Content uploaded by Global Academy
Author content
All content in this area was uploaded by Global Academy on May 13, 2021
Content may be subject to copyright.
Content uploaded by Global Academy
Author content
All content in this area was uploaded by Global Academy on May 13, 2021
Content may be subject to copyright.
GÜVENLİK YAZILARI
https://trguvenlikportali.com/guvenlik-yazilari/
Editör: Dr. Fulya Hisarlıoglu, Kadir Has Üniversitesi
No. 58, MAYIS 2021
ÖZET
Stratejik kültür kavramı güvenlik çalışmaları içerisinde
gittikçe önem kazanmaktadır. Güvenliğin en önemli
aktörlerinde birisi olan NATO’nun stratejik kültürü,
kuruluşundan itibaren yazılmaya başlanan gizli ve
kamuoyuna açık stratejik konseptlerinde belirgin bir şekilde
ortaya konulmuştur. Bu çalışmada NATO’nun stratejik
kültüründeki değişimler, mevcut stratejik konseptler ve
güncellenmesi planlanan stratejik konsept çerçevesinde
incelenmiştir.
Dr. Yusuf Özer
yusufozer72@yahoo.com
STRATEJİK KONSEPTLER BAĞLAMINDA
NATO’NUN STRATEJİK KÜLTÜR DÖNÜŞÜMÜ
ATIF İÇİN:
Özer, Yusuf, “Stratejik Konseptler Bağlamında NATO’nun Stratejik Kültür Dönüşümü”, Güvenlik Yazıları Serisi,
No. 58, Mayıs 2021. https://trguvenlikportali.com/wp-content/uploads/2021/05/NATOStratejikKonsept_YusufOzer_v.1.pdf
DOI:
10.13140/RG.2.2.24400.43522
ISSN:
2718-0557
-
Güvenlik Yazıları, No. 58, Mayıs 2021
1
Giriş
ültür çalışmaları son yıllarda sosyal bilimlerde kendine kayda değer
bir yer edinmiştir. Özellikle, 1980’li yıllarda, örgütsel teoriler ve
yönetim çalışmaları bu alana yoğunlaştırmışlardır. Kültür teorileri,
1980’li yıllardan sonra stratejik çalışmalar alanında oldukça etkin bir rol
oynamaya başlamışlardır (Davies, 2010, s. 495). Kültür kavramının
uluslararası ilişkilerde ilgi çekmesiyle birlikte kültüre ilişkin farklı
yaklaşımlar ortaya çıkmıştır. Bu yaklaşımlardan birisi ve belki de en dikkat
çekici olanı stratejik kültür kavramıdır (Erdağ, 2013, s. 54).
Güvenlik çalışmaları içerisinde gittikçe önemi artan stratejik kültürün yine
güvenliğin en temel aktörlerinden birisi olan Kuzey Atlantik Antlaşması
Örgütü (NATO)nün stratejik kültürü, kuruluşundan itibaren yazılmaya
başlanan gizli ve kamuoyuna açık stratejik konseptlerinde belirgin bir şekilde
ortaya konulmuştur. Bu çalışmada NATO’nun stratejik kültüründeki
değişimler, mevcut stratejik konseptler ve NATO Genel Sekreteri’nin
talebiyle 2020 yılında hazırlanan “NATO 2030: Yeni bir Çağ için Birliktelik”
başlıklı rapor doğrultusunda güncellenmesi planlanan muhtemel stratejik
konsept çerçevesinde incelenmiştir.
Kültürden Stratejik Kültüre Geçiş
Strateji, genel olarak askeri bir kavram olarak algılanmaktadır. Bu algı,
kavramın kökenini oluşturan “strategos”un eski Yunan uygarlıklarında en
yüksek askeri yöneticileri ifade etmesinden kaynaklanmaktadır. Güvenlik
perspektifinden bakıldığında en yalın haliyle strateji, kendi varlığını
geliştirme ve sürdürme ile karşı tarafın bertaraf edilmesine yönelik eylem ve
uygulamaları ifade etmektedir. Uluslararası ilişkilerde strateji, uluslararası
politikanın aktörleri arasındaki ilişkiler sırasında kullanılan yöntemler
bütününü ifade etmektedir (Dedeoğlu, 2008). Bu yöntemler bütünü, özellikle
güvenlik ve savunma çalışmalarında genellikle göz ardı edilen kültürün
işlevselliğini ortaya çıkarmak açısında oldukça önemli bir rol üstlenmektedir.
Kültürün stratejik anlamda kullanımı ve bu yöndeki çalışmaların temeli 1977
yılında Jack L.Snyder tarafından ABD Hava Kuvvetleri için hazırlanan “The
Soviet Strategic Culture: Implications for Limited Nuclear Operations”
başlıklı rapora dayanmaktadır. Synder’a (1977, s. 8) göre stratejik kültür;
ulusal strateji toplumunun, eğitim ve taklit yoluyla kazandığı ve nükleer
stratejiye ilişkin birbirleriyle paylaştığı fikirlerin, koşullu duygusal tepkilerin
ve alışkanlık haline dönüşmüş davranış kalıplarının toplamıdır.
K
Uluslararası
ilişkilerde
strateji,
uluslararası
politikanın
aktörleri
arasındaki
ilişkiler
sırasında
kullanılan
yöntemler
bütününü ifade
etmektedir
(Dedeoğlu,
2008).
Stratejik Konseptler Bağlamında NATO’nun Stratejik Kültür Dönüşümü
2
2
Stratejik kültür, askeri perspektiften bakıldığında “siyasi alanda askeri gücün
etkinliği ve rolünü ortaya koyan konseptleri yapılandıran kalıcı ve uzun vadeli
stratejik tercihleri oluşturan semboller sistemi (dil, benzetmeler, metaforlar
vb.)” şeklinde tanımlanmaktadır (Johnston, 1995, s. 46).
Bir ülkenin veya NATO gibi uluslararası kuruluşların stratejik kültürünün
kaynakları arasında; jeopolitik önemi, tarihi, politik, sosyal ve askeri yapısı,
ekonomik durumu, sembolleri, uluslarötesi normları ve teknolojik yetkinliği
yer almaktadır (Duyvesteyn, 2011, s. 524; Grimsley & Murray, 1994, s. 5).
Kuzey Atlantik Antlaşması Örgütü (NATO)
4 Nisan 1949’da, 12 ülke tarafından Washington’da imzalanan Kuzey
Atlantik Antlaşması ile kurulan ve hâlihazırda 30 üye ülkeden oluşan NATO,
Soğuk Savaşın sona ermesiyle birlikte sürekli bir dönüşümle varlığını devam
ettirmiş, ortaya çıkan yeni tehditlere göre yeni görev alanları oluşturmuş ve
coğrafi olarak genişleme sürecine hız kazandırmıştır. Özellikle Macaristan,
Polonya ve Çekya gibi eski Varşova Paktı üyelerine yönelik genişleme
girişimleri başarıya ulaşmış, dağılan Sovyetler Birliği’nin siyasi ve askeri etki
alanı içinde yer alan Doğu Avrupa ülkeleri, NATO bünyesinde yerlerini
almışlardır. Sovyetler Birliği’nin dağılması ile varlığı sorgulanan NATO, son
yirmi yılda geçirdiği dönüşümlerle, hem müttefik sayısını artırmış hem de
operasyon alanını genişleterek güçlü bir güvenlik ve savunma örgütüne
dönüşmüştür (Oğuzlu, 2012, ss. 9-10; Oktay, 2012). NATO’nun “ortak
savunma, kriz yönetimi ve ortaklıklar vasıtasıyla işbirliğine dayalı güvenlik”
olmak üzere üç temel görevi vardır. Bu görevler yoluyla askeri ve siyasi
yollarla üye devletlerin özgürlük ve güvenliklerini sağlamayı taahhüt
etmektedir (NATO, 2016). NATO’nun temel görevleri, değişen tehditlere
göre yeniden düzenlenerek stratejik konseptlerinde tanımlanmıştır.
1949’dan günümüze NATO, yedi stratejik konsept geliştirmiştir. Bunlardan
dördü (1950, 1952, 1957 ve 1968) hazırlandığı ve onaylandığı zaman
diliminde gizli olarak tutulmuş ve kamuoyu ile paylaşılmamıştır. Stratejik
konseptler dört dönemdeki gelişmelere paralel şekilde hazırlanmıştır: Soğuk
Savaş dönemi (1949-1991), Soğuk Savaş sonrası dönem (1991-2001), 11
Eylül 2001 sonrası güvenlik ortamı (2001-2010) ve NATO’nun Lizbon Zirve
deklarasyonu (NATO, 2016; NATO Handbook, 2006).
Stratejik Konseptlerde Stratejik Kültür Dönüşümü - Kamuya Açık
Konseptler
NATO’nun ilk stratejik konsepti (DC 1/6), 01 Aralık 1949’da imzalanmış ve
ittifak içerisinde işbölümü ile bütünleşmiş savunma planını (integrated
NATO’nun “ortak
savunma, kriz
yönetimi ve
ortaklıklar
vasıtasıyla
işbirliğine dayalı
güvenlik” olmak
üzere üç temel
görevi vardır.
Güvenlik Yazıları, No. 58, Mayıs 2021
3
defense planning) içermiştir. Bütünleşmiş savunma planı, Kuzey Atlantik
Konseyi tarafından Ocak 1950’de onaylanmıştır. Daha sonraki yıllarda
bütünleşmiş askeri yapı (integrated military structure) oluşturulmuştur
(Aybet, 2010, s. 39). Bu konsept, üye ülkelerin askeri kapasitelerinin yanı sıra
ekonomik kaynakları, endüstriyel kabiliyetleri ile coğrafi konumlarına
dayanmaktadır. NATO’nun kurulması ile birlikte ilk kez hazırlanan bu
konseptte temel hedef, işgücü, kaynaklar ve ekonomik kabiliyetler ile
desteklenmiş yeterli güçtür. Bu çerçevede üye ülkeler hem kendi hemde
NATO’nun ortak savunmasını gerçekleştirmek üzere askeri yeteneklerini
geliştireceklerdir. Bu konsept, NATO’nun hedeflerini tanımladığı ilk konsept
olması açısından önemlidir.
NATO’nun 3 Aralık 1952’de onaylanan ikinci stratejik konsepti, Kore
savaşının gölgesinde ve Sovyetlerin nükleer teknolojilerdeki ilerlemesine
karşı NATO’nun konvansiyonel gücündeki eksiklikler neticesinde
hazırlanmıştır. Bu çerçevede Sovyet tehdidinin arttığı değerlendirilerek,
Müttefik Kuvvetler Merkezi Komutanlığı (The Allied Forces Central
Command), Müttefik Güney Komutanlığı (Allied Forces South) ve Müttefik
Kuzey Komutanlığı olarak üç bölgesel komutanlık oluşturulmuştur (Allied
Forces North) (Aybet, 2010, s. 39).
9 Mayıs 1957’de onaylanan üçüncü stratejik konsept, diğer konseptlerde
tanımlanan ekonomik, endüstriyel kapasite, toplum ve askeri yeteneklerin
yanı sıra malzeme, bilimsel ve teknik kaynakların da temel dayanak olarak
kabulünü öngörmüştür. Bu konseptin ana hedefi, nükleer silah sistemlerinin
modern savaşların gidişatını nasıl değiştirdiğinin ve Avrupa savunması için
bu silahların öneminin ortaya konulmasına dayanmaktadır (Aybet, 2010, s.
39). Güçlü bir misilleme anlayışı bu konseptin temel unsurudur.
NATO’nun dördüncü ve son gizli konsepti, 12 Aralık 1967’de onaylanmıştır.
Bu konseptin tehditsel aktörü yine Sovyetler Birliği’dir. Bu konsepte göre,
NATO’nun caydırıcı gücü, konvansiyonel ve nükleer güçlerin karışımı
olacaktır. Bu konsept, her ne kadar gizli olsa da, gelecek 20 yıl için
NATO’nun Sovyet bloğuna karşı uygulayacağı politikaları içeren ve
kamuoyunun bilgisine sunulan 1967 tarihli Hermel Raporu ile desteklenmiştir
(Aybet, 2010, s. 40).
Soğuk Savaş Sonrası Dönem: Kamuya Açık İlk Konsept (1991)
NATO’nun 1949-1991 yılları arasındaki stratejisinin “savunma” ve
“caydırıcılık” olduğu söylenebilir. Bu stratejinin en önemli kaynağı, Sovyetler
Birliği’ne karşı güvenlik kaygısı, silahlanma yarışları ve nükleer silahların
geliştirilmesinde izlenen stratejilerdir. Bu dönem içerisinde muhtemel bir
NATO’nun 1949-
1991 yılları
arasındaki
stratejisinin
“savunma” ve
“caydırıcılık”
olduğu
söylenebilir.
Stratejik Konseptler Bağlamında NATO’nun Stratejik Kültür Dönüşümü
4
4
çatışmaya karşı caydırıcılık stratejileri geliştirilmiş, diğer taraftan Sovyetler
Birliği ve Varşova Paktı üyeleriyle olumlu ilişkiler geliştirmenin yolları
aranmıştır. Soğuk Savaşın sona ermesiyle birlikte çatışma yerine işbirliğini
öngören stratejik konsept kabul edilmiştir.
Bu konseptin ilk kez gizlilik derecesi olmadan açık bir şekilde yayımlanması
kendisinden önceki konseptlerden farkını ortaya koymaktadır (Aybet, 2010, s.
38; NATO, 2016; NATO Handbook, 2006). Bu durum dış dünyaya açılım
yönünde gerçekleştirdiği kültürel değişimin de önemli bir göstergesidir.
Ayrıca sadece askeri hedef ve uygulamaları değil, kamu diplomasisini de içine
alan siyasi ve askeri hedefleri içermesi de bu konsepti farklı kılmaktadır
(Aybet, 2010, s. 38). Bu konseptte, sorunların çözümüne askeri ve politik
yaklaşımı benimseyen kapsamlı yaklaşım stratejisi NATO’nun güvenlik
politikasının temeli olarak görülmektedir. Bu çerçevede güvenlik ve istikrarın
sağlanması, askeri tedbirlerin yanı sıra siyasi, ekonomik, sosyal ve kültürel
konularla da yakından ilgilidir (The Alliance’s New Strategic Concept, 1991).
Bu konseptle birlikte dar bir savunma anlayışından kapsamlı ve geniş bir
savunma anlayışına geçiş olmuştur. 1991 stratejisiyle NATO bünyesinde
Kuzey Atlantik İşbirliği Konseyi (North Atlantic Cooperation Council)
oluşturulmuş, üye ülkeler dışında, daha önce düşman olarak görülen ülkelerle
işbirliğini geliştirmeyi hedefleyen Barış İçin Ortaklık (Partnership for Peace
(PfP)) programı geliştirilmiştir (Flockhart, 2014, s. 78).
Kamuya Açık İkinci Konsept (1999 Stratejik Konsepti)
NATO’nun 50’nci kuruluş yıldönümü olan 1999 yılında Washington
zirvesinde onaylanan ikinci stratejik konsept, 1991 konseptinin revize edilmiş
halidir. Bu stratejik konsept beş temel güvenlik görevi üzerine
şekillendirilmiştir: a) güvenlik, b) danışma, c) caydırıcılık ve savunma, ç) kriz
yönetimi ve d) ortaklık (Aybet, 2010, s. 41). Bu konsept içerisinde, bir
öncekine benzer şekilde, NATO’nun temel görevinin üye devletlerin güvenlik
ve özgürlüklerini askeri yollarla korumak olduğu vurgulanırken, savunma
boyutuna ilave olarak siyasi, ekonomik, sosyal ve çevresel faktörlerin önemini
kabul eden geniş bir güvenlik tanımı yapılmıştır. 1999 stratejik konsepti,
Atlantik ötesi bağın korunması, etkili askeri yeteneklerin devamlılığı, ittifak
içerisinde bir Avrupa Güvenlik ve Savunma Kimliği’nin oluşturulması,
çatışma önleme ve kriz yönetimi, ortaklık, işbirliği ve diyalog, genişleme,
silahların kontrolü, silahsızlandırma ve nükleer silahların yayılmasını önleme
gibi temel hususları içermektedir (NATO, 2016; NATO Handbook, 2006). Bu
çerçevede NATO’ya, üye ülkelerin güvenliğinin sağlanmasının yanı sıra
bölgesel ve küresel barışı ve istikrarı sağlama görevi verilmiş, "5’inci Madde
Dışı Krize Müdahale (Non-Article 5 Crises Response)" içerisinde barışı
1991 stratejisiyle
NATO bünyesinde
Kuzey Atlantik
İşbirliği Konseyi
oluşturulmuş,
üye ülkeler
dışında, daha
önce düşman
olarak görülen
ülkelerle
işbirliğini
geliştirmeyi
hedefleyen Barış
İçin Ortaklık
programı
geliştirilmiştir
(Flockhart, 2014,
s. 78).
Güvenlik Yazıları, No. 58, Mayıs 2021
5
koruma harekâtları icra edilmeye başlanmıştır. 1999 stratejik konsepti ile
NATO’nun temel görevi olarak tanımlanan sert gücün yumuşak güce doğru
evrildiği söylenebilir. Bu durum oldukça önemli bir stratejik kültür
değişiminin habercisidir.
Bosna ve Kosova’da meydana gelen çatışmalar ve buna bağlı oluşan
istikrarsız ortam, çatışma çözümüne yönelik adımlar atılmasını gerekli
kılmıştır. NATO, bu ülkelerdeki çatışmaların sona erdirilmesine önemli katkı
sağlarken tarihinde ilk kez sınırlarının ötesinde bir harekât icra etmiştir.
NATO, tarihinde ilk kez savunma anlayışından sıyrılıp müdahale eden ve
olaylara el koyan bir anlayışa doğru kültür değişimi yaşamıştır.
Konseptte güvenlik yaklaşımı savunma boyutunun yanı sıra siyasi, ekonomik,
sosyal ve çevresel faktörleri de içine alacak şekilde genişletmiş, işbirliği,
ortaklık ve diyaloğun gelişimine önem verilmiştir. Bu genişletilmiş yaklaşım
kapsamında, başta Avrupa Birliği olmak üzere Avrupa ve Atlantik bölgesinin
kurumları ile yakın işbirliğinin önemine vurgu yapılmıştır (Kashmeri, 2011,
ss. 165-190).
1999 konseptinin dikkat çeken bir başka yönü, ittifakın yeni üyeliklere açık
olduğunun ifade edilmesi ve özellikle Sovyetler Birliği’nden ayrılan ülkelere
üstü örtülü bir şekilde bu yönde çağrı yapılmasıdır. Nitekim konseptin
imzalandığı 24 Nisan 2009 tarihinden günümüze dek toplam 11 ülke
1
NATO
üyesi olmuştur.
Yeni Stratejik Konsept: Aktif Angajman, Modern Savunma (2010)
NATO’nun hâlihazırdaki son konsepti, 2010 yılında kabul edilen, askeri ve
savunma konuları üzerine kurgulanan konsepttir (Aybet, 2010, s. 44). 11 Eylül
2001 saldırıları, NATO açısından da bir dönüm noktası olmuş ve stratejik
kültür anlayışında önemli değişimler yaratmıştır. Bunlardan birisi ve belki de
en önemlisi 50 yıldır yürürlükte olan Washington anlaşmasının 5’nci
maddesinin ilk kez kullanılmış olması ve alan dışında harekât düzenleme
kabiliyetinin kazanılmasıdır (Yalçınkaya & Açar, 2009). 11 Eylül sonrası üye
ülkelerin güvenlik anlayışı, sadece geleneksel çatışmayı önlemek odaklı değil
aynı zamanda terörizmle mücadele üzerine yoğunlaşmıştır. Bu nedenle, ittifak
üyesi devletlerin, klasik alışagelmiş görevleri haricinde, terörizmle mücadele
gibi görevlere yönelik askeri ve politik yapılanma ve dönüşümlere gitmeleri
kaçınılmaz olmuştur. Askeri yapı ve yeteneklerin bu görevlere uyumlu hale
getirilmesi amacıyla önemli yapılanmalar gerçekleştirilmiştir. Bu değişim ve
1
Bu ülkelerden Bulgaristan, Estonya, Letonya, Litvanya, Romanya, Slovakya ve Slovenya 29
Mart 2009’da, Arnavutluk ve Hırvatistan 1 Nisan 2009’da, Karadağ 5 Haziran 2017’de, Kuzey
Makedonya ise 27 Mart 2020’de üye olmuşlardır.
1999 stratejik
konsepti ile
NATO’nun temel
görevi olarak
tanımlanan sert
gücün yumuşak
güce doğru
evrildiği
söylenebilir.
Stratejik Konseptler Bağlamında NATO’nun Stratejik Kültür Dönüşümü
6
6
dönüşüm NATO’nun yeni stratejik konseptinin temelini oluşturmuştur
(NATO, 2016). 11 Eylül sonrası dönemde NATO’nun stratejik kültürünün,
simetrik savaştan asimetrik savaşa doğru bir dönüşüme girdiğini söylemek
mümkündür.
2010 Lizbon zirvesinde kabul edilen yeni stratejik konseptte ilk olarak, üye
devletlerin güvenlik ve özgürlüklerini politik ve askeri yollarla korunması
yönündeki temel görev vurgulanmıştır. Bu konseptte özellikle, 11 Eylül
2001’den itibaren karşılaşılan güvenlik sorunlarına dikkat çekilmiş,
NATO’nun kollektif savunma, kriz yönetimi ve güvenlik işbirliği alanlarında
görevlerini sürdüreceği ifade edilmiştir (NATO, 2010). Ayrıca, konseptte
NATO’nun yumuşak gücü ön plana çıkarılmıştır.
2010 stratejik konsepti, kendisinden önceki konseptlere göre bazı önemli
farklar içermektedir. Örneğin siber saldırı tehdidi, yeni konseptte önemli bir
yer tutmaktadır. Terör, daha önceki konseptlerde sabotaj ve örgütlü suçlarla
birlikte güvenlik riski olarak tanımlanırken 2010 konseptinde başlı başına ayrı
bir tehdit olarak belirtilmiştir (Karaosmanoğlu, 2014, s. 15).
NATO 2030: Yeni bir Çağ için Birliktelik
NATO üyesi ülkelerin liderleri, 4 Aralık 2019 tarihinde Londra’da düzenlenen
Liderler Toplantısında, NATO Genel Sekreteri Jens Stoltenberg’u İttifakın
stratejik ve siyasi rolünün güçlendirilmesine yönelik bir değerlendirme
çalışması başlatmakla görevlendirmişlerdir. Bu kapsamda 10 üyenin
katılımıyla bir grup oluşturulmuştur. Grup tarafından 25 Kasım 2020 tarihinde
NATO Genel Sekreterine ve 1 Aralık 2020 tarihinde NATO Dışişleri
Bakanları Toplantısına bir taslak rapor sunulmuştur.
Söz konusu rapor, yeni bir stratejik konseptin temelini oluşturmuştur. Rapor;
“Giriş ve Temel Bulgular”, “Analiz: 2010-2030 Güvenlik ve Siyasi Ortam”
ile “Öneriler: NATO’nun Rolünün, Uyumunun ve İstişaresinin
Güçlendirilmesi” ve “Sonuç” başlıklı dört ana bölümden oluşmaktadır.
Raporun ilk üç bölümünde geçmiş ve mevcut durum tespiti yer almaktadır. İlk
bölümde, Grubun 2030’daki NATO vizyonunun ana hatları, vizyonu ve temel
bulgularının özeti sunulmaktadır. İkinci bölüm, günümüz ile 2030 arasında
NATO’nun içinde bulunduğu koşullara etki edebilecek ana eğilimleri
değerlendirmektedir. Üçüncü bölümde, Genel Sekreter tarafından gruba
11 Eylül sonrası
dönemde
NATO’nun
stratejik
kültürünün,
simetrik
savaştan
asimetrik savaşa
doğru bir
dönüşüme
girdiğini
söylemek
mümkündür.
Güvenlik Yazıları, No. 58, Mayıs 2021
7
verilen ve rapora yön veren üç hedefi
2
gerçekleştirmek maksadıyla öneriler
yer almıştır. Bu bölüm raporun en kapsamlı bölümüdür.
Raporun birinci bölümündeki en dikkat çekici kısım “hayatiyet, kullanılırlık,
geçerlilik ve dayanıklılık” (vitality, utility, relevance and endurance) olarak
tanımlanan 2030 vizyonudur. Buna göre NATO;
- Avrupa-Atlantik bölgesinde barış, istikrar ve hukukun üstünlüğüne
dayalı rolünü sürdürecek,
- Güncellenecek bir stratejik konsept temelinde tüm üyelerinin kolektif
savunması için stratejik ağırlık merkezi olmaya devam edecek,
- Ortak tehditlere karşı proaktif davranış ve stratejiler geliştirmeye
yönelik rolünü geliştirecek, tüm önemli ulusal güvenlik sınamalarında
üyelerin başvurduğu yegâne ve asli platform olma rolünü
güçlendirecek,
- Uluslararası düzende daha etkin olacak,
- Ortaklarla daha derin stratejik ve karşılıklı bağlantılar kuracak,
- Ortak ilgi alanına giren konularda Avrupa Birliği ile karşılıklı
işbirliğini geliştirecektir.
Bu vizyonun gerçekleştirilebilmesi için öncelikli olarak 2010 stratejik
konseptinin güncellenmesi önerilmiştir. Güncellenecek yeni stratejik
konseptte NATO’nun üç temel hedefinin korunması ve istişareler için tek ve
zorunlu transatlantik forum olma rolünün geliştirilmesi vurgulanmıştır.
Konseptte ayrıca NATO ittifakının temelini oluşturan ilkeleri, jeostratejik
ortamdaki değişiklikleri (hem Rusya hem de Çin dahil) ve terörü NATO’nun
temel görevlerine daha kapsamlı bir şekilde dahil etme ihtiyacı ile ilgili
içeriğin güncellemesi belirtilmiştir.
Stratejik konsept güncellenirken aşağıda belirtilen hususların gözönünde
bulundurulması tavsiye edilmiştir.
- Kolektif savunma, kriz yönetimi ve işbirliğine dayalı güvenliğin üç
temel görevi de dâhil olmak üzere mevcut stratejik konseptin birçok
unsuru yeni konsepttede yer almaya devam etmelidir.
- Yeni bir stratejik konseptin geliştirilmesi, net öncelikler belirlemek ve
İttifak’ı yeni stratejik gerçeklerle yüzleşmeye yönlendirerek uyumu
sağlamlaştırmak için bir fırsat olarak görülmelidir.
2
Bu hedefler şunlardır: 1. Müttefiklerin birliğinin, dayanışmasının ve uyumunun
güçlendirilmesi; 2. NATO bünyesinde Müttefikler arasındaki siyasi istişarenin ve eşgüdümün
artırılması; 3. Tüm stratejik yönlerden İttifak’ın güvenliğine yönelik mevcut ve gelecekteki
tehditlere ve sınamalara cevap verebilmek için NATO'nun siyasi rolünün ve ilgili araçlarının
güçlendirilmesi.
11 Eylül 2001
saldırıları, NATO
açısından da bir
dönüm noktası
olmuş ve
stratejik kültür
anlayışında
önemli
değişimler
yaratmıştır.
Stratejik Konseptler Bağlamında NATO’nun Stratejik Kültür Dönüşümü
8
8
- Güncelleme süreci üye ülkelere danışarak Genel Sekreterin
himayesinde yürütülmeli ve bir sonraki görüşmelerinde NATO Devlet
ve Hükümet Başkanları tarafından kararlaştırıldıktan hemen sonra
başlamalıdır.
- Konseptin hazırlanması net bir zaman çizelgesine dayalı olarak bir
yıldan uzun sürmemelidir.
NATO 2030 Raporunun dikkat çeken bir diğer konusu Gelişen ve Yıkıcı
Teknolojiler (Emerging and Disruptive Technologies/EDT) alanındaki
çabaların artırılmasına ilişkin görüşlerdir. Bu kapsamda Rusya ve Çin gibi
devletlerin kilit EDT'lerde hâkimiyet elde etme çabalarıyla rekabet etmek,
NATO için stratejik bir öncelik olmalıdır. NATO, güvenliklerini ilgilendiren
EDT'ler ile ilgili olarak üye ülkeler arasında bilgi paylaşımı ve işbirliği için
çok önemli bir koordinasyon kurumu olarak hizmet etmelidir. Teknolojik
üstünlüğü korumak, NATO’nun potansiyel tehditleri caydırma ve bunlara
karşı savunma yeteneğinin dayandığı temeldir. Büyük veri, yapay zekâ,
otonom yetenekler, uzay, bulut teknolojileri, hipersonik ve yeni füze
teknolojileri, kuantum teknolojileri ve biyoteknolojiler NATO'nun ve
müttefiklerinin gelecekteki güvenliği için esas olan teknolojilerdir. Bu
kapsamda NATO özellikle güvenlikle ilgili yapay zekâ stratejileri, normları
ve araştırma ve geliştirme (Ar-Ge) faaliyetlerine yönelik devletler ve özel
sektör arasında dijital bir zirve düzenlemelidir.
Aralık 2019'da Londra liderler zirvesinde Gelişen ve Yıkıcı Teknolojiler Yol
Haritası başlatılarak yeni teknolojilerin etkisi kabul edilmiştir. Bu tür
teknolojilerin geliştirilmesi ve tanıtılması, ulusal hükümetlerin birincil
sorumluluğu olarak belirlenmiştir. NATO, EDT'lerin güvenlik boyutları
konusunda üye ülkeler arasında bilgi paylaşımı ve işbirliği için bir
koordinasyon kurumu olarak hizmet etmelidir. Halihazırda, bu amaçla
oluşturulmuş bir transatlantik koordinasyon birimi mevcut değildir. Bu
kapsamda NATO, üye ülkeler arasında stratejik alanlarda yenilikçiliği teşvik
etmekle görevli ABD Savunma Gelişmiş Araştırma Projeleri Ajansı
(DARPA) veya Avrupa Savunma Fonu'nun (EDF) Kuzey Atlantik eşdeğerini
geliştirmeyi planlamalıdır.
Raporda önemle vurgulanan konulardan bir diğeri de terörizmle mücadeledir.
Buna göre NATO, terörizmle mücadeleyi temel görevlerine daha açık bir
şekilde entegre etmelidir. Teröristlerin EDT kullanımı ve hibrit taktikler de
dâhil olmak üzere kilit alanlarda ortak durumsal farkındalık yaratılması
maksadıyla müttefikler arasındaki mevcut istihbarat paylaşımı
geliştirilmelidir. NATO, hem terörizm gibi geleneksel tehditleri hem de
NATO 2030
Raporunun dikkat
çeken bir diğer
konusu Gelişen ve
Yıkıcı Teknolojiler
alanındaki
çabaların
artırılması
görüşmeleridir.
Bu kapsamda
Rusya ve Çin gibi
devletlerin kilit
EDT'lerde
hâkimiyet elde
etme çabalarıyla
rekabet etmek,
NATO için
stratejik bir
öncelik olmalıdır.
Güvenlik Yazıları, No. 58, Mayıs 2021
9
Rusya'nın ve daha az ölçüde Çin'in artan varlığını dikkate alarak güney
bölgelere ilişkin açık ve tutarlı bir yaklaşım sergilemelidir.
Diğer bir önem verilen konu iklim değişikliğidir. Bu konuda NATO’nun,
“İklim ve Güvenlik Mükemmeliyet Merkezi”'nin kurulması da dâhil olmak
üzere durumsal farkındalığı, erken uyarıyı ve bilgi paylaşımını artırmada
oynayacağı rol oldukça önemli görülmektedir. NATO, daha iyi yeşil askeri
teknoloji geliştirmek ve uygulamak için “2014 Yeşil Savunma Çerçevesini”
gözden geçirmelidir.
Raporda yeni bir tehdit şekli olarak COVID-19 pandemi sürecine de yer
verilmiştir. Buna göre COVID-19 krizi, pandemilerin yalnızca halk sağlığını
etkilemediğini aynı zamanda uluslararası rekabeti körükleyerek sosyal
dayanıklılık ve güvenlik üzerinde yaratabileceği zararlı etkileri de ortaya
koymuştur.
Raporun önem arz eden konularından bir diğeri de hibrit ve siber tehditlere
ilişkin değerlendirmelerdir. Propaganda, aldatma, sabotaj ve diğer askeri
olmayan taktikler gibi "hibrit" yöntemlerin dijital çağ ve hızlı teknolojik
değişim ile birlikte gücünü ve yoğunluğunu artırdığı belirtilmektedir. Hibrit
ve siber saldırılar devlet ve devlet dışı aktörler tarafından kullanılan etkili
araçlardır. Bu saldırıların hedefi, uluslararası düzeni ve NATO'yu
zayıflatmaktır. Bu yöntemler genellikle “en zayıf halkayı” veya belirli bir
güvenlik açığı bulunan üye ülkeleri hedef almaktadır. 2016 yılında üye
ülkeler, siber uzayı hava, kara ve denizin yanı sıra bir operasyon alanı olarak
kabul etmişlerdir. 2018'de üye ülkelere özel yardım sağlamak için “Hibrit
Karşı Destek Ekipleri” oluşturulmuş, Kasım 2019'da, hibrit tehditlerle
mücadele için öncelikleri belirleyen “hibrit tehditlere karşı mücadele” raporu
onaylanmıştır. Bu değerlendirmenin dikkat çekici kısmı, bu tehditlere karşı
5’inci maddenin kullanılabileceği vurgusudur (NATO, 2020).
Sonuç yerine
NATO’nun dış güvenlik ortamı, en son NATO stratejik konseptinin
yayınlandığı 2010 yılından bu yana önemli ölçüde değişmiştir. Rusya ve Çin
Halk Cumhuriyeti gibi simetrik tehditlerin yanısıra terörizm, göç, iklim
değişikliği ve salgın hastalıklar gibi asimetrik tehditlerin yol açtığı güvenlik
sorunları NATO ve üye ülkeler için büyük tehdit oluşturmaya devam
etmektedir. 2010 konseptinin hazırlandığı dönemde NATO’nun güvenlik
anlayışı, sadece geleneksel çatışma değil aynı zamanda terörizmle mücadele
üzerine de yoğunlaşmıştır. Bu nedenle, ittifak üyesi devletlerin, klasik
alışagelmiş görevleri haricinde, terörizmle mücadele gibi görevlere yönelik
askeri/siyasi yapılanmalara gitmeleri kaçınılmaz olmuştur. Bu dönemde
NATO, daha iyi
yeşil askeri
teknoloji
geliştirmek ve
uygulamak için
“2014 Yeşil
Savunma
Çerçevesini”
gözden
geçirmelidir.
Stratejik Konseptler Bağlamında NATO’nun Stratejik Kültür Dönüşümü
10
10
güvenliğe ilişkin stratejik kültürün, simetrik savaştan asimetrik savaşa doğru
bir dönüşüme girdiğini söylemek mümkündür. Bu konseptte NATO’nun
yumuşak gücü ön plana çıkarılmıştır.
Hazırlanacak yeni konseptin ön hazırlığı olarak görülen “NATO 2030: Yeni
bir Çağ için Birliktelik” raporu ise geleneksel tehditlerin yanısıra yıkıcı
teknolojiler, iklim değişikliği, göç, siber tehditler ve pandemi gibi yeni
güvenlik tehditlerini ortaya koymuştur. Hazırlanacak olan yeni konseptin bir
önceki konseptlere göre içerik açısından oldukça zengin olacağı
öngörülmektedir.
2016 yılında üye
ülkeler, siber
uzayı hava, kara
ve denizin yanı
sıra bir
operasyon alanı
olarak kabul
etmişlerdir.
Güvenlik Yazıları, No. 58, Mayıs 2021
11
KAYNAKÇA
Aybet, G. (2010). “The NATO Strategic Concept Revisited, Grand Strategy
and Emerging Issues”, G. Aybet & R. R. Moore (der.), NATO In Search of a
Vision. USA: Georgetown University Press.
Davies, P. H. (2004). “Intelligence culture and intelligence failure in Britain
and the United States”, Cambridge Review of International Affairs, Cilt 17
(3), ss.495-520.
Dedeoğlu, B. (2008). Uluslararası Güvenlik ve Strateji, Ankara: Yeniyüzyıl
Yayınları.
Duyvesteyn, I. (2011). “Intelligence and strategic culture: some
observations”, Intelligence and National Security, Cilt 26 (4), ss. 521-530.
Erdağ, R. (2013). “Türkiye’nin Stratejik Kültürü ve Dış Politikada
Yansıması”. Akademik İncelemeler Dergisi, Cilt 8, (1).
Flockhart, T. (2014). “NATO and EU: A “Strategic Partnership” or a Practice
of “Muddling Through”?”, L. Odgaard (der.), Strategy in NATO Preparing
for an Imperfect World, UK: Palgrave Macmillan.
Grimsley, M., & Murray, W. (1994). “Introduction: On Strategy” W. Murray,
A. Bernstein, & M. Knox (der.), The Making of Strategy: Rulers, States, and
War, Cambridge: Cambridge University Press.
Johnston, A. I. (1995). “Thinking about strategic culture”, International
Security, Cilt 19 (4), ss. 32-64.
Karaosmanoğlu, Ali. L. (2014). “NATO’nun Dönüşümü”, Uluslararası
İlişkiler Dergisi, Cilt 10 (40), ss. 3-38.
Kashmeri, S. A. (2011). NATO 2.0: Reboot or delete? Potomac Books.
NATO. (2010). “Kuzey Atlantik Antlaşması Örgütü Üyelerinin Savunması ve
Güvenliği için Stratejik Kavram”, https://www.nato.int/nato_static_fl2014/
assets/pdf/pdf_publications/20120207_strategic-concept-2010-tur.pdf
(Erişim tarihi: 10.04.2021)
NATO. (2016). “NATO in focus”, http://www.nato.int/ (Erişim tarihi:
01.04.2021)
NATO. (2020). “NATO 2030: United for a New Era”, https://www.nato.int/
nato_static_fl2014/assets/pdf/2020/12/pdf/201201-Reflection-Group-Final-
Report-Uni.pdf (Erişim tarihi: 15.03.2021)
Stratejik Konseptler Bağlamında NATO’nun Stratejik Kültür Dönüşümü
12
12
NATO Handbook. (2006). Public Diplomacy Division., https://www.nato.int/
docu/handbook/2006/hb-en-2006.pdf (Erişim tarihi: 16.03.2021)
Oğuzlu, T. (2012). “NATO’nun Dönüşümü ve Geleceği”, Ortadoğu Analiz,
Cilt 4 (40).
Oktay, E. G. (2012). “NATO’nun Dönüşümü ve Kamu Diplomasisi’nin Artan
Rolü”, Uluslararası İlişkiler Dergisi, Cilt 9 (34), ss. 125-149.
Snyder, J. (1977). “The Soviet Strategic Culture: Implications for Limited
Nuclear Options”, https://www.rand.org/content/dam/rand/pubs/reports/2005
/R2154.pdf (Erişim tarihi: 11.03.2021).
The Alliance’s New Strategic Concept. (1991), https://www.nato.int/cps/en/
natohq/official_texts_23847.htm (Erişim tarihi: 12.03.2021).
Yalcınkaya, H., & Açar, D. A. (2009). “NATO peacekeeping in Afghanistan:
Expanding the Role to Counterinsurgency or Limiting it to Security
Assistance”. Defence Against Terrorism Review, Cilt 2 (2), ss. 59-81.
EK OKUMA
Lippert, T. H. (2019). NATO, Climate Change, and International Security: A
Risk Governance Approach. UK: Springer.
Zapolskis, M. (2012). 1999 and 2010 NATO Strategic Concepts: A
Comparative Analysis. Lithuanian Annual Strategic Review, 10(1).
Beten, D., Palestini, C., Marchesoni, E., & Brouillon, M. A. (2020). Advanced
Technologies at NATO: An Overview. Advanced Technologies for Security
Applications, 1-5.
Uluslararası İlişkiler Konseyi (UİK) Derneği, Türkiye’de uluslararası ilişkiler çalışmalarının gelişimine
katkıda bulunmak, ilgili alanlarda çalışanları bir araya getirmek ve çalışmalarını desteklemek amacıyla bir
grup akademisyen, medya çalışanı ve dışişleri mensubu tarafından 2004 yılında tarihinde kurulmuştur. 2010
yılından beri International Studies Association (ISA) ortak kuruluşu ve 2016’dan beri de Balkan Political
Science Association (BPSA) üyesi olan UİK, iki yılda bir düzenlediği Uluslararası İlişkiler Çalışmaları ve
Eğitimi Kongresi ile Güvenlik Akademisi ve Dış Politika Akademisi eğitim programlarını
gerçekleştirmektedir. Uluslararası İlişkiler disiplininin Türkiye’deki gelişimine katkı yapmış öğretim
üyelerine yönelik Ustalara Saygı Ödülü ile genç akademisyenlere yönelik Teşvik Ödülü veren UİK, başta
Uluslararası İlişkiler dergisi ile Güvenlik Çalışmaları serisi olmak üzere kapsamlı bir yayım programı ile
Güvenlik Portalı (GP), Türkiye Barışı Koruma Veri Tabanı (TÜBAKOV), Kavram Avcıları ve Black Sea
Young Reformers Fellowship (BSYRF) projelerini hayata geçirmiştir.
UİK hakkında daha fazla bilgi almak için, lütfen web sayfasını (https:/www.uik.org.tr) ziyaret ediniz.
© UİK 2021
Bu çalışmanın telif hakları Uluslararası İlişkiler Konseyi (UİK)’e ait olup, 5846 Sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Kanunu uyarınca kaynak
gösterilerek kısmen yapılacak makul alıntılar dışında, hiçbir şekilde önceden izin alınmaksızın kullanılamaz, yeniden yayımlanamaz. Bu
çalışmada yer alan değerlendirmeler yazarına aittir; UİK’in kurumsal görüşünü yansıtmamaktadır.