Content uploaded by Yakup Çokkaş
Author content
All content in this area was uploaded by Yakup Çokkaş on Mar 01, 2022
Content may be subject to copyright.
İDARİ YARGI KARARLARININ UYGULANMASI
AŞAMASINDA ORTAYA ÇIKAN İMKÂNSIZLIK
(The Impossibility During Execution of Administrative
Judicial Decisions)
Yakup ÇOKKAŞ
ÖZ
Türk hukuk sisteminde, mahkeme kararlarının uygulanması anayasal
zorunluluktur. Ancak bu kural, mutlak olmayıp, imkansızlık hali, bu kuralın
istisnasını teşkil etmektedir. Bu bakımdan idari yargı kararlarının
uygulanmasında ortaya çıkan imkansızlık halini incelemeye çalışacağız. Her
türlü mahkeme kararının uygulanması zorunlu iken; çalışmada idari yargı
mercilerinin verdiği yürütmenin durdurulması ve iptal kararları bakımından
değerlendirme yapılacaktır. Çünkü bu kararlar, dava konusu işlemi hukuk
aleminde tüm etkileriyle birlikte ortadan kaldıran niteliğe sahiptir. Bu
yönüyle, imkansızlık halinin belirtilen sonuçlara etkisi değerlendirilecektir.
Ardından ne gibi sonuçlar doğuracağı ifade edilmeye çalışılacaktır.
Anahtar Kelimeler: İdari yargı kararının uygulanması, Aynen ve
gecikmeksizin ifa, imkansızlık
ABSTRACT
In the Turkish legal system, the execution of court decisions is a
constitutional requirement. However, this rule is not an absolute rule. The
impossibility is the exception to this rule. In this regard, we will try to examine
Makalenin Geliş Tarihi: 10.04.2019, Makalenin Kabul Tarihi: 06.04.2020
Akdeniz Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Yüksek lisans programı kapsamında
hazırlanan ve 27.6.2018 tarihinde savunularak oybirliğiyle kabul edilen yüksek lisans
tezinden türetilen bir makaledir.
Arş. Gör., Akdeniz Üniversitesi Hukuk Fakültesi, İdare Hukuku Anabilim Dalı,
yakupckks@gmail.com, ORCID ID: 0000-0003-2881-6303.
Yakup ÇOKKAŞ Ankara Üni. Hukuk Fak. Dergisi, 70 (4) 2021:1313-1359
1314
the impossibility of the emergence of administrative judicial decisions All
kind of court decisions need to be implemented; In the study, will be evaluated
in terms of suspension of execution and annulment decision of the
administrative court. Because these decisions eliminate the administrative
action with all its effects. In this respect, the effect of the impossibility on the
results will be evaluated. Then, it will be tried to express what results.
Keywords: Execution of court decisions, specific and without any delay
performance, impossibility
GİRİŞ
Yargı kararlarının uygulanması zorunluluğunun anayasa ile
belirlenmesine bir hukuk devletinde gerek bulunmamasına rağmen anayasa ve
yasalarla yargı kararına uyulmadığı takdirde yaptırımların düzenlenmiş
olmasına karşılık; yargı kararlarına uyulmaması hukuk devleti ilkesi
bakımından kabul edilebilir bir durum değildir
1
. Yargı kararlarının
uygulanmasında adli yargı olduğu kadar, idari yargı mercilerince verilen
kararların uygulanması da önem arz etmektedir. Mahkeme kararlarının
uygulanmasını davanın tarafı konumunda bulunan ve davaya konu işlemi tesis
eden, düzenlemeyi yapan veya eylemi gerçekleştiren idare sağlamaktadır
2
.
İdarenin aleyhindeki mahkeme kararlarını uygulamakta isteksiz
davranmaya yönelik tutumları, kararı uygulamamak için ‘haklı’ bir gerekçe
aramasına sebep olabilmektedir
3
. İmkânsızlık kavramı mahkeme kararlarının
uygulanmamasında idareye bir sığınma ortamı sağlamaktadır
4
. Bu nedenle de
mahkeme kararlarının uygulanması zorunluluğuna rağmen idarelerin
belirtilen tutumları karşısında imkânsızlık kavramının belirlenmesi
gerekmektedir. Mahkeme kararlarının uygulanması zorunluluğu karşısında
imkânsızlık kavramının istisnai niteliğinin korunması bir gerekliliktir. Aksi
1
ALTAY, Evren, İdari Yargı Kararlarının Uygulanmamasından Doğan Uyuşmazlıklar,
Ankara, 2004, s.2; KAYA, Cemil, İdari Yargı Kararlarının Uygulanması Konusunda
Danıştay’ın Yaklaşımı (İyuk Madde 28 Üzerine Bir İnceleme), Legal Yayıncılık, İstanbul,
2013 s.43; ÖZEREN, A.Ş. ve BAYHAN, T., İdari Yargı Kararlarının Uygulanması, 1992,
s.44.
2
GÜÇLÜ, Yaşar, Danıştay ve Yargıtay İçtihadları Işığında İdari Yargı Kararlarının
Uygulanması, Seçkin Yayıncılık, Ankara, 2010, s.48.
3
ALTAY, a.g.e., s.4; GÜÇLÜ, a.g.e., s.48-49.
4
Kapsamlı açıklama için bk.: AKGÜNER, Tayfun ve BERK, Kahraman, İdare Hukuku, Der
Yayınları, İstanbul, 2017, s.384-386.
Ankara Üni. Hukuk Fak. Dergisi, 70 (4) 2021:1313-1359 İdari Yargı Kararlarının Uygulanması…
1315
halde yargı organlarının uygulanabilirliği olmayan kararlar vermesi gündeme
gelecektir
5
.
I. İdari Yargı Kararlarının Sonuçları
İdari yargı kararlarının uygulanmasındaki imkânsızlık konusuna
geçmeden önce idari yargı mercilerince verilen iptal ve yürütmenin
durdurulması (YD) şeklinde tezahür eden kararların hüküm ve sonuçları
üzerinde durmak gerekmektedir. Nitekim idari yargı kararlarını uygulamada
karşılaşılan güçlüklerin önemli bir bu kapsamda gündeme gelmektedir
6
.
A. İptal Kararlarının Sonuçları
İdari İşlemi Tesis Edildiği Tarihten İtibaren Ortadan Kaldırması
İptal kararları, dava konusu idari işlemi tesis edildiği tarihten itibaren
geçerli olmak üzere (makable şamil olarak/geriye geçerli olarak) ortadan
kalkmasına, hukuk aleminde hiç doğmamış sayılmasına yol açmaktadır.
Bunun sonucunda önceki hukuki durum kendiliğinden geri gelmektedir
7
.
İptaline karar verilen işlemden önceki durumun kendiliğinden geri gelmesi
birtakım fiili ve hukuki sebeplerle zor ve hatta imkânsız olabileceği için her
zaman mümkün olmayabilmektedir
8
. İptal kararı çerçevesinde eski hukuki
durumu tesis etme, idarenin ödevi olup genellikle bu duruma iptal kararlarının
uygulanması/yerine getirilmesi denmektedir
9
.
İdari işlemin nasıl ortadan kaldırılacağı hususunda görüş farklılıkları
bulunmaktadır. Bir görüşe göre idari işlemin iptal kararı ile ortadan
kalkmadığını, iptal edilen işlemin hukuk düzenindeki etkilerinin silinmesi için
idarenin işlemi geri alması gerektiğini savunulmaktadır. Buna göre, bir
kapatma işlemi iptal edildiğinde, idare, kapatma işlemini geri alıncaya kadar
işyeri kapalı kalmaya devam etmektedir. İlgili, işyerini kendiliğinden
açamayacağını ve yine, düzenleyici işlemin iptali durumunda, idarenin bu
5
ALTAY, s.122.
6
GÖZÜBÜYÜK, A. Ş. ve DİNÇER, G., İdari Yargılama Usulü, B.2, Turhan, Ankara, 2001,
s.700.
7
ULER, Yıldırım, İdari Yargı Kararlarının Sonuçları, Sevinç, Ankara, 1970, s.13-15;
GÖZÜBÜYÜK ve DİNÇER, s.701-702; KAYA, a.g.e., s.31; GÖZÜBÜYÜK, A. Ş.,
Yönetim Hukuku, B.33, Turhan, 2015, s.414-415.
8
KAPLAN, Gürsel, İdari Yargılama Hukuku, Ekin, 2017, s.237.
9
GÖZÜBÜYÜK, A. Ş., Yönetsel Yargı, B.33, Turhan, Ankara, 2013, s.249-250; KAPLAN,
a.g.e., s.237.
Yakup ÇOKKAŞ Ankara Üni. Hukuk Fak. Dergisi, 70 (4) 2021:1313-1359
1316
işlemi geri alıncaya kadar işlem uygulanmaya devam ettiğini ifade
edilmektedir
10
. Diğer görüşe göre ise, yargısal iptal üzerine dava konusu
işlemin kendiliğinden hukuk aleminden kalkacağı ve idarenin herhangi bir
işlemine gerek bulunmadığı belirtilmektedir
11
.
Bir diğer görüşe, iptal kararının hukuksal sonucu ile iptal kararının
gereklerinin idarece yerine getirilmesi ayrı olup, mahkemece karar verildiği
anda etkisini otomatik olarak doğurmaktadır
12
. Bu nedenle de iptal edilen
işlemin, idare tarafından geri alınmasına gerek yoktur. İptal kararı karşısında
idareye düşen ödev, iptal edilen idari işlem neticesinde meydana gelmiş
sonuçları gidermek; hukuka aykırı durumdan hukuka uygun hale mahkeme
kararı doğrultusunda dönülmesini sağlamaktır
13
.
İptal kararlarının dava konusu idari işlemi yapıldığı tarihten itibaren
geriye yürür şekilde ortadan kaldırdığı, Danıştay’ın eskiden beri istikrarlı
şekilde uygulamakta olduğu içtihadıdır
14
. İptal kararlarının idari işlemin
geriye yürümezliği prensibinin istisnası olması ve dava konusu işlemi hukuk
aleminde hiç yapılmamış hale getirmesi nedeniyle kendiliğinden hukuki
sonuçlarını meydana getirdiği ifade edilmelidir
15
. İdari yargı içtihatlarıyla
ortaya konan iptal kararlarının geçmişe etkili hüküm ve sonuçlar doğurması
kuralı, Yargıtay tarafından da dikkate alınmaktadır. Nitekim bir banka
hakkında BDDK’nın almış olduğu TMSF’ye devir kararının Danıştay
tarafından iptali üzerine, iptal kararının devir tarihinden itibaren sonuç
10
SARICA, Ragıp, İdari Kaza, Kenan, 1949, s.121-123; ÇAĞLAYAN, Ramazan, İdari Yargı
Kararlarının Sonuçları ve Uygulanması, B.2, Seçkin Yayıncılık, 2001, s.127.; Keskin de
Sarıca’ya katılmakta olduğunu ifade etmektedir. KESKİN, O. K., “İdari İşlemler Hakkında
Verilen İptal Kararının Kararları ve Hukukî Sonuçları”, AD, 1986, 77(4), s.156. Sarıca, daha
sonraki yazılarında iptal kararının fiili neticelerini direkt olarak meydana getirmeyeceğini
ifade ettikten sonra bu durumun bazı istisna hallerinin olabileceğini belirtmiştir ve
düzenleyici işlemin mahkeme tarafından iptali kararının sonuçlarının direkt olarak ortaya
çıkacağını ifade etmiştir. SARICA, Ragıp, “Danıştay Kararları ve Yürütmenin
Durdurulması”, Türk Hukuk Kurumu Yayınları No:24-113, 1966, s.32.
11
AKSOY, Muammer, “Danıştay Kararlarına Saygı”, ABD, 1977, 34(2), s.318-319.
12
ÇAĞLAYAN, a.g.e., s.128-129.
13
ÇAĞLAYAN, a.g.e., s.129.
14
“… İptal hükümlerinin, davanın tevcih edildiği idari muamele ve kararın ittihaz edildiği
tarihe kadar tesirde bulunması idarenin maruf bir kaidesidir.” DDDUH, T.25.1.1938,
E.1937/202, K.1938/14, DKD, S.3, s.46; “…İptal kararı, idari tasarruf ve ona bağlı
işlemleri ittihaz edildiği tarihten itibaren ortadan kaldırarak, o tasarrufun ittihazından
önceki durumu ortaya koyar.” DDDK, T.4.2.1966, E.1965/473, YBD, s.695.
15
GÖZÜBÜYÜK, A.Ş. ve TAN, Turgut, İdari Yargılama Hukuku, C.2, Turhan Kitabevi,
Ankara, 2016, s.544.
Ankara Üni. Hukuk Fak. Dergisi, 70 (4) 2021:1313-1359 İdari Yargı Kararlarının Uygulanması…
1317
doğuracağı, devirden iptale kadarki dönemde TMSF’nin anılan bankayı
temsilen katıldığı genel kurulda, yetkisiz temsil hükümlerine göre hareket
ettiğinden bahisle alınan kararların butlan ile sakatlanacağı belirtilmektedir
16
.
İptal kararının idari işlemi tesis edildiği tarihten itibaren ortadan
kaldırması ile ilgili olarak atama işlemi iptal edilen kişinin yapmış ve yapacak
olduğu işlemlerin durumunun ne olacağı önem arz etmektedir. Uler, atama
işlemi iptal edilen kişinin iptal kararından önce yapmış olduğu işlemlerin
geçerli olduğunu ve üçüncü kişilerin haklarının korunduğunu dile
getirmektedir
17
. Çağlayan ise bu kişiyi fiili ajan
18
kabul edip üçüncü kişilerin
haklarının korunmasının hukuk mantığına uygun olduğunu ifade etmektedir
19
.
Anılan işlemlerin geçerliliği konusunda iptal kararının verildiği ana
kadarki kısımda tereddüt bulunmasa da, iptal kararından sonraki kısmı
bakımından bir tereddüt meydana gelmektedir. Danıştay’ın konuya ilişkin
yaklaşımı, bir uyuşmazlığa yansımıştır. Uyuşmazlıkta, Emekli Sandığı
Müdürler Kurulu üyelerinden iki kişinin görevlerine son verilerek yerlerine
yeni atamalar yapılmıştır. Belirtilen işlem mahkeme tarafından iptal edilmek
suretiyle ilgili kişiler görevlerine dönmüştür. Ancak bir ay sonra görevlerine
yeniden son verilmiştir. Bu işlem de mahkeme tarafından iptal edilince
yerlerine atanan kişiler, görevlerinden ayrılmayarak bir kamu görevlisinin
naklen atanması işlemine katılmışlardır. Belirtilen naklen atama işlemi için
açılan davada Danıştay, YD ve iptal kararları çerçevesinde yeni atananların
idare adına işlem tesis etmelerinin, irade açıklamalarının bulunmadığı
sebebiyle yetki yönünden hukuka aykırı olduğuna hükmetmiştir
20
.
1. İptal Kararının Geçmişe Etkili Olması
İptal kararı, dava konusu işlemin varlığına son vermekte olup; bunun
hangi tarihten itibaren geçerli kabul edileceği konusu önem arz etmektedir.
16
“…Danıştay'daki davanın sonucunda davalı bankanın TMSF.'na devri işleminin iptaline
karar verildiği takdirde; karar, işlem tarihi itibarıyla sonuç doğuracağından iptali istenen
genel kurulda TMSF.'nın payları temsil yetkisi ortadan kalkacaktır. Yetkisiz temsilcilerin
katılımı sonucu alınan genel kurul kararının da butlan ile sakatlığı gündeme gelecektir...”.
Y11HD, T.19.9.2006, E.2005/6406, K.2006/8969, KİBB.
17
ULER, a.g.e., s.99.
18
Bir kimsenin görevli olarak İdare adına hareket edebilmesi, onun hakkında atama, seçim ya
da sözleşme gibi bir işlemin yapılmış olmasına bağlıdır. Böyle bir işlem olmadan idare adına
hareket eden kişiye fiili ajan denilir. ÖZAY, İl Han, Günışığında Yönetim, Filiz Kitabevi,
İstanbul, 2004, s.487.
19
ÇAĞLAYAN, a.g.e., s.192.
20
D5D, E.1976/9529, K.1978/1206, T.05.04.1978, DD.32-33, s.458.
Yakup ÇOKKAŞ Ankara Üni. Hukuk Fak. Dergisi, 70 (4) 2021:1313-1359
1318
İdari işlemler, kural olarak yürürlüğe girdikleri andan itibaren etki ve
sonuçlarını göstermektedir
21
. Bu durum, yasaların geriye yürümemesi
ilkesinin idari işleme uyarlanması olarak değerlendirilmektedir
22
. Geriye
yürümezlik ilkesinin bir takım istisnalarının bulunduğu kabul edilmektedir
23
.
Nitekim idari işlemin yargı kararı ile iptal edilmesi de bu istisnalar
kapsamında değerlendirilmektedir
24
.
Öte yandan idari işlemin geçmişe yürümezliği ilkesinin ihlal edildiği
kimi idari işlem örneklerine rastlanabilmektedir. Örnek olarak, bir ihalelere
katılmaktan yasaklama kararı hakkında YD kararı verilmiş olup, buna
istinaden idarece Resmi Gazete’de (RG) yasaklama kararının kaldırıldığı
konusunda bir karar ilan edilmiştir. Bu esnada ihaleden yasaklama kararı
mahkemece iptal edilmiş olup, istinaf incelemesinde idare mahkemesinin
kararı kaldırılarak dava reddedilmiştir. Bunun üzerine RG’de ihaleden
yasaklama kararının kaldığı yerden devam edeceği ilan edilmiştir
25
. Bu
örnekte görüldüğü üzere, mahkemece iptal ve YD kararlarının ardından
idare, ihaleden yasaklama kararının akıbeti konusunda ileriye etkili şekilde
karar almıştır. Ancak iptal kararı, idari işlemi geçmişe etkili olarak hukuk
aleminde hiç olmamış gibi etki doğurmaktadır.
İptal kararının işlemi tesis edildiği tarihten itibaren ortadan kaldırması
kuralı içtihadi nitelikte olup, bazı hallerde birtakım hukuksal sorunlara
sebebiyet verebilmektedir. Kaplan’a göre yargısal iptal kararı ile idari işlemin
tesis edildiği andaki hukuki duruma dönülmesi ilkesi, içtihadi nitelikte
olduğundan dolayı bu ilkeye istisna getirebilmek için yasal bir zorunluluğa
ihtiyaç bulunmamaktadır. İdari yargı hâkiminin iptal kararının kolayca
uygulanabilirliğini sağlamak, kararın, tekemmül etmiş ya da etmekte olan
hukuksal ilişkileri yıkıma uğratmasına izin vermemek ve nihayet kamu yararı
21
ÇAĞLAYAN, a.g.e., s.129.
22
BIYIKLI, H. İ., “Fransız ve Türk Hukuk Sistemlerinde İdari İşlemlerin Geriye Yürümezliği
İlkesi”, DD, 1973, 3(11), s.86.
23
AKILLIOĞLU, Tekin, İdare Hukuku, Der Yayınları, İstanbul, 1984, s.33-54.
24
KARAHANOĞULLARI, Onur, İdarenin Hukukla Kavranması: Yasallık ve İdari İşlemler
(Yargı Kararlarına Dayalı Bir İnceleme), Turhan Kitabevi, Ankara, 2015, s.597-599.
Yazar, geçmişe etkili idari işlem yapmanın hukuka aykırı olduğunu, ancak yargı kararının
uygulanması için geçmişe etkili idari işlem yapılabileceğini ifade etmektedir.
25
Orman ve Su İşleri Bakanlığı’na bağlı DSİ Genel Müdürlüğü’nün İhaleye Katılmaktan
Yasaklama Kararının Kaldığı Yerden Devam Edeceği Hakkında İlan (RG: 26.05.2018-
30432).
Ankara Üni. Hukuk Fak. Dergisi, 70 (4) 2021:1313-1359 İdari Yargı Kararlarının Uygulanması…
1319
ile adaletin etkinliği ilkelerini bağdaştırmak için bu geleneksel etkiden
sıyrılarak kararını vermesi gerektiğini ifade etmektedir.
26
Ancak bu görüş azınlıkta olup genel kabul ve yargının uygulaması,
yukarıda belirtildiği üzere mahkeme kararının verildiği tarihten itibaren değil,
işlemin tesis edildiği tarihten itibaren geçerli olduğu yönündedir.
2. İptal Kararının Genel Etkili Olması
İptal kararı, idari işlemden etkilenen herkese hüküm ve sonuçlarını
doğurmaktadır. Bu genel etki, işlemin yöneldiği kişilere doğrudan doğruya,
işlemin doğrudan yönelmemiş olduğu kişilere ve işlemlere ise dolaylı bir
etkide bulunmaktadır
27
. Düzenleyici işlemlerin iptalinde genele etki açık bir
şekilde görülebilmektedir.
28
Nitekim Danıştay’ın içtihadı da bu şekildedir
29
.
B. Yürütmenin Durdurulması Kararlarının Sonuçları
Türk İdare Hukuku esaslarına göre bir idari işlemin iptali için yargı
mercilerinde dava açılması, tek başına o idari işlemin icrasını durdurmaya
yeterli değildir. Bir idari işlemin icrasını durdurabilmek için
30
idari yargı
26
KAPLAN, a.g.e., s.237-238; KAPLAN, Gürsel, “İptal Kararlarının Etki ve Sonuçlarının
Zaman Yönünden Yargıç Tarafından Sınırlandırılması”, HÜHFD, 2013, 3(2), s.31-38.
27
ULER, a.g.e., s.44; ÇAĞLAYAN, a.g.e., s.135.
28
ULER, a.g.e., s.44; ÇAĞLAYAN, a.g.e., s.135-136; GÜÇLÜ, a.g.e., s.67-68; AZRAK, A.
Ülkü, “İptal Davalarının Objektif Niteliği”, Hukuk Kurultayı, Ankara, 2000, s.335;
KAYA, s.15; ÇALIŞ, Hande Sena, İdari yargının Varlık Sebebi Olarak İptal Davası,
Yetkin, Ankara, 2018, s.150-151.
29
“…Bir genel düzenleyici işlemin iptal edilmesi durumunda, verilen yargı kararının, sadece
o davayı açanı değil, bu genel düzenleyici işlem ile ilgili diğer kişileri de etkileyeceği
kuşkusuzdur. İptal kararı ile bu düzenleyici işleme dayanılarak yapılan işlemler hükümsüz
hale gelir ve doğurduğu tüm etki ve sonuçlar ortadan kalkar. Bu nedenle iptal edilen bir
düzenleyici işlemden dolayı, menfaati ihlal edilen veya kişisel hakkı etkilenen kişinin,
verilen iptal kararının doğurduğu sonuçlardan yararlanmak amacıyla [İYUK m. 10
anlamında] idareye başvurabileceği tabiidir…” DİDDK, T.5.5.2005, E.2005/470,
K.2005/1158, DD, 2006, S.111, s.84; Aynı doğrultuda kararlar için bk.: D7D, T.28.5.2009,
E.2007/6171, K.2009/2660, DD, 2009, S.122, s.338; D11D, T.1.2.2008, E.2005/4697,
K.2008/676, DD, 2008, S.119, s.392-393.
30
Dava konusu idari işlemin hukuka aykırı olduğu saptanmasına rağmen, uygulamasının
sürdürülmesi hususu, tüm eylem ve işlemleri hukuka uygunluk karinesine dayanan hukuk
devleti ilkesine aykırı bir durum yaratacak, davacı yönünden ise, telafisi güç zarara neden
olacaktır. Zira, işlemin yürütülmesinin durdurulmasına karar verilmemesi halinde; hukuka
aykırı bulunan işlemin etki alanına bağlı olarak ilgili açısından oluşacak zarar, işlemin
uygulanmasına devam olunmasıyla artacak, yargılamanın sonunda verilecek iptal kararı ile
önceki halin iadesi de zorlanmış olacaktır. Bu gerekçeye dayanarak verilen YD kararı için
Yakup ÇOKKAŞ Ankara Üni. Hukuk Fak. Dergisi, 70 (4) 2021:1313-1359
1320
mercilerinin bu hususta ayrıca İYUK m.27 ve m.52 hükümlerine göre karar
vermesi gerekmektedir. Bu karara YD kararı denilmektedir
31
. YD kararlarının
dava konusu idari işlem üzerindeki hukuki etki ve sonucunun ne şekilde
olduğunu hüküm altına almış olan herhangi bir mevzuat hükmü
bulunmamaktadır. Kanunlarda YD kararının verilebilmesi için gerekli şartlar
sayılmaktadır
32
.
Öğretide çoğunlukla YD kararlarının, nihai karar niteliğinde
bulunmamakla birlikte iptal kararının tüm hüküm ve sonuçlarını ihtiva ettiği
ifade edilmektedir
33
. Ancak öğretinin bu genel kabulünün aksine Onar, YD
kararını tehiri icra kararına benzeterek YD kararının verildiği tarihten itibaren
ileriye etkili şekilde uygulanması gerektiğini ifade etmektedir
34
.
Yasin’e göre, bazı uyuşmazlık tipleri bakımından YD kararının hukuki
etki ve sonuçlarının dava sonuçlanıncaya kadar geri alınmaması şeklinde
anlaşılmasının daha adil bir uygulama olacağı dile getirilmektedir
35
.
Tekinsoy ise, YD kararının iptal kararı gibi hukuki etki ve sonuçlar
doğurmasının neden olacağı sorunları göz ardı etmemekle birlikte, YD
kararını iptal kararının yerine getirilmesinin hukuken veya fiilen imkânsız
hale gelmesini engelleme konusundaki en önemli ve etkili bir araç olarak
değerlendirmektedir. Bu yönüyle, mahkeme kararlarının uygulanmasını
sağlayıcı bir aracın sınırlı etki doğurmasının, anılan amaca uygun düşmediğini
bk.: D5D, T.2.2.2016, E.2015/6912, UYAP. Öğretide ise, anılan müessesesinin iptal
kararının uygulanmasını imkânsızlıktan kurtaran bir yönü olduğu belirtilmektedir.
TEKİNSOY, M. Ayhan, İdari Yargılama Hukukunda Yürütmenin Durdurulması, Savaş
Kitap ve Yayınevi, 2013, s.158-159.
31
ÖZDEŞ, Orhan, “İdari Yargıda Yürütmenin Durdurulması ve Niteliği”, DD, 1979, 9(32-
33), s.5.
32
2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun “Yürütmenin durdurulması” başlıklı 27.
maddesinin 2. fıkrasının ilk cümlesinde anılan şartlar hüküm altına alınmıştır: “…Danıştay
veya idari mahkemeler, idari işlemin uygulanması halinde telafisi güç veya imkânsız
zararların doğması ve idari işlemin açıkça hukuka aykırı olması şartlarının birlikte
gerçekleşmesi durumunda, davalı idarenin savunması alındıktan veya savunma süresi
geçtikten sonra gerekçe göstererek yürütmenin durdurulmasına karar verebilirler…”.
33
SARICA, a.g.e., s.33; GÜÇLÜ, a.g.e., s.135; TEKİNSOY, M. Ayhan, “Tüpraş’ın
Özelleştirilmesi, Yürütmenin Durdurulması Kararları ve Sorunlar”, HGD, 2006, 4(1), s.18;
GÖZÜBÜYÜK ve DİNÇER, a.g.e., s.698.
34
ONAR, Sıddık Sami, İdare Hukukunun Umumi Esasları, İsmail Akgün Matbaası, 1966,
s.1971-1972.
35
YASİN, Melikşah, Uygulama ve Yargı Kararları Işığında Özelleştirmenin Hukuki Rejimi,
B.2, Beta, İstanbul, 2007, s.236.
Ankara Üni. Hukuk Fak. Dergisi, 70 (4) 2021:1313-1359 İdari Yargı Kararlarının Uygulanması…
1321
ifade etmektedir. Yine, belirli tip uyuşmazlıklar üzerinden anılan hukuksal
kurumun etkilerinin belirlenmesinde anlamı olmadığını belirtmektedir
36
.
Dikkat edilmelidir ki, iptal kararının verilmesi sürecine kadarki süreçte
dava konusu idari işlem çoktan icra edilerek hukuki ve maddi alemdeki
etkilerini doğurmuş olabilmektedir. Bazı durumlarda hukuki ve maddi
alemdeki etkiler, eski hale iade mümkün olamayacak kadar öteye gitmiş
olabilir
37
. Bu yönüyle YD kararları, gerçekten de, imkânsızlık kavramını aşıcı
etkileri bulunan bir hukuksal müessese olarak karşımıza çıkmaktadır.
Öte yandan YD kararının itiraz sonucu kaldırılması veya davanın nihai
olarak YD kararının tersi yönünde çözüme bağlanması gibi durumlarda, YD
kararını iptal kararı gibi uygulamak gerçekten içinden çıkılması güç
problemlere gebe hale gelebilmektedir. Hukuki etki ve sonuçları bakımından
yerleşik içtihat ve çoğunluk görüşü YD kararlarını iptal kararı gibi
değerlendirse de, bu kararların nasıl uygulanacağına ilişkin bir düzenleme
ihtiyacı bulunmaktadır. Ancak idari işlemlerin kapsam ve alan bakımından
nasıl uygulanacağı noktasında farklılıklar bulunmaktadır. Bu yönüyle
düzenleme yapılması fikri de eleştirilmektedir.
İşte bu sorunun çözümü noktasında, YD kararının nasıl uygulanacağına
ilişkin olarak YD yargıcına yargısal emir ve talimat verme yetkisinin
tanınması gerektiği ileri sürülmüştür
38
. YD kararının uygulanmasında YD
yargıcına verdiği kararın uygulanması için emir ve talimat verme yetkisi de
yine anayasal ve yasal düzenleme ve değişiklikler neticesinde söz konusu
olabilecektir. Güran ise bu durumu, ister yürütmenin durdurulması, ister iptal
kararında olsun, durdurma ve iptal kararı verdikten sonra, hüküm neden somut
ve belli bir şeyi yapma veya yapmama buyruğu ile tamamlanmasın, şeklinde
ifade etmiştir
39
.
36
TEKİNSOY, a.g.e., s.158-159.
37
Öğretide YD kararı verilinceye kadar dava konusu işlemin eyleme dönüştüğü durumlar
üzerinde durulmuştur. Buna göre, idari eyleme dönüşen tasarrufu idarenin uygulaması
durumunda, örnek olarak yıkım kararının iptali istemiyle açılan davanın görülmesi
esnasında yıkım işlemlerine başlanmış ise, YD kararının verildiği tarihte, binanın yıkılması
eylemi, o andaki vaziyet itibariyle durdurulacaktır. Ancak, maddi alemde oluşan bu
değişikliğin giderilmesi ile eski hâlin iadesi bu durumda mümkün olmayacaktır. Ayrıca,
eyleme dönüşmeyen durumlar için böyle bir ihtimalin söz konusu olmadığı ifade
edilmektedir. ASLAN, Zehreddin, İdari Yargı’da Yürütmenin Durdurulması, B.3, Seçkin,
İstanbul, 2017, s.119.
38
TEKİNSOY, a.g.e., s.159.
39
GÜRAN, Sait, “Anayasanın Kuvvetler Ayrılığı İlkesine ve Yönetim Yargı İlişkisine Bakış
Açısında Değişiklik” in Anayasa Yargısı, Anayasa Mahkemesinin 32. Kuruluş Yıldönümü
Nedeniyle Sunulan Bildiriler (28-29 Nisan 1994), Ankara, 1995, s.199.
Yakup ÇOKKAŞ Ankara Üni. Hukuk Fak. Dergisi, 70 (4) 2021:1313-1359
1322
Öğretideki görüşler bu şekilde olmakla birlikte, YD kararının hukuki
sonuçlarına yönelik Danıştay’ın görüşü ise şu şekildedir
40
:
“…İdare hukuku ilkesine göre iptal kararları, iptali istenen idari tasarrufu ve
ona bağlı işlemleri ittihaz edildiği tarihten itibaren ortadan kaldırarak o
tasarrufun ittihazından önceki hukuki durumu ortaya koyar. Bir iptal
davasında verilmiş bulunan yürütmenin durdurulması kararı da aynı
niteliktedir. Yani henüz ortada bir iptal kararı bulunmadığı halde, iptali
istenen idari tasarrufu ve onun sonucu olan işlemleri durdurur ve bu tasarruf
ve işlemlerin ittihaz ve icrasından önceki hukuki durumun yürürlüğünü
sağlar…”.
II. İdarenin Yargı Kararını Uygulama Yükümlülüğü
Bir hukuk devletinde, yargı yetkisini kullanan mahkemelerin vermiş
oldukları herhangi bir kararın uygulanmaması gibi bir sorun ile karşılaşılması
teorik düzlemde mümkün olmamalıdır. Nitekim bu sorunun hukuki bir sorun
olmaktan ziyade, siyasal bir sorun olduğu ifade edilmektedir
41
.
Hukuk devleti, hukuku tüm Devlet organlarına egemen kılan, Anayasa
ve hukukun üstün kurallarıyla kendisini bağlı sayıp yargı denetimine açık
olan, yasaların üstünde yasa koyucunun da bozamayacağı temel hukuk ilkeleri
ve Anayasa’nın bulunduğu bilincinden uzaklaşıldığında niteliğinin geçersiz
kılacağını bilen devlet olduğundan
42
, hukukun ve adaletin en somut yansıması
olan mahkeme kararlarının uygulanmadığı bir yerde hukuk devletinden
bahsedilmesi mümkün değildir
43
. Mahkemelerin idare aleyhine verdikleri
40
DİDDK, T.4.2.1966, E.1965/473, Akt. Özdeş, 1979: 6.
41
SAVCI, B., “İdari Yargı Kararlarının Uygulanması Sempozyumundaki Konuşma Özeti”,
DD, 1977, 6(20-21), s.90. Ayrıca bk.: TUNCAY, A. H., İdare Hukuku ve İdari Yargının
Bazı Sorunları, Danıştay Yayınları, 1972, s.66.: “Kuşkusuz gerçek bir hukuk devletinde bu
konu, üzerinde uzun uzun durulmaya değer bir konu olarak görülmez. Hatta idarelerin
mahkeme ilamlarını infaz etmediklerinden dolayı aleyhlerine tazminat davası açılması da
pek istisnai bir hal olarak görülür… Bu bakımdan memleketimizdeki esas uygulamanın,
hukuk açısından olduğu kadar pratik açıdan da yerinde olduğu kabul edilmek gerekir.
Aksine bir düşünce ve uygulamanın, gerçekten kargaşalıklara yol açabileceği
unutulmamalıdır.”. Aksi yönde görüş için bkz.: KARAHANOĞULLARI, Onur, “İdari
Yargı Kararlarının Uygulanmaması Sorununa Danıştay Başsavcısının Müdahale
Olanakları”, MD, 2005, 29(279), s.89.
42
AYMK, T.16.6.1992, E.1992/8, K.1992/39, AMKD, S.28, C.2, s.440.
43
ALTAY, a.g.e., s.2; YAŞAR, Hasan Nuri, İdari Yargı Kararlarının Etkinleştirilmesi
Arayışında İdari Yargı İdari Yargıç Yargısal Emir, On İki Levha Yayıncılık, 2013, s.143-
144.
Ankara Üni. Hukuk Fak. Dergisi, 70 (4) 2021:1313-1359 İdari Yargı Kararlarının Uygulanması…
1323
kararların idareler tarafından uygulanması hukuk devleti ilkesi bakımından
şarttır
44
.
İdarenin yargı kararlarına uyması ve bu kararların gereklerine göre işlem
yapması veya eylemde bulunması hukuk devleti ilkesinin bir gereği olarak
karşımıza çıkmaktadır
45
. Anayasa’mızın 138. maddesinin 4. fıkrasında ise,
“Yasama ve yürütme organları ile idare, mahkeme kararlarına uymak
zorundadır; bu organlar ve idare, mahkeme kararlarını hiçbir suretle
değiştiremez ve bunların yerine getirilmesini geciktiremez.” hükmü yer
almaktadır.
Danıştay’ın mahkeme kararlarının uygulanması konusundaki görüşü özü
itibariyle şu şekildedir
46
:
“…Mahkeme kararlarına ‘uymak’ ‘Hukuk Devleti'nin’ olmazsa olmaz
koşuludur. Demokratik bir hukuk devletinde, hukuki güvenlik ve istikrarın
teminatı olan bağımsız ve tarafsız mahkemelerin kararlarının
uygulanmasının, davanın tarafı olan idarelerin takdirine bırakılamayacağı
kuşkusuzdur. Dolayısıyla hukuk devleti ilkesinin gereği olarak, hukuka
saygılı bir idarenin, hukuka aykırılığı ve sebepleri bir yargı kararında
belirtilen işlemi ortadan kaldırması ve sonuçlarını silmesi ‘hukuka uygun
davranma yükümlülüğünden’ doğan bir zorunluluktur…”
Türk İdare Hukukunda idari yargı kararlarını uygulama görev ve yetkisi
idareye aittir. İdari yargı hakimi verdiği kararın uygulanması aşamasında
yetkili değildir. İdari yargı hakimi bir iptal davasında, idare yerine geçerek
iptal ettiği işlemin yerini alacak yeni bir idari işlem tesis edemeyeceği gibi;
kararın uygulanması amacıyla yargısal emir veremez ve zorlayıcı para cezası
uygulayamaz
47
. İdarenin de idari yargı hakiminin verdiği kararın yerine
getirilip getirilmemesinde herhangi bir takdir yetkisi bulunmamaktadır
48
.
44
GÜÇLÜ, a.g.e., s.47.
45
KAYA, a.g.e., s.43-44; https://turgutcandan.com/2012/09/30/idari-yargi-kararlarinin-
sonuclari/, (E.T.: 04.06.2020); KANDEMİR, A., “Hakkın Dava Yolu İle Aranması-3 İdari
Yargıda İptal Kararlarının Sonuçları ve Uygulanması”,
https://www.memurlar.net/haber/11221/hakkin-dava-yolu-ile-aranmasi-3.html, (E.T.:
12.02.2020). Ayrıca, yargı kararlarının uygulanması zorunluluğunun hukuk devleti
ilkesinin bir gerekliliği olduğu yönündeki kararlar için bk.: D5D, T.12.2.1991, E.1988/3400,
K.1991/178, DD, 1992, 82-83, s.385; Danıştay T.8.10.1987, E.1987/367, K.1987/352, DD,
70-71, s.71; D9D, T.26.11.1987, E.1986/2538, K.1987/3466, DD, 70-71, s.522; D5D,
T.9.12.1987, E.1986/1934, K.1987/1740, DD, 70-71, s.287.
46
D13D, T.16.02.2015, E.2014/4872, K.2015/539, DD, S.139, 2015, s.106-107.
47
KAYA, a.g.e., s.11.
48
GÖZÜBÜYÜK, A.Ş., Yönetim Hukuku, B.33, Turhan kitabevi, Ankara, 2015, s.417.
Yakup ÇOKKAŞ Ankara Üni. Hukuk Fak. Dergisi, 70 (4) 2021:1313-1359
1324
Buna yönelik olarak yapılmış olan her türlü işlem ve eylem hukuka aykırı
olup; bu konuda idareye yasa ile yetkilendirme yapılması da, söz konusu
olamayacaktır
49
. Yargıtay’ın vermiş olduğu bir kararda bu husus oldukça
güzel bir şekilde dile getirmiştir
50
:
“…Yasalar da ve yargı kararları da yanlış olabilirler ve bilimsel katta her
zaman eleştirilebilirler, eleştirilmelidirler de. Ancak bunları uygulamak
durumunda bulunan yargıçlar ve görevliler, yasaları ya da yargı kararlarını
‘yanlış’ özrüne dayanarak öznel ve kişisel yorum ve gerekçelerle
uygulamaktan alıkoyamazlar. Onlara düşen, ne ve nasıl olursa olsunlar,
yasaları ve yargı kararlarını uygulamaktır. Zira yasalara doğru oldukları için
değil, yasa oldukları için, yargı kararlarına da haklı oldukları için değil, yargı
kararı oldukları için uyulur…”.
İdare, yargı kararını uygularken bağlı yetkiyle hareket eder. Yargı
kararını uygulayan idareye hiçbir şekilde takdir yetkisi tanınmamıştır
51
.
Ancak mahkemece verilen kararların uygulanması konusunda idarelerin almış
olduğu ilke kararları ile takdir yetkisi verecek nitelikte ifadelere yer verildiği
görülmektedir. Mahkeme kararlarının ne şekilde uygulanacağına ilişkin
olarak 4.3.1988 tarih ve 21 sayılı Kültür ve Tabiat Varlıkları Koruma Yüksek
Kurulu’nun ilke kararı
52
ile Kültür Varlıkları Koruma Yüksek Kurulu’nun
49
Örnek olarak, özelleştirme uygulamaları kapsamındaki işlemlere ilişkin mahkemelerce
verilen kararların fiili imkânsızlık sebebiyle uygulanmaması yönünde Bakanlar Kurulu’na
verilen işlem ve eylem tesis etme yetkisi, AYM tarafından T.03.10.2013, E.2012/73,
K.2013/107 sayılı karar ile iptal edilmiştir. (RG: 27.3.2014 – 28954).
50
Y4HD, T.22.1.1998, E.1997/10, K.1998/1, KİBB.
51
“…İdareye dilerse Danıştay kararını uygulamak, dilerse tazminat ödemek tarzlarından
birini seçmek gibi bir hak tanınmamıştır." D8D, T.17.61974, E.1974/2123, K.1974/2768,
DD, 16-17, s.308.;“…Anayasa ve İdari Yargılama Usulü Kanununda yer alan bu hükümler
yargı kararlarının bağlayıcılığını ve uygulanma zorunluluğunu belirtmeleri yönünden temel
hükümler olup, idareye keyfi bir biçimde yargı kararını uygulamama olanağı ve yetkisi
tanımadıkları gibi, idare bütçesinden ödeyeceği bir tazminatı gözden çıkararak yargı
kararını uygulamaktan da kaçınamaz. Böyle bir davranış kesin hükme saygı ve hukuk
devleti ilkeleriyle de bağdaşmaz.” D5D, T.15.12.1993, E.1992/5927, K.1993/5798.
52
“… İdare Mahkemelerinde iptal davası açılan kurul kararlarının, İdare Mahkemelerinde
görüşülmesi sonuçlanmadan, koruma kurullarınca ele alınmasının yargı organının henüz
kararını ortaya koymaması nedeni ile, uygun bulunmadığına, kurulların kararlarında ısrar
etmesi halinde bu tutumun bir yerde yargı organını etkileme anlamını da taşıyabileceğine,
bu nedenle İdare Mahkemelerine intikal eden konular için ayrıca ilgilisince yapılacak
yeniden görüşme isteklerinin gündeme alınmasının İdare Mahkemesinin kararı alınıncaya
kadar ertelenmesine, bu aşamada sadece İdare Mahkemesince istenmesi halinde tekrir-i
müzakere yapılabileceğine prensip olarak, karar verildi.”.
bkz.:http://www.kulturvarliklari.gov.tr/TR,44306/ilke-karari--karar-no-21--karar-tarihi-
04031988.html, (E.T.:16.4.2020).
Ankara Üni. Hukuk Fak. Dergisi, 70 (4) 2021:1313-1359 İdari Yargı Kararlarının Uygulanması…
1325
25.2.2016 tarih ve 533 sayılı ilke kararı
53
bulunmaktadır. Buna göre, anılan
kararlarda geçen “idari davaya konu işlemin yürütülmesinin durdurulması
kararlarında belirtilen gerekçe doğrultusunda karar alınabileceğine” ve
“dava konusu kararın içeriğini etkilemeyecek şekilde koruma bölge kurulunca
değerlendirilebileceğine” ibarelerinde idareye mahkeme kararının uygulanıp
uygulanmaması hususunda takdir yetkisi bırakıldığı anlamının çıktığı ifade
edilmektedir
54
.
İdarelerin kararları farklı biçimlerde uygulamadığı durumlar gündeme
gelebilmektedir. Bu durumlar genel olarak hiç uygulamama
55
, geç
uygulama
56
, geriye yürür şekilde uygulamama
57
, eksik veya yanlış uygulama
şeklinde karşımıza çıkabilmektedir
58
. Geriye yürür biçimde uygulamama,
kararın geçmişe değil, geleceği etkili biçimde uygulanmasını; hiç
uygulamama, karar karşısında hareketsiz kalınmasını; geç uygulama, kararın
derhal uygulanması ilkesine veya 30 günlük süre bittikten sonra
uygulanmasını; değiştirerek uygulama veya aynen uygulamama, kararın
gerektiği gibi uygulanmamasını; şeklen uygulama, kararın sureten
uygulanmasını; eksik uygulama, kararın tam olarak uygulanmamasını, yanlış
uygulama ise, kararın hatalı biçimde uygulanmasını ifade etmektedir
59
.
53
“…İdari davaya konu işlemin yürütülmesinin durdurulması kararında belirtilen gerekçe
doğrultusunda karar alınabileceğine, Davaya konu sit alanı veya tescilli taşınmazın dava
sonuçlanıncaya kadar herhangi bir koruma kararı alınmaksızın hasara uğrayacağının veya
ortada korunacak bir kültür varlığının kalmayacağının anlaşılması halinde Koruma Bölge
Kurulunca kültür varlığının devamlılığını sağlamak üzere gerekli kararların
alınabileceğine, Bu tür kararlara karşı açılan davalarda, davacı ve mecburi dava arkadaşı
dışındaki kişilerce yapılan başvuruların dava konusu kararın içeriğini etkilemeyecek
şekilde koruma bölge kurullarınca değerlendirilebileceğine, Koruma Amaçlı İmar
Planlarının bütününün iptali için ada veya parsel ölçeğinde gerekçe gösterilerek idari
yargıda açılan davalarda, dava konusu ada veya parseller dışındaki taşınmazlara ilişkin
konuların ilgili koruma bölge kurullarınca görüşülebileceğine…” 25.2.2016 tarih ve 533
sayılı KVKYK karar için bkz.:http://teftis.kulturturizm.gov.tr/TR,156274/533-nolu-ilke-
karari.html, (E.T.: 16.04.2020).
54
ERSÖZ, Ahmet Kürşat, Türk İdare Hukuku Kapsamında Kültür ve Tabiat Varlıklarının
Korunması, On İki Levha Yayıncılık, İstanbul, 2017, s.302-303.
55
D5D, T.16.4.1975, E.1974/3344, K.1975/4394, DD, 1976, S.20-21, s.349-350.
56
D5D, T.19.2.1987, E.1986/1335, K.1987/246, DD, 1988, S.68-69, S.342-343.
57
D5D, T.12.5.1975, E.1972/1494, K.1975/2663, DD, 1976, S.20-21, s.347-348.
58
Gözübüyük, idarenin ilamı infaz etmekte gecikebileceğini veya ilam icaplarına göre
yapılması gereken değişikliğin yapılmayabileceğini ya da eski kararının aynı yönünde karar
almakla yenileyebileceğini ifade etmektedir. GÖZÜBÜYÜK, T., “İptal İlamlarının İnfazı
ve Danıştay’ın Tutumu”, AÜSBFD, 1961, 16(2), s.121.
59
KAYA, a.g.e., s.59.
Yakup ÇOKKAŞ Ankara Üni. Hukuk Fak. Dergisi, 70 (4) 2021:1313-1359
1326
İptal kararlarının uygulanması konusunda bir diğer önemli husus, iptal
kararının uygulanmasına yönelik işlem ve eylem, iptal kararının amaç ve
gereklerine uygun olmalıdır
60
. İptal kararının uygulanması amacıyla tesis
edilen işlem ve eylemin kanuna uygun ve objektif esaslara dayanması
gerekmektedir. İptal kararından sonra maddi veya hukuki bir değişiklik
olmaması halinde iptal edilen işlem ile aynı doğrultuda ve aynı sebebe
dayanılarak işlem tesisi, iptal kararına aykırı düşecektir. Bu yönüyle iptalden
sonra aynı sebeple tesis edilen işlem, kararın uygulanmaması anlamına
gelecektir
61
.
İdarenin yargı kararlarına uyması için bazı hallerde pasif kalması eski
hukuki durumun geri getirilmesi bakımından yeterli olurken bazı hallerdeyse
aktif bir biçimde eylem ve işlemler tesis etmesi gereklidir. İdari yargı yerleri
tarafından verilen iptal kararlarının tümü, idari işlemler üzerinde aynı etkiyi
göstermezler. Bazı durumlarda iptal kararları ile idari işlemin tesis edildiği
andaki hukuki duruma kendiliğinden dönülmüş olmaktadır. Bazı durumlarda
ise, o durumun veya koşulların sağlanabilmesi için idarenin birtakım eylem
ve işlemlerde bulunması gerekmektedir.
Kendiliğinden sonuç doğuran iptal kararları çoğunlukla genel
düzenleyici işlemlere
62
ilişkin olup birtakım birel işlemlerin
63
iptalinde de
işlem veya eylem tesisine gerek kalmamaktadır
64
. Bir düzenleyici işlemin
mahkemece iptali ile idarenin o düzenleyici işleme dayanarak işlem tesis
etmemesi dışında yapması gereken bir durum söz konusu olmamaktadır. Bu
yönüyle iptal hükmü kendiliğinden sonuç doğurmuş olmaktadır
65
. Kural
60
“…İdare, iptal kararlarının maksat ve kapsamı dışında bir işlem tesis edemez. İptal
kararları üzerine idarenin tesis edeceği işlem, iptal kararının yerine getirilmesine matuf ve
kararın maksadına uygun olmalıdır. İdarenin başkaca bir tercih ve takdir hakkı yoktur…”
D3D, T.9.3.1978, E.1978/151, K.1978/199, KİBB.
61
KAYA, a.g.e., s.59-60.
62
Özay, genel düzenleyici işlemleri şöyle tarif etmektedir: Genel, soyut, kişisel olmayan ve
özellikle uygulanmakla tükenmeyen nitelikteki idari işlemlerdir ki; bunlardan İdare
alanındaki başlıca örnekleri, Kanun hükmünde kararname, tüzük ve yönetmeliktir. ÖZAY,
a.g.e., s.427.
63
Birel işlemler ise özel, somut, bir kere uygulanmakla tükenen, kişisel bir düzenleme taşıyan
idari işlemlerdir. AKYILMAZ, Bahtiyar/SEZGİNER, Murat/KAYA, Cemil, Türk İdare
Hukuku, B.8, Seçkin Yayıncılık, Ankara, 2017, s.404.
64
ÇAĞLAYAN, Ramazan, İdari Yargılama Hukuku, B.9, Ankara, 2017, s.558;
GÖZÜBÜYÜK ve DİNÇER, a.g.e., s.703.
65
ONAR, a.g.e., s.1786; SARICA, a.g.e., s.22-23; ULER, a.g.e., s.14; ÖZEREN ve
BAYHAN, a.g.e., s.49; ÇAĞLAYAN, İdari Yargı Kararlarının Sonuçları ve Uygulanması,
Ankara Üni. Hukuk Fak. Dergisi, 70 (4) 2021:1313-1359 İdari Yargı Kararlarının Uygulanması…
1327
olarak düzenleyici işlemin iptali, kendisinden önceki düzenleyici işleme
yürürlük kazandırmaktadır. İptal kararı sonucunda, işlemin tesisinden önceki
hukuki durumun geri gelmesi esasından hareketle Danıştay, istikrarlı içtihatlar
üretmiş ve düzenleyici işlemlere ilişkin olarak bakış açısını ortaya
koymuştur
66
. Ancak Danıştay, imar planlarına ilişkin bu görüşünden
ayrılmaktadır. Danıştay, imar planlarını düzenleyici işlem saymakta olup
67
,
plan değişikliğine ilişkin işlemin iptalinde eski imar planlarının kendiliğinden
s.139; GÖZÜBÜYÜK, Yönetim Hukuku, s.415; NOHUTÇU, Ahmet, İdari Yargı, Savaş
Kitap ve Yayınevi, Ankara, 2015, s.229.
66
“…Danıştay'ın otuz seneyi aşan istikrar kazanmış içtihatlarına göre iptal kararları dava
konusu işlemi hiç tesis edilmemiş kılan ve önceki hukuki durumun geri gelmesini sağlayan
kararlardır. / Eğer bireysel bir idari işlem iptal edilmiş ise idare, bireyin eski hukuki
durumunu kazanması için gereken işlemleri yapmakla yükümlüdür; dava konusu işlem gibi
düzenleyici bir işlem iptal edilmiş ise, ortada hukuken doldurulması zorunlu bir boşluk
oluşmadıkça, verilen yargı kararı idarenin herhangi bir uygulama işlemine gerek
kalmaksızın hukuki sonuçlarını ortaya koyar, başka bir anlatımla iptal edilen düzenleyici
işlemin uygulanabilirlik ( icrailik ) niteliği son bulur ve işlemin yapılmasından önceki
hukuki durum yürürlük kazanır. Örneğin herhangi bir tüzük veya yönetmeliğin belli bir
maddesini kaldıran veya değiştiren bir tüzük veya yönetmelik için iptal kararı verilmiş ise
değişiklik yapan hüküm uygulanmaz ve değiştirilen hüküm yürürlükte kalır. / Anayasa
Mahkemesi'nin bir yasayı yürürlükten kaldıran yasanın iptal edilmiş olmasının, yürürlükten
kalkan yasanın kendiliğinden yürürlüğe girmesi sonucunu doğurmayacağı yolundaki
içtihadının, idari yargıda iptal ( ve yürütmenin durdurulması ) kararlarının hukuki
sonuçları yönünden kabulü olanaksızdır. Çünkü Anayasa Mahkemesinin söz konusu içtihadı
Anayasa'nın 153 üncü maddesinde ifadesini bulan ve Anayasa Mahkemesince verilen iptal
kararlarının geriye yürümeyeceği yolundaki kuralın zorunlu ve doğal sonucudur. Oysa
idari yargıda iptal kararları ( ve buna bağlı olarak yürütmenin durdurulması kararları ),
yukarıda açıklandığı ve bilimsel ve yargısal içtihatlarda tartışmasız kabul edildiği gibi dava
konusu işlemin tesis edildiği andan itibaren hukuki sonuç doğurduklarından, bir düzenleyici
işlemi kaldıran veya değiştiren yeni bir düzenleyici işlemin idari yargı yerince iptal edilmesi
( veya yürütülmesinin durdurulması ) halinde, eski düzenleyici işlem hiç değiştirilmemiş ve
kaldırılmamışçasına uygulanma niteliğini sürdürür. Aksi bir yorumu, hukuk düzenine vaki
ihlalleri ihlalin vukuu bulduğu tarihten itibaren ortadan kaldırmayı amaçlayan iptal
davaları ve bu davaların hukuksal araçları olan iptal ( ve yürütmenin durdurulması )
kararları ile bağdaştırmak mümkün değildir…” D5D, T.24.5.1999, E.1998/4622,
K.1999/1685, DD, 102, 2000, s.334-335. Aynı doğrultuda kararlar için bk.: D5D,
T.25.2.1998, E.1997/13, K.1998/515, DD, 97, 1999, s.313-314; D5D, T.24.11.1998,
E.1998/1979, K.1998/2760, KİBB. Aksi yönde bir içtihat için bk.:“…Düzenleyici işlemlerin
yargı kararı ile iptali üzerine, hukukî bir boşluğun doğması durumunda, idarece, yargı
kararında yer alan gerekçe doğrultusunda ve usulüne uygun olarak yeniden düzenleme
yapılabileceği, iptal edilen düzenleyici işlemden önceki düzenleyici işlemin kendiliğinden
yürürlüğe girmeyeceği idare hukukunun bilinen ilkelerindendir….” D13D, T.17.02.2016,
E.2010/2498, K.2016/338, DD, 142, 2016, s.237.
67
D6D, T.22.1.2010, E.2008/11947, K.2010/496, DD, 119, 2010, s.264; D6D, T.12.3.2008,
E.2006/527, K.2008/1720, DD, 119, 2008, s.237; D6D, T.9.3.2007, E.2005/214,
K.2008/1461, DD, 116, 2007, s.192.
Yakup ÇOKKAŞ Ankara Üni. Hukuk Fak. Dergisi, 70 (4) 2021:1313-1359
1328
yürürlüğe girmeyeceğine işaret etmektedir
68
. Bu sebeple iptal kararı
doğrultusunda yeni imar planı yapılması bir zorunluluk olarak
değerlendirilmektedir.
Birel işlemlerin iptalinin bazı durumlarda kendiliğinden etkilerini
meydana getirebileceği bilinmektedir. İdarenin bu durumda herhangi bir
tasarrufta bulunmasına gerek kalmamaktadır
69
. Örnek olarak disiplin
cezasının mahkemece iptali halinde, idarenin mahkeme kararını uygulamak
amacına yönelik olarak ayrıca bir idari işlem veya eylem tesis etmesine gerek
bulunmamaktadır. Bu durum iptal kararı üzerine disiplin cezasının personelin
özlük dosyasından çıkarılması şeklinde ifade edilebilir. Buna karşın kamu
görevlilerinin atanmalarına ilişkin işlemlerin mahkeme tarafından iptali ile
atamaya bağlı biçimde yapılan diğer atamaların eski hale döndürülmesi
gereklidir. Burada ise idarenin yargı kararını uygulamak için birtakım idari
işlem ve eylemler tesis etmesi gerekmektedir
70
.
İptal kararının uygulanmasında işlemin hukuk aleminde bir değişiklik
meydana getirmesi (olumlu işlem) veya anılan değişikliğin meydana
getirilmesi talebinin reddi ya da ifa edilmemesine (olumsuz işlem) göre farklı
bir durum meydana gelebilecektir
71
. Olumlu işlemin iptali, o işlemin
tesisinden önceki hukuki durumu kendiliğinden getirmekte olduğundan
idarenin iptal kararı gereği işlem tesis etmesi kural olarak gerekmemektedir.
Örnek olarak, emekliliğe sevk, görevden alma veya başka bir göreve atama
işlemleri, ilgilinin hukuki durumunda değişiklik yarattığı için olumlu işlem
olarak nitelendirilmektedir. Bu işlemlerin iptali halinde, lehine karar verilen
memurun göreve başlaması için yeni bir atama işlemine ihtiyaç
bulunmamaktadır. Ancak kanaatimize göre, kişinin hak kaybına uğramasının
önlenmesi bağlamında idarenin ilgiliye yazılı şekilde göreve başlaması veya
68
“…Turizm amaçlı imar planı veya değişikliklerinin, idari yargıda iptali halinde, önceki
planların kendiliğinden yürürlüğe girmesi hukuken mümkün değildir. İdarece iptal kararı
doğrultusunda yeni bir plan yapılması zorunludur...” D1D, T.6.10.1995, E.1995/203,
K.95/204, DD, 91, s.31-33. Benzer yönde diğer kararlar için bk.: D6D, T.13.5.1998,
E.1997/4680, K.1998/2489, DD, 98, 1999, s.323-326; D6D, T.23.6.1994, E.1993/2911,
K.1994/2704, DD, 90, 1996, s.90.
69
ÇAĞLAYAN, İdari Yargı, s.563; AKYILMAZ/SEZGİNER/KAYA, a.g.e., s.478.
70
AKYILMAZ/SEZGİNER/KAYA, a.g.e., s.478.
71
İdari işleme ilişkin olarak olumlu-olumsuz ayrımının esası, kişilerin veya nesnelerin hukuk
düzeninde bir değişiklik meydana getiren işlemlerin olumlu yönde olması, bu değişikliğin
reddi yahut ifa edilmemesine ilişkin işlemler olumsuz yönde olmasına dayanmaktadır. Onar,
1966: 1795; ALİEFENDİOĞLU, “Danıştay Kararlarına Uyulması”, DD, 1975, 5(16-17),
17-18.
Ankara Üni. Hukuk Fak. Dergisi, 70 (4) 2021:1313-1359 İdari Yargı Kararlarının Uygulanması…
1329
belli süre içinde başlamaması durumunda sonuçlarını bildirmesi, hukuk
devleti bakımından olması gerekeni ifade etmektedir.
İptal kararı verilinceye kadar memurun kadrosuna bir başka atama
gerçekleştirilmiş ise, mevcut kararın uygulanmasının kolaylaştırılması için
idarenin dava konusu kadroyu boşaltmak için işlem ve eylem yapması
gerekmektedir. Bir şeyi yapmamak veya hukuki tasarrufta bulunmamak
şeklinde bir idari işlem ise, buna olumsuz işlem denilmektedir. Bu durumda,
mahkeme kararlarının gereklerine göre işlem veya eylem tesis edileceği ifade
edilmektedir. Örnek olarak bina inşaatı için belediyeye yapılan ruhsat
başvurusunun reddi şeklindeki olumsuz işlemin mahkemece iptali halinde,
davacının ruhsat varmış gibi kendiliğinden inşaata başlayamayacağı,
belediyeye müracaat ederek mahkeme kararına uygun işlem tesisini
isteyebileceği dile getirilmektedir
72
.
İptal edilen işlem, olumsuz mahiyetteyse, iptal hükmüyle beraber o işlem
kendiliğinden (idarenin herhangi bir işlem veya eylemde bulunmasına gerek
olmaksızın) ortadan kalkacaktır
73
. Bu durumda iptal kararı olumsuz işlem
yerine geçmemektedir. Nitekim bu durum yargı mercilerinin idare yerine
geçerek işlem ve eylem tesis edememesi esasının bir gereği olarak karşımıza
çıkmaktadır
74
. Olumlu işlemin iptali halinde, dava konusu idari işlem hiç tesis
edilmemiş sayılacağından kural olarak hiçbir değişiklik olmamış kabul
edilmesi gerekmektedir. Bu fiktif bir olgu olmanın ötesinde olup idarenin eski
durumun gelmesi için yükümlülüklerini yerine getirmesi gerekmektedir
75
.
İdarenin iptal kararından önceki hukuki durumu tanıması ve anılan durumun
hükümlerinin yerine getirilmesi ile eski durumun iadesi için idari işlem ve
eylemlerin tamamen ifa ve icrası gerekmektedir
76
. Bu anlamda iptal kararının
72
ALİEFENDİOĞLU, a.g.e., s.17-18.
73
ÇAĞLAYAN, a.g.e., s.167; ÇELİKKAYA, İ., “İptal Kararının Geçmişi Etkileyip
Etkilemeyeceği Sorunu”, İBD, 1977, 33(376), s.69.
74
SARICA, a.g.e., s.123; ONAR, a.g.e., s.1795; ÇELİKKAYA, a.g.e., s.69; ÇAĞLAYAN,
a.g.e., s.167; ÇALIŞ, a.g.e., s.157.
75
GÖZÜBÜYÜK, a.g.e., 416.
76
Bu kapsamda Danıştay’ın uygulamasını göstermek bakımından şu örnek durum faydalı
olacaktır: “…Bilindiği gibi, idare hukukunda idari yargı yerlerince verilen iptal kararları,
iptal edilen işlemi tesis edildiği tarih itibarıyla hukuk aleminden kaldırır ve işlemin tesis
edilmesinden önceki hukuki durumun yeniden gelmesini sağlar. Bir başka ifade ile iptal
kararıyla işlem, hiç tesis edilmemiş veya doğmamış hale gelir. / Bu itibarla, müstafi
sayılmasına dair işlemin yargı kararıyla iptal edilmesi üzerine davacının, anılan işlemden
önceki hukuki durumuna yani memuriyet statüsüne kendiliğinden kavuşacağı tartışmasızdır.
İdarenin yargı kararı üzerine davacıyı görevine iade etmek üzere tesis etmiş olduğu işlem,
anılan yargı kararının uygulanmasını sağlamak üzere idari iş ve işleyişe dair bildirici,
Yakup ÇOKKAŞ Ankara Üni. Hukuk Fak. Dergisi, 70 (4) 2021:1313-1359
1330
“aynen” ve “gecikmeksizin” ifa edilebilmesi için bazı usul ve esaslara
uyulmaması dahi kabul edilebilmektedir
77
. Örnek olarak, görevden alınma
işleminin iptali davası devam ederken mezkûr göreve bir başka kamu görevlisi
getirilmiş olabilmektedir. Söz konusu davada iptal veya YD kararı
verildiğinde, göreve getirilen kişinin aynı usûl ile görevden alınması yasada
öngörülen sürede (İYUK m.28’e göre en geç otuz günde)
gerçekleştirilmesinin mümkün olmaması halinde, anılan göreve sonradan
getirilmiş olan kişinin yetkide ve usûlde paralellik ilkesine aykırı biçimde
görevden alınmış olması Danıştayca hukuka uygun bulunmaktadır
78
.
belirleyici ve tamamlayıcı bir idari işlemdir. / 657 Sayılı Kanun'un 62. maddesinde
belirtilen yeniden atama işlemi ise, kurucu (inşai) nitelikte bir idari işlem olup, bu yönüyle
davacının yargı kararı uyarınca görevine iade edilmesine dair işlemin, 657 Sayılı
Kanun'un 62. maddesinde belirtildiği şekliyle yeni bir atama işlemi olarak
değerlendirilmesi hukuken olanaklı değildir.” D12D, T.15.3.2017, E.2016/8051,
K.2017/789, KİBB.
77
İdarenin iptal kararının gereklerini yerine getirirken bağlı yetki içinde olup bu yetkisini
“açık takdir hatası”na varacak şekilde kullanılmasının isabetsiz olduğunu düşünmekteyiz.
Nitekim Danıştay’ın bu husustaki kararı bu durumu destekler niteliktedir: “…İl Müdürlüğü
görevini daha önce yürüten ...`nın görevden alınması işleminin yargı yerinde iptali
nedeniyle bu göreve iadesini sağlamak üzere davacının görevden alınmasından sonra
davacının hizmet süresi, dava konusu işlemin tesis edildiği tarihe kadar bulunduğu
görevler, alındığı ve atandığı görevlerin ünvan ve nitelikleri, bu iki görev arasındaki
hiyerarşik kademeler ve değişik hizmet kadroları dikkate alınmadan, davacının mühendis
kadrosuna atanması işleminde "İdarenin açık takdir hatası" bulunmakta olup, davanın bu
kısmının reddinde hukuki isabet görülmemiştir.” DİDDK, T.22.3.1999, E.1997/134,
K.1999/407, KİBB.
78
“…İdare hukuku ilkelerinden usulde paralellik ilkesi uyarınca bir idari işlemin
uygulamadan kaldırılması, geri alınması veya değiştirilmesi, işlem kurulurken uygulanan
usul kurallarının izlenmesiyle olanaklıdır. Ancak yukarıda yer verilen Yasa metni uyarınca
yargı kararının idare tarafından gecikmeksizin uygulanması gerekmekte olup, iptal
kararlarının iptali istenen işlem kurulmadan önceki hukuki durumun yürürlüğünü
sağlaması özelliği göz önünde bulundurulduğunda, yargı kararının uygulanması amacıyla
usulde paralellik ilkesi gözetilmeden kurulan işlemlerin bu yönüyle hukuka aykırılığından
söz edilemez.” D5D, T.24.6.2011, E.2011/433, K.2011/3618, DD, 128, s.172-174. Aynı
yönde bir başka karar için bk.: D5D, T.6.11.1996; E.1996/1997, K.1996/3334, DD, 93,
s.311-313.
Ankara Üni. Hukuk Fak. Dergisi, 70 (4) 2021:1313-1359 İdari Yargı Kararlarının Uygulanması…
1331
III. İdari Yargı Kararını Uygulama Yükümlülüğün Yerine
Getirilemediği (Aynen İfa Edilemediği) Durumlar
A. Genel Olarak
İptal hükmü, dava konusu işleme kaim değildir. İdarenin iptal hükmünün
gereklerini, hükmün amaç ve gerekçesini dikkate alarak yerine getirmesi bir
zorunluluktur
79
. Aslolan iptal kararlarının aynen ifasıdır
80
. Bununla beraber
Danıştay’ın yerleşik uygulamasına bakıldığında
81
, imkânsızlık hâlinin iptal
kararlarının uygulanması zorunluluğunu ortadan kaldıran bir durum olarak ele
alındığı görülmektedir
82
. Hukuken veya fiilen yerine getirilmesi mümkün
olmayan hallere münhasır olan bu durumun istisnai nitelikte olduğu ve
sorumluluğun objektif bir sorumluluk olduğu belirtilmektedir
83
. Diğer bir
anlatımla, iptal kararlarının gereklerinin hukuki veya fiili imkânsızlık halleri
dışında idare tarafından uygulanmasının gerekli olduğu kabul edilmektedir
84
.
İptal edilen işlemin meydana getirdiği hukuki veya fiili sonuçların, iptal
kararından önce meydana gelen hukuki veya fiili birtakım sebeplerle değişime
uğradığı haller söz konusu olabilmektedir. Bu haller, iptal kararının
uygulanmasını, diğer bir tabirle dava konusu işlemin meydana getirdiği
hukuki veya fiili sonuçların ortadan kaldırılmasını olanaksız hale getirmiş
79
“…İdare, iptal kararlarının maksat ve kapsamı dışında bir işlem tesis edemez. İptal
kararları üzerine idarenin tesis edeceği işlem, iptal kararının yerine getirilmesine matuf ve
kararın maksadına uygun olmalıdır…” D3D, T.9.3.1978, E.1978/151, K.1978/199, KİBB.
80
ÖZDEŞ, Orhan, “Danıştay Kararlarının Yerine Getirilmesi Zorunluluğu”, DD, 1977, 6(20-
21), s.39.
81
“…Öğretide ve uygulamada idari yargı yerince verilen iptal kararları, hukuki veya fiili
engel yok ise idari işlemi tesis edildiği tarihten itibaren geriye yönelik olarak ortadan
kaldıracağı, yürütmenin durdurulması kararlarının ise uygulama tarihinden itibaren hüküm
ifade edeceği kabul edilmektedir.” D8D, T.25.2.2015, E.2014/10360, K.2015/1223, DD,
139, 2015, s.216.; Benzer yönde kararlar için bk.: D5D, T. 24.4.1991, E.1989/2113,
K.1991/756, DD, 1992, 82-83, s.442; D5D, T.12.2.1991, E.1988/3400, K.1991/178, DD,
1992, 82-83, s.385; D5D, T.11.2.1991, E.1991/112, K.1991/154, DD, 1992, 82-83, s.371;
D5D, T.7.6.1988, E.1986/1476, K.1988/1823, DD, 1989, 74-75, s.254-255.
82
Genel menfaatlerin zaruri kıldığı ve fiili imkânsızlık hallerinde yürütme makamının
mahkeme kararlarının yürütülmesinin bir süre veya tamamen durdurabileceği ifade
edilmektedir. Tuncay, a.g.e., s.210. Ayrıca bkz.: Kent, B., “İdari Yargıda Mahkeme
Kararlarının Uygulanmasını Güçlendirici Alternatif Mekanizma Olarak Zorlayıcı Para
Cezası”, ABD, 2011(4), 50; ÇALIŞ, a.g.e., s.172-173.
83
ÖZDEŞ, “Danıştay…”, s.39; ÖZDEŞ, “Yürütmenin Durdurulması…”, s.11-12.
84
ULER, a.g.e., s.99; ÖZEREN ve BAYHAN, a.g.e., s.118-119; YILDIRIM, Turan, “Yargı
Kararlarının Uygulanmaması Sorunu”, UAİBD, 2004, 1(1), s.2; ALTAY, a.g.e., s.195;
ÇAĞLAYAN, İdari Yargı…, s.575; GÜÇLÜ, a.g.e., s.129; KAYA, a.g.e., s.63; KAPLAN,
a.g.e., s.240; GÖZÜBÜYÜK, Yönetim…, s.416-417; ÇALIŞ, a.g.e., s.155.
Yakup ÇOKKAŞ Ankara Üni. Hukuk Fak. Dergisi, 70 (4) 2021:1313-1359
1332
olabilmektedir
85
. Eş söyleyişle, yargı kararının uygulanması bir başka hukuk
kuralı veya nesnel alandaki engeller nedeniyle mümkün olmamaktadır
86
.
Örnek olarak, görevinden uzaklaştırılan kamu görevlisinin bu işleme karşı
açtığı iptal davası sürmekte iken davacının yaş haddinden emekli edilmesi
üzerine görevden uzaklaştırma işleminin hukuka aykırılığı tespit edilip iptal
edildiğinde karar gereğinin yerine getirilmesi bakımından imkânsızlık söz
konusu olacaktır
87
. Yine, belediye tarafından bir işyeri hakkında kapatma
kararı alınmasından dört gün sonra aynı işyeri hakkında, ilçe hıfzısıhha
komisyonu tarafından da kapatılma kararı verilmiştir. Danıştay, işyerinin
belediyece kapatılması işleminin mahkemece iptal edilmesinden sonra
açılmaması üzerine açılan tazminat davasını; mahkeme kararlarının
uygulanmasında imkânsızlık bulunduğu gerekçesiyle reddetmiştir
88
.
Danıştay’ın özellikle kamu personellerine ilişkin uyuşmazlıklarda;
imkânsızlığa ilişkin değerlendirme yapılacağında dava konusu idari işlemin
tesisinden sonra meydana gelen hukuki veya maddi değişikliklerde, davacının
iradesinin bulunup bulunmadığı şartı arandığı görülmektedir. Buna göre,
merkez emrine alınan bir vali, bu işlemin iptali için açtığı dava devam ederken
Danıştay üyesi olarak seçilmiş olup, dava konusu işlem merkez emrine alınma
yönünden iptal edilmiştir. Davacı, iptal kararının uygulanması için idareye
başvurmuş, başvuru idarece zımnen reddedilmiştir. Bunun üzerine, red
işleminin iptali ile uğranılan zararın tazmin edilmesi talepli dava açılmıştır.
Bu davada İdare, davacının Danıştay’a kendi isteği ile seçildiği için mahkeme
kararının uygulanmasında, hukuki imkânsızlık bulunduğu yönünde savunma
yapmıştır. Danıştay, Cumhurbaşkanı’nın atama işlemini tesis ederken
herhangi bir organın görüşü veya önerisiyle bağlı olmadığını ve ilgilinin
Danıştay üyeliğini istemesinin, atama işleminin oluşması bakımından zorunlu
85
Mahkeme kararlarının gereklerinin idari işlem ve eylem tesis edilmesiyle mümkün
olunduğu, kararın yerine getirilmesinin ise bazı hallerde mümkün olamayabileceği, böyle
durumlarda kamu görevlisinin kişisel kusurunun mevcut olmadığı ifade edilmektedir.
AKYILMAZ, Bahtiyar, “Yargı Kararlarının Yerine Getirilmesinden Doğan Sorumluluk”,
GÜHFD, 2007, 11(1-2), s.463.
86
ULER, a.g.e., s.99; ALTAY, a.g.e.,196, KAYA, Cemil, “İdari Yargıda Mahkeme
Kararlarının Uygulanması ve Karşılaşılan Sorunlar”, in İdari Yargı Uygulaması ve
Karşılaşılan Sorunlar, Konya, 2012, s.100; KAYHAN, M., İdari Davalarda Yürütmeyi
Durdurma, Ankara, 2008, s.139-140; GÖZÜBÜYÜK ve DİNÇER, a.g.e., s.705.
87
GÖZÜBÜYÜK, A. Ş. ve TAN, Turgut, İdari Yargılama Hukuku, C.2, Turhan Kitabevi,
Ankara, 2016, s.575.
88
D8D, T.27.3.1969, E.1967/2122, K.1969/1195, Akt. KAYA, a.g.e., s.66.
Ankara Üni. Hukuk Fak. Dergisi, 70 (4) 2021:1313-1359 İdari Yargı Kararlarının Uygulanması…
1333
bir unsur olmadığına hükmederek yargı kararının uygulanmasında hukuki
imkânsızlık bulunmadığını hükme bağlamıştır
89
.
Meydana gelen hukuki veya fiili imkânsızlık neticesinde uygulanamayan
iptal kararlarının, hiçbir hüküm ifade etmeyeceği düşünülmemelidir. İptal
edilen işlemin tesis tarihinden imkânsızlık sebebinin oluştuğu tarihe kadarki
mali kayıpların, iptal kararı “aynen” ifa edilemediği için “tazminen” ifası
bağlamında giderilmesi gerekmektedir
90
. Nitekim, iptal kararının idareye
yüklediği eski hukuki durumun geri getirilmesi “aynen” ifa olarak
değerlendirilmektedir. Bu durumun önündeki fiili veya hukuki engeller anılan
yükümlülüğünün sağlanmasını mutlak biçimde engellese bile burada idarenin
aynen ifa yükümlülüğü sona ermek yerine, tazminen ifa yükümlülüğüne
dönüşmüş olacaktır
91
. İdarenin kararın imkânsızlaşan kısmını
uygulayamaması durumu, davacının müktesep veya sübjektif haklarının
sağlanmasına engel oluşturmayacaktır
92
. Nitekim öğretide de, iptal kararının
89
DİDDGK, T.12.6.1998, E.1996/623, K.1998/276, DD, 1999, S.98, s.51-52.
90
Lehine iptal kararı verilen kişinin kararın uygulanması aşamasında hayatını kaybetmesi
üzerine kararın uygulanma imkânının kalmadığı ancak ölüm tarihine kadarki parasal
kayıpların yukarıda anılan yükümlülük kapsamında müteveffanın murislerine ödenmesi
gerektiği ifade edilmektedir. GÜÇLÜ, a.g.e., s.131-132.
91
“…Davalı idare emrinde uzman mühendis olarak görev yapmakta iken, 61 yaşını
doldurduğundan bahisle yaş haddi nedeniyle hizmet sözleşmesi re'sen feshedilen davacının,
bu işlemin iptali istemiyle açtığı davada, dava konusu işlemin iptaline karar verilmesi
üzerine, 5.1.2007 tarihinde 65 yaşını doldurmuş olduğundan fiili ve hukuki imkânsızlık
nedeniyle işe başlatılamayacağına ve yoksun kaldığı parasal haklarının işleyecek yasal
faiziyle birlikte 5.1.2007 tarihine kadar ödeneceğine ilişkin 4.1.2010 tarih ve 38 sayılı
işlemin iptali istemiyle açılan davayı reddeden Ankara 15. İdare Mahkemesinin 30.12.2010
tarih ve E:2010/165, K:2010/1675 sayılı kararının … (temyizen incelenerek bozulmasının
istendiği bu dosyada Daire, ilk derece mahkemesinin kararını onamıştır)”(Parantez
içindeki ifade, Danıştay’ın onama kararına uygun bir biçimde tarafımızca eklenmiştir),
D16D, T.17.3.2016, E.2015/956, K.2016/1697, UYAP. Aynı yönde kararlar için
bk.:“…Yargı kararlarının uygulama zorunluluğunu açıkça belirtmekte, idareye kararı
uygulamama olanağı tanımamaktadır. Kararların uygulanmasında fiili ve hukuki
imkânsızlıklar olabildiği bazı hallerde idareye seçenek olarak tazminat ödeme yükümlülüğü
yüklenmiştir…” DİDDK, T.26.6.1997, E.1997/52, K.1997/415, UYAP; D12D, T.9.5.2017,
E.2016/8276, K.2017/2383 UYAP; D5D, T.19.11.1998, E.1996/503, K.1998/2723, UYAP.
92
Nitekim, re’sen emekliliğe sevk olunan bir ilginin bu işleme karşı açtığı iptal davasında,
iptal kararının verildiği esnada davacının 65 yaşını doldurmuş olması, iptal kararı gereği
davacının görevine iade edilmesi bakımından hukuki imkânsızlık sebebi teşkil ettiği için
davacının re’sen emeklilik tarihinden 65 yaşına kadarki zaman dilimi içindeki parasal
haklarının iade edildiği ancak bunun da tam bir şekilde gerçekleştirilmemesi üzerine açılan
davada Danıştay, “…Mahkemenin iptal kararı üzerine, 65 yaşını doldurması nedeniyle
göreve yeniden başlatılamıyan davacıya re'sen emeklilik işleminin tesis edildiği tarihten
itibaren 65 yaşını doldurduğu tarihe kadar tüm parasal haklarının ödenmesi
Yakup ÇOKKAŞ Ankara Üni. Hukuk Fak. Dergisi, 70 (4) 2021:1313-1359
1334
hukuki veya fiili imkânsızlık hallerinin meydana geldiği ana kadarki müktesep
veya sübjektif haklar yönünden uygulanmasının zorunlu olduğu ifade
edilmektedir
93
. Ayrıca, anılan hallerden sorumlu tutmanın hakkını arayan bir
kişinin uğramış olduğu zararlara kendisinin katlanmasını beklemek anlamını
taşıyacağından adil bir çözüm olmayacağı belirtilmektedir
94
. Nitekim
Danıştay da bu hususu destekler nitelikte içtihat üretmektedir
95
.
gerekmektedir. Bu dönemde davacının idarenin hukuka aykırı işlemi nedeniyle
çalışamadığı açık olup, Yönetmeliğe ekli I sayılı cetvelde görev ve ünvanının yer alması
ve davalı idare tarafından da davacının belirtilen görevde çalışmadığı yolunda bir
iddiada bulunulmaması karşısında Yönetmeliğin 10.maddesi uyarınca ödenmesi gereken
destekleme hizmet ücretinin ödenmemesinde hukuka uyarlık bulunmamaktadır.” şeklinde
ifade etmiştir.D10D, T.4.2.1999, E.1998/6781, K.1999/421, UYAP.
93
KESKİN, a.g.e., s.46; GÖZÜBÜYÜK ve DİNÇER, a.g.e., s.705; ÇALIŞ, a.g.e., s.172-173;
GÖLCÜKLÜ, a.g.e., s.265. İptal ve yürütmenin durdurulması kararlarının uygulanmasında
imkânsızlık bulunması durumunda ilgilinin uğradığı zararın maddi manevi tazminat davası
açarak talep etme hakkının bulunduğunu ifade edilmektedir. Farklı yönde bkz.: ÇOBAN
ATİK, Ayşegül, “İdare Hukukunda Kazanılmış Hak İlkesi”, SÜHFD, 30. Yıl Armağanı,
2013, 21(1), s.50. Buna göre, iptal kararının geçmişe dönük olarak kazanılmış hak tesis
edebileceği ifade edilmektedir. Danıştay’ın hukuki ve fiili imkânsızlık durumlarında dava
konusu işlemin tesis edildiği tarihten itibaren imkânsızlık sebebinin doğduğu tarihe kadarki
müktesep ve parasal hakların korunmasına ilişkin içtihatlardan hareketle anılan görüş
temellendirmektedir. İdarenin uygulamakla yükümlü bulunduğu bir iptal kararını
uygulayamaması durumu söz konusudur. Bu anlamda, iptal kararının idareye yüklemiş
olduğu aynen ifa yükümlülüğünün yerine getirilememesinden bahsedildiğinden, belirtilen
yükümlülüğün lehe hüküm almış olan kişiyi koruma düşüncesiyle tazminen ifa
yükümlülüğüne dönüşmüştür. Burada kazanılmış haklara ilişkin bir tartışma açılması
esasında, kanaatimizce iptal kararının idari işlem yerine geçtiğinin de örtülü şekilde kabul
edildiğini gösteren bir durum arz edeceğinden anılan görüşe katılmamaktayız.
94
GÖK, Hasan, “Danıştay Kararlarından Hareketle İdari Yargı Kararlarının İmkansızlık
Nedeniyle Uygulanamadığı Haller”, İÜHFM, 2015, 31(1), s.556.
95
“…İptal veya yürütmenin durdurulması kararlarının yerine getirilmesi gerekli ise de,
davacı kendi isteğiyle emekliye ayrılmak veya başka bir göreve atanmak gibi idareye yeni
işlemler tesis ettirmiş bulunduğu cihetle hukuki bakımdan ortada yerine getirilmesi gerekli
bir Danıştay kararı kalmamış bulunmaktadır. Ancak verilmiş bulunan iptal kararında
davacının emekliye ayrıldığı veya başka bir göreve atandığı tarihe kadarki müktesep ve
subjektif haklarına ilişkin kısımların uygulanmasının zorunlu olduğuna …oybirliğiyle
…karar verildi.” D3D, T.9.3.1978, E.1978/151, K.1978/199, Akt. ALTAY, a.g.e., s.199;
Aynı yönde bkz.:D16D, T.17.3.2016, E.2015/956, K.2016/1697, UYAP. Aksi yönde içtihat
için bkz.:“…Mahkemece kesinleşen yargı kararının tam ve zamanında uygulanmasının
Hukuk Devletinin temel esaslarından olduğu belirtilmiş, ancak olayda davacının askerlik
şubesince bakaya olarak arandığının anlaşılması karşısında, idarenin mahkeme kararını
uygulayamamasının fiili ve hukuki imkânsızlıktan kaynaklandığından tazmin borcunun
doğmadığı gerekçesiyle dava reddedilmiştir. / Gerçekten de, idarenin kesinleşmiş yargı
kararını yerine getirmesi için her türlü çabayı gösterdiği halde mevcut maddi ve hukuki bir
engelin buna imkân vermemesi halinde tazmin sorumluluğunun ortadan kalkacağı idare
Ankara Üni. Hukuk Fak. Dergisi, 70 (4) 2021:1313-1359 İdari Yargı Kararlarının Uygulanması…
1335
İdari yargı kararlarının uygulanmaması, idarenin ağır hizmet kusuru
kabul edilirken
96
, hukuki ve fiili imkânsızlık sebebiyle uygulanamamasının
ise, idarenin kusursuz sorumluluğuna
97
yol açacağı ileri sürülmektedir
98
.
hukukunun bilinen temel ilkelerindendir. Ancak, b durumun söz konusu olabilmesi için
sorumluluğu ortadan kaldıran engelin idarenin kendi eylem yahut işleminden
kaynaklanmaması gerekir. / Olayda ise, davacının askerlik şubesince bakaya olarak
aranması ve bu nedenle okula kabul edilememesinin yargı kararının uygulanmasını
imkânsız hale getirdiği ilk bakışta doğru olarak görünmekteyse de; bu hukuki imkânsızlık
halinin bizzat davalı idarenin hukuka aykırı olduğu yargı kararı ile saptanmış bulunan
okuldan çıkarma işleminin sonucu olduğu gözden kaçırılmamalıdır. Böyle olunca, anılan
hukuki imkânsızlık nedeniyle idarenin tazmin sorumluluğunun ortadan kalkması
düşünülemez. O itibarla, mahkeme kararının gerekçesinde hukuki isabet yoktur. /
Davacının istediği maddi tazminat, ilerde oluşması muhtemel bir zararı ifade etmekte
olup, varsayıma dayalı olarak tazminata hükmedilemeyeceğinden davanın bu kısmının
reddi sonucu itibariyle yerindedir./ İşin manevi tazminata yönelik kısmına gelince;
Yukarıda da değinildiği gibi, idarenin hatalı işleminden dolayı yargı kararının
uygulanamaması hali meydana gelmiş, başka bir deyişle okuldan çıkarma cezası ile
davacı askerlik hukuku yönünden yükümlü olmuş, yeniden öğrenci statüsüne dönmesi
de mümkün olamamıştır. Bu durumda, hukuka ve adalete olan güven duygusunun kaybı ile
manevi tazminata hak kazandığının kabulü zorunludur.” D8D, T.12.4.2001, E.1999/3509,
K.2001/1641, UYAP. Aksi yönde olduğunu ifade ettiğimiz bu kararda, ilk derece
mahkemesi ve Danıştay’ın imkânsızlık kavramının tazminat sorumluluğuna ilişkin olarak
yapmış olduğu değerlendirme, zannımızca hatalıdır. Çünkü, hukuki veya fiili imkânsızlık
sebebi, herhangi bir kusura dayanan bir sorumluluk esasını gerektirmemektedir. Nitekim,
öğretide de, imkânsızlık kavramının objektif sorumluluk esasını gerektirdiği ifade
edilmektedir. ÖZDEŞ, “Danıştay…”, s.39. Danıştay’ın manevi tazminata ilişkin
değerlendirmesini ise haklı bulmaktayız. Nitekim, ortada uygulanamayan bir mahkeme
ilamı vardır ve bu ilamdan ötürü ilgililer, asli bir korunma temin edememektedirler. Bu
yönüyle, hukuka ve adalete güven duygusunun kaybı, manevi tazminata hak kazanılmasını
zorunlu kılmaktadır.
96
“…Kazai ilâmların maddî ve kanunî imkânsızlık mevcut olmadıkça, derhal infaz edilmemesi
hizmet için ağır bir kusur teşkil edeceğine binaen müracaat tarihi ile tayin tarihi arasındaki
aylık tutarlarının davacıya tazminat olarak ödenmesi…” gerekir. D5D, T.7.3.1950,
E.1949/509, K.1950/558, DKD, S.50-53, s.314; Aynı yönde kararlar için bk.: D5D,
T.3.6.2008, E.2007/7369, K.2008/3234, DD, 2008, S.119, s.218; D2D, T.13.7.2007,
E.2007/1297, K.2007/3247, DD, 2008, S.117, s.107; D10D, T.27.2.2007, E.2004/13990,
K.2007/739, DD, 2007, S.116, s.304; D5D, T.2.5.2005, E.2001/2787, K.2005/522, DD,
2005, S.110, s.184; D5D, T.29.9.2004, E.2000/3316, K.2004/3372, DD, 2005, S.110, s.179;
D6D, 16.4.2002, E.2001/1396, K.2002/2298, DKD, 2003, S.1, s.248.
97
İdare Hukukunda kusursuz sorumluluk hali, idareye ve ajanına atfı kabil olmayan bir
sebepten dolayı kişilerin uğramış oldukları zararların giderilmesini ifade etmektedir.
ÖZGÜLDÜR, Serdar, “İdarenin sorumluluğu ve Tam Yargı Davaları”, in Özay, İ.,
Günışığında Yönetim, Filiz Kitabevi, İstanbul, 2004, s.845; ERSÖZ, Ahmet Kürşat, İlaç
Hukuku Bağlamında İdarenin Sorumluluğu, On İki Levha Yayıncılık, İstanbul, 2016, s.268.
98
ÇAĞLAYAN, a.g.e., s.271-272; AYÇİÇEK, H. İ., İdari Yargı Kararlarının Yerine
Getirilmesi, GÜSBE, Yayımlanmamış Yüksek Lisans Tezi, 2002, s.65-66; ERDEM, a.g.e.,
s.89-90; KAYA, a.g.e., s.78; ÇALIŞ, a.g.e., s.175. Nitekim, Özeren ve Bayhan yargı
Yakup ÇOKKAŞ Ankara Üni. Hukuk Fak. Dergisi, 70 (4) 2021:1313-1359
1336
Anılan durumların idarenin kusursuz sorumluluğuna yol açacağı kabul
edilmekle birlikte tüm hukuki veya fiili imkânsızlık sebeplerinden dolayı
idarenin kusursuz sorumluluğunun değişmesi fikri, bazı eleştirilere konu
olmuştur. Bu fikre göre mahkeme kararlarının yerine getirilebilmesi için yasal
düzenleme yapılması gereken imkânsızlık hallerinden, idarenin sorumlu
tutulmaması gerekmektedir
99
.
Mahkeme kararlarının uygulanması bakımından imkânsızlık kavramı
yalnızca iptal davasına özgü olan oldukça istisnai bir durumdur
100
. Bu
bakımdan bir idari işlemin hukuka uygun olup olmadığı, kural olarak
101
kararlarının yerine getirilememesiyle ilgili olarak Couitéas kararından bahsetmektedirler.
Karara göre, Coutéas isimli Fransız vatandaşı, Sousse Adliye Mahkemesi’nin 1908 tarihli
bir kararı ile Tunus’ta 38.000 hektarlık bir araziye sahip olmuştur. Mahkeme, Coutéas’a
arazi üzerindeki yerli kabileleri buradan çıkarma hakkını da vermiştir. Ancak, 8.000 kişilik
yerli, araziyi terk etmemiştir. Bunun üzerine Coutéas, bu kişilerin kendi mülkünden
çıkarılması için idareye defaatle talepte bulunmuş olmasına rağmen İdare, bölgede kamu
düzeni ve güvenliğinin tehlikeye düşeceğini gerekçe göstererek talepleri reddetmiştir.
İşgalcileri mülkünden çıkaramayan Coutéas, tazminat istemiyle Danıştay’a başvurmuştur.
Bunun üzerine, idarenin red işleminin yasalara aykırı olmadığını, bu durumda herhangi bir
kusurunun da söz konusu olmadığını ancak Coutéas’ın da uğradığı zararın yalnız kendi
üzerinde bırakılmasının kamu külfetleri karşısında eşitlik ilkesine aykırı düşeceği
gerekçesiyle tazminata hükmetmiştir. Özeren ve Bayhan, 1992: 63. İdarenin kamu düzeni
ve güvenliğine yönelik gerekçelerinin Yayla tarafından imkânsızlık kavramı içinde
değerlendirilebileceği ifade edilmektedir. YAYLA, Ahmet, “Fiili Veya Hukuki
İmkansızlığın İdari İşleme Etkisi Üzerine Bir Deneme”, DEÜHFD, 2015, 17(2), s.260.
99
GÖK, a.g.e., s.557. Yazar, görüşünü şu içtihada dayandırmaktadır:
“…Başbakanlığın…Genelgesi’nin … Bakanlar Kurulu Kararı’nın … boş kadro değişikliği
yapılmasına ilişkin kısmının ve … davacının 3.dereceli şef kadrosuna atanmasına ilişkin
kısmının iptaline; davanın …kurumdaki diğer personel hakkındaki atama işlemleriyle ilgili
bölümünün iptali istemine ilişkin kısmının ise menfaat ilişkisi yokluğu nedeniyle reddine
karar verildiği, davacının ise anılan kararın idarece tam olarak uygulanmadığı, yalnızca
kendisinin şef olarak atanmasının yapıldığı, bu nedenle uygulamamadan doğan maddi ve
manevi zararların tazminat olarak ödenmesi istemiyle bakılan davayı açtığı anlaşılmıştır./
Dairemizin, … kararının sonucuna göre; Aile Araştırma Kurumu’nun hukuksal statüsünün
çıkartılacak bir yasayla belirlenmesi gerekmektedir Keza, Bakanlar Kurulu Kararıyla
kadro kullanımı ve kadro değişikliği yapılması ve bu düzenlemenin sonuç doğurabilmesi de
örgüt yapısını belirleyen yasanın yürürlüğe girmesine bağlıdır. Belirtilen yasal
düzenlemenin yapılması görevinin ise, yasama organına ait bulunması nedeniyle,
yukarıdaki karar gereğinin yerine getirilmediği hususunda davalı idarenin
kusurlandırılmasına olanak bulunmamaktadır.” D5D, T.17.6.2003, E.1999/6257,
K.2003/3013, Akt. ALTAY, a.g.e., s.241-242.
100
KESKİN, a.g.e., s.45.
101
Danıştay’ın bir kararı bu duruma istisnai bir durumu göstermektedir: “…Ceza Hukuku
kökenli bir ilke olan lehe olan hükmün uygulanması ilkesi; işlendiği zamanın hukuki
normları uyarınca suç sayılan bir fiil sonradan yürürlüğe giren bir düzenleme ile suç
olmaktan çıkarılmış bulunuyorsa veya sonradan yürürlüğe giren düzenleme suçun işlendiği
Ankara Üni. Hukuk Fak. Dergisi, 70 (4) 2021:1313-1359 İdari Yargı Kararlarının Uygulanması…
1337
yapıldığı tarihte yürürlükte bulunan hukuk kurallarına göre
değerlendirilmekte olup
102
; hukuka aykırılık tespitiyle sakat hale gelen dava
konusu idari işlemin iptal edilmesi gerekmektedir
103
. İptal kararının
verilmesinden sonra kararın uygulanmasındaki imkânsızlık, idari yargı
hakiminin davayı reddetmesini gerektirecek bir durum olmayıp davanın bu
sebeple reddi, hukuka aykırı olacaktır
104
. Nitekim, idari yargı hâkiminin iptal
davasındaki rolü ve önemi, dava konusu işlemin tesis edildiği anda mevcut
hukuk kurallarına uygun olup olmadığını saptamaktan ibarettir. Kaldı ki,
imkânsızlık hali mahkemeyi değil, kararı uygulama mevkiinde bulunan
idareyi ilgilendiren bir konudur. İdari yargı organlarının verecekleri kararın
kişinin hukukunda herhangi bir değişiklik yaratmayacağı gerekçesiyle idari
zaman mevcut olan düzenlemeye göre suçlunun lehinde ise, sonraki normun daha önce
işlenmiş olan fillere uygulanmasını öngörmektedir. Kural olarak idari işlemlerin yargısal
denetimi, tesis edildiği tarihte yürürlükte bulunan mevzuata göre yapılmaktadır. Bu
anlamda idari işlem niteliğindeki disiplin yaptırımının da tesis edildiği tarihte yürürlükte
bulunan mevzuata göre yargısal denetiminin yapılması gerekmekte ise de, ilke olarak suç
ve cezada lehe olan normun uygulanması kuralının disiplin cezaları yönünden de geçerli
olduğunun kabulü gerekmektedir. Dolayısıyla, fiilin işlendiği tarih itibariyle yürürlükte
bulunan mevzuat ile daha sonra yürürlüğe giren mevzuat hükümleri farklı ise disiplin cezası
ile cezalandırılacak olan kişilerin lehine olan mevzuat hükmü dikkate alınmalıdır. Ancak
lehe hükmün uygulanması amacıyla verilecek bir iptal kararının, davacının eylemine uyan
başka bir disiplin cezasının uygulanmasına engel olmayacağı da açıktır…” DİDDK,
T.20.4.2017, E.2015/4973, K.2017/1715.
102
BİLGEN, Pertev, İdare Hukuku Dersleri İdare Hukukuna Giriş, 1999, s.100. Bu husustaki
Danıştay içtihatları için bkz.: D8D, T.28.9.1988, E.1988/705, K.1988/620, DD, 74-75,
s.469; D8D, T.11.3.1991, E.1990/563, K.1991/457, DD, 82-83, s.606; D10D, T.192.1985,
E.1984/1404, K.1985/249, DD, 60-61, s.435; D5D, T.22.11.1988, E.1988/2845,
K.1988/2749, DD, 74-75, s.285.
103
BİLGEN, a.g.e., s.255.
104
ALTAY, a.g.e., s.196. Ayrıca Danıştay’ın bu hususta vermiş olduğu isabetli bir içtihat için
bkz.:“…davacının … görevinden alınmasına ilişkin 7.9.1999 günlü müşterek kararnamenin
Danıştay Beşinci Dairesi'nin 30.11.2002 günlü, E:1999/4627, K:2002/4108 tarihli
kararıyla iptal edildiği, anılan kararın Danıştay İdari Dava Daireleri Kurulu'nun 24.3.2005
günlü, E:2003/262, K:2005/158 sayılı kararıyla onandığı; iptal davası devam ederken,
davacının 31.1.2000 tarihinde kurumlararası nakil yoluyla …geçtiği ve Eylül 2000
tarihinde de emekliye ayrıldığı anlaşılmaktadır. Yukarıda da değinildiği üzere, 7.9.1999
tarihli görevden alınma işlemi nedeniyle, davanın açıldığı tarih itibariyle davacının
menfaatinin ihlal edildiği açık olup, davacının bu işlemle ilişkisinin dava sonuna kadar
sürmesi gerekmemektedir. / Bu durumda, söz konusu anayasal ve yasal düzenlemeler
uyarınca davalı idarenin bağlı yetki içerisinde bulunduğu açık olup, bu doğrultuda davalı
idarenin ilgili idarelerle gerekli koordinasyonu sağlayarak davacıyı… görevine iade etmesi
gerekirken, dava sürmekte iken adı geçenin başka bir kuruma geçtiği ve daha sonra
emekliye ayrıldığı gerekçesiyle davayı reddeden İdare Mahkemesi kararında hukuki isabet
görülmemiştir…” D5D, T.9.3.2009, E.2007/81, K.2009/1103, DD, 121, s.226-229.
Yakup ÇOKKAŞ Ankara Üni. Hukuk Fak. Dergisi, 70 (4) 2021:1313-1359
1338
işlemi iptal etmekten kaçınmamalıdır
105
. Buna rağmen aksi yönde mahkeme
kararları da bulunmakta ise de bu kararlar yerleşik değildir
106
.
İptal kararının uygulanmasında olanaksızlık durumunun güncel
örneklerinden birini, Kentbank ile ilgili iptal davasına konu olmuş bir
uyuşmazlık oluşturmaktadır. TMSF’ye devredilen bahsi geçen bankanın,
devir işlemini iptal eden mahkeme kararı üzerine; devir kararının alındığı
tarihteki hukuki ve mali yapının tesis edilmesi suretiyle, davacıya iadesinde
meydana gelen imkânsızlık durumunun değerlendirilmesi gerekmektedir.
Buna göre, Kentbank A.Ş.’nin bankacılık işlemleri yapma ve mevduat kabul
etme izni, BDDK’nın 13.12.2001 tarih ve 522 sayılı işlemi ile kaldırılmıştır.
Ancak BDDK’nın bu işlemi, Danıştay’ın 21.6.2004 tarih ve 2004/5576 sayılı
kararı ile iptal edilmiştir. İptal kararının uygulanması için yapılan başvuru,
BDDK’nın 24.9.2004 tarih ve 1400 sayılı işlemiyle uygun görülmemiştir. Bu
red işleminin iptali için açılan iptal davasında Danıştay, yürütmenin
durdurulma talebini şu gerekçe ile reddetmiştir
107
:
“…Fonun, kendisine devredilen, bankacılık yapma ve mevduat kabul etme izni
kaldırılmış olan Kentbank hakkında, Bankalar Kanunu’nun 15. maddesi
uyarınca yaptığı, üçüncü kişileri de ilgilendiren hukuki tasarruflar ve bankanın
tüzel kişiliğinin sona ermesi nedeniyle, idarece, BDDK’nın anılan bankanın
Fona devrine ilişkin işlemini iptal eden Danıştay Onuncu Daire kararının
gereğinin yerine getirilmesinin olanaksız olduğu, başka bir anlatımla, devir
kararının alındığı tarihteki Kentbank’ın hukuki ve mali yapısının tesisi
suretiyle davacıya iadesinde hukuki ve maddi (fiili) imkânsızlık bulunduğu ve
idarenin idari yargı kararını uygulayamadığı sonucuna ulaşılmıştır…”.
Anılan uyuşmazlıkla ilgili olarak Danıştay, BDDK’nın imkânsızlık
gerekçesine dayanarak mahkeme kararının gerekleri yönünde işlem tesis
etmeyip, davacının talebini reddettiği işlemin yargısal denetiminde esas
bakımından incelemesi neticesinde davayı aynı gerekçelerle reddetmiş
108
ve
105
KAYA, a.g.e., s.63.
106
“…Giresun Vilayeti vali muavini iken 14.1.1952 tarihinde re’sen emekliye sevk olunan
davacı 1954 yılında yaş haddini doldurmakla hükmen emekli durumuna düşmüş
bulunmasına ve emekliliğin iptali hususunda verilecek kararın hukukuna bir tesiri
olamayacağına binaen davanın bu sebeple tetkik kabiliyeti bulunma(maktadır)” (parantez
içi ifade karar doğrultusunda tarafımızca yazılmıştır), D5D, T.27.12.1963, E.1963/2199,
K.1963/4567, DKD, 1965, 91-92, s.112.
107
D13D, T.4.5.2005, E.2005/5545, KİBB.
108
D13D, T.29.11.2005, E.2005/5545, K.2005/5698, UYAP.
Ankara Üni. Hukuk Fak. Dergisi, 70 (4) 2021:1313-1359 İdari Yargı Kararlarının Uygulanması…
1339
bu karar DİDDK tarafından da onanmıştır
109
. Buna karşın, bu uyuşmazlığın
karar düzeltme safhasında;
“…Devir kararının iptal edilmesi üzerine devir kararının alındığı tarihteki
hukuki ve mali yapısının tekrar tesis edilmesi ve bankanın o zamanki durumu
ile davacılara iade edilmesinin mümkün olmadığı anlaşılmakla birlikte, iptal
kararının bir gereği olarak ve başkaca bir hukuki engel yoksa davalı idarenin,
davacılara Bankalar Kanunu hükümleri çerçevesinde tekrar bankacılık
faaliyetinde bulunabilecek koşulları sağlaması ve bankacılık işlemleri yapma
ve mevduat kabul etme izni tanınmak suretiyle banka kurmalarına izin vermesi
gerekir…”
denilmek suretiyle, D13D’nin belirtilen kararı bozulmuştur
110
. Bu
uyuşmazlıkta, iptal kararının uygulanma zorunluluğunun devam ettiğini ifade
edebilmek için uygulanmada herhangi bir hukuki engelin bulunmadığının ve
109
Onama gerekçesinde: “…bank'ın 09.07.2001 tarihli BDDK kararı ile 4389 sayılı Kanunun
14.maddesi uyarınca temettü hariç, ortaklık hakları ile yönetim ve denetiminin Fon'a
devredildiği, bu karar sonrasında, Kanunun 15.maddesinde yer alan, kendisine devredilen
bir bankanın yönetimi ve denetimi ile ortaklık hakkına, malî bünyesinin güçlendirilmesi,
yeniden yapılandırılması ve üçüncü kişilere devri konusunda yetkili olan Fon'ca, …bank'ın
yönetim ve denetiminin ele alınarak hisse senetlerinin tamamı ile bankanın ödenmiş
sermayesine karşılık 50 trilyon TL (50.000.000 YTL) tutarındaki kısmının Fon hesabına
kaydedildiği, BDDK'nca Kentbank'ın 13.12.2001 tarihinde bankacılık işlemleri yapma ve
mevduat kabul etme izninin iptal edildiği, bankanın tasfiyesine karar verildiği, Tasfiye
Halinde …bank A.Ş. Genel Kurulunda, tasfiyenin kaldırılarak bankanın …bank A.Ş.
bünyesinde birleştirildiği ve tasfiyesiz infisahın gerçekleştiği, …bank'ın tüzel kişiliğinin
ticaret sicilinden silinerek sona erdiği anlaşılmaktadır. / Bu durumda, Fonun kendisine
devredilen, bankacılık yapma ve mevduat kabul etme izni kaldırılmış olan …bank hakkında,
Bankalar Kanununun 15.maddesi uyarınca yaptığı, üçüncü kişileri de ilgilendiren hukuki
tasarruflar ve bankanın tüzel kişiliğinin sona ermesi nedeniyle, idarece, BDDK'nun anılan
bankanın Fona devrine ilişkin işlemini iptal eden Danıştay Onuncu Daire kararının
gereğinin yerine getirilmesinin olanaksız olduğu, başka bir anlatımla, devir kararının
alındığı tarihteki …bank'ın hukuki ve malî yapısının davalı idarece tesisi suretiyle davacıya
iadesinde hukuki ve maddi (fiili) imkânsızlık bulunduğu ve idarenin idari yargı kararını
uygulayamadığı sonucuna ulaşıldığından, dava konusu işlemlerde hukuka aykırılık
bulunmamaktadır…”D13D, T.29.11.2005, E.2005/5546, K.2005/5699, DD, 2006, S.112,
s.410. Anılan karar, DİDDK tarafından onanmıştır. Bk.: DİDDK, T.21.03.2007,
E.2006/339, K.2007/384, DD, 2008, S.117, s.40-44.
110
DİDDK, T.26.6.2008, E.2007/1724, K.2008/1706, DD, S.120, s.28. Karar düzeltme
aşamasında verilen bu kararla, iptal kararının uygulanabilmesi adına idarenin davacılara
bankacılık ve mevduat kabul etme izni verilmesi ve nasıl davranması gerektiği izah
edilmiştir. OZANSOY, bu kararı, idari yargının idarenin yerine geçmiş olması yönünden
eleştirmektedir. Bkz.: İdari Yargı Kararlarının Hukuk Düzenindeki Etkileri ve
Uygulamadaki Sorunlar Sempozyumu, 2012, s.21-22, (e.t.: 8.2.2020). Bu hususta daha
kapsamlı bilgi için bkz.: TAN, Turgut, Ekonomik Kamu Hukuku Dersleri, B.2, Turhan
Kitabevi, Ankara, 2015, s.449-454.
Yakup ÇOKKAŞ Ankara Üni. Hukuk Fak. Dergisi, 70 (4) 2021:1313-1359
1340
maddeten geri dönülemeyecek bir durumun ortaya çıkmamış olduğunun
ortaya konulması gerekmektedir. İdarenin mahkeme kararlarının gereklerini
yerine getirememesi sadece hukuki ve fiili imkânsızlık olgularının meydana
geldiğinin somut göstergeler ile belirlenmesi durumunda gündeme gelmelidir.
Anılan uyuşmazlıkta idarenin tek taraflı işlemleri ile karar gereklerini
yerine getirmesinin mümkün olmadığı belirtilmektedir. Mahkeme kararlarının
gereklerinin idarenin tek taraflı işlemiyle yerine getirilememesi durumu
Yıldırım tarafından imkânsızlık kavramıyla açıklanmamaktadır. Buna göre,
özelleştirme işlemlerine yönelik iptal kararı verilmesi durumunda, devredilen
hisseler ile satış yoluyla özel mülkiyete geçen taşınmazların geri alınmasının
idarece nasıl sağlanacağı belirsizdir. Böyle hallerde, yargı kararının
uygulanabilmesi için özel hukuk kişilerinin iradelerine ihtiyaç duyulmaktadır.
İlgilinin rıza göstermemesi durumunda idarenin adli yargı yoluna müracaat
etmesi düşünülebilecektir. Bu kapsamda, taşınmaz satışına ilişkin işlemlerin
iptali halinde adli yargıda açılacak bir dava yoluyla tapu kaydının
düzeltilmesinin istenebileceği ve ilgilisinin ödediği bedelin de iadesinin
gerekeceği ifade edilmektedir
111
.
Fiili ve hukuki imkânsızlık hâlleri, iptal kararları gibi yürütmeyi
durdurma kararlarının da yerine getirilmesi zorunluluğunun istisnasını teşkil
etmektedir. Nitekim idarenin fiili veya hukuki imkânsızlık durumlarında
yürütmeyi durdurma kararının gereğini yerine getirememesi söz konusu
olabilmektedir
112
. Diğer bir anlatımla, bir idarî işleme karşı yürütmeyi
111
YILDIRIM, Turan, İdari Yargı, Beta, İstanbul, 2010, s.461.
112
“…Danıştay’ın istikrar kazanmış içtihatlarına göre, yürütmenin durdurulması kararları
dava konusu idari işlemin uygulanmasını durduran, başka bir deyimle onun icrailik
niteliğini askıya alan ve söz konusu işlemin tesisinden önceki hukuki durumun geri
gelmesini sağlayan geçici nitelikte kararlardır. Eğer bireysel bir idari işlemin yürütülmesi
yargı kararı ile durdurulmuş ise kural olarak idare, bireyin eski hukuki durumunu
kazanması için gereken işlemleri yapmakla yükümlüdür. Ancak bir işlemin hukuka
aykırılığının tespit edilerek yürütmesinin durdurulması ile bu kararın uygulanma şeklini her
olayın özelliğine göre inceleyip değerlendirmek gerekmektedir. / Olayda ( 2.5.1994 günlü,
E: 1993/4255, K: 1994/429 sayılı kararımızda da vurgulandığı gibi ) yem sanayii T.A.Ş.nin
yeni yönetim kurulu, Yüksek Planlama Kurulu`nun … Ana Sözleşmenin 10. maddesi
uyarınca 23.7.1993 tarihinde yapılan olağan genel kurul toplantısında oluşturulmuş
bulunduğundan, 29.1.1991 tarihinde yönetim kurulu üyeliğine atanmış olan davacının
görev süresinin de, bu tarihte ( 23.7.1993 ) sona erdiği açıktır. Hal böyle olunca 10.9.1993
tarihinde verilen yürütmenin durdurulması kararının, davacının görevine iade edilmeyerek
sadece yönetim kurulu üyeliği ücretleri ödenerek uygulanmasında hukuka aykırılık
bulunmamaktadır…” D5D, T.18.03.1997, E.1997/230, K.1997/605, KİBB. Bir başka
içtihad için bkz.:“…Bilindiği üzere, yürütmenin durdurulması kararları idari işlemi, esas
Ankara Üni. Hukuk Fak. Dergisi, 70 (4) 2021:1313-1359 İdari Yargı Kararlarının Uygulanması…
1341
durdurma talepli açılan iptal davasında idari yargı mercii yürütmeyi durdurma
talebini kabul ettiği anda o idarî işlem ile ilgili olarak hukuka uygunluk
karinesi askıya alınmaktadır. Eş söyleyişle, yürütmeyi durdurma kararının
nihai karar verilinceye kadar iptal kararı gibi etkileri olmaktadır. Pek çok
durumda yürütmeyi durdurma kararı verildiğinde, esasen dava konusu idarî
işlem sanki hukuk aleminde hiç olmamışçasına tersine işlemler tesis
olunmaktadır. Ancak hukukî ve maddi imkânsızlık durumları iptal
kararlarında olduğu gibi bunun da istisnasını oluşturmaktadır.
B. Yasama Organının İdari Yargı Kararına Müdahale Etmesi
Anayasamızın 138. maddesinin son fıkrası, “yasama ve yürütme
organları ile idare, mahkeme kararlarına uymak zorundadır; bu organlar ve
idare, mahkeme kararlarını hiçbir suretle değiştiremez ve bunların yerine
getirilmesini geciktiremez” hükmünü içerir. Bu hükmün mahkemelerin ara
kararlarının dahi uygulanacağı yönündeki ilkeden öte bir anlamı daha vardır
ki o da, Yasama organına hitap ederek yargı kararlarının sonuçlarını
değiştirmeyi, yerine getirilmesini önlemeyi veya ertelenmesini sağlamaya
yönelik müdahalede bulunulamayacağına ilişkindir
113
.
1. İdari Yargı Kararının Uygulanmasına İlişkin Yasal Düzenleme
Yapılması
İdari yargı kararlarının imkânsızlık sebebiyle “aynen” ve
“gecikmeksizin” yerine getirilememesi durumlarında, kişinin zararının
giderilmesi için tazminat verilmesi veya yasama organının düzenleme
yapması yoluna gidilebilmektedir
114
. Yasamanın yargı kararını uygulamamak
adına düzenlemeler yapması söz konusu olabilmektedir
115
. Nitekim
Anayasamızın 138. maddesinin 4. fıkrasında mahkeme kararlarına uyma
hakkında karar verilinceye kadar askıya alan, davanın esastan karara bağlanmasıyla
birlikte etkisini yitiren ve iptal kararının yerine getirilmesinde ileride yaşanabilecek
zorlukları ortadan kaldırmaya hizmet eden geçici tedbir niteliğinde kararlardır.
Yürütmenin durdurulması kararının gereğinin en geç otuz gün içerisinde yerine getirilmesi
yasal bir zorunluluk olduğundan, anılan süre zarfında kararın gereğinin fiili veya hukuki
imkânsızlık halleri dışında yerine getirilmemesi ilgililerin hukuki ve cezai sorumluluklarını
gerektirmekte(dir)…” (parantez içi tarafımızca eklenmiştir) D13D, T.10.2.2009,
E.2007/15262, K.2009/1606, KİBB.
113
ÖZYÖRÜK, Mukbil, İdare Hukuku Dersleri, (Teksir), 1972-1973, s.251.
114
GÖZÜBÜYÜK ve DİNÇER, a.g.e., s.705; YAŞAR, Yargısal Emir, s.129-130;
GÖZÜBÜYÜK ve TAN, İdari Yargı, s.564.
115
YAŞAR, Yargısal Emir, s.130.
Yakup ÇOKKAŞ Ankara Üni. Hukuk Fak. Dergisi, 70 (4) 2021:1313-1359
1342
yükümlülüğünden bahsedilmektedir
116
. Anılan anayasal hükümden çıkan
sonuca göre, yasal düzenleme ile mahkeme kararının uygulanması hiçbir
surette değiştirilemez ve geciktirilemez
117
. Bu anlamda kuvvetler ayrılığı ve
kesin hükme saygı ilkeleri gereği, iptal edilmiş idari işlemlerin uygulanmaya
devam edilmesine engel olmak, yargı kararının yerine getirilmesini
kolaylaştırmak veya iptal kararından doğacak olan boşluğu doldurmak
maksadıyla müdahalede bulunulması gerekmektedir
118
. Anılan bağlamda
Fransız Danıştay’ından geçmiş ilgi çekici bir iptal kararını nakledelim
119
:
“…Bir okul için 1947 yılında yapılan giriş sınavına karşı iptal davası açılmış
ve giriş sınavı da 1949 yılında Danıştay tarafından iptal edilmiştir. Bu iptal
kararının uygulanması halinde, iki yıldan beri okuyan, sınıflarını geçen
öğrencilerin, öğrencilik durumlarının ortadan kalkması ve bunların okulla
ilişiklerinin kesilmesi gerekmekte idi. Bu haksızlığı gidermek için, yasama
organı işe karışmış ve çıkarılan bir yasa ile iptal edilen giriş sınavı ile okula
kaydını yaptıranların durumu korunmuş ve bu işten zarar görenler için de
özel bir giriş sınavı açılması öngörülmüştür…”
Fransız İdare Hukukunda mahkeme kararına uyma ödevinin idari işlemi
geriye yürür şekilde geçerli hale getirerek gerçekleştirileceği kabul edilmekle
birlikte bu anlamda yapılan yasal düzenlemelerin anayasal ilkelere uyması
gerektiği belirtilmektedir
120
. Türk İdare Hukukumuz bakımından da bu
durumun geçerli olduğu söylenebilir. Nitekim, Anayasamıza göre yasama
organının yargı kararını etkisiz kılma olanağı bulunmamaktadır. Yasama
organının Anayasa m.138 gereği sadece yargı kararının uygulanmasını
kolaylaştırmak ve iptal kararlarından doğan boşluğu doldurmak için
müdahalede bulunabileceği ifade edilmektedir
121
.
116
Anayasa, I. Genel hükümler A. Mahkemelerin bağımsızlığı MADDE 138. – “(4)
Yasama ve yürütme organları ile idare, mahkeme kararlarına uymak zorundadır; bu
organlar ve idare, mahkeme kararlarını hiçbir suretle değiştiremez ve bunların yerine
getirilmesini geciktiremez.”.
117
ALTUNDİŞ, Mehmet ve BEDER, B., “Yasama ve yürütme Fonksiyonlarının Yargı
Bağımsızlığına Müdahalesi”, Yasama Dergisi, 2009(13), s.88.
118
GÖZÜBÜYÜK ve DİNÇER, a.g.e., s.705; GÖZÜBÜYÜK ve TAN, İdari Yargı, s.564.
119
C.E., T.18.3.1949, Chavlon-Demersay, Rec., s.134, RDP, 1949, s.217 (Akt. GÖZÜBÜYÜK
ve TAN, İdari Yargı, s.564).
120
GÖZÜBÜYÜK ve TAN, İdari Yargı, s.564.
121
GÖZÜBÜYÜK ve TAN, a.g.e., s.564.
Ankara Üni. Hukuk Fak. Dergisi, 70 (4) 2021:1313-1359 İdari Yargı Kararlarının Uygulanması…
1343
2. İdari Yargı Kararının Uygulanmasının Engellenmesine İlişkin
Yasal Düzenleme Yapılması
Yasal düzenleme yoluyla mahkeme kararlarının uygulanmasının
engellenmesine yönelik müdahalenin iki şekilde meydana gelebileceğini ifade
edilmektedir. Buna göre, ya geçmişe etkili bir düzenleme yapmak suretiyle
hukuka aykırı bir idari işleme sıhhat verilebilecek veya mahkeme kararının
hukuk düzenindeki etkileri yasa ile tadil veya izale edilebilecektir
122
.
Mahkeme kararlarının ardından mevzuatın değişmesi, idari yargı kararlarının
uygulanmasına engel bir durum olarak değerlendirilmektedir
123
. Anılan
Anayasal hüküm ve ilkelere rağmen mahkeme kararlarının işlevsiz bırakılma
girişimleri bulunabilmektedir
124
. Yasama organının idari yargı kararlarının
uygulanmasını olanaksızlaştırmasına örnek olarak aşağıdaki uyuşmazlıkların
değerlendirilmesi gerekmektedir
125
.
Örnek olarak, kaymakam adaylığı sınavının yazılı kısmını kazanan bir
adayın mülakat aşamasında başarısız sayılmasına ilişkin işlemin ve dayanağı
“Kaymakam Adayları Yönetmeliği”nin
126
belirli maddelerinin iptali istemiyle
Danıştay’a açılan iptal davasında, işlem hakkında YD kararı verilmiş olup
karar kesinleşmiştir
127
. YD kararına ilişkin itirazların değerlendirdiği
122
ÖZYÖRÜK, a.g.e., s.251.
123
“…Danıştay ilamlarının kesin hüküm teşkil ettiği şüphesizdir. / Ancak, Danıştay
kararlarının kesin hüküm teşkil etmesi sonradan yürürlüğe girmiş olan mevzuat
hükümlerinin uygulanmasına engel teşkil etmeyeceği gibi yasama organının veya idarenin
düzenleme yetkisini sınırlayıcı bir sonuç doğurması da mümkün değildir…” D5D,
T.20.1.1975, E.1973/13108, K.1975/84, DD, S.20-21, 1977, s.336. Aksi yönde bir karar için
bkz.:“…Davalı idarece mahkeme kararının uygulanması suretiyle davacının eşine sağlık
karnesi düzenlenip verilmesi gerekirken, mahkeme kararının verildiği tarihten sonra
yürürlüğe giren ve geçmişe yürütüleceği yolunda bir hükme yer vermeyen yasa değişikliği
gerekçe gösterilerek tesis edilen işlemde … hukuka uyarlık görülmemiştir…” D11D,
T.28.1.2003, E.2000/8818, K.2003/403, DKD, 2003, S.1, s.458.
124
ALTUNDİŞ ve BEDER, a.g.e., s.89-90.
125
Başkaca örnekler için bkz.: GÖZÜBÜYÜK ve TAN, a.g.e., s.565-568.
126
6.5.2006 – 26160 tarih ve sayılı RG’de yayımlanan Kaymakam Adayları Yönetmeliği’nde
Değişiklik Yapılmasına Dair Yönetmeliğin 2. Maddesiyle 23.3.1994 – 21883 tarih ve sayılı
RG’de yayımlanan Kaymakam Adayları Yönetmeliği’nin 10. Maddesi değiştirilmiştir.
Değişiklikten sonraki yönetmelik hükmü dava konusu edilmiştir. Ayrıca mezkûr
yönetmelik 6.7.2011 – 27986 tarih ve sayılı RG’de yayımlanan “Kaymakam Adayları
Yönetmeliği”nin 31. maddesi ile yürürlükten kaldırılmıştır.
127
YD kararına yapılan itirazı inceleyen İdari Dava Daireleri Kurulu 13.11.2008 tarih ve YD
İtiraz No:2008/774 sayılı kararıyla Bakanlığın yürütmeyi durdurma kararına karşı yaptığı
itirazı reddederek ayrıca, Kaymakam Adaylığı Yönetmeliği’nin 10. maddesinin 5.
fıkrasında yer alan “dört katı kadar aday” ifadesinin yürütmesinin de durdurulmasına karar
vermiştir.
Yakup ÇOKKAŞ Ankara Üni. Hukuk Fak. Dergisi, 70 (4) 2021:1313-1359
1344
kararının gerekçesinde, sözlü sınav komisyon üyelerinin her biri tarafından
değerlendirme yapılarak tutanağa bağlanmış soruların ve yanıtlarının neler
olduğunun, bu yanıtlara komisyon üyelerince takdir edilen notun
gerekçeleriyle ortaya konulması ve ayrıca sözlü sınavda verilen yanıtların
teknolojik imkânlardan yararlanarak sesli ve görüntülü kayıt altına alınması
gerektiği üzerinde durulmuştur
128
.
Danıştay, sözlü sınavlarla ilgili geliştirdiği içtihatla sınavlarda idarenin
tesis ettiği işlemlerin yargısal denetiminin daha sağlıklı olabilmesi için sorulan
sorular ile verilen cevapların teknolojik imkânlardan yararlanarak sesli ve
görüntülü kayıt altına alınmasını aramaktadır. Buna göre, idarenin sözlü
sınavlarda bu esasları gerçekleştirmesi gerekirken, “mülakat ile ilgili
herhangi bir kayıt sistemi kullanılamayacağı”na ilişkin bir yasal düzenleme
yapılarak
129
söz konusu mahkeme kararının uygulanması hukuken olanaksız
hale getirilmiştir
130
.
Benzer bir örnek bir başka mülakat sınavına ilişkin uyuşmazlıkta
yaşanmıştır
131
. Danıştay benzer gerekçelerle, mülakatın teknolojik imkânlar
kullanılarak idarece kayıt altına alınması gerektiğine karar vermiştir. İdarenin
mahkeme kararlarını uygulaması gerekirken ilgili yasa
132
hükmünde
değişikliğe gidilmek suretiyle
133
mahkeme kararının uygulanmasına yönelik
işlem ve eylem tesis edilmesinin yolu kapatılmıştır
134
.
128
DİDDK, T.13.11.2008, E.2008/774.
129
5917 sayılı Kanun’un 1. maddesiyle 1700 sayılı Dâhiliye Memurları Kanunu’na 2/A
maddesi eklenmiştir (RG, 10.7.2009 – 27284).
130
Dahiliye Memurları Kanunu’nun “Kaymakam adaylığı yazılı sınavı, mülakatı ve atama”
başlıklı 2/A maddesinin 4. fıkrasının ilk iki cümlesinde açıkça “Adaylar, komisyon başkan
ve üyeleri tarafından ikinci fıkranın (a) ila (e) bentlerinde yazılı özelliklerin her biri için
yirmişer puan üzerinden değerlendirilir, verilen puanlar ayrı ayrı tutanağa geçirilir. Bunun
dışında mülakat ile ilgili herhangi bir kayıt sistemi kullanılmaz.” hükmü yer almaktadır.
131
Bu uyuşmazlığı nakleden ALTUNDİŞ ve BEDER, a.g.e., s.89 – 90.
132
21.2.1967 tarih ve 832 sayılı Sayıştay Kanunu, 3.12.2010 tarih ve 6085 sayılı Sayıştay
Kanunu’nun 82. maddesiyle yürürlükten kaldırılmıştır (RG: 19.12.2010 – 27790).
133
19.11.2009 tarih ve 5924 sayılı Kanun’un 1. maddesiyle 21.2.1967 tarih ve 832 sayılı
Sayıştay Kanunu’nun “Denetçilerin nitelikleri, mesleğe alınmaları, atanmaları ve
yükseltilmeleri:” başlıklı 9. Maddesi değiştirilmiştir (RG: 26.11.2009 - 27418 Mükerrer).
134
Anılan değişiklikten sonraki madde metninde ilgili kısım şu şekilde değiştirilmiştir:
“Adaylar, komisyon tarafından (a) ila (d) bentlerinde yazılı özelliklerin her biri için
yirmişer puan üzerinden değerlendirilir ve verilen puanlar ayrı ayrı tutanağa geçirilir.
Bunun dışında mülakat ile ilgili herhangi bir kayıt sistemi kullanılmaz.”.
Ankara Üni. Hukuk Fak. Dergisi, 70 (4) 2021:1313-1359 İdari Yargı Kararlarının Uygulanması…
1345
Bir diğer örnek ise, 4046 sayılı Yasa’ya eklenen Ek m.5 hükmünün
135
AYM tarafından iptal
136
edilmesi üzerine, 2014 yılında 6552 sayılı Yasa’nın
109. Maddesi ile 4046 sayılı Yasa’ya eklenen hüküm aynen şöyledir:
“Bu maddenin yayımı tarihi itibariyle devir ve teslim işlemlerinin
tamamlanmasının üzerinden beş yıl geçmiş olan özelleştirmeler hakkında
verilmiş olan yargı kararları ile ilgili olarak sözleşmelerinde belirtilen haller
dışında bu kuruluşların geri alınması yönünde herhangi bir işlem tesis
edilemez.”.
Buna göre, anılan hüküm, mahkeme kararlarının uygulanmasının
engellenmesine yönelik iradeyi ortaya koymuştur. Ancak bu hüküm de AYM
tarafından iptal edilmiştir
137
.
C. İdari Yargı Kararlarının Özel Hukuk İşlemlerinin Geçerliliğine
Etkisi
İptal ve YD kararlarının uygulanmasında meydana gelen imkânsızlık
bakımından değerlendirilmesi gereken bir diğer husus ise, idari işlemlere
dayanılarak yapılmış olan özel hukuk işlemlerinde iptal ve YD kararlarının,
ne gibi etkiler meydana getireceğidir. İdari yargı yerleri tarafından verilen
iptal kararlarının yerine getirilmesinin engellenmesi ve hukuka aykırılığı
tespit edilen dava konusu idari işlemlerin sürdürülmesi için imkânsızlık
kavramı gerekçe gösterilmek suretiyle, ilke kararlar alınabilmektedir.
Danıştay ise, mahkeme kararlarının uygulanmamasına yönelik olarak alınan
kararları, hukuka aykırı bulup iptal etmektedir. Bu aşamada, iptal edilen
işleme dayanılarak yapılan özel hukuk işlemleri, iptal kararından nasıl
etkilenecektir sorusu oldukça önemlidir. Zira bu konu tam anlamıyla bir
135
26.04.2012 tarihli ve 6300 sayılı Kanun’un 10. maddesiyle, 4046 sayılı Kanun’a eklenen
Ek 5. madde:“Tabii afetler nedeniyle zarar gören çiftçilerin özelleştirme kapsam ve
programındaki Türkiye Şeker Fabrikaları A.Ş.’ye olan borçlarının vade farkı alınmaksızın
ertelenmesi veya vadelendirilmesiileözelleştirme uygulamaları sonucunda kuruluşların
nihai devir sözleşmelerinin imzalanarak devir ve teslim işlemlerinin tamamlanmasından
sonra özelleştirme işlemlerinin bütün sonuçlarıyla birlikte tamamlanmış bulunması, söz
konusu kuruluşları devralanlar tarafından üretim, yatırım, modernizasyon, istihdam ve
bunlara bağlı her türlü hukuki, ticari ve mali tasarruflarda bulunulması nedeniyle oluşacak
fiili imkânsızlık karşısında geri dönülemeyecek bir yapının ortaya çıkması halinde yargı
kararlarının uygulanmasına yönelik olarak, Bakanlar Kurulu tesis edilecek iş ve işlemler
konusunda karar almaya yetkilidir.”.
136
6300 sayılı Kanun’un 10. maddesi ile 4046 sayılı Kanun’a eklenen Ek 5. maddenin belirtilen
kısmı, Anayasa Mahkemesi tarafından 03.10.2013 tarihinde 2012/73 E. ve 2013/107 K.
sayılı kararı ile iptal edilmiştir. (RG: 27.3.2014 – 28954).
137
AYM, T.02.04.2014, E.2014/149, K.2014/151 (RG: 01.01.2015-29223).
Yakup ÇOKKAŞ Ankara Üni. Hukuk Fak. Dergisi, 70 (4) 2021:1313-1359
1346
çözüme kavuşturulabilmiş değildir
138
. İptal kararlarının özel hukuk
işlemlerine doğrudan veya dolaylı olarak ne gibi etkilerinin bulunduğunu
ifade edebilmek için genel bir kural koymak oldukça güçtür
139
.
Kamu ihale hukuku kapsamında, idarenin taraf olduğu özel hukuka tabi
sözleşmelerde karşı tarafın belirlenmesi ve sözleşmenin tabi olduğu hukuki
rejim kanunlarla hüküm altına alınmıştır. Bunlar sırasıyla 2886 sayılı Devlet
İhale Kanunu, 4734 sayılı Kamu İhale Kanunu ile 4735 sayılı Kamu İhale
Sözleşmeleri Kanunu’dur. İdare, diğer tarafı belirleme konusunda serbest
değildir. Anılan yasa hükümlerine dayanılarak diğer tarafı belirleyebilmek
için sözleşme öncesi birtakım idari işlemler tesis edilmektedir. Bu işlemler,
138
Nitekim, Yılmaz da özel hukuk işlemlerinin geçerliliğine olan etkilerini sorunlu bir nokta
olarak değerlendirerek kamu ihale hukuku örneğindeki gibi; özel hukuk sözleşmelerinde,
salt idare hukuku boyutunu aşan bir bakış açısının geliştirilmesi gerektiğini, sözleşmelere
özgü kavramların da değerlendirilmesi ihtiyacından bahsetmektedir. YILMAZ, Dilşat,
Kamu İhale Hukukunda Şartnameler, B.2, Gazi Kitabevi, Ankara, 2014, s.197.
139
Öyle ki, ihale kararının mahkeme tarafından iptal edilmesi üzerine, idarenin iptal kararının
uygulanması hususunda düşmüş olduğu duraksama ile ilgili olarak Danıştay’a yapmış
olduğu müracaat söz konusu olmuştur. Buna göre idare, “…(1) Döner Sermaye İşletmesi
Merkez Müdürlüğünün taraf olmadığı davada verilen iptal kararının bu idare yönünden de
bağlayıcı olup olmadığı, (2) verilen iptal kararının ne şekilde uygulanması gerektiği, söz
konusu kararın mevcut sözleşmenin feshini zorunlu kılıp kılmadığı, ihalenin tek taraflı feshi
yerine, sözleşmenin feshi için adli yargıda sözleşmenin feshi davası açmanın yargı kararının
uygulanması için yeterli olup olmadığı, (3) bu bağlamda tarafı olduğumuz özel hukuk
sözleşmesinin ihale kararının yargı kararı ile iptal edilmiş olması nedeniyle, tek taraflı
olarak feshinin mümkün olup olmadığı ve (4) ihale iptal edilmiş olsa dahi, aynı ihalenin
aynı mahiyette yeniden yapılması mümkün olmadığından, sözleşmenin imzalandığı tarihten
bu yana uygulanmakta olup sözleşme süresinin bitimine az zaman kalmış olması,
sözleşmenin feshi halinde bu kapsamda yürütülmekte olan ve ilgili kamu hizmetinin
yürütülmesi bakımından büyük önem taşıyan işlerin sürdürülemeyecek olması da dikkate
alınarak yargı kararının uygulanmasında hukuki ve fiili imkânsızlık halinin bulunduğunun
kabulünün mümkün olup olmadığı konularında istişari düşünce talebinde bulunulmuş…”
olup D1D tarafından yargı yerlerinde görülmekte olan ya da karara bağlanmış bulunan dava
konularıyla ilgili olarak istişari düşünce bildirilmesine yer olmadığından bahisle
reddedilmiştir. Bunun üzerine “…İdarenin yargı kararlarının uygulanması amacıyla eylem
ve işlemde bulunması sürecinde düşülen duraksamaları istişari düşünce kapsamında
Danıştaya sormasında herhangi bir hukuki engel bulunmamaktadır. Yargı kararının
uygulanması konusu, yargının karara bağladığı hukuki uyuşmazlıktan bütünüyle farklıdır.
Danıştayın bu kapsamda verdiği istişari düşünce yargısal faaliyete bir müdahale
değildir…” gerekçesiyle, İdari İşler Kurulu’nca 1. Daire’nin kararı kaldırılarak dosyanın
esastan görüşülmesi için Daire’ye iadesine karar verilmiştir. (DİİK, T.29.12.2015,
E.2015/4, K.2015/4, DD, 141, 2016, s.165 vd). Görülmektedir ki, ihale kararlarının iptali
üzerine iptal edilen dava konu işleme dayanılarak akdedilen özel hukuk sözleşmelerine ne
gibi etkilerinin bulunacağı konusunda, iptal kararını uygulamakla yükümlü idareler
tarafından her durumda nasıl davranması gerektiği bilinememektedir.
Ankara Üni. Hukuk Fak. Dergisi, 70 (4) 2021:1313-1359 İdari Yargı Kararlarının Uygulanması…
1347
özel hukuk sözleşmesinden ayrılarak dava konusu edilebilmekte olup bu
işlemlere “ayrılabilir işlem” denmektedir
140
.
Ayrılabilir işlemin iptalinin, sözleşme üzerinde direkt bir etkisinin
olduğu esasen kabul edilmemekle beraber; özellikle idare bakımından bu
hükme uyma yükümlülüğünün mevcut olduğunu söylemek mümkündür
141
.
Ayrılabilir işlemin iptalinden sonra idare kararı uygulamak için sözleşmenin
hukuka uygun hale getirilmesi veya sözleşme yargıcına başvurma olarak iki
seçeneğin bulunduğu ifade edilmektedir
142
. Akyılmaz, hukuka aykırılığın
idareye atfı mümkünse sözleşmedeki eksikliklerin giderilebileceğini, ancak
sözleşmenin konusunda bir eksikliğin mevcut olması durumunda, idarenin tek
yanlı bir biçimde sözleşme hükümlerini değiştiremeyeceğini, bunun ancak
karşı tarafın rızası ile yapılabileceğini, karşı tarafın rızasının bulunmaması
durumundaysa, sözleşmenin geçerliliği hakkında karar verilmesi için
sözleşme yargıcına başvurulabileceğini ifade etmektedir
143
.
140
“…İhale işlemleri nitelikleri bakımından birbirinden ayrılabilen zincir işlemlerden
oluşmakta ve ihale sürecinin her aşamasında gerçekleşen bu işlemler, ihale sürecinin
sonraki aşamalarını da hukuken etkileyebilmektedir. Özel bir idarî usulün belirlendiği
durumlar dışında, kural olarak, ihale sürecinin çeşitli aşamalarında gerçekleşen bu
işlemlere karşı doğrudan dava açılması, ihalenin belirli bir aşamasında açılan davalarda,
dava açılmadan önceki ihale süreçlerinde gerçekleşmiş olan işlemlerin yargısal
denetiminin yapılması hukuken mümkündür…” D13D, T.23.5.2017, E.2012/2330,
K.2017/1605, KİBB.
141
SEZGİNER, Murat, İptal Davasının Uygulama Alanı Bakımından Ayrılabilir İşlem Kuramı,
Ankara, 2000, s.172.
142
SEZGİNER, a.g.e., s.172.
143
AKYILMAZ, Bahtiyar, İdari Usul İlkeleri Işığında İdari İşlemin Yapılış Usulü, Yetkin,
Ankara, 2000, s.172. Bu konuda bir diğer sorun ise, sözleşmenin taraflarının ayrılabilir
işlemin iptali kararını uygulamak üzere zorlamanın mümkün olup olmadığı noktasında
toplanmaktadır. Bu konuda tarafların sözleşme yargıcına başvurmalarını sağlamak için bir
para cezası olan “astreinte” kararının verilebileceği ifade edilmektedir. Şüphesiz ki, bu
durum, sözleşmenin tarafı konumunda bulunmayan 3. kişilerin sözleşme öncesi ayrılabilir
işlemlere karşı açmış olduğu iptal davasında davacı konumunda bulunmaları ve bunun
üzerine iptal kararı verilmesi halinde söz konusu olabilmektedir. Kapsamlı açıklama için
bkz.: AKYILMAZ, a.g.e., s.173-176.
Yakup ÇOKKAŞ Ankara Üni. Hukuk Fak. Dergisi, 70 (4) 2021:1313-1359
1348
Gözler’e göre bu durum şu şekilde izah edilmektedir
144
:
“…Ayrılabilir işlemin iptal edilmesinin sözleşmenin iptal edilmesi
sonucunu doğurmamasının altında yatan sözleşmelerin tarafların iradelerinin
uyuşumu ile ortaya çıkmış olmasıdır. Tarafların karşılıklı iradelerinin
uyuşumu ile oluşmuş bir işlem, tarafları bağlar (tarafların kanunu“loi des
parties”) dur; böyle bir işlem yine, tarafların iradelerinin uyuşumu ile veya
tarafların birinin istemi üzerine sözleşmenin hakiminin (juge du contract)
kararı ile sona erdirilebilir. Üçüncü kişinin istemiyle açılmış bir iptal davasına
bakan hakimin (juge de l’excés du pouvoir) tarafların iradesiyle oluşmuş bir
sözleşmeyi iptal etme gibi bir yetkisi yoktur. Dolayısıyla ayrılabilir işlem iptal
edildi diye, sözleşmenin bundan otomatik olarak etkilenmesi beklenemez.
Nasıl bir sözleşmeden tarafların tek yanlı iradesiyle vazgeçilemezse,
ayrılabilir işlemin iptal edilmesi de sözleşmenin varlığını ortadan kaldırmaz.
Dahası, sözleşme, sözleşmenin tarafları arasında sübjektif haklar ve borçlar
yaratmıştır. Ayrılabilir işlem iptal edildi diye, sırf bu nedenle tarafların
arasındaki hak ve borçların kendiliğinden değişmesi mümkün değildir…”.
Buz’un bu konudaki görüşü ise, şu şekildedir
145
:
“…Ancak bir kez devletin özel hukuk alanında faaliyet göstereceği kabul
edilirse, onun bu hukuk sahasında geçerli olan oyun kurallarına riayet etmesi
gerekir. Bir yandan sözleşmeyi özel hukuk sözleşmesi olarak nitelendirip,
ama öte yandan idare hukuku alanındaki kavram ve kuralların olduğu gibi
özel hukuka aktarılması kabul edilemez. “İdare hukukunun kontrolünde”,
“idari yargının vesayeti altında” bir özel hukuk sözleşmesi düşünülemez.
İdari yargıda verilmiş bir iptal kararının, geriye etki kuralı gerekçesiyle özel
hukuk sözleşmesinin de kendiliğinden geçersizliğine yol açması, kamu
hukuku-özel hukuk ayrımı ile bağdaşmayacak bir sonuçtur. Bir özel hukuk
sözleşmesinin hukuk yazgısı hususunda karar verme yetkisi, münhasıran adli
yargıya aittir…”.
144
GÖZLER, Kemal, İdare Hukuku Cilt II, Ekin, Bursa, 2009, s.225. Aynı yönde bkz.:
KARAHANOĞULLARI, Onur, Kamu Hizmeti (Kavram ve Hukuksal Rejim), B.3, Turhan,
Ankara, 2015, s.347-348. Yazara göre, idarenin sözleşme yapma iradesi sözleşmeden
bağımsız olarak iptal davasına konu olabilmektedir. Ancak, mahkemenin vereceği bir iptal
kararının sözleşme üzerinde etkisinin tartışmalı olduğunu belirtilmekle, yargı kararının
uygulanması için idarenin sözleşmenin feshetmesi gerektiği ifade edilmektedir.
145
BUZ, Vedat, Kamu İhale Sözleşmelerinin Kuruluşu ve Geçerlilik Şartları, Yetkin, Ankara,
2007, s.106-107.
Ankara Üni. Hukuk Fak. Dergisi, 70 (4) 2021:1313-1359 İdari Yargı Kararlarının Uygulanması…
1349
Nitekim yargı kararının uygulanması için özel hukuk sözleşmesini
geçersiz saymak yerine, aleyhinde hukuka aykırılık yapıldığı mahkemece
tespit ve tescil edilen ilgiliye tazminat ödenmesi yoluyla da sağlanabileceği
ifade edilmektedir
146
.
Sancakdar ise, emredici hukuk kurallarına aykırılık bulunması
durumunda 6098 sayılı TBK’nın 27. maddesine göre
147
sözleşmenin kesin
hükümsüz hale geleceğini, emredici hukuk kurallarına aykırı bir durumun
bulunmadığı hallerde, 4735 sayılı Kanun’un 21. maddesine göre
148
bir ayrım
yapılması gerektiğini ifade etmektedir. Buna göre, taahhüt edilen işin %80’i
bitmişse sözleşmenin feshine gidilemeyeceğini, eş söyleyişle, anılan kanun
hükmünün idari yargı kararının uygulanmasını hukuken imkânsız hale
getirdiğini ifade etmektedir. Ancak, emredici hukuk kurallarına aykırı
olmayan durumlarda, işin %80’inin yargı kararının verildiği esnada bitmemiş
olması karşısında, yargı kararının yerine getirilme yükümlülüğü bağlamında
sözleşmenin feshedilerek karşı tarafın zararının tazmin edilmesi ve idari yargı
kararına konu olan işlem ile sonrasındaki işlemlerin yeniden yapılması
gerektiğini ifade etmektedir
149
.
146
BUZ, a.g.e., s.109-110.
147
6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu II. Kesin hükümsüzlük MADDE 27-“ (1)Kanunun
emredici hükümlerine, ahlaka, kamu düzenine, kişilik haklarına aykırı veya konusu imkânsız
olan sözleşmeler kesin olarak hükümsüzdür. (2)Sözleşmenin içerdiği hükümlerden bir
kısmının hükümsüz olması, diğerlerinin geçerliliğini etkilemez. Ancak, bu hükümler
olmaksızın sözleşmenin yapılmayacağı açıkça anlaşılırsa, sözleşmenin tamamı kesin olarak
hükümsüz olur.”.
148
4735 sayılı Kamu İhale Sözleşmeleri Kanunu “Sözleşmeden önceki yasak fiil veya
davranışlar nedeniyle fesih” Madde 21-“(1)Yüklenicinin, ihale sürecinde Kamu İhale
Kanununa göre yasak fiil veya davranışlarda bulunduğunun sözleşme yapıldıktan sonra
tespit edilmesi halinde, kesin teminat ve varsa ek kesin teminatlar gelir kaydedilir ve
sözleşme feshedilerek hesabı genel hükümlere göre tasfiye edilir. (2) Ancak, taahhüdün en
az % 80’inin tamamlanmış olması ve taahhüdün tamamlattırılmasında kamu yararı
bulunması kaydıyla; a) İvediliği nedeniyle taahhüdün kalan kısmının yeniden ihale edilmesi
için yeterli sürenin bulunmaması, b) Taahhüdün başka bir yükleniciye yaptırılmasının
mümkün olmaması, c) Yüklenicinin yasak fiil veya davranışının taahhüdünü tamamlamasını
engelleyecek nitelikte olmaması, Hallerinde, idare sözleşmeyi feshetmeksizin yükleniciden
taahhüdünü tamamlamasını isteyebilir ve bu takdirde yüklenici taahhüdünü tamamlamak
zorundadır. Ancak bu durumda, yüklenici hakkında 26 ncı madde hükmüne göre işlem
yapılır ve yükleniciden kesin teminat ve varsa ek kesin teminatların tutarı kadar ceza tahsil
edilir. Bu ceza hakedişlerden kesinti yapılmak suretiyle de tahsil edilebilir.”.
149
SANCAKDAR, Oğuz, “Kamu İhale Kurulu Kararlarının Yargısal Denetimi Bağlamında
Yürütmenin Durdurulması ve Hukukî Sonuçları”, TAHD, 2015, 7(66), s.25.
Yakup ÇOKKAŞ Ankara Üni. Hukuk Fak. Dergisi, 70 (4) 2021:1313-1359
1350
Yasin ise, ihale işleminin hukuka aykırı olduğunun mahkeme tarafından
tespiti halinde, sözleşmenin hukuki dayanağının ortadan kalkacağını ve
sözleşmenin feshi yoluna gidilerek sözleşmenin tarafı olan kişinin zararlarının
tazmininin gerekeceğini, ayrıca, sözleşmelere ayrılabilir işlemlerin yargı
yerlerince iptali durumunda bu durumun bir fesih sebebi teşkil edeceği
yönünde hüküm konulabileceğini belirtmektedir
150
. Yazar, ayrıca, idari yargı
kararlarının doğrudan bir özel hukuk ilişkisini hukuka aykırı hale
getirebilmesinin mümkün olmadığını, ancak özel hukuk ilişkisinin
temelindeki idari işlem veya eylemin hukuka aykırılığının özel hukuk
ilişkisinin dayandığı hukuk kurallarının elverdiği ölçüde ilişkiyi
etkileyeceğini ifade ederek bu durumu iki örnek üzerinden aktarmaktadır.
Buna göre, 4046 sayılı Kanun kapsamında satışı yapılarak tapuda tescil edilen
bir taşınmazın, satışına veya değer tespitine ilişkin bir işlemin iptali halinde,
idare, tescilin hukuki dayanağının sakat olduğundan bahisle tapu iptal ve tescil
davası açıp açamayacağı veya hisse devrinden sonra pay defterindeki kaydın
değiştirilmesi için idarenin dava açma yoluna gidip gidemeyeceği
değerlendirilmektedir. Bu bağlamda yazar, bu yollara gidilip sonuç
alınabilmesi için uygulanacak hukuk kurallarının bu duruma cevaz vermesi ve
idari yargıda verilen kararın özel hukuk açısından sonuç doğurucu niteliğinin
bulunması gerektiğini ifade etmektedir
151
.
Aktarılan görüşlerin aksine Özay, özelleştirme işlemlerine karşı
verilen mahkeme kararlarının, özel hukuk sözleşmeleri üzerinde etkisini, şu
şekilde dile getirmektedir
152
:
“…Görevlendirme kararı’nın iptali üzerine aradaki sözleşmenin kurucu
iradelerinden biri ortadan kalkmıştır. Çünkü, İdari yargının verdiği iptal
kararları, ‘geriye yürür’, ‘retroaktif’’tir yani o işlem ve karar ‘hiç yapılmamış
gibi’ bir ‘fiktif sonuç’ doğurur. ‘Eğer görevlendirme hiç yapılmamış ise’, ona
dayalı sözleşmenin de yapılmış bulunması bir anlam taşımıza. Diğer bir
söyleyişle, görevlendirmenin iptali ile sözleşme de baştan itibaren geçersiz
hale gelmiştir…”.
150
YASİN, a.g.e., s.230.
151
YASİN, a.g.e., s.238.
152
ÖZAY, a.g.e., s.529. Yazarın bu görüşü, bir uyuşmazlıkta mütalaa konusu olmuştur. Bu
durumu aktaran BUZ, yazarın görüşünün tahkim heyetinde esas alınmadığını ifade
etmektedir. Buna göre, verilen mahkeme kararının sözleşmeyi geçersiz hale getirmeyeceği
ve idarenin tazminat ödeme yükümlülüğü altında bulunduğunu ifade etmektedir. BUZ,
a.g.e., s.100-101.
Ankara Üni. Hukuk Fak. Dergisi, 70 (4) 2021:1313-1359 İdari Yargı Kararlarının Uygulanması…
1351
Ülkemizdeki uygulamaya bakıldığında, adli yargı yerlerince verilen
içtihatlarda ayrılabilir işlemler hakkında verilen mahkeme kararlarının özel
hukuk işlemlerinin geçerliliğine etki etmediğine hükmedilmektedir
153
. İdari
yargı yerleri tarafından verilen kararlarda ise, sadece mahkeme kararlarının
uygulanma zorunluluğuna değinilmekle birlikte yargısal görevleri
bulunmayan D1D’nin bu konuda verdiği bir karar söz konusudur
154
. Buna
göre, iptal kararlarının özel hukuk işlemlerini dayanaksız hale getirdiğini ifade
edilmektedir
155
.
Sözleşmeden ayrılabilen işlemlerin iptalinin sözleşmeyi geçersiz hale
getirdiği görüşü kabul edilirse, iptal kararının verildiği ana kadar edimlerin bir
kısmı ifa edilmiş olabilecektir
156
. Bu aşamadan sonra sözleşmenin tasfiye
sürecinin başlayacağı ve bunun ise bazı hukuki veya fiili imkânsızlıklar
meydana getirebileceği ifade edilmektedir
157
. Buna mukabil, idari yargı kararı
neticesinde verilen kararın sözleşmenin geçerliliğine etki etmediği kabul
edildiğinde ihale sürecine dahil olan ve zarara uğrayanların çeşitli taleplerinin
bulunabileceği belirtilmektedir
158
. Ayrıca, ihale dökümanı olan şartnamenin
Kamu İhale Kurulu’nca hukuka uygun bulunmasına ilişkin işleminin (itirazen
şikayet başvurusunun reddi işlemi) yargısal denetiminde ilgililerin Kurul’un
kararına karşı tam yargı davası açmaları veya sözleşme öncesi kusurlu
davranışa “culpa in contrahendo”
159
ilkesine dayanılarak idareden zararlarını
tazmin etme olanaklarının bulunduğu gündeme getirilmektedir
160
.
153
YHGK, T.21.3.2001, E.2001/19-257, K.2001/285, YKD, 2002/3, s.355 vd.
154
Danıştay’ın 1. Dairesi idari daire olup yargısal görevleri bulunmadığı ifade edilmektedir.
Anılan kararların da inceleme ve danışma şeklinde belirtildiğini ayrıca kanunlarla verilen
diğer idari görevleri de ihtiva ettiği, bahse konu istişari nitelikte olup bağlayıcılık vasfının
bulunmadığından söz edilmektedir. AKYILMAZ/SEZGİNER/KAYA, a.g.e., s.276. Bazı
yazarlar ise, inceleme kararlarının bağlayıcı olduğunu, danışma kararlarının ise istişari
nitelikte olduğunu düşünmektedir. ALTAY, Evren, “Danıştay’ın İdari Görevleri ve
Kararları”, TBBD, 2005(56), s.224. Atay ise, ‘uygun görüş’ kararlarının, ‘zorunlu’
inceleme görevi neticesinde alınan kararların ve kanunlarla verilen idari görevlerin yerine
getirilmesine yönelik kararları bağlayıcı olarak değerlendirmektedir. ATAY, Ender Ethem,
İdare Hukuku, Turhan, Ankara, 2014, s.259-260.
155
D1D, T.27.2.2003, E.2003/14, K.2003/25, DKD, 2003, Y.1, S.1, s.3 vd, aynı yönde bkz.:
D1D, 12.7.2001, E.2001/88, K.2001/99, Akt. BUZ, a.g.e., s.101.
156
YILMAZ, a.g.e., s.201.
157
YILMAZ, a.g.e., s.201.
158
YILMAZ, a.g.e., s.201.
159
Sözleşme görüşmeleri sırasında kurulan güven ilişkisine, dürüstlük kuralına aykırı
davranışların anılan kavram kapsamında sorumluluk meydana getireceği belirtilmektedir.
İhale süreçleri de bu minvalde değerlendirilerek ihaleyi açan idare ile istekliler arasında bir
güven ilişkisinin doğduğu kabul edilmektedir. Bu konuda kapsamlı açıklama için bkz.:
BUZ, a.g.e., s.156-175.
160
YILMAZ, a.g.e., s.208-209.
Yakup ÇOKKAŞ Ankara Üni. Hukuk Fak. Dergisi, 70 (4) 2021:1313-1359
1352
İptal ve YD kararlarının özel hukuk ilişkilerine ne gibi etkilerinin
bulunduğuna ilişkin açıklama yapılırken, idarenin bu tür kararların
uygulanması için yargı yoluna başvurma zorunluluğunun bulunup
bulunmadığının da değerlendirilmesi gerekmektedir. Bu konuda Özdemir,
İYUK’un 28. maddesinde yer alan idari yargı yerlerince verilen kararların
icaplarına göre, idarenin gecikmeksizin işlem tesis etme veya eylemde
bulunma yükümlülüğünün, idarenin yargı organlarına başvurmasını ve dava
açma zorunluluğunu kapsamadığını ifade etmektedir
161
. Yasin ise, işlem tesisi
ile eylemde bulunmanın geniş yorumlanması gerektiğini, idarenin yargı
kararlarını uygulaması için yargı yoluna başvurulması gerekiyorsa, başvuru
yükümlülüğünün bulunduğunu, aksi bir anlayışın idari yargı kararlarının
uygulanmasında hukuki imkânsızlık meydana getireceğini ifade
etmektedir
162
.
SONUÇ
Mahkeme kararlarının uygulanması anayasal ve yasal bir zorunluluktur.
Buna uymamanın idari, cezai ve mali sorumlulukları bulunmaktadır.
İmkânsızlık kavramı, bu mecburiyetin yalnızca “aynen” ifa bakımından
ortadan kalkan bir şeklidir. Bu yönüyle sınırlarının doğru olarak tespit
edilmesi gerekir. İptal ve YD kararlarının gereklerine göre işlem ve eylem
tesisi hukuken veya fiilen mümkün değilse mahkeme tarafından verilen
kararın dava konusu idari işlemler üzerinde nasıl bir etkisi bulunacaktır sorusu
akla gelmektedir. Buna göre, iptal veya YD kararı imkânsızlık gereği aynen
yerine getirilemiyorsa, idari işlemin tesisi tarihinden imkânsızlık sebebinin
meydana geldiği tarihe kadarki müktesep ve parasal hakların davacıya iade
edilmesi gerekmektedir. Bu anlamda, idarenin aynen ifa yükümlülüğü
tazminen ifa yükümlülüğüne dönüşecektir. İptal veya YD kararı, kişiye en
azından bu yönüyle bir tali koruma sahası meydana getirmiş olmaktadır.
İdari yargı kararlarının uygulanmasındaki imkânsızlığın tespiti idari
yargı hâkimine düşmektedir. İdari yargı hâkimi önündeki davada imkânsızlık
durumunu tespit edip davaya kaldığı yerden devam etmelidir. Zira, davaya
konu idari işlem, tesis edildiği zaman dilimindeki hukukî duruma göre hukuka
161
ÖZDEMİR, H. E., “İdari Yargı Organları Tarafından Verilen Yürütmenin Durdurulması
Kararlarının Uygulanması ve Hukuki İmkansızlık Hali”, MÜHFD, 2006(1), s.93.
162
YASİN, a.g.e., s.239. Yazara göre, özelleştirme işlemleri gibi sonuçları genellikle özel
hukuk alanında meydana gelen idari işlemlere ilişkin mahkeme kararlarının
uygulanmasında, özel hukuk alanında dava açılması yolunu gerektiren haller bulunabilir.
Ankara Üni. Hukuk Fak. Dergisi, 70 (4) 2021:1313-1359 İdari Yargı Kararlarının Uygulanması…
1353
uygunluk denetimine tabi tutulmaktadır. Davanın açılmasından sonra
meydana gelen hukuki veya fiili değişimler esasen idari yargı hâkimini
bağlamamalıdır. İdari yargı hâkimi, idari işlemin tesis edildiği andaki hukuki
duruma göre idari işlemin hukuka uygunluk denetimini yapmakla mükelleftir.
Bu denetimin neticesinde eğer işlemi hukuka aykırı buluyorsa, iptal ile
sonuçlandırması gerekmektedir. Bu aşamada, idari yargı hâkiminin anılan
değişimlerden dolayı uygulanamaz nitelikte bir iptal kararı vereceğinin
bilincinde olması, mevcut sistemimiz bakımından durumu
değiştirmemektedir. Bir de, böyle durumlarda davalı idarelerin menfaat
koşulunun ortadan kalktığına ilişkin savunmaları da dikkate alınmamalıdır.
Nitekim, iptal davası ile idari işlemin tesis edildiği andaki hukuka uygunluğun
denetimi sağlanmaktaysa; idari işlemin tesis edildiği anda davacıların
menfaatinin etkilenmiş olması yeterli görülmelidir.
Mahkeme kararlarının uygulanması ödevi, imkânsızlık durumlarında
sadece tazminat yükümlülüğü şeklinde olmamaktadır. Yasama organının
mahkeme kararlarının aynen ifası için müdahale etmesi durumları da gündeme
gelebilmektedir. Mahkeme kararlarının toplumdaki tüm kişi ve kurumları
bağladığı gerçeği karşısında bu durumun hukuk devleti ilkesine uygun olduğu
sonucuna varılabilir. Belli durumlarda, mahkeme kararlarının uygulanmasının
engellenmesi anlamında ve kuvvetler ayrılığı prensibine aykırı biçimde;
yasama ve yürütme organlarının müdahalesi olabilmektedir. Yürütmenin
aldığı ilke kararları benzeri kararları idari yargı genel olarak fonksiyon gaspı
ile nitelendirmektedir. Yasamanın bu yöndeki faaliyetleri ise anayasa yargısı
tarafından engellenmektedir. Ancak, bahsedilen hallerin “imkânsızlık
perdesi” altında gündeme getirilmesi, dikkate değer bir olgudur.
İptal ve YD kararlarının dava konusu idari işlemlere dayanılarak yapılan
özel hukuk tasarruflarına ne gibi etkilerinin bulunduğunun değerlendirilmesi,
konunun bir diğer yönüdür. Öğretide bu konu oldukça tartışmalıdır. Burada
mahkeme kararının uygulanması zorunluluğu ile özel hukuk
sözleşmelerindeki irade ve sözleşme serbestisi kavramlarının yarıştığı
görülmektedir. Özel hukuk işlemlerinin dayanağının mahkeme tarafından
iptal edilmesi veya YD sonucu, doğrudan bu ilişkiyi kesin hükümsüz hale
getirdiği görüşü pek kabul gören bir görüş değildir. Hatta öyle bazı
durumlarda, mahkeme kararlarının uygulanması suretiyle idarenin tek yanlı
işlem ve eylem tesis etmek yükümlülüğünün mezkûr sözleşmeleri ortadan
kaldırmaya imkân vermeyebileceği ifade edilmiştir. Ayrıca, İYUK m.28’de
mahkeme kararlarının uygulanması için işlem ve eylem tesis edilmesi geniş
Yakup ÇOKKAŞ Ankara Üni. Hukuk Fak. Dergisi, 70 (4) 2021:1313-1359
1354
yorumlanmak suretiyle, idarenin mezkûr sözleşmeyi feshetmek için adli yargı
yolunda dava açması da bu kapsamda değerlendirilen görüşlerdendir.
Bahsedilen bu problemler kamu hukuku ve özel hukuk ayrımını ortadan
kaldıran sahalarda gündeme gelmektedir. Bu anlamda kamu ihale hukuku gibi
alanlara ilişkin hukuki rejimlerin kodifikasyonlarında bu hususların da nazara
alınarak yeniden düzenlenmesine ihtiyaç bulunduğunu düşünmekteyiz.
Nitekim, salt İdare Hukuku bakışı veya salt Özel Hukukçu bakış bu tür
sorunsalların izalesinde yeterli gelmemektedir.
KAYNAKÇA
AKGÜNER, Tayfun ve BERK, Kahraman, İdare Hukuku, Der Yayınları, İstanbul,
2017.
AKILLIOĞLU, Tekin, İdare Hukuku, Der Yayınları, İstanbul, 1984.
AKSOY, Muammer, “Danıştay Kararlarına Saygı”, ABD, 1977, 34(2), ss.3-5.
AKYILMAZ, Bahtiyar/SEZGİNER, Murat/KAYA, Cemil, Türk İdare Hukuku, B.8,
Seçkin Yayıncılık, Ankara, 2018.
AKYILMAZ, Bahtiyar, “Yargı Kararlarının Yerine Getirilmesinden Doğan
Sorumluluk”, GÜHFD, 2007, 11(1-2), ss.449-469.
AKYILMAZ, Bahtiyar, İdari Usul İlkeleri Işığında İdari İşlemin Yapılış Usulü,
Yetkin, Ankara, 2000.
ALİEFENDİOĞLU, “Danıştay Kararlarına Uyulması”, DD, 1975, 5(16-17).
ALTAY, Evren, “Danıştay’ın İdari Görevleri ve Kararları”, TBBD, 2005(56), ss.189-
238.
ALTAY, Evren, İdari Yargı Kararlarının Uygulanmamasından Doğan
Uyuşmazlıklar, Ankara, 2004.
ALTUNDİŞ, Mehmet ve BEDER, B., “Yasama ve yürütme Fonksiyonlarının Yargı
Bağımsızlığına Müdahalesi”, Yasama Dergisi, 2009(13)
ASLAN, Zehreddin, İdari Yargı’da Yürütmenin Durdurulması, B.3, Seçkin, İstanbul,
2017.
ATAY, Ender Ethem, İdare Hukuku, Turhan, Ankara, 2014.
AYAYDIN, Cem, “İdare Hukukçuları İçin Yeni Bir Hukuk Düzeni”, Erdoğan Teziç’e
Armağan, Galatasaray Üniversitesi Armağan Dizisi, No:5, 2007.
AYÇİÇEK, H. İ., İdari Yargı Kararlarının Yerine Getirilmesi, GÜSBE,
Yayımlanmamış Yüksek Lisans Tezi, 2002.
Ankara Üni. Hukuk Fak. Dergisi, 70 (4) 2021:1313-1359 İdari Yargı Kararlarının Uygulanması…
1355
AZRAK, A. Ülkü, “İptal Davalarının Objektif Niteliği”, Hukuk Kurultayı, Ankara,
2000.
BIYIKLI, H. İ., “Fransız ve Türk Hukuk Sistemlerinde İdari İşlemlerin Geriye
Yürümezliği İlkesi”, DD, 1973, 3(11).
BİLGEN, Pertev, İdare Hukuku Dersleri İdare Hukukuna Giriş, 1999.
BUZ, Vedat, Kamu İhale Sözleşmelerinin Kuruluşu ve Geçerlilik Şartları, Yetkin,
Ankara, 2007.
ÇAĞLAYAN, Ramazan, İdari Yargılama Hukuku, B.9, Ankara, 2017.
ÇAĞLAYAN, Ramazan, İdari Yargı Kararlarının Sonuçları ve Uygulanması, B.2,
Seçkin Yayıncılık, 2001.
ÇALIŞ, Hande Sena, İdari yargının Varlık Sebebi Olarak İptal Davası, Yetkin,
Ankara, 2018.
ÇELİKKAYA, İ., “İptal Kararının Geçmişi Etkileyip Etkilemeyeceği Sorunu”, İBD,
1977, 33(376).
ÇOBAN ATİK, Ayşegül, “İdare Hukukunda Kazanılmış Hak İlkesi”, SÜHFD, 30.
Yıl Armağanı, 2013, 21(1), ss.11-53.
ERDEM, J. G., İptal Kararlarının Uygulanmaması ve Bundan Doğan Tazminat
Davaları”, AÜSBE, Yayımlanmamış Yüksek Lisans Tezi, 2005.
ERSÖZ, Ahmet Kürşat, Türk İdare Hukuku Kapsamında Kültür ve Tabiat
Varlıklarının Korunması, On İki Levha Yayıncılık, İstanbul, 2017.
ERSÖZ, Ahmet Kürşat, İlaç Hukuku Bağlamında İdarenin Sorumluluğu, On İki
Levha Yayıncılık, İstanbul, 2016.
GÖK, Hasan, “Danıştay Kararlarından Hareketle İdari Yargı Kararlarının İmkansızlık
Nedeniyle Uygulanamadığı Haller”, İÜHFM, 2015, 31(1), ss.547-558.
GÖZLER, Kemal, İdare Hukuku Cilt II, Ekin, Bursa, 2009.
GÖZÜBÜYÜK, A.Ş. ve TAN, Turgut, İdari Yargılama Hukuku, C.2, Turhan
Kitabevi, Ankara, 2016.
GÖZÜBÜYÜK, A. Ş., Yönetim Hukuku, B.33, Turhan, 2015.
GÖZÜBÜYÜK, A. Ş., Yönetsel Yargı, B.33, Turhan, Ankara, 2013.
GÖZÜBÜYÜK, A. Ş. ve DİNÇER, G., İdari Yargılama Usulü, B.2, Turhan, Ankara,
2001.
GÖZÜBÜYÜK, T., “İptal İlamlarının İnfazı ve Danıştay’ın Tutumu”, AÜSBFD,
1961, 16(2).
Yakup ÇOKKAŞ Ankara Üni. Hukuk Fak. Dergisi, 70 (4) 2021:1313-1359
1356
GÜÇLÜ, Yaşar, Danıştay ve Yargıtay İçtihadları Işığında İdari Yargı Kararlarının
Uygulanması, Seçkin Yayıncılık, Ankara, 2010.
GÜLAN, A., “Borcunu Ödemeyen Devlete Karşı Ne Yapılabilir?”, İHİD, 1995,
16(1), 11-29.
GÜRAN, Sait, “Anayasanın Kuvvetler Ayrılığı İlkesine ve Yönetim Yargı İlişkisine
Bakış Açısında Değişiklik” in Anayasa Yargısı, Anayasa Mahkemesinin 32.
Kuruluş Yıldönümü Nedeniyle Sunulan Bildiriler (28-29 Nisan 1994), Ankara,
1995.
KAPLAN, Gürsel, İdari Yargılama Hukuku, Ekin, 2017.
KAPLAN, Gürsel, “İptal Kararlarının Etki ve Sonuçlarının Zaman Yönünden Yargıç
Tarafından Sınırlandırılması”, HÜHFD, 2013, 3(2), ss.31-38.
KARAHANOĞULLARI, Onur, Kamu Hizmeti (Kavram ve Hukuksal Rejim), B.3,
Turhan, Ankara, 2015.
KARAHANOĞULLARI, Onur, İdarenin Hukukla Kavranması: Yasallık ve İdari
İşlemler (Yargı Kararlarına Dayalı Bir İnceleme), Turhan Kitabevi, Ankara,
2015.
KARAHANOĞULLARI, Onur, “İdari Yargı Kararlarının Uygulanmaması Sorununa
Danıştay Başsavcısının Müdahale Olanakları”, MD, 2005, 29(279).
KAYA, Cemil, İdari Yargı Kararlarının Uygulanması Konusunda Danıştay’ın
Yaklaşımı (İyuk Madde 28 Üzerine Bir İnceleme), Legal Yayıncılık, İstanbul,
2013.
KAYA, Cemil, “İdari Yargıda Mahkeme Kararlarının Uygulanması ve Karşılaşılan
Sorunlar”, in İdari Yargı Uygulaması ve Karşılaşılan Sorunlar, Konya, 2012.
KAYHAN, M., İdari Davalarda Yürütmeyi Durdurma, Ankara, 2008.
Kent, Bülent, “İdari Yargıda Mahkeme Kararlarının Uygulanmasını Güçlendirici
Alternatif Mekanizma Olarak Zorlayıcı Para Cezası”, ABD, 2011(4), ss.45-66.
KESKİN, Bayram, “İdari Yargı Kararlarının Uygulanmasında Hukuki Veya Fiili
İmkansızlık”, TAHD, 2009, 4(38).
KESKİN, O. K., “İdari İşlemler Hakkında Verilen İptal Kararının Kararları ve Hukukî
Sonuçları”, AD, 1986, 77(4).
MUMCU, Uğur, “Türk Hukukunda İptal Kararlarının Yerine Getirilmesi ve
Sorumluluk”, AÜHFD, 1970, 27(3), ss.97-128.
NOHUTÇU, Ahmet, İdari Yargı, Savaş Kitap ve Yayınevi, Ankara, 2015.
ONAR, Sıddık Sami, İdare Hukukunun Umumi Esasları, İsmail Akgün Matbaası,
1966.
Ankara Üni. Hukuk Fak. Dergisi, 70 (4) 2021:1313-1359 İdari Yargı Kararlarının Uygulanması…
1357
ÖZAY, İl Han, Günışığında Yönetim, Filiz Kitabevi, İstanbul, 2004.
ÖZDEMİR, H. E., “İdari Yargı Organları Tarafından Verilen Yürütmenin
Durdurulması Kararlarının Uygulanması ve Hukuki İmkansızlık Hali”,
MÜHFD, 2006(1).
ÖZDEŞ, Orhan, “İdari Yargıda Yürütmenin Durdurulması ve Niteliği”, DD, 1979,
9(32-33).
ÖZDEŞ, Orhan, “Danıştay Kararlarının Yerine Getirilmesi Zorunluluğu”, DD, 1977,
6(20-21)
ÖZEREN,A.Ş. ve BAYHAN, T., İdari Yargı Kararlarının Uygulanması, 1992.
ÖZGÜLDÜR, Serdar, “İdarenin sorumluluğu ve Tam Yargı Davaları”, in Özay, İ.,
Günışığında Yönetim, Filiz Kitabevi, İstanbul, 2004.
ÖZYÖRÜK, Mukbil, İdare Hukuku Dersleri, (Teksir), 1972-1973.
SANCAKDAR, Oğuz, “Kamu İhale Kurulu Kararlarının Yargısal Denetimi
Bağlamında Yürütmenin Durdurulması ve Hukukî Sonuçları”, TAHD, 2015,
7(66), ss.7-37.
SARICA, Ragıp, “Danıştay Kararları ve Yürütmenin Durdurulması”, Türk Hukuk
Kurumu Yayınları No:24-113, 1966.
SARICA, Ragıp, İdari Kaza, Kenan, 1949.
SAVCI, B., “İdari Yargı Kararlarının Uygulanması Sempozyumundaki Konuşma
Özeti”, DD, 1977, 6(20-21).
SEZGİNER, Murat, İptal Davasının Uygulama Alanı Bakımından Ayrılabilir İşlem
Kuramı, Ankara, 2000.
ŞAHİN, Cenk Yaşar, Acele Kamulaştırma, On İki Levha Yayıncılık, İstanbul, 2018.
TAN, Turgut, Ekonomik Kamu Hukuku Dersleri, B.2, Turhan Kitabevi, Ankara, 2015.
TEKİNSOY, M. Ayhan, “Danıştay’ın Temyiz İncelemesi Üzerine Verdiği Kararların
Uygulanması”, İÜHFD, 2014, 5(2), ss.23-50.
TEKİNSOY, M. Ayhan, İdari Yargılama Hukukunda Yürütmenin Durdurulması,
Savaş Kitap ve Yayınevi, 2013.
TEKİNSOY, M. Ayhan, “Tüpraş’ın Özelleştirilmesi, Yürütmenin Durdurulması
Kararları ve Sorunlar”, HGD, 2006, 4(1), ss.17-21.
TUNCAY, A. H., İdare Hukuku ve İdari Yargının Bazı Sorunları, Danıştay Yayınları,
1972.
ULER, Yıldırım, İdari Yargı Kararlarının Sonuçları, Sevinç, Ankara, 1970.
Yakup ÇOKKAŞ Ankara Üni. Hukuk Fak. Dergisi, 70 (4) 2021:1313-1359
1358
YASİN, Melikşah, Uygulama ve Yargı Kararları Işığında Özelleştirmenin Hukuki
Rejimi, B.2, Beta, İstanbul, 2007.
YAŞAR, Hasan Nuri, İdari Yargı Kararlarının Etkinleştirilmesi Arayışında İdari
Yargı İdari Yargıç Yargısal Emir, On İki Levha Yayıncılık, 2013.
YAŞAR, S., Türkiye’de Kullanılan Özelleştirme Yöntemlerinin Analizi, Beta,
İstanbul, 2007.
YAYLA, Ahmet, “Fiili Veya Hukuki İmkansızlığın İdari İşleme Etkisi Üzerine Bir
Deneme”, DEÜHFD, 2015, 17(2), ss.233-271.
YILDIRIM, Turan, İdari Yargı, Beta, İstanbul, 2010.
YILDIRIM, Turan, “Yargı Kararlarının Uygulanmaması Sorunu”, UAİBD, 2004,
1(1).
YILMAZ, Dilşat, Kamu İhale Hukukunda Şartnameler, B.2, Gazi Kitabevi, Ankara,
2014.