ArticlePDF Available

ERGENLERDE REAKTİF-PROAKTİF SALDIRGANLIĞI YORDAMADA KİŞİLİK ÖZELLİKLERİ, DUYGUSAL VE DAVRANIŞSAL SORUNLARIN ROLÜ

Authors:

Abstract

Bu araştırmada ergenlerde görülen reaktif-proaktif saldırganlığın kişilik özellikleri, duygusal ve davranışsal sorunlar tarafından ne oranda yordandığını incelemek amaçlanmıştır. Araştırma Mersin ilinde ortaöğretim kurumlarında öğrenim gören 559 kız, 432 erkek olmak üzere toplam 991 öğrenci ile gerçekleştirilmiştir. Öğrenciler 14-19 yaş aralığındadır (x̄=16.05). Araştırmada veriler araştırmacılar tarafından hazırlanan “Kişisel Bilgi Formu”, “Reaktif-Proaktif Saldırganlık Ölçeği”,"11-18 Yaş Gençler için Kendini Değerlendirme Ölçeği" ve “Hızlı Büyük Beşli Kişilik Testi” kullanılarak elde edilmiştir. Araştırmada çoklu regresyon analizinden yararlanılmıştır. Araştırmada saldırganlık toplam puanı ile dışsallaştırma sorunları, içselleştirme sorunları, deneyime açıklık ve dışadönüklük arasında anlamlı ve pozitif yönde ilişkiler olduğu bulunmuştur. Ayrıca saldırganlık toplam puanı ile duygusal denge, uyumluluk ve sorumluluk arasında anlamlı ve negatif yönde ilişkiler olduğu belirlenmiştir. Dışsallaştırma sorunları, duygusal denge, deneyime açıklık, sorumluluk, dışadönüklük ve uyumluluk saldırganlığın toplam varyansının %45’ini açıklamaktadır. Reaktif saldırganlığın toplam varyansının %42’si içselleştirme-dışsallaştırma sorunları, duygusal denge, deneyime açıklık, dışadönüklük, uyumluluk ve sorumluluk tarafından açıklanmaktadır. İçselleştirme-dışsallaştırma sorunları, deneyime açıklık ve sorumluluğun proaktif saldırganlığın %26 düzeyinde anlamlı yordayıcıları olduğu belirlenmiştir.
207
ERGENLERDE REAKTİF-PROAKTİF SALDIRGANLIĞI YORDAMADA
KİŞİLİK ÖZELLİKLERİ, DUYGUSAL VE DAVRANIŞSAL SORUNLARIN
ROLÜ
1
Sümeyra AK
2
, Fulya CENKSEVEN ÖNDER
3
, Yasin YILMAZ
4
Makale Bilgisi
ÖZ
DOI: 10.35379/cusosbil.1159729
Bu çalışmada ergenlerin kişilik özelliklerinin, duygusal ve davranışsal sorunlarının
ergenlerde görülen reaktif-proaktif saldırganlığı ne oranda yordadığını incelemek
amaçlanmıştır. Araştırma 559’u (%56.4) kız, 432’si (%43.6) erkek olmak üzere toplam
991 lise öğrencisi üzerinde gerçekleştirilmiştir. Öğrenciler 14-19 yaş aralığındadır
(x
=16.05). Çalışma kapsamında toplanan veriler “Kişisel Bilgi Formu”, “Reaktif-Proaktif
Saldırganlık Ölçeği”, "11-18 Yaş Gençler için Kendini Değerlendirme Ölçeği" ve “Hızlı
Büyük Beşli Kişilik Testi” aracılığıyla elde edilmiştir. Çalışmada çoklu regresyon analizi
kullanılarak analizler gerçekleştirilmiştir. Araştırmada saldırganlık toplam puanı ile
dışsallaştırma sorunları, içselleştirme sorunları, deneyime açıklık ve dışadönüklük
arasında anlamlı ve pozitif yönde ilişkiler olduğu bulunmuştur. Ayrıca saldırganlık
toplam puanı ile duygusal denge, uyumluluk ve sorumluluk arasında anlamlı ve negatif
yönde ilişkiler olduğu belirlenmiştir. Dışsallaştırma sorunları, duygusal denge, deneyime
açıklık, sorumluluk, dışadönüklük ve uyumluluk saldırganlığın toplam varyansının
%45’ini açıklamaktadır. Reaktif saldırganlığın toplam varyansının %42’si içselleştirme-
dışsallaştırma sorunları, duygusal denge, deneyime açıklık, dışadönüklük, uyumluluk ve
sorumluluk tarafından açıklanmaktadır. İçselleştirme-dışsallaştırma sorunları, deneyime
açıklık ve sorumluluğun proaktif saldırganlığın %26 düzeyinde anlamlı yordayıcıları
olduğu belirlenmiştir.
Makale Geçmişi:
Geliş
Kabul
09.08.2022
07.03.2023
Anahtar Kelimeler:
Reaktif Proaktif Saldırganlık,
Kişilik,
Duygusal-Davranışsal Sorunlar.
THE ROLE OF PERSONALITY TRAITS AND EMOTIONAL-BEHAVIORAL
PROBLEMS ON PERCEVING REACTIVE-PROACTIVE AGRESSION IN
ADOLESCENTS
Article Info
ABSTRACT
DOI: 10.35379/cusosbil.1159729
The aim of this study is to investigate the predictive role of personality traits and
emotional-behavioral problems over reactive-proactive aggression seen in adolescents.
The research was carried out on 559 (%56.4) female and 432 (%43.6) male totally 991
high school students. The students were between the ages of 14-19 (x
=16.05). The data
in the study were obtained by using the “Personal Information Form”, “Reactive-
Proactive Aggression Scale”, “Evaluation Scale for Young People” and “Quick Big Five
Personality Test”. Multiple regression analysis was used in the study. In the study, it was
found that there were significant and positive relationships between the total score of
aggression and externalization-internalization problems, openness to experience and
extraversion. In addition, it was determined that there were significant and negative
relationships between the total score of aggression and emotional stability, agreeableness
and conscientiousness. Externalizing problems, emotional stability, openness to
experience, conscientiousness, extraversion and agreeableness together explained 45% of
the total variance of total aggression. On the other hand, %42 total variance of reactive
aggression is explained by internalization-externalization problems, emotional stability,
openness to experience, extraversion, agreeableness and conscientiousness.
Internalization-externalization problems, openness to experience and conscientiousness
were found to be significant predictors of proactive aggression by %26
Article History:
Received
Accepted
09.08.2022
07.03.2023
Keywords:
Reactive Proactive Aggression,
Personality,
Emotional-Behavioural Problems,
1
Makale ilk yazarın Prof. Dr. Fulya CENKSEVEN ÖNDER danışmanlığında yürüttüğü yüksek lisans tezinden üretilmiştir.
2
Uzman Psikolojik Danışman, Milli Eğitim Bakanlığı, sumeyraodabas01@gmail.com, ORCID: 0000-0002-8250-4901
3
Prof. Dr. Çukurova Üniversitesi Eğitim Fakültesi Eğitim Bilimleri Bölümü Rehberlik ve Psikolojik Danışmanlık AD, fulyac@cu.edu.tr,
ORCID: 0000-0001-9748-626X
4
Dr. Öğr. Üyesi, Hatay Mustafa Kemal Üniversitesi, Eğitim Fakültesi, Eğitim Bilimleri Bölümü Rehberlik ve Psikolojik Danışmanlık AD
ORCID: 0000-0002-1081-7976
Alıntılamak için/Cite as: Ak, S., Cenkseven Önder, F. ve Yılmaz, Y. (2023). Ergenlerde reaktif-proaktif saldırganlığı yordamada kişilik
özellikleri, duygusal ve davranışsal sorunların rolü. Çukurova Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Dergisi, 32 (1), 207-226.
Çukurova Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Dergisi, Cilt 32, Sayı 1, 2023, 207-226
208
GİRİŞ
Saldırganlık sonuçları açısından ciddi endişe uyandıran, yaygınlığı gün geçtikçe artan hem bireysel hem
toplumsal bir sorun olarak karşımıza çıkmaktadır. Okul ve ev bağlamında ciddi sorunlara yol açan saldırganlık
davranışı, terapi ve ilgili yardım servislerine başvuruda bulunan çocuklar arasında en sık karşılaşılan davranış
sorunlarındandır (Armbruster vd., 2004; Mathieson ve Crick, 2010; Uz-Baş vd., 2012). Okul çağındaki çocukların
yaklaşık %10-15'inin yaşıtlarının saldırgan davranışlarının sık ve sistematik mağdurları olduğu bildirilmiştir
(Kochenderfer ve Ladd 1996; Olweus, 1991). Krug vd. (2002) Dünya Sağlık Örgütü için hazırladıkları raporda;
ergenleri ve genç yetişkinleri içeren saldırgan davranışlar; ölümlerin, yaralanmaların ve fiziksel sakatlıkların önde
gelen nedenleri arasında olduğunu ifade etmişlerdir. Türkiye’de yapılan araştırmalarda saldırganlığa ilişkin veriler
farklılık gösterse de düzeyleri sorunun ne kadar yaygın olduğunu ve ciddi boyutlara ulaştığını göstermektedir
(Alikaşifoğlu vd., 2004; Uz-Baş ve Topçu-Kabasakal, 2010; Pekince, 2012).
Tüm insanların belli boyutlarda gösterdiği ve sonuçlarından çeşitli şekillerde etkilendiği saldırganlık davranışının
(Tuzgöl, 1998) biyolojik, fiziksel, psikolojik ve sosyal değişimlerin yaşandığı bir geçiş evresi olan ergenlik
döneminde arttığı görülmektedir (Steinberg, 2007). Fiziksel güçte kontrolsüz bir artış ve duygu durumunda hızlı
değişimlerin yaşandığı ergenlik döneminin çeşitli zorlukları ile karşılaşan ergenler davranışsal alternatife sahip
olmadıklarında saldırganlığa yönelebilmektedir (Abalı, 2006; Yavuzer, 2011). Ergenlik döneminde ergen için
akran grupları ile sosyalleşmek daha önemli hale gelmekte, ergenler girdiği çeşitli akran gruplarında arkadaşlarının
onayını kazanmak, statü elde etmek gibi nedenlerle saldırgan davranışlarla birlikte çeşitli risk içeren problem
davranışları da sergileyebilmektedir. Aileden bağımsızlaşıp kendi kimliğini kazanmaya çalışan ergen, istekleri
reddedildiğinde aile ile çatışmaya girip saldırgan davranışlara yönelebileceği gibi, toplumsal norm ve kurallara
uymakta zorluk yaşayıp çeşitli suç içeren riskli davranışlara da yönelebilmektedir.
Bağırmaktan yaralamaya kadar farklı hetorejen yapıda ve çeşitlilikteki davranışların saldırganlık olarak
tanımlanması saldırganlığı incelemeyi zorlaştırmaktadır. Araştırmacılar saldırgan davranışları daha iyi anlamak
ve müdahale etmek amacıyla saldırganlığın kökenlerini, gelişimsel evrelerini ve türlerini anlamaya
çalışmaktadırlar (Barhigt vd., 2017). Bu kapsamda saldırgan davranışların temel işlevlerine, motivasyonlarına ve
sonuçlarına bakarak; reaktif ve proaktif saldırganlık olmak üzere saldırganlığın iki ayrı biçimde
sınıflandırılabileceği sonucuna varmışlardır (Vitaro vd., 2006). Marsee ve Frick (2007), reaktif ve proaktif
saldırganlık biçimlerinin bilişsel ve duygusal olarak farklı yapılara sahip olduğunu vurgularken; Fite ve Colder
(2007) ise proaktif ve reaktif saldırganlığın farklı etiyolojik kuramlar tarafından açıklanabilecek farklı saldırganlık
biçimleri olduğunu ifade etmişlerdir. Reaktif saldırganlık, tehdit edici veya kasıtlı olarak algılanan davranışlara
karşı saldırgan bir tepkidir (Fite ve Colder, 2007). Reaktif saldırganlıkta kışkırtmaya ve tehdidin kaynağına yönelik
verilen tepki derhal ve dürtüsel şekilde gerçekleşir (Vitaro vd., 2006). Proaktif saldırganlık; bir akranı etkilemek
veya baskı altında tutmak için kullanılan provoke edilmemiş, kasıtlı, hedefe yönelik davranışlardır (Hubbard vd.,
2001).
Reaktif saldırganlık türü, saldırganlığın engellenmeye karşı öfkeli ve düşmanca bir tepki olduğunu öne süren
engellenme-saldırganlık modeli tarafından açıklanabilir (Berkowitz, 1978). Engellenme-saldırganlık kuramı, hoş
olmayan olayların öfkeli saldırganlığın temeli olduğunu, tehdit edici olarak algılanan hoş olmayan olayların bir
korku uyandırdığını ya da bireyde kendini uyaranlara karşı savunma ihtiyacı oluşturduğunu öne sürer (Fite ve
Colder, 2007). Engellenme kuramına göre iç veya dış faktörlerin bir sonucu olarak bireyin hedefleri engellenirse,
bireyde düşmanlık ve öfke duyguları tetiklenebilir (Dollard vd., 1939; akt: Polman vd., 2007). Bu artan olumsuz
duygular, kendini savunmak için saldırganlık gösterme ya da engellenme kaynağına zarar vermek için harekete
geçme durumunu tetikleyebilir. Engellenen hedef ne kadar önemliyse, engellenme ve saldırgan dürtü de o oranda
artar. Crick ve Dodge (1996) saldırganlığın meydana gelmesinde, sosyal bilişsel süreçlerin etkisini araştırdıkları
çalışmalarında, reaktif saldırganlık sergileyen çocukların sosyal ipuçlarını yorumlamada eksikler, çarpıtmalar
yaşadıklarını ve belirsiz ipuçlarını düşmanca yorumladıklarını ifade etmişlerdir.
Proaktif saldırganlık; bir akranı etkilemek veya baskı altında tutmak için kullanılan provoke edilmemiş, kasıtlı,
hedefe yönelik davranışlardır (Hubbard vd., 2001). Proaktif saldırganlık kavramı, saldırganlığın sosyal öğrenme
modeline dayanır (Bandura ve Walters, 1977). Sosyal öğrenme modeli; saldırganlığın pekiştirme ihtimallerinin
yönettiği, edinilmiş bir davranış olduğunu ileri sürer. Bu görüşe göre proaktif saldırganlıkta eylemler, beklenen
ödüller tarafından yönlendirilmektedir. Proaktif saldırganlık; dış ödülün motive ettiği, hedef odaklı, planlanmış
saldırganlığı temsil eder. Başka bir deyişle, bireyler saldırır; çünkü saldırganlığın hedeflerine ulaşmak için yarar
bir strateji olduğunu öğrenmişlerdir (Fite ve Colder, 2007). Reaktif saldırganlık, genellikle olumsuz sonuçların
ortaya çıktığı belirsiz durumlarda düşmanca atfetme eğilimi ile ilişkiliyken; proaktif saldırganlıkta ise saldırgan
Çukurova Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Dergisi, Cilt 32, Sayı 1, 2023, 207-226
209
çocukların, sosyal durumlarda kendilerine kişisel kazanımlar sağlayacağını tahmin ettikleri saldırgan stratejilere
yöneldikleri görülmüştür (Renouf vd., 2010).
Tam yaygınlık oranlarını bilmek imkânsız olsa da mevcut epidemiyolojik araştırmalar, genel popülasyondaki
ergenlerin yaklaşık %15-20'sinin ciddi duygusal ve/veya davranışsal rahatsızlıklardan sıkıntı yaşadığını
göstermektedir (Offer ve Schonert-Reichl, 1992). Duygusal-davranışsal sorunlar, ergenlerin sosyal ve duygusal
iyi olma hali üzerinde kalıcı etkiler yapabilir (Hughes ve Gullone, 2008). Çocuğun erken yaşlarda duygusal-
davranışsal sorunlara sahip olması ergenlikte ve yetişkinlikte eğitimsel başarısızlık, başkalarına zorbalık etme,
yalan söyleme, çalma, cezai davranış, madde kullanımı, yetişkinlikte işsizlik (Frick vd., 2014; Parsonage vd.,
2014) ve kalıcı psiko-sosyal problemler (Rutter vd., 2006)’in nedeni olarak görülmektedir. Ayrıca çoğu duygusal-
davranışsal sorunlar ergenlikte bir arada görülebilmekte, biri için risk faktörü olan bir durum diğerlerini de
tetiklemektedir (Anderson vd., 1987; Garnefski ve Diekstra, 1997; McConaughy ve Skiba, 1993; Verhulst ve van
der Ende, 1993). Duygusal ve davranışsal sorunlar yaşayan çocuklar akranları tarafından reddedilmekte, okulda
daha fazla uyum sorunları yaşayarak okul psikolojik danışma ve rehberlik servislerine yönlendirilmektedir.
Duygusal ve davranışsal sorunların doğasının birbirinden farklı olması, ortaya çıkış sebeplerinin de farklı
olmasından kaynaklanır. Bu durum uygulanacak müdahale yöntemlerinin, ayrıca önleyici çalışmaların da farklı
olmasını gerektirir. Bundan dolayı araştırmada bu sorunlar “duygusal” ve “davranışsal” sorunlar olarak
adlandırılmış ve ayrı değerlendirilmiştir. Araştırmacılar çeşitli sınıflandırma sistemleri kullanarak davranış
problemlerini inceleme yoluna başvurmuşlardır. Bunlardan biri de problemin doğasına göre sınıflandırmada
işlevsel bir yaklaşım olarak görülen “içselleştirilmiş davranış sorunları” ve “dışsallaştırılmış davranış sorunları”
ayrımıdır.
İçselleştirilmiş davranış problemleri temel olarak ruh halindeki veya duygudaki bir rahatsızlık ile karakterize
edilir ve endişe, korku, geri çekilme, somatik şikayetler şeklinde görülebilir (Sturge-Apple vd., 2010). Problemleri
iç dünyalarında yaşayan kişiler, yaşadıkları yoğun endişe, korku gibi duygular nedeniyle daha mutsuz görünebilir.
Ancak davranışsal anlamda çeşitli disiplin suçları gibi dışa yansıyan problemlerle uyum sorunu oluşturmadıkları
için mutsuz görünmeleri problem olarak algılanmaz. Bu sebeplerden dolayı içselleştirilmiş sorunlar sergileyen
bireylerin çoğu zaman fark edilmemeleri ya da göz ardı edilmeleri olasıdır. Bu durum, bireylerin sorunları
büyümeden yardım edilmesini güçleştirmektedir (Akan, 2001).
Literatürde “kontrolsüzlük”, “saldırganlık” ve “davranım bozukluğu” gibi adlarla nitelendirilen
dışsallaştırılmış sorunlar, başkalarına veya fiziksel çevreye yönelik olumsuz eylemlerden oluşur (Laghi vd., 2013).
Dışsallaştırılmış sorunlar; “agresif, bozucu, yıkıcı, toplumun yasalarını ve kurallarını ihmal eden gözlemlenebilir
antisosyal davranışlar” olarak tanımlanabilir (Austin ve Sciarra, 2012).
Duygusal-davranışsal sorunlar; bireyin bilişsel süreçlerine (Garnefski vd., 2005; Milich ve Dodge, 1994),
bireyin öz kontrol, duygusal öz düzenleme becerilerinde eksikliğe, akranlarıyla sosyal etkileşimde zorluk
çekmesine (Cicchetti ve Toth, 1991; akt: Laghi vd.,2013), yaşamın ilk yıllarındaki aile-çocuk etkileşimine (Ögel
vd., 2005), öğretmenden ve anneden algılanan duygusal istismara (Şimşek ve Cenkseven-Önder, 2011), bireyin
sosyo-ekonomik düzeyine (Savi, 2008; Kauffman ve Landrum, 2015), arkadaş ilişkilerinde yaşanan
olumsuzluklara, biyolojik faktörlere (Center ve Kemp, 2003) bireyin kişiliğine (Clark vd., 1994; Samuel ve
Widiger, 2008) bağlı olarak oluşabilir.
Reaktif ve proaktif saldırganlığın duygusal-davranışsal problemlerle ilişkili olduğu araştırmalarla ortaya
konmuştur. Kesitsel ve boylamsal araştırmalarda her iki saldırganlık türünün de suç işleme davranışı ile ilişkili
olduğu bulunmuştur. (Crick ve Dodge, 1996; Vitaro vd., 2002; Raine vd., 2006). Reaktif saldırganlık; depresyon
ve anksiyete gibi semptomların içselleştirilmesi ve uyku problemi ile ilişkili bulunurken, proaktif saldırganlığın
ilişkili olmadığı görülmüştür (Dodge vd., 1997; Fite, Becker vd., 2014; Morrow vd., 2006; Raine vd., 2006; Vitaro
vd., 2002). Bir başka araştırmada depresif kız öğrencilerden intihar davranışına yöneldiği rapor edilenlerin, reaktif
saldırganlığı daha fazla sergiledikleri sonucuna ulaşılmıştır (Greening vd., 2010). Görüldüğü gibi duygusal-
davranışsal problemler ile reaktif ve proaktif saldırganlık arasında bir ilişki vardır. Bu açıdan incelendiğinde
duygusal-davranışsal sorunlara sebep olan faktörler ile saldırganlığa neden olan faktörlerle benzerlikler olduğunu
görürüz. Buradan yola çıkarak duygusal-davranışsal sorunlar için risk oluşturan mevcut hazır durumların
saldırganlığı da ortaya çıkarabileceği yorumunu yapabiliriz. Ancak her bireyde duygusal-davranışsal sorunlar açık
bir saldırganlığa dönüşmeyebilir. Duygusal-davranışsal problemlere neden olan faktörlere baktığımızda tek risk
faktöründen bahsetmek mümkün olmadığı düşünülebilir. Ancak duygusal-davranışsal sorunlar yaşayan bireylerin
bazı ortak risk faktörlerine ve kişilik özelliklerine sahip olduğunu söylemek mümkündür.
Yavuzer (2003) kişilik özelliklerine bağlı olarak bazı bireylerin diğerlerinden daha çabuk hayal kırıklığı
yaşayabileceğini, bu hayal kırıklığı sonucu oluşan öfke ile olumsuz tepkilerde bulunabileceğini ifade etmiştir. Ögel
Çukurova Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Dergisi, Cilt 32, Sayı 1, 2023, 207-226
210
vd. (2006) yaptıkları araştırmada dürtüsel, aşırı alıngan, çok çabuk hayal kırıklığına uğrama ve buna tahammül
edememe, başkaları tarafından çabuk kızdırılabilme, ev ve okulda sosyal olarak aşırı içine kapanık olma gibi kişilik
özelliklerine sahip bireylerin şiddete daha eğilimli olduğunu ifade etmiştir. Aynı olaylar her bireyde olumsuz
davranışa yol açmamakta, bazı bireyler saldırganca davranmaya ya da duygusal ve davranışsal sorunlar yaşamaya
daha eğilimli bir kişilik yapısına sahip olabilmektedir.
Kişilik, kişilerarası ilişkilerin niteliğini, zorlu yaşam koşullarına karşı uyumu, mesleki başarıları, sosyal
katılımı, mutluluğu ve sağlığı yordayan en önemli değişkenlerden biridir (Morsünbül, 2014). Tüm davranışlarımız
üzerindeki açık etkisi düşünüldüğünde saldırganlığı anlamada da önemli olarak görülmüştür. Ergenlik döneminde;
aile ve akran ilişkileri değişir. Okul yapısı ve akademik sorumluluklar farklılaşabilir. Ergenliğin gerçekleşmesi ile
cinsiyet rolleri değerlendirilir (Gleason vd., 2004). Yaşam sürecinde gelişimsel dönemler içinde ergenlik dönemi,
kişilik üzerinde en fazla etkinin olduğu dönemdir. İstikrarlı bireysel farklılıklar zayıf belirsiz durumlarda veya
geçiş dönemine özgü sorumluluklar yerine getirilmediğinde en büyük etkiye sahip olur (Caspi ve Moffit, 1993).
Kişilik özelliklerimiz olaylara vereceğimiz tepkileri, yaşadığımız probleme karşı bulacağımız çözümleri
etkilemektedir. Aynı zamanda kişilik özelliklerimiz, duygusal-davranışsal sorunlara yatkınlığımızı da ortaya
koymaktadır. Yaşadığımız engellenme ve öfke durumunu açık bir saldırganlığa mı dönüştüreceğiz yoksa içe atıp
duygusal olarak tepki vereceğiz sorusunun cevabıyla da oldukça ilgili görülmektedir. Yapılan araştırmalarda
kişilik özellikleriyle saldırgan davranışlar arasında anlamlı ilişkiler bulunduğu görülür (Borroni vd., 2014; Gleason
vd., 2004; Jensen-Campbell vd., 2007; Jones vd., 2011; Miller ve Lynam, 2006; Miller vd., 2012).
Bugüne kadar kişilik ve kişiliği tanımlayan boyutlar hakkında sunulan farklı görüşler içinde beş faktör kişilik
kuramı bütün boyutları tek çatı altında toplaması bakımından önemlidir (Bacanlı vd., 2009). Allport ile başlayan
özelliklerin sınıflandırılması, McCrae ve Costa (1999) ile son şeklini almıştır. Modelde yer alan beş faktör;
dışadönüklük, duygusal denge, sorumluluk, uyumluluk ve deneyime açıklık olarak isimlendirilmiştir.
Saldırganlığın gelişimsel evreler göz önüne alındığında ergenlik döneminde görülme sıklığının artması, bu
dönemde bulunan bireyler açısından risk faktörü oluşturmakta, daha başka sorunlara yol açmadan saldırganlığın
altında yatan sebepleri araştırarak gelişimsel rehberlik kapsamında yapılacak önleyici çalışmalara yön verilmesi
önemli hale gelmektedir. Saldırganlığın gelişiminin ve nedenlerinin daha iyi anlaşılması için alt türlerinin iyi
anlaşılması önemlidir (Vitaro vd., 2006). Saldırganlığın iki alt türünü ortaya çıkaran sebeplerin farklı olması
saldırganlığı önlemek amacıyla yapılacak çalışmaların daha işlevsel olması için farklılaşmasını gerektirmektedir.
Bu anlamda okul psikolojik danışmanları için saldırganlık alt türlerinin bilinmesi, önleyici ve müdahale edici
çalışmaların planlaması bakımından yol gösterici olacaktır. Türkiye’de reaktif ve proaktif saldırganlığa ilişkin
yapılan çalışmaların oldukça az olduğu görülmektedir (Uz-Bvd., 2012). Saldırgan davranış; suç içeren davranış,
riskli cinsel davranış, okulu bırakma ve depresyon dahil olmak üzere bir dizi olumsuz sonuçla bir arada
görülebilmektedir (Barhight vd., 2017). Ergenlik döneminde saldırganlıkla birlikte görülme sıklığı artan duygusal-
davranışsal sorunlar toplumsal uyumu önemli ölçüde etkilediği gibi ergenin iyi olma hali üzerinde de önemli
derecede etkilidir. Ergenlik döneminde görülen duygusal-davranışsal sorunların yetişkinlikte başka problemlerle
birlikte görülmesi olasıdır. Bundan dolayı ergenlik döneminde duygusal-davranışsal sorunlara zemin hazırlayan
risk faktörlerini bilerek çalışmaların yürütülmesi, önleyici çalışmalar yapılması hem bireysel hem de toplumsal
açıdan oldukça önemli görülmektedir. Kişilik, tüm davranışlarımız üzerinde açık bir etkisi olan, bireysel
farklılarımızı ortaya koyan dinamik bir yönümüzdür. Saldırgan davranışlarımız üzerinde de etkisi olacağı
öngörülmektedir. Bu etkiyi tespit edebilmek için yapılan araştırmada çocuk ve ergenlerde bireysel farklılıkları
ortaya çıkarmak, davranışsal sorunlara yatkın olabilecek bireyleri tespit etmek için yaygın olarak kullanılan beş
faktör modeli (Ehrler vd., 1999) kullanılmıştır. Stresle başa çıkma (Sav, 2007), öznel iyi olma (Reisoğlu ve Yazıcı,
2017) gibi bireyin uyumunu ve toplumdaki mutluluğunu etkileyen değişkenlerle ilişkisi olan beş faktör boyutları
saldırganlığa ilişkin bilgilerimizi derinleştireceği düşünülmektedir. Türkiye’de saldırganlıkla kişilik özelliklerini
bir arada ele alan çalışmalarda denetim odağı (Efilti, 2006), narsisizm (Aydın ve Akgün, 2014; Torun, 2016; Yalın,
2018), dürtüsellik (Aydın ve Akgün, 2014), mükemmeliyetçilik (Şahin, 2011) gibi kişiliğin tek boyutlarıyla ya da
antisosyal kişilik, psikopati (Ateş vd., 2009) ve kişilik bozukluğu (Akpınar, 2010) gibi kişiliğin klinik boyutları
ile çalışmalar yapıldığı görülür. Bu çalışma, kişiliğin klinik olmayan bir örneklemde, farklı davranışlarla ilgili
olabilecek yönlerini görmemize fırsat verecek olması bakımından önemlidir. Türkiye’de yapılan araştırmalar
incelendiğinde saldırganlığın alt türlerinin birden çok kişilik özellikleriyle, ergen duygusal ve davranışsal
sorunlarıyla incelendiği araştırmaya rastlanmamıştır. Bu anlamda araştırmanın literatüre olumlu katkılar
sağlayacağı düşünülerek hazırlanan bu araştırmada ergenlerde reaktif-proaktif saldırganlığı yordamada kişilik
özellikleri, duygusal ve davranışsal sorunların rolünün incelenmesi amaçlanmaktadır. Bu genel amaç çerçevesinde
araştırmada öncelikle ergenlerin reaktif ve proaktif saldırganlık puanları ile kişilik özellikleri (duygusal denge,
Çukurova Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Dergisi, Cilt 32, Sayı 1, 2023, 207-226
211
dışadönüklük, deneyime açıklık, uyumluluk ve sorumluluk) ve duygusal-davranışsal sorunları arasındaki ilişki
incelenmiştir. Daha sonra ergenlerin kişilik özelliklerinin (duygusal denge, dışadönüklük, deneyime açıklık,
uyumluluk ve sorumluluk) ve duygusal-davranışsal sorunlarının reaktif saldırganlığı, proaktif saldırganlığı ve
toplam saldırganlığı ne oranda yordadığı araştırılmıştır.
YÖNTEM
Araştırmanın Modeli
Bu araştırma, lise öğrencilerinin reaktif-proaktif saldırganlığını yordamada kişilik özellikleri ve duygusal-
davranışsal sorunların rolünü anlamaya yönelik ilişkisel tarama türünde betimsel bir araştırmadır. İlişkisel tarama
modelinde, değişkenlerin birlikte değişip değişmediği; değişme varsa bunun nasıl olduğu saptanmaya çalışılır
(Karasar, 2011). Araştırmanın bağımlı değişkeni reaktif-proaktif saldırganlık, bağımsız değişkenleri ise kişilik
özellikleri (duygusal denge, deneyime açıklık, sorumluluk, uyumluluk, dışadönüklük), duygusal ve davranışsal
sorunlardır (içselleştirilmiş ve dışsallaştırılmış davranışlar).
Çalışma Grubu
Araştırmanın çalışma grubunu 2017-2018 eğitim-öğretim yılında Mersin ili Tarsus ilçesindeki Milli Eğitim
Bakanlığı’na bağlı liseler arasından (Anadolu Lisesi, Mesleki ve Teknik Anadolu Lisesi, İmam Hatip Lisesi)
seçkisiz olmayan örnekleme yöntemlerinden uygun/kolay ulaşılabilir örneklem yöntemi kullanılarak yedi farklı
liseden seçilmiştir. Öğrencilerin 286’sı 9., 272’si 10., 224’ü 11. ve 209’u 12. sınıfta öğrenim görmektedir.
Araştırmaya katılan öğrencilerin 559’u (%56.4) kız, 432’ si (%43.6) erkektir. Öğrencilerin yaşları 14-19 arasında
olup yaş ortalamaları 16.05’dir (Ss=1.19). Araştırmaya katılan öğrencilerin annelerinin %48.3’ü ilkokul
mezunudur. Araştırmaya katılan öğrencilerin annelerinin yalnızca %2.6’sı üniversite mezunu, %0.2’si ise
lisansüstü mezunudur. Araştırmaya katılan öğrencilerinin babalarının %42’sinin ilkokul mezunudur. Öğrencilerin
babalarının %8.1’i üniversite mezunu, % 0.2’si ise lisansüstü mezunudur.
Veri Toplama Araçları
Çalışmada Reaktif-Proaktif Saldırganlık Ölçeği, Hızlı Büyük Beşli Kişilik Testi ve 11-18 Yaş Gençler için
Kendini Değerlendirme Ölçeği (YSR/11-18) ve araştırmacılar tarafından hazırlanan kişisel bilgi formu
uygulanmıştır. Ölçme araçlarına ait bilgiler şu şekildedir:
Reaktif-Proaktif Saldırganlık Ölçeği Raine vd. (2006) tarafından geliştirilmiş olup, Türkçeye uyarlama
çalışması Cenkseven-Önder vd. (2016) tarafından yapılmıştır. 3’lü Likert tipi olan ölçek, 0-1-2 olarak
puanlanmaktadır. Ölçekte yer alan 23 maddenin 11 maddesi reaktif saldırganlık, 12 maddesi ise proaktif
saldırganlık boyutunu ölçmektedir. Ölçekten alınan yüksek puanlar saldırganlık eğiliminin de yüksek olduğu
anlamına gelir. Ölçek reaktif-proaktif saldırganlık içeriği dışında hem sözel hem de fiziksel saldırganlığı da ele
alan maddelerden oluşup saldırganlığın durumsal ve nedensel boyutunu da içermektedir. Ölçekten reaktif
saldırganlık, proaktif saldırganlık ve toplam saldırganlık puanları elde edilmektedir. Ölçeğin Türkçeye uyarlama
çalışması (Cenkseven-Önder vd., 2016) 763 ortaokul ve lise öğrencileri üzerinde gerçekleştirilmiştir. Güvenirlik
katsayıları toplam saldırganlık puanı için .88; proaktif saldırganlık için .84; reaktif saldırganlık için ise .84 olarak
tespit edilmiştir. Reaktif-Proaktif Saldırganlık Ölçeği’nin Türkçe formunun orijinal formda olduğu gibi iki faktörlü
bir yapı sergilediği görülmüştür (χ²=599.64, df=229, AIC=693.62, GFI=.97, AGFI=.97, NFI=.98, NNFI=.99,
IFI=.99, RMSEA=.046).
Hızlı Büyük Beşli Kişilik Testi; Vermultst ve Gerris tarafından (2005) tarafından geliştirilmiştir. Ölçeğin Türkçe
’ye uyarlama çalışması Morsünbül (2014) tarafından yapılmıştır. Testte kişilik özelliklerini belirlemek amacıyla
30 sıfat yer almakta, her bir kişilik özelliği 6 madde ile ölçülmektedir. 1 ile 7 arasında puanlanan 7’li Likert tipi
bir yapı göstermektedir. Testin Türkçe formunun Cronbach alfa değerleri dışadönüklük için 0.81, uyumluluk için
0.80, sorumluluk için 0.86, duygusal denge için 0.78 ve deneyime açıklık için 0.73 olarak bulunmuştur. Test-
tekrar-test güvenirliği her bir boyut için uyumluluk (.73), dışadönüklük (.81), sorumluluk (.81), duygusal denge
(.72), deneyime açıklık (.71) olarak bulunmuştur.
Gençler için Kendini Değerlendirme Ölçeği (YSR/11-18) Achenbach (1991) tarafından geliştirilmiş olup,
ölçeğin Türkçe’ye uyarlama çalışmalarını Erol vd. (1998) yapmıştır. Ölçek 17’si yeterlik, 112’si sorun maddesi
olmak üzere iki farklı bölümden oluşmaktadır. Son altı ayda görülme sıklığına göre derecelendirilen sorun
davranışlar 0, 1 ve 2 olarak derecelendirilir. Sorun davranışlar kendi içerisinde çeşitli alt ölçekler içinde
gruplandırılır. Ölçek kapsamında bu çalışmada da kullanılan İçe Yönelim ve Dışa Yönelim gibi iki ayrı davranış
gösterge grubu puanı elde edilebilmektedir. İçe yönelim grubunda; Somatik Yakınmalar, Sosyal içe Dönüklük,
Çukurova Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Dergisi, Cilt 32, Sayı 1, 2023, 207-226
212
Anksiyete-Depresyon bulunurken; Dışa Yönelim grubunda ise, Suça Yönelik ve Saldırgan Davranışlar olmak
üzere iki alt test bulunmaktadır. Ayrıca içe ve dışa yönelim gruplarına girmeyen Düşünce Sorunları, Sosyal
Sorunlar ve Dikkat Sorunları da ölçekte yer almaktadır. Bu alt testlerin toplamından ölçeğe ilişkin toplam problem
puanı elde edilebilmektedir. Ölçeğin test-tekrar test güvenirliği Toplam Yeterlik için .81, Toplam Problem için .82
olarak hesaplanmıştır. Ölçeğin iç tutarlılığı Cronbach Alfa katsayısı ile hesaplanmış ve katsayılar içe Yönelim için
.80, Dışa Yönelim için .81 ve Toplam problem için .89 olarak bulunmuştur. Bu sonuçlar ölçeğin iç tutarlılığının
test-tekrar test korelasyonundaki gibi yüksek olduğunu ve ele alınan cinsiyet ve yaş gruplarında güvenilir olarak
kullanılabildiğini göstermiştir (Erol vd. 1998).
Kişisel bilgi formu kapsamında ise öğrencilere ait yaş, cinsiyet, sınıf, ebeveyn öğrenim durumu, ebeveyn
sosyo-ekonomik düzeyi, anne baba öz-üvey, sağ-ölü, birlikte-ayrı şeklinde demografik bilgilere ulaşmaya yönelik
sorular bulunmaktadır.
İşlem
Araştırma için gerekli izinler alındıktan sonra veri toplama işlemi araştırmacı tarafından belirlenen günlerde
ve ders saatlerinde yapılmıştır. Uygulama sırasında öğrencilere soruların içten ve samimi cevaplanmasının önemi
vurgulanmıştır. Ölçeklerin uygulama süresi ortalama 50 dakika sürmüştür.
Verilerin Analizi
Ergenlerde reaktif ve proaktif saldırganlığı kişilik özellikleri (duygusal denge, dışadönüklük, deneyime açıklık,
uyumluluk ve sorumluluk) ve içselleştirme ve dışsallaştırma sorunlarını ne oranda yordadığını belirlemek amacıyla
Çoklu Doğrusal Regresyon Analizi kullanılmıştır. Toplanılan verilere öncelikle kayıp değerler ve uç değerler ile
ilgili sorunların giderilmesi amacıyla temel analizlerin yapılması aşamasına geçilmiştir. Değişkenler arasındaki
ilişkileri belirlemek amacıyla öncelikle analizler için gerekli sayıltılar incelenmiş; gerekli sayıltıların karşılandığı
görüldüğünden verilerin analiz işlemine geçilmiştir. Belirtilen analizler SPSS 22 programı kullanılarak
gerçekleştirilmiştir. Verilerin güven aralığı %95 (p<.05) olarak belirlenmiştir.
BULGULAR
Ergenlerde kişilik özellikleri (duygusal denge, dışadönüklük, deneyime açıklık, uyumluluk ve sorumluluk) ve
içselleştirme ve dışsallaştırma sorunlarının reaktif ve proaktif saldırganlığı ne düzeyde yordadığını belirlemek
amacıyla çoklu doğrusal regresyon analizi yapılmıştır. Bu kapsamda öncelikle modele alınan değişkenlerin
aralarındaki korelasyon değerleri incelenmiştir. Öğrencilerin Hızlı Büyük Beşli Kişilik Testi, Reaktif- Proaktif
Saldırganlık Ölçeği ve 11-18 Yaş Gençler İçin Kendini Değerlendirme Ölçeği’nden aldıkları puanlara ilişkin
korelasyon değerleri Tablo 1’ de sunulmuştur.
Tablo 1. Öğrencilerin Reaktif-Proaktif Saldırganlık Ölçeği, Hızlı Büyük Beşli Kişilik Testi ve, 11-18 Yaş Gençler İçin Kendini
Değerlendirme Ölçeği’nden Aldıkları Puanlar Arasındaki Korelasyon Katsayısına İlişkin Değerler
Proaktif
Reaktif
Toplam
Uyumluluk
Dışadönüklük
Sorumluluk
Denge
Açıklık
İçselleştirme
Dışsallaştırma
Proaktif Saldırganlık
-
.47**
.64**
-.09**
.07**
-.20**
-.14**
.07*
.21**
.48**
Reaktif Saldırganlık
-
.97**
-.12**
.06
-.23**
-.36**
.14**
.41**
.60**
Toplam Saldırganlık
-
-.13**
.08*
-.25**
-.33**
.14**
.39**
.64**
Uyumluluk
-
.08*
.34**
.05
.43**
-.12**
-.18**
Dışadönüklük
-
-.11**
.41**
.16**
-.27**
.08**
Sorumluluk
-
.08*
.23**
-.17**
-.30**
Duygusal Denge
-
-.02
-.55**
-.33**
Deneyime Açıklık
-
-.01
.08*
Çukurova Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Dergisi, Cilt 32, Sayı 1, 2023, 207-226
213
İçselleştirme
-
.53**
Dışsallaştırma
-
Ort.
.89
7.25
8.14
33.9
24.7
28.4
25.1
29.9
18.3
3.1
Ss
1.3
3.7
4.5
5.09
7.5
6.8
6.7
5.8
9.6
1.02
α
.60
.79
.80
.67
.75
.76
.71
.66
.84
.84
** p<.01 *p<.05
Tablo 1 incelendiğinde proaktif saldırganlıkta; dışsallaştırma sorunları (r=.48, p<.01), içselleştirme sorunları
(r=.21, p<.01), deneyime açıklık (r=.07, p<.05) ve dışadönüklük (r=.07, p<.01) arasında pozitif yönde anlamlı;
sorumluluk (r=-.20, p<.01), duygusal denge (r=-.14, p<.01) ve uyumluluk (r=-.09, p<.01) arasında negatif yönde
anlamlı korelasyonlara sahiptir. Reaktif saldırganlığın dışadönüklük ile anlamlı ilişki göstermediği görülmektedir
(r=.06, p>.05). Bununla beraber reaktif saldırganlığın dışsallaştırma problemleri (r=.60, p<.01), içselleştirme
sorunları (r=.41, p<.01) ve deneyime açıklık (r=.14, p<.01) arasında pozitif yönde anlamlı; duygusal denge (r=-
.36, p<.01), sorumluluk (r=-.23, p<.01) ve uyumluluk (r=-.12, p<.01) arasında negatif yönde anlamlı
korelasyonlara sahip olduğu görülmektedir. Toplam saldırganlıkta ise dışsallaştırma problemleri (r=.64, p<.01),
içselleştirme problemleri (r=.39, p<.01), deneyime açıklık (r=.14, p<.01), dışadönüklük (r=.08, p<.01) ile pozitif
yönde anlamlı ilişki bulunurken; duygusal denge (r=-.33, p<.01), sorumluluk (r=-.25, p<.01) ve uyumluluk (r=-
.13, p<.01) arasında negatif yönde anlamlı ilişkiler bulunmaktadır.
Ergenlerin kişilik özellikleri (duygusal denge, dışadönüklük, deneyime açıklık, uyumluluk ve sorumluluk),
selleştirme ve dışsallaştırma sorunlarının proaktif saldırganlığı ne oranda yordandığını belirlemek için çoklu
regresyon analizi yapılmıştır. Yapılan çoklu regresyon analizi sonucu Tablo 2’ de sunulmuştur.
Tablo 2. Proaktif Saldırganlığın Yordanmasına İlişkin Regresyon Analizi Sonucu
Değişken
B
Standart
Hata B
β
t
p
İkili r
Kısmi r
Sabit
.469
.370
-
1.27
.205
-
-
Uyumluluk
-.008
.008
-.03
-1.00
.318
-.104
-.032
Dışadönüklük
.002
.006
.01
.29
.773
.095
.009
Sorumluluk
-.013
.006
-.07
-2.20
.028
-.195
-.070
Duygusal Denge
.008
.007
.04
1.21
.227
-.125
-.038
Deneyime Açıklık
.015
.007
.07
2.11
.035
.07
.067
İçselleştirme
-.017
.005
-.13
-3.44
.001
.166
-.109
Dışsallaştırma
.095
.007
.46
14.80
.000
.491
.427
R=.51 ΔR²=.26 F(7, 983)=48.81 p=.000
Tablo 2 incelendiğinde uyumluluk, dışadönüklük, sorumluluk, duyusal denge, deneyime açıklık, içselleştirme
sorunları ve dışsallaştırma sorunları ergenlerin proaktif saldırganlık düzeylerini anlamlı düzeyde açıkladığı
görülmektedir (ΔR²=.26, p<.001). Bu yedi değişken birlikte, proaktif saldırganlığın toplam varyansının %26’sını
açıklamaktadır. Standardize edilmiş regresyon katsayısına göre, yordayıcı değişkenlerin proaktif saldırganlık
üzerindeki göreli önem sırası; dışsallaştırma sorunları (ß=.46), içselleştirme sorunları (ß=-.13), sorumluluk (ß=-
.07), deneyime açıklık (ß=.07), duygusal denge (ß=.04), uyumluluk (ß=-.03) ve dışadönüklük (ß=.01) şeklindedir.
Regresyon katsayılarının anlamlılığına ilişkin t-testi sonuçları incelendiğinde ise dışsallaştırma sorunları (t=14.80,
p<.001), içselleştirme sorunları (t=-3.44, p<.01) sorumluluk (t= -2.20, p<.05) ve deneyime açıklığın (t=2.112,
p<.05) anlam yordayıcılar olduğu görülmüştür. Bununla birlikte uyumluluk (t= -1.00, p>.05), dışadönüklük
(t=.29, p>.05) ve duygusal denge (t=1.208, p>.05) değişkenlerinin proaktif saldırganlığın anlamlı yordayıcıları
olmadığı anlaşılmaktadır.
Araştırmada ergenlerde reaktif saldırganlığın; kişilik özellikleri (duygusal denge, dışadönüklük, deneyime
açıklık, uyumluluk ve sorumluluk), içselleştirme ve dışsallaştırma sorunları tarafından ne oranda yordandığını
belirlemek için regresyon analizi yapılmış ve analize ilişkin sonuçlar Tablo 3te sunulmuştur.
Çukurova Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Dergisi, Cilt 32, Sayı 1, 2023, 207-226
214
Tablo 3. Reaktif Saldırganlığın Yordanmasına İlişkin Çoklu Regresyon Analizi
Değişken
B
Standart
Hata B
β
t
p
İkili r
Kısmi r
Sabit
5.801
.927
-
6.26
.000
-
-
Uyumluluk
-.046
.021
-.06
-2.18
.029
-.118
-.07
Dışadönüklük
.047
.014
.10
3.27
.001
.059
.104
Sorumluluk
-.039
.015
-.07
-2.59
.01
-.231
-.082
Duygusal Denge
-.119
.017
-.22
-6.91
.000
-.355
-.215
Deneyim Açıklık
.089
.018
.14
4.97
.000
.14
.157
İçselleştirme
.028
.013
.07
2.19
.029
.407
.070
Dışsallaştırma
.262
.018
.45
14.64
.000
.596
.423
R=.65 ΔR²=.42 F(7, 983)=102.02 p=.000
Tablo 3 incelendiğinde uyumluluk, dışadönüklük, sorumluluk, duygusal denge, deneyime açıklık, içselleştirme
sorunları ve dışsallaştırma sorunları ergenlerin reaktif saldırganlık düzeylerini anlamlı düzeyde açıkladığı
görülmektedir (ΔR²=.42, p<.001). Bu yedi değişken birlikte, reaktif saldırganlığın toplam varyansının %42’sini
açıklamaktadır. Standardize edilmiş regresyon katsayısına göre, yordayıcı değişkenlerin reaktif saldırganlık
üzerindeki göreli önem sırası; dışsallaştırma sorunları (ß= .45), duygusal denge =-.22), deneyime açıklık (ß=.14),
dışadönüklük (ß=.10), içselleştirme sorunları (ß=.07), sorumluluk (ß=-.07) ve uyumluluk (ß=-.06) şeklindedir.
Regresyon katsayılarının anlamlılığına ilişkin t-testi sonuçları incelendiğinde ise dışsallaştırma sorunları (t=14.64,
p<.001), duygusal denge (t=-6.91, p<.001), deneyime açıklık (t=4.97, p<.001), dışadönüklük (t=3.27, p<.01),
sorumluluk (t=-2.59, p<.01), içselleştirme sorunları (t=2.19, p<.05) ve uyumluluğun (t= -2,18, p<.05) anlamlı
yordayıcılar olduğu görülmüştür.
Çalışmada son olarak ergenlerin kişilik özellikleri (duygusal denge, dışadönüklük, deneyime açıklık,
uyumluluk ve sorumluluk), içselleştirme sorunları ve dışsallaştırma sorunlarının toplam saldırganlığı ne oranda
yordandığını belirlemek için çoklu regresyon analizi yapılmıştır. Analiz sonuçları Tablo 4’ te sunulmuştur.
Tablo 4. Saldırganlığın (toplam puan) Yordanmasına İlişkin Regresyon Analizi Sonucu
Değişken
B
Standart Hata
B
β
t
p
İkili r
Kısmi r
Sabit
6.270
1.086
-
5.77
.000
-
-
Uyumluluk
-.054
.024
-.06
-2.21
.028
-.128
-.070
Dışadönüklük
.049
.017
.08
2.9
.004
.077
.092
Sorumluluk
-.052
.017
-.08
-2.96
.003
-.248
-.094
Duygusal Denge
-.127
.020
-.19
-6.31
.000
-.330
-.197
Deneyime Açıklık
.105
.021
.13
4.96
.000
.136
.156
İçselleştirme
.010
.015
.02
.69
.486
.386
.022
Dışsallaştırma
.368
.021
.52
17.53
.000
.637
.488
R=.67 ΔR²=.45 F(7, 983)=116.99 p=.000
Tablo 4 incelendiğinde uyumluluk, dışadönüklük, sorumluluk, duygusal denge, deneyime açıklık, içselleştirme
problemleri ve dışsallaştırma problemleri ergenlerin toplam saldırganlık düzeylerini anlamlı düzeyde açıkladığı
görülmektedir (ΔR²=.45, p<.001). Bu yedi değişken birlikte, saldırganlığın toplam varyansının %45’ini
açıklamaktadır. Standardize edilmiş regresyon katsayısına göre, yordayıcı değişkenlerin toplam saldırganlık puanı
üzerindeki göreli önem sırası; dışsallaştırma sorunları (ß=.52), duygusal denge (ß=-.19), deneyime açıklık (ß=.13),
dışadönüklük (ß=.08), sorumluluk (ß=-.08), uyumluluk (ß=-.06), ve içselleştirme sorunları (ß=.02) şeklindedir.
Regresyon katsayılarının anlamlılığına ilişkin t-testi sonuçları incelendiğinde ise dışsallaştırma problemleri
(t=17.53, p<.01), duygusal denge (t=-6.31, p<.001), deneyime açıklık (t=4.96, p<.001), sorumluluk (t= -2.96,
p<.01),dışadönüklük (t=2.9, p<.01), uyumluluk (t=-2.21, p<.05) toplam saldırganlığın anlamlı yordayıcıları
Çukurova Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Dergisi, Cilt 32, Sayı 1, 2023, 207-226
215
olduğu görülmüştür. Bununla birlikte içselleştirme problemlerinin (t=.69, p>.05) toplam saldırganlığın anlamlı
yordayıcısı olmadığı anlaşılmaktadır.
TARTIŞMA VE YORUM
Bu bölümde ergenlerde görülen proaktif, reaktif ve toplam saldırganlık puanları ile içselleştirme-dışsallaştırma
sorunları ve kişilik özellikleri arasındaki ilişkiler ile ilgili tartışma yapıldıktan sonra içselleştirme-dışsallaştırma
sorunlarının ve kişilik özelliklerinin ergenlerde görülen proaktif, reaktif ve toplam saldırganlığı yordamasına
ilişkin bulgular tartışılacak ve yorumlanacaktır.
Araştırma kapsamında öncelikle ergenlerde proaktif, reaktif ve toplam saldırganlık puanlarıyla içselleştirme-
dışsallaştırma sorunları ve kişilik özellikleri arasındaki ilişkiler incelenmiştir. Bu bağlamda; proaktif saldırganlıkla
dışsallaştırma ve içselleştirme sorunları arasında anlamlı ve pozitif yönde bir ilişki olduğu görülmektedir. Çeşitli
çalışmalarda proaktif saldırganlığın dışsallaştırma problemleriyle ilişkili olduğu bulunmuştur (Crick ve Dodge,
1996; Vitaro vd.; 2002; Raine vd., 2006). Bununla beraber proaktif saldırganlıkla içselleştirme sorunları arasındaki
ilişkiyi inceleyen sınırlı sayıda çalışmaya rastlanmıştır. Bu çalışmalardan birisinde Connor vd. (2003) erken
yaşlardaki travmatik stresle proaktif saldırganlık arasında ilişki olduğunu bulmuşlardır.
Çalışma kapsamında proaktif saldırganlıkla kişilik özellikleri arasındaki ilişkilere bakıldığında ise deneyime
açıklık ve dışadönüklükle anlamlı ve pozitif yönde bir ilişki olduğu görülürken duygusal denge, sorumluluk ve
uyumluluk arasında anlamlı ve negatif yönde bir ilişki olduğu görülür. Dışadönük bireyler arkadaş gruplarında
popülerdir (Ozer ve Benet-Martínez, 2006). Bu bilgiyle paralel olarak proaktif saldırgan çocukların da akran
ilişkilerinde bazı zorluklar yaşasalar da akranları tarafından çoğunlukla olumlu olarak değerlendirilmesi (Dodge
ve Coie, 1987; Poulin ve Boivin, 1999) proaktif saldırganlıkla dışadönüklük arasındaki ilişkiyi destekler
niteliktedir. Koolen vd. (2012) tarafından yapılan araştırmada uyumsuzluk eğilimlerinin proaktif saldırganlıkla
ilişkili olduğu bulunmuştur. Miller vd. (2012) tarafından yapılan araştırmada proaktif saldırganlığın, kişiliğin beş
temel boyutu ve alt boyutları arasındaki ilişkisine bakıldığında uyumluluk, dürüstlük, özgecilik, uyum, alçak
gönüllük, sorumluluk, kabiliyet, başarma çabası, etraflıca düşünme arasında negatif yönde anlamlı ilişki olduğu
görülmektedir. Bu bulgular araştırma bulgularını destekler niteliktedir.
Araştırmanın bir diğer bulgusu reaktif saldırganlıkla dışsallaştırma ve içselleştirme problemleri arasında pozitif
yönde anlamlı ilişki olduğu şeklindedir. Yapılan araştırmalarda reaktif saldırganlığın yüksek sürekli öfke ve duygu
düzenleme güçlüğü ile ilişkili olduğu (Raine vd., 2006) görülmüştür. Ayrıca çeşitli araştırmalarda reaktif
saldırganlıkla içselleştirilmiş davranış sorunlarının anlamlı ve pozitif yönde ilişkili olduğu görülmektedir (Card ve
Little, 2006; Fite vd., 2014; Hubbard vd., 2001; Raine vd., 2006; Xu ve Zhang, 2008). Araştırmada reaktif
saldırganlığın dışsallaştırma sorunları ile pozitif yönde anlamlı ilişkide olduğu bulunmuştur. Rieffe vd. (2016) 9-
13 yaş arasındaki ergenlerle yaptıkları çalışmada reaktif saldırganlık ile benlik saygısı ve duygusal farkındalık
arasında düşük düzeyde ilişki görülürken; reaktif saldırganlığın depresyon ve suç işleme ile yüksek düzeyde ilişkili
olduğu bulunmuştur. Reaktif saldırganlığın kişilik özellikleriyle ilişkisine baktığımızda deneyime açıklıkla pozitif
yönde anlamlı; sorumluluk, uyumluluk ve duygusal denge ile negatif yönde anlamlı ilişkisi olduğu görülmektedir.
Deneyime açık bireylerin tartışmaya açık yapıları, onları kurallar ve baskılar karşısında kışkırtabilir (Bono vd.,
2002). Miller ve Lynam (2006) yaptıkları araştırmada reaktif saldırganlıkla uyumluluk ile negatif yönde anlamlı
ilişki olduğunu bulmuşlardır. Raine vd. (2006) göre ise reaktif saldırganlık engellenme durumlarında ortaya çıkan
öfke gibi duygularla ilişkilidir. Koolen vd. (2012) tarafından yapılan araştırmada sorumluluk ve uyumlulukla
reaktif saldırganlık arasında anlamlı ve negatif yönde ilişki olduğu görülmektedir. Miller vd. (2012) tarafından
yapılan araştırmada ise reaktif saldırganlıkla; dışadönüklük, dürtüsellik ve heyecan arama arasında anlamlı pozitif
yönde ilişki görülürken uyumluluk ve sorumluluk arasında anlamlı negatif yönde ilişki olduğu görülmüştür. Bu
bulgular göz önüne alındığında ergenlerin kurallara uyma konusunda problem yaşamalarına, duygusal olarak
farklılık göstermelerine ve aileleri ve çeşitli otorite figürleri tarafından engellenmelerine sebep olabilir. Bu
durumun ise hoş olmayan duyguların ortaya çıkması ve bunların reaktif saldırganlığa dönüşmesine neden
olabileceği söylenebilir.
Toplam saldırganlık ile dışsallaştırma sorunları ve içselleştirme sorunları ile puanı arasında anlamlı ve pozitif
yönde bir ilişki olduğu görülmektedir. Erdoğdu (2005), suça yönlendirilen çocukların daha yüksek saldırganlık
puanına sahip olduklarını belirlemiştir. Sökmen (2017) ise madde bağımlılığının fiziksel saldırganlıkla ilişkili
olduğunu bulmuştur. Bu bulgulara göre dışsallaştırılmış davranış sorunları ile saldırgan tepkiler arasında ilişkili
olduğu söylenebilir. Fontaine vd. (2019) yaptıkları boylamsal çalışmada şiddet suçları ile depresyon belirtilerinin
sarmal bir modelle gelişebileceğini ifade etmektedirler. Bu bulgu saldırganlık şeklinde ortaya çıkabilen suç
davranışları ile depresyon gibi içselleştirilmiş davranış sorunları birbiriyle ilişkili olduğunu söyleyebiliriz.
Çukurova Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Dergisi, Cilt 32, Sayı 1, 2023, 207-226
216
Toplam saldırganlık puanı ile kişilik özelliklerinin ilişkisine baktığımızda ise bireylerin dışadönük ve deneyime
açık olma eğilimleri arttıkça saldırganlıkları artarken; uyumluluk, sorumlu ve duygusal açıdan dengeli hale
geldiklerinde saldırganlıkları azalmaktadır. Saldırganlık toplam puanı ile kişilik özelikleri arasındaki ilişkilere
baktığımızda bireylerin dışadönüklük ve deneyime açıklık eğilimleri arttıkça saldırganlığının arttığı
görülmektedir. Araştırmamızın sonucu ile uyumlu olarak Smits ve De Boeck (2006) tarafından sözel saldırganlık
ve öfke arasında engelleme sistemlerinin rolü ile ilgili yaptıkları çalışmada, dışadönüklük arttıkça sözel
saldırganlık üzerindeki engellemelerin azaldığını bulmuşlardır. Ayrıca Burger (2006) dışadönük bireylerin
girişken olmalarının yanın da atılgan da olmalarından dolayı anında tepki gösterip ne hissettiklerini hiç
düşünmeden belirtebileceklerini, sonunu düşünmeden söyledikleri ve anında yaptıkları davranışların problem
yaratabileceğini belirtmiştir. Deneyime açıklık bazı araştırmalarda saldırganlıkla anlamlı ilişkisi olmadığı
görülürken (Ulu, 2016) bazı çalışmalarda ise negatif yönde ilişkili olduğu görülmektedir (Yöyen, 2017). Kişiliğin
sorumluluk, uyumluluk ve duygusal denge yönü saldırganlıkla en çok ilişkilendirilen boyutlar olduğu
görülmektedir. Jones vd. (2011) yaptıkları meta- analitik bir araştırmada sorumluluk, uyumluluk ve nevrotikliğin
saldırgan ve antisosyal davranışlarla ilişkili olduğu sonucuna varılmıştır. Jensen-Campbell vd. (2007) tarafından
yapılan araştırmada sorumluluk boyutunun öfke ve saldırganlık arasında aracılık ettiğini bulmuşlardır.
Araştırmada kişilik özellikleri, dışsallaştırma ve içselleştirme sorunlarının proaktif saldırganlığın %26’sını
yordadığı görülmektedir. Dışsallaştırma sorunların artması proaktif saldırganlığı arttırırken, içselleştirme
sorunların artması proaktif saldırganlığın azalmasına neden olduğu görülmektedir. Kişilik özelliklerinden
deneyime açıklığın artması proaktif saldırganlığın artışına neden olurken, sorumluluğun azalması proaktif
saldırganlığın artışına neden olmaktadır. Dışsallaştırılmış davranış sorunları; “agresif, bozucu, yıkıcı, toplumun
yasalarını ve kurallarını ihmal eden gözlemlenebilir antisosyal davranışlar” olarak tanımlanabilir (Austin ve
Sciarra, 2012). Bu kapsamda yangın çıkarma, hırsızlık gibi kasıtlı davranışlar gerçekleştiren bireylerin bu
davranışları proaktif saldırganlıkla gerçekleştirdiği söylenebilir. Bu durumda dışsallaştırılmış davranış
problemlerinde proaktif saldırganlığın hedefe ulaşma konusunda aracı olduğunu ve problemler arttıkça
saldırganlığın da artabileceği yorumunu yapılabilir. İçselleştirme sorunları temel olarak ruh halindeki veya
duygudaki bir rahatsızlık ile karakterize edilir ve endişe, korku, geri çekilme, somatik şikayetler şeklinde
görülebilir (Sturge-Apple vd., 2010). Bireyler daha içe yöneldikçe daha tepkisizleştiği, kendine yönelik daha fazla
suçlama, değersizlik hissettiği düşünülerek proaktif saldırganlığın azalacağı yorumu yapılabilir. Proaktif
saldırganlığın daha büyük gruplarla gerçekleştiği bilgisi göz önüne alındığında (Hubbard vd., 2001) sosyal
çevresinden kopan bireyde daha da azalması beklenir.
Sorumluluk boyutundan alınan puanların azalması proaktif saldırganlığın artmasına neden olduğu
görülmektedir. Miller vd. (2012) tarafından yapılan benzer bir araştırmada proaktif saldırganlığın; uyumluluk ve
sorumluluk tarafından negatif yönde yordandığı bulunmuştur. Bireyler davranışları üzerinde kontrolleri azaldıkça
aynı zamanda empati gibi birtakım becerilerden de uzaklaşmakta ve hedefine ulaşmak için saldırganlığın daha
soğuk ve yıkıcı hali olan proaktif saldırganlığı sergilemeye hazır hale geldikleri söylenebilir. Proaktif
saldırganlıkta artışa neden olan bir diğer kişilik özelliği ise deneyime açıklıktır. Deneyime açık bireyler; hayal
kurmayı seven, bağımsız, sıradanlığı sevmeyen ve meraklı olma özelliklerine sahiptir (Burger, 2006). Ergenlik
dönemi içerisinde farklılıklar oluşturma merakı çeşitli heyecan arama davranışlarına dönüşüp risk içeren
davranışlarla birleşebilir. Heyecan arama davranışının saldırganlık üzerinde etkisi belirtilmiştir (Wilson ve Scarpa,
2011). Heyecan arama duygusu ile denenen riskli davranışların ya da tütün, alkol, uyuşturucu vb. maddelerin
akranların onayıyla birlikte proaktif saldırganlığa dönüşebileceği düşünülebilir.
Araştırmada kişilik özellikleri, dışsallaştırma ve içselleştirme sorunlarının reaktif saldırganlığın %42’sini
yordadığı görülmektedir. Yapılan regresyon analizi sonucuna göre; reaktif saldırganlığın içselleştirme ve
dışsallaştırma sorunları tarafından yordandığı görülmektedir. Kişilik özelliklerinden deneyime açıklık ve
dışadönüklüğün artması reaktif saldırganlıkta artışa neden olurken; sorumluluğun, uyumluluğun ve duygusal
dengenin azalması saldırganlığın artmasına neden olmaktadır.
Reaktif saldırganlık; saldırganlığın engellenmeye karşı öfkeli ve düşmanca bir tepki olduğunu öne süren
engellenme-saldırganlık modeli (Berkowitz, 1978) tarafından açıklanabilir. Kuram, hoş olmayan olayların öfkeli
saldırganlığın temeli olduğunu, öyle ki tehdit edici olarak algılanan hoş olmayan olayların bir korku uyandırdığını
ya da bireyde kendini uyaranlara karşı savunma ihtiyacı oluşturduğunu öne sürer (Fite ve Colder, 2007).
İçselleştirilmiş davranış sorunları ise aşırı engelleme, utanma ve kaygı ile içe kapanık doğa ile bütünleşen
bireylerde, çekingenlik, endişe ve somatik belirtileri içerir (Center ve Kemp, 2003). Bu açıklamadan yola çıkarak
sorunları içselleştiren bireylerin yaşadıkları sorunları bir tehdit gibi algılayıp korku ve öfke gibi duygular
yaşayacağı, engellendiklerinde ise daha duygusal tepkiler verebileceği söylenebilir. Yapılan araştırmalarda reaktif
Çukurova Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Dergisi, Cilt 32, Sayı 1, 2023, 207-226
217
saldırganlığın öfke, stres ve hayal kırıklığı gibi duygulardan kaynaklandığı belirtilmiştir (Vitaro vd., 2002).
Ergenlik döneminde ruminasyon ve kendini suçlama şeklinde sergilenen bilişsel çarpıtmaların içselleştirme ve
dışsallaştırma sorunlarıortaya çıkardığı görülmüştür (Garnefski vd., 2005). Bu açıklamalardan yola çıkarak
davranış problemlerine yol açan risk faktörleri göz önünde bulundurulduğunda, davranış problemlerini oluşturan
içe dönük doğa, bastırılmış duygular, duygu düzenleme güçlüğü, bilişsel çarpıtma gibi faktörlerin reaktif
saldırganlığın sergilenmesine neden olabilecek faktörler olduğu söylenebilir.
Duygusal denge, sorumluluk ve uyumluluğun azalması reaktif saldırganlıkta artışa neden olan faktörler olarak
görülmektedir. Deneyime açıklık ve dışadönüklük boyutlarından alınan puanların artması da reaktif saldırganlıkta
artışa neden olmaktadır. Miller vd. (2012) tarafından yapılan araştırmada reaktif saldırganlığın dışadönüklük ve
nevrotiklik tarafından pozitif, uyumluluk tarafından negatif yönde yordandığı bulunmuştur. Uyumluluk
boyutundan düşük puan alan bireyler, bazı provokasyonlarla karşı karşıya kaldığında, tehditleri kabul edilemez
engellenmeler olarak algılayabilir ve reaktif saldırganlığı sergileyebilir (Koolen vd., 2012). Özdoğan ve
Cenkseven Önder (2018) yaptıkları araştırmada duygu düzenleme güçlüğü ile reaktif saldırganlık arasında
dürtüsellik alt boyutunda anlamlı ilişki olduğunu belirlemişlerdir. Başka bir araştırmada nevrotikliğin alt
boyutlarından öfkeli düşmanlık, incinebilirlik, dürtüsellik boyutlarının reaktif saldırganlıkla ilişkili olduğunu
bulmuşlardır (Miller ve Lynam, 2006).
Dışadönük bireyler; arkadaş gruplarında sevilen, konuşkan, yaşam doyumu yüksek bireyler olarak
tanımlanmaktadır. Ayrıca dışadönük bireylerin ödüle ve onaya daha çok önem verdikleri bilinmektedir (Burger,
2006). Rekabet duygusu ve liderlik duygusu aynı zamanda sosyalliğe önem veren ergenler için istediğini elde
edemediğinde hoş olmayan duygulara yol açabilir. Ergenlik döneminde duyguların daha yoğun yaşanması istediği
onayı alamadığında ergen için daha çok hoşa gitmeyen bir duyguya dönüşebilir, daha dürtüsel ve hızlı tepkiler
verebilir. Bu açıklamalardan yola çıkarak bilişsel kapasitesi ve geçmiş deneyimleri ile arkadaşlarının davranışını
yorumlayan dışadönük bireyler rekabet ortamlarında özellikle arkadaşının davranışını kasıtlı yaptığını düşünmesi
reaktif saldırganlığı ortaya çıkarabileceği ylenebilir. Deneyime açık olan ergen bireyin özelliklerini
düşündüğümüzde kurallar konusunda oldukça esnek ve cinsiyet rollerini reddetmeleri (Saymaz, 2003), tartışmaya
girme eğilimlerinin yüksek olması ve daha fazla kendi düşüncelerine odaklanmaları (Bono vd., 2002), istenmedik
bir durumla karşı karşıya kaldıklarında özgür doğalarından dolayı daha fazla baskı hissetmelerine neden olabilir.
Ebeveyn ve çeşitli otorite figürlerinin engellenmesi öfke şeklinde çeşitli duyguları ortaya çıkabilir.
Araştırmada kişilik özellikleri, dışsallaştırma ve içselleştirme sorunlarının toplam saldırganlığın %45’ini
yordadığı görülmektedir. Yapılan regresyon analizi sonucuna göre; toplam saldırganlığın dışsallaştırma sorunları
tarafından yordandığı görülmektedir. Kişilik özelliklerinden deneyime açıklık ve dışadönüklüğün artması toplam
saldırganlıkta artışa neden olurken; sorumluluğun, uyumluluğun ve duygusal dengenin azalması saldırganlığın
artmasına neden olmaktadır.
Laghi vd. (2013), dışsallaştırılmış davranış problemlerinin başkalarına veya fiziksel çevreye yönelik olumsuz
eylemlerden oluştuğunu ifade etmektedirler. Auistin ve Sciara’ya göre (2012) dışsallaştırılmış davranış sorunları
sözel ya da fiziksel eyleme dökülerek açık saldırganlık şeklinde gerçekleştirilebilir ya da yangın çıkarma gibi
tahrip edici, kasıtlı ve gizlenerek yapılan etkileri sonradan görülen örtük antisosyal davranışlar şeklinde de
gerçekleşebilir. Bu açıklamadan yola çıkarak saldırganlığın dışsallaştırılmış davranış sorunlarını sergilemenin bir
yolu olduğu ve dışsallaştırılmış sorunların artması ile saldırganlığın da paralelinde artabileceği yorumu yapılabilir.
Ayrıca dışsallaştırılmış davranış sorunlarına neden olan bireysel ya da çevresel risk faktörleri saldırganlığın
sergilenmesi için de zemin oluşturmuş olabilir.
Kişilik özelliklerinden sorumluluğun, duygusal dengenin ve uyumluluğun azalması toplam saldırganlığın
artmasına sebep olduğu görülmektedir. Yöyen (2017), tüm kişilik özellikleri içinde sorumluluğun ve duygusal
dengenin azalmasının saldırganlığın artışını yordadığını bulmuştur. Ulu (2016) tarafından yapılan araştırmada
uyumluluk ve özdisiplin boyutlarının şiddet eğilimini negatif yönde yordadığı; gelişime açıklık boyutunun
anlamlılık düzeyine sahip olmadığı, nevrotiklik ve dışadönüklük boyutlarının ise pozitif yönde yordadığı sonucuna
ulaşmıştır. Bir çocuk bireysel ve sosyal çıkarları arasında gerginlik yaşadığında, uyumluluk kişilik boyutu,
başkaları ile olumlu ilişkiler kurma motivasyonu ile bencil eğilimlerin, sosyal kaygılar nedeniyle ortaya çıkmasını
engeller. Bütün bu sebeplerle uyumlu bireyler olumsuz bir durumla karşı karşıya kaldıklarında öfke yaşasalar da ,
bu durumun saldırgan tepkilere yol madığı ifade edilmiştir (Jensen- Campbell vd., 2007). Ayrıca uyumlu
bireylerin daha fazla empati kurmaları (Graziano vd., 2007) saldırgan tepkiler göstermelerini engelleyen bir diğer
neden olabilir. Duygusal denge boyutundan alınan yüksek puanlar duygusal kararlılığa işaret ederken düşük
puanlar ise nevrotikliğe işaret etmektedir. Nevrotik bireylerin özelliklerine baktığımızda mantıksız akıldışı
inançlara sahip olmaya, dürtülerini daha az kontrol etmeye ve stresle daha az başa çıkmaya eğilimli olduklarını
Çukurova Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Dergisi, Cilt 32, Sayı 1, 2023, 207-226
218
görürüz (Ehrler vd., 1999). Çalışma grubunu oluşturan 14-19 yaş aralığındaki ergenler, içinde bulundukları geçiş
döneminin de etkisi ile duygularını düzenlemekte zorlanmaları, daha rtüsel hareket etmeleri, daha yoğun
olumsuz duygulara sahip olma gibi nevrotik eğilimlerinin olması saldırgan davranışlara yöneltebilecek nedenler
olarak yorumlanabilir.
Deneyime açık bireyler kendi duygu ve düşüncelerine odaklı olması, tartışmacı yapılarından dolayı kolayca
tartışmaya girme eğilimlerinin yüksek olması (Bono vd., 2002) ve çatışma yaşadıklarında kaçmak yerine
yüzleşmeyi tercih etmeleri (Antonioni, 1998) bireylerin karşılaştıkları olumsuz durumlarda saldırganlığı
sergileyebilme ihtimallerinin nedeni olarak yorumlanabilir. Deneyime açık olan bireyler kurallar konusunda
oldukça esnektir ve cinsiyet rollerini de reddederler (Saymaz, 2003). Çalışma grubunun ergenlerden oluştuğunu
düşündüğümüzde, ailenin ve toplumun cinsiyet rollerine göre beklentileri, kurallara uyma konusundaki baskıları
deneyime açık olan birey için aile ve toplumla daha fazla çatışma yaşamasına ve saldırganlığın çeşitli türlerini
sergilemesine sebep olabilir. Araştırmada dışadönüklüğün artması toplam saldırganlık puanının artmasına neden
olduğu görülmektedir. Araştırmanın bulgusu bazı çalışmalarla paralellik göstermektedir (Ulu, 2017). Çalışmaların
bazılarında ise bizim bulgumuzun tersi yönünde düşüncelere rastlanır. Dışadönük bireyler sosyal, konuşkan,
olumlu duygulara sahip, organizasyonları seven, (Chamorro-Premuzic, 2011) aktif, enerjik, şakacı (Ehrler, vd.,
1999) ve arkadaş gruplarında popüler insanlar olarak tanımlanır (Ozer ve Benet-Martínez, 2006). Dışadönük
bireylerin zorlu yaşam olayları ile karşılaştıklarında kişilerarası problem çözme gibi başa çıkma stratejilerini
kullanma olasılıklarının daha yüksek olduğu (Carver ve Connor-Smith, 2010), öznel iyi oluş ve psikolojik iyi
olma gibi olumlu duygular yaşamaya daha yatkın oldukları (Cenkseven ve Akbaş, 2007; Doğan, 2013)
belirtilmiştir.
Genel anlamda dışadönük bireyler için yapılan yorumlara baktığımızda saldırganlığı sergileme olasılıklarının
daha az olduğu düşünülebilir. Araştırma grubunun 14-19 yaş arasındaki ergenlerden oluştuğu göz önünde
bulundurulduğunda ergenler için akranlarıyla sosyalleşmek, onlar arasında popüler olmak, statü elde etmek önemli
bir kazanım haline gelmektedir. Ergenin içinde bulunduğu akran grubu saldırgan davranışların onaylandığı bir
grupsa ergende saldırganca davranışlar sergilemeyi arttıracaktır. Yine aynı şekilde aile ortamında saldırgan
davranışların sergilenmesi ve onaylanması dışadönük eğilimleri olan bireylerin davranışlarını model alma yoluyla
saldırganlık içeren tepkilerle şekillendirmesine ve bu tepkilerin kabul gördüğü sosyal çevrelere yönelmesine sebep
olabilir. Nitekim Moberg (2001) açıklamaları destekleyecek şekilde, dışadönük bireylerin bu yönlerine değer
verilip sosyal açıdan onaylandığı, olumlu sonuçların gerçekleştiği ortamlarda coşkulu enerjik olabileceği ve
olumlu davranışlar sergilemeyi öğrenebileceğini ifade etmiştir.
SONUÇ VE ÖNERİLER
Araştırmada öncelikle ergenlerde reaktif-proaktif saldırganlık, kişilik özellikleri ve içselleştirme-dışsallaştırma
sorunları arasındaki ilişkiler incelenmiştir. Proaktif saldırganlıkla içselleştirme ve dışsallaştırma sorunları arasında
anlamlı ve pozitif yönde bir ilişki olduğu görülmüştür. Proaktif saldırganlıkla kişilik özelliklerinden sorumluluk,
uyumluluk ve duygusal denge arasında anlamlı ve negatif yönde bir ilişki olduğu belirlenirken deneyime açıklık
ve dışadönüklük arasında ise anlamlı ve pozitif yönde ilişki olduğu saptanmıştır. Reaktif saldırganlık ile
içselleştirme ve dışsallaştırma sorunları arasında anlamlı ve pozitif yönde ilişki olduğu görülmüştür. Reaktif
saldırganlıkla kişilik özelliklerinden duygusal denge, sorumluluk ve uyumluluk arasında anlamlı ve negatif yönde
bir ilişki görülürken; deneyime açıklık boyutuyla pozitif yönde bir ilişki olduğu belirlenmiştir. Reaktif
saldırganlıkla dışadönüklük arasında ise anlamlı bir ilişki saptanmamıştır. Saldırganlık toplam puanı ile
içselleştirme ve dışsallaştırma sorunları arasında pozitif yönde anlamlı ilişki olduğu görülmüştür. Toplam
saldırganlık puanı ile kişilik özelliklerinden duygusal denge, sorumluluk ve uyumluluk arasında anlamlı ve negatif
yönde ilişki görülürken deneyime açıklık ve dışadönüklük arasında anlamlı ve pozitif yönde ilişki olduğu
belirlenmiştir.
Lise öğrencilerinin proaktif saldırganlığını açıklamada içselleştirme ve dışsallaştırma sorunlarının etkisine
bakılmıştır. Dışsallaştırma sorunlarının proaktif saldırganlığın pozitif yordayıcısı olduğu görülürken içselleştirme
sorunlarının negatif yordayıcı olduğu görülmektedir. Proaktif saldırganlığın üzerinde kişilik boyutlarının etkisine
bakıldığında deneyime açıklık proaktif saldırganlığı pozitif yönde yordarken, sorumluluk boyutunun ise proaktif
saldırganlığı negatif yönde yordadığı görülmüştür. Uyumluluk, dışadönüklük ve duygusal denge boyutlarının ise
proaktif saldırganlığın anlamlı yordayıcıları olmadığı belirlenmiştir.
Lise öğrencilerinin reaktif saldırganlık puanlarının, beş faktörlü kişilik özellikleri ve duygusal-davranışsal
sorunlar tarafından ne oranda açıklandığı incelendiğinde, deneyime açıklık ve dışadönüklüğün pozitif yönde
anlamlı yordayıcılar olduğu; duygusal denge, sorumluluk ve uyumluluk kişilik özelliklerinin ise negatif yönde
Çukurova Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Dergisi, Cilt 32, Sayı 1, 2023, 207-226
219
anlamlı yordayıcılar olduğu görülmüştür. Dışsallaştırma ve içselleştirme sorunları reaktif saldırganlığın pozitif
yönde anlamlı yordayıcıları olarak belirlenmiştir.
Lise öğrencilerinin saldırganlık toplam puanının, beş faktörlü kişilik özellikleri ve duygusal-davranışsal
sorunlar tarafından ne oranda açıklandığı incelenmiştir. Deneyime açıklık ve dışadönüklük kişilik boyutlarının,
saldırganlık toplam puanının pozitif yönde, duygusal denge, sorumluluk ve uyumluluk kişilik boyutlarının ise
negatif yönde anlamlı yordayıcıları olduğu saptanmıştır. Dışsallaştırma sorunlarının saldırganlık toplam puanın
pozitif yönde anlamlı yordayıcısı olduğu görülürken, içselleştirme sorunlarının ise anlamlı yordayıcısı olmadığı
belirlenmiştir.
Araştırma sonuçlarına göre araştırma ve uygulamaya yönelik şu öneriler sunulmaktadır:
Reaktif-proaktif saldırganlık üzerinde kişilik özelliklerinin etkisinin daha iyi anlaşılması için problem çözme,
çatışma çözme yöntemleri ve öz kontrol becerisi gibi aracı değişken olabilecek mekanizmalarla çalışmalar
yapılabilir. Reaktif-proaktif saldırganlık üzerinde etkisi olan duygusal-davranışsal sorunlar ayrı ayrı ele alınıp
detaylandırılarak incelenebilir. Ayrıca araştırma farklı örneklem grupları ile tekrarlanması önerilmektedir.
Uygulamaya yönelik olarak ise; yapılan çalışmada kişilik özelliklerinin ve duygusal-davranışsal sorunların
saldırganlığın her iki türüyle de ilgili olduğu belirlenmiştir. Okul psikolojik danışmanlarının saldırganlık için risk
faktörü oluşturan kişilik özelliklerine ve davranış problemlerine sahip öğrencileri tespit ederek önleyici ve
müdahale edici çalışmalarını planlaması faydalı olacaktır. Kişilik boyutlarının saldırganlık türleri üzerindeki
etkisinin farklılaştığı görülmektedir. Hem reaktif hem de proaktif saldırganlık üzerinde deneyime açıklık ve
sorumluluk boyutlarının etkili olduğu görülmüştür. Bu bireylerin özellikleri düşünülerek öz-kontrol geliştirme ve
etkili çatışma çözme yöntemi gibi grup çalışmalarının planlanması faydalı olacaktır. Bunların yanında okul
psikolojik danışmanları saldırgan davranışlar sergileyen bireylerle çalışırken öğrencilerin kişilik özelliklerini de
göz önünde bulundurması saldırganlığın altında yer alan mekanizmaların (dürtüsellik, öz-kontrol gibi) daha iyi
anlaşılması için faydalı olacaktır.
KAYNAKLAR
Abalı, O. (2006). Ergenlik dönemi ve sorunları. Epsilon Yayınları.
Achenbach, T. M. (1991). Manual for child behavior checklist/ 4-18 and 1991 profile. University of Vermont,
Department of Psychiatry.
Akan, A. G. (2001). 7-12 yaş çocuklarında görülen uyum ve davranış bozuklukları ve benlik saygısı ilişkisi.
[Yayımlanmamış Yüksek Lisans Tezi]. İstanbul Üniversitesi.
Akpınar, F. (2010). Borderline kişilik bozukluğu olan bireylerin öfke tarzları ve saldırganlık davranışı üzerine bir
inceleme. [Yayımlanmamış Yüksek Lisans Tezi, Maltepe Üniversitesi].
Alikaşifoğlu, M., Erginöz, E., Ercan, O., Uysal, O., Kaymak, D. A. ve İlter, O. (2004). Violent behaviour among
Turkish high school students and correlates of physical fighting. The European Journal of Public Health,
14, 173-177. https://doi.org/10.1093/eurpub/14.2.173
Anderson, J. C., Williams, S., McGee, R., ve Silva, P. A. (1987). DSM-III disorders in preadolescent children:
Prevalence in a large sample from the general population. Archives of General Psychiatry, 44(1), 69-76.
doi:10.1001/archpsyc.1987.01800130081010
Antonioni, D. (1998). Relationship between the big five personality factors and conflict management
styles. International Journal of Conflict Management, 9(4), 336-355.
Armbruster, P., Sukhodolsky, D., ve Michalsen, R. (2004). The impact managed care on chidren’s outpatient
treatment: A comparison study of treatmen outcome before and after managed care. American Journal of
Orthopsychiatry, 74, 5-13. https://doi.org/10.1037/0002-9432.74.1.5
Çukurova Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Dergisi, Cilt 32, Sayı 1, 2023, 207-226
220
Ateş, M. A., Algül, A., Gülsün, M., Geçici, Ö., Özdemir, B., Başoğlu, C., ... ve Çetin, M. (2009). Antisosyal kişilik
bozukluğu olan genç erkeklerde aleksitimi, saldırganlık ve psikopati İlişkisi. Archives of
Neuropsychiatry/Noropsikiatri Arsivi, 46(4), 135-139.
Austin, V. L., ve Sciarra, D. T. (2012). Çocuk ve ergenlerde duygusal davranışsal bozukluklar. (M. Özekeş, Çev.
Ed.). Nobel Yayıncılık.
Aydın, A., ve Akgün, S. (2014). Ergenlikte reaktif-proaktif saldırganlık, öfke ve narsisizm ilişkisi. Türk Psikoloji
Dergisi, 29(73), 44-56.
Bacanlı, H., İlhan, T., ve Aslan, S. (2009). Beş faktör kuramına dayalı bir kişilik ölçeğinin geliştirilmesi: Sıfatlara
Dayalı Kişilik Testi (SDKT). Türk Eğitim Bilimleri Dergisi, 7(2), 261-279.
Bandura, A., ve Walters, R. H. (1977). Social learning theory (Vol. 1). Prentice-hall.
Barhight, L. R., Hubbard, J. A., Swift, L. E., ve Konold, T. R. (2017). A multitrait-multimethod approach assessing
childhood aggression and related constructs. Merrill-Palmer Quartely, 63(3), 367-395.
https://doi.org/10.13110/merrpalmquar1982.63.3.0367
Berkowitz, L. (1978). Whatever happened to the frustration-agression hypothesis? American Behavioral Scientist,
32, 691-708.
Bono, J. E., Boles, T. L., Judge, T. A., ve Lauver, K. J. (2002). The role of personality in task and relationship
conflict. Journal of Personality, 70(3), 311-344 https://doi.org/10.1111/1467-6494.05007
Borroni, S., Somma, A., Andershed, H., Maffei, C., ve Fossati, A. (2014). Psychopathy dimensions, big five traits,
and dispositional aggression in adolescence: Issues of gender consistency. Personality and Individual
Differences, 66, 199-203. https://doi.org/10.1016/j.paid.2014.03.019
Burger, M. J. (2006). Kişilik. (D. İ. Erguvan Sarıoğlu, Çev.). Kaknüs Yayınları.
Card, N. A., ve Little, T. D. (2006). Proactive and reactive aggression in childhood and adolescence: A meta-
analysis of differential relations with psychosocial adjustment. International Journal of Behavioral
Development, 30(5), 466-480. https://doi.org/10.1177/0165025406071904
Carver, C. S., ve Connor-Smith, J. (2010). Personality and coping. Annual Review of Psychology. 61, 679-704.
https://doi.org/10.1146/annurev.psych.093008.100352
Caspi, A., ve Moffitt, T. E. (1993). When do individual differences matter? A paradoxical theory of personality
coherence. Psychological Inquiry, 4(4), 247-271. https://doi.org/10.1207/s15327965pli0404_1
Cenkseven, F., ve Akbaş, T. (2007). Üniversite öğrencilerinde öznel ve psikolojik iyi olmanın yordayıcılarının
incelenmesi. Türk Psikolojik Danışma ve Rehberlik Dergisi, 3(27), 43-65.
Cenkseven-Önder, F., Avcı, R., ve Çolakkadıoğlu, O. (2016). Validity and reliability of the reactive-proactive
aggression questionnaire in Turkish adolescents. Educational Research and Reviews, 11(20), 1931-1943.
Center, D., ve Kemp, D. (2003). Temperament and personality as potential factors inthe development and treatment
of conduct disorders. Education and Treatment Children, 26(1), 75-88.
Chamorro-Premuzic, T. (2008). Personality and Individual Differences.(2nd Edition). Blackwell publishing.
Clark, L. A., Watson, D., ve Mineka, S. (1994). Temperament, personality, and the mood and anxiety disorders.
Journal of Abnormal Psychology. 103(1), 103116. https://doi.org/10.1037/0021-843X.103.1.103
Çukurova Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Dergisi, Cilt 32, Sayı 1, 2023, 207-226
221
Connor, D. F., Steingard, R. J., Anderson, J. J. ve Melloni, R. H. Jr. (2003). Gender differences proactive and
reactive aggression. Child Psychiatry Human Development, 33(4), 279-94.
https://doi.org/10.1023/A:1023084112561
Crick, N. R., ve Dodge, K. A. (1996). Social information-processing mechanisms in reactive and proactive
aggression. Child Development, 67, 993-1002. https://doi.org/10.1111/j.1467-8624.1996.tb01778.x
Dodge, K. A. ve Coie, J. D. (1987). Social-information-processing factors in reactive and proactive aggression in
children's peer groups. Journal Personal Social Psychology, 53(6), 1146-58.
Dodge, K. A., Lochman, J. E., Harnish, J. D., Bates, J. E., ve Pettit, G. S. (1997). Reactive and proactive aggression
in school children and psychiatrically impaired chronically assaultive youth. Journal of Abnormal
Psychology, 106(1), 37-51. https://psycnet.apa.org/doi/10.1037/0021-843X.106.1.37
Doğan, T. (2013). Beş faktör kişilik özellikleri ve öznel iyi oluş. Doğuş Üniversitesi Dergisi, 14(1), 56-64.
Dollard, J., Miller, N. E., Doob, L. W., Mowrer, O. H., & Sears, R. R. (1939). Psychological principles: I. In J.
Dollard, N. E. Miller, L. W. Doob, O. H. Mowrer, & R. R. Sears, Frustration and aggression (pp. 2738).
Yale University Press.
Efilti, E. (2006). Ortaöğretim kurumlarında okuyan öğrencilerin saldırganlık, denetim odağı ve kişilik
özelliklerinin karşılaştırmalı incelenmesi. [Yayımlanmamış Doktora Tezi, Selçuk Üniversitesi].
Ehrler, D. J., Evans, J. G., ve McGhee, R. L. (1999). Extending bigfive theory into childhood: A preliminary
investigation into the relationship between BigFive personality traits and behavior problems in
children. Psychology in the Schools, 36(6), 451-458. https://doi.org/10.1002/(SICI)1520-
6807(199911)36:6%3C451::AID-PITS1%3E3.0.CO;2-E
Erdoğdu, M. Y. (2005). Suça yönlendirilen ve yönlendirilmeyen çocukların aile ilişkileri ile saldırganlık
davranışlarının karşılaştırılması. Çocuk ve Gençlik Ruh Sağlığı Dergisi, 12(3), 106-114.
Erol, N., Kılıç, C., Ulusoy, M., Keçeci, M. ve Şimşek, Z. (1998). Türkiye ruh sağlığı profili raporu. T. C. Sağlık
Bakanlığı.
Fite, P. J., ve Colder, C. R. (2007). Proavtive and reactive aggression and peer delinquency: Implications for
provention and intervention. The Journal of Early Adolescence, 27(2), 223-240.
https://doi.org/10.1177/0272431606294838
Fite, P. J., Becker, S. P., Rubens, S. L., ve Cheatham-Johnson, R. (2014). Anxiety symptoms account for the link
between reactive aggression and sleep problems among Latino adolescents. In Child & Youth Care, 44(3),
343-354 https://doi.org/10.1007/s10566-014-9288-4
Fite, P. J., Rubens, S. L., Preddy, T. M., Raine, A., ve Pardini, D. A. (2014). Reactive/proactive aggression and
the development of internalizing problems in males: The moderating effect of parent and peer
relationships. Aggressive Behavior, 40(1), 69-78. https://doi.org/10.1002/ab.21498
Fontaine, N. M., Brendgen, M., Vitaro, F., Boivin, M., Tremblay, R. E., ve Côté, S. M. (2019). Longitudinal
associations between delinquency, depression and anxiety symptoms in adolescence: testing the
moderating effect of sex and family socioeconomic status. Journal of Criminal Justice, 62, 58-65
https://doi.org/10.1016/j.jcrimjus.2018.09.007
Çukurova Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Dergisi, Cilt 32, Sayı 1, 2023, 207-226
222
Frick, P. J., Ray, J. V., Thornton, L. C., ve Kahn, R. E. (2014). Can callous-unemotional traits enhance the
understanding, diagnosis, and treatment of serious conduct problems in children and adolescents? A
comprehensive review. Psychological Bulletin, 140(1), 1-57
Garnefski, N., ve Diekstra, R. F. (1997). Child sexual abuse and emotional and behavioral problems in
adolescence: Gender differences. Journal of the American Academy of Child ve Adolescent
Psychiatry, 36(3), 323-329. https://doi.org/10.1097/00004583-199703000-00010
Garnefski, N., Kraaij, V., ve van Etten, M. (2005). Specificity of relations between adolescents’ cognitive emotion
regulation strategies and internalizing and externalizing psychopathology. Journal of adolescence, 28(5),
619-631. https://doi.org/10.1080/02699931.2016.1232698
Gleason, K. A., JensenCampbell, L. A., ve South Richardson, D. (2004). Agreeableness as a predictor of
aggression in adolescence. Aggressive Behavior: Official Journal of the International Society for
Research on Aggression, 30(1), 43-61. https://doi.org/10.1002/ab.20002
Graziano, W. G., Habashi, M. M., Sheese, B. E., ve Tobin, R. M. (2007). Agreeableness, empathy, and helping:
A person× situation perspective. Journal of personality and social psychology, 93(4), 583-599.
https://psycnet.apa.org/doi/10.1037/0022-3514.93.4.583
Greening, L., Stoppelbein, L., Luebbe, A., ve Fite, P. J. (2010). Agression and the risk for suicidal behaviors
among children. Suicide and Life-Threatening Behavior, 40(4), 337-345.
Hubbard, J. A., Dodge, K. A., Cillessen, A. H., Coie, J. D., ve Schwartz, D. (2001). The dyadic nature of social
information processing in boys' reactive and proactive aggression. Journal of Personality and Social
Psychology, 80(2), 268-280. https://psycnet.apa.org/doi/10.1037/0022-3514.80.2.268
Hughes, E. K., ve Gullone, E. (2008). Internalizing symptoms and disorders in families of adolescents: A review
of family systems literature. Clinical Psychology Review, 28(1), 92-117.
https://doi.org/10.1016/j.cpr.2007.04.002
Jensen-Campbell, L. A., Knack, J. M., Waldrip, A. M., ve Campbell, S. D. (2007). Do big five personality traits
associated with self-control influence the regulation of anger and aggression?. Journal of Research in
Personality, 41(2), 403-424. https://doi.org/10.1016/j.jrp.2006.05.001
Jensen-Campbell, L. A., Rosselli, M., Workman, K. A., Santisi, M., Rios, J. D., ve Bojan, D. (2002).
Agreeableness, conscientiousness, and effortful control processes. Journal of Research in
Personality, 36(5), 476-489. https://doi.org/10.1016/S0092-6566(02)00004-1
Jones, S. E., Miller, J. D., ve Lynam, D. R. (2011). Personality, antisocial behavior, and aggression: A meta-
analytic review. Journal of Criminal Justice, 39(4), 329-337.
https://doi.org/10.1016/j.jcrimjus.2011.03.004
Karasar, N. (2011). Bilimsel Araştırma Yöntemleri. Nobel Yayınları.
Kauffman, J. M., ve Laundrum, T. J. (2015). Duygusal ve davranışsal bozukluğu olan çocukların ve gençlerin
özellikleri. (S. Kaner, Çev. Ed.). Nobel Yayıncılık.
Kochenderfer, B. J., ve Ladd, G. W. (1996). Peer victimization: Cause or consequence of school maladjustment?
Child Development, 67(4), 1305-1317. https://doi.org/10.1111/j.1467-8624.1996.tb01797.x
Koolen, S., Poorthuis, A., ve van Aken, M. A. (2012). Cognitive distortions and self-regulatory personality traits
associated with proactive and reactive aggression in early adolescence. Cognitive Therapy and
Research, 36(6), 776-787. https://doi.org/10.1007/s10608-011-9407-6
Çukurova Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Dergisi, Cilt 32, Sayı 1, 2023, 207-226
223
Krug, E. G., Dahlberg, L. L., Mercy, J. A., Zwi, A. B., ve Lozano, R. (2002). World report on violence and health.
Geneva, World Health Organization.
Laghi, F., Baiocco, R., Cannoni, E., Di Norcia, A., Baumgartner, E., ve Bombi, A. S. (2013). Friendship in children
with internalizing and externalizing problems: A preliminary investigation with the pictorial assessment
of interpersonal relationships. Children and Youth Services Review, 35(7), 1095-1100.
https://doi.org/10.1016/j.childyouth.2013.05.007
Marsee, M. A., ve Frick, P. J. (2007). Exploring the cognitive and emotional correlates to proactive and reactive
aggression in a sample of detained girls. Journal of Abnormal Child Psychology, 35(6), 969-981.
https://doi.org/10.1007/s10802-007-9147-y
Mathieson, L. C., ve Crick, N. R. (2010). Reactive and proactive subtypes of relational and physical aggression in
middle childhood: Links to concurrent and longitudinal adjustment. School Psychology Review, 39(4),
601-611. https://doi.org/10.1080/02796015.2010.12087745
McConaughy, S. H., ve Skiba, R. J. (1993). Comorbidity of externalizing and internalizing problems. School
Psychology Review. 22(3), 421-436 https://doi.org/10.1080/02796015.1993.12085664
McCrae, R. R., & Costa, P. T., Jr. (1999). A Five-Factor theory of personality. In L. A. Pervin & O. P. John
(Eds.), Handbook of personality: Theory and research (pp. 139153). Guilford Press.
Milich, R., ve Dodge, K. A. (1984). Social information processing in child psychiatric populations. Journal of
Abnormal Child Psychology, 12(3), 471-489. https://doi.org/10.1007/BF00910660
Miller, J. D., ve Lynam, D. R. (2006). Reactive and proactive aggression: Similarities and differences. Personality
and Individual Differences, 41(8), 1469-1480. https://doi.org/10.1016/j.paid.2006.06.004
Miller, J. D., Zeichner, A., ve Wilson, L. F. (2012). Personality correlates of aggression: Evidence from measures
of the five-factor model, UPPS model of impulsivity, and BIS/BAS. Journal of Interpersonal
Violence, 27(14), 2903-2919. https://doi.org/10.1177/0886260512438279
Moberg, P. J. (2001). Linking conflict strategy to the five-factor model: Theoretical and empirical
foundations. International Journal of Conflict Management, 12(1), 47-68.
https://doi.org/10.1108/eb022849
Morrow, M. T., Hubbard, J. A., McAuliffe, M. D., Rubin, R. M., ve Dearing, K. F. (2006). Childhood aggression,
depression, and peer popularity: The mediational model revisited. International Journal for the Study of
Behavioral Development, 30, 240-248. https://doi.org/10.1177/0165025406066757
Morsünbül, Ü. (2014). Hızlı büyük beşli kişilik testi Türkçe versiyonu geçerlilik ve güvenirlik çalışması. Düşünen
Adam- Psikiyatri ve Nörolojik Bilimler Dergisi, 27(4), 316 322.
https://dx.doi.org/10.5350/DAJPN2014270405
Offer, D., ve Schonert-Reichl, K. A. (1992). Debunking the myths of adolescence: Findings from recent
research. Journal of the American Academy of Child & Adolescent Psychiatry, 31(6), 1003
1014. https://doi.org/10.1097/00004583-199211000-00001
Olweus, D. (1991). Bully/victim problems among schoolchildren: Basic facts and effects of a school-based
intervention program. In D. J. Pepler & K. H. Rubin (Eds.), The development and treatment of childhood
aggression (pp. 411-448). Lawrence Erlbaum Associates, Inc.
Ozer, D. J., ve Benet-Martinez, V. (2006). Personality and the prediction of consequential outcomes. Annual
Review of Psychology., 57, 401-421. https://doi.org/10.1146/annurev.psych.57.102904.190127
Çukurova Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Dergisi, Cilt 32, Sayı 1, 2023, 207-226
224
Ögel, K., Tarı, I., ve Eke-Yılmazçetin, C. (2005). Okullarda suç ve şiddeti önleme. Yeniden Yayınları.
Özdoğan, A. Ç., ve Cenkseven Önder, F. (2018). Ergenlerde reaktif-proaktif saldırganlık ile ebeveyn duygusal
erişilebilirliği: duygu düzenleme güçlüğünün aracı rolü. itim ve Bilim, 43(194), 207-223.
http://dx.doi.org/10.15390/EB.2018.7576
Parsonage, M., Khan, L., ve Saunders, A. (2014). Building a better future: The lifetime costs of childhood
behavioural problems and the benefits of early intervention. Centre for Mental Health.
Pekince, H. (2012). Ergenlerin saldırganlık düzeyleri ile sosyal aktivitelere katılmaları arasındaki ilişkinin
incelenmesi. [Yayımlanmamış Yüksek Lisans Tezi, İnönü Üniversitesi].
Polman, H., de Castro, B. O., Koops, W., van Boxtel, H. W., ve Merk, W. W. (2007). A meta-analysis of the
distinction between reactive and proactive aggression in children and adolescents. Journal of Abnormal
Child Psychology, 35(4), 522-535. https://doi.org/10.1007/s10802-007-9109-4
Poulin, F., ve Boivin, M. (1999). Proactive and reactive aggression and boys' friendship quality in mainstream
classrooms. Journal of Emotional and Behavioral Disorders, 7(3), 168-177.
https://doi.org/10.1177/106342669900700305
Raine, A., Dodge, K., Loeber, R., GatzkeKopp, L., Lynam, D., Reynolds, C., ve Liu, J. (2006). The reactive
proactive aggression questionnaire: Differential correlates of reactive and proactive aggression in
adolescent boys. Aggressive Behavior: Official Journal of the International Society for Research on
Aggression, 32(2), 159-171. https://doi.org/10.1002/ab.20115
Reisoğlu, S., ve Yazıcı, H. (2017). Üniversite öğrencilerinin öznel iyi oluşlarını yordamada beş faktör kişilik
özellikleri, mizah tarzları ve duygusal zekânın rolü/The role of university students’ five factor personality
traits, humor styles, and emotional intelligence on their interpretation of subjective well-being. Journal
of History Culture and Art Research, 6(4), 888-912. https://doi.org/10.7596/taksad.v6i4.973
Renouf, A., Brendgen, M., Séguin, J. R., Vitaro, F., Boivin, M., Dionne, G., ve Pérusse, D. (2010). Interactive
links between theory of mind, peer victimization, and reactive and proactive aggression. Journal of
Abnormal Child Psychology, 38(8), 1109-1123. https://doi.org/10.1007/s10802-010-9432-z
Rieffe, C., Broekhof, E., Kouwenberg, M., Faber, J., Tsutsui, M. M., ve Güroğlu, B. (2016). Disentangling
proactive and reactive aggression in children using self-report. European Journal of Developmental
Psychology, 13(4), 439-451. https://doi.org/10.1080/17405629.2015.1109506
Rutter, M., KimCohen, J., ve Maughan, B. (2006). Continuities and discontinuities in psychopathology between
childhood and adult life. Journal of Child Psychology and Psychiatry, 47(34), 276-295.
https://doi.org/10.1111/j.1469-7610.2006.01614.x
Samuel, D. B., ve Widiger, T. A. (2008). A meta-analytic review of the relationships between the five-factor model
and DSM-IV-TR personality disorders: A facet level analysis. Clinical Psychology Review, 28(8), 1326-
1342. https://doi.org/10.1016/j.cpr.2008.07.002
Sav, İ. (2007). Psikolojik danışman rehber öğretmenlerin kişilik özellikleri ve stresle başa çıkma stratejileri
arasındaki ilişkinin incelenmesi. [Yayımlanmamış Yüksek Lisans Tezi, Dokuz Eylül Üniversitesi].
Savi, F. (2008). 12–15 Yaş arası ilköğretim öğrencilerinin davranış sorunları ile aile işlevleri ve anne-baba kişilik
özellikleri arasındaki ilişkisinin incelenmesi. [Yayımlanmamış Doktora Tezi, Dokuz Eylül Üniversitesi].
Çukurova Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Dergisi, Cilt 32, Sayı 1, 2023, 207-226
225
Saymaz, İ. (2003). Üniversite öğrencilerinin kişilerarası ilişkileri ve bağlanma stilleri arasındaki ilişkinin
incelenmesi. [Yayımlanmamış Yüksek Lisans Tezi, İstanbul Üniversitesi].
Smits, D. J., ve De Boeck, P. (2007). From anger to verbal aggression: Inhibition at different levels. Personality
and Individual Differences, 43(1), 47-57. https://doi.org/10.1016/j.paid.2006.11.006
Sökmen, A.(2017). Madde bağımlısı olan ve olmayan 14-17 yaş aralığındaki ergenlerin empati eğilimi ve
saldırganlık tutumu açısından karşılaştırılması. [Yayımlanmamış Yüksek Lisans Tezi, Hasan Kalyoncu
Üniversitesi].
Steinberg, L. (2007). Ergenlik (Kolektif, Çev. Ed. F. Çok). İmge Kitabevi.
SturgeApple, M. L., Davies, P. T., ve Cummings, E. M. (2010). Typologies of family functioning and children’s
adjustment during the early school years. Child Development, 81(4), 1320-1335.
https://doi.org/10.1111/j.1467-8624.2010.01471.x
Şahin, H. (2011). Lise öğrencilerinde mükemmeliyetçilik ve saldırganlık ilişkisi, [Yayımlanmamış Yüksek Lisans
Tezi, İstanbul Üniversitesi].
Şimşek, S., ve Cenkseven-Önder, F. (2011). Ergenlerde davranış problemlerinin, anne-babadan ve öğretmenlerden
algılanan duygusal istismar açısından incelenmesi. İlköğretim Online, 10(3), 1123-1137.
Torun, B. Z. (2016). Ortaokul öğrencilerinde öfke ile narsisizm arasındaki ilişki. [Yayımlanmamış Yüksek Lisans
Tezi, Hasan Kalyoncu Üniversitesi].
Tuzgöl, M. (1998). Ana-baba tutumları farklı lise öğrencilerinin saldırganlık düzeylerinin çeşitli değişkenler
açısından incelenmesi. [Yayımlanmamış Yüksek Lisans Tezi, Hacettepe Üniversitesi].
Ulu, M. (2016). Kişilik ve şiddet ilişkisi üzerine psikolojik bir araştırma. Bilimname, 32(3), 57-82.
Uz-Baş, A. ve Topçu-Kabasakal, Z. (2010). İlköğretim okullarında saldırganlık ve şiddet davranışlarının
yaygınlığı. İlköğretim Online, 9(1), 93-105.
Uz-Baş, A., Öz, F. S. ve Topçu-Kabasakal, Z. (2012). İlköğretim ve ortaöğretim okullarında reaktif ve proaktif
saldırganlık: Okul psikolojik danışmanlarının görüş ve yaklaşımları. Mehmet Akif Ersoy Üniversitesi
Eğitim Fakültesi Dergisi, 12, 23, 354370.
Verhulst, F. C., ve van der Ende, J. (1993). “Comorbidity” in an epidemiological sample: A longitudinal
perspective. Journal of Child Psychology and Psychiatry, 34(5), 767-783. https://doi.org/10.1111/j.1469-
7610.1993.tb01070.x
Vermulst, A. A., ve Gerris, J. R. M. (2005). QBF: Quick Big Five Persoonlijkheidstest. Handleiding. Leeuwarden.
Vitaro, F., Brendgen, M., ve Barker, E. D. (2006). Subtypes of aggressive behaviors: A developmental
perspective. International Journal of Behavioral Development, 30(1), 12-19.
https://doi.org/10.1177/0165025406059968
Vitaro, F., Brendgen, M. ve Tremblay, R. E. (2002). Reactively and proactively aggressive children: antecedent
and subsequent characteristics. Journal Abnormal Child Psychology, 43(4), 495-505.
https://doi.org/10.1111/1469-7610.00040
Wilson, L. C., ve Scarpa, A. (2011). The link between sensation seeking and aggression: A metaanalytic
review. Aggressive Behavior, 37(1), 81-90. https://doi.org/10.1002/ab.20369
Çukurova Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Dergisi, Cilt 32, Sayı 1, 2023, 207-226
226
Xu, Y., ve Zhang, Z. (2008). Distinguishing proactive and reactive aggression in Chinese children. Journal of
Abnormal Child Psychology, 36(4), 539-552. https://doi.org/10.1007/s10802-007-9198-0
Yalın, N. (2018). Narsistik kişilik, empatik eğilimler, eleştirel düşünme ve saldırganlık arasındaki ilişkiler.
[Yayımlanmamış Yüksek Lisans Tezi, Üsküdar Üniversitesi].
Yavuzer, H. (2003). Okul çağı çocuğu. Remzi Kitabevi.
Yavuzer, Y. (2011). Okullarda saldırganlık/şiddet: Okul ve öğretmenle ilgili risk faktörleri ve önleme stratejileri.
Milli Eğitim Dergisi, 41(192), 43-61.
Yöyen, E. G. (2017). Şiddet türleri ve kişilik özellikleri. Yaşam Becerileri Psikoloji Dergisi, 1(1), 35-50.
https://doi.org/10.31461/ybpd.316724
Etik Kurul Onayı
Çukurova Üniversitesi Sosyal ve Beşeri Bilimler Alanında Bilimsel Araştırma ve Yayın Etiği Kurulu
tarafından 30/03/2022 tarih ve 338413 sayılı etik kurul onayı alınmıştır.
Araştırmacıların Katkı Oranı Beyanı
Ilk yazar %45, ikinci yazar %35, üçüncü yazar %20 oranında katkıda bulunmuştur.
Çıkar Çatışması Beyanı
Bu çalışmada herhangi bir potansiyel çıkar çatışması bulunmamaktadır.
ResearchGate has not been able to resolve any citations for this publication.
Article
Full-text available
Data were collected about 95 fourth-grade and fifth-grade children from three sources (teachers, parents, and children) on four constructs related to aggression (proactive aggression, reactive aggression, callous–unemotional traits, and anger dysregulation) by using a multitrait–multimethod design. Two goals were addressed through a correlated-trait–correlated-method analysis: (a) Investigate the overlap versus distinctiveness of proactive aggression, reactive aggression, callous–unemotional traits, and anger dysregulation by examining the correlations among their trait factors. (b) Investigate the extent to which the informant who assessed children's aggression was associated with the rating given. Moderate-to-strong trait factor correlations emerged among all pairs of latent trait factors, suggesting at best modest discriminant validity among the constructs. The informant played a significant role for almost all ratings; however, teachers' ratings were the most strongly linked to method variance, and children's ratings provided the most convergent validity with other sources. Findings are discussed in terms of enhanced assessment of childhood aggression.
Article
Full-text available
Introduction and Purpose of the Study Despite the rules established to allow people and societies to coexist and live in a system and the predictions of "reducing the incidence of violence" with the development of civilizations and societies, injustice, murder, violence and terror continue to exist even at different levels. Occasionally, social conditions, level of education, economic troubles and media are shown as a source of violence, but it is also necessary to think of other and deeper roots of the phenomenon. From the perspective of psychology, psychiatrists generally tend to focus on the individual's personality traits while investigating the factors that cause behavior toward violence. However, despite this general situation, the lack of a comprehensive research on the subject is a great deficiency in terms of the measures to be developed for the area and the violence. Indeed, linking violence only to personality traits means expressing the fact that the problem is caused by a structural inequality between the sexes, but violence is a structural question. This study aims to determine whether there is a relationship between violence and personality traits among young people who are studying at high school level and to determine the most susceptible group among personality groups if such a relationship is mentioned. Theoretical and Conceptual Framework of the Study The study carried out on two concepts. The concept of violence is first addressed. The emphasis of researches on violence is that it is extremely complex and multidimensional concept. Violence has been descripted from different angles and there is no concensus on it. The definitions of violence seem to differ in terms of scope particularly. Traditional definitions emphasize the physical actions committed with the intent to harm. Recently this concept has been expanded to include psychologic and sexual assaults. In Turkish violence is an Arabic world etymologically and means hardness, firmness, roughness. In the literature WHO’s definition is widespread. WHO definates it as intentional use of physical force or power, threatened or actual, against oneself, another person, or against a group or community, which either results in or has a high likelihood of resulting in injury, death, psychological harm, maldevelopment, or deprivation. Secondly this study also focuses on personality traits that that are supposed to be one of the dimensions of violence. When the literature is evaluated, it is seen that the personality is mostly tried to be defined as the schools of psychoanalysis, humanism, cognitive psychology. However, it can be said that when approaching the topic from the upper level, personality includes the individual's distinctive and distinctive behaviors. It is seen that the definitions on personality are based on two basic assumptions. First, personality traits are stable over time. Most people acknowledge that the behavior of an individual will naturally vary from situation to situation, but is a basic consistency that defines the 'true nature' of the individual. Second, personality traits are generally believed to directly affect behavior. If an individual suddenly starts singing a cheerful song, it is possible to describe him as a happy person. Method In the study data were gathered by questionnaire on 587 high school students in public schools in Kayseri province. The 'Violence Tendency Scale' developed by Haskan and Yildirim (2012) measured the trend of violence; 'Five Factor Theory' was used in determining the personality traits. Independent sample t Test was used in the analysis and analysis provided. In addition, a one-way ANOVA technique was used to determine whether there was a relationship between the averages at the level of significance. Results and Discussion When the data were processed, scores obtained from the students' Violence Tendency Scale were subjected to item analysis according to the difference between the upper and lower groups. After the 27% of the upper and lower groups were identified, the students were divided into three categories: 'intense tendency towards violence', 'tendency towards violence' and 'non-tendency towards violence'. When the scores of the categories are evaluated, it is seen that the students in the range of 20-29 points are in the group with no tendency to violence; It was determined that the students in the age range of 30-36 constituted a group with a tendency to violence and the students in the range of 37-60 were highly prone to violence. There was no violence tendency in the students who were in the group of 19,1% (n = 112) of the research results. However, 35.1% of the students (n = 206) were prone to violence; And 45.8% (n = 269) were found to be more prone to violence. It is very striking that 80.9% (n = 475) of the non-violent group are out of the group. According to Anova analysis, it was determined that development was related to the level of meaningfulness between the subgroups except for openness and the tendency to violence. According to this, between the tendency of violence and neuroticism, compatibility and self-discipline, p =, 000; There is a significant relationship between extroversion and p = 005. Because of the analysis, there was no significant relationship between the developmental clearance and the tendency to violence.
Article
Full-text available
The aim of this study was to adapt the Reactive-Proactive Aggression Questionnaire (RPQ), developed to measure two dimensions of aggression which are reactive and proactive, to Turkish and test the validity and reliability of the Turkish form. The study group consisted of 278 students in four junior high schools in Adana, Turkey, and 485 students in four high schools in Hatay, Turkey. One-factor and two-factor models were compared in the study of Confirmatory Factor Analysis conducted to examine the construct validity of the scale and the two-factor model was found to have better fit values for both junior high school and high school students, as well as the general study group as a whole. It was found that reactive and proactive aggressions have significant relations with attitude towards violence, trait anger, delinquency, deviant peers, anxiety, depression and hostility. Furthermore, it was determined that the scale has high internal consistency and item-total correlation. The results obtained in this study are consistent with the results of the original form of the scale. Findings of the study demonstrate that the Turkish version of RPQ has adequate reliability and validity values.
Article
Full-text available
The aim of this study was to examine the extent to which cognitive emotion regulation strategies were “common or transdiagnostic correlates” of symptoms of depression and anxiety and/or “specific correlates” distinguishing one problem category from the other. The sample comprised 582 13- to 16-year-old secondary school students. Symptoms of depression and anxiety were measured by the SCL-90, and cognitive emotion regulation strategies were measured by the CERQ, in a cross-sectional design. Multivariate regression analyses were performed. Before controlling for comorbidity, the same cognitive emotion regulation strategies that were related to symptoms of depression were also related to symptoms of anxiety. However, after controlling for comorbid anxiety symptoms, rumination, self-blame (only girls), positive reappraisal, and positive refocusing (the latter two inversely) were uniquely (and significantly) associated with depression symptoms; and after controlling for comorbid depression symptoms, catastrophising and other-blame were uniquely related to anxiety symptoms. The results supported the cognitive content-specificity model, in which anxiety is supposed to be uniquely characterised by thoughts concerning the overestimation of threats and harm, and depression is supposed to be uniquely characterised by negative evaluations of self, and of past and future events.
Conference Paper
Son yıllarda saldırganlık konusunda yapılan çalışmalar saldırganlığı reaktif ve proaktif olmak üzere iki alt tipe ayırarak incelemektedir. Proaktif saldırganlık daha çok kışkırtma olmaksızın ortaya çıkan, amaca yönelik, araçsal, planlanmış ve soğukkanlı bir davranış iken reaktif saldırganlık, tehdit ya da kışkırtma sonucu ortaya çıkan ve savunma işlevi gören, öfke duygusunun yol açtığı bir davranış olarak ele alınmaktadır. Dodge ve Coie (1987) tarafından geliştirilen Sosyal Bilgi İşleme Kuramına göre reaktif saldırganlığı yüksek çocuklar ve proaktif saldırganlığı yüksek çocuklar sosyal problem çözme sürecinde farklı hatalar yapmaktadırlar. Reaktif saldırganlık düzeyi yüksek olan çocuklar tipik olarak sosyal ipuçlarına dikkat etmezler ve belirsiz durumları karşıdakinin düşmanca niyetine yüklerler. Proaktif saldırganlığı yüksek çocuklar ise kendilerini saldırgan davranma konusunda yeterli hissederler ve saldırgan çözümlerin olumlu sonuçlar getireceği beklentisine sahiptirler. Literatürde saldırganlıkla ilişkili bulunan önemli değişkenlerden biri de narsisizmdir. Narsisizm büyüklük ve üstünlük duygusu, başkalarını kendi çıkarları için kullanma, empati yoksunluğu, başkalarının hayranlığına ihtiyaç duyma gibi bir takım özelliklerle tanımlanmaktadır. Bazı araştırmacılar narsisistlerin üstünlük, gösterişçilik, benmerkezcilik, kendi isteklerini aşırı önemseme gibi özellikleri nedeniyle kendi çıkarları için saldırganca davranma eğiliminde olabileceği görüşünden hareket ederek narsisizm ve proaktif saldırganlık arasındaki ilişkiyi vurgulamaktadırlar. Kimi araştırmacılar ise narsisistlerin olumsuz geri bildirimler, reddedilme ya da tehdit algıladıkları durumlarda öfkeli, düşmanca ya da saldırgan davranma eğiliminde olabileceklerini belirterek narsisizm ile reaktif saldırganlığı ilişkilendirmektedirler. Narsisizmin reaktif ve proaktif saldırganlıkla ilişkisi tartışmalı bir konu olarak literatürde yer almaya devam etmektedir.
Article
Purpose To examine the cross-lagged associations between delinquency (nonviolent and violent), depression and anxiety symptoms in adolescence and to test the moderating effect of sex and family socioeconomic status (SES). Methods Participants (n=1,515) were from a birth cohort in the Canadian province of Quebec. Autoregressive cross-lagged panel analyses were used to examine the associations between delinquency (nonviolent and violent), depression and anxiety symptoms from ages 15 to 17 years, while taking into account conduct and emotional problems at ages 10-12 years. Results Findings suggest that delinquency (violent delinquency especially) and depression symptoms may develop according to a spiraling model, such that conduct problems in childhood give rise to depression symptoms in mid-adolescence, which in turn, contribute to more delinquent acts at the end of adolescence. Family SES, but not sex, had a moderating effect on the paths. We found that anxiety symptoms at age 15 years were associated with nonviolent delinquency at age 17 years when family SES was low, and that violent delinquency at age 15 years was associated with anxiety symptoms at age 17 years when family SES was high. Conclusions Delinquency and emotional problems do not develop independently from each other; both dimensions should be examined simultaneously.