Conference PaperPDF Available

İstanbul'da Akideci ve Şeker Şerbetçi Esnafı (18. Yüzyıl)

Authors:
OSMANLI İSTANBULU
VII
VII. Uluslararası Osmanlı İstanbulu Sempozyumu Bldrler
3-5 Mayıs 2019, İstanbul 29 Mayıs Ünverstes
editörler
Feridun M. Emecen
Ali Akyıldız
Emrah Safa Gürkan
OSMANLI İSTANBULU
VII. Uluslararası Osmanlı İstanbulu Sempozyumu, Bldrler
proje yönetimi
Mustafa Snanoğlu
düzenleme kurulu
Ferdun M. Emecen (başkan), Al Akyıldız (başkan yardımcısı),
Emrah Safa Gürkan (akademk sekreter), Cengz Yolcu (akademk sekreter)
Al Karabacak (dar sekreter), Alphan Akgül,
Ertuğrul Ökten, Özlem Çaykent
editörler
Ferdun M. Emecen
Al Akyıldız
Emrah Safa Gürkan
yayın koordinatörü
Al Karabacak
grafik tasarım
Ender Boztürk
kapak tasarımı
Ümt Ünal
basım tarihi

ISBN ----
basım yeri
TDV Yayın Matbaacılık
Ostm OSB Mahalles,  Cadde, No:  Yenmahelle / Ankara
Emecen, Ferdun M. (ed.)
Osmanlı İstanbulu-VII / Ferdun M. Emecen, Al Akyıldız, Emrah Safa Gürkan (ed.).
- İstanbul : İstanbul  Mayıs Ünverstes, .
 s. ; res. ;  cm.
ISBN ----
. İstanbul (Türkye)_Tarhçe . Osmanlı İmparatorluğu_Tarhçe
. DC 
293
İstanbul’da Akideci
ve Şeker Şerbetçi Esnafı
(18. Yüzyıl)
Murat Uluskan
Marmara Üniversitesi
Giriş
Osmanlı toplum hayatında ve mutfak kültüründe şeker ve şer-
bet her zaman mühim bir yere sahip olmuştur. Saray’ın ihtiyacını
çoğunlukla Helvahâne-i Âmire, halkın ihtiyacını ise Çarşı esnafından
Akideci ve Şerbetçi esnafı karşılamıştır. Konumuzu teşkil eden bu iki
esnafı tanıtırken öncelikle, Osmanlı belgelerinde yer aldığı şekliy-
le doğru bir adlandırma ve tanımlamanın yapılması gerekmektedir.
Aksi taktirde, Osmanlıların gerek günlük hayatta gerekse belgelerde
kısaltılmış haliyle Şerbetçi olarak zikrettikleri Şeker Şerbetçi esnafı
ve yine kısaca Şekerci olarak isimlendirdikleri Akideci esnafıyla ilgili
hatalı tespit ve değerlendirmelere gitmek mümkündür. Akideciler
resmî yazışmalarda çoğunlukla bu ismi, bazen Akide Şekerci ve ba-
zen de Akide ve Peynir Şekerci adlarını kullanmışlardır. Şeker Şerbetçi
esnafının gerçek adı ise Sükkerî Şerbetçidir. Sükker “şeker”, sükkerî
ise “şekerle ilgili, şekerden yapılan tatlı anlamındadır.1 Kendilerini
1 Ferit Devellioğlu, Osmanlıca-Türkçe Ansiklopedik Lûgat, haz. A. S. Güneyçal,
Ankara 1996, s. 969.
OSMANLI İSTANBULU VII
294
tanıtırken genellikle bu ismi, bazen de daha anlaşılır olduğu düşün-
cesiyle bizim de tercih ettiğimiz Şeker Şerbetçi adını kullanmışlardır.
Şeker Şerbetçi esnafından farklı olarak İstanbul’da bal ve üzüm
şerbeti satan bir Şerbetçi esnafı daha bulunmaktadır. Bağımsız bir
kethüdası olmayan, Kebapçı ve Hoşafçılarla birlikte Aşçı esnafına
yamak (bağlı) olan bu esnafın2 tüm İstanbul’daki dükkân sayısı 1768
yılı itibariyle 93’tü.3 Ayrıca, bunlara bağlı bir de Ayakta Şerbet Satı-
cıları vardı. 81’i Müslim, 21’i Rum ve Ermeni, 19’u Yahudi olup bal
ve üzüm şerbetini güğüm ile gezdirip tas ve kâse ile satarlardı. En
büyük sıkıntıları kahveci, kayıkçı, hamal gibi farklı esnaftan kimse-
lerin çeşitli yerlerde tezgâh kurarak uzun boylu şişe, bardak ve billur
kâselerle boyalı ve ekşi şerbet satmalarıydı.4 Yine bunların dışında,
1770’li yıllardan itibaren İstanbul’da sayıları giderek artan Şerbet-
haneler mevcuttu.5 Rum ve Ermenilerce işletililen bu meyhanelerin
sayısı 1805 yılı itibariyle 79’du.6
Bu çalışmanın amacı, bugün unutulmaya yüz tutmuş tatlı, reçel,
şerbet ve şekerlemelerle alakalı Osmanlı İstanbulu’nda faaliyet göste-
ren iki önemli esnafı, kendilerine dair en kıymetli verilerin tutulduğu
Osmanlı arşiv kayıtlarında yer alan bilgilerle tanıtmaktır. Çalışma-
da ilk olarak Akideci ve Şeker Şerbetçi esnafının dükkân sayıları ve
gedik nizamları, ikinci olarak hammadeleri olan toz şekerin temini
ve paylaşımında Aktarlar ile olan problem, üçüncü ve son olarak da
2 İlgili belgeler için bk. BOA, İbnülemin Tasnifi Tevcihat Belgeleri (İE.TCT),
nr. 9/1048 (19 Ca 1115/30 Eylül 1703); BOA, İbnülemin Tasnifi Müsted’iyat
Belgeleri (İE.MT), nr. 3/294 (7 C 1133/5 Nisan 1721); BOA, Cevdet Tasnifi
Belediye Belgeleri (C.BLD), nr. 10/487 (17 L 1173/2 Haziran 1760); BOA,
Cevdet Tasnifi Askeriye Belgeleri (C.AS), nr. 1121/49711 (21 S 1223/18 Nisan
1808).
3 BOA, C.BLD, nr. 15/723 (29 Ra 1182/18 Ağustos 1768).
4 Bu hususta Sultan I Mahmud zamanında verilen emir, evâhir-i R 1168/4-12
Şubat 1755 (BOA, Bâb-ı Âsafî Dîvân-ı Hümâyûn Sicilleri İstanbul Ahkâm
Defterleri (A.DVNS.AHK.İS.d), nr. 3, s. 349, h.1267), Evâhir-i L 1180/22-30
Mart 1767 (A.DVNS.AHK.İS.d, nr. 8, s. 11, h.29) ve Evâil-i L 1190/13-22 Kasım
1776 (A.DVNS.AHK.İS.d, nr. 9, s. 78, h.287) tarihlerinde yenilendi.
5 BOA, A.DVNS.AHK.İS.d, nr. 9, s. 113, h.408 (Evâil-i S 1191/11-20 Mart 1777).
6 BOA, C.BLD, nr. 15/735 (28 Ra 1220/26 Haziran 1805).
295
İSTANBUL’DA AKİDECİ VE ŞEKER ŞERBETÇİ ESNAFI
(18. YÜZYIL)
satışını yaptıkları mamüllerle ilgili aralarında yaşanan anlaşmazlığın
tarihsel süreci ele alınmaktadır.
Dükkân Sayıları ve Gedik Nizamları
Akide ve Peynir Şekerci esnafının İstanbul’daki dükkân sayısı
24’tü. Sultan I. Mahmud zamanında verilen nizamla da bu kayıt altına
alınmıştı. Buna göre; meslekte yetişen çıraklar usta olduklarında yeni
bir dükkân açamaz, yine kendilerini yetiştiren ustalarının yanında ça-
lışmaya devam ederlerdi. Mevcut 24 dükkân içerisinden ne zamanki
bir dükkân gediği boşalır, ancak o zaman esnaf kethüdaları ve ihti-
yarlarının seçimiyle içlerinde en çok hak edene bu dükkân verilirdi.
Bu nizam 18. yüzyıl boyunca değişmedi.7 Esnafın Ocak 1800 tarihli
arzuhalinde belirtildiği kadarıyla kalfa, çırak ve aileleriyle birlikte sa-
yıları iki yüzü aşkındı.8 Tophane ve Kasımpaşa’da birer tane olmak
üzere Galata civarında 2 Akideci dükkânı mevcuttu.9 Üsküdar’daki
dükkân sayısı ise 4’tü ve bunlar Büyük Hamam(2), Yeniçeşme ve Mi-
rahor’daydı.10 Eyüp ve asıl yoğunluğun olduğu Suriçi İstanbul’undaki
dükkân sayısı 18 idi.
Şeker Şerbetçi esnafının 19. yüzyıl ortalarına kadar değişmedi-
ği tespit edilen dükkân sayısı ise 43’tü.11 Esnaftan biri vefat ettiğin-
de dükkân gediği hak eden bir evlâdı varsa ona verilirdi. Yoksa kadı
marifetiyle müzayedeye çıkılıp kalfalarından birine satılır, borçların
edasından sonra satıştan kalan para vârislerine dağıtılırdı. Kanun ve
7 Akide ve peynir şekerci esnafının nizamlarına dair Sultan I. Mahmud zamanında
verilen emir, 11 Ra 1168/26 Aralık 1754 (BOA, Maliyeden Müdevver Defterler
(MAD.d), nr. 9978, s. 59, h. 2), 5 C 1171/14 Şubat 1758 (MAD.d, nr. 9983, s.
243, h. 3), 10 Za 1189/2 Ocak 1776 (BOA, C.BLD, nr. 100/4987) ve 7 M
1199/20 Kasım 1784 (BOA, Ali Emirî Tasnifi Sultan I. Abdülhamid Belgeleri
(AE.SABH.I, nr. 140/9407) tarihlerinde yenilendi.
8 BOA, Hatt-ı Hümâyûn Tasnifi Belgeleri (HAT), nr. 1335/52080.
9 BOA, MAD.d, nr. 9888, s. 462 (20 M 1191/28 Şubat 1777).
10 BOA, Bâb-ı Âsafî Dîvân (Beylikçi) Kalemi Defterleri (A.DVN.d), nr. 899 s. 40
(1792).
11 BOA, MAD.d, nr. 9888, s. 460 (26 C 1157/6 Ağustos 1744; 3 R 1171/15 Aralık
1757); MAD.d, nr. 7595, s. 43, h. 2 (29 R 1185/11 Ağustos 1771); MAD.d, nr.
10135, s. 23-24 (7 C 1260/24 Haziran 1844).
OSMANLI İSTANBULU VII
296
nizama aykırı hareket edenlere müsaade edilmezdi. Dükkânlarında
külliyetli odun, kavanoz, büyük-küçük tencere, mamüllerini koyacak
mahalle ve ateş yakmak için büyük bir ocağa ihtiyaç duymaktaydılar.
Ayrıca tüccardan satın aldıkları toz şekeri mahzende muhafaza et-
mek zorundaydılar. Bu zorunluluk Akideci esnafı için de geçerli olup
mahzensiz bir dükkânın faaliyetini sürdürebilmesi mümkün değildi.
Diğer esnaftan farklı olarak Şerbetçi dükkânlarının açılması ya da
başka bir yere nakli oldukça zor ve masraflıydı. Bu yüzden dükkân
sahiplerinin kira artırım taleplerinden korunmaya yönelik bir madde-
yi 1797 tarihli nizamlarına ekletmişlerdi. En önemlisi de İstanbul’da
mevcut 43 adet dükkânın bulunduğu mahaller ve usta isimlerinin bu
nizama kaydedilmesiydi. Aşağıdaki tabloda görüleceği üzere Şeker
Şerbetçi esnafının 23’ü Müslüman, 19’u Yahudi olmak üzere 20’si de
Gayrimüslim idi.12
Şeker Şerbetçi Esnafı Ustaları ve Dükkân Mahalleri (1797)
Müslim Gayrimüslim
Ustanın Adı Dükkân Mahalli Ustanın Adı Dükkân Mahalli
Hacı Hüseyin Değirmen Hanı
karşısında
Şişman
Hanım Yahudi
Hasırcılar’da
Kuşçubaşı Hanı
altında
Hacı Ali
Hasırcılar’da
Ütücü Hanı’na
bitişik
Kanorta
Yahudi
Hasırcılar’da
Tütüncü dükkânı
bitişiğinde
Hacı Mehmed
Hasırcılar’da
Kuşçubaşı Hanı
altında
İsak Yahudi
Alacahamam
civarında Helvacı
bitişiğinde
Seyyid Hacı
Hüseyin " Anton Zimmî Sakaçeşmesi’nde
Molla Osman Hasırcılar’da Molla
Kadın evi altında
Ortaköylü
İsak Yahudi
Mahmudpaşa’da
3 adet dükkânı
mevcut
12 Şeker Şerbetçi esnafının nizamı, ustaları ve dükkân mahallerine dair 13 Ra
1212/5 Eylül 1797 tarihli emir 20 N 1223/9 Kasım 1808’de yenilendi (BOA,
C.BLD, nr. 17/810, 42/2094).
297
İSTANBUL’DA AKİDECİ VE ŞEKER ŞERBETÇİ ESNAFI
(18. YÜZYIL)
Hacı Mehmed
Emin " Yako Yahudi
Mahmudpaşa
civarında Şişeci
bitişiğinde
Halil Usta " Mişon Yahudi Hocapaşa’da Manav
bitişiğinde
Hacı Ali " Menahim
Yahudi Küçük Karaman’da
Molla İsmail " Hayim Yahudi Küçük Karaman’da
Manavlar içinde
Hasan Usta Kitapçılarbaşı’nda
Yenihan’a bitişik Mişon Yahudi Balat dışında
Ahmed Usta " Avram Yahudi
Balat Kapısı
dahilinde Bakkal
bitişiğinde
Mahmud Usta
Alacahamam
civarında Leblebici
Hanı’na bitişik
Yasef Yahudi Balatda Dörtyol
ağzında
Seyyid Ahmed
Usta
Alacahamam
civarında Çorapçı
Hanı’na bitişik
Savil Yahudi Hasköy’de
Abdi Usta Cağalzâde Sarayı
civarında Sipati Yahudi Galata’da
İbrahim Usta " Menteşir(?)
Yahudi Galata’da
Hasan Usta
Cağalzâde Sarayı
civarında Çörekçi
Fırını’na bitişik
Seçur Yahudi Galata’da
Mehmed Usta Yerebatan’da İsak Yahudi Ortaköy’de
Süleyman Usta Ayasofya’da Menahim
Yahudi Üsküdar’da
Hacı Mehmed
Usta Divanyolu’nda
Ahmed Usta Hasanpaşa Hanı
civarında
Memiş Usta Laleliçeşme
civarında
İbrahim Usta Aksaray’da
Ali Usta Saraçhane
civarında
Toplam: 23 Toplam: 20
OSMANLI İSTANBULU VII
298
Hammadde: Toz Şeker Temini ve Paylaşımı
Osmanlı başkentinde ticari hayatın en yoğun olduğu Bahçe-
kapı (Eminönü)’da inşası 1598 yılında başlayıp yarım kalan, Valide
Hatice Turhan Sultan tarafından ancak 1661-1665 tarihleri arasında
tamamlanan Yeni Cami Külliyesi içerisinde Sûk-ı Cedîd denilen bir
de Yeni Çarşı bulunmaktaydı. 1074/1663-1664 yılında faaliyete ge-
çen ve 18. yüzyıl ortalarından itibaren Mısır Çarşısı olarak anılan13
bu mahzenli taş dükkânlar çarşısını ilk tutanlar attar (aktar)lar idi.
Çarşının şenlenmesi ve rağbet görmesi amacıyla, İstanbul’a gelen
çiğ kahve, toz şeker ve baharatın satış hakkı kendilerine verilmiş, bu
maddelerin Çarşı dışında başka bir yerde mezata çıkarılıp satılması
yasaklanmıştı.14
Aktar esnafına verilen bu imtiyaz, hammaddeleri toz şeker olan
Şeker Şerbetçi ve Akideci esnafı nezdinde hiçbir zaman kabul edil-
mek istenmedi. Şekeri aktarlardan değil, bir aracı olmaksızın istedik-
leri yerden satın alma hakkına sahip olduklarını ileri süren Şerbetçi ve
Akideci esnafı, 18. yüzyıl başlarından itibaren ortaya koydukları hu-
kuk mücadelesiyle Aktarların bu konudaki engelleme ve baskıların-
dan kurtulmaya çalıştılar. Bu amaca yönelik Şeyhülislâm’dan aldıkları
fetva ile Rumeli kazaskerine yaptıkları müracaatlar üzerine 1724 ve
1726 yıllarında İstanbul kadısına hitaben iki emir çıkartmaya muvaf-
fak oldular.15 Aktarlar ile olan gerilimin ilk kez resmiyet kazandığı bu
emirler, aynı zamanda yüzyılın sonlarına dek sürecek bir mücadelenin
de başlangıcını oluşturdu.
Nisan 1726 tarihli emrin akabinde Aktarlar konuyu yargıya
taşıdılar. Aynı yıl İstanbul Kadısı huzurunda görülen davada Şeker
Şerbetçiler, İstanbul’a gemi ile gelen toz şekeri tüccardan diledikleri
mahalde alabileceklerine dair ellerinde emir olduğunu, Aktarlar ise
1074/1663-1664 tarihli emri teyiden 1105/1693-94 tarihli fermanda
da İstanbul’a gelen çiğ kahve ve şekerin Sûk-ı Cedîd dışında başka bir
13 Ahmet Vefa Çobanoğlu, “Yenicami Külliyesi”, Türkiye Diyanet Vakfı İslâm
Ansiklopedisi (TDVİA), C. 43, İstanbul 2013, s. 439, 441.
14 BOA, A.DVNS.AHK.İS.d, nr. 3, s. 356, h. 1288.
15 BOA, Bâb-ı Âsafî Dîvân-ı Hümâyûn Sicilleri Ahkâm-ı Şikâyet Defterleri
(A.DVNS.ŞKT.d), nr. 102, s. 69, h. 2 (Evâil-i Z 1136/21-30 Ağustos 1724); nr.
106, s. 614, h. 3 (Evâil-i Ş 1138/4-13 Nisan 1726).
299
İSTANBUL’DA AKİDECİ VE ŞEKER ŞERBETÇİ ESNAFI
(18. YÜZYIL)
yerde satılamayacağı bilgisinin yer aldığını ifade ettiler. Sonuçta dava,
ellerindeki sağlam delillere istinaden Aktarların lehine bir kararla
neticelendi.
1733 yılında taraflar bu kez Dârussaâde Ağası’nın huzurunda
karşı karşıya geldiler. Aktarların yerleştiği Yeni Çarşı (Mısır Çarşısı),
Yeni Cami Evkafı’na gelir sağlayan yapılardan biriydi ve bu vakfın
nazırı da diğer Selâtin vakıflarında olduğu gibi Dârussaâde Ağası idi.
Onun huzurunda görülen davada Aktarlar, Şeker Şerbetçi ve Akideci
esnafının Sultan III. Ahmed’in 1726 tarihli emrine aykırı yeni bir emir
çıkartarak şekeri istedikleri yerden alabilme hakkı elde etmelerinden
şikâyetçi oldular ve bu emrin iptalini talep ettiler. Mahmekede taraf-
ların sunduğu belgeler incelendi. Şeker Şerbetçilerin elindeki emirde;
eskiden beri sandık ve kutu ile gelen toz Frenk şekerini tüccardan
satın alabilirken Aktarların buna mani olarak kendilerinden almaya
zorladıkları yazıyordu. Ayrıca, daha önce İstanbul Kadısı huzurun-
da görülen davada Aktarların elindeki emre bakıldığı, emirde sadece
Mısır’dan gelen kahve, şeker ve baharatın Aktarlar Çarşısı’nda satıl-
ması kaydının bulunduğu, Frenk (Fransa) tarafından gelen şekerden
ve şekeri Aktarların alıp onlardan da Şerbetçilerin satın almasından
bahsedilmediği, bu yüzden Aktarlara Şerbetçi ve Akideci esnafına
baskı yapmamalarının tembih edildiği belirtiliyordu.
Şerbetçilerin ardından Aktarların elindeki eski ve yeni tüm
emirlere bakıldı. Buna göre; emirlerin tamamında İstanbul’a gelen
kahve, şeker ve baharat için Mısır’dan ya da Fransa’dan gelen diye bir
ayırım yapılmadığı, şekerin mutlaka Yeni Çarşı’da satılması, başka bir
yerde mezata çıkarılmaması kaydının bulunduğu görüldü. Sonuçta,
Aktarların isteği doğrultusunda bundan sonra da eski kanun ve ni-
zamların geçerli olduğu belirtilerek Şerbetçilerin elindeki emirlerin
iptaline karar verildi.16
Aktarlar, bu sonuçla haklılıklarını bir kez daha hukuken ka-
nıtlamış olsalar da Şeker Şerbetçi ve Akideci esnafının bunu dikkate
16 Aktarlar ile Şeker Şerbetçi ve Akideci esnafı arasındaki hukuk mücadelesinin
tarihî sürecini aktaran evâsıt-ı C 1146/19-28 Kasım 1733 tarihli bu emir, evâsıt-ı
Ca 1168/23 Şubat-4 Mart 1755 (BOA, A.DVNS.AHK.İS.d, nr. 3, s. 356, h. 1288)
ve evâsıt-ı B 1171/21-30 Mart 1758 (A.DVNS.AHK.İS.d, nr. 4, s. 289, h. 855)
tarihlerinde yenilendi.
OSMANLI İSTANBULU VII
300
almayıp nizama aykırı faaliyetlerini sürdürmeleri, sadece iki ay sonra
Ocak 1734de tarafları tekrar mahkemede buluşturdu. Aktarlar ket-
hüdası ve ihtiyar ustaları tarafından Fransız tüccardan pazarlıkla satın
alınan, gümrük vergisi verildikten sonra Yeni Çarşı’ya nakledilip ser-
gilenen ve müzayede yoluyla satılarak dağıtımı yapılan şekeri, Akideci
ve Şeker Şerbetçi esnafının Galata’ya yanaşayan tüccar gemilerinden
aracı olmaksızın doğrudan satın almaya devam etmeleri yine şikâyet
konusu oldu. Mahkemede söz alan Şerbetçi ve Akideciler, Aktarlar
kethüdası olanların uzun zamandır eski uygulamalara aykırı bir şe-
kilde şekerin kantarına dörder-beşer kuruş zam yapmalarından zarar
gördüklerini iddia ettiler. Bunun üzerine, Çarşı esnafından konuyu
soruşturması için mahkeme tarafından bir naib görevlendirildi. Naib;
ketenci, çiçekçi, hasırcı ve balmumcu gibi meseleye müdahil olmayan
pekçok esnafın kethüda ve ihtiyarlarını toplayıp bilgilerine başvurdu.
Onların da Aktarlar lehine görüş beyan etmeleri üzerine durumu
bir takrirle İstanbul kadısına bildirdi. Sonuçta, geçmiş emir ve uy-
gulamalara aykırı hareket etmemeleri için Şeker Şerbetçi ve Akideci
esnafına tembihte bulunulmasına, kendilerine pahalı şeker sattıkları
iddiası üzerine içlerinden mutemet birinin Aktarların şeker alışverişi
sırasında yanlarında bulunmasına, Aktarlar kethüdasının da yüksek
fiyattan şeker satışı yapmamasına dair tarafların rızasıyla verilen karar
fermanlaşarak yürürlüğe girdi.17
1734 tarihli bu emrin en önemli maddesi, tüccardan şeker alış-
verişi sırasında Şeker Şerbetçi ve Akideci esnafına bir temsilci bu-
lundurma hakkı verilmesiydi. Bu şekilde fiyatları kaynağında tespit
ederek haklarını koruma ve savunma imkânına kavuştular. Aktarlar
da buna razı olarak şeker alım satımı üzerindeki imtiyazlarını sür-
dürdüler. Bu düzenleme otuz yıl boyunca yürürlükte kaldı. 1764-
lına gelindiğinde taraflar bir kez daha anlaşmazlığa düştüler. Şeker
Şerbetçi ve Akideci esnafı, İstanbul’a gelen şekerden gereken payı
alamadıkları itirazıyla İstanbul kadısı huzuruna çıktılar. İmal ettikleri
mamüller için muhtaç oldukları toz şekeri Aktarların halka sattığını
17 Evâsıt-ı Ş 1146 (17-26 Ocak 1734) tarihli emir, evâhir-i Za 1177 (22-31 Mayıs
1764)’de yenilendi (BOA, C.BLD, nr. 60/2964; BOA, A.DVNS.AHK.İS.d, nr. 7,
s. 55, h. 176). İstanbul Gümrük Emini’nin bu ferman öncesinde taraflarla yaptığı
görüşmeyi aktardığı takrir için bk. BOA, HAT, nr. 17/776.
301
İSTANBUL’DA AKİDECİ VE ŞEKER ŞERBETÇİ ESNAFI
(18. YÜZYIL)
ifade ettiler. Görülen dava sonucunda her iki tarafın da razı olduğu
bir anlaşma ortaya çıktı. Buna göre, taşradan İstanbul’a gelen Frenk
şekeri 6 hisse üzerinden paylaştırılacaktı. 4 hissesini Aktarlar, 2 his-
sesini de Şeker Şerbetçi ve Akideci esnafı satın alacaktı. Talepleri
üzerine konu İstanbul kadısı tarafından padişaha arz edildi. Sultan
III. Mustafa, Aktarlardan yarım hisse daha karşı tarafa aktarılmasını
ve ellerindeki eski beratların alınarak yerlerine yeni beratların veril-
mesini emretti.
Bu tashihle birlikte şekerin 3,5 hissesini halka satılmak üzere
Aktarlar, 2,5 hissesini de çeşitli şerbet, reçel ve akide şekeri imalinde
kullanılmak üzere Şerbetçi ve Akideci esnafı satın alacaktı. Bu alış-
veriş, tarafların kethüdaları, yiğitbaşıları ve ihtiyarlarından ikişer-üçer
adam ile tüccara gidilerek hep birlikte yapılacak, pazarlık sonrası uz-
laşılan fiyat üzerinden satın alınan şeker bu orana göre pay edilecekti.
Ayrıca, bundan sonra anlaşmazlığa düşüp birbirlerini dava etmeyecek
ve yalnız başlarına şeker alımına kalkışmayacaklardı. Aktarlar ise yüz
yıl önce kendilerine tahsis edilen imtiyaz karşılığında her yıl Valide
Sultan Vakfı’na verdikleri dokuz bin akçeden muaf tutulacaktı.18
Fransa’dan ithal toz şeker tedariki ve taksimi hususunda yapı-
lan bu düzenlemenin ömrü yirmi yıl sürdü. Ancak bu kez müsebbibi
esnaf değil Fransız tüccarıydı. Tüccar, getirdiği mal ve eşyayı devle-
tin gösterdiğine değil istediğine satmak arzusundaydı. 1784 yılında
Fransa elçisi, var olan düzenlemenin iki devlet arasındaki ahidnameye
aykırı ve Fransız tüccarının zararına olduğu gerekçesiyle iptalini talep
etti. Dayanağı, ahidnamede yer alan şu maddelerdi: Birincisi,
Françe tüccârı getürdikleri eşyâlarını Devlet-i Aliyye re‘âyâsından ve tüc-
cârından dilediklerine bey‘ u füruht eylemek murâd eylediklerinde “Biz
alurız” diyü âharlar ta‘arruz ve nizâ‘ eylemeye.
Diğeri ise,
Ve işbu atîk ve cedîd akd olunan mevâdd fîmâ-ba‘d mer‘î ve mu‘teber
tutılup mefhûmâtına mugâyir mukaddem ve mu‘ahhar tevârîh ile emir
18 Evâil-i S 1178/31 Temmuz-9 Ağustos 1764 tarihli bu nizam (BOA, C.BLD,
nr. 113/5641; BOA, A.DVNS.AHK.İS.d, nr. 7, s. 96, h. 294), evâhir-i Za 1189/13-
22 Ocak 1776 tarihinde yenilendi (A.DVNS.AHK.İS.d, nr. 8, s. 348, h. 1142).
OSMANLI İSTANBULU VII
302
dahi ibrâz olunur ise ahidnâme-i hümâyûn mûcebince bilâ-amel mahal-
leri ref‘ ve terkîn oluna.”
Elçi ayrıca Aktar, Şeker Şerbetçi ve Akideci esnafının elindeki
1764 tarihli emrin ahidname sonrasına ait olduğunu, buna itibar edil-
memesini, kendilerinin bundan sonra diğer dükkâncılar mesabesinde
tutulacaklarını, şekerin parasını nakit olarak vermeyi taahhüt ettik-
leri taktirde kabul edeceklerini belirterek bu doğrultuda bir ferman
çıkartılmasını talep etti. İlaveten, uzun zamandır gerek nakit gerekse
veresiye olarak satttıkları şekerin parasını alamadıklarını, borçlarına
karşılık esnaftan Fransız tüccarına imzalı ve mühürlü temessük (borç
senedi) verilmesini istedi.
Fransa elçisinin Sadarete sunduğu bu takrir üzerine İstanbul
kadısından görüş istendi. Yalnız bu istekteki dikkat çeken ifadeler;
Fransa’nın Osmanlı Devleti’nin kadîmî ve samîmî dostu olduğu, Fran-
sa tüccarının ahidnameye aykırı rencide edilmesine padişahın rızası
olmadığı, sorunun çözümünün ahidname şartları çerçevesinde olması
gerektiğiydi. Nitekim İstanbul kadısı da elçilik tercümanının hazır
bulunduğu mahkemede esnafın itirazlarını ahidnameye aykırı olduğu
gerekçesiyle reddetti ve elçiliğin isteği doğrultusunda bir emrin ve-
rilmesine dair görüşünü bildirdi. Sonuç olarak; Aktar, Şeker Şerbetçi
ve Akideci esnafının elindeki 1764 tarihli emrin iptaline, Fransa tüc-
carından satın aldıkları şekerin parasını peşin vermek isterlerse ka-
bulüne, veresiye almak istemeleri halinde ise borçlarını belirtir kanun
nezdinde geçerli bir temessük vermelerine karar verildi.19 Bu şekilde,
Aktarların İstanbul’da 120 yıldır tekellerinde tuttuğu şeker satış im-
tiyazı 1784 yılında tamamen kaldırıldı. Sultan III. Selimin bazı esnaf
gruplarındaki tekelciliğe son veren 1789 tarihli hatt-ı hümâyunuyla
da bu emir bir kez daha teyit edildi.20
19 BOA, Cevdet Tasnifi Hariciye Belgeleri (C.HR), nr. 8970 (28 B 1198/17
Haziran 1784).
20 Bu konuda İstanbul kadısına hitaben yazılan hüküm için bk. BOA, Cevdet
Tasnifi İktisat Belgeleri (C.İKTS), nr. 2169 (Evâsıt-ı S 1204/31 Ekim-9 Kasım
1789).
303
İSTANBUL’DA AKİDECİ VE ŞEKER ŞERBETÇİ ESNAFI
(18. YÜZYIL)
İmalat ve Satış Hakları
Akideci ve Şeker Şerbetçi esnafı arasında sattıkları mamüllerin
imalat ve satış hakları hususunda 18. yüzyıl boyunca devam eden
ciddi bir anlaşmazlık ve mücadele söz konusuydu. Bu anlaşmazlık,
nizamlarının fermanla kayıt altına alındığı 1744 yılından itibaren
resmî makamları daha fazla meşgul etmeye başladı. Genelde şikâyet-
çi olanlar Şeker Şerbetçiler, şikâyet edilenler de Akidecilerdi. Sorun,
Akidecilerin akide ve peynir şekeri dışında Şeker Şerbetçilere mahsus
çeşitli şerbet, şekerleme, nebat şekeri, râhatul-hulkum, reçel ve gülbe-
şeker tatlısını imal edip satmalarıydı. Geçmiş yıllarda verilen emirleri
dikkate almadıkları ve sözlerinde durmadıkları gerekçesiyle 1744de
bir kez daha İstanbul kadısı huzuruna çıktılar. Şerbetçiler, defalar-
ca uyarılmalarına ve taahhütlerine rağmen Akidecilerin kendilerine
mahsus alanlara müdahale ettiklerini, bu şekilde esnaf içerisinde ka-
litesiz imalat yapanların tespit edilemeyeceğini ifade ettiler. Yapılan
soruşturma sonucu Şeker Şerbetçi esnafının şikâyeti haklı bulundu ve
var olan nizamın bundan sonra da geçerli olduğuna dair çıkan emirle
bu durum teyit edildi.21
Esasen Akide ve Peynir Şekerciler, râhatul-hulkum (boğaz ra-
hatlatan) denilen Saray lokumu ile nebat şekerini kendilerinin de imal
etme hakkı olduğunu ileri sürüp bu bahane ile Şeker Şerbetçilerin
diğer mamüllerine müdahil olmaktaydılar. 1744 tarihli ferman sonrası
da devam eden problemde Şerbetçiler, arabulucular vesilesiyle Akide-
cilerin râhatul-hulkumu imal edip satmalarına, nebat şekerini de ken-
dilerinden almalarına razı oldular. Ancak Akidecilerin yine sözlerinde
durmamaları üzerine İstanbul kadısı tarafından kendilerine, emir ve
nizama uymayanların dükkânlarının kapatılacağı ve sanatlarını icra
etmekten men edilecekleri uyarısında bulunuldu.22
1744 tarihli ferman sekiz yıl yürürlükte kaldı. 1752 yılında bu
kez Akideci esnafının müracaatı üzerine görülen davada, aslen Şeker
Şerbetçi esnafına mensup olup dükkânları bulunmayan Yahudi kal-
faların mağduriyeti dile getirildi. Bu kalfalar, Akideci esnafına badem
21 BOA, MAD.d, nr. 9888, s. 460 (26 C 1157/6 Ağustos 1744).
22 İstanbul kadısının 17 Ş 1162/2 Ağustos 1749 tarihli ilamı için bk. İstanbul Kadı
Sicilleri, Bab Mahkemesi 197 Numaralı Sicil (H.1162-1163/M.1749-1750), vr. 44b,
h.2.
OSMANLI İSTANBULU VII
304
şekeri ve şekerleme satamayıp onlardan da akide ve peynir şekeri ala-
madıkları taktirde müşterilerini kaybedeceklerini ve bu yüzden de
geçim sıkıntısına düşeceklerini ifade ettiler. Ayrıca Şerbeçi esnafının
Akidecilere badem şekeri ve şekerleme, Akideci esnafının da Şerbet-
çilere akide ve peynir şekeri satmasının feth-i Hakanîden beri uy-
gulana gelen bir nizam olduğunu belirterek Şerbetçilerden şikâyetçi
oldular. Neticede, devreye giren arabulucular vasıtasıyla bir uzlaşma
sağlanabildi. Buna göre; Şeker Şerbetçi esnafı badem şekeri ve kahve,
kişniş, ağız miski, bahar, turunç gibi meyvelerden mamül şekerle-
meleri Akideci esnafına, Akideci esnafı da akide ve peynir şekerini
Şerbetçi esnafına satabilecekti. Ancak Akideci esnafı, Şeker Şerbetçi
esnafına mahsus şekerli şerbetleri, reçel çeşitlerini ve gülbeşekeri de-
nilen gül tatlısını dükkânlarına koyup satışını yapmayacaktı. Taraflar
arasında İstanbul kadısı huzurunda yapılan bu anlaşma, düzenlenen
bir hüccetle de kayıt altına alındı.
Kasım 1752 tarihli bu sözleşmenin fermanlaşmaması, sonraki
yıllarda Akidecilerin aleyhine bir gelişmenin yaşanmasına neden
oldu. Şeker Şerbetçiler, ellerinde resmî bir belge olarak mevcudi-
yetini koruyan I. Mahmud dönemine ait 1744 tarihli fermanı kendi
lehlerine kullanıp III. Osman ve ardından da III. Mustafa’nın tahta
çıkışıyla birlikte yeniletmeye muvaffak oldular. Bu durum her iki
esnafı 1759 yılında bir kez daha mahkemede buluşturdu. Fakat bu
sefer Şerbetçiler, Akideciler ile yedi yıl önce İstanbul kadısı huzu-
runda yaptıkları anlaşmayı ve düzenlenen hücceti inkâr edemediler.
Sonuçta, 1752 düzenlemesinin bundan sonra da geçerli olması ve
aksine hareket edilmemesi yönünde verilen yeni nizam fermanla-
şarak yürürlüğe girdi. Şerbetçilerin elindeki 1744 ve 1757 tarihli
fermanlar iptal edildi ve daha önce hüccette yer almamış olan, her
iki esnafın da sahiplendiği râhatul-hulkum (boğaz rahatlatan) de-
nilen Saray lokumu imalinin aslında Helvahane-i hassaya mahsus
olduğu ve o yüzden iki tarafın da yapıp satabileceği bilgisi nizama
eklendi.23
23 27 Ca 1172/26 Ocak 1759 tarihli yeni nizam 11 Za 1189/3 Ocak 1776 tarihinde
yenilendi (BOA, MAD.d, nr. 9888, s. 460-462; MAD.d, nr. 10012, s. 130, h. 1;
BOA, C.İKTS, nr. 19/943, 1765; BOA, C.BLD, nr. 142/7095).
305
İSTANBUL’DA AKİDECİ VE ŞEKER ŞERBETÇİ ESNAFI
(18. YÜZYIL)
Akideci ve Şerker Şerbetçi esnafı arasında 1759 yılında yapı-
lan bu yeni düzenleme 35 yıl boyunca yürürlükte kaldıktan sonra
1794’te Şerbetçilerin talebi üzerine tadilata uğradı. Konu yine, aslen
Şerbetçilere mensup olup Akidecilere imalat yapıp satan Yahudi kal-
falardı. Bu kalfalar dükkân sahibi olmadıklarından, geçim sıkıntısına
düşmemeleri için kendilerine koltuk tabir edilen yedi adet mahalde
satış yapma hakkı tanınmıştı. Ancak aslına uygun olmayan kalitesiz
şerbet ve badem şekeri imal etmeleri, boyalı şerbetleri gül şerbeti ve
nilüfer şerbeti diye tabla ile mahalle aralarında, evlerinde ve yakın
Aktar dükkânlarında satmaları dükkân sahibi Şerbetçilerin şikâyetine
neden oldu. Mahkemede, söz konusu yedi Yahudi’nin uyarılara kulak
asmadıklarını, bir kısım Akideci esnafıyla işbirliği yaparak şikâyet
konusu işlerden vazgeçmediklerini ifade ettiler. Neticede, Koltukçu
Yahudilerin Balat ve diğer mahallerdeki evlerinde Akideci esnafına
imalat yapmaları yasaklandı. Geçimlerini sağlayabilmeleri için de 43
adet Şerbetçi dükkânında kalfa olarak çalışmaları ve bu dükkânlar-
da Akidecilere şekerli mamulleri temiz ve kaliteli bir şekilde imal
etmeleri, Akidecilerin de istedikleri dükkândan alım yapmaları ve
Şerbetçilere mahsus ürünlerin satışına müdahil olmamaları yönünde
20 Kasım 1794 tarihinde yeni bir emir çıktı.24
Bu emir tabi olarak Akidecileri memun etmedi. Çok geçmeden,
üç ay sonra bir arzuhalle Sadarete başvurdular. Kendilerinin ve Şe-
ker Şerbetçilerin imal ettiği tüm mamüllerin asli malzemesinin şeker
olduğunu, bunların her iki tarafça imal ve satışının halkın yararına
olacağını belirterek ruhsat talebinde bulundular ve önceden verilmiş
tüm emirlerin iptalini istediler. Sadaret tarafından ise Akideci ve Şer-
betçi esnafının bazı ürünleri kendilerine tahsis etmelerinin fiyatları
yükselttiği ve bu durumun alım-satımda tekelciliğe son veren 1789
tarihli hatt-ı hümâyuna aykırı olduğu ifade edildi. Ayrıca, her iki es-
nafın da birbirlerinin mamüllerini temiz, kaliteli ve hilesiz bir şekilde
imal ederek halka değerinden satması, Koltukçu Yahudilerin Balat
ve diğer mahallerdeki evlerinde kesinlikle bir şey imal etmemesi ve
Şerbetçilerin çıkarttığı emrin iptaline dair İstanbul kadısından görüş
istendi. O da konuyla ilgili arzuhali ve sunulan belgeleri inceleyerek
talebin şer‘-i şerîfe ve padişahın hatt-ı hümâyûnuna uygunluğunu
24 26 R 1209/20 Kasım 1794 tarihli emir için bk. BOA, C.İKTS, nr. 44/2169.
OSMANLI İSTANBULU VII
306
yazılı olarak bildirdi. Sonuçta Akideciler isteklerine kavuştular ve
kendi lehlerine bir fermanı Şubat 1795 tarihinde çıkartmaya muvaf-
fak oldular.25
Hızlı ve beklenmedik bu olumsuz gelişme karşısında Şeker
Şerbetçiler yeni bir hak arama mücadesi başlattı. Kaleme aldıkları
arzuhalde; Akideci esnafının üç yüz senelik nizama aykırı hareket
ettiğini, istediklerini imal edip satma gayesiyle Sadaret tarafından bir
hüküm buyuruldusu aldıklarını ve İstanbul kadısının da haksız bir
görüş ortaya koyduğunu belirterek, eski nizamlarının yeniden geçerli
kılınmasını talep ettiler. Ancak bu talep olumsuz sonuçlandı.26
Şeker Şerbetçi esnafı, sonraki yıllarda meslekî imtiyazlarını geri
kazanma yolunda büyük çaba sarfettiler. 1798 yılında İstanbul kadısı-
nın takririyle eski nizamlarını tekrar tesis eden bir ferman çıkartmaya
muvaffak oldularsa27 da bu emir uygulanamadı. Nihayetinde, uygu-
lanamayan bu emrin iptali ya da geçerli kılınmasıyla alakalı olarak
bir yıl sonra sunulan telhisle son karar Padişaha bırakıldı. Sultan III.
Selim, konunun kendisi ne kadar bunalttığını belirten ifadeleriyle
yaklaşık yüz yıldır devleti ve idarecileri meşgul eden probleme son
noktayı koydu:28
Kā’im-makām Paşa,
Bu husûs içün ben ne kadar ta‘cîz oldum. İki tarafın dahi ellerinde olan
hatlar ahz olunup cümle kayıdlar terkîn olunsun. Pederim vaktinde ne
gûnâ nizâm virilmiş ise ve nasıl mu‘âmele olunur ise öylece düstûru’l-a-
mel tutula. Bir daha bana arz olunmasun.
25 Evâhir-i B 1209/11-20 Şubat 1795 tarihli emir için bk. BOA, C.İKTS,
nr.44/2169.
26 Şeker Şerbetçi esnafının arzuhali, ilgili evrakın incelenmesi sonucu 2 N
1209/23 Mart 1795 tarihli Sadrazam buyuruldusu ile olumsuz sonuçlandı. Aynı
tarihte, Râhatul-hulkum denilen lokumun Saray Helvahanesi dışında imalinin
yasaklanmasına dair Saray helvacıbaşısının talebi de reddedildi. (BOA, C.İKTS,
nr.9/431).
27 İstanbul kadısının 24 R 1213/5 Ekim 1798 tarihli takriri ve 13 Ca 1213/23 Ekim
1798 tarihli emir için bk. BOA, HAT, nr. 1436/59025; BOA, Ali Emirî Tasnifi
Sultan III. Selim Belgeleri (AE.SSLM III, nr. 161/9666.
28 BOA, HAT, nr. 249/14103.
307
İSTANBUL’DA AKİDECİ VE ŞEKER ŞERBETÇİ ESNAFI
(18. YÜZYIL)
Bu hatt-ı hümâyun ile her iki esnafın elindeki tüm fermanlar
toplatılıp kayıtları iptal edildi ve Sultan III. Mustafa zamanında 1759
yılında verilen nizam tekrar geçerli kılınarak Şeker Şerbetçi esnafı-
nın hakları 3 Ocak 1800 tarihli fermanla iade edildi.29 Akidecilerden
emre uymayıp itirazlarını sürdüren, edebe aykırı hal ve davranışlar
sergileyenler ise tutuklanıp Bozcaada’ya sürgün edildi.30
Yapılan bu son düzenleme ile taraflar arasındaki mücadelenin
konusunu teşkil eden şekerli mamüller kayıt altında alındı. Ekteki
tabloda yer aldığı üzere, Şeker Şerbetçi esnafına imalat ve satış izni
verilen mamüllerin sayısı 133, Akidecilere ise 2 idi.31 Geçerli kılınan
1759 nizamı ile birbirlerine şeker satışı yapabilecek ve râhatul-hulku-
mu imal edebileceklerdi.
Sonuç
İstanbul’da uzun yıllar faaliyet gösteren iki kadim esnaf, 19.
yüzyıl ortalarına doğru “Akide Şekercisi ve Sükkerî Şerbetçi tabir
olunur Şekerci esnafı”32 tanımlamasıyla sadece Şekerci olarak adlan-
dırılmaya başlandı. Bu tanım, Aşçı esnafına bağlı Şerbetçilerle olan
isim karmaşasını ortadan kaldırdı. Ancak, Şeker Şerbetçi adının da
zamanla unutulmasına neden oldu.
Şekerci esnafının, tek bir esnaf gibi gözükseler de kendi içle-
rindeki ayrımı uzun süre muhafaza ettiklerini ve nizamlarını koru-
duklarını tahmin edebiliriz. Fakat bu durumun ne zaman son buldu-
ğuna dair net bir bilgiye sahip değiliz. Verilebilecek en somut örnek,
Osmanlı’dan günümüze yaşayan en eski işletme unvanına sahip Hacı
Bekir Şekerlemedir. Kurucusu Hacı Bekir’in 18. yüzyıl sonlarında aç-
tığı dükkânda akide şekeri ve lokum sattığı bilgisi33 bu işletmenin
29 BOA, HAT, nr. 1335/52080 (6 Ş 1214/3 Ocak 1800).
30 BOA, HAT, nr. 247/13941.
31 BOA, HAT, nr. 1335/52080-A.
32 BOA, MAD.d, nr. 10135, s. 24 (7 C 1260/24 Haziran 1844).
33 Oktay Güvemli, “Türkiye’nin Yaşayan En Eski İşletmesi: Hacı Bekir Şekerleme
1777-2018”, Muhasebe ve Finans Tarihi Araştırmalar Dergisi, İşletme Tarihi Özel
Sayısı, Eylül 2018, s. 77.
OSMANLI İSTANBULU VII
308
Akideci esnafına mensup olduğuna işaret etmektedir.34 1930’lu yıl-
larda badem şekeri ve şekerlemenin yanı sıra şerbet ve reçel gibi Şe-
ker Şerbetçi mamüllerini satmaları35 ise Cumhuriyet’in ilanı sonrası
kesin olarak esnaf arasında bir ayrımın kalmadığını göstermektedir.
Sonuç olarak, elde edilen bilgiler, Osmanlı İstanbulu’nda Şe-
kercilerin sadece Akidecilerden ibaret olmadığını, Sükkerî Şerbetçi
ya da Şeker Şerbetçi adıyla 72 çeşit şekerleme, 23 çeşit şerbet, 22
çeşit reçel ve gülbeşeker gibi çeşitli tatlı, marmelat ve macunlar imal
eden, sayıları çok daha kalabalık bir başka esnafın varlığını ortaya
koymaktadır.
Şeker Şerbetçilerin İmalat ve Satış Yapmalarına İzin Verilen
Mamüller36 (1800)
Şerbetler
Gül Şerbeti 1 Limon Şerbeti 1
Tagallüb Şerbeti 1 Çay Şerbeti 1
Nilüfer Şerbeti 1 Sandal Şerbeti 1
Menekşe Şerbeti 1 Hummas Şerbeti 1
Koruk Şerbeti 1 Amberbaris Şerbeti 1
Ağaç Kavunu Şerbeti 1 Dibas Şerbeti 1
Devâ-i Misk Şerbeti 1 Kâse Şerbeti, elvan 10
Lüâblar1
Ayva Lüâbı 1 Kızılcık Lüâbı 1
Elma Lüâbı 1 Vişne Lüâbı 1
Ağaç Kavunu Ekşisi 1 Menekşe Hamîresi 1
Gülbeşeker 1 Lagūb 1
Şemsiye Gülbeşekeri 1 Şeftali Çiçeği Macunu 1
Tâka Macunu 1 Hatmi Çiçeği Macunu 1
Gelincik Çiçeği Macunu 1
34 Şeker Şerbetçi ustalarının kaydedildiği 1797 tarihli sayımda Hacı Bekir adının
olmayışı da kendisinin Akideci esnafına mensup olduğunun kanıtı sayılabilir.
35 O. Güvemli, a.g.m., s. 86, 100, 104.
36 BOA, HAT, nr. 1335/52080-A.
37 Lü‘âb: Ağızdan akan salya; Bal veya şeker ile hoş kokulu bitki ve meyvelerden
pişirilmiş yapışkan, şeffaf terkib (Müntehab-ı Lugat-ı Osmâniye, s. 193).
309
İSTANBUL’DA AKİDECİ VE ŞEKER ŞERBETÇİ ESNAFI
(18. YÜZYIL)
Reçeller
Ağaç Kavunu Reçeli 1 Vişne Reçeli 1
Elma cinsinden 2 Ayva 1
Ceviz 1 Kızılcık 1
Armut cinsinden 2 Erik 1
Koruk 1 Hünnap 1
Kayısı 1 İskorçina 1
Ancelika 1 Mısır Limonu 1
Portakal Kabuğu 1 Limon Çiçeği 1
Diş Otu 1 Hurma 1
Mühr-i Süleyman 1 Tagallüb Kökü 1
Taba İşi Denilen Şekerlemeler
Badem, envâ‘î Kişniş 4 Yeni Bahar 1
Kahve Şekeri 2 Turunç Kabuğu Şekeri 1
Leblebi Şekeri 1 Ağız Miski Şekeri 1
Râziyâne Şekeri 1
DiğerTaba İşleri
Nebat Şekeri 1 Şekerleme çeşitleri 40
Ballı Çeşitler 20
Toplam: 133
Akide Şekercilerin Mamülleri
Akide Şekeri 1 Peynir Şekeri 1
Toplam: 2
ResearchGate has not been able to resolve any citations for this publication.
Ağızdan akan salya; Bal veya şeker ile hoş kokulu bitki ve meyvelerden pişirilmiş yapışkan, şeffaf terkib (Müntehab-ı Lugat-ı Osmâniye, s. 193)
  • Lü'âb
Lü'âb: Ağızdan akan salya; Bal veya şeker ile hoş kokulu bitki ve meyvelerden pişirilmiş yapışkan, şeffaf terkib (Müntehab-ı Lugat-ı Osmâniye, s. 193).