ArticlePDF Available

Muhsin Fahrizade Suikastinın Ardından İsrail İstihbrat Kültürünün Değerlendirilmesi

Authors:

Abstract

https://21yyte.org/tr/israil/muhsin-fahrizade-suikastinin-ardindan-i-srail-i-stihbarat-kulturunun-degerlendirilmesi İran, 27 Kasım 2020 tarihinde önemli bir suikasta sahne oldu. Muhsin Fahrizade, İran'ın nükleer ve füze programlarının kilit ismi, İran Savunma Bakanlığı Araştırma ve İnovasyon Kurumu Başkanı ve İran Savunma Bakan Yardımcısıydı. Fahrizade, ayrıca Nükleer Fizik alanında üniversitede görevli bir akademisyendi. Son dönemde ise İran’da Covid 19 aşı ve tanıma kiti araştırmalarında görevliydi. Bu çalışmada, bölgedeki son durum ışığında İran’ın gücü üzerinde durulacak ve İsrail istihbarat kültürü değerlendirilecektir. İranlı yetkililer, suikasttan İsrail'i sorumlu tuttular. İsrail, sorumluluğu kabul ettiğini ya da reddettiğini belirten bir açıklama yapmadı
Yesevi, Çağla Gül (2020). Muhsin Fahrizade Suikastının Ardından İsrail İstihbarat Kültürünün
Değerlendirilmesi. 21. Yüzyıl Türkiye Enstitüsü, 08 Aralık 2020, https://21yyte.org/tr/israil/muhsin-
fahrizade-suikastinin-ardindan-i-srail-i-stihbarat-kulturunun-degerlendirilmesi
MUHSİN FAHRİZADE SUİKASTININ ARDINDAN
İSRAİL İSTİHBARAT KÜLTÜRÜNÜN DEĞERLENDİRİLMESİ
İran, 27 Kasım 2020 tarihinde önemli bir suikasta sahne oldu. Muhsin Fahrizade, İran'ın
nükleer ve füze programlarının kilit ismi, İran Savunma Bakanlığı Araştırma ve İnovasyon
Kurumu Başkanı ve İran Savunma Bakan Yardımcısıydı. Fahrizade, ayrıca Nükleer Fizik
alanında üniversitede görevli bir akademisyendi. Son dönemde ise İran’da Covid 19 aşı ve
tanıma kiti araştırmalarında görevliydi. Bu çalışmada, bölgedeki son durum ışığında İran’ın
gücü üzerinde durulacak ve İsrail istihbarat kültürü değerlendirilecektir.
İranlı yetkililer, suikasttan İsrail'i sorumlu tuttular. İsrail, sorumluluğu kabul ettiğini ya da
reddettiğini belirten bir açıklama yapmadı. İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu “Size Orta
Doğu’da bir hareketlenme olduğunu söylemek istiyorum. Gergin günler bizi bekliyor.”
demekle yetindi (Anadolu Ajansı, 28.11.2020). İran, saldırıya cevap olarak uranyum
zenginleştirme seviyesinin artırılması ve sivil nükleer programın hızlandırılması kararlarını aldı
(BBC News Türkçe, 1 Aralık 2020).
Suikastın ardından gündeme gelen ilk konu, Mossad’ın İran’da aktif olduğudur. Eski Devrim
Muhafızları Ordusu Deniz Kuvvetleri Komutanı Hüseyin Alayi bu yönde açıklamalarda
bulunmuştur (Anadolu Ajansı, 28.11.2020). Bu suikast, İran’ın ciddi bir savunma ve istihbarat
zafiyetine işaret etmektedir. İran’da istihbarat örgütleri arasında eşgüdüm tartışmaları yanında,
bu suikastın içeriden destekli olabileceği de gündeme gelmiştir. İşin daha vahim yanı, bu
suikastın vuku bulacağının önceden bilindiği ve önlenebileceği görüşünün üst düzey devlet
yetkilileri tarafından dillendirilmesi, İran devlet geleneğinin, İran bürokrasisinin ve güvenlik
sistematiğinin ciddi olarak sorgulanması gerekliliğini ortaya koymaktadır. İran’da bu kadar
önemli bir kişiye, bu kadar örgütlü bir suikast nasıl yapılabildiği üzerinde çalışılması gereken
bir konudur. Bu durum; İran’ın, İsrail’e, ABD’ye ve dış dünyaya karşı nasıl cevap
vereceğinden ziyade iç düzenlemeye ihtiyacı olduğunu göstermektedir.
2007 yılında Fahrizade hakkında incelemeler yapan CIA, Fahrizade’nin akademik rolünün, asıl
kimliğini gizlediğini belirtmiştir. 2008 yılında, ismi, ABD tarafından mal varlığı dondurulan
İranlılar listesine eklenmiştir. 2018 yılı başlarında İsrail operasyonuyla ele geçirilen bir depoda
AMAD Projesi hakkında bilgiler elde edilmiştir. Bu projenin başında Dr. Muhsin
Fahrizade’nin bulunduğunu, televizyonda konuyla ilgili sunum yapan Başbakan Binyamin
Netanyahu duyurmuştur. Suikastın zamanlaması ilginçtir. Joe Biden, İran’la nükleer
Yesevi, Çağla Gül (2020). Muhsin Fahrizade Suikastının Ardından İsrail İstihbarat Kültürünün
Değerlendirilmesi. 21. Yüzyıl Türkiye Enstitüsü, 08 Aralık 2020, https://21yyte.org/tr/israil/muhsin-
fahrizade-suikastinin-ardindan-i-srail-i-stihbarat-kulturunun-degerlendirilmesi
antlaşmaya geri dönmeyi tasarlamaktadır. Ancak ABD Başkanlığını devralacağı tarih, 20 Ocak
2021’dir (New York Times, 27.11.2020). Suikast, bölgede suların ısınmasına yol açmıştır.
Bilindiği gibi 3 Ocak 2020 tarihinde, ABD tarafından gerçekleştirilen Kasım Süleyman suikastı
sonrasında da İran gerekli cevabı verememiştir. İran; ABD ve İsrail’i gerçek düşmanları olarak
duyurmaya devam etmektedir. Ancak bu sert söylemin sahada karşılık bulduğunu söylemek
mümkün değildir.
Sorulan sorular şu şekildedir: İran’ın bu suikast ardından cevabı ne olacak? İran cevap verecek
mi? Ruhani, ABD Başkanlık seçimleri ardından bu suikasti, İsrail’in oyunu olarak nitelendirdi
Sağduyulu bir yaklaşımda bulundu. İran nükleer antlaşmaya geri dönmeyi arzu ediyor. Haziran
2021’de, İran’da, Cumhurbaşkanlığı seçimleri var. Nasıl bir cumhurbaşkanı geleceği önemli.
İran’da, uluslararası yaptırımlarla şiddetlenen ekonomik kriz, Covid 19 pandemisi ile yeni bir
boyut kazandı. İran’ın bu çıkmazdan kurtulabilmesi için uluslararası toplumun desteğine
ihtiyacı var.
İran’ın Gücünün Değerlendirilmesi
Şii inancına önderlik etmesi ve devrimin güçlü bir savunucusu olması, İran’ın bölgedeki Şii
toplulukları ve bazı aşırıcı grupları etkilemesine imkân vermektedir. Bu durum, İran’ın
yumuşak gücü olan Şii ideolojisinin, bazı grupları finansal ve askeri olarak desteklemesi ile
zorlayıcı (sert) güç unsuruna dönüşmesine neden olmaktadır. İran’ın Şii ideolojisi, görkemli
devlet nitelendirmesini kuvvetlendirmektedir; ancak İran’ın bu ideolojinin etkisiyle
oluşturduğu siyasalar değerlendirildiğinde, İran’ın, iyi niyetli bir güç olarak değil, başka
ülkelerin içişlerine karışan bir devlet olarak nitelendirildiği görülmektedir. İran, Şiilerin
bulunduğu her yerde bu gücünü kullanmaktadır. Irak, Suriye, Lübnan ve Bahreyn bu etkinin
görüldüğü yerlerdir (Yesevi, 2015a).
İran’ı bölgesel bir güç haline getirebilecek diğer önemli özelliği ise sahip olduğu enerji
potansiyelidir. İran, dünya doğalgaz rezervleri sıralamasında ikinci ve dünya petrol rezervleri
zenginliği açısından 4. sırada yer alan bir ülkedir. Bunun yanında, İran’ın nükleer güce sahip
olmak istemesi, uluslararası kamuoyu tarafından “iyicil bir niyet” olarak algılanmamış, İran’ın
zorlayıcı güç unsuru olan nükleer silah yapımı amacı bulunduğu değerlendirmesi yapılmıştır.
Nükleer güç haline gelebilme potansiyeli; bölge ülkelerinin de bu anlamda İran’ı takip etmesine
neden olabilecek bir durum olarak nitelendirilmiştir (Yesevi, 2015a; Yavuz Tiftikcigil, Yesevi,
2015b). İran, yüz elli kilometreden dört bin kilometreye kadar menzili olan füzelere sahiptir.
İran bir füzeyi üretebilecek ve faaliyete geçmesini sağlayabilecek kapasitesi bulunmaktadır.
Yesevi, Çağla Gül (2020). Muhsin Fahrizade Suikastının Ardından İsrail İstihbarat Kültürünün
Değerlendirilmesi. 21. Yüzyıl Türkiye Enstitüsü, 08 Aralık 2020, https://21yyte.org/tr/israil/muhsin-
fahrizade-suikastinin-ardindan-i-srail-i-stihbarat-kulturunun-degerlendirilmesi
İsrail İstihbarat Kültürünün Kodları Neler?
İran’ın füze yeteneklerinin artması ve nükleer programının yeniden hız kazanması Suudi Bonn
merkezli Barış Araştırmaları Ensitüsü BICC'nin yayımladığı Küresel Silahlanma Endeksi’ne
göre, İsrail 2019'da da dünyanın en güçlü şekilde silahlanan ülkesi olmayı sürdürdü. İsrail askeri
harcamalara 2019 yılında 20 milyar dolar harcadı. Ülkedeki askeri harcamaların GSYİH'daki
oranı yüzde 5,3'ü buldu (Deutsche Welle Türkçe, 03.12.2020). İsrail sivil amaçlı 12, askeri
amaçlı 10 uyduya sahip (Savunma Sanayii Dergilik, 27.02.2020).
İran’ın füze yeteneklerinin artması ve nükleer programının yeniden hız kazanması Suudi
Arabistan, Körfez Ülkeleri ve İsrail için tehdittir. İran ayrıca bölgedeki farklı ülkelerde
desteklediği ya da konuşlandırdığı askeri yapılanmaları kontrol ediyor. İsrail’in uzun zamandır
ana amacı, İran’ın nükleer programının yavaşlatmak ve sonlandırmaktır. İran, İsrail devletinin
ortadan kaldırmaktan söz etmektedir. Bu açık ve sık sık dillendirilen tehdit, İsrail’in güvenlik
kurumlarının var olan tehdidi engellemek için gereken adımları atması, hazırlıklı olması ve
örgütlü davranması sonucu doğurmuştur.
İsrail, istihbarat yeteneklerini İran’ın nükleer programına zarar vermek için kullanmıştır.
Nükleer programda çalışan bilim adamlarına suikastlar düzenlenmiştir. Nükleer malzemelerin
değiştirilmesi sağlanmış, tesislere sabotajlar düzenlemiştir. Konu ile ilgili ABD-İsrail işbirliği
ve resmi anlaşma ise Ağustos 2007’de geldi. Mossad’ın başındaki Meir Dagan, Nicholas
Burns’le yaptığı görüşmede, İsrail’in İran stratejisini açıkladı. 2005-2009 yılları arasında,
İran’ın nükleer tesisleri ve bilim adamlarına yönelik faaliyetlerinde artış görüldü. İran, Kum
şehrinde yeni bir nükleer tesis kurdu ve santrifüj üretmeye başladı. Kum nükleer tesisinin
bulunması ile ilgili CIA, MI6 ve Mossad beraber çalıştılar. 2010 yılında, dünyanın en gelişmiş
virüslerinden biri olan Stuxnet, Natanz santrifüjlerini kontrol eden bilgisayarları bozdu. Bunu
yapabilecek iki ülke olduğu ifade edildi. Bunlar, ABD ve İsrail’di. Mossad Başkanı Dagan,
2011 yılında görevden ayrılırken, İran’ın projesinin, 2015 yılına kadar ertelendiğini, duyurdu.
(Yesevi, 2014; Yesevi 2015b).
İstihbarat servisleri, bilgi toplama ve toplanan bu bilgileri analiz etme faaliyetleriyle, hükümetin
ve ordunun karar verme süreçlerine katkıda bulunmaktadırlar. İstihbarat servislerinin, üç
önemli amaçları bulunmaktadır. Bunlar, rakibin askeri gücü ve kapasitesinin değerlendirilmesi,
buna göre devletin askeri gücünün geliştirilmesi ve rakip devletin bu yeteneklerinin azaltılması
ve son olarak da rakip devlet üzerindeki istihbarı üstünlükle, rakip devletin caydırılması ve
saldırının önlenmesidir. Teknolojik gelişmeler, istihbaratı, milli güvenliği sağlamanın en
Yesevi, Çağla Gül (2020). Muhsin Fahrizade Suikastının Ardından İsrail İstihbarat Kültürünün
Değerlendirilmesi. 21. Yüzyıl Türkiye Enstitüsü, 08 Aralık 2020, https://21yyte.org/tr/israil/muhsin-
fahrizade-suikastinin-ardindan-i-srail-i-stihbarat-kulturunun-degerlendirilmesi
önemli unsuru haline getirmiştir. Düşman ya da potansiyel düşman devletlerin niyetleri ve
yetenekleri hakkında bilgi sahibi olmak, ordunun kapasitesini, caydırıcılığını ve saldırıyı
önleme yeteneğini belirleyecek en önemli güç olarak ortaya çıkmaktadır (Pecht, Tishler, 2012
aktaran Yesevi, 2015b).
İsrail halkının, dini, tarihi, kültürel özellikleri ve Filistin’den sürüldükten sonra dünyanın dört
bir köşesinde geçirmiş olduğu 2000 yıllık geçmiş, İsrail istihbarat kültürünü ve istihbarat
örgütlerini şekillendirmiştir. İsrail istihbarat etiğini etkileyen, istihbarat kültürünün
şekillenmesini sağlayan birbiriyle bağlantılı sekiz önemli unsur bulunmaktadır. Bunlar;
Yahudilik, siyonizm, antisemitizm, toprağın kutsallığı, demokrasi geleneğine sahip olunduğuna
dair iddia, özellikle askeri istihbarat örgütü Aman’ı etkileyen İsrail ordusunun askeri doktrini
ve İsrail istihbaratının siyasallaşma eğilimi ve istihbarat servislerine kamuoyunun verdiği güçlü
meşruiyettir.
Mossad, üst düzey yönetici ve hükümet yetkililerinden bilgi toplamaktadır. Dünyanın her
yerindeki Yahudi topluluklarında Siyonistler ve sempatizanlarından yardım almaktadır (Kuzu,
2010, s.43 aktaran Yesevi, 2015b). Mossad’ın Arap ülkelerindeki faaliyetleri, özellikle bu
ülkelerin liderleri ve askeri güçleri konusunda bilgi toplamaya yöneliktir. İsrail, Arap
coğrafyasında, çift taraflı çalışan ajanlarla görmektedir. Mossad’ın Arap dünyasındaki
faaliyetleri sadece Arap ülkeleri aleyhine olan faaliyetler değildir. Mossad’ın Arap dünyasında
düşünülenin ötesinde yaygın bir işbirliği ağı bulunmaktadır. Mossad, terörizmle mücadele için
İsrail’in yakın müttefikleriyle istihbarat konusunda işbirliğinde bulunmaktadır; Arap
ülkelerindeki istihbarat servisleri ve özellikle Ürdün istihbarat servisiyle işbirliğinde
bulunduğu, bilinmektedir (Lefebvre, 2003, s.533 aktaran Yesevi, 2015b).
İsrail istihbaratına yardım edenler sadece İsrail’de yaşayan Yahudiler veya İsrail vatandaşları
değildir. Dünyanın farklı yerlerinde yaşayan Yahudiler, örgüte yardım etmektedirler. Bunun
yanında Siyah ajanlar, Araplar ve beyaz ajanlar ise Arap olmayanlar için kullanılmaktadır. Fakir
Arapların, Mossad tarafından satın alınması kolay olmaktadır. Elmas ya da Yaholamin, hedef
ülkelerde ajanlarla iletişimi sağlayan birimdir. Hamas’ı korkutan, İsrail’in Gazze’de ajan
devşirmesidir. Bu ajanların, İsrail için çalıştıklarını anlamaları zordur. TV, Yardım Kurumu ya
da Uluslararası Örgütler için çalıştığını sanan insanlar bulunmaktadır; bu kişiler bir istihbarat
örgütü için çalıştıklarını bilmemektedirler.
Mossad’ın İsrail içinde güvenilir bir kurum olma imajı yanında, diğer önemli yönü uluslararası
imajı olarak karşımıza çıkmaktadır. İstihbarat örgütlerinin genel özelliği olan belirsiz, gizli
Yesevi, Çağla Gül (2020). Muhsin Fahrizade Suikastının Ardından İsrail İstihbarat Kültürünün
Değerlendirilmesi. 21. Yüzyıl Türkiye Enstitüsü, 08 Aralık 2020, https://21yyte.org/tr/israil/muhsin-
fahrizade-suikastinin-ardindan-i-srail-i-stihbarat-kulturunun-degerlendirilmesi
yapıları, Mossad için de belirgin özelliklerdir. Mossad’ın belirsiz, gizli güç olma durumu, İsrail
dışındaki karar alıcıların ve siyasal seçkinlerin isteyerek veya istemeyerek yeniden inşa
ettikleri, güçlendirdikleri bir imajdır. Mossad’ın elde etmiş olduğu başarıları kadar
çözümlenemeyen, nedenleri tam olarak açıklanamayan pek çok olayla ilgili adres gösteriliyor
olması önemlidir. “Mossad parmağı” olarak nitelendirilen bu olgu, Mossad’ın imajını ve
böylelikle İsrail devletinin imajını güçlendirmektedir. Mossad’ın başarıları kadar “belirsiz, gizli
güç” olarak tanıtılması ve algılanması önemlidir. Mossad, pek çok ülkede ajanları olan,
ülkelerin politikalarını değiştirebilecek bir güç olarak yaftalanmaktadır. Bu bağlamda,
Mossad’ın gücü, medyanın ve İsrail dışındaki karar alıcıların, Mossad’ın imajına yaptıkları
katkıdan ileri gelmektedir. Mısır darbesi, bunun bir örneğidir. Erdoğan’ın işaret ettiği bu olay,
potansiyel İsrail tehdidini gösterdiği gibi, Mossad’ın ve İsrail’in onaylanan gücünün de altını
çizmektedir. Bunun dışında, Mossad’ın, John. F. Kennedy, Marilyn Monroe ve Turgut Özal’ın
ölümleri gibi pek çok olayla ilgisi olduğu ileri sürülmüştür. Ayrıca, Yaser Arafat’ın, Mossad
tarafından zehirlendiği iddia edilmiştir (Yesevi, 2014a). Son dönemde buna FETÖ darbesi ve
Kaşıkçı suikastında rol aldığı yönünde fikir beyanları da eklenmiştir.
Uluslararası toplumda, karar alıcılar tarafından inşa edilen Mossad’ın imajı, uluslararası medya
tarafından da güçlendirilmektedir. Uluslararası medya, bu şekillendiren imajı desteklemekte ve
imajın yeniden yaratım sürecine katkıda bulunmaktadır. Bu bağlamda, popüler söylemde,
İsrail’in ve Mossad’ın gücünün ardında, Yahudi ağırlıklı uluslararası medya, Yahudi lobisi,
Yahudi Diasporası ve Yahudi sermayesi bulunmaktadır. Aslında, bu iddia bile, Mossad’ın
ülkelerin işlerini yöneten, gizli-kapaklı operasyonlarla, genel amacı olan İsrail halkını ve
Yahudileri koruma misyonunu sürdüren, “belirsiz, korkulan, gizil güç” olma imajını,
pekiştirmektedir (Yesevi, 2014a)
Son olayda, otomatik silahla gerçekleştirilen bu üst düzey suikast, İsrail istihbarat örgütü
Mossad’ın ve bu bağlamda İsrail devletinin istihbarı, askeri ve teknolojik üstünlüğünün altının
bir kez daha çizilmesine önemli katkıda bulunmuştur. Yok edilecek devlet, dış tehditlerin
varlığıyla her alanda gücünü arttırmayı sürdürmektedir.
İran örneğinde görüldüğü gibi bir ülkenin ne kadar güçlü olduğunu duyurması, açık tehditler
ortaya koyması, o ülkeyi açık tehdit haline getirmektedir. Her ülke gücünün sınırlarını bilerek,
gelecekteki tehditlere karşı bugünden sıkı ve örgütlü çalışmak zorundadır.
Kaynaklar
Yesevi, Çağla Gül (2020). Muhsin Fahrizade Suikastının Ardından İsrail İstihbarat Kültürünün
Değerlendirilmesi. 21. Yüzyıl Türkiye Enstitüsü, 08 Aralık 2020, https://21yyte.org/tr/israil/muhsin-
fahrizade-suikastinin-ardindan-i-srail-i-stihbarat-kulturunun-degerlendirilmesi
Algemeiner (2019).https://www.algemeiner.com/2019/05/24/the-shadow-war-between-israeli-
intelligence-and-hamas/
Anadolu Ajansı, 28.11.2020.
BBC News Türkçe, 1 Aralık 2020.
Deutsche Welle Türkçe, 03.12.2020.
New York Times, 27.11.2020.
Savunma Sanayii Dergilik, 27.02.2020
Yavuz Tiftikcigil, Burcu; Yesevi, Çağla Gül (2015). Türkiye’nin Enerji Görünümü: Stratejiler
ve İlişkiler. İstanbul: Der’in Yayınevi.
Yesevi, Çağla Gül (2020). Körfez Ülkeleriyle Yapılan Antlaşmalar Sonrası İsrail’in İmajı
Değişiyor mu? 21. Yüzyıl Türkiye Enstitüsü, 29.09.2020
Yesevi, Çağla Gül (2017). Güvenlikleştirme Teorisi Açısından İsrail’in Türk Dünyası
Politikası. Türk Dünyası Araştırmaları 115 (227): 133-162.
Yesevi, Çağla Gül (2017). İsrail’in Devlet İmajının Şekillendirilmesi. Bilge Strateji Dergisi 9
(16): 97-130.
Yesevi, Çağla Gül (2015a). İran’ın Enerji Sektörü: İran’ın Yumuşak ve Akıllı Gücü, İçinde
Hasret Çomak, Caner Sancaktar, Zafer Yıldırım (Ed.) Enerji Diplomasisi. İstanbul: Beta
Yayınları, 441-467.
Yesevi, Çağla Gül (2015b). İsrail Ordusu ve İstihbarat Örgütleri. Ankara: Kripto Yayınevi (2.
Baskı: Mart 2018).
Yesevi, Çağla Gül (2014a). İsrail İstihbarat Örgütleri ve Mossad. İçinde Ümit Özdağ (Ed).
İstihbarat Örgütleri.(217-270) Ankara: Kripto Yayınları.
Yesevi, Çağla Gül (2014b).İsrail’in Güvensizliği ve İsrail Askeri İstihbaratı. Millî Güvenlik
ve Askerî Bilimler Dergisi 1 (4). 107-144.
Yesevi, Çağla Gül (2014c). İsrail Silahlı Kuvvetleri. Millî Güvenlik ve Askerî Bilimler Dergisi
1 (2). 123-168.
Article
Full-text available
Bu makale İsrail-Türkiye ilişkilerinin tarihsel açıdan incelemektedir.
ResearchGate has not been able to resolve any references for this publication.