PreprintPDF Available

TÜRKİYE'DE ASGARİ ÜCRET UYGULAMASI, EMEKLİ VE AKADEMİSYEN MAAŞLARI VE ÜLKE GENELİNDE "ÇOKLU ASGARİ AYLIK SİSTEMİ"NE GEÇİŞ GEREKSİNİMİ

Authors:
Preprints and early-stage research may not have been peer reviewed yet.

Abstract

“Asgari ücret”, bir işçinin bir ay boyunca tam zamanlı çalışması karşılığında alabileceği ve işçinin gıda, konut, giyim, sağlık, ulaşım ve kültür gibi zorunlu ihtiyaçlarını günün fiyatları üzerinden asgari düzeyde karşılamasına yetecek “en düşük” (minimum) düzeydeki ücret tutarıdır. Çoğu ülkede genç ve dolayısıyla deneyimsiz/vasıfsız işçilerin işgücü piyasasına girişlerinin desteklenmesi (yani özünde istihdam ve gelir dağılımında adalet) kaygılarıyla oluşturulan asgari ücret sistemi, asgari ücretle çalışanların gelirlerinde enflasyon nedeniyle yaşanan muhtemel aşınmalar ve/veya genel üretkenlik artışları gibi sebeplerle bu ücretlerin yılda bir veya birkaç kez güncellenmesini gerektirir. Türkiye’de uygulanmakta olan asgari ücret sistemi son yıllarda, asgari ücret düzeyinin üstünde gelir elde eden çalışanların ve emeklilerin gelirlerinin de zaman içinde nominal ve/veya reel olarak asgari ücret düzeyine doğru azaldığı, adeta çalışanlar ve emekliler aleyhine işleyen, hatta “kullanılan” bir sisteme dönüşmüştür. Bu çalışmada, son yıllarda aylık gelirleri asgari ücret düzeyine doğru inmekte olan veya altında seyreden iki kesim (akademisyenler ve emekliler) örnek olarak dikkate alınarak bu sorunun boyutları incelenmekte ve çözüm için politika önerileri geliştirilmeye çalışılmaktadır. Çalışmada öncelikle, Türkiye’deki yüksek öğretim sektöründe çok uzun onyıllardır uygulanan düşük maaş politikalarının çeşitli olumsuz sonuçları ele alınmakta ve bu sorunla ilgili bir çözüm önerisi olarak, en kısa sürede, kamu (ve dolayısıyla vakıf) üniversitelerinde, mevcut asgari ücretten daha yüksek bir akademik asgari maaş skalası uygulamasına geçilmesi önerilmektedir. Ülke genelinde ise, asgari ücret sisteminin mevcut işleyiş biçiminin zararlarını minimize etmek amacıyla, mevcut “tek ve genel asgari ücret” uygulaması terk edilerek geniş katılımlı ve şeffaf bir hazırlık sürecinin sonunda tasarlanacak, çalışanların vasıflarına/niteliklerine, becerilerine, deneyimlerine ve/veya yaşlarına göre değişen çoklu bir asgari ücret ve maaş sistemine geçilmesi gerektiği vurgulanmaktadır. Çoklu asgari aylık uygulaması, aslında akademik maaşlar ile emekli maaşlarının çeşitli kriterlere göre asgari aylık düzeylerinin saptanıp güncellenmesini de kapsayan oldukça geniş bir sistem olacağı için, tasarlanıp hayata geçirilmesi uzun vakit alacak, ama uygulamaya koyulması Türkiye’de artık kesinlikle zorunlu hale gelen bir sistemdir.
Temmuz 2024
TÜRKİYE’DE ASGARİ ÜCRET
UYGULAMASI, EMEKLİ VE
AKADEMİSYEN MAAŞLARI VE
ÜLKE GENELİNDE “ÇOKLU
ASGARİ AYLIK SİSTEMİ”NE
GEÇİŞ GEREKSİNİMİ
Prof. Dr. Aykut Kibritçioğlu
Türk-Alman Üniversitesi
İİBF İktisat Bölümü
34820 Beykoz, İstanbul, Türkiye
kibritcioglu@tau.edu.tr
Sayı: WP202401
1
Türkiye’de Asgari Ücret Uygulaması,
Emekli ve Akademisyen Maaşları ve
Ülke Genelinde “Çoklu Asgari Aylık Sistemi”ne
Geçiş Gereksinimi
Prof. Dr. Aykut Kibritçioğlu
Türk-Alman Üniversitesi
İİBF İktisat Bölümü
34820 Beykoz, İstanbul, Türkiye
kibritcioglu@tau.edu.tr
Özet
Asgari ücret, bir işçinin bir ay boyunca tam zamanlı çalışması karşılığında alabileceği ve işçinin gıda, konut,
giyim, sağlık, ulaşım ve kültür gibi zorunlu ihtiyaçlarını günün fiyatları üzerinden asgari düzeyde
karşılamasına yetecek en düşük” (minimum) düzeydeki ücret tutarıdır. Çoğu ülkede genç ve dolayısıyla
deneyimsiz/vasıfsız işçilerin işgücü piyasasına girişlerinin desteklenmesi (yani özünde istihdam ve gelir
dağılımında adalet) kaygılarıyla oluşturulan asgari ücret sistemi, asgari ücretle çalışanların gelirlerinde
enflasyon nedeniyle yaşanan muhtemel aşınmalar ve/veya genel üretkenlik artışları gibi sebeplerle bu
ücretlerin yılda bir veya birk kez güncellenmesini gerektirir. Türkiye’de uygulanmakta olan asgari ücret
sistemi son yıllarda, asgari ücret düzeyinin üstünde gelir elde eden çalışanların ve emeklilerin gelirlerinin de
zaman içinde nominal ve/veya reel olarak asgari ücret düzeyine doğru azaldığı, adeta çalışanlar ve emekliler
aleyhine işleyen, hatta “kullanılanbir sisteme dönüşmüştür. Bu çalışmada, son yıllarda aylık gelirleri asgari
ücret düzeyine doğru inmekte olan veya altında seyreden iki kesim (akademisyenler ve emekliler) örnek
olarak dikkate alınarak bu sorunun boyutları incelenmekte ve çözüm için politika önerileri geliştirilmeye
çalışılmaktadır. Çalışmada öncelikle, Türkiye’deki yüksek öğretim sektöründe çok uzun onyıllardır uygulanan
düşük maaş politikalarının çeşitli olumsuz sonuçları ele alınmakta ve bu sorunla ilgili bir çözüm önerisi
olarak, en kısa sürede, kamu (ve dolayısıyla vakıf) üniversitelerinde, mevcut asgari ücretten daha yüksek bir
akademik asgari maaş skala uygulamasına geçilmesi önerilmektedir. Ülke genelinde ise, asgari ücret
sisteminin mevcut işleyiş biçiminin zararlarını minimize etmek amacıyla, mevcut “tek ve genel asgari ücret”
uygulaması terk edilerek geniş katılımlı ve şeffaf bir hazırlık sürecinin sonunda tasarlanacak, çalışanların
vasıflarına/niteliklerine, becerilerine, deneyimlerine ve/veya yaşlarına göre değişen çoklu bir asgari ücret ve
maaş sistemine geçilmesi gerektiği vurgulanmaktadır. Çoklu asgari aylık uygulaması, aslında akademik
maaşlar ile emekli maaşların çeşitli kriterlere göre asgari aylık düzeylerinin saptanıp güncellenmesini de
kapsayan oldukça geniş bir sistem olacağı için, tasarlanıp hayata geçirilmesi uzun vakit alacak, ama
uygulamaya koyulması Türkiyede artık kesinlikle zorunlu hale gelen bir sistemdir.
Anahtar Sözcükler: Türkiye ekonomisi, işgücü piyasası, enflasyon, gelir, bölüşüm, asgari ücret,
akademisyen maaşları, yüksek öğretim, emekli maaşları, genel refah, sosyal güvenlik ve
çoklu asgari aylık sistemi.
JEL Konu Kodları: E24, D31, E31, E64, J26 ve J31.
İstanbul, 01.07.2024
2
1. Türkiye’de Kamu Üniversitelerindeki Maaşlar Hakkında Bazı Temel Eğilim ve Gözlemler
Türkiye’deki üniversitelerde akademik personele ödenen maaşların gerek yurtiçindeki diğer sektör veya
meslek gruplarına göre, gerekse yurtdışındaki üniversitelerde akademik personele ödenen maaşlara göre
yetersiz olduğu ve çok uzun onyıllardır uygulanmakta olan bu “düşük akademik maaş politikasının” çok
çeşitli olumsuz sonuçlarının olduğu, sık sık dile getirilmekte ve tartışılmaktadır.1 Bu değerlendirme ve
eleştirilere göre, düşük akademik maaşlar örneğin bir yandan üniversitelerde genç ve gelecek vaat eden
öğretim elemanı bulunmasını güçleştirmekte, diğer yandan da (son yıllarda ülkede giderek kötüleşen
ekonomik, siyasi, toplumsal ve kurumsal ortamın da etkisiyle) akademik personel ve yeni üniversite
mezunları arasında yurtdışına göçü daha çekici hale getirmektedir. Dolayısıyla, özellikle kamu
üniversitelerinde gelecekteki öğretim ve araştırmacı kadrolarını besleyecek araştırma görevlileri havuzu
giderek kurumakta, küçülmektedir.
Türkiye’deki üniversitelerde öğretim üyeliğine (Dr. Öğr. Üyesi, Doç. Dr. ve Prof. Dr.) hazırlık/geçiş için en
geniş ön kaynak veya aşama, araştırma görevliliğidir. Araştırma görevlileri, yüksek lisans ve/veya doktora
yaparken aynı zamanda bir üniversitedeki eğitim-öğretim ve araştırma süreçlerinde öğretim üyelerine
destek sağlayan önemli bir öğretim yardımcısı kategorisidir. ağıdaki Şekil 1’de, Türkiye’deki kamu
üniversitelerinde çalışmakta olan en düşük ve en yüksek akademik ünvanlı öğretim elemanlarını temsilen
(sırasıyla) araştırma görevlileri ile profesörlerin nominal maaşlarının yaşanan enflasyondan arındırılmış
(reelleştirilmiş) aylık seyri (1982-2024) Temmuz 1982 = 1.0 bazlı birer endeks olarak gösterilmiştir.2 Şekil
2’de ise, aynı iki akademik grubun TL cinsinden aylık nominal maaşlarının ABD dolarına dönüştürülmüş seyri
yer almaktadır.
Aşağıdaki Şekil 1’e göre, 1985-1992 döneminde özellikle profesör, kısmen de araştırma görevlisi
maaşlarında ciddi ve sürekli reel artışlar gerçekleşmiştir. Aynı dönemdeki paralel bir olumlu gelişme de,
Şekil 2’deki dolar cinsinden maaşlarda gözlemlenmektedir. Şekil 1’e göre, 1992’den 2020 sonlarına dek
dört, hatta beş kez ciddi (ama kısa süreli veya genelde tek seferlik) reel artışlar yaşandığı anlaşılmaktadır.
2002-2016 dönemi ile 2017-2021 dönemleri ise, iki grup için de reel maaşların uzun aylar boyunca adeta
“yerinde saydığı” iki dönemi oluşturmaktadır. Yine Şekil 1’e göre, incelenen dönemin sonundaki 2022-2024
yılları, araştırma görevlilerinin ve profesörlerin reel maaşlarında ciddi artışlar yaşanan bir dönem gibi
gözükmektedir.
Akademisyenler; maaşlarını Türk lirası olarak almakla birlikte, özellikle yurtdışında yayınlanan akademik
çalışmaları izleyip onlara çoğu kez fizikî (kitap) olarak ulaşmak ve yurtiçi akademik etkinliklerin yanı sıra
yurtdışındaki akademik etkinliklere de (konferanslar, kongreler, atölye çalışmaları ve seminerler gibi) bizzat
katılmak zorunda olduklarından, Türk lirasının yabancı ulusal paralar karşısındaki değer kayıplarından en çok
etkilenen kesimlerin başında gelmektedir. Bu çalışmada incelenen iki akademik grubun dolar cinsinden
maaşlarının seyrinin yer aldığı Şekil 2’ye göre, 1992 sonrasındaki en ciddi ve uzun süreli maaş artış dönemi,
2001-2007 yılları arasındaki dönemdir. Ancak, profesör maaşlarının ayda 2000 (hatta kısmen 2500) doların,
araştırma görevlisi maaşlarının ise 1000 doların üstüne çıktığı bu dönemin ardından, her iki grubun, özellikle
de profesörlerin dolar cinsinden maaşlarında, dönemin olumsuz makroekonomik gelişmelerinin bir sonucu
olarak özellikle 2012-2022 yıllarında çok ciddi gerilemeler yaşanmış, bunun sonucunda profesörlerin
maaşları ayda (yaklaşık) 1000 dolara, araştırma görevlilerinin maaşları ise (yaklaşık) 600 dolara dek
düşmüştür. 2023-2024 yıllarında (özellikle 2023 yılı bahar aylarındaki genel seçimleri takiben, özellikle 2018
yılı güz aylarından itibaren uygulanan hatalı makroekonomi politikalarından vazgeçilmesiyle) yaşanan dolar
1 Örn. bkz. Karahanoğulları ve Zengin (2013), Ardıç (2023), Ortaş (2023) ve EuroNews (2023).
2 Böylelikle, bu çalışmada, profesörlük öncesindeki ilk iki aşamadaki öğretim üyelerinin (yani doktor öğretim
üyelerinin ve doçentlerin) ve araştırma görevlileri dışındaki diğer üç öğretim yardımcısı grubunun (okutmanlar,
uzmanlar ve öğretim görevlilerinin) maaş gelişmeleri çalışmayı sadeleştirmek amacıyla değerlendirme dışında
bırakılmıştır.
3
cinsinden maaş artışları sonucunda, söz konusu iki akademik grubun maaşları sırasıyla 2300 ve 1400 ABD
doları/ay’ın üstüne çıkabilmiştir.
Şekil 1
Kaynak: Karahanoğulları ve Zengin (2013), günlük seçilmiş gazete haberleri ve TÜİK; yazarın hesaplamaları.
Şekil 1 ve 2’de sergilenen maaş gelişmeleri bir bütün olarak dikkate alındığında, akademisyenlerin
maaşlarında (hem reel hem de özellikle dolar olarak), kalıcı ve düzenli iyileşmeler sağlanamadığı
anlaşılmaktadır. 2023-2024 yıllarındaki iyileşmelerin ise, aslında daha önceki dönemlerde (2008-2021)
meydana gelen (özellikle dolar bazındaki) büyük refah kayıplarını telafi etmeye yarayabildiği söylenebilir. Bu
bakımdan, Türk lirasının yurtiçi ve yurt dışındaki değer kayıpları dikkate alınarak yapılan bu giriş düzeyindeki
sade analizin, özellikle Türkiye’de geçerli olan asgari ücret düzeyleri ve Türk-İş tarafından hesaplanıp
yayınlanan dört kişilik bir temsilî ailenin yoksulluk ve açlık sınırı verileri de dikkate alınarak derinleştirilmesi
yararlı olacaktır.
0
5
10
15
20
25
30
35
40
45
50
55
60
65
70
1982.01
1983.02
1984.03
1985.04
1986.05
1987.06
1988.07
1989.08
1990.09
1991.10
1992.11
1993.12
1995.01
1996.02
1997.03
1998.04
1999.05
2000.06
2001.07
2002.08
2003.09
2004.10
2005.11
2006.12
2008.01
2009.02
2010.03
2011.04
2012.05
2013.06
2014.07
2015.08
2016.09
2017.10
2018.11
2019.12
2021.01
2022.02
2023.03
2024.04
Reel Profesör ve
Araştırma
Görevlisi Maaşları Endeksleri
(Temmuz 1982 = 1.0, 1982-2024)
Reel Profesör Maaşı Endeksi Reel Araştırma Görevlisi Maaşı Endeksi
4
Şekil 2
Kaynak: Karahanoğulları ve Zengin (2013), günlük seçilmiş gazete haberleri, TÜİK ve TCMB; yazarın
hesaplamaları.
0
200
400
600
800
1000
1200
1400
1600
1800
2000
2200
2400
2600
2800
1982.01
1983.02
1984.03
1985.04
1986.05
1987.06
1988.07
1989.08
1990.09
1991.10
1992.11
1993.12
1995.01
1996.02
1997.03
1998.04
1999.05
2000.06
2001.07
2002.08
2003.09
2004.10
2005.11
2006.12
2008.01
2009.02
2010.03
2011.04
2012.05
2013.06
2014.07
2015.08
2016.09
2017.10
2018.11
2019.12
2021.01
2022.02
2023.03
2024.04
ABD Doları Cinsinden Profesör ve
Araştırma
Görevlisi Maaşları
($/ay, 1982-2024)
Profesör Maaşı ($/ay) Araştırma Görevlisi Maaşı ($/ay)
5
2. Türkiye’deki Akademisyenlerin Geçim Koşullarının Göreli Gelişimi
Asgari ücret, bir işçinin bir ay boyunca tam zamanlı çalışması karşılığında alabileceği ve işçinin gıda, konut,
giyim, sağlık, ulaşım ve kültür gibi zorunlu ihtiyaçlarını günün fiyatları üzerinden asgari düzeyde
karşılamasına yetecek en düşük(minimum) düzeydeki ücret tutarıdır. Bu tutar Türkiye’de sonuç olarak
Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı tarafından belirlenir ve genelde düzenli aralıklarla (genellikle her yılın
Ocak (ve Temmuz) aylarından itibaren geçerli olacak biçimde) güncellenir. Asgari ücretin belirlenmesinde
son 12 (veya 6 aydaki) enflasyon oranı, işçilerin üretkenlik artışları, işverenlerin ekonomik durumu ve
beklentileri ve genel ekonomik koşullar gibi çeşitli faktörler dikkate alın(malıd)ır.
Asgari ücret, özünde işçilerin asgari yaşam standartlarını korumalarını sağlamak, adil ücret dağılımını teşvik
etmek ve çalışma koşullarını iyileştirmek amacıyla oluşturulmuş bir düzenlemedir. Ancak, Türkiye’deki
uygulamada, asgari ücret zenlemeleri genelde geçmiş altı aydaki genel fiyat düzeyi artışlarının
(enflasyonun) yol açtığı satınalma gücü erimesinin gecikmiştelafisinden öteye geçmez, yani çoğu kez son
altı (veya 12) aydaki enflasyon oranından daha yüksek bir oranda asgari ücret artışı yapılarak işçiler
açısından reel bir refah artışı sağlanmaz. Zaman zaman özellikle Temmuz aylarında yapılmayan asgari ücret
zamları, çalışanların yüksek/yükselen enflasyon nedeniyle uğradıkları gelir kayıplarını daha da yükseltir. Söz
konusu nominal ve reel asgari ücret değişmeleri 1974-2024 dönemi için aşağıdaki Şekil 3’te gösterilmiştir.
Şekil 3’te, Türkiye’de enflasyonun göreli olarak düşük seyrettiği 2004-2018 döneminin ardından, 2018’den
2023 bahar aylarına dek uygulanan hatalı para politikasının bir sonucu olarak enflasyonun özellikle 2020
yılından itibaren yeniden hızlanmasıyla nominal asgari ücretlerde ciddi artış zorunluluğunun oluştuğu dikkat
çekmektedir. Örneğin Temmuz 2023’ten sonra reel asgari ücrette meydana gelen gerilemeler, bu konudaki
aciliyeti açıkça göstermektedir.
Şekil 3
Kaynak: CSBB ve TÜİK; yazarın hesaplamaları.
-60
-40
-20
0
20
40
60
80
100
120
140
160
180
200
220
240
260
280
300
1974.07
1975.07
1976.07
1977.07
1978.07
1979.07
1980.07
1981.07
1982.07
1983.07
1984.07
1985.07
1986.07
1987.07
1988.07
1989.07
1990.07
1991.07
1992.07
1993.07
1994.07
1995.07
1996.07
1997.07
1998.07
1999.07
2000.07
2001.07
2002.07
2003.07
2004.07
2005.07
2006.07
2007.07
2008.07
2009.07
2010.07
2011.07
2012.07
2013.07
2014.07
2015.07
2016.07
2017.07
2018.07
2019.07
2020.07
2021.07
2022.07
2023.07
2024.07
Türkiye'de Nominal ve Reel Aylık Asgari Ücretlerdeki Onikişer Aylık Artışlar (%)
Nominal Net Asgari Ücretteki Yıllık Artış Reel Net Asgari Ücretteki Yıllık Artış
6
Şekil 4
Kaynak: CSBB ve Türk-İş; yazarın hesaplamaları.
Şekil 4’te, Türkiye’deki net asgari ücretin, Türk-İş tarafından dört kişilik bir aile için hesaplanmakta olan
yoksulluk ve açlık sınırlarına oranları Aralık 1987 Mayıs 2024 dönemi için gösterilmiştir. Buna göre, asgari
ücret, 2016-2024 itibariyle, yoksulluk sınırının ancak %30’unu karşılayabilecek düzeye yükselebilmiştir.3 Öte
yandan, asgari ücret, 2024 itibariyle, dört kişilik bir ailenin en temel ihtiyaçları (gıda harcamaları gibi)
dikkate alınarak hesaplanan açlık sınırı gelirini karşılamaya güçlükle yetmektedir. Dahası, SGK verilerine göre
EuroNews (2021)’te yapılan bir hesaba göre, Türkiye’de asgari ücretle çalışan sigortalıların oranı 2001-2020
yılları arasında %35 ile %55 arasında seyretmiştir. Bu kadar yüksek bir yüzde paya sahip çalışanların asgari
ücretli olması ve dahası pek çok sektörde çalışanların (reel) ücret veya maaşlarının da zaman içinde asgari
ücret düzeyine doğru inmekte/düşürülmekte oluşu, sorunun boyutlarını veya ciddiyetini göstermektedir.
Bu çalışmanın ilk ana konusunu oluşturması bakımından Türkiye’de kamu üniversitelerinde çalışan profesör
ve araştırma görevlilerinin maaşlarının asgari ücrete, açlık sınırına ve yoksulluk sınırına oranları sırasıyla
Şekil 5, 6 ve 7’de gösterilmiştir.
Şekil 5’teki iki eğrinin Temmuz 1982’den bu yana seyri, profesör ve araştırma görevlisi maaşlarının, özellikle
1991’den sonra giderek asgari ücret düzeyine doğru yaklaşmakta olduğunu açık biçimde göstermektedir.
Şekil 6’daki gelişmelere göre, profesör ve araştırma görevlisi maaşlarının Aralık 1987’den bu yana açlık
sınırından düzenli ve kalıcı biçimde uzaklaşamadığı anlaşılmaktadır. Şekil 7’den de, araştırma revlisi
maaşlarının 1987’den bu yana hiçbir zaman yoksulluk sınırının üzerine çıkamadığını, profesör maaşlarının
ise yoksulluk sınırı gelirinin ciddi sayılamayacak ölçüde biraz üstünde seyrettiği görülmektedir.
3 Başka bir deyişle, dört kişilik bir ailenin yoksul sayılmayacağı bir geliri elde edebilmesi için ailede üçten fazla kişinin
çalışması gerekmektedir.
7
Bu gözlemlere göre, söz konusu üç şekil (Şekil 5, 6 ve 7) bir arada ele alındığında, kamu üniversitelerinde
öğretim elemanı olmak ne giriş düzeyinde (araştırma görevliliği) ne de uzun vadede (profesörlüğe ulaşılması
açısından) gençler için cazip bir meslekî alan olarak gözükmektedir. Bir toplumun görece en yüksek
derecede öğrenim görmüş olan ve ileri derecede bilimsel araştırma yapan insanlarının öğretim ve araştırma
elemanı olarak çalıştığı üniversitelerdeki maaşlarının göreli olarak bu denli düşük olması ve işin kötüsü
zaman içinde giderek (tıpkı diğer toplum kesimleri açısından olduğu gibi) daha da çok geçim sıkıntısı
yaşamakta oluşları, gelecekte ülke ekonomisinin diğer alanlarında çalışacak olan üniversite mezunları
yetiştirecek ve gerekli teknolojik gelişmelerin üretilmesine ciddi katkılarda bulunabilecek olan bu insanları
yıpratmakta ve üniversite öğretim elemanlığının gelecekteki kaynaklarını ciddi biçimde kurutmaktadır.
Şekil 5
Kaynak: Karahanoğulları ve Zengin (2013), günlük seçilmiş gazete haberleri, TÜİK, CSBB; yazarın
hesaplamaları.
0
1
2
3
4
5
6
7
8
9
10
11
12
13
14
15
16
17
18
19
20
1982.01
1983.02
1984.03
1985.04
1986.05
1987.06
1988.07
1989.08
1990.09
1991.10
1992.11
1993.12
1995.01
1996.02
1997.03
1998.04
1999.05
2000.06
2001.07
2002.08
2003.09
2004.10
2005.11
2006.12
2008.01
2009.02
2010.03
2011.04
2012.05
2013.06
2014.07
2015.08
2016.09
2017.10
2018.11
2019.12
2021.01
2022.02
2023.03
2024.04
Profesör ve
Araştırma
Görevlisi Maaşlarının Asgari Ücrete Oranı
(%, 1982-2024)
Profesör Maaşı / Asgari Ücret Arş. Gör. Maaşı / Asgari Ücret
8
Şekil 6
Kaynak: Karahanoğulları ve Zengin (2013), günlük seçilmiş gazete haberleri, TÜİK ve Türk-İş; yazarın
hesaplamaları.
Şekil 7
Kaynak: Karahanoğulları ve Zengin (2013), günlük seçilmiş gazete haberleri, TÜİK ve Türk-İş; yazarın
hesaplamaları.
0,0
0,5
1,0
1,5
2,0
2,5
3,0
3,5
4,0
4,5
5,0
5,5
6,0
6,5
1987.12
1988.12
1989.12
1990.12
1991.12
1992.12
1993.12
1994.12
1995.12
1996.12
1997.12
1998.12
1999.12
2000.12
2001.12
2002.12
2003.12
2004.12
2005.12
2006.12
2007.12
2008.12
2009.12
2010.12
2011.12
2012.12
2013.12
2014.12
2015.12
2016.12
2017.12
2018.12
2019.12
2020.12
2021.12
2022.12
2023.12
2024.12
Profesör ve
Araştırma
Görevlisi Maaşlarının Açlık Sınırına Ora
(kat, 1987-2024)
Profesör Maaşı / Açlık Sınırı Arş. Gör. Maaşı / Açlık Sınırı
0,0
0,2
0,4
0,6
0,8
1,0
1,2
1,4
1,6
1,8
2,0
2,2
1987.12
1988.12
1989.12
1990.12
1991.12
1992.12
1993.12
1994.12
1995.12
1996.12
1997.12
1998.12
1999.12
2000.12
2001.12
2002.12
2003.12
2004.12
2005.12
2006.12
2007.12
2008.12
2009.12
2010.12
2011.12
2012.12
2013.12
2014.12
2015.12
2016.12
2017.12
2018.12
2019.12
2020.12
2021.12
2022.12
2023.12
2024.12
Profesör ve Araştırma Görevlisi Maaşlarının Yoksulluk Sınırına Oranı
(kat, 1987-2024)
Profesör Maaşı / Yoksulluk Sınırı Arş. Gör. Maaşı / Yoksulluk Sınırı
9
3. Kamu Üniversitelerindeki Profesör ve Araştırma Görevlisi Maaşlarının Göreli Seyri
Türkiye’deki kamu üniversitelerinde çalışmayı giderek daha az cazip hale getirmekte olan düşük maaş
politikalarının yanı sıra, bu maaş politikasıyla ilgili başka bir güncel eğilim daha bu olumsuz gelişmeyi
pekiştirmektedir. Mesleğe giriş düzeyindeki (araştırma görevlileri) ve en ileri düzeydeki (profesörler)
akademik personelin maaşları arasındaki göreli ilişki dikkate alındığında, 2001’den ve özellikle de 2018’den
bu yana meydana gelen bu dikkat çekici gelişme Şekil 8’de gösterilmiştir.
Şekil 8’e göre, 1982-2024 yıllarını kapsayan dönem boyunca, Temmuz 1982 Temmuz 1987 ve Ocak 1995
Eylül 2009 dönemleri hariç araştırma görevlilerinin maaşları profesörlerin maaşlarına yasla çok daha fazla
artırıldığından, araştırma görevlisi maaşlarının profesör maaşlarına oranı 2024 yılı itibariyle % 64’e dek
ulaşmıştır. Ancak, araştırma görevlisi maaşlarının hızlı artması (tek başına dikkate alındığında) aslında
“akademisyenliğe girişi” teşvik edici olması gerekirken, profesör maaşlarının olması gerekenden (nominal
olarak) genelde daha az yükseltilmiş olması nedeniyle, bu net gelişme, aslında araştırma görevlileri
açısından gelecekteki ulaşabilecekleri “en yüksek maaşı” (profesör maaşını) ve terfi amacıyla daha çabuk,
daha çok ve daha kaliteli akademik çalışma yapmayı cazip olmaktan hızla çıkartmaktadır.4 Bu sırada, doktor
öğretim üyeleri ve doçent doktorların aldıkları maaşların araştırma görevlileri ile profesörlerin maaşları
arasına sıkışanmaaşları, öğretim elemanlarının maaş skalasındaki hatalı yapılandırmayı ve zamları daha
da büyük bir sorun haline getirmektedir.
Şekil 8
Kaynak: Karahanoğulları ve Zengin (2013), günlük seçilmiş gazete haberleri ve TÜİK; yazarın hesaplamaları.
4 Öte yandan, yeni üniversite mezunlarının bir üniversitede alacakları araştırma görevlisi maaşı ile yüksek öğretim
sektörü dışındaki sektörlerde alabilecekleri aylık maaşların da araştırılıp karşılaştırılması, bu konu hakkında yeni ve
ek içgörüler sağlayabilir. Benzer şekilde, ek karşılaştırma gereken başka bir konu da, profesörlerin aldığı maaş ile,
mezun olan öğrencilerinin işe ilk girişte aldıkları ortalama maaşlar r.
0
5
10
15
20
25
30
35
40
45
50
55
60
65
1982.01
1983.02
1984.03
1985.04
1986.05
1987.06
1988.07
1989.08
1990.09
1991.10
1992.11
1993.12
1995.01
1996.02
1997.03
1998.04
1999.05
2000.06
2001.07
2002.08
2003.09
2004.10
2005.11
2006.12
2008.01
2009.02
2010.03
2011.04
2012.05
2013.06
2014.07
2015.08
2016.09
2017.10
2018.11
2019.12
2021.01
2022.02
2023.03
2024.04
Araştırma Görevlisi Maaşlarının Profesör Maaşlarına Oranı
(%, 1982-2024)
10
4. Emekli Maaşları
Türkiye’de SGK emeklilerinin maaşları 2000’den bu yana asgari ücret, açlık sınırı ve yoksulluk sınırına göre
çok ciddi kötüleşmeler göstermektedir. Çalışanların maaşlarının seyri de maalesef bundan daha iyi değildir.
Bu konuda kapsamlı ve ciddi değişiklikler yapılmadan ne çalışanlar ne de emekliler maddi bir rahatlama
yaşayabileceklerdir.
Aşağıda, emekli maaşlarıyla ilgili olarak hazırladığım dört grafiği göreceksiniz. Bu grafikler aslında emekli
maaşlarına (SGK 4a, 4b, 4c) niçin acilen ve “yeterince” yüksek zamlar yapılması gerektiğini çok açık biçimde
göstermektedir. Türkiye’de işçi ve memur emeklilerinin maaşlarına acilen (ilk altı aylık enflasyon oranını
aşan oranda) ciddi zamlar yapılmalıdır. Çünkü:
(1) Emeklilerin büyük bir bölümünün maaşları (nominal net) asgari ücretin altındadır (Şekil 9). Üstünde
olanların maaşları ise 2000’den bu yana hızla asgari ücret düzeyine doğru azalmaktadır.
(2) Emeklilerin büyük bir bölümünün maaşları Türk-İş’in (dört kişilik bir aile için) hesapladığı açlık sınırının
altındadır (Şekil 10). Üstünde olanların maaşları ise 2000’den bu yana ya açlık sınırına doğru azalmakta ya
da hâlâ 2000 düzeyinin altındadır.
(3) Emeklilerin neredeyse tamamının maaşları Türk-İş’in (dört kişilik bir aile için) hesapladığı yoksulluk
sınırının yarısının (yüzde ellisinin) bile tümüyle altındadır (Şekil 11).
Şekil 9
Kaynak: SGK ve CSBB; yazarın hesaplamaları.
0
1
2
3
4
5
6
7
8
9
10
11
12
13
14
15
16
2000.1
2000.2
2001.1
2001.2
2002.1
2002.2
2003.1
2003.2
2004.1
2004.2
2005.1
2005.2
2006.1
2006.2
2007.1
2007.2
2008.1
2008.2
2009.1
2009.2
2010.1
2010.2
2011.1
2011.2
2012.1
2012.2
2013.1
2013.2
2014.1
2014.2
2015.1
2015.2
2016.1
2016.2
2017.1
2017.2
2018.1
2018.2
2019.1
2019.2
2020.1
2020.2
2021.1
2021.2
2022.1
2022.2
2023.1
2023.2
2024.1
2024.2
SGK Emekli Aylıklarının Nominal Net Asgari Ücrete Oranı
(2000-2024, Ocak ve Temmuz ayları itibariyle)
Azami 4c Emekli Aylığı
Asgari 4c Emekli Aylığı
4b Emekli Aylığı (1479, Basamak 24)
4b Emekli Aylığı (1479, Basamak 1)
Azami 4a Emekli Aylığı
Asgari 4a Emekli Aylığı
4b Emekli Aylığı (2926, Basamak 24)
4b Emekli Aylığı (2926, Basamak 1)
Emekli Aylığı = Asgari Ücret
11
Şekil 10
Kaynak: SGK ve Türk-İş; yazarın hesaplamaları.
Bu koşullarda, 24 yılı aşkın süredir durumları giderek kötüleşmekte olan emeklilerin durumunu bir veya iki
seferde, olması gerektiği kadar yükseklikte bir veya iki zamla (örneğin Temmuz 2024’te ve/veya Ocak
2025’te) iyileştirebilmek elbette mümkün değildir. Hele ülkede 2018 sonrasında başlayan ve hâlâ sürmekte
olan yüksek enflasyon hem çalışanların hem de emeklilerin gelirlerinde çok ciddi ınmalar/kayıplar
yaratıyor ve onların reel maaşlarının 24 yıldır büyük ölçüde “yerinde saymasına” sebep oluyorken (Şekil 12).
Ancak, yine de, bir an önce, emekliklerin maaşlarında mümkün olan en kısa sürede onların durumlarını
düzeltecek bir plan hazırlanıp bu müdahale takvimi kamuoyuna inandırıcı bir açıklama ile tanıtılarak hayata
geçirilmek zorunda. İşçi ve memur emeklilerinin maaşlarındaki artışların ölçüsü ise, örneğin, onların emekli
maaşlarını mümkün olan en kısa sürede en azından yoksulluk sınırının üstüne çıkartmak olmalıdır.
Ama varsayalım ki, eğer Temmuz 2024’te (veya daha sonra yıl sonuna dek) Türkiye’de emekli maaşlarına (ve
asgari ücrete) hiç zam yapılmazsa, emekliler (ve asgari ücretle çalışanlar) önümüzdeki altı ayda (Temmuz-
Aralık 2024) tahminen ne kadar reel gelir kaybına uğrayabilirler?
0
1
2
3
4
5
6
7
8
2000.1
2000.2
2001.1
2001.2
2002.1
2002.2
2003.1
2003.2
2004.1
2004.2
2005.1
2005.2
2006.1
2006.2
2007.1
2007.2
2008.1
2008.2
2009.1
2009.2
2010.1
2010.2
2011.1
2011.2
2012.1
2012.2
2013.1
2013.2
2014.1
2014.2
2015.1
2015.2
2016.1
2016.2
2017.1
2017.2
2018.1
2018.2
2019.1
2019.2
2020.1
2020.2
2021.1
2021.2
2022.1
2022.2
2023.1
2023.2
2024.1
2024.2
SGK Emekli Aylıklarının Türk-İş Açlık Sınırına Oranı
(2000-2024, Ocak ve Temmuz ayları itibariyle)
Azami 4c Emekli Aylığı
Asgari 4c Emekli Aylığı
4b Emekli Aylığı (1479, Basamak 24)
4b Emekli Aylığı (1479, Basamak 1)
Azami 4a Emekli Aylığı
Asgari 4a Emekli Aylığı
4b Emekli Aylığı (2926, Basamak 24)
4b Emekli Aylığı (2926, Basamak 1)
Emekli Aylığı = Açlık Sınırı
12
Şekil 11
Kaynak: SGK ve Türk-İş; yazarın hesaplamaları.
Önce emeklilerin maaşlarındaki muhtemel reel erimeye bakalım. Emekli maaşlarına Temmuz-Aralık 2024’te
varsayalım ki hiç (son altı aylık enflasyon oranında bile) zam yapılmayıp TCMB’nin %38’lik 2024 (yıl sonu)
enflasyon tahmini tutarsa, her bir emekli maaşı grubundakilerin uğrayacağı reel kayıplar tahminen, Şekil
12’nin sağ tarafındaki kesikli çizgilerle gösterilen düşüşler kadar olacaktır. Temmuz-Aralık 2024 döneminde
oluşacak bu reel gelir kayıpları, emeklilerin Temmuz 2022 Ocak 2024 döneminde elde ettikleri reel gelir
artışını tümüyle silip eritecek boyutlarda olacaktır.
0,0
0,5
1,0
1,5
2,0
2,5
3,0
2000.1
2000.2
2001.1
2001.2
2002.1
2002.2
2003.1
2003.2
2004.1
2004.2
2005.1
2005.2
2006.1
2006.2
2007.1
2007.2
2008.1
2008.2
2009.1
2009.2
2010.1
2010.2
2011.1
2011.2
2012.1
2012.2
2013.1
2013.2
2014.1
2014.2
2015.1
2015.2
2016.1
2016.2
2017.1
2017.2
2018.1
2018.2
2019.1
2019.2
2020.1
2020.2
2021.1
2021.2
2022.1
2022.2
2023.1
2023.2
2024.1
2024.2
SGK Emekli Aylıklarının Türk-İş Yoksulluk Sınırına Oranı
(2000-2024, Ocak ve Temmuz ayları itibariyle)
Azami 4c Emekli Aylığı
Asgari 4c Emekli Aylığı
4b Emekli Aylığı (1479, Basamak 24)
4b Emekli Aylığı (1479, Basamak 1)
Azami 4a Emekli Aylığı
Asgari 4a Emekli Aylığı
4b Emekli Aylığı (2926, Basamak 24)
4b Emekli Aylığı (2926, Basamak 1)
Emekli Aylığı = Yoksulluk Sınırı
13
Şekil 12
Kaynak: SGK ve TÜİK; yazarın hesaplamaları.
Asgari ücret güncellemesine gelince. 2024’ün son altı ayında asgari ücrete hiç zam yapılmayıp5 TCMB’nin
%38’lik 2024 (yıl sonu) enflasyon tahmini tutarsa, asgari ücretle çalışanların 2024’ün son altı ayında
uğrayacağı reel gelir kaybı tahminen, aşağıdaki grafikteki kırmızı çizgiyle gösterilen düşüş kadar olacaktır
(Şekil 13).
5 Temmuz 2024’te (memur ve) emekli maaşlarına fiilen ne kadar zam yapılacağı, Temmuz ayının ilk haftasında
Haziran 2024’ün enflasyon oranı da belli olunca netleşecek. Asgari ücretlere ise zam yapılmayacağı zaten ilan edildi.
Bu konudaki güncel medya haberlerini örneğin Bloomberg HT (2024) ve Ekonomim (2024)’ten okuyabilir veya
dinleyebilirsiniz.
0
5
10
15
20
25
30
35
40
45
50
55
2000.1
2000.2
2001.1
2001.2
2002.1
2002.2
2003.1
2003.2
2004.1
2004.2
2005.1
2005.2
2006.1
2006.2
2007.1
2007.2
2008.1
2008.2
2009.1
2009.2
2010.1
2010.2
2011.1
2011.2
2012.1
2012.2
2013.1
2013.2
2014.1
2014.2
2015.1
2015.2
2016.1
2016.2
2017.1
2017.2
2018.1
2018.2
2019.1
2019.2
2020.1
2020.2
2021.1
2021.2
2022.1
2022.2
2023.1
2023.2
2024.1
2024.2
SGK Emekli Aylıklarının TÜFE ile Reeleştirilmiş Seyri
(2000-2024, Ocak ve Temmuz ayları itibariyle)
Azami 4c Emekli Aylığı
Asgari 4c Emekli Aylığı
4b Emekli Aylığı (1479, Basamak 24)
4b Emekli Aylığı (1479, Basamak 1)
Azami 4a Emekli Aylığı
Asgari 4a Emekli Aylığı
4b Emekli Aylığı (2926, Basamak 24)
4b Emekli Aylığı (2926, Basamak 1)
Açıklama: Temmuz-Aralık 2024 dönemindeki
kesikli çizgiler, Temmuz 2024'te emekli
aylıklarına zam yapılmaması durumunda ve
TCMB'nin %38'lik yıl sonu enflasyon tahmini
tutacak olursa oluşacak reel aylık kayıplarını
göstermektedir.
14
Şekil 13
Kaynak: CSBB ve TÜİK; yazarın hesaplamaları.
Şekil 14
Kaynak: CSBB ve TÜİK; yazarın hesaplamaları.
30
40
50
60
70
80
90
100
110
120
130
140
150
160
170
180
190
200
210
220
230
240
250
260
270
280
290
300
310
320
330
340
350
360
370
1974.07
1975.07
1976.07
1977.07
1978.07
1979.07
1980.07
1981.07
1982.07
1983.07
1984.07
1985.07
1986.07
1987.07
1988.07
1989.07
1990.07
1991.07
1992.07
1993.07
1994.07
1995.07
1996.07
1997.07
1998.07
1999.07
2000.07
2001.07
2002.07
2003.07
2004.07
2005.07
2006.07
2007.07
2008.07
2009.07
2010.07
2011.07
2012.07
2013.07
2014.07
2015.07
2016.07
2017.07
2018.07
2019.07
2020.07
2021.07
2022.07
2023.07
2024.07
Türkiye'de Reel Asgari Ücretler (Ocak 2003=100, Temmuz 1974 -Haziran 2024)
0
5
10
15
20
25
30
35
40
45
50
55
60
65
70
75
80
85
90
95
2002.11
2003.05
2003.11
2004.05
2004.11
2005.05
2005.11
2006.05
2006.11
2007.05
2007.11
2008.05
2008.11
2009.05
2009.11
2010.05
2010.11
2011.05
2011.11
2012.05
2012.11
2013.05
2013.11
2014.05
2014.11
2015.05
2015.11
2016.05
2016.11
2017.05
2017.11
2018.05
2018.11
2019.05
2019.11
2020.05
2020.11
2021.05
2021.11
2022.05
2022.11
2023.05
2023.11
2024.05
2024.11
2025.05
Asgari Ücret Endeksleri
(Kasım 2002 = 1.0, Kasım 2002 -Aralık 2024)
Nominal Net Asgari Ücret Endeksi Reel Net Asgari Ücret Endeksi
93,2
4,2 3,3
15
Söz konusu reel gelir kaybı, Şekil 14’te daha farklı bir karşılaştırma yardımıyla gösterilmiştir. Türkiye’de
nominal net asgari ücretler Ocak 2024’te Kasım 2002’ye göre 93.2 kat artmıştır. Ama bu nominal artışın reel
artış cinsinden karşılığı sadece 4.2 katlık bir artıştır. 2024 yılının Temmuz ayında asgari ücrete yeniden zam
yapılmayacak olmasının anlamı, yılın geri kalan yarısında TCMB’nin (iyimser) enflasyon tahminin tutması
durumunda reel asgari ücret endeksinin 4.2’den 3.3’e inecek olması, yani asgari gelirle çalışanların
gelirlerinde en az % 22.7 kadarlık bir kayıp yaşanacak olmasıdır. Bu ciddi gelir kaybı da, asgari ücretle
çalışanların reel gelirlerini Nisan 2023’teki düzeyine kadar geriletecek demektir.
Son olarak, belirtmek gerekir ki, 2024 yılı sonunda gerçekleşecek enflasyon TCMB’nin %38’lik yıl sonu
enflasyon tahmininden daha yüksek olduğu ölçüde, emeklilerin ve asgari ücretle çalışanların uğrayacakları
reel gelir kayıpları da maalesef o ölçüde yüksek olacak demektir.
Burada kritik nokta kanımca şudur. Temmuz 2024’te yapılacak memur ve emekli maaşı zamları geçmişte
(Aralık 2023 Haziran 2024) gerçekleşen genel fiyat artışları nedeniyle fiilen gerçekleşmiş olan gelir
kayıplarının telafisine yönelik olacaktır. 31 Aralık 2024’e geldiğimizde ise Temmuz’da yapılan zamlara
rağmen fiilen gerçekleşen enflasyon Temmuz’daki zamları çok büyük ihtimalle aşacağı için, Türkiye’deki
maaşlı veya ücretli çalışan veya emekli kesim 1 Ocak 2025 itibariyle aslında önümüzdeki altı aylık süre
boyunca net olarak yeniden reel gelir kaybına uğramış olacaktır. Ülke ekonomisindeki enflasyonun
sorumlusu olmayan bu kesimlerin sürekli olarak reel anlamda kayba uğramakta oldukları ve kayıplarının da
hep gecikmeli ve yetersiz düzeyde telafi edildiği mevcut maaş/ücret sistemi er geç yeniden düzenlenip artık
Türkiye’de daha adil bir maaş ve ücret güncelleme mekanizması oluşturulmak zorundadır. Çünkü bir
ülkedeki ekonomik faaliyetlerin ve hükümetin ekonomi politikalarının nihai hedefi, o ülkede yaygın ve genel
bir refah artışı sağlanması olmalıdır, enflasyonun yol açtığı reel gelir kayıplarını (kısmen) gidermekle
yetinmek değil.
5. Sonuç Değerlendirmesi ve Politika Önerileri
Bu çalışmada özetlenen sorunların çözümü için biri Türkiye genelindeki “asgari ücret” sisteminin hatalı
işleyişini düzeltmeye, diğeri ise kamu ve vakıf üniversitelerindeki öğretim elemanı maaşlarının skalasının
gözden geçirilip düzeltilmesine yönelik iki somut politika önerisi akla gelmektedir: (1) titiz ve geniş katılımlı
bir hazırlıkla tasarlanacak adil ve “çoklu bir asgari ücret ve maaş sistemi”ne geçilmesi ve (2) üniversitelerde
acilen akademik unvanlara göre “asgari akademik maaş” uygulaması sistemi kurulması. Her iki sistemde de,
belirlenecek asgari ücret veya maaşlar yılda en az iki kez güncellenmelidir. Bu politika önerilerini biraz
açmak ve gerekçelendirmek faydalı olacaktır.
DeSilver (2021)’nin dünyada asgari ücretin hangi esaslara göre belirlenip değiştirildiğine ilişkin yaptığı
ayrıntılı araştırma ve karşılaştırmaya göre, 197 ülkenin 173’ünde ülkedeki yetişkin özel sektör çalışanlarının
tamamını veya çoğunu kapsayan bir tür genel olarak uygulanabilir asgari ücret sistemi mevcuttur. Aşağıdaki
Şekil 15te, dünyadaki 197 ülkede asgari ücretin belirlenme yöntemi farklılıkları özetlenmiştir. Buna göre,
aralarında Türkiye’nin de bulunduğu en az 115 ülkede, merkezi hükümet (veya çalışma bakanı gibi bir
yetkili), asgari ücretleri düzenleme, emir veya kararname yoluyla, genellikle de bazı yetki veren kanunlara
uygun olarak belirlemektedir. Bu 115 ülkenin yaklaşık dörtte üçünde, hükümet eyleminin yalnızca işçi ve
işveren örgütlerinin belirsiz istişarelerden yapılandırılmış asgari ücret kurulları veya komisyonlarının
resmi tavsiyelerine kadar girdilerinden sonra gelmesi beklenmektedir (DeSilver, 2021). Asgari ücret
komisyonları genellikle işçi ve işveren temsilcilerinden oluşmakta ve bunlara sıklıkla hükümet yetkilileri de
katılmaktadır, ki bu durumda bunlara "üçlü" (tripartite) denir ve bazen de bağımsız ekonomi uzmanları veya
sivil toplum temsilcileri (üçlü artı”/tripartite-plus) bulunur. En az 15 ülkede, bu tür organların, üzerinde
uzlaşmaya varmaları halinde asgari ücreti belirleme yetkisine sahip oldukları anlaşılmaktadır.
16
Şekil 15
Ülkeler Asgari Ücreti Nasıl Belirliyor
Kaynak: DeSilver (2021).
Aralarında ABD’nin de bulunduğu 17 ülke, asgari ücreti kanunla (statute) belirlemektedir ve bu da asgari
ücretin güncellenmesini diğer sistemlerdekine göre daha zor hale getirebilmektedir. Avustralya, Brezilya,
Hindistan, Irak, Pakistan, Rusya ve Amerika Birleşik Devletleri’nde asgari ücretler hem ulusal hem de yerel
düzeyde belirlenebilmektedir. DeSilver (2021)’ın ayrıntılı karşılaştırma ve değerlendirmelerine göre, hiçbir
ülke bir diğeriyle tam olarak aynı asgari ücret sistemine sahip değildir ve çoğu, kolay sınıflandırmayı
zorlaştıran özellik kombinasyonlarına sahiptir. 173 ülkenin 90 tanesinde çoklu asgari ücret sistemi”,
83’ünde ise geniş çapta uygulanabilir tek bir ulusal asgari ücret oranı sistemi mevcuttur. Asgari ücretler, 90
ülkenin 38’inde sektöre/endüstriye, 18’inde mesleğe/beceriye/yaşa, 10’unda bölgeye, ikisinde ise milliyete
özgü olarak belirlenmekte, kalan 22 ülkede ise karma bir sistem uygulanmaktadır (DeSilver, 2021).
Okumakta olduğunuz bu çalışmadaki hesaplamalara göre, Türkiye’deki akademisyen maaşlarının asgari
ücret ile Türk-İş açlık ve yoksulluk sınırlarına oranları özellikle 2016’dan 2023’e doğru genelde önemli ölçüde
azalmıştır. Ortalama memur maaşlarının asgari ücrete ve aynı iki geçinme göstergesine oranlarında da
2014’ten sonra ciddi gerilemeler yaşandığı hesaplanmaktadır (örn. bkz. Yılmaz ve Karataş, 2023; Aslan,
2023). Son olarak, SGK (2024)’ün emekli maaşları ile yapılacak benzer oranlamalar da, yukarıdaki Şekil 9, 10
ve 11’de de görüldüğü gibi, aynı dönemde emeklilerin durumunda ciddi bir kötüleşmeye işaret etmektedir.
Asgari ücretle çalışan işçilerin toplam sigortalı çalışanlar içindeki payının %34 ile %55 arasında seyrettiği
(2001-2020) Türkiye’de çalışan memurların, akademisyenlerin ve işçi ve memur emeklilerinin aldıkları
aylıkların zaman içinde asgari ücret düzeyine doğru düşmekte oluşu ve geniş kesimlerin yoksulluk, hatta
açlık sınırının altında yaşam zorunda kalışları, ülkedeki asgari ücret sisteminin köklü bir reforma tabi
tutulması gerektiğini göstermektedir. Bu amaçla, Türkiye için, bir an önce sadece işçiler için tek bir asgari
17
ücret belirlenmesi sistemi terk edilerek, işçiler ve memurlar ile onların emeklileri için birbiriyle uyumlu ve
tutarlı, kapsamlı bir asgari ücret ve maaş belirleme sisteminin oluşturulması için geniş katılımlı hazırlıklara
başlanması gerektiği anlaşılmaktadır. Bu yeni sistem hazırlanırken, çalışanların ücret ve maaşlarının özellikle
meslek, deneyim, yaş, vasıf/nitelik ve/veya becerilerine göre farklı (özetle çoklu) bir asgari ücret ve maaş
belirlenmesi sisteminin tasarlanması gerektiği açıktır. Dahası, farklı aylık asgari aylıklarla ilgili periyodik
asgari gelir güncelleme kriterlerinin de iktidardaki hükümetin ve/veya işveren sendikalarının keyfi veya tek
yanlı (düşük) asgari aylık gelir belirlemelerine izin vermeyecek ve aynı alanı için farklı özelliklerdeki
çalışanlar arasındaki dengeleri bozmayacak, yani objektif ve adil bir biçimde tasarlanmasının gerekeceği de
ortadadır.
Örnek olarak, çalışanların vasıflarına göre farklı asgari ücretler belirlenecek olursa, şu şekilde bir üçlü veya
dörtlü vasıf/nitelik tanımlamasına başvurulması gerekebilir: (1) Vasıfsız (unskilled) İşgücü: Vasıfsız bir çalışan
(işçi veya memur), mesleki çevreye aşinalık gerekli olmasına rağmen çok az deneyim gerektiren veya hiç
bağımsız muhakeme veya önceki deneyim gerektirmeyen basit görevlerin yerine getirilmesini içeren
operasyonlar yapan kişi olarak tanımlanabilir. Bu nedenle bu kategorideki bir çalışanın işi, fiziksel çabaya ek
olarak çeşitli eşya veya mallara aşina olmayı gerektirebilir. (2) Yarı-Vasıflı (semi-skilled) İşgücü: Yarı vasıflı bir
çalışan, genel olarak tanımlanmış rutin nitelikte işler yapan kişi olarak kabul edilebilir. Burada asıl gereklilik,
muhakeme veya beceri değil, kendisine verilen görevlerin uygun şekilde yerine getirilmesi veya nispeten dar
bir ve önemli kararların başkaları tarafından alındığı durumlardır. Bu nedenle çalışan işi, sınırlı
kapsamdaki rutin operasyonların performansıyla sınırlıdır. (3) Nitelikli/Vasıflı (skilled) İşgücü: Vasıflı bir
çalışan, verimli bir şekilde çalışabilen, önemli ölçüde bağımsız muhakeme uygulayabilen ve görevlerini
sorumlulukla yerine getirebilen kişi olacaktır. Çalıştığı ticaret, zanaat veya endüstri hakkında kapsamlı ve
kapsamlı bilgiye sahip olmalıdır. Bu bilgi notunun konusu kapsamında, örneğin, Türkiye’deki üniversitelerde
çalışan araştırma görevlileri bu kategoride kabul edilebilir. (4) Yüksek Nitelikli/Vasıflı (high-skilled) İşgücü:
Yüksek vasıflı bir çalışan, verimli bir şekilde çalışma yeteneğine sahip olan ve nitelikli/vasıflı çalışanların
çalışmalarını verimli bir şekilde denetleyen kişidir. Üniversitelerde çalışan öğretim üyeleri (Dr. Öğr. Üyesi,
Doç. Dr. ve Prof. Dr.) ile yüksek-teknoloji alanında çalışan araştırmacılar bu kategoride kabul edilebilir.
Türkiye genelinde yukarıda kısaca açıklandığı gibi bir çoklu asgari aylık sistemine geçilmesi oldukça uzun bir
hazırlık süreci gerektirebilir. Ama bu geçişin küçük bir pilot uygulaması olarak, kamu ve vakıf
üniversitelerinde akademik asgari maaş” sistemine geçilmesi şeklinde hayata geçirilebilir. Örneğin,
araştırma görevlileri ve çeşitli akademik düzeylerdeki öğretim üyeleri için farklı birer asgari maaş
belirlenmesine yönelik yüksek öğretim sektöründeki bu öncü uygulama ile, bu bilgi notunun önceki
kısımlarında dile getirilen sorunlar önemli ölçüde giderilebilecek, akademik çalışma ortamı ve ilişkiler daha
cazip ve sağlıklı bir dönüşüme tabi tutulabilecektir.
Türkiye genelinde tekli asgari ücret sisteminden çoklu asgari aylık (ücret ve maaş) sistemine geçilmesi
önerisinin ciddi itirazlarla karşılaşabileceği açıktır. Birincisi, tek asgari ücret yerine birden fazla asgari aylığın
belirlenmesi daha karmaşık ve belki de uygulanması daha zor olabilecek bir sistem kurulmasını
gerektirecektir. Ancak bunun dünyada çeşitli örneklerinin bulunduğu yukarıda belirtilmiştir. Dolayısıyla, söz
konusu çoklu asgari ücret/maaş uygulamalarının bulunduğu ülkelerdeki örneklerin incelenmesi, bu endişeyi
gidermekte faydalı olabilir. Öte yandan, asgari ücret(ler)in artırılmasına yönelik işgücü talepleri, uygulamada
genelde hangi ülkede olursa olsun, hükümetlerin ve/veya işverenlerin genelde iki endişesi ile karşılaşmakta
ve reddedilmektedir: (1) Asgari ücret artışı enflasyonu körüklerve/veya (2) “Asgari ücret zamları istihdam
kaybına (işsizliğe) yol açar”.6
6 Bu iki konuyla ilgili geniş ampirik iktisat literatür hakkındaki çeşitli bulgu ve değerlendirmeler için Lemos (2004),
Sodsriwiboon ve Srour (2019), Neumark (2018), Dube (2019), TCMB (2021), Majchrowska (2022), TCMB (2023)
Carcillo et al. (2022) gibi çalışmalara bakılabilir.
18
Asgari ücret zamlarının enflasyonist etkileri hakkındaki ampirik çalışmalarda ulaşılan sonuçlar ne olursa
olsun, unutulmaması gereken husus, asgari ücretler veya maaşlarla ilgili zam taleplerinin sebebinin,
geçmişte yaşanan enflasyon süreci nedeniyle gelirlerde yaşanan kayıplar olduğudur. Eğer çalışanların aylık
gelirlerinin sabit kaldığı dönemlerde yüksek/yükselen enflasyon nedeniyle (asgari) ücret kayıpları
yaşanmamış olsa, zaten çalışanların (asgari) ücretlerle ilgili zam talepleri de, muhtemelen iktisat teorisindeki
yaklaşımla uyumlu biçimde, çalışanların üretkenliklerinde meydana gelen artışlar derecesinde olacaktır.7
Asgari ücret artışlarının istihdam üzerindeki olası etkilerine gelince. Sodsriwiboon ve Srour (2019)’e göre,
onlarca yıldır asgari ücret uygulamasının veya artışlarının istihdam ve eşitsizlik üzerindeki etkileri ile ilgili
yapılan ampirik araştırmalar tartışmayı hâlâ çözememiştir. Bazı araştırmalar asgari ücret uygulamasının
işçilere önemli faydalar sağladığını ortaya koymakta; diğerleri ise bunun zararlı olduğu sonucuna
varmaktadır. Birçok çalışma ise olumlu veya olumsuz net bir sonuca ulaşamamıştır. Asgari ücretin optimal
düzeyinin ne olduğunu veya olması gerektiğini doğrudan ele alan çalışmaların sayısı ise çok azdır. Bu az
sayıdaki çalışmaya göre, ideal düzey ortalama ücretin yüzde 25 ila 50si arasında bir yerde olması gerektiği
anlaşılmaktadır (Sodsriwiboon ve Srour, 2019). Yine aynı yazarlara ve bu çalışmanın yazarına göre,
uygulamada asgari ücret (veya maaş) politikaları, genel aylık artışını verimlilik artışlarıyla aynı doğrultu ve
düzeyde tutacak biçimde ayarlanmalıdır. Hatta bu amaçla, asgari ücret belirleme sürecinin politikacıların
elinden alınıp bağımsız uzmanlara devredilmesi de yararlı bir ek düzenleme olacaktır.
6. Kaynakça
Ardıç, Zeynep (2023). Akademisyenler neden zam istiyor?”. 16 Nisan 2023, erişim (20.06.2024):
https://www.politikyol.com/akademisyenler-neden-zam-istiyor/
Aslan, Onur Ender (2011). “Maaş İlişkisi ve Türkiye’de Memur Maaşları (1970-2008)”. Amme İdaresi Dergisi,
44 (3): 109-140. Erişim (20.06.2024):
https://ammeidaresi.hacibayram.edu.tr/documents/article/1/44/3/5_aslan.pdf
Aslan, Onur Ender (2023). Türkiye’de Memur Maaşları Üzerine Tespitler: Orta Sınıftan Proleterliğe”.
Mülkiye Dergisi, 47(4): 1292-1330.
Bloomberg HT (2024). “Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Vedat Işıkhan’ın Açıklaması”. Erişim (26.06.2024):
https://x.com/bloomberght/status/1805889503845835114
Carcillo, Stéphane et al. (2022). Minimum Wages in Times of Rising Inflation”. Paris: OECD, erişim
(23.06.2024): https://www.oecd.org/employment/Minimum-wages-in-times-of-rising-inflation.pdf
DeSilver, Drew (2021). The US Differs from Most Other Countries in How it Sets its Minimum Wage. Pew
Research Center. Erişim (22.06.2024): https://pewrsr.ch/3yrH7eQ
Dube, Arindrajit (2019). Impacts of Minimum Wages: Review of the International Evidence”. Erişim
(23.06.2024):
https://assets.publishing.service.gov.uk/media/5dc0312940f0b637a03ffa96/impacts_of_minimum_wa
ges_review_of_the_international_evidence_Arindrajit_Dube_web.pdf
7 Bu üretkenlik artışları nedeniyle yapılabilecek ücret/maaş zamlarını, Türkiye’deki “refah payı zammı” kavramı ile
ilişkilendirebiliriz.
19
Ekonomim (2024). “Emekli maaş zammı Temmuz 2024: Refah payı açıklaması! Memur ve emekli maaş
zammı yüzde kaç olacak?” Erişim (26.06.2024): https://www.ekonomim.com/ekonomi/emekli-maas-
zammi-temmuz-2024-refah-payi-aciklamasi-memur-ve-emekli-maas-zammi-yuzde-kac-olacak-s1-
haberi-750971
EuroNews (2021). Türkiye’de Asgari Ücretle Çalışan Oranı Son 20 Yılda Nasıl Değişti? 15 Kasım 2021,
erişim (22.06.2024): https://tr.euronews.com/2021/11/15/turkiye-de-asgari-ucretle-cal-san-oran-son-
20-y-lda-nas-l-degisti
EuroNews (2023). Akademisyen Maaşları Açlık Sınırı ve Asgari Ücrete Göre Nasıl Değişti?”. 6 Temmuz
2023, erişim (20.06.2024): https://tr.euronews.com/2023/07/06/akademisyen-maaslari-aclik-siniri-ve-
asgari-ucrete-gore-nasil-degisti
Glover, Andrew, José Mustre-del-Río (2021). “What Happens When the Minimum Wage Rises? It Depends
on Monetary Policy”. Federal Reserve Bank of Kansas City, Economic Review. Erişim (23.06.2024):
https://www.kansascityfed.org/Economic%20Review/documents/8351/EconomicReviewV106N3Glove
rMustredelRio.pdf
Halk TV (2024). YÖK'ten Özel Üniversitelere: Minimum Maaş Standardına Uyun!”. 16 Mart 2024, erişim
(20.06.2024): https://halktv.com.tr/turkiye/yokten-ozel-universitelere-minimum-maas-standardina-
uyun-815749h
Jericho, Greg, Jim Stanford (2024). “The Irrelevance of Minimum Wages to Future Inflation”. The Australia
Institue, Center for Future Work. Erişim (23.06.2024): https://australiainstitute.org.au/wp-
content/uploads/2024/03/Minimum-wage-and-inflation-2024-REVISED.pdf
Karahanoğulları, Yiğit; Ozan Zengin (2013). “Akademik Personel Maaşlarının 1982-2013 Döneminde
Gelişimine İlişkin Bir Derleme”. Mülkiye Dergisi, 37(4): 171-179. Erişim (20.06.2024):
https://dergipark.org.tr/tr/download/article-file/181
Lemos, Sara (2004). The Effect of the Minimum Wage on Prices”. IZA DP No. 1072. Erişim (23.06.2024):
https://docs.iza.org/dp1072.pdf
Majchrowska, Aleksandra (2022). Does minimum wage affect inflation?Ekonomista, Polskie Towarzystwo
Ekonomiczne, 4: 417-436. Erişim (23.06.2024): https://ideas.repec.org/a/aoq/ekonom/y2022i4p417-
436.html
Neumark, David (2018).Employment Effects of Minimum Wages. IZA World of Labor. Erişim (22.06.2024):
https://wol.iza.org/articles/employment-effects-of-minimum-wages/long
Ortaş, İbrahim (2023). Bilim İnsanları Yoksulluğa Yenik Düştü!”. 23 Ağustos 2023, erişim (20.06.2024):
https://www.turkishnews.com/tr/content/2023/08/23/bilim-insanlari-yoksulluga-yenik-dustu/
Shira, Dezan ve diğ. (2024). “A Guide to Minimum Wage in India in 2024”. India Briefing, 8 Mayıs 2024,
erişim (20.06.2024): https://www.india-briefing.com/news/guide-minimum-wage-india-19406.html/
Sodsriwiboon, Piyaporn, Gabriel Srour (2019). Does a Minimum Wage Help Workers? finance &
Development, March, s. 40-41.
Sosyal Güvenlik Kurumu (SGK) (2024). “SGK Aylık İstatistik Bültenleri: Mali İstatistikler”. Erişim (23.06.2024):
https://sgk.gov.tr/Istatistik/Aylik/42919466-593f-4600-937d-1f95c9e252e6/
20
TCMB (2021): Kutu 2.6: Türkiye’de Ücret Dağılımı ve Ücretlerin Enflasyona Etkisi”, Enflasyon Raporu 2021-
I. Erişim (29.06.2024): https://www.tcmb.gov.tr/wps/wcm/connect/620f05bc-8ac9-44f1-b8a5-
d130c2ff9ae4/Kutu_2.6_2021_i.pdf?MOD=AJPERES
TCMB (2023): Kutu 2.6: Asgari Ücret Artışının Enflasyona Etkisi Üzerine Bir Değerlendirme”, Enflasyon
Raporu 2023-III. Erişim (29.06.2024): https://www.tcmb.gov.tr/wps/wcm/connect/9e350e68-3d3e-
44bf-8590-83cd5eb0cf78/Kutu_2.6_2023_iii..pdf?MOD=AJPERES
Yılmaz, Ahmet, Togan Karataş (2023). “Türkiye Ekonomisinde Ücret ve Maaşlar: 1970-2021”. Çalışma ve
Toplum, 1(S. 76): 159-182.
View publication stats
ResearchGate has not been able to resolve any citations for this publication.
Article
Full-text available
This study examines the relationship between minimum wage increases and the inflation rate. Data from 16 Polish regional labor markets in 2003-2020 are used to analyze the pass-through effect of the minimum wage on inflation. The New Keynesian model, supported by the Minimum Wage Augmented Phillips Curve approach, and dynamic panel data methods, are utilized. The results show that the minimum wage effect on inflation is statistically significant and positive and is higher when food inflation is the dependent variable. Minimum wage effects vary temporally and across regions. Minimum wage increases are more significant during times of high inflation than in low-inflation periods. As for regional differences, inflationary pressure is greater in regions with strong labor markets and relatively high wages, i.e. regions where companies can pass on more of their increased labor costs to consumers. These findings are important for both the labor market and regional policy, especially given the high inflation rate recently observed in Poland and the minimum wage increases planned over the coming years. They show that even if minimum wage increases do not lead to a reduction in employment, they may generate additional inflationary pressure, especially during economic booms and in regions with low unemployment.
Article
With small employment responses becoming prevalent in the literature, the minimum wage is just a program that transfers money from one group to another. If the poor are the consumers of minimum wage labour intensive goods, or if these goods represent a large proportion of their consumption bundle, then minimum wage increases might hurt rather than aid the poor. Furthermore, if such increases raise overall prices, they might again hurt the poor, who disproportionately suffer from inflation. Extending the understanding of minimum wage effects on prices and in developing countries is crucial if the minimum wage is to be used as a policy to help poor people in poor countries. This paper estimates the effect of the minimum wage on prices paid by low, medium and high income consumers using monthly Brazilian household and firm data from 1982 to 2000. Robust results indicate that the minimum wage raises overall prices in Brazil. The resulting inflation is two times higher for the poor than it is for the rich in the short run and four times higher in the long run. If the poor are the consumers of minimum wage labour intensive goods, or if these goods represent a large proportion of their consumption bundle, then minimum wage increases might hurt rather than aid the poor. This paper estimates the effect of the minimum wage on prices paid by low, medium and high income consumers using monthly Brazilian household and firm data from 1982 to 2000. Robust results indicate that the minimum wage raises overall prices in Brazil. The resulting inflation is two times higher for the poor than it is for the rich in the short run and four times higher in the long run.
Akademisyenler neden zam istiyor?
  • Zeynep Ardıç
Ardıç, Zeynep (2023). "Akademisyenler neden zam istiyor?". 16 Nisan 2023, erişim (20.06.2024): https://www.politikyol.com/akademisyenler-neden-zam-istiyor/
  • Onur Aslan
  • Ender
Aslan, Onur Ender (2011). "Maaş İlişkisi ve Türkiye'de Memur Maaşları (1970-2008)". Amme İdaresi Dergisi, 44 (3): 109-140. Erişim (20.06.2024): https://ammeidaresi.hacibayram.edu.tr/documents
Türkiye'de Memur Maaşları Üzerine Tespitler: Orta Sınıftan Proleterliğe
  • Onur Aslan
  • Ender
Aslan, Onur Ender (2023). "Türkiye'de Memur Maaşları Üzerine Tespitler: Orta Sınıftan Proleterliğe". Mülkiye Dergisi, 47(4): 1292-1330.
Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Vedat Işıkhan'ın Açıklaması
  • H T Bloomberg
Bloomberg HT (2024). "Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Vedat Işıkhan'ın Açıklaması". Erişim (26.06.2024): https://x.com/bloomberght/status/1805889503845835114
Minimum Wages in Times of Rising Inflation
  • Stéphane Carcillo
Carcillo, Stéphane et al. (2022). "Minimum Wages in Times of Rising Inflation". Paris: OECD, erişim (23.06.2024): https://www.oecd.org/employment/Minimum-wages-in-times-of-rising-inflation.pdf
The US Differs from Most Other Countries in How it Sets its Minimum Wage
  • Drew Desilver
DeSilver, Drew (2021). "The US Differs from Most Other Countries in How it Sets its Minimum Wage". Pew Research Center. Erişim (22.06.2024): https://pewrsr.ch/3yrH7eQ