Content uploaded by Bora Balun
Author content
All content in this area was uploaded by Bora Balun on Mar 30, 2021
Content may be subject to copyright.
A preview of the PDF is not available
TRANSİT GÖÇ VE TÜRKİYE
Abstract
Asya, Avrupa ve Afrika arasında önemli bir kavşak noktasında bulunan Türkiye üzerinden her yıl binlerce göçmen, 3. bir ülkeye geçmek üzere giriş yapmakta veya Türkiye'den sığınma talebinde bulunmaktadır. Bu durumun arka planında birçok neden bulunmakla birlikte, yakın çevresindeki sosyo-politik gelişmeler ile siyasi ve etnik çatışmalar Türkiye açısından dış göçleri şekillendiren ana etkenler arasında gösterilebilir. Ayrıca günümüz göç olgusunun; çevre felaketleri ve küreselleşmeyle birlikte belirginleşen yaşam standartları eşitsizliğinin bir ürünü olarak ortaya çıktığı yaklaşımı, konunun diğer özellikli tarafını oluşturmaktadır. Nitekim birbiriyle bağlantılı bu gelişmeler ve dış göç hareketlerinin temel hedefi durumundaki zengin Batı ülkelerine olan coğrafi yakınlığıyla Türkiye; sığınmacı, mülteci, düzenli, düzensiz, transit göçmenleri de içeren karmaşık bir göç sisteminin önemli merkezlerinden birisi konumuna taşınmaktadır. Zira Türkiye son yıllarda transit göç akımlarının merkezine yerleşmiş; Ortadoğu, Asya ve Afrika'dan binlerce göçmenin, kullandığı transit göç üssüne dönüşmüştür. Bu gelişmeyle bağlantılı olarak "Türkiye üzerinden gerçekleşen transit göçlerdeki yeni eğilimler ve Türkiye'nin bu süreçteki konumunu sorgulama ihtiyacı" bu çalışmaya yön veren temel soru olmuştur. Sığınmacı, mülteci, düzenli, düzensiz göçmen bir noktada transit olabildiği için diğer göç tiplerinin karışımı olarak tarif edilen transit göç konusu; karmaşık, belirsiz ve dinamik bir göç türü olarak özel bir ilgiyi gerektirmesine karşın diğer göç çalışmaları kadar yoğun tartışılmayan bir alandır. Bu bakış açısı çerçevesinde şekillenen çalışmanın amacı; literatürde sıklıkla düzensiz göç ve zorunlu göçle eşanlamlı veya bu göçlerin içerisinde kullanılan transit göç kavramının teorik çerçevesini çizmek ve Türkiye'nin geçmiş ve günümüz güncel verileri üzerinden transit göç olgusunu tartışmaktır. Bununla birlikte göçmenlerin kökenleri, motivasyonları ve varış yerleri, kullanılan yöntemler, finansal sonuçlar ile süreç içindeki kaçakçılık ağları ve bu ağların işlevleri, transit göçün özellikli alanları arasında yer aldığı ve bu çalışmanın sınırlı kapsamını aşan içerikleri nedeniyle değerlendirmelerimizin dışında tutulacaktır.
... Türkiye, konumu itibarıyla göç hareketlerinin yoğunlaştığı bir ülke konumundadır. Türkiye'nin transit göç güzergâhında yer alması göç hareketlerini önemli bir gündem maddesi yapmaktadır (Şişman ve Balun, 2020). Bu sebeple göç hareketlerine etkili bir göç yönetimi aracılığıyla müdahalede bulunulması hayati bir öneme sahiptir. ...
Kamu politikası, modern toplumların ekonomik ve toplumsal ilişkilere müdahalede başvurduğu araçların başında gelmektedir. İkinci Dünya Savaşı sonrası dönemde kurumsallaşan ve bilimsel bir çalışma alanı olma özelliği kazanan kamu politikası, politika yapımında rasyonalizasyon süreçlerinin hız kazanmasında etkili olmuştur. Bilim ve politika arasındaki bağın güçlenmesi sonucunda ampirik araştırmalar, politika yapım sürecinin temel unsurlarından biri hâline gelmiş ve karar alma süreçlerinde politika yapıcılar için birer referans noktası oluşturmuştur. 1990 sonrası dönemde ise kamu politikası üretimi, ampirik araştırmalardan elde edilen verileri kanıt formuna dönüştürerek politika önerilerinin etkililiğini arttırmayı hedefleyen bir girişim olarak ortaya çıkan kanıta dayalı politika anlayışı çerçevesinde ele alınmaya başlanmış ve rasyonalizasyon sürecinde yeni bir döneme geçilmiştir. Günümüzde hacmi ve hızı giderek artan göç hareketleri yönetilmesi zorunlu olan bir alan olarak kabul edildiğinden kanıta dayalı politika anlayışı göç politikalarına ve kamu politikasının önemli bir ayağını oluşturan göç yönetimi alanına da tesir etmiş ve bu anlayış çerçevesinde özellikle merkez ülkeler tarafından kanıta dayalı göç politikaları oluşturulmaya başlanmıştır. Bu çalışmada kanıta dayalı politika anlayışının kurumsallaşma süreci kavramsal ve kurumsal perspektiften ele alınmış, göç yönetiminde kanıta dayalı politika anlayışının gelişimi hakkında bilgi verilmiştir. Çalışmada, göç yönetiminde kanıta dayalı politika anlayışı merkez ülke örnekleri üzerinden ele alınarak ilgili anlayışın göç politikalarının etkililiğinin arttırılmasındaki öneminin vurgulanması amaçlanmıştır.
... Küresel göç eğilimleri dikkate alındığında, Avrupa ülkeleri düzensiz göçmenlerin hedefi haline gelmiştir. Bundan dolayı sahip olduğu coğrafi konumundan dolayı transit ülke olarak görülen Türkiye, Avrupa hedefi yolunda çok önemli bir istasyon özelliğine sahiptir (Tepealtı, 2019;Şişman ve Balun, 2020). Fakat sahip olduğu sosyal, ekonomik ve beşerî özellikleriyle hedef ülke olma özelliğine de sahiptir (İçduygu ve Aksel, 2012). ...
Çalışma, zorunlu göçleri ortaya çıkartan nedenler ve ev sahibi ülkeye etkileri, bu etkilerin toplum tarafından algı ve değerlendirmesi, geliştirilen sosyal politikaların etkinlik düzeyi ve son olarak gelecek projeksiyonu akademisyenlerin perspektifinden tartışmak amacıyla hazırlanmıştır. Bu kapsamda araştırmanın problem cümlesini, “mültecilerin ev sahibi ülkede süreç içerisinde ortaya çıkardığı sosyoekonomik etkinin şiddeti ve yönü hangi yönde gelişmektedir?” sorusu oluşturmuştur. Araştırmanın çalışma grubu, Türkiye’deki farklı devlet üniversitelerinde görev yapan iki Profesör Doktor, üç Doçent Doktor ve iki Doktor Öğretim Üyesi olmak üzere toplam yedi akademisyenden oluşmaktadır. Çalışmada fenomenolojik yaklaşım kullanılmıştır. Araştırmada veri toplama aracı olarak yarı yapılandırılmış görüşme formu kullanılmış, elde edilen veriler betimsel analiz ile analiz edilmiştir. Araştırmanın sonucunda zorunlu göç ve etkileri, zorunlu göçe yönelik politikalar ve gelecek projeksiyonu olmak üzere üç ana tema belirlenmiştir. Zorunlu göç ve etkileri temasının altında mülteci kimliği, motivasyon kaynağı, demografik görünüm ve yoksulluk, fırsat ve tehdit, sayısal yoğunluk ve misafirlik ile refahın bölüşümü alt temalarına yer verilmiştir. Zorunlu göçe yönelik politikalar temasının altında hukuki statü, yasal çerçeve ve temel haklar alt temasına yer verilmiştir. Gelecek projeksiyonu temasının altında sosyoekonomik istikrar, gelişmişlik düzeyi ve geçici korunanların gönüllü dönüş süreci alt temalarına yer verilmiştir. Toplanan verilerden, hukuki mevzuatın mülteciyi geçicilik olgusuyla ilişkilendirdiği ve bu durumun mültecilerin misafir olarak algılanmasına yol açtığı ve bunun da uyum sürecinde olumsuz etki yarattığı sonucuna ulaşılmıştır. Ayrıca kısa vadede zorunlu göçlerin devam edeceği ve kalıcılık tezi üzerinden eğitim, barınma, istihdam ve entegrasyon sürecine yönelik daha somut politikalara ihtiyaç olduğu tespit edilmiştir.
İnsanların farklı özelliklere bağlı olarak yer değiştirmek zorunda kalması ve bu yer değiştirme sürecinde ihtiyaç duyduğu ve kendi başına yönettiği bir süreç olarak lojistik ve göç ilişkisinin boyutu incelenmiştir. Çalışmada Türkiye’nin mevcut konumuna göre 2021 yılına ait veriler kullanılarak ülkeye gelen ve ülkeden giden göçmenlerin tercih ettiği taşıma alternatifleri değerlendirilmiştir. Taşıma alternatiflerinin kullanılması, o alternatif taşıma yönteminin gelişmesini sağlamaktadır. Ayrıca tercih edilen şehirlerde altyapı, ekonomik yapı, sosyal yapı ve demografik olarak gelişmesine katkı sağlamaktadır. Değerlendirme sonucunda ise Türkiye’ye gelen ve Türkiye’den giden göçmen sayılarının artmasına bağlı olarak ülkede ulaşım ve lojistik altyapısının geliştiği ve farklı taşıma araçlarının tercih edildiği bulgusuna ulaşılmıştır.
Migration is a phenomenon that usually occurs as a result of socio- economic developments. In particular, the insufficiency of employment opportunities, social and regional inequalities, desire to have better economic conditions can be shown among the factors keeping this phenomenon alive. At the same time, as these factors have the capacity to direct individuals towards alternative sources, foreign migrations at this point can become an attractive option among the alternatives. While this development brings a dynamic feature to migration, it takes migrations realised with the working purposes in other words migrant workers to a very important point in the labour markets. Irregular migrants and refugee seekers emerging with the reasons such as civil wars, regional conflicts and cultural pressures constitute another important source of migrant worker masses. After all, migrants under the refugee status are involved in the labour markets with the idea to continue their lives. However, the negative effects of migration on the work conditions together with the increase in the number of migrants, and the reasons these mobilities causing less employment for the local unqualified work power have all turned the migration issue involving refugees into a controversial area. Within this point, legislation and migrant worker concept, which are two connected facts defining the direction of the discussion, emerge. At the point where the discussion connected with the migrant worker concept, refugees and asylum seekers are also included in the migrant worker concept and the problem is said to be defined within this scope. The legislation dimension of the discussion can vary in accordance with the internal dynamics of the countries. Therefore, universal standards clarifying the conformity between domestic and migrant workers are needed. ILO, which was established with the aim to develop and protect the standards, basic principles and rights in the work life at the universal level, is positioned as an important actor of this process. After all, the idea of protecting migrant workers that are in the regular or irregular migrant or refugee status and that have problems in reaching the fundamental rights is of great importance among the ILO activities. Nevertheless, ILO’s fundamental rights framework for the protection of migrant workers is handled independently from the labour migration policies of the countries. The purpose of this study is to examine selected ILO conventions and protocols regulating the rights of the migrant workers, therefore the refugees and migrants in parallel with the effect of asylum seekers and refugees on the concept of migrant workers.
https://dergipark.org.tr/tr/download/article-file/804808
Transit migration is generally defined by migrants having the intention to move onwards to a third country. Based on an empirical investigation in Izmir, a transit migration hub in Turkey, this paper critically discusses intentionality as a valid dimension in conceptualisations of transit migration. The study found that migrants' intentions in this transit migration hub are highly fluctuating because of their embeddedness in socio-institutional environments, which continuously affect migrants' social capital, risk perceptions and coping strategies, causing new migration intentions to arise. The study argues that intention is a problematic criterion in conceptualising transit migration, due to a conceptual fallacy where transit migration flows are taken as the unit of analysis whereas intentions are individual attributes.
By 2015, approximately 2.8 million refugees had arrived in Turkey: approximately 2.5 million from Syria and about 300,000 from other countries. By the end of the year, an estimated 850,000 had moved on to Greece and from there on to other E.U. countries. This onward flow represents a sudden change from 2014 when only 51,000 people exited Turkey for the E.U. This article investigates events in Turkey in 2015 in order to explain these processes. The theoretical framework analyses the interplay of what I describe as secondary root causes for flight. It examines conditions in Turkey as first country of arrival and considers the migration infrastructure as well as political opportunities and constraints. This paper is based on findings from two research projects conducted in 2014 and 2015 which included qualitative interviews with refugees and stakeholders, as well as field observations. It considers the main patterns emerging during this period of both inward and secondary migration, as well as changes over time from 2014 to 2016.
This article examines first the emergence and construction of the concept of transit migration and the political framework and discourses that brought about this concept. It goes on analysing how this reinforces the EU's efforts to externalise its migration policy and integrate non-EU countries into a comprehensive migration control policy. Second, it critically surveys the state of the art, analyses causes and conditions of transit migration, identifies its geography and discusses some methodological and analytical pitfalls and difficulties of researching transit migration. Finally, in the conclusions a structuralist approach is taken and it is suggested that a clear-cut typology could be developed by rigid comparison. Copyright © 2010 John Wiley & Sons, Ltd.
Since the early 1960s the relationship of Western European countries with Turkey has been intertwined with the high profile of migration. In the 1980s and 1990s it has been dominated by transit migration and asylum issues, and continues to develop as a hot debate on what should be done about them. With this back-ground, the present article investigates transit migration and refugee flows in Turkey, evaluates its wider context of the formation of migration, asylum and refugee regimes between Turkey and Europe, and relates the issue of transit migration to the ongoing dynamics of globalisation. It explores the ways in which transit migration flows are associated with the politics of international migration. It does so by taking a careful look at the politics of inter-national migratory regimes (IMRs), interpreting the word ‘regime’ very loosely to mean a regulatory system which operates in certain interests and distributes powers and advantages or disadvantages. It argues that the globalisation of human mobility has helped to extend inter-national migratory movements in a form of international regulatory system.
Discussions of transit migration in Europe and its peripheries are not simply descriptions of an existing reality, but to some extent also a part of the process of constructing that reality in such a way that discursive practices enable policy statements to conceptualise and talk about this phenomenon. The main goal of this paper is to explore this process through the politicisation of transit migration in Europe, with a particular focus on Turkey. The essay first documents the irregular and transit migration experience of Turkey in the last thirty years with the help of several data sets. It particularly emphasises that there is a reality of transit migration in Turkey, but that there also exists other forms of irregular labour migration. The paper focuses on transit migration in Europe in the next section. It draws attention to the rather ironic fact that, while most European countries have adopted a range of restrictive control systems against incoming migrant flows, especially in the wake of September 11, their economies have been able to absorb thousands of irregular migrants. An important consequence of the economisation and securitisation of the European international migratory regime has been the politicisation of transit migration, precipitating an obsession with transit migration on the peripheries of the continent. Drawing on the insights from this discussion on politicisation of transit migration, in the following section, the paper examines the way in which transit migration in Turkey has been approached in Europe in the context of the country's accession negotiation process with the European Union. Copyright © 2010 John Wiley & Sons, Ltd.
İçişleri Bakanı Soylu: 75.172 Kaçak Göçmen Sınır Dışı Edildi
- Anadolu Ajansı
Anadolu Ajansı. (2019). İçişleri Bakanı Soylu:
75.172 Kaçak Göçmen Sınır Dışı Edildi.
https://www.aa.com.tr/tr/politika/icisleribakani-soylu-75-bin-172-kacak-gocmensinir-disi-edildi/1620934 (Erişim Tarihi:
10.04.2020).
29 Temmuz İtibarıyla 177 bin 654 Düzensiz Göçmen Yakalandı
- Anadolu Ajansı
Anadolu Ajansı. (2020). 29 Temmuz İtibarıyla 177
bin 654 Düzensiz Göçmen Yakalandı.
https://www.aa.com.tr/tr/politika/29-temmuz-itibariyla-177-bin-654-duzensizgocmen-yakalandi/1547989 (Erişim Tarihi:
02.03.2020).
Yeni Göç Hareketleri ve Türkiye. Birikim Dergisi, 184. Deniz
- A D Danış
Danış, A. D. (2004). Yeni Göç Hareketleri ve Türkiye.
Birikim Dergisi, 184.
Deniz, O. (2017). Ortadoğu ve Asya Kökenli
Göçmenlerin Göç Güzergâhında Türkiye
Opsiyonu. Edebiyat Fakültesi Panelleri,
Hiperyayın.