ChapterPDF Available

Ani'de Bulunan Ateşgede ve Ateşgedelerin Türk Mimarisine Etkileri

Authors:

Abstract

Ahameniş, Part ve Sasani İmparatorluklarının resmi dini olan Zerdüştlük vahye dayalı dinler arasında en eski dindir. Zerdüştlükte su, güneş, ay, yıldızlar kutsaldır fakat ateş bu kutsallar arasında en önemlisidir. Zerdüştlerde olduğu gibi Türklerde de ateş hem İslamiyet öncesinde hem İslamiyet sonrasında kutsal kabul edilmiştir. Zerdüştler Türklerden farklı olarak ibadet aracı olarak kabul ettikleri ateş için tapınaklar inşa etmişlerdir. Bu tapınaklara ateş yanan yer anlamına gelen “ateşgede” veya “ateşgâh” denilmektedir. Ateşgedeler genellikle baldaken şemada inşa edilen, dört ayak ve dört kemer ile taşıtılan tromplu kubbeli yapılardır. Bu yapıların en erken örneklerini Ahameniş Dönemi’nde görmekteyiz. Part İmparatorluğu Dönemi’nde daha çok prototip niteliğinde olan ateşgedelerin en olgun örnekleri Sasani İmparatorluğu Dönemi’nde ortaya çıkmıştır. Sade ve etkileyici bir mimariye sahip olan Sasani ateşgedeleri Erken Dönem Hristiyan kiliselerini etkilediği gibi cami mimarisini de etkilediği ileri sürülmektedir. Rusafa’da inşa ettirilen kilise, Hazar Degaron Camii ve Gira Ateş Tapınağı’nın planları önemli ölçüde birbirine benzemektedir. Bu etkileşimin yanında cami ve kiliseye çevrilen ateşgedeler de mevcuttur. Büyük Selçuklu Dönemi’nde inşa edilen camilerde bulunan mihrap önü kubbesinin baldaken şeması ve temsil gücü ateşgedelere göndermede bulunmaktadır. Tüm bu çerçevede çok önemli bir yere sahip olan Ani Ateşgedesi bu çalışma kapsamında detaylı bir şekilde ele alınmıştır. Öncelikle belgelendirme çalışmaları yapılan ateşgedenin tarihlendirilmesi, bir dönem kiliseye dönüştürülmesi ve günümüzdeki durumu hakkında analizler yapılmıştır.
1869
KÜLTÜR VARLIKLARI
VE
MÜZELER
GENEL MÜDÜRLÜĞÜ
#
#
CUMHURİYETİMİZİN
100. YILINA ARMAĞAN
CUMHURİYETİMİZİN 100. YILINA ARMAĞAN - ANİ KİTABI
#BizeEmanet
Editör
Doç. Dr. Muhammet ARSLAN
CUMHURİYETİMİZİN
100. YILINA ARMAĞAN
Bu eserin tüm yayın hakları Ani Örenyeri Kazı Başkanlığı’na aittir.
Başkanlığın yazılı izni olmadan kısmen veya tamamen basılamaz,
çoğaltılamaz ve elektronik ortama taşınamaz.
Kaynak gösterilerek alıntı yapılabilir.
1. Baskı
Kars, 2023
Tasarım
Rana Medya
Vani Efendi İş Merkezi Kat.3 No.28
Yakutiye-ERZURUM
Baskı
Palet Yayınları
ISBN: 978-625-6775-18-3
Yayın Sahibi
Türkiye Cumhuriyeti Kars Valiliği
Kars İl Kültür ve Turizm Müdürlüğü
Kars Müze Müdürlüğü
Ani Örenyeri Kazı Başkanlığı
Editör/Editor
Doç. Dr. Muhammet ARSLAN, Kafkas Üniversitesi/Kafkas University
Kazı Başkanı/Site Director
1869
VE
Bu kitap Serhat Kalkınma Ajansı tarafından desteklenen TRA2/20/KÖA06/0033
kodlu “Ani Örenyeri Selçuklu Çarşısı ve Selçuklu Konutları Konservasyonu ve
Genel Arkeolojik Kazı Çalışması” adlı proje kapsamında hazırlanmıştır.
Ths book was prepared wthn the scope of the project named “Conservaton
of Seljuk Bazaar and Seljuk Resdences n An Runs and General Archeologcal
Excavaton Works” wth the code TRA2/20/KÖA06/0033 supported by Serhat
Development Agency.
KARS - 2023
Takdim / Presentaton
Önsöz / Preface
7
9
YÜZEY ARAŞTIRMALARI IŞIĞINDA ANİ VE ÇEVRESİNİN DEMİR ÇAĞI
The Iron Age of An And ts Surroundngs n The Lght of Surveys
Prof. Dr. Akın BİNGÖL / Dilek KARAGEÇİ / Burak TAŞDÜVENCİ
11
ÖRNEKLERİYLE ANİ’NİN BEZEMELİ NİŞLERİ
Ornamented Nches n An Wth t’s Samples
Ayşe DURAN
29
ORTAÇAĞ KONUT MİMARİSİNDE ANİ ÖRNEĞİ
The Example of An n Medeval Resdentıal Archtecture
Öğr. Gör. Bekir KARACABEY
49
ANİ BEZİRHANELERİ
An Ol Press-Mlls
Dr. Öğr. Üyesi Burak Muhammet GÖKLER
73
BÜYÜK SELÇUKLULAR VE ANİ ŞEHRİ
The Great Seljuk Empre and the Cty of An
Prof. Dr. Cihan PİYADEOĞLU
101
ANİ KAZISI HAÇKAR BULUNTULARI (2021-2022)
Fnds of Khachkar n An Excavaton (2021-2022)
Dr. Öğr. Üyesi Demet OKUYUCU
113
İÇİNDEKİLER CONTENS
ANİ VE ÇEVRESİNDE BAGRATLILAR: TARİH-KÜLTÜR VE MEDENİYET
Bagratans n An and ts Envronments: Hstory-Culture and Cvılzaton
Doç. Dr. Ercan CENGİZ
133
ANİ’NİN ASLANLARI
Lons Of An
Öğr. Gör. Gonca PAPUCCU
153
ANİ ARPAÇAY (İPEK YOLU, ANİ ) KÖPRÜSÜ
An Arpacay (Slk Road, An) Brdge
Prof. Dr. Hüseyin YURTTAŞ / Dr. Öğr. Üyesi Zerrin KÖŞKLÜ
179
ANİ’DE BULUNAN ATEŞGEDE VE ATEŞGEDELERİN TÜRK MİMARİSİNE ETKİLERİ
The Fre Temple n An and Fre Temples Effects on Turksh Archtecture
Arş. Gör. Melih AK / Prof. Dr. Cemile Nakış KARAMAĞARALI
197
M. Ö. I. BİNYILDA ANİ VE YAKIN ÇEVRESİNDEKİ BASİT GÖMÜLÜ MEZAR YAPILARI
Smple Bured Tomb Structures n the 1st Mllennum B. C. n An and ts Near Surroundngs
Doç. Dr. Mustafa KARAGEÇİ
219
ANİ KAZISI CAM KADEHLERİ (2020-2022)
An Excavatons Glass Beakers and Goblets (2020-2022)
Doç. Dr. Gül GEYİK
285
ANİ’DE RESTORASYON UYGULAMALARI ÖRNEĞİNDE, ARKEOLOJİK ALANLARDA KORUMA
YAKLAŞIMI ÜZERİNE BİR DEĞERLENDİRME
An Evaluaton on Conservaton Approach n Archaeologcal Stes, n The Case of Restoraton
Applcatons n AnMllennum B. C. n An and ts Near Surroundngs
Dr. Öğr. Üyesi Serap SEVGİ
259
ANİ’DEKİ KORUMA ÇALIŞMALARI BAĞLAMINDA SELÇUKLU ÇARŞISI
KORUMA PROJESİ VE UYGULAMASI
Arş. Gör. Mustafa Tahir OCAK
245
Türkiye-Ermenistan sınırında, Arpa Çay’ın kenarında kurulmuş olan
Ani; stratejik coğrafi konumu, beş bin yıllık tarihi, zengin kültürel ve
mimarlık mirasıyla UNESCO Dünya Kültür Mirası’na değer katmış
kadim kentlerimizden biridir. Ortaçağın en hareketli günlerinde
Bagratunî Hanedanlığı ile dini merkez olmuş ve ardından 16 Ağustos
1064 günü yaşanan Selçuklu fethiyle de şehircilik ve mimarlık gelişimini
tamamlamıştır. Sultan Alparslan’ın Anadolu’da fetheiği ilk yer olması
bakımından Anadolu Türk-İslam tarihinin başlangıcını oluşturan kent,
aynı zamanda içinde barındırdığı mimarlık eserleriyle hem Anadolu
Türk-İslam şehirciliği hem de Türk-İslam mimarisi için ilklerin şehridir.
Fethiye Camii, Ebu’l Menûçehr Camii, Selçuklu hamamları, Selçuklu
çarşısı gibi nice eserin Ani’de vücut bulması şaşırtıcı değildir.
Malazgirt Zaferi ve haa İstanbul’un fethine giden yolda ilk durak
konumunda olan Ani’nin sanatsal zenginliği; elbee ki sadece Türk-İslam
eserlerinden ibaret değildir. Kene hüküm sürerek izler bırakan diğer
medeniyetlerin burada inşa eikleri eserler de Ani’nin bütünleştirici
parçalarını oluşturmaktadır. Amacımız bu eşsiz dünya mirasını
olabildiğince gün yüzüne çıkarmak, korumak ve sağlıklı bir şekilde
gelecek kuşaklara aktarmaktır. Bu amaçla Kafkas Üniversitesi öğretim
üyelerinden Doç. Dr. Muhammet ARSLAN başkanlığında devam eden
kazı ve koruma çalışmalarının büyük bir gayretle devam etmesi bizleri
sevindirmektedir.
Keneki kazı ve koruma çalışmaları için desteklerini esirgemeyen
Kültür ve Turizm Bakanlığımıza, Kültür Varlıkları ve Müzeler Genel
Müdürlüğümüze, Kafkas Üniversitesi’ne ve kazı ekibinde görev yapan ilim
insanları ile öğrencilerimize şükranlarımı sunarken; Cumhuriyetimizin
100. yılına atfen hazırlanan bu kitabın ilim dünyasına hayırlı olmasını
temenni ederim.
Sevgi ve saygılarımla.
TAKDİM PRESENTATION
Ziya POLAT
Kars Valisi/Belediye Başkan Vekili
Serhat Kalkınma Ajansı Yönetim
Kurulu Başkanı
Governer of Kars/Deputy Mayor
Board Charman of Serhat
Development Agency
#BizeEmanet
CUMHURİYETİMİZİN
100. YILINA ARMAĞAN
UNESCO’nun Dünya Kültür Mirası kesin listesinde bulunan Ani; tarih öncesi çağlardan
başlayarak neredeyse 18. yüzyıl sonlarına kadar hayatını devam eirmiş kadim Ortaçağ
kentlerinden biridir. 9. yüzyılın başları ile 11. yüzyıl ortalarına kadar geçen bu süre, Ani’nin
Bagratûni Hanedanlığı ile başlayan birinci refah dönemini kapsamaktadır. Ardından
Sultan Alparslan tarafından gerçekleştirilen 1064 yılındaki Selçuklu fethi, kentin yeni bir
sanatsal üslupla şenlendirildiği ikinci refah dönemidir. İpek Yolu güzergâhında olması
nedeniyle bu dönem oldukça zenginleşen Ani, bu zenginliğini sanata yansıtmayı da
becerebilmiştir.
Anadolu’daki Türk-İslam medeniyetine ait ilk izlerin Ani’de olması hiç de şaşırtıcı değildir.
Selçuklular eliyle inşa edilen cami, mescit, kümbet, hamam, saray, konut ve çarşı gibi her
türden eserle Türk-İslam hüviyetine bürünen kent, Anadolu Türk sanatının başlangıcını
oluşturmuştur. Nitekim yüzyılı aşkın süredir devam eden arkeolojik kazılar bunu doğrular
niteliktedir. Ani aynı zamanda resmi tarih bilgisinin de ötesinde, Türklerin Anadolu’ya
girdiği ilk nokta ve daha da önemlisi şehircilik faaliyetlerine başladığı ilk kenir. Ani’nin
fethinden yedi yıl sonra vuku bulan ve bugüne kadarki resmi tarih algımıza “Anadolu’nun
Türklere açılan ilk kapısı” olarak yerleşen Malazgirt Zaferi, tabii ki onur ve kıvanç
duyacağımız, millî şuurumuzda şerefiyle yer edinen kutlu bir zaferdir. Ancak burada
bir fetihten bahsetmek mümkün değildir. Aynı zamanda Selçuklular eliyle girişilen bir
şehircilik ve imar faaliyetinden de bahsetmek mümkün değildir. Ancak Ani’de yaşananlar
kutlu bir fetih ve ardından kene başlayan imar faaliyetleri ise Selçuklu Türklerinin
Anadolu’da inşa eikleri ilk eserler olarak karşımıza çıkar. Tarihsel ve arkeolojik verilerle
ortaya konulan tarihi gerçek, Türklerin Anadolu’ya açılan ilk kapısının Ani olduğudur.
Anadolu’daki ilk Türk fethinin Ani’de gerçekleşmesi resmi tarih algısının ötesinde bir
gerçekliğe sahiptir. Fetih hakkı olarak camiye dönüştürülen şehrin en büyük kilisesi
olan Katedral (Fethiye Camii) ise Anadolu’nun ilk Ayasofyası kabulündedir. Dolayısıyla,
burada vücuda getirilen her türden eserin Anadolu Türk-İslam tarihi açısından ilk olması
ne şaşırtıcı ne de tesadüfîdir!
2019 yılından beri Kültür ve Turizm Bakanlığı ile Kafkas Üniversitesi ortaklığında
devam eden Ani’deki kazı ve koruma çalışmaları artık yılın her ayı devam eden uzun
soluklu çalışmalar haline gelmiştir. Temizlik, kazı ve koruma gibi temel başlıklar
altındaki çalışmaların en önemli ayağını ise yayın çalışmaları oluşturmaktadır. Kente
dair bilinmeyenlerin açığa çıkarılması, daha iyi anlaşılması ve tanıtılmasına yönelik
devam eden yayınlarımız, elinizdeki bu kitapla bir kez daha sizlerin huzuruna çıkmıştır.
Disiplinler arası bir çalışmayla Ani ve çevresine dair bilinmeyenlerin bilindiği, bilinenlerin
ise yeniden yorumlandığı bu kitap Cumhuriyetimizin 100. yılına armağan olsun!
Ani Kitabı’nın bilim camiamız başta olmak üzere dünya kültür mirası ve Türk tarihine
hayırlı ve faydalı olmasını temenni ederken; bu vesileyle çalışmalarımıza büyük destekler
sunan Kültür ve Turizm Bakanlığı, Kültür Varlıkları ve Müzeler Genel Müdürlüğü,
Türk Tarih Kurumu Başkanlığı, Kars Valiliği, Kafkas Üniversitesi Rektörlüğü, Serhat
Kalkınma Ajansı Genel Sekreterliği ve Kars Müze Müdürlüğü’ne teşekkürlerimizi sunar,
minnearlığımızı ifade etmek isteriz. Ayrıca Kazı Başkanlığımız bünyesinde büyük bir
özveriyle çalışan bilim insanlarımız ile gönüllü olarak tarih ve kültür mirasımıza hizmet
ederek izler bırakan sevgili öğrencilerimizi de yürekten kutladığımızın bilinmesini isteriz.
Saygılarımla.
ÖN SÖZ PREFACE
Doç. Dr. Muhammet ARSLAN
Kazı Başkanı
Head of Excavaton
ANİ’DE BULUNAN
ATEŞGEDE VE
ATEŞGEDELERİN
TÜRK MİMARİSİNE
ETKİLERİ
e Fire Temple in Ani and
Fire Temples Eects on
Turkish Architecture
Arş. Gör. Melih AK
Prof. Dr. Cemile Nakış KARAMAĞARALI
ANİ’DE BULUNAN ATEŞGEDE
VE ATEŞGEDELERİN TÜRK
MİMARİSİNE ETKİLERİ
e Fire Temple in Ani and Fire Temples Eects on
Turkish Architecture
Arş. Gör. Melih AK*
Prof. Dr. Cemile Nakış KARAMAĞARALI**
Özet
Ahameniş, Part ve Sasani İmparatorluklarının resmi dini olan Zerdüştlük vahye dayalı dinler arasında
en eski dindir. Zerdüştlükte su, güneş, ay, yıldızlar kutsaldır fakat ateş bu kutsallar arasında en önem-
lisidir. Zerdüştlerde olduğu gibi Türklerde de ateş hem İslamiyet öncesinde hem İslamiyet sonrasında
kutsal kabul edilmiştir. Zerdüştler Türklerden farklı olarak ibadet aracı olarak kabul eikleri ateş için
tapınaklar inşa etmişlerdir. Bu tapınaklara ateş yanan yer anlamına gelen “ateşgede” veya “ateşgâh”
denilmektedir. Ateşgedeler genellikle baldaken şemada inşa edilen, dört ayak ve dört kemer ile taşıtı-
lan tromplu kubbeli yapılardır. Bu yapıların en erken örneklerini Ahameniş Dönemi’nde görmekteyiz.
Part İmparatorluğu Dönemi’nde daha çok prototip niteliğinde olan ateşgedelerin en olgun örnekleri
Sasani İmparatorluğu Dönemi’nde ortaya çıkmıştır. Sade ve etkileyici bir mimariye sahip olan Sasani
ateşgedeleri Erken Dönem Hristiyan kiliselerini etkilediği gibi cami mimarisini de etkilediği ileri sü-
rülmektedir. Rusafa’da inşa eirilen kilise, Hazar Degaron Camii ve Gira Ateş Tapınağı’nın planları
önemli ölçüde birbirine benzemektedir. Bu etkileşimin yanında cami ve kiliseye çevrilen ateşgedeler
de mevcuur. Büyük Selçuklu Dönemi’nde inşa edilen camilerde bulunan mihrap önü kubbesinin bal-
daken şeması ve temsil gücü ateşgedelere göndermede bulunmaktadır. Tüm bu çerçevede çok önemli
* Arş. Gör. Melih AK, Gazi Üniversitesi, melihak@gazi.edu.tr, 0000-0002-6296-8063
** Prof. Dr. Cemile Nakış KARAMAĞARALI, Gazi Üniversitesi, nakis@gazi.edu.tr, 0000-0002-3255-4070
200
#BizeEmanet
bir yere sahip olan Ani Ateşgedesi bu çalışma kapsamında detaylı bir şekilde ele alınmıştır. Öncelikle belgelendirme
çalışmaları yapılan ateşgedenin tarihlendirilmesi, bir dönem kiliseye dönüştürülmesi ve günümüzdeki durumu hak-
kında analizler yapılmıştır..
Anahtar Kelimeler: Ani, Ateşgede, Ateş Tapınağı, Zerdüştlük, Türk Mimarisi
Abstract
Zoroastrianism, the formal religion of the Achaemenid, Parthian, and Sassanid Empires, is the oldest of the revealed
religions. In Zoroastrianism, water, sun, moon, and stars are sacred, but fire is the most important element amongst.
As well as the Zoroastrians, fire was considered sacred among the Turks either, both before and after Islam. Unlike the
Turks, the Zoroastrians had built temples for the fire, which they accepted as the means of worshipping. These temples
are called “atesgede” or “atesgah”, which means a place where the fire is burning. Atesgedes are domed structures
generally built in the baldachin scheme, carried by four pillars and four arches, bearing squinches as transition ele-
ments. We see the earliest examples of these structures in the Achaemenid Period. The best examples of fire temples,
mostly preliminary in the Parthian Empire Period, emerged during the Sassanid Empire Period. The Sassanid fire
temples, which have simple and impressive architecture, affected the early Christian churches and mosque archite-
cture. The plans of the church built in Rusafa, the Hazar Degaron Mosque, and the Gira Fire Temple are remarkably
similar. In addition to this interaction, fire temples are converted into mosques and churches. The baldachin scheme
and representation power of the dome in front of the mihrab in the mosques built during the Great Seljuk Period re-
fers to the fire temples. Ani Fire Temple, which has a very critical place in this framework, has been discussed in detail
within the scope of this study. First of all, documentation studies were made for the fire temple, and then analyses
were made about the dating of the fire temple, its conversion to a church, and its current situation.
Keywords: Ani, Atesgede, Fire Temple, Zoroastrianism, Turkish Architecture
y Giriş
Zerdüştlük vahye dayalı dinler arasında en eskisidir ve insanlık tarihi üzerinde önemli etkileri vardır. Üç büyük
İran imparatorluğu olan Ahameniş (M.Ö. 549 - M.Ö. 330), Part (M.Ö. 247 - M.S. 224), ve Sasani (M.S. 224 - M.S. 651)
İmparatorluklarının resmi dini olan Zerdüştlük M.Ö. 6. yüzyıldan M.S. 7. yüzyıla kadar neredeyse sürekli olarak
gelişim gösterip Yakın ve Orta Doğu’da hakim din haline gelmiştir. İslamiyet, Hristiyanlık ve Musevilik ile benzer
öğretilerinin bulunması, bazı Gnostik inançlar tarafından doktrinlerinin benimsenmesi ve Doğu’da Kuzey Budiz-
mi’nin gelişimine katkı sunması açısından Zerdüştlük kritik bir noktadadır.
Zerdüştlerin kutsal alanı olan, ateşin yandığı yer anlamına gelen “ateşgâh” (ātasgāh), ateş (ātarsh) ile boşluk,
mekân ve yer (gātu) anlamına gelen iki eski Farsça kelimeden türemiştir. Bir başka terim ise ateş tapınağı olarak
çevrilen ateşgede (ātashkada)’dir. “Ateşgede” (ātashkada) ateş (ātarsh) ile oda, küçük ev (katha) anlamına gelen
iki Eski Farsça kelimeden türemiştir. “Čahārtāq” kelime anlamı olarak “dört kemer” anlamına gelen, dört paye ve
dört kemer ile tromplar aracılığıyla taşıtılan merkezi kubbeli eşkenar bir yapıdır. Čahārtāq terimi ateş tapınağı
ile eş anlamlı olarak kullanılmaktadır fakat ateşgedeler dört tarafı açık basit gölgelikten daha karmaşık ve kapalı
yapılardır. Aynı terim dinsel olmayan çeşitli başka bağlamlarda da kullanıldığı için ateşgede ile eş anlamlı olarak
kullanılmamalıdır.
Cumhuriyetimizin 100. Yılına Armağan • Ani Kitabı
201
Cumhuriyetimizin 100. Yılına Armağan • Ani Kitabı
#BizeEmanet
Ahameniş, Part ve Sasanilerin hakim olduğu coğrafyalarda birçok ateşgede tespit edilmiştir. Bu ateşgedelerden
bir tanesi de Anadolu topraklarında, Ani Örenyeri’nde bulunmaktadır. Kars’ın yaklaşık 45 kilometre doğusunda
bulunan Ani’de yaşam tarih öncesi devirlere kadar, mimari kalıntılar ise M.Ö. 1200’lü yıllara kadar uzanmak-
tadır. M.Ö. 8. yüzyılın ikinci yarısına tarihlendirilen Urartu Krallığı’ndan kalan savunma duvarları daha sonra
Ahamenişler (M.Ö. 549 - M.Ö. 330) tarafından da kullanılmıştır. M.Ö. 330 yılında Büyük İskender’in Persleri yen-
mesiyle Makedonya İmparatorluğu’na dahil olan bölge M.Ö. 140’lardan sonra Roma Part savaşları sırasında bir
dönem Partların hakimiyeti altında kalmıştır. M.S. 226 yılında ise İran bölgesini hakimiyeti altına alan Sasaniler
bu bölgeye de hakim olmuştur. 301 yılında Hristiyanlığı resmi din olarak kabul eden Arşak Kralı III. Tridat 311
yılında İran’a bir sefer düzenlemiş ve bu seferde Ani’yi de ele geçirip akrabası olan Kamsarakanlara vermiştir.
Şehir 3. yüzyılın sonlarından 640’lı yıllara kadar Bizans ve Sasaniler arasında el değiştirmiştir. Bölge daha sonra
Emevi ve Abbasi hakimiyetiyle Müslümanların kontrolüne geçmiştir. Bagratunî Hanedanlığı başta Abbasilere
bağlı olarak bölgedeki varlığını devam eirse de, daha sonra II. Aşot Bizans tarafından “Ermeniye Kralı” olarak
tanınmıştır. 806 yılında Aşot Misaker’in temellerini aığı, 961 yılında da III. Aşot ile Bagratunîlerin merkezi haline
gelen Ani, 1045 yılında Bizans hakimiyetine girmiştir. Sultan Alparslan tarafından 1064 yılında fethedilen ve 1124
yılına kadar Selçuklu hakimiyetinde kalan şehir, Gürcüler tarafından dönem dönem işgal edilmiştir. 1199 yılında
tamamen Gürcü hakimiyetine giren şehir, 1200’lü yıllarda Moğol istilalarına uğramış ve Moğollara bağlı olarak
yine Gürcü yönetiminde kalmıştır. Bir dönem İlhanlı hakimiyetinden sonra 1534 yılında Osmanlı topraklarına
katılan Ani 19. yüzyılda tamamen terkedilmiş ve 1878 - 1918 yılları arasında Rus işgaline maruz kalmıştır. Daha
sonra Osmanlı topraklarına dahil olan Ani günümüzde Türkiye Cumhuriyeti sınırları içinde Kars iline bağlı ola-
rak yer almaktadır.
Tarih boyunca birçok uygarlığa ev sahipliği yapan çok katmanlı bir kent olan Ani’de bulunan en eski yapılardan
biri Ani Ateşgedesi’dir. Bu çalışmada Zerdüştlerin kutsal alanı olan ateşgedeler ve kökeni kapsamlı bir şekilde ele
alınmış, Türk mimarisi üzerindeki etkileri tartışılmıştır. Ani’de bulunan ateşgede bu çerçevede incelenmiş ve ya-
pının tarihlendirilmesi, örtüsü, ateşgedeler içindeki yeri, geçirdiği değişimler somut veriler ışığında incelenmiştir.
y Zerdüştlerde ve Türklerde Ateş Kültü
Zerdüşt dininin peygamberi olan Zerdüşt’ün tarih öncesi çağlarda (M.Ö. 1700 - M.Ö. 1500) yaşadığı düşünülmek-
tedir. Zerdüştlüğün temelinde yatan düalizmde iyiliğin temsili tanrı Ahura Mazda (Hürmüz) iken kötülüğü Angra
Mainyu (Ehrimen) temsil eder. Zerdüştlüğün temel iki kültü ateş ve sudur . Su yaşamın kaynağı olarak birçok
toplumda dinselleştirilmiştir ve Zerdüştlükte de olduğu gibi önemli bir yere konumlandırılmıştır. Bulundukla-
rı coğrafyalarda farklı toplumlar tarafından “inançsız”, “kâfir” ve “ateşe tapan” olarak tanımlanan Zerdüştler
aslında ateşe tapmamaktadır. Zerdüştlükte Ateş Ahura Mazda’nın yeryüzündeki temsili olarak görülür. Ahura
Mazda’nın yaraığı altı kutsal varlıktan biri olan Aşa Vahişta ise ateşin koruyucusudur. Ateş ibadetin Ahura
Mazda’ya yönlendirildiği bir araç, kutsal bir sembol olarak görülür. Ateşin yokluğunda ibadet güneşe, aya, yıldız-
lara veya başka herhangi bir ışık kaynağına yönelik yapılabilir.
202
#BizeEmanet
Cumhuriyetimizin 100. Yılına Armağan • Ani Kitabı
Ateş ısınma ve yemek pişirme gibi temel ihtiyaçların giderilebilmesi için su gibi tüm toplumlarda önem teşkil
etmiştir. Ateş Şaman Türklerde de kutsaldır ve ruhen arınmak, hastalıklardan kurtulmak için çeşitli ayinlerde
farklı şekillerde kullanılmaktadır. Şaman Türklerde “Ata Kültü” önemli bir yere sahiptir fakat bu ata ruhlarına
taptıkları anlamına gelmemektedir. Ateş (Od) Ata da bu atalardan biridir. “Kırk Başlı Kız At” ve “Otuz Başlı Od
Ata” gibi tabirlerle tasvir edilen Ateş (Od) Ata en sevilen atalardan biridir ve insanlara dirlik düzenlik vermektedir.
Türklerde Ülgen Ata ışığı ve iyiliği temsil ederken, Erlik Ata ise karanlığı ve kötülüğü temsil eder. Benzer bir durum
yukarda bahsedildiği haliyle Zerdüştlük’te Ahura Mazda (Hürmüz) ve Angra Mainyu (Ehrimen) kavramlarıyla
karşımıza çıkmaktadır. Aynı zamanda ateş Türk çadırlarının (yurt) merkezinde konumlandırılır ve ona saygı du-
yulur. Türklerde ateşin kutsal oluşunu halen kullanılmakta olan deyimlerden de anlayabiliyoruz. “Ocağın tütme-
si” deyimi ailenin devamlılığı, “ocağın sönmesi” deyimi ise bir ailenin yıkılması, yok olması anlamına gelmektedir.
Günümüzde bile Moğollar hala düğünlerinden önce ateşi kutsar, Anadolu’da ateşin üstünden atlanılan ve onun
etrafında dans edilen oyunlar oynanır, köyde yaşayan Türkler ateşin sönmemesine özen gösterir.
y Ateşgedelerin Kökeni ve Gelişimi
M.Ö. 5. yüzyılda Herodot Persler için ateşe, suya, güneşe, aya, toprağa ve rüzgara kurbanlar verdiklerini fakat
herhangi bir tapınak inşa etmediklerini belirtir. Strabon ise Perslerin tanrılarına heykel veya sunak dikmediğini,
yüksek yerlerde açık havada kurban kestiklerini belirtir. Bununla birlikte sunak benzeri bir yapı üzerinde ateşin
varlığını bilmekteyiz. Erken Ahameniş Dönemi’nde bu tür ateş sütunlarının sadece saraylarda olduğu düşünül-
mektedir; nitekim ayrı bir tapınağın izine rastlanılmamıştır. Ahameniş Perslerinin imparatorluk dönemine gelin-
diğinde cemaatlerin toplanabileceği tapınaklar yoktur; fakat bazı ritüelleri gerçekleştirdikleri yüksek bir tepe ya
da ateşgedeler mevcuur. Ahamenişlerden günümüze ulaşan kutsal bir tepe henüz tespit edilemediyse de birkaç
ateş sunağının kalıntıları bulunmuştur. Bu sunaklardan en eskilerinden biri Nakş-ı Rüstem’deki ikiz ateş sunak-
larıdır (Fotoğraf: 1).
Fotoğraf 1: Persepolis yakınındaki Nakş-ı Rustem de bulunan ateş sunakları (Andre Godard)
203
Cumhuriyetimizin 100. Yılına Armağan • Ani Kitabı
#BizeEmanet
Bilinen en eski Ahameniş ateş tapınağı ise Ahameniş İmparatorluğu’nun ilk başkenti olan Pasargard’da bulunur;
fakat bu yapıdan geriye sadece birkaç kalıntı kalmıştır. Üçüncü bir ateş tapınağının kalıntıları (Şekil:1) İran’da bu-
lunan Susa Ovası’ndadır. Merdivenle çıkılan sütunlu sundurmadan çevre koridorlu ateş tapınağı kısmına geçilir.
Tapınak II. Artaserhas (M.Ö. 424 - M.Ö. 358) dönemine tarihlendirilir.
Ermenistan Krallığı’nı yöneten Part kökenli Arşak Hanedanlığı Dönemi’nde (M.Ö. 250 - M.S. 226), Sasani Döne-
mi’nde bile kullanıldığı bilinen Mescid-i Süleyman ve başka ateş tapınakları da inşa edilmiştir. Kubbeli ateşgede-
lerin bilinen en eskisi Part Dönemi’ne ait Bazeh Hur (Rabat-i Safid) Ateşgedesi’dir (Fotoğraf: 2). Ateşgedelerin en
erken örneklerinden biri niteliğinde olan bu yapı Sasani ateşgedelerinden daha erken bir aşamayı temsil eder. Bu
nedenle Part Dönemi’ne tarihlendirilebilir. Persopolis’in yok edilmesinden Sasani Dönemi’ne kadar olan sürede,
yani Part Dönemi’nde, Pers mimarisi pek gelişim göstermemiştir. Daha sonra kendilerini Ahamenişlerin varisi
olarak gören Sasaniler Dönemi’nde Pers ruhu yeniden canlanmış ve Zerdüştlük ilkelerine bağlılık yeniden önem
kazanmıştır.
Şekil 1: Susa’daki Ateş Tapınağı planı (Andre Godard)
Fotoğraf 2: Bazeh Hur Ateşgedesi (Arthur Upham Pope)
204
#BizeEmanet
Cumhuriyetimizin 100. Yılına Armağan • Ani Kitabı
Helenistik ateş tapınakları Sasani Dönemi’nde, Kaşan yakınlarında bulunan ve I. Ardeşir Dönemi’nde inşa edil-
diği düşünülen Niyaser Ateşgedesi (Fotoğraf: 3) örneğinde olduğu gibi, halkın ateş törenlerine katılabildiği, açık,
anıtsal bir yapıya dönüşmüştür. Erken Dönem Sasani ateşgedesi olan Niyaser Ateşgedesi, 2. yüzyıla tarihlendiri-
len, dört paye üzerinde yükselen merkezi kubbeli klasik bir ateşgededir (Şekil: 2). Bu dönüşümün yanı sıra sadece
rahiplerin girebildiği kutsal ateşin korunduğu yapılar da mevcuur. Formları birbirinden farksız olan bu ateşge-
delerin birkaçı dışında çoğu harabe olmuştur ve yapıların bazılarında kutsal alan koridorla çevrelenir.
Sasani İmparatorluğu’nun kuruluş yıllarında, yani 3. yüzyılın ilk yarısına denk gelen I. Ardeşir Dönemi’nde inşa
eirildiği düşünülen Firuzabat (Taht-ı Nişin) Ateş Tapınağı (Şekil: 3) ise gelişmiş bir model olarak karşımıza çık-
maktadır. Duvarları kesme taştan inşa edilen klasik olarak nitelendirilebilecek bu yapının kubbesi ise tuğla ile
inşa edilmiştir.
Fotoğraf 3: Niyaser Ateş Tapınağı (Andre Godard)
Şekil 2: Niyaser Ateş Tapınağı Planı (sol) ve kesiti (orta) (Andre Godard) Niyaser Ateş Tapınağı Aksonometri (sağ)
(Robert Hillenbrand)
205
Cumhuriyetimizin 100. Yılına Armağan • Ani Kitabı
#BizeEmanet
M.S. 5. yüzyıla tarihlendirilen bir Sasani yapısı olan Gira Ateş Tapınağı (Şekil: 4) birbirine dört geniş kemer ile
bağlanan dört ayağın taşıdığı, kubbe ile örtülü bir mekândan oluşmaktadır. Kubbeye geçiş elemanı olarak tromp
kullanılmıştır. Merkezi mekânlı yapının etrafında bir çevre koridoru bulunmaktadır. Bu koridorun dört köşesi
küçük birer kubbe ile örtülüdür ve bu kısımlar birbirine tonozla bağlıdır. Gira Ateş Tapınağının merkezi kubbeli,
simetrik ve dengeli bir planı vardır.
Sasani ateşgedelerinin mimarisi o kadar sade ve güçlüdür ki, doğu ve batıda önemli etkiler yaratmıştır. Erken
dönem Hristiyan kiliseleri ateşgedelere önemli derecede benzemektedir. 569-582 yılları arasında Rusafa’da inşa
eirilen kilisenin planı (Şekil: 5) Gira’daki ateş tapınağıyla oldukça benzemektedir. Kare içinde haç planlı olan
kilise, olgunlaşmış Sasani ateşgedelerinin genel düzenlemesine benzemesinin yanı sıra, dört köşesinde de kubbe-
sinin olması ile dikkat çekmektedir. Perslerdeki ateşgedelerle benzerlik gösteren bu kilise tipi Rusafa’dan batıya
yayılmıştır. Bununla birlikte ateşgedeler, Budist mimarisinde kare mekânın tromplu bir kubbeyle örtülmesiyle
oluşan çevre koridorlu yapıları da etkilemiş olabilir.
Şekil 3: Taht-ı Nişin Ateşgedesi planı (sol) ve kesiti (sağ) (Huff Dietrich- O’Kane Bernard)
Şekil 4: Gira Ateş Tapınağı planı (sol) ve kesiti (sağ) (U. M. De Villard)
206
#BizeEmanet
Cumhuriyetimizin 100. Yılına Armağan • Ani Kitabı
Hristiyanlığın ve Müslümanlığın zaman içerisinde bölgede yayılmasıyla birlikte Zerdüştler farklı inançları be-
nimsemeye başlamış ve ateşgedeler dönüştürülmüştür. Farklı inançları benimsemiş yönetimler arasında el de-
ğiştiren bölgelerde bulunan kiliselerin ateş tapınağına, ateş tapınağına dönüştürülen kiliselerin de tekrar kiliseye
dönüştürüldüğünü o dönemlere ait yazılı metinlerden bilmekteyiz. Ateşgedelerin kiliseye dönüştürülmesi 300’lü
yıllardan sonra Ermenistan’daki Eçmiyazin ve Divin gibi kentlerde halkın Hristiyanlığı benimsemesiyle görül-
meye başlanmıştır. Bu dönüşümler benzer şekilde İslamiyet’in tesiriyle de gerçekleşmiştir. Arap Müslümanların
İran’ı 7. yüzyılda fethetmesiyle İran halkının Müslümanlığı benimsemesi süreci hızlanmış ve bunun sonucu ola-
rak ateşgedelerin bir kısmı camiye dönüştürülmüştür. İslamiyet’in İran’da yayılmasıyla mevcut yapıların yeni-
den işlevlendirilmesi olağan bir durumdur. İzedhast’ta (Yazd-i Khwāst) bulunan Sasani ateşgedesinin (Şekil: 6)
mihrap nişi eklenerek camiye dönüştürülmesi bu duruma örnek olarak verilebilir. Bu dönüşümlerin de etkisiyle
bazı araştırmacılar çok destekli Arap camilerinin yerini mihrap önü kubbeli camilerin almaya başladığını ileri
sürmektedir.
Şekil 5: Rusafada inşa eirilen kilise planı (sol) ve kesiti (sağ) (U. M. De Villard)
Şekil 6: İzedhast (Yazd-i Khawst) ateş tapınağı planı (Andre Godard)
207
Cumhuriyetimizin 100. Yılına Armağan • Ani Kitabı
#BizeEmanet
y Ateşgedelerin Türk Mimarisindeki Yeri
Sasani ateş tapınağı temel olarak ortasında sunak bulunan, dört ayak ve dört kemerle taşınan merkezi kubbeyle
örtülü bir mekândan oluşur. Batı İran’da inşa edilen camilerde bu baldaken kurgu ihtiyaçlara uygun şekilde revi-
ze edilerek kullanılmaya devam edilmiştir. Daha sonra güney duvarına sabitlenerek mihrap önü kubbesi haline
gelen bu birim, İran coğrafyasında inşa edilen camilerin karakteristik özelliği haline gelmiştir.
Türklerin inşa eiği en erken tarihli camilerden biri olan, merkezi kubbesi tromplar aracılığıyla ayaklara taşıtılan
Hazar Degaron Camii’nin (Şekil: 7) köşelerinde ayrıca birer küçük kubbe bulunur. 11. yüzyıla tarihlendirilen cami-
nin plan şemasının kare planlı, dört ayaklı ve merkezi kubbeli ateşgedelerden geldiğini ileri süren araştırmacılar
olduğu gibi bu planın Hazara’da uygulanma ihtimalinin düşük olduğunu belirten araştırmacılar da mevcuur.
Hazar Degaron Camii’nin, Gira Ateş Tapınağı ve Rusafa’da inşa edilen kilise ile plan açısından benzerliği dikkat
çekmektedir.
1097 ile 1134 yılları arasında inşa edildiği düşünülen Barsiyan Ulu Camii (Şekil: 8) kare bir zeminin kubbe ile ör-
tülmesiyle oluşan tek mekânlı nadir Büyük Selçuklu camilerindendir. Bu yapı ateşgedelerin Büyük Selçuklu cami
mimarisine etkilerini ve bu camilerde vazgeçilmez bir öğe haline gelen mihrap önü kubbesinin gelişimini bize
açıklayabilecek bir örnektir (Fotoğraf: 4).
Şekil 7: Hazar Degaron Camii planı (sol) ve kesiti (sağ) (İbrahim Çeşmeli)
208
#BizeEmanet
Cumhuriyetimizin 100. Yılına Armağan • Ani Kitabı
Ateşgedelerin cami mimarisi üzerine etkileri olmuştur fakat camiyi İslamlaştırılmış ateş tapınağı olarak tanım-
lamak doğru değildir. Ateşgedeler büyük cemaatler için değil, birkaç rahibin katıldığı törenler için inşa edilmiştir.
Şekil 8: Barsiyan Cuma Camii plan (sol) (Andre Godard) ve Aksonometri (sağ) (Robert Hillenbrand)
Fotoğraf 4: Barsiyan Cuma Camii batı görünüş (Y. A. Godard- M. B. Smith)
209
Cumhuriyetimizin 100. Yılına Armağan • Ani Kitabı
#BizeEmanet
Camiye dönüştürülen anıtsal ateşgedelerin örnekleri günümüze ulaşamamıştır, ancak bu uygulama Büyük Sel-
çuklu Dönemi’ne kadar devam etmiş olabilir. İsfahan Cuma Camii (1072), Ardistan Cuma Camii (1160) ve Zevvare
Cuma Camii (1136) (Şekil: 9) gibi köşk ya da baldaken tipi diyebileceğimiz, mihrap önü kubbeli Büyük Selçuklu
camilerinde bulunan kubbenin ateşgedelerden esinlenerek yaptırılmadığını ileri süren araştırmacılar vardır. Bu
görüşe karşı olarak mihrap önü kubbesinin ateşgedelerden esinlenerek yaptırıldığını kabul eden araştırmacılar
da mevcuur. Bu araştırmacılar mihrap önü kubbesinin ateşgedelerden çoklu ayak ve karmaşık kubbeye geçiş
elemanlarıyla farklılaşmış, ateşgedelerin sadeliğinden sıyrılmış olduğunu da belirtmektedirler.
y Ani Ateşgedesi
N. Marr tarafından 1909 yılı kazısında ilk kez kazı programına dahil edilen Ani Ateşgedesi (Fotoğraf: 5) uzun bir
aradan sonra 1997 yılında Prof. Dr. Beyhan Karamağaralı başkanlığında yürütülen kazı çalışmalarının progra-
mına dahil edilmiştir. 1997 yılında ateşgedenin çevreye dağılmış olarak tespit edilen sütun başlıkları numaralan-
dırılmıştır. 1998 yılında ateşgedede kazı çalışmaları başlatılmış ve sonrasında yapı tümüyle ortaya çıkartılmıştır.
Ortaya çıkartılan yapının (Şekil: 10) yaklaşık 190 santimetre aralıklarla kare bir zemine oturtulmuş, 143 santi-
metre çapında silindirik gövdeli dört sütundan oluştuğu tespit edilmiştir. Yapıda bulunan eksedra ve apsisin ise
dilatasyon izlerinden anlaşılacağı üzere yapıya sonradan eklendiği düşünülmektedir. Karamağaralı tarafından
Sasani Dönemi’nde yaygınlaşan bir “ateşgede” (ataşgâh) olduğu düşünülen yapının 1998 yılı koruma çalışma-
larında sütun başlıkları yerine yerleştirilmiş ve duvarları derzlenerek kapatılmıştır. Ani Ateşgedesi (Fotoğraf: 6)
M.Ö. 550 - M.Ö. 330 tarihleri arasında bölgeye hakim olan Ahamenişler tarafından inşa edilmiş olabilir. Aynı za-
manda M.Ö. 140’lardan sonra bir dönem Partların, M.S. 226 yılından sonra ise Sasanilerin bölgeye hakim olduğu
tarihler aralığında da inşa edilmiş olabilir. Part kökenli Arşak Kralı’nın 301 yılında Hristiyanlığı resmi din olarak
kabul etmesinden sonra inşa edilmiş olma ihtimali düşüktür.
Şekil 9: İsfahan Cuma Camii planı (sol), Ardistan Cuma Camii Planı (orta), Zevvare Cuma Camii planı (sağ)
(Andre Godard)
210
#BizeEmanet
Cumhuriyetimizin 100. Yılına Armağan • Ani Kitabı
Fotoğraf 5: Ani Ateşgedesi üst görünüş (Muhammet Arslan)
Fotoğraf 6: Ani Ateşgedesi’nin Kazı ve Koruma Çalışmaları Sonrası Görünüşü (Beyhan KARAMAĞARALI Arşivi)
211
Cumhuriyetimizin 100. Yılına Armağan • Ani Kitabı
#BizeEmanet
Yapının örtüsü hakkında günümüzde herhangi bir veri yoktur fakat sütunların kütleselliği kargir bir örtüyü işa-
ret etmektedir. N. Marr tarafından kubbeye ait olduğu düşünülen taşların bulunduğunu belirten araştırmacılar
da mevcuur. Yapının kaideleri, sütunları ve sütun başlıkları yekpare değildir. 1.80 ile 1.85 metre aralığında deği-
şen çap ölçülerine sahip silindirik kaidelere oturan, yaklaşık 143 santimetre çapında dört büyük silindirik sütunla
taşınan yapı, yaklaşık kare bir plana sahiptir (Şekil: 12). Sütun kaidelerinin yükseklikleri 52 ile 63 santimetre, sütun
yükseklikleri 106 ile 118 santimetre, sütun başlıklarının yüksekliği ise 53 ile 58 santimetre arasında değişmektedir.
Sütun kaidesi, sütun ve sütun başlığıyla birlikte taşıyıcılar yaklaşık 2.26 metreyi bulmaktadır. Sütunlar arasındaki
mesafe ise 1.80 ile 1.97 metre arasında değişmektedir. Sütun kaideleri arasında güneydoğudaki kısım hariç yarım
daire planlı eksedralar bulunur. Güneydoğuda bulunan apsis kısmı, üzerine dört kemer yayı işlenmiş, asli halinde
iki parça olan templon duvarıyla yerden 55 santimetre yükseltilmiştir (Fotoğraf: 7). Bu taşlardan bir tanesi günü-
Şekil 10: Ani Ateşgedesi vaziyet planı (Melih Ak)
212
#BizeEmanet
Cumhuriyetimizin 100. Yılına Armağan • Ani Kitabı
müzde iki parça halindedir. 2 numaralı sütunun başlığı asli halinde 4 parçadan oluşmaktadır fakat günümüzde 2
parçası yerinde bulunmamaktadır. Ateşgedenin yakınlarında tespit edilen iki taş parçasının bu sütun başlığının
eksik iki parçası olduğu düşünülmektedir. 1 ve 2 numaralı sütunlarla 3 ve 4 numaralı sütunların başlıkları farklı
profillerle işlenmiştir (Şekil: 11). Bu dört sütunun Zerdüştlükte kutsal kabul edilen dört elementi (ateş, su, toprak,
hava) temsil eiği düşünülebilir. Diğer taraftan Sasani hükümdarlarından I. Şâpûr’ün altın sikkesinde bulunan,
üzerinde ateş yanan sütun tasviri ile benzer şekilde, dört sütun üzerinde birer kutsal ateşin yandığını da düşü-
nebiliriz (Fotoğraf: 8). Altın sikkedeki üzerinde ateş yanan sütun tasviri form açısından da Ani Ateşgedesi’nin
sütunlarına benzemektedir.
Şekil 11: Ani Ateşgedesi’nin 1, 2, 3 ve 4 numaralı sütunlarının görünüşleri (Melih Ak)
Fotoğraf 7: Ani Ateşgedesi apsis bölümü (Melih Ak)
213
Cumhuriyetimizin 100. Yılına Armağan • Ani Kitabı
#BizeEmanet
Sütun başlıkları ile eksedra ve apsis duvarları arasındaki dilatasyon izleri bu duvarların yapıya sonradan ek-
lendiğini göstermektedir. Eksedra ve apsisin yapıya sonradan eklenmesi yapıda işlev değişikliği olduğunu işa-
ret etmektedir. Apsisin tam olarak doğu yönüne denk gelmemesi de yapının dönüşümüyle alakalıdır (Fotoğraf:
9). 300’lü yıllardan sonra Ermenistan’da bulunan Eçmiyazin ve Divin gibi şehirlerde Hristiyanlığın yayılmasıyla
ateşgedeler kiliseye çevrilmeye başlanmıştır. Kuşuçuşu mesafe olarak Eçmiyazin Ani’ye yaklaşık 70, Divin ise yak-
laşık 100 kilometre mesafededir. Birbirine oldukça yakın olan bu şehirlerdeki ateşgedelerin dönüştürülmesinden
yola çıkarak Ani Ateşgedesi’nin de 300’lü yıllarda kiliseye çevrilmiş olması mümkündür.
Şekil 12: Ani Ateşgedesi planı (sağ) kesiti (sol üst) ve apsis yükseltisinin detayı (sol alt) (Melih Ak)
Fotoğraf 8: I. Şapür ,ün Altın Parası: Ateş Altarını Koruyan Kral ve Oğlu (sol) (Andre Godard), Ani Ateşgedesi (Melih Ak)
214
#BizeEmanet
Cumhuriyetimizin 100. Yılına Armağan • Ani Kitabı
y Sonuç
Vahiy yoluyla iletilen dinler arasında en eski din olarak kabul edilen Zerdüştlük, Ahameniş, Part ve Sasani İpma-
ratorlukları Dönemi’nde resmi din olarak kabul edilmiştir. Ateş, güneş, su, ay ve yıldızlar Zerdüştlük için kutsaldır
fakat ateş bu kutsallar arasında önemli yere sahiptir. Ateşe taptıkları düşünülen Zerdüştler aslında ateşe tapma-
makta, ateşi bir ibadet aracı olarak görmektedirler. Ateş sadece Zerdüştlerde değil Şaman Türklerde de kutsal
kabul edilmekteydi ve çeşitli ayinlerde hastalıklardan kurtulmak, ruhen arınmak için kullanılmaktaydı. Atalar
Kültü’nde de önemli bir yere sahip olan Ateş Ata insanlara birlik ve düzenlik veren Ata Ruhu olarak karşımıza
çıkmaktadır. Zerdüştlükte iyiliğin temsili olan Ahura Mazda’nın karşılığı Türk mitolojisinde Ülgen Ata, kötülüğün
temsili olan Angra Mainyu’nun karşılığı ise Erlik Ata’dır. Bu dini ve kültürel benzerlikler kaçınılmaz bir şekilde
mimari eserleri de etkilemiştir.
Ateş tapınağı olarak da çevrilen “ateşgede”, Zerdüştler için kutsal kabul edilen ateşin yandığı, belirli dini ritüelle-
rin gerçekleştirildiği kutsal bir alandır. Genellikle dört ayak üzerinde yükselen merkezi kubbeli ve kare planlı olan
ateşgedelerde kubbeye geçiş elemanı tromptur. Ateş tapınağı olarak tanımlanabilecek en eski yapı Pasargard’da
bulunmuştur ve Ahameniş İmparatorluğu Dönemi’ne tarihlendirilmektedir. Geriye sadece birkaç kalıntısı kalan
bu yapı haricinde Erken Ahameniş Dönemi’ne tarihlendirilen birkaç ateş sunağı da keşfedilmiştir. Susa Ovası’nda
bulunan ateş tapınağı M.Ö. 424 - M.Ö. 358 tarihleri arasında II. Artaserhas Dönemi’nde inşa edilmiştir. Merdivenle
çıkılan sütunlu sundurmasından çevre koridorlu ateş tapınağına geçilen bu yapı dikkat çekicidir. Bilinen en eski
kubbeli ateşgedenin ise Part Dönemi’nde inşa edilen Bazeh Hur (Rabat-i Safid) Ateşgedesi olduğu düşünülmek-
tedir. Sasani İmparatorluğu Dönemi’ne gelindiğinde ateşgedelerin en yetkin örnekleri verilmeye başlanmıştır
ve ateşgedeler I. Ardeşir Dönemi’nde inşa edilen Niyaser Ateşgedesi’nde olduğu gibi açık ve anıtsal yapılara dö-
Fotoğraf 9: Ani Ateşgedesi (Melih Ak)
215
Cumhuriyetimizin 100. Yılına Armağan • Ani Kitabı
#BizeEmanet
nüşmüştür. 3. yüzyılın ilk yarısına tarihlendirilen, ayakları kesme taş, kubbesi ise tuğladan inşa edilen Firuzabat
(Taht-ı Nişin) Ateş Tapınağı klasikleşmiş bir Sasani ateşgedesi olarak karşımıza çıkmaktadır. M.S. 5. yüzyıla tarih-
lendirilen merkezi planlı Gira Ateş Tapınağı çevre koridoru ve çevre koridorunun dört köşesine yerleştirilen birer
küçük kubbesiyle dikkat çekmektedir. 569-582 yılları arasında inşa edilen Rusafa’daki kilisenin Gira Ateş Tapına-
ğı’yla plan bakımından benzerliği Sasani ateşgedelerinin erken dönem Hristiyan kiliselerini etkilediğini göster-
mektedir. Merkezi planlı bu kilise tipi Rusafa’dan batıya yayılmıştır. Ateşgedelerin benzer şekilde cami mimarisi
üzerinde de etkileri olmuştur. Bu bağlamda Hazar Degaron Camii’nin de Gira Ateş Tapınağı ile plan bakımından
benzerliği önemlidir. Aynı zamanda İran coğrafyasında inşa edilen Barsiyan Ulu Camii gibi tek mekânlı ve İsfa-
han, Ardistan, Zevvare Cuma Camileri gibi mihrap önü kubeli, köşk tipi Büyük Selçuklu camileri ateşgedelerden
etkilenmiş olabilir. Bu etkileşimlerin yanında ateşgedelerin kilise ve camiye dönüştürüldüğü örnekler de karşı-
mıza çıkmaktadır. Ermenistan coğrafyasında 300’lü yıllarda ateşgedelerin kiliseye, İzedhast’ta bulunan Sasani
ateşgedesinin mihrap nişi eklenerek camiye dönüştürülmesi bu dönüşümlere örnek olarak verilebilir.
Yaşamın tarih öncesi devirlere kadar uzandığı çok katmanlı bir kent olan Ani’de farklı zaman dilimlerinde birçok
farklı millet ve kültür yaşamıştır. Bu durumun doğal bir sonucu olarak Ani’de farklı dinlere ait ibadet mekânları
bulunmaktadır. Bu ibadet mekânlarının en eskilerinden biri Zerdüştlerin ibadet mekânı olduğu düşünülen Ani
Ateşgedesi’dir. İlk kez N. Marr tarafından kazısı gerçekleştirilen Ani Ateşgedesi’nde Prof. Dr. Beyhan Karamağa-
ralı’nın kazı başkanlığında yeniden çalışmalar başlatılmıştır. 1997-1998 yıllarında Karamağaralı tarafından Ani
Ateşgede’sinde kazı ve koruma çalışmaları yürütülmüştür. Kare bir zemine oturan yapının 143 santimetre çapın-
da 4 sütunla taşıtıldığı tespit edilmiştir. Sütunlar arasındaki mesafe ise yaklaşık olarak 190 santimetredir. Taban
alanı yaklaşık 30 metrekare olan Ani Ateşgedesi’nin apsis kısmında bulunan templon duvarı ile buna ek olarak
eksedraların yapıya sonradan eklendiği düşünülmektedir. İnşa tarihi kesin olarak bilinmeyen bu yapının, bölge
Ahameniş, Part veya Sasani hakimiyetindeyken inşa edilmiş olduğu düşünülmektedir. Yani Ani Ateşgedesi M.Ö.
5 - M.Ö. 3. yüzyıllar veya M.Ö. 1 - M.S. 3. yüzyıllar arasında inşa edilmiştir. Yapının örtüsü günümüze ulaşmamıştır
fakat kubbe ile örtülü olduğu düşünülmektedir. Sütun kaideleri, sütunları ve sütun başlıkları yekpare olmayan
Ani Ateşgedesi Hristiyanlığın bölgede yayılmasından sonra kiliseye dönüştürülmüştür. Ani’ye oldukça yakın olan
Eçmiyazin ve Divin kentlerinde ateşgedelerin kiliseye çevrildiği göz önüne alındığında bu dönüşüm en erken 4.
yüzyılda gerçekleşmiş olabilir. Nitekim aynı yıllarda bölgeye hakim olan Arşak Kralı’nın Hristiyanlığı resmi din
olarak kabul etmesi bu ihtimali güçlendirmektedir. Eksedralar ve apsis duvarı ile apsisi zeminden yükselten ve
üzerinde dört kemer yayı işlenmiş olan templon duvarı da bu dönüşümle birlikte yapıya eklenmiştir.
216
#BizeEmanet
Cumhuriyetimizin 100. Yılına Armağan • Ani Kitabı
y Kaynakça
Arslan, Muhammet, Anadoluda İlk Selçuklu Mmars: An, Konya 2021.
Belli, Oktay, Her Yönü İle An. (İkinci Baskı). İstanbul 2020.
Boyce, Mary, Zoroastrans: Ther Relgous Belefs and Practces, London 1979.
Choksy, Jamsheed K., “The Zoroastrian Nāhn Purification Rituals.”, Journal of Rtual Studes, S. 1(2), Pisburgh
1987, s. 59-74.
Choksy, Jamsheed K., “Altars, Precincts, and Temples: Medieval and Modern Zoroastrian Praxis.”, Iran, S. 44, Lon-
don 2006, s. 327-346.
Çeşmeli, İbrahim, Antk Çağ’dan XIII. Yüzyıla Kadar Orta Asya ve Karahanlı Dönem Mmars. (İkinci Baskı). İs-
tanbul 2007.
De Villard, U. M., “The Fire Temples.”, Bulletn of the Amercan Insttute for Persan Art and Archaeology, S. 4(4),
New York 1936, s. 175-184.
Dietrich, Huff, - Bernard, O’Kane, “Čahārāq”, Encyclopæda Iranca, S. 4, London & New York 1990, s. 634-642.
Einghausen, Richard, - Grabar, Oleg, The Art and Archtecture of Islam: 650-1250, Harmondsworth 1987.
Godard, Andre, The Art of Iran, (Çev. M. Heron), New York & Washington 1965.
Godard, Y. A., - Smith, M. B., “Material for a Corpus of Early Iranian Islamic Architecture: II. Manār and Masdjid,
Barsīān (Ifahān).”, Ars Islamca, S. 4, Michigan 1937, s. 4-41.
Hillenbrand, Robert, “Saljūq Dome Chambers in North-West Iran.”, Iran, S. 14, London 1976, s. 93-102.
Hillenbrand, Robert, Islamc Archtecture: Form, Functon, and Meanng, Edinburgh 2000.
Karamağaralı, Beyhan, “1998 Ani Kazısı”, 21. Kazı Sonuçları Toplantısı 2. Clt, 24-28 Mayıs 1999 Ankara, Ankara
2000, s. 431-438.
Karamağaralı, Beyhan, - Yazar, Turgay, - Akgül, Nakış, “Les activités archéologiques Turques à Ani (1989-2000)”,
An: Captale de l’Arméne en l’an ml, Hazırlayan: Raymond H. Kévorkian, Paris 2001, s. 62-65.
Pope, Arthur Upham, Persan Archtecture: The Trumph of Form and Color, New York 1965.
Thierry, J. M., “Le Monument tétrapode d’Ani”, From Byzantum to Iran: Armenan Studes n Honour of Nna G.
Garsoïan, Hazırlayan: Jean Pierre Mahé – Robert W. Thomson, Atlanta 1996, s. 425-451.
Yörükân, Yusuf Ziya, Müslümanlıktan Evvel Türk Dnler: Şamanzm. T. Yörükân. (Editör). Ankara 2005.
217
Cumhuriyetimizin 100. Yılına Armağan • Ani Kitabı
#BizeEmanet
1869
KÜLTÜR VARLIKLARI
VE
MÜZELER
GENEL MÜDÜRLÜĞÜ
#
#
CUMHURİYETİMİZİN
100. YILINA ARMAĞAN
CUMHURİYETİMİZİN 100. YILINA ARMAĞAN - ANİ KİTABI
ResearchGate has not been able to resolve any citations for this publication.
Her Yönü İle Ani. (İkinci Baskı)
  • Oktay Belli
Belli, Oktay, Her Yönü İle Ani. (İkinci Baskı). İstanbul 2020.
The Zoroastrian Nāhn Purification Rituals
  • Jamsheed K Choksy
Choksy, Jamsheed K., "The Zoroastrian Nāhn Purification Rituals.", Journal of Ritual Studies, S. 1(2), Pittsburgh 1987, s. 59-74.
Antik Çağ' dan XIII. Yüzyıla Kadar Orta Asya ve Karahanlı Dönemi Mimarisi. (İkinci Baskı). İstanbul
  • İbrahim Çeşmeli
Çeşmeli, İbrahim, Antik Çağ' dan XIII. Yüzyıla Kadar Orta Asya ve Karahanlı Dönemi Mimarisi. (İkinci Baskı). İstanbul 2007.
Material for a Corpus of Early Iranian Islamic Architecture: II. Manār and Masdjid, Barsīān (Ifahān)
  • Y A Godard
  • M B Smith
Godard, Y. A., -Smith, M. B., "Material for a Corpus of Early Iranian Islamic Architecture: II. Manār and Masdjid, Barsīān (Ifahān).", Ars Islamica, S. 4, Michigan 1937, s. 4-41.
Kazı Sonuçları Toplantısı 2. Cilt, 24-28 Mayıs 1999 Ankara
  • Beyhan Karamağaralı
Karamağaralı, Beyhan, "1998 Ani Kazısı", 21. Kazı Sonuçları Toplantısı 2. Cilt, 24-28 Mayıs 1999 Ankara, Ankara 2000, s. 431-438.
Ani: Capitale de l'Arménie en l' an mil
  • Beyhan Karamağaralı
  • Yazar
  • Turgay
  • Nakış Akgül
Karamağaralı, Beyhan, -Yazar, Turgay, -Akgül, Nakış, "Les activités archéologiques Turques à Ani (1989-2000)", Ani: Capitale de l'Arménie en l' an mil, Hazırlayan: Raymond H. Kévorkian, Paris 2001, s. 62-65.