Available via license: CC BY-NC 4.0
Content may be subject to copyright.
İstanbul Hukuk Mecmuası, 78 (4), 2049-2078
DOI: 10.26650mecmua.2020.78.4.0011
httpdergipark.gov.triuhfm
httpmecmua.istanbul.edu.trtr
: 05.05.2020
: 12.08.2020
: 06.01.2021
: 19.01.2021
İstanbul Hukuk Mecmuası
*
Galip Engin Şimşek*
İstanbul Hukuk Mecmuası 78/4
2050
Extended Summary
In this article, the unilateral economic sanctions of states are analysed from the
perspective of the terms of their legality in international law and their effectiveness
as a political tool. As a method of analysis, in case of their legality, the states’ and
scholars’ arguments for justifying this kind of practices and how others responded or
rejected these are looked at. The soundness of these pro/counter arguments according
to the relevant concepts and rules framing and regulating states’ behaviours in
international law are then checked to see if and when unilateral sanctions would be
considered legal. In case of their effectiveness, the political economy literature on
sanctions are evaluated in order to discover states’ motivations to resort to these and
internal or external political, social and economic factors affecting the success of
sanctions. The main conclusions of the article can be summarised as follows.
First of all, it seems that there is no specific rule in international law that prohibits
states from resorting to unilateral economic sanctions. Yet, it is necessary to take into
account the principles of necessity and proportionality (including the clause in the
commentary to draft article 18 on state responsibility that qualifies serious economic
pressure, which deprives the target state of any possibility of conforming with its
obligations, as coercion), as well as some basic rules of humanitarian and human
rights law in evaluating the legality of the content and effects of sanctions. On the
other hand, in cases of violations of these limits on sanctions, it would be preferable
to claim the responsibility based on the duty of care since providing the necessary
proof in terms of attribution of responsibility for specific damages in the target state
according to the strict criteria of control is very difficult. Furthermore, if economic
sanctions are applied in the form of smart sanctions, responsibility might arise in
terms of the sanctioning state’s human rights obligations towards targeted individuals.
Another issue analysed in this article is the possibility of qualifying economic
sanctions as a form of countermeasures in the law of state responsibility. In this
regard, as the special rapporteur of the UN Human Rights Council pointed out in
his report on the legality of unilateral sanctions, the determining criteria are the
legitimacy of the ground and the conformity with procedural and material conditions
for applying these kind of measures. One of the most disputed questions in the area of
unilateral sanctions is whether or not these are in any way prohibited by the principle
of non-intervention. It is concluded that currently such a prohibition in this regard has
de lege ferenda status. The reasoning behind this conclusion is the fact that necessary
state practice and opinio juris do not seem to be widespread and uniform enough to
claim the existence of such a prohibiting rule.
As regards the problem effectiveness of sanctions, sample analyses and theoretical
evaluations on this issue prove the complexity of the factors and the difficulty of
Şimşek / Uluslararası Hukuk Açısından Ekonomik Yaprımlar ve ABD’nin Tek Taraı Yaprımlarının Kısa Bir...
2051
deciding the best form of sanctioning strategy. Nevertheless, if our perspective on
international law is to use it as a tool for international cooperation for non-zero sum
game and, if states resort to economic sanctions for maximising unilateral gains, this
would be contrary to the idea of increasing global wealth through such cooperation.
Finally, in the last section of the article I analyse an unusual example of sanctioning
foreign entities by enacting domestic laws having extraterritorial effects, practiced by
the US as a form of foreign policy. The way these laws use the limited categories
of international law for extraterritorial effect and rather arbitrary application of
such powers by the administration show the inappropriateness of such practice in
international law, as could also be clearly inferred from the number of protests by
other states and international organisations.
İstanbul Hukuk Mecmuası 78/4
2052
Uluslararası Hukuk Açısından Ekonomik Yaptırımlar ve ABD’nin Tek
Taraflı Yaptırımlarının Kısa Bir Değerlendirilmesi
I. Giriş
Geçen asırda devletler tarafından dış politika amaçlarını gerçekleştirmek üzere
başvurulan kuvvet kullanma veya tehdidinin bu dönemde yasaklanmasının ardından,
bu yöntemlerin yerini, hedef devleti yerine getirmediği bir uluslararası yüküme
uymaya zorlamaya yönelik yaptırımlar almıştır. Yaptırımlar ticari, diplomatik ve
kültürel ilişkilerin kesilmesi de dahil her türlü baskı yöntemini kapsayacak şekilde
olabilmektedir. Yaptırımların bir alt türü olan ekonomik ve finansal yaptırımlar
son zamanlarda güçlü devletlerin tek başlarına uyguladıkları başlıca dış politika
araçlarından birisi haline gelmiştir.1 Yine geçmişte yaptırımların hedefi yalnızca
devletler olurken günümüzde bunlar akıllı yaptırımlar adıyla özel kişi ve kurumları da
hedef alabilmektedir. Ayrıca devletler doğrudan hedef seçilen devlet ve buna mensup
kişi ve kurumların yanı sıra ikincil yaptırımlar çerçevesinde bunlarla iş yapan üçüncü
devletleri ve bunlara mensup kişi ve kurumları da cezalandırabilmektedir.
Her ne kadar uluslararası hukuk devletlere diğer devletlerle ilişkilerinde tek
taraflı ekonomik tedbirler alma bakımından bir alan bıraksa da bunlardan bazılarının
devletlerin egemenliği ve uluslararası hukukun diğer prensiplerini ihlal riski taşıdığı
yönünde büyük bir tartışma vardır. Ayrıca bazı devletlerin yaptırımlar getiren
kanunlarında ülke dışı yetki esasına dayanarak diğer ülkelerde faaliyet gösteren kişi
ve kurumlar aleyhine kararlar almasının da uluslararası hukukun bu konuya ilişkin
kurallarına aykırı olduğu iddia edilmektedir. Bu açıdan özellikle ABD hükümetinin
kendi dış politika amaçları doğrultusunda tek taraflı ekonomik yaptırımlar uygulaması
ve bu yaptırımların uygulanması sırasında ülke dışı yetki ilkelerinin çok geniş
yorumlanması tartışmalara yol açmaktadır.
Bu makalede ekonomik yaptırım politikaları uluslararası hukuk açısından
incelenerek bunlara ilişkin temel hukuki parametreler ortaya koyulmaya çalışılacaktır.
Bu amaçla ilk bölümde yaptırım kavramının uluslararası hukukta ne anlama geldiği
ve bunların uluslararası hukukun hangi kavram ve kurumlarıyla ilişkili olduğu ele
alınacaktır. İkinci bölümde BM Güvenlik Konseyi ve bazı bölgesel örgütler tarafından
uygulanan ekonomik yaptırımlar ile devletlerin tek başlarına uygulamaya soktukları
bu tür yaptırımların uluslararası hukuka uygunluğu açısından ortaya çıkan tartışmaları
analiz edilecektir. Üçüncü bölümde yaptırım politikalarının uygulanmasında güdülen
amaçları yerine getirmede ne kadar etkin olabileceğine ilişkin değerlendirmeleri
ele alınacaktır. Çalışmanın son bölümünde ise tek taraflı ekonomik yaptırımlara
sıkça başvuran ABD’nin bu alandaki iç düzenlemelerini ve bunlardan bazılarının
1 Serdar Acar, Ekonomik Yaptırımlar, (Vedat Kitabevi 2015); Kern Alexander, Economic Sanctions- Law and Public Policy,
(Palgrave Macmillan 2009).
Şimşek / Uluslararası Hukuk Açısından Ekonomik Yaprımlar ve ABD’nin Tek Taraı Yaprımlarının Kısa Bir...
2053
haiz olduğu ülke dışı yetki unsurlarının uygulanması bakımından tartışmalara yol
açan yabancı bankalar hakkındaki cezalandırma işlemlerinin uluslararası hukuka
uygunluğu sorgulanacaktır.
II. Yaptırım Kavramı
Yaptırım kavramını genel olarak hukuka uymama hallerinde cezalandırma tehdidi
veya gerektiğinde cezalandırarak davranış değişikliği yaratma amacı taşıyan zorlayıcı
tedbirler şeklinde tanımlamak mümkündür. Bu amaçla uluslararası hukuk devletlere
bir diğer devleti hukuka uygun davranmaya zorlamak üzere üstüne düşen yükümü
yerine getirmeyen devlete karşı, ilgili yükümün kendilerine düşen kısmının yerine
getirmeme (mukabele etme), yükümü ihlal eden devlete karşı uluslararası hukuka
aykırı olmayan tedbirler uygulama2 veya ihlalci devlete karşı uluslararası hukuku
ihlal eden tedbirler uygulama (misilleme) gibi tek taraflı zorlama amaçlı yöntemlere
başvurma hakkı tanımaktadır.3 Bu kapsamda başvurulan ekonomik yaptırımlar
ise hedef devletin hukuka aykırı davranışını ekonomik faaliyetlerini sınırlayarak
değiştirmeyi amaçlayan ekonomik ve finansal tedbirler şeklinde tanımlanmaktadır.4
Her ne kadar bu açıdan literatürde bazı yazarlar yaptırımlar terimi ile zorlayıcı
tedbirler terimini eş anlamlı kullansalar da,5 BM Uluslararası Hukuk Komisyonu
devletlerin sorumluluğuna dair çalışmasında yaptırım terimini BM gibi bir
uluslararası örgüt bünyesinde alınan ortak tedbirleri tanımlamak için kullanmış,
bir devletin uluslararası hukuka aykırı bir eyleminden zarara uğrayan bir başka
devletin uygulayabileceği tek taraflı yöntemler için karşı tedbirler terimini tercih
etmiştir.6 Dolayısıyla uluslararası hukukta örgütlerin uygulayabileceği yaptırımlar
ile devletlerin kendileri aleyhine yapılmış bir hukuki yüküm ihlaline karşı sorumlu
devleti, ihlalden vazgeçirmek üzere uluslararası sorumluluk hukuku çerçevesinde
başvurabileceği karşı tedbirler birbirinden ayrılmıştır. Bu açıdan karşı tedbirler
2 Ör, diplomatik personeli geri çekme veya ekonomik yardımı kesme gibi bkz, Yearbook of the UN International Law
Commission, (2001) Vol II Part Two, 128.
3 Rahmat Mohamad, “Unilateral Sanctions in International Law: A Quest for Legality”, in Marossi ve Basset (eds), Economic
Sanctions under International Law, (Asser Press 2015), 75; Andrew T Guzman, How International Works, (OUP 2008),
46-8; Süleyman Dost ve Zehra Korkmaz, “Savaşa Varmayan Zorlama Yolu Olarak Zararla Karşılık ve Bazı Uygulamalar”
(2015) 5 (2) Süleyman Demirel Üniversitesi Hukuk Fakültesi Dergisi, 114-6.
4 Ekonomik yaptırımlar ticari olanlar (ör, ithalat ve ihracat kısıtlamaları), yatırım içerikli olanlar (ör, sermaye akışının
kesilmesi veya yapılmış olan yatırımın geri çekilmesi) ve akıllı yaptırımlar (ör, hedef devlet elitlerinin ülke dışındaki
malvarlıklarının dondurulması ve seyahat yasakları) şeklinde üçe ayrılmaktadır.
5 Jana Ilieva et al, “Economic Sanctions in International Law”, (2018) 9 (2) UTMS Journal of Economics. Söz konusu
yazarlar uluslararası hukukun devletlerin ve diğer bazı aktörlerin menfaatleri doğrultusunda belli bir konuda anlaşması
ile bağlayıcılık kazanan kurallara dayanan bir hukuki koordinasyon düzeni olduğunu ve söz konusu kurallara uyulmaması
halinde; bunlara uyulmasının sağlanmasının da bu kuralları oluşturan aktörlerin bunları ihlal edenlere karşı aldıkları
bireysel veya ortak zorlayıcı tedbirler yoluyla temin edildiğini ifade etmektedir. Dolayısıyla, günümüzde sıkça başvurulan
ekonomik zorlayıcı tedbirler bir yandan hedef devletin refahında bir azalma yaratarak istenen yönde bir politik değişikliğe
yol açmayı, bir yandan da diğer devletlerin ve uluslararası kamuoyunun hedef devlet üzerinde ortak baskı oluşturması için
desteğini kazanmayı amaçlamaktadır, ibid 202.
6 Yearbook of the UN International Law Commission, (2001) Vol II Part Two, 75, para 3; Dost ve Korkmaz, “savaşa
varmayan zorlama yolu”, (n 3) 124.
İstanbul Hukuk Mecmuası 78/4
2054
devletlerin kendileri ile ilgili bir uluslararası hukuk ihlaline tepki verme haklarına
dayanmakta ve ihlalden sorumlu devlete karşı kendi üzerlerine düşen bazı yükümleri
orantılılık ve geçicilik gibi belirli şartlar çerçevesinde yerine getirmeme şeklinde
ortaya çıkmaktadır. Buna karşı yaptırımlar ise uluslararası toplumu temsil eden bir
örgütün kendi üyelerinden birisinin uluslararası hukuka aykırı bir davranışına karşı ve
hukuk tarafından öngörülen davranış standardını idame ettirmek amacıyla uyguladığı
kollektif tedbirler şeklinde ortaya çıkmakta ve belli bir yükümün ihlali halinde ilgili
devletlerin kendi aralarında uyguladıkları sınırlı bir takım tedbirlerin çok ötesine
(ör, sorumlu devletle her türlü ilişkinin ortadan kaldırılması ve diğer devletlerin bu
yaptırımlara uymaya zorlanması için güç kullanılması gibi) geçebilmektedir.7
Ancak uluslararası sorumluluk hukukunda özellikle bir devletin jus cogens/
erga omnes niteliğinde uluslararası topluma karşı üstlendiği yükümleri ihlal etmesi
durumunda, ihlalden doğrudan zarar gören devletin yanı sıra bütün devletlere
ortak karşı tedbirlere başvurma hakkının tanınmış olması,8 yaptırımlar ile karşı
tedbirler arasındaki tanımsal farklılığı belirsiz hale getirmiştir.9 Bununla beraber
her ne kadar jus cogens/erga omnes nitelikteki kuralların ihlalinin her devleti
ilgilendiren bir mesele olduğu ve sorumlu devletin egemenlik yetkisinin bu gibi
hallerde sınırlandırılabileceği kabul edilse de, bu ihlallerin tespiti ve sorumlu devlete
uygulanacak ortak tedbirlerin çerçevesi bakımından devletlerin kendi başlarına karar
verme yetkisinin sınırları tartışmalıdır.10
Uluslararası hukukta bütün devletleri ilgilendiren barış ve güvenlikle ilgili
konularda yaptırım uygulama yetkisi esasen BM Şartı’nın, VII. Bölümü (madde 41)
7 Nico Schrijver, “The Use of Economic Sanctions by the UN Security Council: An International Law Perspective”, in Post
(ed), International Economic Law and Armed Conflict, (Martinus Nijhoff, 1994), 125; Nigel D White, “Autonomous and
Collective Sanctions in the International Legal Order”, (2018) 27 (1) The Italian Yearbook of International Law, 13.
8 UHK Devletin Sorumluluğu Taslak Maddeleri, madde 48 ve 54, Yearbook of the UN International Law Commission,
(2001) Vol. II Part Two, 31.
9 Ör, Tzankopoulos BM yaptırımlarının karşı tedbirlerden farklı olduğunu kabul etmekte birlikte, BM Şartı’nın devletlere bir
uluslararası barış ve güvenliğe tehdit oluşturmama yükümü yüklediği kabul edilirse, GK’nin aldığı yaptırım kararlarının
da bu yükümü ihlal edenlere karşı alınmış ortak karşı tedbirler niteliğinde saymanın mümkün olduğunu ileri sürmektedir,
Antonios Tzanakopoulos, “The Right to Be Free from Economic Coercion”, No 41/2015, Oxford Legal Studies Research
Paper, 13-4.
10 Nitekim Komisyon’un devletlerin sorumluluğuna ilişkin taslağında 48. maddenin şerhinde üçüncü devletler tarafından
ortak karşı tedbirlere başvurulmasının uluslararası hukukta yeni bir gelişme olduğu ve sınırlı hallerde geçerli olduğu
vurgulanmaktadır, Commentary on Article 48, para 8. BM İnsan Hakları Konseyi Özel Raportörü’nün tek taraflı
yaptırımların hukukiliğine dair raporunda meşru bir gerekçeye dayanmayan ve karşı tedbirlerle ilgili usule ve esasa ilişkin
şartlara uymayan kararların ilgili devletin uluslararası sorumluluğuna yol açacağı vurgulanmaktadır, A/71/287, para 13-
16. Bu açıdan White uluslararası barış ve güvenlik tanımının içine saldırı, soykırım, savaş ve insanlığa karşı suçların
önlenmesine ilişkin jus cogens niteliğindeki kuralların korunmasının da dahil edilmesinden sonra, somut olayda nelerin
barış ve güvenliğin tehdidi veya ihlali sayılacağı ve hangi devlete veya aktörlere yaptırım uygulanacağı gibi hususların
devletler tarafından suiistimalini önlemek üzere bu konudaki takdirin Güvenlik Konseyi’ne bırakılması gerektiğine dikkat
çekmektedir. Dolayısıyla bir ihlalden doğrudan etkilenmeyen devletlerin herhangi bir örgüt kararından bağımsız bir şekilde
kendi tehdit değerlendirmeleri veya ulusal çıkarları doğrultusunda kendilerine göre tanımladıkları bir takım normları
uygulatmak üzere karşı tedbirlere başvurması tartışmalara yol açacaktır, White, “autonomous and collective”, (n 7) 9-13.
Mohamad ise devletlerin tek taraflı yaptırımlarını Güvenlik Konseyi’ne ait bir yetkinin gaspı saymaktadır, “unilateral
sanctions”, (n 3) 72.
Şimşek / Uluslararası Hukuk Açısından Ekonomik Yaprımlar ve ABD’nin Tek Taraı Yaprımlarının Kısa Bir...
2055
çerçevesinde Güvenlik Konseyi’ne tanınmıştır.11 Ancak Konsey bu hususta VIII.
Bölüm (madde 53) uyarınca, diğer bölgesel örgütlerden de yardım alabilmektedir.
Dolayısıyla BM Şartı VIII. Bölüm çerçevesinde bir bölgesel kuruluş niteliğinde
olan örgütler de Güvenlik Konseyi’nin yetkilendirmesi üzerine bu konuda yaptırım
kararları alabilmektedir.12 Bu açıdan özellikle AB, Afrika Birliği ve Amerikan
Devletleri Topluluğu gibi kurucu andlaşmalarında kendilerine bu konuda yetki tanınan
örgütlerin aldığı çok sayıda yaptırım veya kısıtlama kararı bulunmaktadır.13 Ancak
AB gibi bazı örgütler gerek kendileri ile ilgili bir yükümün ihlalinden ötürü doğrudan
zarar gördükleri gerekçesiyle veya jus cogens/erga omnes nitelikteki kuralların
ihlali gerekçesiyle,14 herhangi bir Güvenlik Konseyi kararı bulunmasa dahi (veya
Konsey’in bir yaptırım kararına istinaden alınmış olsa da asıl karardaki yaptırımların
da ötesine geçen),15 üyeleri için bağlayıcı ortak karşı tedbirler niteliğinde kararlar da
alabilmektedir.16
11 Vera Gowland-Debbas, “UN Sanctions and International Law: An Overview”, in Vera Gowland-Debbas (ed), United
Nations Sanctions and International Law, (Kluwer Law International 2001), 4; Alain Pellet ve Alina Miron, “Sanctions”,
in Wolfrum (ed), The Max Planck Encyclopedia of Public International Law, (OUP 2012), para 10-11; Ayşe Nur Tütüncü,
“Güvenlik Konseyi Kararlarının İç Hukukta İcrası”, (2013) 13 AÜSBD 18. Bu çerçevede Konsey barışı desteklemek,
anayasaya aykırı değişiklikleri önlemek, terörizmi azaltmak, insan haklarını korumak ve silahsızlanmayı teşvik etmek
gibi amaçlarla, silah ve ticaret ambargoları, finansal sınırlamalar, mal varlıklarının dondurulması, seyahat yasakları gibi
tedbirler içeren yaptırım kararları alabilmektedir. Konsey’in hali hazırda uygulamakta olduğu yaptırımlar için bkz, www.
un.org/securitycouncil/sanctions/information ve www.un.org/securitycouncil/content/un-sc-consolidated-list Erişim tarihi
10 Ocak 2019.
12 BM Şartı madde 48(2) gereği bu örgütlere üye devletlerin ilgili örgütün Konsey’in yetkilendirmesi suretiyle alacağı
yaptırım kararlarına destek vermeleri gerekmekte olup, Şart’ın 103. maddesi uyarınca bu devletler Konsey’in kararlarına
karşı diğer uluslararası yükümlerini mazeret olarak ileri süremezler.
13 AB tarafından alınan yaptırım kararlarının AB hukukundaki temellerini AB Andlaşması’nın 215. maddesi oluşturmaktadır,
Treaty of Lisbon, (2007) OJ (C306/01). Ayrıca bkz, Amerikan Devletleri Örgütü Andlaşması, madde 29 ve Afrika Birliği
Andlaşması, madde 23(2). Bunların dışında NATO, IMF, WTO, IMO, IAEA, INTERPOL gibi diğer bazı örgütlerin de
sınırlı yaptırım yetkisi bulunmaktadır, Acar, “ekonomik yaptırımlar”, (n 1) 97-107.
14 AB’nin bu tür tedbirlere genellikle kuvvet kullanma yasağı veya bazı insan hakları ihlalleri gibi erga omnes/jus cogens
nitelikte saydığı yükümlerin ihlali gerekçesiyle ve genel menfaati korumak üzere başvurduğu ifade edilmektedir, bkz,
Antonios Tzanakopoulos, “Sanctions Imposed Unilaterally by the European Union: Implications for the European Union’s
International Responsibility”, in Marossi ve Basset (eds), Economic Sanctions under International Law, (Asser Press 2015)
149-52. Ayrıca; 2007 yılındaki bir BM Genel Kurul toplantısında AB temsilcisinin tek taraflı tedbirlerin terörizmle ve
kitle imha silahlarının yayılmasıyla mücadele için gerekli olduğunda veya insan haklarının, demokrasinin ve hukukun
üstünlüğünün korunması gibi amaçlarla alınması halinde de kabul edilebileceğine dair açıklaması için bkz, Statement made
on behalf of the EU before the UNGA Second Committee, A/C.2/ 62/SR.28, para 30.
15 AB’nin bir Güvenlik Konseyi kararı bulunmamasına rağmen tek başına aldığı Yugoslavya’nın yurt dışındaki mal varlığını
donduran ve Yugoslavya ile uçuşları sonlandıran kararları için bkz, EU Council Common Position 98/326/CFSP, EU
Council Common Position 98/426/CFSP, EU Common Position 98/240/CFSP ve 1901/98 sayılı Tüzük. AB’nin tek başına
aldığı Suriye aleyhine bir silah ambargosu konulmasını, sivillere yönelik baskıdan sorumlu olan kişilere seyahat yasağının
getirilmesini ve mal varlıklarının dondurulmasını ve bu ülkeden gelen petrolün ithalinin yasaklanmasını isteyen kararları
için bkz, EU Council Decision 2011/273/CFSP, EU Council Regulation 2012/36/CFSP ve 442/2011 ile 36/2912 sayılı
Tüzükler. Türkiye’nin Doğu Akdeniz’de sondaj faaliyetlerine karşı AB’nin tek başına aldığı TPAO mensubu iki kişi aleyhine
aldığı yaptırım kararı için bkz, EU Council Decision 2020/275/CFSP. AB’nin İran’ın nükleer zenginleştirme programına
karşı Konsey’in VII. Bölüm yetkileri çerçevesinde aldığı silah ambargosu ve bu programa dahil olan bazı kişilere ilişkin
yaptırımlarını, ilgili Konsey kararının da ilerisinde tek taraflı olarak genişleterek İran ile hava kargo taşımacılığının
durdurulmasını, petrol ve gaz sektöründe ve gemicilik sektöründe kullanılan araç ve gereç tedarikinin ve İran Merkez
Bankası dahil diğer bankalarla ticari finansal işlemleri yasaklanmasını isteyen kararları için bkz, EU Council Decision
2010/413/CFSP, EU Council Decision 2010/413/CFSP, EU Council Decision 2012/635/CFSP ve 428/2009, 961/2010 ile
267/2012 sayılı Tüzükler.
16 Uluslararası örgütlerin bu tür durumlarda karşı tedbirlere başvurma hakkı için bkz, Uluslararası Örgütlerin Sorumluluğuna
dair Maddeler Taslağı, madde 43 ve 49, A/RES/66/10/Annex. Ancak AB’nin Konsey kararlarının ötesine geçen yaptırım
kararları BM Şartı madde 103’ün korumasından yararlanamayacaktır.
İstanbul Hukuk Mecmuası 78/4
2056
III. Yaptırımların Uluslararası Hukuka Uygunluğu
Yukarıda da ifade edildiği üzere uluslararası hukukta barış ve güvenlikle ilgili
konularda yaptırım uygulama yetkisi devletler tarafından esasen Güvenlik Konseyi’ne
tevdi edilmiş olup, BM Şartı madde 103 uyarınca üye devletler bu kararları diğer
uluslararası yükümlerinden bağımsız olarak gereği gibi yerine getirme yükümünü
açıkça üstlenmişlerdir. Ancak uluslararası hukukta gerek BM gerek diğer bazı
örgütlerin alacakları yaptırım kararlarının hukukiliği bakımından sorun yaşanmadığı
söylenemez.
Özellikle Güvenlik Konseyi’nin yaptırım kararları açısından ortaya çıkan önemli
bir sorun, bu kararlarının belli bir süre öngörmemesi ve hangi koşulların yerine gelmesi
halinde sona ereceklerinin ilgili kararlarda açıkça belirtilmemesidir.17 Yine Güvenlik
Konseyi tarafından uygulamaya konulan yaptırımlarda özellikle hedef devlette
yaşayan insanların temel haklarına olumsuz etkilerine özen yükümü çerçevesinde
dikkat edilmesi gerektiği de sıkça ifade edilen bir husustur.18 Nitekim bu konuda
BM Genel Kurulu tarafından Konsey’in ekonomik yaptırımlarının özellikle temel
insan hakları ve insancıl hukuk prensiplerine uygun olması gerektiği vurgulanmış ve
bu hususta tavsiyelerde bulunulmuştur.19 Ayrıca BM Ekonomik, Sosyal ve Kültürel
Haklar Komitesi’nin 1997 yılındaki Genel Yorumunda da yaşadıkları devleti
yönetenlerin barış ve güvenliği ihlal eden davranışlarından ötürü buradaki halkın temel
ekonomik, sosyal ve kültürel haklarından mahrum bırakılamayacağı ve bu hakları
dikkate almayan ekonomik yaptırımların meşruiyetini yitireceği ifade edilmiştir.20
Bu gibi sorunlara karşı Güvenlik Konseyi bir çözüm yöntemi olarak doğrudan barış
ve güvenliği tehdit eden politikalardan sorumlu devlet temsilcilerini (veya terör
17 Paul Szasz, “The Law of Economic Sanctions”, in Schmitt ve Green (eds), International Law Studies, The Law of Armed
Conflict: Into the Next Millenium, (1998) 71 (1), US Naval War College P, 466. Ayrıca yaptırımları denetlemek üzere
kurulan yaptırım komitelerinin hedef devletin veya yaptırımlardan dolaylı olarak etkilenen üçüncü devletlerin meşru
taleplerine gereken önemi vermemesi de sorun oluşturmaktadır, ibid, 469. Ayrıca Genel Kurul’un yaptırımlardan etkilenen
üçüncü devletlere yardım edilmesine dair kararı için bkz, A/RES/52/162.
18 Uluslararası Hukuk Derneği’nin Konsey’in yetkisini kullanırken en azından uygulamayı düşündüğü yaptırımların temel
insan haklarına etkisini dikkate almak ve ihlalleri önleyebilecek gerekli tedbirleri almak hususunda bir özen yükümü
bulunduğuna dair görüşü için bkz, International Law Association, Final Report of Committee on Accountability of
International Organizations, (2004) 15. Tzankopoulos da bir uluslararası hukuk kişisi olarak ilgili andlaşmalar ve örf ve
adet kuralları ile bağlı olan BM örgütünün bir organı olan Konsey’in yaptırım kararlarına uygulanabilecek olan andlaşma
hükümleri ve örf ve adet kuralları arasında orantılılık ilkesi, insan haklarının korunmasına dair kurallar ve jus cogens
nitelikteki yükümleri saymaktadır, “the right to”, (n 9) 13-4.
19 A/RES/51/242, Annex II, para 14-20. Uluslararası örf ve adet hukuku uyarınca ekonomik yaptırımlar seçilirken ve
uygulanırken orantılılık, gereklilik ve ayrım gözetme gibi prensiplerin ve yaptırımların uygulanması ile istenen sonuçlara
ulaşılıp ulaşılamayacağı gibi hususların periyodik olarak değerlendirilmesi gerektiğine dair görüşler için bkz, Michael W
Reisman ve Douglas L Stevick, “The Applicability of International Law Standards to United Nations Economic Sanctions
Programs”, (1998) 9 (1) European Journal of International Law, 94; Berat L. Akkutay, “Birleşmiş Milletler Andlaşması
Çerçevesinde Ekonomik Yaptırımların Hukuki Niteliği ve Yargısal Denetimi”, (2014) 111 TBB Dergisi, 427-8.
20 Committee on Economic, Social and Cultural Rights General Comment No 8 on the Relationship between Economic
Sanctions and Respect for Economic, Social and Cultural Rights (12 December 1997). BM İnsan Hakları Komisyonu’nun
ekonomik yaptırımların uluslararası meşruiyetin temelinde yatan adalet ve insan haklarının (özellikle hayat hakkı, yeterli
gıda hakkı ve sağlık hakkı gibi) temel prensiplerine tamamen aykırı olan bir kollektif cezalandırma yöntemi olduğuna dair
görüşü için bkz, International Progress Organization, Appeal against Sanctions, Submission to the Commission on Human
Rights, Sub-Commission on Prevention of Discrimination and Protection of Minorities, Commission on Human Rights’
Forty-eighth Session, Geneva (15 August 1996).
Şimşek / Uluslararası Hukuk Açısından Ekonomik Yaprımlar ve ABD’nin Tek Taraı Yaprımlarının Kısa Bir...
2057
örgütlerini) ve destekçilerini hedef alan akıllı yaptırımları (silah ambargosu, mal
varlığını dondurma, seyahat yasakları vb.) tercih etmeye başlamıştır.21 Ancak bu tür
yaptırımların da kişilerin adil yargılanma hakkı, etkili başvuru hakkı, mülkiyet hakkı,
seyahat ve haberleşme hakkı gibi hususlarda ihlallere yol açabildiği görülmektedir.22
Nitekim bu açıdan Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi, Güvenlik Konseyi kararları
çerçevesinde hazırlanan yaptırım listesinde yer alan bir kişinin mal varlığını donduran
ulusal işlem aleyhine açılan bir davada, uluslararası barış ve güvenlik ile temel hak
ve özgürlükler arasındaki dengenin korunması adına davalı devletin tüm tedbirleri
alması ya da en azından buna çabalaması gerektiğine karar vermiştir.23
Daha önce de ifade edildiği üzere BM dışında diğer uluslararası örgütler tarafından
da kendileri ile ilgili bir kuralın ihlalinden doğrudan zarar gördükleri gerekçesiyle
veya jus cogens/erga omnes niteliğindeki kuralların ihlali iddiasıyla sorumlu devlet
aleyhine ortak karşı tedbir niteliğinde yaptırım kararı alınabilmektedir. Ancak
bu kararlar bakımından uluslararası sorumluluk hukukunun bu tür tedbirler için
öngördüğü esas ve usule ilişkin şartlara dikkat edilmesi gerekmektedir.24 Bu çerçevede
bu tür tedbirlere başvurmadan önce usulen ilgili devletten ihlali sonlandırmasının
istenmesi ve ona karşı tedbir alınacağının ve görüşmeye hazır olunduğunun
bildirilmesi gerekmektedir. Ayrıca bu usuli şartların yerine getirilmesinin ardından
alınabilecek olan tedbir kararları bakımından da şu hususlara uyulması zorunludur:
sadece hedef devleti üzerine düşen uluslararası yükümlere uymaya sevk etme amacı
güdülmesi, belli nitelikteki yükümlere (kuvvet kullanma yasağı, temel insan hakları,
insancıl hukuka aykırı misillemeler, diplomatik muafiyetler, uyuşmazlık çözüm
mekanizmalarına dair hükümler vb.) aykırı davranılmaması, üçüncü devletlerin
21 Akkutay, “Birleşmiş Milletler Andlaşması”, (n 19) 418. Türk Hukukunda Güvenlik Konseyi’nin akıllı yaptırım kararlarını
uygulamak üzere çıkartılmış iki mevzuat için bkz, Terörizmin Finansmanının Önlenmesi Hakkında Kanun, Kanun Numarası
6415, Kabul tarihi: 07.02.2013, RG 16.02.2013/28561; Kitle İmha Silahlarının Yayılmasının Finansmanının Önlenmesine
İlişkin Kanun, Kanun Numarası 7262, Kabul tarihi: 27.12.2020, RG 31.12.2020/31351.”
22 Bu tür ihlallere karşı Konsey, yaptırım uygulanacaklar listesine giren kişilerin başvurabilecekleri bir Ombudsdmanlık kurumu
oluşturma yoluna gitmiş olsa da bu kurumun tek başına ilgili kişiyi listeden çıkartma gibi bir yetkisi bulunmamaktadır,
bkz, Konsey’in S/RES/1904 (2009) sayılı kararı. 1267 sayılı Güvenlik Konseyi kararının BM Medeni ve Siyasi Haklar
Sözleşmesi’nde düzenlenen seyahat özgürlüğü ile özel hayatın gizliliğine ilişkin maddeleri ihlal ettiğine dair BM İnsan
Hakları Komitesi kararı için bkz, Sayadi and Vick v Belgium, Merits, UN Doc CCPR/C/94/D/1472/2006, IHRL 3216
(UNHRC 2008).
23 Mahkeme söz konusu davada ilgili listeye dayalı ulusal işlemin adil yargılanma hakkını ihlal ettiğine hükmetmiştir, Al-
Dulimi and Montana Management Inc v.Switzerland, Grand Chamber, App No 5809/08 (ECHR, 21 June 2016). Konsey’in
kurduğu yaptırım komiteleri tarafından hazırlanan söz konusu listeleri AB hukukuna aktaran işlemler üzerinden, bu
listelerde yer alan özel kişilere uygulanan yaptırımların delil eksikliği veya delilleri gizleme gibi nedenlerle adil yargılanma
ve özel mülkiyet haklarına aykırı olduğuna ilişkin AB Adalet Divanı kararı için bkz, Case T-306/01, Yusuf and Al Barakaat
International Foundation v Council of the European Union and Commission of the European Communities, ECHR 2005-
II 3533. Ancak Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’nin Güvenlik Konseyi tarafından kurulan KFOR gibi bir uluslararası
organizasyon içinde görev alan devlete ait unsurların tasarruflarını bunlar üzerindeki yetki ve denetim noktasında Birleşmiş
Milletler’e ait sayarak kendini yetkisiz gördüğü kararı için bkz, Behrami and Behrami v France and Saramati v France
Grand Chamber, App No 71412701 ve 78166/01 (ECHR, 2 May 2007). Bu ve diğer bazı benzer davalarla ilgili ayrıntılı bir
analiz için bkz, Ceren Karagözoğlu, “Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi Bireye Yönelik Ekonomik Yaptırım Kararları
ve İnsan Hakları İlişkisi”, (2019) 39 (1) Public and Private International Law Bulletin 250-65.
24 Uluslararası örgütlerin karşı tedbir niteliğinde olmayan kararlarının ilgili örgütün ve hatta AB gibi bazı örgütlerde üye
devletlerin de sorumluluğuna yol açacağına dair BM İnsan Hakları Konseyi Özel Raportörü’nün tek taraflı yaptırımlara dair
raporundaki görüşü için bkz, A/RES/71/287, para 18-21.
İstanbul Hukuk Mecmuası 78/4
2058
haklarına dikkat edilmesi ve orantılılık ile gereklilik ölçütlerine riayet edilmesi.25
Dolayısıyla ilgili devleti hukuka aykırı eylemden vazgeçirmekten ziyade politikalarını
değiştirmeye zorlayan ve kapsamı gereklilik ve orantılılık kriterleri açısından çok
geniş tutulan kararların karşı tedbir olarak nitelendirilmesi mümkün olmayacaktır.26
Uluslararası hukukta yaptırımlar konusunda en tartışmalı alan, devletlerin herhangi
bir örgüt kararından veya diğer devletlerden bağımsız bir şekilde kendi tehdit
değerlendirmeleri veya ulusal çıkarları doğrultusunda aldıkları tek taraflı ekonomik
yaptırım kararlarıdır.27 Bu hususta devletler ilgili kararlarına dayanak olarak,
uluslararası hukukun kuvvet kullanma yasağı dışında kalan tek taraflı yaptırımlara
başvurulmasını açıkça yasaklamamış olmasını ve ayrıca uluslararası sorumluluk
hukukunun kendilerine tanıdığı doğrudan veya dolaylı zararlara karşı bireysel veya
dolaylı ortak karşı tedbirlere başvurma hakkını göstermektedir.28
Mesele devletlerin söz konusu gerekçeleri doğrultusuna ele alındığında; gerçekten
de BM Şartı madde 2(4)’de yer alan, bir devletin politik bağımsızlığı ve ülkesel
bütünlüğüne karşı kuvvet kullanma ve tehdidi yasağının, askeri güç kullanma dışında
neleri yasakladığının uzun zamandır tartışılagelen bir husus olduğu görülmektedir.29
Yine bu açıdan gerek ekonomik zorlamanın tanımı ve gerek nelerin bu tanım içinde yer
aldığı konusu da uluslararası hukukta belirsizlikler içermektedir. Ancak Uluslararası
Hukuk Komisyonu’nun hazırladığı devletlerin sorumluluğuna dair Taslakta, bir
devletin zorlanmasına dair 18. maddenin şerhinde, zorlama kavramı içinde BM
Şartı madde 2(4)’de yasaklanan kuvvet kullanma ve tehdidi ile diğer zorlayıcı
müdahalelere atıf yapılırken, hukuka uygun olmayan diğer zorlayıcı müdahalelere
örnek olarak hedef devleti uluslararası yükümlere uyamaz hale getiren ciddi ekonomik
baskılardan bahsedilmiştir.30 Dolayısıyla bu eşiği aşmayan ekonomik yaptırımların
kuvvet kullanma yasağına aykırı olduğu söylenemeyecektir. Bununla beraber her
ne kadar her türlü ekonomik yaptırımın Madde 2(4)’ün bir ihlali sayılamayacağı
25 Tzanakopoulos, “Sanctions Imposed Unilaterally by the European Union”, (n 14) 148. Ayrıca AB hukukunda bu örgütün
gerek Güvenlik Konseyi kararları doğrultusunda, gerek kendi başına aldığı yaptırım kararlarına maruz kalan özel kişi ve
kurumların temel haklarının ihlal edildiği iddiasıyla AB Adalet Divanı’na başvurması da mümkündür, bkz, Joined Cases
C-402/05 P and C-415/05 P, Yassin Abdullah Kadi and Al Barakaat International Foundation v. Council and Commission,
2008 ECR, I-06351, para 334; Case T-496/10, Bank Mellat v. Council of the European Union, 2013, ECR II-0000.
26 Nitekim Orakhelashvili AB’nin aldığı bazı kararların karşı tedbir niteliğinde olmadığını bu gibi gerekçelerle açıklamaktadır,
Orakhelashvili, “The Impact of Unilateral EU Economic Sanctions on the UN Collective Security Framework: The Cases of
Iran and Syria”, in Marossi and Basset (eds), Economic Sanctions under International Law, (Asser Press 2015) 17-8. Ayrıca
bkz, Marco Gestri, “Sanctions Imposed by the European Union: Legal and Institutional Aspects”, in Ronzitti (ed), Coercive
Diplomacy, Sanctions and International Law, (Brill 2016) 79.
27 Bu tür yaptırımlara ilişkin örnekler için bkz, Hufbauer et al., Economic Sanctions Reconsidered, Peterson Institute for
International Economics, (3rd ed Columbia University Press 2009) 20-33.
28 Szasz, “the law of economic sanctions”, (n 17) 481.
29 Tom Ruys, “The Meaning of ‘Force’ and the Boundaries of the Jus Ad Bellum- Are ‘Minimal’ Uses of Force Excluded from
UN Charter Article 2(4)?”, (2014) 108 (2) The American Journal of International Law 163.
30 Yearbook of the International Law Commission, (2001) Vol II Part Two, 70, para 3. Nitekim Viyana Andlaşmalar Hukuku
Sözleşmesi, madde 52’ye göre andlaşmaların kuvvet kullanma ve tehdidi yoluyla yaptırılması halinde bu tür andlaşmaların
geçersiz olduğu kabul edilmişse de, sözleşme görüşmeleri sırasında ekonomik zorlamalarla bir andlaşmanın yapılması
halinde bunun geçerliliği etkileyip etkilemeyeceği hususunda ortak bir kanaat oluşturulamamıştır, Mark E Villiger,
Commentary on the 1969 Vienna Convention on the Law of Treaties, (Martinus Nijhoff 2009) 64-43.
Şimşek / Uluslararası Hukuk Açısından Ekonomik Yaprımlar ve ABD’nin Tek Taraı Yaprımlarının Kısa Bir...
2059
kabul edilse de, bunların ekonomik etkileri dikkate alınarak insancıl hukuk ve insan
haklarının bazı ilkelerinin ekonomik yaptırımlara da uygulanması gerektiği ileri
sürülmektedir.31 Nitekim Güvenlik Konseyi’nin kendisi de devletlerin bir ekonomik
yaptırım uygularken insan hakları ve insancıl hukuk kuralları çerçevesinde hareket
etmeleri gerektiğini vurgulamaktadır.32 Yine bu çerçevede söz konusu ekonomik
yaptırımların akıllı yaptırımlar şeklini alması halinde bunların hedef aldığı özel
kişilerin temel hak ve özgürlüklerinin korunması için gereken tedbirlerin alınması
gerektiği de açıktır.33
Uluslararası hukukta devletlerin tek taraflı ekonomik yaptırımların hukukiliğine
ilişkin diğer bir değerlendirme bunların içişlerine müdahale yasağına uygun olup
olmadığı bakımından yapılmaktadır. BM Adalet Divanı Nikaragua kararında; bir
örf ve adet kuralı olan iç işlerine müdahale yasağının, devletlere diğer bir devletin
iç ve dışişlerine doğrudan veya dolaylı müdahalesini yasakladığını ve her devletin
egemenlik alanı içinde olan politik, ekonomik, sosyal ve kültürel sistemini ve dış
politikasını serbestçe belirleme hakkı üzerindeki zorlamaların bu yasağa aykırı
olduğunu ifade etmiştir.34 Ancak Divan aynı kararında; doğrudan veya dolaylı
askeri güç kullanma içeren eylemlerin iç işlerine müdahale yasağına aykırı zorlayıcı
müdahale olduğuna hükmetmişken, başka devletlere yapılan ekonomik yardımların
kesilmesi ve ticaret ambargosu gibi eylemleri iç işlerine müdahale saymamıştır.35
Bu görüş doğrultusunda bazı yazarlar ekonomik yaptırımların iç işlerine müdahale
yasağı kapsamında hukuka aykırı olamayacağını ileri sürmektedir.36
Bununla beraber; bu hususta BM Genel Kurulu, diğer bazı uluslararası örgütler ve bazı
devletler tarafından kabul edilmiş olan, devletlerin tek taraflı ekonomik yaptırımlarını
iç işlerine müdahale yasağına ve diğer bazı uluslararası hukuk prensiplerine aykırı
31 Lowe ve Tzanakopoulos’a göre hedef devleti davranış değiştirmeye zorlamak için kullanılan bu tür yaptırımlar o devletin
kendisi ve halkı bakımından askeri güç kullanmaya yakın yıkıma neden olabildiğinden, orantılılık, gereklilik ve ayrım
gözetme gibi ilkelere uyulması gerekmektedir, Vaughan Lowe and Antonios Tzanakopoulos, “Economic Warfare”, in
Wolfrum (ed), Max Planck Encyclopedia of Public International Law, (OUP 2012) 8-13. Joyner ise yaptırımların hedef
ülkedeki sivil halk ve altyapı üzerindeki son derece yıkıcı etkileri dikkate alındığında, bunların yaptırımcı devletin
temel insan hakları yükümlülüklerine de (hayat hakkı, sağlık hakkı, beslenme ve barınma hakkı vb) aykırı olacağını
iddia etmektedir, Daniel H Joyner, “International Legal Limits on the Ability of States to Lawfully Impose International
Economic/Financial Sanctions”, in Marossi and Basset (eds), Economic Sanctions under International Law, (Asser Press
2015) 89-91. BM İnsan Hakları Raportörü’nün tek taraflı ekonomik yaptırımların temel haklara ve ayrımcılık yasağına
aykırı olduğuna dair görüşü için bkz, A/73/175, para 33-44.
32 Bkz, S/RES/1456, para 6 ve S/RES/1822, preamble.
33 Bu tür yaptırımların ihlal edebileceği temel haklara ilişkin davalar için bkz, yukarıda dipnot 22 ve 23.
34 Military and Paramilitary Activities In and Against Nicaragua (Nicaragua v United States of America), (Merits), (1986) ICJ
Rep 14, para 205.
35 Ibid, para 245.
36 Alexandra Hofer, “The Developed/Developing Divide on Unilateral Coercive Measures: Legitimate Enforcement or
Illegitimate Intervention?”, (2017) 16 (2) Chinese Journal of International Law, 180-81. Tzanakopoulos da devletleri
ekonomik baskıdan koruyacak bir münhasır iç yetki alanının olup olmadığı ve varsa sınırlarının ne olduğu konusunu iç
işlerine müdahale yasağı açısından incelemiştir. Yazar söz konusu iç yetki alanını münhasır olmaktan çıkaran pek çok
uluslararası kuralın bulunduğu dikkate alındığında, bir devletin kendi politik, ekonomik, sosyal ve kültürel sistemini ve
dış politikasını serbestçe belirleme hakkının, diğer devletlere kuvvet kullanma yasağında olduğu gibi bir jus cogens yasak
yükümü yüklemediği sonucuna varmıştır, “the right to”, (n 9) 14-5.
İstanbul Hukuk Mecmuası 78/4
2060
sayan pek çok karar ve deklarasyon yukarıda yer alan değerlendirmeyi tartışmalı
hale getirmektedir. Nitekim Genel Kurulun 1965 Devletlerin İç İşlerine Müdahalenin
Kabul Edilemezliği ve Bağımsızlık ve Egemenliğini Koruma Deklarasyonu’nda37
devletlerin bir diğerini ondan bir takım avantajlar elde etmek üzere ekonomik, politik
veya diğer tedbirler yoluyla zorlaması yasaklanmış olup, Kurul benzer ifadelere
1970 Dostça İlişkilere Dair Uluslararası Hukuk Prensipleri Deklarasyonu,38 1974
Devletlerin Ekonomik Hak ve Görevleri Deklarasyonu39 ve 1980 Devletlerin İç
İşlerine Müdahale ve Karışmanın Kabul Edilemezliği Deklarasyonu’da40 da yer
vermiştir.41 Ayrıca Genel Kurul 1995 Gelişmekte Olan Devletlere Karşı bir Ekonomik
ve Politik Baskı Aracı Olarak Ekonomik Tedbirler Deklarasyonu’nda da bazı gelişmiş
devletlerin aldığı tek taraflı ekonomik tedbirlerin BM Şartı’ndaki prensiplere aykırı
düşecek şekilde gelişmekte olan devletlerin ekonomi ve kalkınması ve uluslararası
ekonomik işbirliği üzerinde yarattığı olumsuz etkileri dikkate alarak, uluslararası
topluma bu tür tek taraflı yaptırımların ortadan kaldırılması için acil ve etkin önlemler
alması çağrısı yapmıştır.42
BM dışında Asya-Afrika Hukuki Danışma Örgütü de bu tür yaptırımlara 1956
yılından beri sürekli karşı çıkarak, bunların kalkınma hakkı dahil BM Şartı’nı ve
uluslararası hukukun diğer bazı prensiplerini ihlal ettiğini kabul etmiştir.43 Yine
2016 yılında Çin, Rusya ve Hindistan’ın ortak deklarasyonunda bu tür tek taraflı
yaptırımların devletlerin egemen eşitliği, iç işlerine müdahale yasağı ve uluslararası
işbirliği gibi prensiplere aykırı olduğu söylenmiştir.44
37 UN Doc A/RES/20/2131, para 2.
38 UN Doc A/RES/25/2625.
39 UN Doc A/RES/3281.
40 UN Doc A/RES/36/103.
41 Benzer bir hüküm için bkz, Amerikan Devletleri Örgütü Şartı, madde 19, 119 UNTS 48.
42 UN Doc A/RES/50/96. Genel Kurul 1996 ve 1997 yıllarında aldığı benzer başlıklı diğer kararlarda da aynı çağrıyı
yinelemiştir, bkz, A/RES/51/22, A/RES/51/103 ve A/RES/52/181. Bunların dışında Genel Kurul’un “insan hakları ve tek
taraflı yaptırımlar” adını taşıyan tarafsız devletler grubu tarafından gündeme getirilmiş olan toplam yirmi bir kararı (A/
RES/51/103 ile A/RES/71/193 arasındaki kararlar) ve “gelişmekte olan devletlere karşı bir politik ve ekonomik zorlama
aracı olarak tek taraflı ekonomik tedbirler” adını taşıyan on dokuz kararı (A/RES/48/168 ile A/RES/70/185 arasındaki
kararlar) bulunmaktadır. Bu kararlarda tek taraflı ekonomik tedbirlerin bir zorlama aracı olarak BM Şartı’ndaki prensipler
dahil uluslararası hukuku ihlal ettiği ve bu uygulamadan vazgeçilmesi gerektiği ifade edilmekte, devletlerin terörün
sponsoru oldukları gibi mesnetsiz iddialarla tek taraflı hazırlanan listelere dahil edilmesi kınanmakta, bu tür yaptırımların
uluslararası işbirliğine, uluslararası hukukun üstünlüğüne, hedef devletin ekonomik gelişmesine olumsuz etkilerine dikkat
çekilmekte ve ayrıca bunların yaptırım uygulayan devletin kendi tek taraflı menfaatlerine hizmet ettiği ve bu durumun adil,
ayrımcı olmayan kurallara bağlı bir çok taraflı ticaret ve bankacılık sistemleri için tehdit teşkil ettiği vurgulanmaktadır.
43 Asian-African Legal Consultative Organization (AALCO), Unilateral and Secondary Sanctions: An International Law
Perspective, (AALCO Secretariat Press 2013).
44 Joint Communique´ of the 14th Meeting of the Foreign Ministers of the Russian Federation, the Republic of India and
the People’s Republic of China (19 April 2016), para 6. Aynı yıl kabul edilen Rusya-Çin Ortak Deklerasyonu’nda da
uluslararası hukuka dayanmayan tek taraflı yaptırımların bir çifte standart ve uluslararası hukukun genel kabul görmüş
prensip ve kurallarına aykırı şekilde bazı devletlerin iradelerini diğerlerine dayatmalarının bir örneğini oluşturduğu ve
bu tür tedbirlerin Güvenlik Konseyi’nin uyguladığı yaptırımların konu ve amacı ile etkinliğini ortadan kaldırdığı ileri
sürülmektedir, The Declaration of the Russian Federation and the People’s Republic of China on the Promotion of
International Law (25 June 2016), para 6.
Şimşek / Uluslararası Hukuk Açısından Ekonomik Yaprımlar ve ABD’nin Tek Taraı Yaprımlarının Kısa Bir...
2061
Acaba uluslararası düzeyde alınmış olan söz konusu kararların uluslararası
hukukta tek taraflı ekonomik yaptırımların yasaklanması yönünde bir kuralı ortaya
çıkardığı iddia edilebilir mi?45 Bu husus BM Sekretaryası tarafından 1997 yılında bu
konuyu araştırmak üzere toplanan uzmanlar grubu tarafından hazırlanan raporda ele
alınmıştır. Söz konusu raporda ilgili pek çok sayıdaki uluslararası hukuki belgede
detaylandırılmış ve desteklenmiş olan uluslararası hukuk prensipleri çerçevesinde,
bir Güvenlik Konseyi veya Genel Kurul kararının veya bir uluslararası örgütün
kendi üyelerine ilişkin bir kararının ya da uluslararası norm ve standartları korumaya
yönelik çok sayıda devletçe alınmış bir kararının bulunmadığı hallerde, bir devletin
esas olarak ulusal yetkisi içine giren meselelere tek taraflı ekonomik yaptırımlar
yoluyla müdahale edilmesinin yasaklandığı sonucuna varılmıştır.46 Yine bu tür
yaptırımların insan hakları üzerindeki olumsuz etkilerini ele alan BM İnsan Hakları
Konseyi Özel Raportörü de söz konusu kararların tek taraflı yaptırımlara başvurmayı
yasaklayan bir örf ve adet kuralı veya bir emredici normun ortaya çıkışına bir işaret
sayılabileceği yorumunu yapmıştır.47
Bu değerlendirmelere rağmen uluslararası hukukçular arasında bu tür kararların
bir sonucu olarak; uluslararası hukukta tek taraflı ekonomik yaptırımları yasaklayan
bir kuralın oluştuğu yönünde genel bir kanaat bulunmamaktadır. Bu hususta bazı
yazarlarca bu kararların ve bunlara olumlu oy veren devletlerin sayısı dikkate
alınarak, devletlerin kendi politikalarını bağımsızca belirleme hakkına giren alanlarda
tek taraflı ekonomik ve finansal yaptırımları yasaklamaya yönelik prensibin bir
uluslararası örf ve adet kuralı halini aldığı ifade edilmektedir.48 Buna karşı diğer bazı
yazarlar ise özellikle BM Genel Kurulu kararlarının tavsiye niteliğinde olması ve
söz konusu kararlara bazı önemli devletlerin karşı çıkmış olması gibi hususların, bu
yönde bir örf ve adetin oluşumuna yol açma açısından bunların normatif değerini
düşürdüğünü ileri sürmektedir.49
45 Bu bakımından öncelikle uluslararası hukukta bir uluslararası örgüt veya konferans bünyesinde alınan kararların bir örf
ve adet kuralının varlığını ve içeriğini ispat etmede bir delil teşkil etmesinin veya bunların en azından bir örf ve adet
kuralının oluşmasına ve biçimlenmesine katkıda bulunabilmesinin mümkün olduğu ifade edilmelidir, ILC Fourth Report on
identification of customary international law (2016), Draft Conclusion 4(2) ve 12(2).
46 UN Doc N52/459 (1997), paras 53-94.
47 Bkz, A/HRC/30/45, para 47. Raportörün iç işlerine müdahale yasağını jus cogens niteliğinde sayan görüşü için, bkz,
A/71/287, para. 19 Raportörün bu konuda son görüşleri için bkz, A/73/175 (2018), Annex.
48 Mohamad bu kararların bu konuya ilişkin mevcut örf ve adeti yansıttığı veya bu yönde bir örf ve adet kuralının oluşmasına
katkıda bulunduğunu söylemektedir, “unilateral sanctions”, (n 3) 76. Aynı şekilde bkz, Pierre E Dupont, “Iran’s Non-
Compliance with Its Non-Proliferation Obligations Revisited”, EJIL: Talk!, (22 June 2013) 316. Szasz da günümüzde hiç
bir devletin en azından de lege ferenda olarak diğer devletlere karşı kendi özel politika amaçları doğrultusunda tek taraflı
ekonomik yaptırım uygulama hakkına haiz olmadığını ifade etmektedir, Szasz, “the law of economic sanctions”, (n 17)
458. Joyner’e göre ise belli bir sınırı aşan tek taraflı ekonomik baskı biçimleri şayet hedef devleti kendi politik, ekonomik,
sosyal ve kültürel sistemini özgürce belirleme hakkı bakımından icbar ediyorsa, bunların içişlerine müdahale yasağına
aykırı olacağı söylenebilecektir, Joyner, “international legal limits”, (n 31) 89-91.
49 Hofer, “the developed/developing divide”, (n 36) 182-84. Hofer söz konusu kararların tek taraflı yaptırımları yasaklayan bir
uluslararası hukuk kuralının oluşumuna delil teşkil etmediği görüşüne destek olarak, ayrıca bu kararların genel prensipler
ve iç işlerine müdahale yasağı gibi muğlak temellere dayandırılmış olmasını, oylanma aşamasında olumlu oy kullananların
temsiliyet açısından yalnızca bir gruba ait olmalarını (G77 grubu ve Çin gibi çok sayıda gelişmekte olan devlet olumlu
oy buna karşın ABD olumsuz oy kullanmıştır), bazı devletlerin karşı çıkmasını veya çekimser kalmış olmasını (AB üyesi
devletler bazen olumsuz oy bazen de çekimser oy kullanmıştır) ve çekimser kalan bazı devletlerin sonraki uygulamalarında
karara aykırı davranmaları gibi hususlara yer vermektedir, ibid 195-6.
İstanbul Hukuk Mecmuası 78/4
2062
Tek taraflı yaptırımların hukukiliğini açıklarken kullanılan bir diğer gerekçe
uluslararası sorumluluk hukukunun devletlere doğrudan veya dolaylı zararlara karşı
bireysel veya dolaylı ortak karşı tedbirlere başvurma hakkını tanımış olmasıdır.50
Ayrıca; daha önce de ifade edildiği üzere, hangi devletlerin karşı tedbirlere
başvurabileceğini düzenleyen devletlerin sorumluluğuna dair Taslağın 42, 48 ve 54.
maddelerinde doğrudan zarar gören devletin yanı sıra genel menfaati korumak veya
doğrudan zarar gören devlete yardım etmek üzere, diğer devletlere de karşı tedbir
alma hakkının tanınmış olması yaptırımlar ile karşı tedbirler arasındaki tanımsal farkı
azaltmaktadır.51
Ancak bu konuda tek taraflı yaptırımların hukukiliği meselesi karşı tedbirlere
başvurma hakkı çerçevesinde ele alındığında, Taslağın 49-52. maddelerinde
düzenlenmiş olan bu tür tedbirlerde aranacak usuli ve esasi şartlar önemlidir.
Taslakta usuli şartlar arasında ilgili devletten ihlali sonlandırmasının istenmesi
ve karşı tedbir alınacağının ve görüşmeye hazır olunduğunun bildirilmesi gibi
hususlara yer verilmiştir. Esasa ilişkin olan şartlar arasında ise bu tür tedbirlerin belli
nitelikteki yükümlere (kuvvet kullanma yasağı gibi jus cogens kurallar, temel insan
hakları, insancıl hukuka aykırı misillemeler, diplomatik muafiyetler, uyuşmazlık
çözüm mekanizmalarına dair hükümler vb.) aykırı olmaması, üçüncü devletleri
hedeflememesi,52 tedbir alan devletin zararı ile orantılı olması, sadece hedef devleti
üzerine düşen uluslararası yükümlere uymaya sevk etme amacıyla alınabilmesi ve
ihlalin sona ermesi halinde ortadan kaldırılmak zorunda olunması gibi sınırlamalara
yer verilmiştir. Bu şartlar uyarınca bir devleti uluslararası alanda bir andlaşma veya
örf ve adet kuralı ile üstlenmiş olmadığı bir yükümü yerine getirmeye veya yapmak
zorunda olmadığı bir şeye zorlamak amacıyla karşı tedbir alınması mümkün değildir.
Dolayısıyla bir devleti hukuka aykırı eyleminden vazgeçirmekten ziyade, politikalarını
değiştirmeye zorlama amacı taşıyan ekonomik baskıların karşı tedbir niteliğinde
olamayacağı açıktır.53 Bu açıdan BM İnsan Hakları Raportörü karşı tedbirlerle ilgili
usul ve esasa ilişkin şartlara uymayan ve meşru bir gerekçeye dayanmayan tek taraflı
kararların ilgili devletin uluslararası sorumluluğuna yol açacağını ifade etmiştir.54
Bununla beraber, her ne amaçla alınırsa alınsın bir devlete finansal yardımı veya
ticari ilişkileri kesme gibi bazı ekonomik baskı yöntemlerinin, hedef devlet açısından
bir takım olumsuz ekonomik sonuçları olsa bile hukuka aykırı olduğunu söylemek
50 Nitekim Sorumluluk Taslağı madde 18’de yer alan bir devletin zorlanmasına dair hükmün şerhinde de karşı tedbir
niteliğindeki zorlamaların iç işlerine müdahale sayılamayacağı ifade edilmektedir, Yearbook of the International Law
Commission, (2001) Vol. II Part Two, 70, para 3.
51 Ibid
52 Bu şart açısından karşı tedbirlere başvuran devletin bu tedbirlerden dolaylı şekilde etkilenen üçüncü devletle arasındaki
uluslararası yükümleri ihlal edip etmediği ve söz konusu tedbirlerin orantılılık ölçüsüne uyup uymadığı dikkate alınmalıdır,
Tzankopoulos, “the right to”, (n 9) 10.
53 White uluslararası hukuka uygun sayılabilecek tek taraflı veya ortak karşı tedbirlerin yaptırıma dönüşmesi halinde bunların
iç işlerine müdahale yasağına aykırı hale geleceğini ifade etmektedir, “autonomous and collective”, (n 7) 23-4.
54 Bkz, A/71/287, para 13-16.
Şimşek / Uluslararası Hukuk Açısından Ekonomik Yaprımlar ve ABD’nin Tek Taraı Yaprımlarının Kısa Bir...
2063
de mümkün değildir. Zira uluslararası hukukta aksine bir andlaşma olmadıkça bir
devlete karşı bu tür dostça olmayan tedbirlere başvurulmasını yasaklayan bir kural
da bulunmamaktadır.55
Son olarak; devletlerin tek taraflı yaptırımlarının hukukiliğine ilişkin tartışmalı
olan bir başka husus ise bazı devletlerin ülke dışı yetki unsurları taşıyan kanuni
düzenlemelere giderek hedef devlete mensup kişi ve kurumları ve hatta ikincil
yaptırımlar aracılığıyla, hedef devlete uyguladığı yaptırımları deldiğini düşündüğü
üçüncü devletlere mensup kişi ve kurumları kendi hukukuna göre cezalandırmak
üzere, hükümetlerini ve yargı organlarını yetkilendirmeleridir. Uluslararası hukukun
temel ilkelerinden biri olan ülkesellik ilkesi uyarınca devletler yetkilerini yalnızca
kendi ülkelerinde bulunan kişi ve şeyler üzerinde, kendi ülkeleri dışında bulunan kişi
ve şeyler bakımından ise yalnızca buna izin veren uluslararası kurallar çerçevesinde
kullanabilirler.56 Yine bu prensip gereği devletlerin kendi başlarına üçüncü devletler
için bağlayıcı yaptırım kararı alma hakkı ve yetkisi bulunmamaktadır. Zira tek
taraflı yaptırımların kaynağının bunları uygulayan devletin kendi iç hukuku olduğu
düşünüldüğünde, ulusal hukukların üçüncü devletler için uluslararası hukukta
öngörülmeyen yükümler getirmesi söz konusu olamaz. Uluslararası hukukta bir
takım istisnai hallerde devletlere ülke dışında bulunan kişi ve şeyler üzerinde yetki
kullanmalarını mümkün kılan kurallar bulunmaktadır.57 Ancak bir devletin kendi iç
hukukuna dayanarak uyguladığı yaptırımlar bakımından, bu istisnaları kendisine
göre yorumlayarak hedef devlet veya üçüncü devlete mensup kişiler üzerinde
yetki kullanması tartışmalara yol açmaktadır.58 Nitekim bu hususta gerek BM
Genel Kurulu gerek diğer bazı uluslararası örgütler ve devletler tarafından, diğer
devletler üzerinde hukuki yüküm yaratmak amacıyla ulusal yasalarda ülke dışı yetki
55 BM Adalet Divanı’nın, aksine bir uluslararası hukuki yüküm olmadıkça bir devletin kendisinin ve kendi yetkisine tabi
kişilerin hangi devletlerle ekonomik ve finansal ilişkilere girebileceğini seçme hususunda hukuken takdir hakkı olduğuna
dair görüşü için bkz, Military and Paramilitary Activities In and Against Nicaragua (Nicaragua v United States of America),
(Merits), (1986) ICJ Rep 14, para 276. Ayrıca bkz, Tzankopoulos, “the right to”, (n 9) 11.
56 Daimi Adalet Divanı bu ilkeyi formüle ettiği Lotus davasındaki kararında devletlerin yetkilerini kendi ülkelerinde bulunan
kişi ve şeyler üzerinde bir uluslararası kuralla yasaklanmadıkça istedikleri gibi kullanabileceklerini, ancak aynı yetkileri
ülke dışında buna izin veren bir uluslararası kural bulunmadıkça kullanamayacaklarını ifade etmiştir, The Case of the S.S.
“Lotus” (France v. Turkey), (1927) PCIJ, para 45-7. Ayrıca bkz, İbrahim Kaya ve Yücel Acer, Uluslararası Hukuk, (5th bs
Seçkin 2014) 170-72.
57 Uluslararası hukuka göre ülke dışında başlamış, ancak ülkede tamamlanmış eylemler bakımından uygulanan ‘objektif
ülkesellik’ ilkesi, bir devletin başka ülkedeki kendi vatandaşları üzerinde yetki kullanması veya ülke dışında zarar gören
vatandaşının korunması bakımından başvurulan ‘vatandaşlık’ ilkesi, devletin kendi önemli menfaatlerini ilgilendiren ülke
dışındaki bir takım faaliyetleri düzenlemek için başvurabileceği ‘etki’ ve ‘koruma’ ilkeleri ve bazı uluslararası suçların
yargılanması için uygulanan ‘evrensel yetki’ ilkesi gibi bir takım istisnai hallerde ülke dışı yetki kullanmak mümkündür. Bu
gibi ülke dışı yetki kullanma hallerinde aranan bir başka koşul ise söz konusu meselenin ilgili devletin meşru menfaatleri ile
doğrudan, yakın ve esaslı bir bağlantısının bulunmasıdır, Mohamad, “unilateral sanctions”, (n 3) 77. AB hukuk sisteminde
ülke dışı etki için aranan ‘ayrılmaz bir şekilde bağlantı’ kriterine ilişkin bir çalışma için bkz, Ufuk Dal, “Avrupa Birliği
Genel Veri Koruma Tüzüğü’nün Ülke Dışı Uygulama Yetkisi ve Bu Yetkinin Uluslararası Hukukta Meşruiyeti”, (2019) 1
(1) Kişisel Verileri Koruma Dergisi 27.
58 İstisnai yetkilerin yorumlanmasına ilişkin bu meseleyi ABD’deki durumla ilgili son bölümde daha ayrıntılı ele alacağız.
İstanbul Hukuk Mecmuası 78/4
2064
tanıyan düzenlemeler yapılmasını hukuka aykırı sayan ve bunlara karşı gereken
tedbirlerin uygulanmasını öngören kararlar alınmış59 ve kanuni düzenlemelere
gidilmiştir.60
IV. Yaptırımların Etkinliği Meselesi
Uluslararası hukukta yaptırımların hukuka uygunluğunun yanı sıra bunlarla
varılmak istenen amaçları yerine getirmede ne kadar başarılı olduğu, başka bir
ifade ile etkin bir araç olup olmadıkları da ayrı bir tartışma konusudur. Bu bölümde
literatürde ekonomik yaptırımların ekonomi-politiği başlığı altında ele alınan yaptırım
politikalarının etkinliği değerlendirilirken karşılaşılan belirsizlik problemine ve bu
problemin analizi için başvurulan bazı teorik yaklaşımlara yer verilecektir.
Uluslararası hukukta ekonomik yaptırımların amacı hedef devletin veya
onu yöneten kişilerin uğradıkları ve uğrayacakları zararlar karşısında fayda-maliyet
analizi yaparak daha fazla zarara uğramamak için yaptırım uygulayan devletin
istediği politika değişikliğine gitmelerinin sağlanmasıdır.61 Bu çerçevede ekonomik
yaptırımların başarısını ölçmek hususunda söz konusu fayda-maliyet analizi
açısından dikkate alınması gereken bazı temel parametreler bulunmaktadır. Bunlar
yaptırım uygulayan ve hedef devletin göreceli ekonomik büyüklükleri, bunların
birbirine ve küresel ekonomiye bağımlılığı, yaptırımlara katılan diğer devletlerin
sayısı, yaptırımlara rağmen hedef devletle ticaret yapmaya hevesli devletlerin ya da
devlet dışı aktörlerin sayısı ve yaptırım uygulayan devlet ile hedef devletin siyasi
rejimleridir.62 Bu parametreler ışığında yaptırım örneklerini analiz eden çalışmalarda
59 BM Genel Kurulu’nun diğer devletlerin şirket ve vatandaşlarına yaptırım öngören ülke dışı etkili yasaların iptalini isteyen
ve bütün devletlere bu tür tek taraflı yaptırımların ülke dışı uygulanmasına veya etkilerine karşı koyacak uygun idari ve
yasal tedbirleri almaları çağrısı yapan kararları için bkz, A/RES/51/22, A/RES/53/10, A/RES/57/5, A/RES/61/170. AB’nin
ülke dışı yetki tanıyan tek taraflı yaptırımların uluslararası hukuka aykırı olduğuna ilişkin açıklaması ile bu yaptırımlara
uyulmasını yasaklayan ve bu yaptırımlar yüzünden zarar gören kişi ve kurumlara dava açma hakkı getiren yönergesi için
bkz, Doc NU, A/50/401 ve Council Regulation (EC) 2271/96. Asya-Afrika Hukuki Danışma Örgütü’nün ülke dışı yetki
prensibinin, buna ilişkin istisnaların muğlak olması, pek çok devletin ülke dışı yetki kullanılmasına karşı çıkması ve ülke
dışı etkili tedbirlerin gelişmiş ve gelişmekte olan devletler arasındaki ticaret ve işbirliğini sekteye uğratması gibi nedenlerle
hukuka aykırı olduğu görüşü için bkz, Extraterritorial Application of National Legislation: Sanctions Imposed against Third
Parties (2014), AALCO/53/TEHRAN/2014/SD/S 6.
60 Ülke dışı yaptırım düzenlemelerine İngiltere, Kanada, Japonya ve Meksika gibi devletler kendi yaptırım karşıtı düzenlemeleri
ile (ör, İngiltere’nin 1980 Ticari Menfaatleri Koruma Yasası) karşı koymuştur. Ayrıca AB ve Japonya tarafından ABD’nin
ülke dışı yaptırım uygulamaları aleyhine Dünya Ticaret Örgütü nezdinde davalar açılmıştır, WTO dispute DS38, WTO
dispute DS88, WTO dispute DS 176. Bu son hususta ayrıca bkz, A/HRC/33/48, para 30.
61 Jonathan Kirshner, “The Microfoundations of Economic Sanctions”, (1997) 6 Security Studies 42.
62 Bunlar ve diğer bazı parametreler çerçevesinde yaptırım örnekleri için bkz, Hufbauer et al, “economic sanctions
reconsidered”, (n 27) 156-178. Ayrıca; Rusya’nın Afganistan’ı işgali üzerine uygulanan yaptırımların etkinliği için bkz,
Daniel W Drezner, The Sanctions Paradox, (Cambridge University Press 1999) 74-9; Kırım’ın ilhakı üzerine Rusya
aleyhine uygulanan ticari ve finansal yaptırımların Rusya’nın ekonomisine ve kamuoyuna etkisinin analizi için bkz, Ilieva
et al, “economic sanctions”, (n 5) 207-9; ABD’nin Burma’ya yönelik yaptırımlarının analizi için bkz, Thihan Myo Nyun,
“Feeling Good or Doing Good: Inefficacy of the US Unilateral Sanctions against the Military Government of Burma/
Myanmar”, (2008) 7 (3) Washington University Global Studies Law Review, 455; ABD’nin Kuzey Kore’ye uyguladığı
yaptırımların analizi için bkz, Chung Young Chul, “Political Economy of the US Economic Sanctions against North Korea:
Past, Present and Future”, (2005) 34 (2) Development and Society 217; İran’a yönelik yaptırımların analizi için bkz, Mustafa
Ş Küpeli, Dış Politika Aracı Olarak Yaptırımlar: İran’a Uygulanan Yaptırımların Etkileri, (2016) 3 (1) Türkiye Ortadoğu
Çalışmaları Dergisi 121. ABD’nin İran’a yönelik yaptırımlarına AB’nin uyguladığı yaptırım karşıtı düzenlemelerin
etkisinin düşüklüğü için bkz, Sascha Lohmann, “Extraterritorial US Sanctions”, (2019) German Institute for International
and Security Affairs, SWP Comment, No 5, 3.
Şimşek / Uluslararası Hukuk Açısından Ekonomik Yaprımlar ve ABD’nin Tek Taraı Yaprımlarının Kısa Bir...
2065
varılan sonuç ise yaptırımların ekonomik olarak hedef ülkenin refahında ciddi
azalışlara neden olsa da bu azalışın hedef devletin politikalarına nasıl yansıyacağının
önceden kestirilmesinin güç olduğu yönündedir.63 Söz konusu öngörülemezlik
problemi literatürde ekonomik yaptırımların işe yarayıp yaramadığına ilişkin bir
tartışmayı başlatmıştır. Bu hususta bazı yazarlar yaptırımların çoğunlukla hedef
devlette bir politika değişikliğine yol açmadığını ve başarılı olan bazı örneklerde
ise sonucun yaptırım dışındaki faktörlere bağlı olduğunu iddia etmektedir.64 Buna
karşı diğer bazı yazarlar ise yaptırımların her durumda bir politika değişikliğine yol
açmasa da gerek hedef devlette yarattığı maliyetler (ör, pazarlık gücünün azalması,
rejimin izole edilmesi ve elindeki kaynakların azaltılması) ve gerekse yaptırımcı
devletin itibarı açısından bakıldığında bunların etkili olduğunu savunmaktadır.65
Yaptırım politikalarının etkinliğini analiz eden literatüre baktığımızda bu açıdan
bir kaç farklı teorinin kullanıldığı gözlenmektedir. Bunlardan biri olan oyun teorisine
göre; yaptırım politikalarında asıl dikkate alınması gereken husus ilgili devletlerin
karar alıcılarının doğrudan devletin temel menfaatlerine ilişkin tehdit algılamalarıdır.66
Bu çerçevede; yaptırım uygulamayı düşünen bir devletin kararında asıl belirleyici olan
şey hedef ülke ile gelecekte daha fazla çıkar çatışması yaşanacağı öngörüsüdür. Aynı
şekilde hedef devletin karar alıcıları da yaptırım uygulayan devletle gelecekte daha
fazla çıkar çatışması yaşanacağını öngörüyorlar ise taviz vermek istemeyeceklerinden
yaptırımlara karşı durmaları daha muhtemeldir.67 Yine bu teoriye göre; yaptırımların
başarı şansında rol oynayan temel etkenlerden birisi söz konusu yaptırımların bunu
uygulayan devlete maliyetinin hedef devletten elde edecekleri kazanca göre daha
düşük olması ve aynı şekilde bu yaptırımların hedef devlete maliyetinin de vereceği
tavizden daha büyük olmasıdır.68 Nitekim uygulamaya bakıldığında en başarılı olan
63 Nitekim yaptırım uygulayan devletin hedef devletin piyasasından çekilmesi sayesinde, onun yerini alacak olan yabancı
yatırımcıların rekabet avantajından yararlanması veya yaptırımlar nedeniyle ülkeyi terk etmek zorunda kalan yabancı
yatırımcıların mallarını ucuza alan yerli yatırımcıların devreye girmesi nedeniyle, hedef devletin ekonomisini yaptırımlara
rağmen canlı tutması ve hatta uzun vadede yerli sanayinin gelişimini desteklemesi de mümkündür, William H Kaempfer ve
Anton D Lowenberg, “The Political Economy of Economic Sanctions”, (2007) 2, in Sandler ve Hartley (eds), Handbook of
Defense Economics, 870-78. Ayrıca yaptırımlar hedef devletin halkında milliyetçi duygularla mevcut politikaları sürdürme
yolunda bir istek ve kararlılık da yaratabilmekte ve ülkedeki rejime desteğin artmasına yol açabilmektedir, Andrew Mack
ve Asif Khan, “The efficacy of UN sanctions”, (2000) 31 Security Dialogue 282.
64 Robert A Pape, “Why economic sanctions do not work”, (1997) 22 International Security 93; Cooper C Drury, “Revisiting
Economic Sanctions Reconsidered”, (1998) 35 (4) Journal of Peace Research 497.
65 George A Lopez ve David Cortright, “Containing Iraq: Sanctions worked”, (2004) 83 Foreign Affairs 90–103; Nikolay
Marinov, “Do Economic Sanctions Destabilize Country Leaders?”, (2005) 49 (3) American Journal of Political Science
564. Nitekim yaptırımların bazen hedef devlete zarar vermekten ziyade yaptırımcı devletin halkına söz konusu mesele
hakkında bir şeyler yapıldığını gösterme veya diğer başka devletler nezdinde güç ve itibarı koruma gibi amaçlar taşıması da
mümkündür, Kaempfer ve Lowenberg, “the political economy”, (n 63) 870.
66 Ibid 889-90.
67 Daniel W Drezner, “Conflict Expectations and the Paradox of Economic Coercion”, (1998) 42 International Studies
Quarterly 711.
68 Bu açıdan yaptırımların başarısını etkileyen bir başka husus ise seçilen yaptırım stratejisi olup, yaptırımlarla birlikte teşvik
mekanizmasının kullanılması halinde başarı şansının artacağına dair görüşler için bkz, David Cortright, “Success Through
Sanctions”, (2015) Peace Policy 17-8; Küpeli, “dış politika aracı olarak”, (n 62) 127-29. Ayrıca gelişmekte olan devletlere
yönelik uzun vadeli finansal yaptırımlarda yabancı sermaye girişinin azalması hedef devletin büyümesine negatif etki ettiği
için uygulamada finansal yaptırımların ticarilere kıyasla daha başarılı olduğu gözlenmektedir, Kaempfer ve Lowenberg,
“the political economy”, (n 63) 878 ve 898.
İstanbul Hukuk Mecmuası 78/4
2066
yaptırım politikaları tavizlerin kapsamı çok büyük tutulmamış (ör, rejim değişikliği)
olup, maliyet hesabı her iki tarafça kolayca kestirilebilir olan ve dolayısıyla henüz
yaptırım tehdidi aşamasında gereken tavizi almış olanlardır.69
Yaptırım politikalarının etki analizinde kullanılan bir başka teori olan kamu
tercihi yaklaşımı ise bu süreçte rol oynayan bir dinamik olarak ilgili ülkelerin
içindeki menfaat gruplarının bu politikalara etkisine odaklanmaktadır. Bu teoriye
göre yaptırım uygulamayı düşünen bir devletin söz konusu politikasında belirleyici
olan etkenler, bu politikayı ekonomik ve insani gerekçelerle destekleyenler ile bu
politikalara benzer gerekçelerle karşı çıkanların kamuoyundaki oranları ve göreceli
etki güçleridir. Bu açıdan bakıldığında özellikle hedef ülkeden yaptırımlar nedeniyle
ithal edilmeyecek olan malları üreterek kar elde etmeyi isteyen yerli üreticilere
karşı bu ülkeye artık mal ihraç edemeyecekleri için gelir kaybı yaşayacak olan
yerli üreticilerin hükümet üzerindeki etkileri önemlidir. Ayrıca söz konusu malların
fiyatlarında yaşanacak değişikliklerin tüketicilere yansımalarının yanı sıra, yaptırım
politikalarının kamuoyunda haklı ve insani görülüp görülmediği gibi hususların
da dikkate alınması gerekmektedir.70 Aynı şekilde, hedef devletin yaptırımlara
tepkisini ise mevcut hükümetin yaptırımlara hedef olan politikalarını destekleyen
grupların gelirlerine söz konusu yaptırımların etkisi71 ile hükümete muhalif grupların
kamuoyundaki temsil gücünün etkinliği ve bu gruplara dış ülkelerden verilen farklı
destekler belirleyici olacaktır.72
Yaptırım politikalarının etki analizinde kullanılan son yöntem olan rejim analizi
ise ilgili ülkelerin politik rejimlerini dikkate almaktadır. Bu çerçevede demokrasi ile
yönetilen devletlerin yaptırım politikalarına başvurma olasılığının diğer rejimlere
kıyasla daha düşük olacağı iddia edilmektedir. Bu iddia demokratik rejimlerde
güçlü olan muhalefetin hükümetin sert dış politikalarına karşı çıkacağı, demokrat
hükümetlerin kamuoyunda oy kaybettirecek yüksek maliyetler üreten politikalardan
kaçınacağı ve bu tür rejimlerde daha baskın olan liberal normların çatışmacı dış
69 Ibid 890-91.
70 Ibid 879-84. Ülke dışı yetki kullanılarak icra edilen yaptırımları inceleyen Stephan bu açıdan hükümetin uluslararası
ilişkilerde ortak hareket ve işbirliği noktalarının bulunması için diğer devletlerle pazarlıklar yapmaya daha meyilli ve
dolayısıyla ülke dışı yetkileri kullanmada daha isteksiz olduğunu, buna karşı yasamanın yerel üreticileri korumaya ve
bu amaçla ülke dışı düzenlemeler yapmaya daha istekli olduğu ifade etmektedir. Nitekim yargı bakımından da yerel
kamuoyunun etkilerine daha açık olan alt mahkemelerin kararlarında ülke dışı yetki kullanmaya daha yatkın oldukları,
yürütmenin politikaları yönünden daha hassas olan üst mahkemelerin ise ülke dışı yetkileri sınırlandırma yoluna gittikleri
gözlenmektedir, Paul B Stephan, “The Political Economy of Extraterritoriality”, (2013) I (I) Politics and Governance 94-6.
71 Uygulamaya bakıldığında hedef devletin yönetici elitlerine ve bunlara destek veren gruplara yönelik akıllı yaptırımlar daha
etkili olurken, hedef devletin toplumsal refahında azalış yaratan ve dolayısıyla kamuoyunda yaptırımcı devlete karşı infial
yaratacak kapsamda olan yaptırımların mevcut yönetime desteği arttırıcı rol oynadığı görülmektedir, David Cortright ve
George A Lopez, The Sanctions Decade: Assessing UN Strategies in the 1990s, (Lynne Rienner Publishers 2000) 245.
72 Kaempfer ve Lowenberg, “the political economy”, (n 63) 884-88. Ancak muhaliflere desteğin hedef ülkenin kamuoyunda
yabancı lobilerin etkisi şeklinde algılanması halinde ortak bir karşı duruşa yol açması da mümkündür, Timur Kuran,
“Sparks and prairie fires: A theory of unanticipated political revolution”, (1989) 61 Public Choice 46.
Şimşek / Uluslararası Hukuk Açısından Ekonomik Yaprımlar ve ABD’nin Tek Taraı Yaprımlarının Kısa Bir...
2067
politikaları engelleyeceği gibi gerekçelere dayandırılmaktadır.73 Ancak uygulamaya
bakıldığında demokratik rejimlerin de yaptırım politikalarına sıkça başvurdukları
gözlenmiştir. Bu yaptırımlar çoğunlukla ekonomik nitelikte olup, genellikle
hükümetin kendilerine destek veren ekonomik grupları korumaya çalışmasından,
bazen de hedef devletin yaptıklarına infial duyan kamuoyunu tatmin etme çabasından
kaynaklanmaktadır.74 Bunun yanı sıra kendisine yaptırım uygulanan demokratik
rejimlerin buna direnme gücünün de oldukça yüksek olduğu gözlenmiştir. Bu durum
demokratik rejimlerde hükümetin dış politikada geri adım atmanın politik maliyetine
katlanmak istememesinden ve kamuoyunun haklı bulduğu hükümet politikalarına
güçlü destek vermesinden kaynaklanmaktadır.75 Buna karşı demokratik gelenekleri
zayıf rejimlerde ise yönetici elitler ekonomik yaptırımların maliyetini hesap vermek
zorunda olmadıkları halka yükleyerek, kendi gelirlerini kara borsaya dayalı ekonomik
yöntemlerle garantiye alarak, milliyetçi propagandaları körükleyerek ve muhalif
söylemleri bastırarak yaptırımlara uzun süre karşı koyabilmektedir.76 Nitekim
uygulamada bu tür rejimlere uygulanan ekonomik yaptırımların çok az başarılı
olduğu gözlenmiştir.77
V. Uluslararası Hukuka Göre ABD’nin Tek Taraflı aptırımlarında Ülke
Dışı Yetki Sorunu
Daha önce bazı devletlerin yaptırım yasalarında ülke dışı yetki unsurları taşıyan
düzenlemelere giderek, hedef devlete mensup kurum ve kişileri ve hatta ikincil
yaptırımlar denen yolla hedef devlete uyguladığı yaptırımları deldiğini düşündüğü
üçüncü devletlere mensup kurum ve kişileri, kendi hukukuna göre cezalandırma
hususunda hükümetlerini ve yargı organlarını yetkilendirdikleri ifade edilmişti.
73 Kaempfer ve Lowenberg, “the political economy”, (n 63) 898-900. Bazı yazarlar demokratik devletler arasında çatışma
yaşanmamasının asıl nedenini bunların ortak ekonomik yapılardan sağladığı faydaya veya müttefiklik ilişkilerine
bağlamaktadır, Errol A Henderson, “Neoidealism and the Democratic Peace”, (1999) 36 Journal of Peace Research 203–
231. Mousseau ise demokratik rejimleri gelir seviyesi açısından ikiye ayırmakta ve barışçıl ilişkilerin daha çok yüksek
gelir grubundaki demokrasiler arasında yaşandığına dikkat çekmektedir, Michael Mousseau, “The nexus of market society,
liberal preferences, and democratic peace: Interdisciplinary theory and evidence”, (2003) 47 International Studies Quarterly
483–510.
74 William H Kaempfer ve Anton D Lowenberg, “The theory of international economic sanctions: A public choice approach”,
(1988) 78 American Economic Review 786–793; David Lektzian ve Mark Souva, “The economic peace between
democracies: Economic sanctions and domestic institutions”, (2003) 40 Journal of Peace Research 644–48. Ayrıca; içeride
ekonomik sorunlar yaşayan demokratik bir yönetimin dış politikada başarı kazanmak üzere bir diğer devlete demokrat
olmadığı veya insan haklarını ihlal ettiği gibi gerekçelerle yaptırım uygulaması kamuoyunda daha kolay destek bulmaktadır,
Gregory D Hess ve Athanasios Orphanides, “War and democracy”, (2001) 109 Journal of Political Economy 776–810.
75 James D Fearon, “Domestic political audiences and the escalation of international disputes”, (1994) 88 (3) American
Political Science Review 577–592. Ancak bazı yazarlar seçmenlerin tercihlerine daha hassas olan demokratik yönetimlerin
yaptırımların maliyetinin kamuoyunda yarattığı tepkilere katlanma gücünün daha düşük olduğunu ve bu yüzden demokratik
yönetimlerin yaptırımları çoğunlukla birbirine karşı kullandığını ifade etmektedir, Irfan Nooruddin, “Modeling selection
bias in studies of sanctions efficacy”, (2002) 28 International Interactions 69-70.
76 Lori F Damrosch, “The civilian impact of economic sanctions”, in Damrosch (ed), Enforcing Restraint: Collective
Intervention in Internal Conflicts, (Council on Foreign Relations Press 1993) 299; Kim R Nossal, “Liberal democratic
regimes, international sanctions, and global governance”, in Väyrynen (ed), Globalization and Global Governance,
(Rowman and Littlefield 1999) 134; Cortright ve Lopez, “the sanctions decade”, (n 71) 214; Pape, “why economic
sanctions”, (n 64) 93.
77 Nooruddin, “modeling selection bias”, (n 75) 73.
İstanbul Hukuk Mecmuası 78/4
2068
Bu bölümde uluslararası hukukta oldukça tartışmalı olan bu yönteme bir örnek
oluşturması bakımından ABD’nin tek taraflı ekonomik yaptırım uygulamak amacıyla
çıkardığı ülke dışı etkili düzenlemelerine dayanarak cezalandırdığı yabancı bankalar
konusu, uluslararası hukukun devletlere ülke dışı yetki kullanmasına izin veren
ilkeleri çerçevesinde incelenecektir.
ABD’de yaptırımlara ilişkin kanunlar Kongre tarafından çıkartılmakta,
yaptırımların kime ve ne zaman uygulanacağına ise Başkan karar vermektedir.78
Bu amaçla çıkarılan kanunlar uyarınca ABD tarafından pek çok sayıda ülke, terör
veya uyuşturucu örgütü ile bu devlet ve örgütlere mensup kişi ve kurumlara yönelik
ekonomik yaptırım yöntemleri (ör, ithalat ve ihracat yasakları, teknik ve finansal
yardım kesintileri, sözleşmelerden çekilme, bankalardan kredi alma veya ödeme ve
aracılık işlemleri yapılmasının durdurulması, hesap dondurma, taşınır ve taşınmaz
mal alım satımını yasaklama, kamulaştırma, diplomatik sınırlamalar, seyahat ve
çalışma yasakları vb) uygulanmaktadır.79 Yine bu kanunlar çerçevesinde söz konusu
yaptırımlara aykırı davranan ABD vatandaşlarına ve bu ülkede yerleşik kişi ve
kurumlara (yabancı şirketlerin şube ve temsilcilikleri dahil) ceza verilebildiği gibi,
bu kanunlardan bazılarında80 ABD idari makamlarına ikincil yaptırımlar anlayışı
uyarınca, söz konusu yaptırımları ihlal eden veya edilmesine yardımcı olan üçüncü
devletleri81 ve ülke dışı yetkiye dayanarak yabancı kişi ve kurumları cezalandırma
yetkisi tanınmıştır. Söz konusu yaptırımların idare ve uygulanmasından sorumlu
birim hazine bakanlığına bağlı Yabancı Kıymet Kontrol Ofisi’dir (OFAC).82 OFAC
78 ABD’nin yaptırım öngören kanunları arasında 1917 Düşmanla Ticaret Kanunu, 1945 İhracat-İthalat Bankası Kanunu,
1954 Atom Enerjisi Kanunu, 1961 Dış Yardım Kanunu, 1994 Nükleer Yayılmayı Önleme Kanunu, 1974 Ticaret Kanunu,
1977 Uluslararası Finansal Kurumlar Kanunu, 1985 Uluslararası Güvenlik ve Kalkınma İşbirliği Kanunu, 1991 Kimyasal
ve Biyolojik Silahların Kontrolü Kanunu, 1996 Uyuşturucuların Ticaretini Kontrol Kanunu, 1996 Antiterörizm Kanunu,
1998 Dış İlişkiler Yetki Kanunu, 1999 Dış İşlemler, İhracatın Finansmanı ve İlgili Program Ödenekleri Kanunu, 2000
Ticari Yaptırımlar Reformu Kanunu, 2001 PATRIOT Kanunu, 2017 Amerika Düşmanlarına Yaptırımla Mücadele Kanunu
(CAATSA), 2018 İhracatın Kontrolü Kanunu vd. bulunmaktadır. Ayrıca; 1976 Silah İhracatını Kontrol Kanunu ve 1977
Uluslararası Acil Durum Ekonomik Yetkiler Kanunu’nda (IEEPA) Başkan’a nükleer, biyolojik ve kimyasal silahların
yayılması veya olağandışı ve olağanüstü bir dış tehdit hallerinde ulusal acil durum ilan eden bir yürütme emri yayınlayarak
kendi başına yaptırım süreci başlatabilme yetkisi tanınmıştır. Ayrıca eyaletler de kendi yetki alanlarında re’sen yaptırım
uygulayabilmektedir.
79 C G Buys, “United States Economic Sanctions: The Fairness of Targeting Persons from Third Countries”, (1999) 17 (2)
Boston University International Law Journal 242; Dianne E Rennack ve Robert D Shuey, “Economic Sanctions to Achieve
US Foreign Policy Goals: Discussion and Guide to Current Law”, (1998) CRS Report for Congress 10-21.
80 Ör, 1977 IEEPA, 1996 İran ve Libya Yaptırımları Kanunu (2010 yılında Kapsamlı İran Yaptırımları Kanunu adını almıştır),
1996 Küba Özgürlük ve Demokratik Dayanışma Kanunu (Helms-Burton Act), 2012 İran Tehdidini Önleme ve Suriye İnsan
Hakları Kanunu, 2016 Kuzey Kore Yaptırımları Kanunu, 2016 Küresel Magnitsky Kanunu ve 2017 CAATSA. Ayrıca
1970 Banka Sırları Kanunu, 1977 Yurt Dışı Yolsuzluk Faaliyetleri Kanunu ve 1996 Antiterörizm Kanunu gibi diğer bazı
düzenlemelerde hem yerli hem de yabancı bankalara kara para aklama ve terörizme karşı kayıt tutma ve rapor verme
yükümlülükleri getirilmekte ve bunlara uymayanlara ceza uygulama yetkisi tanınmaktadır.
81 Ör, Çin devletinin CAATSA kapsamında yaptırımlara tabi tutulan Rusya’dan S-400 savunma sistemleri ve savaş uçakları
alması gerekçe gösterilerek Çin Savunma Bakanlığının Tedarik Müdürlüğü ve bu kurumun başındaki kişi hakkında
müeyyide uygulanmasına karar verilmiştir. Benzer gerekçeyle Türkiye hakkında verilen ceza için bkz., https://www.state.
gov/the-united-states-sanctions-turkey-under-caatsa-231/ Erişim tarihi 6 Ocak 2021.
82 1950 yılında kurulan OFAC’ın yaptırımlara tabi işlemleri denetleme, yaptırımlara ilişkin istisnaları belirleme ve kapsam
dışı kalanlara lisans verme, yaptırımlara tabi kişilerin mallarını bloke etme ve hesaplarını dondurma, yaptırımları ihlal
edenler hakkında idari para cezalarını belirleme gibi yetkileri vardır. OFAC ayrıca Amerika vatandaşı veya burada yerleşik
kişi ve kurumların iş yapamayacağı yabancı kişi, kurum veya gemileri gösteren bir yasaklılar listesi (SDNs) hazırlama
yetkisine haizdir, Acar, “ekonomik yaptırımlar”, (n 1) 113.
Şimşek / Uluslararası Hukuk Açısından Ekonomik Yaprımlar ve ABD’nin Tek Taraı Yaprımlarının Kısa Bir...
2069
tarafından denetlenen yaptırımları ihlal eden yabancı kişi ve kurumlara hazine veya
adalet bakanlığı tarafından para veya hapis cezası verilebilmektedir.83
Geçtiğimiz yıllarda OFAC’ın başlattığı soruşturmalar çerçevesinde çok sayıda
Avrupa bankası aleyhine İran, Küba, Burma ve Sudan gibi devletlerle aralarındaki
finansal ilişkilerden ötürü ekonomik yaptırımları ihlal ettikleri gerekçesiyle yaklaşık
yirmi milyar dolara yakın ceza kesilmiştir. Söz konusu bankalar lisans iptali gibi
ekstra yaptırımlarla karşılaşmamak için OFAC ile anlaşma yoluna giderek bu
cezaları ödemişlerdir. Yabancı bankaların ABD yasalarını ihlal gerekçesiyle
cezalandırılmasına ilişkin soruşturmalarda kullanılan ülke dışı yetki esasına ilişkin
atıflar OFAC’ın bankalar ile yaptığı uzlaşma anlaşmalarında yer almaktadır. Bu
atıflara bakıldığında söz konusu soruşturmaların uluslararası hukukta düzenlenmiş
olan vatandaşlık ilkesi, ülkesel yetki ilkesi, koruma ilkesi ve etki doktrini gibi ülke
dışı yetki ilkelerine dayandırılmaya çalışıldığı görülmektedir.84 Ancak ABD’nin
dayandığı ülke dışı yetkiye dair uluslararası kuralları yorumlama biçimi tartışmalara
yol açmaktadır.
Uluslararası hukuk bazı hallerde devletlere yetkilerini kendi ülkeleri dışında
bulunan kişi ve şeyler bakımından kullanmalarına izin veren düzenlemeler yapma
hakkı tanımıştır. Ülke dışı yetki adı verilen bu gibi hallerde bunun diğer devletlerin
egemenliğini ihlal etmediği ve iç işlerine müdahale sayılmayacağı kabul edilmektedir.
Bu çerçevede bir devletin söz konusu yetkiyi kullanabilmesi için uluslararası
hukuka göre o devletle söz konusu kişi ve şey arasında özel bir bağın bulunması
gerekmektedir. Uluslararası hukukta bu bağlardan birini ortaya koyan objektif
ülkesellik ilkesine göre bir devlet başka bir ülkede başlasa da kendi ülkesinde devam
eden bir eylem bakımından yetkisini kullanabilecektir. Bu açıdan aranan bir diğer bağ
ise bir devlete başka bir ülkede bulunan vatandaşları veya ülke dışında zarar gören
vatandaşına karşı işlenen suçlar bakımından yetki tanıyan vatandaşlık ilkesidir.
Bunlardan bir diğeri olan ve etki doktrini olarak bilinen esasa göre de bir devlet
ülkesi dışında gerçekleşen ancak etkilerinin kendi ülkesinde yaşandığı faaliyetler
bakımından (ör, çok uluslu şirketlerin rekabete aykırı faaliyetleri) yetkisini ortaya
83 ABD Hazine Bakanlığı’nın yayınlamış olduğu Ekonomik Yaptırımlar Uygulama Kılavuzu (Economic Sanctions
Enforcement Guidelines) uyarınca ekonomik yaptırımların ihlal edilmesi halinde uygulanacak olan ceza miktarı
belirlenirken ihlalin bilerek ve isteyerek yapılıp yapılmadığı veya ceza uygulanacak kişinin ihlali gönüllü olarak OFAC’a
bildirip bildirmediği dikkate alınmaktadır. OFAC’ın soruşturmalarıyla ilgili son durum için bkz, <https://www.treasury.gov/
resource-center/sanctions/ofac-enforcement/pages/ofac-recent-actions.aspx> Erişim tarihi 10 Ocak 2020. Bu çerçevede
Halkbank genel müdürü Hakan Atilla aleyhine İran’a yönelik yaptırımların ihlal edilmesine yardımcı olduğu gerekçesiyle
açılan ve 36 ay ceza verilmesiyle sonuçlanan dava için bkz, <https://www.justice.gov/usao-sdny/pr/turkish-banker-mehmet-
hakan-atilla-sentenced-32-months-conspiring-violate-us-sanctions> Erişim tarihi 30 Ocak 2020. İran yaptırımlarını ihlal
ettiği gerekçesiyle Halkbank aleyhine açılmış, ancak henüz sonuçlanmamış bir dava için bkz, <https://www.justice.gov/
opa/press-release/file/1210396/download> Erişim tarihi 30 Ocak 2020. Ayrıca bkz, Hasan Yücel, “ABD, Mehmet Hakan
Atilla’ya Karşı Davasının Hukuki Meşruluğu”, (2017) No 184 Seta Perspektif 1; Kemal İnat ve Burhanettin Duran, “İran
Yaptırımları Hukuksal Boyut Bölgesel ve Küresel Yansımalar, Türkiye’ye Etkileri”, (2019 SETA); Murat Aslan, “ABD’nin
Yaptırım Politikaları Kapsamında CAATSA: Türkiye’nin Durumu”, (2019 İRAM); Olijmon Sobır, “ABD’nin Türkiye’ye
Yönelik Yaptırımlarının Uluslararası Hukuk Bağlamında Değerlendirilmesi”, (2018 ANKASAM-Rapor No 04).
84 Milic Repa, Extraterritorial Measures of the United States of America and The Impact on Foreign Banks: The Example of
Financial Sanctions, Yayınlanmamış Yüksek Lisans Tezi (The Graduate Institute of Geneva 2015) 28.
İstanbul Hukuk Mecmuası 78/4
2070
koyan düzenlemeler yapabilecektir. Koruma ilkesi adıyla anılan başka bir bağlantı
türü ise devletlere özellikle ulusal güvenliğini tehdit eden faaliyetler (ör, terörizm,
casusluk, kalpazanlık, kara para aklama vb) hakkında ülke dışı yetki kullanma imkanı
tanımaktadır. Bu yetkiyi kullanmaya izin veren diğer bağlantı hali ise evrensel yetki
ilkesi olarak bilinen ve belli bir takım uluslararası suçları (soykırım, savaş suçları,
deniz haydutluğu vb) işlemiş kişiler bakımından her devlete bunları yargılama imkanı
tanıyan ilkedir. Son olarak uluslararası hukuk ülke dışı yetki kullanmada yukarıda
sayılan yetki ilkelerinden en az birinin bulunmasının yanı sıra bir mahkemenin
önüne gelen davada bu yetkiyi kullanmanın makul olup olmadığına (devletin meşru
menfaatleri ile doğrudan, yakın ve esaslı bir bağlantısının bulunması) bakmasının da
gerekli olduğunu öngörmektedir.85
Söz konusu yetki ilkeleri çerçevesinde OFAC soruşturmalarında kullanılan ülke
dışı yetki esaslarını incelediğimizde, ülkesellik ilkesi açısından yabancı bankaların
yaptırımları ihlal eden finansal hizmet işlemlerini SWIFT mesajları,86 emailler veya
telefon aramaları yoluyla Amerika’daki bir bankayla gerçekleştirmiş olmaları, bu
işlemlerin Amerikan finans sistemi üzerinden yapılmış sayılması ve dolayısıyla
ülkeyle bağlantılı hale gelmesi için yeterli görülmüştür. Yine bu ilke gerekçe
gösterilerek bir yabancı bankanın SWIFT vasıtasıyla gönderdiği dolar üzerinden
yapılmış Amerikan vatandaşı olamayan kişilere ait ödeme emri işlemi, aracı herhangi
bir Amerikan bankası takas için kullanılmış olmamasına rağmen ABD ülkesindeki
finansal kurumlar yoluyla yapılmış bir işlem sayılmıştır.87 ABD’nin ülke dışı yetki
esasını kullanmak için gereken ülkesel bağı sadece bir takım internet yazışmaları veya
bu ülkenin para biriminin kullanılmasına indirgeyen bu yaklaşımının uluslararası
hukuktaki ülkesel yetki anlayışı ile bağdaştırılması oldukça güçtür.
Bankalara yönelik ihlal soruşturmalarında kullanılan diğer ülke dışı yetki
esaslarına ilişkin uygulamaya baktığımızda da bunlardan biri olan vatandaşlık ilkesi
açısından ABD’nin bu ilkeyi uluslararası hukukta geçerli olan bir şirketin kurulduğu
yer veya şirket iş merkezinin bulunduğu yer gibi kriterlere uymayan yabancı
şirketlere de tatbik ettiği görülmektedir. Bu bakımdan Amerikalı kişi kavramı geniş
olarak yorumlanarak ülkede sadece şubesi bulunan yabancı bankalar hakkında
85 Bu ilkelere ilişkin ayrıntılı açıklamalar ve bazı devletlerin uygulamaları için bkz, International Bar Association, Report of
the Task Force on Extraterritorial Jurisdiction, (6 February 2009). Makuliyet kriteri açısından ayrıca bkz, Case concerning
the Barcelona Traction, Light and Power Co. (Belgium v Spain), 1970 ICJ Rep 3, Fitzmaurice, Separate Opinion, para 105;
Jeniffer A Zerk, “Extraterritorial Jurisdiction: Lessons for the Business and Human Rights Sphere from Six Regulatory
Areas”, (2010) Working Paper No 59, 20; Mohamad, “unilateral sanctions”, (n 3) 77; Repa, “extraterritorial measures”, (n
84) 23.
86 Bir yabancı banka dolar üzerinden bir işlem yaparken SWIFT adı verilen bankalar arası ödeme mesajlarını yönlendiren
merkezi Belçika olan bir özel kuruluşu kullanması gerekmektedir. Bu kurum üzerinden iletilen mesajların muhatabı
ABD’de bulunan bir banka olabileceği gibi söz konusu mesajlar ABD dışındaki bankaların birbirlerine gönderdikleri
mesajlar şeklinde de gerçekleşebilmektedir.
87 Yine ülke para birimine dayalı ülkesellik anlayışı çerçevesinde yabancı bir bankanın başka bir ülkede bulunan dolar hesapları
hakkında da ülke dışı yetki esası üzerinden dondurulma ve el koyma işlemi yapılabilmektedir, bkz, Repa, “extraterritorial
measures”, (n 84) 31-4.
Şimşek / Uluslararası Hukuk Açısından Ekonomik Yaprımlar ve ABD’nin Tek Taraı Yaprımlarının Kısa Bir...
2071
yetki iddiasında bulunulmakta ve hatta söz konusu yaptırımları ihlal eden eylem ve
işlemler ülkede bulunan şube üzerinden gerçekleştirilmiş olmasa dahi yabancı banka
hakkında yetki ihdas edilebilmektedir.88 Bir diğer yetki esası olan etki doktrini ise bir
yabancı bankanın hesap sahiplerini gizlemek amacıyla göndermiş olduğu yanıltıcı
veya eksik SWIFT mesajlarının muhatap Amerikan bankalarının yaptırımları
bilmeden ihlal etmelerine neden olduğu gerekçe gösterilerek uygulanmaktadır.
Ancak yeri geldiğinde bu yetki esasının çok daha geniş bir şekilde arada herhangi
bir Amerikan bankasının kullanılmadığı işlemler açısından uygulandığı örnekler
de mevcuttur.89 Soruşturmalarda kullanılan son yetki esası olan koruma ilkesinin
uygulanmasına gerekçe olarak da yabancı bankaların gerçekleştirdikleri şüpheli
işlemlerin Amerikan finans sistemi üzerinden düşmanlara (yabancı ülkeler,
teröristler, uyuşturucu kaçakçıları, kitle imha silahı kaçakçıları vb) ciddi ekonomik
fayda sağlaması ve bunun Amerikan milli güvenliğini, dış politikasını, ekonomisini
ve yaptırım programlarının amaçlarını zedelemesi gösterilmektedir. Ancak bu son
ilkenin kullanılması bakımından da yaptırım uygulanan kişi ve kurumların OFAC
tarafından tek taraflı olarak ve yeterli delil gösterilmeden belirlenmiş olduğuna dair
itirazlar söz konusudur.90
ABD’nin yukarıda örnekleri verilen ülke dışı yetki kullanma ilkelerini uygulama
biçimlerini makuliyet kriteri açısından ele aldığımızda ise bu hususta, ilk olarak
Adalet Bakanlığı’nın bu yetkiye dayanarak açtığı bir davada mahkemenin
bakanlığın bu konudaki takdirine uyması gerektiğine dair resmi görüş makuliyet
kriterinin uygulanmasına engel gibi gözükmektedir.91 Buna rağmen ABD yargısının
kuvvetler ayrılığı ilkesi uyarınca buna uyması mecbur olmayıp, bu tür davalarda
kendi içtihatlarında yer alan ülke menfaatini karşı tarafın menfaatleri ile kıyaslayan
‘menfaatlerin tartılması’ testini makuliyet kriteri çerçevesinde kullanmasının da
mümkün olduğu ifade edilmektedir.92 Söz konusu teste ilişkin içtihatlara bakıldığında
bu açıdan meselenin ülkeyle ve vatandaşlıkla bağlantısı, meşru beklentilerin varlığı,
ilgili yabancı ülkenin yetki sahibi olmada daha yüksek bir menfaate haiz olup
olmadığı, diğer devletlerin menfaatleri, uluslararası sistemin menfaatleri, yetki
88 Ibid 29.
89 Ibid 37.
90 Ibid 38-9. 2001 PATRIOT Kanunu ile OFAC’a herhangi bir somut delille ispatlama şartı aranmadan hesap dondurma yetkisi
verilmiş ve hesabı dondurulan kişilerin itiraz hakkı sınırlandırılmıştır. Ancak bu uygulamaya karşı açılan bazı davalarda
ABD mahkemeleri bunu adil yargılanma ve mülkiyet haklarına aykırı bulmuştur, Al Haramain v Department of Treasury,
US Court of Appeals for the Ninth Circuit (2011); KindHearts v Geithner, 647 F.Supp 2D 857, 866 (ND Ohio 2009).
91 Department of Justice’s Antitrust Guidelines for International Operations, s S-22, n 167.
92 Restatement (Third) of U.S. Foreign Relations Law, (1987) para 402(1)(c), 403(1). Ayrıca bkz, Cedric Ryngaert, Jurisdiction
in international law: United States and European Perspectives, Yayınlanmamış Doktora tezi, (Katholieke Universiteit
Leuven 2007) 149. Bununla beraber “Restatement”ın son halinde makuliyet kriterinin ülke dışı yetkiyle ilgili düzenlemeyi
yapmak isteyen devlet ile düzenlemenin konusu arasında hakiki bir bağlantı bulunmasının aranması anlamına geldiği ancak
bu kriterin bir uluslararası hukuk kuralından ziyade bir uluslararası nezaket ilkesi olduğu, bu kriterin Amerikan hukukunda
bir kanunların yorumu prensibi olarak uygulanacağı ve şayet kanun koyucunun amacının ülke dışı yetki yaratmak olduğu
açıkça belli ise mahkemelerin yorum yoluyla bu amacı sınırlandıramayacağı ifade edilmiştir, Restatement (Fourth) of US
Foreign Relations Law, (2018) para 402-407. Bu değişikliklere dair ayrıntılı bilgi için bkz, W S Dodge, “Reasonableness in
the Restatement (Fourth) of Foreign Relations Law”, (2019) 55 Williamette L Rev 521.
İstanbul Hukuk Mecmuası 78/4
2072
kullanmanın uluslararası nezakete aykırı okup olmadığı gibi hususlar mahkemeler
tarafından dikkate alınabilecektir.93
ABD’nin tek taraflı yaptırım düzenlemeleri ile uygulamaya başladığı ülke
dışı yetki kullanımlarına dayanak olarak gösterdiği uluslararası yetki ilkelerinin
Amerikan idari makamları tarafından yorumlanış ve uygulanış biçimlerinin bu
ilkelere ilişkin uluslararası hukukta kabul gören anlayışın dışına çıktığı açıktır.94
Nitekim bu ilkelerin ABD tarafından yorumlanış biçiminin yeni bir uluslararası
teamül oluşturma ihtimaline karşı, bu yönde bir gelişmeyi AB ve bazı devletlerin
protestoda bulunarak veya kendi şirketlerinin ABD’nin bu tür düzenlemelerine
uymalarını engelleyecek yasalar çıkartarak önlemeye çalıştıkları görülmüştür.95
Yine bu hususta daha önce de ifade edildiği üzere, hem BM Genel Kurulu ve hem
de diğer bazı örgütlerin yalnızca üçüncü devletler üzerinde hukuki yüküm yaratmak
amacıyla ulusal yasalarda ülke dışı yetki tanıyan düzenlemelere gidilmesini
uluslararası hukuka aykırı sayan ve bunlara karşı gereken tedbirlerin alınmasını
öngören çok sayıda kararları bulunmaktadır.96
Sonuç olarak; ABD’nin kendi yasalarına dayanarak uluslararası hukuka aykırı bir
şekilde uyguladığı yaptırımlardan ötürü zarara uğrayan devletlerin gerek kendi gerek
vatandaşları adına uluslararası sorumluluk hukuku çerçevesinde bu devlete karşı hem
93 Restatement (Third) of U.S. Foreign Relations Law, (1987) para 403(2). Bu çerçevede ayrıca şu faktörlerin de dikkate
alınması önerilmektedir; söz konusu yaptırımın çok taraflı bir uluslararası karara veya bir uluslararası yüküme dayanıp
dayanmadığı, diğer devletlerin de ilgili kişi ve kurumlara yönelik benzer yaptırımlar uygulayıp uygulamadığı, uluslararası
toplumun yaptırım ihlallerine verilen cezaları orantılı bulup bulmadığı ve yaptırımların bunlardan etkilenen sektörlerle
ilgili uluslararası düzenlemelerle bağdaşıp bağdaşmadığı, Zerk, “extraterritorial jurisdiction”, (n 85) 213. Mahkemelerin
Amerikan içtihat hukukundaki ulusal hukukun uluslararası hukukla uyumlu yorumlanması ilkesi ile yasalarda açıkça
öngörülmeyen ülke dışı yetkinin varsayılamayacağı ilkesine de başvurabilecekleri görüşü için bkz, Repa, “extraterritoral
measures”, (n 84) 43-9.
94 Amerikan Yüksek Mahkemesi’nin bu ilkeleri keyfi uygulayışına dair bkz, F A Gevurtz, “Extraterritoriality and the Fourth
Restatement of Foreign Relations Law: Opportunities Lost” (2019) 55 Williamette L Rev 449, 460. Söz konusu suistimalleri
engellemek için ülke dışı yetki konusunda Avrupa’da geçerli olan Brüksel Tüzük düzenlemeleri (Regulation 44/2001) ve
Lugano Andlaşması gibi uluslararası alanda bağlayıcı hükümler taşıyan bir andlaşmanın yapılması veya en azından bir
yumuşak hukuk belgesinin hazırlanması suretiyle ülkdışı yetki kullanmak isteyen devlet ile yabancı kişi ve kurum arasında
‘sahici bağlantı’nın aranması ve makuliyet ilkesi için objektif kriterler geliştirilmesine yönelik bir düzenlemeye gidilmesi
önerilmektedir, Repa, “extraterritoral measures”, (n 84) 57-62.
95 AB’nin ülke dışı yetki tanıyan tek taraflı yaptırımların uluslararası hukuka aykırı olduğuna ilişkin açıklaması ve bu
yaptırımlara uyulmasını yasaklayan ve bu yaptırımlar yüzünden zarar gören kişi ve kurumlara dava açma hakkı getiren
yönergesi için bkz, Doc. NU, A/50/401 ve Council Regulation (EC) 2271/96, (22 November 1996). Ülke dışı etkili yaptırım
düzenlemelerine İngiltere, Kanada, Japonya ve Meksika gibi devletlerin çıkardığı kendi yaptırım karşıtı düzenlemelerine bir
örnek için bkz, İngiltere’nin 1980 Ticari Menfaatleri Koruma Yasası. Bazı uluslararası şirketlerin yaptırımlara uyarak Küba
devleti vatandaşları aleyhine aldıkları bir takım kararların mensubu oldukları ülke tarafından ayrımcılık yasağına aykırı
bulunduğuna dair örnekler için, bkz, Repa, “extraterritForial measures”, (n 84) 51. AB ve Japonya tarafından ABD’nin ülke
dışı yaptırım uygulamaları aleyhine DTÖ nezdinde açtığı davalar için bkz, WTO dispute DS38, WTO dispute DS88, WTO
dispute DS176.
96 BM Genel Kurulu’nun diğer devletlerin şirket ve vatandaşlarına yaptırım öngören ülke dışı etkili yasaların iptali isteyen
ve bütün devletlere bu tür tek taraflı yaptırımların ülke dışı uygulanması veya etkilerine karşı koyacak uygun idari ve yasal
tedbirleri almaları çağrısı yapan kararları için bkz, A/RES/51/22, A/RES/53/10, A/RES/57/5, A/RES/61/170. BM Genel
Kurulu’nun ABD’nin Küba’ya uyguladığı ülke dışı etkili yaptırımların BM Şartı’na ve ticaret serbestisine aykırı olduğuna
ve sona erdirilmesi gerektiğine dair kararı için bkz, A/RES/61/11. Ayrıca bkz, A/HRC/33/48, para 30. Asya-Afrika Hukuki
Danışma Örgütü’nün ülke dışı yetkinin birçok uluslararası hukuk prensibini ihlal etmesi, ülke dışı yetki prensibinin
istisnalarının muğlak olması, pek çok devletin ülke dışı yetki kullanılmasına karşı çıkması ve ülke dışı tedbirlerin gelişmiş
ve gelişmekte olan devletler arasındaki ticaret ve işbirliğini sekteye uğratması gibi nedenlerle hukuka aykırı olduğu görüşü
için bkz, Extraterritorial Application of National Legislation: Sanctions Imposed against Third Parties, (AALCO/53/
TEHRAN/2014/SD/S 6).
Şimşek / Uluslararası Hukuk Açısından Ekonomik Yaprımlar ve ABD’nin Tek Taraı Yaprımlarının Kısa Bir...
2073
uluslararası mahkemeler önünde bir takım taleplerde bulunmaları, hem de söz konusu
hukuka aykırılık giderilinceye kadar karşı tedbirler alabilmeleri mümkündür.97
Sonuç
Günümüzde bazı devletlerin sıkça başvurduğu tek taraflı ekonomik yaptırımların
uluslararası hukuka uygunluğunun analiz edildiği bu makalede kendi kanaatlerimiz
doğrultusunda vardığımız bir kaç önemli sonucu şu şekilde özetlemek mümkündür.
İlk olarak uluslararası hukukta devletlere üstlenmiş oldukları bir andlaşmada bunu
engelleyen bir kurala aykırı olmadıkça bu tür yaptırımlara başvurmalarını yasaklayan
özel bir kuralın bulunmadığı görülmektedir. Ayrıca analizde yer verdiğimiz tartışmalı
konulardan biri olan bu tür yaptırımların iç işlerine karışma yasağına aykırı olup
olmadığı meselesi bakımından vardığımız sonuç ise bu yönde bir yasağın henüz
oluşum aşamasında bulunduğu yönündedir. Bu sonuca varmamızda etkili olan temel
sebep bütün devletler için bağlayıcı olacak böyle bir kuralın oluşması için gereken
devlet uygulamaları ve hukuki inanışın (opinio juris) henüz yaygın ve tek düze bir
şekil almamış olmasıdır.
Bununla beraber; bu tür yaptırımların kapsamı ve etkileri açısından yapılacak
hukuki değerlendirmelerde gerek uluslararası hukuktaki orantılılık ve gereklilik
ilkelerinin, gerek devletlerin sorumluluğu taslağının şerhinde ifade edilen hedef
devletin ekonomik olarak tamamen aciz bırakılmamasına yönelik sınırlamanın ve
gerekse insancıl hukuk ile insan hakları hukukunun bazı temel kurallarının dikkate
alınması gerektiği söylenebilir. Nitekim aynı koşullara BM Güvenlik Konseyi’nin
ve diğer yetkili uluslararası örgütlerin de kendi yaptırım kararlarında uymaları
beklenmektedir. Bununla beraber söz konusu sınırlamalara uyulmaması halinde
hedef devlette oluşacak olan zararlardan sorumluluk hukuku bakımından bu alanda
uygulanan kontrol kriterine dayalı atfedilebilirlik unsurunun ispatı oldukça güç
olup, bu açıdan ilgili devletin sorumluluğunu özen gösterme yükümü kapsamında
değerlendirmek daha mümkün gözükmektedir. Ancak ekonomik yaptırımların akıllı
yaptırımlar şeklinde uygulanması halinde ilgili devletin sorumluluğu doğrudan
yaptırımlara hedef olan özel kişilerin temel insan haklarına dair yükümlülükler
çerçevesinde ortaya çıkabilecektir.
Yine analizimizde ele aldığımız bu tür yaptırımların sorumluluk hukukundaki karşı
tedbirler niteliğinde sayılabileceğine yönelik görüş bakımından, bu konuyu ele alan
BM İnsan Hakları Konseyi Özel Raportörü’nün tek taraflı yaptırımların hukukiliğine
dair raporunda belirttiği üzere söz konusu yaptırım kararlarının uluslararası
sorumluluk hukuku açısından meşru sayılabilecek bir gerekçeye dayanması ve karşı
tedbirlerle ilgili usule ve esasa ilişkin şartlara uygun olması gibi kriterler bu açıdan
yapılacak değerlendirmede belirleyici olacaktır.
97 Uluslararası Adalet Divanı’nın ABD’nin İran’a uyguladığı yaptırımlar bakımından verdiği ilaç, tıbbi malzeme, gıda ve
tarımsal ürünler ile uçak parçalarının ithaline izin verilmesi gerektiğine dair geçici tedbir kararı için bkz, Iran v USA, (2018)
ICJ 3, para 102.
İstanbul Hukuk Mecmuası 78/4
2074
Çalışmanın bir diğer problemli konusu olan yaptırımların etkinliği meselesinde
ise bu alanda yapılmış örnek olay analizleri ve teorik açıklamalar dikkate alındığında
bu hususta kesin bir hükme varmanın kolay olmadığı ortadadır. Ancak etkinlik
seviyesi ne olursa olsun, uluslararası hukukun ekonomi-politik analizi açısından bu
hukukun devletler arasındaki ilişkileri sıfır toplamlı bir oyun olmaktan çıkarmak
ve işbirliğine yönelik bir koordinasyon düzeni kurmak ihtiyacından kaynaklandığı
düşünüldüğünde devletlerin yalnızca kendi özel menfaatlerini maksimize etmek
amacıyla uyguladıkları ekonomik yaptırımların arzu edilen global refah artışına
hizmet etmeyeceği de açıktır.
Makalenin son bölümünde ABD’nin tek taraflı yaptırım düzenlemeleri örneği
ekseninde ele aldığımız ülke dışı etkili yaptırımlar meselesi ise aslında uluslararası
hukukta esnek bir şekilde düzenlenmiş olan ülke dışı yetki kullanma hakkının bazı
çıkarlar için suistimal edilmesi yüzünden ortaya çıkmış bir sorundur. Bu açıdan bu
tür yaptırım uygulamalarının yalnızca ABD tarafından benimsenmiş olması ve diğer
devletlerin ve uluslararası örgütlerin buna verdikleri tepkiler gibi hususlar dikkate
alındığında, ABD’nin söz konusu düzenlemelerinin uluslararası hukuk uygun
olduğu söylenemeyecektir. Dolayısıyla bu yaptırımlara karşı bunlardan zarar gören
devletlerin ABD’nin uluslararası hukukta sorumluluğuna gidebilmesi mümkündür.
Hakem Değerlendirmesi: Dış bağımsız.
ıkar atışması: Yazar çıkar çatışması bildirmemiştir.
Finansal Destek: Yazar bu çalışma için finansal destek almadığını beyan etmiştir.
Peer-review: Externally peer-reviewed.
Conflict of Interest: The author has no conflict of interest to declare.
Grant Support: The author declared that this study has received no financial support.
Şimşek / Uluslararası Hukuk Açısından Ekonomik Yaprımlar ve ABD’nin Tek Taraı Yaprımlarının Kısa Bir...
2075
Bibliyografya/Bibliography
Acar, S, Ekonomik Yaptırımlar, (Vedat Kitabevi 2015)
Akkutay, B L, “Birleşmiş Milletler Andlaşması Çerçevesinde Ekonomik Yaptırımların Hukuki
Niteliği ve Yargısal Denetimi”, (2014) No 111, TBB Dergisi, 411-46
Alexander, K, Economic Sanctions- Law and Public Policy, (Palgrave Macmillan 2009)
Aslan, M, “ABD’nin Yaptırım Politikaları Kapsamında CAATSA: Türkiye’nin Durumu”, (2019)
İRAM, 1-26
Buys, C G, “United States Economic Sanctions: The Fairness of Targeting Persons from Third
Countries”, (1999) Vol 17 No 2, Boston University International Law Journal, 241-43
Chul, C Y, “Political Economy of the US Economic Sanctions against North Korea: Past, Present
and
Future”, (2005) Vol 34 No 2, Development and Society, 217-38
Cortright, D, “Success Through Sanctions”, (2015) Peace Policy, 1-18
Cortright, D ve Lopez, G A, The Sanctions Decade: Assessing UN Strategies in the 1990s, (Lynne
Rienner Publishers 2000)
Cortright, D ve Lopez, G A , “Containing Iraq: Sanctions worked”, (2004) 83 Foreign Affairs, 90-103
Dal, U, “Avrupa Birliği Genel Veri Koruma Tüzüğü’nün Ülke Dışı Uygulama Yetkisi ve Bu Yetkinin
Uluslararası Hukukta Meşruiyeti”, (2019) Cilt 1 Sayı 1, Kişisel Verileri Koruma Dergisi, 21-33
Damrosch, L F, “The civilian impact of economic sanctions”, in Damrosch (ed), Enforcing Restraint:
Collective Intervention in Internal Conflicts, (Council on Foreign Relations Press 1993)
Dodge, W S, “Reasonableness in the Restatement (Fourth) of Foreign Relations Law”, (2019) 55
Williamette L Rev, 521-37.
Dost, S ve Korkmaz, Z, “Savaşa Varmayan Zorlama Yolu Olarak Zararla Karşılık ve Bazı
Uygulamalar”, (2015) Cilt 5 Sayı 2, Süleyman Demirel Üniversitesi Hukuk Fakültesi Dergisi,
111-58
Drezner, D W, “Conflict Expectations and the Paradox of Economic Coercion”, (1998) 42
International Studies Quarterly, 709-31
Drezner, D W, The Sanctions Paradox, (Cambridge University Press 1999)
Drury, C C, “Revisiting Economic Sanctions Reconsidered”, (1998) Vol 35 No 4, Journal of Peace
Research, 497-509
Dupont, P E, “Iran’s Non-Compliance with Its Non-Proliferation Obligations Revisited”, EJIL:
Talk!, (22 June 2013)
Faeron, J D, “Domestic political audiences and the escalation of international disputes”, (1994) Vol
88 No 3, American Political Science Review, 577-92
Gestri, M, “Sanctions Imposed by the European Union: Legal and Institutional Aspects”, in Ronzitti
(ed), Coercive Diplomacy, Sanctions and International Law, (Brill 2016)
Gevurtz, F A, “Extraterritoriality and the Fourth Restatement of Foreign Relations Law:
Opportunities Lost” (2019) 55 Williamette L Rev 449-73
Gowland-Debbas, V, “UN Sanctions and International Law: An Overview”, in Vera Gowland-
Debbas (ed), United Nations Sanctions and International Law, (Kluwer Law International 2001)
Guzman, A T, How International Works, (Oxford University Press 2008)
Henderson, A, “Neoidealism and the Democratic Peace”, (1999) 36(2) Journal of Peace Research,
203-31
İstanbul Hukuk Mecmuası 78/4
2076
Hess G D ve Orphanides, A, “War and democracy”, (2001) 109 Journal of Political Economy,
776-810
Hofer, A, “The Developed/Developing Divide on Unilateral Coercive Measures: Legitimate
Enforcement or Illegitimate Intervention?”, (2017) Vol 16 Issue 2, Chinese Journal of
International Law, 175-214
Hufbauer et al, Economic Sanctions Reconsidered, Peterson Institute for International Economics,
(3rd ed Columbia University Press 2009)
Ilieva, J et al, “Economic Sanctions in International Law”, (2018) Vol 9 Issue 2, UTMS Journal of
Economics, 201-11
İnat, K ve Duran, B, “İran Yaptırımları Hukuksal Boyut Bölgesel ve Küresel Yansımalar, Türkiye’ye
Etkileri”, (2019 SETA)
International Bar Association, Report of the Task Force on Extraterritorial Jurisdiction, (6 February
2009)
International Law Association, Final Report of Committee on Accountability of International
Organizations, (2004)
Joyner, D H, “International Legal Limits on the Ability of States to Lawfully Impose International
Economic/Financial Sanctions”, in Marossi and Basset (eds), Economic Sanctions under
International Law, The (Asser Press 2015)
Kaempfer, W H ve Lowenberg, A D, “The theory of international economic sanctions: A public
choice approach”, (1988) 78 American Economic Review, 786-93
Kaempfer, W H ve Lowenberg, A D, “The Political Economy of Economic Sanctions”, (2007) Vol
2, in Sandler ve Hartley (eds), Handbook of Defense Economics, 867-911
Karagözoğlu, C, “Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi Bireye Yönelik Ekonomik Yaptırım
Kararları ve İnsan Hakları İlişkisi”, (2019) Vol 39 Issue 1, Public and Private International Law
Bulletin, 217-74
Kaya, İ ve Acer Y, Uluslararası Hukuk, (5. bs Seçkin 2014)
Kirshner, J, “The Microfoundations of Economic Sanctions”, (1997) 6 Security Studies, 32-64
Kuran, T, “Sparks and prairie fires: A theory of unanticipated political revolution”, (1989) 61 Public
Choice, 41-74
Küpeli, Mustafa Ş, Dış Politika Aracı Olarak Yaptırımlar: İran’a Uygulanan Yaptırımların Etkileri,
(2016) Cilt 3 Sayı 1, Türkiye Ortadoğu Çalışmaları Dergisi , 97-135
Lektzian D ve Souva, M, “The economic peace between democracies: Economic sanctions and
domestic institutions”, (2003) Vol 40 No 6, Journal of Peace Research, 641-60
Lohmann, S, “Extraterritorial US Sanctions”, (2019) German Institute for International and
Security Affairs, SWP Comment No. 5, 1-8
Lowe, V and Tzanakopoulos, A, “Economic Warfare”, in Wolfrum (ed), Max Planck Encyclopedia
of Public International Law, (Oxford University Press 2012)
Mack, A ve Khan, A, “The efficacy of UN sanctions”, (2000) 31(3) Security Dialogue, 279-92
Marinov, N, “Do Economic Sanctions Destabilize Country Leaders?”, (2005) Vol 49 No 3,
American Journal of Political Science, 451-688
Mohamad, R, “Unilateral Sanctions in International Law: A Quest for Legality”, in Marossi ve
Basset (eds), Economic Sanctions under International Law, (Asser Press 2015)
Mousseau, M, “The nexus of market society, liberal preferences, and democratic peace:
Interdisciplinary theory and evidence”, (2003) 47 International Studies Quarterly, 483-510
Şimşek / Uluslararası Hukuk Açısından Ekonomik Yaprımlar ve ABD’nin Tek Taraı Yaprımlarının Kısa Bir...
2077
Myo Nyun, T, “Feeling Good or Doing Good: Inefficacy of the US Unilateral Sanctions against the
Military Government of Burma/Myanmar”, (2008) Vol 7 Issue 3, Washington University Global
Studies Law Review, 455-518
Nooruddin, I, “Modeling selection bias in studies of sanctions efficacy”, (2002) Vol 28 No 1,
International Interactions, 57-74
Nossal, K R, “Liberal democratic regimes, international sanctions, and global governance”, in
Väyrynen (ed), Globalization and Global Governance, (Rowman and Littlefield 1999)
Orakhelashvili, A, “The Impact of Unilateral EU Economic Sanctions on the UN Collective
Security Framework: The Cases of Iran and Syria”, in Marossi and Basset (eds), Economic
Sanctions under International Law, (Asser Press 2015)
Pape, R A, “Why economic sanctions do not work”, (1997) 22 International Security, 90-136
Pellet A ve Miron, A, “Sanctions”, in Wolfrum (ed), The Max Planck Encyclopedia of Public
International Law, (Oxford University Press 2012)
Reisman, M V ve Stevick, D L, “The Applicability of International Law Standards to United Nations
Economic Sanctions Programs”, (1998) Vol 9 Issue 1, European Journal of International Law,
86-141
Repa, M, Extraterritorial Measures of the United States of America and The Impact on Foreign
Banks: The Example of Financial Sanctions, Yayınlanmamış Yüksek Lisans Tezi, (The Graduate
Institute of Geneva 2015)
Rennack D E ve Shuey, R D, “Economic Sanctions to Achieve US Foreign Policy Goals: Discussion
and Guide to Current Law”, (1998) CRS Report for Congress, 1-31
Ruys, T, “The Meaning of ‘Force’ and the Boundaries of the Jus Ad Bellum- Are ‘Minimal’ Uses
of Force Excluded from UN Charter Article 2(4)?”, (2014) April, The American Journal of
International Law, 159-210
Ryngaert, C, Jurisdiction in international law: United States and European Perspectives,
Yayınlanmamış Doktora tezi, (Katholieke Universiteit Leuven 2007)
Schrijver, N, “The Use of Economic Sanctions by the UN Security Council: An International Law
Perspective”, in Post (ed), International Economic Law and Armed Conflict, (Martinus Nijhoff
1994)
Sobır, O, “ABD’nin Türkiye’ye Yönelik Yaptırımlarının Uluslararası Hukuk Bağlamında
Değerlendirilmesi”, (2018) ANKASAM, Rapor, No. 04, 1
Stephan, P B, “The Political Economy of Extraterritoriality”, (2013) Vol I Issue 1, Politics and
Governance, 92-101
Szasz, P “The Law of Economic Sanctions”, in Schmitt ve Green (eds), Vol 71 Issue 1, International
Law Studies, The Law of Armed Conflict: Into the Next Millenium, 455-81
Tütüncü, A N, “Güvenlik Konseyi Kararlarının İç Hukukta İcrası”, (2013) 13 AÜSBD, 17-26
Tzanakopoulos, A, “The Right to Be Free from Economic Coercion”, Oxford Legal Studies
Research Paper, No. 41/2015
Tzanakopoulos, A, “Sanctions Imposed Unilaterally by the European Union: Implications for the
European Union’s International Responsibility”, in Marossi ve Basset (eds), Economic Sanctions
under International Law, (Asser Press 2015)
Villiger, M E, Commentary on the 1969 Vienna Convention on the Law of Treaties, (Martinus
Nijhoff 2009)
White, N D, “Autonomous and Collective Sanctions in the International Legal Order”, (2018) Vol
27 Issue 1, The Italian Yearbook of International Law, 1-32
İstanbul Hukuk Mecmuası 78/4
2078
Yücel, H, “ABD, Mehmet Hakan Atilla’ya Karşı Davasının Hukuki Meşruluğu”, (2017) No 184,
Seta Perspektif, 1-6
Zerk, J A, “Extraterritorial Jurisdiction: Lessons for the Business and Human Rights Sphere from
Six Regulatory Areas”, (2010) Harvard Corporate Responsibility Initiative Working Paper, No
59, 1-222