ArticlePDF Available

Abstract

Kültürel aracılar Bourdieu’nın tanımladığı şekliyle, kültürel üretim ve tüketim pratikleri arasında eşik bekçiliği yapan, kendilerini kültürel otorite olarak konumlandıran ve sembolik sermayelerini halk kitlesine meşru beğeni olarak aktarırlar. Bourdieu’nun kültürel aracılar kavramı müzik endüstrisi özelinde yapımcılar ve menajerleri işaret ederken, platformlaşmaya koşut olarak dijital uygulamalar ve insan olmayan-maddi aktörler (algoritmalar) aracı işlevini üstlenmektedir. Bu çalışmada müzik endüstrisinde platformlaşma olgusuyla birlikte kültürel aracılığın nasıl değiştiği ve Türkiye’de müzik endüstrisinin farklı bileşenlerinin bu değişime karşı yaklaşımları üç tema ekseninde tartışılmaktadır. Üretim ilişkilerinde dönüşüm, eserlerin türsel/biçimsel dönüşümü, bağımsız sanatçıların stratejileri. Saha araştırmasında Kasım 2021 ve Haziran 2022 tarihleri arasında müzik endüstrisinin farklı aktörlerinin katılımı ile toplam 4 odak grup ve 31 derinlemesine görüşme gerçekleştirilmiştir. Araştırmada Türkiye’de müzik endüstrisinin yeni kültürel aracılarına, müziğin üretim ve tüketimindeki etkilerine ve çevrimiçi küresel akışım platformları ile ilişkilerine dönük bilgi üretilmiştir. Küresel akışım platformlarının müzik endüstrisinde üretim sürecine etkisi yerel bağlam üzerinden ele alınırken, Türkiye’de müzisyenlerin, müzik türlerinin algoritmik kürasyonun inşa ettiği algoritmik beğeni nedeniyle kırılgan durumu tartışmaya açılacaktır.
2023, 26(1): 108-141
DOI: 10.18691/kulturveiletisim.1243922
**Araştırma Makalesi**
Türkiye Müzik Endüstrisinde Platformlar ve Algoritmik
Kürasyonun Yeni Kültürel Aracılık Rolü-Que Vadis?
Mutlu Binark & Erman M. Demir & Serra Sezgin & Gökçe Özsu**
Öz
Kültürel aracılar kültürel üretim ve tüketim pratikleri arasında eşik bekçiliği yaparken, kendilerini
kültürel otorite olarak konumlandırarak, sembolik sermayelerini izlerkitleye meşru beğeni olarak
aktarırlar. Pierre Bourdieu’nun tarif ettiği bu kavram müzik endüstrisi özelinde yapımcıları ve
menajerleri işaret eder. Müzik endüstrinin platform ekonomisiyle birlikte geçirdiği dönüşümle
birlikte, platform sahiplerinin atadığı kürasyon gücüyle insan olmayan maddi aktörler (algoritmalar)
yeni aracı rolünü üstlenmektedir. Bu çalışmada müzik endüstrisinde platformlaşmaya koşut olarak
kültürel aracılık olgusunun nasıl değiştiği, Türkiye’de müzik endüstrisinin farklı aktörlerinin bu
değişime karşı yaklaşımları üç tema ekseninde tartışılmaktadır: Üretim ilişkilerindeki dönüşüm,
eserlerin türsel/biçimsel dönüşümü, bağımsız sanatçıların var olma stratejileri. Bu kapsamda
Kasım 2021 ve Haziran 2022 arasında nitel araştırma tekniklerine dayalı bir saha araştırması
yürütülmüş, endüstrisinin farklı aktörlerinin katılımıyla 4 odak grup ve 31 derinlemesine görüşme
gerçekleştirilmiştir. Araştırmanın bulguları, Türkiye’de müzik endüstrisinin farklı aktörlerinin platform
ekonomisinin gücünü oluşturan yeni kültürel aracılar olarak algoritmik kürasyonun işleme
mantığının farkında olduğunu, platform ekonomisinin yine büyük müzik şirketleri ve repertuvarları
güçlü sanatçılar lehine işlediğini, algoritmaların kara kutular olarak işlemesinin bağımsız ve
alternatif sanatçılar aleyhine şekillendiğini, bağımsız sanatçıların algoritmik beğeninin şekillenmesi
sürecinde dijital iş modellerine uyumlanmaya, dijital beceriler kazanmaya çalıştıklarını göstermiştir.
Ancak, araştırmanın katılımcıları platform kapitalizminin eşitsizlik üreten bu yapısını veya teknoloji
şirketlerinin varlığını sorunsallaştırmamaktadır.
Anahtar Sözcükler: Kültürel aracılar, müzik endüstrisi, platformlaşma, algoritmalar, algoritmik
kürasyon, dijital iş modeli.
Geliş Tarihi: 28/01/2023. Kabul Tarihi: 16/03/2023.
** Mutlu Binark: Hacettepe Üniversitesi, Radyo, Sinema ve Televizyon Bölümü Öğretim Üyesi
Orcid no: https://orcid.org/0000-0002-7458-5203. E-Mail: binark@hacettepe.edu.tr
Erman M. Demir: Başkent Üniversitesi, Film Tasarımı Bölümü Öğretim Üyesi
Orcid no: https://orcid.org/0000-0002-7123-5742. E-Mail: medemir@baskent.edu.tr
Serra Sezgin: Ankara Bilim Üniversitesi, Yeni Medya ve İletişim Bölümü Öğretim Üyesi
Orcid no: https://orcid.org/0000-0002-8737-515X. E-Mail: serra.sezgin@ankarabilim.edu.tr
Gökçe Özsu: Hacettepe Üniversitesi, İletişim Bilimleri Bölümü, Doktor Adayı
Orcid no: https://orcid.org/0000-0002-8732-1397. E-Mail: gozsu@hacettepe.edu.tr
Ku ltu r ve İletis
im
culture&communication
Yıl: 26 Sayı: 51 (Year: 26 Issue: 51)
Mart 2023-September 2023 (March 2023-September
2023)
E-ISSN: 2149-9098
Ku
ltu
r ve İletis im, 2023, 26(1): 108-141 M. Binark & E.Demir & S.Sezgin & G.Özsu
109
**Research Article**
Platforms in the Turkish Music Industry and The New
Cultural Intermediation Role of Algorithmic Curation-
Que Vadis?*
Mutlu Binark & Erman M. Demir & Serra Sezgin & Gökçe Özsu**
Abstract
While cultural intermediaries act as gatekeepers between cultural production and consumption
practices, they position themselves as cultural authorities and transfer their symbolic capital to the
public as legitimate taste. This concept, as described by Pierre Bourdieu, refers to producers and
managers in the music industry. With the transformation of the music industry with the platform
economy, non-human material actors (algorithms) are taking on the role of new mediators with the
curation power assigned by the platform owners. In this study, how the phenomenon of cultural
intermediation has changed in parallel with the platforming in the music industry, and the
approaches of different actors of the music industry in Turkey towards this change are discussed in
three themes: The transformation in production relations, the genre/formal transformation of works,
the strategies of existence of independent artists. In this context, a field research based on
qualitative research techniques was conducted between November 2021 and June 2022, and 4
focus groups and 31 in-depth interviews were held with the participation of different actors of the
industry. The findings of the research show that the different actors of the music industry in Turkey
are aware of the logic of algorithmic curation as new cultural intermediaries that constitute the
power of the platform economy, that the platform economy works in favor of big music companies
and artists with strong repertoires, that algorithms operate as black boxes against independent and
alternative artists, showed that independent artists are trying to adapt to digital business models
and gain digital skills in the process of shaping algorithmic taste. However, the participants of the
research problematizes this inequality-producing structure of platform capitalism or the existence of
technology companies.
Keywords: Cultural intermediaries, music industry, platformization, algorithms, algorithmic
curation, digital business model.
* Received: 28/01/2023. Accepted: 16/03/2023.
** Mutlu Binark: Faculty Member, Hacettepe University, Department of Radio, Television and Cinema.
Orcid no: https://orcid.org/0000-0002-7458-5203. E-Mail: binark@hacettepe.edu.tr
Erman M. Demir: Faculty Member, Başkent University, Department of Film Design.
Orcid no: https://orcid.org/0000-0002-7123-5742. E-Mail: medemir@baskent.edu.tr
Serra Sezgin: Faculty Member, Ankara Science University, Department of New Media and Communication.
Orcid no: https://orcid.org/0000-0002-8737-515X. E-Mail: serra.sezgin@ankarabilim.edu.tr
Gökçe Özsu: PhD Candidate, Hacettepe University, Department of Communication Sciences.
Orcid no: https://orcid.org/0000-0002-8732-1397. E-Mail: gozsu@hacettepe.edu.tr
Ku
ltu
r ve İletis im, 2023, 26(1): 108-141 M. Binark & E.Demir & S.Sezgin & G.Özsu
110
Türkiye Müzik Endüstrisinde Platformlar ve Algoritmik
Kürasyonun Yeni Kültürel Aracılık Rolü-Que Vadis?
1
Giriş
Pierre Bourdieu (2021: 392) kültürel üretim ve tüketim pratikleri arasında eşik bekçiliği
rolünü üstlenen, kendilerini kültür alanında otorite olarak konumlandıran, biriktirdikleri
sosyal, kültürel sermayelerine dayanarak o zamana dek geliştirdikleri beğenilerini
izlerkitleye meşru beğeni veya popüler beğeni olarak tanımlayan failleri kültürel aracılar
(cultural intermediaries) olarak tanımlar. Bourdieu’nun kültürel aracılar olarak tanımladığı
kişiler/aktörler arasında moda editörlerini, galeri sahiplerini, yapımcılar ve menajerleri
sayabiliriz.
Bastian Lange (2016: 245) The Evolution of Music Tastemakers in the Digital Age
çalışmasında, platform ekonomisinin yaygınlaşmasıyla birlikte müzik endüstrisindeki
geleneksel kültürel aracılık pratiklerinin değişime uğradığını ve algoritmaların müziğin
değerlendirilmesinde öne çıkmaya başladığını ifade eder. Dijital teknolojilerin ve platform
sahiplerinin kürasyon mantığını yönettiği algoritmaların, kültürel aracı rolünü üstlendiği ilgili
literatürde tartışılmaktadır (Hracs, 2015; Morris, 2015; Morris ve Powers, 2015; Airoldi, vd.,
2016; Bonini ve Gandini, 2019; Prey, vd., 2022). Kürasyon, sergi, müze ve festival
etkinliklerinde eser ve nesnelerin belli bir mantık için bir araya getirilmesi ve elenmesi
olarak tanımlanabilir. Algoritmik kürasyon ise, platformların temellendiği yazılımların en
iyiler, en beğenilenler başta olmak üzere belli çalma listelerinin hazırlanması, dinleyicilerin
alışkanlıklarına göre uygulama içerisinde çeşitli kişiselleştirmelerin yapılmasıdır.
Uluslararası Fonogram Endüstrisi Federasyonu (International Federation of the
Phonographic Industry, IFPI) tarafından hazırlanan 2021 yılı verilerinin değerlendirildiği
Küresel Müzik Endüstrisi Raporu’nda (2022) platformlaşma olgusuyla birlikte müzik
endüstrisinde sanatçı ve dinleyici arasında kültürel aracı rolüne sahip plak şirketleri
(yapımcı ve yayıncı), menajerler ve müzik meslek örgütlerinin ötesinde, algoritmaların yeni
kültürel aracılar olarak ortaya çıkışına dikkat çekilmektedir.
1
Bu çalışmasının saha araştırması Kültür ve Turizm Bakanlığı, Telif Hakları Genel Müdürlüğü desteğiyle
2021-2022 yılları arasında gerçekleştirilmiştir. Bu projenin bulgularının paylaşıldığı rapor için bkz.: Binark,
Mutlu, Demir, Erman, Sezgin, Serra ve Özsu, Gökçe (2022). Türkiye’deki zik Endüstrisinde Dijital
Dönüşüm: Kültürel Üreticiler ve Platformlaşma Araştırma Raporu. Ankara: Alternatif Bilişim Derneği
Yayınları.
Ku
ltu
r ve İletis im, 2023, 26(1): 108-141 M. Binark & E.Demir & S.Sezgin & G.Özsu
111
Platform ekonomisinin temelini oluşturan algoritmalar tarafsız bir teknolojik bileşen
olmaktan çok, ticari haklarına sahip olan şirketlerin ya da teknik ekibin am ve
hedeflerinin taşıyıcılarıdır (Kitchin, 2017). Bu bağlamda platformların sahip olduğu ve
belirlediği algoritmik kürasyonun işleme mantığı, müzik endüstrisinde yapımcı ve sanatçı
arasında, yeni bir aktörün faillik biçimini ortaya çıkartmaktadır. Müzik endüstrisinde bu
failliğin rünümü, üretim sürecini yönlendiren algoritmik kürasyon ve onun bir bileşeni
olan ve tüketim pratiklerini etkileyen algoritmik beğeni üzerinden izlenebilmektedir. Küresel
çevrimiçi müzik akışım platformlarının Türkiye’de ücretli veya ücretsiz kullanımı artarken,
müzik endüstrisinin üretim süreçleri üzerinde algoritmik kürasyonun etkileri de
belirginleşmeye başlamıştır. Türkiye'de küresel ölçek ile karşılaştırıldığında müzik
endüstrisi görece küçük ve pazara odaklı bir yapıya sahiptir. Platform kapitalizminin
iktidar ve eşitsizlik ilişkilerini gizleyen bir pratik olarak algoritmik kürasyonun yeni kültürel
aracı rolünü üstlenmesi karşısında Türkiye müzik endüstrisinin nasıl bir varoluş
gösterdiğini incelemek, bu çalışmanın yapılmasının ardındaki temel motivasyondur. Bu
çerçevede bu çalışmanın sorunsalını, Türkiye’deki müzik endüstrisinin farklı aktörlerinin,
platform kapitalizminin işleyiş mantığını görünür kılan ve yapımcı-sanatçı arasında yeni
kültürel aracı rolünü üstlenen algoritmik kürasyon karşısındaki konumlarını ilişkisellikleriyle
tartışmak oluşturmaktadır. Rob Kitchin’i (2017: 14) izleyerek, “sosyal ve ekonomik yaşamı
şekillendirmedeki artan önemleri nedeniyle algoritmaların yaptıkları işlere yönelik eleştirel
ve ampirik dikkatimizi yoğunlaştırmamıza acilen ihtiyaç” olduğunu belirtebiliriz. Buradan
hareketle, insan olmayan maddi aktörler olarak algoritmaların ve algoritmik kürasyonun
özellikle sanatçılar tarafından ne şekilde kavrandığı sorusu karşımıza çıkmaktadır.
Sanatçılar, yapımcılar ve menajerler, müzik endüstrisinin farklı aktörlerini temsil eden
birlikler bu yeni aracı rolünü üstlenen maddi yapılar karşısında nasıl konumlanmaktadır?
Yeni kültürel aracılar olarak platform kapitalizminin görünür yüzü olan algoritmik kürasyon,
müzik endüstrisi özelinde hangi iktidar ve eşitsizlik ilişkilerini üretmektedir? soruları bu
çalışma boyunca yanıtlanmaya çalışılacaktır. Ayrıca platform kapitalizminin temellendiği
algoritmik kürasyonunun kültürel ifadelerin çeşitliliği ve müzik türleri üzerindeki etkileri de
bu yanıtlar üzerinden tartışılacaktır. Dolayısıyla burada, Türkiye’deki müzik endüstrisinin
farklı aktörlerin müziğin üretim ve tüketiminde yeni kültürel aracıların rollerini nasıl
kavradıkları ve mevcut yapının küresel akışım platformları karşısındaki konumu ele
alınacaktır.
Ku
ltu
r ve İletis im, 2023, 26(1): 108-141 M. Binark & E.Demir & S.Sezgin & G.Özsu
112
Çalışmanın sorunsalı temelinde, müzik endüstrisinin farklı aktörleriyle, yarı
yapılandırılmış görüşme formu kullanılarak derinlemesine görüşmelerden oluşan nitel bir
araştırma gerçekleştirilmiştir. 1 Kasım 2021 ve 30 Haziran 2022 tarihleri arasında toplam 4
odak grup görüşmesi ile 31 derinlemesine görüşme gerçekleştirilmiştir.
2
Odak grup
görüşmeleri ile beraber toplam 60 kişi ile görüşülmüştür. Her iki nitel araştırma tekniği,
platformlaşma olgusunun nasıl deneyimlendiğine ilişkin durumu ve müzik endüstrisinin
farklı aktörlerinin bakışı ile ortaya konmasına zemin hazırlarken, farklı perspektiflerin
tartışma noktalarını gözden kaçırmadan ilişkisel bir bakış açısı geliştirebilmek
amaçlanmıştır. Müzik endüstrisinin mevcut aktörlerinin, platformlaşma olgusunu kavrama
ve deneyimle şekillerinin nitel araştırma teknikleriyle serimlenmesi aktörler arasındaki
ilişkileri, çatışmaları ve uzlaşımların görünür kılınmasını sağlamıştır. Araştırmanın
katılımcıları arasında müzisyenler, eser sahipleri, yorumcular, yapımcılar, dijital hizmet
sağlayıcılar, menajerler, meslek birliklerinden, müzik platformlarından ve kamu kurum ve
kuruluşlarından temsilciler ile akademisyenler yer almaktadır
3
. Odak grup görüşmeleriyle
özellikle konuya ilişkin farklı bakış açıları veya uzlaşımlarının tespit edilmesi
amaçlanmıştır. Araştırmada farklı katılımcıların konuya ilişkin konumlanış stratejilerinin
tespiti amaçlandığından, katılımcıların niteliğine göre soru formundaki sorular
çeşitlendirilmiştir.
Türkiye’de müzik çalışmaları alanında, müzik endüstrisinin ekonomi politiğini odağa
alan az sayıda çalışmanın olduğu (Tellan, 2000; Çakmur, 2001; Lena, 2018), bu
çalışmalar içinde de müzik endüstrisinin farklı aktörlerinin (örneğin, yapımcıları,
menajerleri, sanatçıları, telif haklarını düzenleyen kurumları kapsayacak şekilde) müzik
endüstride yaşanan dijital dönüşüm karşısında konumlarını irdeleyen nitel alan
araştırmalarının sayısının sınırlı kaldığı (Çakmur, 2001; Lena 2018) söylenebilir. Bu
çalışma ise, kültürel ve maddi yapılar olan algoritmik rasyonu ve platform ekonomisi
olgusunu, Türkiye’deki müzik endüstrisi özelinde Bourdieu’cu sosyolojiye özgü bir kavram
olan kültürel aracılığa başvurarak ve aktörlere odaklanarak ilişkisel bir şekilde nitel bir
araştırma tasarımının bulgularıyla birlikte tartışmayı amaçlamaktadır.
Müzik endüstrisindeki dijital dönüşüm hiç kuşkusuz platformlaşma olgusuyla birlikte
ortaya çıkmamıştır. Kayıtlama, aktarma ve iletim teknolojilerinin gelişmesi müzik
endüstrisinde üretim ve tüketim süreçlerini dönüştürürken, gelir modelini büyük şirketler ve
2
Araştırmanın etik kurul onayı 7.10.2021 tarihinde Başkent Üniversitesi’nden alınmıştır.
3
Araştırmanın katılımcıları kişisel verilerin korunması amacıyla anonimleştirilmiştir.
Ku
ltu
r ve İletis im, 2023, 26(1): 108-141 M. Binark & E.Demir & S.Sezgin & G.Özsu
113
yapımcılar lehine güçlendirmiştir (Attali, 2017). Ancak, platform ekonomisinin temellendiği
algoritmik mantığın, müziği üreten sanatçının konumu üzerindeki etkisi daha belirgindir.
Dijital akışım platformlarının gelirlere ve daha önemlisi gelirlere ilişkin veri (dinleme sayısı,
abone bilgileri vb.) üzerindeki hakimiyeti gelir paylaşımında “değer boşluğu” yaratmaktadır
(Uluslararası Fonografi Endüstrisi Federasyonu, 2016: 22). Değer boşluğu, platformlar
aracılığıyla izlerkitleye ulaşan eser sayısının ve dinleme sıklığındaki artışa karşılık müzik
hak sahiplerinin gelirlerinin benzer bir oranda artmaması olarak tanımlanabilir. Bu çalışma
platform ekonomisinde yeni kültürel aracılar rolünü üstlenen algoritmik kürasyonun
sanatçılar tarafından nasıl deneyimlendiğini tartışmaya açarken, sanatçı emeğinin platform
kapitalizmdeki kırılgan konumunu da görünür kılmayı amaçlamaktadır.
Müzik Endüstrisinde Kayıtlama ve İletim Teknolojileriyle Birlikte
Yaşanan Dönüşüm
Thomas Edison'un 19. yüzyılın sonlarında fonografı icat etmesiyle birlikte kayıt ve aktarma
teknolojilerinin gelişmesi müziğin dinlenmesi edimini zaman ve uzamda ayrıştırırken, kayıt
teknolojileri üzerinden yeni bir endüstrisinin gelişmesine yol açmıştır (Byrne, 2021).
Müziğin kaydedildiği fiziksel mecralar yıllar içinde değişmesine ve çeşitlenmesine rağmen
1950'lerden 1990'ların sonlarına kadar müzik endüstrisinde üretim, dağıtım ve tüketime
ilişkin iş modeli görece istikrarlı biçimde devam edegelmiştir (Graham vd., 2004; Moyon ve
Lecocq, 2014). 1998
4
yılı öncesine değin, geleneksel olarak kayıtlı müziğin satışına
temellen modelinde (Moyon ve Lecocq, 2014: 88) değer önerisinin
5
gelir kaynağını
yalnızca fiziksel müzik kayıtları oluşturmaktaydı. Fiziksel kayıtlar müziğin dinleyiciye
iletildiği temel mecralardı. Biçimleri değişse de ticari işlemlerin merkezinde müzik eserinin
fiziksel kopyalarının mülkiyeti üzerinden ilerleyen bir ticari değiş tokuş bulunur. Geleneksel
modelinde belirli bir satış rakamı öngörülerek, üretim ve dağıtım maliyetleri gözetilerek
sınırlı sayıda fiziksel kayıt piyasaya sürülmekteydi. Bundan ötürü, dijital paylaşım
imkânlarını arttıran internetin yaygınlaşmasına kadar geçen sürede, müzik endüstrisinin iş
modeli görece istikrarlı bir şekilde kalmıştır.
Müzik endüstrisinin geleneksel üretim yapısında kayıt şirketleri, yapımcılar,
menajerler, aracılar, kayıt stüdyoları, ses mühendisleri veya ses teknisyenleri sanatçılara
4
Eşitler arası veri paylaşımı (Peer to peer, P2P) hizmetlerinin ilk kez kullanıldığı 1998 yılı, dijital müziğin
korsan paylaşımını yaygınlaştırmış ve müzik endüstrisinin fiziksel satış temelli gelirlerinde dramatik düşüşe
neden olmuştur (Moyon ve Lecocq, 2014).
5
Değer önerisi, bir şirketin müşterilerine sunduğu faydaların toplamı veya birleşimidir (Osterwalder ve
Pigneur, 2010: 23).
Ku
ltu
r ve İletis im, 2023, 26(1): 108-141 M. Binark & E.Demir & S.Sezgin & G.Özsu
114
yaratıcı üretim sürecinde eşlik etmektedir (Leyshon, 2001: 60-61). Tüketime kadar geçen
sürede, yayın, satış ve dağıtım rollerini üstlenen aracılar devreye girmektedir. Görüldüğü
üzere, bir müzik eserinin müzik endüstrisi tarafından dinleyiciye ulaştırılması süreci birbiri
ile ilişkili ağlar ve aktörlerden oluşan karmaşık bir organizasyonu gerektirmekte, yukarıda
belirtilen değer önerisinin gerçekleştirilmesi için ihtiyaç duyulan çeşitli kaynaklar bir araya
getirilmektedir. Jacques Attali (2017) müzik endüstrisindeki bu karmaşık yapıyı müzik
formlarının kompozisyonu, temsili ve tekrarına dayalı ağlar olarak tanımlamıştır. Müzik
endüstrisinin temel üretim biçimini belirleyen bu farklı sosyal ve ekonomik ilişkilerin
kurucusudur. Böylece, geçmişten gelen patronaj ilişkilerinin yerini sanatçının yapımcılar ve
menajerler eşliğinde piyasaya açık ürünler ürettiği ve performanslar sunduğu piyasa
eylemleri almaya başlamıştır. Attali plakların juke box’ların, radyo yayını ile müziğin
kayıtlanması ve iletiminin müzik endüstrisine tekrar ekonomisini kazandırdığını belirtir
(2017: 125). Ses kayıtlama ve sıkıştırma teknolojilerinin gelişmesi, özellikle Napster adı
verilen program aracılığıyla kayıtlı müziğe ücretsiz erişmenin ve indirmenin mümkün hale
gelmesiyle birlikte müzik endüstrisi dijital dünyaya karşı en önemli mücadeleyi verir (160).
Stepher Richard Witt (2020) müzik endüstrisinin Napster’dan, Pirate Bay’e, 4chan’e
bedava dijital müzik erişimine karşı verdiği mücadelenin, iTunes, Google Play, Spotify,
Deezer gibi müzik akışım hizmetlerinin birbiri ardına kullanımının yaygınlaşması ile farklı
bir yön aldığı belirtir.
Görüldüğü üzere internetin ortaya çıkışına ve eşlik eden çeşitli teknolojik gelişmelere
(yazılımlar ve kolay erişilebilir donanımlar) koşut olarak, müzik endüstrisinde üretim,
dağıtım ve perakende sürecinde rol oynayan aktörlerin yeri dijital mecralarda ortaya çıkan
yeni aktörler tarafından üstlenilmeye başlanmıştır. Sanatçının eserini dinleyiciye ulaştırdığı
süreçte yukarıda kısaca açıklanan geleneksel iş modelinin yanında, doğrudan yeni hizmet
sağlayıcılar ortaya çıkmıştır (Graham vd., 2004: 1093). Platform ekonomisinde bu yeni rolü
dijital akışım platformları (streaming platforms) ve dijital hizmet sağlayıcılar (aggregators)
üstlenmektedir. Endüstrinin mevcut bileşenleri ise geçmişten gelen kataloglar, sözleşmeler
veya üretim alışkanlıklarından kaynaklanan avantajlarını kullanarak platformlaşma
olgusuyla beraber değişen modeline bir şekilde eklemlenmektedir (Krueger, 2020).
Müzik endüstrisinde başarılı olan teknikler bir süre sonra endüstride sorgulanmayan üretim
alışkanlıklarına dönüşmektedir. Örneğin, David Bryne’a göre (2021: 20), müzik bir
anlamda “eseri meydana getiren mekandır, platformdur ve yazılımdır.” Kendisi de
profesyonel müzisyen olan yazar, teknolojiden, üretim ve tüketim ortamının özelliklerinden
Ku
ltu
r ve İletis im, 2023, 26(1): 108-141 M. Binark & E.Demir & S.Sezgin & G.Özsu
115
yalıtılmış müzik üretiminin söz konusu olamayacağını vurgulamıştır. Bryne’ın iddiası,
müzisyenlerin artık sonuca odaklanarak müzik ürettiklerine yöneliktir. Bryne’a göre
“istediğimiz her şeyi yapmamıza yardım eden yansız araçlar olarak pazarlansa da belli bir
biçimde çalışmayı diğerine göre kolaylaştıran” (2021: 138) yazılımlar, müzik endüstrisinde
üretim sürecini kökten bir şekilde değiştirmektedir. Bryne bu yazılımların belli yapısal
eğilimlere sahip olduğunu da belirtir. Günümüzde bu eğilimler, platformların sahip olduğu
yazılım altyapısının eserin üretim sürecinde çeşitli estetik müdahaleleri ve kürasyonu
şeklinde ortaya çıkar. Robert Prey de (2020) müzik endüstrisinde geleneksel albüm
formatında üretimin artık geçmişte kaldığını belirtirken, sanatçıların ve plak şirketlerinin
“kürasyon gücünün”, akışım platformlarına ve platform ekonomisinin temellendiği
algoritmalara kaydığını belirtir. Prey’in iddiasını somutlaştırarak açıklarsak, sanatçıların
Spotify’da “Today’s Top Hits” listesinde yer alması 20 milyona yakın ek akışım ile 116,397-
162,956 ABD doları arasında ödeme temin eder (Aguiar ve Waldfogel, 2018: 14).
Dolayısıyla çalma listelerinde yer almak bir sanatçı için yaşamsal öneme sahiptir. Platform
ekonomisinde algoritmik kürasyon sanatçının müzik endüstrisindeki yerini, diğer bir deyişle
gelirini belirlemektedir. Bu bağlamda algoritmik kürasyonun Türkiye’de müzik endüstrisinin
farklı aktörleri tarafından nasıl kavrandığını ele almak, platform kapitalizmine karşı kolektif
hakları merkeze alan eleştirel bir bakışın geliştirebilmesi için önemlidir. Aşağıda, ilk olarak
platform kapitalizminde algoritmik kürasyonun yeni kültürel aracı rolününü nasıl üstlendiği
kavramsal olarak açıklanacak, ardından araştırmanın bulgularının tartışmasına
geçilecektir.
Platform Kapitalizminde Algoritmik Kürasyonun Yeni Kültürel Aracılık
Rolünü Üstlenmesi
Kültürel aracılar, kültürel ürünlerin diğerleri tarafından nasıl algılanacağını belirleyen eşik
bekçileridir. Bu failler, belli ürünler nezdinde kültürel olarak meşru kılacak çerçevelemeleri
yaparlar ve böylece bu ürüne sembolik değer katarlar. Bourdieu (2021: 392), popüler
beğeninin kim tarafından nasıl inşa edildiğini tartıştığı Ayrım’da kültürel aracıları şu şekilde
tanımlar:
Orta sınıflar uzamının birbirinden çok uzak noktalarına yerleştirilmiş olsalar da,
ortalama kültürün üreticilerinin ve tüketicilerinin ortak noktası meşru kültürle ve
onun taşıyıcılarıyla adeta önceden kurulmuş bir uyum varmışçasına birbirleriyle
uzlaşım içindelermiş gibi aynı temel ilişkiye sahip olmalarıdır. Üreticiler
(auctores) ve meşru yeniden üreticiler (lectores) arasındaki çifte rekabete karşı
karşıya kalan ve onlara karşı, üzerlerinde büyük dağıtım araçlarının
Ku
ltu
r ve İletis im, 2023, 26(1): 108-141 M. Binark & E.Demir & S.Sezgin & G.Özsu
116
hakimiyetinin sağladığı özgün iktidara sahip olmasalar herhangi bir şansa sahip
olmayacak olan yeni kültür aracıları, (ki bunların en tipik olanları, radyo ve
televizyon kültür programları sorumluları, “kaliteli” gazete ve dergi eleştirmenleri
ve tüm gazeteci-yazarlar veya yazar-gazetecilerdir) meşru kültür ve büyük
kitlelere yönelik prodüksiyonlar arasında bir dizi ara tür (“kısa bildiri”, “deneme”,
“tanıklık” vs.) icat etmişlerdir.
Bourdieu üretimin yanı sıra, yaşam tarzını belirleyen tüketimin de zihni kavrayışın
temsilcileri tarafından belirlendiğine işaret eder. Bu temsilciler, turizm, medya, gazetecilik,
sinema, moda, reklam, dekorasyon, emlak alım satımı şirketlerinin yöneticileri ve patronları
gibi mal ve simgesel hizmetlerin tüccarlarıdır (2021: 376). Bourdieu’nun çalışmalarından
beslenen yeni ekonomi sosyolojisi özellikle yeni mesleklere, kültürel alanlarda ve tedarik
zincirlerinde aracılar dolayımıyla işleyen bağlantılara odaklanır (Maguire ve Matthews
2014). Müzik endüstrisi ise yukarıda açıklanan endüstriyel süreç nedeniyle açık bir şekilde
üretimden dağıtıma tüm aşamalarında aracılık ve ortaklıklara sahne olmaktadır. Bu
noktada aracıların nasıl bir faillik içinde oldukları ve müzik “alanı”nın yapılaşmasına nasıl
etkide bulunduklasoruları akla gelmektedir. Müzik endüstrisinin Bourdieu’cu bir analizini
ele alan başka bir çalışmada ele alınabilecek bu sorular müzik endüstrisinde platform
ekonomisinin nasıl bir aracılık mekanizmasıyla işlediği ve deneyimlendiğini ele alan bu
çalışmanın sınırları dışında kalmaktadır. Randal Johnson (2023:17) Bourdieu’cu bir
analizde alanın içsel yapısının, faillerin alanda işgal ettiği konumlar arasındaki ilişkilerle
belirlendiğine dikkat çeker. Bu çalışmada müzik endüstrisinde dijitalleşme ile birlikte farklı
aktörlerin konumlanışlarını ve ilişkilerini etkileyen; aktörler tarafından işleyişine oldukça
büyük güç atfedilen teknik bir mekanizmanın aracılık rolünün incelenmesi bu nedenle
gereklidir.
Müzik endüstrisinde dijitalleşme bir yandan bağımsız ve coğrafi olarak yayılmış
kültürel üretimi mümkün kılmakta, öte yandan bağımsız menajerler ve müzisyenlere
hizmet veren diğer profesyoneller (modacılar, fotoğrafçılar, web tasarımcılar vb.) ile birlikte
çalışma pratikleri nedeniyle mekân temelli yoğunlaşmayı da beraberinde getirmektedir.
Bağımsız menajerler, bu bağlamda ortaya çıkan organizasyonel biçimler ve işbirliklerinde
katalizör rolü üstlenmeleri nedeniyle merkezi aracılar haline gelmektedir (Hracs, 2015).
Plak şirketlerinin başı çektiği yapımcılarsa, müzik üretiminde ve müzik piyasasının
şekillenmesinde halen başat aktörler olarak aracılık rollerini sürdürmektedir
6
. Keith
Negus’un (2002) çalışmasında müzik endüstrisinde menajerlerin kültürel aracı rolünü nasıl
6
Bu konuda büyük üçlünün akışım platformlarındaki gelirlerdeki yüksek payının sürmesi dikkat çekici bir
örnektir. Bkz. https://loudandclear.byspotify.com/ (22.01.2023).
Ku
ltu
r ve İletis im, 2023, 26(1): 108-141 M. Binark & E.Demir & S.Sezgin & G.Özsu
117
icra ettikleri açıklanmaktadır. Müzik endüstrisindeki kültürel aracılar yeni sanatçılardan ve
yeni eserlerden meta değerinin nasıl elde edileceğine karar vermektedir. Kültürel aracıların
müzik endüstrisindeki rolünün kavranması önemlidir; çünkü ltürel aracılar yalnızca
maddi bir karar vermekle kalmazlar, eser kataloğunun (repertuvarın) sembolik üretimine de
etki ederler. Müzik endüstrisinde akışım platformlarının üretim ve tüketim sürecindeki rolü
arttıkça, mevcut kültürel aracıların üretim sürecine ilişkin pratiklerinde değişim görülmekte
(Hracs, 2015) ve algoritmaların yeni kültürel aracılık rolleri tartışmaya açılmaktadır (Morris,
2015; Morris ve Powers, 2015; Airoldi vd., 2016; Bonini ve Gandini, 2019).
Algoritmalar, bir kullanıcı ortamındaki kullanıcı verilerini analiz ederek kullanıcı
deneyimini kişiselleştiren, bazı öngörülerde bulunan ve karar verici konumundaki
matematiksel kodlardır (Striphas, 2015). Algoritmalar, kültürel ürünler ve tüketiciler
arasında aracılık rolü üstlenir ve popüler beğeniyi verileştirir; böylece tüketicilerin dinleme
listelerine çağrılmasını inşa ederler (Morris, 2015; Striphas, 2015; Gaw, 2021). Platform
ekonomisinde varolan dikkat çekici bir husus da algoritmaların tarafsız bir teknoloji olarak
ele alınmasıdır. Oysa, algoritmaları "teknik, nesnel, tarafsız bir bilgi biçimi veya çalışma
şekli olarak" ele almak mümkün değildir (Kitchin, 2017: 18). Tarleton Gillespie
algoritmaların, insan operatörler tarafından insan muhakemesini otomatikleştirmek için
tasarımlandıklarını (2014: 192), inşa edilen algoritmik mantığın makinenin yaptığı bazı
prosedürel seçimler olduğunu açıklar. Algoritmaların toplumsal cinsiyet, ırk ve etnisite, sınıf
veya statüye ilişkin değerlere ve önyargılara gömülü olarak üretildiği literatürde (Noble,
2018; Eubanks, 2018) dile getirilmektedir. Platform kapitalizminde temel hedef, algoritmik
mantığı geliştirerek, verileştirmeyle elde edilecek birikim değerini arttırmaktır.
Algoritmalar tüketicilerin zevklerini, tercihlerini ve davranışlarını öngörme konusunda
sağlık, finans, devlet hizmetleri gibi çeşitli endüstrilerde giderek asli bir rol
üstlenmektedirler (Morris, 2015: 448). Algoritmaların kürasyon rolünü somut bir şekilde
gündelik hayatta kültürel ürünlerin tüketim pratiklerinde görebiliriz. Alışveriş
uygulamalarındaki ürün önerilerinden Netflix’teki film önerilerine ya da Spotify, Youtube
gibi platformların kullanıcılar için önerdiği listelere değin pek çok örneği sıralamak
mümkündür. Kullanıcıların önceki tercihleri başta olmak üzere, sunulan diğer ilişkili veriler
(coğrafi konum, demografik özellikler), dolayımlı teknolojilerdeki diğer kullanıcıların
tercihleri gibi fark etmenler, algoritmaların kültürel ürünleri önerme ya da öne çıkarma
aşamasında rol oynayabilmektedir (Poell, Nieborg, Duffy, 2022: 91-95). Dolayısıyla
algoritmik kürasyon kullanıcının tüketim pratiklerini ve beğenisini şekillendirmede etkili bir
Ku
ltu
r ve İletis im, 2023, 26(1): 108-141 M. Binark & E.Demir & S.Sezgin & G.Özsu
118
aktör haline gelmiştir. Bir yapımcının izleyici beğenisini öngörerek senaryoyu seçmesinde
ya da bir yapımcının mevcut konjoktürde çok sayıda dinleyiciye ulaşacağını tahmin ettiği
albümü veya tekliyi (single) piyasaya sürmesinde algoritmaların bu şekildeki işleyişi rol
oynamaktadır. Algoritmik mantığın işleyişinin algoritmaların üreticileri tarafından bu şekilde
kurgulanması, temelde platform kapitalizminin birikim rejimine hizmet etme amacı taşır
(Couldry ve Mejias, 2019).
Literatürde, müzik akışım platformlarının algoritmik mantığı düzenleyerek,
verileştirmeden beslenen eşik bekçisi rollerine ilişkin yeni araştırmalar mevcuttur.
Bunlardan biri Arnt Maasø ve Hendrik Stortein Spilker’in (2022: 305-309) müzik akışım
platformlarının eşik bekçiliği rolünü yapılandıran mekanizmaları tanımladıkları
çalışmalarıdır. Araştırmacılar bu mekanizmaları şu şekilde açıklarlar;
Parçanın girişini öne çıkarma (Front boosting) Platformların sunduğu şarkıyı
atlama, geçme özelliklerinden dolayı içerik tüketiminde zaman-mekân aksı
kırılmaktadır. Platformlar düzçizgisel olmayan bu tüketim pratiğini verileştirebilme
kapasitesine sahiptir. Kullanıcı metriklerinin ölçümlenmesiyle platformlar hangi
içeriğin öne çıkarılacağına karar verebilmektedir.
Yeniyi öne çıkarma (Novelty boosting) Platformlar, kullanıcıların daha önce
dinledikleri içeriklerden ziyade yeni içerikleri dinlemeleri için belirli aralıklarla
keşfetme listeleri sunmaktadır. Kullanıcıların daha önce dinledikleri bir içeriğe
ulaşabilmeleri için arayüzde kaydırma işlemi yapmaları gerekmektedir.
Seçeneklerin daraltılması (Choice narrowing) Akışım platformlarının ve benzer
hizmet sağlayıcıların, kullanıcılara sundukları “keşfetme” özelliğinde kullanıcılara
hazır listeler sunulmaktadır. Hazır listelerin genellikle arayüzün açılış sayfalarında
yer alması platformların kullanıcıları belli içeriklere yönlendirmeye önem verdiğine
işaret eder. Kullanıcılar platformun sunduğu arama işlevini de kullanabilirler. Ancak,
arama sonuçları da genellikle aramanın yapıldığı zamandaki trend içerikleri
barındırmaktadır.
Akışı uzatma (Flow prolonging) Seçeneklerin daraltılması işlevinin bir uzantısı
olarak akışı uzatma işlevi genellikle auto play özelliğinin letilmesi ile
gerçekleşmektedir. Burada kullanıcılara, akışımı başlattıkları sanatçı ya da
albümden ziyade algoritmanın atadığı içeriklerin otomatikleştirilerek sunulması söz
konusudur.
Ku
ltu
r ve İletis im, 2023, 26(1): 108-141 M. Binark & E.Demir & S.Sezgin & G.Özsu
119
Yukarıda kısaca aktarılan mekanizmalar, saha çalışmasının katılımcıla tarafından müzik
üretiminin biçimsel yapısı üzerinde algoritmik kürasyonun rolüne ilişkin tartışmada dile
getirilecektir. Algoritmik kürasyonun kültürel aracılık rolü, platform kapitalizmi çıkarları
doğrultusunda gerçekleşmektedir. Algoritmik kürasyon gibi mekanizmalar, bunları üreten
ve kullanan şirketlerin tercih, çıkar ya da kararlarıyla ilişkilenirler. Söz konusu
mekanizmalar müzik endüstrisinin değer yaratım zincirinde geleneksel kültürel aracıların
önemini azaltarak, algoritmik beğeniyi inşa ederken platformlar gibi teknoloji şirketlerinin
müzik üretimindeki konumlarını da sorgulama alanı dışında bırakırlar. Müzik
endüstrisindeki geleneksel aracıların halihazırdaki rolünün yanı sıra, bu rollerin
dijitalleşmeye paralel olarak geçirdiği dönüşüm de göz ardı edilmeden, küresel akışım
platformlarının kültürel aracı rolünü tahvil ettiği algoritmik kürasyonun Türkiye’deki müzik
endüstrisinde nasıl deneyimlendiği çalışmanın bundan sonraki kısmında tartışılmaktadır.
Araştırmanın Bulguları
Araştırmanın bulguları, çalışmanın sorunsalı temelinde üç tema ve iki eksen çıkartılarak
çözümlenmiştir. “Temalar”, saha çalışmasının katılımcıların ifadelerinin yoğunlaştığı ana
konu başlıklarını oluşturmaktadır. “Beceriler” ekseni, katılımcıların platformlaşma olgusuyla
kurdukları ilişkilerin niteliğini gösterirken, “Yaklaşımlar” ekseni ise platformlaşmayla kurulan
ilişkiye karşı katılımcıların konumunu ifade etmektedir. Tablo 1’de yer alan temalar ve
eksenler çalışmanın ilerleyen kısmında, araştırmanın katılımcılarının görüşleri temelinde,
ayrıntılı bir şekilde ilişkisellikleri kurularak ele alınacaktır.
Temalar
Eksen 1-Beceriler
Eksen 2-Yaklaşımlar
1) Algoritmik kürasyonun
yeni kültürel aracılar rolü ve
üretim ilişkilerindeki
dönüşüm
- Dijital iş modeli ve ilişkili
beceriler
- Platformlarla pazarlık
- Güven
- Pragmatizm (Veri kullanmak)
- Tekelleşme
2) Algoritmik kürasyonun
yeni kültürel aracılar rolü
ve eserlerin türsel/ biçimsel
dönüşümü
- Teknolojik işbirlikleri
- Talepteki değişime duyarlılık
- Küresel akışın bilgisi
- Algoritmalar ve eserlerin
yapısı
- Tektipleşme
- (Ç)eşitsizlik
3) Algoritmik kürasyonun
- Kendin yap (DIY) yapımcılık
- Bağımsız sanatçılara sunulan
Ku
ltu
r ve İletis im, 2023, 26(1): 108-141 M. Binark & E.Demir & S.Sezgin & G.Özsu
120
yeni kültürel aracılar rolü ve
bağımsız sanatçıların
stratejileri
- Bağımsız sanatçıların stratejileri
- Bağımsızların pratikleri
fırsatlar
- Bağımsız sanatçıların
yaşadığı zorluklar
Tablo 1. Temalar ve Eksenler
Algoritmik kürasyonun yeni kültürel aracılar rolü ve üretim ilişkilerindeki dönüşüm
Araştırmanın bulgularının tartışıldığı üç temanın ilkinde, dijital modeliyle ilişkili beceriler,
müzik endüstrisindeki aktörlerin bu yeni modele ilişkin yaklaşımları ve platformlararasılık
ile ilgili değerlendirmeler birlikte ele alınmaktadır
Dijital İş Modeli ve İlişkili Beceriler
Algoritmik kürasyonun yeni kültürel aracılar rolü ve üretim ilişkilerindeki dönüşüm temasına
beceriler ekseninde bakıldığında, Dijital İş Modeli’ni bir beceri alanı olarak tanımlayan
açıklamalar dikkat çekmektedir. Dijital İş Modelinin en etkin aktörleri ise, katılımcılara göre
algoritmik kürasyonu yöneten akışım platformlarıdır. Ancak platformların sahiplik yapısı
veya teknoloji şirketi olarak kürasyon temelli çalışma mantıkları ise sorgulanmamakta,
hatta tam tersine algoritmik kürasyonun endüstride gelir paylaşımına hakkaniyet
getireceğini düşünen dahi vardır:
[A]lgoritmaların devreye girmesi müthiş hızlandı. Ve o zaman işte artık nihai
tüketicilerin tercihlerine göre hazırlanan playlistler çıkmaya başladı. Ama bu,
sektör içerisindeki dengeler açısından bence özellikle majör şirketler açısından
çok beğenilen bir husus değil. Neden öyle değil? Majörlerin en büyük gücü, yani
yapım şirketlerinin en büyük gücü, pazarlama kanalının büyüklüğünü kullanarak
kendi ürününün öne çıkmasını sağlamak. Algoritmayla şimdi benim tercihlerime
göre çıktığı için bir süre sonra toplamdaki olay değişmeye başlıyor [...]
Rekabetin daha tırnak içerisinde adil hale gelmesini sağlayabilir gibi gözüküyor.
(K 1’den alıntı)
Dijital İş Modeli alanında başarılı olan yapımcılar ya da plak şirketi sahipleri yerelden
küresele eklemlenen bir ağın parçaları olarak konumlanmaktadır. rkiye’den bir müzik
şirketi yapımcısı bu durumu şöyle açıklar:
Plak şirketi artık bir plak şirketi değil. Yani bunun yanında bir yazılım şirketi,
bunun yanında bir görsel şirket. Bunların ekosistemini kurabilen plak şirketleri
bugün var olabiliyorlar. Burada da Youtuber’ların rolü, onların kullanılması,
bunlarla ilgilenmek, listeleri görebilmek falan başka bir eleman yapısı
gerektiriyor. Biz eskiden 10 tane basın danışmanı tutardık. Ellerinde dosyalar.
Artık böyle bir şeye gerek yok. Ama şu var: Veri çözümlemecisi diye birine
ihtiyacımız var şirkette. Dolayısıyla bütün bunların hepsinde bir tür piyasa
manipülasyonu için —bu sadece CD için değil ki, paranın kendisi için de
Ku
ltu
r ve İletis im, 2023, 26(1): 108-141 M. Binark & E.Demir & S.Sezgin & G.Özsu
121
böyle bütün bu metalaşmış olan kapitalizmin aslında arkasında büyük bir
oyun alanı var. Bu oyun alanının müzik dışında bir şey değil. Ve sonuç olarak
öyle bir algoritma işliyor ki çeşitli manipülasyonlarla beraber böyle bir durum. (K
3’ten alıntı)
Görüştüğümüz yapım şirketlerinin temsilcileri ve menajerler üretim, dağıtım ve satış
şeklindeki geleneksel akışının dışına çıkarak değer yaratım zincirinde platformları ve
onların temellendiği algoritmik kürasyonu yeni aktörler olarak tanımlamakta, Dijital İş
Modeli için düzenleme yapma gereksinimini dile getirmektedirler. Yeni kültürel aracıların
varlığı yapımcının düşünme biçimi kadar şirketin çalışma biçimini de dönüştürmektedir.
Dijital İş Modeli temasının beceri ekseninde, bağımsız sanatçılar sıklıkla örnek
gösterilmektedir. Dijital becerilerin yoksunluğu müzik endüstrisinde yeni bir eşitsizliğe yol
açmaktadır. Üstelik dijital beceriler, fiziksel dünyadaki eşitsizliklerin bir uzantısı olup, bu
eşitsizlikleri de yeniden üretmektedir.
Dijitalleşmenin ben kendi tarzımızı ve türümüzü, kendi yaptığımız sanatın
alıcısını bulmak konusunda bize daha çok katkısı olduğunu düşünüyorum
açıkçası. Çünkü kendi takipçi kitlemizi bizim yaptığımız şeyin niş bir kitlesi bile
olsa, onlara ulaşabilme avantajı sağlayabileceğini düşünüyorum. Biraz bunların
işte sadece, ne diyeyim, yani kullana kullana tekniklerini ya da bunu içinde var
olup kendi sanat kitlemizi oluşturabilecek biraz şeyi elde etmek gerekiyor, belki
beceriyi, beceri ya da bir özveriyi diyeyim. (K 60’tan alıntı)
Yukarıda aktarılan bağımsız sanatçının görüşü, yaklaşımlar ekseni açısından, pragmatik
bir yaklaşım olarak yorumlanabilir. Bazı katılımcılar bu pragmatik eğilimin etik sınırları
zorlayan düzeylere çıkabildiğini ifade etmektedir:
[] bir de farklı yöntemler ve hileler çıkmaya başladı. Örnek veriyorum, işte
dinlenmelere bot
7
atıyorlar. Bunu yaptıkları zaman da Türkiye'nin ilk 50
listelerine girmeye başladılar. Ve tabii ki de buna işte müzik streaming [akışım,
A.N.] servisleri müdahale edip bir şekilde engelliyorlar ama yakalayamadıkları
oluyor. Ve yakalayamadıkları olduğu zaman aslında, yine haksız şekilde onlar
yukarı çıkmış oluyorlar (K 59’dan alıntı).
Her koşulda bağımsız sanatçılar başta olmak üzere tüm müzisyenler için Dijital İş
Modeli’ne içkin becerilerin edinilmesi temel bir gereksinim olarak ortaya çıkmaktadır:
[...] içerik üreticinin platformların kurallarına uyması gerekiyor ki onların
algoritmalarını öğrenerek daha çok izleyiciye ulaşabilsin. (K 41’den alıntı)
Müzisyen ile dinleyici arasındaki ilişkinin duygusal samimiyet ve doğrudanlık hissi
yaratacak şekilde gerçekleşmesinde sosyal medya ortamları rol oynamaktadır (Baym,
7
Otomatik, tekrarlayan ve bazen zararlı görevleri yerine getiren bir bilgisayar programı.
Ku
ltu
r ve İletis im, 2023, 26(1): 108-141 M. Binark & E.Demir & S.Sezgin & G.Özsu
122
2018; Binark, 2020; Sun 2020
8
). Katılımcılar bu bağlamda TikTok, Instagram ve YouTube
gibi sosyal medya ortamlarıyla dinleyiciye erişme, dinleyiciyle ilişkilenme, etkileşime
geçme olanağına sahip olduklarına dikkat çekmişlerdir. Ancak bu durum yine farklı dijital
becerilerin (örneğin dijital pazarlama, içerik pazarlaması gibi) kazanılması ihtiyacını
doğurmaktadır. Böylesi bir durum yetenek setini müziğin yaratıcı yönünün dışına doğru
genişletenler ile yaratıcı üretime odaklanmak isteyenler arasında yeni eşitsizlikler
yaratmaktadır. Brian Hracs (2016) bu bölümünü bağımsız müzik üretiminde yaratıcı ve
yaratıcı olmayanlar şeklinde iki beceri alanına ayırarak ele alır. İlginç bir biçimde Hracs’ın
önerdiği yaratıcı olmayan işlerin önemli bir kısmı (örneğin pazarlama-tanıtım, halkla ilişkiler
ve dağıtım) algoritmalar üzerinden yürütülmektedir. Sanatçı ile dinleyici arasındaki ilişkinin
niteliğinin değişmesine benzer şekilde, sanatçı ve eseri arasındaki ilişki de değişmektedir.
Sanatçıların akışım platformlarında dinlenme/indirme/satış gibi kendi kültürel ve yaratıcı
üretimlerine ilişkin verilere doğrudan erişebilmeleri mümkündür. Sanatçı kendi eserinin
başarısını artık metrikler temelinde değerlendirmektedir. Ancak bu değerlendirme
sanatçıların daha çok gelir elde etmeleri ile sonuçlanmamaktadır. Aksine endüstrideki
platformlaşma olgusu katalogları güçlü olan sanatçıların lehine işlemekte, geleneksel iş
modeline benzer şekilde platform ve plak şirketlerinin diğer paydaşlarla gelir lüşümü
konusundaki pazarlık güçlerine ilişkin avantajlı konumları korunmaktadır:
[M]esela Spotify dönüyor diyor ki, “Ben iki yönlü ticaret yapacağım sizinle. Eğer
sizi promote etmemi istiyorsanız, daha düşük telif hakkına, copyright’a razı olun”
diyor sanatçılara ve böyle bir zincir oluşturuyor. Dolayısıyla onlar açısından da
yapım şirketleri açısından da -şunu da söylemek lazım- kuvvetli sanatçılar
açısından da daha başka bir ortam oluşuyor. Daha indie
[independent/bağımsız] sanatçılar açısından da daha az gelir elde etmeye
doğru gidiyorlar (K 1’den alıntı).
Sanatçıların dinleyiciler ile ilişkilerini yönetebildikleri araçlar olarak ele alındığında
platformlar, mevcut durumda sanatçının şirketlerle pazarlık gücü sağlayan bir kontrol
8
Örneklerle açıklayacak olursak, Nancy Baym’ın çalışmasında görüşme yaptığı çelist Zoë Keating klasik
müzik sanatçısıdır, indie sanatçılarla performans yapmakta, Rasputin adlı rock grubunda çello çalmaktadır.
Sosyal medya uygulamalarını ilk kullanan sanatçıların başında gelen Keating, yıllardır gündelik yaşamını
takipçileriyle paylaşmaktadır. Keating hayranları ile yalnızca müzik konusunda iletişim kurmamakta, çocuk
bakımından, alışverişe, eşinin ölümcül hastalığından, yas sürecine değin özel alana ilişkin birçok konuyu
paylaşmaktadır (2018: 3-5). Baym, Keating’in sosyal medya hesaplarında benliğini sunarak, bu şekilde
albüm satışını garantilediğini belirtir. Dünyaca ünlü K-pop grubu BTS, sosyal medya ortamlarında
duygulanımsal samimiyeti en başarılı şekilde inşa eden müzik grubudur (Binark, 2020). K-pop grubu GOT7
üzerine yapılan araştırmada da Çinli hayranların sosyal medya ortamlarını farklı duygu durumları ve aidiyet
tasarımları yaratmak için kullandıkları ve grubun bağlı olduğu yapım şirketinin bu durumu yönettiği ortaya
konmuştur (Sun, 2020).
Ku
ltu
r ve İletis im, 2023, 26(1): 108-141 M. Binark & E.Demir & S.Sezgin & G.Özsu
123
mekanizması olarak da düşünülebilmektedir. Ancak buna karşın fiiliyatta bireysel eser
sahibinin platformların gelir bölüşüm sistemleri karşısında etki potansiyeli oldukça sınırlıdır:
Bugün bu majörler [büyük plak şirketleri] olmasa, dağıtım şirketleri olmasa ve
her bir müzisyen doğrudan Spotify’a ve Apple’a ve Youtube’a doğrudan iletim
yapıp parasını kendisi alabiliyor olsa, açlıktan ölecek hepsi. Çün hiçbir
pazarlık güçleri olmayacak (K 30’dan alıntı).
İlk başta geleneksel kültürel aracıların dijitalleşme karşısında hâkim konumlarını yitirme
ihtimali olduğu düşünülmektedir. Ancak, bu değişime en iyi ayak uyduranların onlar olduğu
görülmektedir. “Kataloğun kadar güçlüsün” (K 1’den alıntı) ifadesinin de gösterdiği üzere,
bir yapımcı ya da plak şirketinin platformlar karşısındaki pazarlık gücü sahip olduğu müzik
kataloglarının niteliği ve nicel büyüklüğü ile sıkı sıkıya ilişkilidir. Aynı şekilde müzik akışım
platformlarının sundukları şarkı, albüm ve sanatçı sayısının büyüklüğüne koşut olarak
kullanıcı ve dinlenme sayısını arttırdıkları görülmektedir. Ölçeğin büyümesi hem
kataloglarını platformlara sunan yapımcılar hem de platformlar için avantaj kaynağıdır.
Dijital İş Modeline Yaklaşımlar
Yeni kültürel aracılar rolü üstlenen algoritmaların işleme mantığının açık ve anlaşılır
olmaması güven tesisi açısından sorun teşkil etmektedir. Dijital akışım platformlarını her
geçen gün de gelişen” ve “arka tarafta çalışan bir makine” olarak tanımlayan müzik
endüstrisinde deneyimli bir katılımcıya göre müzisyenlere hiçbir zaman hadi geçin
makinenin başına, siz bakın bakalım nasıl çalışıyormuş” (K 24’ten alıntı) denmeyecektir.
Algoritmik kürasyonun şeffaflığı konusundaki çekinceler algoritmaların oluşturduğu iş
modelinde güven tesisini zorlaştırmaktadır. Katılımcıların üretim ilişkileri açısından yeni
kültürel aracılara yaklaşımlarında bu durum ortaya çıkmaktadır:
Algoritma muhtemelen belli ölçülerde her yere koymaya ve o şarkıyı, o sanatçıyı
görünür kılmaya çalışıyor. Muhtemelen burada da bu label’larla [büyük yapım
şirketleri] o platformların arasındaki ilişkilerden ötürü belli bir müşteriye, bu
insanların veya o label’ın dinlemesi ile alakalı veya işte daha fazla göstermek,
daha fazla tanıtmak. Belli anlaşmaları var bu platformların muhtemelen bu
label’larla (K 27’den alıntı).
“Platformların kuralları” olarak tanımlanan bir dizi pratik, literatürde “dijital yakınlık” (Gee,
2005; Lange, 2016) olarak tanımlanmaktadır. Bu yakınlık farklı kullanıcıların aynı dijital
ortam içerisindeki etkileşimlerinden kaynaklanan ortaklaşan bazı pratikleri beraberinde
getirmektedir. Yukarıdaki alıntıya göre, bağımsız sanatçılar dijital becerilerini geliştirmeyi
“platformların algoritmalarını öğrenmek” olarak tanımlamaktadır. Ne var ki algoritmalar
kapalı kutulardır (Srnicek, 2017) ve algoritmaların işleyişine ilişkin tahmin ancak platform
Ku
ltu
r ve İletis im, 2023, 26(1): 108-141 M. Binark & E.Demir & S.Sezgin & G.Özsu
124
içerisinde farklı kullanıcıların etkileşiminden kaynaklanan bir dizi dijital pratiği uygulamak,
denemek ve yanılmak yoluyla zaman içinde gerçekleşmektedir.
[Sanatçıların algoritmaların mantığına, A.N.] Tam olarak hâkim olmaları bence
mümkün değil. Çünkü sonuçta bu bir, yani hakikaten, yani bir arka tarafta
çalışan bir makine var ve bunu aslında her geçen gün de gelişiyor. Ama nelerin
yürüdüğünü deneye yanıla da öğreniyorlar. Dolayısıyla da hani yönlendirmelere
göre ellerinden geldiğince ona uymaya çalışıyorlar ve iyi de performans
gösteren çok insan var bence. (K 24’ten alıntı)
Spotify'ın müzik tavsiye algoritmasının tam olarak nasıl çalıştığını bilmenin mümkün
olmadığını belirten Ashler Tobin Chodos’a (2019) göre bunun nedeni, sistemin her bir
kullanıcı için farklı zamanlarda farklı şekillerde çalışması ve algoritmik mantığın ticari bir sır
olmasıdır. Chodos müzik tavsiyesinin müzikal özelliklere göre yapıldığı belirtse de özünde
ticari amaç güden kapitalist verileştirme pratikleri yattığının altını çizer. Katılımcılardan
bazıları kullanıcı bilgilerinin metalaştıran verileştirme olgusuna, dinleyici hakkında bilgi
edinme veya geniş bir kitleye erişme potansiyeli sağlaması gibi pragmatik gerekçelerle
olumlu yaklaşmaktadır. Örneğin,
Dijitalleşme ile birlikte, ya eskiden sadece parası olan insanların çoğunlukla
müziğini yapıp yayınlama şansı varken, aslında getirisi olarak, şu anda daha
prodüksiyon zincirindeki rollerin devreden çıkmış olduğu bir zamanı yaşatıyor
bize (K 56’dan alıntı).
Üretim ilişkileri açısından endişe kaynağını, sanatçıların kontrol edemedikleri güç
yoğunlaşmasının merkezinde algoritmaların yer alması oluşturmaktadır.
[Algoritma yapısı müziğin dijitalleşmesinde, A.N.] bizi tekelleşmeye doğru
götürüyor (…) belirli kataloglara belirli paralar ödenerek buraya geliniyor. Yani
aslında Tarkan’ın bir ürününü, “sen gel ya dükkânımda satayım ve benim dijital
bir platform var” diye istemiyorsun. Onun bir bedelini de ödeyip alıyorsun, çoğu
ülkede. Bu plak şirketleri ve platformlar arasında böyle bir ticaret şekli çünkü
kataloğun kadar güçlüsün. (K 28’den alıntı)
Özetle, Türkiye’de müzik endüstrisindeki aktörlerin farklı yaklaşımlar geliştirerek
platformların etkilerini dengelemek ya da platformlara uyum sağlamak yönünde çeşitli
konumlar geliştirdiği söylenebilir. Özellikle algoritmik kürasyonun farkında olanlar yine
güçlü yapımcılardır ki bunlar da geleneksel iş modelinin halihazırdaki kültürel aracılarıdır.
Platformlararasılık
Her ne kadar müzik akışım platformları, kullanıcılara içerikleri önceliklendirilmiş bir şekilde
sunsa da, öte yandan kullanıcılara kendi istedikleri içeriği, arayüzün aranabilirlik veya
keşfedebilirlik işleviyle arama-bulma imkânı da sunmaktadır. Kullanıcıların farklı
Ku
ltu
r ve İletis im, 2023, 26(1): 108-141 M. Binark & E.Demir & S.Sezgin & G.Özsu
125
platformlarda karşılarına çıkan müzik içeriklerini müzik akışım platformlarında aratarak
bulmaları, müzisyenin eserinin keşfedilebilirliği arttıran bir unsurdur. Bazı kullanıcılar
platformların kendilerine sundukları çalma listeleriyle yetinmemekte, kendi dinlemek
istedikleri içeriği arayıp bulmaktadır. Bu arama çabası bir müzisyeni görünür
kılabilmektedir. Platformların sunduğu belirli işleme mekanizmasının dışında hareket
becerisi ise belli bir veri okuryazarlığını, dijital yetkinliği ve çok çeşitli sosyal medya
ortamlarında aktif olmayı gerektirmektedir. Örneğin, platform geliştiricisi olan bir katılımcı
şu ifadeleri kullanmıştır:
Bizim araştırmamızda müziklerin dinlenmesinin yüzde 30’u aramalardan
geliyordu. İnsanların yüzde 70’i içerikleri tıklayıp dinleseler de yüzde 30’u arayıp
kendi istediği sanatçıyı, şarkıyı bulup dinliyorlardı. İşte o aramaların bir kısmı da
[kullanıcıların] TikTok’tan ya da Instagram’da fark ettikleri ve merak ettikleri
şarkılar üzerinden gelmeye baş[lıyor] (K 26’dan alıntı)
Algoritmik kürasyonunun üretim ilişkilerini dönüştürme eksenine bakıldığında, akışım
platformları, sosyal medya ortamları ve yeni modellerinin gündeme gelmesiyle müzik
endüstrisindeki aktörlerin rollerinde ve mesleki becerilerinde bir dönüşüm kaçınılmazdır.
Katılımcıların altını çizdiği üzere, bu dönüşümün, gerek hayran etkileşimi, gerek platform
ile ilişkilenme süreci gerekse telif hakları konusunda bilgiye erişmek ya da dijitalde
görünür, bulunabilir olmak gibi farklı konularda etkin, etkili ve çok yönlü olmayı gerektiren
bir üretim sürecine tekabül ettiği söylenebilir. Bu anlamda sorumlulukların, yükümlülüklerin
ya da endüstri ilişkilerindeki rollerin zaman zaman karmaşık bir yapıya bürünmesi, zaman
zaman ise bulanıklaşması söz konusudur. Bu bağlamda katılımcıların yaklaşımları iki
başlıkta özetlenebilir. Bunlardan birincisi algoritmaların işleyişine yönelik güvenin
farklılaşmasıdır. Katılımcıların bir kısmı platformların işleyişinin şeffaf olmadığına işaret
ederken, platformların sağladığı verilere ve imkânlara araçsal yaklaşımlar da
görülmektedir. Özellikle platformlararası etkileşim ile daha fazla izleyiciye ulaşmak ya da
kullanıcı verileri ile daha isabetli kararlar vermek araçsal yaklaşımı oluşturmaktadır. İkincisi
ise endüstrinin geleneksel üretim sürecine benzerlik gösteren tekelleşmedir. Katılımcılar
geniş kataloglara sahip olan aktörlerin dijital akışımda da avantajlı konumlarını
sürdürdüklerine işaret etmektedir.
Algoritmik kürasyonun yeni kültürel aracılar rolü ve eserlerin türsel/biçimsel
dönüşümü
Müzik eserlerin türsel ve biçimsel dönüşümünün ardındaki temel etkenlerden en önemlisi,
platformların uyguladıkları “kişiselleştirme politikasıdır. Platform ekonomisi bağlamında
Ku
ltu
r ve İletis im, 2023, 26(1): 108-141 M. Binark & E.Demir & S.Sezgin & G.Özsu
126
kişiselleştirme, en geniş kapsamda enformasyonun, mal ya da hizmetin seçilmesi,
düzenlenmesi ve son kullanıcılara sunumuna ilişkin yapılandırılan bir dizi geniş ölçekli veri
manipülasyonu olarak tanımlanabilir (Pariser, 2012; Srnicek, 2017).
Platformların kişiselleştirme kapasitesi, kullanıcı verilerini toplayabilme
kapasitelerine bağlıdır. Toplanan kişisel veriler yalnızca demografik verilerle sınırlı değildir,
kullanıcıların platformların içerisinde ürettikleri etkileşim trafiğini de içermektedir.
Toplanabilecek veri kapasitesinin arttırılması için platformlar, kullanıcıların platformun
içerisinde daha uzun süre kalmalarını sağlayacak şekilde dikkatlerini cezbedecek bir
mimarisi inşa ederler. Platformlar kullanıcıların dikkatlerini yakalayıp verilerini topladıkları
ölçüde kişiselleştirme konusunda daha yeni ve daha “samimi” yollar oluşturabilirler
(Webster, 2021). Daha açık bir ifadeyle, kullanıcı verileri kullanılarak kişiselleştirilmiş bir
arayüzey deneyimi sunulur.
Algoritmaların üretim sürecindeki rolü, müzik eserlerinin türsel ve biçimsel
dönüşümüyle de doğrudan ilişkilidir. Algoritmik kürasyon, bir müzik eserin görünürlüğüne
ve bulunabilirliğine öncülük etmektir. Üstelik, eserlerin algoritmik beğeni z önünde
bulundurularak üretilmesine neden olmaktadır. Dolayısıyla kültürel üreticilerin dağıtım ve
satış sürecine ilişkin doğrudan verilere (dinlenme sayısı, dinleyici demografisi vb.) daha
fazla tabi oldukları görülmektedir:
[…] Özgün olmak diye bir şansınız yok, satmak istiyorsanız veya bunun
karşılığında para almayı bekliyorsanız, belli kalıplar var. Bu Hollywood filmleri
gibidir. [...] Biz bilgiyle veriyi karıştırıyoruz. Yani çok fazla veriye müzik
anlamında da maruz kalıyoruz ama bunu sindirecek altyapımız yok. (K 38’den
alıntı)
Katılımcıların sıkça vurgulandığı üzere dijital platformlarda algoritmaları tanıyarak daha
çok izleyiciye ulaşabilmek adına içerik üreticinin platformların kurallarına uyması
gerekmektedir (K 41’den alıntı). Bu perspektiften bakıldığında, müzik endüstrisinde eser
üretim süreci, eserin kendisi, platformların olanak ve sınırlılıklarına paralel bir nüşüm
içerisindedir. Örneğin, sanatçının yaratıcı üretimiyle ortaya koyduğu eserlerin niteliği
algoritmaların yeni kültürel aracılık rollerinden etkilenmektedir. Katılımcıların, eserlerin
yalnızca ilk birkaç saniyesine kadar olan re zarfında meta değerinin belirlendiğini ve
bunun üretim sürecinde dikkate alınan bir faktör olduğunu vurgulamaları da buna işaret
eder. Örneğin,
Ku
ltu
r ve İletis im, 2023, 26(1): 108-141 M. Binark & E.Demir & S.Sezgin & G.Özsu
127
Yani sanatımızı ortaya koymak istersek bu sektörde, görmesi gereken ilgiyi
görmüyor. Ama diğer türlü de işte tutması için, viral olması için şarkı yaptığımız
zaman da biz mutlu olamayabiliyoruz diyorlar. (K 59’dan alıntı)
Müzik akışım platformları üzerinden platformun sahip olduğu repertuvarın hacmi kadar
geniş bir içeriğe erişilebileceği iddiası sanatçılar tarafından kaygıyla yaklaşılan bir
husustur. Çünkü yukarıda daha önce açıklandığı üzere platformların işleme
mekanizmaları keşfetme, çalma listeleri oluşturmaktadır.
Bir şeyin erişilebilir olması, evet doğru erişilebilir- insanların ona erişeceği
anlamına gelmiyor ve erişmiyorlar gerçekten de [...] Belki orada algoritma diye
gördüğümüz ama birtakım pazarlama ilişkilerinden dolayı öne çıkan şeyler de
olabilir anaakımda bir değişiklik olmadan bu sistem, algoritmalar vesaire bir
değişiklik olmadığı sürece toplumun geneline çeşitliliğin çok yayılacağını
düşünmüyorum. (K 2’den alıntı)
Görüldüğü üzere, kullanıcıların müziğe erişim olanağının artması her müzik rünün, her
müzisyenin ya da her eserin pratikte dinleyiciye erişebildiği anlamına gelmemektedir. Bu
durum kültürel ifadelerin çeşitliliğinin
9
sağlanmasını önceleyen bir kültür politikasıyla
birlikte düşünüldüğünde, müzik akışım platformlarının küresel ölçekte söz sahibi olan
geleneksel medya şirketlerine benzer bir şekilde belli kültürel akışları ve temsilleri ön plana
çıkardığı veya anaakımlaştırdığı söylenebilir. Müzik endüstrisinde, algoritmik kürasyonun
yönlendirdiği beğeni düzeni içerisinde yer almak popüler olmayan biçimler veya türlerin
başarı şansını azaltır. Müzik üretim sürecinde çeşitlilik ve yaratıcılığa ket vuran bu durum,
dijital dünyada beğeni listesi yaratmanın ötesinde, fiziksel dünyada müzisyenler arasındaki
eşitsizlikleri beslemektedir.
[bir platform ismi vererek, A.N.] Orada gerçek bir emekçiye emeğini vermeme
durumu yaşanıyor gerçekten. [] sevebileceğini düşündüğümüz şarkılar diye
evet, ne yazık ki sürekli aynı insanları böyle bir şekilde o ngüye sokuyorlar.
Orada tabi ki de yani yeni bir ismin gerçekten şansı pek kalmıyor. Ama mesela
gerçekten de yıllardır sektörün içinde olan insanların da aslında çok bir şansı
olmuyor. Genelde hep orada belli, o algoritmanın içinde yer alabilmiş, kendine
yer edinebilmiş insanlar, işte gerçekten çok fazla dinlenen insanlar ve onların
küçük türevleri şeklinde algoritma sizin önünüze sunuyor sürekli. (K 22’den
alıntı)
Platformlarda dinleyicinin dikkat ve ilgisinin devamlı can tutulmasına yönelik mekanik
düzenlemeleri, eserlerin türsel ve biçimsel olarak tektipleşmesini beslemektedir. Aşağıda
9
UNESCO’nun 2005 tarihli Kültürel İfadelerin Çeşitliliğinin Korunması ve Geliştirilmesi Sözleşmesi’ne göre
“kültürel çeşitlilik”, grupların ve toplumların kültürlerinin ifade bulduğu biçimlerin çeşitliliği, “kültürel ifadeler”
ise bireylerin, grupların ve toplumların yaratıcılığından kaynaklanan ve ltürel içerik barındıran ifadeler
olarak tanımlanır. Sözleşme temel olarak ifadenin biçimi ya da aktarıldığı araç ne olursa olsun küresel temsil
düzleminde adaletsizliklerin giderilmesini hedefler.
Ku
ltu
r ve İletis im, 2023, 26(1): 108-141 M. Binark & E.Demir & S.Sezgin & G.Özsu
128
aktarılan, algoritmaların çok dinlenen eserleri ya da sanatçıları ve “onların küçük
türevlerini” dinleyiciye sunduğu ifadesi, algoritmik beğeninin inşasını görünür kılmaktadır:
Algoritmanın olayı zaten seni uygulamada tutabilmek, seni maksimum seviyede
izlemeni sağlamak, uygulamadan ayrılmamanı sağlamak. O yüzden en çok pop
müzik tercih edilmese, zaten algoritma sana onu göstermez. (K 60’tan alıntı)
Araştırmanın katılımcılarının ifadeleriyle “belirli kalıplar ve (uçucu) trendler” doğrultusunda
üreticiler, eser üretim süreçlerinde “dikkat çekme” eylemini gerçekleştirmek için belli bir
şekilde türdeşleşmeyi ve yahut tektipleşmeyi gözetmek durumunda kalmaktadır. Aşağıdaki
alıntıda da belirtildiği üzere eserin duyusal ve bilişsel parlaklığı”, onun daha fazla
tüketilmesinin, böylelikle gelir bölüşümünden daha fazla pay alınmasının ön koşulu olarak
kabul edilmektedir:
[…] bu sefer o kültüre uymak zorunda kalan üretimler gerçekleşmeye başlıyor ki
şu anda büyük oranda öyle. Bu noktada dikkat çekmek ve para kazanmak en
büyük motivasyon, zaten yıllardır böyle. Dikkat çekmenin müzikte, müzik
teknolojileri kısmında en büyük iki faktörü spectral açıdan parlaklık ve müziğin
dinamikleri açısından da sıkışık olmasından geçiyor. Fazla compress’lenmiş ve
fazla parlak müzik olmak zorunda bir noktada [...] insanların kulakları bu sefer
bunlara alışmaya ve daha fazlasını istemeye başlıyor. Biz daha gür yaptıkça
daha fazla sağırlaşıyoruz aslında, daha sağırlaştıkça daha fazla gür yapma
ihtiyacı hissediyoruz. (K 56’dan alıntı)
Araştırmanın bulguları müzik endüstrisinde alışılmış” ya da son derece hızla değişen
trendlere uygun eserlerin üretildiğini, dinleyicinin de dikkat süresinin giderek azaldığını
göstermiştir. Bu doğrultuda sanatçılar için platform ekonomisinin gerekliliklerine uyum
sağlamak endüstride görünür olmak adına temel bir koşulu oluşturmaktadır. Bunun sonucu
olarak, bir katılımcının (K 3) müziğin “ultra metalaşması” olarak tanımladığı tektipleşme,
çeşitliğin azalmasına ve kullan-atmantığının yaygınlaşmasına neden olmaktadır. Ancak
söz konusu bu durum, bir yandan geleneksel üretim süreciyle de bir benzerlik
göstermektedir:
[bir platform ismi vererek, A.N.] orada genellikle daha çok rotasyona girmesini
istediğin şarkılar, aslında temel bir radyoculuk mantığı, daha fazla baklava
getiren plak şirketin varsa daha çok şarkıyı ön plana sunarsın, eski Unkapanı
diliyle. (K 28’den alıntı)
Sonuçta bu [platform ismi] bir alan, o bir dükkân. Yani D&R neyse aslında o da
o, bir dağıtım kanalı üzerinden ürününüzü koyduğunuz, kesintilere uğradığı ve
size de bir para verilen bir dükkân, günün sonunda o. (K 55’ten alıntı)
Yeni kültürel aracılar rolü üstlenen algoritmik kürasyon, dağıtım ve perakende aktörlerinin
(örn. müzik mağazalarının) görevini de üstlenmekte, dijital hizmet sağlayıcıları plak
Ku
ltu
r ve İletis im, 2023, 26(1): 108-141 M. Binark & E.Demir & S.Sezgin & G.Özsu
129
şirketlerinin sunduğu işlevlere alternatifler önerebilmektedir. Ancak, katılımcıların
“alan/dükkân benzetmesinden hareketle, müzik endüstrisinin geleneksel modelindeki
rol dağılımlarındaki çeşitliliği bünyesinde barındıran bu mekanizmaların, aslında m
sanatçılara it ve alternatif fırsatlar sunan bir yapıya tam anlamıyla sahip olmadıkları
söylenebilir.
Türkiye’de müzik endüstrisinde yeni kültürel aracıların rolü ile eserlerin türsel/biçimsel
dönüşümü bir arada ele alındığında; müzik endüstrisindeki aktörlerin teknolojik işbirlikleri
geliştirmeye ve bu bağlamda platformların algoritmik mantığını ve algoritmik kürasyonun
işleyişini kavramaya, küresel ölçekte kültürel akışın bilgisine yönelik beceriler ve
donanımlar geliştirmeye duydukları ihtiyaç ortaya çıkmaktadır. Bourdieu da popüler beğeni
için üretilen sanat ve sanat için sanatı tartıştığı bölümde, her iki sanatsal üretimin ve her iki
grup sanatçının da tekniğe özel bir değer atfettiğini belirtir (2023:93). Ona göre, “Ortalama
sanatta teknik, üretimi etki anlayışına yönlendirir (bu, hem izleyiciler üzerinde etki olarak
anlaşılabilir, hem de yapım sürecinde maharet olarak);...” (93). Günümüz sanatçısı için
algoritmik kürasyonun işleme mekanizmalarına vakıf olmak benzer bir önem taşımaktadır.
Teknikle söz konusu ilişkilenmeye yönelik olarak katılımcıların temel yaklaşımlarını
algoritmik kürasyonunun nlendirdiğini, müziğin süresini, ömrünü, niteliğini kürasyonun
getirdiği mekanizmaları göz önünde bulundurarak şekillendirdiklerini söylemek
mümkündür. Bundan ötürü daha önce vurgulandığı üzere müzikte tektipleşme ve
çeşitliliğin azalması sorunları ortaya çıkmaktadır. Bu noktada algoritmik kürasyonun
dinleyicilerin taleplerine tarafsız bir şekilde karşılık veren nesnel araçlar olmadıklarını
tekrar vurgulayarak, ait oldukları kurumsal yapının çıkarlarını öncelediklerini, piyasa
ilişkileriyle dolayımlandığını bu bağlamda da belli müzik türlerini ön plana çıkardıklarının
altını çizmeliyiz. Örneğin bazı türlerdeki (Türkiye bağlamında halk müziği) sanatçıları
dezavantajlı hale getirmesi söz konusudur. Üstelik bunun müzik endüstrisinin geleneksel iş
modelinden ve o modeldeki kültürel aracılığa içkin durumdan çok farklı yeni bir durum
olmadığı söylenebilir.
Algoritmik kürasyonun yeni kültürel aracılar rolü ve bağımsız sanatçıların stratejileri
Dijital akışım platformlarının, sosyal medya ortamlarının ve algoritmaların, tüketici/kullanıcı
pratikleriyle beraber müzik endüstrisinde eserlerin türsel ve biçimsel dönüşümünde
belirleyici bir rol oynadığı görülmektedir. Popüler beğeniyi algoritmik beğeni olarak büyük
ölçüde yeniden inşa ettiği belirlenen bu dönüşümün, alternatif, farklı ya da “bağımsız”
olanın müzik endüstrisindeki konumlarına da temas etmesi kaçınılmazdır. Dolayısıyla bu
Ku
ltu
r ve İletis im, 2023, 26(1): 108-141 M. Binark & E.Demir & S.Sezgin & G.Özsu
130
noktada müzik endüstrisindeki bağımsız sanatçıların endüstrideki konumlarının, üretim ve
dağıtım stratejilerinin yeni kültürel aracılar çerçevesinde değerlendirilmesi gerekmektedir.
Saha araştırmasında algoritmik rasyonun üstlendiği yeni kültürel aracılar rolü,
bağımsız sanatçılar açısından ya destekleyici ya da emek gücü sömürüsünü daha açık
hale getirici olmak üzere iki farklı yaklaşım ekseninde ele alınmıştır. Bu yaklaşımların
farklılaşmasının temelinde ilk olarak üretim süreçleri ekseninde de değinilen, kitlelere
erişim faktörü öne çıkmaktadır:
Dijitalleşmenin kendi tarzımızı ve türümüzü, kendi yaptığımız sanatın alıcısını
bulmak konusunda bize daha çok katkı olduğunu düşünüyorum açıkçası.
Çünkü kendi takipçi kitlemizi bizim yaptığımız şeyin -niş bir kitlesi bile olsa-
onlara ulaşabilme avantajını bize sağlayabileceğini düşünüyorum. Biraz
bunların [...] yani kullana kullana tekniklerini ya da bunu içinde var olup kendi
sanat kitlemizi oluşturabilecek biraz şeyi elde etmek gerekiyor, belki beceriyi,
beceri ya da bir özveriyi diyeyim. (K 60’tan alıntı)
Yukarıda açıklandığı üzere, algoritmalar eseri izlerkitlesiyle buluşturmak konusunda
müzisyenlere bir avantaj sunmaktadır. Ancak sanatçının bundan faydalanabilmesi için yeni
teknik beceriler
10
geliştirmesi ve bir takım özverilerde bulunması gerektiği ifade
edilmektedir. Sanatçıların algoritmaların desteği ile yaratıcı üretim yapmaları gittikçe artan
bir tempoda çalışmaları ile sonuçlanmaktadır (Chodos, 2019). Geleneksel kültürel
aracıların rolünün görece azalması, müzisyenin kendi emek sürecine ilişkin inisiyatif alma
potansiyelini artırırken, ilgili metriklere aracısız erişmesini de sağlamaktadır. Ancak bunun
için sanatçının dijital becerilerini geliştirmesi gerekmektedir:
Bağımsızlık ya da diğer bir deyişle müzik insanlarının, müzisyenlerin aradaki
aracıları kaldırarak doğrudan müzik servisleri ile iletişimde olmaları, paralarını
doğrudan almaları, müzik insanlarının sonu olacaktır. (K 30’dan alıntı)
Stratejinizi belirlemek üzere müthiş yardımcı olan bir yapay zekayla çalışıyoruz
aslında şu anda, global anlamda birbirine bağlı. Bu çok çok avantajlı bir şey [...]
Hatta bağımsız müzisyenler daha fazla meşhur olursa, onları takip etmiyorlar
artık. Bu bağımsız müzisyenlerin bu şekilde kendilerini arka kapı bağlantılarını
direkt kendi seyirci ile kurduğu ortamlar var. Yani SoundCloud biraz öyle, işte
Instagram üzerinden öyle birçok şey var, Facebook üzerinden. Bunlar artık
aradaki pazarlamacıyı çıkarıyor. O zaman da kendi küçük seyirci kitlesiyle
yürüyerek gitmesini sağlıyor. (K 57’den alıntı).
10
Bu teknik beceriler sanatçıların dijital sermayelerini oluşturmaktadır. Burada dijital sermayeyi, iletişim
araçlarına sahip olmak ve erişmek anlamında değil, kullanım becerisi, yetkinliği ve kullanım kaynaklı somut
yararlar görmek anlamında kullanıyoruz.
Ku
ltu
r ve İletis im, 2023, 26(1): 108-141 M. Binark & E.Demir & S.Sezgin & G.Özsu
131
Dijital beceriler, bağımsız sanatçılara eser üretimlerinde tek karar veren olmayı vaad eder.
Dolayısıyla “keşfedilebilmek - bir ihtimal olarak dahi- bağımsız sanatçılar açısından
dijitalleşmeyle beraber gelen bir olanak biçiminde okunabilmektedir:
Günün sonunda baktığınızda aslında sizi keşfetmemiş birini bir şekilde, hiç fark
etmez, belki radyo, yani [bir akışım platformu]’nun içindeki işte şarkı radyoları
var mesela. O radyolar aracılığıyla, belki kazayla, bir listenin içinde görerek
vesaire, size ulaşma imkânı, ihtimali her zaman orada bir köşede duruyor sizin
için. Bu da güzel bir şey aslında. (K 53’ten alıntı)
Diğer yandan, erişim olanağı konusunda, metrikler kaynak alındığında alternatif ve indie
müziğin anaakım karşısındaki konumu, bağımsız sanatçılara “sunulan fırsatları” yeniden
düşünmeyi gerekli kılmaktadır:
[dijital platformlar ve algoritmalar, A.N.] müzik sektöründe de popüler olan, daha
ön plana çıkanları daha üste çıkartma, daha az popüler olanları karanlık
dehlizlerde kaybetmeye doğru itti. Veriler de bunu doğruladı. Az önce
söylediğim gibi dijital platformlarda en çok dinlenenler aslında anaakımda da en
çok dinlenenler oldu. Sadece çok küçük bir kesim alternatiflerin farkında olup
dinleyen bir kesim olarak ortaya çıktı. Dijital dönüşümün neticesinde dijitalin
içerisinde bir anaakım oluşmaya başladı, gibi bir durum söz konusu. (K 2’den
alıntı)
Bu noktada dinleyiciye erişebilmek adına, bağımsız sanatçıların ve menajerlerin yapması
gerekenler; farklı rolleri tek bedende buluşturabilmeleri, deneme-yanılma yoluyla sürekli bir
öğrenme içinde olmaları, dijital sermayelerini -ve hatta veri okuryazarlıklarını- hacimli
kılmaları, esneklik sergileyebilme kabiliyetlerini artırmaktır. Katılımcılar da üretim sürecinde
menajerlik, yapımcılık, halkla ilişkiler gibi farklı rolleri üstlendiklerini belirtmişlerdir. Özellikle
bağımsız sanatçılar bir kişinin çoğu zaman pek çok rolü üstlendiğini ifade etmiştir.
Dolayısıyla müzik endüstrisi çalışanları, platform kapitalizminde esneklik ve geçişkenlik
kabiliyetlerine gereksinim duymaktadır.
Eserlerin özgünlüğü ile sınırlandırılamayacak bu durum, (bağımsız sanatçılar başta
olmak üzere) sanatçıları, sanatçıların profesyonel kimliklerini, tanımlarını, unvanları ve
meslekleri kapsayacak biçimde yeni kültürel aracıların oynadığı rolün çok katmanlı bir
şekilde ele alınması gerektiğine işaret etmektedir:
Ku
ltu
r ve İletis im, 2023, 26(1): 108-141 M. Binark & E.Demir & S.Sezgin & G.Özsu
132
Geleneksel olarak, mesela ben birlikte çalıştığım herhangi bir gruba, ‘ben senin
menajerinim, benden habersiz hiçbir şey yapmayacaksın, işte bütün
sözleşmeleri ben göreceğim, bütün etkinlik önce bana gelecek, [...] sahnede ne
giyeceğine, nasıl konuşacağına, hangi gazeteye, hangi dergiye çıkacağına ben
karar vereceğim’ mantığındaki menajerlik artık geçerli değil zaten, bahsettiğimiz
dijitalleşmeyle birlikte. Çünkü sanatçıya hayranı artık direkt olarak istediği anda
erişilebilir halde. O yüzden oradaki o şeyleri, sistemleri biraz böyle esnetip birbiri
içine geçer şekilde yapmaya gayret ediyoruz. (K 55’ten alıntı)
Bu açıdan gelirlerin ve sosyal sermayenin çeşitlendirilmesine yönelik ihtiyacın endüstride
odağa yerleşmesi, kendin yap (Do it yourself, DIY) kültürü ile birleştiğinde sanatçılar için
sömürü boyutunu ortaya çıkarmaktadır. Her ne kadar DIY kültürü ve müzik üretimi
hakkındaki çalışmalar, anaakım dışındaki üreticilerin birlikte üretimi ya da ortaklaşa üretim
gibi etkileşimsel üretim reçlerini odağa alsa da (Richards, 2013; Bennett ve Guerra,
2018), bu üretim biçiminin gittikçe anaakıma yaklaşması sanatçıları gittikçe daha kırılgan
ve savunmasız bir hale getirmektedir. Ancak sanatçılar ve hayranları arasında doğrudan
erişim olanağı olduğuna yönelik katılımcıların var olan ifadeleri platform ekonomisinin
işleme mantığının görmezden gelindiğini göstermektedir.
Bağımsız sanatçılar için dijital akışım platformlarının destekleyici rolü, eserin ve
müzisyenin izlerkitlesiyle buluşması noktasında sunduğu olanakları şeklinde dile
getirilirken; bağımsız sanatçıların hakedişler açısından daha savunmasız bir konuma
geldiği de ifade edilmektedir. Belirli bir düzeyde maddi birikim sahibi olmayan bağımsız
sanatçıların, “daha düşük telif haklarına razı olmak” gibi gelir paylarının azalmasına (K 1)
yol açan uygulamalarla karşılaşmaları bu duruma örnek gösterilebilir.
Dijitalde de zaten çok adil olmayan bir gelir dağılımları, işte olabildiğince
vahşileştirilmiş sözleşmeler, aradaki bir sürü aktörün de kese kese, devletin de
vergiyi kese kese zisyene kuş gibi bir rakam kaldığı bir gerçeklik içerisinde
var olmaya çalışıyor dijital dünyada birçok müzisyen. Dolayısıyla hani NFT ve
benzeri teknolojileri takip etmeye çalışan insanlar da var. (K 55’ten alıntı)
Katılımcıların sıklıkla vurguladığı hususlardan biri yeni medya ortamlarının yaygınlaşması
ve dijital dönüşümle beraber, ulusal sınırların aşılması ve mekanlar bağlamında coğrafi
sınırlamaların ortadan kalkmasıdır. Coğrafi sınırların kalkması platform ekonomisinin
müzik endüstrisindeki etkisiyle ilişkilidir. Görüşmelerde bu bağlamda olumlu bir bakış açısı
hâkim olmakla birlikte, alternatif müzik türleri, algoritmik beğeni ile uyuşmayan eserler ve
bağımsız sanatçılar düşünüldüğünde sanatçının halen dezavantajlı bir konuma sahip
olduğu görülmektedir:
Ku
ltu
r ve İletis im, 2023, 26(1): 108-141 M. Binark & E.Demir & S.Sezgin & G.Özsu
133
[...] Yine orada da biraz dezavantajlı taraftayız. Amerika'da bir müzisyenle Türkiyeli
bir müzisyenin dijital streaming platformundaki dinlenme başına aldığı birim ücret
aynı değil. Çünkü bu mesela en temelde çok ciddi adaletsiz bir yapı, bu platformlarla
ilgili. (K 55’ten alıntı)
Şu anda İstanbul'a kayıt yapmaya geliyor bütün müzisyenler. Buraya
gelmezseniz o sektörün içine giremiyorsunuz. (K 56’dan alıntı)
Dünyanın küçük bir köy olması bütün idealizmi, hayal gücünü ve gizemi yok etti.
Dijitalleşme de bunun internet değil mi, artık hani Bali Adaları’nı merak
etmiyoruz. Yani oraya gidip şey yapmak büyük bir emek ama Google'dan
baktığınız zaman, çok hızlı tüketiyorsunuz. Yani gizemi kaybettik, müzikte de
gizemini kaybettik. (K 38’ten alıntı)
Algoritmik kürasyonu coğrafi sınırları ortadan kaldırmak konusunda yetersiz bulan,
tüketimin hızlanmasıyla -ve üretimde niceliğin ön plana çıkmasıyla- keşfetme olanaklarının
artmasına karşın keşfetme arzusunu tetikleyen ögelerin müzik dinlemeden ayrıştığına
yönelik ifadeler, araştırmanın dikkat çeken bulguları arasında yer almaktadır. Bu bağlamda
müzik endüstrisinin gelişimi boyunca “keşfedilmek” sanatçının var olabilmesi için en önemli
husus ve temel gerektir. Ancak günümüzde algoritmik kürasyon çerçevesinde
“keşfedilmek”, bağımsız sanatçılar için bir yandan platform ekonomisi tarafından sunulan
bir vaat, diğer yandan hayatta kalmak için bir mücadele alanıdır.
Algoritmik kürasyonun varlığı bağımsız sanatçıların müzik endüstrisindeki
konumlarını güçlendirmeleri için DIY kültürü ve üretim stratejileri paralelinde dijital
becerilerinin ve yetkinliklerin geliştirilmesine yönelik temel gereksinimlerine işaret eder. Bu
açıdan bakıldığında çeşitli destekleyici olanaklar bu yeni ekosistemde mevcuttur. Ancak
öte yandan üretim ilişkilerinin daha önce hiç olmadığı kadar eşitsiz hale gelmesi ve
merkezileşmesi yönündeki eğilim, bağımsız sanatçıların sömürüye açık ve güvencesiz
emek gücüne dönüşeceği yönündeki endişeleri de çlendirmektedir. Bu nedenle burada
bağımsız sanatçıların zaman zaman karşılaştıkları fırsatlara ve çoğunlukla da yaşadıkları
zorluklara değindikleri bu iki temel yaklaşım birlikte serimlenmiştir.
Sonuç
Bu çalışmada platformlaşma olgusuyla birlikte Türkiye’de müzik endüstrisinde sanatçılar
ve dinleyiciler arasında geleneksel anlamdaki kültürel aracıların (müzik yazarları, plak
şirketleri, yapımcı ve yayıncılar, menajerler ve müzik meslek örgütleri) ve bunların ötesinde
konumlanan yeni bir kültürel aracının (algoritmik kürasyon) rolleri ve ilişkisellikleri ele
alınmaktadır. Günümüzde müzik endüstrisinde platform kapitalizmi, yeni kültürel aracılar
rolünü atfettiği algoritmik kürasyon dolayımıyla sanatçının eserlerinden meta değeri ve
Ku
ltu
r ve İletis im, 2023, 26(1): 108-141 M. Binark & E.Demir & S.Sezgin & G.Özsu
134
sembolik değer elde etmektedir. Müzik endüstrisinin farklı aktörleri, algoritmik kürasyonu
bir fail gibi güçlü kabul etmektedir. Onlara göre, yeni kültürel aracı rolü üstlenen algoritmik
kürasyon dinleyicilerin zevklerini, tercihlerini ve davranışlarını sınıflandırma, analiz etme,
ilişkilendirme ve gelecek için tahminde bulunma gücüne sahiptir. Ancak, platform
ekonomisinin temellendiği bu yapıların şeffaf olmaması müzik endüstrisinin işleyişinde söz
sahibi aktörlerin rolünü giderek belirsizleştirmiş, algoritmaların bu ekonomide sahip olduğu
merkezi konum ise geleneksel kültürel aracıların üretim ve tüketim sürecindeki rollerinin
önemini azaltmıştır. Üstelik, araştırmanın bulguları, farklı aktörlerinin platform sahipliğinin
endüstri içindeki belirleyici konumunu tartışmak yerine, endüstride başarılı olmayı
algoritmik kürasyona uygun kültürel üretim üzerinden tartıştıklarını ortaya koymuştur. Bu
durumda, geleneksel kültürel aracıların sembolik gücünü algoritmalar marifetiyle
kendilerinde toplayan teknoloji şirketlerinin failliği, sorgulamadan azade kalmaktadır.
Araştırmanın katılımcıları, platform kapitalizminin pazardaki tek görünür yüzü olan
algoritmik kürasyonu yerel endüstrinin kırılganlığının nedeni olarak yorumlamaktadır.
Çünkü algoritmalar kendilerinden önceki kültürel aracılardan farklı olarak hiçbir kültürel
temsil iddiasına referans vermeksizin, üretim ve tüketim recinin merkezine sanki
tarafsızmışçasına yerleşmişlerdir. Üretim ilişkilerini belirleyen bir alt yapı bileşeni olan bu
teknoloji, endüstrideki tüm aktörlerle ilişki içindedir. Bir yapımcı elindeki kataloğunu, eser
sahibi ise eserlerini platformlarda görünür kılma ihtiyacı hissetmektedir. Bundan ötürü
algoritmaları ya da algoritmik kürasyonun işleme mantığını dikkate almadan kültürel
üretimde bulunma ihtimali gittikçe azalmaktadır. Diğer bir deyişle arz, belirli bir örgütsel
yapının çıkarları doğrultusunda şekillendirilmektedir. Kullanıcı metrikleri üzerinden işleyen
derecelendirme sistemi, bir yandan eserleri tektipleştirirken diğer yandan müzik
endüstrisindeki her aktörü anlık olarak belirli bir başarı düzeyine sabitlemektedir. Eserler,
albümler ya da türler, küresel başarı ölçütünün nesneleri olarak doğrusal ölçeklere
yerleştirilmektedir. Kimi zaman belirli bir türün yığınsal olarak artan popülerliğinin teşvik
edilmesi şeklinde ortaya çıkan bu tektipleşme, platformların nihai amacı olan toplam
dinleme süresinin artması hedefine hizmet etmektedir. Bu bağlamda araştırmada pek çok
katılımcı müzikte tektipleşme ve dikkatin yönlendirilmesine, Türkçe rap rünün hızlı
yükselişini örnek vermiştir. Buna göre katılımcılar, Türkçe rap müzik üreticilerinin, müzik
üretiminin sayılan biçimsel eğilimlere uyumlanma konusunda Türkiye’deki öncüleri
olduğunu iddia etmiştir.
Ku
ltu
r ve İletis im, 2023, 26(1): 108-141 M. Binark & E.Demir & S.Sezgin & G.Özsu
135
Platform ekonomisinin başarısının temelinde rol oynayan bir diğer husus,
kişiselleştirme özelliğidir. Bağımsız sanatçılar ve yapımcılar, kişiselleştirme ile oluşturulan
büyük ölçekli metriklerin manipülasyonu karşısında, pazarda tercih edilen eserleri
üretmeye mecbur kalmaktadır. Bu nedenle müzik endüstrisinde eserin girişini öne çıkarma,
süresini sınırlama ya da albüm yerine tekliler üreterek endüstride süreklilik sağlama gibi
bazı biçimsel ilimler anaakımlaşmaktadır. Ayrıca sanatçı için dijital modeline vakıf
olmak, müzik endüstrisinde olmazsa olmaz bir ön koşul olarak görülmeye başlanmıştır. Bu
anlamda dijital beceriler geliştirmek, pragmatik amaçlarla dijital iş modelini öğrenmek ve
işleyişe dahil olmak için sahip olunan sermaye türlerini çeşitlendirmek biçiminde de
yorumlanabilir.
Sanatçılar ve yapım şirketleri platformlaşma olgusu karşısında farklı stratejilere ve
konumlara sahip olsalar da ortak hedefleri dijital akışta var olmaktır. Bu hedefe ulaşmanın
önünde yine ortak bir sorunla karşılaşılmaktadır: Platform ekonomisinin temellendiği
mantığa karşı vensizlik. Her iki aktör de algoritmik yapının şeffaf olmamasından dolayı
endişe duymakta ve kürasyona güvenmemektedir. Kara kutular olarak algoritmanın nasıl
lediği tam olarak görünür veya bilinir değildir. Bu endişe ve güvensizliğe, son derece
güçlü kurumlar olan platformlar ile sanatçıların pazardaki eşitsiz ilişkileri de eklendiğinde,
algoritmik manipülasyon iddiaları sanatçılar arasında giderek ikna edici bir hale
gelmektedir. Plak şirketleri ve yapımcıların bu sürece aracılık ederken akışım platformları
ile çıkar ekseninde bir uzlaşma zemini aramaları, sürecin değer boşluğu ürettiğini de
göstermektedir. Buna göre; bireysel sanatçıların tek başlarına pazarlık gücünün çok zayıf
olduğu, ancak, geleneksel kültürel aracılarla birlikte hareket ederek platformdan
sağlanacak payın artırılabileceği iddia edilmektedir. Dijital akışım platformlarının neden
olduğu değer boşluğunun müzik endüstrisinin tüm tarafları aleyhine işleyen topyekûn bir
kayıp alanı olduğuna ise değinilmemektedir.
Teknolojik gelişmelere iyimser bakmaya istekli kişiler, internetin, platformların ve
algoritmaların kültürel üretimlere ve kültürel üreticilere erişimi kolaylaştırdığı iddiasıyla
potansiyel olarak coğrafi ve kültürel farklılıkların öneminin azaldığını düşünmektedir.
Platformların yerel kültürlere küresel dinleyici ve izleyici tarafından erişilmesine imkân
verdiği ve bu açıdan eşitlikçi olduğuna ilişkin bir yorum da bu yaklaşımdan temellenir.
Türkiye örneğinde müzik endüstrisindeki katılımcıların deneyimleriyse, bu varsayımsal
eşitliğin pratikte sorunlar içerdiğini, yeni iktidar ilişkileri yarattığını ve zik endüstrisinde
bağımsız ve alternatif sanatçıların aleyhine, halihazırdaki eşitsizlikleri derinleştirdiğini
Ku
ltu
r ve İletis im, 2023, 26(1): 108-141 M. Binark & E.Demir & S.Sezgin & G.Özsu
136
göstermektedir. Müzik endüstrisinde belirli bir biçimde üretmeyi diğerine göre avantajlı hale
getiren, sahibinin çıkarları lehine taraflı bir şekilde üretilen bu teknik pratikler platform
kapitalizmi lehine bir oyun düzeni kurmaktadır. Müzik endüstrisinde var olmak için, bu
oyunda var olmak, oyunda var olmak için ise teknik bir inşa ve pratik olan algoritmaların
düzenlediği değerlendirme sistemine tabi olmak gerekmektedir. Araştırmada dijital akışım
platformlarını eleştirenler dahi, platformların yarattığı eşitsizlikleri ve iktidar ilişkilerini -
örneğin verileştirme gibi eleştirdikleri bir özelliği- dinlenme sayılarının düşük olmasıyla
açıklamaya çalışmışlardır. Görüldüğü üzere platform ekonomisinin eleştirisi bu
ekonomideki varsayımsal bir başarı düzeyi üzerinden kurulmaktadır. Kısacası üretim
ilişkileri açısından yeni kültürel aracılar rolü üstlenen pratikler, üretimin gerçekleştiği
ortamı ve müzik endüstrisinin içkin pratiklerini belirleyerek platform kapitalizmi lehine bir
değişimi getirmektedir. Üstelik endüstrinin farklı aktörleri, platformları değil, platformların
sahiplik mekanizmasını gizleyen algoritmik kürasyonu temel oyun kurucu olarak
görmektedir.
Araştırma bulguları, kültürel ifadelerin çeşitliliğinin, yerel kültürel deneyimlerin ve
türsel çeşitliliğinin korunması; başta sanatçılar ve eser sahipleri olmak üzere müzik
endüstrisinin farklı aktörlerinin bu değişim karşısında güçlendirilmesi gerektiğini ortaya
koymaktadır. Müzik topluluğunun kendi içerisinde ve kendi örgütlü mekanizmaları ile bunu
yapmaları gerekmektedir. Bu noktada, değişim karşısında farklı aktörlerin katılımına zemin
sağlayacak demokratik ve şeffaf kamusal destek politikalarının gerekliliği de ortaya
çıkmaktadır. Son olarak, bu çalışma Türkiye’de müzik dinleme pratiklerinin platformlarla
birlikte dönüştüğünü tespit etmekte, platform ekonomisi tarafından inşa edilen algoritmik
beğeni ve dinleme alışkanlıklarının müzik üretim sürecine etkisinin araştırılmasını
önermektedir.
Kaynakça
Aguiar, Luis ve Joel Waldfogel (2018). “As streaming reaches flood stage, does it stimulate
or depress music sales?”, International Journal of Industrial Organization, 57(1): 278-
307. https://doi.org/10.1016/j.ijindorg.2017.06.004
Airoldi, Massimo, Davide Beraldo and Alessandro Galdini (2016). “Follow the algorithm: An
exploratory investigation of music in YouTube”. Poetics,
Attali, Jacques (2017). Gürültüden Müziğe. Çev. Gülüş Gülcügil Türkmen. İstanbul: Ayrıntı.
Ku
ltu
r ve İletis im, 2023, 26(1): 108-141 M. Binark & E.Demir & S.Sezgin & G.Özsu
137
Baym, Nancy K. (2018). Playing To The Crowd. NewYork: NYU Press. Bennett, Andy ve
Paula Guerra (Der.) (2018). DIY Cultures and Underground Music Scenes. Londra:
Routledge.
Binark, Mutlu (2020). “Arttırılmış Eğlence Olarak K-pop ve BTS’in Çekim Gücü”, Asya’da
Popüler Kültür ve Medya. Mutlu Binark (der.) içinde, Ankara: UMAG Yayınevi. 189-
226.
Binark, Mutlu, Erman Demir, Serra Sezgin ve Gökçe Özsu (2022). Türkiye’deki Müzik
Endüstrisinde Dijital Dönüşüm: Kültürel Üreticiler ve Platformlaşma Araştırma
Raporu. Ankara: Alternatif Bilişim Derneği Yayınları.
https://ekitap.alternatifbilisim.org/turkiye-muzik-endustrisinde-dijital-donusum-kulturel-
ureticiler-platformlasma-raporu/
Bonini, Tiziano ve Alessandro Ganini (2019). “‘First week is editorial, second week is
algorithmic’: Platform gatekeepers and the platformization of music curation”, Social
Media + Society, 5(4). DOI: 2056305119880006.
Bourdieu, Pierre (2023). Kültür Üretimi: Sembolik Ürünler/Sembolik Sermaye. Çev. Sibel
Yardımcı ve Elçin Gen. İstanbul: İletişim Yayınları.
Bourdieu, Pierre (2021). Ayrım: Beğeni Yargısının Toplumsal Eleştirisi. Çev. Derya Fırat.
Ankara: Nika.
Byrne, David (2021). Müzik Nasıl İşler?. Çev. Ergin Özler. İstanbul: MSG Mundi Kitap.
Chodos, Ashler Tobin (2019). “What does music mean to Spotify? An essay on musical
significance in the era of digital curation”, INSAM Journal of Contemporary Music, Art
and Technology, INSAM Institut za savremenu umjetničku muziku, 2(1): 3664.
Couldry, Nicke ve Ulises Ali Mejias (2019). The Costs of Connection: How Data Is
Colonizing Human Life and Appropriating It for Capitalism. Stanford: Stanford
University Press.
Çakmur, Barış (2001). Music Industry in Turkey: An Assessment in The Context Of
Political Economy of Cultural Production [Yayınlanmamış Doktora Tezi]. Ankara: Orta
Doğu Teknik Üniversitesi, Siyaset Bilimi ve Kamu Yönetimi Anabilim Dalı.
Eubanks, Virginia (2018). Automating inequality: How high-tech tools profile, police, and
punish the poor. New York: St. Martin's Press.
Ku
ltu
r ve İletis im, 2023, 26(1): 108-141 M. Binark & E.Demir & S.Sezgin & G.Özsu
138
Gaw, Fatima (2021). “Algorithmic Logics And The Construction Of Cultural Taste Of The
Netflix Recommender System”, Media, Culture & Society, 44(4), 706725.
https://Doi.Org/10.1177/01634437211053767
Gee, James Paul (2005). “Semiotic social spaces and affinity spaces: From the age of
mythology to today's schools”, Beyond Communities of Practice: Language, Power
and Social Context. David Barton ve Karin Tusting (der.) içinde. Londra: Cambridge
University Press. 214-232. https://doi.org/10.1017/CBO9780511610554.012
Gillespie, Tarleton (2014). “The Relevance of Algorithms”, Media Technologies: Essays on
Communication, Materiality, and Society. Tarleton Gillespie, Pablo J. Boczkowski,
and Kirsten A. Foot (der.) içinde. Cambridge, Massachusetts: MIT Press. 167-193.
Graham, Gary, Bernard Burnes, Gerard Lewis ve Janet Langer (2004). “The
Transformation Of The Music Industry Supply Chain: A Major Label Perspective”,
International Journal Of Operations And Production Management, 24(11): 1087
1103. https://Doi.Org/10.1108/01443570410563241
Hracs, Brian (2015). “Cultural intermediaries in the digital age: The case of independent
musicians and managers in Toronto”, Regional Studies, 49(3), 461-475.
Hracs, Brian (2016). “Working harder and working smarter: The survival strategies of
contemporary independent musicians”, The Production and Consumption of Music in
the Digital Age. Brian J. Hracs, Michael Seman, Tarek E. Virani (der.) içinde. Londra:
Routledge. 41-55.
Johnson, Randal (2023). Sunuş, “Pierre Bourdieunu
n Sanat, Edebiyat ve Ku
ltu
r
Sosyolojisi”, Pierre Bourdieu, Kültür Üretimi: Sembolik Ürünler Sembolik Sermaye
içinde. Çev. Sibel Yardımcı ve Elçin Gen. İstanbul: İletişim Yayınları. 7-50.
Kitchin, Rob (2017). “Thinking critically about and researching algorithms”, Information,
Communication & Society, 20(1): 1429.
Krueger, Alan B. (2020). Müzikonomi. Çev. Ergin Özler. İstanbul: Mundi Kitap.
Lange, Bastian (2016). “The Evolution of Music Tastemakers in the Digital Age”, The
Production and Consumption of Music in the Digital Age. Brian J. Hracs, Michael
Seman, Tarek E. Virani (der.) içinde. Londra: Routledge. 237-247.
Lena, Funda (2018). Türkiye’nin Müzik Endüstrisinde Çeşitli(Siz)Lik. İstanbul: Kreksa
Kültür Yayınları.
Ku
ltu
r ve İletis im, 2023, 26(1): 108-141 M. Binark & E.Demir & S.Sezgin & G.Özsu
139
Leyshon, Andrew (2001). “Time–Space (and Digital) Compression: Software Formats,
Musical Networks, and the Reorganisation of the Music Industry”, Environment and
Planning A: Economy and Space, 33(1): 49-77. https://doi.org/10.1068/a3360
Maasø, Arnt ve Hendrik Storstein Spilker (2022). “The Streaming Paradox: Untangling the
Hybrid Gatekeeping Mechanisms of Music Streaming”, Popular Music and Society,
45(3): 300-316. DOI: 10.1080/03007766.2022.2026923
Maguire, Jennifer Smith ve Julian Matthews (2014). “Bourdieu on cultural intermediaries”,
The Cultural Intermediaries Reader. Jennifer Smith Maguire ve Julian Matthews
(der.) içinde. Londra: Sage. 15-24.Morris, Jeremy Wade (2015). “Curation by code:
Infomediaries and the data mining of taste”, European Journal of Cultural Studies, 18
(45): 446463.
Morris, Jeremy Wade ve Devon Powers (2015) “Control, curation and musical experience
in streaming music services”, Creative Industries Journal, 8(2): 106-122. DOI:
10.1080/17510694.2015.1090222
Moyon, Emillien ve Xavier Lecocq (2014). “Rethinking Business Models in Creative
Industries: The Case of the French Record Industry”, International Studies of
Management & Organization, 44(4): 83-101. https://doi.org/10.2753/IMO0020-
8825440405
Negus, Keith (2002). “The work of cultural intermediaries and the enduring distance
between production and consumption”, Cultural Studies, 16(4): 501-515.
Noble, Safiya Uma (2018). Algorithms of Oppression. New York: New York University
Press.
Osterwalder, Alexander ve Yves Pigneur (2010). Business Model Generation: A Handbook
for Visionaries, Game Changers, and Challengers. New Jersey: John Wiley & Sons.
Pariser, Eli (2012). The Filter Bubble: What the Internet Is Hiding from You. Londra:
Penguin.
Poell, Thomas, vd. (2022). Platforms and Cultural Production. Cambridge: Polity Press.
Prey, Robert (2020). “Locating Power in Platformization: Music Streaming Playlists and
Curatorial Power”, Social Media + Society, 6(2).
https://doi.org/10.1177/2056305120933291
Ku
ltu
r ve İletis im, 2023, 26(1): 108-141 M. Binark & E.Demir & S.Sezgin & G.Özsu
140
Prey, Robert, vd. (2022). “Platform Pop: Disentangling Spotify’s intermediary role in the
music industry”, Information, Communication & Society, (25)1: 74-92.
Richards, John (2013). “Beyond DIY in Electronic Music”, Organised Sound, 18(3): 274-
281. DOI:10.1017/S1355771813000241
Srnicek, Nick (2017). Platform Capitalism. Cambridge: Polity Press.
Striphas, Ted (2015). “Algorithmic Culture”, European Journal of Cultural Studies,18(4-5):
395-412.
Sun, Meicheng (2020). “K-pop fan labor and an alternative creative industry: A case of
GOT7 Chinese fans”, Global Media & China, 5(4): 389-406.
https://doi.org/10.1177/2059436420954588
Tellan, Tolga (2000). “Popüler Müziğin Ekonomisi Ya Da Çok Ulusluların Bizleştirdikleri”,
...Ve Müzik: Hacettepe Üniversitesi Ankara Devlet Konservatuvarı Araştırma Ve
Yorum Dergisi, 6(1), 58-64.
Uluslararası Fonografi Endüstrisi Federasyonu (2022). Global Music Report.
https://www.ifpi.org/wp-content/uploads/2022/04/IFPI_Global_Music_Report_2022-
State_of_the_Industry.pdf
Uluslararası Fonografi Endüstrisi Federasyonu (2016). Global Music Report, Music
Consumption Exploding Worldwide, State of Industry Overview. https://ifpicr.cz/ifpi-
global-music-report-201
Webster, Jack (2021). “The promise of personalisation: Exploring how music streaming
platforms are shaping the performance of class identities and distinction”, New Media
& Society, 0(0). https://doi.org/10.1177/14614448211027863
Witt, Stephen Richard (2020). Bedava Müzik. Çev. Ergin Özler. İstanbul: Mundi Kitap.
Article
Full-text available
Bu çalışma, kültür ekonomilerinin yeni dönemini ve platformlar arasındaki diyalektiği, Türkiye bağlamında tartışmayı amaçlamaktadır. Platform kapitalizmi olarak adlandırılan yeni kapitalist dönemin, küresel düzeyde sınırlı sayıdaki platformun medya endüstrisi ve bileşenlerinin yeniden yapılandırılmasındaki etkisini ele almaktadır. Siyasal iktisadın eleştirisi ve karşılaştırmalı siyasa analizi yöntemleri doğrultusunda, platformların kapitalist değer üretimindeki işlevi sorgulanmaktadır. Çalışma sonuç bölümünde, Türkiye’nin yakın dönemli ulusal kalkınma planını değerlendirmekte ve Türkiye için kültür ekonomileri alanında bir dizi alternatif öneri geliştirmektedir.
Article
Full-text available
Nostalji ve kültür endüstrisi günümüzün popüler kavramlarındandır ve birbiriyle sıkı bir ilişkisi vardır. Klasik, gelenek ve nostalji sözcükleri bazen birbiriyle karıştırılan terminolojilerdir, ancak ayrı kavramları ifade ederler. Buna karşın aralarında sıkı bir ilişki vardır. Nostalji özellikle popüler kültür içerisinde yer alan hatta ihtiyaç duyulan bir kavramdır. Normalde nostalji daha çok bireyseldir, ancak günümüzde şeylerin endüstrileşmesiyle beraber popüler kültürün bir parçası şeklinde toplumsal olarak kültürel bir unsur hâline de dönüşmüştür. Bu çerçevede ele alınacak nostaljik sınıflandırma kültür nostaljisidir (toplu nostalji). Popüler kültürün neden nostaljiye ihtiyaç duyduğuna dair çeşitli araştırmalar olsa da bu konuda net bir şey söylemek zordur. Nostalji artık kültürün bir parçasıdır ve bundan sonra da varlığını sürdürecek gibi görünmektedir. Nostaljik genellikle modern gereksinimlere göre yeniden şekillenir. Geçmişle geleceği bir araya getirerek eski ve yeni ögelerin bir arada kullanılmasını sağlar. Pazarlama aracı olarak kültür endüstrisi nostaljiyi kullanarak daha geniş bir alıcı ve izleyiciye ulaşmayı amaçlar. Hedef kitlesi geçmişe özlem duyan kişilerdir. Sadece üretme ya da pazarlama açısından değil ihtiyaçları gidermede sürdürülebilirlik açısından eskiyle yeninin kullanılması önemlidir. Kültürün korunması ve sürdürülebilir olabilmesi için de kültürel bellek gereklidir. Kültürel bellek açısından insanın hatırlama ve unutma biçimlerinden yararlanır. Bireyler, nostalji temasıyla tüketim alanına yönlendirilmiş olur. Bu çalışmada Berger’in toplumbilimsel çözümleme yöntemlerinden işlevselcilik yöntemiyle, Adorno ve Horkheimer’ın “kültür endüstrisi” kavramı çerçevesinde nostaljinin işlevlerini tartışarak analiz etmek amaçlanmaktadır. Kültür endüstrisi özellikle mimari tasarım, moda tasarımı, görsel sanatlar, yayıncılık, müzik, sinema, radyo ve televizyon, fotoğrafçılık, grafik, animasyon, bilgisayar yazılımları ve oyunları, reklamcılık gibi yaratıcı alanları da kapsar. Bu alanlar aynı zamanda halk biliminin de konusudur ve içerik üreticisidir. Nostaljik müzikler, nostaljik kentler turu, nostaljik hediyeler, nostaljik lezzetler, nostaljik şehirlerarası otobüsler, nostaljik trenli gezi gibi unsurlar nostalji başlığı altında duygusal tepkilerden faydalanmayı amaçlamaktadır. Nostalji, kültür endüstrisinde dolayısıyla kültür ekonomisinde pek çok işlevle kullanılabilir: özlem gidermek; aidiyet sağlamak, olumlu deneyim yaşamak; tarihe katılmak ya da tarihe tanıklık etmek; çocukluk dönemleri ve geçmiş anıları hatırlamaya yardımcı olmak; yeni deneyim ortamları sağlamak, anıları canlandırarak bir tüketici nostaljisi yaratmak; rol model oluşturmak; eskiyle yeniyi buluşturmak; popülerlik için; pazarlama aracı olarak; kültürel bir güç olarak; yaşam biçimi belirlemek; sosyal medyada nostaljik deneyim paylaşarak topluluk oluşturmak; festivaller, konserler, fuarlar gibi etkinliklerle insanı geçmişe götürerek keyifli anlar yaşatmak. Bu işlevler geçmiş zamandaki eşyaları, karakterleri ve hikâyeleri canlandırarak eski ve yeni nesilleri bir araya getirir. Ancak bu işlevleri yerine getirirken bazı sorunları da beraberinde getirir. “İcat edilmiş gelenek” olarak yanlış temsillerle kültür endüstrisi kapsamında nostaljik ürünler tek tipleşmeye başlamıştır. Eşyalar, tasarımlar, fikirler, eserler seri üretimlerle, yapay zekâ ile oluşturan aynı konseptli geriye dönük oluşturulmuş dijital görseller, “tbt”ler, fotoğraflar, TV şovları, müzikler, hatta dizi ve filmler aynı nostaljik dışavurumla karşımıza çıkar. Bu yüzden dönemsel ya da tarihsel bir anıştırma sağlasa da gönderme yaptığı zamanın doğru değerlendirilip algılanmasına engel olarak kendi gerçekliğini oluşturmaktadır. Bu makalede daha çok ekonomi ve iletişim açısından ele alınan kültür endüstrisi çerçevesinde nostalji kavramı ilişkileri ve işlevleriyle değerlendirilirken bu kapsamda önerilere de yer verilmektedir. Örneğin, eski ürünler nostalji konseptiyle kullanıldığında ya da değerlendirildiğinde ürünü atık/kullanılmayan/ihtiyaç duyulmayan/istenmeyen olmaktan çıkartıp yeniden kullanılabilir hâle getirmektedir.
Article
Full-text available
Bu çalışmada Türkiye’de müzik endüstrisinde platformlaşma olgusunun endüstrinin farklı aktörleri tarafından nasıl kavrandığını, araştırmamızın hikâyesini, sorularımızı, saha hazırlığımızı, saha deneyimimizi, araştırmayı nerede ve kimlerle nasıl paylaştığımızı anlatıyoruz. Bir araştırmaya düşünümsel bakış denemesi olan bu hikâyelendirmenin, yaratıcı endüstrileri ve özellikle müzik endüstrini kültürel ekonomi politik ve kültür politikası kesişiminde tartışmada yeni araştırmalar için zihin açıcı olabileceğini düşünüyoruz. Araştırmacı olarak bu süreçte öğrendiklerimiz bizi de yaratıcı endüstri ve kültür politikaları çalışmaları için yeni sorulara ve olgulara yönlendirdi.
Research
Full-text available
Hayatımızın her anında toplumun tüm bireyleriyle etkileşimini daha da arttıran ve her geçen gün gündelik yaşamımızı pratikleştirmeye imkân sağlayan yapay zekâ teknolojilerinin birçok farklı kulvarda yaygınlaşması, getirdiği faydaların yanında artan sorunları da mümkün kılmaktadır. Çalışmamız yapay zekânın bir tanımını kapsamaktan ziyade onunla beraber gelen yeniliklerin birey ve toplum yapısında oluşturduğu değişim ve tehditleri ontolojik güvenlik çalışmalarının birey ve toplumu tetikleyen kaygı nosyonu ile bağdaştırmaktadır. Yapay zekânın birey ve toplumla olan entegrasyonunda bireysel ve toplumsal yaşamı tehdit eden sorunların kombinasyonunu ontolojik güvenlik kavramı çerçevesinde ele alan bu çalışmada kaygı ve güven problemlerini tetikleyici unsurlar ve sorunlar tartışılmaktadır.
Article
Full-text available
Why does music listening in streaming services seem tied to a superstar economy despite the plenitude of digital music? This article explores what we label the streaming paradox: the way in which plenitude at the outset produces narrowness as the outcome. Based on dissection of the interfaces of streaming services, interviews with stakeholders, and analyses of user data, the article introduces six key gatekeeping mechanisms (and concepts) at work in the platforms. These mechanisms are combined effects of algorithmic coding, interface design, and human curation and choices and serve as explanations for the streaming paradox.
Article
Full-text available
Not only do music streaming platforms offer on-demand access to vast catalogues of licensed music, they are actively shaping what and how it finds us through personalisation. While existing literature has highlighted how personalisation has the potential to transform the part that music taste and consumption play in the performance of class identities and distinction, little is empirically known about its sociological consequences. Drawing on 42 semi-structured interviews with a combination of key informants and Spotify users, this article demonstrates that personalisation is undermining opportunities to achieve social distinction by taking over the labour of music curation and compressing the time needed to appreciate music for its own sake. It demonstrates that those with cultural capital at stake – in the case of this study, young, (primarily) male cultural omnivores – experience personalisation as a threat, highlighting how particular claims to social distinction are being contested in the platform age.
Article
Full-text available
Korean popular music or K-pop has achieved popularity among global audiences. The uniqueness of K-pop fan culture has helped to shape the success of the K-pop industry. Through a case study of Chinese fan labor vis-à-vis K-pop male idol group GOT7, the author notes three types of K-pop fan labor: specialized labor, managerial labor, and unskilled labor. This research argues that fan labor transforms the K-pop industry into an alternative creative industry because fan labor as creative labor is an indispensable part of the K-pop industry. Fan labor is utilized to distinguish fans from non-fans, and to draw boundaries between the grateful, more enthusiastic fans and the casual self-proclaimed fans who do not contribute to fandom or their idols' success. These Chinese K-pop fans comply with the K-pop industry's commodification of culture, are exploited by the K-pop industry, and seek empowerment in the K-pop production and distribution process. This paper's exploration of fan labor, based on the author's participant observations and in-depth interviews, will thus contribute to studies on the creative industries, creative labor, fandom, and the transnational flows of popular culture.
Article
Full-text available
Where does the “power” of platformization reside? As is widely recognized, platforms are matchmakers which interface between different markets or “sides.” This article analyzes platform power dynamics through three of the most important markets that Spotify—the leading audio streaming platform—is embedded within: the music market; the advertising market; and the finance market. It does so through the lens of the playlist. Playlists can be seen as a central example of how platforms like Spotify employ curation or “curatorial power” to mediate markets in the attempt to advance their own interests. At the same time, playlists are an outcome of the conflicting pressures and tensions between these markets. As such, they provide a lens through which to view broader structural dynamics within the platform economy. As this case study of Spotify demonstrates, platform “power” is an always unstable and shifting outcome of the ongoing attempt to coordinate between various markets and actors.
Article
The growing field of “critical algorithm studies” often addresses the cultural consequences of machine learning, but it has ignored music. The result is that we inhabit a musical culture intimately bound up with various forms of algorithmic mediation, personalization, and “surveillance capitalism” that has largely escaped critical attention. But the issue of algorithmic mediation in music should matter to us, if music matters to us at all. This article lays the groundwork for such critical attention by looking at one major musical application of machine learning: Spotify’s automated music recommendation system. In particular, it takes for granted that any musical recommendation – whether made by a person or an algorithm – must necessarily imply a tacit theory of musical meaning. In the case of Spotify, we can make certain claims about that theory, but there are also limits to what we can know about it. Both things – the deductions and the limitations – prove valuable for a critique of automated music curation in general.
Book
The widespread uptake of digital platforms – from YouTube and Instagram to Twitch and TikTok – is reconfiguring cultural production in profound, complex, and highly uneven ways. Longstanding media industries are experiencing tremendous upheaval, while new industrial formations – live-streaming, social media influencing, and podcasting, among others – are evolving at breakneck speed. Poell, Nieborg, and Duffy explore both the processes and the implications of platformization across the cultural industries, identifying key changes in markets, infrastructures, and governance at play in this ongoing transformation, as well as pivotal shifts in the practices of labor, creativity, and democracy. The authors foreground three particular industries – news, gaming, and social media creation – and also draw upon examples from music, advertising, and more. Diverse in its geographic scope, Platforms and Cultural Production builds on the latest research and accounts from across North America, Western Europe, Southeast Asia, and China to reveal crucial differences and surprising parallels in the trajectories of platformization across the globe. Offering a novel conceptual framework grounded in illuminating case studies, this book is essential for students, scholars, policymakers, and practitioners seeking to understand how the institutions and practices of cultural production are transforming – and what the stakes are for understanding platform power.
Article
This article investigates algorithms and their construction of cultural taste through a socio-technical analysis of the Netflix Recommender System. I examined the key algorithmic processes in the intersection of its technological infrastructure, cultural processes, and social relations by employing Taina Bucher’s three methodological tactics for ‘unknowing’ algorithms. Drawing from media logic and computational logic, I propose the concept of ‘algorithmic logics’ to define the assumptions, processes, and mechanisms that govern the construction of taste within the Netflix platform. I identified these four logics of taste – datafication, reconfiguration, interpellation, and reproduction – and argue that they reappropriate old apparatuses of social control and generate new capacities in engineering cultural processes. Together, these logics transform algorithms from procedural to self-generative machines in the guise of algorithmic objectivity, user agency, and post-demographic experiences. Algorithmic logics function as an ‘interpretative schema’ in making sense algorithms in their entanglement with social actors, institutions, and infrastructures.