Content uploaded by Hakan Gültekin
Author content
All content in this area was uploaded by Hakan Gültekin on Aug 10, 2024
Content may be subject to copyright.
ÇAĞDAŞ BRİTANYA TİYATROSU ve POLİTİKA
Editörler
Dilek İNAN
Yeliz BİBER VANGÖLÜ
©Çizgi Kitabevi
Aralık 2020
ISBN:
Yayıncı Sertifika No:
KÜTÜPHANE BİLGİ KARTI
- Cataloging in Publication Data (CIP) -
ÇİZGİ KİTABEVİ
Konya
İstanbul
5
İÇİNDEKİLER
ÖNSÖZ ............................................................................................................. 7
Poltk Tyatro Bçm Olarak Davd Greg’n ‘Rough’ Tyatrosu Estetğ .....................................13
Dlek İNAN
Verbatm Tyatro, Poltka, Gerçeklk ve Otorte Sorunu ..........................................................41
Yelz BİBER VANGÖLÜ
Km Daha İnglz?: Jez Butterworth’ün Jerusalem Adlı Oyunu ................................................73
Mesut GÜNENÇ
Howard Barker’ın Bir İnfazın Portresi ve Kale Oyunlarında Poltk Anlaşmazlık,
Meşruyet ve Tyatral Estetk ..................................................................................................97
Enes KAVAK
Lucy Krkwood Tyatrosunda Prekarya ve Poltk Eleştr ......................................................121
Hakan GÜLTEKİN
Bola Agbaje’nn Gone Too Far! Adlı Oyununda Kmlk Poltkaları .........................................151
Ela İpek GÜNDÜZ
Yrm Brnc Yüzyıl Dönümünde Sansürün Değşen Yüzü:
Gurpreet Kaur Bhatt’nn Behzti (UTANÇ) Adlı Oyunu ...........................................................175
Peln DOĞAN
Anthony Nelson’n Normal Adlı Oyununda Şddet Poltkası................................................205
Gamze ŞENTÜRK
SONSÖZ ........................................................................................................237
121
Lucy Kirkwood Tiyatrosunda
Prekarya ve Politik Eleştiri
Hakan GÜLTEKİN*
Giriş
Bu çalışma Lucy Kirkwood’un dramatik evrenindeki
karakterlerin sınıfsal konumlarını ve bu konumların tarihsel
bağlamda hangi ideolojik çelişkilerle ilişki içerisinde olduğu-
nu prekarya kavramı üzerinden tartışmaktadır. 2014 yılında
Chimerica (2013) adlı oyunu ile Olivier Ödüllerinde en iyi
yeni oyun ödülünü almış olan Lucy Kirkwood, Britanya’nın
önde gelen ve çoğunlukla günümüzün politik konularını
merkezine alan oyunlar üreten genç oyun yazarlarındandır.
Oyunlarında toplumsal çelişkilere, toplumun ezilenlerinin
ve ötekilerinin bakış açısıyla değinen Kirkwood’un karakter
seçimleri, bir sosyalist olduğunu gizlemeyen yazarın ideolo-
jik tercihleri ile uygun olarak çoğunlukla toplumun emekçi
kesimlerindendir. Çalışma, Kirkwood’un Tinderbox (2008),
NSFW (2012) ve Chimerica (2013) adlı oyunlarını tarihsel bağ-
lamlarına yerleştirerek, onların günümüz politika biliminin
en çok tartışılan kavramlarından biri olan prekarya kavra-
mıyla çokça ilintili olduğunu ileri sürer.
* Dr. Öğr. Üyesi, Artvin Çoruh Üniversitesi, Fen-Edebiyat Fakültesi, İngiliz Dili
ve Edebiyatı Bölümü, hagultekin@artvin.edu.tr.
122
Hakan Gültekin
Fotoğraf 1: Lucy Kirkwood - Christian Sinibaldi, The Guardian
İngilizcede güvencesiz anlamına gelen ‘precarious’ ile
işçi sınıfını betimleyen ‘proleteriat’ kelimelerinin birleşimin-
den doğan prekarya (precariat) kavramı, güvenceli bir ge-
lecek sahibi olmayan, piyasa koşulları gereği sürekli olarak
geçici işlerde çalışan yoksul insanları tanımlar. Geçinmek için
emeğini kiralamak durumunda olan insanların tanımlanması
için kullanılan bu kavramın bir sınıfı temsil edip edemeyeceği
hususu, günümüzde akademik çevrelerde süregelen bir tar-
tışma konusudur.
Prekarya kavramı, tarihsel açıdan işçi sınıfı olarak adlan-
dırılmış toplumsal tabakayı gündemine aldığı için, işçi sınıfı-
nın neoliberal ve post-neoliberal sürümü olarak algılanmıştır.
Bazen prekarya geleneksel işçi sınıfının tarihsel evrimi nede-
niyle ortaya çıkmış bir alt katman olarak anılmıştır. Ancak
günümüzde sınıf temelli politik tartışmalarda sıkça yer alma-
ya başlamış olan kavram hakkındaki çalışmaların öncülüğü-
nü yapan İngiliz sosyal bilimci Guy Standing’e (2014) göre:
123
Lucy Kirkwood Tiyatrosunda Prekarya ve Politik Eleştiri
“Prekarya bir alt sınıf değil; aksine henüz oluşum sürecinde
olan bir sınıftır” (s. 969). Yani prekarya sınırları kesin çizgi-
lerle belirlenmiş olan geleneksel sınıf tanımlarının dışındadır.
Prekarya ekonomik açıdan dezavantajlı; cinsel, ulusal, mez-
hepsel ve ırksal açılardan çok kimlikli ve sosyal güvenceleri
olmayan kişilerden oluşan bir sosyo-politik sınıftır.
Standing’in toplumun emekçi kesimlerini ifade etmek
için kullandığı prekarya kavramı, aslında yedi katman-
lı bir toplumsal sınıandırmanın parçasıdır. Standing, The
Precariat: The New Dangerous Class (2011) adlı kitabında, yal-
nızca toplumun emekçi kesimlerinin detaylı bir panoraması-
nı sunmakla kalmaz, toplumu mülkiyet ilişkileri bağlamında
bütünüyle analiz eder. Standing’in (2014) sınıandırmasında,
geleneksel Marksizm’in temelinde yer alan iki kutuplaşmış
sınıf yani burjuvazi ve işçi sınıfı, yerini yedi katmanlı bir sı-
nıfsal şablona bırakır:
Ortaya çıkan küresel sınıf yapısının tepesinde, neoliberal
proje adına az sayıda, ‘süper vatandaş’ ayrıcalıkları kul-
lanan bir plütokrasi ve elitler sınıfı bulunur. Bunların al-
tında, güçlü istihdam güvenliği ve sözde işçi hakları tu-
zakları olan, giderek küçülmekte olan bir ‘maaşlılar’ sınıfı
vardır. Maaşlılara ek olarak, benzer gelirlere sahip, meslek
danışmanları ve proje odaklı girişimci prosyen sınıfı yer
alır. Bunların altında ortalama gelir açısından Hindistan
ve Çin dâhil dünyanın her yerinde azalan eski proletarya
vardır. (ss. 968-969)
Yedi katmanlı Standing taksonomisine göre beşinci katman-
da bulunan prekarya sınıfına gelinceye kadar, piramidin en
üstünde elitler, sonrasında sırasıyla maaşlılar, prosyenler ve
geleneksel proletarya bulunur.
Prekarya sınıfından sonra sırasıyla, işsizler ve “toplu-
mun artıklarıyla yaşayan sosyal olarak uyumsuz müstakil bir
grup” (Standing, 2011, s. 13) olarak tanımlanan mülksüzler
(Lümpen Prekarya) bulunur. Standing (2011), prekarya olu-
124
Hakan Gültekin
şumunun tarihsel sürecini 1970’li yıllarda lizlenen ve kısa
sürede tüm kapitalist devletler kampını etkisi altına alan ne-
oliberalleşmeye götürür. Neoliberal devlet modeli, ekonomik
ilerlemenin “rekabet gücüne dayandığı, her şeyin rekabeti ve
rekabet potansiyelini artırmak için yapılması ve piyasa ku-
rallarının hayatın her alanına nüfuz etmesi” ( Standing, 2011,
s. 11) gerekliliğini ilke edinir. Bu bağlamda, Neoliberalizm,
işgücü piyasasını çalışanların rekabet potansiyelini artırmak
için esnekleştirir. “Çalışma zamanının ve koşullarının esnek-
leştirilmesi, yarı-zamanlı, esnek veya geçici sözleşme bazlı ise
alım, profesyonel isçi yerine stajyer çalıştırma gibi pratikler-
le gerçekleşen esnek çalışma” (Vatansever, 2013, s. 7), doğal
olarak beraberinde güvencesizleşmeyi getirir. Esnek çalışma
pratikleriyle birlikte sayısı artan güvencesizler ordusu neoli-
beralleşme ile ortaya çıkan güvencesizleşmenin tarihsel sonu-
cu olarak ortaya çıkar. 1970’li yıllardan günümüze emek piya-
sasındaki esnek ve güvencesiz çalışma pratiklerinin ideolojik
analizlerini yapan Standing, güvencesizleşmenin toplumun
her bir parçasını, sınıfsal ve bireysel düzeylerde yeniden şe-
killendirdiğini ileri sürer.
Analizinde, kadın emeğinin ikiyüzlü bir şekilde sömü-
rülmesine, stajyer olarak çalışmanın norm haline gelmesine,
gençlerin geleceksizleştirilmesine, eğitimin metalaşmasına,
emekliliğin ölümüne, etnik azınlıkların yabancılaşmasına,
engellilere ve göçmen emeğinin sömürüsüne ayrı ayrı başlık-
larda yer verir. Hızla değişen günümüz dünyasında üretim
ilişkilerini açıklıkla ortaya koymak için yeni bir dil arayan
Standing, günümüz emekçilerinin sınıfsal konumunu açık-
lamak için prekaryayı yeni bir sınıfsal oluşum olarak ortaya
atar. Sonuç olarak prekarya; güvensizlik, esnek çalışma ve
emek sömürüsü sarmalında bocalayan, neoliberal politikalar-
dan olumsuz etkilenmiş insanları kapsar. Prekarya kırılgan
kimliklerin yer aldığı, sınırları belli olmayan ve oluşmakta
olan bir sınıftır.
125
Lucy Kirkwood Tiyatrosunda Prekarya ve Politik Eleştiri
Prekaryanın bir sınıf olmadığını iddia edenler de vardır.
Örneğin, Amerikan Sosyoloji Derneği eski başkanlarından
Amerikalı bilim insanı Erik Olin Wright editörlüğünü yaptığı
Approaches to Class Analysis (2005) adlı eserde prekaryanın ba-
ğımsız bir sınıf olma iddiasını şüphe ile karşıladığını belirtir.
Denizcan Kutlu (2016) prekaryanın sınıf taksonomisinin üre-
tim ilişkilerinden değil, farklı mesleki konum ve kimliklerin
resmedildiği çalışma ilişkilerinden kaynaklandığını belirtir.
Kutlu’ya (2016) göre, Standing’in, Alman sosyolog Max
Weber’in toplumsal sınıarı ortaya koyduğu çalışmalarından
esinlenmiş “sınıf ve statüyü temel alan bir analize giriştiği
söylenebilir” (s. 1861). Başka bir deyişle, Standing’in takso-
nomisi, yalnızca üretim ilişkilerini temel alan Marksist sınıf-
lamanın aksine; mülkiyet ilişkileri, kültür ve haa dinlerin
toplumsal etkilerini önemseyen Weberci statü tanımına yakın
durur. Bu durumda Kutlu’ya (2016) göre, prekarya bir sınıf
değil, bir tür statü grubudur.
Peter Frase The Precariat: A Class or a Condition (2013) adlı
çalışmasında prekaryanın bağımsız bir sınıf olamayacağı gö-
rüşünü savunur. Erik Olin Wright (2016), Standing’in günü-
müz kapitalizmi ile uyumlu bir sınıar tablosu çıkarmaya
çalıştığını ama bunu başaramadığını öne sürer. Wright (2016)
prekaryanın proletaryadan bağımsız bir sınıf olmadığını an-
latmaya genel karşılaştırmalı bir analizle başlar.
Standing’in Prekarya (2011) başlıklı kitabındaki şablonda
bulunan güvencesizlik, gelir dağılımı adaletsizliği ve dev-
let-prekarya arasındaki iletişimsizlik, prekaryayı bir sınıf ola-
rak var eden başlıca üç temel unsurdur. Wright (2016), bu üç
temel unsurun prekaryayı ayrı bir sınıf yapmaya yetmeyece-
ğini savunur çünkü bu unsurların her birinin aynı zamanda
proletaryanın da belirleyici özellikleri arasında olduğunu ile-
ri sürer. Başka bir ifadeyle, prekaryayı apayrı bir sınıf olarak
var eiği söylenen özellikler, esasında proletaryanın günü-
126
Hakan Gültekin
müz neoliberal düzeninde karşılaştığı tarihsel durumlardan
başka bir şey değildir.
Güvencesizlik, gelir adaletsizliği ve devlet aygıtına
uzaklık geleneksel işçi sınıfının günümüz kapitalizminde
karşılaştığı güçlüklerdir. Ayrıca, Prekarya Bildirgesi’ndeki
maddeler de örgütlü proletaryanın on yıllardır dile getirdi-
ği taleplerden çok farklı değildir ve prekaryayı ayrı bir sınıf
yapmaz. Kutlu da (2016) Wright’ın söz konusu görüşünü,
“Standing’in her iki kitabı da bu sarsıcı iddiayı temellendi-
recek teorik ve olgusal dayanaklardan hayli uzak” (s. 1868)
sözleriyle desteklemektedir.
Wright (2016) sınıf analizlerinin önünde sonunda ‘somut
çıkarlara’ dayanacağını hatırlatır. Özuğurlu’ya (2008) göre,
sınıar birbirinden bağımsız adacıklar değildir, sınıar “be-
lirli biçim ve mekanizmalar çerçevesinde girdikleri karşılıklı
ilişkiler içerisinde kavranabilirler” (s. 24). Karl Marx (2004)
bu ilişkilere sömürü ilişkileri adını verir. Kapitalist sömürü,
kapitalistlerin işçiler tarafından üretilen artı değerin zorunlu
olarak tahsis edilmesiyle ortaya çıkar. Yani sınıar kategorik
olarak birbirlerinin düşmanıdır ancak tarihin belli evrelerin-
de var olmak için de birbirlerine muhtaçtırlar. Sınıarın var-
lığı, rakip sınıfa karşı korumakla yükümlü oldukları sınıfsal
somut çıkarlara bağlıdır. Ancak Wright (2016) iki ayrı sınıf
oldukları iddia edilen prekarya ve proletaryanın sınıfsal çı-
karlarının aynı olduğunu belirtir ve buna dayanarak prekar-
yanın ayrı bir sınıf değil, olsa olsa proletaryanın çatısı altında
şekillenmiş bir türev olabileceğini iddia eder. Sonuç olarak,
“bir prekarya nesnelliğinden çok, prekaryayı oluşturan değil,
işçi sınıfını/proletaryayı türdeşleştiren bir güvencesizleşme
sürecinden söz etmenin daha doğru olacağı” (Kutlu, 2016, s.
1878) ortaya çıkmaktadır. Neoliberalizmin dayaığı esnek ve
güvencesiz çalışma ilkesi; geleneksel işçilik formlarına staj-
yerlik, kısmi zamanlı çalışma veya taşeron çalışma gibi yeni
çalışma biçimleri ekleyerek proletaryayı çeşitlendirmiştir.
127
Lucy Kirkwood Tiyatrosunda Prekarya ve Politik Eleştiri
Soğuk savaşın sonlandığı 1990’lı yılların başlangıcından
itibaren, modern dünyanın baskın ideolojisi konumunda
olan neoliberalizmin dünya gündemine soktuğu küreselleş-
me terimi, “öncelikle dünyadaki ekonomik ilişkilerin geniş-
letilmesi ve yoğunlaştırılması için kullanılmıştır” (Steger &
Roy, 2010, s. 52). İngiliz İşçi Partisinin ‘üçüncü yol’ doktrini
ile demokratik sosyalizmden uzaklaşıp neoliberal politikala-
ra uyumlu hale geldiği, batı kapitalizminin sembol şirketleri-
nin dünyanın hemen hemen bilinen her noktasına erişebildiği
veya Çin Halk Cumhuriyeti tarafından, “komünist egemen
bir ekonominin liberalleşmesine yönelik ilk önemli adımla-
rın” (Harvey, 2007, s. 1) atıldığı bir dönemde, proletaryanın
da türdeşleşmesi kaçınılmaz olmuştur. Başta IMF ve Dünya
Bankası olmak üzere, uluslararası kapitalist kuruluşların ye-
niden kurgulanması ile sermaye daha akışkan hale geldikçe,
emek de -kaçınılmaz olarak- daha esnek ve güvencesiz bir
konuma gelmiştir. Farklılaşan iş çeşitleri, artan çalışma saat-
leri, işçi sınıfı örgütlerinin zayıaması ve kayıt dışı çalışma
gibi faktörler esnek ve güvencesiz çalışmanın önünü açmış ve
prekarya bu iklimde dünyaya gelmiştir. O halde prekaryanın
hayat bulduğu gövde, proletaryanın toprak altındaki kökün-
den gelir.
Bu çalışma, prekaryanın ortaya çıktığı tarihsel gerçekli-
ği dikkate alır ve prekaryanın bu tarihsel dönem içinde top-
lumun emekçi kesimlerinin tanımlanmasına yeni anlamlar
yüklediğini kabul eder. Bununla birlikte, buradaki ön kabul,
prekaryanın aslen proletaryadan bağımsız bir sınıf olmadığı
ancak proletaryanın toplumsal süreçlerde daha iyi anlaşılma-
sına büyük katkı sunabilecek bir analiz içerdiğidir. Bu bağ-
lamda, mevcut çalışma prekaryayı işçi sınıfının betimleyici
bir parçası olarak kabul eden bilim insanlarının görüşlerini
kendine rehber edinir. Bu çerçevede, Guy Standing’in prekar-
ya etrafında şekillendirdiği sınıf şablonunu, prekarya ve pro-
letaryanın birbirinden farklı sınıar olmadığı şerhi ile kabul
128
Hakan Gültekin
eder ve metodolojisinde işçi sınıfının günümüzdeki durumu-
nu daha ayrıntılı olarak ortaya koymak için prekarya takso-
nomisini kullanır. Çalışmanın temel amacı, Lucy Kirkwood
tiyatrosundaki sınıfsal temsilleri prekarya etrafında şekil-
lenen sınıar taksonomisi ile saptamak ve bu saptamaların
hangi politik tarihsel gerçekliklerle ilişkili olduğunu ortaya
çıkarmaktır.
Tinderbox: Distopyada (bile) Güvencesizlik
Lucy Kirkwood’un Tinderbox adlı oyunu ilk kez 23 Nisan
2008’de Londra’da bulunan Bush Theatre’da gösterime girdi.
Oyunun başlıca karakterleri, Kirkwood’un tanımıyla, uzun
boylu, ince, yirmilerinde bir İskoç olan Perchik; yaşlı ve ener-
jik, altmışlarında eski ‘cockney’ aksanıyla konuşan Saul ve
otuzlarında, yorgun görünümlü Vanessa’dır. Oyunda ayrıca,
Dixon, John, Winston, John Junior, Dock ve Detective Prawn
adlarında başka karakterler de vardır. Bir Yorkshire kenti olan
Bradford’da, yirmi birinci yüzyılın bilinmeyen bir döneminde
geçen oyunda yer alan karakterler farklı kültürel altyapıları
veya sosyal sınıarı örneklendirirler.
Fotoğraf 2: Sheridan Smith (Vanessa), Jamie Foreman (Saul) ve
Bryan Dick (Perchik) - Alastair Muir, Evening Standart
129
Lucy Kirkwood Tiyatrosunda Prekarya ve Politik Eleştiri
Oyun, fayanslarla çevrili ve bir mermer tezgâh etrafın-
da kurgulanmış eski moda bir kasap dükkânında başlar.
Dışarıdan polis sirenleri ve durmak bilmeyen köpek havlama
sesleri duyulur. Dükkânın sahibi kasap Saul, oyunun başın-
dan beri tezgâhının başındadır. Birkaç karakter sahneye girer
ve çıkar. Ardından, Perchik belirir. Saul, Perchik’i tanıma-
maktadır. Yer yer küstahlığa varan özgüveni yüksek bir tarzı
olan Saul, dükkânına giren ve müşteri olmadığını anladığı bu
genç delikanlıyı tanımaya çalışır. Kısa bir konuşmadan sonra
onu tutar ve bir sandalyeye oturtur:
SAUL: Aha! Pasaportunu görebilir miyim lütfen?
PERCHIK: Ne? Yok benim – Hey! Çek ellerini!
SAUL: Ah. Sen Yabancısın! Fevkalade!
PERCHIK: Hayır – Ben İskoç’um.
SAUL: Tam dediğim gibi. Pasaportunu görebilir miyim?
PERCHIK: Bu benim sivil özgürlüklerimin işgaldir – Ne
için benim –
SAUL: Bir İngiliz’in evi onun şatosudur fakat dükkâ-
nı İmparatorluğudur. Bu aralar personel sıkıntımız var
bu yüzden hem hükümdar hem de sınır görevlisiyim.
(Kirkwood, 2016b, s. 26)
Saul ve Perchik’in ilk kez karşı karşıya görüldüğü bu sahne-
de, her iki karakterin kişilik özellikleri hakkında net bir kir
elde edilebilir. Kirkwood, Saul’u “kültürel ve ekonomik ola-
rak kendi iradesinin dışındaki güçler tarafından ötelenmiş,
ırkçı bir adam” (2016b, s. 2) olarak tarif eder. Bu tarife birebir
uygun olarak Saul, ‘İskoç’ olduğunu dile getiren Perchik’i ya-
bancı olarak niteler ve ona pek dostça davranmaz. Ailesinin
eski kuşak atalarından beri İskoçya’da yaşamadığını oyundan
bildiğimiz Perchik’in beyanına inanmaz ve ısrarla pasapor-
tunu sorarak ona bir tür psikolojik şiddet uygular. Ayrıca,
tam anlamıyla bir ‘İngiliz’ olduğunu vurgulayan Saul için
Perchik gerçek bir İskoç da olsa fark etmeyecektir. Çünkü ırk-
çı bir bakış açısı için, her ne kadar İngilizlerle aynı krallığın
130
Hakan Gültekin
bir bileşeni olsalar da İskoçlar yabancıdır. Bu açıdan bakıldı-
ğında, Perchik’in sivil özgürlüklerine işaret etmesi karşısında
Saul’un yaptığı imparatorluk vurgusu, İskoçya ve İngiltere
arasında yıllardır süregelen egemenlik tartışmalarına bir gön-
derme niteliğindedir. Saul bir ara misarinin adını sorar. O
esnada, Perchik haf yaralıdır, bir şeylerden kaçıyor gibidir.
Saul bu haf yaralı misarinin adını öğrendiğinde, “Perchik?
Pek İskoçça değil, ama bu iyi bir şey de olabilir. Bizim yerel
kültürümüze ve değerler sistemimize uyum için yararlı olabi-
lir” (Kirkwood, 2016b, s. 28) der.
Bu sahne ile birlikte Perchik’in Saul tarafından bir göç-
men muamelesi göreceği anlaşılır. Oyundan anlaşıldığı gibi,
Perchik kökeni itibari ile İskoçya’da da bir göçmendir ve artık
İngiltere’dedir ve böylece İngiliz topraklarında da bir göç-
mendir. Saul, Perchik’in bu göçmenlik hali karşısında vakur
ev sahibi rolüne bürünüp ona kültürel uyum konusunda na-
sihatler vermekten geri durmaz.
Perchik’in göçmen oluşu onu prekaryanın kara sularına
sokar. Saul’un hemen sonraki sözleri Perchik’in prekaryaya
dâhil olduğu saptamasını perçinler:
SAUL: Bir iş. Bir iş ister misin? Son elemanım beni yüzüs-
tü bıraktı ve düşük konumun ile önemsiz zekân seni bu
pozisyon için harika bir aday yapıyor. (Kirkwood, 2016b,
s. 28)
Birkaç sahne öncesinde Perchik’e neredeyse ziksel şiddete
varan bir muamelede bulunan Saul, karşısındakinin kırılgan
konumunu anlar anlamaz onda sömürecek bir emekçi potan-
siyeli olduğunu anlar ve ona iş teklif eder. Bu noktada Guy
Standing’in göçmen emeği ve prekarya ilişkisi hakkında yaz-
dıklarına değinmek gerekir. Standing (2011), “dünyadaki pre-
karya varlığının büyük bir kısmını göçmenler oluşturuyor”
(s. 90) saptamasında bulunarak dünya genelindeki göçmenlik
hallerinin teker teker analizini yapar. Mülteciler, sığınmacı-
lar, seks işçileri, insan kaçakçılığı mağdurları, kısmi vatan-
131
Lucy Kirkwood Tiyatrosunda Prekarya ve Politik Eleştiri
daşlar, iklim mültecileri ve haa değişim öğrencileri taşıdık-
ları göçmenlik durumu nedeniyle prekaryaya dâhildirler.
Göçmenlik halleri nedeniyle sahipsiz ve kimliksiz konumda
bulunan bu kişiler, güvencesiz ve esnek çalışma koşulları için
biçilmiş kaftandırlar. Göçmenler, “edindikleri işlerde kısa
süreli sözleşmeler, düşük ücretler ve yok denecek kadar az
ekonomik getiri uğruna çalışırlar” (Standing, 2011, s. 113). Bu
bilgiler ışığında, Perchik sınıfsal konumu bakımından prekar-
yaya dâhildir. Göçmen bir kaçak olduğu ortaya çıkan Perchik,
oyundaki tek işveren konumunda olan Saul tarafından artık
fark edilmiştir. Saul’un nasıl bir işveren olacağının ipuçları
Perchik’in zekâsı ve sosyal statüsü hakkında kullandığı aşa-
ğılayıcı ifadelerde bulunabilir.
Tahmin edilebileceği üzere Saul, Perchik’e çok düşük bir
ücret teklif ederek ondan neredeyse karın tokluğuna çalışma-
sını ister. Perchik işi kabul eiğinde prekaryalaşma döngüsü
tamamlanır. Guy Standing (2011) bir bireyin prekaryaya ek-
lenişinin bir süreç olduğunu beyan eder. Oyunun bu nokta-
sında Perchik’in “güvencesiz bir varoluşa neden olan baskı-
lara maruz kaldığı” (Standing, 2011, s. 16) ve bunu bir süreç
olarak deneyimlediği söylenebilir. Standing’e (2011) göre,
prekaryalaşma sürecinin özünde “iş ve yaşam tarzı ile elde
edilen güvenli bir kimlik veya gelişim duygusu olmadan ya-
şama” (s. 16) vardır ve Perchik artık açıkça bu sürecin için-
dedir. Güvencesiz bir işin kırılgan kimlikli icra edicisi olarak
Perchik, kendisine işvereni tarafından “küçük Perchik!” ola-
rak seslenilmesine veya Saul’un tabiriyle, “bir at gibi ağzına
ödül konmasını beklememesi” (Kirkwood, 2016b, s. 29) ge-
rekliliğine katlanmak zorundadır. Düşük ücret, aşağılanma,
kayıt dışı çalışma ve sendikasızlık halleriyle tanışan Perchik
artık prekarya evreninin tüm yüklerini sırtında taşımaktadır.
Zaman geçtikçe, Perchik’in başka özellikleri ortaya çı-
kar. İskoçya’da iken duvarlara politik tasvirler yapan bir tür
eylemci olduğu anlaşılır. Perchik İngiltere’ye varmadan he-
men önce, Birleşik Krallık başbakanının Birleşik Devletlerin
132
Hakan Gültekin
simgesi olan Özgürlük Heykeli’nin suratına oturmuş bir tas-
virini yapmıştır. Bu nedenle polis tarafından aranmaktadır.
Bu noktada Guy Standing’in politik mülteciler hakkındaki
düşünceleri önem kazanır. Standing (2011) Birleşik Krallık
Parlamenter ve Sağlık Hizmetleri Raporu’na (2010) atıfta bu-
lunur ve İngiltere’de sadece 2010 yılında çeyrek milyon mül-
teci başvurusu olduğunu belirtir. Standing (2013) çeşitli po-
litik nedenlerle mülteci durumuna düşmüş politik sığınma-
cıların başvurularının başvuru yoğunluğu nedeniyle yıllarca
sonuçlanamadığını, bu kişilerin yıllarca süren bekleyişleri
boyunca ekonomik zorluklar çektiğini ve kayıt dışı çalıştıkla-
rını bildirir. Bu açıklamalardan hareketle, Perchik’in prekarya
olma halini besleyen bir olgudan söz edilebilir. Perchik göç-
men bir prekaryadır ve göçmenlik hali de Perchik’in kişisel
politik tercihlerinden kaynaklıdır. Perchik içinde bulunduğu
belirsizlik zamanlarında temel ihtiyaçlarını karşılayabilmek
için çalışmak zorundadır. Bu çalışma elbee kayıt dışı ve gü-
vencesiz olacaktır.
Isabel Ruiz ve Carlos Vargas-Silva (2013) ister zorunlu ol-
sun, ister gönüllü, dünya genelinde milyonlarca insanın eko-
nomik nedenlerle bir ülkeden başka bir ülkeye göç etmek zo-
runda kaldıkları saptamasını yaparlar. Aktardıklarına göre,
sadece 2010 yılında “Dünya genelinde 11 milyon mülteci ile 27
milyon yerinden edilmiş insan (Internally Displaced Person)
bulunmaktadır” (Ruiz & Vargas-Silva, 2013, s. 772). Bu rakam
2017 yılı itibari ile üçe katlanmış durumdadır ve hızla artış
göstermektedir. Öyle ki “yalnızca Avrupa 2015 yılında 1,5
milyon iltica başvurusu almıştır” (Dustmann, Fasani, Fraini,
Minale, & Schönberg, 2017, s. 499). Ekonomik nedenlerden
kaynaklanan göç dalgaları, zamanla gelişmiş batı kapitaliz-
mi ülkelerinde göçmen ve azınlık gruplarının oluşmasına yol
açtı. Bu sosyal grupların sosyal uyumu her zaman problemli
olagelmiştir:
133
Lucy Kirkwood Tiyatrosunda Prekarya ve Politik Eleştiri
Ekonomik ve sosyal değişim koşullarında, yeni gelen
gruplar yerel halkın koşulları için bir tehdit olarak algıla-
nabilir. Ekonomik yeniden yapılanma ve özelleştirme ve
deregülasyon politikalarının getirdiği sosyal kutuplaşma
azınlık haklarına çok az yer bırakmaktadır. Bu grupları,
sadece kendi marjinallikleri için değil aynı zamanda genel
yaşam standartlarındaki düşüş nedeniyle sosyal kriz için
günah keçilerine dönüştürmek her zaman daha kolay ol-
muştur. (Castles, 2011, s. 317)
Standing’in şablonuna göre prekaryalaşan bu göçmenler
birçok batı demokrasisinde, özellikle muhafazakâr politik
partiler tarafından, yaşanan sosyal ve ekonomik krizlerin se-
bepleri arasında gösterilmektedirler. Bununla bağlantılı ola-
rak oyuna bakıldığında, Saul’un Perchik’e göçmenleri hedef
alan bir nefret diliyle doğrudan hakaret etmeye başladığı
görülür. Birinci perdenin sonlarına doğru Saul, 2012 yılında
İngiltere’de gerçekleşmiş olduğunu beliriği bir saldırının fa-
illerini tanımlarken şu ifadeleri kullanır:
PERCHIK: Katledildiler? Kim tarafından?
SAUL: Senin gibi insanlar tarafından. Sırt çantalı ve aksan-
lı göçmenler. 2012 Stratford saldırılarında. Zemin!
Perchik’in eline bir süpürge tutuşturur. Perchik süpürmeye baş-
lar. (Kirkwood, 2016b, s. 35)
Ayrıca Saul bu sözlerinin hemen ardından, göçmenler için
‘bağnaz türbanlılar’ ifadesini kullanır. Saul’un ırkçı bir ka-
rakter olduğunu bizzat yaratıcısı dile getirmiştir ve bu sözler
sıradan bir ırkçının kullanabileceği sözlerdir. Ancak bu nef-
ret söyleminin sosyolojik ve politik altyapısına bakıldığında,
sıradan bir ırkçının gündelik söylemlerinden fazlası buluna-
bilir. Slavoj Žižek (2009), neoliberalizmin krizlerle ilerledi-
ğini ileri sürerek, ‘Kükreyen Doksanların’ hayali ekonomik
rahatlığının, Birleşik Devletlerin enerji alanındaki dev şirketi
Enron’un batmasıyla sembolleşen 2008 Krizi ile sonlanma-
sının kaçınılmaz olduğunu belirtmiştir. Žižek’e (2009) göre
134
Hakan Gültekin
krizin faturası hem ekonomik hem de sosyal açıdan ağır ol-
muştur. Şirketler hükümetler tarafından kurtarılmış, krizin
ekonomik yükü de sıradan vergi mükelleerine yansıtılmış-
tır. Krizle patlak veren işsizliğin suçlusu da, bulundukları
ülke yuraşlarından daha ucuza çalış(tırıl)an göçmen işçiler
olarak gösterilmiştir. Bu noktada, Guy Standing’in (2011)
‘prekaryanın şeytanlaştırılması’ saptaması Žižek’in açıklama-
larını destekler niteliktedir.
Standing (2011), ekonomik kriz dönemlerinde özellikle
sağ-muhafazakâr politik hareketlerin krizlerin gerçek neden-
lerini sorgulamak yerine, göçmen prekaryayı ülkeye dışarıdan
gelip yerli halkın işlerini çalmak ve işsizliğe neden olmakla
suçladıklarının altını çizer. Perchik’in burada maruz kaldığı
sözlü şiddetin altyapısında işte bu nefret yatar. Perchik’in
karşılaştığı ırkçılık, ekonomik temeli olan ve özellikle radikal
sağ hareketlerce tüm kötülüklerin doğal taşıyıcısı olduklarına
inanılan bir tür göçmenlik karşıtlığıdır.
İkinci perdede, artık prekarya kimliğinden emin olduğu-
muz Perchik, prekarya mensuplarının çokça karşılaştığı bir
hitap şekli ile tanışır:
PERCHIK: Tamam. Beni evlat mı edinmek istiyorsun?
SAUL: İğrençleşme. Hayır, benim başka bir planım var. Bu
öğlen, küçük Perchik, ticaret dünyasına adım atıyorsun –
ama bir ayakçı olarak değil… Bir mağaza yöneticisi olarak!
(Kirkwood, 2016b, s. 63)
Standing (2011) kitlelerin nasıl prekaryalaştığını açıklarken,
prekarya mensuplarının sanal bir mesleki çeşitlilik ve hare-
ketlilik ile karşı karşıya olduklarını belirtir. İşverenlerin, ge-
leneksel mesleklere ‘havalı’ ve mistik isimler takmak yoluyla
prekaryanın uğradığı emek sömürüsünü perdelemek istedik-
lerini ima eder. Bu isimlerle kastedilen amaç “statik ve ge-
leceksiz bir işe alınan kişiye abartılı unvanlar vermek ve işi-
nin güvencesiz yönlerini gizlemektir” (Standing, 2011, s. 17).
‘Medya dağıtım görevlisi (gazete dağıtıcısı)’, ‘geri dönüşüm
135
Lucy Kirkwood Tiyatrosunda Prekarya ve Politik Eleştiri
görevlisi (çöpçü)’ ve ‘hijyen danışmanı (tuvalet temizleyicisi)’
gibi basit işlere verilen abartılı unvanlardan örnekler verir.
Saul’un, aslında bir kasap çırağı olarak işe aldığı ve dükkân-
daki klasik işlere yardım etmesi beklenen Perchik’e verdiği
‘mağaza yöneticisi’ unvanı tam olarak bu unvan yoluyla pre-
karyanın olumsuzluklarını gizleme eğiliminin yansımasıdır.
Saul, neredeyse karın tokluğuna istihdam eiği Perchik için
bu abartılı unvanla bir tür yanılsama yaratmayı amaçlamak-
tadır. Çünkü özel bir amacı olmasa, Saul oyunun başından
beri etnik kimliği, ziksel görünümü veya aksanı ile dalga
geçtiği ve durmadan hakaret eiği bu göçmen prekaryaya
böyle pozitif bir unvan verme zahmetine girmezdi.
Not Safe For Work: Adı Üstünde Güvencesizlik
NSFW (Not Safe For Work) ilk kez 25 Ekim 2012 tarihin-
de Royal Court’un Jerwood Theatre Downstairs sahnesinde
gösterime girmiştir. “Feminizmini kuşanan ve çoğu zaman
komik” (Spencer, 2012) olan oyun İngiltere’de magazin ağır-
lıklı yayın yapan bir dergi etrafında gelişen olayları resmeder.
Charloe, Rupert, Sam, Aidan ve Miranda oyunun arka pla-
nında bulunan güvencesizlik sarmalında yaşamlarını sürdü-
ren karakterlerdir.
Oyun ‘Doghouse Magazine’ adlı derginin editörlük o-
sinde başlar. Charloe, Rupert ve Sam aynı sahnede beraber
görülürler. Derginin işleyişi ile ilgili bir mevzu hakkında
görüşme halindedirler. Bu üçlüye sonradan Aidan da ka-
tılır. Sahneler ilerledikçe bu dört karakter arasında dergi-
nin işleyişi hususunda bir hiyerarşi olduğu açıkça anlaşılır.
Hiyerarşinin tepesinde Aidan bulunur. O derginin editörü ve
osin genel koordinatörüdür. Sırasıyla Rupert, Charloe ve
Sam hiyerarşide yerlerini almışlardır.
Oyundaki sahnelerden ve Kirkwood’un yaptığı sah-
ne yönlendirmelerinden, bu karakterlerin her birinin Guy
136
Hakan Gültekin
Standing’in prekaryayı merkezine alan sınıf taksonomisine
yerleştirilebilecek işlerle meşgul oldukları saptaması yapıla-
bilir. Bu taksonomide göze çarpan unsurlardan olan ‘pros-
yen’ sınıfın NSFW’de açık bir temsili gözlenebilir. Standing
(2018), hiyerarşik olarak en başta bulunan dünyanın muaz-
zam zenginleri olarak tanımladığı ‘elitler’ ve ardından gelen
CEO’lar ordusu ‘maaşlılar’ sınıfından sonra da ‘prosyenler’
sınıfının geldiğini belirtir:
Maaşlıların yanında küçük bir grup olan prosyenler, ya-
zılım mühendisleri, borsa tüccarları, avukatlar ve bağım-
sız çalışan tıp uzmanları gibi serbest çalışan profesyonel-
lerden oluşur. Kendilerini heyecanla satarak yüksek gelir
elde ederler ancak aşırı fırsatçılık yoluyla erken tükenmiş-
lik ve ahlaki korozyon riskini alırlar. (s. 4)
Prosyenler, ulusal rmaların, çok uluslu şirketlerin veya
devasa ekonomik konsorsiyumların teknik kapasite ve uz-
manlık bilgisi gerektiren işlerini yapan kimselerdir. Göreceli
olarak, prekaryadan daha iyi ekonomik duruma sahiplerdir.
Ancak, prekaryanın merkezde olduğu sınıar şablonunda,
piramidin en üstünde bulunan elitler sınıfı dışında kalan ma-
aşlılar, prosyen, proletarya, prekarya, işsizler ve mülksüz-
ler sınıarının hepsinin güvencesizlik tehdidi ile yüz yüze
olduğu unutulmamalıdır. Standing (2018) özellikle “dolgun
maaşlı prosyenlerin her an prekaryalaşma durumu” (s. 5)
ile karşılaşabileceğini belirtir. Prosyen mensupları göreceli
olarak zenginleşme ve ekonomik standartlarını geliştirebil-
me eğilimindedirler ancak ayaklarının altındaki zemin kay-
gandır. Oyunda Aidan’ın bir prosyen olduğu açıkça gözle-
nebilir. Daha oyunun ilk anlarından itibaren Aidan yönetici
kimliği ile ön plana çıkar. Derginin yayın politikalarının ana
belirleyicisi konumundadır.
Söylemleri ve tutumları ile en baştan beri lider konumun-
dadır ve bu liderliği yalnızca ‘patron’ konumunda olmasın-
dan değil, uzmanlık bilgisinden de kaynaklanır. Oyundaki ilk
toplantıda bazı demograk göstergelere dayanarak, okuyucu
137
Lucy Kirkwood Tiyatrosunda Prekarya ve Politik Eleştiri
prollerini güncel tutmak ve tirajları arırmak adına belirle-
diği politikaları dikte eder. Örneğin, ulusal sosyal ölçeklendir-
me sisteminde C2DE kodlu sosyal grubun kendilerinde oldu-
ğu sonucunu katılımcılarla paylaşan Aidan, “odaklarını ge-
nişletip, ABC1 grubundan bir bölümü kapmayı” (Kirkwood,
2012, s. 8) salık verir. Aidan, özellikle oyunun başlarında, bir
prosyene uygun bir şekilde uzmanlık bilgisini ve emeğini
işverene kiralamış bir profesyonel izlenimi verir.
Charloe, derginin yayın politikaları doğrultusunda içe-
rik hazırlanması konusunda çalışan bir yayın ekibi üyesidir.
İlk perdenin ilerleyen bölümlerinde Charloe ile ilgili daha
ayrıntılı bilgiler ortaya çıkar. Aidan ile geçen bir diyalogda,
Charloe çalışma geçmişi ile ilgili bilgiler verir:
Londra’ya ilk geldiğimde tutuklanmadım. Buraya gel-
meden önce üç yıl ücretsiz işlerde çalıştım veya stajyerlik
yaptım ve inan bana bu boktan bir şeydi. Kölelik gibi bir
şeydi. Ve sonra, Trinny ve Susannah’nın bana hakaretle-
ri ile geçen üç ay yaşadım çünkü jilenin bile ne olduğunu
bilmiyordum… ve sonra buraya geldim, evet, bu benim
hayalim değil ama özgeçmişimde yer alıyor ve evet kiramı
ödeyebiliyorum. (Kirkwood, 2012, ss. 19-20)
Charloe’ın iş tecrübelerini aktaran konuşması adeta bir pre-
karya hayatının özeti gibidir. Konuşmada göze çarpan ilk
şeyler ‘ücretsiz iş’ ve ‘stajyerlik’ vurgularıdır. Guy Standing
(2011) son yıllarda stajyerleri gereğinden fazla çalıştırma
furyasının çalışma yaşamını çepeçevre sardığını vurgular.
Eskiden en azından kariyer basamakları olan çeşitli çıraklık
uygulamaları varken, günümüzde stajyerliğin bu kapsamda
yer almadığını belirtir. Teoride gelecek iş imkânları için bir
hazırlık olarak sunulan stajyerlik, pratikte işverenler tara-
fından ucuz emek kaynağı olarak görülür. Standing’e (2011)
göre “gençler, meşgul olma, beceri ve deneyim kazanma, ağ-
ları genişletme ve belki de tam zamanlı bir işe girme umu-
duyla bu ücretsiz veya çok düşük ücretli stajlar için hararetle
138
Hakan Gültekin
rekabet etmektedir” (s. 75). Charloe tam da Standing’in öne
sürdüğü gibi, ‘kirasını ödeyebildiği’ tam zamanlı bir işe ka-
vuşana kadar emek sömürücüsü bu stajyerlik benzeri işlerde
çalışmıştır. Belki stajyerlikten veya insanların ona hakaret ei-
ği işlerden kurtulmuştur ancak belirtmek gerekir ki Charloe
halen bir prekaryadır. Kirasını ödeyebildiği için kendini şans-
lı sayan Charloe’un emeğini kiralayarak elde eiği sosyal ve
ekonomik çıkarlar insanca bir yaşam için yeterli değildir.
Oyunun prekarya mensubu karakterlerinden bir diğe-
ri de Sam’dir. Sam, oyunun en genç karakteridir. Yirmi dört
yaşında olduğunu öğrendiğimiz ve dergi çalışanı olan Sam,
sırf bu özellikleri nedeniyle bile bir prekarya olmaya yakın
konumdadır. Guy Standing (2011) ‘kentli göçerler’ olarak ta-
nımladığı ve dünya genelinde sayılarının bir milyarı aşmış
olduğunu beliriği 15-25 yaş arası gençlerin prekaryalaşma-
sı üzerinde çokça analiz yapmıştır. Gençlerle ilgili Standing
tarafından yapılan en önemli çıkış A Precariat Charter: From
Denizens to Citizens (2014) adlı eserdeki ‘Prekarya Bildirgesine
Doğru’ adlı bölümde sıraladığı maddelerde gözlenebilir.
Standing tarafından hazırlanan ve prekaryanın acil ta-
leplerini dillendiren yirmi dokuz maddenin üçü doğrudan
gençlerle ilgilidir. İstihdam süreçleri ile ilgili olan 3. Madde,
‘Esnek Emeği Düzenleyin’ başlıklı 4. Madde ve öğrenci zo-
runlu giderleri ile ilgili olan 21. Madde gençleri merkezine
almış taleplerdir. Bu doğrudan talepleri vurgulayan madde-
lerin dışında kalan diğer maddelerin çoğunda da gençlere sa-
yısız referans vardır. Standing’in (2011) gençlerle ilgili yaptığı
en önemli tespit, gençlerin esnek çalışma uygulamalarından
en çok mağdur olan kesim olması durumudur. Genelde yal-
nızca çalışma süreleri ile ilgili bir kavram olduğu düşünülen
esnek çalışma, aslında “iş ve diğer gerçeklikleri dengeleme-
nin önemli bir yolu olarak tanımlanır” (Russell, O’Connell,
& McGinnity, 2009, s. 74). Başka bir deyişle, esnek çalışma o
anki koşullar ne gerektiriyorsa, emekçilerin o koşullarda ça-
lışma durumunda olması anlamındadır.
139
Lucy Kirkwood Tiyatrosunda Prekarya ve Politik Eleştiri
Bu bilgiler ışığında, Sam’in sınıfsal konumu incelendi-
ğinde, genç olması ve esnek çalışma koşullarında çalışma
yaşamına devam etmesi bakımından Sam’in bir prekarya
olduğu gerçeği ortaya çıkar. Dergide yalnızca gazetecilik
yaptıkları kesin olan Charloe ve Rupert’ın aksine, Sam’in
dergide tam olarak hangi işi yaptığı belli değildir. Sam’in iş
tanımları arasında dergi çalışanlarına Starbucks’dan getirdiği
“kahve kartonuyla hokkabazlık yapmak” (Kirkwood, 2012, s.
3), Dergi editörü Aidan odaya girer girmez “kahvesini hızlıca
getirmek” (Kirkwood, 2012, s. 6) ve elbee gazetecilik yap-
mak vardır. Yani, Sam dergide ‘ne iş olsa yapar’ durumda-
dır. Sam’in dergide maruz kaldığı istihdam şekli açıkça esnek
çalışmadır. O da diğer milyonlarca genç prekarya gibi, genç-
liğinin ve tecrübesizliğinin yaraığı kırılganlığı yüzünden,
emeğinin işveren tarafından sömürülmesi durumu ile karşı
karşıyadır.
Chimerica: Biraz Çin, Biraz Amerika, Biraz Prekarya
Chimerica ilk olarak 20 Mayıs 2013 tarihinde Londra’da
Almeida Theatre’da gösterime girmiştir. “2014 Olivier
Ödülleri ile Susan Smith Blackburn ödüllerinde en iyi yeni
oyun ödülünü alan” (Clement, 2018) Chimerica, 1989 yılında
Tiananmen Meydanı olaylarına tanık olan ve yirmi üç yıl
sonra en ünlü fotoğrafının konusunu bulmak için yola çıkan
Amerikalı bir foto muhabirinin hikâyesini merkezine alır.
Olay kurgusu dünyaca ünlü ‘Tank Man (Meçhul Asi)’ olarak
bilinen fotoğraf etrafında gelişir ancak Kirkwood’a (2016b)
göre karakterler kurgusaldır. Oyunun başlıca karakterleri,
her biri günümüz çalışan kesimlerinin temsilcileri olan foto
muhabiri Joe Schoeld, medya çalışanları Frank Hadley, Mel
Stamwyck, Tessa Kendrick ve Çinli karakterler Zhang Lin ile
Zhang Wei’dir.
140
Hakan Gültekin
Kavram olarak ‘Çimerika (Chimerica)’, isim babası ünlü
İngiliz tarihçi Niall Ferguson’ın (2008) “büyük birikimci ile
büyük müsrif arasındaki ortaklık” olarak adlandırdığı, Çin
ve Amerika arasındaki ortak çıkarlara dayalı ilişkileri ta-
nımlamaktadır. Kirkwood (2016b) bu kavramı Ferguson’ın
The Ascent of Money (2008) adlı kitabında okuduğuna de-
ğinir. Oyun genel olarak Çin’in neoliberal dönüşümünü ve
neoliberalleşme yoluyla kapitalizme adapte oluşunu, 1989
Tiananmen Meydanı Olayları ile bir şekilde ilişkisi olmuş bi-
reyler üzerinden ele alır.
Fotoğraf 3: Chimerica Almeida Tiyatrosunda - Tristram Kenton
Oyunda karakterlerin çalışma koşulları ve sınıfsal ko-
numları ile ilgili ifadeler daha oyunun başından itibaren göz-
lenmektedir. Örneğin, Joe iş arkadaşı Mel’e, yine medya sek-
töründen bir başka arkadaşları Greg’in ne durumda olduğu-
nu sorduğunda şu cevabı alır: “O, öldü” (Kirkwood, 2016b, s.
280). Greg, Somali’de 13 yaşında bir tetikçi tarafından vurul-
muş ve ölmüştür. Bu durum, daha oyunun başlarında, medya
çalışanlarının yalnızca sosyal ve ekonomik haklar açısından
değil, en temel insan hakkı olan, insanca ve barışçıl bir ortam-
da yaşama hakkından mahrum ve bu konularda güvencesiz
olduklarını hatırlatır.
141
Lucy Kirkwood Tiyatrosunda Prekarya ve Politik Eleştiri
Joe, dünyaca ünlü ‘Tank Man’ ismi verilmiş resmi çeken
kişidir. Ancak, Joe kendi çekmiş olduğu ve dünyaca ünlenen
resmindeki kişiyi tanımamaktadır. Esrarengiz ‘Tank Man’ o
güne kadar hiç ortaya çıkmamıştır ve Joe o esrarengiz adamı
aramaktadır. Arkadaşı Mel, Joe’ya yardım amaçlı gezerken
bir fabrikaya uğramış ve bu şekilde Çin fabrikalarındaki ça-
lışma koşulları gündeme gelmiştir. Oyunun yine başlarında,
yıllar sonra Tiananmen Meydanı’na geri dönmüş olan Joe,
dönemin tanığı Zhang Lin ile yaptığı araştırma için buluştu-
ğunda, prekaryanın ilk ve en açık izine rastlanır:
JOE (Yüzünü ekşitir): Fabrika kafeteryası yemeği.
ZHANG LIN: Doğru, seyahatin. İyi geçti mi?
JOE: Korkunçtu. Hiç o yerlerden birinde bulundun mu?
ZHANG LIN: Kardeşim bir fabrikada ustabaşı, hemen
Pekin dışında.
JOE: Mel o kadınlarla konuştu, ayda elli dolar kazanıyor-
lar, yerde uyuyup günde 15 saat çalışarak. (Kirkwood,
2016b, s. 285)
Alıntıdan açıkça anlaşılabileceği gibi fabrikadaki koşullar
sağlıklı ve insanca bir yaşam sunmaktan epey uzaktır. Bu
bağlamda Guy Standing’in prekarya ile ilgili çalışmalarına
dönülürse, Standing’in hemen her eserinde bir şekilde Çin
başta olmak üzere, küresel şirketlerin üretim merkezi hali-
ne gelmiş gelişmekte olan ekonomilere değindiği görülür.
Çünkü bu ekonomilerin işgücü pazarlarının özellikleri ile
Standing’in prekaryayı merkeze alan sınıf çalışmaları bir-
birleriyle ciddi oranda örtüşmektedir. Bir başka deyişle, bu
ekonomiler Standing’in yeni çalışma dinamiklerini gözlediği
laboratuvarlar olmuştur.
Standing, tehlikeli sınıf prekarya için bir bildirge niteli-
ğinde olan A Precariat Charter: From Denizens to Citizens (2014)
adlı kitabında, 11. Maddeden, 15. Maddeye kadar sınıf temel-
li göç politikaları konusunu işlerken bu ekonomileri analiz
etmiş, evrensel temel geliri işlediği 25. Maddede çözümler
142
Hakan Gültekin
sunmuştur. Standing (2017) ayrıca Çince “laodong (emek) ile
gongzuo (iş)” (s. 167) kavramları üzerinden Çin’deki prekar-
yayı da ayrıntılı incelemiştir. Standing’in incelemeleri sonu-
cunda gözlediği insanlık dışı çalışma koşulları ile Mel’in fab-
rikada edindiği tecrübeler birbiriyle örtüşmektedir.
Standing (2011) gelişmekte olan ekonomilerdeki ucuz
emeği tartıştığı bölüme Foxconn Şirketinde çalışan ve on iki
kez intihar girişiminde bulunmuş Çinli bir işçinin sözleriy-
le başlar: “Bizim gibi işçiler için – Çin’de nongmingong ola-
rak adlandırılan kırsal göçmen işçiler olan bizler için – ölüm
yaşadığımızı kanıtlayan tek şeydi” (s. 105). 1970’li yıllardan
itibaren, neoliberalleşme ile sermayenin serbest dolaşımı
amaçlanırken, gelişmekte olan ekonomilere de birtakım rol-
ler biçilmişti. Yaklaşık elli yıldır kendine has bir kapitalizm
yürüten Çin Halk Cumhuriyeti’nin rolü de çok uluslu şirket-
lerin üretim üssü olmaktı. Standing (2011) Çin, Bangladeş,
Kamboçya, Tayland ve Malezya’daki kapitalizmin üretim
üslerinden bilgiler ve örnekler paylaşırken “serbest bölge-
ler” (s. 105) vurgusu dikkat çeker. Bu bölgeler, Standing’in
tanımıyla, tam zamanlı bir proletaryadan ziyade, güvencesiz
işgücünün, yani prekaryanın merkezidirler. “Gelişmekte olan
ülkelerin endüstriyelleşme stratejileri gereği vergisiz üretim
merkezleri” (Amirahmadi & Wu, 1995, s. 828) olarak tanım-
lanan bu bölgeler, Standing’e göre vergisiz üretimin yanı sıra
prekarya da üretiyorlardı.
Bu bölgelere, kırsaldan ve başka ülkelerden ciddi bir göç
dalgası oluşmaktaydı. İnsan Hakları İzleme Örgütü 2010 rapo-
runa göre, göçmenler istismar ediliyor, sendikaya izin verilmi-
yor, işçilerin özgürce seyahat etmesi kısıtlanıyor, işçiler kolay-
ca işten atılabiliyor ve psikolojik şiddete, bazen de doğrudan
şiddete maruz kalabiliyorlardı. Standing, tüm bu verilere da-
yanarak bu serbest bölgeleri güvencesiz çalışmanın mabetleri
ilan eder. Oyunda, Mel’in ziyaret eiği fabrika ve gözlemleri
tam olarak bu çalışma koşullarının oyundaki yansımasıdır.
143
Lucy Kirkwood Tiyatrosunda Prekarya ve Politik Eleştiri
Kirkwood (2016b), oyunda Standing’in bu bölgelerdeki
prekarya yaşamlarından verdiği örneklerle örtüşür şekilde,
yerde uyumak zorunda olan ve insanüstü bir gayretle çalışan
emekçilerin durumunu oyununa monte eder. İkinci perde-
de de Joe ve Mel Tank Adam’ın arkasındaki gizemi aramaya
devam ederler. Çin’den dönmüş ve araştırmalarını Birleşik
Devletlerde sürdürmektedirler. Buraya yerleşmiş ve zama-
nında bir şekilde Tiananmen meydanındaki olaylarla ilişki-
si olmuş Çinli bireylerle iletişime geçmeye başlarlar. İletişim
kurdukları hemen her göçmen bireyin ekonomik durumu-
nun iyi olmadığı gözlenir. Araştırmaları uyarınca bir gün
bir striptiz kulübe giderler. İletişim kurmak istedikleri Mary
Chang adlı kadına ulaştıklarında, Mary, David Bowie’nin
“China Girl” adlı şarkısı eşliğinde sahnede dans etmektedir.
Joe ve Mel, aradıkları şeye yardımcı olacağını düşündük-
leri eski bir gazete ilanının peşindedirler ve tam bu esnada
Mary’nin eski bir gazeteci olduğu ortaya çıkar. Çin’de bir ga-
zeteci iken, Birleşik Devletlere göçtükten sonra bir striptizci
olan Mary’nin kimliği bu şekilde açığa çıkar.
Mary Chang bir göçmen olmasının yanı sıra bir kadındır.
‘Emeğin Kadınlaşması’ başlığı altında çalışmaları bulunan
Guy Standing (1999) küresel çapta kadın emeğinin bir artış
eğilimi gösterdiğini açıklar. Bu saptamaya göre, dünya gene-
linde kadınlar daha fazla pozisyon sahibi olurken öte yandan
kadınların esnek ve güvencesiz işlerde çalıştırılması da artış
göstermektedir. Özellikle hizmet sektöründe ve serbest böl-
gelerde kadın emeğinin artış göstermesi, Standing’in kadın
emeğinin prekaryalaşması konusundaki saptamasının daya-
nak noktasıdır. Yani, emek piyasasında kadın görünürlüğü
artsa da kadınların elde eiği gelir ve sosyal güvence oranları
artış göstermiyordu. Bazı araştırmalara dayanarak, Standing
(2011) güvencesiz işlerin çoğunda kadınların çalıştığını ileri
sürer. Örneğin, “2008 yılında Japon kadınların yarısı güven-
cesiz istihdam edilmişken, erkeklerde bu oran yüzde yirmi-
144
Hakan Gültekin
lerin altındadır. Güney Kore’de kadınların %57’si, erkeklerin
%35’i güvencesiz çalışmaktadır” (Standing, 2011, s. 60). Bu
oranlar Standing’in çıkarsamalarını destekler niteliktedir.
Kadınlar ve prekaryayı ele aldığı bölümde Standing
(2011), “ana akım analizler, prekaryanın belli bir kısmına, ço-
ğunluğu kadınlardan oluşan seks işçilerine yer vermez” (s.
63) savıyla kadın prekaryaların gözden kaçırılan bir yönüne
dikkat çeker. Dünyada birçok kadının o veya bu sebeple be-
denlerini satmak zorunda olduğunun altını çizer ve bu ka-
dınları da prekarya sınıfının içinde analiz eder. Mary Chang
oyunda bir seks işçisi olarak tasvir edilmez ancak bir striptiz
kulübünde bedenini bir şekilde kiralaması bakımından ben-
zer bir statüde ele alınabilir. Birleşik Devletlerde bir göçmen
ve vücudundan para kazanmak zorunda olan bir kadın ola-
rak tasvir edilen Mary, güvencesizlik sarmalına dolaşmış bir
prekarya olarak karşımıza çıkar. Ayrıca, ABD’ye göçmeden
önce Çin’de gazetecilik yaparken editör tarafından key ola-
rak işten çıkarıldığını da öğrendiğimiz Mary oyunda güven-
cesiz çalışmanın iki örneğini sergilemiş olur.
Sonuç
Lucy Kirkwood, Tinderbox adlı oyununda IMF ve Dünya
Bankası ajanlarının gizlice insan öldürdüğü, erotik görün-
tülerle bezeli politik propaganda lmlerinin normal karşı-
landığı ve Britanya adasının apokaliptik bir felakeen sonra
ciddi oranda sular altında kaldığı bir distopya yaratır. M. K.
Booker’a (2012) göre, “distopik toplumlar gerçeklikte zaten
var olan bir durumun aşağı yukarı örtülü biçimde yeniden
düzenlenmesidir” (s. 39). Bu açıdan bakıldığında, Kirkwood
gerçekliğin bükülmüş bir halini izleyicisine sunsa da toplum-
sal çelişkiler yerli yerinde durmaktadır. Oyundan öğrendiği-
mize göre, IMF kiralık katiller kullanmakta ancak bunu yine
egemen sınıar adına yapmaktadır. Apokaliptik felakeen
145
Lucy Kirkwood Tiyatrosunda Prekarya ve Politik Eleştiri
sonra oluşan korkunç sellerden ilk ve en büyük oranda etki-
lenenler evsizler olmuştur. İskoçya’dan İngiltere’ye kaçmış ve
Saul adında bir ırkçının dükkânına sığınmış olan Perchik de
gerçek hayaaki sınıfsal konumunu muhafaza eder. Perchik
toplumun emekçi kesimlerinin bir temsilcisi, Standing’in sınıf
taksonomisine göre de bir prekaryadır.
NSFW adlı oyununun ilham kaynağını anlatırken,
Kirkwood (2016b) kız kardeşinin bir iş başvurusu öncesi ha-
zırladığı altı sayfalık özgeçmişinin “tamamıyla ücretsiz staj-
larla dolu olduğunu” (s. 3) gördüğünü aktarır. Ücretsiz staj-
ların prekaryanın başının belası olduğu düşünüldüğünde, bu
oyunun daha ilham aşamasında prekaryadan nasibini aldı-
ğı söylenebilir. NSFW’de genç karakterler Charloe ve Sam
prekaryayı temsil ederler. Bu oyunda Standing’in taksono-
misinden bir başka örneğe de rastlanır. Oyunda bahsi geçen
derginin editörü konumunda olan Aidan, prosyen sınıfın
temsilcisi olarak yer alır. Belirli bir alanda ciddi manada pro-
fesyonelleşmiş, tecrübeli ve yetenekli emekçilerin tanımlan-
masında kullanılan prosyen sınıf oyunda varlığını bulur.
Kirkwood (2016b), Chimerica’yı yazdıktan üç yıl sonra bir
akşam, Donald Trump’ın taraftarlarını cinnet geçirircesine
Çin’e karşı kışkırığını gördüğünde, oyununun “değer kay-
betmekte olan imparatorluk ile kimliği ve bu durumla birlik-
te gelen kaygı ile çirkinliği” barındırdığını keşfeiğini söyler.
Bu anlamda, Chimerica bir düşüşün hikâyesidir denebilir.
Sınıfsız-sömürüsüz bir toplum idealinin 1989 Tiananmen
Meydanı olaylarıyla kan kaybetmesi veya özgür Amerika ide-
alinin medya çalışanlarının gündelik yaşamında kendini pek
de gösterememesi, oyunda işlenen düş kırklıklarına örnek
olabilir. Bu konuda Kirkwood (2016) “Chimerica’daki komü-
nist Çin hakkında yazdıktan sonra, aniden batı demokrasisi-
ne bakıp şunu düşünebilirsiniz: Bu daha mı iyi? Belki de bu
oyunun sonudur” demiştir.
146
Hakan Gültekin
Oyundaki önemli bir ‘düşüş’ hikâyesi de çalışma ve ya-
şam koşulları nedeniyle intihar etmek durumunda kalan
emekçilerinkidir. Sert zeminde uyuyup günde on beş saat
çalışmak zorunda olan Çinli fabrika işçileri ve aslında bir ga-
zeteci olmasına rağmen ABD’ye göçtükten sonra gece kulüp-
lerinde striptiz yaparak yaşamını nanse etmek zorunda olan
Mary Chang oyunda prekaryanın sesi olurlar.
Lucy Kirkwood (2017) The New York Times adlı gazeteye
verdiği röportajda “Umudunuzu yitirmeyin, protesto edin”
diyor. Kirkwood, The Children (2016a) adlı oyununda nük-
leer enerjinin iklim değişikliği üzerine olumsuz etkilerini,
Mosquitoes’da (2019) Brexit’i ve The Welkin (2020) adlı oyunda
da kadının toplumsal hayaaki yerine erkek egemen bakış
açısını eleştirel yöntemlerle işler. Birbirinden farklı politik ko-
nuları eleştirel bir gözle sahneye aktaran Kirkwood tiyatro-
sunda, konular çeşitlense de değişmeyen tek şey olaylara ve
olgulara emekçilerin perspektinden bakılmasıdır. Kirkwood
(2017), söyleşi ve röportajlarında bireyciliğin bir toplumun
geleceğinde yeri olamayacağını belirterek toplumcu bakış
açısını sık sık vurgulamıştır.
Bu açıdan bakıldığında, göçmen ve yabancı Perchik’in,
esnek çalışma mağdurları Charloe ve Sam’in, striptizci
Mary Chang’in veya Çinli ‘yarı-köle’ prekarya işçilerin sahne-
deki temsili, emekçi kesimlerin Kirkwood’un politik eleştiri-
sinin dinamik kaynaklarından biri olduğunun göstergesidir.
Kirkwood’un insan kaçakçılığı mağduru göçmen seks işçile-
rini işlediği oyunu It Felt Empty When the Heart Went at First
but It Is Alright Now (2009) adlı oyunu, Kirkwood’un emekçi
kesimleri sahneye taşırken, bu kesimlerin prekarya özellik-
lerini de vurguladığının bir başka örneğidir. Sonuç olarak,
Kirkwood emekçilerin perspektinden bakar ve bu perspek-
tif tarihsel olarak milenyum sonrası şekillenen dünya poli-
tik konjonktürüne göre şekillenmiştir. Emekçi kitleler hala
147
Lucy Kirkwood Tiyatrosunda Prekarya ve Politik Eleştiri
Marx’ın tasvir eiği şekilde dünyayı dönüştürme gücüne sa-
hiptir ancak çeşitlenmiş ve dağınık haldedirler ve bu tarihsel
durumlarıyla Kirkwood tiyatrosunda yerlerini bulurlar.
Kaynakça
Amirahmadi, H., & Wu, W. (1995). Export Processing Zones in Asia.
Asian Survey, 35(9), 828-849.
Booker, M. K. (2012). Ütopya, Distopya, Toplumsal Eleştiri (O.
Tecimen, Çev.). Notos Öykü Edebiyat Dergisi, 36, 35-46.
Castles, S. (2011). Migration, Crisis, and the Global Labour Market.
Globalizations, 8(3), 311-324.
Clement, O. (29 Ocak 2018). Lucy Kirkwood’s Chimerica Greenlit
for TV Series. Playbill. hps://www.playbill.com/article/
lucy-kirkwoods-chimerica-greenlit-for-tv-series
Collins-Hughes, L. (22 Aralık 2017). Don’t Despair, Protest:
Playwright Lucy Kirkwood Sees No Other Choice. The New
York Times. hps://www.nytimes.com/2017/12/22/theater/lu-
cy-kirkwood-the-children-manhaan-theater-club.html
Dustmann, C., Fasani, F., Fraini, T., Minale, L., & Schönberg, U.
(2017). On the Economics and Politics of Refugee Migration.
Economic Policy, 32(91), 497-550.
Ferguson, N. (2008). The Ascent of Money: A Financial History of the
World. Penguin Press.
Ferguson, N. (16 Kasım 2008). U.S.-China Cooperation Is Critical
to Global Economic Health. The Washington Post. hps://www.
washingtonpost.com/wp-dyn/content/article/2008/11/16/
AR2008111601736.html.
Frase, P. (2013). The Precariat: A Class or a Condition?. New Labor
Forum, 22(2), 11-14. doi:10.1177/1095796013482888
Harvey, D. (2007). A Brief History of Neoliberalism. Oxford: OUP.
Jørgensen, M. B. (2016). Precariat–What It Is and Isn’t–Towards
an Understanding of What It Does. Critical Sociology, 42(7-8),
959-974.
Kirkwood, L. (2012). NSFW. Nick Hern Books.
148
Hakan Gültekin
Kirkwood, L. (2016a). The Children. Nick Hern Books, Limited.
Kirkwood, L. (2016b). Plays: One. Nick Hern Books.
Kirkwood, L. (2019). Mosquitoes. Dramatists Play Service.
Kirkwood, L. (2020). The Welkin. Nick Hern Books.
Kirkwood, L., & Break, C. (2009). It Felt Empty When the Heart Went
at First but It Is Alright Now. Nick Hern Books.
Kutlu, D. (2016). Prekarya ve “Prekarya Bildirgesi” Üzerine Bir
Kaç Soru, Gözlem ve Görüş. D. Kutlu (Der.), Toplumsal Yardım
Alanlar: Emek, Geçim, Siyaset ve Toplumsal Cinsiyet içinde (ss.
1860-1880). İstanbul: İletişim Yayınları.
Lawson, M. (14 Kasım 2016). Chimerica Playwright Lucy Kirkwood:
‘The Whole of Democracy Looks Fragile and Farcical’. The
Guardian. hps://www.theguardian.com/stage/2016/nov/14/
lucy-kirkwood-the-children-royal-court-theatre-chimerica
Marx, K. (2004). Capital: A Critique of Political Economy. Penguin
Books Limited.
Organization for Economic Co-operation and Development [OECD].
(2010). International Migration Outlook 2010. OECD. hps://
www.oecd.org/els/mig/internationalmigrationoutlook2010.
htm
Özuğurlu, M. (2008). Anadolu’da Küresel Fabrikanın Doğuşu: Yeni
İşçilik Örüntülerinin Sosyolojisi (Vol. 46). Kalkedon Yayınları.
Ruiz, I., & Vargas-Silva, C. (2013). The Economics of Forced
Migration. The Journal of Development Studies, 49(6), 772-784.
Russell, H., O’Connell, P. J., & McGinnity, F. (2009). The Impact of
Flexible Working Arrangements on Work–Life Conict and
Work Pressure in Ireland. Gender, Work & Organization, 16(1),
73-97.
Spencer, C. (1 Kasım 2012). NSFW, Royal Court, Review. The
Telegraph. hps://www.telegraph.co.uk/culture/theatre/theat-
re-reviews/9648662/NSFW-Royal-Court-review.html
Standing, G. (1999). Global Feminization Through Flexible Labor: A
Theme Revisited. World Development, 27(3), 583-602.
Standing, G. (2011). The Precariat: The New Dangerous Class.
Bloomsbury Publishing.
149
Lucy Kirkwood Tiyatrosunda Prekarya ve Politik Eleştiri
Standing, G. (2013). Dening the Precariat: A Class in the Making.
Eurozine. hps://www.eurozine.com/dening-the-precariat/
Standing, G. (2014). A Precariat Charter: From Denizens to Citizens.
Bloomsbury Publishing.
Standing, G. (2014). Understanding the Precariat Through Labour
and Work. Development and Change, 45(5), 963-980.
Standing, G. (2017). The Precariat in China: A Comment on
Conceptual Confusion. Rural China, 14(1), 165-170.
Standing, G. (2018). The Precariat: Today’s Transformative Class?.
Development, 61(1-4), 115-121.
Steger, M. B., & Roy, R. K. (2010). Neoliberalism: A Very Short
Introduction. Oxford: OUP.
Vatansever, A. (2013). Prekarya Geceleri: 21. Yüzyıl Dünyasında
Geleceği Olmayan Beyaz Yakalıların Rüyası. LAÜ Sosyal Bilimler
Dergisi, 4(2), 1-20.
Wright, E. O. (2005). Approaches to Class Analysis. Cambridge
University Press.
Wright, E. O. (2016). Is the Precariat a Class. Global Labour Journal,
7(2), 123-135.
Žižek, S. (2009). First As Tragedy, Then As Farce. Verso.