BookPDF Available

MULTİDİSİPLİNER PERSPEKTİFTEN RUH SAĞLIĞI BOYUTUYLA ÇOCUKLUK VE GENÇLİK

Authors:
MULTİDİSİPLİNER
PERSPEKTİFTEN
RUH SAĞLIĞI BOYUTUYLA
ÇOCUKLUK VE GENÇLİK
Editörler
Dr. Oğuzhan ZENGİN
Dr. Nurullah ÇALIŞ
Multidisipliner Perspektiften Ruh Sağlığı Boyutuyla
Çocukluk ve Gençlik
E-ISBN: 978-625-8065-30-5
1. Baskı: Kasım 2021
Dizgi: İsa Burak GÜNGÖR (burakgungor@efeakademi.com)
Kapak Tasarım: Duygu DÜNDAR (dundar.duygu@gmail.com)
Sertifika No: 43370
Matbaa Sertifika No: 43370
Efe Akademi Yayınevi
Yıldız Teknik Üniversitesi Davutpaşa Kampüsiçi Esenler / İSTANBUL
0212 482 22 00
www.efeakademi.com
Matbaa Adres:
Ofis2005 Fotokopi ve Büro Makineleri San. Tic. Ltd. Şti.
Yıldız Teknik Üniversitesi Davutpaşa Kampüsiçi Esenler / İSTANBUL
0212 483 13 13
www.ofis2005.com
Bu eserin; yayın, satış ve kopyalama hakları EFE AKADEMİ’ye aittir.
Editörler: Oğuzhan ZENGİN ORCID (0000-0002-2682-0870)
Nurullah ÇALIŞ ORCID (0000-0002-9958-5525)
ISBN: 978-625-8065-29-9
Multidisipliner Perspektiften Ruh Sağlığı Boyutuyla Çocukluk ve Gençlik
III
Bölüm 1. BİYOPSİKOSOSYAL AÇIDAN GENÇLİK DÖNEMİNİ
ANLAMAK
Ayşe Nur Pekasıl
Bölüm 2. ÇOCUK VE ERGEN RUH SAĞLIĞI
Melda Meliha Erbaş
Bölüm 3. AİLE İÇİ ŞİDDETİN ÇOCUKLAR VE GENÇLER
ÜZERİNDEKİ ETKİLERİ
Nur Akbulut Kılıçoğlu
Bölüm 4. ÇOCUK İHMAL VE İSTİSMARI
Beyza Erkoç
Bölüm 5. DUYGUSAL VE DAVRANIŞSAL BOZUKLUĞU
OLAN ÇOCUK VE GENÇLER
Mahir Uğurlu
Bölüm 6. COVID-19 SÜRECİNİN ÇOCUKLARIN KAYGI
DÜZEYLERİNE ETKİSİ VE BAŞA ÇIKMA YOLLARI
Beyza Çabuk
Bölüm 7. ÇOCUKLARDA VE GENÇLERDE İNTERNET
BAĞIMLILIĞI
Mehmet Başcıllar
Bölüm 8. ÇOCUK VE GENÇLERDE MADDE BAĞIMLILIĞI
Hatice Yumru
Bölüm 9. ÇOCUKLUK VE GENÇLİK DÖNEMİNDE CİNSEL
SAĞLIK EĞİTİMİ
Merve Deniz Pak Güre
Bölüm 10. BOŞANMANIN ARDINDAN ÇOCUK İÇİN KONUTUN
ANLAMI
İlkim Markoç Ergün
Multidisipliner Perspektiften Ruh Sağlığı Boyutuyla Çocukluk ve Gençlik
IV
V
Hızla değişen ve dönüşen dünyada çocukluk ve gençlik kavramlarının
anlamlarındaki değişimler gibi insan yaşamının en önemli gelişimsel
döneminde olan çocuk ve gençlerin karşılaştıkları sorunlar da
farklılaşmaktadır. Farklılaşan ve çeşitlenen sorunların ve ihtiyaçların
oluşturduğu çok yönlü yapı bu konular üzerinde yapılacak tartışmaların ve
üretilecek çözümlerin de çok boyutlu olmasını gerektirmektedir. Bu sebeple
çocuk ve gençlerin ruh sağlığını etkileyen olguların yarattığı etkilere karşı
çocuk ve gençlerin yüksek yararını düşünmek için başvurduğumuz
yaklaşımlar multidisipliner bir zemine sahip olmak durumundadır.
Günümüzün hakim paradigmaları arasında bulunan multidisipliner yaklaşım
doğrultusunda bu kitapta farklı perspektiflerden yola çıkarak çocukların ve
gençlerin psiko-sosyal iyilik halini etkileyen olgular çeşitli çözüm
önerileriyle birlikte ele alınmaktadır.
Farklı disiplinlerden sosyal bilimcilerin katkısıyla hazırlanan bu kitabın,
başta öğrenciler olmak üzere sosyal bilimlerde araştırma yürütenler ve
sorunlara dahale eden profesyonellere yeni bakış açıları kazandırmasını
temenni etmekteyiz. Bu kitabın ortaya çıkmasında emeği geçen bölüm yazarı
akademisyenlere teşekkür ediyor, okuyucuların bilgi birikimine katkı
sağlamasını diliyoruz.
Editörler
Dr. Nurullah ÇALIŞ
Dr. Oğuzhan ZENGİN
Multidisipliner Perspektiften Ruh Sağlığı Boyutuyla Çocukluk ve Gençlik
VI
Multidisipliner Perspektiften Ruh Sağlığı Boyutuyla Çocukluk ve Gençlik
VII
............................................................... III
............................................................................................ V
.................................................................................. VII
.................................................................... XI
............... 1
...................................................... 27
.... 45
Multidisipliner Perspektiften Ruh Sağlığı Boyutuyla Çocukluk ve Gençlik
VIII
........................................................... 67
..................................................................................................... 95
.................................................................. 113
Multidisipliner Perspektiften Ruh Sağlığı Boyutuyla Çocukluk ve Gençlik
IX
................... 127
................................. 147
......... 167
Multidisipliner Perspektiften Ruh Sağlığı Boyutuyla Çocukluk ve Gençlik
X
............. 189
147
Öğr. Gör. Hatice YUMRU
Karamanoğlu Mehmetbey Üniversitesi, Sağlık Hizmetleri Meslek
Yüksekokulu Tıbbi Hizmetler ve Teknikler Bölümü, Ameliyathane
Hizmetleri Prog.
ORCID: 0000-0001-8426-9784
Mail: haticeyumru@kmu.edu.tr
Çocuk ve Gençlerde Madde Bağımlılığı
148
Multidisipliner Perspektiften Ruh Sağlığı Boyutuyla Çocukluk ve Gençlik
149
Bağımlılık yapıcı maddelerin kullanımının başlangıcı, insanlık tarihi kadar
eskilere dayanmaktadır. Çinliler esrarı 4000 sene öncesinde uzun çubuklar
ile içmiş, Eski Mısırlılar ise afyonu ağrı kesici olarak kullanmışlardır.
Bağımlılık yapıcı maddelerin kişi üzerindeki enerji verici veya uyuşturucu
etkisi kişilerin daha fazla madde kullanmalarına neden olmuş ve kötüye
kullanım zamanla artmıştır. Bazı bağımlılık yapıcı maddeler kişide
psikolojik bağımlılık etkisi yaratırken, bazı kişilerde ise fiziki etki yaparak
yoksunluk hissi meydana getirmiş ve kullanan kişiyi adeta esir almıştır
(Yılmayan, 2020).
Bağımlılık yapıcı madde kullanımı bütün Dünya’yı ve ülkemizi tehdit
etmekte, hızla yayılmakta ve önemli bir halk sağlığı problemi haline
gelmektedir. Bu problem sadece bağımlı kişiyi değil, ailesini, yakın
çevresini ve sebep olduğu kayıp ve zararlar ile tüm toplumu etkilemektedir
(Bulut ve Yeşilkayalı, 2020). Madde kullanımı gençler arasında hızla
artmakta, kullanım yaşı gittikçe küçülmekte, 11-12 yaşlara kadar düştüğü
görülmektedir (Yılmayan, 2020).
Gençlik dönemi bu maddelerin denenmesi ve kullanılması için en tehlikeli
çağdır. Adölesan çağda arkadaş özentisi, kabul rme veya merak ile
başlayan madde kullanımı, yetişkinleri rol-model almanın ve yaşanan ruhsal
problemlerinde etkisi ile gençleri kısa sürede bağımlı duruma getirmekte ve
arkadaş ortamında hızla yayılmaktadır (Altunkürek ve Özer, 2020) (Tablo
1). Çocuk ve gençlerin bağımlılık yapıcı madde kullanımının artması
toplumun istikbali için önemsenmesi gereken toplumsal bir sağlık sorunu
haline gelmektedir (Yılmayan, 2020).
Tablo 1. Bağımlılık Yapıcı Maddelere Neden Gereksinim Duyulur?
Merak duygusu
Büyüdüğünü ispat etme çabası
Ebeveyni örnek alma
Etkisiz başetme yöntemleri ve stres ile baş edememe
Otoriteye karşı gelme
Eğlence veya karşı cinse yakınlaşmak amacıyla kullanma (Bahar, 2018)
Çocuk ve Gençlerde Madde Bağımlılığı
150
Bağımlılık (Addiction) kavramı; Latince bağlı”, tarafından
köleleştirilmiş anlamlarını taşıyan addicere kelimesinden türetilmiştir
(Aktaş, 2018). Türk Dil Kurumu bağımlılığı, “bağımlı olma durumu,
tabiiyet” olarak tanımlamıştır.
Bağımlılık; herhangi bir maddenin tedavi amaçlı olmaksızın, fizyolojik bir
gereksinime yanıt vermeden, giderek artan miktarda kullanılmasıdır. Ayrıca
bağımlılık; “bireyin bağımlı olduğu bireye, araca, maddeye veya duruma
karşı engel olunamaz bir arzu duyması, onlardan uzaklaşamaması,
kontrolünü yitirmesi ve hayatını onlar olmadan sürdüremeyecek duruma
gelmesi, kullanımının giderek artması ile onlara erişemediğinde yoksunluk
belirtilerinin ortaya çıkması ve ulaşmak için arama davranışına girmesi
olarak da ifade edilmektedir (Kaya, 2011; Bat ve Kayacan, 2016; Aktaş,
2018; Yumru, 2020).
Psikoaktif Madde: Algı, duygudurum, düşünce ve bilinç yapısını değiştiren
maddelerdir (Büyükçelik, 2011).
Madde Kötüye Kullanımı: Farmakolojik bir ajanı, toplumda kabul edilen
sosyal, tıbbi veya yasal sınırlarının dışında (yasadışı) kullanmaktır
(Büyükçelik, 2011).
Sorunlu Kullanım: Reçete edilen ilaçların prospektüsünde belirtilenin
dışında, uygun olmayan şekilde kullanılmasıdır (Büyükçelik, 2011).
Tolerans: Arzu edilen etkinin elde edilebilmesi için madde kullanım
miktarının giderek artması, düzenli kullanım ile bağımlılık yapıcı maddenin
etkisinin azalmasıdır (Büyükçelik, 2011).
Detoksifikasyon: Fizyolojik olarak bağımlı olunan madde kullanımının
bırakılmasıdır (Büyükçelik, 2011).
Çekilme/Yoksunluk Sendromu: Bağımlılık yapıcı madde düzenli
kullanılırken aniden azaltılması veya bırakılması sonucunda ortaya çıkan
fizyolojik belirtilerdir (Büyükçelik, 2011).
Kros (Çapraz) Tolerans: Bağımlılık yapıcı maddenin genellikle aynı
fizyolojik ve psikolojik etkiye sahip başka bir maddenin yerine
geçebilmesidir (Bozkurt, 2016).
Psikolojik Bağımlılık: Bireyim kullandığı bağımlılık yapıcı maddeyi almaya
karşı duyduğu aşırı ve engellemez istektir. Birey kendisini bağımlılık yapıcı
maddeyi almaktan alıkoyamaz (Büyükçelik, 2011).
Multidisipliner Perspektiften Ruh Sağlığı Boyutuyla Çocukluk ve Gençlik
151
Fizyolojik Bağımlılık: Bireyin kullandığı bağımlılık yapıcı maddeye bağlı
bedeninde gelişen fizyolojik değişikliklerdir. Yoksunluk belirtilerini önüne
geçmek için madde kullanımı devam eder (Büyükçelik, 2011).
Tolerans: Bağımlılık yapıcı maddenin devamlı aynı dozda kullanılması
sonucunda birey üzerinde yarattığı etkinin azalmasıdır. Bütün bağımlı
bireyler bağımlılık yapıcı maddeyi düşük dozda almaya başlar. Ancak bu
dozu kısa zaman içinde artırmaları gerekir. Çünkü kullandıkları maddenin
istedikleri etkiyi gösterebilmesi için dozunu devamı olarak artırmaları
gerekir. Başka çareleri yoktur (Bozkurt, 016).
Sentoksikasyon: Bağımlılık yapıcı bir maddeye karşı tolerans gelişmesi
durumunda, benzer farmakolojik etkideki başka bir bağımlılık yapıcı
maddeye de tolerans gelişmesidir (Bozkurt, 2016).
Yoksunluk: Bağımlılık yapıcı maddeler bir süre kullanıldıktan sonra
bırakılır ise, yoksunluk belirtileri ortaya çıkar. Bu belirtiler; bulantı, kusma,
kas ağrısı, halsizlik, uykusuzluk, iştahsızlık gibi. Yoksunluk belirtilerinin
süresi ve şiddeti kullanılan maddeye göre değişiklik göstermektedir. Ancak
bu belirtiler sadece fiziksel değil, ruhsal da olabilir. Ruhsal belirtiler;
huzursuzluk, sıkıntı, depresyon, hiçbir şeyden zevk almama olabilir. Birey
kullandığı maddeyi bırakması sonucunda ortaya çıkan yoksunluk belirtileri
ile başetmek için madde kullanmaya tekrar başlar (Bozkurt, 2016).
Başarısız Bırakma Girişimleri: Bağımlı olan kişi kullandığı maddeyi birçok
kez bırakmayı dener fakat maddeyi tam olarak bırakamaz ve tekrar
kullanmaya başlar. Bırakma girişimleri genellikle kısa sürelidir. Bırakma,
bireyin hiçbir bağımlılık yapıcı maddeyi kullanmamasıdır. Kullanılan
bağımlılık yapıcı maddenin bırakılma süresi bir yıldan az ise “erken bırakma
dönemi” denir. Bırakma dönemi bir yıldan fazla ise birey tam olarak
bırakmış demektir. Çünkü bağımlılık yapıcı madde bırakıldıktan sonra ilk bir
yılda tekrar madde kullanımına başlama oranı oldukça yüksektir (Topkaya,
2008).
Abstinens: Bağımlı kişinin maddeyi bırakarak hayatı boyunca
kullanmamasıdır.
Zarar Görmesine Rağmen Kullanmaya Devam Etme: Birey, ailesiyle,
arkadaşlarıyla olan ilişkilerinde bozulmalar olmasına rağmen madde
kullanmaya devam eder. Toplum bağımlı kişiyi dışlar, damgalar ve okul,
başarısı düşer, hastalıklara yakalanır. Ancak, bazı madde kullanmaya devam
eder. Sosyal zararlarla beraber ekonomik zararlara uğramasına, yasadışı
işlere sürüklenmesine rağmen bağımlılık yapıcı madde kullanmayı
bırakamaz (Topkaya, 2008).
Çocuk ve Gençlerde Madde Bağımlılığı
152
Zamanın Büyük Bölümünü Ayırmak: Bağımlı kişi zamanının çoğunluğunu
madde aramak ile geçirir. Hayattaki tek amacı maddeye ulaşmaktır. Başka
her şey onun için değersizleşir. Tedavi alan bir bağımlı “kriz anında madde
annemin karnında olsa keser alırım” diyerek, maddeye olan bağlılığını ve
diğer her şeyin (annesinin!) değersizleştiğini belirtmiştir (Topkaya, 2008).
Tasarlandığından Fazla Kullanmak, Kontrol Edememek: Bağımlılar
maddeyi kullanmaya, kontrol edebileceği şüncesi ile başlar. Bağımlı
olabileceğini düşünmez. Amacı sadece ara sıra kullanmaktır. Fakat zamanla
bireyin madde üzerindeki kontrolü kalkar, kontrol artık maddenindir. “Bir
kereden bir şey olmaz”, diyerek başlanılan maddeye artık esir olmuştur.
Her bağımlı insan madde kullanmaya “bir kereden bir şey olmaz” düşüncesi
ile başlar. Kontrol edebileceğine inanır. Ancak maddenin kişi üzerindeki
psikolojik etkileri o denli yüksektir ki bir kez kullanması bile bağımlılık
riskini artırır. İnsan bir kere bağımlı olursa artık bir daha tam olarak maddeyi
bırakamaz (Şekil 1).
Hazırlık Evresi: Bireyde herhangi bir bağımlılık yapıcı madde
kullanabileceğine yönelik yargının ve ön düşüncenin geliştiği evredir.
Madde kullanımını bilinçli olarak reddetse de bu davranışı kendi içinde tam
olarak yasaklamamıştır.
İlk Madde Kullanımı: Karşılaşılan bir sorun ile baş etme yöntemi olarak,
madde bulunan ortamlara girmek ya da kendisine sunulan maddeyi
reddedememe gibi çeşitli nedenler ile birey maddeyi dener. Bu evrede
genellikle bireylerde korku ve merak duyguları hakimdir (Ermağan Çağlar &
Türk, 2018).
Madde Kullanmayı Sürdürme: Bireyde genellikle “ben bağımlı olmam”,
“kontrol edebilirim”, “bu son olacak” gibi inançlar hakimdir. Kişi ilk madde
kullanımında eğer maddeyi, bir sorun ile baş etmek için aldı ise tekrar bir
sorun ile karşılaşması durumunda başka bir çözüm yöntemi aramaksızın
öğrenilmiş bir davranış olarak tekrar maddeye başvuracaktır. Ayrıca ilk
madde deneyiminden sonra ortaya çıkan yan etkileri gidermek için de
maddeye başvuracaktır. Artık merak ortadan kalkmıştır (Topkaya, 2008;
Ermağan Çaplar & Türk, 2018).
İlerleme Evresi: Kişi artık sıklıkla ve yoğun bir şekilde madde
kullanmaktadır. Artık bağımlıdır. Madde arayışı, doz artırımı, maddenin
sebep olduğu psikolojik ve fiziksel sorunlar bu evrede yaşanmaktadır. Kişi
bağımlı olduğunun farkında değildir. Kullandığı maddenin kendisinde
oluşturduğu zararları görmesine rağmen bunları değerlendiremez. Yaşamının
Multidisipliner Perspektiften Ruh Sağlığı Boyutuyla Çocukluk ve Gençlik
153
değiştiğini fark eder fakat maddeyi bunun için suçlayamaz. Maddeyi
bırakmak için ne isteği ne gücü ne de inancı yoktur.
Bırakma Evresi: Kullanılan madde kişi üzerinde üst düzey etkilere neden
olmaktadır. Kişi artık maddeden kurtulmak ister. Maddenin kendisine
verdiği zararı fark eder ve maddedenAkurtulma isteği, maddeye karşı
duyduğu istekten daha fazladır. Fakat bırakmaya karar vermesinin ardından
kolaylıkla bu kararından vazgeçebilir. Çünkü bırakmak onu korkutur ve
henüz hazır hissetmemektedir (Ermağan Çaplar & Türk, 2018).
Tekrar Madde Kullanmayı Düşünme (Prolapse): Bağımlı kişi, bıraktığı
maddeye karşı olumlu düşünceler beslemeye başlar. Maddeye karşı olan eski
sert tutumu kaybolmuştur. Maddeyi kullandığı günlere dair olumlu anla
hatırlar. Eski arkadaş ortamlarına girer.
Tekrar Madde Kullanımı (Lapse): Bağımlılık yapıcı maddeyi ilk denemek
gibi, tekrar kullanmaya başlamanın da temeli “bir kereden bir şey olmaz”
düşüncesidir. Maddeye karşı olduğu istek, çevresi tarafından yapılan ısrarlar,
karşılaştığı problemler ile başetmek gibi nedenlerden dolayı tekrar madde
kullanmaya başlamıştır. Bu evrede kişi pişmanlık duygusu içindedir.
Duyduğu suçluluk ile madde kullandığını saklar ve kimseden yardım
isteyemez. Bu evrede maddeyi bırakmak daha kolaydır. Bu dönemde bağımlı
bireyin fark edilmesi önemlidir.
Tekrar Başlama (Relapse): Kişi, maddeyi tekrar kullanmaya başlar.
Bağımlılığın tüm belirtileri ortaya çıkar.
Şekil 1. Bağımlılık Döngüsü
Çocuk ve Gençlerde Madde Bağımlılığı
154
Madde bağımlılığı, başta çocuk ve gençler (ergenlik döneminde) olmak
üzere tüm toplumu etkileyen, birçok önleme girişimlerinde bulunulmasına
rağmen sürekli olarak yayılan bir halk sağlığı problemidir. Madde
bağımlılığı özellikle ergenlik döneminin riskli davranışları arasında olup, son
yıllarda genç nüfusta hızla artmış, bütün Dünya’yı ve ülkemizi etkileyen bir
halk sağlığı sorunu haline gelmiştir (Konuk Şener ve ark., 2018)
Madde kullanma yaygınlığını kentleşme, sanayileşme, ruhsal ve toplumsal
etkenler etkilemektedir (Albayrak ve Balcı 2014). Dünya Uyuşturucu
raporunun 2018 verilerine göre 275 milyon insan madde kullanmakta, 31
milyon insan ise madde bağımlısıdır. Avrupa Uyuşturucu ve Uyuşturucu
Bağımlılığını İzleme Merkezi’nin (EMCDDA, 2017) raporunda, Avrupa
Birliği’nde 15-64 yaş bireylerin dörtte birinden fazlasının, okul çağı
çocukların %18’inin en az bir kez bağımlılık yapıcı narkotik madde
denediği, erkeklerin kadınlara oranla daha sık madde kullandığı
belirtilmiştir. Aynı raporda Türkiye’de dâhil olmak üzere 25 yaş altı
kişilerde aşırı doza bağlı ölüm oranında artış olduğu, 2015 yılında Avrupa
Birliği’nde 1,6 milyon kişinin madde bağımlılığı tedavisi gördüğü
belirtilmiştir (EMCDDA, 2017).
Türkiye Uyuşturucu ve Uyuşturucu Bağımlılığı İzleme Merkezi (TUBİM)
tarafından 2011 yılında öğrencilere yönelik yapılan çalışmada; öğrencilerin
%26,7’sinin tütün ürünü, %19,4’ünün alkollü içecek, %2,2’sinin ise hiçbir
hastalık sebebi olmaksızın farmakolojik ilaç kullandığı rapor edilmiştir
(TUBİM, 2012). Öğrencilerin en az bir kere bağımlılık yapıcı madde
deneme oranı %1,5 olarak bulunmuş, madde kullanmayı deneme yaşının
giderek düştüğü saptanmıştır (TUBİM, 2012) Birleşmiş Milletler
Uyuşturucu ve Suç Ofisinin raporunda ise bağımlılık yapıcı maddeyi ilk
kullanım yaşı yaklaşık 11 (UNODC, 2009), Türkiye’de ise 14 olarak
raporlanmıştır (TUBİM 2012).
Yılmayan (2020), 10. ve 12. sınıfta öğrenim gören 2814 gençleri ile
gerçekleştirdiği çalışmada sigara, alkol ve bağımlılık yapıcı madde kullanım
yaygınlığını incelemiştir. Çalışmaya katılan öğrencilerin %30,5’ i hayatında
en az bir kere madde kullandığını belirtmiştir (Yılmayan, 2020).
Multidisipliner Perspektiften Ruh Sağlığı Boyutuyla Çocukluk ve Gençlik
155
Çocuk ve gençlerin madde kullanım nedenlerini belirlemek için
bireysel ve çevresel risk faktörlerinin tanımlanması ayrıca koruyucu
faktörlerin de bilinmesi gerekir (Razali ve Kliewer, 2015; Guo ve ark., 2015;
Konuk Şener ve ark., 2018) (Tablo 2).
Tablo 2. Madde Bağımlılığından Koruyucu Faktörler
Güçlü ve pozitif aile bağları
Ebeveynler tarafından sosyal hayatın desteklenmesi
Okul başarısının yüksek olması
Sosyal hayatında kabul gören
Madde kullanımı ile ilgili doğru bilgilendirilme
Benlik saygısının ve özkontrolünün yüksek olması
Problem çözme, stresleAbaş etme, amaç belirleme, hayır diyebilme
Baskı altında yardım arama becerisinin bulunması (Konuk Şener ve ark.,
2018)
Madde bağımlılık riskini tek bir etkene bağlamak mümkün değildir. Birçok
etken birlikte bağımlılık riskini arttırmada rol oynar. Bağımlılık yapıcı
maddeye kolay ulaşan, suç işleme ve madde kullanım oranının yüksek
olduğu bölgede yaşayan, ailesinde madde bağımlılığı öyküsü olan gençlerin
bağımlılık yapıcı maddeyi deneme oranı artmaktadır (Konuk Şener ve ark.,
2018). Çavuşoğlu (2009), üniversite öğrencilerine yönelik gerçekleştirdiği
çalışmada, ailesinde madde kullanıcısı olan öğrencilerin, madde kullanım
riskinin diğer öğrencilere göre daha yüksek olduğunu saptamıştır
(Çavuşoğlu, 2009). Madde kullanımı ve bağımlılık riskini artıran etkenler
arasında gençlik, sevgi eksikliği, gelecek endişesi, aşırı baskıcı tutum, aile,
arkadaş çevresi ve okul ortamını sıralayabiliriz (Albayrak ve Balcı, 2014)
(Tablo 3).
Gençlik (özellikle ergenlik dönemi): Ergenlik dönemi hormonal faaliyetlerin
en yoğun olduğu dönemdir. Vücuttaki fiziksel değişiklikler ve beynin bu
değişikliklere karşı tepkisi; ergenlik dönemine adaptasyonu güçlendirmekte
ve bu dönemi risk almaya yatkın bir dönem haline getirmektedir (Ocakçı,
2015; Bahar, 2018). Gençler kuralları kişiliğinin gelişimine bir engel olarak
algılayarak kurallara karşı tepki gösterebilir. Bu durum özellikle ergenlik
dönemindeki gençlerin yasadışı davranışlar sergilemesine ve madde
kullanmayı deneme davranışına sebep olabilir (Konuk Şener ve ark., 2018).
Çocuk ve Gençlerde Madde Bağımlılığı
156
Bağımlılık yapıcı maddeleri pazarlayan yasadışı suç örgütleri bu durumu
değerlendirerek madde pazarlama stratejilerini gençler üzerinden kurmakta
ve madde bağımlılığı yaşı gittikçe düşmektedir.
Gelecek Endişesi: Bireylerin gerilim ve anksiyete düzeylerinin artmasında
gelecek kaygısı önemli bir etkendir. Özellikle gençler arasında gerilim ve
anksiyeteyi azaltmak, rahatlamak ve sorunlar ile baş etmek amacıyla
bağımlılık yapıcı madde kullanımı deneme davranışı görülebilmektedir
(Ermağan Çağlar & Türk, 2018).
Aşırı Baskıcı Tutum: Aile, okul ve çevrenin aşırı baskıcı bir tutum
sergilemesi bireylerin kendini ifade etmede güçlük yaşamasına neden olur.
Kendisini yeterince ifade edemeyen kişiler yasadışı yollara yönelmekte ve
bağımlılık yapıcı madde deneme davranışı sergileyebilmektedir. Özellikle
ergenlik dönemindeki gençlerin aile içinde ve okulda kendini rahatlıkla ifade
edebilmesi, bağımlılığın önlenmesi ve deneme riskinin azalmasında
önemlidir (Kızıltaş & Tuncay, 2021).
Tablo 3. Madde Kullanımına Yönelik Risk Faktörleri (Bahar, 2018)
Kişisel
Gençlerin çocukluk döneminde davranış sorunları sergilemesi
Aşırı utangaçlık, düşük benlik saygısı
Aile ve topluma bağlanmada güçlük
Okul başarısında düşüklük
Daha büyük görünme isteği
Fiziksel veya mental hastalıklar
Medya platformlarındaki beğenilen kişilere benzeme isteği
Aile
Aile üyeleri ile sağlıklı iletişim kuramaması
Ebeveynlerin aşırı serbest veya aşırı otoriter tutumu
Ev ortamında madde bulunması ve kullanılması
Biyogenetik faktörler
Geniş aile, parçalanmış aile
Arkadaş
Kabul edilme ve ait olma ihtiyacı
Arkadaşlar ortamında madde kullanımı
Sosyal izolasyon/yalnızlık
Mental Bozuklukların Tanısal ve Sayımsal El Kitabında (DSM), bağımlılık
kavramı ilk kez 1980 yılında DSM-III’de yayınlanmıştır. Madde
bağımlılığına, DSM-III’de psikiyatrik tanı sistemleri içerisinde madde
Multidisipliner Perspektiften Ruh Sağlığı Boyutuyla Çocukluk ve Gençlik
157
kötüye kullanımı ve bağımlılığı” tanı kategorisinde yer verilmiştir. 2013
yılında yayınlanan DSM-V’de “madde kullanımı ve bağımlılık bozuklukları
tanı kategorisi olarak değiştirilmiştir (Güleç ve ark., 2015; Aktaş, 2018).
DSM’ ye göre Tablo 4’de yer alan tanı kriterlerinden üçünün bireyde yer
alması, bağımlılık tanısı koymak için yeterlidir (Tablo 4).
Tablo 4. DSM Bağımlılık Tanı Kriterleri
1. Tolerans gelişmesi.
2. Maddeakesildiğinde ya da azaltıldığında fiziksel veyaaruhsal yoksunluk
belirtilerininaortaya çıkması
3. Madde kullanımını denetlemek ya da bırakmak için yapılan ama boşaaçıkan
sürekliaçabalar
4. Maddeyi sağlamak, kullanmak ya da bırakmak için büyükazaman harcamak
5. Madde kullanımı nedeni ile sosyal, mesleki ve kişisel etkinliklerin azalması ya
da tamamen bırakılması
6. Maddenin tasarlandığından daha uzun ve yüksek miktarlarda alınması
7. Fiziksel ya da ruhsal sorunların ortaya çıkmasına ya da artmasına rağmen
madde kullanımının sürdürülmesi (Özdemir, 2016).
Madde bağımlılığı bireyi ve çevresini fiziksel, ruhsal ve sosyal olarak
etkilemektedir. Bağımlı olan birey tüm sorumluluklarını, işlerini ve
ilişkilerini aksatarak, zamanının ve enerjisinin büyük bir kısmını bağımlı
olduğu maddeye yöneltir (Aktaş, 2018; Yumru, 2020). Madde bağımlılığının
çocuk ve gençler üzerinde hem davranışsal hem de fiziksel birçok etkisi
vardır (Tablo 5).
Tablo 5. Madde Bağımlılığının Etkileri (Aktaş, 2018)
Davranışsal Değişiklikler
Fiziksel Değişiklikler
Çevre ve arkadaş değişikliği
Değişken ruh hali
Aileyle ilişkilerini azaltma
Yalnızlığı tercih etme
Sıklıkla banyoya gitme
Aşırı miktarda para harcama
Özbakım yetersizliği
Akademik başarının düşmesi
Uyku bozuklukları
Yorgunluk, isteksizlik
Beslenme bozukluğu
rme problemleri
Konuşmada güçlük
Sarhoşluk hali
Ciltte yara ve enjeksiyon izleri.
Çocuk ve Gençlerde Madde Bağımlılığı
158
Madde kullanımının önlenmesi birçok kurumun işbirliği ile
gerçekleşebilecek multidisipliner bir yöntemdir. Madde kullanımının
önlenmesine yönelik devlet tarafından yasal düzenlemeler getirilmiş,
Türkiye Cumhuriyeti Anayasası’nın 58. maddesinde, “…Devlet, gençleri
alkol düşkünlüğünden, uyuşturucu maddelerden, suçluluk, kumar ve benzeri
kötü alışkanlıklardan ve cehaletten korumak için gerekli tedbirleri alır.”
ifadesi ile gençlerin bağımlılık yapıcı maddelerden korunmasında birçok
devlet kurumuna görev ve sorumluluklar atanmıştır. Türkiye’de madde
bağımlılığı ile mücadele faaliyetleri başta TUBİM olmak üzere; Sağlık
Bakanlığı, Millî itim Bakanlığı (MEB), Aile ve Sosyal Politikalar
Bakanlığı, Adalet Bakanlığı, Diyanet İşleri Başkanlığı, Üniversiteler, Radyo
ve Televizyon Üst Kurulu (RTÜK), Belediyeler ve sivil toplum kuruluşları
tarafından yürütülmektedir (Albayrak ve Balcı, 2014).
Okul çağındaki çocuk ve gençler bağımlılık yapıcı maddenin denenmesi ve
kullanılmasında en büyük risk grubudur. Çocuk ve gençlerin zamanlarının
çoğunluğunu eğitim kurumlarında geçirmesi nedeniyle madde bağımlılığının
önlenmesinde okul odaklı önleme programları önem kazanmaktadır. Millî
Eğitim Bakanlığı, çocukları karşılaşabilecekleri risklerden korumak
amacıyla birçok eylem planı gerçekleştirmektedir. Bu risklere yönelik;
sağlıklı yaşam, sorunlarla baş etme, madde bağımlılığı ve etkilerine yönelik
öğrenci, aile, öğretmen ve yöneticilerin bilgilendirilmesi, madde kullanan
öğrenci ve ailelerinin tedavi merkezlerine yönlendirilmesi girişimlerinde
bulunmaktadır (Albayrak ve Balcı, 2014).
Okullarda, TUBİM ile psikolojik danışmanlar ve rehber öğretmenler
tarafından madde bağımlılığına yönelik önleme eğitimleri yürütülmektedir.
MEB, akran eğitimi modelini temel alarak 10-19 ygrubundaki adölesan
gençlere yönelik “Yaşam Becerileri Eğitimi Programı”nı geliştirmiştir. Bu
programda 7. ve 10. sınıfta öğrenim gören akran eğitimcileri, akranlarına
eğitim vermektedirler. Programın hedefi; gençlerin kendini ifade etme,
stresle başetme, geleceği planlayabilme gibi becerilerinin güçlendirilmesidir.
Öğrencilere bağımlılık yapıcı madde kullanma ve bağımlılığına yönelik
doğru bilgi, beceri ve tutumların geliştirilmesi hedeflenmektedir (Albayrak
ve Balcı, 2014). Madde bağımlılığının önlenmesinde aile, öğrenci,
öğretmenler ve okul idaresi arasında etkin bir koordinasyon sağlanmalıdır.
Birincil önlemenin yaygınlaşması ve amaca yönelik politikalar geliştirilmeli,
özellikle risk gruplarına yönelik çalışmalar desteklenmelidir (TUBİM,
2012).
Multidisipliner Perspektiften Ruh Sağlığı Boyutuyla Çocukluk ve Gençlik
159
Çocuk ve gençlerin sorunlar ile başetmek için madde kullanımına
yönelmelerinin önlenmesinde aile içi sevgi bağları büyük önem taşımaktadır.
Aile üyelerinin birbirleri ile iletişimi ve birbirlerine destek olması gençlerin
madde deneme ve kullanma davranışının engellenmesinde etkilidir
(Albayrak ve Balcı, 2014). Fakat modernleşmenin de etkisi ile aile bağları
çözülmüş, aile bireyleri birbirine yabancılaşmaya başlamıştır. Aile içi
ilişkiler bozuldukça gençler çevreden gelecek tehlikelere karşı korunmasız
olmakta ve madde bağımlılık riski artmaktadır (Çavuşoğlu, 2009).
MEB, madde bağımlılığına yönelik gelişen yanlış algıları ortadan kaldırmak
amacıyla “07-19 Yaş Aile Eğitimi Programı”nı geliştirmiştir. Bu programda
ebeveynlere; ergeni tanımak, ergenle birlikte büyümek, etkin iletişim
kurmak, aile içi tutumları geliştirmek, etkin risk yönetimi, geleceği planlama
ve olumlu davranış kazandırma gibi konularda eğitim verilmektedir
(TUBİM, 2012) Çocuk ve gençlerin madde deneme ve kullanımını önlemek
için, erken ergenlik dönemi (10-13 yaş) itibariyle duygusal gelişimi
desteklenmeli, madde bağımlılığına karşı direnci artırılmalı ve sosyal
becerileri geliştirilmelidir. Bu doğrultuda aileler desteklenmelidir (Albayrak
ve Balcı, 2014).
Kamu kurum ve kuruluşları, hazırlanan program ve projeler aracılığıyla
madde bağımlılığının önlenmesinde ve mücadelesine yönelik toplum odaklı
çalışmalar yürütmektedir. Bu çalışmalar kapsamında madde bağımlısı
bireyler tedaviye yönlendirilmiş, madde bağımlılığının önlenmesine yönelik
bilgilendirme ve farkındalık eğitimleri yapılmıştır (TUBİM, 2012). Kamu
kurum ve kuruluşlarının verdiği madde bağımlılığını önleme programları ve
aynı amaçla çalışan sivil toplum kuruluşları toplum ve devlet tarafından
desteklenmeli, yaygınlaştırılmalıdır.
İşitsel ve görsel medya, toplumu etkileyen önemli araçlardan biridir. Madde
kullanımı ile mücadelede medyanın gücünden yararlanmak en etkili
yöntemlerdendir. Medyada madde kullanımını yaygınlaştırıcı yayınlar
denetlenmesi, maddeye özendirici ve tedaviden vazgeçirici yayınlara ceza
uygulanması, bağımlılık yapıcı maddelerin reklamlarının yasaklanması,
önemli devlet adamlarının ve aktrislerin pozitif tutum ve mesajları madde
bağımlılığından korumada alınan önemler arasındadır (Albayrak ve Balcı,
2014).
RTÜK, medyanın madde bağımlılığı üzerine olumsuz etkilerini kaldırmak
amacıyla Radyo ve Televizyonların Kuruluş ve Yayın Hizmetleri Hakkında
Çocuk ve Gençlerde Madde Bağımlılığı
160
Kanunu’nda “Yayın Hizmeti İlkeleri” başlıklı kısım 8. maddesinde “Alkol,
tütün ürünleri ve uyuşturucu gibi bağımlılık yapıcı madde kullanımı ile
kumar oynamayı özendirici nitelikte olamaz.” ibaresi konmuştur. Ayrıca
ulusal, bölgesel ve yerel televizyon kuruluşlarının ve radyoların, ayda en az
90 dakika bağımlılık yapıcı maddelere ve sağlığa zararlı alışkanlıklara karşı
uyarıcı, eğitici yayınlar yapması zorunluluğu getirilmiştir. Madde
bağımlılığıyla mücadelede toplumu etkileyen tüm kurum, kuruluş ve kişiler,
madde kullanımını özendirici mesajlar vermemelidir. Ayrıca madde
bağımlısı çocuk ve gençlere yönelik toplumsal damgalamanın önlenmesi
büyük önem arz etmektedir (Albayrak ve Balcı, 2014).
Bağımlılığın tedavisi uzun süreli bir değişim sürecidir (Şekil 2). Bağımlı
kişiler değişime hazır ve tadvi motivasyonu yüksek olmalıdır. Madde
bağımlılığı tedavisinde iki önemli nokta vardır. Birincisi; yoksunluk krizinin
kontrol edilmesi, ikincisi; maddeyi bırakmış hastanın tekrar denemesinin
(relaps) önlenmesidir.
Şekil 2. Madde Bağımlılığında Tedavi Süreci
Tedaviye Yönlendirme/ Motivasyon Kazandırıcı Tedaviler: Bağımlı kişi
istemediği sürece maddeyi bırakması imkansızdır. İlk aşamada tedavi
motivasyonunun sağlanması gerekir. Tedaviyi düşünmeyen hastalarda
değişimi başlatmak için kullanılır.
Detoksifikasyon (Arındırma): Tedavinin başlangıcı olan tıbbi bir dönemdir.
Bağımlılık yapıcı maddenin bırakılması sonucunda rülen yoksunluk
belirtilerinin azaltılması hedeflenir. Bu dönemin hastane ortamında
geçirilmesi önerilmektedir. Hastanın yoksunluk belirtileri izlenerek, hasta
gözlemlenir ve gerekli tedavi uygulanır.
Davranışçı Tedavi: İstenmeyen davranışın yerine istenen davranışın
gösterilerek öğretilmesidir (Şekil 3).
Multidisipliner Perspektiften Ruh Sağlığı Boyutuyla Çocukluk ve Gençlik
161
Şekil 3. Davranışçı Tedavi Kontrol Tipleri
Bağımlılığın Terapisi: Bağımlı kişinin kendini tanıyarak, madde
kullanmasına sebep olan etkenleri anlayıp, maddenin kendisi üzerindeki
etkileri fark etmesi (bilinçlendirme) ve relaps önleme becerilerini kazanması
hedeflenmektedir. Hastalar ile bilinlendirme grup programları yapılmaktadır.
Bu programlara hasta ile birlikte ailelerin de katılması önemlidir.
Rehabilitasyon: Bağımlılığın kişiye kazandırdığı davranış biçimlerinin
yerine yeni davranış biçimleri yerleştirilerek, sosyal ilişkilerin düzeltilip,
toplumsal uyumun sağlanması hedeflenir.
Farmakolojik Tedaviler: İlaç tedavilerinin hiçbiri doğrudan kişi de madde
bağımlılığına neden olan etkeni tedavi etmek amacıyla kullanılmaz. İlaçlar,
maddenin yan etkilerini azaltmak, maddenin yerine geçmek veya gereksinim
duyulan madde miktarını azaltmak amacıyla uygulanır (Ateş, 2018).
Madde bağımlılığının tedavisinde kişiye özel bir tedavi yaklaşımı
uygulanmalıdır. Bağımlılık çok boyutlu bir sağlık sorunudur. Bağımlılığa
eşlik eden psikiyatrik tanılar ve maddelerin kişi üzerindeki etkileri tedavi
sürecinde zorlukların yaşanmasına neden olur. Tedavi sürecinde ortaya çıkan
zorlukları, hastalar arasındaki dinamik değişimleri gözlemlemek ve kriz
anını etkili yönetmekte tedavi ekibinin donanımı, deneyimi, bilgi paylaşımı
ve yaratıcılığı ön plana çıkacaktır (Fırıncık, 2015). Tedavi kliniklerinde
karşılaşılabilecekazorluklar ve dikkataedilmesi gerekenanoktalar şunlardır:
Hastada bağımlılığa eşlik eden antisosyal kişilik bozukluğu, psikoz ve
depresyon gibi fizyolojik veya psikolojik tanı olup olmadığı
Çocuk ve Gençlerde Madde Bağımlılığı
162
sorgulanmalıdır. Bağımlılığa eşlik eden diğer tanılar tedavi sürecini
zorlaştırır.
Bağımlılara yönelik toplumsal önyargı ve damgalama sağlık personelini
etkilememelidir. Sağlık personelleri bağımlı bireylere karşı olan
önyargılarından, damgalama eğilimlerinden ve olumsuz inanç,
tutumlarından kurtulmalı, bunları hastaya yansıtmamalıdır. Hastadaki
iyileşme umudunu destekleyici davranışlar sergilemelidir.
Sağlık personellerinin bağımlı bireyler ile kurdukları iletişim oldukça
önemlidir. Terapötik olmayan iletişim yöntemleri kullanılmamalıdır.
Bağımlılığın uzun süren bir tedavi süreci vardır. Tedavi sürecinde
nükslerin olabileceği unutulmamalıdır. Tekrarlayan nükslere rağmen
hastanın maddeyi bırakabileceği inancı korunmalıdır.
Bağımlılığa eşlik eden kişilik bozuklukları, hastanın manipülatif
davranışlar sergileyerek sınırları zorlayabilir. Bu tür manipülatif
davranışlara karşı dikkat edilmeli, tüm ekip kurallara uymalıdır. Ergenlik
dönemindeki hastalara karşı sınırların daha esnek olması önerilmektedir.
Her hastaya eşit davranılmalı, hastanın hakları korunmalı ve etik ilkelere
dikkat edilmelidir.
Bağımlılık sorunuasıklıkla aileadinamikleri ile ilgilidir. Bağımlılık aile
çatışmalarını, aile içi çatışmalarda bağımlılığı etkiler. Aile ilişkileri analiz
edilerek, ailenin tedavi sürecine katılması desteklenmelidir.
Tedavi motivasyonu her hasta için farklıdır. Motivasyonu düşen hastalar
diğer hastaları etkileyerek tekrar madde kullanmaya teşvik edebilir. Böyle
bir durumda tedavi motivasyonu düşen hastaların diğer hastalar ile
etkileşimi sınırlandırılmalıdır.
Klinikte yatan hastalar gruplaşma eğilimi gösterebilir. Grup olarak
kurallara karşı gelebilir. Gruplaşmaları ve gruplararası ilişkileri
gözlemlemek önemlidir. Gruplaşmalar önlemeli, oluşan grupların
dağılması için çözüm üretilmelidir. Bazen grupları bölmek için
gruplaşmaya sebep olan hastanın taburcu olması bile söz konusu olabilir.
Hastalar yoksunluk belirtilerini abartarak (sıklıkla ağrı yakınmaların da
bulunabilir ya da uyuyamadığını söyleyebilir) ilaç talebinde bulunabilir.
Uygulanan tedaviyi IV talep edebilir. Bu tür manipülatif davranışlara
dikkat etmek gerekir.
Ülkemizde bağımlılık yapıcı madde kullanımında hızlı bir artış vardır.
Madde bağımlılığının önlenmesinde uluslararası kurum ve kuruluşların
Multidisipliner Perspektiften Ruh Sağlığı Boyutuyla Çocukluk ve Gençlik
163
işbirliği yaparak sorunların üstesinden gelinmesi, uluslararası mücadele
örgütleriyle işbirliğine gidilmesi gerekmektedir.
Ergenlik dönemi, yaş ve arkadaş özellikleri nedeniyle bağımlılık yapıcı
madde kullanımının denenmesinde riskli bir nemdir. Gençlere yönelik
yapılan bağımlılıktan koruma ve önleme çalışmaları erken ergenlik (10-
13 yaş) döneminde uygulanmalıdır. Bu dönemde gençlerin arkadaşları ile
birlikte boş zaman aktivitelerine katılması ve eğlenceli vakit geçirmesi;
sigara, alkol veabağımlılık yapıcı maddeakullanımının tehlikesini
azaltacaktır.
Sigara veaalkol kullanımı, bağımlılıkayapıcı narkotik maddelerin
denenmesinde bir geçiş noktası olması nedeniyle sigara ve alkol
kullanımı takip edilmeli ve önlenmelidir.
Bağımlılık yapıcı madde kullanımından korumaya ve önlenmeye yönelik
ulusal ya da uluslarası araştırmalar yapılmalıdır.
Özellikle çocuk ve gençlerde bağımlılık yapıcı madde kullanımının
zararlarına yönelik farkındalık çalışmaları yürütülmelidir. Bu farkındalık
çalışmalarının içeriği, maddeyi özendirici veya merak uyandırıcı
olmamalıdır.
Kurumlar ara işbirliği artırılarak; okul yönetimi, öğretmenler ve
ailelerin madde bağımlılığını önlemeyeayönelik uygulanacak sağlık
eğitimlerindeagörev almalarıasağlanmalıdır.
Okullarda ve sosyal hizmet birimlerinde bireylerin madde bağımlılığı ile
mücadelesine yardımcı olunmalıdır.
Koruyucu önleyici olarak ilgili derslerinamüfredatlarına madde
kullanımınınazararları, hayır deme, eleştireladüşünme, empati kurma,
iletişimasağlama, duyguları yönetme, stresleabaş etme, öfkeakontrolü,
sağlıklı yaşam gibi yaşamabecerilerinin eklenmesi önerilmektedir.
Çocuk ve Gençlerde Madde Bağımlılığı
164
Albayrak, S., & Balcı, S. (2014). Gençlerde Madde Bağımlılığı ve Önlenmesi.
Hemşirelik eğitim ve araştırma dergisi, 11(2),30-37.
Ateş, K. (2018). Madde bağımlılarının sosyal rehabilitasyonunda yerel yönetimlerin
rolü-Bursa ili örneği. Yükseklisans Tezi, Hacettepe Üniversitesi.
Bahar, A. (2018). Uyuşturucu madde kullanımının nedenleri ve bağımlılık oluşum
sürecinde iletişimsel yaklaşımların rolü ve önemi: Polis kayıtları üzerinden
olgusal bir inceleme. Connectist: Istanbul University Journal of
Communication Sciences, 55, 1-36.
Bozkurt, D. (2016). Gençler arasında uyuşturucu madde kullanımının nedenlerinin
suç sosyolojisi kapsamında incelenmesi. Yükseklisans Tezi, Kara Harp Okulu.
Büyükçelik, A. (2011). Gaziantep üniversitesi tip fakültesi adli tıp anabilim dalına
2000-2010 yılları arasında bağımlılık yapıcı madde kullanımı iddiasıyla adli
makamlarca gönderilen olguların irdelenmesi. Uzmanlık Tezi, Gaziantep
Üniversitesi.
Çavuşoğlu, F. (2009). Sağlık Yüksekokulu öğrencilerinin madde kullanımına etki
eden etmenler ve aileden aldıkları sosyal desteğin etkisi. Yüksek Lisans tezi,
Ondokuz Mayıs Üniversitesi
EMCDDA. (2017). Avrupa Uyuşturucu Raporu 2017: Trendler ve
gelişmeler.https://www.emcdda.europa.eu/system/files/publications/4541/TDA
T17001TRN.pdf. (Erişim Tarihi: 08.09.2021)
Ermağan Çağlar, E., & Türk, T. (2018). Ergenlik Döneminde Madde Kullanım
Deneyimi ve Depresyon Arasındaki İlişki. Bağımlılık Dergisi, 19(4),99-106.
Fırıncık, S. (2015). Sigara, alkol ya da madde kullanan bireylerde problem çözme
becerisinin; özkıyım ve umutsuzluk üzerine etkisi. Yükseklisans tezi, Gazi
Üniversitesi.
Guo, G., Li, Y., Owen, C., Wang, H., & Duncan, G. J. (2015). A natural experiment
of peer influences on youth alcohol use. Social Science Research, 52, 193207.
Kızıltaş, A. ve Tuncay, T. (2021). Üniversite öğrencilerinin alkol ve madde
kullanma risklerinin çeşitli değişkenler açısından incelenmesi. Toplum ve
Sosyal Hizmet, 32(3), 867- 882.
Konuk Şener, D., Akkuş, D., Karaca, A. & Cangür, Ş. (2018). Lise Öğrencilerinin
Madde Kullanmama Davranışlarını Etkileyen Faktörler. Addıcta: The Turkısh
Journal on Addıctıon, 5(3), 405-429.
Razali, M. M., & Kliewer, W. (2015). Risk and protective factors for recreational
and hard drug use among Malaysian adolescents and young adults. Addictive
Behaviors, 50, 149156.
Multidisipliner Perspektiften Ruh Sağlığı Boyutuyla Çocukluk ve Gençlik
165
Ocakçı, A F. (2015). Ergenlik dönemi özellikleri. A. F. Ocakçı & F. Üstüner Top
(Ed.), Yetişkinliğe bir adım kala ergen sağlığı içinde (s. 1–7). Ankara: Göktuğ
Basım ve Yayın Dağıtım.
Özdemir, G. (2016). Ondokuz mayıs üniversitesi tıp fakültesi öğrencilerinde internet
bağımlılığı ve depresyon arasındaki ilişkinin değerlendirilmesi. Tıpta
Uzmanlık Tezi, Ankara Üniversitesi.
Radyo ve Televizyonların Kurulus ve Yayın Hizmetleri Hakkında Kanun. Resmi
Gazete, Sayı: 27863; 03.03.2011.
https://www.mevzuat.gov.tr/MevzuatMetin/1.5.6112.pdf (Erişim tarihi: 10
Eylül 2021)
Topkaya, 2008. Eroin bağımlılığı ile mücadele yöntemlerine yönelik alternatif
stratejik öneriler. Yükseklisans tezi, Beykent Üniversitesi.
TUBİM 2012 yılı Türkiye raporu. Türkiye, yeni gelişmeler, trendler, seçilmiş
konular. http://www.tubim.gov.tr/dosyalar/raporlar/Tubim_ Raporu_2012.pdf
(Erişim Tarihi: 12 Eylül 2013).
Tütün Mamullerinin Zararlarının Önlenmesine Dair Kanunda Değişiklik Yapılması
Hakkında Kanun, Sayı: 26761; 19.01.2008.
https://www.resmigazete.gov.tr/eskiler/2008/01/20080119-1.htm (Erişim
Tarihi: 12 Eylül 2021).
United Nations Offi ce on Drugs and Crime (UNODC). World drug report 2009.
http://www.tubim.gov.tr/Dosyalar/raporlar/ unodc_2009_ rapor.pdf. (Erişim
Tarihi: 25.10.2013)
Yumru, H. (2020). Erken ergenlik dönemindeki çocuklarda internet bağımlılığını
önlemede oyun temelli programın etkisi. Yükseklisans tezi, Karamanoğlu
Mehmetbey Üniversitesi
Çocuk ve Gençlerde Madde Bağımlılığı
166
ResearchGate has not been able to resolve any citations for this publication.
Article
Full-text available
Üniversite öğrencileri alkol ve madde kullanımı açısından riskli yaş grubunda yer almaktadırlar. Bu bakımdan üniversite öğrencilerini alkol ve madde kullanımına yönelten biyo-psikososyal koşulların araştırma verileriyle izlenmesi gereklidir. Bu çalışmada, üniversite öğrencilerinin alkol ve madde kullanım riskleri çeşitli sosyo-demografik değişkenler açısından incelenmiştir. İlişkisel tarama modeliyle gerçekleştirilen çalışmaya, iki farklı kentte yer alan devlet üniversitelerinde öğrenimine devam eden ve seçkisiz örnekleme yoluyla belirlenmiş 790 lisans öğrencisi katılmıştır. Araştırmada Kişisel bilgi formunun yanı sıra Riskli Davranışlar Ölçeğinin alkol ve madde kullanımı alt boyutları kullanılmıştır. Verilerin analizinde, parametrik testlerden Bağımsız Örneklem t Testi ve Tek Yönlü Varyans Analizi ve parametrik olmayan testlerden de Kruskal Wallis H ve Mann Whitney U testleri kullanılmıştır. Öğrencilerin cinsiyetlerinin, fakültelerinin, barınma biçimlerinin, anne babalarının medeni durumunun, anne baba tutumlarının, aylık bireysel harcama miktarlarının, ailelerinde bağımlılık tedavisi alan birinin olup olmadığının, daha önce psikiyatrik yardım alıp almama durumlarının, bağımlılık ile ilgili herhangi bir eğitim alıp almamalarının, alkol ve madde kullanım riskinde etkili olan demografik değişkenler oldukları gözlenmiştir. Araştırma bulgularının gençlere ve ailelere yönelik bağımlılığı önleyici müdahaleleri gerçekleştirirken göz önünde bulundurulması işlevsel olabilir. Üniversite öğrencilerinin alkol ve madde kullanım risklerinin farklı örneklemlerle ve farklı değişkenlerle ele alınmasında yarar vardır.
Article
Full-text available
Objective: The aim of this research was to examine the relationship between substance use experience and depression symptoms in second grade high school students. Method: The questionnaire used in the research was developed by the researchers and the reliability value was analyzed. 350 students attending the second-grade high school participated in the survey by responding to the online questionnaire. Results: The most common depressive symptoms among students are believing they must be perfect (61.4%); being nervous and angry (55.4%); feeling loneliness (59.7%); frequent crying (48.8%) and skepticism (46.8%). It is found that the adolescents who have experienced the substance are tend to commit suicide 5 times; hurt themselves deliberately or try to kill themselves 4.74 times; feel so guilty 2.70 times; feel unhappy, sad, depressed and low-spirited 2.16 times; the thought of being hurt or misbehaved by others 2.14 times more than the adolescents who have not experienced it. Conclusion: In the research, the relationship between depression and substance dependence was shown and it was observed which substances constitute more risk for adolescents with depressive symptoms. ÖZ Amaç: Bu araştırma ile lise ikinci sınıfa devam eden öğrencilerde madde deneyimi ve depresyon belirtilerinin görülmesi arasındaki ilişkinin incelenmesi amaçlanmıştır. Yöntem: Araştırmada kullanılan anket araştırmacılar tarafından geliştirilmiş olup güvenilirlik değerinin analizleri yapılmıştır. Araştırmaya lise ikinci sınıfa devam eden 350 öğrenci çevrim içi anketi yanıtlayarak katılmıştır. Bulgular: Lise iki öğrencileri arasında en sık görülen depresif semptomların, mükemmel olması gerektiğine inanma (%61.4), sinirli ve gergin olma (%55.4), yalnızlık hissetme (%59.7), sık ağlama (%48.8) ve şüpheci olma (%46.8) olduğu görülmüştür. Madde deneyenlerde madde denemeyenlere göre kendini öldürmeyi düşünmenin 5, bilerek canını acıtmaya, kendini öldürmeye çalışmanın 4.74, kendini çok suçlu hissetmenin 2.70, mutsuz, üzgün, çökkün ve keyifsiz olduğunu hissetmenin 2.16 ve başkalarının kendisine zarar vereceğini, kötülük yapacağını düşünmenin 2.14 kat daha fazla olduğu saptanmıştır. Sonuç: Araştırma sonucunda depresyon ile madde bağımlılığı arasındaki ilişki gösterilmiş olup depresif belirtiler gösteren bireyler için hangi bağımlılık yapıcı maddelerin daha fazla risk teşkil ettiği görülmüştür. Anahtar kelimeler: madde kullanım deneyimi, bağımlılık, depresyon.
Article
Full-text available
This study estimates peer effects on alcohol use, drawing from a database of about 2000 randomly-assigned roommates on a college campus. The estimation of peer influences also takes into consideration ego's history of alcohol use and friendship with the peer. College students averaged an additional two-fifths of a binge drinking episode per month and an additional one-half of a drinking episode per month when randomly assigned a roommate who drank in high school than when assigned a roommate who did not drink in high school. An individual's prior history of alcohol use proves important. Peer effects on binge drinking as well as drinking for those who already drank in high school were about twice as large as average peer effects. When one did not have a history of alcohol use, negative peer influences were absent. Also important is the friendship between peers. When a peer is considered a best friend, the step-up effect (or positive interaction effect) increased by 1.25-1.61 drinking episodes per month. However, even when a peer is not considered a best friend, a drinking peer still increased ego's drinking episodes by 0.75-1.00 per month. Copyright © 2015 Elsevier Inc. All rights reserved.
Article
This study investigated risk and protective factors for recreational and hard drug use in Malaysian adolescents and young adults. Participants (n=859; M age=17.24years, SD=2.75years, range=13-25years; 59% male) were recruited from secondary schools, technical colleges, a juvenile detention center and a national training center in Malaysia. A version of the Communities That Care survey validated for use in Malaysia (Razali & Kliewer, 2015) was used to assess study constructs. One in 6 adolescents and 1 in 3 young adults reported lifetime recreational and hard drug use, with greater use reported by males across all drug categories. Structural equation modeling was used to determine the strongest risk and protective factors for recreational and hard drug use. The overall pattern of findings was similar for recreational and hard drug use. Shared risk factors for lifetime recreational and hard drug use included early initiation of antisocial behavior, peer antisocial behavior, and peer reinforcement for engaging in antisocial behavior; shared protective factors included religious practices and opportunities for prosocial school involvement. Multiple group analyses comparing adolescents and young adults indicated that patterns of risk and protective factors predicting drug use differed across these age groups. There were fewer significant predictors of either recreational or hard drug use for young adults relative to adolescents. Results suggest that interventions should target multiple microsystems (e.g., peer groups, family systems, school environments) and be tailored to the developmental stage of the individual. Copyright © 2015. Published by Elsevier Ltd.
Gençlerde Madde Bağımlılığı ve Önlenmesi. Hemşirelik eğitim ve araştırma dergisi
  • S Albayrak
  • S Balcı
Albayrak, S., & Balcı, S. (2014). Gençlerde Madde Bağımlılığı ve Önlenmesi. Hemşirelik eğitim ve araştırma dergisi, 11(2),30-37.
Uyuşturucu madde kullanımının nedenleri ve bağımlılık oluşum sürecinde iletişimsel yaklaşımların rolü ve önemi: Polis kayıtları üzerinden olgusal bir inceleme
  • A Bahar
Bahar, A. (2018). Uyuşturucu madde kullanımının nedenleri ve bağımlılık oluşum sürecinde iletişimsel yaklaşımların rolü ve önemi: Polis kayıtları üzerinden olgusal bir inceleme. Connectist: Istanbul University Journal of Communication Sciences, 55, 1-36.
Gençler arasında uyuşturucu madde kullanımının nedenlerinin suç sosyolojisi kapsamında incelenmesi. Yükseklisans Tezi
  • D Bozkurt
Bozkurt, D. (2016). Gençler arasında uyuşturucu madde kullanımının nedenlerinin suç sosyolojisi kapsamında incelenmesi. Yükseklisans Tezi, Kara Harp Okulu.
Gaziantep üniversitesi tip fakültesi adli tıp anabilim dalına 2000-2010 yılları arasında bağımlılık yapıcı madde kullanımı iddiasıyla adli makamlarca gönderilen olguların irdelenmesi
  • A Büyükçelik
Büyükçelik, A. (2011). Gaziantep üniversitesi tip fakültesi adli tıp anabilim dalına 2000-2010 yılları arasında bağımlılık yapıcı madde kullanımı iddiasıyla adli makamlarca gönderilen olguların irdelenmesi. Uzmanlık Tezi, Gaziantep Üniversitesi.
Sağlık Yüksekokulu öğrencilerinin madde kullanımına etki eden etmenler ve aileden aldıkları sosyal desteğin etkisi. Yüksek Lisans tezi
  • F Çavuşoğlu
Çavuşoğlu, F. (2009). Sağlık Yüksekokulu öğrencilerinin madde kullanımına etki eden etmenler ve aileden aldıkları sosyal desteğin etkisi. Yüksek Lisans tezi, Ondokuz Mayıs Üniversitesi EMCDDA. (2017). Avrupa Uyuşturucu Raporu 2017: Trendler ve gelişmeler.https://www.emcdda.europa.eu/system/files/publications/4541/TDA T17001TRN.pdf. (Erişim Tarihi: 08.09.2021)
Sigara, alkol ya da madde kullanan bireylerde problem çözme becerisinin; özkıyım ve umutsuzluk üzerine etkisi. Yükseklisans tezi
  • S Fırıncık
Fırıncık, S. (2015). Sigara, alkol ya da madde kullanan bireylerde problem çözme becerisinin; özkıyım ve umutsuzluk üzerine etkisi. Yükseklisans tezi, Gazi Üniversitesi.