ArticlePDF Available

İç Mekânda Biyofilik Tasarım ve Uygulama Alanı Olarak Bir Sağlık Yapısı: Memorial Bahçelievler Hastanesi

Authors:
Mimarlık ve Yaşam Dergisi
Journal of Architecture and Life
6(2), 2021, (
529-551)
ISSN: 2564
-6109
DOI: 10.26835/my.
928705
Araştırma Makalesi
İç Mekânda Biyofilik Tasarım ve Uygulama Alanı Olarak Bir
Sağlık Yapısı: Memorial Bahçelievler Hastanesi
Muteber ERBAY1
Öz
Doğanın içinde yaşayan insanın barınaklarını inşa etmesiyle başlayan mimarlık, zaman
içinde doğa ile insan arasında bir bariyer oluşturmaya başlamıştır. Doğadan
esinlenilen, doğa ile içe üretilen yapılar, malzemenin, yapım tekniklerinin ve
teknolojinin gelişmesi ile öncelikle coğrafyaya bağlı, zaman içinde de evrensel mimari
yapılara dönüşmüştür. Ancak modern mimari ile birbirine benzer biçimlerle yaygınlaşan
modern yapılarla beraber, insanın doğa ile ilişkisi zayıflamıştır. Bu bağın
güçlendirilmesine yönelik birçok tasarım anlayışı bulunmaktadır. Biyofilik tasarım da bu
tasarım anlayışlarından biridir. Aslında insan-doğa-mekân ilişkisine bakıldığında
biyofilik tasarımın kökenlerinin eskiye dayalı olduğu söylenebilir. Çünkü insanın içsel
dünyasının derinliklerinde doğa ile kurduğu bağlantı öyle güçlüdür ki yapılı çevre içinde
bunu bireysel olarak yansıtmaktadır. Biyofilik tasarım anlayışı bu bireysel çabanın tüm
mekânda bir bütün olarak ele alınması, doğa ile mekân ilişkisinin bir dizi tasarım
araçları ile değil, insan deneyimi üzerinden kurulması gerektiğini savunmaktadır. Bu
çalışmada doğa ile mekân bağını kurmaya çalışan tasarım anlayışlarından biri olan
biyofilik tasarım deneyimlerinin/ilkelerinin mekânda uygulama alanı olarak bir sağlık
yapısı olan Memorial Bahçelievler Hastanesi analiz edilmektedir. Yöntem olarak
analizlerde Browning, Ryan ve Clancy’in tanımladığı 14 biyofilik tasarım
deneyimleri/ilkeleri esas alınmıştır. Sonuçlar bölümünde bu deneyimlerin/ilkelerin
hastane yapısındaki tasarımlarla örtüşüp örtüşmediği ve biyofilik tasarımının
uygulanabilirliği tartışılmaktadır.
Anahtar Kelimeler: Biyofilik Tasarım, İç Mekân ve Biyofilik Tasarım, Sağlık Yapısı ve
Biyofilik Tasarım, Doğa Temelli Tasarım.
A Healthcare Structure as A Biophilic Design and Application
Area in The Interior: Memorial Bahçelievler Hospital
Abstract
Architecture started with the construction of shelters by people living in touch with
nature, and over time created a barrier between nature and humans. With the
development of materials, construction techniques, and technology, constructions
inspired by nature and produced in touch with nature were transformed into universal
architectural structures primarily dependent on geography and over time. However,
human’s relationship with nature has weakened with modern architecture and modern
buildings that have become widespread with similar forms. Many design concepts are
intended to strengthen this bond. Biophilic design is one of these design approaches.
Indeed, considering the human-nature-space relationship, it can be said that the origins
of biophilic design go back to ancient times. Because, in the depths of his inner world,
the connection that human establishes with nature is so strong that it reflects this
1 Karadeniz Teknik Üniversitesi, Mimarlık Fakültesi, İç Mimarlık Bölümü, 61080, Trabzon
*İlgili yazar/Corresponding author: merbay@ktu.edu.tr
Gönderim Tarihi / Received Date: 27.04.2021
Kabul Tarihi / Accepted Date: 04.08.2021
529
İç Mekânda Biyofilik Tasarım ve Uygulama Alanı Olarak Bir Sağlık Yapısı: Memorial Bahçelievler Hastanesi
A Healthcare Structure as A Biophilic Design and Application Area in The Interior: Memorial Bahçelievler Hospital
individually in the built environment. The biophilic design approach argues that
handling this individual effort as a whole in the whole space should be based on human
experience, and the relationship between nature and space should not be established
with a series of design tools. Memorial Bahçelievler Hospital, which is a healthcare
structure as an indoor application area of biophilic design experiences/principles, which
is one of the design approaches that try to establish the connection between nature
and space, is analyzed in this study. The 14 biophilic design experiences/principles
defined by Browning, Ryan, and Clancy were used as a method in the analyzes. In the
conclusions section, whether these experiences/principles overlap with hospital-built
designs and the applicability of biophilic design are discussed.
Keywords: Biophilic Design, Interior and Biophilic Design, Health Structure and
Biophilic Design, Nature-Based Design.
1. Biyofilik Tasarım ve İç Mekân İle İlişkisi
Biyofili kelimesi ilk kez 1964 yılında Amerikalı sosyolog Erich Fromm tarafından
nekrofili2 tanımına karşıtlık olarak kullanılmış (2005, s. 40), insana ve doğaya duyulan
sevgi, bağımsızlık ve özgürlük olarak da tanımlanmıştır (2005, s.101). Bu tanımdan
yirmi yıl sonra 1984’te biyolog Edward O. Wilson (2003, s. 139) Biyofili hipotezini
ortaya atmış, insan benliği ve diğer yaşayan sistemler arasında içgüdüsel bir bağ
olduğunu öne sürmüştür. Birbirini destekleyen her iki bakış açısı da insanın doğuştan
doğa ile beraber yaşama isteğine vurgu yapmaktadır. Biyofili hipotezinin popüler
olmasını sağlayan önemli kaynaklardan birisi ise Kellert ve Wilson’un (1993)
editörlüğünde yayınlanan The Biophilia Hypothesisisimli kitaptır.
Aslında mimari ile doğa ilişkisi tarih boyunca bilinçli ya da bilinçsiz bir şekilde
kurulmuştur. Eski yerleşim ve yapılara bakıldığında doğa ile yapı ilişkisi her zaman
güçlüdür. Çünkü mimarlık yerel kültürden ve malzemeden beslenerek gelişmiştir.
Ancak modern mimari, küreselleşmenin etkisi ile mimarlığın geleneksel yapım
sistemlerinden uzaklaşarak evrensel bir dil kazanmıştır. Dünyanın birçok büyük
kentlerinde cam, çelik ve betonarmeden oluşan benzer yapı stokları yaygınlaşmıştır.
Bütün bunlara ek olarak 19. yüzyılda sanayileşme ile artan kentleşmenin yanında tarım
teknolojileri de gelişmiştir. Doğal çevre içinde insan eliyle düzenlenen peyzaj ve mimari
sonucu bir takım ekolojik sorunlar da ortaya çıkmıştır. 20. yüzyıla girerken doğa ile
insan arasında yaşanan bu gerilimin farkına varılmasıyla, bilimin öncülüğünde çevre
sorunlarının ve ekosistemin düzeltilmesi için çalışmalara başlamıştır (Kellert 2006;
Krčmářová, 2009). Özellikle doğadan uzaklaştıkça yapay çevrenin insan üzerinde
yarattığı stres ve baskı, verimliliğini ve yaşam kalitesini de etkilemiştir. Bu konuda
yapılan araştırmalar öfke ve saldırganlığın doğal ortamlarda azaldığı, kentsel
ortamlarda ise arttığı yönündedir (Hartig ve diğ., 2003; Pranita ve Hejiib, 2019).
Bu noktadan hareketle modern yaşamın bir gerekliliği olarak günlük hayatımızın önemli
bir bölümünü geçirdiğimiz yer yapılı çevre olduğundan, mimarinin ve iç mimarinin
insanların fiziksel ve zihinsel sağlığı üzerindeki etkisi yadsınamaz. Yapılı çevre ile
doğanın ilişkisini kurmaya yönelik organik mimari, yeşil tasarım, ekolojik tasarım,
biyomimikri, rejeneratif tasarım gibi doğa temelli bir çok tasarım anlayışı bulunmaktadır
(Şenozan, 2018, s. 11). Biyofilik tasarım da Kellert (2006) tarafından gündeme getirilen,
diğer doğa temelli tasarım yaklaşımlarından farklı olarak doğa sevgisini bir bilinç
düzeyinde tasarıma yansıtmayı amaçlayan bir yaklaşımdır.
2 Nekrofili, necro (ölü) kelimesinden türetilmiş bir tür cinsel yönelim bozukluğudur. https://tr.wikipedia.org/wiki/Nekrofili
530
Mimarlık ve Yaşam Dergisi Cilt: 6, No: 2, 2021 (529-551)
Muteber ERBAY
Biyofilik tasarım, modern yapılı çevrede doğayla ilişki kurma ihtiyacı üzerine
temellendirilmiştir. Ancak bu ilişki doğanın yapı içinde kullanılması şeklinde
algılanmamalıdır. Biyofilik tasarımın uygulandığı ya da test edildiği birçok çalışma
bulunmaktadır. Örneğin sürdürülebilir yapılarda (Leakas, 2008), konutlarda (Hudson,
2013), kafelerde (Çorakçı, 2016), üniversite binalarında (Mustafa ve Yaseen, 2019),
ofislerde (Gray, 2018), hastane yapılarında (Akrami, 2017; Şenozan, 2018) yapılan
çalışmalar biyofilik tasarımın mimarideki karşılığını çevre, yapı ve mekân düzeyinde
sorgulamaktadırlar.
Biyofilik tasarımın uygulanmasına yönelik, mekân içindeki deneyimleri ve özellikleri
konusunda temel alınan birkaç çalışma bulunmaktadır. Bunlardan ilki Kellert’e (2008)
ait çalışmadır. Oldukça ayrıntılı hazırlanan bu çalışmada, 6 başlık altında toplam 72
özellik tanımlamaktadır. Temelde çevresel ve mekânsal özellikler üzerine yoğunlaşan
Kellert ve Calabrese (2015, s.10) bu sınıflandırmanın çerçevesini daha da
özelleştirerek 24 deneyimi 3 ana başlık altına toplamıştır (Şekil 1). Bu sınıflandırmada
ana başlıklar; doğanın doğrudan deneyimlenmesi, doğanın dolaylı deneyimlenmesi ve
mekânın ve yerin deneyimlenmesidir.
Doğanın Doğrudan
Deneyimlenmesi
Doğanın Dolaylı Deneyimlenmesi
Mekânın ve Yerin
Deneyimlenmesi
1.Işık
2. Hava
3. Su
4. Bitki
5. Hayvan
6. İklim
7. Doğal manzara ve ekosistem
8. Ateş
9. Doğa resimleri
10. Doğal malzemeler
11. Doğal renkler
12. Doğal ışık ve hava simülasyonu
13. Doğanın çağrışımı
14. Bilgi zenginliği
15. Doğal biçimler ve formlar
16. Çağ, değişim ve zamanın izleri
17. Doğal geometriler
18. Biyomimikri
19. Beklenti ve barınak olarak mekân
20. Karmaşığın organizasyonu
21. Parçanın ve bütünün entegrasyonu
22. Geçici mekânlar
23. Akışkanlık ve yönlendirme
24. Mekandaki kültürel ve ekolojik eklentiler
Şekil 1. Kellert ve Calabrese’nin belirlediği biyofilik tasarım deneyimleri
Bu sınıflamaya çok benzer özellikler taşıyan, ancak doğanın doğrudan ve dolaylı
deneyimlenmesini mekândaki doğa başlığı altında birleştiren Browning ve arkadaşları
(2014, s.23), doğadan esinlenerek üretilen benzerlikleri ikinci başlıkta, deneyimlenen
mekânı da üçüncü başlık altında, toplam 14 deneyimle açıklamıştır. (Şekil 2). “14
Patterns of Biophilic Design / Improving Health & Well-Being in the Built Environment”
kitabında açıklanan bu 14 deneyim, yapılı çevrede sağlığı ve esenliği iyileştirici bir güç
olarak tanımlanmakta ve iç mimari tasarıma dair referansalar içermektedir. Bu nedenle
bu çalışmada da bu sınıflama esas alınmıştır. Yine bu çalışma özelinde biyofilik
tasarım deneyimleri mekân tasarımı açısından birer tasarım ilkesi olarak da kabul
edilebilir. Ancak metin boyunca karmaşaya sebep olmamak adına deneyim tanımı
kullanılmıştır.
531
İç Mekânda Biyofilik Tasarım ve Uygulama Alanı Olarak Bir Sağlık Yapısı: Memorial Bahçelievler Hastanesi
A Healthcare Structure as A Biophilic Design and Application Area in The Interior: Memorial Bahçelievler Hospital
Mekândaki Doğa Doğal Benzerlikler
Mekânın Doğası
1. Doğa ile görsel bağlantı
2. Doğa ile görsel olmayan bağlantı
3. Değişken doğal duyusal uyaranlar
(ses, koku, yansımalar, vb)
4. Termal ve hava akışı
5. Suyun varlığı
6. Dinamik ve yaygın ışık
7. Doğal ekosistemlerle bağlantı
8. Biyoformik formlar ve desenler
9. Doğa ile maddi bağlantılar
10. Doğada karşılaşılan hiyerarşik düzen
11. Mekândan beklentiler
12. Sığınma ve barınma ihtiyacı
13. Mekânın gizemi
14. Tehlikeler ve riskler
Şekil 2. Browning ve diğ.’nin belirlediği biyofilik tasarım deneyimleri/ilkeleri
Mimari yapılarda biyofilik tasarımı inceleyerek, ne tür deneyimlere imkân vermesi
gerektiğini irdeleyen birçok çalışmada farklı sınıflandırmaların yapıldığı görülmektedir.
Bu çalışmalarda yukarıda belirtilen sınıflamalar esas alınmıştır ancak eleştirilen,
eklenen ya da yer değiştiren başlıklar bulunmaktadır (Ramzy, 2015; Messelmani,
2018).
Hangi sınıflama esas alınırsa alınsın biyofilik tasarımdan söz edebilmek için doğanın
iyileştirici gücü esas alınarak yapının doğa ile dolaylı ya da dolaysız bütünleşmesinin
yanı sıra, kullanıcı tarafından da bunun deneyimlenmesi gerekmektedir. Yapının doğa
ile kurduğu bu güçlü bağlantı kısa vadede yapı ve yapı çevresini değiştirebilir
ancak ekolojik etkileri uzun vadede ve kentsel düzeyde ele alınması ile başarıya
ulaşabilir. Bu anlamda biyofilik tasarımın mimaride bina ölçeği dışına taşarak kentsel
düzeyde ele alınmasına vurgu yapan birçok çalışma bulunmaktadır. Sadece binaların
bu anlayışla tasarlanmasının yeterli olmayacağını belirten Beatley (2011) biyofilik
şehirciliğin desteklenmesi gerektiğini, kentlerin tasarımında, planlanmasında ve
yönetilmesinde doğanın ve doğal sistemlerin ön plana alınmasının önemini
savunmaktadır. Bu görüşü destekleyen Russo ve Cirella’da (2017) biyofilik anlayışla
tasarlanan kentlerin uzun vadede su ve hava kalitesinin artması, karbondioksit
tüketiminin azalması, su taşkınlarının kontrolü, ekosistemin düzelmesi, gıda
üretiminin kalitesi ve ekonomik faydalar gibi yararları olacağını öngörmektedir. Bu
konu üzerinde yapılan bir çok çalışma üçüncü nesil kentlerin inşa sürecinde bu
tasarım yaklaşımının kullanılabileceğini, ancak bunun uygulama süreçlerindeki
zorlukların da farkında olunması gerektiğini ortaya koymaktadır (Derr ve Lance,
2012; Scharoun ve Montana, 2013; Ojamaa, 2015; Onuk ve diğ., 2015; Düzenli ve
diğ., 2017; Downton ve diğ.; 2017; Al-Rhodesly ve diğ, 2018; Zari, 2019). Yapılan
deneysel çalışmalar da biyofilik tasarımın kentler in bir fırsat olduğuna, mimari
dokuya küçük müdahalelerle uygulanabilirliğine işaret etmektedir (Fischl, 2016).
Görüldüğü gibi biyofilik tasarım hakkında belirtilen görüşler mekândan bina ölçeğine,
bina çevresinden kente yayılan bir anlayışı öngörmektedir. Çünkü yapılan bilimsel
çalışmalar, yapıların ve kentlerin doğa ile ilişkisinin güçlendirilmesiyle insanların ruhsal
ve bedensel sağlığının da güçlendiğini göstermektedir.
532
Mimarlık ve Yaşam Dergisi Cilt: 6, No: 2, 2021 (529-551)
Muteber ERBAY
2. Sağlık Yapıları ve Biyofilik Tasarım
Yapılı çevrede insan memnuniyetinin en üst düzeyde olması gereken mekânlardan
birisi sağlık yapılarıdır. Sağlık Bakanlığı’nın yayınladığı Sağlıkta Kalite Standartları’nda
yeşil renk kullanımı ve hastane bahçelerinde yeşil alan kullanımı önerilmektedir
(Anonim, 2020, s. 408). Biyofilik tasarımın sadece bir bölümünü oluşturan bu
uygulamalar yeterli görülmemektedir. Bu nedenle bu çalışma biyofilik tasarımın sağlık
yapılarındaki uygulama alanı üzerine yoğunlaşmaktadır. Çünkü biyofilik tasarımın
özellikle iç mekânda insanı iyi hissettirme gücünün en fazla önem kazandığı alanlardan
birisi sağlık sektörüdür.
Zumthor (1998, s.13) mimarlığın kendi alanı olduğunu ve yaşamla özel bir fiziksel ilişki
kurduğunu söyler. Gerçekten de modern yaşamda günlük hayatının önemli bir
bölümünü yapılı çevre içinde geçiren insan için mekânla kurulan temas, sağlık yapıları
söz konusu olduğunda daha da önem kazanmaktadır.
21. yüzyılın küresel sağlık sorunları, insan ihtiyaçlarını bir bütün olarak dikkate alan
yaklaşımlarla aşılabilir. Bu da ancak sağlık hizmetlerinin yeni bir tasarım anlayışının
iyileştirici çevre vizyonuyla ele alınması ile mümkün olabilir (Totaforti, 2018). Slık
yapılarında, yerine getirdiği işlevden dolayı stresin azaltılması, daha iyi bir ruh hali ile
tedaviye başlanması için yeşilin mekân içindeki kullanımına sıkça rastlanmaktadır.
Gullikson (2011) yapıların sürdürülebilir yeşil sertifika için biyofilik tasarımın bir fırsat
olduğunu, ancak doğanın yapının içine serpiştirilmesinden ziyade insan tarafından
deneyimlenebilir olmasının öneminden bahsetmektedir.
Connellan ve arkadaşları (2013) yapmış oldukları çalışmada 2000-2010 arası
yayınlanan araştırmalar üzerinden sağlık yapılarında ruhsal sağlık ile mimarlık
arasındaki ilişkiyi 13 madde üzerinden incelemiştir. Bu çalışmada biyofilik tasarıma
vurgu yapılmasa da çalışmanın çıktıları arasında yer alan doğal ışık, yeşil bahçe,
mekân tasarımı, sanat gibi birçok madde biyofilik tasarımı desteklemektedir. Sağlık
yapılarında doğanın kullanımı üzerine birçok çalışması olan Ulrich (2008) hastanelerde
stresin büyük bir problem olduğunu ve bunu biyofilik tasarım anlayışı ile azaltmanın
mümkün olabileceğini araştırmalarıyla göstermektedir. Bu görüşü desteleyen sağlık
yapıları özelinde birçok çalışma da (Gullone, 2000; Ulrich ve diğ., 2008; Hudson, 2013;
Hidalgo, 2014; Gillis ve Gatersleben, 2015; Akrami, 2017; Habibi ve Akrami, 2018)
biyofilik tasarım anlayışı ile düzenlenen yapılı çevrenin insan psikolojisi üzerinde olumlu
etkisi olduğunu, stresi azalttığı, zihinsel yorgunluğun iyileşmesine yardım ettiğini
güçlü kanıtlar ile ortaya koymaktadır.
3. Çalışma Alanı ve Yöntem
Biyofilik tasarımın iç mimaride uygulanabilirliğini bir sağlık yapısı üzerinden incelemeyi
temel alan bu çalışmanın alanı olarak İstanbul Memorial Bahçelievler Hastanesi
seçilmiştir. Hastanenin seçilme nedeni; USGBC (United States Green Building
Council/Amerikan Yeşil Binalar Konseyi) tarafından yürütülen sertifikasyon programları
arasında en yüksek derecelendirme anlamına gelen, enerji ve çevre dostu tasarımda
lider konumdaki kurumlara verilen ve en prestijli yüksek yeşil bina sertifikası olan
“LEED Platinum” belgesini dünyada ve Türkiye’de tam donanımlı hastaneler arasında
ilk kez kazanmış olmasıdır. Ayrıca JCI (Joint Comission International) Akreditasyon
Kalite Belgesi’ni alan Türkiye’de ilk, dünyada 21. hastanedir. JCI Akreditasyon Kalite
Belgesi, hasta ve yönetim merkezli olmak üzere iki ana başlık altında ifade edilebilecek
birçok alt başlığı bulunan sağlık hizmetlerinin kalitesini ve güvenliğini artırmaya yönelik
hizmet vermekte olan ve kâr amacı gütmeyen JCAHO (Joint Commission on
533
İç Mekânda Biyofilik Tasarım ve Uygulama Alanı Olarak Bir Sağlık Yapısı: Memorial Bahçelievler Hastanesi
A Healthcare Structure as A Biophilic Design and Application Area in The Interior: Memorial Bahçelievler Hospital
Accreditation of Healthcare Organizations)’ya ait JCI birimi tarafından gerekli
standartlara sahip sağlık kuruluşlarına verilen bir belgedir (Anonim, 2014).
Bunun yanı sıra hastanenin tasarım ekibi olarak belirttiği “yeşil hastane konsepti” ve
“sanatın iyileştirici gücü” gibi mottolar da bu seçimde etkili olmuştur. Memorial Proje
Grup Müdürü Mimar Fulden Baran Toz, binalarla doğa ile insanın bağının koptuğunu
ancak bu hastane tasarımında buna dikkat ettiklerini, bol yeşil alana yer verdiklerini ve
bol gün ışığı almaya çalıştıklarını, hasta odalarında doğal havalandırma olmasına
önem verdiklerini ve açılabilir camlar yerleştirdiklerini, doğadan gelen dingin, toprak
tonları renkleri kullandıklarını, hastaların kendini evde hissedeceği, endişe ve kaygı
duymayacağı ortamlar yaratmaya çalıştıklarını, bina içinde yer alan görsellerde doğa
unsuruna ve yeşile yer verdiklerini belirtmektedir (URL-1, 2021).
Hastanenin iç mekân tasarımını üstlenen ZOOM/TPU da hasta odaklı bir tasarımı
temel aldıklarını, iyileştirici çevre yaklaşımı çerçevesinde hastalar üzerinden edinilen
deneyimlerle, hastanenin tüm noktalarında iyileşme hissiyatı gözetilerek doğanın yapı
içerisine malzeme, renk, doku, ışık gibi özellikleri ile entegre olmasını sağlayan bir
tasarım yaklaşımını benimsediklerini söylemektedirler (Yüksel, 2018; URL-2, 2021;
URL-3, 2021).
Hastanenin kendi internet sayfasında da şu açıklama yer almaktadır (URL-4, 2021) :
Çevreye duyarbir anlayışla inşa edilen Memorial Bahçelievler Hastanesi’nin ve dış
mekânları, yeşil alanların insan sağlığına ve psikolojisine olumlu etkileri göz önünde
bulundurularak tasarlandı. Tüm mevsimleri yaşatacak, yaşam döngüsü ve biyoritmi
hastaneye taşıyacak canlı bitkiler; hasta ve hasta yakınları ile çalışanları doğanın inde
hissettiriyor. Alerjik olmayan doğal bitkilerin tercih edildiği peyzaj düzenlemesi, şehrin
mimarisine de estetik bir görünüm katıyor. Memorial Bahçelievler Hastanesi çevreye
duyarlılığını, enerji veriminden atık yönetimine, sürdürülebilir alan planlamasından
ortam kalitesi gibi kriterlere göre inşa edildi. Memorial Bahçelievler Hastanesi, yeşilin ve
sanatın iyileştirici gücünün mimariye yansıtıldığı, hasta ve yakınlarının psikolojisi
üzerindeki pozitif etkileri nedeniyle, gün ışığının maksimum zeyde kullanıldığı
“zamansız tasarımlarıyla” da dikkat çekiyor. Memorial’in deneyimli proje ekibinin
liderliğinde; akustik, peyzaj, aydınlatma ve tasarım konusunda ünlü danışmanlar
tarafından oluşturulan Memorial Bahçelievler’in ana temalarından birini “sanat”
oluşturuyor.
Bütün bu söylemler ve tasarım yaklaşımları ile Memorial Bahçelievler Hastanesi
biyofilik tasarımın bir uygulama alanı olarak değerlendirilmiştir. Çalışmada yöntem
olarak biyofilik tasarımı14 madde altında toplayan Browning ve diğerlerinin (2014)
sınıflandırılma esas alınmıştır. Çünkü bu çalışmada biyofilik tasarımın insan
üzerindeki bilişsel, psikolojik ve fizyolojik etkilerini araştıran çalışmalara
odaklanmaktadır. Yapılı çevre memnuniyetinin stresi azaltabileceği, yaratıcılığı ve
düşünme kapasitesini artırabileceği, sağlığı iyileştirebileceğini ya da iyileşmeyi
hızlandırabileceğinden hareketle insanın doğa ile bağlantısının kurulabilmesi için
mimaride biyofilik tasarımın bir araç olabileceğini savunmaktadır. Bu amaçla Browning
ve diğerlerinin (2014) mimari uygulamalar için 3 başlık altında sundukları 14 deneyim
bu hastane özelinde incelenmiştir. Öncelikle her bir deneyim Browning ve diğerlerinin
(2014) tanımladığı şekilde açıklanmış, daha sonra da incelen hastane tasarımında bu
deneyimlerin nasıl yansıtıldığı görsellerle desteklenerek yorumlanmıştır. Sonuçlar
bölümünde ise mekânı deneyimlerken algılanan duyular üzerinden bir tablo
oluşturularak bu ilişki tartışılmıştır.
534
Mimarlık ve Yaşam Dergisi Cilt: 6, No: 2, 2021 (529-551)
Muteber ERBAY
4. Memorial Bahçelievler Hastanesi ve Biyofilik Tasarım İlişkisi
Bahçelievler, kilometrekare başına yaklaşık 35 bin kişi ile İstanbul’un en yoğun
ilçelerinden bir tanesidir (URL-5, 2021). Bu nedenle yapı yoğunluğu oldukça fazladır.
Memorial Bahçelievler Hastanesi de etrafında yoğun yapılanma ve karayolu trafiği ile
çevrilmiş bir ada parsel üzerinde merkezden dağılan 4 kol şeklinde tasarlanmıştır (Şekil
3). Arsa bedeli yüksek, yapı yoğunluğu fazla olan bu arazide toplamda 72.000 m2
alanının 8.000 m2lik bölümü yeşil alana ayrılmıştır. Yapı cephesi kademeli olarak içeri
çekilerek kat bahçeleri oluşturulmuş, bu sayede çevrenin yapı ve trafik yoğunluğundan
izole edilmeye çalışılmıştır (Yüksel, 2018). Yeşil hastane konseptiyle tasarlanan
yapının tasarımcıları “zamansız tasarım” ilkesiyle sanatın ve yeşilin iyileştirici gücünü
kullanmaktadır. Sadece hastaların değil, hasta yakınlarının da hastane içinde
geçirdikleri zaman kalitesini artırmaya yönelik tasarımlar geliştirmişlerdir (Ulusoy, 2021,
s. 129)
Şekil 3. Hastanenin çevresi ile ilişkisi ve yapı adası
Biyofilik tasarımın yapılı çevrede sağlığı ve iyileştirici gücü için tanımlanan 14 deneyim,
doğanın mekan içinde doğrudan deneyimlenmesi, doğadan esinlenilen formların yapı
içerisinde tasarıma dönüşmesi ve mekanın kendi yarattığı atmosferin insan üzerinde
hissedilmesi şeklinde 3 ana başlık altında toplanmıştır (Browning ve diğ., 2014, s.23).
Her deneyimin kendisine özel belirleyicileri bulunmakla beraber, diğer deneyimlerden
de bağımsız değil, ilişkilidir. Örneğin doğal ekosistemlerle bağlantı deneyimi yapının
güneş enerjisi, atık suyun dönüştürülmesi ya da yağmur suyunun toplanarak
değerlendirilmesi gibi özelliklerinin yanı sıra doğal ışık, doğal havalandırma gibi
deneyimleri de içerir. Ancak doğal ışık ve doğal havalandırma ayrı başlıklar altında da
biyofilik tasarım deneyimleri olarak verilmektedir. Bu nedenle her deneyimin diğer
deneyimlerle bağlantısı kurulabilir. Belirtilen 3 ana başlık mekândaki doğa, doğal
benzerlikler ve mekânın doğasıdır. Mekândaki doğa; doğa ile görsel bağlantılar, doğa
ile görsel olmayan bağlantılar, değişken doğal duyusal uyaranlar, termal ve hava akışı,
suyun varlığı, dinamik ve yaygın ışık, doğal ekosistemlerle bağlantı deneyimlerini
içermektedir. Doğal benzerlikler; biyoformik formalar ve desenler, doğa ile maddi
bağlantılar, doğada karşılaşılan hiyerarşik düzen deneyimlerini içermektedir. Mekânın
doğası ise; mekândan beklentiler, sığınma ve barınma ihtiyacı, mekânın gizemi, tehlike
ve riskler deneyimlerini içermektedir. Biyofilik tasarım için deneyim olarak belirlenen bu
ana başlıkların her biri tek tek ele alınmış ve açıklanmıştır. Daha sonra alt başlıklar da
tanımlanarak, uygulama alanı ile bu deneyimin nasıl sağlandığı görsellerle
desteklenmiş ve yorumlanmıştır.
535
İç Mekânda Biyofilik Tasarım ve Uygulama Alanı Olarak Bir Sağlık Yapısı: Memorial Bahçelievler Hastanesi
A Healthcare Structure as A Biophilic Design and Application Area in The Interior: Memorial Bahçelievler Hospital
4.1. Mekândaki Doğa
Mekândaki doğa, mekânın içinde doğrudan fiziksel olarak deneyimlenmesi ya da varlığı
ile tanımlanabilir. Doğa direkt olarak yapı içinde yer alabileceği gibi (saksı bitkileri, yeşil
duvarlar, avlu bahçeleri, bitki örtülü çatılar, kafes hayvanları, akvaryum, su öğeleri,
şömine vb.), doğal ışık, hava, ses, koku gibi duyusal olarak da var olabilir. Bu anlamda
mekânda doğayı doğrudan deneyimlemek mümkündür. Ayrıca doğayı hatırlatan görsel
unsurlar da bu madde içinde yer alabilirler. Mekândaki doğa 7 alt başlıkta verilmiştir
(Browning ve diğ., 2014, s.9).
4.1.1. Doğa ile Görsel Bağlantı
Doğanın mekân içindeki fiziksel varlığı ve kullanımıdır (Browning ve diğ., 2014, s.24).
Yapının kademeli yerleşiminden yararlanılarak peyzaj mimarları ile beraber 8000 m2
alanı yeşil alan olarak tasarlanmıştır. Kat bahçelerine imkân veren bu tasarım anlayışı
ile özellikle bekleme ve dinleme alanları ile ilişkili olan bu mekânlara çıkabilmektedir.
Ayrıca çocuk polikliniğinde bir avlu düzenlenerek çocuk parkı yapılmıştır (Şekil 4).
Kara trafiğinin yoğun kullanımı arasında sınırlı bir parselde tasarlanan yapı için bu yeşil
alanlar çok önemli bir nefes alma noktalarıdır.
Şekil 4. Yapıdaki doğa ile görsel bağlantı görselleri (Erbay, 2019; Baran Toz, 2021)
4.1.2. Doğa ile Görsel Olmayan Bağlantı
Doğanın mekân içindeki yapay/fiziksel görüntüleridir (Browning ve diğ., 2014, s.26).
Yapı içerisinde bekleme alanlarında cam katmanlar arasında kademeli bir görüntü elde
ederek yerleştirilen yapay bitki ve resimlerle doğa etkileşimi sağlanmaktadır. Aynı
anlayışla yapılan toplantı salonunda da çalışanlar için doğa düşünülmüştür. Hastalar
için ruhsal ıdan kendini kötü hissettirebilecek mekânlardan birisi olan radyolojik
görüntüleme alanlarında da gergi tavan/duvar uygulamaları üzerine doğadan figürler
yerleştirilmiştir (Şekil 5).
Şekil 5. Doğa ile görsel olmayan bağlantı görselleri-1 (Erbay, 2019)
536
Mimarlık ve Yaşam Dergisi Cilt: 6, No: 2, 2021 (529-551)
Muteber ERBAY
Bir başka doğa ile bağlantı, resim galerilerinden alınmış doğa resimleridir. Hastanenin
bekleme alanı ve koridorlarında rastlanabilen tekil doğa resimlerinin yanında sanat
galerisi adı altında toplanan toplu resimler de sergilenmektedir. Bazı koridorlarda da
dijital ekranlarda değişen doğa görüntüleri bulunmaktadır (Şekil 6).
Şekil 6. Doğa ile görsel olmayan bağlantı görselleri-2 (Erbay, 2019)
Ayrıca poliklinikler doktor odaları için seçilen tablolar bilinçli olarak doğa temalı
seçilmiştir. 1800’lü yıllarda yaşamış olan kuş gözlemcisi ve ressam John James
Audubon tarafından resmedilmiş Kuzey Amerika kuşlarının 435 gerçek boyutlu
suluboyasını içeren “Birds of America” kitabından (URL-6, 2021) Mimar Gökhan
Karakuş’un danışmanlığında seçilen eserler doğa ile insanı yakınlaştırmaktadır.
Yapının giriş holünde yürüyen merdiven aksında PIN Architects imzalı "Notch
(Inselberg)" isimli bir enstalasyon sanat eseri bulunmaktadır. Mermeri mimari ve
tasarım projelerine dâhil ederek bütünleştirmeyi amaçlayan Silkar Madencilik’in inovatif
mermer ürünü akdolam kullanılarak geliştirilen biyofilik tasarım odaklı enstalasyon
çalışması (URL-7, 2021) AKDO’nun Mermer Bahçe: Biyofilik Tasarım” yarışmasını da
kazanmıştır (Şekil 7).
Şekil 7. Doğa ile görsel olmayan bağlantı görselleri-3 (Erbay, 2019)
4.1.3. Değişken Doğal Duyusal Uyaranlar
Doğanın asla durağan olmadığı, her zaman hareket ediyor, büyüyor ve uyum sağlıyor
olmasından hareketle doğal seslere ve kokuların anlık duyusal olarak algılanması insan
fizyolojisi üzerinde olumlu etkiler vermektedir (Browning ve diğ., 2014, s.28). Yapının
duyusal açıdan algılanmasına hizmet eden üç öge sayılabilir. Bunlardan ilki yapının
girişinde deneyimlenen özel koku tasarımıdır. Hastaneye özel olarak tasarlanan bir
kokunun havaya salınması, ilk girişte hastane algısını tersine çevirmektedir. Bir başka
duyusal algı aracı ise müziktir. Yine yapının girişinde yer alan piyano otomatik olarak
klasik müzik eserlerini çalmaktadır. Giriş salonunda yer alan bir başka eser de Prix ve
Nohlab işbirliği ile oluşturulan üç kat yüksekliğinde devam eden dijital sanatın ilgi çekici
örneklerinden birisi olan Ab-ı Hayat’tır. “Hayat veren su” anlamına gelen eser, müziğin
537
İç Mekânda Biyofilik Tasarım ve Uygulama Alanı Olarak Bir Sağlık Yapısı: Memorial Bahçelievler Hastanesi
A Healthcare Structure as A Biophilic Design and Application Area in The Interior: Memorial Bahçelievler Hospital
ve renklerin insanlar üzerindeki olumlu etkilerinden yola çıkılarak oluşturulmuş, her biri
kendi içinde farklı hikâyeler anlatan, ancak bütün olarak bakıldığında tek bir eser halini
alan 48 dijital ekrandan oluşmaktadır. Sanatın iyileştirici gücü, güven odaklı hastane
deneyimi teması ile ArtBizTech’in tasarım odaklı düşünme metodolojisinin kullanıldığı
dijital eser döngüsünü 3 dakikada tamamlamaktadır (URL-8, 2021) (Şekil 8).
Şekil 8. Yapıdaki müzik ve dijital sanat, (Erbay, 2019)
4.1.4. Termal ve Hava Akışı
Doğal hava akımının mekânda hissedilmesidir (Browning ve diğ., 2014, s.30). Yapıda
mümkün olan her alanda doğal havalandırma kullanılmıştır. Hasta odaları ve
polikliniklerde doktor odaları camları açılabilir tasarlanmıştır. Bekleme alanlarından
teraslara çıkışlar, çocuk polikliniğinde avluya çıkış, toplantı salonlarından balkon
çıkışları ile doğal hava akımı sağlanmaktadır.
4.1.5. Suyun varlığı
Suyun sakinleştirici ve iyileştirici gücünden yararlanmak için görerek, sesini duyarak ya
da dokunarak deneyimlemektir (Browning ve diğ., 2014, s.32). Yapıda hijyen ön planda
olduğu için su ögesi az ama etkili bir şekilde kullanılmıştır. Ana girişin hemen dışında
yer alan yapay su havuzunun giriş saçağında ve bekleme salonundaki yansıma etkisi,
giriş salonunda bekleyenler üzerinde rahatlatıcı bir etki yaratmaktadır Ayrıca üst kattan
yapay su havuzu ile kurulan görsel temas da bu etkiyi güçlendirmektedir. Giriş
salonunda yer alan duyusal algı maddesinde belirtilen Ab-ı Hayat eseri bir yandan da
görsel olarak suyun akışkanlığını sergilemektedir. Aynı zamanda müziğin içinde yer
alan su sesleri de su varlığı deneyimini yaşatmaktadır (Şekil 9). Bodrum katta bulunan
ibadethanelerin giriş holünde de su ögesi kullanılarak mistik bir ortam sağlanmıştır
(Şekil 10).
Şekil 9. Girişteki yansıma havuzu ve giriş holünde yer alan Ab-ı Hayat medya mimarisi (Erbay,
2019; Baran Toz, 2021)
538
Mimarlık ve Yaşam Dergisi Cilt: 6, No: 2, 2021 (529-551)
Muteber ERBAY
Şekil 10. İbadethane holü ve su ögesi (Ulusoy, 2019)
4.1.6. Dinamik ve Yaygın Işık
Mekânda gün ışığının maksimum düzeyde kullanımıdır (Browning ve diğ., 2014, s.34).
Yapıda gün ışığı girişte üç kat boyunca devam eden galeri boşluğunun üzerini
kaplayan cam tavan sayesinde güçlü bir şekilde hissedilmektedir. Ayrıca lineer
planlamadan dolayı tüm hasta odaları, doktor odaları doğal ışık almaktadır. Bunun yanı
sıra bekleme ve toplantı salonlarında da gün ışığı en üst düzeyde kullanılmıştır (Şekil
11).
Şekil 11. Gün ışığı alan mekânlardan örnekler (Erbay, 2019)
4.1.7. Doğal Ekosistemlerle Bağlantı
Güneş enerjisi, rüzgâr enerjisi, yağmur suyunun/atık suların toplanması, arıtılması ya
da değerlendirilmesi, sürdürülebilir malzemelerin kullanımı ile doğal havalandırma,
doğal ışık gibi ayrı başlıklarda değerlendirilen deneyimler ekosistemlerle bağlantıyı
oluşturmaktadır (Browning ve diğ., 2014, s.36). Yapıda ekosistemlerle doğal bağlantı
noktaları doğal havalandırma, doğal aydınlatma ve doğal malzemelerdir. Tasarım ekibi
yerli üreticilerin çevre dostu malzemelerin sertifikasyon süreçlerini henüz
tamamlamadıkları için özellikle sürdürülebilir malzeme konusunda mümkün olduğunca
doğal malzemeleri tercih ettiklerini belirtmektedirler. Yapıda kojenerasyon sistemi ile
elektrik üretimi yapılmakta ve ısıtma sağlanmaktadır. Ancak bu sistemde yakıt olarak
doğal gaz kullanılmaktadır.
4.2. Doğal Benzerlikler
Doğal benzerlikler doğada bulunan formların kumaş, halı, duvar kâğıdı, yüzey, tasarım
ve mobilya detaylarında kullanılmasıdır. Doğanın organik, cansız ve dolaylı çağrışımları
ile anılabilir. Bu çağrışım nesne, malzeme, renk, şekil, dizi ve desenler, doğa, sanat
eseri, süsleme, mobilya, dekor, tekstil yolu ile olabilir. Özellikle organik şekilli kabuklar,
mobilyalar, işlenmiş doğal malzemeler bu bağlantıyı güçlendiren unsurlardır. Bu
anlamda biyofilik formlar ve desenler, doğal malzeme kullanımı ve doğadaki hiyerarşik
düzenin kullanılması gibi 3 alt başlıkta deneyimlenmesidir (Browning ve diğ., 2014,
s.10).
4.2.1. Biyomorfik Formlar ve Desenler
Doğadaki biçimlerin oranlarının incelenmesi ile ortaya çıkan altın oran ve Fibonacci
sayıları mimarlıkta da tasarım ilkelerinden ritim ve düzen başlığı altında sıklıkla
539
İç Mekânda Biyofilik Tasarım ve Uygulama Alanı Olarak Bir Sağlık Yapısı: Memorial Bahçelievler Hastanesi
A Healthcare Structure as A Biophilic Design and Application Area in The Interior: Memorial Bahçelievler Hospital
kullanılmaktadır. Bunların kullanılmasının nedeni insanın doğada algıladığı o düzeni
insan eli ile yapılmış bir nesnede ya da formda gördüğü zaman kendisini daha rahat
hissetmesidir. Biyoformik formların ve desenlerin kullanılmasının amacı da bu
temsiliyeti sağlamaktır (Browning ve diğ., 2014, s.38). Bu anlamda yapıda iki tür
kullanımdan söz edilebilir. Birincisi biyoformik formlar, ikincisi ise doğadan esinlenilerek
oluşturulmuş desenlerdir. Biyoformik formlar yapının mekânında oluşturulan
strüktürlerde, döşeme ve tavan detaylarında, donatılarda yoğun olarak hissedilmektedir
(Şekil 12). Doğadan esinlenilerek oluşturulan desenler de yüzey tasarımlarında göze
çarpmaktadır (Şekil 13).
Şekil 12. Yapıdaki biyoformik formlar (Erbay, 2019)
Şekil 13. Doğadan esinlenilerek oluşturulan desenler (Erbay, 2019)
4.2.2. Doğa ile Maddi Bağlantılar
Doğal malzemeler, doğal renk paletleri, doğal dokular doğa ile doğrudan ilişki kurmasa
da doğayı çağrıştırırlar. Mekanda kullanılan deri, taş, ahşap dokusu, yeşil renk başta
olmak üzere toprak renklerin ve taş, ahşap, mermer gibi doğal malzemelerin kullanı
ile bu bağlantı sağlanabilir (Browning ve diğ., 2014, s.40). Yapının iç mekânında ahşap,
taş, mermer doğal renkleri ve dokuları ile kullanılmıştır. Buna uygun olarak döşeme
kaplamaları, mobilyaların ve kaplamalarının renkleri de toprak tonlarındadır (Şekil 14).
540
Mimarlık ve Yaşam Dergisi Cilt: 6, No: 2, 2021 (529-551)
Muteber ERBAY
Şekil 14. İç mekândaki doğa ile maddi bağlantılar, malzeme, renkler ve dokular (Erbay, 2019)
4.2.3. Doğada Karşılaşılan Hiyerarşik Düzen
Mimarideki fraktal geometriler ve bunların sınırsız korelasyonu yapılı çevrede doğayı
temsil ettiğinden doğa ile ilişki kurar. Uzaysal hiyerarşi ile üretilen bu geometriler insan
psikolojisi üzerinde olumlu etkiler bırakabilmektedir. Ancak bu fraktallerin kullanım dozu
arttıkça rahatsızlık verebilir. Bu nedenle dozunda ve kararında kullanılmalıdır
(Browning ve diğ., 2014, s.42). Yapının mekânında çeşitli yüzeylerde; tavan
dokusunda, giriş bankosu üzerinde, toplantı salonu yüzeylerinde etkili bir şekilde
kullanılmıştır (Şekil 15).
Şekil 15. İç mekândaki fraktal dokular (Erbay, 2019)
4.3. Mekânın Doğası
Mekânın doğası, doğadaki uzamsal yapılanmanın mekân içindeki yansımasıdır.
İnsanın bulunduğu mekânı bir doğal çevre gibi düşünerek keşfetme ve çevresinin bir
adım ötesini öğrenme isteğidir. Bu nedenle insanın doğuştan gelen doğayı keşfetme
arzusu, tehlikeli ve bilinmeze olan merakı, doğanın gizemi ve aynı zamanda da
güvende olma hissi gibi unsurları içerir. (Browning ve diğ., 2014, s.10). Bu başlık
altında mekândan beklentiler, ğınma ve barınma ihtiyacı, gizem, tehlike ve riskler
altında 4 deneyim tanımlanmıştır.
541
İç Mekânda Biyofilik Tasarım ve Uygulama Alanı Olarak Bir Sağlık Yapısı: Memorial Bahçelievler Hastanesi
A Healthcare Structure as A Biophilic Design and Application Area in The Interior: Memorial Bahçelievler Hospital
4.3.1. Mekândan Beklentiler
Doğada yaşamın devam etmesi için gereklilikler düşünüldüğünde bir mekânda da insan
ihtiyaçlarını karşılaması için olması istenen unsurlardır. Temel mekânsal işleve bağlı
ihtiyaçların yanı sıra kültürel antropoloji, evrimsel psikoloji ve mimari analiz ile doğa
deneyimini yaşatmayı hedefler. Doğadaki açık ve özgür alanların hissedilebilmesinden
hareketle iç mekânda da görsel sürekliliğin sağlanmasına yönelik düzenlemelerin
yapılmasını önerir. Bunu sağlamak içinde açık geniş mekânlar, manzara açıklıkları,
şeffaf, yarı şeffaf ya da alçaltılmış duvarlar, doğayı çağrıştıran manzaralar, sanat gibi
ögeler kullanılabilir (Browning ve diğ., 2014, s.44). Yapı mekândan beklentileri işlevsel
olarak karşıladığını zaten kanıtlamıştır. Bu anlamda mekândan beklentileri biyofilik
tasarım deneyimi olarak nasıl karşıladığına bakılmıştır. Giriş salonundaki geniş, yüksek
ve ferah alan, galerili atrium, cam tavan, koku, piyano, biyofilik sanat eseri, suyun ve
yeşilin müzikle harmanlandığı dijital sanat ögesi bu deneyimi yaşatmaktadır. Ayrıca
mekâna ilk girildiğinde yön bulma beklentisini güçlendiren tek kollu yürüyen merdiven,
mekânın algılanması ve okunabilirliği açısından önemli bir yapı elemanıdır.
4.3.2. Sığınma ve Barınma İhtiyacı
İnsan mekânda mahremiyet alanlarının korunmasını, kişisel ihtiyaçlarının
karşılanmasını ve kendini güvende hissetmeyi ister. Bu nedenle mekân tasarımı
ortamdan uzaklaşılmadan ama aynı zamanda yalnız kalabilmeye olanak tanımalıdır.
Bu amaçla yüksek arkalıklı sandalye, baş üstü kafes gibi modüler, okuma köşeleri,
kabin oturma, gölgelikler gibi kısmi ya da okuma/telefon/uyku kabinleri, toplantı odaları
gibi kapsamlı sığınaklar tasarlanabilir (Browning ve diğ., 2014, s.46). Buradaki sığınma
ve barınma ihtiyacı mekânda hissedilen aidiyet duygusunun güçlendirilmesi olarak
açıklanabilir. Kullanıcı mekân ile ne kadar aidiyet kurabilir ise bu deneyimi de o kadar
hissedebilir. Hastanenin hasta yatak odaları haricinde birçok bekleme noktasında
konumlandırılan dinlenme köşelerinde televizyon izleme, su/çay/kahve/ikram bankoları,
çalışma köşeleri, su ve içecek otomatları sığınma ve barınak ihtiyaçlarını
karşılamaktadır. Özellikle mahremiyet duygusu gözetilerek tasarlanmış bireysel
dinlenme alanları bu deneyimi güçlü olarak karşılamaktadır (Şekil 16). Ayrıca aidiyet
duygusunu güçlendirmek amacı ile koridorlarda oluşturulan sanat galerilerinde hasta
çocukların yaptıkları resimlerin ve belli zamanlarda değiştirilen geçici sanat eserlerinin
sergilendiği bir köşe bulunmaktadır (Şekil 17).
Şekil 16. Mekândaki sığınma ve barınak köşelerinden örnekler (Erbay, 2019)
542
Mimarlık ve Yaşam Dergisi Cilt: 6, No: 2, 2021 (529-551)
Muteber ERBAY
Şekil 17. Sergi köşelerinden örnekler (Erbay, 2019)
4.3.3. Mekânın Gizemi
Gizem deneyiminin amacı işlevsel bir ortam sağlarken stresi azaltmayı, bilişsel bir
keşfetmeyi teşvik etmesidir. Bu amaçla tasarlanan işitsel ve görsel uyarılar, hem
mekanı okumayı kolaylaştırması hem de merak duygusunu uyandırması bakımından
önemlidir (Browning ve diğ., 2014, s.48). Koridorlarda ışık gölge oyunları, sanat
eserleri, müzik, koku, yarı saydam malzemeler, merak uyandıran sürprizli ıklıklar bu
başlık altında değerlendirilmiştir. Giriş salonunda kullanıcının özel bir koku ile
karşılaşması, dijital sanat ve biyofilik heykel merak duygusunu da uyandırmaktadır. Bol
ışık alan mekânlar günün her saatinde değişen ışık gölge oyunları ile dinamik bir etkiye
sahiptir. Ayrıca koridorlardaki sanat eserleri hem sürprizli köşeler yaratmak için hem de
yönlendirici ve yön bulmayı kolaylaştırıcı ögeler olarak kullanılmışlardır. Yine bodrum
katta yer alan ibadethanelerde mistik etki yaratan dini semboller mekânın gizemi
deneyimine hizmet etmektedir (Şekil 18).
Şekil 18. İbadethanelerde yer alan dini sembollerden örnekler (Ulusoy, 2019)
4.3.4. Tehlikeler ve Riskler
Tehlike ve risklerin korku ile arasındaki tanımlayıcı fark, algılanan tehdit ve kontrol
seviyesidir. Cepheden dışarı fırlayan konsol bir balkon, alt mekânı gösteren cam
döşeme gibi tasarımlar bu başlık altında değerlendirilebilir. Kontrol edilebilir seviyedeki
bir tehdit ya da risk bilincine sahip olmak olumlu deneyimleri tetikleyebilir. Bu modelin
amacı dikkat ve merak uyandırmak, hafızayı ve problem çözme becerilerini çözmeye
teşvik etmektir. Tasarım sürecince kullanıcıyı zarar görmekten koruyucu önlemler,
güven duygusu veren konseptler bu deneyimi yaşatmaktadır (Browning ve diğ., 2014,
s.50). Hastanenin tasarımı evrensel tasarım ilkeleri ile tasarlandığından çocuk, engelli
ve hasta kullanıcı ihtiyaçları karşılanmaktadır. Yapının okunabilirliği, yönlendirme ve
bilgi tabelaları belli noktalarda net bir şekilde okunmaktadır. Bazı noktalarda kullanılan
dijital ekranlar bilişsel duyuya hitap etmekte, kullanıcının isteği doğrultusunda kendisi
ile iletişime geçmektedir (Şekil 19). Emedya Design’ın yönlendirme ve sanat
danışmanlığında tasarlanan bu tabelalar doku ve malzeme olarak hastanenin tasarım
konsepti ile uyumludur. Tehlikeler ve riskler doğada karşılandığında adrenalin sağladığı
543
İç Mekânda Biyofilik Tasarım ve Uygulama Alanı Olarak Bir Sağlık Yapısı: Memorial Bahçelievler Hastanesi
A Healthcare Structure as A Biophilic Design and Application Area in The Interior: Memorial Bahçelievler Hospital
için doğal karşılanabilir. Ancak hastane işlevi nedeni ile heyecan yaratacak türde,
tehlike ve risk algısı oluşturacak tasarımlara yer verilmemiştir.
Şekil 19. Bilgilendirme ve yönlendirme tabelalarından örnekler (Erbay, 2019)
5. Sonuç
İç mekân tasarımında doğa temelli tasarım modellerinin uygulanmasının temelleri
doğaya duyulan özlemin ötesinde, insanın sağlığı ve psikolojisi üzerindeki olumlu
etkilerine dayanmaktadır. Sağlık için doğa ile insan yapımı çevreler arasında güçlü
bağlantılar oluşturmaya odaklanan biyofilik tasarımın, doğa temelli diğer tasarım
modellerinden ayrıştığı en önemli özelliği mekânın kullanıcısına sunduğu deneyimdir.
Stres ve endişe duygularını azaltması, bilişsel ve duyusal enerjiyi artırması, doğa ile
bağlantı kurması, ekosistemlerle uyumlu olmasının yanı sıra yeşil bina sertifikasyonları
için sürdürülebilir bir yaklaşım sunması da en önemli avantajlarından bazılarıdır. Bu
anlamda "biyofilik mimari" terimi, bir binanın çevreye uyarlanması ve bu doğrultuda
tasarlanması anlamına gelmektedir.
Sağlık yapılarında daha da önem kazanan biyofilik tasarım deneyimlerinin
uygulanabilirliği bu çalışma özelinde Memorial Bahçelievler Hastanesi örnekleminde
ele alınarak irdelenmiştir. Mekânın içindeki doğa, doğal benzerlikler ve mekânın doğası
başlıkları altında verilen bu tasarım deneyimlerinin hastane tasarımına nasıl yansıtıldığı
görsellerle de desteklenerek değerlendirilmiştir. İncelenen Browning ve arkadaşlarının
(2014) ortaya koyduğu biyofilik tasarımın 14 deneyimini karşılamak için, Memorial
Bahçelievler Hastanesi özelinde mekân tasarımlarında yapılan uygulamalar Şekil
20’de verilmiştir.
544
Mimarlık ve Yaşam Dergisi Cilt: 6, No: 2, 2021 (529-551)
Muteber ERBAY
Şekil 20. Bahçelievler Memorial Hastanesi biyofilik tasarım uygulamaları (Yazar tarafından
oluşturulmuştur)
Bu uygulamalar değerlendirildiğinde iki başlık altında eksiklikler olduğundan söz
edilebilir. Bunlardan ilki; doğal ekosistemlerle bağlantı noktasında güneş enerjisi,
rüzgâr enerjisi, yağmur suyunun/atık suların toplanması, arıtılması ya da
değerlendirilmesi gibi çalışmaların olmaması, sürdürülebilir malzemelerin kullanımına
özen gösterilmesine rağmen kullanılan malzemelerin ve mobilyaların firmalara bağlı
olarak sertifikasyonlarının bulunmamasıdır. İkincisi ise tehlike ve riskler başlığıdır.
Ancak bir sağlık yapısında hasta ya da hasta yakınları için tehlike ve risklerin mekânda
yaratacağı heyecan olumlu karşılanmayacağından bilinçli olarak uygulanmadığı
düşünülmektedir.
Biyofilik tasarım deneyimlerinin yansıtılmasına yönelik mekân uygulamalarına
bakıldığında kullanıcı üzerinde yarattığı fizyolojik ve psikolojik etkilerin bir takım
uyaranlar sayesinde sağlandığı görülmektedir. Bu açıdan değerlendirildiğinde
mekânda biyofilik tasarım deneyimlerini harekete geçiren uyaranlar doğal, fiziksel ve
duyusal olarak sınıflanabilir. Bu uyaranların hastane iç mekânında biyofilik tasarım
deneyimleri/ilkeleri ile ilişkisi iseTablo1’de verilmiştir.
545
İç Mekânda Biyofilik Tasarım ve Uygulama Alanı Olarak Bir Sağlık Yapısı: Memorial Bahçelievler Hastanesi
A Healthcare Structure as A Biophilic Design and Application Area in The Interior: Memorial Bahçelievler Hospital
Tablo 1. İç mekânda biyofilik tasarım deneyimlerinin/ilkelerinin doğal, fiziksel ve duyusal
uyaranlarla ilişkisi (Yazar tarafından oluşturulmuştur)
Mekândaki Doğa
Doğal
Benzerlikler
Mekânın Doğası
1. Doğa ile görsel bağlantı
2. Doğa ile görsel olmayan bağlantı
3. Değişken doğal duyusal uyaranlar
4. Termal ve hava akışı
5. Suyun varlığı
6. Dinamik ve yaygın ışık
7. Doğal ekosistemlerle bağlantı
8. Biyoformik formlar ve desenler
9. Doğa ile maddi bağlantılar
10. Doğada karşılaşılan hiyerarşik düzen
11. Mekândan beklentiler
12. Sığınma ve barınma ihtiyacı
13. Mekânın gizemi
14. Tehlikeler ve riskler
Doğal
Hava
Su
Bitki
Doğal ışık
Fiziksel
Biçim/Form
Renk
Yapay ışık
Tasarımsal dokular
Malzeme dokuları
Yüzey tasarımları
Doğal malzeme
Sembol/Simge
Doğa görüntüsü
Sanatsal obje
Dijital sanat
Duyusal
Koklama
İşitme
Görme
Dokunma
Tabloda doğal, fiziksel ve duyusal uyaranlara yönelik mekândaki tasarım ilkelerinin
deneyimlerle yoğun ilişkisi olduğu görülmektedir. Doğal uyaranlar, doğa ile görsel
bağlantıyı kurması açısından mekândaki doğanın hissedilmesine ve mekânın
doğasının deneyimlenmesine katkı sağlamaktadır. Her mekân tasarımında özenle
tasarlanması gereken biçim/form, renk, yapay ışık, tasarımsal dokular, malzeme
dokuları, yüzey tasarımlarına ek olarak doğal malzeme, sembol/simge, doğa görüntüsü
içeren resim sanatı, dijital sanat ve enstalasyon çalışmalarının kullanılması fiziksel
uyaran olarak biyofilik tasarım ilkelerinin deneyimlenmesine yardımcı olmaktadır.
Duyusal uyaranların ise dinamik ve yaygın ışık ile doğal ekosistemlerle bağlantı
deneyimi dışında diğer deneyimlerin üzerindeki yoğun etkisi de göz ardı edilmemesi
gereken önemli bir noktadır.
546
Mimarlık ve Yaşam Dergisi Cilt: 6, No: 2, 2021 (529-551)
Muteber ERBAY
Sonuç olarak;
Çalışma boyunca görsellerle ortaya konmaya çalışılan değerlendirmeler,
Biyofilik tasarımın iç mekânda uygulama noktasında fikir vermesi açısından
neler yapılabileceğini gösteren Şekil 20,
İç mekânda biyofilik tasarım deneyimlerinin/ilkelerinin doğal, fiziksel ve duyusal
uyaranlarla ilişkisini aktaran Tablo 1,
doğrultusunda, incelenen Memorial Bahçelievler Hastanesi’nin biyofilik tasarım
deneyimlerini karşıladığı ve sağlık yapıları için bir örnek teşkil ettiği söylenebilir.
Çalışmanın genel sonucu olarak da; biyofilik tasarım deneyimlerinin iç mekânda
uygulanabilmesi için genel tasarım ilkelerine ek olarak hava, su, bitki, doğal ışık gibi
doğal, doğayı çağrıştıran her türlü biçim/form, malzeme, renk, yüzey, doku, obje, sanat
ve enstalasyon çalışmaları gibi fiziksel, koklama, işitme, görme ve dokunma gibi
duyusal uyarıları da harekete geçiren tasarımlar yapılması gerektiği söylenebilir. Yani
biyofilik tasarımdan söz edebilmek için sadece yeşilin doğal ya da yapay kullanımı
yeterli görülmemekte, doğal, fiziksel ve duyusal uyaranlarla mekânın deneyimlenmesi
gerekmektedir. İnsanın da doğanın parçası olduğu kabulünden hareketle doğal
çevrenin yararları ve onarıcı etkisine daha geniş bir perspektiften bakmak ve anlamak
önemlidir. Doğanın mekâna entegrasyonunu sağlayan biyofilik tasarım deneyimleri
hem insanların doğa ile bağlantı kurma ihtiyacı karşılanmakta hem de doğanın yapılı
çevre içindeki iyileştirici gücünü artırmaktadır. Stresin ve zihinsel yorgunluğun
iyileşmesine yardımcı olduğu birçok çalışma ile ortaya konan bu tasarım deneyimlerinin
sadece sağlık yapılarında değil, tüm yapılı çevrelerde mekâna uygulanması, sağlık
nesillerin devamlılığı ve veriminin artırılması in bir yol olabilir. Özellikle eğitim ve
ofis yapıları başta olmak üzere mevcut mekânlarda yeni düzenlemeler ile bu bağlantılar
sağlanabileceği gibi, tasarım aşamasında da bir model olarak uygulanabilir.
Unutmamak gerekir ki günümüzde yapılı çevre içinde doğa ile insan ilişkisini
güçlendiren tasarımlar bir lüks değil, bir gerekliliktir. Biyofilik tasarımın özünde de doğa
ile bağlantının güçlendirilmesinden ziyade doğa ile var olan bağın eski haline
getirilmesi yatmaktadır.
Kaynaklar
Akrami, Behnaz, The Evaluation of Awareness and Implementatıon of Biophilic Design
Patterns in Healthcare Environments: Case Study The Pars Hospital in Iran, M.Sc.
Thesıs, Istanbul Technıcal Unıversıty, Graduate School Of Scıence Engıneerıng And
Technology, İstanbul 2017.
Al-Rhodesly, Ahmed, Al Hagla, Khalid,Farghaly, Tarek, ve El-Gamal, Mohammed,
“Revisiting the Alhambra Architecture: Biophilic Design Approach”, Proceedings of the
6th International Conference on Heritage and Sustainable Development, Volume: 1,
Green Lines Institute, Granada/Spain 2018, 373-386.
Anonim, Joint Commission International Hastaneler İçin Akreditasyon Standartları,
Joint Commission Resources, Inc., ABD, 2014,
https://www.jcrinc.com/-/media/deprecated-unorganized/imported-assets/jcr/default-
folders/items/ebjcih14t_sample_pagespdf.pdf?db=web&hash=5ABBC86015D590195F
069DBC180A1878 adresinden alındı. (Erişim Tarihi: 08.12.2020)
Anonim, Sağlıkta Kalite Standartları Hastane, 2020, Sağlık Bakanlığı Yayın No: 1156,
Ankara, 2020,
547
İç Mekânda Biyofilik Tasarım ve Uygulama Alanı Olarak Bir Sağlık Yapısı: Memorial Bahçelievler Hastanesi
A Healthcare Structure as A Biophilic Design and Application Area in The Interior: Memorial Bahçelievler Hospital
https://kalite.saglik.gov.tr/Eklenti/38654/0/skshastanesetiv62020revize29082020pdflink
pdf.pdf adresinden alındı. (Erişim Tarihi: 04.01.2021)
Baran Toz, Fulden, Kişisel Fotoğraf Arşivi, 2021.
Beatley, Timothy, “Biophilic Cities: What Are They?”. Biophilic Cities, Island Press,
Washington DC. 2011, 45-81.
Browning, William, Ryan, Catherine ve Clancy, Joseph, 14 patterns of biophilic design
Improving Health & Well-Being in the Built Environment, Terrapin Bright Green LLC,
New York NY | Washington DC 2014, https://www.terrapinbrightgreen.com/reports/14-
patterns/ adresinden alındı. (Erişim Tarihi: 16.08.2021)
Connellan, Kathleen, Gaardboe, Mads, Riggs, Damien, Due, Clemence, Reinschmidt,
Amanda ve Mustillo, Lauren, “Stressed Spaces: Mental Health and Architecture”,
Health Envıronments Research & Desıgn Journal (HERD), Vol. 6, No. 4, Vendome
Group LLC, Summer 2013, 127-168.
Çorakçı, Rengin Ege, İç Mimarlıkta Biyofilik Tasarım İlkelerinin Belirlenmesi, Doktora
Tezi, Mimar Sinan Güzel Sanatlar Üniversitesi Fen Bilimleri Enstitüsü, İstanbul 2016.
Derr, Victoria ve Lance, Krista, “Biophilic Boulder: Children’s Environments That Foster
Connections to Nature”, Children, Youth and Environments 22(2), 2012, 112-143.
Downton, Paul, Jones, David, Zeunert, Josh ve Roös, Phillip “Biophilic Design
Applications: Putting Theory and Patterns into Built Environment Practice”, The
International Conference on Design and Technology, KEG, 2017, 5965.
Düzenli, Tuğba, Tarakçı Eren, Emine ve Akyol, Duygu, “Peyzaj Mimarlığında
Sürdürülebilirlik ve Biyofilik Tasarım Kavramı”, Akademik Sosyal Araştırmalar Dergisi,
Yıl: 5, Sayı: 48, Haziran 2017, 43-49.
Erbay, Muteber, Kişisel Fotoğraf Arşivi, 2019.
Fischl, Géza, Biophilic Living A Behavior Responsive Architecture, Independent thesis
Advanced level, Umeå University, Faculty of Science and Technology, Umeå School of
Architecture, 2016.
Fromm, Erich, On Being Human, The Continuum International Publishing Group Ltd.,
New York 2005.
Gillis, Kaitlyn ve Gatersleben, Birgitta, “A Review of Psychological Literature on the
Health and Wellbeing Benefits of Biophilic Design”, Buildings 5 (3), 2015, 948-963.
Gray, Tonia, “Retrofitting Biophilic Design Elements into Office Site Sheds: Does
‘Going Green’ Enhance the Well-Being and Productivity of Workers?”, Landscape
Architecture - The Sense of Places, Models and Applications, Ed: Amjad Almusaed,
IntechOpen, September 2018, 105-126.
Gullikson, Christina L., Human Connection to Nature Within the Built Environment: An
Exploration of Office Employee Perception of Nature Connectedness, Electronic
Theses, Treatises and Dissertations, The Florida State University, 2011,
548
Mimarlık ve Yaşam Dergisi Cilt: 6, No: 2, 2021 (529-551)
Muteber ERBAY
http://purl.flvc.org/fsu/fd/FSU_migr_etd-3919 adresinden alındı. (Erişim Tarihi:
17.02.2021)
Gullone, Eleonora, “The Biophilia Hypothesis and Life in the 21st Century: Increasing
Mental Health or Increasing Pathology?”, Journal of Happiness Studies 1(3),
September 2000, 293-322.
Habibi, Saeid ve Akrami, Behnaz, “Applicable Biophilic principles on hospitals
retrofitting. The case study of Turkish Public Hospitals”, Poster Sunumu, Conference:
ANFA 2018 Conference, California 2018,
https://www.researchgate.net/publication/327231119_Applicable_Biophilic_principles_o
n_hospitals_retrofitting_The_case_study_of_Turkish_public_hospitals September 2018
adresinden alındı. (Erişim Tarihi: 17.02.2021)
Hartig, Terry, Ewans, Gary, W., Jammer, Larry D., Davis, Deborah S. ve
Garling, Tommy, "Tracking Restoration in Natural and Urban Field Settings," Journal of
Environmental Psychology, Cilt: 23, Sayı:2, 2003, 109123.
Hidalgo, Ana Karinna, “Biophilic Design, Restorative Environments and Well-Being”,
Proceedings of the Colors of Care: The 9th International Conference on Design &
Emotion, Eds: Salamanca, J., Desmet, P., Burbano, A., Ludden, G., Maya, J.,
Ediciones Uniandes, Bogotá, October 6-10, 2014, 535-544.
Hudson, Katelyn PC, Holistic Dwelling: Integrating Biophilic Design, Environmental
Psychology, and Feng Shui, Thesis for: Doctorate of Architecture, School of
Architecture University of Hawai, May 2013.
Kellert, Stephen Robert ve Wilson, Edward O., The Biophilia Hypothesis, Island Press,
Washington, DC. 1993.
Kellert, Stephen Robert, “Dimension, Elements, and Attributer of Biophilic Design”,
Biophilic Design: The Theory, Sicience and Practice of Bringing, Eds: Stephen R.
Kellert, Judith H. Heerwagen ve Martin L. Mador, John Wiley&Sons, Inc, NJ Hoboken
2008, 3-19.
Kellert, Stephen Robert ve Calabrese, Elizabeth F., The Practice of Biophilic Design,
2015, www.biophilic-design.com adresinden alındı. (Erişim Tarihi: 10.08.2020)
Kellert, Stephen Robert, ”Building for Life: Designing and Understanding the Human-
Nature Connection”, Renewable Resources Journal, Summer 2006, 8-24.
Krčmářová, Jana, Wilson's concept of biophilia and the environmental movement in
the USA”, Klaudyán: Internet Journal of Historical Geography and Environmental
History, Volume 6, No.1-2, 2009, 4-17.
Leakas, Diana, Biophilia in Designing, A Thesis Submitted to the Division of Research
and Advanced Studies of the University of Cincinnati, 2008.
Messelmani, Aya El, Biophilia, Humans & the Connections, A Thesıs Submitted to the
Department of Archıtecture for the Masters of Arts in Archıtecture Degree, Department
of Archıtecture The Unıversıty Of Nıcosıa, Cyprus 2018.
549
İç Mekânda Biyofilik Tasarım ve Uygulama Alanı Olarak Bir Sağlık Yapısı: Memorial Bahçelievler Hastanesi
A Healthcare Structure as A Biophilic Design and Application Area in The Interior: Memorial Bahçelievler Hospital
Mustafa, Faris Ali ve Yaseen, Fatin Radwan, Towards The Applıcatıon of Bıophılıc
Parameters in Local Buıldıngs: A Case Study of Bilkent School, Erbİl Cıty-Iraq”,
International Journal Of Technology 10(2), Indonesia 2019, 363-375.
Ojamaa, Heli, Enhancing The Human-Nature Connection Through Biophilic Design In
the Built Environment: A Branch Library on the Banks of Lake Union, A Thesis
Submitted in Partial Fulfillment of the Requirements for the Degree of Master of
Architecture University of Washington, 2015.
Onuk, Tuğçe, Eşbah, Hayriye, Erbaş Gürler, Ebru ve Çiçek, İrem, 2015.
“Experimenting Landscape Scale Biophilic Design: Case of Konyaaltı, Antalya, Turkey”,
Eclas 2015 Conference Landscapes In Flux, Eds: Gloria Niin ve Himansu Sekhar
Mishro, Estonya 2015, 550-559.
Pranita, Pranjale ve Hejiib, Deepali K., “Biophillic Design -A sustainable Approach”,
Eco Design: Design With Nature, National Conference NCBTW, Volume 1, Issue:1,
2019, https://www.researchgate.net/publication/340161940_Biophilic_Design_-
A_Sustainable_Approach adresinden alındı. (Erişim Tarihi: 12.08.2020)
Ramzy, Nelly Shafik, “Biophilic Qualities of Historical Architecture: in Quest of the
Timeless Terminologies of ‘Life’ in Architectural Expression”, Sustainable Cities and
Society 15, 2015, 42-56.
Russo, Alessıo ve Cirella, Gıuseppe T., “Biophilic Cities: Planning for Sustainable and
Smart Urban Environments”, Smart Cities Movement in BRICS, Ed: Rumi Aijaz,
Observer Research Foundation and Global Policy Journal, New Delhi 2017, 153-159.
Scharoun, Lisa ve Montana, Carlos, “Nature in Repurposed Post-Industrial
Environments”, The International Journal Of Archıtectonıc, Spatial, And Environmental
Design, Volume:6, Issue:3, Common Ground Publishing LLC, Illinois USA 2013, 25-35.
Şenozan, M. Işıl, İnsan - Mekân - Doğa Etkileşiminin Sürdürülebilir Bir Öğretisi Olarak
Biyofilik Tasarım, Mimar Sinan Güzel Sanatlar Üniversitesi Fen Bilimleri Enstitüsü,
2018.
Totaforti, Simona, “Applying the Benefits of Biophilic Theory to Hospital DesignCity
Territory Architecture 5:1, İtalya 2018, 2-9.
Ulrich, Roger S., “Biophilic Theory and Research for Healthcare Design”, Biophilic
Design: The Theory, Sicience and Practice of Bringing, Eds: Stephen R. Kellert, Judith
H. Heerwagen ve Martin L. Mador, John Wiley&Sons, Inc, NJ Hoboken 2008, 87-106.
Ulrich, Roger S., Zimring, Craig, DuBose, Jennifer, Seo, Hyun-Bo, Choi, Young-Seon,
Quan, Xiaobo ve Joseph, Anjali, “A Review of the Research Literature on Evidence-
Based Healthcare Design”, Health Envıronments Research & Desıgn Journal (HERD),
Vol. 1, No. 3, Vendome Group LLC, Spring 2008, 101-165.
Ulusoy, Serenay, Üst Yüzey Kaplamaları Özelinde İç Mekân Yapısal Detayları Üzerine
Bir Sınıflandırma Önerisi”, Yüksek Lisans Tezi, KTU Fen Bilimleri Enstitüsü, 2021.
Ulusoy, Serenay, Kişisel Fotoğraf Arşivi, 2019.
550
Mimarlık ve Yaşam Dergisi Cilt: 6, No: 2, 2021 (529-551)
Muteber ERBAY
Wilson, Edward O., Biophilia, (İlk Basım:1984), 12. Basım, Harward University Press,
USA 2003.
Yüksel, Heval Zeliha, “Memorial Bahçelievler Hastanesi Zoom / TPU Mimarlık” Natura,
Temmuz-Ağustos 2018, 100-107.
Zari, Maibritt Pedersen, Understanding and Designing Nature Experiences in Cities: A
Framework for Biophilic Urbanism”, Cities & Health, Volume:3, Issue:1-2, 2019, 1-12,
https://www.academia.edu/43122285/Understanding_and_designing_nature_experienc
es_in_cities_a_framework_for_biophilic_urbanism adresinden alındı. (Erişim Tarihi:
21.08.2020)
Zumthor, Peter, Thinking Architecture, Birkhauser - Publishers for Architecture, Basel ·
Boston · Berlin 1998.
URL-1: https://www.ekoyapidergisi.org/4282-memorial-saglik-grubu-leed-platinum-
sertifikasini-aldi.html, Memorial Sağlık Grubu LEED Platinum Sertifikasını Aldı, Erişim
Tarihi: 20.02.2021.
URL-2: http://www.zoom.com.tr/tr/projects/memorial-hospital-bahcelievler,
Projeler/Memorial Hastanesi/ Bahçelievler, Erişim Tarihi: 20.02.2021.
URL-3: http://www.arkiv.com.tr/proje/memorial-bahcelievler-hastanesi-ic-mekan-
tasarimi/9740, Memorial Bahçelievler Hastanesi İç Mekân Tasarımı Erişim Tarihi:
18.02.2021.
URL-4: https://www.memorial.com.tr/hastaneler-ve-tip-merkezleri/memorial-
bahcelievler-hastanesi, Memorial Bahçelievler Hastanesi, Erişim Tarihi: 20.01.2021.
URL-5: https://www.endeksa.com/tr/analiz/istanbul/bahcelievler/demografi,
Bahçelievler Nüfus Dağılımı, Erişim Tarihi: 12.01.2021.
URL-6: https://www.audubon.org/birds-of-america, John J. Audubon’s Birds of
America, Erişim Tarihi: 07.03.2021.
URL-7: https://tr.akdo.com/tr/haber-detay/mermer-bahce-biyofilik-tasarim, Mermer
Bahçe: Biyofilik Tasarım, Erişim Tarihi: 07.03.2021.
URL-8: https://nohlab.com/work/abi-hayat, Ab-ı Hayat, Erişim Tarihi: 12.01.2021.
551
... Çünkü yapılan bilimsel çalışmalar, yapıların ve kentlerin doğa ile güçlü bir bağ kurmasının, insanların hem ruhsal hem de fiziksel sağlıklarını olumlu yönde etkilediğini göstermektedir. Bu anlayış, tasarımın sadece bina içinde değil, aynı zamanda çevresel düzenlemeler ve kentsel planlama düzeyinde de biyofilik unsurları içermesi gerektiğini vurgulamaktadır (Erbay, 2021 (Browning vd., 2014). ...
... Kontrol edilebilir bir düzeydeki tehdit veya risk farkındalığı, olumlu deneyimleri tetikleyebilir. Bu model, dikkat çekme, merak uyandırma, hafıza oluşturma ve problem çözme becerilerini teşvik etme amaçlıdır (Erbay, 2021). Keşfetme duygusu, mekânın sıradanlığını kırarak insanların içsel bir merak uyandırmasına ve mekânı daha etkili bir şekilde deneyimlemelerine yardımcı olmaktadır. ...
... Doğanın içinde bulunmak, modern yaşamın getirdiği yoğun stresle başa çıkma konusunda önemli bir strateji olarak kabul edilmektedir (İrfanoğlu & Suri, 2022). Sağlık sektöründe, biyofilik tasarımın iç mekânda insanın iyi hissetme potansiyeli özellikle belirgin bir şekilde ortaya çıkmaktadır (Erbay, 2021). Çünkü bu tasarım anlayışı, iç mekânda doğayla bütünleşmeyi ve insanın doğal çevreyle etkileşimini artırarak, psikolojik ve duygusal iyi oluşunu desteklemeyi amaçlamaktadır. ...
Article
Full-text available
İnsanoğlu varoluşundan itibaren sağlığını koruma ihtiyacı ile hareket etmiş, bu ihtiyaç işlevsel ve estetik bir tasarım yaklaşımıyla birleşerek mimari tasarıma da yansımıştır. Günümüz sağlık sistemlerindeki tasarım anlayışı yalnızca fiziksel iyileşmeye odaklanan bir yaklaşım olmakla birlikte zihinsel sağlığı göz ardı etmektedir. Bu çalışmayla, mekân tasarımının sadece tedavi edici fonksiyonlarla değil, aynı zamanda kullanıcıların psikolojik refahına odaklanan tasarımlar olması gerektiği de vurgulanmaktadır. Bu tasarım felsefesiyle örtüşen biyofilik tasarım, yalnızca işlevsel ve estetik bir disiplin değil, aynı zamanda zihinsel refahı destekleyen bir tasarım anlayışıdır. Bu çalışma, biyofilik tasarım ilkelerinin doğa ile iç mekân arasında organik bir bağ kurma hedefini, Başakşehir Çam ve Sakura Şehir Hastanesi gibi modern şehir hastaneleri kategorisinde yer alan bir sağlık yapısı üzerinde nasıl uygulandığını incelemektedir. Aynı zamanda bu tasarım yaklaşımının sağlık sektöründeki potansiyelini ortaya çıkarmayı amaçlamaktadır. Yöntem olarak, analizlerde Browning, Ryan ve Clancy tarafından belirlenmiş olan 14 Biyofilik Tasarım Deneyimi ve İlkesi temel alınarak Başakşehir Çam ve Sakura Şehir Hastanesi'nin biyofilik tasarım ilkelerine ne ölçüde uyulduğu ve bu tasarımın iç mekân kullanıcıları üzerindeki etkileri değerlendirilmektedir. Sonuçlar bölümünde, mevcut tasarımlar ile belirtilen ilkelerin ne kadar örtüştüğü, aynı zamanda biyofilik tasarımın uygulanabilirliği üzerine detaylı bir mülahaza yapılarak sağlık yapılarında biyofilik tasarım kriterlerinin uygulanmasının gerekliliği vurgulanmaktadır.
Article
Amaç: Dünyamızda nüfus, kentleşme, atık ve kaynak sorunları artmaktadır. Bu sorunları çözmek için, yeşil hastane gibi çevre dostu uygulamalar önemlidir. Yeşil hastane, enerji, su, malzeme, atık ve sağlık açısından avantajlar sağlamaktadır. Buna bağlı olarak yeşil kavramı ön plana çıkmış ve 7/24 hizmet sağlayan hastanelerde uyarlanmaya başlanmıştır. Dünyada örnekleri çok sayıda olsa da Türkiye’de henüz dünyaya kıyasla yeterli sayıda yeşil hastane bulunmamaktadır. Yeşil hastaneler, sadece hasta ve hasta yakınlarına değil aynı zamanda sağlık profesyonellerine ve topluma sağladığı faydalar dikkate alındığında sayısının arttırılmasının gerekliliği ortaya çıkmaktadır. Bu çalışma Dünya Sağlık Örgütünün yeşil hastaneler için belirlediği kriterler kapsamında yeşil hastane olan alternatif hastaneleri önceliklendirmeyi amaçlamaktadır. Yöntem: Çalışma içerisinde belirlenmiş olan kriterlerin ağırlıkları Analitik Hiyerarşi Prosesi (AHP) yöntemi kullanılarak elde edilmiştir. Ardından belirlenen kriterler kapsamında beş alternatif yeşil hastane Technique For Order Preference By Similarity To An Ideal Solution (TOPSIS) yöntemi kullanılarak önceliklendirilmiştir. Böylelikle hem yeşil hastane olabilmek için gerekli kriterlerin önem ağırlıkları belirlenerek bu sürece yeni başlayacak hastanelere yol gösterici olunacak hem de mevcutta yeşil hastane olarak hizmet veren hastaneler arasında en uygun olanı belirlenmiş olacaktır. Bulgular: Literatür çalışmaları sonucunda elde edilen bilgiler ışığında Dünya Sağlık Örgütünün yeşil hastane olma kriterleri tespit edilerek mevcut durumda bulunan 5 yeşil hastane için ölçeklendirme yapılmıştır. Elde edilen bilgiler doğrultusunda atık yönetimini 0,24 kriter ağırlığına sahip olduğu ve yeşil hastanelerin atık yönetimi konusunda eksiksiz bir çalışma gerçekleştirme gereği duyulması bulgularına rastlanmıştır. Sonuç: Türkiye'de yeşil hastane sayısı halen az olduğundan bu çalışma, halihazırda faaliyette olan veya yeni inşa edilen diğer hastanelere yol gösterici olacaktır.
Article
Biyofilik tasarımın temelleri, insanoğlunun doğayla iç içe yaşadığı ve doğal çevresine uyum sağladığı antik dönemlere kadar uzanmaktadır. Antik Yunan ve Roma mimarisi, bahçeler, su yolları ve doğal ışık kullanımını içeren mekanlarıyla biyofilik unsurlar taşımaktadır. Çin ve Japon bahçecilik sanatları, doğanın estetik ve ruhsal değerlerini mimariye entegre etmiştir. Ancak zaman içerisinde tek düze mimarinin etkisiyle insanların doğa ile bağları zayıflamıştır. Biyofilik tasarım da bu bağların yeniden kurularak güçlendirilmesi amacıyla kullanılan tasarım yaklaşımlarından birisidir. Organik mimari yaklaşımlar, şelale evleri gibi projeler, yeşil çatılar, yaşayan duvarlar, doğal ışık ve havalandırma sistemleri gibi uygulamalar da biyofilik tasarım prensiplerini teşvik etmektedir. Biyofilik tasarımın temeli insanların doğayla iç güdüsel bir bağa sahip olduğu ve bu bağın sağlık ve mutluluk üzerinde etkisi olduğu fikrine dayanmaktadır. Bu çalışmada, sağlık mekânı olan Niğde Ömer Halisdemir Üniversitesi Eğitim ve Araştırma Hastanesi’nde doğa ile mekân arasında bağ kurulması noktasında aracı olarak kullanılan biyofilik tasarım ilkelerinin uygulanabilirliğini incelemektir. Bu doğrultuda çalışmada, 14 biyofilik tasarım ilkesi esas alınarak hastanede tasarım açısından irdelemelerde bulunulmuş ve hastane yapısında biyofilik tasarım uygulaması açısından çeşitli öneriler getirilmiştir.
Chapter
Biyomimesis kavramından yola çıkarak, sağlık ünitelerinin eylem alanlarına yönelik mekân kurgulanmasında kullanılabilecek doğa-tasarım etkileşimli modüler sağlık ünitelerinin tasarlanması
Article
From the past to the present, human beings have been endeavoring to fulfill their aesthetic needs in addition to satisfying their physical conditions in accordance with the requirements of the locations they live. Art plays a substantial part in there. An emotional connection is established between human and space with the use of works of art in architectural structures. Hospitals, which are the most important places of human life, are important structures built to meet the health needs. Hospitals, where people visit compulsorily when they have health-related problems, include places and locations that have negative connotations within the society. In this context, it has been observed that there have been significant changes and alterations in the design and artistic endeavors in hospital premises for the purpose of impairing and eliminating this perception in recent years. Research have proven the healing power of arts. Ceramic wall panels also take their place as aesthetic expression language in the waiting rooms and various locations and spaces of many hospitals today. The aim of this study is to present examples of artworks and especially ceramic wall panels in our country and abroad by conducting a literature review of the research in this field based on the healing power of art. In the context of this study, the ceramic wall panel design and application process in Aksaray Güzelyurt District State Hospital, serving as an example, have been assessed accordingly.
Book
Full-text available
Planlama ve Tasarım konularını farklı ölçek ve bakış açılarıyla ele almak üzere Endüstriyel Tasarım, İçmimarlık, Mimarlık ve Şehir ve Bölge Planlama olmak üzere farklı disiplinler ve meslek grupları ortaya çıkmıştır. Her bir disiplinin planlama/tasarım sürecine olan yaklaşımı farklılık göstermektedir. Amacın, ölçeğin ve sürecin değişmesinin yanı sıra; kavramlar, alan tanımı/algılaması/anlayışı da değişiklik göstermektedir. Ancak, hangi ölçekte çalışılırsa çalışılsın üst ya da alt ölçekler birbiriyle ilişkili olmak durumundadır. “Birimden Bütüne İnterdisipliner Tasarım Yaklaşımları” isimli bu kitapta da, ürün tasarımından, kentsel mekân tasarımına kadar geniş bir yelpazeye sahip tasarım fikirleri yer almakla beraber her bir disiplin birim-bütün anlayışını kendi meslek sınırları içinde de değerlendirerek ele almıştır. Bölüm yazarları, Türkiye’de yer alan farklı üniversitelerin endüstriyel tasarım, içmimarlık, mimarlık ve şehir ve bölge planlama bölümlerinde görev yapan değerli akademisyen ve paydaşlardan oluşmaktadır.
Conference Paper
Full-text available
Conference Paper
Full-text available
In an increasingly expanding but interconnected world, more than half of the world population lives in urban areas. In the present scenario, cities are important factors of expansion. At present the life in cities is more rapid, digital and urbanized than ever before. Urban environment is deteriorating even more rapidly. With the fast-pace of urban expansion, often unplanned and inadequate, alongside social, environmental and cultural factors that affects the intrinsic relationship that has always existed between Man and Nature. The outcome of this is thrashing our relationship with nature and the open space.Sustainable city has long been conceptualized but it has not yet been universally applied. One of the problems of our cities is away from nature. Distancing people from nature is leading to an increasingly compromised existence in relation to a broad spectrum of physiological, psychological, behavioural, affective and cognitive aspects. It is necessary to think of new models of development capable of facilitating for humanity an intimate and innate connection with Nature. One possible, experimental scenario is Biophilic design. Biophilic architecture has emerged as an attempt to reduce the gap between Man and Nature. Biophilic design is an innovative approach that emphasizes the importance of maintenance, enhancement and restoration of useful experience on the use of nature in the built environment.This paper focused on theBiophilic planning and designing which will increase the environmental attitude and knowledge of citizens. Enhanced environmental attitude and knowledge lead to environmental behavior modification and green lifestyle of citizens and thus environmental sustainability.
Article
Full-text available
Increasing evidence shows that creating and maintaining relationships with nature is important for human wellbeing. Humanity has become a mostly urbanised species where people typically spend most of their time indoors. It is important then that strategies for deliberately bringing aspects of nature into urban spaces are explored. Design that responds to an understanding of people’s innate connection to the living world can be termed biophilic design. This research defines a unique biophilic urbanism framework for analysing and mapping biophilic urban elements. Thirty characteristics of biophilic cities were identified and then used to map Wellington, New Zealand. Observations arising from the research include: 1/while access to wild nature might be an important characteristic of a biophilic city, planned design interventions are also significant; and 2/when identified biophilic elements form part of a larger interconnected spatial experience through time, positive effects may be enhanced. This can enable identification of strategic locations for biophilic interventions in the wider urban fabric to facilitate more effective urban nature experiences. This suggests that biophilic urbanism must encompass a wide range of human sensory information, and should be designed from a four-dimensional (i.e. including time) perspective.
Article
Full-text available
As the world progresses towards a greener and healthier environment, with the design of cities and buildings responding to human requirements and having less impact on the natural world, biophilic design is used as a tool by architects to connect people inside buildings with the nature outside them through relevant design patterns and parameters. These patterns have a wide range of applications in both internal and external environments, bringing physiological, cognitive and psychological benefits. This study aims to examine the availability of these patterns in Bilkent School in Erbil city, which was selected as a case study. A quantitative approach based on a survey questionnaire was used to achieve the objectives. The results show that 13 out of 14 biophilic design patterns were available in the building. Eight patterns achieved availability of more than 75%, while five other patterns ranged between 50 and 75%. Three main categories of biophilic patterns, namely “Nature in Space”, “Natural Analogues” and “Nature of Space”, achieved 75%, 68.33% and 61.25%, respectively. Therefore, the school can be considered as a biophilic design building. Based on the findings, modifications or arrangements can be made in other local schools by applying these patterns. Moreover, this particular building can be used as a model to evaluate biophilic design criteria in other types of building. Finally, the study serves as a useful survey which may assist in designing future pilot studies in Erbil city.
Chapter
Full-text available
The use of biophilic elements in industrial design has become more commonplace as the benefits of natural environments show stronger links to positive health benefits and mental well-being. This chapter discusses the rationale, process and results of a study which examined the effects and long term impacts of biophilic design for site office workers. The research investigated the impact of incorporating plants, natural sunlight, prospect, ventilation, open spaces and windows to an office environment through retrofitting the design of a site shed. To examine the impact on productivity, stress and general well-being, this longitudinal study spanning over 2 years tracked the concomitant cognitive, social, psychological and physical benefits for workers. Within the first 3 months, data indicated a strong positive effect from incorporating green space to amend stress, enhancing well-being, fostering a collaborative work environment and sustaining workplace productivity. Through the course of the study, data continued to support these findings by indicating a rise in engagement with the design components and repeated evidence of workplace collaboration. In exit interviews, transference of greening concepts and accessibility to transform the workspace was discussed.
Presentation
Full-text available
The UNEP's reports are seeking to promote the isolated relationship of human and nature in health care's architectural spaces due to their emerged social and environmental sustainability challenges in recent years. Chief of it is reviewed and proved low satisfaction level from hospitals architectural spaces being low thermal, visual, lighting and acoustic comfort levels. Nowadays architectures of health care services by integrating architectural spaces with nature, in any possible way, have succeeded to improve a large part of these problems from following the bionic principles to generating healthy, productive and therapeutic spaces. Accordingly, this research project by focusing on built health centers and surveying and analyzing their social problems, as a novel project, will present bionic-based retrofiting solutions. One possibility is applyinh Biophilic principles. Biophilic is an innovative and growing design method of architectural spaces within which we live, work, learn, and heal up. Specifically this research project explores the novel ideas in favor of revitalizing built public health centers incorporating Biophilic design patterns. This paper presents the part of an executive research project and will consist in: 1) a literature review of two similar projects which have been composed by Biophilic principles and 2) presenting applicable solutions in order to optimize the comfort levels in healthcare centers in turkey. The mentioned literature review will highlight the outcomes of Biophilic principles on both financers and users. The Khoo Teck Puat Hospital (KTPH) in Singapor and the modern Altunizade Acibadem Hospital of Istanbul are case studies which have been selected using General Morphological Analysis (GMA) and will be analyzed by applying WELL building standards and using Multi-Criteria Decision Making methodology. Then, research team by presenting design solutions will specify the Biophilic method's 14 principles of which can be effective while optimizing built hospitals sustainability.
Conference Paper
Full-text available
During the past few decades, researchers and designers have been working to recognize aspects of nature that most affect human satisfaction within the built environment. As new evidence arises, the connections between nature, science and the built environment are becoming easier to comprehend old wisdom and new prospects. Thus, a set of distinctive approaches emerging from diverse domains were integrated and formulated, initiating a new space of research -the environmental psychology- into the fields of design, psychology and anthropology. However, these approaches are not usually applied to understand historic buildings from a broader architectural perspective. Hence, the paper attempts to rethink the Alhambra architecture in Granada, Spain (a World Heritage site) by analyzing its composition through an innovative concept mainly established from contemporary methodologies. This emanates from the observation that abundant analyses have focused much attention on the Alhambra’s historical, stylistic or constructional aspects without sufficient examination of its relationship with the twenty-first century architecture. Accordingly, the aim of the paper is to verify that the Alhambra architecture manifests a successful biophilic design, which may allow for a positive impact on human health and well-being. Besides, the scope of the paper focuses on analyzing the architectural configuration of the Alhambra through biophilic design patterns by exploring the biophilia hypothesis and biophilic design; identifying six of the “14 Patterns of Biophilic Design” proposed by Terrapin Bright Green consulting firm; highlighting the impacts of these six patterns on human health and well-being; and observing their appearance in the Alhambra.
Article
Full-text available
Introduction In 1839, the Lexicon Medicum mentioned the “healing powers of nature”, arguing that many illnesses could be cured without the help of medicines, simply by paying attention to air, food, rest, physical activity, and state of mind. Therefore, already then, the environment was considered therapeutic and capable of affecting the health of individuals and helping their recovery (Hickman in Therapeutic landscape. A history of English hospital gardens since 1800, 2013). This awareness has remained valid since then, although the approach has changed and evolved over time. Case description In the 20th century, these assumptions have been supported, among others, by the research carried out by Ulrich on the ability of surgical patients to recover when they were exposed to the sight of nature. Indeed, there is a growing body of research which confirms the benefits of interacting with nature in hospital settings. The results of such studies have helped to better define a new approach to design that benefits the psychophysical well-being of individuals and improves their health (i.e. biophilic design). Discussion and evaluation The aim of this article is to highlight the growing importance of a cultural change in the design of spaces aimed at reconnecting individuals with the patterns and processes of nature, both in the urban context and, in particular, in healthcare spaces. This study intends to contribute to the ongoing debate concerning a new architectural language for hospitals and to shed light on the key features of health-inducing buildings. Conclusions The global health challenges of the 21st century require a new way of thinking and a change in the organisation of healthcare services through an approach that considers human needs in their entirety, and not in a strictly therapeutic sense. According to several studies, the humanisation of healthcare spaces and contact with nature can empower the patient and have a positive impact by reducing stress and pain and improving emotional wellbeing. However, further studies are required not just in order to deepen our understanding of the human-nature relationship and its impact on health, but also to change our approach regarding patients’ health by considering a new vision of medicine, healthcare and healing environment.