ChapterPDF Available

Türkçede Bestelemek Anlamına Gelen Kelimeler için bir Şecere Denemesi / A Genealogy of Beste (composition) and Its Synonyms in Turkish

Authors:

Abstract

Beste, a loanword from Persian, is the most commonly used term to denote composition in Turkish and has acquired the meaning of producing new musical works in Istanbul. This article analyzes the vocabulary in Ottoman classical music and Turk-ish folk music with similar meanings to the word beste. In Turkish, "koşmak" is probably the oldest known term that means to set music to a poem. According to Fuat Köprülü, even though this term was used before Islam, the earliest appearance of the term is in Dıvânü Lugâti't-Türk (11th century). By the 16th century, we see that the terms yakmak (as in türkü yakmak) and bağlamak (as in murabba bağlamak) were widely used. Arabic loanwords such as telif, tasnif, and ihtira were also employed by the Istanbul-based Ottoman Turkish music tradition. Apart from these words, we encounter a wide variety of terms in folk music tradition. If we categorize and analyze these terms, we can see that this vocabulary can be sorted into five main categories. If we look at these categories, we see that the majority of the vocabulary consists of terms that denote the creation of contrafacta. The second category consists of words that denote the creation of variants. Apart from these terms, a new practice called giydirme has emerged among the Alevi musicians in recent years. Gi-ydirme, based on creating new musical materials through improvisation, is very different from composing regarding the intentions of the performer. In contrast to the fixed and closed compositional form, giydirme can be described as an improvised, temporary, and open work.
269
14
TÜRKÇEDE BESTELEMEK
ANLAMINA GELEN KELİMELER
İÇİN BİR ŞECERE DENEMESİ /
A GENEALOGY OF BESTE
COMPOSITION AND ITS
SYNONYMS IN TURKISH
Mustafa Av1
Abstract
Beste, a loanword from Persian, is the most commonly used term to denote compo-
sition in Turkish and has acquired the meaning of producing new musical works in
Istanbul. This article analyzes the vocabulary in Ottoman classical music and Turk-
ish folk music with similar meanings to the word beste. In Turkish, “koşmak” is prob-
ably the oldest known term that means to set music to a poem. According to Fuat
Köprülü, even though this term was used before Islam, the earliest appearance of the
term is in Dı̂vânü Lugâti’t-Türk (11th century). By the 16th century, we see that
the terms yakmak (as in türkü yakmak) and bağlamak (as in murabba bağlamak)
were widely used. Arabic loanwords such as telif, tasnif, and ihtira were also em-
ployed by the Istanbul-based Ottoman Turkish music tradition. Apart from these
words, we encounter a wide variety of terms in folk music tradition. If we catego-
rize and analyze these terms, we can see that this vocabulary can be sorted into five
main categories. If we look at these categories, we see that the majority of the vocab-
ulary consists of terms that denote the creation of contrafacta. The second category
consists of words that denote the creation of variants. Apart from these terms, a new
practice called giydirme has emerged among the Alevi musicians in recent years. Gi-
ydirme, based on creating new musical materials through improvisation, is very dif-
ferent from composing regarding the intentions of the performer. In contrast to the
fixed and closed compositional form, giydirme can be described as an improvised,
temporary, and open work.
1 Email: mavciefendi@gmail.com, Altınbaş Üniversitesi.
270
TÜRKÇEDE BESTELEMEK ANLAMINA GELEN KELİMELER İÇİN
BİR ŞECERE DENEMESİ
Mustafa Avcı
Keywords: Ottoman Empire, Music, Composition, Osmanlı İmparatorluğu,
Beste, Müzik, Musiki,
1. Grş
Yen br müzk eser üretmek anlamına belen beste kelmes günümüzde Türk-
çe’de en yaygın olarak kullanılan müzk termdr. Bu yazının temel amacı Os-
manlı Türk Musks2 (OTM) ve Türk Halk Müzğ3 (THM) geleneklernde yen
br müzk eser oluşturmak anlamına gelen kelmelern tespt edlp, bu kelme-
lern kategorze edlmesdr. Bundan dolayı özellkle edebyatı, folklor ve müz-
koloj gb alanlarda yazılan temel metnler taranmış ve beste yapmakla benzer
anlamlara gelen kelmelern br dökümü yapılmıştır. Bu makale temel olarak üç
temel bölümden oluşmaktadır. Bu bölümlerden lknde beste kelmesnden önce
Türkçede kullanılan termler ncelenmş, knc bölümde temel olarak OTM ge-
leneğnde beste yapmak anlamında kullanılan termler tahll edlmş ve son ola-
rak üçüncü bölümde de halk müzğ geleneğnde beste yapmak anlamına gelen
termler analz edlmştr.
2. Beste Teriminden Evvel Türkçe’de Kullanılan Terimler
Beste kelmesnden önce Türkçe’de hang kelmelern kullanıldığı sorusuna ce-
vap vermek çn öncelkle Fuad Köprülü’nün eserlerne göz atmak yernde ola-
caktır. Köprülü’nün Edebyat Araştırmaları ktabında yazdığı üzere İslamyet’ten
önce “koşmak” br sözü müzklendrmek anlamına gelmekteyd (Köprülü, 1986,
s. 127): “Koşmak terdf etmek, yan güfteye beste tertp etmek manasına geldğ
çn, bu esk koşuk’ların kobuz’ların beraberlğnde terennüm edldğ anlaşılıyor.”
Koşma ya da Doğu Türkçesndek şeklyle koşug hece veznyle yazılan şrlerdr.
Köprülü’ye göre bu şrler kendlerne has br beste le söylenrd, dolayısıyla Köp-
rülü koşmak fadesnn bu şrler müzklendrmek anlamında kullanılan br te-
rm olduğunu yazmıştır (Köprülü, 1976, ss. 246-247). Benzer şeklde Nurettn
Albayrak, eklemek ve katmak anlamlarına gelen koşmak kelmesnn şre ezg
eklemek anlamında kullanıldığını belrtmştr (Albayrak, 2002).
2 Osmanlı Türk Musikisi, Klasik Türk Musikisi, Türk Sanat Müziği gibi terimlerle ilgili olarak
bkz. (Ayas, 2014; Behar, 2015)
3 Türk Halk Müziği ve THM tanımıyla ilgili görüşler ve tartışmalar için bkz. (Duygulu, 2014, ss.
222-223; Öztürk, 2006; Özdemi̇r, 2019)
CURRENT DEBATES IN SOCIAL SCIENCES 2021
Şevket Alper Koç, Ünal Çağlar, Abidin Çevik
271
Erd ve Yurteser’n Dvanı Lügat’t-Türk (11.yy) çevrsnde kelmenn Köprü-
lü’nün bahsettğ anlamına doğrudan rastlanmaz. Bu edsyona göre koş (qoş) ke-
lmes “herhang br şeyn çft, br eş olan4“, katmak ve “br şeyle brleştrlen
başka br şey anlatmak,”5 “br araya getrmek6 gb anlamlara gelmektedr. Bu
bakımdan güftenn, kendsnn br nev eş sayılablecek olan besteyle br araya
getrlmesyle anlamsal benzerlğnden dolayı, bu türden br besteleme anlamı ta-
şıdığı düşünüleblr (Kaşgarlı Mahmud, 2005, ss. 443-444).
Şnas Tekn ve Gönül Alpay Tekn’n Türk Şveler Lügatı başlığıyla yayınladık-
ları Dvan edsyonunda, “koş-” kökünden türeyen koşdı ve koşuldı kelmeler-
nn Köprülü’nün bahsettğ anlamlarda kullanıldığını görürüz: “Ol yır qošd ‘He
composed the poem.’” [O şr yazdı.] (Mamūd Kāshgarī, 1982, s. 394). Aynı k-
tapta, Qošul- kelmesnn “aşk şarkısı (yır) bestelend” şeklndek br kullanımına
rastlarız (Mamūd Kāshgarī, 1984, s. 31): “yr qošuld “the love song was com-
posed.” Bu çevrde altı çzlmes gereken noktalardan brs, qošmak flnn kar-
şılığı olarak İnglzce’de hem şr yazmak hem de bestelemek anlamlarına gelen
composed kelmesnn kullanılmış olmasıdır. Esk Fransızca’dan İnglzce’ye geçen
bu kelme etmolojk olarak “br ş (ktap) yazmak, br araya getrmek, brleş-
trmek, ayarlamak/uyumlu hale getrmek, düzenlemek, yazmak” gb anlamlara
gelr (Etymonlne.com, t.y.). Benzer şeklde Türkçe’de (özellkle halk müzğnde)
kullanılan telf, tasnf, koşmak, düzmek ve yakmak gb pek çok term de aynı
anlamda şr yazmak, ezgy şrle brleştrmek, uyumlu hale getrmek, şr mü-
zklendrmek gb anlamlara gelrler.
Fuad Köprülü’ye göre 11. asırda Türkçe’de beste anlamı taşıyan kelmelerden br
dğer de “kök” kelmesdr. Abdülkadr Merag’nn yazmalarında da geçen kök
kelmes (Köprülü, 1986, ss. 113-114):
“Bütün Çagatay lügatlernn verdğ blglere göre mav, sema, asıl, dkş, ahenk
ve sada manalarına gelr; bz, daha XI. asırda Türkler arasında kök’ün bu muh-
telf manalarda ve blhassa beste yernde kullanıldığını [Dvanı Lügat’t- Türk’ten]
blyoruz7. Ntekm esk Çagatayca şrlerde tıpkı Abdülkadr’n kullandığı ma-
nada, yan beste karşılığı olarak brçok defa kullanılmıştır. Kök aslından, çalgı
4 Qoş maddesi için bkz. (Kaşgarlı Mahmud, 2005, s. 443)
5 Qoşdı ve qoşuldı maddeleri için bkz. (Kaşgarlı Mahmud, 2005, ss. 443-444)
6 Qoşlundı maddesi için bkz. (Kaşgarlı Mahmud, 2005, s. 443)
7 Baktığımız iki ̂vânü Lugâti’t-Türk versiyonunda böyle bir kullanıma rastlayamadık.
272
TÜRKÇEDE BESTELEMEK ANLAMINA GELEN KELİMELER İÇİN
BİR ŞECERE DENEMESİ
Mustafa Avcı
çalmak8 manasına köktamak ve köklamak masdarları da Çagatay edebyatında
eskden ber kullanılır.
Merag’de geçen ve esk Türkçe’de kullanılan kök (ya da gök) kelmes müzk
aletleryle çalınan terennümlere verlen smken, bu topluluklarda sesle/gırtlak-
tan cra edlen terennümlere de ır ve dule denlmektedr (Karabaşoğlu, 2010,
s. 2; Sezkl, 2007, s. 262). Murat Bardakçı, Merag’nn kök hakkında yazdık-
larından hareketle, kök kelmesnn “musk örnekler, yan bestelenmş eserler”
anlamına geldğn belrtmştr (Bardakçı, 1986, s. 97). Kelmenn sözlük an-
lamlarına da değnen Bardakçı, Burhan Tercümes’nde kök kelmesnn; “aheng
vermek, uydurmak, düzen vermek” gb anlamlara geldğn kaydetmştr (Bar-
dakçı, 1986, s. 94). Bunun dışında Dvanda, kök kelmesnn “äär kökländ”
şeklnde br kullanımı mevcuttur ve bu cümle “eyer rabt edld” (ya da bağlandı)
şeklnde tercüme edleblr (Mamūd Kāshgarī, 1984, s. 89). Bu noktada Köp-
rülü’nün, kök kelmesnn Türkçe’de bestelemek anlamına gelen en esk term-
lerden brs olan bağlamak flyle anlamdaş olmasından hareketle böyle br çı-
karım yapmış olduğu düşünüleblr9.
Bestelemek anlamına gelen br dğer kelme de halk müzğ geleneğnde kullanı-
lan yakmak termdr. 1543 yılında tamamlanmış Babusü’l-Vâsıt adlı sözlükte de
“türkü yakmak” fades türkü bestelemek anlamında kullanılmıştır (Şenel, 2016,
s. 198). “Türkü yakma” fades: Arapça nsâb kelmesnn açıklamasında “[h]er
kşnn soyunu sopunu katı bleğen kmse ve türkü yakıcı (ترکی یاقجی)” ola-
rak yer almıştır. Ayrıca bu madde dışında, Arapça “ühcüvve” kelmes de “Km-
sey donatmak ve rüsvay etmek çün yakılan türkü (یاقلن ترکی) ve şr” şek-
lnde tanımlanmıştır (Atatürk, Dl ve Tarh Yüksek Kurumu, 1995, s. XV, 1996,
s. 3875). XVI. yüzyılda yazılan bu sözlük, yakmak kelmesnn sadece türkü de-
ğl aynı zamanda genel olarak şr bestelemek çn de kullanılabldğn göster-
mes açısından önemldr. Türkçe’de 16. yüzyıla kadar beste yapmak anlamında
kullanılan bu üç term (koşmak, yakmak ve kök) arasından, kök kelmes zaman
çnde unutulmuştur. Buna karşın koşmak ve yakmak termler, Anadolu’da gü-
nümüzde de kullanılmaktadır.
8 ̂vânü Lugâti’t-Türk’te çalmak anlamında kullanılan fiil “ol qopuz qopzādi” örneğinde
görüleceği gibi qopzamaktır. (Mamūd Kāshgarī, 1984, s. 89)
9 Kök kelimesinin Köprülü’nün belirttiği anlamda kullanıldığı metinlerin arşiv taraması yoluyla
bulunması ve bu anlamdaki kullanımların kaynaklarla doğrulanması faydalı olacaktır.
CURRENT DEBATES IN SOCIAL SCIENCES 2021
Şevket Alper Koç, Ünal Çağlar, Abidin Çevik
273
3. Osmanlı Türk Musikisi (OTM) Geleneğinde Beste Yapmak
Anlamında Kullanılan Terimler
3.1. Murabba Bağlamak ve Beste
16. yüzyılın sonları le 17. yüzyılın başlarına gelndğnde Osmanlı musks adına
yaşanan öneml gelşmelerden brs, Osmanlı fasılının temel unsurlarından olan
beste (murabba10) ve sema gb Osmanlı’ya özgü formların ortaya çıkmaları-
dır (Feldman, 1996, s. 177). Türkçe sözlü murabba bestelern, en öneml form
olarak ortaya çıkışı, fasıl formunun oluşması ve saz takımlarının yenden yapı-
landırılması Osmanlı müzğnn 15. yüzyılda İran’la olan bağlarının kopmasını
sağlamıştır (Feldman, 1996, s. 183). Bu açıdan İstanbul musksne has term-
lern br kısmının bu dönemde ortaya çıkmaya başlamış olduğu düşünüleblr.
16. yüzyıl sonlarına doğru oluşmaya başlayan br dğer tarz da aşık tarzıdır. Köp-
rülü’ye göre, aşık tarzında özellkle gazel ve murabba yoğun olarak kullanılır ve
14.-16. yüzyıl yazılı kaynaklarında “murabba bağlamak11 her zaman “türkü bes-
telemek” anlamına gelrd (Köprülü, 1986, ss. 188-189):
Gazel’lern eskden ber bestelenerek klask musık fasıllarında terennüm edl-
mes, bu şekln Aşık tarzı’na grmesnde aml olmuştur. Murabba’lara gelnce,
bunlar, hece veznnn -bestelerne göre türkü, türkman, v.s. gb türlü adlar alan-
dörtlük’lernn te’sr altında, daha XIV. asırdan ber Klask Türk şrnde büyük
br yer tutmuştu ve bestelenmeğe mahsus manzumeler hemen umumyetle bu
şeklde yazılıyordu; XIV.- XVI. asır metnlernde murabba bağlamak tabrnn
dama “türkü bestelemek” manasında kullanılması bunu açıkça göstereblr. Bu
asırlardak şarlern gazel ve murabba’larında kabl olduğu kadar sade br dl kul-
lanmaları da, bunların, “bestelenp halk arasında terennüm edlmek” maksadyle
yazıldığını anlatan br şarettr. Görülüyor k âşık tarzına geçen klâsk şr unsur-
ları, klâsk şrn esasen “genş halk ktlesne en yakın bulunan, umumî zevk en
fazla okşayan” unsurlarıdır.”
10 “Murabba. XIX. yüzyıl ikinci yarısında «beste» denmeğe başlanan türün eski adı.” (Kâzım Uz,
1964, s. 45)
11 Recep Uslu (2016), Müzikolojide Perde Transkripsiyonları ve Meragi’nin yeni bir eseri: Mu-
htasar Der İlm-i Musiki başlıklı bir köşe yazısında, murabba bağlamak teriminin “beste yap-
mak” anlamında kullanılmasının Kamil Akarsu tarafından tespit edilmiş olduğunu belirtse
de bu doğru değildir, bu terimin “türkü bestelemek” anlamında kullanıldığını Fuat Köprülü
(1899-1966) 1915 ve 1962 seneleri arasında yayınladığı çeşitli yazılarında ifade etmiştir bkz.
(Köprülü, 1986, s. VIII, 188, 210).
274
TÜRKÇEDE BESTELEMEK ANLAMINA GELEN KELİMELER İÇİN
BİR ŞECERE DENEMESİ
Mustafa Avcı
Muhtemelen aşıkların “murabba bağlamak” flyle fade ettkler murabbanın
br ezgye bağlanması, tutuşturulması, koşulması, ya da rabt edlmesdr12. Köp-
rülü, her ne kadar “murabba bağlamak” edmn türkü bestelemekle sınırlandır-
mış gb görünse de daha sonrak araştırmacılar “murabba bağlamak” fadesnn
“şarkı bestelemek anlamında kullanıldığını belrtmşlerdr (Pala ve Kılıç, 2006)13:
“Murabba aynı zamanda Türk musksnde br beste formunun adıdır. Şarkı na-
zım şeklyle benzerlk göstermes, bestelenmeye uygun oluşu ve sırf bestelenmek
üzere kaleme alınan murabbaların bulunması kelmeye “beste” anlamını kazan-
dırmış, “murabba bağlamak” da “şarkı bestelemek” manasında kullanılmıştır.”
Aslına bakılırsa, Köprülü de dahl olmak üzere, sonrasında gelen pek çok araş-
tırmacı bağlamak kelmesn en genş anlamda bestelemek (“müzk eser beste-
lemek”) kelmesnn eş anlamlısı olarak kullanmışlardır: “Halk arasında oku-
nablecek tarzda türküler, nakışlar bağlayıp şöhret kazanan şarler pek çoktur”
(Köprülü, 1986, s. 204). Farsça’dan Türkçe’ye geçmş br kelme olan beste kel-
mesnn bağlamak anlamı da bu kullanımı şaret etmektedr. Bu açıdan öneml
br ayrıntı, bağlamak eylemnn, Farsçadan Türkçeye geçen besten flnn bre
br karşılığı olmasıdır. Eğer beste kelmesnn etmolojsne bakacak olursak ke-
lmenn, bağlamak, bağlı, bağ, eklem, zncr halkası, nakış” gb anlamlara gel-
dğn görürüz14 (Nşanyan, 2019a). Gazmhal de kelmenn Farsçada müzkle
lgl herhang br anlamının olmadığını ve kelmenn bu anlamı İstanbul’da ka-
zandığını belrtr (Gazmhal, 1961, ss. 38-39).
Bağlamak anlamından türeyen beste kelmesnde, bağlamak flyle şaret edlen
unsurun en genş anlamda ne olduğuna tekrar baktığımızda, bu konuyla lgl
brbrnden farklı bakış açılarının mevcut olduğunu görürüz. Örneğn Kazım
Us, türünün lk örneğ olan müzk termler sözlüğünde, bestenn sözlü olma-
sına vurguda bulunur ve: “Ale’l-umum her kangı br makamın münasb br güf-
teye rabt edlmş olan halne denür k bu münasebetle dört mısradan baret olub
her mısraını aynı terennüm takîb eden büyük usullu şarkılara dah denür” (Ka-
zım Uz ve Oransay, 1964, s. 12). Us’a göre bağlamak makamın güfteye raptedl-
mes demektr. Lteratüre baktığımızda, bağlamak flnn yaygın olarak “sözlerle
12 Bkz. (Kazım Uz ve Oransay, 1964, s. 12).
13 Ayrıca bkz. (İpekten, 1989, s. 162; Uysal, 2010, s. 170)
14 Nakış kelimesinin Osmanlı Musikisinde, nakış beste ve nakış semai adı verilen formlar
bağlamında kullanılmış olması (Özkan, 2006) ve ayrıca Farsça’da beste kelimesinin aynı zam-
anda nakış anlamına da geliyor olması bu açıdan bahsedilmesi gereken bir noktadır.
CURRENT DEBATES IN SOCIAL SCIENCES 2021
Şevket Alper Koç, Ünal Çağlar, Abidin Çevik
275
nağmelern brbrne bağlanması” anlamında anlaşıldığı ve kullanıldığı görürüz.
Örneğn, Us gb İsmal Hakkı Özkan da Türk Musks Nazaryatı ve Usuller
adlı ktabında “Sözlerle nağmelern brbrne bağlanması anlamında kullanıldığı
anlaşılıyor” dyerek benzer br görüş sunmuştur (Özkan, 2000, s. 86).
Aynı doğrultuda br kullanıma Melh Duygulu’nun Türk Halk Müzğ Sözlüğü’nde
de rastlanmaktadır. Sözlükte yer alan bağlamak maddesnde, bağlamak flnn
güfte ve bestey brbrne lştrmek çn kullanıldığı belrtlmştr: Erzurumda
sözler ve melody brbrne uydurmak anlamında kullanılır15. Özünde brer söz
musks olan OTM ve THM çn bu türden br kullanım, yen br melod bul-
mak ya da melod tertp etmekten çok, güftenn br besteyle brleşmesnn öne-
mn vurgulamaktadır16. Son olarak, bu örnekler dışında, beste kelmesnn nağ-
meler brbrne bağlamak anlamına geldğn düşünenler de mevcuttur: “Beste
[…] [m]üzkte nağmelern brbrne bağlanışı anlamına gelr” (Çeleb, 2007).
3.2. OTM Geleneğinde Beste Yapmak Anlamında Kullanılan
Terimler
Türkçe’de hem OTM geleneğnde hem de halk müzğ geleneğnde beste yap-
mak anlamına gelen farklı termler kullanılmıştır. Öncelkle şehr müzğ gele-
neğne bakacak olursak bu gelenekte telf, tasnf ve htra gb Arapçadan Türk-
çeye geçen kelmelern kullanıldığını görürüz. Örneğn, Kantemroğlu edvârında
beste kelmes hem bağlamak anlamında hem de günümüzdek anlamına nspe-
ten yakın br şeklde “beste eylemek” şeklnde kullanılmıştır (Behar, 2017, s. 95):
“...blmş ol k dyar-ı Pars hanendeler ve sazendeler taksm nağmesn peşrev
halnde beste eylemşlerdr; öyle k her br makamın taksmn terkb terkb [kı-
sım kısım] şâkrdlerne [öğrenclernel ta’lm verrler. Lâkn ehl- mûsıkâr-ı Rûm
mabeynnde [arasında] bu makûle [cns] kalıplı taksm makbul olmayıp musk-
nn daresnden hraç ederler. Ve nçn hraç ederler, bu dell gösterrler. Meselâ
15 Türk Halk Müziği Sözlüğünde verilen örnek cümle şu şekildedir: “Aşık, sözünü havaya
bağlamayı beceremezse aşık olamaz” (Duygulu, 2014, s. 71).
16 Günümüzde beste yapmak genel olarak yeni ve özgün melodi bulmakla ilişkilendirilen bir
eylemdir. Fakat kelimenin gelenekte kullanımına baktığımızda aslında kelimenin özünde
böyle bir anlamın bulunmadığı görülür. Dolayısıyla beste yapmak anlam itibariyle ve analitik
olarak giydirmek ya da söz döşemek kavramlarına hiç de uzak değildir. Hatta halk müzisyen-
leri arasında beste yapmak eylemi “anonim kalıp ezgilere söz döşemek” anlamına gelmektedir
(Şenel, 1997, s. 374). Benzer şekilde, futbol taraftarları da var olan şarkılara yeni sözler döşeme
eylemini beste yapmak olarak nitelendirmektedir.
276
TÜRKÇEDE BESTELEMEK ANLAMINA GELEN KELİMELER İÇİN
BİR ŞECERE DENEMESİ
Mustafa Avcı
gerek beste gerek kâr ve nakış gerek peşrev ve sema usûle bend [bağlı] olmalarıyla
musannfn kuvve- lmn [bestecnn blgsnn gücünü] beyan ederler. Taksm
nağmes se yalnız her br muskşnas olan kmsenn kuvvetn zhar eder [gös-
terr]. Öyle k f’ssâa [o anda] kuvve- lmyle nâzk terkb peydâ edp ve hüsn-
tertb [güzel br düzen) le makamları brbrne bend ü beste edp [bağlayıp] […]
br nağme cad eyleye...”
Kantemroğlu’nun bestec kelmes yerne kullanmış olduğu musannf kelmes
esk dlde “tasnf eden, sınıflandıran, (ktap) derleyen”17 ve bestec anlamlarına
gelen br termdr. Bu kelmeye sadece Osmanlı-Türk müzğ bünyesnde değl
Azerbaycan Türkçes18 ve Çağatayca gb Türkçe’nn farklı lehçelernde de rast-
lanır. Walter Feldman’ın Babürnameden kend çevrsyle Musc of the Ottoman
Court adlı ktabında yer verdğ şu alıntı Babür (1483–1530) dönemnde Çağa-
taycada da kelmenn bu şeklde kullanıldığını gösterr (Feldman, 1996, s. 41):
“br dğer [bestec] Mr Arzu d. Herhang br enstrüman çalmazdı (saz çalmas
ed), fakat br bestecyd (musannf). Çok az sayıda kar bestelemş olsa da, kar-
ları çok güzeld”
Yukarıda da belrtldğ üzere, beste yapmak yerne musannf le aynı kökten tü-
reyen, “sınıflandırma, düzene koyma”
19
ve sıralama
20
gb anlamlara gelen tas
-
nf21 kelmes de beste yapmak anlamında kullanılmıştır (Behar, 2016, s. 80):
“lâkn sofyan ve sema usûlünden gayrı [başka] usûl görmedklereclden [görme-
dklernden dolayı] sar [dğer] usûllerde tasnf olunan [bestelenen] peşrevler ve
besteler usûl le okuyamazlar ve böyle onlarda dah musk nâtamam [eksk] olur.”
Tasnf harcnde bestelemek anlamında kullanılan br dğer kelme de telftr. As-
lında br eser meydana getrmek anlamında kullanılan telf etmek ve dolayısıyla
da telf eden kş anlamındak müellf22 sırasıyla müzk bestelemek ve bestec an-
17 Bkz. (Nişanyan, 2019b)
18 Bkz. müsənnif maddesi: https://www.azleks.az/online-dictionary/müsənnif/?s=18
19 Bkz. (Nişanyan, 2019c). Düzenlemekle yakından ilişkili olarak düzmek kelimesi de halk
müziğinde bir tür beste yapmak anlamında kullanılır bkz. Düzmek, türkü düzmek, ağıt düz-
mek ve haylanıp düzmek maddeleri (Duygulu, 2014, ss. 31, 177, 232, 438).
20 Bkz. (Ayverdi, 2011)
21 Tasnif kelimesi Azeri Türkçesinde de (Təsnif olarak), hem bir türü hem de bitmiş eserleri
tanımlamak için kullanılır: “şifahi ənənəli professional musiqisində vokal-instrumental janr.
Təsniflər tamamlanmış formaya malik bitkin əsərlərdir” (Aliyeva, 2008, s. 194).
22 “Mendelssohn ve diğer bazı müellifler de Andante ile Scherzo arası başka bir tarza aynı adı
vermişlerdir.” (Gazimihal, 1961, s. 46)
CURRENT DEBATES IN SOCIAL SCIENCES 2021
Şevket Alper Koç, Ünal Çağlar, Abidin Çevik
277
lamında kullanılmıştır (Gazmhal, 1961b, s. 46; Kazım Uz ve Oransay, 1964,
s. 11). Müellf kelmes Azerbaycan Türkçesnde de bestekar anlamında kullanı-
lan br kelmedr (Alyeva, 2008, s. 44):
“BƏSTƏKAR (latın: compostor- əllf, tərtbç)- musq əsərnn yaradı-
cısı, müəllf. Şfah ənənəl musqdə- xalq yaradıcılığında və muğam sənə-
tndə adətən bəstəkar və façı br smada brləşr, belə k, onlar musq əsərlə-
rn fa edərək yaradırlar.”
Bu termler dışında beste yapmak anlamına gelen br dğer kelme de, “bulma,
yaratma, kurma, cat etme” gb anlamlar taşıyan htra kelmesdr (Kazım Uz
ve Oransay, 1964, s. 36):
“İhtra” kelmes her yerde olduğu gb burada da îcad manasına müstamel olub
meselâ her kangı br suznak kâr veya bestey flanca muskşnas htra etmşdr de-
nlür. Bu makamda flanca bestekâr flanca bestey bestelemşdr dah denleblür.”
Görüldüğü üzere Osmanlı Türk musks geleneğnde beste kelmesyle brlkte,
telf, tasnf, ftra ve cad gb kelmeler kullanılmıştır. Besteden farklı olarak mü-
zk alanı dışında evrlen bu termler, sadece müzkte değl, başka sanatlarda da
kullanılan termlerdr.
4. Halk Müziği Geleneğinde Beste Yapmak Anlamına Gelen
Terimler
Beste yapmak ya da yen müzk eser yaratmak anlamına gelen kelmelerle lgl
olarak bakmamız gereken kaynaklardan brs de THM geleneğdr. Günümüzde
Anadolu’da da yaygın br şeklde kullanılan beste kelmesnn Anadolu’dak kul-
lanımı 50-60 seney geçmez23 (Duygulu, 2014, s. 81). Süleyman Şenel, Meh-
met Özbek ve Melh Duygulu gb halk müzğ araştırmacılarının çalışmalarını
taradığımız takdrde, Anadolu’da beste kelmes yerne geçen ve çeştl şekllerde
yen türküler üretmey fade eden oldukça zengn ve genş br kelme dağarcığının
23 Bu konunun özellikle arşiv tarama yöntemiyle detaylı bir şekilde araştırılması lazımdır. Zira,
Anadolu müziğiyle OTM arasındaki ilişki siyah beyaz bir ilişki değildir. Elazığ, Diyarbakır,
Bursa ve Urfa gibi klasik Osmanlı musikisi kültürünün de güçlü olduğu şehirlerde, halk müziği
ile klasik müziğin birbirine yaklaştığı örneklere ve türkülere rastlanılmaktadır. Dolayısıyla bu
gibi merkezlerde, beste kelimesinin her iki geleneğe de aşina müzisyenler tarafından bilinmesi
muhtemeldir. Bu konuyla ilgili oldukça önemli bir örnek, Irak Türkmenlerinde halk türküler-
ine “beste” deniliyor olmasıdır (Terzibaşı, 1980, s. 75).
278
TÜRKÇEDE BESTELEMEK ANLAMINA GELEN KELİMELER İÇİN
BİR ŞECERE DENEMESİ
Mustafa Avcı
olduğunu görürüz. Bu kelmeler kategorze edp nceledğmz takdrde bazı te-
mel noktaların öne çıktığını gözlerz.
Bunlardan lk, bu kelmeler arasında söz döşeme (bkz. 2. madde) ve varyant (bkz.
3. madde) kavramlarını fade eden çok fazla kelmenn olduğudur. Bu durum
geleneğn kendsn yenden nasıl ürettğnn yönüne dar br ver olarak okuna-
blr. Buna göre en yaygın türkü üretme yollarından brnn, var olan türkülere
yen söz döşemek olduğunu söyleyeblrz. Yen türkülern ortaya çıkmasını sağ-
layan en yaygın yollardan br dğer de; mevcut türkülern cra, hafıza, yöre de-
ğştrme, söz döşeme gb etkenler yoluyla şekl değştrmes, yan varyantlaşma-
dır. Söz döşemenn bu kadar yaygın olması, şrn melodye göre çok daha fazla
olduğu br müzk evrennde gayet doğal br durum olarak görüleblr. Ağırlıklı
olarak br söz müzğ geleneğ olan halk müzğnde, melodlern tekrar tekrar
kullanılması24 gb br durumun ortaya çıkması ve bu durumu fade eden çok
sayıda kelmenn olması oldukça anlaşılır br durumdur.
Bu kelmelerle lgl olarak öne çıkan knc nokta, yen türkü üretmey/yarat-
mayı/bestelemey fade eden kelmelern pek çoğunun brden fazla anlama gel-
mesdr. Karşımıza çıkan termlern öneml br kısmı aynı anda söylemek, cra
etmek, söz döşemek, şr yazmak ve yen ezg bestelemek gb anlamlara gelrler.
Örneğn, türkü düzmek kelmes “doğaçlama türkü söylemek. Yen br türkü ya-
ratmak […] söylenen türküyü ezglendrme[k] ve ezg le söyleme[k]” gb an-
lamlara gelr (Duygulu, 2014, s. 438). Benzer şeklde, yakmak kelmes de bes-
telemek, söz döşemek ve söylemek gb anlamları çnde barındırır.
Bu termlerle lgl br dğer öneml nokta da, bu kelmelern bazılarının türkü-
nün ve/veya ağıtın üretmnn zamansallığına dar blg taşıyor olmasıdır. Bu te-
rmlere baktığımızda, ağırlıklı olarak hazırlıksız, doğaçlama ya da anda söyle-
menn daha yaygın olduğunu görürüz: Nefes doğdurma (Duygulu, 2014, ss.
338-339), Doğmaca (Duygulu, 2014, s. 160), rtcal (Duygulu, 2014, s. 252),
ve ‘yakma yakma’ (Duygulu, 2014, s. 461). Mansa ve çevresnde bu şeklde an-
lık ve doğaçlama br şeklde üretlen melodlere yakma sm verlrken, son hal
zamana yayılarak ve tefekkür edlerek şekllendrlen melodler se beste olarak
adlandırılır (Duygulu, 2014, s. 461).
24 Aşıklık geleneği özelinde benzer bir uygulama için bkz. Havvare maddesi (Duygulu, 2014, s.
231). Ayrıca 12 ve 13. yy Avrupa trubadur müziğinde görülen Contrafactum adlı uygulama
da, benzer şekilde daha az sayıdaki melodinin, daha geniş bir söz repertuarıyla kullanılmasını
sağlamıştır (Lingas, 2011).
CURRENT DEBATES IN SOCIAL SCIENCES 2021
Şevket Alper Koç, Ünal Çağlar, Abidin Çevik
279
Bu bölümün başında sm anılan kaynaklar ncelenrse, farklı şekllerdek türkü/
beste üretme pratklern tanımlamak çn kullanılan termlern şu kategorlerde
toplanableceğ görülür:
1. Geleneksel repertuarın çerçevesne uygun olacak şeklde yen ve özgün br
ezg yaratmak. Bu anlamlara gelen termlerden bazıları şunlardır: Ezg doğdurma
(Duygulu, 2014, s. 188), ezglendrmek (Duygulu, 2014, s. 188), havalandır-
mak (Haşm, 2006, ss. 226-227), yakmak (Özbek, 1998, s. 201), hava yakmak
(Duygulu, 2014, s. 230), türkü yakmak (Şenel, 2012).
2. Blnen br melodye söz eklemek, yan “söz döşemek25.” Halhazırda var olan
ve blnen melodlere yen sözler döşeme yoluyla yen türküler üretmek. Döşeme
sırasında öneml olan konulardan brs, sözün ve melodnn brbrne uyumlu hale
getrlmesdr: Ağızlamak (Duygulu, 2014, s. 33), bağlamak26 (Duygulu, 2014,
s. 71), benzeştrme (Duygulu, 2014, s. 79), nefes doğdurma (Duygulu, 2014,
ss. 338-339), döşeme (Duygulu, 2014, s. 165), düzme (Duygulu, 2014, s. 176),
düzmek (Duygulu, 2014, s. 177), gaydelenmek (Duygulu, 2014, s. 197), hav-
vare (Duygulu, 2014, s. 231), tegannde nşad27, tellendrmek (Duygulu, 2014,
s. 426), döşeme (Duygulu, 2014, s. 165), koşmak (Duygulu, 2014, s. 300),
yakmak (Duygulu, 2014, ss. 461-462) termler bu maddeye örnek verleblr.
3. Özellkle etkl br cracının farklı yorumlaması, cracıların yanlış hatırlaması,
türkünün farklı br yörede benmsenmes ve bu yörenn müzkal özellklernn
türküyü değştrmes vb. gb çeştl yollarla br ezgnn zaman çnde yen br
türkü oluşturacak kadar farklılaşması, çeştlenmes ya da varyantlaşması. Bu fark-
lılaşma sonucunda ezglern brbryle lşkl olduğu fkrn uyandırablecek ka-
dar benzerlkler görülür. Eğer lk ezgyle varyant arasında hçbr farklılık kalma-
dıysa o zaman sözlü olarak letlen ürünlerde artık bu türden br takb yapmaya
olanak kalmamıştır ve varyant yen br türkü halne gelmştr denleblr. Ben-
zek (Duygulu, 2014, s. 79), benzeş (Duygulu, 2014, s. 79), çeştleme (Özbek,
1998, s. 46), çatal (Duygulu, 2014, s. 113; Özbek, 1998, s. 45), çüfe (Özbek,
1998, s. 45), çft (Duygulu, 2014, s. 120), değşme (Duygulu, 2014, s. 136), kol
25 Aşık müziğindeki örnekleri için bkz. (Şenel, 1991)
26 Bağlamak, Türk Halk Müziği Sözlüğü dışında Mehmet Özbek, Süleyman Şenel vb. pek çok
kaynakta bestelemek anlamında kullanılmıştır.
27 Süleyman Şenel tegannide inşad’ı şu şekilde tanımlar: “Âşıklar arasında, hazır kalıp ezgilere söz
döşeyerek, ‘usta malı’ telâkki edilen tegannî şekilleriyle (okuyuşlarıyla) icrâ etmeye tegannide
inşâd denir” (Şenel, 2007, s. 65).
280
TÜRKÇEDE BESTELEMEK ANLAMINA GELEN KELİMELER İÇİN
BİR ŞECERE DENEMESİ
Mustafa Avcı
(Duygulu, 2014, s. 305), kt (Duygulu, 2014, s. 249), göğrek [gövrek] (Duy-
gulu, 2014, s. 209), solak (Duygulu, 2014, s. 398) gb termler varyant anla-
mında kullanılan kelmelerden bazılarıdır.
Ayrıca halk dlnde br karşılığı olmasa da bu üç kategorye k madde daha ek-
leneblr:
4. Halhazırda var olan melodlerden farklı bölümler ve/veya melodk kalıpları
br araya getrmek, br nev kolaj yapmak (ve eğer sözlü br eserse yaratılan bu
ezgye söz eklemek)28.
5. Halk müzğ bağlamında bahs pek geçmeyen fakat gözlemleneblen br beste
yapma teknğ de nazre besteler yapmaktır. Okan Murat Öztürk’ün belrttğ
üzere br müzk esernden etklenp o esere benzer yahut paralel besteler yapma
durumu, halk müzğnde de gözleneblr. Öztürk’e göre Hacı Taşan’ın Bugün Ayın
Işığı adlı türküsünden etklenen Neşet Ertaş Zülüf Dökülmüş Yüze adlı türküyü
br nazre olarak bestelemş olablr29 (Fossum, 2017, ss. 353-355).
Halk müzğnde bestelemek anlamına gelen bu kadar fazla, kategor ve kelme
olsa da halk müzğ ve besteclk meseles dğer müzk geleneklernn aksne özel-
lkle mllyetç ve deolojk bakış açılarının etksyle oldukça tartışmalı ve sorunlu
br alan olagelmştr. Bu tartışmanın br tarafında halk müzğnde beste yapıla-
mayacağını söyleyen Nda Tüfekç’nn başını çektğ TRT ekolü, dğer tarafında
se üretmeye, yaratmaya ve bestelemeye devam eden ve kendlerne büyük öl-
çüde pyasada yer bulan müzsyenler vardır dyeblrz 30.
Halk müzğnde breylern yaratıcılık göstermedğ ve halk müzğnn breylern
değl sadece toplumun ses olduğu savı 18 ve 19. yüzyıl mllyetç, Avrupa-mer-
kezc, sosyal evrmc ve ırkçı folklor teorler etksnde ortaya atılmış blmsellk-
ten uzak ve deolojk görüşlerdr31. (Bohlman, 1988, ss. x-x, 69-75) Bu yüzden
28 Melih Duygulu bu türden bir pratikten sözlükteki beste maddesinde bahsetmiştir bunun için
bkz. (Duygulu, 2014, s. 81).
29 Neşet Ertaş’ın repertuarına ve müzik üretimine baktığımızda kendisini etkileyen türkülere
nazireler bestelediğini söyleyebiliriz. Neşet Ertaş, Muharrem Ertaş, Hacı Taşan, Davut Sulari
ve Musa Eroğlu gibi eserlerinden etkilendiği isimlerin türkülerine nazireler yapmıştır.
30 Neşet Ertaş, Mahzuni Şerif, Cemil Demirsipahi ve Musa Eroğlu bu isimlere örnek olarak
verilebilir.
31 Bu türden eleştiriler ve bireyin de yaratıcılık taşıdığını gösteren örnekler için Philip Bohl-
man, Bruno Nettl, Eleanor Long ve Phillips Barry gibi araştırmacıların yayınlarına bakılabilir.
Konuyla ilgili detaylı ve toparlayıcı analizler için bkz. (Bohlman, 1988; Nooshin, 2015)
CURRENT DEBATES IN SOCIAL SCIENCES 2021
Şevket Alper Koç, Ünal Çağlar, Abidin Çevik
281
belrtlmeldr k, halk müzğnn dğer sanatlardak gb br yaratıcılık çermedğ
savına katılmak mümkün değldr. Her müzkte olduğu üzere halk müzğnde de
üretlmes çn daha az yaratıcılık gerektren besteler olduğu gb, üretlmes çn
çok daha fazla yaratıcılık gerektren eserler de mevcuttur. Örneğn, halk müz-
ğnde uygulanan söz döşeme teknğ, OTM’de uygulanan gydrme teknğnn
br benzerdr ve en kolay ve bast yen eser üretme yöntemdr. Buna karşın, Da-
vut Sular, Mahzun Şerf, Muhls Akarsu, Neşet Ertaş vb. öneml halk müzğ
sanatçılarının özgün bestelernn yaratıcılık ve radlk konusunda dğer müzk
türlerndek besteclernden herhang br farkının bulunmadığı belrtlmeldr.
4.1. Giydirme
Yukarıda da belrtldğ üzere “yen” br eser yaratmanın en kolay yollarından brs
de gydrme yapmaktır. Gydrmek özellkle klask Türk müzğ geleneğnde güf-
tenn, güfteye uygun mevcut br besteyle br araya getrlmes anlamında kullanı-
lan br termdr32. Ayrıca gydrme, son yıllarda Erkan Çanakçı tarafından bahs
geçen anlamından farklı br anlamla kullanıma sokulmuş ve özellkle Alev-Bek-
taş zakr ve aşıklar arasından kabul görmeye başlamış br pratktr.
Gydrme termnn klask Türk müzğ geleneğndek kullanımına baktığımızda,
bu termn özellkle lahler bağlamında kullanıldığını görürüz: “Dede de hemen
o gece, Suzdl makamında besteledğ bu eser şu lahî güftesne gydrmş” (Er-
gun, 1942, s. 438) Bu örnekten Dede’nn br bestey alıp güfteye gydrdğn
anlıyoruz. Benzer şeklde, Musk Mecmuası dergsnden alıntılanan aşağıdak
cümlede de, Osman Şevk Uludağ’ın gydrme tabrn, bestey güfteye oturtmak
anlamında kullandığını görürüz: “Ve şte esası garptan alınmış olan br bestenn
arûz veya hece ölçülerle yazılmış olan şrmze gydrlmes böyle hatalar doğu-
rur” (Uludağ, 1954, s. 55).
Gydrme term ayrıca, güftenn besteye oturtulması anlamında da kullanılmıştır.
Örneğn, Etem Ruh Üngör’ün Musk Mecmuası’ndak br yazısında şöyle yaz-
mıştır: “Bu yazı le brlkte sunduğumuz esern notasında bulunan güftes orjnal
değldr. Besteye sonradan gydrlmştr” (Üngör, 1997, s. 8) Yne musk mec-
muasında yayınlanan br başka yazıda Caht Öney, Adnan Saygun ve dğer çok
sesl müzk besteclern mll ve yaratıcı olmamakla eleştrmştr. Öney’e göre, bu
32 Giydirme, farklı sözlerin mevcut melodilere giydirilmesi bakımından Avrupa müziğindeki
contrafactum ile benzerlikler taşır bkz dipnot 23.
282
TÜRKÇEDE BESTELEMEK ANLAMINA GELEN KELİMELER İÇİN
BİR ŞECERE DENEMESİ
Mustafa Avcı
bestecler kolaya kaçıp Batı müzğnden aldıkları eserlere “Türkçe güfte gydr-
mekte” ve bu yolla aktarmalı (aktarma) şarkılar üretmektedrler (Öney, 1990, s. 19).
Güfte ve besteyle brlkte geleneksel br müzk esernn üç temel unsurundan
br olan usulün de br müzk eserne gydrlebldğn, Öney’n Musk Mecmu-
ası’ndak br başka yazısında görürüz. Öney bu yazısında musk usullernden
brsne sahp olmayan ve Medd kuralları sonucunda ortaya çıkan br “tempo
duygusuna” sahp Salat-ı Ümmye’nn, aslında usulsüz ve rtmsz olduğunu be-
lrtmştr. Öney’e göre cemaatn Salat-ı Ümmye’y brlkte okumasını sağlayan
şey bu tempo yan “brm-zaman duygusudur”. Buna karşın Öney, Salat-ı Üm-
mye’nn br “musk formu” ve “beste” olduğunu düşünenlern, Salat-ı Ümm-
ye’ye “musk usüllernden brsn gydrmeğe gayret göstermş” olduklarını be-
lrterek, bunu yapanları eleştrmştr (Öney, 1991, s. 7).
Gydrme, yukarıdak örneklerde olduğu gb br esern yaratılması sürecnn
mutfağında yapılabldğ gb, müzsyenler ve özellkle de zakrler tarafından do-
ğaçlama olarak da fa edleblr. Örneğn zakrbaşı zkr sırasında, zakrlern ez-
bernde olan br bestey, zakrlern ezbernde olan br güfteye gydrerek okuya-
blr. Hem bestey hem de güftey blen zakrler de gydrlmş bu lahye uyum
sağlayıp zakrbaşını takp ederler. Gydrme zkr sırasında lgl ayın anlamına
uygun br güftenn, farklı lah melodlerne uyarlanması gb br htyaçtan or-
taya çıkablr (B. Ş. Baloğlu, kşsel letşm, 2 Şubat 2021).
4.2. Zakir ve Aşıklarda Giydirme
Gydrme son yıllarda Erkan Çanakçı’yla brlkte, özellkle genç kuşak zakrler,
aşıklar ve müzsyenler aracılığıyla Alev müzğnde yenden kullanıma gren br
termdr (Özdemr, 2016, ss. 179-182). Çanakçı, günümüzde hayatta olmayan
Aşık Hüseyn Şaban, Aşık Mustafa Çanakçı, Kuytulu Aşık Al, Keçecl Güzel
Dede, Aşık Mehmet Bütüner gb br grup aşık ve zakrden öğrendğ gydrme
yöntemnn kesnlkle besteleme, yan yen eser yaratma33 ddasından farklı ol-
33 Taşıdığı yaratma anlamı dolayısıyla besteye karşı çıkan ve giydirme yapan bu aşıklar, Melih
Duygulu’nun yaratma konusuna çekinceyle yaklaşan zakirlerini hatırlatır: “Hâlbuki birçok
tarikatın zâkirleri “bestelemek” terimini bildikleri hâlde, “yaratmak” anlamı taşıdığı için bu
terimi kullanmazlar. Zira bu türden kişiler, bestelemenin bir yaratma işi olduğu düşüncesin-
den hareketle, yaratmanın da ancak Allah tarafından yapılabileceğini, bu sebeple ona şirk koş-
mak manasının doğacağını belirterek, ilahilerini (şiirlerini) bir nağme ile ördüklerini, kendi
deyişleriyle “nağmelediklerini” ifade ederler.” (Duygulu, 2014, s. 334).
CURRENT DEBATES IN SOCIAL SCIENCES 2021
Şevket Alper Koç, Ünal Çağlar, Abidin Çevik
283
duğunu belrmştr. Çanakçı’ya göre gydrmede, halkın ortak melodlern her-
hang br kmsenn sahplenmesnn doğru olmadığı yönünde br yaklaşım mev-
cuttur (E. Çanakçı, kşsel letşm, 26 Ocak 2021).
Gydrme br metafor olarak, elbsenn br bedene geçrlmesnde olduğu gb,
müzğn br şre geçrlmes anlamına gelmektedr. Alev müzğnde yapılan gy-
drmenn KTM’dek gydrmeden farkı da kıyafetn doğaçlama br şeklde, br
yandan dklrken br yandan bedene geçrlmesdr. KTM geleneğnde gydrme,
önceden blnen br bestey(l)e yapılırken, Erkan Çanakçı ve zakrlern kullandık-
ları anlamda gydrmede söz mevcut olsa da ortada herhang “btmş” br beste
yoktur. Gydrme esnasında, zakr ya da aşık br şr34 önüne koyar ve ortak ge-
leneksel melod kalıpları hafızası dyebleceğmz ve geleneğ blen müzsyenle-
rn dağarcığında olan repertuar ve ezgler havuzundan doğaçlama br şeklde ez-
gler çekp, sözler bu ezglere gydrmeye başlar (E. Çanakçı, kşsel letşm, 26
Ocak 2021). Çanakçı’ya göre, gydrme daha önceden çalışılmış br şey değldr,
anlık duygularla doğaçlama olarak yapılan br melod cra sırasında br şre gy-
drlr. Dolayısıyla ortaya çıkan ezgler rtcalen, o andak duygu durumuna ve
aşka göre şekllenr. Gydrme rtcalen yapıldığı çn her zaman btmş br eser
gb tam “oturmuş” br eserle karşılaşmayız. Çanakçı’nın fade ettğ üzere “ce-
ket” yan ezg esern btmne doğru şre oturmaya başlar (E. Çanakçı, kşsel
letşm, 26 Ocak 2021):
“Nasıl k br ceket gyerken brden üstüne gyemyorsan, önce br kolunu sonra
dğer kolunu gyyorsan, omuzlarına [doğru] ceket çekyorsan, sonra da tam
oturmayan yerler varsa üstünü başını çekştryorsan… Br melod gydrmek de
buna benzer. Şrn lk kıtasında, knc kıtada değşklkler olur ve en sonunda
üçüncü kıtada nhayet ezg ve şr brbrne oturur.”
Dolayısıyla da btmş, sabtlenmş ve değşme kapalı br ürün olan bestenn ak-
sne gydrme, kend çersnde ble sabt olmayan br melodk yapıya sahp olur.
Tamamlanmaya ya da btmeye ya da beste gb söz ve müzğn sabtlenmesne en
yakın olduğu an se btmesne ve aslında yok olmasına en yakın olduğu andır.
Gydrme’nn nyet olarak, ‘halhazırda mevcut ve blnen havalara söz döşeme’
le ‘besteleme’ eylemler arasında br yerde olduğu söyleneblr. Bazı durumlarda
mevcut semah ve deyşlere çok fazla benzeyen ezgler ortaya çıkablrken, bazı
34 Bu şiir zakirin önceden hiç görmediği bir şiir de olabilir.
284
TÜRKÇEDE BESTELEMEK ANLAMINA GELEN KELİMELER İÇİN
BİR ŞECERE DENEMESİ
Mustafa Avcı
durumlarda oldukça yen melodler bulunup şre gydrleblr. Her ne kadar beste
yapmak gb br amacı olmasa da bazı durumlarda ortaya çıkan ezg beğenleblr
ve br beste gb zamanda bllurlaşıp sabtleneblr. Örneğn, Erkan Çanakçı’nın
canlı olarak yayınlanan br program sırasında gydrdğ Hakkın kandlnde gzl
nhanda dzesyle başlayan Sır d Al adlı deyş bu şeklde sabtleşen ve beste ola-
rak krstalze olan deyşlerden brsdr. Benzer şeklde sabt br forma bürünen,
ya da besteleşen br dğer gydrme örneğ de Al evladına bat etmeye sözleryle
başlayan ve Ne Fayda adıyla blnen deyştr. Çanakçı, çnden geldğ geleneğn
bestey reddettğn ama modern termnolojde ya da hukuk dlnde “gydrme”
dye br term olmadığı çn bunların beste olarak adlandırıldığını belrtmekte-
dr. Dolayısıyla, andan çıkıp sabtlenen bu k eser de termnolojs oldukça kı-
sıtlı br telf sstem çersnde hareket eden MÜYAP tarafından brer Erkan Ça-
nakçı bestes olarak kaydedlmştr.
5. Sonuç
Gazmhal’n Musık Sözlüğü’nde belrttğ üzere, Farsça’da kapatmak ve bağla-
mak gb anlamlara gelen beste kelmes Farsçada hçbr zaman yen br müzk
eser bestelemek anlamına kullanılmamıştır. Kelme bu anlamı Türkçede ve İs-
tanbul’da kazanmıştır (Gazmhal, 1961, ss. 38-39). Konuyla lgl lteratür n-
celendğnde, kelmenn bağlamak anlamından dolayı yen müzk eser üretmek
anlamının karşılığı olduğu yönünde br fkr brlğ görülür. Beste kelmesnn bu
anlamı zaman çersnde yen br ezg yaratmak şeklnde daralmış olsa da bu esk
kullanımı halk dlnde (halk müzsyenler ve futbol taraftarları) hala yaşamaktadır.
Hem OTM hem de THM geleneklernde, 19. yüzyıl sonlarından tbaren ar-
tan notacılık faalyetleryle brlkte repertuar notaya alınmış ve müzk eserler bu
yolla koruma altına alınmıştır. Sözlü kültür yoluyla aktarılan ve zaman çersnde
değşerek br yandan kayıplar yaşayan ancak br yandan da bu yolla kendn ye-
nden üreten gelenek, bu nedenle değşme ve müdahaleye açık doğasını br öl-
çüde ytrmştr. Bu değşme ek olarak, aynı süreçte, beste daha “kapalı” ve de-
ğşmez br ürün olarak görülmeye başlanmıştır.
Bestenn daha yen, daha modern ve daha kapalı doğası, özellkle daha “açık”
br gelenek olan halk müzğnn çeştl üretm kanallarına OTM’ye göre daha
fazla sekte vurmuştur35. Ortak sahplğe, ortak kullanıma ve değşme fazlasıyla
35 Bu noktada Umberto Eco’nun “açık yapıt” fikrini hatırlamakta fayda olacaktır, konuyla ilgili
CURRENT DEBATES IN SOCIAL SCIENCES 2021
Şevket Alper Koç, Ünal Çağlar, Abidin Çevik
285
açık br müzk kültürü olan halk müzğnn; yen müzk eserler üreteblmes-
nn önüne bell ölçüde set çekmştr. Bu açıdan düşünüldüğünde, Alev-Bektaş
cracılar arasında flzlenmeye başlayan gydrme teknğ, beste kelmesnn bu
kapalılığına ve sabtlğne karşı br duruş serglemekte ve cracıları yaratıcı br
müzakereye davet etmektedr. Dolayısıyla gydrme, değşklklere kapalı, sabt-
lenmş ve brsnn malı olan modern br beste anlayışına; üzernde yapılan oy-
nama, ekleme ve çıkarmalara açık olan, sabtlenmemş, btmemş ve hç km-
seye at olmayan br eser üretme fkr olarak (telf kanunlarının müsaade ettğ
ölçüde) drenç göstermektedr.
KAYNAKÇA
Albayrak, N. (2002). Koşma. TDV İslâm Ansiklopedisi içinde. TDV İslâm
Araştırmaları Merkezi. Erişim adresi: (19 Temmuz 2021) https://
islamansiklopedisi.org.tr/kosma
Aliyeva, M. (Ed.). (2008). MuğaM Ensiklopediyası. Azerbaijan: Heydär Äliyev
Fondu.
Atatürk, Dil ve Tarih Yüksek Kurumu. (1995). Tarama Sözlüğü (3. bs, C. 1).
Ankara: Türk Dil Kurumu Yayınları.
Atatürk, Dil ve Tarih Yüksek Kurumu. (1996). Türkü Yakmak. Tarama Sözlüğü
içinde (2. bs, C. 5). Ankara: Türk Dil Kurumu Yayınları.
Ayas, G. (2014). Mûsiki İnkılâbı’nın Sosyolojisi: Klasik Türk Müziği Ge-
leneğinde Süreklilik ve Değișim. İstanbul: Doğu Kitabevi.
Ayverdi, İ. (2011). Tasnif. Kubbealtı Lugatı içinde. Erişim adresi (17 Şubat
2021): http://lugatim.com/s/tasnif
Bardakçı, M. (1986). Maragalı Abdülkadir. İstanbul: Pan Yayıncılık.
Behar, C. (2015). Osmanlı-Türk Musıkisinin Kısa Tarihi. İstanbul: Yapı Kredi
Yayınları.
Behar, C. (2016). Saklı Mecmua: Ali Ufkî’nin Bibliothèque Nationale de
France’taki (turc 292) Yazması (1. baskı). İstanbul: YKY.
Behar, C. (2017). Kan Dolaşımı, Ameliyat ve Musıkî Makamları: Kantemiroğ-
lu(1673-1723) ve Edvâr’ının Sıra Dışı Müzikal Serüveni (1. Baskı).
İstanbul: Yapı Kredi Yayınları.
olarak bkz. (Eco, 1989)
286
TÜRKÇEDE BESTELEMEK ANLAMINA GELEN KELİMELER İÇİN
BİR ŞECERE DENEMESİ
Mustafa Avcı
Bohlman, P. V. (1988). e Study of Folk Music in the Modern World. Blooming-
ton: Indiana University Press.
Çelebi, Z. (2007, Ağustos 21). Dede’nin Bestenigâr Şarkısı. Milli Gazete.
Erişim adresi (17 Ocak 2021): https://www.milligazete.com.tr/
haber/809534/dede-nin-bestenigar-sarkisi
Duygulu, M. (2014). Türk Halk Müziği Sözlüğü. İstanbul: Pan Yayıncılık.
Eco, U. (1989). e Open Work. Cambridge, Massachusetts: Harvard Univer-
sity Press.
Ergun, S. N. (1942). Turk Musikisi Antolojisi. İstanbul: İstanbul Üniversitesi
Edebiyat Fakültesi.
Etymonline.com. (t.y.). Compose. Içinde Online Etymology Dictionary. Erişim
adresi (3 Ağustos 2021): https://www.etymonline.com/word/com-
pose
Feldman, W. (1996). Music of the Ottoman Court: Makam, Composition and
the Early Ottoman Instrumental Repertoire. Berlin: VWB-Verlag für
Wissenschaft und Bildung.
Fossum, D. C. (2017). A Cult of Anonymity in the Age of Copyright: Author-
ship, Ownership, and Cultural Policy in Turkey’s Folk Music Industry
(Ph.D. Dissertation). Brown University, Providence, RI.
Gazimihal, M. R. (1961). Musıki Sözlüğü. İstanbul: Millî Eğitim Basımevi.
Haşim, A. (2006). Gönül Dağında Bir Garip: Neşet Ertaş Kitabı. İstanbul: Tür-
kiye İş Bankası Kültür Yayınları.
İpekten, H. (1989). Enderunlu Vâsıf: Hayatı, Kişiliği, ve Şiirlerinden Seçmeler.
Ankara: Kültür Bakanlığı.
Karabaşoğlu, C. (2010). Abdülkâdir-i Merâgî’nin Makâsidu’l-Elhân adlı eseri
(Doktora Tezi). Marmara Üniversitesi, Sosyal Bilimler Enstitüsü,
İlahiyat Anabilim Dalı, İslam Tarihi ve Sanatları Bilim Dalı, İs-
tanbul.
Kaşgarlı Mahmud. (2005). ̂vânü Lugâti’t-Türk (S. Erdi ve S. T. Yurteser,
Çev.). Istanbul: Kabalcı Yayınevı.
Köprülü, F. (1976). Türk Edebiyatında İlk Mutasavvıar (3. bs). Ankara: Diya-
net İşleri Başkanlığı Yayınları.
CURRENT DEBATES IN SOCIAL SCIENCES 2021
Şevket Alper Koç, Ünal Çağlar, Abidin Çevik
287
Köprülü, F. (1986). Edebiyat Araştırmaları. Ankara: Türk Tarih Kurumu
Basımevi.
Lingas, A. (2011). Contrafactum. A. Latham (Ed.), e Oxford Companion
to Music içinde. Oxford, England]; [New York: Oxford Univer-
sity Press. Erişim adresi (17 Şubat 2021): http://www.oxfordref-
erence.com/view/10.1093/acref/9780199579037.001.0001/
acref-9780199579037
Mamūd Kāshgarī. (1982). Compendium of the Turkic dialects (Dīwān lughāt
al-Turk) = Türk şi̇veleri̇ lügati (Dīvānü lügāt-it-Türk) (C. 1; Ş. Tekin
ve G. A. Tekin, Ed.). [Cambridge, Mass.]: Harvard University
Print. Oce.
Mamūd Kāshgarī. (1984). Compendium of the Turkic dialects (Dīwān lughāt
al-Turk) = Türk şi̇veleri̇ lügati (Dīvānü lügāt-it-Türk) (C. 2; Ş. Tekin
ve G. A. Tekin, Ed.). [Cambridge, Mass.]: Harvard University
Print. Oce.
Nişanyan, S. (2019a). Beste. Nişanyan Sözlük içinde: Çağdaş Türkçe’nin Eti-
molojisi. Erişim adresi (3 Ocak 2021): https://www.nisanyanso-
zluk.com/?k=bestevelnk=1
Nişanyan, S. (2019b). Musannif. Nişanyan Sözlük içinde: Çağdaş Türkçe’nin
Etimolojisi. Erişim adresi (3 Ocak 2021): https://www.nisanyanso-
zluk.com/?k=musannifvelnk=1
Nişanyan, S. (2019c). Tasnif. Nişanyan Sözlük içinde: Çağdaş Türkçe’nin Eti-
molojisi. Erişim adresi (3 Ocak 2021): https://www.nisanyanso-
zluk.com/?k=tasnif
Nooshin, L. (2015). Iranian Classical Music: e Discourses and Practice of Cre-
ativity. London and New York: Ashgate.
Okan Murat Öztürk. (2006). Benzerlikler ve Farklılıklar: Bütünleşik Bir “Ge-
leneksel Anadolu Müziği” Yaklaşımına Doğru. I. T. Gençer & F.
Gençer (Ed.), 20. Yıl Pan’a Armağan içinde. İstanbul: Pan Yayin-
cilik.
Öney, C. (1990). İstiklal Marşımızda Beste Değişikliği. Musiki Mecmuası,
(430), 18-19.
Öney, C. (1991). Dini Musikimiz. Musiki Mecmuası, (432), 4-19.
288
TÜRKÇEDE BESTELEMEK ANLAMINA GELEN KELİMELER İÇİN
BİR ŞECERE DENEMESİ
Mustafa Avcı
Özbek, M. (1998). Türk Halk Müziği El Kitabı. Ankara: AYK, Atatürk Kültür
Merkezi Başkanlığı.
Özdemir, U. (2016). Kimlik, Ritüel, Müzik İcrası İstanbul Cemevlerinde Zakirlik
Hizmeti.
Özdemi̇r, U. (2019). Notanın Otoritesi, Otoritenin Notası: Türkiye’de No-
ta-Merkezli Resmî Halk Müziğinin Yapısökümü. Rast Müzikoloji
Dergisi, 7(2), 2122-2148. https://doi.org/10.12975/pp2122-2148
Özkan, İ. H. (2000). Türk Mûsikîsi Nazariyatı Ve Usûlleri. İstanbul: Ötüken
Neşriyat.
Özkan, İ. H. (2006). Nakış. TDV İslâm Ansiklopedisi içinde. TDV İslâm
Araştırmaları Merkezi (8 Mart 2021). Erişim adresi: https://isla-
mansiklopedisi.org.tr/nakis
Pala, İ., ve Kılıç, F. (2006). Musammat. TDV İslâm Ansiklopedisi içinde. TDV
İslâm Araştırmaları Merkezi. Erişim adresi (4 Ocak 2021): https://
islamansiklopedisi.org.tr/musammat
Recep Uslu. (2016, Mart 8). Müzikolojide Perde Transkripsiyonları ve Mer-
agi’nin yeni bir eseri: Muhtasar Der İlm-İ Musiki... Erişim tarihi
04 Şubat 2021, erişim adresi Musiki Dergisi website: http://www.
musikidergisi.com/yazar-139-muzikolojide_perde_transkripsiyon-
lari_ve_meragi%E2%80%99nin_yeni_bir_eseri_muhtasar_der_
ilmi_musiki.html
Sezikli, U. (2007). Abdülkâdir Merâgî ve Câmiu’l-Elhân (Doktora Tezi). Mar-
mara Üniversitesi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, İlahiyat Anabilim
Dalı, İslam Tarihi ve Sanatları Bilim Dalı, İstanbul.
Şenel, S. (1991). Âşık Mûsikisi. TDV İslâm Ansiklopedisi içinde. TDV İslâm
Araştırmaları Merkezi. Erişim adresi (26 Temmuz 2021): https://
islamansiklopedisi.org.tr/asik-musikisi
Şenel, S. (1997). Türk Halk Müziğinde “Beste”, “Makam” ve “Ayak” Terimleri
Hakkında ss. V. Milletlerarası Türk Halk Kültürü Kongresi: Halk
Müziği, Oyun, Tiyatro, Eğlence Seksiyon Bildirileri, 372-396. An-
kara: Kültür Bakanlığı.
Şenel, S. (2007). Kastamonu’da Aşık Fasılları: Türler/ Çeşitler/ Çeşitlemeler. İstan-
bul: Kastamonu Valiliği İl Özel İdaresi Yayını.
CURRENT DEBATES IN SOCIAL SCIENCES 2021
Şevket Alper Koç, Ünal Çağlar, Abidin Çevik
289
Şenel, S. (2012). Türkü. TDV İslâm Ansiklopedisi içinde. TDV İslâm Araştırma-
ları Merkezi. Erişim adresi (26 Temmuz 2021): https://islamansik-
lopedisi.org.tr/turku#2-musiki
Şenel, S. (2016). Ottoman Türkü. M. Greve (Ed.), ve E. Oğuz, O. Negrega,
ve M. Greve (Çev.), Writing the History of “Ottoman Music” içinde
(ss. 195-209). Würzburg: Ergon Verlag. Erişim adresi: http://www.
nomos-elibrary.de/index.php?doi=10.5771%2F9783956507038
Terzibaşı, A. (1980). Kerkük Havaları. İstanbul: Ötüken.
Uludağ, O. Ş. (1954). İstiklâl Marşı Hakkında. Musiki Mecmuası, (74), 42;55-
59.
Uysal, R. S. (2010). Mûsıki Edebiyatı. Cağaloğlu, İstanbul: Doğu Kitabevi.
Uz, Kâzım. (1964). Musiki Istılâhatı (Düzeltilip genişletilmiş yeni basımı). An-
kara: Küg Yayını.
Üngör, E. R. (1997). Musiki Tarihimizde 600 Yıl Önceki Abdülkadir Meragi
Gulam Şadi Kavgası. Musiki Mecmuası, (458), 8-9.
CURRENT DEBATES
IN SOCIAL SCIENCES
2021
ŞEVKET ALPER KOÇ
ÜNAL ÇAĞLAR
ABİDİN ÇEVİK
CURRENT DEBATES
IN SOCIAL SCIENCES
2021
ŞEVKET ALPER KOÇ
ÜNAL ÇAĞLAR
ABİDİN ÇEVİK
CURRENT DEBATES IN
SOCIAL SCIENCES 2021
Editors
Şevket Alper Koç
Ünal Çağlar
Abidin Çevik
Current Debates in Social Sciences 2021
Şevket Alper Koç, Ünal Çağlar, Abidin Çevik
IJOPEC
London ijopec.co.uk Istanbul
PUBLICATION
IJOPEC Publication Limited
60 Westmeade Close
Cheshunt, Waltham Cross
Hertfordshire
EN7 6JR London
www.ijopec.co.uk
E-Mail: info@ijopoc.co.uk
Phone: (+44) 73 875 2361 (UK)
(+90) 488 217 4007 (Turkey)
Current Debates n Socal Scences 2021
First Edition, September 2021
IJOPEC Publication No: 2021/07
ISBN: 978-1-913809-25-6
No part of ths book may be reproduced, stored n a retreval system, transmtted n
any form or by any means electroncally wthout author’s permsson. No responsblty
s accepted for the accuracy of nformaton contaned n the text, llustratons or
advertsements. e opnons expressed n these chapters are not necessarly those of
the edtors or publsher. A catalogue record for ths book s avalable from Nelsen Book
Data, Brtsh Lbrary and Google Books.
e publshng responsbltes of the chapters n ths book belong to the authors.
Prnted n London.
Cover Design & Composer:
IJOPEC Art Design
Cover illustrators are from Pinclipart & Freepik
3
CONTENTS
INTRODUCTION .....................................................................................................7
1. ANALYZING OF SCHOOL CHOICE PROBLEM AND COLLEGE
ADMISSIONS PROBLEM BY USING MATCHING MECHANISMS /
OKUL SEÇİMİ PROBLEMİ VE ÜNİVERSİTEYE GİRİŞ PROBLEMİNİN
EŞLEŞTİRME MEKANİZMALARI KULLANILARAK ANALİZ EDİLMESİ ......13
Uğur Çuhalılar, Şevket Alper Koç
2. BİR OYUN TEORİSİ ANALİZİ: TRAKYA EKONOMİSİNİN YAPISAL
DEĞİŞİMİ VE TRAKYA ÜNİVERSİTESİ / ANALYSIS OF A GAME THEORY:
STRUCTURAL CHANGE OF TRAKYA ECONOMY AND
TRAKYA UNIVERSITY ...........................................................................................33
Ümran Gümüş, Şevket Alper Koç
3. THE HISTORY OF INDUSTRIAL RELATIONS AND THE
EMERGENCE OF LABOUR UNIONS / ENDÜSTRİ İLİŞKİLERİNİN
TARİHSEL SÜRECİ VE SENDİKALARIN ORTAYA ÇIKIŞI ...............................41
Derya Demrdzen Çevk, M. Emn Çayc
4. HOW NATIONAL EDUCATION IN TURKEY AFFECTED THE
ECONOMIC GROWTH AND DEVELOPMENT OF THE COUNTRY............65
Osman Gültekn
5. CRIMEAN CRISIS AND THE BALANCE OF POWER IN
THE BLACK SEA REGION ....................................................................................83
Akf Bahadır Kaynak
6. CHILD LABOR AND SOCIAL POLICY RECOMMENDATIONS IN
TURKEY AND MEXICO .......................................................................................101
Gülten Çakmak
7. UNDERSTANDING WORKFARE AS A NEOLIBERALISING
FAST POLICY STRATEGY .................................................................................... 123
Aslı Taşdemr
8. LONELINESS: FROM INDIVUDALISTIC LONELINESS TO
WORKPLACE LONELINESS ...............................................................................145
Sevda Kose, Arzu Özsoy Özmen
9. AN EXAMINATION ON THE RELATIONSHIP AMONG BRAND HATE,
NEGATIVE PAST EXPERIENCE AND NEGATIVE WORDOFMOUTH:
EMPIRICAL EVIDENCES FROM THE CARGO SECTOR / MARKA NEFRETİ,
OLUMSUZ GEÇMİŞ DENEYİM VE OLUMSUZ AĞIZDAN AĞIZA İLETİŞİM
ARASINDAKİ İLİŞKİNİN İNCELENMESİ: KARGO TAŞIMACILIĞI
SEKTÖRÜNDEN AMPİRİK KANITLAR ............................................................157
Murat Burucuoğlu
10. USE OF AUDIO AESTHETIC ELEMENTS IN TV ADVERTISEMENTS:
AN EMPIRICAL STUDY ON AUTOMOBILE ADVERTISEMENTS ...............179
Al Alper Akgün, Nurhan Papatya
11. INTEGRATING QUALITY MANAGEMENT IN ATTEMPT TO
OPTIMISE MANUFACTURINGPRODUCING EFFICIENCY AND
INCREASE CONSUMER LOYALTY ....................................................................207
Ayşenur Erdl
12. BALANCED RESULT CARD METHOD AS A STRATEGIC
MANAGEMENT TECHNIQUE / STRATEJİK YÖNETİM
TEKNİĞİ OLARAK DENGELİ SONUÇ KARTI YÖNTEMİ .............................231
Arzu Yıldırım
13. SCHOOL CHOICE IN TURKEY IN LIGHT OF MATCHING THEORY /
EŞLEŞTİRME TEORİSİ IŞIĞINDA TÜRKİYE’DE OKUL TERCİHİ ................247
Özgün Ekc
14. TÜRKÇEDE BESTELEMEK ANLAMINA GELEN KELİMELER İÇİN
BİR ŞECERE DENEMESİ / A GENEALOGY OF BESTE COMPOSITION
AND ITS SYNONYMS IN TURKISH ..................................................................269
Mustafa Avcı
15. GENDER AND POVERTY .............................................................................291
F. Ozlem Tezcek
16. CONSTITUTION DEBATES IN THE COMITEE OF UNION AND
PROGRESS PERIOD AND ITS EFFECTS ON THE HISTORY OF
TURKISH CONSTITUTIONALISM / İTTİHAT VE TERAKKİ
CEMİYETİ DÖNEMİ ANAYASA TARTIŞMALARI VE
TÜRK ANAYASACILIK DENEYİMİNE ETKİLERİ ............................................305
Abdn Çevk
17. SECURITY AND GENDARMERIE IN WESTERN ANATOLIA IN
THE LATE OTTOMAN EMPIRE / OSMANLI İMPARATORLUĞU’NUN
SON DÖNEMİNDE BATI ANADOLU’DA GÜVENLİK VE JANDARMA ......325
Ufuk Adak
18. KLASİK DÖNEM OSMANLI’SINDAN ERKEN CUMHURİYET DÖNEMİ
MAZGİRT’İNE DEMOGRAFİK YAPI VE DEĞİŞİM / FROM CLASSICAL
OTTOMAN PERIOD TO EARLY REPUBLICAN ERA, DEMOGRAPHIC
STRUCTURE AND CHANGE IN MAZGIRT.....................................................339
M. Al Sağlam
19. A CONCEPTUAL COMPARISON: TRIADIC ANALYSIS OF
POSITIVE AND NEGATIVE CONCEPTIONS OF FREEDOM /
KAVRAMSAL BİR KARŞILAŞTIRMA: POZİTİF VE NEGATİF
ÖZGÜRLÜK ANLAYIŞLARININ ÜÇ PARÇALI ANALİZİ ................................355
M. Malk Yavuz
20. CHALLENGES OF BEING A PROSECUTOR IN TURKEY:
STUCK BETWEEN PROFESSIONAL AND SOCIAL IDENTITY ...................377
Gözde Aytemur
21. THE DYNAMICS OF IMMIGRANT SMUGGLING IN TURKEY .............391
Ruken Mact
22. TOPICAL ISSUES OF ONOMASTICS OF THE KAZAKH
AND TURKISH LANGUAGES .............................................................................403
Mramgul Mnadarova, Gulnar Sarseke
23. ACADEMIC INCENTIVE SYSTEM IN TURKEY FROM
PAST TO PRESENT QUO VADİS? .......................................................................413
Alaeddn Bobat
... These sections can be found in any hâne of a piece. In addition, the fact that Kantemiroğlu used this word while describing the transitions between makâms, supports the function of the word we mentioned "…hüsn-i tertib ile makâmları birbirine bend ü besde edib […] bir nağme icad eyleye…" For further details see Avcı (2021). ]". ...
Article
In recent years, thanks to the state and private archives being opened to the public, a lot of new information has started to emerge. When sources are subjected to in-depth analyses, much existing information can be reinterpreted. The ITU Ottoman Turkish Music Research Group, which has worked on three archives to date, has brought a selection from Rauf Yekta Bey›s archive, which was inaccessible for 80 years, to interested readers through the book Rauf Yekta Bey’in Musiki Antikaları. The index numbered N-153/2, which is included in this book and written in Yekta Bey›s handwriting, is at the centre of our article. As a matter of fact, it is understood that this index was copied by Rauf Yekta Bey from a Hampartsum notebook believed to have been written by Nâyi Ali Dede, and that it was an important reference source for him. Based on its relations with other notebooks in the Yekta archive, the index also provides important clues about Nâyî Ali Dede›s notebook and helps to reveal new information about other sheet music collections. Some studies on the subject are sceptical about Nâyî Ali Dede›s authorship of the notebook due to his living dates and emphasise that he could only have been a collector. To examine Nâyî Ali Dede›s relationship with Hampartsum notation, the index was also compared with the notebooks believed to be Hampartsum autographs in terms of repertoire and notational practices. Before that, the notebooks believed to be Hampartsum autographs were examined, and it was discussed whether they could have been written by Hampartsum Limonciyan and various conclusions were drawn about the subject.
Article
Full-text available
Bir ulus devleti olarak doğan Türkiye’de resmî halk müziği çalışmaları nota-merkezli olarak başlamıştır. 19. yüzyılda Osmanlı’da gelişen ve 20. yüzyılda Türkiye’ye devredilen bu yaklaşımla, halk müziği bir nesne olarak algılanarak nota yoluyla sabitlenmiştir. Özellikle resmî kurumlarda halk müziği faaliyetlerini sürdüren otoriteler, notalar aracılığıyla kendi meşru zeminlerini inşa etmişlerdir. Böylece notanın otoritesi, otoritenin notasına dönüşmüştür. Bu makalede, Türkiye’de resmî halk müziğinin nota-merkezli icat ve inşası, Derrida’nın yapısöküm düşüncesiyle eleştirel olarak ele alınmıştır. Bu sayede, resmî ve nota-merkezli yaklaşımın çelişkileri, otoritelerin nota yoluyla gizlediği veya dışarıda bıraktığı unsurlar ile halk müziğinde standardizasyon sorunları ortaya konmuştur.
Article
FOREWORD BY ALAN DUNDES ACKNOWLEDGMENTS INTRODUCTION 1. The Origins of Folk Music, Past and Present 2. Folk Music and Oral Tradition 3. Classification: The Discursive Boundaries of Folk Music 4. The Social Basis of Folk Music: A Sense of Community, A Sense of Place 5. The Folk Musician 6. Folk Music in Non-Western Cultures 7. Folk Music and Canon-Formation: The Creative Dialectic between Text and Context 8. Folk Music in the Modern World Bibliography Index
Koşma. TDV İslâm Ansiklopedisi içinde
  • N Albayrak
Albayrak, N. (2002). Koşma. TDV İslâm Ansiklopedisi içinde. TDV İslâm Araştırmaları Merkezi. Erişim adresi: (19 Temmuz 2021) https:// islamansiklopedisi.org.tr/kosma
Mûsiki İnkılâbı'nın Sosyolojisi: Klasik Türk Müziği Geleneğinde Süreklilik ve Değișim
  • G Ayas
Ayas, G. (2014). Mûsiki İnkılâbı'nın Sosyolojisi: Klasik Türk Müziği Geleneğinde Süreklilik ve Değișim. İstanbul: Doğu Kitabevi.
Maragalı Abdülkadir. İstanbul: Pan Yayıncılık
  • M Bardakçı
Bardakçı, M. (1986). Maragalı Abdülkadir. İstanbul: Pan Yayıncılık.
Saklı Mecmua: Ali Ufkî'nin Bibliothèque Nationale de France'taki (turc 292) Yazması (1. baskı)
  • C Behar
Behar, C. (2016). Saklı Mecmua: Ali Ufkî'nin Bibliothèque Nationale de France'taki (turc 292) Yazması (1. baskı). İstanbul: YKY.
Ağustos 21). Dede'nin Bestenigâr Şarkısı
  • Z Çelebi
Çelebi, Z. (2007, Ağustos 21). Dede'nin Bestenigâr Şarkısı. Milli Gazete. Erişim adresi (17 Ocak 2021): https://www.milligazete.com.tr/ haber/809534/dede-nin-bestenigar-sarkisi
Türk Halk Müziği Sözlüğü
  • M Duygulu
Duygulu, M. (2014). Türk Halk Müziği Sözlüğü. İstanbul: Pan Yayıncılık.