Content uploaded by Kadir Arslanboğa
Author content
All content in this area was uploaded by Kadir Arslanboğa on Dec 04, 2020
Content may be subject to copyright.
551
OSMANLI DEVLETİʼNDE VAKIF YÖNETİMİNDE TEVLİYET:
İSTANBUL ÖRNEĞİ
Kadir ARSLANBOĞA1
Öz
Vakıflar mali, iktisadi ve sosyal alanlarda devlet ve toplum açısından önemli görevleri
ifa etmektedirler. Dolayısıyla bu kurumların sosyal bilimler açısından birçok bilime
yönelik unsurları bulunmaktadır. Bunlar içerisinden biri de vakıfların yönetim ve or-
ganizasyon noktasında işletme tarihi açısından taşıdıkları hususiyettir. Yönetim kad-
rolarının oluşturulması, bu kadroların tayini ve yetkilerinin neler olduğunun ortaya
konulması İşletme tarihi açısından önem arzetmektedir. Bu sebeple çalışmada 1600
yılına ait İstanbul Evkaf Tahrir defterindeki İstanbul suriçi olarak bilinen bölgede-
ki 3265 vakfın yönetim kadrosu içerisindeki tevliyet makamına yapılan atamalarda
vakfın idaresinin kime bırakıldığı ele alınmıştır. Buna ilaveten tevliyet makamındaki
atamalarındaki hususiyetler ve yetkileri ortaya konulmaya çalışılmıştır.
Anahtar Kelimeler: Osmanlı, Vakıf, İşletme Tarihi, Yönetim, Mütevelli.
TEVLİYET IN OTTOMAN EMPİRE FOUNDATION ADMINISTRATION:
THE CASE OF İSTANBUL
Abstract
Foundations carry out important tasks for state and society in fiscal, economic and
social fields. Accordingly, they have many components related to different fields in
terms of social sciences. One of these components is the importance of foundations’
administration and organisation for history of administration. The organisation and
the appointment of the administrative staff and the description of their tasks matter in
history of administration. Thus, this study focuses on the 3265 foundations’ adminis-
trative staff appointments for entailed estate branches in foundation registrations, in
the region which is called ‘wallet city’ in İstanbul foundation registration documents,
which belong to 1600. Additionally, entailed estate authority characteristics and tasks
were also examined.
Keywords: Ottoman, Foundation, Business History, Management, Mütevelli.
1 Doç. Dr., Çanakkale Onsekiz Mart Üniversitesi, Siyasal Bilgiler Fakültesi, İktisat Bölümü, karslanboga@comu.
edu.tr
Yönetim Bilimleri Dergisi /Journal of Administrative Sciences
Cilt/Volume 16, Sayı/N: 32 ss.pp.: 551-558 2018
552
Kadir ARSLANBOĞA
GİRİŞ
Osmanlı Devleti’nin malî yapısını oluşturan üç önemli temel yapı bulunmaktadır.
Bunlar; merkezî hazine, tımar ve vakıf sistemidir. Vakıflar, Osmanlı Devleti’nde sosyal
ve ekonomik hayatın en önemli bileşenidir. Ferdi mülkiyet altında bulunan gayrimenkul
ve menkul varlıklardan elde edilecek gelir, ferdi mülkiyetten çıkartılarak sosyal amaçla-
ra tahsis edilmektedir. Böylelikle bireye gelir sağlayan unsurlar, toplumun ihtiyaçlarının
karşılanmasına yönlendirilmektedir. Aynı şekilde toplumun sosyal ihtiyaçlarını karşıla-
mak amacıyla birçok gelir getirici unsur ekonominin de dinamiğini oluşturmaktaydılar.
Örneğin; çiftlik, değirmen vb. işletmeler ile ekonominin arz tarafında pay alan vakıflar,
amaçlarını gerçekleştirmek için yapmış oldukları harcamalar ile de talep kısmında da yer
almaktaydılar. Buna ilaveten personel istihdam etmeleriyle de ekonomi de işveren olarak
bulunuyorlardı. Kurmuş oldukları vakıflarda inşa ettikleri han, bedesten, kervansaray ve
dükkan gibi ticari meskenler ile de arz ve talebin karşılaştıkları piyasaların oluşumuna
katkı sağlamaktaydılar.
Vakıfların yukarıda bahsedildiği üzere piyasada bir aktör olarak bulunması, hukuki
bir çerçeve içerisinde hareket etmesi ve devletin resmi organlarınca yahut yetkililerince
denetlenmesi sonucu resmi bir İşletme hüviyetinde oldukları aşikârdır. Vakıflar kurul-
duklarında bunların yönetmeliği olarak zikredebileceğimiz vakfiyeler hazırlanmaktay-
dı. Vakfiyeler bölgenin kadısı tarafından imzalanarak, sicil defterine geçirilerek hukuki
bir resmiyet kazanmaktaydı. Vakfiyede, tesis edilen vakfın nasıl idare edileceği, nerelere
ne gibi harcamalar yapılacağı, kaç kişinin çalışacağı, bunlara ne kadar maaş ödeneceği,
harcamaların hangi gelirlerle karşılanacağı, vakıftan kimlerin ne şekilde faydalanacağı
gibi hususlar vakfeden kişi tarafından ayrıntılı biçimde belirtilmekteydi. Belirtilen şartlar
çerçevesinde vakfın işletilmesine riayet edilmekteydi.
Askerî ve malî organizasyonun sağlanması amacıyla Osmanlı Devleti’nde gelir kay-
naklarının tespiti ve denetimi önem arzetmekteydi. Bundan dolayı devlet 30-40 yıl aralık-
larla Tahrir adı verilen sayımlarla malî kaynaklarını denetlemekteydi. Aynı işlem vakıflar
içinde yapılmakta ve yapılan sayımlar evkaf tahrir defterlerine kaydedilmekteydi. Söz
konusu kayıt işlemleriyle çeşitli il ve kazalardaki vakıflar hakkında envanterler günümü-
ze kadar ulaşmıştır.
Evkaf tahrirlerinin yapıldığı iller içerisinde siyasal, sosyal ve ekonomik olarak öne
çıkan il İstanbul’dur. İstanbul’da suriçi denilen ve günümüzde Fatih ilçesinin sınırları
olan bölgedeki vakıfların denetiminin kaydedildiği üç adet evkaf defteri bulunmaktadır.
Bunlardan ilki 1546 yılına ait olup Ö. Lütfi Barkan ve E. Hakkı Ayverdi tarafından trans-
kripti yapılarak 1970 yılında yayınlanmıştır. İkincisi ise 1578 yılına ait olup H. Ahmet
Arslantürk ve Kadir Arslanboğa (2015) tarafından defterin fihristi (vakıfların mahalle-
ler itibariyle isimleri, vakıfların nakdiye ve akar olarak mahiyetleri ve diğer defterler
ile karşılaştırmaları) hazırlanmıştır. Son defter ise 1600 yılına ait olup Mehmet Canatar
tarafından 2004 yılında transkript edilerek yayınlanmıştır. Üç defterin tarih aralığına ba-
kıldığında 22 senelik aralık ile tahrirlerin gerçekleştirildiği görülmektedir. İstanbul’a ait
evkaf tahrir defterlerindeki kayıtlar içerisinde selatin vakıflar bulunmamakta, sadece halk
tarafından ihdas edilen vakıflar kaydedilerek denetlenmiştir. İstanbul evkaf tahrir def-
553
Osmanlı Devleti’nde Vakıf Yönetiminde Tevliyet: İstanbul Örneği
terlerinin 1546 yılına ait envanterinde 2.515 vakıf, 1578 yılına ait olanında 2.813 vakıf,
1600 yılına ait olanında ise 3.265 kayıtlı vakıf bulunmaktadır.
Tahrir işlemi bir müfettiş başkanlığında oluşturulan heyet tarafından hazırlanıyordu.
Tahrir öncesinde bir önceki evkaf tahrir defteri yanlarına alınarak mahalleler sırasıyla
dolaşılıyordur. Burada öncelikle vakıfların kuruluş yönetmeliğini havi vakfiyeler veyahut
sicil suretleri kontrol edilmekte ve devamında durum yeni evkaf tahrir defterine kaydedil-
mekteydi. Eğer teftiş sırasında vakfa ait bir vakfiye ya da sicil ibrâz edilmediyse durum
soruşturularak tahrir defterine kayıt yapılıyordu (Barkan ve Ayverdi, 1970: V).
Çalışmada bahsi geçen evkaf defterleri içerisinde günümüze en yakın tarihli olan ve
sayı olarak da en fazla vakfın bulunduğu 1600 yılına ait evkaf tahrir defteri ele alınmıştır.
Transkript edilen defterdeki vakıfların vakfiyeleri dikkate alınarak vakıf yönetimine ait
tevliyet ele alınmıştır. Vakfiyelerde ise tevliyetin kime verildiği/eceği açıkça belirtilmek-
tedir. 1600 yılına ait İstanbul evkaf tahrir defterinde bulunan ve 3.265 adet vakfa ait olan
vakfiyelerin transkriptleri tek tek incelenerek ve tasnif edilerek tevliyetin kime bırakıl-
dığı/acağı ortaya konulmaya çalışılmıştır. Böylelikle medeniyetimizin en önemli işlet-
meleri olan vakıfların idaresindeki yönetimin üst makamındaki yetkinin tevarüsü ortaya
konulmaya çalışılmıştır.
1. VAKIFLARDA TEVLİYET
Tevliyet, vakfın vakfiyesinde belirtilen şartlara ve şer‘î hükümlere göre idaresinin
adıdır. Bu görevi icra edene ise mütevelli denilmektedir. Bir kimsenin mütevelli olabil-
mesi için aşağıdaki şartları taşıması gerekmektedir;
• Akıl baliğ olması
• Emin birisi olması
• Vakıf işlerini idare edebilme kabiliyet olması
• Müslüman olması
• Meşruta değilse yönetime talip olmaması.
• Mütevelli ile mütevelliyi denetleyen nazırın aynı kişi olmaması
Bu şartları taşıyan mütevellilerin vakfın idaresindeki yetki çerçevesi ise aşağıda be-
lirtilen hususlardır. Bu hususların hepsi olabileceği gibi bazılarının belirtildiği, bazıları-
nın ise belirtilmediği on adet yetkisi bulunmaktadır;
• Teksîr-Taklîl: Vakıftan yararlananların birinin payını artırmak ya da azaltmak
• İdhâl-İhrâç: Vakıftan istihkakı olmayan birini dahil etmek ya da olanı çıkartmak
• İ’ta-Hirman: Bir istihkakı birinden keserek diğerine belirli bir süre ya da devam-
lı vermek
• Tağyir-Tebdîl: Vakfın vakfiyedeki şartları ile malın intifasının şeklini değiştirme
• İbdâl-İstibdâl: Bir malın satılması ve yerine başka bir malın alınması (Akgün-
düz, 1996:314-320).
554
Vakfiyelerde mütevelliler için bu on şartın açıkça ve kaç defa kullanılabileceği açık-
ça belirtiliyordu. Vakfiyede yalnızca şartlar belirtildiğinde mütevelli bir defaya mahsus
olarak bu on şartı kullanabilme yetkisine haizdir. Bununla birlikte vakfiyede bu şartları
devamlı bir surette kullanabileceğine dair ibarede konulmaktaydı.
Tevliyet noktasında yukarıda da belirtildiği üzere nazır ile mütevellinin aynı kişi ol-
maması esastır. Ancak uygulamada istisnalar olduğu görülmektedir. Vakfı kuran kişi ta-
rafından vakfiyede şart koşulmadıkça veya hakim tarafından tayin olunmadıkça vakıftan
yararlananların tevliyet hakları yoktur. Vakfı kuran kişi hayatta ise ve mütevelli tayin et-
mediyse mütevelli kendisi olmakta, vefatından sonra ise kadı mütevelli tayin etmektedir.
Vakfı kuran kişinin tayin ettiği mütevelliler hayatta iken de kadı yine mütevelli tayininde
bulunamamaktadır ve bu kişilerin mütevelli olmalarında kadı hükmü aranmamaktadır.
Mütevelli şahısın hangi vakfına tayin edildiyse sadece o vakfın idaresini yürütebilmekte,
şahsın diğer vakıflarında idare yetkisi bulunmamaktadır. Vakıfların idaresi için yaşı kü-
çükler ve kadınlar da mütevelli olarak tayin edilmekteydiler. Ancak bunların mütevelli
olarak tayin edilmelerinden sonra vakfın idaresinin tasarrufunda sorun olabileceği sebe-
biyle kendilerine yardımcı olmak amacıyla yerlerine tasarrufta bulunabilen kaimmakamı
mütevelliler tayin edilmekteydiler. Mütevelli meşruta olsa da görevini bir başkasına bıra-
kıp, görevi bırakabilirdi. Aynı şekilde görevinden azl de edilebilmekteydi.
Mütevellilerin idaresindeki vakıf hesaplarının denetimleri hakim ya da müfettişler
aracılığıyla 3 yılda bir yapılmaktaydı. Mütevelliler vakfiyelerde kendilerine tanınan yet-
kiler çerçevesinde her türlü tasarrufta bulunabilmekteydiler ve sorumlulukları bulunma-
maktaydı. Ancak, mütevellinin kusur ve ihlali durumunda mütevelli tazmin ile yüküm-
lüydü.
Mütevellilerin ücretleri günlük, aylık ya da yıllık olarak vakfiyelerde belirtilmekte-
dir. Bununla birlikte hasbî ibaresiyle ücretsiz yapılacağı da not düşülmüştür. Vakfiyelerde
mütevellinin ücretine dair bir ibare olmadığı durumda mütevelli hakimden ücret talep
edebilmekteydi. Bu durumda da hakim rayiç bir ücret belirleyebilmekteydi (Akgündüz,
1996:303-324).
2. 1600 TARİHLİ İSTANBUL EVKAF TAHRİR DEFTERİNE GÖRE
TEVLİYET DAĞILIMI
1600 yılına ait İstanbul evkaf tahrir defterindeki vakfiyelerde vakfın yönetimi “tevli-
yet kendüden sonra Yûsuf bin ‘Abdullâh’a ba’dehu re’y-i hâkime”, “Şart-ı vâkıf tevliyet
kendüden sonra evlâdına ve evlâd-ı evlâdına neslen ba’de neslin ba’dehum ‘utekâsına ve
evlâd-ı ‘utekâsına ve ba’de’l-inkırâz hâkimü’l-vakt re’yine mufavvaz ola diyü mukay-
yed…” , “… mahalle imâmı mütevellî olup ahâlî-i mahalle hasbî nâzır olalar …” vb. gibi
ifadeler ile kime bırakılacağı açık olarak belirtilmiştir. Bu ifadelerden yola çıkarak ex-
celde hazırlanan bir tablo vasıtasıyla vakıfların tevliyeti kime bıraktıkları tasnif edilerek
ortaya konulmaya çalışılmıştır.
Aşağıdaki Tablo 1’de de görüleceği üzere vakıflarda tevliyeti üstelenen kişiler 13
Kadir ARSLANBOĞA
555
kategoride toplanılmıştır. Tertip2 olarak ise en uzun tertiplerde/aşama/sıra görülen aşama
dikkate alınarak 5 tertip belirlenmiştir. Tevliyetin bırakıldığı ilk kişi 1. tertip olarak ken-
disi, 2.cide ise kendinin vefatı sonrasında evladı, 3.cüsünde evlatlarından sonra torunları,
4.cüsünde torunlarından sonra köleleri ve 5.cisinde ise kölelerinden sonra da re’y-i hâ-
kim’in birisini mütevelli olarak ataması kastedilmektedir. Evlat, torun ve köle olarak be-
lirlenmiş olan tertiplerde bunlardan birinin nesli kesildiğinde bir sonrakine tevliyet görevi
devralır.
Tabloda görüldüğü üzere 1. tertipte 1.761 vakfın vakfiyesinde tevliyetin kime bırakıl-
dığına dair bir ifade bulunmamaktadır. Böyle durumlarda vakıf hayatta iken kendisi, ve-
fatından sonra ise kadı tarafından vakfa mütevelli atanmaktadır. 1. tertip içerisinde ikinci
sırada ise vakıf kuranların 714’ü mütevelli olarak kendilerini atamışlardır. Vakfiyelerde
isim verilip bu ismin kim olduğu tespit edilemeyenler Yabancı kategorisinde toplanılmış-
tır ve 1. tertipte 297 vakfın yönetimi yabancılara bırakılmıştır. Mütevelli olarak 1. tertipte
kendilerine görev tevdi edilenler içerisinde Mescid görevlileri bulunmaktadır. Mahalle
mescidinin ya da camisinin imamı, müezzini, kayyımı ve mescidin evkafının mütevellisi
kim olursa ona tevliyet nasb olunmuştur.
Tablo 1: 1600 Evkaf Tahrir Defterine Göre Tevliyet Dağılımı
Mütevelli / Tertip 1. 2. 3. 4. 5.
Atama olmayan 1761 2239 2683 2923 3114
Kendi 714 2 - - -
Yabancı 297 134 21 4 1
Mescit Görevlisi 200 135 51 44 25
Köle 72 120 102 87 46
Evlat 71 236 72 17 8
Sakin 39 56 4 3 3
Görevli 37 35 14 9 7
Atama 27 171 134 118 54
Kocası 21 22 1 - -
Akrabası 13 22 6 8 1
Hanımı 11 52 3 2 -
Torunu 2 41 174 50 6
Toplam 3265 3265 3265 3265 3265
2 Tertip ifadesini vakyelerde “tertib-i mezbûr” geçmesi sebebiyle kullanılmıştır.
Osmanlı Devleti’nde Vakıf Yönetiminde Tevliyet: İstanbul Örneği
556
1. tertip içerisinde sırasıyla köle, evlat, sakin olanlar, başka bir kurumda bir görevde
kim olursa ona bırakılan, yasal yetkiye sahip olan kadı, kazasker ve padişah tarafından
atanan, kocasına, yeğen, amca gibi yakın akrabalarına, hanımlarına ve torunlarına tevliyet
bırakılmıştır.
2. tertibe bakıldığında atama hakkında bilgi verilmeyen vakıfların sayısı 2239 adettir.
2. tertipte vakfı kuranlardan iki kurucu kendilerinin atanmalarını istemişlerdir. Yabancı ve
mescit görevlilerinde ilk tertibe göre azalma gerçekleşirken; köle, evlat, sakin, atama, ha-
nım, torun, kocasının mütevelli olarak atanma sayılarında artış meydana gelmiştir. Bunlar
içerisinde en ciddi artış atama, evlat, hanım ve torunların mütevelli olarak gösterilmeleri-
dir.
3. tertipte 2683, 4. Tertipte 2923 ve 5. Tertipte 3114 vakfın mütevelli ataması bulun-
mamaktadır. Bu tertiplerin sütunlarına bakıldığında mütevelli tayinlerinde köle, atama ve
torunların sayıları dikkat çekmektedir.
Tablodan görüleceği üzere ve uygulamadaki unsurlara bakıldığında vakıf kuran kişi-
lerin mütevelli olarak kendilerini ilk derecede atadıkları görülmektedir. Yukarıda da bah-
sedildiği üzere tevliyet noktasında vakfiyede bir ibare yok ise vakıf kuran kişinin hayatı
müddetince mütevelli olduğu belirtilmişti. Bu durumda 1. Tertipte ataması olmayan ve
kendini atayanların sayıları toplanıldığında 1761+714=2475 vakfın mütevellisi vakfı ku-
ran kişilerdir. 2. Tertibe bakıldığında ise ataması olmayanların sayısı 2239 adettir. Atama
kategorisinde mütevellinin atanarak tayin edildiği vakıf sayısı ise 171 adettir. Dolayısıyla
(2239+171) 2310 vakfın ataması hakim tarafından yapılmıştır. Bu usul çerçevesinde di-
ğer tertiplerdeki atama olmayan kategorisine bakıldığında hakim tarafından yapılan ata-
maların sayısında artış bulunmaktadır.
Mütevelli atamalarında yetkinin hakime bırakılmasındaki en önemli unsur evlatlar
arasında çıkabilecek kargaşa ve tartışmaların önünün kesilmesi olabilir. Evlatlar arasında
vakıf işlerini yürütebilmesi noktasında ortaya çıkabilecek ehliyet ve liyakat hususların-
daki belirsizliklerin bu yolla bertaraf edilmesinin amaçlanmış olabileceği ihtimali göz
önünde bulundurulmalıdır.
3. SONUÇ
Vakıfların idaresinden sorumlu olan tevliyet görevlendirilmelerine 1600 yılına ait
İstanbul evkaf tahrir defterindeki veriler ışığında bakıldığında vakıf kuranların öncelikle
kendilerini devamında ise güven odaklı olarak hâkimin atadığına, yakınlarına ve kurum
yöneticilerine görevi bıraktığı görülmektedir. Ayrıca mütevelli olarak atananlar içerisinde
hem kız evlat hem de hanım olarak tasnif edilenlere bakıldığında bayanlara vakıf kurma-
larının yanında idari görevlerde tevdi edildiği görülmektedir.
Kadir ARSLANBOĞA
557
KAYNAKÇA:
Akgündüz, Ahmet, (1996). İslam Hukukunda ve Osmanlı Tatbikatında Vakıf Sistemi, 2.
Baskı. (İstanbul: Osmanlı Araştırmaları Vakfı Yayınları).
Arslantürk H.Ahmet, Arslanboğa, Kadir, (2015). İstanbul Vakıfları Tahrir defteri 986
(1578),
(İstanbul: Okur Akademi).
Barkan Ö. Lütfi, Ayverdi, E.Hakkı, (1970). İstanbul Vakıfları Tahrir Defteri - 953 (1546)
Tarihli, (İstanbul: İstanbul Fetih Cemiyeti İstanbul Enstitüsü).
Canatar, Mehmet, (2004). İstanbul Vakıfları Tahrîr Defteri 1009 (1600) Târîhli,(İstanbul:
İstanbul Fetih Cemiyeti).
Osmanlı Devleti’nde Vakıf Yönetiminde Tevliyet: İstanbul Örneği
558