This page lists works of an author who doesn't have a ResearchGate profile or hasn't added the works to their profile yet. It is automatically generated from public (personal) data to further our legitimate goal of comprehensive and accurate scientific recordkeeping. If you are this author and want this page removed, please let us know.
ntihal/Plagiarism: Bu makale, en az iki hakem tarafından incelenmiş ve intihal içermediği teyit edilmiştir. / This article has been reviewed by at least two referees and confirmed to include no plagiarism. ABSTRACT This study examines the role and possible impact of the music industry on sustainable development goals in the context of the creative economy. While the music industry stands out as a tool to promote cultural diversity and social integration, it is also considered as an important economic sector. The creative industry and creative economy define the transformation of individual creativity into an economic resource and have the potential to increase social welfare and indirectly support environmental sustainability. In the study, which was designed on the axis of case study, one of the qualitative research method designs, the sustainability practices and policies of various actors of the music industry in the last three years within the framework of the United Nations Sustainable Development Goals (SDGs) were analyzed and interpreted through document analysis method. The findings of the study reveal that there are differences in the approaches of the selected
Yeni yoksulluk ya da kentsel yoksulluk kavramı, başta ekonomik olmak üzere, gündelik yaşama dair çeşitli sosyomekânsal paylaşımlardan yararlanamayan insanların dezavantajlılık durumlarını içermektedir. Kentsel yaşam pratiğinde; refah, adalet ve temsiliyetten mahrum kalmış bu dezavantajlı insanların önemli paydaşlarından biri de atık toplayıcılarıdır. Bu bağlamda, ilgili çalışmada, atık emekçilerinin gündelik yaşamda karşılaştıkları zorlukların neler olduğu, kente dair deneyim ve aidiyetlerine ilişkin ne tür yansımalar ve psikososyal etkilerin geliştiği ile ilgili sorulara cevaplar aranmıştır. Araştırmanın evreni Ankara'nın üç (3) metropol ilçesi (Altındağ, Çankaya ve Keçiören); örneklem grubu ise, bu ilçelerde atık toplayarak yaşama tutunan yetmiş (70) atık emekçisinden oluşmaktadır. Nitel araştırma tekniklerinden yüzyüze görüşme şeklinde gerçekleştirilen çalışmada elde edilen veriler, betimsel ve içerik analizi tekniğiyle çözümlenmiştir. Analiz sonuçlarına göre, atık emekçilerinin kentsel yoksulluğu, gündelik yaşama dair sosyomekânsal ilişkilerinde de deneyimledikleri tespit edilmiştir. Yeni yoksulluk kavramının ürettiği marjinallik, kentsel mekânla ilişki kuramama, dışlanma ve damgalanma gibi birtakım mekânsal ve psikososyal örselenmelerin geliştiği belirlenmiştir. Çalışmada, atık emekçilerinin karşılaştığı çoklu dezavantajlılık durumuna çözüm üretmek adına, geri dönüşüm sektörüne nasıl dâhil olabileceklerine ilişkin çeşitli önerilere yer verilmiştir.
Nevi şahsına münhasır tek örnek Avrupa Birliği (AB), II. Dünya Savaşı sonrasında teknik alanda başlayan iş birliği alanlarının diğer sektörlere yayılması ile günümüz supranasyonal yapısına sahip olmuştur. Neo-Fonksiyonalist perspektifle kömür ve çelik sektörleri özelinde başlayan bu süreç, tarihsel rekabet alanlarının (Ruhr ve Saarland gibi) iş birliği alanı olarak değerlendirilmesini mümkün kılmış, kolektif ve ulus üstü yapının inşa edilmesinde tetikleyeci parametre işlevi görmüştür. Öyle ki Avrupa Kömür Çelik Topluluğu (AKÇT) üyeleri arasında kaldırılan gümrük duvarları, Spill Over etkisi göstererek ekonomik entegrasyonu ivmelendirmiş, Avrupa Ekonomik Topluluğu (AET) ve Avrupa Atom Enerjisi Topluluğu'nun (EURATOM) kurulmasıyla sonuçlanmıştır. Bu doğrultuda üyeler arasında artan diyalog, güven ve iletişim bu toplulukların tek çatı altına toplanmasını gündeme getirmiş Füzyon Antlaşmasıyla (1967) Avrupa Toplulukları (AT) adını almıştır. Topluluk üyelerinin artan refahı ve kazanç durumu, uluslararası sistemde meydana gelen gelişmeler diğer aktörlerin de AT'ye katılımını rasyonel kılmış, entegrasyon Take Off etkisiyle siyasi alanlara da yayılmıştır. Nihayetinde Avrupa Tek Senedi (ATS) ile entegrasyonun önündeki engellerin (iç pazar, rekabet koşulları, yasama vs.) çözümü için yeni bir düzenlemeye gidilmiş, parasal ve siyasi birlik için altyapı hazırlıkları başlamış, Topluluk için 1980 yılı entegrasyon ve derinleşmenin mihenk taşı olmuştur. Sektörel alanda başlayan bu süreç Maastricht Anlaşması ile dallanma etkisi göstermiş ve AT, AB adını alarak ortak güvenlik ve dış politika, parasal ve siyasi alanlarda birlik kurmayı başarmıştır. Süreç içinde entegrasyona AB üyelerinin ulus devlet yapılarından kaynaklanan karşı koyuşlar olmasına rağmen AB, Avrupalı kimliğinin (AB vatandaşı) inşa edilmesine öncelik vermiş, anayasal bağlamda ulus devleti andıracak bayrak, marş ve anayasa girişimleriyle üyeler arasında uyumu geliştirmeye çalışmıştır. A B S T R A C T The European Union (EU), which is the only unique example, has today's supranational structure with the spread of cooperation areas that started in the technical field after the 2nd World War to other sectors. This process, which started with a neo-functionalist perspective in the coal and steel sectors, made it possible to evaluate historical competition areas (such as Ruhr and Saarland) as an area of cooperation, and served as a triggering parameter in the construction of a collective and supranational structure. So much so that the customs walls that were lifted between the members of the European Coal and Steel Community (ECSC) accelerated the economic integration by showing the Spill Over effect and resulted in the establishment of the European Economic Community (EEC) and the European Atomic Energy Community (EURATOM). In this direction, increasing dialogue, trust and communication among the members brought these communities together under a single roof, and with the Fusion Treaty (1967), it was named European Communities (EC). The increasing welfare and earnings of the members of the community, the developments in the international system made it rational for other actors to participate in the EC, and the integration spread to political areas with the effect of Take Off. Finally, with the Single European Act (SEA), a new arrangement was made to solve the obstacles to integration (internal market, competition conditions, legislation, etc.), infrastructure preparations for monetary and political union began, 1980 was the cornerstone of integration and deepening for the Community. This process, which started in a sectoral area, showed a branchingeffect with the Maastricht Agreement and the EC succeeded in establishing a unity in the common security and foreign policy, monetary and political fields by taking the name of the EU. Despite the opposition to the integration arising from the nation-state structures of the EU members in the process, the EU gave priority to the construction of the European identity (EU citizenship), and tried to develop harmony among the members with initiatives such as a flag, anthem and constitution that would resemble a nation-state in the constitutional context.
Ülke ekonomisini oluşturan başlıca makro ekonomik faktörler-enflasyon, para arzı, faiz oranları, işsizlik oranı, gayri safi yurt içi hasıla, cari işlemler ve ödemeler dengesi-ve mikro ekonomik faktörlerin-üretici/firma, tüketici davranışları ve pazar birbirlerini etkiledikleri genel olarak bilinmektedir. Pazarlama teorisinin ekonomi biliminin içerisinden doğup gelişmesi ile birlikte, pazarlamaya ilişkin ekonomi kapsamındaki teori ve araştırmaların yönü de daha çok mikro düzeye kaymıştır. Makro ve mikro ekonomik karar ve uygulamalar özel anlamda bireyin genel anlamda toplumun refahını artırma hedeflidir. Aynı zamanda, makro ekonomik faktörlerden enflasyonun mikro ekonomik faktörlerden pazarlamanın fiyatlandırma ve tüketicinin satın alma motivasyonunu etkilediği genel olarak bilinen bir konudur. Bununla birlikte pazarlamanın mikro anlamda firmaların hasılatını tüketimi artırma taktikleri ile yükselterek talep enflasyonunu ve bu talebi yükseltmede kullandığı giderlerin maliyet enflasyonuna etki düzeyinin ne olduğu araştırma problemi olarak belirlenmiştir. Firmaların pazarlama faaliyetlerine tüketicilerinde ürünlerini satın alma motivasyonu oluşturması için, her geçen gün daha fazla önem vermelerinin ve pazarlama faaliyetlerini ürünlerinin maliyetine yansıtmalarının maliyet ve talep enflasyonu üzerinde ne düzeyde bir etkiye sahip olabileceğinin belirlenmesi, özellikle enflasyonla mücadele kapsamında önem taşımaktadır. Bu çalışmada, BIST (Borsa İstanbul) gıda perakende işletmelerinin pazarlama giderleri ve hasılat rakamlarının talep enflasyonuna ve maliyet enflasyonuna üzerindeki etkisi araştırılmak amaçlanmıştır. Araştırma verileri talep enflasyonu olarak TÜFE rakamları ve maliyet enflasyonu olarak ÜFE rakamlarının Türkiye Cumhuriyeti Merkez Bankası internet sayfasından ve pazarlama giderleri ve hasılata ilişkin verilerin BIST şirketleri içerisinde yer alan 5 gıda perakende işletmesinin (BİM, ŞOK, MİGROS, CARREFOURSA ve BİZİM) 2019-2022 yıllarında 4 çeyrek zaman dilimini kapsayan Kamuyu Aydınlatma Platformu'nun internet sayfasında yayınlanan finansal raporlarından ikincil veri toplama yöntemi ile sağlanmıştır. Veriler, E-views istatistik paket programında Panel Veri Analizi ile test edilerek, gıda perakende işletmelerinin pazarlama giderleri ve hasılatlarının talep ve maliyet enflasyonuna olan etki düzeyi belirlenmiştir. Bulgularda BIST perakende işletmelerinin gıda alanında pazarlama giderlerisabit etkiler modeline göre TÜFE'yi 3,94x10-8 (0,00000003,94) birim, ÜFE'yi 7,48x10-8 (0,00000007,48) birim düzeyinde etkilemektedir. Bu modelin açıklama gücü TÜFE'de 0,30 ve ÜFE'de 0,26'dır. BIST perakende işletmelerinin gıda alanında hasılatları TÜFE'yi sabit etkiler modelinde 4,79x10-9 (0,000000004,79) birim, ÜFE'yi 9,09x10-9 (0,000000009,09) birim düzeyinde etkilemektedir. Bu modelin açıklayıcılığı ise TÜFE için 0,25, ÜFE için 0,21 olarak belirlenmiştir. Abstract It is generally known that the primary macroeconomic factors (inflation, money supply, interest rates, unemployment rate, gross domestic product, current transactions, and balance of payments) and microeconomic factors (producer/company, consumer behavior, and market) that make up the country's
Annotatsiya Ushbu maqolada til, uning madaniy-tarixiy areallari, tarixiy taraqqiyoti jarayonlari aks etgan tarixiy-qomusiy asarlar, jumladan Mahmud Koshg'ariyning"Devonu lug'at-it turk" asari misolida tahlil etiladi. Ma'lum bir tilning tarixiy kategoriya ekanliği, shu tufayli til va u amal qilgan davr bir-biri bilan sinxronik, panaxronik va statik tizim sifatidagi bog'liqlikligi qayd etilgan. Turkiy va o'zbek tillarining madaniy-tarixiy areallari, unda turli davrlarda qo'llangan so'z va tushunchalarva izohlari tarixiy-qomusiy lug'atlar va yozma manbalarga asosan tahlil etilgan.Til taraqqiyotining turli bosqichlaridagi shakliy va ma'noviy o'zgarishhaqida ayrim mulohazalar keltirilgan hamda misollar bilan dalillangan.Mahmud Koshg'ariyning "Devonu lug'at-it turk" asari kabi tarixiy-qomusiy asarlarning va ularda ifodalangan dunyoning lisoniy manzarasining tarixiy, madaniy va ilmiy qiymati ko'rsatib berilgan.
Advanced Manufacturing Technologies (AMT) provide many benefits to manufacturing firms
such as such as improved quality, lead time, cost, and flexibility. Therefore it has been
considered as a tool to improve the competitiveness of manufacturing firms. However, it has
been noted in the literature that many firms cannot implement Advanced Manufacturing
Technologies successfully, and thus not able to reap the benefits. The aim of this study is to
determine attitudes of the regarding the benefits, success factors and the successful
implementation of AMT. Data collected from 86 manufacturing companies and analyzed with one sample t test to measure the attitudes. The results show that the most important benefits
that firms realized are shortening processing times, more flexibility and more revenues.
Generally, firms included in the sample have positive attitude towards success factors and
implementation success.
Bu araştırmada, 11. yüzyıl ile 13. yüzyıl arasında Büyük Selçuklu Devletinin hüküm sürdüğü Suriye ve İran bölgelerinde üretilmiş figüratif seramik bibloları konu alınmıştır. Bunlar kompozit silisli beyaz çamurdan yapılmış, farklı teknikler ile süslenmiş örneklerdir. Karşılaşılan örnekler arasında tekli insan figürleri, kuş, harpi, deve, aslan, süvari, boğa gibi figürler yer almaktadır. Araştırmada amaç, biblolarda karşılaşılan figür tiplerinde görülen form özelliklerini, tasarım yorumlamalarındaki yaklaşımları ve şekillendirme tekniklerini değerlendirmektir. Araştırmanın vardığı sonuçlardan biri Selçuklu seramik biblo üretiminde döküm tekniğinin kullanıldığı düşüncesidir. Bu düşünce, parçalı kalıpların birleşme yerlerinin gövde üzerinde bıraktığı izlere ve formların tasarım özelliklerine dayanarak geliştirilmiştir. Selçuklu kültür mirasının önemli parçasını oluşturan seramik bibloların ele alınması bir yandan o sanatı daha yakından tanımamıza olanak sağlarken diğer yandan günümüz seramik sanatının olanaklarının genişlemesine katkı sağlayacaktır.
Anahtar Kelimeler: Selçuklu sanatı, Selçuklu seramik sanatı, seramik biblo, üretim, form, tasarım /
In this research, the figurative ceramic bibelots produced in the lands of Syria and Iran, which were dominated by the Great Selcuk State, between the 11th and 13th centuries, are the subject. These are examples made of composite siliceous white clay and decorated with different decor techniques. Among the examples encountered, there are figures such as bird, harpy, camel, lion, cavalry, bull and single human figures. The aim of the research is to evaluate the form features seen in the figure types encountered in bibelots, approaches in design interpretations and forming techniques. One of the results of the research is the thought that the casting technique was used in the production of Selcuk ceramic bibelots. This idea was developed based on the traces left by the joints of the segmented molds on the body and the design features of the forms. The handling of ceramic bibelots, which constitute an important part of the Selcuk cultural heritage, will allow us to get to know that art more closely, and on the other hand, will contribute to the expansion of the possibilities of today's ceramic art.
Keywords: Selcuk art, Selcuk ceramic art, ceramic bibelot, production, form, design
In 2023, a 7.7 magnitude earthquake occurred in the Pazarcık district of Kahramanmaraş on 6 February. After this earthquake, a second earthquake occurred at 13.24. The magnitude of the earthquake, whose epicenter was in the Elbistan district of Kahramanmaraş, was recorded as 7.6. After these two earthquakes, discussions gained momentum that earthquakes were triggered by unnatural ways and artificial techniques. The prevailing view is that the earthquakes were allegedly initiated from HAARP facilities in the US state of Alaska and directed by American aircraft carriers in the bay. This study is about the contention between physics and metaphysics.
Geniş ses aralığı, iki elin aynı anda farklı süre değerlerinde kullanılabilmesi, çok sesli olması, solo performans yanında eşlik çalgısı olması gibi özellikler piyanoyu önemli bir çalgı haline getirmektedir. Piyanoya başlama yaşı için 4-7 yaş aralığı ideal olarak görülürken daha ileri yaşlarda da piyano eğitimine başlayıp uygun metot ve eğitimciler ile kendisini bu yönde geliştiren kişiler de olabilmektedir. Piyano eğitimiyle ilgili her yaş grubu için yazılan çok sayıda metot bulunmaktadır. Farklı yaş grupları için piyano metodu yazan kişilerden birisi de aynı zamanda piyano eğitimcisi, besteci ve aranjör olan James Bastien'dir. Bu araştırmada James Bastien'in okul çağındaki öğrencilerden 7-11 yaş için olan "Bastien Piano Basics Piano Level 1" ve 12-17 yaş için olan "The Older Beginner Piano Course Level 1" metotlarının incelenerek karşılaştırılması amaçlanmıştır. Araştırmada nitel araştırma yöntemi kullanılmıştır. Nitel araştırma yöntemi olarak da araştırılması hedeflenen olgu ya da olgular hakkında bilgi içeren yazılı materyallerin analizini içeren doküman analizi kullanılmıştır. Doküman analizi kullanılarak toplanan veriler "metotların biçimsel olarak incelenmesi", "metotlarda nota, akor ve ton kullanımı" ve "metotta yer alan parçalar ve besteciler" olarak üç başlık altında ayrı ayrı incelenerek ve karşılaştırılarak analiz edilmiştir. Sonuç olarak bu araştırmada, The Older Beginner Piano Course Level 1 metodunda daha yoğun bir içeriğin olması, akor ve ton gibi konularda daha detaylı ve daha soyut bilgilerin verilmesi; buna karşılık Bastien Piano Basics Piano Level 1 metodunda görsellere sıklıkla başvurulması ve çoğunlukla çocuk şarkılarına yer verilmesi gibi özelliklerin ön plana çıktığı görülmektedir. Ayrıca 7-11 ve 12-17 yaş grupları için uygun olan bu metotlarda öğrencilerin gelişimsel özelliklerinin dikkate alındığı görülmektedir. Bundan sonra yapılacak araştırmalarda da aynı yaş grubu için yazılan metotların incelenmesi dışında farklı yaş grupları için yazılan metotlardaki benzerlikler ve farklılıklar da araştırılabilir. Ayrıca piyanonun dışında diğer çalgılarda ve farklı yaş grupları için yazılan metotlar incelenerek karşılaştırılabilir.
... For example, I refer to it in the singular rather than the plural because of the limitations of our language. Our concepts do not reach the ultimacy of the Real (Hick 1982(Hick , 1995. 3. A response from Hick to D'Costa is presented in Hick (1997). 4. For the sake of delimitation, my goal is not to completely characterize Afro-Brazilian religions, not even addressing all their elements and characteristics, which would be impossible to do only from a philosophical perspective. ...
... Horasan ilçesi Erzurum ilinin yaklaşık 85 km doğusunda olup, yol ağı üzerindedir (Şekil 1). İlçe tarihi ipek yolu ile Urartu askeri ve ticaret yolları güzergâhında olması ve stratejik konumunun da etkisiyle çok uzun yıllardan beri insanlar tarafından yerleşim yeri olarak tercih edilmiştir (Kalmış ve Söylemez, 2022 Çalışma alanında özellikle yemeği yapılan ve sebze olarak kullanılan bitkiler bahar aylarında daha çok kullanılırken meyveleri yenen bitkiler yaz ve sonbahar aylarında sıklıkla tüketilmektedir. ...
... The internal consistency coefficient of the scale, Cronbach's alpha value, was found to be 0.909. (18) In this study, Cronbach's alpha value was found to be 0.912. ...
... The rapid spread of contagious diseases and the immersion of healthcare providers in the disease process place health professional workers at high risk, profoundly impacting them by heightening levels of fear, anxiety, and stress. Generally, fear of transmission is regarded as the fear of direct or indirect contact with an individual or substance perceived to be infected or harmful; students receiving health education, such as professional workers, are exposed to fear and a high degree of negativity due to their delivery of healthcare services [3]. For this reason, the negative impacts and challenges associated with infectious diseases can result in unfavorable attitudes among health education students, particularly in clinical practice courses. ...
... As a result of this, the process that started with unfavourable conditions such as the closure of Turkish schools, the reduction of the number of Turkish lessons, the return to Ottoman script in Turkish schools, and the closure of Turkish newspapers led to the forced migration of around 300,000 Muslim Turks to Turkey due to oppression and persecution in the period 1923-1944. (Çakmak, 2022;Dişbudak, Akgün, & Balmumcu, 2012). The government of the Fatherland Front, which came to power under the influence of the communist regime in Bulgaria after the Second World War, was initially careful in keeping its promises to the Turkish minorities. ...
... Kullanılan değişkenler aşağıdaki tabloda görüldüğü gibidir. Yapılan araştırmalara göre (Tekbaş & Dökmen, 2007;Ekici, 2009;Le, vd. 2012) vergi gelirleri bir bölgenin ekonomik, sosyokültürel, demografik gibi gelişmişlik göstergesi olarak bilinen değişkenlerin etkisine göre belirlenmektedir. ...
... Literatür incelendiğinde, sağlık alanında etkinlik ölçümüne ilişkin çalışmaların bir kısmı ülkelerin (Konca ve Demirci 2019;Pekkaya ve Dökmen, 2019;Stefko vd., 2018;Tchouaket vd., 2012), bir kısmı bölge ve şehirlerin (Çarıkçı ve Akbulut, 2019;Ömürbek vd., 2021;Pehlivan ve Yiğit, 2022;Seo ve Takikawa 2022;Şenol ve Gençtürk, 2017;Yiğit, 2016), bir kısmı ise belirli sağlık kurumlarının (Araújo vd., 2014;Çakmak vd., 2009;Doğan ve Gencan, 2014;Yılmaz ve Şenel, 2019) verimlilik düzeylerinin karşılaştırılması yoluyla yapılan değerlendirmeler olduğu görülmektedir. ...
... Foucault'un yaklaşımı ile ele almıştır. Bulut (2019), gözetim hususunda dünya gündemine konu olan Edward Snowden'ın 2013 yılının Mayıs ayında Amerika'nın ilgili birimlerinin dünya genelinde kamusal ve kişisel bilgileri nasıl gözetlediğine ilişkin bilgi ve belgeleri medyaya ifşasını kapsamlı olarak ele alarak yapılan bu girişimi meşru bir direniş ve kamusal yararı bulunan bir hareket olarak değerlendirmiştir. Öztürk (2019), Bora Ataman ve Barış Çoban tarafından derlenen, "Panoptikon 2.0: Alternatif Medya ve Karşı Gözetim" adlı kitabın incelemesi olarak tasarladığı çalışmasında teknolojinin gelişimi ile birlikte gözetimin güç kazandığını ve buna karşılık olarak ortaya atılan karşı gözetim kavramını etraflıca ele alarak yaşanan değişimin önemine işaret etmektedir. ...
... In short, the web is a subcomponent of the internet that provides data through a browser. As can be understood from this, internet and web are not synonymous (Latorre, 2018;as cited in Yilmaz, 2021:344). ...
... Çakır-İlhan (2013, s. 33), Türkiye'de son yıllarda müze eğitimi alanında çalışmaların hız kazandığını belirtmekte, ancak Önder ve diğerleri (2009, s. 106) ve Çetin (2010) eğitimde Müze Temelli Yaratıcı Yazma Etkinliği:Bir Durum Çalışması müzelerden yararlanma konusunda çalışmaların yeterli olmadığını ifade etmektedir. Genellikle drama, resim, müzik ve sosyal bilgiler alanında gerçekleştirilen müze projeleri, farklı sınıf düzeylerinde okuyan öğrencilere hitap etmektedir (Özen, 2013, s.25). Yapılan alanyazın taraması sonucunda da öğretmen adaylarının yaratıcı yazma çalışmalarının geliştirilmesinde müze ve tarihi eser incelemelerinin kullanıldığı çalışmaya rastlanmamıştır. ...