Available via license: CC BY-NC-ND 4.0
Content may be subject to copyright.
211
Geliş Tarihi:
28.04.2022
Kabul Tarihi:
24.10.2022
Yayımlanma Tarihi:
11.11.2022
Kaynakça Gösterimi: Yıldız, A., & Turhan, E. (2022).
Entegre sınır yönetimi ve Frontex ile ilişkiler
bağlamında Türkiye’nin AB ile harici
farklılaştırılmış entegrasyonu. İstanbul Ticaret
Üniversitesi Sosyal Bilimler Dergisi Türkiye’nin Göç
Siyaseti Özel Sayısı, 21 (Özel Sayı), 211-231.
doi: 10.46928/iticusbe.1110418
ENTEGRE SINIR YÖNETİMİ VE FRONTEX İLE İLİŞKİLER BAĞLAMINDA
TÜRKİYE’NİN AB İLE HARİCİ FARKLILAŞTIRILMIŞ ENTEGRASYONU
Araştırma
Ayselin Yıldız
Sorumlu Yazar (Correspondence)
Yaşar Üniversitesi
ayselin.yildiz@yasar.edu.tr
Ebru Turhan
Türk-Alman Üniversitesi
turhan@tau.edu.tr
Ayselin Yıldız, Yaşar Üniversitesi uluslararası ilişkiler bölümde öğretim üyesi ve ayrıca UNESCO Uluslararası
Göç Kürsüsü yürütücüsüdür. Çalışma alanları göç, iltica ve Türkiye-AB ilişkileri olan Yıldız, “The European
Union’s Immigration Policy: Managing Migration in Turkey and Morocco” (Palgrave 2016) kitabının yazarıdır.
Ebru Turhan, Avrupa Çalışmaları alanında doçenttir ve Türk-Alman Üniversitesi Siyaset Bilimi ve Uluslararası
İlişkiler Bölümü’nde öğretim üyesi ve Avrupa Çalışmaları Anabilim Dalı Başkanı olarak görev yapmaktadır.
Institute for European Politics (Berlin) ve Center for Turkey and European Union Studies (Köln) kıdemli
araştırmacısıdır. Turhan, “EU-Turkey Relations: Theories, Institutions, and Policies” (Palgrave, 2021) kitabının
eş editörüdür.
212
ENTEGRE SINIR YÖNETİMİ VE FRONTEX İLE İLİŞKİLER BAĞLAMINDA
TÜRKİYE’NİN AB İLE HARİCİ FARKLILAŞTIRILMIŞ ENTEGRASYONU
1
Ayselin Yıldız
ayselin.yildiz@yasar.edu.tr
Ebru Turhan
turhan@tau.edu.tr
Özet
Amaç: Bu çalışma, Türkiye’nin sınır yönetimi konusunda AB ile harici farklılaştırılmış entegrasyonunun
sınırlarını ve belirleyici faktörlerini Entegre Sınır Yönetimi (ESY) sisteminin uygulanması ve AB Sınır ve Sahil
Güvenlik Ajansı (FRONTEX) ile işlevsel işbirliğinin durumu kapsamında analiz etmeyi amaçlamaktadır.
Yöntem: Makalenin kuramsal bölümünde, harici farklılaştırılmış entegrasyon ve belirleyici faktörleri, farklı
politika aktarımı modelleri ve literatür haritalandırılması üzerinden kavramsallaştırılmaktadır. Ampirik
bölümdeyse, ESY’nin uygulanması ve FRONTEX ile işbirliği konularında gerçekleşen farklılaştırılmış
entegrasyonun kapsamı Avrupa Komisyonu Türkiye ilerleme/ülke raporları temel alınarak incelenmektedir.
Entegrasyonun kapsamını ve sınırlarını etkileyen faktörler, makalenin kuramsal bölümünde gerçekleştirilen
haritalandırmadan yararlanılarak ele alınmaktadır.
Bulgular: Makalenin ana bulgusu, cazip ve güvenilir teşviklerin Türkiye’nin sınır yönetimi konusunda AB ile
entegrasyonunu kolaylaştırırken, sektörel siyasallaşmanın ve öngörülen yüksek uyum maliyetlerinin harici
farklılaştırılmış entegrasyonu olumsuz etkilediğidir.
Özgünlük: AB-Türkiye ilişkilerinin ele alındığı yazında, harici farklılaştırılmış entegrasyon konusundaki
kuramsal çalışmalar az sayıda olmakla birlikte, oldukça da yeni bir alandır. Bunun ötesinde, kuramsal tartışmaları
farklı politika alanları bağlamında inceleyen sınırlı sayıda ampirik çalışma bulunmaktadır. Bu makale, AB-
Türkiye ilişkilerini, göç ve sınır yönetimi gibi oldukça önemli ve güncel bir politika alanında, harici
farklılaştırılmış entegrasyon tartışmaları bağlamında inceleyerek özellikle Türkçe yazına önemli ve özgün bir
katkı sağlamaktadır.
Anahtar Kelimeler: Harici Farklılaştırılmış Entegrasyon, AB-Türkiye İlişkileri, Göç, Sınır Yönetimi,
FRONTEX, Entegre Sınır Yönetimi, Mülteci Krizi
JEL Sınıflandırması: R23
1
Bu makale, Ebru Turhan ve Ayselin Yıldız (2022), Turkey’s external differentiated integration with the EU in
the field of migration governance: the case of border management, Benjamin Leruth, Stefan Gänzle ve Jarle
Trondal (Ed.), The Routledge Handbook of Differentiation in the European Union, Abingdon: Routledge, 502-
518, temel alınarak hazırlanmıştır. Yazarlar, Türk-Alman Üniversitesi Siyaset Bilimi ve Uluslararası İlişkiler
Bölümü eski Araştırma Görevlisi Efsane Deniz Baş’a makalenin editoryal düzenlenmesi sürecindeki değerli
desteğinden dolayı çok teşekkür etmektedir.
213
TURKEY’S EXTERNAL DIFFERENTIATED INTEGRATION WITH THE EU IN
THE CONTEXT OF INTEGRATED BORDER MANAGEMENT AND ITS
RELATIONS WITH FRONTEX
Abstract
Purpose: This study aims to analyze the limits and drivers of Turkey’s external differentiated integration with the
EU in the field of border management by focusing on the implementation of the Integrated Border Management
(IBM) system by Turkey and the functional cooperation with the European Border and Coast Guard Agency
FRONTEX.
Methodology: The theoretical part of the article conceptualizes external differentiated integration and its drivers
based on different policy transfer models and literature mapping. In the empirical part, the scope of differentiated
integration concerning the implementation of IBM and cooperation with FRONTEX is examined based on the
European Commission’s Turkey reports. The factors affecting the scope and limits of integration are revealed by
utilizing the mapping presented in the theoretical part of the article.
Findings: The main finding of the article is that while attractive and reliable incentives facilitate Turkey’s
integration with the EU in the field of border management, sectoral politicization and high adaptation costs
negatively affect the success of external differentiated integration.
Originality: As a new sub-field of European studies, theoretical/conceptual work on the EU’s external
differentiated integration remain limited, particularly pertaining to EU-Turkey relations. Only a limited number
of studies exists that analyze Turkey’s external differentiation with the EU in specific policy fields. This article
provides a significant and original contribution to the literature by scrutinizing Turkey’s differentiated integration
with the EU pertaining to the intriguing policy area of migration and border management from both policy-
centered and theory-directed angles.
Keywords: External Differentiated Integration, EU-Turkey Relations, Migration, Border Management,
FRONTEX, Integrated Border Management, Refugee Crisis
JEL Classification: R23
İstanbul Ticaret Üniversitesi Sosyal Bilimler Dergisi, Türkiye’nin Göç Siyaseti Özel Sayısı, 21(Özel Sayı), 211-231
214
GİRİŞ
2005 yılında Avrupa Birliği (AB) ile katılım müzakerelerine ‘ucu açık’ bir perspektifle başlayan ve
inişli çıkışlı bir şekilde seyreden Türkiye’nin AB’ye katılım üyelik müzakereleri, Haziran 2018’de (AB)
Bakanlar Konseyi’nin aldığı kararlarla fiilen durdurulmuştur (Council of the European Union, 2018).
Türkiye’nin AB üyelik sürecinin belirgin bir çıkmaza girmesinde üç önemli etkenin kilit rol
oynadığından söz edilebilir. Bunlardan ilki, Avrupa Komisyonu tarafından Türkiye’nin hazırlıklarının
oldukça yeterli olduğu ifade edilen fasıllarda müzakerelere başlanması önerisinin, Fransa ve Güney
Kıbrıs Rum Yönetimi (GKRY) tarafından tek taraflı veto edilmesi ve Türkiye’nin üyelik süreci
kapsamında AB’nin güvenirliliğinin zayıflamış olmasıdır (Turhan ve Wessels, 2021). İkinci etken ise,
üyelik perspektifinin güvenirliliğinin azalmasına da bağlı olarak Türkiye’de AB ve değerlerinin temel
kriter olarak alındığı Avrupalılaşma sürecinin 2010’un ortasından itibaren yerini adım adım
Avrupalılaşmadan uzaklaşmaya (de-Europeanization) bırakmış olmasıdır (Alpan ve Öztürk, 2022).
Üçüncü etken ise, AB’nin son on senede içinden geçtiği Avro krizi, Brexit ve Orta Avrupa ülkelerinde
illiberalleşme gibi süreçleri içeren çoklu krizler dönemine bağlı olarak, genişleme arzusunu azaltıp daha
çok AB içindeki bütünleşmenin derinleştirilmesine odaklanmasıdır.
Türkiye’nin AB üyelik sürecinin son on yılda yukarıda bahsi geçen temel nedenlerden dolayı girdiği
belirgin çıkmaz, “harici farklılaştırılmış entegrasyon” (external differentiated integration) kavramı
üzerinden Türkiye’nin AB norm ve değerleri ile Birlik’e üye olmadan ne derecede uyum
yakalayabildiği ya da yakalayabileceği üzerine tartışmaların ve analizlerin yürütülmesini beraberinde
getirmiştir. Harici farklılaştırılmış entegrasyon, üçüncü ülkelerin AB içerisindeki ilgili karar alma
mekanizmalarına katılım göstermeden Birlik müktesebatının belirli kısımlarını ve kurallarını
benimsemesini açıklayan bir kavramdır (Gstöhl, 2016). Yakın dönemde Türkiye örneği üzerinden
yayımlanan sınırlı sayıda çalışma, mevcut ve olası harici farklılaştırılmış entegrasyon modelleri
hakkında kavramsal analizler (bkz. Karakas, 2013; Müftüler-Baç, 2017; Turhan, 2017; 2018; Cianciara
ve Szymański, 2020) ve AB-Türkiye arasında kalkınma ve ticaret politikalarında gerçekleşen
farklılaştırılmış entegrasyonun ampirik tahlili (Cihangir-Tetik ve Müftüler-Baç, 2018; Özer, 2020) gibi
konulara yoğunlaşmıştır. Aslında Türkiye, bir yandan üyelik perspektifi oldukça zayıflamış bir aday
ülke, bir yandan da AB’nin önde gelen politika alanlarında “kilit ortağı” (European Commission, 2021a,
s.2) olarak AB’nin üçüncü ülkelerle harici farklılaştırılmış entegrasyonunu incelemek açısından
oldukça uygun ve önemli bir örnek teşkil etmektedir. Buna rağmen, bu konuda yapılan gerek ampirik
gerekse kavramsal ve kuramsal çalışmalar oldukça sınırlıdır.
Göç ve sınır yönetimi, Türkiye’nin AB’ye harici farklılaştırılmış entegrasyonunu incelemek için çok
uygun bir politika alanı olarak karşımıza çıkmaktadır. Düzensiz göçün ve sınırların kontrolü AB için
her zaman öncelikli bir hedef olmakla birlikte, 2015-2016 yıllarında yaşanan “göç krizi” ile bir
milyondan fazla göçmen ve sığınmacının AB ülkelerine ulaşmasına bağlı olarak, göçün özellikle
üçüncü ülkelerle iş birliğini arttırarak kontrol edilebilmesi AB için daha da önem kazanmıştır. İnsan
215
hareketliliğinin güvenlikleştirildiği, önlenmesi ve kontrol edilmesi gerektiği yönündeki yaklaşım, sınır
yönetimi ve geri dönüş prosedürlerinin sıkla vurgulandığı AB’nin Yeni Göç ve İltica Paktı’nda
(European Commission, 2020a) oldukça açık ortaya konmuştur. Birlik, son yıllarda, üçüncü ülkelerle
olan iş birliğinde sınır yönetimine ilişkin normların ve standartlarının AB politikalarıyla uyumlu şekilde
dönüştürülmesini hedefleyerek, güvenlik odaklı yaklaşımını AB üyesi olmayan üçüncü ülkelere
dışsallaştırmaktadır (Dimitriadi vd., 2018). Bu bağlamda AB, düzensiz göç açısından kilit bir hedef ve
geçiş ülkesi konumunda olan Türkiye’yi, iş birliği diyaloğunun merkezine yerleştirmiştir. Bu
yaklaşımın en net ve açık yansıması, temelde düzensiz göçün önlenmesi ve Avrupa’ya yönelen
geçişlerin engellenmesine ilişkin 18 Mart 2016 tarihli AB-Türkiye Mutabakatı’dır (European Council,
2016). Her ne kadar son yıllarda yayımlanan Avrupa Komisyonu Türkiye Raporları (bkz. European
Commission, 2021a; 2020b) Türkiye’de demokratik kurumlar, sivil toplum ve hukuki sistem gibi
konularda AB müktesebatından uzaklaşmanın devam ettiğini vurgulasa da aynı raporlar göç ve iltica
politikalarını içeren “Adalet, Özgürlük ve Güvenlik” başlıklı 24. fasılda son yıllarda Türkiye’nin
istikrarlı bir biçimde AB ile uyum yakalamaya devam ettiğini belirtmektedir. Bu durumun yanı sıra,
sınır yönetimi alanında AB ve Türkiye arasında Türkiye lehine bir “ters bağımlılık” (reverse
interdependence) (Yıldız, 2016) olması da Türkiye’nin bu politika alanında AB ile harici
farklılaştırılmış entegrasyonunun analizini klasik hiyerarşik güç ilişkisi perspektifinden bağımsız olarak
farklı açılardan incelemek için son derece önemli kılmaktadır.
Yukarıda bahsi geçen bilgiler ve gelişmeler ışığında bu makale, Türkiye’nin sınır yönetimi konusunda
AB ile harici farklılaştırılmış entegrasyonunu, ikili iş birliğinin sınırları ve entegrasyonu belirleyici
faktörler açısından incelemeyi amaçlamaktadır. Çalışma, özellikle sınır yönetimi ve düzensiz göç
kapsamında AB-Türkiye diyaloğunun merkezine yerleşmiş iki konuya odaklanmaktadır: Türkiye
tarafından Entegre Sınır Yönetimi (ESY) sisteminin geliştirilerek uygulanması ve AB Sınır ve Sahil
Güvenlik Ajansı (FRONTEX) ile teknik ve işlevsel iş birliğinin durumu. Makalenin giriş bölümünü
sonrasında, harici farklılaştırılmış entegrasyon farklı politika aktarımı modelleri üzerinden
kavramsallaştırılmaktadır. Aynı zamanda bu kısımda literatür tarafından harici farklılaştırılmış
entegrasyonun oluşumunu açıklamak için kullanılan belirleyici faktörlerin (drivers) bir
haritalandırılması yapılmaktır. Ampirik bölümdeyse, ESY’nin uygulanması ve FRONTEX ile iş birliği
konularında gerçekleşen harici farklılaştırılmış entegrasyonun kapsamı, sınırları ve işlevselliği
1999’dan bu yana Avrupa Komisyonu Türkiye raporları temel alınarak incelenmektedir. Bununla
beraber, entegrasyonun kapsamını ve sınırlarını etkileyen faktörler, makalenin kavramsal ve kuramsal
bölümünde gerçekleştirilen haritalandırmadan faydalanılarak ele alınmaktadır. Çalışmanın ana bulgusu,
cazip ve güvenilir (maddi) ödüllerin/teşviklerin Türkiye’nin sınır yönetimi konusunda AB ile
entegrasyonunu kolaylaştırırken, tematik siyasallaşmanın ve uyum maliyetlerinin yüksek olması
durumunda harici farklılaştırılmış entegrasyonu olumsuz etkilediğidir.
216
HARİCİ FARKLILAŞTIRILMIŞ ENTEGRASYONUN KAVRAMSAL ÇERÇEVESİ
VE BELİRLEYİCİ FAKTÖRLERİ
Kavramsal Çerçeve
AB’ye üye olmayan üçüncü ülkelerin AB’nin karar alma yapılarına resmi katılımı olmaksızın belli
politika alanlarında AB normlarını kısmen benimsemesi, harici farklılaştırılmış entegrasyonu
beraberinde getirir. Dolayısıyla, harici farklılaştırılmış entegrasyon, topluluk müktesebatının bazı
kısımlarının AB sınırlarının ötesinde uygulanması anlamını da taşımaktadır (Leruth ve Lord, 2015). Bu
durum, bir yandan üçüncü ülkelerin AB’nin karar alma süreçlerine dahil edilmemeleri ancak ilgili
politika alanlarındaki AB müktesebatına uyum sağlamaları kurumsal açıdan üçüncü ülkeler aleyhine
asimetrik bir ilişkinin ortaya çıkmasına sebebiyet vermektedir. Öte yandan, AB’ye ekonomik ve siyasi
bağımlılığı güçlü olan ülkeler, ilgili sektörlerde gerçekleştirdikleri harici farklılaştırılmış entegrasyon
ile AB ile ilişkilerini derinleştirerek ve genişleterek entegrasyondan önemli (maddi) kazançlar elde
etmektedir. Bu nedenle, harici farklılaştırılmış entegrasyon kapsamında AB ile kurulan diyaloğun güç
ve yönetişim asimetrisine rağmen, birçok üçüncü ülke bu prensip aracılığıyla AB ile ilişkilerini
güçlendirmeyi tercih etmektedir. Örneğin, Avrupa Ekonomik Alanı’na AB üyesi olmadan üye olan
Norveç, İzlanda ve Lihtenştayn, Ortak Pazar’ın dört temel özgürlüğünden (mallar, hizmetler, sermaye
ve kişilerin serbest dolaşımı) yararlanma hakkını kazanmıştır. Bir yandan da bu üç ülke Ortak Pazar ile
ilişkili tüm politika alanlarında AB müktesebatına uyum sağlama sorumluluğunu da üstlenmiştir
(EFTA, 1994). İsviçre ise AB ile harici farklılaştırılmış entegrasyonunu ortak çıkarların hâkim olduğu
sektörlerde düzenli olarak müzakere edilen ve akabinde yürürlüğe konan birçok ikili sözleşme ile
gerçekleştirmektedir. AB’ye katılım müzakereleri 2005’ten beri giderek yavaşlayarak devam eden
Türkiye ise, AB’ye üye olmadan halihazırda AB müktesebatının önemli bir bölümü ile uyum
sağlamıştır. 2021 Avrupa Komisyonu Türkiye Raporu’na göre, Türkiye AB müktesebatıyla ilintili 33
faslın 13 tanesinde başlangıç seviyesinde, 11 tanesinde kısmen, 9 tanesinde ise ileri seviyede uyum
sağlamıştır.
2
Özellikle son on yılda AB’nin iç krizleri yüzünden genişleme perspektifinin giderek zayıflaması
sebebiyle, AB için stratejik önem arz eden üçüncü ülkelerin AB normları ve değerlerine üyelik dışı
mekanizmalar ile yakınlaştırılmasının önemi artmıştır. Bu durum, her ne kadar harici farklılaştırılmış
entegrasyon kavramı ilgili bilimsel çalışmaların ve tartışmaların sayısında bir artışa sebebiyet verse de
literatürde harici farklılaştırılmış entegrasyonun tanımı ve nedenleri konusunda nihai bir uzlaşmaya
henüz varılamamıştır. Bu bağlamda, mevcut çalışmalar üçüncü ülkelerin AB müktesebatının seçilmiş
kısımlarına uyumlarını “iç içe geçmiş çemberler (concentric circles)” (Schäuble ve Lamers, 1994), “dış
yönetişim (external governance)” (Lavenex, 2004; 2011; Lavenex ve Schimmelfennig, 2009) ve
“değişken geometri (variable geometry)” (Wallace ve Ridley, 1985) gibi kavramlarla açıklamaktadır.
2
2021 Avrupa Komisyonu Türkiye Raporu’ndaki bilgiler çerçevesinde yazarlar tarafından belirlenmiştir.
217
Her ne kadar yazında bu bağlamda son derece geniş bir terminoloji çeşitliliği bulunsa da tüm bu
kavramlar aslında üçüncü ülkeler ile AB arasında vuku bulan harici farklılaştırılmış entegrasyona
değinmektedir.
Türkiye’nin AB ile sınır yönetimi alanında harici farklılaştırılmış entegrasyonun ESY ve FRONTEX
örnekleri üzerinden analiz edileceği bu çalışmada, devletlerin göç politikalarının oluşmasında çok
düzeyli (multi-level) ve hükümet-aşırı (transgovernmental) birçok faktörün ve aktörün de etkili olduğu
göz önünde bulundurularak (Scholten ve Penninx, 2016), “dış yönetişim” kavramı ve dış yönetişimin
çeşitleri üzerine odaklanılmıştır. Politika transferinde sadece hükümetlerarası aktörleri değil birden çok
düzeyde faaliyet gösteren birçok aktör grubunu dikkate alan dış yönetişim kavramına göre, AB’nin
üçüncü ülkelere müktesebatının belli kısımlarını aktarması iki şekilde gerçekleşmekte ve böylelikle
harici farklılaştırılmış entegrasyona sebebiyet vermektedir. Bu yaklaşıma göre, politika transferi
genellikle ya AB lehine kurulmuş hiyerarşik bir yönetişim süreciyle ya da daha yatay ve iki tarafın eşit
söz hakkı olduğu ağ yönetişimiyle (network governance) gerçekleşmektedir (Lavenex ve Wichmann,
2009). Hiyerarşik yönetişime dayalı harici farklılaştırılmış entegrasyonda, üçüncü ülkeler, kendilerini
bağlayıcı, önceden AB tarafından belirlenmiş ve müzakere edilemez bir koşulluluk prensibi temelinde
AB müktesebatının seçilmiş kısımlarına uyum sağlamayı taahhüt etmektedirler (Lavenex ve
Schimmelfennig, 2009). Hiyerarşik mekanizmalar sayesinde vuku bulan politika aktarımlarında AB’nin
ana muhatapları üçüncü ülkelerin hükümetleridir. Ağ yönetişimi aracılığıyla gerçekleşen harici
entegrasyonda ise AB ve üçüncü ülkeler arasında ön görülen sektörel ve işlevsel iş birliğinin ve politika
aktarımının kapsamı iki taraf tarafından birlikte belirlenmektedir. Bu şekilde gerçekleşen politika
transferinde AB sadece ilgili yabancı ülkelerin hükümet temsilcileri değil çok düzeyli bir düzlemde
faaliyet gösteren birçok aktör grubu (sivil toplum, teknokratlar, yerel yönetim vb.) ile iletişim içinde
olmaktadır (Lavenex, 2008).
Harici Farklılaştırılmış Entegrasyonun Belirleyici Faktörleri
Harici farklılaştırılmış entegrasyonun kapsamını ve şeklini belirleyen faktörler konusunda yazında
sınırlı sayıda çalışma bulunmaktadır. Her ne kadar bu çalışmaların büyük bir bölümü “karşılıklı
bağımlılık” ve “siyasallaşma” kavramlarına odaklanan kavramsal ve ampirik analizler içerse de de diğer
bazı çalışmalarda başka etkenlerin üzerinde durulmuştur. Farklılaştırılmış entegrasyon literatürü
detaylıca incelendiğinde AB ile üçüncü ülkeler arasında birbirinden farklı harici entegrasyon
modellerinin ortaya çıkmasında özellikle beş belirleyici faktörün öne çıktığı gözlemlenmektedir:
“siyasallaşma”, “karşılıklı bağımlılığın derecesi”, “karşılıklı bağımlılığın asimetrisi”, “teşvikler” ve “iç
dinamikler”.
Siyasallaşma (politicization), (harici) farklılaştırılmış entegrasyonun gerçekleşebilmesinde çok önemli
bir engel olarak yorumlanmaktadır (Schimmelfennig vd., 2015). Siyasallaşan konularda ya da politika
alanlarında çıkar gruplarının ve teknokratların şekillendirdiği geleneksel siyaset biçiminden kitle
siyasetine bir kayış gözlemlenmektedir (Börzel ve Risse, 2018). Kapalı kapılar ardında konuşulacak ve
218
şekillendirilecek konular, medyanın ve kamunun ilgisine açılmaktadır. Bu bağlamda siyasallaşmanın
ana göstergeleri, ilgili konunun belirginliği (salience), tartışmalara dahil olan aktörlerin çeşitlenmesi
(actor expansion) ve aktörler arası kutuplaşmanın artmasıdır (polarization) (de Wilde vd., 2016).
Siyasallaşma özellikle ulusal egemenliği ve güvenliği etkileyen konularda gerçekleşmektedir ve AB bu
alanlarda hiyerarşik politika transferini tercih etme eğilimindedir. Ancak, ilgili üçüncü ülke lehine
asimetrik karşılıklı bağımlılıktan kaynaklanan uygulama sorunları durumunda ağ yönetişimine
geçebileceği öne sürülmektedir (Lavenex, 2008).
AB ve üçüncü ülkeler arasındaki karşılıklı bağımlılığın derecesi politika transferinin kapsamını ve
şeklini etkileyen kilit faktörlerdendir (Turhan, 2018). Karşılıklı bağımlılık, ülkeler arasında veya farklı
ülkelerdeki aktörler arasında karşılıklı etkileşimleri doğuran durumlar olarak tanımlanabilmektedir
(Keohane ve Nye, 1977, s.7). Devletler arasında değişen derecelerde karşılıklı politika duyarlılığı
doğuran karşılıklı bağımlılık, toplumsal aktörler için dışsallıklar oluşturarak ortak politikaların formüle
edilmesini kaçınılmaz hale getirir (Schimmelfennig vd., 2015). Devletlerarası karşılıklı bağımlılıkların
ilgili ülkelerde çok çeşitli aktör gruplarının çıkarlarını etkiledikleri göz önünde bulundurulursa gerek
hiyerarşik süreçler gerekse ağ yönetişimi aracılığıyla gerçekleşen harici farklılaştırılmış entegrasyon
modellerinde karşılıklı bağımlılığının önemi ortaya çıkmaktadır.
Karşılıklı bağımlılığın asimetrik oluşu da bağımlılığın düzeyi kadar üye olmayan devletlerin AB
müktesebatına belli politika alanlarında sağlayacakları uyumun sınırlarını belirleyen kilit faktörlerden
birisidir. Bu faktör, özellikle yönetenler ve yönetilenler arasında ‘dikey’ bir ilişki biçimi ortaya çıkaran
hiyerarşik yönetişim modellerinde öne çıkmaktadır (Lavenex ve Schimmennig, 2009). Ülkeler
arasındaki bağımlılığın asimetrisi, özellikle ilgili ülkelerin politika hedeflerine ulaşmak için birbirlerine
ne kadar ihtiyaç duydukları ve bu bağlamda başka iş birliği ve politika alternatifleri bulunup
bulunmadığıyla ilgilidir. Üçüncü ülke lehine “ters bağımlılığın” (Yıldız, 2016, s.21) olduğu ve AB
teşviklerinin zayıf kaldığı politika alanlarında, hiyerarşik yönetişim biçimlerinin etkinliğini kaybetmesi
muhtemeldir ve AB ağ yönetişim modellerine geçme eğiliminde olabilmektedir (Lavenex ve
Schimmelfennig, 2009). AB’ye gerçekleşen düzensiz göçün yönetimi konusunda bir yandan üçüncü
ülkelerin transit ülke olarak işlev görmeleri ve bir yandansa konunun AB ülkelerinde siyasallaşmaya ve
güvenlikleştirmeye çok elverişli olması nedeniyle AB ve üçüncü ülkeler arasında çoğunlukla ters bir
karşılıklı bağımlılık mevcut olmaktadır.
Teşvikler, özellikle koşulluluk mekanizması ile şekillendirilen hiyerarşik yönetişim tarzlarında, AB
müktesebatının üye olmayan devletlere kısmen aktarılmasının itici gücü olarak algılanmaktadır
(Lavenex, 2011; Schimmelfennig ve Sedelmeier, 2004). AB üyelik koşulluluğu çerçevesinde verilen
teşviklerin çekiciliği, üçüncü ülke hükümetlerinin maliyet-fayda hesaplamalarını etkilediği için (Börzel
ve Risse, 2012) hiyerarşik politika transferinin gerçekleşme başarısını etkilemektedir. Söz verilen
teşviklerin çekiciliğinin yanı sıra, AB koşulluluğunun güvenilirliği ve itibarı da harici farklılaştırılmış
entegrasyonun gerçekleşmesine ve sürdürülebilirliğine etki etmektedir. Bu noktada, bilhassa
Türkiye’nin AB katılım müzakerelerinin özellikle bazı üye devletlerin tek taraflı vetoları nedeniyle
219
2008 yılından itibaren yavaşlamasıyla üyelik koşulluluk mekanizmasının güvenilirliğinin de
zayıflamasının politika transferine etkilerinin araştırılması önemli olacaktır.
Son olarak, üçüncü ülkelerin iç dinamikleri de AB müktesebatının Birlik sınırları dışına aktarılmasının
kapsamını ve uygulanabilirliğini belirleyen faktörlerdendir. Özellikle AB normları ve standartlarına
uyumun getirdiği yerel maliyetler, üçüncü ülkelerin AB politikalarına uymasını etkilemektedir. Bir
üçüncü ülkenin mevcut mevzuatları ve kanunları AB müktesebatı ile ne kadar uyumlu ise harici
entegrasyon o kadar kolay gerçekleşecektir (Youngs, 2009). Aynı zamanda AB’nin koşulluluk prensibi
çerçevesinde verdiği teşviklerin bazı toplumsal aktörleri yerel siyasal ve ekonomik yapılarda diğer
aktörlere göre daha fazla güçlendirmesi durumunda politika transferini veto edecek gruplar ortaya
çıkabilmektedir (Schimmelfennig ve Sedelmeier, 2005).
BULGULAR: ENTEGRE SINIR YÖNETİMİ ALANINDA TÜRKİYE’NİN AB İLE
OLAN HARİCİ FARKLILAŞTIRILMIŞ ENTEGRASYONU
Entegre Sınır Yönetimi (ESY) kavramı, AB’nin 1980’li yıllarda Schengen düzenlemeleri sonrasında
Birliğin özellikle dış sınırlarının yönetimi konusunda üye ülkelerin iş birliği ve ortak bir koordinasyon
çerçevesinde hareket etmesi ihtiyacından ortaya çıkmıştır (Zaiotti, 2020). AB’nin dış sınırlarının üye
devletlerce kontrolünde ortak yönetim modeli olarak önerilen ESY (European Commission, 2002),
AB’nin sınır güvenliğinin sağlanması ve ticaretin kolaylaştırılması konularında ilgili tüm kurum ve
otoritelerin iş birliğini, ulusal ve uluslararası koordinasyonunu sağlayarak etkin ve etkili bir sınır
yönetimi sistemi kurmayı hedeflemektedir (Official Journal of the EU, 2016). Kolluk kuvvetleri
(emniyet, jandarma, sahil güvenlik vb.), askeri birlikler, göç kurumları ve gümrük gibi sınırlarının
yönetimi ve gözetiminden sorumlu otoritelerin görevleri temelde her ülkede benzerlik gösterse de ulusal
ve uluslararası düzeyde aralarındaki iş birliği ve koordinasyon düzeyi farklılık gösterebilmektedir. Bu
bağlamda, ESY öncelikle sınır ve kolluk kuvvetlerinin tüm faaliyetlerini koordineli olarak birleştiren
çok düzeyli bir yönetişim yapısı öngörür (Council of the European Union, 2006). Bunun ötesinde, sınır
kontrol ve gözetleme yetkisinin askeri ve benzeri kuvvetlerden sivil tek bir otoriteye kademli olarak
devrini ve sivil bir yönetim anlayışını öne çıkarır (European Commission, 2010, s.29).
AB’nin ESY ile sınır iş birliği faaliyetlerini üçüncü ülkelere daha çok güvenlikçi bir yaklaşımla
“kontrol” ve “önleme” vurgusu üzerinden dışsallaştırdığını, dolaysıyla ESY’nin AB’nin düzensiz göçle
mücadele ve sınır yönetimi alanında öne çıkan önemli bir dışsallaştırma aracı olduğunu söylemek çok
da yanlış olmaz. AB sınır politikalarının dış boyutu, düzensiz göçün Avrupa sınırlarının dışında da
güvenlikleştirilmesi ve göç yönetişimin teknokratik işleyişi (örneğin kapasite geliştirme faaliyetleri)
üzerinde doğrudan bir etkiye sahip olmuştur (Üstübici, 2019). Bu bağlamda Türkiye, Doğu Akdeniz
düzensiz göç güzergahı üzerinde Avrupa’ya yönelen göçün kontrolünde AB için oldukça önemli
stratejik bir konuma sahiptir. AB, genişleme politikasına ilişkin güncel raporunda, Türkiye’yi özellikle
göç alanında ortak çıkarlarının olduğu “kilit ortağı” olarak tanımlamaktadır (European Commission,
220
2021b). Avrupa Komisyonu’nun Türkiye hakkındaki ilerleme/ülke raporları incelendiğinde ise,
1999’dan bu yana tüm raporlarda sınır kontrolü ve bu alanda AB müktesebatına uyuma ilişkin mutlaka
bir değerlendirme yapıldığı görülmektedir. ESY’ne ilişkin doğrudan ilk yorum 2002 raporunda “Dış
sınırlara ilişkin olarak, entegre bir sınır yönetim stratejisi geliştirilmesi yolundaki son gelişmeler önemli
bir adım teşkil etmiştir” (AB Başkanlığı, 2002) şeklinde belirtilse de, aslında 1999 yılındaki Komisyon
raporunda ESY’ne ilişkin ilk dolaylı değerlendirme “Gelecekte, koordinasyonu ve verimliliği arttırmak
için, sınır kontrolleriyle görevli farklı birimlerin tek bir Sınır Muhafaza teşkilatı içinde birleştirilmesi
düşünülebilir” ifadesiyle yer almaktadır (AB Başkanlığı, 1999). 2002’den bu yana tüm ilerleme
raporlarında ESY’ye doğrudan açıkça atıfta bulunulması ve Türkiye’nin bu konuda gösterdiği
ilerlemeye ilişkin mutlaka bir değerlendirme yapılmış olması AB’nin göç alanında özellikle ESY
konusuna verdiği önemin açık bir göstergesidir.
AB, entegre sınır yönetimi konusunda Türkiye’den temelde iki konuda ilerleme göstermesini ve AB
müktesebatına uyum sağlamasını beklemektedir. Bunlardan ilki, ESY sisteminin kurulması ve etkin
şekilde uygulamasıdır. İkinci beklenti ise, Türkiye’nin sınır yönetiminden sorumlu tek, askeri olmayan,
sivil bir sınır yönetim birimi kurulması ve buna ilişkin mevzuatın çıkarılmasıdır.
Avrupa Komisyonu ilerleme/ülke raporları sistematik olarak incelendiğinde, Türkiye’nin ESY
sisteminin geliştirilmesi konusunda gösterdiği uyum performansının yıllar içerisinde yavaş da olsa bazı
alanlarda olumlu yönde ilerlediği görülmektedir. Türkiye, 2006’da ESY Ulusal Eylem Planı’nı kabul
etmiştir. Her ne kadar AB uygulanması yönünde eksikler bulunduğunu belirtse de (European
Commission, 2018), 2016’da çıkarılan “Sınır Yönetimi Alanında Kurumlararası İş Birliği ve
Koordinasyon Hakkında Yönetmelik” ile sınır yönetiminden sorumlu kurumlar arasında ESY’ye
uyumlu bir koordinasyon teşvik edilmiştir. 2016’da kurulan ESY Uygulama Kurulu 2020’ye kadar
toplam dört kez toplanmış ancak denetleme organı olan Entegre Sınır Yönetimi Koordinasyon Kurulu
henüz toplanmamıştır (European Commission, 2021a). Yine yıllar içerisinde sınır yönetiminden
sorumlu kolluk kuvvetleri personelinin kapasitesinin güçlendirilmesi açısından birçok proje yürütülmüş
ve sınır kontrol/izleme noktaları için çok sayıda hizmet içi eğitim verilmiştir. Sınırlarda yeni kontrol
noktaları kurulmuş, sınır izleme sistemlerinin kapasitesi, altyapısı ve modernizasyonu güçlenmiştir
(Commission of the European Communities 2007; European Commission, 2013; 2018).
Bu parametreler üzerinden incelendiğinde, ESY alanında Türkiye’nin AB ile olan harici farklılaştırılmış
entegrasyonun yukarıda belirtilen alanlarda kısmen gerçekleştiği gözlemlenmektedir. Politika
transferinin ve uyumun gerçekleşmesinde temel etkenin AB’nin sunduğu üyelik perspektifi ve
mali/teknik destek programlarından oluşan teşvik mekanizması olduğu söylenebilir. Kuramsal
tartışmaları destekler nitelikte, AB’nin üyelik perspektifine ilişkin güvenirliliğinin yüksek olduğu 2006
senesine kadar, ESY alanında politika transferi temelde koşulluluk ekseninde şekillenen hiyerarşik
yönetişim çerçevesinde gerçekleşmiştir. Bu noktada Türkiye’nin özellikle mevzuat uyumuna ilişkin
attığı adımlarda, üyelik koşulluluğunun ve çekiciliğinin politika uyumunu destekleyen itici güç olduğu
açıktır (Kirişçi, 2007; Elitok, 2013). Diğer taraftan, mali ve teknik destek programları da ESY alanında
221
uyumun gerçekleşmesinde AB teşvik mekanizmasının önemli bir boyutunu temsil etmektedir. 2002 ile
2017 yılları arasında temelde AB mali desteği ile yürütülen eşleştirme (twinning) projelerinin yüzde
43’ü Adalet ve İçişleri alanına yöneliktir (TAEK, 2020; Bürgin, 2014). Mali ve teknik teşvikler
sayesinde Türkiye, sabit ve hareketli sınır gözetim kapasitesini ESY stratejisine uygun olarak kara ve
deniz sınırlarında güçlendirmiştir. Daha çok sınır güvenliğini arttıran bu destek programları elektronik
gözetleme sistemlerinin kurulması, gözetleme kulesi, termal kameralar, pasaport okuma/inceleme
ekipmanları ve zırhlı gözetleme aracı tedariki gibi konuları kapsamaktadır. Ayrıca, bu programlar
özellikle sundukları eğitimler aracılığıyla sınır yönetiminde görevli yerel yöneticiler, göç uzmanları,
emniyet, jandarma, sahil güvenlik, liman yetkilileri, kara kuvvetleri ve gümrük yetkilileri gibi birçok
farklı aktör arasındaki koordinasyonu güçlendirerek, çok düzeyli bir yönetişim yapısının oluşabilmesine
de katkı sağlamıştır.
Bu noktada belirtmek gerekir ki, ESY konusu yüksek politika alanını ilgilendiren ve nispeten hiyerarşik
yönetişim çerçevesinde ele alınması beklenen bir alanken, mali ve teknik teşvik programlarıyla
desteklenen çok düzeyli yönetişim yapıları, harici entegrasyonun daha yatay ilişkilerle şekillenen ağ
yönetişimi çerçevesinde gerçekleşebilmesine kısmen olanak yaratmıştır. “Türkiye, Yunanistan ve
Bulgaristan Arasında Sınır Yönetimi Alanında Bölgesel İş Birliği” projesi kapsamında üç ülkenin de
sınır kontrolünde görevlilerinin katılımıyla birçok kapasite geliştirme eğitimi ve çalıştaylar
gerçekleştirilmiştir (İçişleri Bakanlığı, 2019). Bu eğitimler, katılımcıların ESY’ye ilişkin idari
kapasitelerini artırmanın ötesinde, üç farklı sınır komşusu ülkenin özellikle sınır
kapılarında/karakollarında görevlilerinin bir araya gelmesi ve bilgi paylaşımı için de uygun bir ortam
yaratmıştır.
Sınır gözetiminde altyapı, ileri teknoloji gözetim ekipmanlarının temini ve modernizasyonun
güçlendirilmesinin yanı sıra sınır kontrol görevlilerinin idari kapasitesinin geliştirilmesi konularında
gerçekleşen olumlu yöndeki uyum performansı, ESY alanında AB ile tam olarak uyumlu bir mevzuatın
kabulü ve sivil bir sınır birimi kurulması konularında gerçekleşmemiştir.
ESY alanında harici entegrasyonun sınırlarını belirleyen ve kimi konularda uyumun
gerçekleşmemesinin temel faktörlerinden biri Konsey’in 2006 yılında aldığı sekiz fasılda katılım
müzakerelerini durdurma kararıyla Türkiye açısından üyelik teşvikinin ve dolaysıyla AB’nin normatif
tutarlılığının zayıflamasıdır. Bir diğer ifadeyle, teşvik mekanizması uyumu desteklediği gibi, teşvik
mekanizmasının zayıflaması da uyumun gerçekleşmesinin zor olduğu alanlarda süreci daha da
yavaşlatmış hatta neredeyse tamamen durdurmuştur. Avrupa Komisyonu, ısrarla her sene belirttiği gibi
son raporunda da Türkiye’nin Ulusal ESY Stratejisi’nin kabulünün ve ESY Ulusal Eylem Planı’nı
güncellemesinin gerekliliğini vurgulamaktadır (European Commission, 2021a). Bu konuda 2.000.000
avro tutarındaki AB desteği olmasına rağmen çalışmalara henüz başlanmamıştır (AB Başkanlığı, 2022).
Sivil bir sınır biriminin kurulmaması ise sınır yönetimi alanında uyumun yaratacağı maliyetin yüksek
oluşu, iç dinamikler ve tematik siyasallaşmanın artmasından kaynaklanmaktadır. Türkiye’nin sivil bir
sınır teşkilatı kurmasının şüphesiz ki ulusal egemenliği ilgilendiren kendine özgü güvenlik çıkarları ve
222
endişeleri nedeniyle yüksek siyasi uyum maliyetleri olacaktır. Ülkenin Doğu ve Güneydoğu sınırları,
zorlu coğrafi koşullara sahip kontrolü ve izlenmesi oldukça zor uzun sınırlardır. Batı’daki deniz sınırları
da girintili çıkıntılı birçok koy ve körfezden oluşan, Ege adalarına oldukça yakın yine kontrolü kolay
olmayan coğrafi şartlara sahip sınırlardır. Komşu ve ardalanı coğrafyalardaki siyasi karışıklıklar, savaş
ve ekonomik istikrasızlıklar sınırlar üzerinde yoğun bir göç baskısı oluşturmaktadır. Daha da önemlisi
Türkiye özellikle Güneydoğu sınırında yıllardır terörle mücadele etmektedir. Bu derece yüksek
güvenlik unsurları içeren sınırların sivil bir otoritenin denetimine bırakılması ulusal güvenliğe bir tehdit
olarak görülmektedir (Turhan ve Yıldız, 2022). Diğer bir ifadeyle, Türkiye’nin sınırlarının kontrolünü
sivil bir otoriteye devretmesi ülkenin güvenlik çıkarları, ulusal egemenliği ve dış politikasıyla yakından
ilgili, olası ESY uyumunun yüksek maliyet içerdiği hassas bir konudur. Ayrıca, sınırların korunması
konusu son dönemlerde oldukça siyasallaşmış bir mesele olarak karşımıza çıkmaktadır. Artan göçmen
karşıtı söylem ve göç konusunun siyasi çevrelerce farklı siyasi çıkarlar uğruna popülist yaklaşımlarla
medyada olumsuz yönde sıklıkla bir endişe kaynağı olarak yansıtılması (Yanaşmayan vd., 2019),
özellikle sınırlardan düzensiz geçişlerin arttığına dair sosyal medya paylaşımları, göç ve sınır
yönetiminin doğrudan ilişkilendirilerek toplumsal kutuplaşmanın da artmasıyla (Erdoğan, 2020) konu
yüksek derecede siyasallaşmıştır. Bu noktada sınır yönetimine ilişkin iş birliğinde karşılıklı bağımlılığın
derecesi yüksek olsa da siyasallaşmanın yüksek olduğu konularda harici farklılaştırılmış entegrasyonun
da gerçekleşmemektedir.
BULGULAR: FRONTEX İLE İLİŞKİLER BAĞLAMINDA TÜRKİYE’NİN AB İLE
HARİCİ FARKLILAŞTIRILMIŞ ENTEGRASYONU
AB’nin dış sınırlarının korunmasından ve güvenliğinden sorumlu “Avrupa Sınır ve Sahil Güvenlik
Ajansı (FRONTEX)” ve Türkiye arasındaki ilişkiler, harici farklılaştırılmış entegrasyonun özellikle ağ
yönetişimi bağlamında kapsamı ve sınırlarını incelemek için önemli bir örnek teşkil etmektedir.
FRONTEX idari yapısı itibari ile orta düzeyde özerkliğe sahip AB’nin hükümet-aşırı düzenleyici
kurumlarından biridir (Lavenex, 2015). Görevi itibari ile de AB’nin hava, deniz ve kara sınırlarının
güvenlik ve gözetiminden sorumlu olmak üzere üye devletler arasında operasyonel iş birliğinin
koordine edilmesi, risk analizlerinin yapılması ve sınır kontrolü/gözetimine ilişkin üye devletlere destek
olunması konularında kilit bir role sahiptir. FRONTEX, üye devletlerin yanı sıra, üçüncü ülkelerin sınır
otoriteleri ile teknik ve işlevsel alanlarda doğrudan iş birliklerini destekler (Wessel vd., 2011, s.294).
FRONTEX’in sınır gözetimi bağlamında göçmenlere yönelik özellikle deniz operasyonlarındaki
müdahale yetkisi uluslararası hukuk açısında oldukça tartışmalı bir konu olsa da (Bilgin, 2017), Avrupa
Sınır ve Sahil Güvenlik Yönetmeliği, FRONTEX’i AB’nin ESY sisteminin uygulanmasından ve sınır
yönetimine ilişkin müdahale yetkisiyle sorumlu kurum olarak tanımlamaktadır (Official Journal of the
EU, 2016). AB’nin Yeni Göç ve İltica Paktı ise, FRONTEX’in görev alanını ve sınır kontrolleriyle ilgili
223
denetim yetkisini gelecekte arttırmayı ve hatta iltica başvurusu reddedilen sığınmacıların da sınır dışı
edilmesinde süreçlere destek vermesini öngörmektedir (European Commission, 2020b).
FRONTEX, AB’nin dış sınırlarına ilişkin politikasını özellikle güvenlik odaklı bir yaklaşımla
dışsallaştırarak hem üye devletlere hem de üçüncü ülkelere yönelik kurumsallaştırmasında oldukça
önemli ve etkin bir kurumdur (Leonard, 2010). 2004’te kurulan FRONTEX ile Türkiye’nin ilişkisi ilk
kez 2009 ilerleme raporunda, Türkiye ile FRONTEX’in çalışma düzenlemesi (working arrangement)
yapılması yönünde çaba gösterdiklerinin vurgusuyla gündeme gelmiştir. Çalışma düzenlemesi
yapılması yönündeki müzakereler yavaş da olsa ilerleme katetmiş ve 2012’de Türkiye ile FRONTEX
arasında bir Mutabakat Zaptı imzalanmıştır. Bunun akabinde önemli bir sonuç olarak iş birliği
önceliklerini belirlemek için veri paylaşımını amaçlayan Türkiye- FRONTEX Risk Analizi Ağı (TU-
RAN) kurulmuştur. Türkiye ve FRONTEX arasında güçlendirilmiş operasyonel iş birliği için oldukça
önemli bir zemin oluşturan ve mütekabiliyet ilkesine dayanan Mutabakat Zaptı, sınır yönetiminden
sorumlu ilgili makamlar arasında düzenli veri alışverişi ve risk analizinin yapılabilmesinden sınır
uzmanlarının eğitimine kadar yayılan bir yelpazede teknik iş birliği için oldukça uygun bir ortam
yaratmıştır. Türkiye’nin 2014 Komisyon raporunda da Türkiye ve FRONTEX arasında imzalanan iş
birliği planı sonrasında risk analizi, eğitim faaliyetleri ve operasyonel iş birliği için istatistiki verilerin
paylaşılmasının sorunsuz şekilde başladığı belirtilmiştir (European Commission, 2014). Diğer taraftan,
2016’da ilk kez bir FRONTEX irtibat yetkilisi AB üyesi olmayan bir ülke olarak Türkiye’de
görevlendirilmiştir.
Tüm bu olumlu gelişmelerin temelinde, AB ve Türkiye arasında asimetrik bir ilişki çerçevesinde gelişen
ancak Türkiye’nin lehine özellikle düzensiz göçün kontrolü noktasında ters karşılıklı bağımlılıkla
açıklanabilecek bir durum yatmaktadır. Bu noktada, Mutabakat Zaptı’nın imzalanması oldukça önemli
bir gelişme olarak, sınır yönetiminden sorumlu ilgili kurumların yatay bir iletişim sağlayarak sınır
yönetimine özgü teknik konularda ortak faaliyetler yürütebilmesi ve nihayetinde politika transferinin
ağ yönetişimi ile gerçekleşmesine alan açmıştır. Koşulluluğa dayanan, hiyerarşik ve dikey bir etkileşim
şekli yerine, teknik ve işlevsel yapılara dayanan çok düzlemli bu yaklaşım, AB ve Türkiye tarafındaki
sınır yönetiminden sorumlu aktörleri ortaklaşa kararlaştırılan eylem planlarına dahil edebilmeye fırsat
yaratmıştır. FRONTEX ile yapılan anlaşma, sınır yönetimi konusunda belirli bir dönem için olsa da
Türkiye ve Yunanistan arasındaki diyaloğunun özellikle sınır görevlileri arasında gelişmesine imkân
sağlamasının yanında, taraflar arasında çok sayıda üst düzey toplantının da gerçekleştirilmesini
kolaylaştırmıştır (FIDH –Migreurop – EMHRN, 2014). Oluşturulan temas noktalarından biri olarak
Bulgaristan-Türkiye sınırındaki üçlü yapıdaki Polis ve Gümrük İş birliği Ortak Temas Merkezi,
Türkiye, Yunanistan ve Bulgaristan arasındaki sınır faaliyetleri için önemli bir iş birliği adımıdır.
2020 senesinde Türkiye ile FRONTEX arasında imzalanan ancak henüz aktif şekilde uygulanmayan
“2020-2022 İş Birliği Planı” risk analizi alanında gelişmiş bir iş birliğine gidilmesini, operasyonel
faaliyetlerde gözlemci değişiminin artırılmasını ve Varşova’daki Türk Büyükelçiliği’ne bir Türk irtibat
görevlisinin atanmasını öngörmektedir. Ancak, teknik iş birliğini ve harici entegrasyonun
224
gerçekleşmesini destekleyici bu girişimler, Yunanistan ile artan siyasi gerginlik, sınır geçişlerinde
Yunan makamlarının göçmenlere karşı insanlık dışı muamelelerine ve Yunanistan makamlarınca
yapılan geri-itmelere FRONTEX’in göz yumduğu iddiaları nedeniyle oldukça olumsuz etkilenmiş,
FRONTEX ile olan görüşmeler de büyük ölçüde kesintiye uğramıştır.
2020 senesine kadar FRONTEX ile yatay işlevsel diyaloğun sağladığı çerçevede gerçekleşen teknik iş
birliği (risk analizi için veri paylaşımı, gözlemci faaliyetleri, eğitimler vb.) ve politika uyumunda teşvik
mekanizmaları etkin rol oynamıştır. Teşvikler bu noktada temelde kapasite geliştirme eğitimleri ve sınır
yönetimi alanında verilen eşleştirme projeleri gibi teknik ve mali destek programlarını kapsamaktadır.
Diğer taraftan, Türkiye- FRONTEX iş birliği 2020 öncesine kadar kamuoyu ilgisinden uzak, medyada
veya siyasi aktörlerin söylemlerinde neredeyse hiç yer almadan gelişmiştir. Türkiye ve Yunanistan
arasında yükselen siyasi tansiyonlardan bağımsız, FRONTEX ile teknik ve operasyonel iş birliği uzun
bir süre Türkiye’nin sınır yönetimi alanında AB ile olan harici farklılaştırılmış entegrasyonunda olumlu
itici bir güç olarak ön plana çıkmıştır (Dimitriadi vd., 2018). Diğer bir ifadeyle, işlevsel iş birliği
Türkiye ve AB kamuoyunun ve sivil toplumun konuya dahiliyetinin dışında gelişmiştir (Baird, 2015,
s.857). Ancak konunun son dönemde yüksek derecede siyasallaşması, FRONTEX’in geri-itme
vakalarına göz yumduğuna dair sıklıkla ortaya konulan raporlar (Amnesty International, 2021; Human
Rights Watch, 2022), kurum hakkında Kasım 2020’de Avrupa Ombudsmanı, Aralık 2020’de Avrupa
Dolandırıcılıkla Mücadele Bürosu (OLAF) tarafından başlatılan soruşturmalar ve Avrupa
Parlamentosu’nun devam eden incelemeleri (European Parliament, 2021), FRONTEX ile Türkiye
arasındaki iş birliğinin güvenirliliğini doğal olarak olumsuz etkilemiş ve ilişkiler neredeyse durma
noktasına gelmiştir.
Her ne kadar, özellikle 2020 sonrasında Türkiye- FRONTEX ilişkileri oldukça olumsuz bir yöne evrilse
de 2020’ye kadar gerçekleşen ilerlemeler ve harici entegrasyon FRONTEX örneği üzerinden sınır
yönetimi gibi yüksek politika alanlarında da politika uyumunun sektör spesifik ve işlevsel bir iş birliği
çerçevesinde mümkün olabileceğini göstermektedir.
SONUÇ
Türkiye’nin AB katılım müzakerelerinin uzun yıllardır oldukça yavaş seyretmesi ve hatta birçok
politika alanında müzakelerin başlayamaması, akademik çevrelerde Türkiye’nin AB üyesi olmadan da
Birliğin normlarına ve standartlarına ne derece uyum sağlayabileceği tartışmalarını beraberinde
getirmiştir. Bu makale, son yıllarda AB-Türkiye diyaloğunun oldukça merkezinde yer alan sınır
yönetimi (politika) alanında gerçekleşen harici farklılaştırılmış entegrasyonun kapsamını ve itici
güçlerini kavramsal ve ampirik açılardan mercek altına almıştır. Çalışmada özellikle bu politika
alanının kapsamına giren iki temel konuda gerçekleşen ya da gerçekleşemeyen entegrasyona
odaklanılmıştır: Türkiye tarafından entegre sınır yönetimi sisteminin uygulanması ve AB Sınır ve Sahil
Güvenlik Ajansı FRONTEX ile işlevsel iş birliğinin durumu.
225
Makalenin ana bulgusu, cazip ve güvenilir teşviklerin Türkiye’nin sınır yönetimi konusunda AB ile
entegrasyonunu kolaylaştırırken, sektörel siyasallaşmanın ve öngörülen yüksek adaptasyon
maliyetlerinin harici farklılaştırılmış entegrasyonu olumsuz etkilediğidir.
Kuramsal tartışmaları destekler nitelikte, AB’nin üyelik perspektifine ilişkin güvenirliliğinin yüksek
olduğu 2006 senesine kadar, ESY alanında politika transferi temelde üyelik koşulluluğu ekseninde
şekillenen hiyerarşik yönetişim çerçevesinde gerçekleşmiştir. 2006 yılından itibaren Türkiye’nin AB
üyelik perspektifinin giderek zayıflamasıyla beraber Türkiye tarafından ESY sisteminin uygulanması
alanında atılan adımları özellikle eşleştirme (twinning) projeleri gibi teknik ve mali yardım programları
teşvik etmiştir. Bu programlar, hiyerarşik politika aktarımında kilit rol oynayan hükümet temsilcilerinin
yanı sıra yerel yöneticiler, göç uzmanları, emniyet, jandarma, sahil güvenlik, liman yetkilileri, kara
kuvvetleri ve gümrük yetkilileri gibi birçok farklı aktör arasındaki koordinasyonu güçlendirerek, çok
düzeyli, daha yatay ve ağ yönetişiminin (network governance) mümkün olabildiği bir harici
farklılaştırışmış entegrasyon sürecinin oluşmasına da katkı sağlamıştır. Benzer şekilde, bu dönemde
FRONTEX ile Türkiye arasında gerçekleşen teknik ve işlevsel iş birliği, koşulluluk mekanizmasını
temel alan hiyerarşik bir yönetişim süreciyle değil, iki tarafın eşit derecede söz sahibi olduğu ve iş
birliğinin koşullarını ve kapsamını beraber belirleyebildiği ağ yönetişimi sürecinin oluşmasına ortam
yaratmıştır. Bunun en temel örneği olarak, FRONTEX ile Türkiye arasında 2012’de imzalanan iş birliği
mutabakat zaptı, işlevsel yapılara ve müşterek kararlaştırılan eylem planlarına dayanmaktadır ve
stratejik bilgi alışverişi gibi karşılıklı bağımlılığa dayalı alanlarda iş birliğini teşvik etmektedir.
Öte yandan, Türkiye’nin sınır yönetimi alanında harici farklılaştırılmış entegrasyonu her alt konu
başlığında aynı düzeyde gerçekleşmemektedir. ESY alanında harici entegrasyonun sınırlarını belirleyen
en önemli iki faktör, öngörülen siyasi uyum maliyetleri ve sektörel siyasallaşmadır. Türkiye’de AB
müktesebatına uygun şekilde sivil bir sınır biriminin kurulamaması, ülkenin zor coğrafi ve siyasi
koşullara sahip sınırlarının ve ulusal egemenliğe ilişkin güvenlik çıkarlarının ortaya çıkardığı yüksek
uyum maliyetleri ile açıklanabilmektedir. Aynı zamanda, son dönemlerde mülteci “krizinin” etkileriyle
artan göçmen karşıtı siyasi söylemler ve kamuoyunda göçmen algısında yaşanan değişimler, sınır
yönetimi konusunun Türkiye’de siyasallaşmasına sebebiyet vermiştir. Sınırların kontrolünün kitle
siyasetinin bir parçası olması, sivil bir sınır biriminin kurulması gibi ulusal egemenlikle birebir
bağlantılı bir konu başlığında entegrasyonun gerçekleşmesine mâni olmaktadır. Benzer durum,
FRONTEX ile olan ilişkiler için de geçerlidir. İş Birliği Mutabakatı çerçevesinde olumlu seyreden ve
harici entegrasyonun ağ yönetişimi çerçevesinde gerçekleşebilmesine imkân veren ortam,
FRONTEX’in son yıllarda insan hakları ihlallerine ve sınırlarda geri-itmelere göz yumduğu iddialarına
karışması neticesinde büyük zarar görmüş, açılan soruşturmalarla FRONTEX’in kamuoyundaki
güvenirliliğinin zedelenmesi ve siyasallaşması bağlamında da ilişkiler neredeyse durma noktasına
gelmiştir.
226
Sonuç olarak, Türkiye sınır rejimi konusunda AB ile uyumunu belirgin bir özerklikle ve çalışmanın
kavramsal bölümünde yürütülen literatür haritalandırması aracılığıyla kategorize edilmiş belirleyici
faktörlerin etkisi altında gerçekleştirmiştir.
227
KAYNAKÇA
AB Başkanlığı (2022). Ulusal entegre sınır yönetimi stratejisinin oluşturulması ve türkiye’nin entegre
sınır yönetimini uygulaması için ulusal eylem planı’nın güncellenmesi. https://ab.gov.tr/taslak-
ulusal-entegre-sinir-yonetimi-stratejisinin-olusturulmasi-ve-turkiyenin-entegre-sinir-
yonetimini-uygulamasi-icin-_52372.html (Erişim tarihi: 1 Mart 2022)
AB Başkanlığı (2002). Türkiye’nin Avrupa Birliği’ne katılım sürecine ilişkin 2002 yılı ilerleme raporu.
https://www.ab.gov.tr/files/AB_Iliskileri/AdaylikSureci/IlerlemeRaporlari/Turkiye_Ilerleme_R
ap_2002.pdf (Erişim tarihi: 5 Nisan 2022)
AB Başkanlığı (1999). Türkiye’nin katılım yönünde ilerlemesi’ne ilişkin komisyon düzenli raporu.
https://www.ab.gov.tr/files/AB_Iliskileri/AdaylikSureci/IlerlemeRaporlari/Turkiye_Ilerleme_R
ap_1999.pdf (Erişim tarihi: 1 Mart 2022)
Alpan, B. ve Öztürk, A. E. (2022). Turkish foreign policy in the Balkans amidst ‘soft power’and ‘de-
Europeanisation’. Southeast European and Black Sea Studies, 1(19), 45-63.
Amnesty International (2021). Greece: Violence, lies and pushbacks. https://www.amnesty.org/en/wp-
content/uploads/2021/07/EUR2543072021ENGLISH.pdf (Erişim tarihi: 5 Mart 2022)
Baird, T. (2015). Functional actorness? Border security in the EU and Turkey. International Journal of
Public Administration, 38(12), 849-859.
Bilgin, A. (2017). Göçmenlere yönelik deniz operasyonlarında frontex’in müdahale yetkisinin
uluslararası hukuk kapsamında değerlendirilmesi. Hacettepe Hukuk Fakültesi Dergisi, 7(2), 55-
82.
Börzel, T. A. ve Risse, T. (2018). From the euro to the Schengen crises: European integration theories,
politicization, and identity politics. Journal of European Public Policy, 25(1), 83-108.
Börzel, T. A. ve Risse, T. (2012). When Europeanisation meets diffusion: Exploring new territory. West
European Politics, 35(1), 192-207.
Bürgin, A. (2014). Strategic learning, limited Europeanization: How the Turkish national police used
twinning to prepare itself for the planned new border agency. Turkish Studies, 15(3), 458-475.
Cianciara, A. K. ve Szymański, A. (2020). Differentiated integration: towards a new model of
European Union–Turkey relations?. Turkish Studies, 21(2), 254-273.
Cihangir-Tetik, D. ve Müftüler-Baç, M. (2018). Turkey’s compliance with the European Union’s
development policy: a pattern of external differentiated integration?. Journal of European
Integration, 40(7), 939-959.
Commission of the European Communities (2007). Commission staff working document: Turkey 2007
progress report, SEC (2007) 1436. Brussels, 6 November 2007,
https://www.ab.gov.tr/files/AB_Iliskileri/Tur_En_Realitons/Progress/turkey_progress_report_2
007.pdf. (Erişim tarihi: 20 Mart 2022)
228
Council of the European Union. (2018). Enlargement and stabilisation and association process—
Council conclusions. 10555/18. Brüksel.
https://www.consilium.europa.eu/media/35863/st10555-en18.pdf. (Erişim tarihi: 1 Mart 2022)
Council of the European Union (2006). Council Conclusions on Integrated Border Management,
https://europa.eu/capacity4dev/ibm-eap/documents/2-council-conclusions-integrated-border-
management-jha-council-4-5-december-2006. (Erişim tarihi: 21 Mart 2022)
de Wilde, P., Leupold, A. ve Schmidtke, H. (2016). Introduction: the differentiated politicisation of
European governance. West European Politics, 39(1), 3-22.
Dimitriadi, A., Kaya, A., Kale, B. ve Zurabishvili, T. (2018). EU-Turkey relations and irregular
migration: Transactional cooperation in the making. FEUTURE Online Paper, 16.
https://feuture.uni-
koeln.de/sites/feuture/user_upload/FEUTURE_Online_Paper_No_16_D6.3.pdf. (Erişim tarihi:
28 Mart 2022)
Elitok, S.P. (2013). Turkish migration policy over the last decade: a gradual shift towards better
management and good governance. Turkish Policy Quarterly, 12(1): 161- 172.
Erdoğan, M. (2020). Syrian barometer 2019: A framework for achieving social cohesion with Syrians
in Turkey. Ankara: Orion Kitabevi.
European Free Trade Association (EFTA) (1994). Agreement on the European Economic Area, (OJ No
L 1, 3.1.1994, p. 3; and EFTA States’ official gazettes). fta.int/media/documents/legal-
texts/eea/the-eea-agreement/Main%20Text%20of%20the%20Agreement/EEAagreement.pdf.
(Erişim tarihi: 12 Mart 2022)
European Commission (2021a) Commission staff working document: Turkey 2021 Report,
SWD(2021) 290.Brussels, 19.10. 2021. https://neighbourhood-
enlargement.ec.europa.eu/system/files/2021-10/Turkey%202021%20report.PDF. (Erişim tarihi:
8 Mart 2022)
European Commission (2021b). 2021 communication on eu enlargement policy, COM(2021) 644
final. Strasbourg, 19.10.2021. https://ec.europa.eu/neighbourhood-enlargement/2021-
communication-eu-enlargement-policy_en (Erişim tarihi: 7 Mart 2022).
European Commission (2020a) Communication from the Commission to the European Parliament,
the Council, the European Economic and Social Committee and the Committee of the Regions
on a new pact on migration and asylum, COM(2020) 609. Brussels, 23.10.2020. https://eur-
lex.europa.eu/legal-content/EN/TXT/?uri=COM%3A2020%3A609%3AFIN. (Erişim tarihi: 8
Mart 2022).
European Commission (2020b). Turkey 2020 Report. Brussels, 6.10.2020, SWD(2020) 355 final.
https://neighbourhood-enlargement.ec.europa.eu/system/files/2020-10/turkey_report_2020.pdf.
(Erişim tarihi: 3 Mart 2022).
European Commission (2018) Commission Staff Working Document: Turkey 2018 Report,
SWD(2018) 153.Brussels, 17.04.2018. https://neighbourhood-
enlargement.ec.europa.eu/system/files/2019-05/20180417-turkey-report.pdf. (Erişim tarihi: 9
Mart 2022)
229
European Commission (2014) Commission Staff Working Document: Turkey 2014 Progress Report,
SWD(2014) 307. Brussels, 8.10.2014. https://eur-lex.europa.eu/legal-
content/EN/TXT/PDF/?uri=CELEX:52014SC0307&from=BG. (Erişim tarihi: 2 Mart 2022)
European Commission (2013) Commission Staff Working Document: Turkey 2013 Progress Report,
SWD(2013) 417. Brussels, 16.10.2013.
https://www.ab.gov.tr/files/2013%20ilerleme%20raporu/tr_rapport_2013_en.pdf. (Erişim
tarihi: 2 Mart 2022)
European Commission (2010) Guidelines for integrated border management in European
Commission external cooperation.
https://www.icmpd.org/file/download/48280/file/Guidelines%2520for%2520Integrated
%2520Border%2520Management%2520in%2520European%2520Commission%2520
External%2520Cooperation%2520EN.pdf. (Erişim tarihi: 5 Mart 2022)
European Commission (2002). Towards integrated management of the external borders of the member
states of the European Union. Brussels, 7.5.2002, COM(2002) 233 final.
https://eur-lex.europa.eu/legal-content/EN/TXT/PDF/?uri=CELEX:52002DC0233&from=EN.
(Erişim tarihi: 5 Mart 2022)
European Council (2016). EU-Turkey statement. https://www.consilium.europa.eu/en/press/press-
releases/2016/03/18/eu-turkey-statement/. (Erişim tarihi: 15 Mart 2022)
European Parliament (2021). Report on the fact-finding investigation on Frontex concerning alleged
fundamental rights violations. Working Report. 14.07.2021.
https://www.europarl.europa.eu/cmsdata/238156/14072021%20Final%20Report%20FSWG_en
.pdf(Erişim tarihi: 5 Mart 2022)
FIDH – Migreurop – EMHRN (2014). Frontex – Between Greece and Turkey: At the Border of Denial.
http://migreurop.org/IMG/pdf/rapport_en_web-2.pdf. (Erişim tarih: 6 Mart 2022)
Gstöhl, S. (2016). ‘Brexit’ lessons from third countries’ differentiated integration with the EU’s internal
market. College of Europe Policy Brief, 14. http://aei.pitt.edu/93089/. (Erişim tarihi: 6 Mart
2022).
Human Rights Watch (2022). “Their Faces Were Covered” Greece’s Use of Migrants as Police
Auxiliaries in Pushbacks.
https://reliefweb.int/sites/reliefweb.int/files/resources/greece0422_web.pdf. (Erişim tarih: 3
Mart 2022)
İçişleri Bakanlığı İller İdaresi Genel Müdürlüğü (2019). Türkiye, Yunanistan ve Bulgaristan arasında
sınır yönetimi alanında bölgesel işbirliği aşama-2 projesi.
https://www.icisleri.gov.tr/illeridaresi/turkiye-yunanistan-ve-bulgaristan-arasinda-sinir-
yonetimi-alaninda-bolgesel-isbirligi-asama-2-projesi. (Erişim tarih: 3 Mart 2022)
Karakas, C. (2013). EU–Turkey: integration without full membership or membership without full
integration? A conceptual framework for accession alternatives. JCMS: Journal of Common
Market Studies, 51(6), 1057-1073.
230
Keohane, R. O. ve Nye, J. S. (1977). Power and Interdependence. (2nd ed.). New York: Harper Collins.
Kirişçi, K. (2007). Border management and EU-Turkey relations: Convergence or deadlock. European
University Institute CARIM-RR 2007/3.
https://cadmus.eui.eu/bitstream/handle/1814/7988/CARIM-RR_2007_03.pdf. (Erişim tarihi: 7
Mart 2022)
Lavenex, S. (2015) The External face of differentiated ıntegration: third country participation in eu
sectoral bodies. Journal of European Public Policy, 22(6), 836-853.
Lavenex, S. (2011). Concentric circles of flexible ‘EUropean’ integration: A typology of EU external
governance relations. Comparative European Politics, 9(3), 372-393.
Lavenex, S. (2008). A governance perspective on the European neighbourhood policy: integration
beyond conditionality?. Journal of European Public Policy, 15(6), 938-955.
Lavenex, S. (2004). EU external governance in 'wider Europe'. Journal of European Public Policy,
11(4), 680-700.
Lavenex, S. ve Schimmelfennig, F. (2009). EU rules beyond EU borders: theorizing external
governance in European politics. Journal of European Public Policy, 16(6), 791-812.
Lavenex, S. ve Wichmann, N. (2009). The external governance of EU internal security. Journal of
European Integration, 31(1), 83-102.
Leonard, S. (2010). EU border security and migration into the European Union: Frontex and
securitization through practices. European Security, 19(2), 231-254.
Leruth, B. ve Lord, C. (2015). Differentiated integration in the European Union: a concept, a process,
a system or a theory? Journal of European Public Policy, 22(6), 754-763.
Müftüler-Baç, M. (2017). Turkey’s future with the European Union: an alternative model of
differentiated integration. Turkish Studies, 18(3), 416-438.
Official Journal of the EU (2016). Regulation (EU) 2016/1624.
https://eur-lex.europa.eu/legal-content/EN/TXT/PDF/?uri=CELEX:32016R1624&from=EN.
(Erişim tarihi: 9 Mart 2022)
Özer, Y. (2020). External differentiated integration between Turkey and the European Union: the
customs union and its revision. Turkish Studies, 21(3), 436-461.
Schäuble, W. ve Lamers, K. (1994). Überlegungen zur europäischen Politik.
https://www.bundesfinanzministerium.de/Content/DE/Downloads/schaeuble-lamers-papier-
1994.pdf?__blob=publicationFile&v=1. (Erişim tarihi: 9 Mart 2022)
Schimmelfennig, F., Leuffen, D. ve Rittberger, B. (2015). The European Union as a system of
differentiated integration: interdependence, politicization and differentiation. Journal of
European Public Policy, 22(6), 764-782.
Schimmelfennig, F. ve Sedelmeier, U. (2004). Governance by conditionality: EU rule transfer to the
candidate countries of Central and Eastern Europe. Journal of European Public Policy, 11(4),
661-679.
231
Scholten, P. ve Penninx, R. (2016). The multilevel governance of migration and integration. İçinde B.
Garcés-Mascareñas & R. Penninx (der.), Integration processes and policies in Europe:
Contexts, Levels and Actors, (s. 91-108). Springer Cham.
Turhan, E. ve Wessels, W. (2021). The European Council as a key driver of EU–Turkey Relations:
Central functions, ınternal dynamics, and evolving preferences. İçinde W. Reiners & E. Turhan
(der.) EU-Turkey Relations: Theories, Institutions, and Policies, (s. 185-217). Palgrave
Macmillan Cham.
Turhan, E. ve Yıldız, A. (2022). Turkey’s external differentiated integration with the EU in the field of
migration governance: the case of border management. İçinde B. Leruth, S. Gänzle and J. Trondal
(der.), The Routledge Handbook of Differentiation in the European Union. (s. 502-518) Londra:
Routledge.
Turhan, E. (2018). Avrupa Birliği’nin üçüncü ülkelerle harici farklılaştırılmış entegrasyon modelleri ve
Türkiye-AB ilişkilerinin geleceği: neoliberal bir yaklaşım. SİYASAL: Journal of Political
Sciences, 27(1), 95-120.
Turhan, E. (2017). Thinking out of the accession box: The potential and limitations of internal and
external differentiated integration between Turkey and the EU. İçinde M. Waechter (der.),
Europe–Against the Tide, (s. 43-59). Nomos: Baden-Baden.
Türkiye Atom Enerjisi Kurumu (Turkish Atomic Energy Authority - TAEK) (2020). Twinning
projects in Turkey. www.taek.gov.tr/en/twinning-project/home/227-what-is-a-twinning-
project/1325-twinning-projects-in-turkey.html. (Erişim adresi: 16 Mart 2022).
Üstübici, A. (2019). The impact of externalized migration governance on Turkey: technocratic
migration governance and the production of differentiated legal status. Comparative Migration
Studies, 7(46), 1-18.
Wallace, H. ve Ridley, A. (1985). Europe the challenge of diversity, Chatham House Papers. Londra:
Routledge.
Wessel, R.A., Marin, L. ve Matera, C. (2011). The External dimension of the eu’s area of freedom,
security and justice. İçinde C Eckes & T. Konstadinides (der.), Crime within the area of
freedom, security and justice: A European Public Order içinde, (s. 272-300). Cambridge:
Cambridge University Press.
Yanaşmayan, Z., Planck, M., Üstübici, A. ve Kaşlı, Z. (2019). Under the shadow of civilizationist
populist discourses: political debates on refugees in Turkey. New Diversities, 21(2), 37-51.
Yıldız, A. G. (2016). The European Union’s immigration policy: Managing migration in Turkey and
Morocco. Londra: Palgrave Macmillan.
Youngs, R. (2009). Democracy promotion as external governance?. Journal of European Public Policy,
16(6), 895-915.
Zaiotti, R. (2020). Border management. İçinde A. Ripoll Servent & F. Trauner (der.), The Routledge
Handbook of Justice and Home. Londra: Routledge.