ArticlePDF Available

Yetişkinlerin elinde tükenen çocukların gözüyle sürdürülebilirlik...

Authors:

Abstract

Yarının liderleri olacak, bizim de içinde bulunduğumuz toplumu yönetecek yarının yetişkinlerine doğru yaklaşıyor muyuz? Özeti "çocuktur anlamaz" olan tutumu ile nereye varmayı umuyoruz? "Ağaç yaşken eğilir" anlayışını göz ardı edip, sonra da şikayet etmiyor muyuz! Ortada bir yanlış olduğu kesin de nasıl düzeltebileceğimizi konuşuyor muyuz... Yanıt sanki "hayır"...
Yetişkinlerin elinde tükenen çocukların gözüyle sürdürülebilirlik...
Yarının liderleri olacak, bizim de içinde bulunduğumuz toplumu yönetecek
yarının yetişkinlerine doğru yaklaşıyor muyuz? Özeti “çocuktur anlamaz”
olan tutumu ile nereye varmayı umuyoruz? “Ağaç yaşken eğilir” anlayışını
göz ardı edip, sonra da şikayet etmiyor muyuz!
Ortada bir yanlış olduğu kesin de nasıl düzeltebileceğimizi konuşuyor
muyuz... Yanıt sanki “hayır”...
Biz yetişkinlerin bilmediği yaşı kaç olursa olsun, genç bireylerin dünyaya farklı
baktığı! İstiyoruz ki değiştirelim, bunu da “yetiştirmek” adına yaptığımızı söylüyor hatta
savunuyoruz. Eşlerin bile kişinin kendisine benzemesini istiyoruz, değiştirmek için de
elden gelen yapılıyor, “yapıyoruz” demiyorum ama bunu da inkar etmeye gerek yok.
“Çocuklar söylediklerinizi değil, attığınız adımları takip eder.”
Bunu yapmaya zorlayan sayısız etken var. Zürriyetin devamı arzusundan “tıpkı
ben” kelamına kadar bu listeyi uzatmak mümkün.
Oysa çocukların, yaşları geç olursa olsun gereksinimleri “deneyim”, deneyimden
sonra gelen “başarma” hissi, ardındaki ise “tatmin”. Özetle kendine saygı duyulması,
öz saygı ve kendisine güven. Bir adım sonrası ise kendini gerçekleştirmesi; yani
erdemli, yaratıcı, içten, problem çözücü, önyargısız ve hakikatleri kabul eder biri olmak.
Bunlar Maslov’un gereksinimler hiyerarşisinde en tepede olanlar. Bunlar ellerinden
alındığında zirvesi olmayan bir tepe bırakıyoruz önlerine. Tatsız, yavan ve bir anlamda
hayatın rutin zorluklarından ibaret bir yaşam dayatılıyor.
Dünyaya farklı bakmaları bir sorun değil, tam tarsine gelecekteki yaşamları için
en büyük güçleri belki de. Inovatif olmanın önemini biliyoruz oysa.
Spor yapsınlar ama bildiğimiz belki de üyesi olduğumuz kulüp ile yetinsinler
istemiyor muyuz ekseriyetle. Kendi konfor alanlarından çıkmaları gerektiğinin
farkındayız halbuki.
Sorumluk sahibi olmanın yolunun yatağını toplamak, sofra kurmaya yardım
etmek, alışverişe gitmek gibi son derece basit ama bir o kadar önemli bu basamakları
çıkmaktan geçtiğini bilmiyor muyuz?
Yorulmasınlar, yıpranmasınlar hatta benim yaşadıklarımla uğraşmasınlar en
genel kabul gören argüman. Oysa sizin başarınızın temelinde bu taşlar yatıyor. Neden
onu, onları bundan mahrum bırakasınız!
Gözlem yapma becerisinin ilerideki yaşamını ne kadar kolaylaştıracaını kenara
bırakıp, görmediklerini ve hatta daha da kötüsü ömrünün sonuna kadar farkına bile
varmayacakları sunmanın telaşı için yaşamıyor muyuz?
Sınavlarda başarılı olmaları, iyi okulları bitirmeleri ya da lisans sonrası eğitimler
başarının anahtarı gibi gelmiyor mu günümüz ebeveynlerine...
İlacı zehir yapan dozudur...
Günümüzün teknoloji titanları Bill Gates, Steve Jobs, Mark Zuckerberg kayda
değer bir eğitim yapmadıkları gibi her üçü de üniversite terktir. Bu gruba Larry Ellison
(Oracle), Jack Dorsey (Twitter), Michael Dell (Dell), Jan Koum (Whats App) gibi isimleri
de eklemek mümkün.
Steven Spielberg, notları çok düşük olduğu için sinema okuluna bile kabul
edilmedi.
Ralph Lauren moda dünyasında kurduğu imparatorluğa lisedeki arkadaşlarına
kravatlar satarak erişti, üniversite eğitimini yarıda bıraktı.
Askerlik için elverişli bulunmayan Adolf Hitler 17 yaşında geldiği Haydarpaşa Gar
Binası inşaatında 2 yıl çalıştı.
Uzunca bir süredir, çocuklar kapatıldıkları beton hücrelerde büyütülüyor.
Hareketsiz bir yaşama ya da yok denecek kadar az bir harekete mahkumlar. Stres ise
akıl almaz boyutlarda. Sağlık konusunda hangi risklerle karşı kaşıya olduklarını bilmak
gerek:
ü Strese bağlı kalp krizi 11 yaşa kadar indi...
ü Damar tıkanıklıkları ve pıhtılaşma çok fazla...
ü Çocuklarda hipertansiyon yaygınlaşıyor...
ü Obezlik her geçen gün büyüyen bir tehdit...
ü Depresyon ve davranış bozuklukları artıyor...
Oysa mutlu olmaları çok kolay, çözüm de hiç zor değil;
ü Yaşa uygun beceriler edinmek ve geliştirmek
ü Zihinsel gelişime katkı sağlayacak faaliyetler
ü Bedensel gelişimi tamamlayacak aktiviteler
ü Çalışmak kadar dinlenmeyi de öğrenmek
ü Öğrenmek kadar eğlenmeyi başarmak
ü Sosyalleşmek ve doğru iletişim kurmak.
Unutmayalım ki sıradan insanlar dengini, yetkin olanlar/olacaklar kendi arar bu
dünyada…
Doğada yürüyüşler (hiking), rotasız keşifler (trekking) ve kamplar (camping) işin
sırrı. Sırt çantası muhteviyatı, çadır kurma becerisi ve yiyecek planlaması bu
etkinliklerin içinde. Bir adım daha ileri gitmek için doğa sporlarından en az birinde
yetkinleşmek önemli. Az hareketi tercih ediyorsanız kuş gözlem ve balıkçılık, daha
fazla hareker için orienteering ya da kaya tırmanışı, daha fazla adrenalin için dağcılık
ya da scuba (tüplü dalış) düşünülebilir. Bunları kişiye en uygun biçimde arttırmak,
çeşitlendirmek mümkün.
Festına lente; yavaşlayarak hızlan anlamına gelen oksimoron bir kavram, hız
insanı kendinden uzaklaştırır, yavaşlamak kişiye kendine yakınlaştırır. O yüzden
yavaşlayarak hızlanmak erdemine kavuşmayı dilemekte gerek.
Çocukların, gençlerin ve bizden sonra dünyaya gelen herkesin zamnı var, azalan
bizimkisi. Zaman daraldı telaşına kapılmadan, anın ve akışın tadını kaçırmadan,
egoları ve hırsaları bir yana bırakıp yaşamak en güzeli…
ResearchGate has not been able to resolve any citations for this publication.
ResearchGate has not been able to resolve any references for this publication.