ChapterPDF Available

Sosyal Medya Bağımlılığında Sosyal Hizmet Müdahalesi

Authors:

Abstract

Sosyal Medya Bağımlılığında Sosyal Hizmet Müdahalesi
BAĞIMLILIKTA SOSYAL HİZMET UYGULAMALARI
EDİTÖRLER
Erdinç Kalaycı - Ayşe Sezen Serpen
BAĞIMLILIKTA SOSYAL ZMET UYGULAMALARI
Editör: Erdinç Kalaycı - Ayşe Sezen Serpen
Yazarlar: Ayşe Sezen Serpen, İmran Uzunaslan, Münevver Eryalçın, Erdinç Kalaycı, Metin Gani
Tapan, Mehmet Yaşar Sönmez, Semih Sütçü, Filiz Er, Fulya Akgül Gök, Şerif Uzunaslan, Yunus
Kara, Habibullah Akıncı
Nika Yayınevi - 225
1. Baskı: Ekim 2023
ISBN: 978-625-6520-16-5
Sertifika No: 48850
Kapak Tasarım: Aycan Kurt
Sayfa Düzeni: İlhan Ulusoy
© Bu kitabın basım, yayın, satı ş hakları © Nika Yayınevi Bas ım Yayın Ma tbaacılık Dağıtım Rekla m Eğitim Da nışmanlık
Tic. Ltd. Şti.’ye aittir. Anılan kuruluşun izni alınmadan kitabın tümü ya da bölümleri, mekan ik, elektronik, many etik ya da
başka yöntemlerle çoğaltılamaz, basılamaz. Kitaptaki yazıların her türlü huk uki sorumluluğu yazarlarına aittir.
Baskı ve Cilt: Bizim Büro Matbaacılık
Sertifika No: 42488
Nika Yayınevi
Kültür Mah. Dr. Mediha Eldem Sokak
No: 55/2 Kızılay/Ankara
T: 0312 433 71 15
www.nikayayinevi.com
info@nikayayinevi.com
BAĞIMLILIKTA
SOSYAL HİZMET
UYGULAMALARI
EDİTÖRLER
Erdinç Kalaycı - Ayşe Sezen Serpen
YAZARLAR
Ayşe Sezen Serpen, İmran Uzunaslan, Münevver Eryalçın, Erdinç Kalaycı, Metin Gani Tapan,
Mehmet Yaşarnmez, Semih Sütçü, Filiz Er, Fulya Akgül Gök, Şerif Uzunaslan, Yunus Kara,
Habibullah Akıncı
İçindekiler
ÖNSÖZ ..................................................................................................... 7
EKOSİSTEM PERSPEKTİFİNDEN BAĞIMLILARA YÖNELİK SOSYAL HİZMET
UYGULAMALARI ........................................................................................ 9
Dr. İmran Uzunaslan, Prof. Dr. Ayşe Sezen Serpen
SUÇ İLE BAĞIMLILIK İLİŞKİSİ VE SOSYAL HİZMET DAHALESİ ................. 29
Dr. Münevver Eryalçın
ERGENLERDE BAĞIMLILIĞI ÖNLEMEYE YÖNELİK SOSYAL HİZMET
UYGULAMALARI ...................................................................................... 45
Dr. Erdinç Kalaycı
ALKOL BAĞIMLILIĞI İÇİN SOSYAL ZMET MÜDAHALESİ: TEDAVİDE BİLİŞSEL-
DAVRANIŞÇI YAKLAŞIMIN KULLANIMI ...................................................... 59
Dr. Metin Gani Tapan
MADDE BAĞIMLILIĞINDA EKOSİSTEM PERSPEKTİFİNDEN SOSYAL HİZMET
UYGULAMASI .......................................................................................... 77
Öğr. Gör. Mehmet Yaşar Sönmez
TEKNOLOJİ BAĞIMLILIĞINDA SOSYAL HİZMET MÜDAHALESİ .................... 99
Dr. Öğr. Üyesi Semih Sütçü
SOSYAL MEDYA BAĞIMLILIĞINDA SOSYAL HİZMET MÜDAHALESİ ........... 117
Dr. Öğr. Üyesi Filiz Er
ALIŞVERİŞ BAĞIMLILIĞINA VAROLUŞSAL BİR AÇIKLAMA ......................... 137
Doç. Dr. Fulya Akgül Gök
KUMAR BAĞIMLILIĞINDA SOSYAL HİZMET MÜDAHALESİ ....................... 147
Dr. Şerif Uzunaslan
SEKS BAĞIMLILIĞINDA SOSYAL HİZMET MÜDAHALESİ ........................... 163
Doç.Dr. Yunus Kara
PORNOGRAFİ BAĞIMLILIĞINDA SOSYAL ZMET MÜDAHALESİ .............. 183
Dr. Habibullah Akıncı
ÖNSÖZ
Bir davranış, madde veya aktiviteye aşırı derecede bağlı olma durumu ile
karakterize olan bağımlılık, kişinin yaşamını olumsuz etkileyerek fizik-
sel, psikolojik ve sosyal sorunlara yol açabilmektedir. İnternet bağımlılığı,
oyun bağımlılığı ve madde bağımlılığı gibi genç nüfus arasında giderek
çeşitlenme eğiliminde olan bağımlılık önemli bir sosyal sorun olarak kar-
şımıza çıkmaktadır.
Bağımlılığın kendisinin planlı bir eylem olmadığı, pek çok neden-
den dolayı meydana gelebildiği ve bireylerin kimyasal veya davranışsal
bağımlılıklar geliştirdikleri bilinmektedir. Geliştirilen bu bağımlılıklar, so-
runlarla baş edebilmek için rahatlama, zevk alma ve daha keyifli hissetme
isteği, kendini daha rahat ifade edebilme çabası, genetik yatkınlık, depre-
syon, travma sonrası stres bozukluğu ve bipolar bozukluk gibi ruh sağlığı
sorunları, olumsuz çocukluk deneyimleri, aile üyeleri arasında madde
kullanım geçmişinin olması, stresli veya travmatik aile yaşantıları gibi
nedenlerden kaynaklanabilmektedir. Tüm bu nedenler dikkate alındığın-
da, bağımlılığın tek bir faktöre bağlı olarak ortaya çıkmayan, birden çok
faktör ile oluşabilen karmaşık bir yapısı olduğu anlaşılmaktadır.
Tüm bu karmaşık yapı içinde bağımlılık nedeniyle fiziksel, psikolojik
ve sosyal açıdan yaşamı olumsuz yönde etkilenen bireylerin yaşamlarını
yeniden düzenlemelerine yardımcı olmak için sosyal hizmet uygulamaları
ve müdahalesi, bu alanda yürütülen çalışmalar içinde önemli bir yer tut-
maktadır. Sosyal hizmet uygulamaları, bağımlılık sorunu yaşayan birey-
lerin yaşamlarını iyileştirmek ve bağımlılıktan kurtulmalarını sağlamak
için bütüncül bir yaklaşımla birçok farklı müdahale yöntemi sunabilir.
Bu kitapta, yaygın bağımlılık rleri, sosyal hizmet akademisyenleri
tarafından işlevsel bir tedavi planının oluşturulması ve bağımlılara yöne-
lik sosyal hizmet uygulamaları bağlamında ele alınmıştır. Çalışmanın,
bağımlılık sorununa karşı kapsamlı bir bakış açısı sunacağı ve bağımlılık-
la mücadelede sosyal hizmet uzmanları ve diğer paydaşların bu alandaki
uygulamalarını destekleyeceği düşünülmektedir.
GİRİŞ
Günlük yaşamın bir parçası haline gelen internet ve internet servislerinin
bir uzantısı olan sosyal medya ağları, insanların yaşam rutinlerinde/akti-
velerinde sıklıkla kullandıkları bir yapı haline gelmiştir. Etkileşimi içeren
bir teknoloji olarak sosyal medya, insanların yakın çevrelerinde olmayan
diğer kişilerle ses ve görüntü biçiminde iletişim kurmasına ve kir alış-
verişinde bulunmasına olanak tanımaktadır (Steiner, 2021; Şahin, 2018).
Ayrıca dijital teknoloji, bireylerin günlük aktivitelerini değiştirmekte
ve insanların hayatını kolaylaştırmaktadır (López Peláez ve Marcuello-
Servós, 2018). Günümüzde özellikle Y ve Z kuşağı, sosyal medya olmayan
bir yaşam biçimini olanaksız olduğunu düşünmektedir (Reamer, 2020).
Örneğin, Auxier ve Anderson (2021) tarafından yapılan bir çalışmada 18
ve 29 yaş arasında olan katılımcıların %71’inin Instagram ya da %65’inin
Snapchat kullandıkları, Taylor (2013) tarafından yapılan bir başka çalış-
mada ise yetişkinlerin %64’ünün her gün Facebook’u kontrol eikleri göz-
lemlenmiştir.
Her yaştan insan, modern kültüründe etkisi ile bu popüler ve sürük-
leyici hizmetlerle dolu olan sosyal medya ağlarına kolayca katılmaktadır.
Bu yoğun kullanım, sosyal katılım ve iletişim gibi birçok alanda kolaylık
ve avantaj sağlarken bir yandan da sosyal medya bağımlılığı gibi bir du-
rum geliştirme ihtimalini artırmaktadır. Dijital teknolojinin, sahip olduğu
fırsatlar ve zorluklarla birlikte sosyal hizmet müdahalesi için de yeni bir
alan yaraığını söylemek mümkündür (Mishna vd., 2012; Reamer, 2013).
SOSYAL MEDYA BAĞIMLILIĞINDA
SOSYAL HİZMET MÜDAHALESİ
7
Dr. Öğr. Üyesi Filiz Er*
* Sinop Üniversitesi, Sağlık Bilimleri Fakültesi, Sosyal Hizmet Bölümü
lliztokgoz@hotmail.com ORCID: 0000-0001-5065-3809
118 Bağımlılıkta Sosyal Hizmet Uygulamaları
Gelişen dijitalleşmenin yeni bir ürünü olarak değerlendirilebilecek sosyal
medya bağımlılığına yönelik gerçekleştirilebilecek müdahalelerin, süre-
ğen bir ivmeyle ilerleyen dijitalleşmeyle aynı hızda gelişmesi gerekmek-
tedir. Bu bağlamda bu bölümde, sosyal medya bağımlılığının açıklanması
ve sosyal medya bağımlılığına yönelik gerçekleştirilebilecek sosyal hizmet
müdahalelerinin sunulması amaçlanmaktadır.
Sosyal Medya Kavramı
Sosyal medyanın ortaya çıkışı, birçok insanın, topluluğun ve/veya kuru-
luşun iletişim ve etkileşim biçimini önemli ölçüde değiştirmiştir. Sosyal
medya olgusu ilk olarak 1997 yılında ortaya çıkmış ve bu sitelerden ilki
kullanıcıların prol oluşturmasını, haberler hakkında yorum yapmasını
ve diğer katılımcılarla mesajlaşmasını sağlayan “sixdegrees.com” site-
si olmuştur. (Mohamed, 2019). Sonrasında, hızlı bir şekilde farklı sosyal
medya platformları kurulmuş fakat dönüm noktasını “Facebook.com” si-
tesinin ortaya çıkması oluşturmuştur (Marengo, Polei ve Seanni, 2020).
Bu etkileşimli süreç, “dijital ayak izleri” olarak da anılan ve kullanıcıların
kişilik dâhil olmak üzere davranışsal ve psikososyal özellikleriyle önemli
bağlantıları olan çok büyük bir veri kümesi üretmiştir (Seanni, Azucar
ve Marengo 2018).
Sosyal medya platformlarının kullanımı, özellikle gençler arasında yay-
gındır (Marengo, Polei ve Seanni, 2020) ve bu nedenle, sosyal medyanın
kullanımı modern zamanların günlük bir olayı haline gelmiştir (Mashaal,
2018). Asur ve Huberman (2010), sosyal medyayı kısıtlama olmayan sanal
bir ortam olarak tanımlamaktadır. Özellikle bilgi, ses ve görüntülerin pay-
laşılması, günümüzde sosyal medya deneyiminin ayrılmaz bir parçası ha-
line gelmiş ve bu durum sosyalleşmenin ana odağı haline dönüşmüştür.
Ancak günümüzde, sosyal medyaya katılmanın faydaları yalnızca basit
sosyal iletişimi değil, aynı zamanda itibar kazanmayı ve kariyer fırsatları
yakalamayı ve doğrudan parasal gelir elde etmeyi de içermektedir.
Sosyal medya kavramı akademi içerisinde yeni bir alan olma özelliği
taşımaktadır. Literatür incelendiğinde sosyal medya kavramına dair ortak
bir tanımın olmadığı görülmüştür. Bu durum sosyal medya kavramının
birden fazla çağrışım yaratmasına neden olarak çalışmalarda ortak bir
anlayış geliştirmekte zorluk yaratabilmektedir. Howard ve Parks (2012),
sosyal medyayı, içerik üretmek ve dağıtmak için kullanılan bilgi altyapısı
ve araçları olarak belirtmektedir. Ayrıca bu içerikler, kişisel mesajların,
haberlerin, kirlerin ve kültürel ürünlerin dijital biçimini almaktadır. Bu
Sosyal Medya Bağımlılığında Sosyal Hizmet Müdahalesi 119
çalışmada sosyal medyadan kaynağını alan psikososyal zorlukların daha
iyi anlaşılmasına destek olacağı düşüncesiyle Obar ve Wildman (2015) ta-
rafından oluşturulan sosyal medya tanımlarının ortak noktalarına yer ve-
rilmiştir. Bu tanımlamalardan birisi, sosyal medyanın internet tabanlı uy-
gulamalar olduğunu ve kullanıcı tarafından oluşturulan içeriğin, sosyal
medyanın ana odağı haline geldiğini belirtmektedir. Kişiler ve gruplar,
kullanıcıya özel proller oluşturmakta ve bu proller birbirine bağlana-
rak çevrimiçi sosyal ağların gelişimini sağlamaktadır.
Sosyal medyanın olumsuz etkilerini ortadan kaldırılması, koruyucu ve
önleyici müdahaleler geliştirebilmesi için insanların sosyal medya plat-
formlarını nasıl ve neden kullandıklarına veya bu platformların insanların
bireysel işlevlerini nasıl etkilediğinin değerlendirilmesi önemlidir. Sosyal
medya kullanımının insanlar tarafından tercih edilmesinin birincil nede-
ninin sanal iletişim ve bilgi paylaşımı olduğu ifade edilmektedir (Singh
vd., 2017). Aynı ilgi alanlarını paylaşan arkadaşlar, aile ve meslektaşlarla
bağlantı kurma ve birbirleriyle fotoğraf, kir ve eğlenceli anlar paylaşma
fırsatı yakalamakta ve bu paylaşımlarla kolektif yaratıcılığın sağlanması-
na mümkün olabilmektedir (O’Keee ve Clarke-Pearson, 2011). Bütüncül
bir bakış açısıyla sosyal medyanın kullanım nedenleri ve kullanım yoğun-
luğunu etkileyen faktörler; eğlence, boş zamanı değerlendirme, yeni uğ-
raş edinme, rahatlama, sosyalleşme, ekonomik ve ticari çalışmalar yapma,
çeşitli konularda bilgi alabilme, zaman ve para gibi kaynaklardan tasarruf
etme, gelişmeleri izleme ve uyum sağlama, kişisel kir ve görüşlerini ifa-
de etme alanı bulma, iletişim sağlama, öğrenme ihtiyaçlarını karşılama
ve örgütlenme şeklinde sıralanabilmektedir (Koçak ve Oyman, 2012; Mu-
zayd, 2012). Sosyal medyanın sosyal boyutu içerisinde yer alan kendini
sunma kavramı, herhangi bir sosyal etkileşim türünde, kişinin diğer in-
sanların kendisi ile ilgili edindiği izlenimleri kontrol etme arzusuna sahip
olduğunu ifade etmektedir (Goman, 1959; Kaplan ve Haenlein, 2010). Bir
yandan bu davranışlar, başkalarını etkilemek amacıyla yapılırken (örne-
ğin, akrabalar üzerinde olumlu bir izlenim bırakma kaygısı), öte yandan,
kişinin kişisel kimliğiyle tutarlı bir imaj yaratma arzusuyla hareket etmesi
gibi (genç ve modaya uygun olarak algılanmak için modaya uygun bir
kıyafet giyme kaygısı) anlaşılabilmektedir (Schau ve Gilly, 2003).
Sosyal Medya Bağımlılığı
Günümüzde farklı toplumlarda sosyal medyanın kullanımı genel olarak
kabul görmektedir. Ancak, sosyal medya kullanım süresi ve yoğunluğu-
nun artması psikososyal zorluklar oluştururken, psikopatolojik belirtilerin
120 Bağımlılıkta Sosyal Hizmet Uygulamaları
meydana gelmesinde ve bir davranışsal bağımlılık türü olan sosyal med-
ya bağımlılığının ortaya çıkmasında bir risk faktörü oluşturmaktadır. Bazı
araştırmalar, sosyal medya kullanım yoğunluğu arıkça bağımlı olma ih-
timalinin arığına işaret etmektedir (Brailovskaia, Schillack ve Margraf,
2018). Bağımlılık terimi esas olarak alkol, uyuşturucu ve kumarla ilgili
olarak kullanılmaktayken bilgisayar ve internet kullanımının artmasıyla
birlikte teknoloji/sosyal medya bağımlılığı yeni bir kavram olarak ortaya
çıkmış ve 1990›lı yılların ortalarından itibaren toplumsal bir sorun haline
gelmeye başlamıştır (Shaw ve Black, 2008). Bağımlılık benzeri semptomlar
ve azalmış öz kontrol ile karakterize edilen aşırı sosyal medya kullanım
fenomenini ifade etmek için “sosyal medya bağımlılığı”, “sorunlu sosyal
medya kullanımı” ve “kompulsif sosyal medya kullanımı” gibi terimler
ortaya çıkmış ve bu kavramlar birbirlerinin yerine kullanılarak sosyal
medya bağımlılığı ifade edilmeye çalışılmıştır (Casale ve Fioravanti, 2018).
Amerikan Psikiyatri Birliği (APA) tarafından yayınlanan “Ruhsal Bo-
zukluğun Tanısal ve İstatistiksel El Kitabı” (DSM), ruhsal bozuklukların
tanısı için açıklamalara, semptomlara ve diğer ölçütlere yer veren bir reh-
berdir. Bağımlılık yapan davranışların, bağımlı kişinin sosyal ve çevresel
bağlamına dayandığı ve duygusal sıkıntı ile ilişkili olduğu düşünülmekte-
dir. DSM’in son sürümü olan ve 2013’te yayımlanan DSM-V’te, bağımlılık
konusu farklı ve yeni bir yaklaşımla yapılandırılmıştır. Buna göre DSM-
V’te, daha önceden DSM-IV’te kabul edilen “Madde İstismarı ve Bağımlılı-
ğı” kavramı genişletilmiş “Madde Kullanımı ve Bağımlılık Bozuklukları”
olarak yeniden düzenlenmiştir. Böylece madde bağımlılığı, ilk defa DSM-
V’te madde ile ilişkilendirilmemiş ve bu bağımlılıkların davranışsal belirti
kümesi olduğu kabul edilmiştir. Buna göre bağımlılıklar, maddeye bağlı
bağımlılıklarla birlikte, patolojik kumar alışkanlığı, internet bağımlılığı
gibi benzeşik bağımlılıkları da aynı sınıandırma altında konumlandırıl-
mıştır. Böylece, ruh sağlığı alanında uzun yıllar davranış bağımlıları da
uzmanlara tarafından ele alınmış olsa da DSM-V ile bu durum resmiyet
kazanmıştır. Aslında DSM-V kılavuzunun ekinde, “internet oyun oynama
bozukluğu” geçici bir bozukluk olarak kabul edilse de sosyal medya ba-
ğımlılığının DSM-V’te bir statüsü yoktur.
Sosyal medya bağımlılığı literatürde internet bağımlılığının bir uzan-
tısı olarak görülmektedir ve bağımlı kişinin sosyal medyayı kullanırken
kendisini dış dünyadan soyutlayacak biçimde hareket etmesi ve birey
sosyal medyayı kullanmadığı takdirde kendisini kötü hissetmesi olarak
tanımlanmaktadır (Longstreet ve Brooks, 2017). Psikolojik araştırmalar,
bireylerin sosyal medyayı aşırı kullanması ve sosyal medyadaki faaliyetle-
Sosyal Medya Bağımlılığında Sosyal Hizmet Müdahalesi 121
rini kontrol edememesi durumunda, sosyal medya bağımlılığı belirtileri-
ne sahip olduklarını belirtmektedir (Ryan, Chester, Reece ve Xenos, 2014;
Schou Andreassen ve Pallesen, 2014). Sosyal medya bağımlılığının ortak
temaları bağımlılığının bireyin işlevselliğini bozması ve sosyal medyadan
uzaklaşıldığında bireyde kaygı oluşması biçiminde değerlendirilebilir. Bu
semptomlar arasında dürtüsellik ve sosyal medya kullanımına aşırı istek,
ruh hali düzensizliği, uyku bozukluklarının yanı sıra tolerans ve yoksun-
luk belirtilerine benzer etkiler yer almaktadır (Turel, He, Brevers ve Bec-
hara, 2018).
Sosyal medya bağımlılığı, diğer bağımlıklar ile benzerlikler taşımak-
tadır. Bu benzerlikler arasında, duygu durum düzensizlikleri, tolerans ve
yoksunluk geliştirme, duygusal çatışma ve sosyal çatışma ile nüksetme
yer almaktadır. İnsanlarda, sosyal medya platformlarında vakit geçirmey-
le paralel olan duygu durumlarını düzenleme, zihinsel, davranışsal ve
duygusal olarak kendini meşgul etme, duygusal bağlamda tatmin arayışı
ile giderek sosyal medya kullanım süresi ve yoğunluğunu artırma isteği
görülmektedir. Tıpkı yoksunluk sendromunda olduğu gibi sosyal medya
kullanımı kısıtlandığında duyuşsal ve ziksel bağlamda belirtiler ortaya
çıkabilmektedir (Kuss ve Griths, 2011).
Sosyal medyanın kullanımı, özellikle gençler arasında yaygındır (Ma-
rengo, Polei ve Seanni 2020). Facebook ve YouTube, ABD’deki yetişkin
nüfusun %68’i (Facebook) ve %73’ü (YouTube) bu platformları kullan-
maktadır (Smith ve Anderson, 2018). Sosyal medya bağımlılığı açısından
erkekler ve kadınlar internee geçirilen süre veya yaşanan sorunlar açı-
sından farklılık göstermemekte, yaşlı kullanıcılar genç kullanıcılara göre
daha az sorun yaşamaktadır (Brenner, 1997).
Günümüzde araştırmacılar, kişinin psikolojik özellikleri ile sosyal
medyayı kullanım yoğunluğu arasındaki ilişkileri araştırmaya devam et-
mektedir. Sosyal medya bağımlılığının nedenleri arasında önceki çalışma-
ların davranışsal bağımlılığa odaklandığını ve bağımlılığın olası öncülle-
rini araştırdığı görülmektedir. Buna göre kontrol edebildiği bir ortamda
kişinin kendini ifade etme isteği (Lee, Chang, Lin ve Cheng, 2017) ve ruh
hali düzenleme isteği ile algılanan zevk ve eğlence duygusunun tatmini
bu öncüller arasındadır (Chen, vd., 2017). Bir araştırmada katılımcıların
sosyal medyayı kullanma nedenleri arasında arkadaş eksikliği, bilgi ih-
tiyacı, tatmin duygusu, bir şeyleri kaçırma korkusu ile sosyal medya ve
gündelik hayatın iç içe geçmesi gösterilmiştir. Aynı çalışma, sosyal medya
bağımlılığının bir başlangıcı ve sürekliliği olduğuna da dikkat çekmiştir.
Başlangıç aşamasında bireylerin arkadaş bulamama, sosyalleşme eksik-
122 Bağımlılıkta Sosyal Hizmet Uygulamaları
liği, hayatın monotonluğu gibi nedenlerle sosyal medyayı, sosyalleşme
için kullanmaya başladıkları görülmektedir. Sosyal medya bağımlılığının
süreklilik aşamasında bireyin, bir görevi yerine getirmek, sahip oldukları
sosyal ilişkileri korumak gibi nedenlerle sosyal medyayı kullanmaya de-
vam eikleri belirlenmiştir (Aksoy, 2018).
Farklı çalışmalardan görüldüğü üzere bağımlılık nedenlerinin başında
bireylerin sosyalleşme ihtiyacı yer almakta ve sosyal medya bu ihtiyaca
yönelik bireylere kontrol edebildikleri ortamlar sağlamaktadır. Buradan
hareketle Nadkarni ve Hofmann (2012), sosyal medya kullanımını açık-
layan ana faktörler olarak iki temel sosyal ihtiy belirlemiştir. Bunla-
rı, kendini sunma ve ait olma ihtiyacı olarak ifade etmişlerdir. Örneğin
Kaytanoğlu (2021), gençler arasında yaptığı bir araştırmada sosyal onay
ihtiyacı ve beden memnuniyetinin sosyal medya kullanım amaçları ara-
sında olduğunu ve bunun da bağımlılığa katkı verdiğini ifade etmiştir.
Bu noktada ruh sağlığı uzmanlarının sosyal medya bağımlılığına ilişkin
genel kontrol/tarama amacıyla, danışana aşağıdakileri soruları sorması
önerilebilir (Ryan, Chester, Reece ve Xenos, 2014):
Bilgisayarınızı kullanmak ya da internete erişmek konusunda ken-
dinizi aşırı derecede meşgul hissediyor musunuz?
Bilgisayar (veya internet) kullanımınızın aşırı, uygunsuz ya da ye-
tersiz kontrol edildiğini hisseiğiniz oldu mu?
Bilgisayarınızı (ya da interneti) kullanma isteğiniz/arzunuz/dürtü-
nüz ya da kullanımın kendisi aşırı zaman alıcı oldu mu? Bu durum
üzgün ya da suçlu hissetmenize neden oldu mu ya da hayatınızda
ciddi sorunlara yol açtı mı? (Örneğin, mali ya da hukuki sorunlar,
ilişki kaybı)
Sosyal Medya Bağımlılığının Psikososyal Etkileri
Sosyal medya kullanımı psikolojik ve sosyal anlamda faydalar sağlarken
aynı zamanda bağımlılık örüntüsünün oluşması ile bazı psikososyal zor-
luklarda da yaratabilmektedir. Bu zorlukların başında özel hayatın ve kişi-
sel bilgilerin gizliliğinin ihlal edilmesi, sosyal medyada harcanan zamanın
fazla olması, sosyal medya kullanımının kitap okumaya veya spor yapma-
ya ayrılan zamanı azaltması, romantik ilişkilerin bozulması, öznel iyi olu-
şu olumsuz etkilemesi, günlük rutinlerden alınan tatmini azaltması gibi
psikolojik ve sosyal düzeylerde bozulmalar gelmektedir (Austin-McCain,
2017; Blackwell, Leaman, Tramposch, Osborne, ve Liss, 2017; Carbonell ve
Panova, 2017; Lei vd., 2019; Kuss ve Griths 2011; Köse, ve Doğan, 2019;
Sosyal Medya Bağımlılığında Sosyal Hizmet Müdahalesi 123
Nadaraja ve Yazdanifard, 2013; Salehan, ve Negahban, 2013; Schou And-
reassen ve Pallesen, 2014; Xanidis ve Brignell, 2016). Yapılan çalışmalar,
sosyal medya bağımlılığı ile sağlıklı bir yaşam tarzı arasında negatif bir
ilişki olduğunu göstermiştir (Schou, Andreassen ve Pallesen 2014; Shoba-
na, Actovin ve Alam, 2023). Sosyal medya bağımlılığı nedeniyle gençlerin
birçoğunun uyku düzeni bozulmakta, daha az ziksel aktivite yapmaları,
can sıkıntısı ve yalnızlık yaşamaları ve artan stresle mücadele etmeleri söz
konusu olabilmektedir (Aparicio-Martinez, Perea-Moreno, Martinez-Ji-
menez, Redel-Macias ve Pagliari, 2019).
Sosyal medyanın aşırı kullanımı ve bağımlılığı, kişinin sosyal ilişkileri-
ni sosyal medya üzerinden sağlıksız bir biçimde yapılandırmasına neden
olmaktadır. İnsanlar beğeni, yorum ve paylaşım şeklinde başkalarından
tepki almak için sosyal medyada gönderi paylaştığında, verilen sanal geri-
bildirimlere bağımlı kişi duygusal tepkiler verebilmektedir Black, Belsare
ve Schlosser, 1999; Nowland, Necka ve Cacioppo, 2018). Çetinkaya (2021)
gerçekleştirdiği araştırmasında, sosyal medya bağımlılığı ile olumsuz de-
ğerlendirilme korkusu ve sosyal görünüş kaygısı arasında istatistiksel açı-
dan anlamlı ilişkilerin olduğunu belirlemiştir. Sosyal medya bağımlılığı
arıkça sosyal görünüş kaygısı ve olumsuz değerlendirilme korkusu art-
maktadır. Sosyalleşme için gerçekleştirilen sosyal medya kullanımı, sosyal
medya bağımlılığına dönüştüğünde kişinin yaşamının çeşitli yönlerinde
sorunlar ortaya çıkarabilmekte kişinin sosyal işlevselliğini bozabilmekte-
dir. Buna karşılık, kişinin yaşamında oluşan zorluklara rağmen çoğu kişi
sosyal medya bağımlılığının psikososyal tedavi gerektirecek kadar prob-
lemli olduğunu düşünmemektedir (Belsare, Ganey ve Black, 1997).
Görüldüğü üzere sosyal medya bağımlılığı kişinin psikolojik, sosyal
ve davranışsal sağlığını etkilemekte ve bu bağımlılık türü ile ortaya çıkan
psikososyal sorunların kümülatif yükü kişinin yaşamının tüm boyutları-
etkiyen bir sorun yumağı oluşturmaktadır. Sosyal hizmet mesleğinin
ve dolayısıyla uygulamalarının bu süreçte koruyucu, önleyici, tedavi ve
rehabilite edici psikososyal müdahalelerini mesleki bilgi beceri ve değer
temelinde uygulayarak bu alana değerli katkılar verebileceği düşünül-
mektedir.
Sosyal Medya Bağımlılığına Yönelik Sosyal Hizmet
Müdahaleleri
Literatür değerlendirildiğinde, sosyal medya üzerinden kurulan etkile-
şimler bireylerin yaşama biçimi, iletişim, dil, ilgi alanları ve ruh halleri-
124 Bağımlılıkta Sosyal Hizmet Uygulamaları
ni büyük ölçüde etkileyerek psikososyal sağlıkları için bir tehdit yarata-
bilmektedir (Salehan ve Negahban, 2013; Schou Andreassen ve Pallesen,
2014; Xanidis ve Brignell, 2016). Sosyal medya, bireylerin gerçek hayaa
yaşayacağı yüz yüze etkileşim ve deneyimleri de engelleyebilmekte ve bi-
reylerin psikososyal zorluklarla baş etme mekanizmalarını bozan bir -
reç oluşturabilmektedir. Bu nedenle sosyal medya bağımlılığını tetikleyen
faktörler tespit edilmeli ve bireyler bu bağımlık türü ile baş etme konu-
sunda desteklenmelidir.
Sosyal hizmet mesleğinin odağı dezavantajlı ve kırılgan gruplarla bir-
likte bütün insanlardır. Bu bağlamda bağımlılığın zorlukları ile mücadele
edenlerin de bu kırılgan gruplar içinde olduğu bir gerçektir. Literatüre
yeni eklenen sosyal medya bağımlılığının tüm boyutlarını anlamak ve
müdahale etmek sosyal hizmet uzmanları için elzem bir durum olarak
karşımıza çıkmaktadır. Yapılan çalışmalarda sosyal medya kullanımına
yönelik müdahale ve çözümler hâlâ sınırlıdır. Sosyal medya ile rutin ha-
yat arasındaki sıkı bağ göz önüne alındığında, sosyal medyayı tamamen
bırakmak pek mümkün olmayabilir. Ancak sosyal medya bağımlılığının,
gelecek için daha farklı sorun alanlarını oluşturabileceğini öngörmek
mümkündür. Buradan hareketle bir sonraki bölümde, mevcut literatürün
incelenmesiyle sosyal medyanın sağlıklı kullanımına yönlendirebilecek ve
bağımlılıkla baş edebilmeyi kolaylaştıracak müdahalelere yer verilmiştir.
Bilişsel Davranışçı Müdahaleler
Sosyal medya bağımlılığının altında yatan mekanizmayı anlamak, onu ele
almanın yollarını belirlemek açısından önemlidir. Literatür incelendiğin-
de, düşük benlik saygısı, yalnızlık, sosyalleşme ihtiyacı, kabul edilme ve
ait olma ihtiyacı gibi duygu ve davranış öncülleri olduğu ve bu öncülle-
rin sosyal medya bağımlılığına katkı verdiği görülmüştür (Brailovskaia,
Schillack ve Margraf, 2018; Kim, 2008). Bu durumda insan davranış ve
duygularının ortaya çıkmasında bilişsel davranışçı kuram kişinin bilişle-
rinin merkezi rolde olduğunu ifade etmekte, duygu ve davranışın orta-
ya çıkması için öncelikle bilmenin gereğine vurgu yapmaktadır. Yapılan
araştırmalar, kişilerin sosyal medyaya ilişkin bilişlerinin bağımlılık ya-
ratan davranışlarla ilişkili olduğunu ortaya koymuşlardır (Caplan, 2010;
Pontes, Taylor ve Stavropoulos, 2018). Bağımlılıklarda, uyumsuz bilişle-
rin neden olduğu çarpık algıların önemli rolü olduğu iddia edilmektedir
(Turel, Serenko ve Giles, 2011). Bu nedenle “Bilişsel Davranışçı Kuramın”
(BDT) uygulamadaki öncelikli hede bilişsel alandır.
Sosyal Medya Bağımlılığında Sosyal Hizmet Müdahalesi 125
Her ne kadar sosyal medya bağımlılığında BDT’ye ilişkin ampirik çalış-
malar az olsa da diğer birçok kompulsif bozukluğun önlenmesinde etkili
bir tedavi olduğu kanıtlanmıştır (Kuss ve Griths, 2011). Zhou, Rau, Yang
ve Zhou, (2021) arkadaşları tarafından sosyal medya bağımlılığı konusun-
da yapılan çalışmada, katılımcıların yaşam memnuniyeti üzerine olumlu
sonuçları olduğu görülmüştür. Yapılan bir başka çalışmada araştırmacı-
lar, sosyal medya bağımlılığı konusunda bilişsel davranışçı yaklaşımın
etkililiğini araştırmak amacıyla oluşturulan görüşmeler gerçekleştirmiş-
lerdir. Bunun sonucunda özellikle 8 seanstan sonra katılımcıların işlevsiz
bilişlerini yönetebildiği görülmüştür (Young, 2007).
Bilişsel davranışçı yaklaşımlar, işlevsiz bilişsel çarpıtmaların değiş-
tirilmesine odaklanan ve yeniden yapılandırılmış düşünce ve duygular
yoluyla davranışları etkileyerek zihinsel sağlığı iyileştirmeyi hedeemek-
tedir (Young, 2007). Beck, (2011) kuramın temel işleyişinin müracaatçının
geçmiş tecrübe ve inançlarından kaynağını alan işlevsiz bilişler ve olum-
suz otomatik düşünceler olduğunu ifade etmiştir. Beck’e (2011) göre -
levsiz bilişler ve olumsuz otomatik düşünceler bireyin kendi deneyimleri,
olguları ve kanıtlarını kullanılması ile yeniden çerçevelenebilir. Yaklaşım,
uyumsuz davranışların nedeni olarak, olayların kendisinin değil, bire-
yin bu olaylara ilişkin algılarının belirleyici olduğunu ileri sürmektedir.
Müracaatçının düşünce ve inançları ile doğrudan ilgilenilerek duygu ve
davranışların değiştirilebileceğini savunmaktadır. Bilişsel davranışçı yak-
laşımlar, uyumsuz davranış ve duyguların ortaya çıkmasına neden olan
sağlıksız bilişlerin, yani düşünce ve inançlarının fark edilmesine ve böy-
lece müracaatçının zihinsel süreçlerini keşfetmelerine destek olur. Bu sa-
yede işlevsiz bilişler tanımlanır ve işlevsel bilişlerle değiştirilir, dolaysı ile
karşılık gelen davranışlar da değiştirilmiş olur. Temelde bilişsel yeniden
yapılandırma ile bu değişim pekiştirilir.
Sosyal hizmet uzmanlarının, sosyal medya bağımlılığı gibi bir zorlukla
baş etmeye çalışan müracaatçı ile uygulama alanında karşılaşması ve -
rece müdahale etmesi ihtimali yüksektir. Örneğin lise öğrencisi olan ka-
dın bir müracaatçı ile oyun oynama ve sosyal medya bağımlılığı ile ilgili
olarak bilişsel davranışçı teknikleri içeren sosyal hizmet müdahalesinin
gerçekleştirilmesi mümkündür. Bu müdahalede, “kayıt altına alınması
tekniği” ve “davranış analizi tekniği” ile ilk olarak bilgisayar oyunu oyna-
ma ve sosyal medya kullanımın günlere ve saatlere yayılımı, gün içerin-
de kullanım süresi, sosyal medyayı kullanma amacı, kullanılan ortamın
özellikleri araştırılabilir. Böylece oyun oynama ve sosyal medya kullanma
davranışının gün içindeki yaygınlığı somutlaştırılmış olur. “Düşüncelerin
126 Bağımlılıkta Sosyal Hizmet Uygulamaları
listelenmesi tekniği” ile kişinin deneyim ve inançlarından kaynağını alan
düşüncelerin müracaatçı tarafından fark edilmesi sağlanır. Daha sonra ise
olumsuz otomatik düşünceleri saptamak amacıyla olumsuz olarak algı-
lanan durumlarda zihinden ilk geçen düşünceler listelenir ve “olumsuz
otomatik düşünceler” fark edilmeye başlanır. Özellikle “can sıkıntısı” ve
“yalnızlık” duygusunun sosyal medya kullanımına nasıl katkı verdiği
araştırılır. Olumsuz otomatik düşünceler listelendiğinde ise müracaatçı-
nın “Beni hiç kimse anlamıyor” ve “Değersiz bir insanım” gibi bağımlılık
davranışını teşvik eden sağlıksız bilişler ve olumsuz otomatik düşünceler
fark edilebilir. Müracaatçının deneyimleri ile “kanıt arama” ve “yeniden
çerçeveleme” ile işlevsiz düşünceler işlevsel düşüncelerle değiştirilebilir.
Ayrıca oyun oynama ve sosyal medya kullanımı aşamalı olarak azaltıla-
rak aslında sosyal medyanın kullanılmadığında olumsuz bir durum ol-
madığını kanıtlamayı içeren “maruziyet tekniği” kullanılabilir. Müdaha-
lede, müracaatçının baş etme becerilerini geliştirme ve üzerindeki baskıyı
azaltmak için “gevşeme egzersizi” tekniği kullanılabilir. Bunun yanında
oyun ve sosyal medyada geçirilen zamana alternatif farklı sosyalleştirici
faaliyetler konusunda ev ödevleri verilerek müracaatçının gelişimi sağ-
lanabilir. Bunun için bilgisayar kullanım saatlerini değiştirmek, bir çalar
saat yardımıyla bilgisayarı veya telefonu kapatmasını hatırlatmak, hafta-
lık internet kullanımı hede çizelgeleri yapıp bunları kaydetmek gibi ha-
tırlatıcı faaliyetler önemli katkılar sağlayabilir.
Aile Temelli Müdahaleler
Aile temelli müdahalelerde, ruhsal, davranışsal ve duygusal alanlarda ya-
şanan sorunların ebeveynlik ve aile etkileşimini nasıl etkilediğine odakla-
nılmaktadır. Aile temelli müdahaleler ile ailenin olumsuz duygu-biliş ve
davranışlarını değiştirmek hem bireysel hem de aile etkileşimi konuların-
da olumlu dönüşümler sağlamak amaçlanmakta ve bunun için tüm aile-
nin katılımı desteklenmektedir. Henggeler ve Sheidow (2012), aile temelli
müdahalede çoğunlukla düşük ebeveynlik becerisi, tutarsız veya katı ebe-
veynlik tutumları ve yetersiz denetimden kaynaklı risk faktörlerine yo-
ğunlaşılması gerektiğini belirtmektedirler. Sosyal medya bağımlılığının
altında yatan farklı faktörlerin yanında aile ile ilgili faktörler aile temelli
müdahaleyi gerekli kılmaktadır. Aile bireylerinin yaşadığı sorunlarda ve
birbirinden yeterli ilgi ve desteği göremediği durumlarda sosyal medya-
nın aşırı kullanım olasılığı yüksek olduğu öngörülebilir.
Olumlu aile ilişkilerinde bağımlılık riskinin daha düşük olması, aile -
Sosyal Medya Bağımlılığında Sosyal Hizmet Müdahalesi 127
dahalesine öncelik verilmesini gündeme getirmiştir (Wu vd., 2016). Araştır-
malar, sosyal medya bağımlılığı ile aile yaşamından memnuniyet ve aileden
alınan sosyal destek arasında negatif yönde anlamlı düzeyde ilişkili oldu-
ğunu göstermektedir (Taş, 2023; Gunuc ve Dogan, 2013). Ayrıca aile destek
grupları ya da aile terapisi gibi yöntemler de bağımlılık tedavilerinde kulla-
nılan etkin müdahalelerdir (Gürcan, Özhan ve Uslu, 2008). Diğer müdaha-
lelerin aksine aile müdahaleleri özellikle bağımlılık yaratan davranışları ele
almaktan ziyade aile dinamiklerini geliştirmeyi amaçlayan bir dizi müda-
haledir. Bu müdahaleler ile bağımlılık ve buna eşlik eden bozukluklara ve
semptomlara müdahale etmenin yanı sıra aile ile çalışarak aile ilişkilerini ve
kişilerarası becerileri geliştirmek amaçlanmaktadır.
Aile temelli müdahalelerde, ebeveynlere çocuklarını bağımlılıktan ko-
ruyabilmeleri için çocuk yetiştirme, bağ kurma ve iletişim becerisi gibi
ebeveynlik becerileri ve kural koyma, aktivite planı yapma ve öe kont-
rolü gibi davranış örnekleri ile aile işlevselliğini geliştirmeye yönelik be-
cerilerin geliştirilmesi hedeenmektedir (Özbay vd., 2018). Aile temelli
müdahaleler arasında ebeveyn eğitim programlarının ebeveynlik beceri-
lerini geliştirmede ve aile çatışmalarını azaltmada etkili bir psikososyal
müdahale yöntemi olduğu belirtilmektedir (Eryalcın, Eryalcın ve Duyan,
2022). Bunun yanında farklı disiplin yöntemleri konusunda eğitim gerçek-
leştirilmesi ile ailenin bilgi ve becerilerinin geliştirilmesi, evde daha orga-
nize ve düzenli yaşantının olmasını sağlayabilmektedir. Onaylama, olum-
lu yansıtıcı ifadeler gibi iletişim becerilerini öğrenmek, ilişkileri olumlu
yönde geliştirmekte, değişime açık, esnek, daha sakin bir ev ortamının
oluşmasına katkı vermektedir (Wu vd., 2016). Yeterli ebeveyn denetimi,
olumlu ebeveynlik tutumu ve ailede işlevsel iletişim dahil olmak üzere
ebeveyn sosyal desteğinin geliştirilmesinin önemi de ortaya konmuştur
(Zhu, Zhang, Yu ve Bao, 2015).
Sosyal medyada geçirilen uzun saatler nedeniyle, aile üyeleri arasında
iletişim ve etkileşim problemleri yaşanma olasılığı artmakta, birbirlerini
dinlemeyen, uzlaşamayan, mutsuz bir aile atmosferi oluşmaktadır (Gür-
can, Özhan ve Uslu, 2008). Aile temelli müdahale, çatışmaları çözmeye,
iletişimi geliştirmeye, bağımlılık semptomlarını yeniden çerçevelemeye
ve değişim aşamalarını ele almaya odaklanabilmektedir (Shek, Tang ve
Lo, 2009). Örneğin, yapılan bir çalışmada aile terapisi, internet bağımlılığı
konusunda ebeveyn-çocuk iletişim becerilerinin yanı sıra daha genel ile-
tişim becerilerinin geliştirilmesine, ergenin karşılanmayan ihtiyaçları ile
internet kullanımı arasındaki ilişkiye ve aile sistemi için sağlıklı beklenti-
ler oluşturmayı amaçlamıştır (Park, Kim ve Cho, 2008). Mangır (2021), ai-
128 Bağımlılıkta Sosyal Hizmet Uygulamaları
leleri ile düzenli olarak zaman geçiren çocukların aile yaşam doyumunun
daha yüksek, sosyal medya bağımlılığının ise daha düşük olduğunu be-
lirlemiştir. Aile temelli müdahalelere örnek oluşturacak bir başka çalışma-
da (Zhong vd., 2011), 57 aileden oluşan bir örneklemde 14 seanslık grup
odaklı aile müdahalesi, yapılmıştır. Grup müdahalesinin yedi oturumu
yalnızca ergenlerle, dört oturumu yalnızca ebeveynlerle ve üç oturumu
hem ergenler hem de ebeveynler ile yapılmıştır. Ergen oturumları internet
kullanımının artıları/eksileri ve rüya yorumlama, kum oyunu, psikodra-
ma ve rol yapma (role-play) yoluyla iletişim becerilerinin geliştirilmesine
odaklanmıştır. Ebeveyn oturumları iletişim becerilerine ve ergenin inter-
net kullanımıyla nasıl başa çıkılacağına odaklanmıştır. Ebeveyn-ergen
oturumları iletişim becerilerine ve aile işleyişinin iyileştirilmesine odak-
lanmıştır. Tedavi sonrasında her iki grupta da bağımlılık şiddetinde an-
lamlı azalmalar bulunmuştur.
Bir önceki bölümde verilen örnek vaka ile yapılacak sosyal hizmet
müdahalesi sırasında, aile temelli müdahalelere yer verilmesinin uygula-
nan sosyal hizmet müdahalesinin etkinliğini artıracağı muhakkaktır. Bu
bağlamda yapılacak görüşmelerde sosyal hizmet uzmanı uygun zaman
ve durumlarda aileyi de görüşme sürecine dâhil edebilir. Böylece, bu tür
bir vakada ailenin birliğini artırmak, aile içi ortak aktiviteleri geliştir-
mek hem aile içi ilişkilerin gelişmesini sağlayacak hem de sosyal medyaya
olan ilgiyi azaltacaktır. Sosyal medya kullanımını azaltmak için ebeveyn-
lerin çocuklarıyla sadece ev içinde değil, park, müze, oyun alanları gibi
ev dışında da kaliteli vakit geçirmeleri önerilebilir. Sosyal hizmet uzma-
nı sağlıklı sosyal medya kullanımı hakkında aileye psikoeğitim verebilir.
Böylece ailelerin internet konusunda kendilerini geliştirmeleri ve bu tek-
nolojiyi sağlıklı bir şekilde kullanmayı öğrenmeleri, internet okuryazarlı-
ğı bilincini kazanmaları sağlanabilir. Aile temelli müdahale ile sosyal hiz-
met uzmanı, ebeveynlerin iletişim yeterliliklerini geliştirmek, sağlıklı aile
etkileşimlerini sağlamak ve aile işlevselliğini güçlendirmek için gerekli
becerileri geliştiren çalışmalar yapabilir.
Motivasyonel Görüşme
Motivasyonel görüşme son yıllarda bağımlı olan kişiyi maddeyi/davra-
nışı bırakmaya zorlayan geleneksel yöntemlerin yerine kullanılmaya baş-
lanmıştır ve davranışsal bir müdahale tekniğini içermektedir. Rollnick ve
Miller (1995) tarafından açıklanan bu teknik, açık uçlu tartışmalar yoluyla
müracaatçının davranış değişikliği motivasyonunu geliştiren müracaatçı
Sosyal Medya Bağımlılığında Sosyal Hizmet Müdahalesi 129
merkezli bir yaklaşımdır. Belirli bir davranış hakkında kararsız hisseden
müracaatçıları hedef alan motivasyonel görüşmede, müracaatçının ken-
di hedeerini ve değişim motivasyonlarını keşfetmesine yardımcı olmak
için yansıtıcı dinleme tekniği kullanılmaktadır (Miller ve Rollnick, 2009).
Bunun yanında müracaatçının bağımlılığa ilişkin belirsizliği keşfetmesine
ve çözmesine yardımcı olarak gerçekleştirilen davranış değişikliğini ortaya
çıkarmaya yönelik, yönlendirici bir danışmanlık sunulmaktadır (Rollnick
ve Miller, 1995). Bu görüşme tekniği, değişim sorumluluğunun ve yete-
neğinin müracaatçının kendisinde olduğunu varsaymakta ve bu nedenle,
değişmeye karar verene kadar müracaatçıya çözüm veya problem çözme
önerilmemektedir. Bu görüşme tekniği, insanların değişime hazır olmadı-
ğı veya kararsız olduğu durumlarda kullanılmak üzere tasarlanmıştır ve
sosyal hizmet uzmanlarının müracaatçılarla birlikte çalışmasına olanak ta-
nıyan bir çerçeve sağlamaktadır (Treasure ve Schmidt, 2010). Temel ilkele-
ri arasında empati kurmak, geri bildirimler vermek, tutarsızlığı azaltmak,
direnci anlamak ve öz yeterliliği desteklemek yer almaktadır. Motivasyonel
yaklaşımlar, müracaatçıyı, kendi yaşantısı ve deneyiminin uzmanı olarak
kabul ederek ve iyileşme sürecinin hızı üzerinde kontrol sahibi olmasına
destek olarak tedavisinde aktif rol oynamasına olanak tanımaktadır.
Yapılan bir çalışmada, profesyonel bir bilgisayar oyuncusu olma hede-
yle okulu bırakan bir ergen ile 12 oturumluk motivasyonel görüşme sü-
reci yürütülmüştür. Çalışmanın sonucunda ergenin oyun bağımlılığında
ciddi azalma olduğu görülmüştür (Verma, 2019). Başka bir çalışmada lise
öğrencileri ile bir çalışma yapılmış ve motivasyonel görüşmenin öğrenci-
lerin sosyal medya bağımlılığı üzerinde olumlu ve anlamlı bir etkiye sahip
olduğu bulgulanmıştır (Hosseini, Rezaei, Kazemi ve Samani, 2020).
Grup Çalışması
Literatür incelendiğinde grup çalışmalarının, bağımlılıkların tedavisinde
önemli bir yere sahip olduğu görülmektedir (Fisher ve Harrison, 2000;
Zhong vd., 2011). Sosyal hizmetin temel müdahalelerinden biri olan grup
çalışması ile grup üyeleri için terapötik ve destekleyici bir süreç sağlan-
maktadır. Grup ortamı, grup üyelerinin psikososyal zorluklarına ilişkin
olarak utanç, suçluluk ve izolasyon duygularını yavaş yavaş azaltmalarını
desteklemektedir. Destekleyici, ön yargısız, eğitici ve kabullenici bir or-
tamda grup üyeleri semptomlarını ve zorluklarını açıkça tartışabilmekte
ve benzer duyguları deneyimleyen diğer üyelerden kir/bilgi edinebil-
mektedirler. Grup süreci, üyelerin desteği ile değişim ve dönüşüm planla-
130 Bağımlılıkta Sosyal Hizmet Uygulamaları
rının hayata geçirilmesine yardımcı olma konusunda güçlü bir destek sağ-
lamaktadır. Örneğin Jasuma, Sugiyo ve Mulawarman, (2023), tarafından
yapılan bir sosyal medya bağımlılığını azaltmada bilişsel davranışçı yak-
laşım tekniklerine dayalı grup çalışması yapılmış ve bilişsel yeniden ya-
pılandırma teknikleri ile etkili sonuçlar alınmıştır. Aynı çalışmada sosyal
medya bağımlılığına karşı yaşam becerilerinin geliştirilmesi amaçlanmış
ve çalışma 10 hafta sürmüştür. Çalışmada psikoeğitim ve bilişsel davra-
nışçı yaklaşım teknikleri kullanılmıştır. Sosyal medya bağımlığı hakkında
bilgilendirmeyi ve bağımlılıkla baş etmeyi kolaylaştırmak için kendilik
değeri, olumlu iletişim, sosyalleşme becerileri ve geleceğe yönelik hedef
belirleme gibi ana temalar üzerinde çalışılmıştır. Kim (2008) tarafından
yapılan bir başka çalışmada ise 25 genç yetişkinden oluşan bir örneklem-
de gerçeklik terapisi (Gerçeklik terapisi kişilerin yaptıkları davranışları
kendi seçtikleri ve yaptıklarından kendilerinin sorumlu olduğu gerçeğini
göz önünde bulunduran bir yaklaşımdır) tekniklerine odağında 5 haftalık
grup çalışması yapılmış ve katılımcıların, tedavinin ardından internet ba-
ğımlılığı şiddetinde önemli ölçüde azalma olduğu görülmüştür. Yapılan
bir başka çalışma ise grup çalışmasının internet ve sosyal medya bağımlı-
lığını azalığını gösterilmiştir (Yıldırım, 2023).
Çok Boyutlu Psikoterapi
Lazarus (1995) tarafından önerilen ve “Çok Boyutlu Psikoterapi” olarak
adlandırılan yaklaşım, bir dizi takip çalışmasının sonucunda geliştirilmiş-
tir. Psikoterapötik bir yaklaşım olarak, çok boyutlu psikoterapinin teorik
temelleri geniş tabanlı sosyal ve bilişsel öğrenme teorisine dayanırken,
aynı zamanda birçok ek disiplinden gelen etkili tekniklerden de yarar-
lanmaktadır (Lazarus, 2006). Çok boyutlu psikoterapi geniş ve etkileşimli
bir dizi sistematik stratejiyi birleştirmeye çalışmaktadır. Psikoterapi -
reci incelendiğinde çoğu terapi biçimi “Duygu-Davranış-Biliş” ile ilgili
olmak üzere üç modludur ve duygu, davranış ve biliş ile ilgili sorunların
değerlendirilmesi ve ele alınması sürecine odaklanmaktadır. Ancak bu
yaklaşım, psikolojik sorunların çoğunun çok yönlü, çok katmanlı olduğu
ve kapsamlı bir terapi ile müracaatçının içerisinde olduğu yedi boyutun
veya “modalitenin” dikkatli bir şekilde değerlendirilmesi gerektiği var-
sayımına dayanmaktadır. Lazarus (2006) insanların düşünen, hisseden,
hareket eden, hisseden, hayal eden ve başkaları ile etkileşimde bulunan
biyolojik varlıklar olduğunu ifade eder ve bu süreçleri ile 7 boyut ile açık-
lar. Bu yedi boyut “Davranış”, “Duygulanım”, “Duyum”, “İmaj”, “Biliş”,
Sosyal Medya Bağımlılığında Sosyal Hizmet Müdahalesi 131
“Kişilerarası İlişkiler” ve “Biyolojik Süreçler” şeklinde ifade edilmektedir.
Böylece terapötik genişliğe vurgu yapılarak eklektizm uygulanmaktadır.
çok boyutlu psikoterapi, birey, grup ve aile terapisi gibi çeşitli terapi bi-
çimlerinin psikoterapötik yaklaşımlarını içermektedir (Huang, Li, Tao,
2010). Bu yaklaşımlar, müracaatçının problemlerinde rol oynayan etkile-
şimli süreçlere ışık tutarak, uygun tekniklerin seçimini ve bunların en iyi
uygulama şeklini saptayarak tedavi sonucunu kolaylaştıran bir dizi farklı
değerlendirme prosedürü sunulmasını amaçlamaktadır (Lazarus, 2006).
Sosyal medya bağımlılığının birçok etkeni içinde barındırdığı düşünül-
düğünde, müdahale yaklaşımlardan herhangi birini tek başına uygulamak
yerine farklı yaklaşımların birbirini tamamlayarak ve farklı psikoterapi
ekolleriyle birleştirilebilmesinin alana katkı sağlayacağı muhakkaktır. Bu-
radan hareketle sosyal hizmetin eklektik yaklaşımı ve bütüncül bakış açısı
ile çok boyutlu yaklaşımın amaçlarının birbiri ile örtüştüğünü söylemek
mümkündür. Ayrıca sosyal hizmet uzmanlarının çoklu düzey müdahale
yeteneği bu modeli uygulamada mesleki bir avantaj sağlayabilir.
Sosyal medya bağımlılığı hakkında yapılan çok boyutlu çalışmalar
içinde Yang’ın (2005) 52 ergen ile gerçekleştirdiği çalışma iyi bir örnek
oluşturabilir. BDT tekniklerine dayalı motivasyonel görüşmeler ile birey-
aile-grup düzeylerinde gerçekleştirilen çalışmada, katılımcılara sekiz se-
anslık müdahale gerçekleştirilmiştir. Ebeveyn eğitimi, psikoeğitim, BDT
tekniklerinin kullanıldığı bu çalışmada sosyal medya kullanımının azal-
dığı görülmüştür. Bir başka çalışmada multi model yaklaşımına dayalı
olarak okul temelli grup çalışması ile BDT uygulanmış ve zaman yönetimi
becerilerinde gelişme ve duygusal, bilişsel ve davranışsal semptomlarda
iyileşme görülmüştür (Shek, Tang ve Lo, 2009).
SONUÇ
Genel olarak sosyal medya bağımlılığı, davranışsal bağımlılığı içeren, ya-
pısında biyolojik, psikolojik ve sosyal unsurları barındıran toplumsal bir
sorundur. Özellikle sosyalleşme ve çevre ile iletişim kurmada önemli bir
araç olarak kullanılan sosyal medyanın aşırı kullanımı ile sosyal medya
bağımlılığı oluşabilmektedir. Bu bağımlılık yaygın olsa da toplumun ve
sosyal hizmet uzmanlarının konu ile ilgili farkındalığı yeterli düzeyde de-
ğildir. Madde ile ilişkili bağımlılık türünün semptomları ile karakterize
olsa da sosyal medya bağımlılığı daha kompleks bir yapıya sahiptir. Bu
nedenle, sosyal medya bağımlılığını açıklamada daha farklı unsurlar dik-
kate alınmalıdır. Bu türlü bir bağımlıkla kullanıcıların ziksel, psikolojik
132 Bağımlılıkta Sosyal Hizmet Uygulamaları
ve sosyal alanlarda önemli zorluklar yaşadığı unutulmamalıdır. Özellikle
sosyalleşme amacı ile kullanılan sosyal medya, kişilerin sağlıklı bir şekil-
de sosyalleşmesini engelleyebilmektedir. Ayrıca sosyal medya bağımlılığı
konusunda yeterli bilincin oluşamaması, kişinin bağımlı olup olamadı-
ğının farkına varmasını da mümkün kılamamaktadır. Özellikle ergenler
arasında yaygın olan bu davranışsal bağımlılık türünün gelecekte daha
fazla görünür olacağını da söylemek mümkündür.
Sosyal medyanın patolojik ve aşırı kullanımı hakkında toplum
bilinçlendirilmeli ve sosyal medya bağımlılığına koruyucu ve önleyici
müdahaleler planlanmalıdır. Bunun yanında yenilikçi ve yaratıcı yakla-
şımlarla sosyal medya bağımlılığına yönelik psikososyal müdahaleler ve
terapötik müdahaleler multidisipliner bir yaklaşımla gerçekleştirilmeli-
dir. Özellikle ülkemizde sosyal medya bağımlılığının yaygınlığının tespiti
amacıyla inceleme/tarama çalışmaları yapılmalı ve müdahalelerin gelişti-
rebilmesi için farklı araştırmalar ortaya konmalıdır.
Sosyal medya bağımlılığı yakın tarihte sıklıkla kullanılıyor olsa da
sosyal medyaya erişebilirliğin yoğun olması ve günlük hayat ile iç içe ol-
ması nedeniyle yaygın bir toplumsal sorun haline gelebileceği göz önün-
de bulundurulmalıdır. Bu bağlamda sosyal hizmet uzmanlarının, sosyal
medya bağımlılığının farkında olmaları, birey, aile, grup ve topluma mü-
dahale noktasında bu alana daha fazla ilgili göstermeleri, hak savunu-
culuğu çerçevesinde müdahaleler gerçekleştirmeleri önemlidir. Böylece
toplumun kırılgan nüfusunu oluşturabilecek sosyal medya kullanıcıları-
nın potansiyel bağımlılığının önüne geçilerek bireyden topluma sağlıklı
sosyal medya kullanımına destek sağlanabilir.
Kaynaklar
Aksoy, M. E. (2018). A qualitative study on the reasons for social media addiction. Eu-
ropean Journal of Educational Research, 7(4), 861-865.
Aparicio-Martinez, P., Perea-Moreno, A. J., Martinez-Jimenez, M. P., Redel-Macías, M.
D., Pagliari, C. ve Vaquero-Abellan, M. (2019). Social media, thin-ideal, body dis-
satisfaction and disordered eating aitudes: An exploratory analysis. International
Journal of Environmental Research and Public Health, 16(21), 4177.
Asur, S. ve Huberman, B. A. (2010, August). Predicting the future with social media.
In 2010 IEEE/WIC/ACM international conference on web intelligence and intelligent
agent technology (Vol. 1, pp. 492-499). IEEE.
Austin-McCain, M. (2017). An examination of the association of social media use with
the satisfaction with daily routines and healthy lifestyle habits for undergraduate
and graduate students. The Open Journal of Occupational Therapy, 5(4), 6.
Auxier, B. ve Anderson, M. (2021). Social media use in 2021. Pew Research Center, 1, 1-4.
Beck, J. (2011). Cognitive behavior therapy: Basics and beyond (2.Baskı). New York, NY:
Sosyal Medya Bağımlılığında Sosyal Hizmet Müdahalesi 133
Guilford.
Belsare, T. J., Ganey, G. R. ve Black, D. W. (1997). Compulsive computer use. The
American Journal of Psychiatry, 154(2), 289-289.
Black, D. W., Belsare, G. ve Schlosser, S. (1999). Clinical features, psychiatric comorbi-
dity, and health-related quality of life in persons reporting compulsive computer
use behavior. Journal of Clinical Psychiatry, 60(12), 839-844.
Blackwell, D., Leaman, C., Tramposch, R., Osborne, C. ve Liss, M. (2017). Extraversion,
neuroticism, aachment style and fear of missing out as predictors of social media
use and addiction. Personality and Individual Dierences, 116, 69-72.
Brailovskaia, J., Schillack, H., ve Margraf, J. (2018). Facebook addiction disorder in
Germany. Cyberpsychology, Behavior, and Social Networking, 21(7), 450-456.
Brenner, V. (1997). Psychology of computer use: XLVII. Parameters of Internet use,
abuse and addiction: the rst 90 days of the Internet Usage Survey. Psychological
reports, 80(3), 879-882.
Caplan, A. M. ve Haenlein, M. (2010). Users of the world, unite! The challenges and
opportunities of Social Media. Business horizons, 53(1), 59-68.
Caplan, S. E. (2010). Theory and measurement of generalized problematic Internet use:
A two-step approach. Computers in Human Behavior, 26(5), 1089-1097.
Carbonell, X. ve Panova, T. (2017). A critical consideration of social networking sites’
addiction potential. Addiction Research & Theory, 25(1), 48-57.
Casale, S. ve Fioravanti, G. (2018). Why narcissists are at risk for developing Facebook
addiction: The need to be admired and the need to belong. Addictive Behaviors, 76,
312-318.
Chen, C., Zhang, K. Z., Gong, X., Zhao, S. J., Lee, M. K. ve Liang, L. (2017). Examining
the eects of motives and gender dierences on smartphone addiction. Computers
in Human Behavior, 75, 891-902.
Eryalcın, M., Eryalcın, T. ve Duyan, V. (2022). Denetimli serbestlik sisteminde aile
temelli müdahale yöntemleri. Turkish Journal of Family Medicine and Primary
Care, 16(2), 434-446.
Fisher, G. L. ve Harrison, T. C. (2000). Substance abuse: Information for school counse-
lors, social workers, therapists, and counselors.
Gunuc, S. ve Dogan, A. (2013). The relationships between Turkish adolescents’ Internet
addiction, their perceived social support and family activities. Computers in Human
Behavior, 29(6), 2197-2207.
Gürcan, A., Özhan, S. ve Uslu, R. (2008). Dijital oyunlar ve çocuklar üzerindeki etkileri.
Başbakanlık Aile ve Sosyal Araştırmalar Genel Müdürlüğü, Ankara, s.s:1-50
Henggeler, S. W. ve Sheidow, A. J. (2012). Empirically supported family-based treat-
ments for conduct disorder and delinquency in adolescents. Journal of Marital and
Family Therapy, 38(1), 30-58.
Hosseini, S., Rezaei, A., Kazemi, S. ve Samani, S. (2020). The eectiveness of motiva-
tional ınterviewing on social network dependency. Biannual Journal of Education
Experiences, 3(1), 71-84.
Howard, P. N. ve Parks, M. R. (2012). Social media and political change: Capacity,
constraint, and consequence. Journal of Communication, 62(2), 359-362.
Huang, X. Q., Li, M. C. ve Tao, R. (2010). Treatment of internet addiction. Current
Psychiatry Reports, 12, 462-470.
Jasuma, N. H., Sugiyo, S. ve Mulawarman, M. (2023). The eectiveness of cognitive
behavior therapy group counseling with assertive training and cognitive rest-
134 Bağımlılıkta Sosyal Hizmet Uygulamaları
ructuring techniques to reduce social media addiction. Journal Bimbingan Konse-
ling, 12(1), 52-59.
Jensen Schau, H. ve Gilly, M. C. (2003). We are what we post? Self-presentation in per-
sonal web space. Journal of Consumer Research, 30(3), 385-404.
Kaytanoğlu, H. (2021). Genç yetişkinlerde sosyal onay ihtiyacı, beden memnuniyeti ve sosyal
medya kullanım amaçlarının sosyal medya bağımlılığı ile ilişkisi (Yüksek Lisans Tezi).
İstanbul Gelişim Üniversitesi Lisansüstü Eğitim Enstitüsü, İstanbul.
Kim, J. U. (2008). The eect of a R/T group counseling program on the Internet addic-
tion level and self-esteem of Internet addiction university students. International
Journal of Reality Therapy, 27(2).
Koçak, N. G. ve Oyman, M. (2012). Social media usage behaviors of individuals: An
application in Eskişehir. International Journal of Business and Social Science, 3(22),
177-188.
Köse, Ö. B. ve Doğan, A. (2019). The relationship between social media addiction and
self-esteem among Turkish university students. Addicta: The Turkish Journal on Ad-
dictions, 6(1), 175-190.
Kuss, D. J. ve Griths, M. D. (2011). Online social networking and addiction—a re-
view of the psychological literature. International Journal of Environmental Research
and Public Health, 8(9), 3528-3552.
Lazarus, A. A. (2006). Multimodal Therapy: A Seven-Point Integration. G. Stricker ve
J. Gold (Der.). A casebook of psychotherapy integration kitabı içinde (ss 17-28). Ameri-
can Psychological Association.
Lee, Y. K., Chang, C. T., Lin, Y. ve Cheng, Z. H. (2017). Heads-down tribes across four
Asian countries: antecedents of smartphone addiction. International Journal of Mo-
bile Communications, 15(4), 414-436.
Lei, H., Chiu, M. M. ve Li, S. (2020). Subjective well-being and internet overuse: A me-
ta-analysis of mainland Chinese students. Current Psychology, 39, 843-853.
Longstreet, P. ve Brooks, S. (2017). Life satisfaction: A key to managing internet and
social media addiction. Technology in Society, 50, 73-77.
López Peláez, A. ve Marcuello-Servós, C. (2018). E-Social work and digital society: re-
conceptualizing approaches, practices and technologies. European Journal of Social
Work, 21(6), 801-803.
Mangır, M. (2021). Lise öğrencilerinin sosyal medya bağımlılığı ve aile yaşam doyumu ara-
sındaki ilişkinin incelenmesi (Yayımlanmış yüksek lisans tezi). Selçuk Üniversitesi,
Konya.
Marengo, D., Polei, I. ve Seanni, M. (2020). The interplay between neuroticism,
extraversion, and social media addiction in young adult Facebook users: Testing
the mediating role of online activity using objective data. Addictive Behaviors, 102,
106150.
Miller, W. R. ve Rollnick, S. (2009). Ten things that motivational interviewing is not. Be-
havioural and Cognitive Psychotherapy, 37(2), 129-140.
Mishna, F., Bogo, M., Root, J., Sawyer, J. L. ve Khoury-Kassabri, M. (2012). “It just crept
in”: The digital age and implications for social work practice. Clinical Social Work
Journal, 40, 277-286.
Mohamed, M., Raleva, K., Ravaioli, U., Vasileska, D. ve Aksamija, Z. (2019). Phonon
dissipation in nanostructured semiconductor devices: Dispersing heat is critical for
continued integrated circuit progress. IEEE Nanotechnology Magazine, 13(4), 6-17.
Nadaraja, R. ve Yazdanifard, R. (2013). Social media marketing: advantages and disad-
Sosyal Medya Bağımlılığında Sosyal Hizmet Müdahalesi 135
vantages. Center of Southern New Hempshire University, 1-10.
Nadkarni, A. ve Hofmann, S. G. (2012). Why do people use Facebook?. Personality and
Individual Dierences, 52(3), 243-249.
Nowland, R., Necka, E. A. ve Cacioppo, J. T. (2018). Loneliness and social internet use:
pathways to reconnection in a digital world?. Perspectives on Psychological Scien-
ce, 13(1), 70-87.
Obar, J. A. ve Wildman, S. S. (2015). Social media denition and the governance
challenge-an introduction to the special issue. Obar, JA and Wildman, S. (2015). So-
cial media denition and the governance challenge: An introduction to the special issue.
Telecommunications policy, 39(9), 745-750.
O’Keee, G. S. ve Clarke-Pearson, K. (2011). The impact of social media on children,
adolescents, and families. Pediatrics, 127(4), 800-804.
Özbay, Y., Yılmaz, S., Büyüköztürk, Ş., Aliyev, R., Tomar, İ. H., Eşici, H. ve Akyılmaz,
F. D. (2018). Madde bağımlılığı: Temiz bir yaşam için bireyin güçlendirilmesi. 5,
81-130.
Park, S. K., Kim, J. Y. ve Cho, C. B. (2008). Prevalence of Internet addiction and corre-
lations with family factors among South Korean adolescents. Adolescence, 43(172).
Pontes, H. M., Taylor, M. ve Stavropoulos, V. (2018). Beyond “Facebook addiction”:
The role of cognitive-related factors and psychiatric distress in social networking
site addiction. Cyberpsychology, Behavior, and Social Networking, 21(4), 240-247.
Rollnick, S. ve Miller, W. R. (1995). What is motivational interviewing?. Behavioural and
Cognitive Psychotherapy, 23(4), 325-334.
Ryan, T., Chester, A., Reece, J. ve Xenos, S. (2014). The uses and abuses of Facebook: A
review of Facebook addiction. Journal of behavioral addictions, 3(3), 133-148.
Salehan, M. ve Negahban, A. (2013). Social networking on smartphones: When mobile
phones become addictive. Computers in Human Behavior, 29(6), 2632-2639.
Schou Andreassen, C. ve Pallesen, S. (2014). Social network site addiction-an overview.
Current Pharmaceutical Design, 20(25), 4053-4061.
Shaw, M. ve Black, D. W. (2008). Internet addiction: denition, assessment, epidemio-
logy and clinical managemen. CNS drugs, 22, 353-365.
Shek, D. T., Tang, V. M. ve Lo, C. Y. (2009). Evaluation of an internet addiction treat-
ment program for Chinese adolescents in Hong Kong. Adolescence, 44(174).
Shobana, P., Actovin, C. A. ve Alam, I. (2023). Social media addiction and healthy li-
festyle among post graduate students: A social work perspective. International Jo-
urnal of Social Sciences and Management, 10(2), 25-30.
Singh, M. M., Amiri, M. ve Sabbarwal, S. (2017). Social media usage positive and ne-
gative eects on the life style of Indian youth. Iranian Journal of Social Sciences and
Humanities Research, 5(3).
Smith, A. ve Anderson, M., 2018. Social Media Use in 2018, Pew Research Center: In-
ternet, Science & Tech. United States of America. 25.08.2023 tarihinde hps://po-
licycommons.net/artifacts/617452/social-media-use-in-2018/1598263/ adresinden
erişildi.
Steiner, O. (2021). Social work in the digital era: Theoretical, ethical and practical con-
siderations. The British Journal of Social Work, 51(8), 3358-3374.
Sahin, C. (2018). Social media addiction scale-student form: the reliability and validity
study. Turkish Online Journal of Educational Technology-TOJET, 17(1), 169-182.
Taş, İ. (2023). The relationship between social Ignore and social media addiction among
adolescents: Mediator eect of satisfaction with family life. Youth & Society, 55(4),
136 Bağımlılıkta Sosyal Hizmet Uygulamaları
708
Turel, O., He, Q., Brevers, D. ve Bechara, A. (2018). Delay discounting mediates the
association between posterior insular cortex volume and social media addiction
symptoms. Cognitive, Aective, & Behavioral Neuroscience, 18(4), 694-704.
Verma, T. (2019). Managing online video gaming-related addictive behaviors through
motivational interviewing. Indian Journal of Social Psychiatry, 35(3), 217-219.
Wu, C. S. T., Wong, H. T., Yu, K. F., Fok, K. W., Yeung, S. M., Lam, C. H. ve Liu, K. M.
(2016). Parenting approaches, family functionality, and internet addiction among
Hong Kong adolescents. BMC pediatrics, 16(1), 1-10.
Xanidis, N. ve Brignell, C. M. (2016). The association between the use of social network
sites, sleep quality and cognitive function during the day. Computers in Human Be-
havior, 55, 121-126.
Yıldırım, B. K. (2023). Spirituality-Integrated Narrative Group Therapy for Adolescent
Internet Addiction. Spiritual Psychology and Counseling, 8(2), 133-146.
Young, K. S. (2007). Cognitive behavior therapy with Internet addicts: Treatment out-
comes and implications. Cyberpsychology & Behavior, 10(5), 671-679.
Zhong, X., Zu, S., Sha, S., Tao, R., Zhao, C., Yang, F. ve Sha, P. (2011). The eect of a
family-based intervention model on Internet-addicted Chinese adolescents. Social
Behavior and Personality: an International Journal, 39(8), 1021-1034.
Zhou, X., Rau, P. L. P., Yang, C. L. ve Zhou, X. (2021). Cognitive behavioral therapy-ba-
sed short-term abstinence intervention for problematic social media use: Improved
well-being and underlying mechanisms. Psychiatric Quarterly, 92, 761-779.
Zhu, J., Zhang, W., Yu, C. ve Bao, Z. (2015). Early adolescent Internet game addiction
in context: How parents, school, and peers impact youth. Computers in Human Be-
havior, 50, 159-168.
ResearchGate has not been able to resolve any citations for this publication.
Article
Full-text available
Digital Technology growth has unprecedentedly impacted daily life, providing opportunities and engendering challenges for professional social work practice. Social media, as an interactive technology, allows people to communicate and exchange ideas in the forms of images and videos with others not in their immediate vicinity. The present study aims to study the relationship between social media addiction and healthy lifestyle practices among postgraduate students from a social work perspective. The descriptive research design was used for this cross-sectional study conducted among 111 postgraduate students of Pondicherry University. The questionnaire includes a socio-demographic profile, a social media addiction scale, and a healthy lifestyle screening tool. According to the findings, most (66.7 per cent) respondents have a medium addiction to social media. Most (64.9 per cent) respondents follow a healthy lifestyle to a moderate extent. A significant association exists between social media addiction and a healthy lifestyle. The students are highly vulnerable, at the threshold of high addiction levels, and their lifestyle might become susceptible and precarious. Social workers may play a pivotal role in using Information, Education, and Communication (IEC) to bring behavioural change among the youth.
Article
Full-text available
Video gaming on the Internet has become quite common among teenagers, mainly boys. Excessive gaming is affecting the daily life of children, which includes studies, social life, and emotional health. Such addictive patterns of online gaming are causing significant distress to the child and family. The current case discusses the implementation of a psychological intervention technique called motivational interviewing to bring changes in a teenage boy's addictive online gaming behaviors who had left attending school with goals of becoming a professional gamer. The 12-session process is outlined here with brief details about five principal stages of change that helped the child in regaining motivation and interest in his studies while managing his addictive behaviors.
Article
Full-text available
This meta-analysis tested whether (a) internet overuse was linked to subjective well-being, life satisfaction, positive emotion, or negative emotion and (b) whether participants’ geographical region, age, or gender moderated these links. Meta-analysis of 70 primary studies with 68,964 participants showed that students with internet overuse had more negative emotions, less subjective well-being, less life satisfaction, and less positive emotions. Geographic region, age, and gender moderated these links. The link between negative emotions and internet overuse was stronger in studies of participants in Central China and Western China than those of participants in Eastern China. In addition, internet overuse’s links to subjective well-being and positive emotions were stronger in studies of younger students than in studies of university students. Lastly, internet overuse’s negative links with subjective well-being, life satisfaction, and positive emotion were stronger in samples with more females than with more males.
Article
This study investigated the mediator effect of satisfaction with family life in the relationship between social ignore and social media addiction among adolescents. The research was conducted on 456 high school students studying in the 2019 academic year. Ages of the students vary between 14 and 16 years old. Social Media Addiction Scale, Social Ostracism Scale, and Satisfaction with Family Life Scale were used to collect data. SPSS 25 software package and PROCESS software package developed by Hayes as an add-on to SPSS were used in the data analysis. It was found that social ignore predicted social media addiction positive significantly and satisfaction with family life negatively. It was observed that satisfaction with family life predicted social media addiction negative significantly. It was also found that satisfaction with family life mediated the relationship between social ignore and social media addiction.
Article
Social work, its fields of practice, institutions, professionals and client groups are affected by the digital transformations taking place across society in many ways. In different fields of practice, digitalisation opens up new potentials, but also poses challenges and problems. To date, theoretical approaches and ethical principles for social work, which should lay the foundations for professional concepts and action, have only marginally addressed the digital era. Robust theoretical and ethical foundations should make it possible to position social work in relation to accelerated technological development. In the following article, different theoretical approaches will be discussed in a comparative way and proposals for the theoretical understanding of digital transformation in social work will be made. Building on this, ethical substantiations for the integration of digital technologies into social work will be presented along the lines of Hans Jonas' theory of responsibility. Finally, conclusions for the innovation, implementation and use of digital media in social work will be discussed.
Article
Studies indicate neuroticism and extraversion as factors explaining individual differences in online activity, and social media addiction. The present study investigates the hypothesis that extraversion and neuroticism may be linked with social media addiction because of their association with higher online posting activity. Further, we test the additional hypothesis that the level of positive social feedback received online (i.e., number of Likes) could play a role in mediating this effect, i.e., a serial mediation effect. Sample consisted of 1094 Facebook users, 72% females, aged 18-35. Social media activity was assessed collecting Facebook passive data consisting of the number of posted status updates, and Likes received during the last 12 months. Personality and social media addiction were assessed via self-report measures. Results showed neuroticism had a direct positive association with addictive social media use, while extraversion did not. Further, frequency of status mediated of the link between each personality trait and addictive social media use, while received Likes mediated the link between extraversion and addictive social media use, while no effect emerged for neuroticism. Finally, we found support for the hypothesis of a serial mediation effect linking personality, number of status updates, received Likes, and social media addiction. For both extroverts and neurotics, receiving positive feedback because of increased activity was linked to an increase in the risk for social media addiction. These results highlight the existence of different patterns of associations linking these personality traits, online activity, and social media addiction.
Article
For many years, the computer industry has relied on steady progress in the exponential rate of scaling MOSFETs in integrated circuits. The usual expectation, based on Moore's law, is that the number of transistors able to be packed on a chip doubles roughly every 18 months. Sustaining this pace requires aggressive research into the numerous bottlenecks that threaten to slow it down. Much research has gone into the photolithography needed to produce such dense circuits, device structures that would allow smaller channel lengths, and a plethora of other materials and device advances that help sustain the present rate of scaling. In the past decade, however, another issue has emerged that threatens to impose an absolute limit on how many transistors can be packed onto a die. This is the issue of heat dissipation.
Article
The present study explored the Facebook Addiction Disorder (FAD) in Germany. Of the 520 participants, 6.2% reached the critical polythetic cutoff score and 2.5% reached the critical monothetic cutoff score. FAD was significantly positively related to Facebook use frequency, the personality trait narcissism, as well as depression and anxiety symptoms, but also to subjective happiness. Its association with resilience was significantly negative. Furthermore, Facebook use frequency partly mediated the positive relationship between narcissism and FAD. Current results provide a first overview of FAD in Germany. They demonstrate that FAD is not only the consequence of excessive Facebook use. The positive relationship of FAD and happiness contributes to the understanding of the mechanisms that are involved in the development and maintenance of FAD and partly explains earlier inconsistencies. Practical applications for future studies and limitations of present results are discussed.