobil olma özellikleri ile esnek tasarımlar desteklenmektedir. Seçilen ofis iç mekânlarının tasarlanması sırasında gelişen malzeme, aydınlatma, iklimlendirme ve enformasyon teknolojileriyle farklı çözümlere gidilmiştir. Üniversite-sanayi iş birlikleri, akademisyenler için sadece öğrencilerin değil, kendilerinin de sürekli öğrenme ve gelişme fırsatları sunmaktadır. Bu iş birliği, eğitim standartlarını yükseltirken, endüstri ile akademik dünya arasında köprüler kurarak hem öğrencilerin hem de akademisyenlerin başarısını arttırmaktadır. Sonuç olarak, bildiride Üniversite ve Sanayinin ortak yürüttüğü projenin ortaya çıkan sonuçları anlatılacaktır. Anahtar Kelimeler: Üniversite, Sanayi, Tasarım, Ofis, Mobilya. Abstract: Collaborating within university-industry partnerships, conducting joint projects, and exchanging ideas create environments that nourish and enhance academic endeavors. This collaboration contributes to both parties. Additionally, these partnerships provide opportunities for faculty members to stay updated on industry developments and guide their students in these matters. Engaging in joint projects with architectural firms allows academics to expand their professional networks and closely observe changes and demands in the industry. This, in turn, can provide opportunities to update the curriculum and impart more current, practical knowledge to students. Within the scope



Trakya'da Şehirsel Saçaklanma: Çorlu Örneği

June 2024

·

54 Reads

Planlama Dergisi

Z Şehirleşmenin önemli bir parçası olan şehirsel saçaklanma, genel-likle şehrin kenar bölgelerinde yetersiz ve düşük yoğunluklu bir banliyöleşme süreci olarak ifade edilir. Bu süreç, farklı form ve karakterlerde oluşur. Şehrin kenarında düşük yoğunluklu, doğru-sal, dağınık ve sıçramalı gelişme şeklinde kendini gösterir. Şehirsel saçaklanma şehirde nüfusun artması, gelir artışı ve sarkaç ulaşım (commuting) maliyetinin azalmasıyla gelişir. Özellikle motorlu araçların yaygınlaşmasından sonra şehir sakinleri yerleşmenin dı-şına doğru iskân etmeye başlamasıyla saçaklanma süreci hızlan-mıştır. Bunun sonucunda daha önce tarımsal faaliyetler için kul-lanılan araziler ve ormanlar, zamanla şehirsel alana dönüşmüştür. Bu çalışmada, böyle bir dönüşümü tecrübe eden Çorlu şehrinde saçaklanmanın nedenleri ve mekânsal sonuçları üzerinde durul-muştur. Şehirde saçaklanmanın tarihsel gelişimi ve günümüzdeki durumu ortaya konulmuş, bu maksatla konuyla ilgili yazılmış ça-lışmalar, hava fotoğrafları, ortofotolar, uydu görüntüleri, topog-rafya haritaları, arazi kullanım kabiliyeti ve CORINE veri tabanı kullanılmıştır. Söz konusu veriler, ArcGIS ve TerrSet programları ile analiz edilerek şehirsel saçaklanmanın yaşandığı alanlar tespit edilmiştir. Yapılan incelemeler sonucunda, Çorlu'da şehirsel sa-çaklanmanın sanayileşme ve düşük yoğunluklu yerleşmelere bağlı olarak geliştiği, ulaşım güzergahları ile şekillendiği ve verimli tarım arazilerinin giderek şehirsel alanlara dönüştüğü anlaşılmıştır. ABSTRACT Urban sprawl is usually expressed as a process of suburbani-zation with insufficient and low density on the city's fringes. This process takes different forms and characters. It is characterized by low-density, linear, dispersed, and leapfrogging spatial development on the city's outskirts. Urban sprawl develops in the city as the population grows, income increases and commuting costs decrease. Especially after the widespread use of motorized vehicles, the sprawl process accelerated as city dwellers settled outside the settlement. As a result, land and forests previously used for agricultural activities have been transformed into urban areas. This study focuses on the causes and spatial consequences of sprawl in Çorlu, which experienced such a transformation. The historical development and current status of sprawl in the city are presented, and for this purpose, a literature review, aerial photographs, orthophotos, satellite images, topography maps, land use capability, and the CORINE database are used. These data were analyzed with ArcGIS and TerrSet programs to identify areas of urban sprawl. As a result of the investigations, it was understood that urban sprawl in Çorlu has developed due to industrialization and low-density settlements shaped by transportation routes, and fertile agricultural lands are gradually turning into urban areas. OPEN ACCESS This work is licensed under a Creative Commons Attribution-NonCommercial 4.0 International License. Bu makalenin bir bölümü, 21-23 Haziran 2023 tarihinde İstanbul'da düzenlenen "3. İstanbul Uluslararası Coğrafya Kongresinde" sözlü bildiri olarak sunulmuştur.


Ekolojik Mimarı Tasarımda Biyomimikri ve Ekomimikri

April 2024

·

191 Reads

zet Mimari tasarım çerçevesinden bakıldığında, tabiat geçmişten bu yana insanların dikkatini çekmiş, fikir kaynağı ve tasarıma çözüm metodu modeli olmuştur. Nüfus artışı, küresel ısınma, hızlı kentleşme, sanayileşme ve yenilenebilir enerji kaynaklarının yanlış kullanımı vb. faktörlerden kaynaklanan ekolojik problemlerin ortaya çıkması, mimari tasarımda, tabiattan öğrenme veya tabiata uyum sağlama arzusunu yeniden şekillendirmiştir. Mimari tasarımda tabiattan, canlı biçimlerinin oluşum sürecinden, form-sistem özellikleri ve doğal süreçlerinden esinlenme, sürdürülebilir ve ekolojik çözümler ile mimari tasarımda yeni kapılar açmıştır. Bu noktada biyomimetik; mimarlık alanındaki birçok problemin cevabını, tabiatla anlaşma içinde olabilmek, ekolojik ve sürdürülebilir bir çevre tasarlamak için biyolojik düzenlerden ilham alan yenilikçi yöntemler üreterek vermeye adaydır. Bu alanda yapılmış pek çok çalışma olsa da bununla yetinmemek gerekmekte çünkü yenilenebilir enerji kaynaklarına olan ilgi ve bunun önemi her geçen gün artmaktadır. Ekolojik mimarlık ve ekomimikri, tabiattan ilham alma, tabiatı örnek alma, tabiatı taklit etme yönleriyle birbiriyle oldukça örtüşmektedir. Ancak biyomimikri daha çok malzeme ağırlıklı bir tasarım yaklaşımı olarak algılanırken, ekomimikri ileride bina ve yerleşimleri ekosistemler üzerinden şekillendirmeyi hedeflemektedir. Bu durumda doğaya uyumlu mimari tasarımda uyumun en emin ve kestirme yolunun tasarımı ekosistem temeline oturtmak, yani ekomimikri olduğu söylenebilir. Dolayısıyla mimari tasarımda hedef ekomimikri olmalıdır. Ne var ki teoride cazip görünen ekomimikri ve ekosistem temelli yapı tasarımının, uygulamada, sosyoekonomik faktörler sebebiyle birtakım zorluklarla karşılaşması da mümkündür. Fakat yine de mimarlık alanında biyomimetik tasarımların yaygınlaşacağı ve biyomimetiğin tabiattaki çevresel tahribatı ortadan kaldırmaya aday bir teknik ve disiplin haline geleceği anlaşılmaktadır. Bu çalışmada biyomimetik ekolojik mimarlık ile ilişkilendirilmek suretiyle tasarım yaklaşımlarından; ekolojik temelli tasarım, biyomimetik ve ekomimikri konuları birlikte irdelenmiştir. Bu amaçla önce ekolojik mimarlık kavramı ve uygulamaları özetlenmiş, ardından ekolojik mimarlığın da temeli olan doğayla uyumun boyutları ifade edilmiş ve nihayet doğayla uyumun nihai hedefi sayılan biyomimikri ve ekomimikri kavramları örneklerle açıklanmıştır. Aynı zamanda çalışmada izlenen yöntemi de oluşturan bu strateji, biyomimetik uygulamaların analizi ile geliştirilerek sonuca gidilmiştir. ABSRACT From the perspective of architectural design, nature has attracted people's attention since the past, and has been a source of ideas and a model of solution method to design. The emergence of ecological problems caused by factors such as population growth, global warming, rapid urbanization, industrialization and misuse of renewable energy sources have reshaped the desire to learn from nature or adapt to nature in architectural design. Inspiration from nature, the formation process of living forms, form-system features and natural processes in architectural design has opened new doors in architectural design with sustainable and ecological solutions. At this point, biomimetics; It is a candidate to answer many problems in the field of architecture by producing innovative methods inspired by biological orders in order to be in harmony with nature and to design an ecological and sustainable environment. Although there are many studies in this field, it is not enough to be satisfied with this because the interest and importance of renewable energy sources is increasing day by day. Ecological architecture and ecomimicry overlap with each other in terms of being inspired by nature, taking nature as an example, and imitating nature. However, while biomimicry is perceived as a material-oriented design approach, ecomimicry aims to shape buildings and settlements over ecosystems in the future. In this case, it can be said that the surest and shortest way of harmony in architectural design compatible with nature is to base the


Bakış Açıları Ölçeğinin Türkçeye Uyarlanması

January 2024

·

55 Reads

Z Bu çalışmanın amacı Myong ve ark. (2021) tarafından yapılan "To Develop and Validate a Scale to Assess People's Attitudes and Perspectives Toward Persons With Disabilities" adlı çalışmada geliştirilen "Engelli Bireylere Yönelik Tutum ve Bakış Açıları" ölçeğin Türkçeye uyarlamasıdır. Araştırmanın örneklemi, 2023-2024 Eğitim-Öğretim yılında İstanbul Üniversitesi-Cerrahpaşa'da (İÜC) görev yapan akademisyen ve öğrenimine devam eden öğrenci olmak üzere toplamda 387 kişiden oluşmaktadır. Toplumsal Uyum, Engelli Bireylerden Rahatsız Olma, Yardımseverlik ve Engelli Bireyleri Yük Olarak Görme olmak üzere 4 alt boyutlu, 14 maddeden oluşan ölçek, 5'li Likert tipi değerlendirmeye sahiptir. Yapılan analizlerde ön test Cronbach's Alpha katsayısı 0.74, geçerlik düzeyi KMO değeri 0.69 bulunmuştur. Alan yazınında belirtilen bilimsel adımlar takip edilerek son halini aldığı kabul edilen ölçeğin Açımlayıcı Faktör Analizi (AFA) sonucunda toplam varyansın %60.61'inin açıklandığı görülmüştür. Ölçeğin Türkçe ve İngilizce orijinali korelasyon analizi, yüksek düzeyde pozitif ve anlamlı bir ilişkiye işaret etmiştir (r=0.86 ile 0.60 arasında, p<0.01). Türkçe ölçeğin Cronbach's Alpha katsayısı 0.79, KMO değeri 0.79 olarak hesaplanmıştır. Doğrulayıcı Faktör Analizi (DFA) sonuçlarına göre CFI=0.93, GFI=0.94, TLI 0.90, IFI=0.93, NFI=0.88, RFI=0.85, RMSEA=0.06 ve SRMR=0.04 olarak hesaplanmıştır. DFA sonucunda uyum iyiliği indeksleri modelle eşlemiştir. Ölçeğin yakınsak ve ıraksak geçerlikleri için Ortalama Açıklanan Varyans [Average Variance Extracted (AVE)], Maksimum Paylaşılan Varyansın Karesi [Maximum Squared Variance (MSV)] ve Paylaşılan Varyansın Karesinin Ortalaması [Average Shared Squared Variance (ASV)], Bileşik Güvenirlik [Composite Reliability (CR)] değerleri hesaplanmıştır. DFA sonuçlarına göre ölçekte yer alan alt boyutlara ait maddelerin faktör yükleri; Toplumsal Uyum 0.71-0.80, Engelli Bireylerden Rahatsız Olma 0.60-0.71, Yardımseverlik 0.73-0.81, Engelli Bireyleri Yük Olarak Görme 0.79-0.86 arasında iyi uyum indekslerinde olduğu görülmektedir. Ölçeğin MSV, ASV ve AVE değerleri ölçeğin yakınsak ve ıraksak geçerliğini; CR katsayısı güvenirliğini desteklemektedir. Sonuç olarak; Türkçeye uyarlaması yapılan Engelli Bireylere Yönelik Tutum ve Bakış Açıları Ölçeği, engelli bireylere yönelik tutum ve bakış açılarını ölçmede güncel, geçerli ve güvenilir bir ölçme aracı olarak kullanılabilir.


Writing Discussion in Reading and Writing Teaching: Is It Right, Adjacent?

May 2023

·

34 Reads

Z Bu araştırmanın amacı, okuma yazma öğretiminde dik temel yazı kullanımını incelemektir. Araştırmada, nitel araştırma yöntemlerinden görüşme tekniği kullanılmıştır. Araştırmanın evrenini 2017-2018 eğitim-öğretim yılı içerisinde Diyarbakır ilinde Milli Eğitim Bakanlığı'na bağlı ilkokullarda görev yapmakta olan birinci sınıf öğretmenleri ile birinci sınıf öğrenci velileri oluşturmaktadır. Araştırmanın örneklemini ise evren içinde ölçüt örneklem yöntemi ile seçilen on beş sınıf öğretmeni ile on beş veli oluşturmaktadır. Araştırmanın verilerini toplamak için yarı yapılandırılmış görüşme tekniği kullanılmıştır. Araştırma sonucunda 1. sınıf öğretmen ve velilerinin; bitişik eğik yazının öğretimine ilişkin olumsuz görüşe sahip oldukları görülmüştür. Bunun nedeni konu hakkında yeterli bilgiye sahip olmadıklarına bağlanmıştır. Buna karşın, bitişik eğik yazının farklı bir ders olarak öğretilmesi gerektiğine inandıkları fark edilmiştir. Öğretmen ve velilerin, ilk okuma yazma öğretimi sürecinde dik temel harflerin kullanımından kaynaklanan sıkıntıların kısa sürede çözümlendiğine inandıkları sonuçlarına ulaşılmıştır. Anahtar kelimeler: İlk okuma yazma öğretimi, dik temel harfler, bitişik eğik harfler, öğretmen ve veli görüşleri. ABSTRACT The purpose of this research is to examine the use of upright writing in literacy teaching. In the research, the interview technique is used from qualitative research methods. In the academic year of 2017-2018, the universe of the research is constituted by first-grade teachers who are working in the primary schools attached to the Ministry of National Education in Diyarbakır province and first-grade student parents. The research sample consists of fifteen classroom teachers and fifteen parents selected from the universe by criterion sampling method. A semi-structured interview technique was used to collect the data of the research. At the end of the research; It has been observed that both first-grade teachers and parents have a negative opinion about the teaching of adjacent oblique writing It was concluded that teachers and parents believe that the problems arising from the use of vertical letters in the first literacy teaching process are resolved in a short time.  Çalışma, 11-14 Nisan 2018'de 17. Uluslararası Sınıf Öğretmenliği Sempozyumu'nda sözlü bildiri olarak sunulmuştur.


EVSİZLİK OLGUSU VE EVSİZLERE YÖNELİK SOSYAL HİZMET ÇALIŞMALARI: BURSA ÖRNEĞİ DOKTORA TEZİ

May 2023

·

118 Reads

·

4 Citations

Evsiz bireylere sunulan hizmetlerin bu bireylerin yaşam kalitesine ve sosyal destek algısına ne düzeyde etkilediği bu çalışma ile ortaya konulmuştur. 236 evsiz bireyden nicel yöntemle 30 evsiz bireyden ise nitel yaklaşım ile veri toplanmıştır. Ayrıca evsizlere hizmet sunan 10 kurum yetkilisi ve çalışan ile evsizliğin nasıl algılandığı, sunulan hizmetlerin niteliği de ortaya konulmuştur.


İMMUNOTERAPİ İLİŞKİLİ NÖROLOJİK YAN ETKİLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ: TEK MERKEZ DENEYİMİ

Amaç: Günümüzde, İmmun kontrol inhibitörleri (ICI) birçok kan- serde standart tedavi olarak önerilmektedir. ICI‘lere bağlı nörolojik yan etkiler kalıcı sekeller bırakabilir ve hatta fatal seyredebilir. Nöro- lojik immun yan etkiler, santral sinir sistemi tutulumundan (ensefalit ve aseptik menenjit), periferik sinir sistemi tutulumuna (akut immun demiyelizan polinöropati, myastania gravis vb) kadar değişen geniş bir alanı içermektedir. Nörolojik yan etki sıklığı %1-5 arasında bildiril- miştir ve medyan görülme zamanı 6 ile 13 hafta arasında değişmek- tedir. Bu çalışmada immun ilişkili yan etki gelişen hastalarımızın klinik özellikleri ve yan etki yönetimlerini değerlendirmeyi amaçladık. Gereç-Yöntem: Koç Üniversitesi Hastanesi Tıbbi Onkoloji polik- liniğinde, 2020 -2022 yılları arasında immunoterapi tedavisi uygu- lanan 500 hastanın verileri retrospektif değerlendirildi. İmmun ilişkili nöroloji yan etki değerlendirmesi Nöroloji anabilim dalı ile ortaklaşa değerlendirildi ve hastaların klinikodemografik verileri kayıt edildi. Bulgular: Çalışmamızda 8 (%1,6) hastanın nörolojik yan etkileri- nin olduğu görüldü. Hastaların 7’si erkek ve median yaş 59’du (min 44-max 79). Küçük hücreli akciğer kanseri (n=2) ve renal hücreli kar- sinom (n=2) en sık kanser tipiydi. İki hastada beyin metastazı mev- cuttu ve bu nedenle kraniyal radyoterapi uygulandı. Dört hasta (%50)Atezolizumab tedavisi aldı. Medyan yan etki başlama zamanı 10,5 haftaydı (Min 1 max 95). Tüm hastalar steroid tedavisi aldı (2 hasta pulse 1 gr IV steroid, 4 hasta 1mg/kg’dan oral steroid, 2 hasta 16 mg steroid) ve idame olarak devam edildi. Yanıt alınamayan 2 hastaya (%25) 0,5g/kg’dan intravenöz immunoglobulin tedavisi uygulandı. Takip sürecinde hastalık progresyonuna bağlı olarak dört hasta (%50) eks oldu. Hastaların klinik verileri Tablo-1’de özetlenmiştir. Sonuç: Nörolojik toksisiteler, teşhis açısından en zorlu ve klinik ola- rak geniş spektrumda immün yan etkiler barındırmaktadır. Bu neden- le immun ilişkili yan etkiler konusunda dikkatli olunmalıdır. Hastaların multidisipliner yönetimi son derece kritiktir. Sonuç olarak çalşmamız- da immun ilişkili nörolojik yan etki sıklığı literatür ile uyumlu bulundu.


Taşınabilir Kozmik Müon Dedektörü ve İlk Gözlem Sonuçları

March 2023

·

834 Reads

zet Kozmik ışınlar, 10 9 eV'dan 10 21 eV'a ulaşan enerji aralığına sahip temel yüklü parçacıklardan ve çekirdeklerden oluşur. Bazıları Güneş'ten kaynaklanırken, diğerleri yıldızlararası uzayda süpernova patlamaları ve diğer yüksek enerjili olaylar sonucunda bize ulaşır. Bu parçacıklar Dünya'nın üst atmosferiyle etkileşime geçerek ikincil parçacıklara bozunurlar. Burada odaklandığımız ikincil parçacık olan müon, ortalama ömrü 2,5 mikrosaniye kadar kısa olmasına rağmen ışık hızına yakın hızlarda hareket etmesi sebebiyle görelilik etkilerine maruz kalırlar. Görelilik sınırları içerisine giren müon parçacığının ortalama ömrü, yer tabanlı gözlemcilerin referansından dakika mertebesine çıkar ve böylece tespit edilebilir. Dedektörlerle tespit edilen müon akısının zamana bağlı değişiminde Güneş'in rolü son derece önemlidir. Kozmik ışın akısı ile güneş aktivitesi arasında bir ilişki olup olmadığına dair birçok çalışma bulunmaktadır. Bu çalışmalar zaman bağlamında ikiye ayrılabilir; Uzun vadeli değişiklikler olarak Güneş'in 11 yıllık aktivite döngüsü boyunca Kozmik Işın akısının takibi ve kısa vadeli (gün, saat mertebesinde) Kozmik Işın akısının ani düşüşünü gözlemleyerek güneş aktivitesi ile korelasyonunun takibi (Forbush Azalması). Müon akısının zamanla değişiminin takibi için bu çalışmada sunulan bir kozmik ışın dedektörü kurulup çalıştırılmıştır. Dedektör MIT üniversitesinden S.Axani ve arkadaşları tarafından kurulan CosmicWatch Taşınabilir Kozmik Müon Dedek-törü esas alınarak kurulmuştur (Axani et al. 2018). CosmicWatch dedektörü, müon dedektasyonu alanına minyatürize edilmiş bir giriş niteliği taşımaktadır. Yapımının kolay ve anlaşılır olması, arka planındaki fiziğin anlaşılır olması, esas alın-ması açısından önemli bir faktördür. Bu çalışmada kurduğumuz dedektörün temel düzeneği ve alınan ilk 41 saatlik veri paylaşılacaktır. Abstract Cosmic rays consist of fundamental charged particles and nuclei with a wide energy range. Some come from the Sun, while others reach us as a result of supernova explosions and other very high-energy events in interstellar space. When these particles come to Earth's upper atmosphere, they collide and decay into secondary particles. Muons, which are the secondary particles we focus on here, are subject to relativistic effects thanks to their speed close to the speed of light, although their lifetimes are as short as 2.5 microseconds, and they can be easily detected by ground-based detectors. The role of the Sun as the closest influence on the muon flux is extremely important. There are many studies on whether there is a correlation between the cosmic ray flux and solar activity. These studies can be divided into two in the context of time; As long-term changes, examining the correlation with the Solar activity by measuring the Cosmic Ray flux during the 11-year activity cycle of the Sun and observing the short-term (day, hour) Cosmic Ray flux's day-based sudden decrease (Forbush Decrease) with coronal mass ejection events reaching the Earth. The established detector is based on the CosmicWatch Portable Cosmic Muon Detector established by S.Axani from MIT University and his colleagues (Axani et al. 2018). The CosmicWatch detector is a miniaturized entry into the field of Muon detection. It is an important factor in terms of being easy and understandable to make and the physics of the background being comprehensible. In this study, the basic setup of the detector and the first 41 hours of data will be shared.


Citations (23)


... Ancak, Türkiye'de tanılama süreçlerindeki eksiklikler ve eğitim imkânlarının yetersizliği nedeniyle bu oranın daha düşük, yaklaşık %3 civarında olduğu belirtilmektedir (U.S. Education, 2016;Melekoğlu, 2017 Karaca ve Akbaba, 2021). Araştırmada, WOS veri tabanında "Learning difficulties," "Learning disabilities," "Learning disorders," "Learning challenges," "Educational barriers" ve "Cognitive impairment in learning" anahtar kelimeleriyle yayınlanmış öğrenme güçlüğü alanındaki bilimsel çalışmalardan veriler toplanmıştır. ...

Reference:

Öğrenme Güçlüğü Alanında Yapılmış Çalışmalara İlişkin Bibliyometrik Bir İnceleme
İlköğretim Döneminde Özel Öğrenme Güçlüğü Olan Öğrencilerin Yazma Becerilerine İlişkin Çalışmaların İncelenmesi Ankara Üniversitesi Eğitim Bilimleri Fakültesi Özel Eğitim Dergisi

... Bu bağlamda Bursa il merkezinde sokaklarda (terminal, hastane acili, cami avlusu gibi) ve evsizlere hizmet veren konukevinde yaşayan yaşlı bireyler araştırmaya dahil edilmiştir. Bursa, evsiz bireylerin yoğunlukla yaşadığı bir büyükşehir olmasından dolayı örneklem olarak seçilmiştir (Gürel, 2023). Çalışma kapsamında incelenen konuyu temsil edebilme kriterlerine sahip katılımcıların araştırmaya dahil edilmesiyle amaçsal örnekleme yöntemi tercih edilmiştir. ...

EVSİZLİK OLGUSU VE EVSİZLERE YÖNELİK SOSYAL HİZMET ÇALIŞMALARI: BURSA ÖRNEĞİ DOKTORA TEZİ

... It also increases the resistance of the metabolism against infections [10]. Vitamin E functions in the development, reproduction, prevention of various diseases, and protection of the integrity of tissues [11]. Ascorbic acid, known as vitamin C, is an antioxidant vitamin responsible for the detoxification of reactive oxygen species [12]. ...

VITAMIN E AS AN ANTIOXIDANT

... Therefore, the acidity of the soil is described as the "major soil variable" that influences countless soil biological, chemical, and physical features and processes that impact the growth of the plant and its biomass production (Neina, 2019). Due to high amounts of exchangeable sodium in alkaline soil, it is considered not fertile for plant growth, and in consequence, causes weak physical, chemical, and biological properties of soil (Gökoğlu and Çayci, 2021). ...

Effect of Organic Material Usage on Some Reclamation Parameters of an Alkali Soil

Soil Studies

... Examination of pain mechanisms has revealed that inflammation causes pain (3,4). The relationship between pain and common behavioral problems such as paw biting, tail chasing and aggression observed in dogs has been defined by scientific data. ...

Ağrı Değerlendirilmesi: Tipleri Ve Mekanizmaları

... Intriguingly, it is most common in East Asians (Chinese, Japanese, and Koreans) [31][32][33][34][35][36][37][38]. The mutation appears much less common in large cohorts from Europe and America, or even in regions with high levels of parental consanguinity such as the Middle East or India [10,15,[42][43][44][45][46][47][48][49][50][51][52][53][54][55]. The identi ed mutations in the CYBA gene reveal its allelic heterogeneity; there is no commonly affected allele or hot spots worldwide [9]. ...

Diagnostic Modalities Based on Flow Cytometry for Chronic Granulomatous Disease: A Multicenter Study in a Well-Defined Cohort

The Journal of Allergy and Clinical Immunology In Practice

... Due to this nature, it is important to employ highly-performed and educated personnel in the industry. However, studies indicate that a considerable portion of students who have received education in tourism do not consider career planning in the sector and they show a tendency to leave the industry after working for a while (Altman & Brothers, 1995;Tatlıdil, 1998, p. 59;Tanrıverdi et al., 2019;Kozak & Kızılırmak, 2001;Kuşluvan & Kuşluvan, 2003;King et al., 2003;Zahari et al., 2005;Türkay & Yağcı, 2007;Richardson, 2008;Jenkins, 2001). Besides, there are research findings that highlight the shortage of educated personnel in the sector (Kuşluvan et al., 2010). ...

Investigation Of The Relationhips Between Personality Characteristics, Emotional Intelligence, Career Adaptation Ability And Willing To Make A Career In Tourism: A Research On Students Who Studied Tourism Management At Istanbul University

... Başka bir ifadeyle bilim, insan varlığının teleolojik var oluşunu (bknz. Anık, 2016) kolaylaştırmakta, amaçlarına ulaşabilmesi için bir tür medyatik mekanizma (bknz. Ünal, 2022) işlevi görmektedir. ...

YÖNTEMBİLİMSEL BOYUTUYLA PARADİGMA

... Meanwhile, the amount of risk perception may vary between countries and local destinations (Fuchs & Reichel, 2006). Some tourism studies have been conducted about the subjective risk perceptions of tourists particularly in destinations (Carballo, León, & Carballo, 2017;Cetinsoz & Ege, 2013;Deng & Ritchie, 2018;Kozak et al., 2007;Mansfeld, Jonas, & Cahaner, 2016;Osland et al., 2017;Ozascilar, Mawby, & Ziyalar, 2019;Sert, 2019), focusing on country cases (Fuchs & Reichel, 2006;Kırlar & Ozgen, 2020;Sofiichuk, 2018) and other tourism sectors such as the hotel industry (Şen Küpeli & Özer, 2020), purchasing online airline tickets (Kim, Kim, & Leong, 2005), restaurants (Jin, Line, & Merkebu, 2016), local festival visitors (Sohn, Lee, & Yoon, 2016), and crises and disasters (Aliperti et al., 2019). Last year, with the emergence of the Covid-19 pandemic, travel risk research increased (Cetinkaya et al., 2020;Zhan, Zeng, Morrison, Liang, & Coca-Stefaniak, 2020), including studies on how to reduce risks and types of risk reduction measures. ...

Araştırma Makalesi • Research Article The Impact of Tourist Safety on Risk Reduction Behavior, Recommendation and Revisit Intention: A Case Study on Iranian Tourists in Istanbul MAKALE BİLGİSİ

Anemon Muş Alparslan Üniversitesi Sosyal Bilimler Dergisi

... Their ages ranged from 51 to 67 years with a mean of 63.5 ± 12.2 years. Similar to our data, Ünsal et al. [10] studied 21 PPV patients with silicone oil and compared them with 20 PPV with gas tamponade. PPV was done by a 23-G needle for the various retina diseases. ...

Anterior Segment Changes in Phakic Eyes After Pars Plana Vitrectomy with Silicone Oil or Gas Tamponade Pars Plana Vitrektomide Silikon Yağı ve Gaz Tamponat Kullanılmış Gözlerde Ön Segment Değişimi