BookPDF Available

Pülümür'ün 1001 Çeşit Bitkisi

Authors:
  • Kırsal Çevre ve Ormancılık Sorunları Araştırma Derneği

Abstract

Pülümür’ün bitki çeşitliliği çalışmasının başlangıcı Temmuz 2015’e kadar uzanır: Mustafa Bektaş’ın rehberliğinde Kırsal Çevre Derneği’nden 8 kişilik bir ekip ile 30 Haziran- 5 Temmuz 2015 arasında Pülümür-Tunceli-Ovacık’a düzenlenen gezi ile başlar. Takip eden yıllar içerisinde Pülümür’ün doğasına olan ilgimiz ve bunu kapsamlı bir çalışmaya dönüştürme isteğimiz artarak devam etti. 2018-2019 yıllarında Ankara’da çeşitli ön hazırlık toplantılarının ardından Kırsal Çevre Derneği’nden, Ankara Üniversitesi Biyoloji Bölümü Herbaryumu ve Eczacılık Fakültesi Herbaryumu’ndan oluşan gönüllü bir ekip Pülümür’ün bitki çeşitliliğini araştırmak üzere bir araya geldi. Eylül 2019 tarihinde başlayan arazi çalışmaları Covid-19 pandemisi nedeniyle 2 yıl kesintiye uğrasa da Haziran 2022 ve Haziran 2023 tarihlerinde kaldığı yerden devam etti. İlçenin doğusunda Şampaşakaraderbent’ten batıda Sarıgül’e, kuzeyde Yarbaşı’ndan güneyde Altınhüseyin’e kadar Pülümür’ün her köşesinde, dağlarında (Buyer Baba Dağı, Bağır Paşa Dağı,Heldağ), vadilerinde (Karol vadisi, Pülümür Çayı Vadisi) arazi çalışmaları gerçekleştirildi. Bu arazi çalışmalarında gözlenen otsu ve odunsu bitkilerin fotoğrafları çekildi, tür teşhisinde kullanılmak üzere herbaryum örnekleri toplandı, yöre halkı ile görüşmeler yapıldı. Arazi çalışmalarını takip eden dönemlerde Pülümür’den toplanan bitki örnekleri uygun biçimde kurutulmalarının ardından tür teşhisi amacıyla Ankara Üniversitesi Herbaryumu’nda (ANK) incelendi. Bitki türlerinin teşhisinde arazi çalışmalarından elde edilen geniş fotoğraf arşivinden de faydalanıldı. Ayrıca, bitki teşhislerinin doğrulanması amacıyla Prof. Dr. Zeki Aytaç, Prof. Dr. Kemal Yıldız, Prof. Dr. Birol Mutlu, Prof. Dr. Hasan Yıldırım, Prof. Dr. Ali Kandemir gibi birçok botanik uzmanı akademisyenin desteğine başvuruldu. Ek olarak, internet üzerinden yayınlanan ve botaniğe meraklı her kesimi biraraya getiren Flora grubu ya da Inaturalist uygulaması gibi farklı platformlar vasıtasıyla ulusal ve uluslararası birçok farklı uzmanın da tür teşhisinde katkıları oldu. Arazi çalışmalarından elde edilen tüm bu bilgilerin yanı sıra geçmişte Tunceli’nin florası üzerine yapılmış tüm yayınlar taranarak (Ör. Davis, 1965-1985; Yıldırımlı, 1995; Armağan, 2020; Armağan, 2018; Babacan ve Eker, 2017; Paksoy, 2022) bu yayınlardaki Pülümür bitki kayıtları tespit edildi. Bitki çeşitliliğinin belirlenmesinin yanı sıra Pülümür’de halk arasında bitkilerin yöresel isimleri ve kullanımları konusunda Pülümür halkından kişiler ile görüşmeler yapıldığı gibi daha önce bölgede etnobotanik alanında yapılmış çalışmalardan da faydalanıldı (Doğan ve Tuzlacı, 2015; Doğan ve Yeşil; Doğan, 2008). Ballı bitkiler konusundaki bilgiler Hacettepe Üniversitesi Eczacılık Fakültesinden Doç Dr. Golshan Zare tarafından derlenirken, arazi çalışmaları sırasındaki gözlemlerden de yararlanıldı. Sonuç olarak, arazi çalışmalarından, geçmişte yayınlanmış tez ve makalelerden elde edilen tüm bu bilgiler ışığında oluşturulan veritabanı Pülümür’ün bitki çeşitliliğini ortaya koymayı amaçlayan bu kitabın hazırlanmasında kullanıldı.
ResearchGate has not been able to resolve any citations for this publication.
Article
Full-text available
Propolis is classified as an opotherapeutic medicine due to its complex chemical composition of organic secretions from bees. The chemical composition of propolis is greatly influenced by the honeybee species, botanical source and extraction techniques. Within this frame, we compared the same propolis’ polyphenol contents and antioxidant activities prepared with different techniques. Four types of extracts were prepared. The first type was prepared classically by ethyl alcohol (POH). The second and third types were extracted by sterile distilled water kept as both sterilised (PS) and non-sterilized (PN). The fourth one was prepared with full vacuumed and dried propolis with honey (PH). The antioxidant activity of extracts were evaluated with DPPH radical scavenging, ABTS radical cation scavenging, Cupric ion reducing antioxidant capacity, total phenolic content and total flavonoid content assays. POH extract showed significantly high content of total phenol and flavonoids which followed by PN, PS and PH. POH showed approximately two times much higher activity on DPPH radical (IC50=12.24 μg/mL) compared with quercetin as references. The lowest activity on DPPH is shown by PS with 56,72 μg/mL of IC50 value. The highest activity was shown by P0OH (271,75 mg GAE/g extract) which was followed by aquatic extracts and lowest value belonged to HP.The highest scavenging activity against ABTS radical cation was shown by POH (73,37 mg TE/g extract) and the lowest activity was shown by PS (34,21 mg TE/g extract). According to the results, the new aqueous extraction technique is promising with relatively high polyphenol contents and antioxidant activities. Also honey with propolis can be an alternative product, although it has relatively lower values.
Article
Full-text available
Grassland insect pollinators have undergone population declines due to habitat loss and degradation. Patch-burning is a management method used to reduce woody plant encroachment and maintain grassland habitats. However, the impacts of fire on the quality and quantity of floral resources (nectar volume, total sugar, and sucrose concentration) available to insect pollinators are understudied. Evaluating how time since last fire and season of fire impact nectar quality and quantity is vital to understanding the overall impact of fire on insect pollinator communities. For this study, 10 flowering forb species (Asclepias viridis, Baptisia alba, Cirsium undulatum, Desmodium canadense, Monarda citriodora, Monarda fistulosa, Oenothera speciosa, Penstemon tubaeflorus, Ruellia humilis, Spiranthes cernua) were selected in The Nature Conservancy's Joseph H. William's Tallgrass Prairie Preserve in an area managed with patch-burning and cattle grazing. Study sites were burned in spring 2018, summer 2018, summer 2019, and spring 2020, with three replicates of each treatment (for 12 total burn units). In each unit, we collected nectar from flowering individuals of each plant species with microcapillary tubes to measure standing crop or the nectar in flowers at any given time that is available to insect pollinators. Total volume of nectar and sucrose concentration were recorded, and total mg of sugar was calculated. Desmodium canadense flowering individuals were only located in units burned the previous spring, whereas P. tubaeflorus flowering individuals were only located in units burned the previous summer. For the eight remaining species, total volume of nectar, total mg of sugar, and sucrose concentration varied with different burn regimens for different species. Cirsium undulatum inflorescences with crab spiders (Thomisidae) had higher volumes of nectar and higher amounts of sugar available. This study highlights how a patch-burn approach with different fire return intervals may benefit insect pollinators at the community level by providing a wide range of nectar qualities and quantities to support insect pollinators with different nutritional needs.
Article
Full-text available
The study was carried out until 2018 intermittently, on condition that majority in 2014. The study area is located between Erzincan, Malatya, Elazığ and Bingöl cities in the Eastern Anatolia. Its whole is placed in the Irano-Turanian phytogeographic region and, in B7 and B8 squares according to Davis’ Grid System. During the study, 2950 samples were collected and 1559 of them were identified. The identification of these samples resulted 74 families, 386 genera and 922 taxa. The distribution of taxa by phytogeographic regions is as follows; Irano-Turanian elements 397 (43.1 %), Mediterranean elements 20 (2.2 %), Europe-Siberian elements 40 (4.3 %), East Mediterranean elements 14 (1.5 %), Euxine element 13 (1.4 %), Hyrcano-Euxine elements 3 (0.3 %), Sarmatian 1 (0.1 %), the cosmopolite or unknown distribution 434 (47.1 %). The number of endemic taxa is 150 (endemism ratio 16.3 %).
Article
Full-text available
Türkiye’de gerek odun hammaddesi üretimi gerekse orman köylülerinin ekonomik talep ve beklentileri nedeniyle orman kaynakları üzerinde baskılar artmaktadır. Söz konusu baskıyı azaltabilmek amacıyla orman alanlarında Orman Genel Müdürlüğü (OGM) ve diğer kamu kurum ve kuruluşları tarafından başta odun dışı orman ürünleri (ODOÜ) olmak üzere odun hammaddesi dışındaki mal ve hizmet üretimlerine ilişkin çeşitli faaliyetler desteklenmeye başlamıştır. Bu çalışma, Türkiye’de Batı Karadeniz Bölgesi Balarısı ya da Avrupa Balarısı (Apis mellifera L.) popülasyonun yeni bir ekotipi olarak ifade edilen Yığılca arısının, kırsal kalkınma açısından orman köylülerinin ekogirişimciliğine katkısını irdelemek amacıyla yapılmıştır. Çalışma kapsamında, Yığılca arısına, arıcılık ve arı ürünleri üretimine ilişkin bilgiler verilerek Yığılca yöresindeki arıcılık faaliyetlerine yönelik ekonomik ve sosyal değerlendirmeler yapılmıştır. Sonuç olarak, Yığılca arısının orman köylülerine ve yöre halkına sağladığı gelir ve faydalar irdelenerek arıcılık ve arı ürünleri üretiminin ekonomik anlamda ve girişimcilik kapsamında yöreye önemli katkılar sağlayacağı belirlenmiştir. Bununla birlikte Yığılca arısı konusunda paydaşlar arası işbirliğine dayalı yapılması gereken çalışmalar sıralanarak bir takım öneriler sunulmuştur.
Article
Full-text available
This study was carried out to determine the monocotyl petaloids of Tunceli Province (Turkey). The research area is located in B7 square and a little part in B8 square based on the quadratic system of Davis. In this rese-arch, the field studies were carried out in Tunceli during 2014-2015. Totally 150 taxa (142 species, 4 subspecies and 4 varieties) which are 33 endemic were identified belonging to 11 families. Of the taxa found in the area, 26 were newly recorded for the province of Tunceli. This study is part of the ongoing research to determine for Flora of Tunceli.
Article
Full-text available
Anadolu arısı (Apis mellifera anatoliaca) Türkiye'deki en yaygın arı ırkıdır. Bu arı ırkı, kuzeydoğu ve güneydoğu bölgeleri hariç ülkenin orta kısımlarındaki yerli arı popülâsyonunu oluşturmaktadır. Bu arı ırkı doğu arılarının bir dalı olarak sınıflandırılmıştır. Son zamanlarda yapılan genetik çalışmalar, bu bal arısı ırkının Doğu Avrupa arılarının bir dalı olduğunu doğrulamıştır. Renk, verim, morfolojik, fizyolojik ve davranış özellikleri bakımından büyük varyasyon gösteren Anadolu arısı, çeşitli bölgelere adapte olmuş birçok ekotipe sahiptir. Anadolu arı ırkının her ekotipi endemik çevresel koşullara sahip yaşam alanında farklı özellikler ortaya koymaktadır. Anadolu arı ırkının en yaygın ekotipleri Muğla arısı ve Orta Anadolu arısıdır. Anadolu arıları kirli sarı renkte ve küçük vücut yapısına sahiptir. İtalyan, Karniyol ve Kafkas arılarına oranla oldukça hırçın bir ırktır. Bu arı ırkı bazı çok iyi özelliklere de sahiptir. Nektar toplama, kışlama yeteneği ve oğul eğilimi yüksek fakat yağmacılık eğilimi düşüktür. Ayrıca kış döneminde az bal tüketen Anadolu bal arısı ırkı, uygun koşullarda hızlı gelişir. Besin durumuna bağlı olarak iyi larva besleme eğilimi Anadolu arısının önemli davranış özelliklerindendir. Bunlara ek olarak kovan içerisinde ilave petek örme ve propolisi fazla taşıyıp kullanma gibi arzu edilmeyen özelliklere sahiptir. Anahtar Kelimeler: Bal arısı ırkları, Türkiye, Anadolu arısı (Apis mellifera anatoliaca) ABSTRACT The Anatolian bee (Apis mellifera anatoliaca) is the most common bee race in Turkey. This bee race is the aboriginal population of Turkey, populating the central parts of the country, excluding the northeastern and southeastern regions. This bee race belongs to the branch of bee classified as Oriental. Recent genetic studies have confirmed that this honey bee race is a branch of Eastern European bees. They have many ecotypes adapted to different regions and showing great variation in terms of body color, productivity and morphological, physiological and behavioral characters. Each ecotype of Anatolian bee race reflects in its different environmental characteristics of its endemic range. The most common ecotypes of Anatolian bee race are the Muğla bees and the Central Anatolian bees. Anatolian bees have dirty yellow colors and small body. They are more
Article
Full-text available
This study was carried out in Tunceli between 2011-2014 years. Research area is located in the Irano-Turanian phytogeographic region and, according to Davis' Grid system, in B7 square. During the study 400 specimens have been collected. The identification of these samples resulted 55 families, 203 genera and 336 species. The analysis of the phytogeographic regions shows Irano-Turanian elements 85 (25.3 %), Mediterranean elements 23 (6.8 %), Europe-Siberian elements 14 (4.2 %), the ones with wide or unknown distribution 214 (63.7 %). The number of endemic taxa is 18.
Article
Full-text available
Bu çalışma, Tunceli İli Munzur Vadisi geofit florasını tespit etmek amacıyla yapılmıştır. Araştırma alanı Davis’in kareleme sistemine göre B7 karesindedir. Bu araştırmada, 2012–2013 yılları arasında yapılan arazi çalışmalarında 2 yıllık çalışma periyodu süresince 700 bitki örneği toplanmıştır. Ayrıca 2014 ve 2015 yılında da bazı eklemeler yapılmıştır. Tayin edilen bitkilerden 22 familyaya ait 48 cins, 112 tür, 20 alttür ve 9 varyete ile toplamda 113 takson tespit edilmiş olup, bunlardan 14 tanesi endemik ve 6 tanesi nadirdir. Türkiye Bitkileri Kırmızı Kitabı’nda “DD (veri yetersiz)” kategorisinde gösterilen ve uzun yıllar hakkında veri bulunmayan Gagea chanae Grossh. bu çalışmayla tekrar keşfedilmiştir. Alanda tespit edilen taksonlardan 33 tanesi ise Tunceli İli için yeni kayıttır.
Article
Full-text available
Gundelia vitekii Armağan is described as new species for Turkey. The species differs from other species of Gundelia by its dark pink / red flower colour and an indumentum of arachnoid hairs. Up to now it has only be found in the province Tunceli. Key Words: Compositae, Gundelia, G. vitekii, new species.
Article
Full-text available
Öz An ethnobotanical study was carried out in Pertek (Tunceli, Turkey) between April 2009-June 2012. For this purpose, the center of Pertek and all of the 45 villages were visited. During the field works, 627 plant specimens were collected and various ethnobotanical information regarding these plants was classified. In this paper wild edible plants of Pertek are presented. This investigation revealed that 109 taxa belonging to 30 families are being used by local people for nutrition. These are presented in Table 1. The plants are mostly used as food (73 taxa), beverage (30 taxa) and, spice (12 taxa). This study is the first comprehensive survey of ethnobotanical aspects of Pertek region and all taxa presented in Table 1. are recorded as food for the first time in Pertek. All of the 73 plants utilized as food in Tunceli and 3 taxa of them in Turkey are recorded for the first time.