ArticlePDF Available

İbn Sina ve Gazali’nin Bazı Değer Kavramları Yönünden Karşılaştırılması

Authors:
ISSN:2528-9527
E-ISSN : 2528-9535
Yıl
Year
: 10
Cilt
Volume
:16
Sayı
Issue
:28
Ağustos
August
2020
Makalenin Geliş Tarihi
Received Date
: 04/02/2020
Makalenin Kabul Tarihi
Accepted Date
: 27/07/2020
OPUS ©
Uluslararası Toplum Araştırmaları Dergisi-International Journal of Society Researches
ISSN:2528-9527 E-ISSN : 2528-9535
http://opusjournal.net
İbn Sina ve Gazali’nin Bazı Değer Kavramları
Yönünden Karşılaştırılması
DOI: 10.26466/opus.684445
*
Aytekin Demircioğlu*
* Doç. Dr. Kastamonu Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Felsefe ve Din Bilimleri Bölümü, Kuzeykent /
Kastamonu / Türkiye
E-Posta:
demircioglu.aytekin@gmail.com
ORCID:
0000-0003-4945-5519
Öz
Değerlerin neliği konusunda evrensel bir uzlaşı yoktur. Değerlerin tanımı, kapsamı, hangi değerlerin
ne şekilde öğretileceği, içinde bulunulan kültür, yaşanılan coğrafya ve tarihsel süreçlerden etkilen-
mektedir. Hatta bazı davranış ve tutumların değerlendirilmesi konusunda aynı ülkede ve aynı zaman
diliminde yaşayan insanlar arasında bile farklar bulunmaktadır. Bu durum, insanların ve toplumların
değerler konusunda ortak bir paydada buluşmalarının zorluğunu göstermektedir. Bu zorluğa karşılık,
bazı değerlerin benimsenmesi ve öğretilmesi hususunda toplumsal ya da evrensel ölçekte görüş bir-
liğine varılan ortak yargılar da vardır. Karşılıklı ilişkilerde saygı, sevgi, hoşgörü, yardımlaşma, neza-
ket, sorumluluk, adalet, tevazu gibi değer kavramları teorik açıdan üzerinde uzlaşılan kavramlardan
bazılarıdır. İbn Sina (980 1037) ve Gazali (1058 1111) düşünce tarihine çok önemli katkı sağlamış
iki düşünürdür. İbn Sina tıp bilgini olarak, Gazali de din bilgini olarak dünya çapında üne ka-
vuşmuşlardır. Onları ünlü yapan bu niteliklerinin yanında her iki düşünürün felsefe, metafizik ve
ahlak konusunda çok önemli görüşleri bulunmaktadır. Bu çalışmada, İbn Sina ve Gazali’nin, değerle-
rin neliği ve hangi değerlerin öğretilmesi gerektiği konusundaki görüşleri karşılaştırmalı olarak
incelenmiştir. Bu amaçla literatür taraması yapılmış, düşünürlerin kendi eserleri incelenmiştir. Elde
edilen bulgular, eleştirel bir bakış açısı ve yorumlama tekniği ile değerlendirilmiştir.
Anahtar Kelimeler:
İslam Felsefesi, Değerler Eğitimi, İbn Sina, Gazali
ISSN:2528-9527
E-ISSN : 2528-9535
Yıl
Year
: 10
Cilt
Volume
:16
Sayı
Issue
:28
Ağustos
August
2020
Makalenin Geliş Tarihi
Received Date
: 04/02/2020
Makalenin Kabul Tarihi
Accepted Date
: 27/07/2020
OPUS ©
Uluslararası Toplum Araştırmaları Dergisi-International Journal of Society Researches
ISSN:2528-9527 E-ISSN : 2528-9535
http://opusjournal.net
Comparison of Avicenna and Ghazali for
Some Value Concepts
*
Abstract
There is no universal consensus on the nature of values. The definition, scope and teaching of values
are affect by the culture, geography and historical processes. There are even differences in the evalua-
tion of certain attitudes and behaviors among people living in the same country and in the same time
frame. This shows that it is difficult for people and communities to meet on a common ground on
values. In response to this challenge, there are also common judgments that have been agreed on the
adoption and teaching of certain values on a social or universal scale. The concepts of respect, love,
tolerance, help, kindness, responsibility, justice, humility in mutual relations are some of the concepts
agreed on theoretically. Ibn Sina (980 - 1037) and Ghazali (1058 - 1111) are two thinkers who have
made a significant contribution to the history of thought. Ibn Sina has gained worldwide fame as a
medical scholar and Ghazali as a religious scholar. Besides these qualities that make them famous, both
thinkers have very important views on philosophy, metaphysics and morality. . In this study, the
views of Ibn Sina and Ghazali about the definition of values and which values should be taught were
examined comparatively. For this purpose, the literature was searched and the works of the thinkers
were examined. The findings were evaluated with a critical point of view and interpretation technique.
Keywords:
İbn Sina ve Gazali’nin Bazı Değer Kavramları Yönünden Karşılaştırılması
1564 OPUS ©
Uluslararası Toplum Araştırmaları Dergisi
Giriş
İbn Sina 980 yılında, bugünkü Özbekistan sınırları içindeki Buhara kentinde
doğmuştur. Soylu bir aileden gelen İbn Sina, henüz küçük bir çocukken
keskin zekâsıyla insanların dikkatini çekmeyi başarmıştır. İyi bir eğitim alan
İbn Sina, küçük yaşlarda Kur’ân’ı ezberlemiş, dil, edebiyat, akaid ve fıkıh
gibi alanlarda dersler almıştır. Daha sonra tıp ve felsefe konularına merak
salmıştır. Henüz 16 yaşındayken rüşlerine başvurulan bir tıp otoritesi
haline gelmiştir. Bir yandan tıp ve eczacılık ile ilgilenen İbn Sina diğer yan-
dan da fıkıh eğitimine devam etmiştir. Âlimler arasındaki fıkıh tartışmaları
onun mantık ve felsefeye olan ilgisini arttırmıştır. Mantık, matematik ve
fizik eserlerini inceledikten sonra metafizik ve felsefe alanına yoğunlaşmış-
tır. Aristoteles’in “Metafizik” adlı eserini defalarca okumasına rağmen tam
olarak anlayamamış; ancak Farabi’nin “El-İbane”sini (Metafizik’in şerhi)
okuyunca bu kitatam olarak anlayabilmiştir. Bu durum, onu Farabi’ye
yakınlaştırmış ve ikilinin birlikte anılmasına yol açmıştır. Batıda Avicenna
olarak bilinen İbn Sina, 1037’de öldüğünde geriye mantık, matematik, felse-
fe, tıp, doğa bilimleri ve metafizik alanlarında çok geniş bir külliyat bırak-
mıştır. En ünlü eserleri “Eş-Şifa, “En-Necat”, “El-İşarat ve’t-Tenbihat”, “Da-
nişname-i Alai” ve “El-Kanun fi’t-Tıbb”dır (Alper, 2013).
Gazali 1058’de Horasan’da doğmuştur. Küçük yaşlarından itibaren ilim
tahsil eden Gazali genç yaşta, bir din âlimi olarak üne kavuşmuştur. Dini
ilimlerdeki bilgisinin derinliği onu 33 yaşındayken dönemin en önemli ilim
merkezi olan Bağdat Nizamiye Medresesi’nin baş müderrisliği gibi yüksek
bir makama getirmiştir. Bu görevde birkaç yıl geçiren Gazali, yaşadığı içsel
bir değişim sebebiyle tasavvufa yönelmiş ve 1095’te görevini bırakmıştır.
İçsel arınma ve sufilerin yolunu öğrenme arzusuyla geçen bu uzlet hayatı
yaklaşık 11 yıl sürmüştür. Akabinde devlet yöneticilerinden ve ilim çevrele-
rinden gelen ısrarlı teklifleri geri çevirmeyerek 1106 dolaylarında eğitim
hayatına geri dönmüş ve Nişabur Nizamiye Medresesinin başına geçmiştir.
Gazali’nin ikinci eğitim dönemi olarak adlandırılan bu süreç de çok uzun
sürmemiş ve 1109’da baş müderrislik görevini tekrar bırakarak memleketi
Tus’a dönmüştür. Ancak bu sefer inzivaya çekilmek için değil, eğitim öğre-
tim faaliyetlerini daha özgürce yapabilmek için görevinden ayrılmış ve evi-
nin yanında kendi imkânlarıyla kurduğu medresede eğitim faaliyetlerine
devam etmiştir. Bu dönemde de devlet ricalinden medrese yaşantısına geri
Aytekin Demircioğlu
OPUS ©
Uluslararası Toplum Araştırmaları Dergisi
1565
dönmesi konusunda teklifler almış ama o bu teklifleri nazikçe geri çevirmiş-
tir. Gazali 1111’de genç sayılabilecek bir yaşta (53) ve ardında müthiş bir
kütüphane bırakarak ölmüştür. Gazali’nin eserlerinin sayısı tam olarak
bilinmemekle beraber, en ünlü eserlerinden bazıları “İhya’u Ulumi’d-Din”,
“El-Munkız mine’d-Dalal”, “Tehafetü’l Felasife”, “Kimya’Saadet”, “Ey-
yuhel Veled” ve “El-İktisad fi’l-İ’tikad”dır (Demircioğlu, 2014).
Bu çalışma, zekâları, ilmi kişilikleri, bıraktıkları eserler bakımından hem
düşünce tarihini hem de Türk – İslam medeniyetini derinden etkilemiş olan
İbn Sina ve Gazali’nin değerlerin neliği ve değerlerin öğretilmesi konusun-
daki görüşlerini incelemeyi ve bilim dünyasının hizmetine sunmayı amaç-
lamaktadır.
Her iki düşünürle ilgili ayrı ayrı yapılmış onlarca tez (2019 yılı itibariyle
Gazali için 92, İbn Sina için 87 tez bitirilmiştir), araştırma – inceleme yazısı,
bilimsel makale ve sayısız kitap olmasına rağmen, onların değer konusun-
daki görüşlerinin kıyaslandığı müstakil bir çalışma bulunmamaktadır. Bu
yönüyle bu çalışma alanda ilk olma özelliğini taşımaktadır
(https://tez.yok.gov.tr/UlusalTezMerkezi/, 2020).
Yöntem
Bu çalışmada İbn Sina ve Gazali ile ilgili literatür incelenmiş ve yeri geldi-
ğinde kullanılmıştır. Bununla birlikte, çalışmaya esas teşkil eden eserler
düşünürlerin kendi eserleri olmuştur. Baskısı bulunamayan bazı eserler için
güvenilir aktarımlar kullanılmıştır. Bulgular, bu eserlerdeki ahlak ve değer
konuları ile ilintili alt konular incelenerek oluşturulmuştur. Elde edilen bul-
gular eleştirel bir bakış açısıyla ve derinlemesine incelenmiştir. Bulguların
incelenmesinde içerik analizi ve yorumlama teknikleri kullanılmıştır.
İbn Sina’ya Göre Değerler ve Öğretilmesi
Bir şehzadeyi tedavi ederken kullandığı yöntem sebebiyle İbn Sina’yı psika-
nalizin kurucusu sayanlar vardır. Bu olayda, hastalığı hekimler tarafından
teşhis edilemeyen bir şehzadeyi tedavi etmesi için İbn Sina çağrılmıştır. O,
şehzadeyi görünce aşk nedeniyle melankoliye düştüğüanlamıştır. Şeh-
zadenin âşık olduğu kızı bulabilmek için, o bölgeyi iyi tanıyan birine civar-
daki şehir, mahalle ve sokak adlarını saydırmış, bu esnada da şehzadenin
İbn Sina ve Gazali’nin Bazı Değer Kavramları Yönünden Karşılaştırılması
1566 OPUS ©
Uluslararası Toplum Araştırmaları Dergisi
nabzını ölçmüştür. Nabzının yükseldiği adlara odaklanarak şehzadenin âşık
olduğu kızın oturduğu adresi tespit etmiş ve ailesine gencin âşık olduğu
kızla evlendirilmesi durumunda iyileşeceğini söylemiştir. Bu türden psiko-
lojik tahliller onun çalışmalarında bir yöntem olarak dikkati çekmektedir
(Özcan, 2005).
İbn Sina açısından ahlakın kökeni Allah’tır. Allah, ilk cevher ve zorunlu
varlıktır. Ontolojik açıdan her şeyin yaratıcısı odur. Bu nedenle iyilik de
kötülük de onun tarafından yaratılmıştır. Ancak kötülüğü ortaya çıkaran
sebepler Allah’tan gelmez, onlar maddeden ve eşyadan türemektedir. Al-
lah, kötülükten uzaklaşıp iyiliğe yaklaşmaları konusunda insanlara yardım
etmektedir. Felsefi açıdan ahlak, hem erdemleri ve onların nasıl kazanıldı-
ğını öğrenmek, hem de kötülükleri ve onlardan nasıl uzaklaşılacağını öğ-
renmektir (Taylan, 2011). İbn Sina kötülük problemiyle ilgili bu düşüncele-
rinde, kötülüğün kaynağı olarak maddi unsurları ve dünya hayatını gös-
termektedir. İnsan bunlardan uzaklaşmak suretiyle iyiliğe ulaşabilir.
İbn Sina, bir kişinin başka bir kişiye ahlak konusunda bir şeyler öğrete-
bilmesi için öncelikli olarak kendisinin ahlaklı olması gerektiğini belirtmiş-
tir. Bunun en temel ölçütü de başkalarının kusurlarını araştırmamaktır. Ay-
rıca kişi, etrafındaki insanların iyi davranışlarını da taklit etmelidir. Çocu-
ğun ahlaklı olması konusunda aile de görev düşmektedir. Aile çocuğuna iyi
bir isim vermekle işe başlamalıdır. Çünkü isim, çocuğun gelecekteki ahlak
düzeyine etki eden bir unsurdur (Dodurgalı, 1995). İbn Sina’nın bu görüşle-
rinden hareketle ahlaksal değerlerin öğrenilmesinde ve öğretilmesinde,
örnek alma ve örnek olma kavramlarının ön plana çıktığı söylenebilir.
İbn Sina’ya göre (2013), ariflerin ve dini mertebesi yüksek kimselerin be-
nimsemesi gereken bazı ahlaki tutumlar ve yerine getirmesi gereken davra-
şlar vardır. Bunlardan bazıları şöyle özetlenebilir: Allah’tan başka bir var-
lıkla çokça meşgul olmak yanlıştır. İnsan kendisini meşgul eden dünyalık
şeyleri terk etmelidir. Allah’tan başka bir varlığı önemsemek korkaklık ve
acizliktir. İnsanın elde ettiği başarılar ve sahip olduklarıyla övünmesi şaş-
kınlıktır. Mutlak kurtuluş ancak hakka yönelmekle mümkündür. Arif olan
kişi, neşeli, güler yüzlü ve mütevazıdır. Arif olan kişi, kendisini ilgilendir-
meyen şeyleri merak etmez ve onlarla ilgili haber toplamaya çalışmaz. Arif,
yiğit ve cesurdur, ölümden bile korkmaz. Arif, cömerttir. Arif, geçici olan
şeyleri sevmez. Arif, hoşgörülüdür, kimseye kin tutmaz. Görüldüğü üzere,
İbn Sina’nın arif olarak betimlediği kimselerin ahlaki tutum ve özelliklerine
Aytekin Demircioğlu
OPUS ©
Uluslararası Toplum Araştırmaları Dergisi
1567
ilişkin dile getirdiği yorumlar, oldukça yüksek düzeyde metafizik içerikli
olup tasavvufi bir karakter taşımaktadır.
Buna karşılık, adı klasik tasavvuf metinlerinde geçmediği için İbn Si-
na’nın bir mutasavvıf olup olmadığının tartışmalı olduğunu söyleyenler de
vardır (Gürer, 2012). Esasen, isminin tasavvuf kitaplarında zikredilmemesi
çok da önemli olmayıp, yaşadığı kişisel tecrübeleri oldukça mistik bir dü-
zeyde açıkladığı aşikârdır.
İbn Sina birçok konuda olduğu gibi ahlak konusunda da Aristoteles’i ör-
nek almıştır. Buna göre insan yaratılışı itibariyle hem iyilikleri hem de kötü-
lükleri isteyebilecek potansiyel ile doğmaktadır. Erdemler ve kötü huylar
aslında insanın alışkanlıklarıdır. İnsanın isterse alışkanlık haline getirdiği
birtakım huyları değiştirebilir. Öyleyse ahlak, birtakım yetenekler gibi
sonradan kazanılan bir özelliktirağrıcı, 2012).
Ahlaki konuların öğretilmesinde İbn Sina’nın tasavvufçulara yakın bir
yöntem benimsediği söylenebilir. Ona göre her kötülük zıddı ile tedavi edi-
lebilir. Beden ve ruh ilişkisi olumsuzdur. Bedenin ruhu etkisi altına alması
kötü, tersi iyidir (Çağrıcı, 2012). Bu bağlamda beden ve ruh birbirinin zıddı
olarak kabul edilmiştir. Ayrıca iyi – kötü ilişkisi bağlamında beden kötüyü,
ruh iyiyi temsil etmektedir.
İbn Sina açısından tespit edilen bazı temel değer kavramları şu şekilde-
dir:
Adalet: İbn Sina için adalet zulme uğramak ile zulmetmek arasında bir nok-
tada bulunmaktır (İbn Sina, 2014b). Diğer bir deyişle ne kimseye zulmet-
mek, ne de kimsenin kendisine zulmetmesine izin vermektir. İbn Sina’nın
bu tanımda orta yolcu bir tavır benimsemeye çalıştığı söylenebilir. Adalet
bir boyutuyla aşırıya kaçmaktan sakınmaktır. Bu yönüyle İbn Sina’nın ta-
nımında benimsediği yol takdire şayandır. Ancak, bu tanım, üçüncü şahıs-
lar için adaletin nasıl tesis edileceğini içermemektedir. Çünburada adalet,
kişinin doğrudan tarafı olduğu durumlardan hareketle tanımlanmıştır. Oy-
sa kişinin tarafı olmadığı, doğrudan kendisini ilgilendirmeyen olay ve du-
rumlarla ilgili de bir adalet kavramına sahip olması, adaleti daha geniş bir
pencereden ele alması gerekmektedir.
Bilgi, ilim, akıl: Bilgi edinmek ve ilim öğrenmek İbn Sina için başlı başına
değerli bir olgudur. O, bu nedenle kendi yaşantısında da ilmi faaliyetlerden
İbn Sina ve Gazali’nin Bazı Değer Kavramları Yönünden Karşılaştırılması
1568 OPUS ©
Uluslararası Toplum Araştırmaları Dergisi
hiç kopmamıştır. İbn Sina’yı diğer âlimlerden ayıran en önemli yanlarından
biri teoriye verdiği önemdir. O, ilmin pratik tarafını değerli bulmakla ve o
alanlarda da çalışmakla birlikte ilmi düzeyi yüksek olan gerçek âlimlerin,
ilimleri için gereken teorileri kurabileceğini düşünmektedir. Örneğin tıp
bilimini teorik ve pratik alan olmak üzere ikiye ayırmış ve her ikisinin de
birbirini tamamlayan önemli alanlar olduğunu vurgulamıştır (İbn Sina,
2014). “Danişname-i Alai”de ilimleri tasnif ederken yine teori pratik ayrımı-
na vurgu yapmıştır. Bu eserde metafizik konuları inceleyen bilgi dalları
yüksek ilim, fizik alandaki konuları inceleyen bilgi dallarını aşağı ilim ola-
rak tanımlamıştır (İbn Sina: 2013). Yine “El-Kanun Fi’t-Tıbb”ın girişinde
kitabın yazılış amacı, yöntemi, kapsamına ilişkin verdiği bilgiler günümüz
modern ilmi yönteme çok uygundur (İbn Sina, 2014a).
İbn Sina, klasik İslam yaklaşımına uygun kalarak ilmin kaynağı ve en
yüksek örneği olarak Allah’ın varlığını göstermiştir. Allah ilmiyle her şeyi
kuşatmıştır. Hiçbir şey Allah’ın izni ve bilgisi olmaksızın gerçekleşmemek-
tedir (İbn Sina, 2004). Burada konu dışı da olsa şuna değinmek gerekmekte-
dir. Gazali’nin ‘Allah’ın küllileri bilip, cüzileri bilmediğini iddia ettikleri
gerekçesiyle Farabi ve İbn Sina’ suçladığı bilinmektedir (Gazali, 1998;
2002) Oysa İbn Sina, Allah’ın ilmi konusunu işlerken bu tarzda bir yönelim
almamış, hatta ‘Allah’ın tek tek her şeyi bildiğini’ ifade etmiştir (İbn Sina,
2004: 51-52). Dolayısıyla Gazali’nin eleştiriye konu olan bilgi kaynaklarıyla
ilgili bir sorun olduğu görülmektedir.
İbn Sina aklı beş kategoriye ayırarak incelemiştir (Yılmaz, 2011):
1. Heyulani akıl: tün insanlarda var olan bilme kabiliyetidir.
2. Mümkün akıl: Birinci akla kıyasla fiili bir akıldır. Akıl bu du-
rumda, açık seçik konuları bilmektedir.
3. Bilfiil akıl: İkinci aklın bir daha yüksek derecedeki halidir. Do-
ğuştan getirilen ve sonradan kazanılan ilkeleri kavrar.
4. Müstefad akıl: Aklın olgunlaşmış halidir. Zihinde var olan ilke-
lerin somut hallerini kavrayabilir.
5. Kudsi akıl: yaların bilgilerine vasıtasız olarak sezgiyle ulaşı-
labilen bir seviyedir. Bu akıl seviyesine herkes ulaşamaz.
İbn Sina bilimlerde niteliğe önem vermiştir. Onun için niceliklerin çok
fazla değeri yoktur (Bayrakdar, 2012). İbn Sina açısından ilim, aklın anlaya-
bileceği şeyleri doğru bir biçimde ona aktarmaktır. Bu aktarım deliller ile
yapılırsa bu ilim, hikmet adını almaktadır (İbn Sina, 2014c).
Aytekin Demircioğlu
OPUS ©
Uluslararası Toplum Araştırmaları Dergisi
1569
XII. yüzyılda eserlerinin batı dillerine çevrilmesiyle birlikte İbn Sina’nın
ilmi ve felsefi kişiliği Avrupalılar için araştırılması gereken bir cazibe mer-
kezi haline gelmiştir. Öyle ki, İbn Sina’nın düşüncelerinin R. Bacon ile baş-
layan Bilim Devriminin birinci aşamasının gerçekleşmesine katkı sağladığı
düşünülmektedir (Crombie, 1951). Doğumunun bininci yılını kutlamak
amacıyla yapılan bir sempozyumda İbn Sina’nın ilim anlayışı için bu tür
nitelemelerin yapılması onun ilmi etkisinin büyüklüğünü göstermesi bakı-
mından önemlidir (Türk Tarih Kurumu, 2014).
Sabır ve şükür: İbn Sina (2014b) sabır konusunda klasik İslam düşüncesinde
ayrı düşünmemektedir. Ona göre sabır, insanın başına acı veren bir olay ya
da bir kötülük geldiğinde akıl gücünü kontrol ederek bunlara tepki verme-
mektir. İslam düşüncesinde insanı zorlayan birtakım olumsuzluklar bu
dünyadaki imtihanın bir parçasıdırlar. Zorluklara sabretmek imtihanı geç-
menin ön koşuludur. Benzer biçimde kendisine verilen güzellikler için de
onların asıl sahibi olan Allah’a teşekkür edilmesi gerekmektedir.
Tevazu: İbn Sina (2014c)’ya göre tevazu, bir kişinin kibir amacı güderek,
bedensel veya akli yetenekleriyle övünmemesidir. İnsan yaratıcıya karşı
eksik bir varlıktır. Bu eksik ve zayıf yanlarını bilmeli ve görece üstün yanla-
rıyla başkasına karşıyüklük taslamamalıdır.
Burada da İbn Sina’nın klasik İslam düşüncesindeki tevazu tanımına
bağlı kaldığı ve kavramı bu çerçevede açıkladığı görülmektedir.
Bu temel değerler dışında, İbn Sina’nın kaynakçada belirtilen temel eser-
lerinde ve İbn Sina hakkında yapılan bazı araştırmalarda (Bkn. Doğan, 2009)
şu değerlerin geçtiği tespit edilmiştir: “cömertlik, kanaat, cesaret – yiğitlik,
hilm yumuşaklık, iffet, vefa, utanma duygusu, doğru sözlü olmak, ahde
vefa, zekâ – hitabet” gibi değerler övülen değerlerdir. Bunun dışında kaçı-
nılması gereken değer durumları da vardır: öfke, hırs, intikam arzusu,
utanmazlık, korkaklık” gibi değer durumları bu gruptadır.
Gazali’ye Göre Değerler ve Öğretilmesi
Gazali’ye göre ahlakın kaynağı Kur’ân ve sünnettir. O “İhya”nın her bölü-
münde konuyla ilgili ayet ve hadisler vererek anlatıma başlamıştır. Yeri
geldiğince, ayet ve hadislere ek olarak, mutasavvıfların ve İslam bilginleri-
İbn Sina ve Gazali’nin Bazı Değer Kavramları Yönünden Karşılaştırılması
1570 OPUS ©
Uluslararası Toplum Araştırmaları Dergisi
nin yaşamlarından ve sözlerinden örnekler vererek konuyu zenginleştirmiş-
tir. O halde Gazali açısından ahlakın ve değerlerin çıkış noktasının İslam
dini olduğuylenebilir.
O, İslam dininin esaslarının ve İslami değerlerin öğretilmesinin insan ru-
hunu olgunlaştıracağı kanaatindedir. Ona göre, insan kendi kendini eğite-
bilse de anne, baba ve öğretmenler, kendilerine Allah tarafından emanet
olarak verilen çocuklara, değerleri kazandırmakla sorumludurlar (Durakoğ-
lu, 2014).
Gazali, dini kaynaklara dayanan gelenekçi ahlak, felsefi ahlak ve tasav-
vufi ahlak arasındaki uçurumu kaldırmış, hatta onları birleştirmeyi başar-
mıştır (Çağrıcı, 2012). Hatta bazı düşünürlere göre, Gazali’yi bu ahlak yöne-
limlerini birleştirme ve açıklama konusunda en başarılı İslam âlimlerinden
biri olarak kabul etmek gerekmektedir (İbn Haldun, 2009).
Gazali (2004b)’ye göre, güzel ahlak iki yolla kazanılmaktadır. Bunlardan
ilki yaratılış, ikincisi çalışma ve mücadele etmektir. Ahlak güzelliği, Allah’ın
insayaratırken ona verdiği en büyük armağandır. Bir insana doğuştan
güzel ahlak verilmişse, onun iyi davranmak için eğitim görmesine veya aşırı
bir gayret göstermesine gerek kalmaz. Bununla birlikte kişi ahlakını geliş-
tirmek için çaba sarf ederse, onda potansiyel halde bulunan ahlaki güzellik-
ler daha çok ortaya çıkar. Ses eğitimi nasıl güzel bir sesi dahazel yapıyor-
sa, ahlak eğitimi de güzel ahlakı pekiştirmektedir.
Güzel davranışları içinden gelerek yapamayan bir insan, tıpkı acı bir il
içer gibi iyi olan davranışları yapma konusunda ısrar etmelidir. Böylece iyi
davranışları yapmak zamanla o kişide huy haline gelecektir. Cömert olma-
yan bir kişinin ısrarla zekât vermesi ve fakirlere yardım etmesi onda cömert-
lik davranışını bir alışkanlık haline dönüştürecektir. Aynı şekilde mütevazı
olmayan bir kişinin tevazuda ısrar etmesi onu mütevazı yapacaktır (Gazali,
2004a).
Gazali (2004a)’ye göre, insanın doğasında olmayan ya da onun derinlik-
lerinde gizli olan güzellikleri ortaya çıkarmak ısrar, tekrar ve sabır ile müm-
kün olabilir. O, bu görüşünü desteklemek için İslam büyükleri ile peygam-
berinin sözlerinden ve Kur’ân ayetlerinden deliller sunmuştur. Bunların
ilkinde, İslam âlimlerinin “Alışkanlık, insanın ikinci doğasıdır (yaratılışı-
dır) dediklerini belirtmiştir. İkincisinde, İslam peygamberinin, “Allah’a
gönüllü ve istekli olarak ibadet edin. Bunda bir zorluk hissederseniz, bu
zorluğu sabırla aşın. Sabırda çok hayır ve güç vardır” şeklindeki sözünü
Aytekin Demircioğlu
OPUS ©
Uluslararası Toplum Araştırmaları Dergisi
1571
örnek vermiştir. Üçüncü olarak da, Kur’ân’da geçen “Kendilerine ilim ve-
rilmiş olanlar ise şöyle dediler: Yazıklar olsun size! İman edip iyi işler ya-
panlara göre Allah'ın mükâfatı daha üstündür. Ona da ancak sabredenler
kavuşabilir” (Kur’ân: 28/80) ve “Buna (bu güzel davranışa) ancak sabreden-
ler kavuşturulur; buna ancak (hayırdan) büyük nasibi olan kimse kavuştu-
rulur” (Kur’ân: 41/35) manasındaki ayetleri delil olarak göstermiştir.
Gazali, diğer mutasavvıflar gibi, güzel ahlakın kazanılması konusunda
“riyazet” ve “mücahede” (nefsin isteklerine karşı gelme ve iyi davranışları
kazanmak için gayret etme) kavramlarına vurgu yapmıştır. İyiliğe duyulan
sevgi ve kötülüğe duyulan nefret sürekli olmalıdır. Çünkü erdemler dura-
ğan değildir (Çağrıcı, 2012).
Gazali, bazen doğuştan getirilen, bazen de sonradan kazanılan güzel ah-
lakın geliştirilmesinde, iyi insanlarla arkadaşlık etmeyi ve güzel ahlak sahibi
insanlara ilişkin hikâyeleri okuyup dinlemeyi önermektedir. Güzel ahlaka
benzer şekilde kötü ahlak da bazen doğuştan getirilmekte, bazen de sonra-
dan kazanılmaktadır. Bu nedenle, kötü ahlak sahibi insanlarla arkadaşlık
etmekten kaçınmak gerekmektedir (Gazali, 2004a).
Gazali (2004a)’ye göre ahlak güzelliği, aşırı uçlardan (ifrat ve tefrit) ka-
çınmanın ve orta yolda bulunmanın (vasat) sonucu olarak ortaya çıkan sağ-
lıklı bir ruhsal durumdur. Bu manadaki ruh sağlığını korumak için yapıl-
ması gerekenler şunlardır:
Koruyucu hekimlikte olduğu gibi, ruhu zararlı huylara alışmaktan
korumak
Kazanmış olduğu zararlı huylardan arındırmak ve tedavi etmek
Besleyici gıda hükmündeki doğru bilgilerle ruhu donatmak ve ona
güzel örnekler göstermek
Her hastalık, zıddıyla tedavi edildiği için ruhsal hastalıklar da zıddıyla
tedavi edilmelidir. Cehalet ilimle, kibir tevazuyla, cimrilik cömertlikle, şeh-
vet sabırla, korku ümitle, aşırı ümit korkuyla tedavi edilebilir. Hastalıkların
tedavisinde bazen acı ilaç ve ameliyatlara katlanmak gerektiği gibi, ruhsal
hastalıkların tedavisinde de bazen sıkıcı gelen prensiplere ve disipline bağlı
kalmak gerekmektedir. Ruhsal hastalıkların tedavisiyle uğraşan eğitimci ve
mürşitlerin dikkat etmesi gereken önemli bir husus vardır: Her hastanın ve
her hastalığın tedavisi aynı olmaz. Bu nedenle, karşıdaki kişinin ruhsal
problemi ya da ahlaksal zaafı doğru tespit edildikten sonra o konuda iler-
lenmelidir. İslam peygamberinin eğitim metodu da bu şekilde olmuştur. O,
İbn Sina ve Gazali’nin Bazı Değer Kavramları Yönünden Karşılaştırılması
1572 OPUS ©
Uluslararası Toplum Araştırmaları Dergisi
kendisine en faydalı ve güzel eylemin ne olduğunu soranlardan bazılarına
bunun “sadaka” olduğunu, bazılarına “namazvb. olduğunu söyleyerek
cevap vermiştir (Gazali, 2004a). Gazali, Hz. Muhammed’in aynı soruya fark-
lı yanıtlar vermesini, soru soranların bireysel durumlarını dikkate almanın
bir sonucu olarak değerlendirmektedir.
Ahlaksal bir eğitim yapılırken konuları önem sırasına göre tasnif etmek
ve daha önemli konulara öncelik vermek gerekmektedir. En öncelikli konu-
lar da inanç ve iman esaslarıdır. Çünkü inanç ve iman düzeltilmeden kişinin
ahlakını düzeltmek mümkün değildir. İnsan bir şeyin doğru olduğuna
inanmadan onu samimi bir şekilde benimsemez. Bu nedenle öncelikle in-
sanları o şeyin doğru olduğuna inandırmak gerekmektedir (Gazali, 2004a).
Gazali’nin inanç ile ahlak arasında kurduğu bu zorunlu bağ, onun ahlakın
kaynağı olarak dini kabul etmesinin doğal bir sonucudur.
Gazali, ahlak eğitiminin ön şartı olarak sunduğu inanç ve iman eğitimi-
nin ardından olarak dinin emir ve yasaklarının öğretilmesi gerektiğini söy-
lemiştir. Ancak ona göre, “cihat” gibi tartışmalı konular bu eğitimin en son
aşamasına bırakılmalıdır. Çünkü bu tür konuları anlayabilmek için yüksek
bir ilmi ve ahlaki olgunluk gerekmektedir. Gerekli seviyeye ulaşmadan bu
tür konulara girmek bile bile bir yanlışa hizmet etmek anlamına gelir. Çün-
kü bu tür bir eğitimden yalnızca kafa karışıklığı, ahlaki bozukluk, anarşi ve
kötülük doğar (Gazali, 2004a). Gazali bu değerlendirmeleriyle yüzyıllar
öncesinden nümüzü yorumlamış gibidir. Zira günümüzde hemen her
dinin mensubu olarak terör ve şiddete bulaşan gruplar vardır ve gruplar
kendilerinin dine dayandığını, din adına savaştıklarını dile getirmektedirler.
Bu durum, Gazali’nin de dediği gibi muhtemelen, dinin temel inanç, ahlak
ve ibadet esaslarını öğrenmeden tartışmalı dini konulaeksik bir bilgi ile
öğrenmekten kaynaklanmaktadır.
Gazali (2004a)’ye göre, ahlakındaki bozukluğu gidermek isteyen ya da
ahlakını güzelleştirmek isteyen kişi nefsinin meşru olmayan isteklerini red-
detmelidir. Nefsin isteklerini reddetmek zor bir iştir. Bunu yapabilmek için
kişinin elindeki en önemli silah Allah korkusudur.
Gazali değerlerin neliğini tartışırken ve onların nasıl öğretilebileceği ko-
nusunu işlerken sıklıkla ayetlerden, hadislerden ve din büyüklerinin sözle-
rinden örnekler getirmiştir. Onun bu tavrı, değerler ve eğitimi konusunda
geleneksel İslami eğitim anlayışını benimsediğinin göstergesi olarak yorum-
lanabilir.
Aytekin Demircioğlu
OPUS ©
Uluslararası Toplum Araştırmaları Dergisi
1573
Gazali’nin değerler ve onların öğretilmesine ilişkin görüşleri dağınık
haldedir. “İhya”nın farklı bölümlerinde ya da diğer eserlerinde bahsedilen
değerler arasında tam bir eşleşme bulunmamaktadır. Bu durumu, Gaza-
li’nin değerler konusundaki görüşlerinin bütünlükten uzak ve çelişkili ol-
duğu yönünde yorumlayanlar olmuştur (Oruç, 2009). Bu çalışmada, Gaza-
li’nin değerler konusundaki görüşlerinin bütünlükten uzak olduğu kabul
edilmekle birlikte, çelişkili olduğu şeklindeki yorumun abartılı olduğu dü-
şünülmektedir. Bağlamına göre konuşmak ya da yazmak İslam düşünürle-
rinin çoğunda var olan bir özelliktir. Zira Gazali bu tutumunu, peygamberin
aynı soruya farklı cevaplar verdiğini anlattığı örneğinde ve ‘Her hastanın ve
hastalığın tedavisi farklıdır’ (Gazali, 2004a: III/106-107) şeklinde ifade ettiği
görüşlerinde zaten açıkça belirtmiştir.
Gazali’nin değerler felsefesi açısından eserlerinde dağınık halde bulunan
ana değerleri şu şekilde tespit etmek mümkündür:
Adalet: Gazali (2004b)’ye göre, yönetici olmak çok önemli bir iştir ve adalet-
le yapılırsa insanı yeryüzünün halifesi kılar. Şayet yönetici, adalet ve insaf-
tan uzaklaşırsa şeytanın halifesi olur. Gazali, adaletin büyük bir erdem ol-
duğu ile ilgili peygamberin sözlerinden örnekler vermiştir. Bunlardan bi-
rinde Hz. Muhammed’in “Bir gün adalet ile hükmetmek, altmış yıl devamlı
ibadet yapmaktan üstündür.” dediğini aktarmıştır (Gazali, 2004b: 474).
Gazali (2004b)’ye göre yöneticinin adaleti on kurala uymakla gerçekleşir:
1. Kişi, yaptığı her işte kendisini memur, karşısındakini amir olarak
kabul etmelidir.
2. İşi olan insanları bekletmemeli, işlerini hızlıca yapmalıdır.
3. Nefsinin emirlerine uyup süslü elbiseler giymemeli, yeme – içme pe-
şinde koşmamalıdır.
4. Bütün işlerini yumuşaklıkla görmeli, insanlara sert davranmamalı-
dır.
5. Emri altında çalışanladinin emirlerine razı etmeye çalışmalıdır.
6. İşlerinde ve kararlarında, dinin emirlerine uymayan kişilerin onayla-
rını almamalıdır.
7. Dindar âlimlerle birlikte hareket etmelidir.
8. İhtiraslı âlimlerden uzak durmalı, dindar âlimlerin vaaz ve sohbetle-
rinde bulunmalıdır.
İbn Sina ve Gazali’nin Bazı Değer Kavramları Yönünden Karşılaştırılması
1574 OPUS ©
Uluslararası Toplum Araştırmaları Dergisi
9. Sadece kendisinin adil olmasıyla yetinmemeli, daha alt kademedeki
yöneticilerin de adaletli davranmalarını sağlamalıdır.
10. Kendisine kibir bulmamaiçin özel gayret göstermelidir.
Bilgi, ilim ve akıl: Gazali (2004a)’ye göre insan bir akıl varlığıdır. O, aklı
sayesinde diğer varlıklardan ayrılmakta ve onlardan üst bir konuma yük-
selmektedir. İnsan aklı sayesinde bilgi üretmektedir. Bu bağlamda ilimlerin
dayandığı kök de akıldır.
Gazali, ilim konusuna özel bir önem vermiştir. O, “İhya”ya ilim bahsi ile
başlamış ve oldukça uzun bir bölümü bu konuya ayırmıştır. Ona göre, ilmin
bizatihi kendisiyle birlikte, ilmin öğrenilmesi ve öğretilmesi çok değerlidir.
Bu değer o kadar yüksektir ki, hem Kur’ân ayetlerinde, hem peygamberin
hadislerinde, hem de din büyüklerinin sözlerinde ilmin değerine ilişkin
sayısız referans vardır. Bunlardan birer adet örnek verilecek olursa: Bir
Kur’ân ayetinde yüce Allah, “…De ki: Hiç bilenlerle bilmeyenler bir olur
mu? Doğrusu ancak akıl sahipleri bunları hakkıyla düşünür” (Kur’ân, 39/9)
demiştir. Peygamber bir hadisinde “Peygamberlerin varisleri âlimlerdir.”
(Tirmizi, İlim: 19) diyerek âlimleri yüceltmiştir. Gazali bu bahiste, din bü-
yüklerinden Hz. Ali’nin bir şiirde “Her insanın değeri ilmi kadardır” dedi-
ğini belirtmiştir (Gazali, 2004a:19-34).
Gazali, ilmin bir fazilet olduğunu belirttikten sonra, fazileti, “fayda sağ-
layan, mutluluk veren, övülen her türlü fazlalık” olarak tanımlamıştır (Ga-
zali, 2004a: 34). Zenginlik, sağlık, kuvvet, güzellik de fazilettir. Bunlardan
herhangi biri, birbiriyle kıyaslanan iki insandan birinde daha fazla bulunur-
sa, o insan, diğerine oranla daha değerli olmuş olur. İlim, bu faziletlerin en
üstünüdür. Çünkü onun sahibine sağladığı fayda ve mutluluk diğerlerin-
den fazladır. İlim insanları Allah’a yaklaştırır ve en üstün melekler seviyesi-
ne çıkartır. İlim böyle değerli olunca, onu öğrenmek ve öğretmek de çok
değerli eylemlerdir (Gazali, 2004a). Gazali, “İlim öğrenmek kadın erkek
her Müslümana farzdır” (İbn Mace, Mukaddime: 17) manasındaki hadisi
âlimlerin kendi ilim dallarını yüceltmek in kullandıkları belirtmiştir.
Oysa doğru olan, belli bir ilim tek başına zorunlu değildir. Kişinin bütün
ilim dallarından kendisi için gerekli olan ilimleri öğrenmesi zorunludur.
Diğer bir deyişle insanın kendine yetecek ve dini haya sürdürmesine
imkân tanıyacak ilmi öğrenmesi zorunludur (Gazali, 2004b).
Aytekin Demircioğlu
OPUS ©
Uluslararası Toplum Araştırmaları Dergisi
1575
Gazali (2004c; 2004e)’ye göre, Allah’ı tanımak ve yaratılışın gayesini an-
lamak ancak ilimle mümkün olur. Bu nedenle ilim, bütün sorulara cevap
veren ve karanlığı gideren bir ışıktır. Gazali, “Ben cinleri ve insanları, ancak
bana kulluk etsinler diye yarattım” (Kur’ân, 51/56) ayetini yorumlarken,
ilmin, kulluk (ibadet) etmenin ön şartı olduğunu belirterek insanın yaratılış
gayesinin ilim olduğunu söylemiştir. Bu nedenle ilim, insanın yapabileceği
en şerefli iştir.
İlim Allah’ın da en önemli sıfatlarından biridir. O, ilmiyle her şeyi ku-
şatmıştır. Henüz olmamış şeyler de dâhil olmak üzere her şeyi bilmektedir.
İnsanın ilmi, Allah’ın ilmine dayanmakla birlikte, Allah’ın ilmi gibi geniş
değildir (2004d). Yine de Allah’a giden yol ilimden geçmektedir. Bu nedenle
ilim çok değerlidir.
Sabır – Şükür: Gazali, peygamberin bir hadisine dayanarak imanın yarısının
sabır, diğer yarısının da şükür olduğunu belirtmiştir. Yine Kur’ân’da yetm
civarında ayette sabır konusunun işlendiğini belirterek konunun önemine
vurgu yapmış ve bu ayetlerden örnekler vermiştir (Gazali, 2004a: IV/ 85
88): “…Bir de sabredin. Çünkü Allah sabredenlerle beraberdir. (Kur’ân,
8/46). Bir başka ayette “…Allah sabredenleri sever.” (Kur’ân, 3/146).
Sabır, yaratılmışlar içerisinde sadece insanda bulunan ve onu özel kılan
bir değerdir. Hayvanlar ve melekler iyi kötü kavramlarına sahip olmadık-
ları için nefisleriyle mücadele etmezler. Bu nedenle sabır duygusuna sahip
değildirler. Ancak insanda, iyi ile kötü sürekli çatışmaktadır. Bu çatışma
İslam peygamberi tarafından “büyük cihat” olarak nitelenmiştir. Dolayısıyla
insanın sabretmesi gereken çok sayıda durum vardır (Gazali, 2004a; 2004c).
Şayet insan nefsine uyup yanlış bir davranış yaparsa tevbe etmesi gerek-
mektedir. Tevbe de sabırsız olmaz (Gazali, 2004b).
Gazali (2004a)’ye göre, insanın yaptığı salih ameller aktif ve pasif olmak
üzere ikiye ayrılmaktadır. Aktif ameller şükür, pasif ameller ise sabırdır.
Sabır da kendi içinde iki kısımdır. Biri, şehvet hissine karşı durmak, diğeri
ise kızgınlığı yutmaktır.
Gazali (2004a)’ye göre sabır dört çeşittir: Birincisi, haram ve günahlardan
kaçınmaktır. İkincisi, ibadetin zorluklarına katlanmaktır. Üçüncüsü, bela ve
acılara tahammül etmektir. Dördüncüintikam hissine karşı koymaktır.
Şükür de sabır gibi Kur’ân’da çok yerde övülmektedir. Örneğin bir ayet-
te “…Biz şükredenleri mükâfatlandıracağız” (Kur’ân, 3/145) şeklinde bildi-
İbn Sina ve Gazali’nin Bazı Değer Kavramları Yönünden Karşılaştırılması
1576 OPUS ©
Uluslararası Toplum Araştırmaları Dergisi
rilmektedir. Gazali (2004a)’ye göre Allah’ın kendisine şükredilmesine ihti-
yacı yoktur. İnsan bu dünyada imtihan halindedir. Şükrün insan için mana-
sı, bu imtihanda karşılaştığı olaylara nasıl tepki verdiği ile ilgilidir. Çünkü
tepki verme biçimi insanın imtihanı kazanmasına ya da kaybetmesine yol
açacaktır. Şükür de bu tepkilerin en doğrularından biridir.
Şükretmek bir çeşit hikmettir. Çünkü hikmet, her şeyi yerine koymak ve
yerinde kullanmayı içermektedir. Bu bağlamda şükür, bize verilen nimetle-
rin asıl sahibi olarak Allah’ın konumu bilmeyi gerektirmektedir (Gazali,
2004c: 280).
Tevazu : ‘İnsanın sahip olduklarıyla övünmemesi’ anlamına gelen tevazu ya
da alçakgönüllülük İslam dinin övdüğü özelliklerdendir. Zira kâinattaki her
şeyin gerçek sahibi yüce Allah’tır.
Gazali, tevazu konusunu peygamberin yaşamından ve sözlerinden ör-
nekler vererek anlatmıştır. Buna bağlamada, peygamberin bir hadisinde,
“Tevazu edip de Allah’ın şerefini yükseltmediği kimse yoktur.” denildiğini
aktarmıştır. Yine peygamberin, Allah’ın kendisine kral peygamber ya da kul
peygamber arasında seçim yapma hakkı tanıdığını ama onun tevazu gereği
kul peygamber olmaseçtiğini anlatmıştır (Gazali, 2004b).
Bu temel değerler dışında, Gazali’nin kaynakçada belirtilen eserlerinde
ele aldığı çok sayıda değer bulunmaktadır. Bunlardan kısaca bahsetmek
gerekirse: tefekkür ile ilgili müstakil bir eseri bulunmaktadır (Bkn. Gazali,
2004f). Bunun şında “temizlik, sükût etmek, doğru söylemek, çalışkan
olmak, affedicilik, cömertlik, cesaret, dostluk arkadaşlık, tevbe etmek
özür dilemek, tevekkül etmek, samimiyet – sadakat, sevgi, kanaat, merha-
met şefkat, ölçülü olmak” gibi değerler, edinilmesi övülen değerlerdendir.
Bir de “yalan, gıybet, öfke, kin, nefret, intikam, cimrilik, şöhret, dünya malı-
na düşkünlük, riya, kibir, kıskançlık gibi kaçınılması değerli olan durumlar
vardır.
Değerlerin ne olduğu ve nasıl kazanılacağı ya da öğretilebileceği konula-
rında Gazali’nin temel referans noktası İslam dinidir. O, bu referansı üç
kaynaktan hareket ederek kullanmıştır. Birincisi, Kur’ân’dır. İkincisi İslam
peygamberinin hadisleridir. Üçüncüsü de İslam âlimlerininzleridir.
Aytekin Demircioğlu
OPUS ©
Uluslararası Toplum Araştırmaları Dergisi
1577
Tartışma
Her iki düşünür için de ölümlerinden sonra devam eden birer ekolleri ol-
duğu söylenmektedir. Buna göre İbn Sina ekolünü, öğrencisi ve yoldaşı Ebu
Ubeyd el-Cüzcani devam ettirmiştir (Nasr, 2013). Gazali için de durum çok
farklı değildir. Onun ölümünden sonra da Gazalicilik diye adlandırılabilecek
bir akım ortaya çıkmıştır (Bayrakdar, 2012). Her iki düşünürün ölümlerinin
ardından bıraktıkları etkiler çok güçlü olmuştur. Ancak günümüz açısından
değerlendirildiğinde bugün için bir İbn Sina ekolü ya da Gazali ekolünün
söz konusu olmadığı ifade edilmelidir.
İbn Sina ve Gazali’nin değerler felsefesi bağlamındaki görüşleri arasında
çok önemli çelişkiler yoktur. Bununla birlikte düşünürlerimiz arasındaki asıl
tartışma metafizik konulara ilişkindir. Gazali, ‘filozoflar’ diye nitelendirdiği
ve Aristoteles ile devam eden Yunan felsefe geleneğinin İslam dünyasındaki
temsilcileri olarak kabul ettiği Farabi ve İbn Sina’yı üç konu (Evrenin ezeli
olduğu, Allah’ın tümelleri bilip tekilleri bilemeyeceği, Cehennem azabının
bedensel olamayacağı) hakkındaki görüşleri sebebiyle İslam dininden çık-
makla suçlamıştır (Gazali, 1998; 2002; Şehristani, 2010; Kaya, 2011). İbn Si-
na’yı eleştirenler olduğu gibi onun görüşlerini savunanlar da vardır. Örne-
ğin Nasıreddin Tusi, İbn Sina’ya Fahreddin Razi, Şehristani ve Sadreddin
Konevi gibi düşünürler tarafından yöneltilen eleştirilere cevap vermiştir
(Demirkol, 2010).
İbn Sina, genel felsefi sistemi içinde ahlak konularına çok geniş yer ayır-
mamıştır. Onun bu konudaki müstakil eseri olan İlmu’l-Ahlak”ın da Aris-
toteles’in Nikomakhos Ahlakı”nın bazı bölümlerinin özetlenerek oluştu-
rulduğu yönünde eleştiriler vardır. Buna karşılık Gazali’nin en önemli eseri
olan “İhya’u Ulumi’d-Dinbaşlı başına bir ahlak kitabıdır. Ayrıca, ahlaka
yönelimleri itibariyle İbn Sina’nın daha teorik, Gazali’nin ise daha pratik bir
bakış açısına sahip bir görünüm çizmektedir (Çağrıcı, 2012; Şahinoğlu,
2009).
Sonuç
Her ne kadar İbn Sina’da değerlerin kaynağı olarak gösterilebilecek olan
ahlak felsefesinin Aristoteles’in görüşlerinin tekrarından ibaret olduğu yö-
İbn Sina ve Gazali’nin Bazı Değer Kavramları Yönünden Karşılaştırılması
1578 OPUS ©
Uluslararası Toplum Araştırmaları Dergisi
nünde eleştiriler olsa da İbn Sina’nın bunlara tasavvufi bir yorum kattığı
kabul etmek gerekmektedir.
Her iki düşünür de ahlakın kaynağı olarak İslam dini kabul etmektedir-
ler. Buna karşılık İbn Sina’nın ahlaksal konuları ele alışı daha teorik bir tarz-
dadır. Gazali ise ahlaksal konuların daha çok pratiğe dönük ve biçimsel
yanlarını sorumluluk bağlamında işlemiştir.
Bununla birlikte, İbn Sina ahlaksal konulara, tasavvufa ilgisi ölçüsünde
girmiştir. Onun en ünlü eserleri bu alanda olmayıp metafizik ve tıp alanın-
dadır. Buna karşılık Gazali katı bir ahlakçıdır ve en önemli eseri olan “İhya”
aynı zamanda bir ahlak kitabıdır.
Gazali’nin kitaplarında çok fazla miktarda tekrar bulunmaktadır. Bu ne-
denle aynı konu hakkındaki benzer cümleler farklı kitaplarında görülebil-
mektedir. Bu durum gereksiz tekrarlar oluştursa da konuların ve Gazali’nin
önemini azaltmamaktadır.
İbn Sina’nın ba eserlerinin güncel baskılarının bulunmaması onlara
ulaşılmayı ve eserlerin ayrıntılı incelenebilmesini güçleştirmektedir. Bu du-
rum, onun tıp ve metafizik alandaki eserlerinin önemsenip, diğerlerinin
aynı ölçüde önemsenmemesinin sonucu olarak yorumlanabilir.
İbn Sina ve Gazali’nin felsefe ve ilahiyat konularında aralarında görüş
ayrılıkları olduğu bilinmektedir. Buna karşılık bu çalışmada, değerler felse-
fesi bağlamındaki görüşlerinde böyle bir karşıtlık olmadığı; hatta görüşleri-
nin birbiriyle uyumlu olduğu sonucuna ulaşılmıştır.
Aytekin Demircioğlu
OPUS ©
Uluslararası Toplum Araştırmaları Dergisi
1579
EXTENDED ABSTRACT
Comparison of Avicenna and Ghazali for
Some Value Concepts
*
Aytekin Demircioğlu
Kastamonu University
Ibn Sina was born in 980 in the city of Bukhara within the borders of pre-
sent-day Uzbekistan. From a noble family, Ibn Sina managed to attract peo-
ple's attention with his intelligence as a young child. Having a good educa-
tion, Ibn Sina memorized the Qur'an at a young age and took lessons in
Language, Literature, Principles of Islamic Faith and Fiqh. Later, he
became interested in Medicine and Philosophy. At the age of 16, he
became a medical authority whose views were sought. Ibn Sina, who was
interested in Medicine and Pharmacy, continued his education on
Fiqh. The fiqh debate among scholars increased his interest in Logic
and Philosophy. Ibn Sina, known as Avicenna in the West, left a wide
corpus of Logic, Mathematics, Philosophy, Medicine, Natural
Sciences and Metaphysics when he died in 1037. His most famous works
are “Es-Sifa, “En-Necat, “El-Isarat ve’t-Tenbihat, “Danisname-i Alai and
“El-Kanun fi’t-bb” (Alper, 2013).
Ghazali was born in 1058 in Horasan who was a scholar of science since
his early ages, attained a reputation as a religious scholar at a young age.
The depth of his knowledge in religious sciences brought him to a high au-
thority like the chief professor of Baghdad Nizamiye Madrasah which was
the most important science center of the time when he was 33 years old.
Having spent a few years in this position, Ghazali turned to Sufism due to
an internal change he experienced and he resigned in 1095. This life which
was spent with the desire to learn the path of internal purification and Sufis,
lasted for eleven years. Subsequently, he did not refuse the insistent pro-
posals coming from the state administrators and scientific circles and re-
turned to the education life around 1106 and became the head of Nishabur
Nizamiye Madrasah. This process, which is called the second period of edu-
cation of Ghazali, did not last long and in 1109 he returned to his hometown
Tus to resign as the chief administrator. However, this time, he left his job
İbn Sina ve Gazali’nin Bazı Değer Kavramları Yönünden Karşılaştırılması
1580 OPUS ©
Uluslararası Toplum Araştırmaları Dergisi
not to retreat but to continue his education in the madrasah he established
next to his own home. During this period, he was asked by the state admin-
istrive to return to the madrasah, but he kindly turned them down. Ghazali
died in 1111 at a young age (53), leaving behind a magnificent library.
Although the number of Ghazali's works is not known exactly, some of his
most famous works are Ihya'u Ulumi'd-Din, Al-Munkiz mine'd-Dalal,
Tehafetu'l Felasife, “Kimya’yi Saadet”, Eyyuhel Veled and Al-Iktisad
fi'l-I'tikad (Demircioglu, 2014).
This study aims to examine the views of Ibn Sina and Ghazali about the
meaning of values and teaching values in terms of their intelligence, scien-
tific personality, and the history of thought and Turkish-Islamic civilization
in terms of their works and to present them to the scientific world.
Although there are dozens of theses, researches, scientific articles and
numerous books on both thinkers, there is no independent study comparing
their views on value. In this respect, this study is the first in the field.
In this study, the literature about Ibn Sina and Ghazali was examined
and used when necessary. In addition, in this study, the philosophers' own
works are examined. Some works that could not be printed were cited from
reliable sources. The findings were created by examining the sub-topics
related to morality and value in these works. The findings were examined
from a critical point of view and in-depth. Content analysis and interpreta-
tion techniques were used to examine the findings.
For Ibn Sina, the origin of morality is Allah who is the first substance and
the essential being. He is the creator of all things ontologically. Therefore,
both goodness and evil were created by him. However, the reasons that
reveal evil do not come from Allah; they are derived from material and
earthly affairs. Allah is helping people to move away from evil and ap-
proach good. Philosophically, morality is both to learn the virtues and how
they are acquired, and to learn the evils and how to get away from them
(Taylan, 2011). In these thoughts about the evil problem, Ibn Sina points out
the material elements and world life as the source of evil. One can reach
goodness by moving away from them.
Some value concepts determined in terms of Ibn Sina are as follows: jus-
tice, knowledge, science and intelligence, patience and thank goodness,
humility
Aytekin Demircioğlu
OPUS ©
Uluslararası Toplum Araştırmaları Dergisi
1581
According to Ghazali, the source of morality is the Qur'an and the Sun-
nah. He began to narrate by giving verses and hadiths on the subject in eve-
ry chapter of Ihya. In addition to the verses and hadiths, he enriched the
subject by giving examples from the lives and words of the Sufis and Islamic
scholars. Therefore, it can be said that Islam is the starting point of morality
and values for Ghazali.
Ghazali has lifted the gap between traditional morality, philosophical
morality and mystical morality based on religious sources, and has even
managed to unite them (Cagrıci, 2012). Moreover, according to some think-
ers, Ghazali should be regarded as one of the most successful Islamic schol-
ars in unifying and explaining these moral orientations (Ibn Khaldun, 2009).
Some basic value concepts determined in terms of Ghazali are as fol-
lows: justice, knowledge, science and intelligence, patience and thank good-
ness, humility
It is said that for both thinkers, they have a school that continues after
their death. Accordig to this, the school of Ibn Sina continued with his stu-
dent and comrade Abu Ubeyd al-Cuzcani (Nasr, 2013). The situation is not
very different for Ghazali. After his death, a trend that could be called Gaz-
alism emerged (Bayrakdar, 2012). The effects of both thinkers after their
death have been very strong. However, when it is evaluated in terms of
philosophy of values and its effects today, it should be stated that there is no
Ibn Sina’s school or Ghazali’s school.
There are no significant contradictions between Ibn Sina and Ghazali's
views within the context of the philosophy of values. However, the real
debate among our thinkers concerns metaphysical issues. Ghazali, who
described by him as 'philosophers' and regarded Farabi and Ibn Sina as
representatives of the Greek philosophical tradition that continued with
Aristotle in the Islamic world, on three topics (that the universe is eternal,
that God will know all universals and can not know the singulars, the pun-
ishment of Hell will not be bodily) he accused of leaving the religion of
Islam (Ghazali, 1998; 2002; Şehristani, 2010; Kaya, 2011). There are those
who criticize Ibn Sina, as well as those who defend her views. For example,
Nasireddin Tusi responded to criticisms directed by thinkers such as
Fahreddin Razi, Şehristani and Sadreddin Konevi to Ibn Sina (Demirkol,
2010).
İbn Sina ve Gazali’nin Bazı Değer Kavramları Yönünden Karşılaştırılması
1582 OPUS ©
Uluslararası Toplum Araştırmaları Dergisi
Ibn Sina did not devote much attention to moral issues in her general
philosophical system. There are criticisms that his detached work, Ilmu'l-
Ahlak, was formed by summarizing some parts of Aristotle's Nicocomas
Ethics (Cagrici, 2012; Sahinoğlu, 2009). On the other hand, the most im-
portant work of Ghazali, “Ihya’u Ulumi’d-Din is a book of ethics. In addi-
tion, it can be said that Ibn Sina has a more theoretical perspective and
Ghazali has a more practical perspective due to her moral orientation.
Although there are criticisms that the moral philosophy, which can be
shown as the source of values in Ibn Sina, is the repetition of Aristotle's
views, it is necessary to accept that Ibn Sina adds a Sufi interpretation to
them.
Both thinkers accept Islam as the source of morality. On the other hand,
Ibn Sina's handling of moral issues is in a more theoretical manner. Ghazali,
on the other hand, handled moral issues more practically and formally, in
the context of responsibility.
However, Ibn Sina entered moral issues within the extent of his interest
in Sufism. His most famous works are not in this field but in metaphysics
and medicine. In contrast, Ghazali is a strict moralist, and his most im-
portant work, Ihya, is also a book of ethics.
There are a lot of repetitions in the books of Ghazali. Therefore, similar
sentences about the same subject can be seen in different books. Although
this creates unnecessary repetitions, it does not reduce the importance of the
issues and Ghazali.
The absence of current editions of some of Ibn Sina's works makes it dif-
ficult to reach them and examine them in detail. This situation can be inter-
preted as the result of his works in the field of medicine and metaphysics
being ignored and others not being equally important.
It is known that Ibn Sina and Ghazali have differences of opinion be-
tween philosophy and theology. On the other hand, in this study, there is no
such contradiction in their views within the context of philosophy of values;
it was even concluded that their views are compatible with each other.
Kaynakça / References
Alper, Ö. M. (2013). İbn Sina ve İbn Sina Okulu M. C. Kaya (Ed.), İslam felsefesi: Tarih
ve problemle. içinde (s. 251 – 287). İstanbul: İSAM Yayınla
Bayrakdar, M. (2012). İslam felsefesine giriş. Ankara: rkiye Diyanet Vakfı Yayınla
Aytekin Demircioğlu
OPUS ©
Uluslararası Toplum Araştırmaları Dergisi
1583
Crombie, A. E. (1951). Avicenna’s Influence on the Mediaevel Scientific Tradition. In
G. E. Wickens (Ed.) Avicenna Scientist and Philosopher. A Millenary
Symposium (p. 34 108). London: Trinity College
Çağrı, M. (2012). İslam şüncesinde ahlak. İstanbul: Dem Yayınla
Demircilu, A. (2014). Eleştiri ve şüphe temelinde Gazali’de bilgi meselesi. Ankara: Gece
Kitapğı
Demirkol, M. (2010). Tusi’nin İbn Sina savunması. Ankara: Fecr Yayınları
Diyanet İşleri Başkanğı [DİB] (2015). Kur’ân-ı Kerim Meali. 14 Aralık 2015
http://arsiv.diyanetvakfi.org.tr/meal/mealindex.htm adresinden erilmtir.
Dodurga, A. (1995). İbn Sina felsefesinde itim. İstanbul: Marmara Üniversitesi
İlahiyat Faltesi Vakfı
Doğan, M. (2009). İbn Sina nın ahlak risaleleri ve ahlak felsefesi. Yayımlanmamış
ksek Lisans Tezi. Ankara Üniversitesi: Ankara
Duraklu, A. (2014). Gazali’de ahlak itimi. Gazi Eğitim Fakültesi Dergisi
GEFAD/GUJGEF, 34(2), 211 226
Gazali (1998). El Munkız mine’d-dalal. Çev. Y. Pakiş. İstanbul: Umran Yayınları
Gazali (2002). Filozofların Tutarzlığı (Tehafetü’l Felasife). Çev. B. Sadak. İstanbul:
Ahsen Yayınla
Gazali (2004a). İhya’u Ulumi’d-Din. 4 Cilt, Çev. A. Duran. İstanbul: Hikmet Neşriyat
Gazali (2004b). Kimya’ Saadet. 2 Cilt, Çev. A. Duran. İstanbul: Hikmet Nriyat
Gazali (2004c). Yol gidenlerin kılavuzu ve arayanların bahçesi. Çev. A. Duran. İstanbul:
Hikmet Neşriyat
Gazali (2004d). Dinde rk prensip. Çev. A. Duran. İstanbul: Hikmet Neşriyat
Gazali (2004e). Ariflerin yolu. Çev. A. Duran. İstanbul: Hikmet Nriyat
Gazali (2004f). Tefekkür etmek. Çev. A. Duran. İstanbul: Hikmet Nriyat
rer, D. (2012). Sufi İbn Sina ve Makamatül Arifin. İstanbul: Gelenek Yancılık
İbn Mace. (2015). nen, Mukaddime: 17. 16 Aralık 2015 tarihinde
http://kutubusitte.com/Hadisler/ilim.htm adresinden erişilmtir.
İbn Sina (2004). Risaleler. Çev. A. ıkge ve M. Hayri Kırblu. Ankara:
Kitabiyat
İbn Sina (2013). Arifler ve olağanüs hadiselerin sırları. Çev. Ö. rker. İstanbul:
Hayy Kitap
İbn Sina (2013). Danişname-i Alai (Alai Hikmet Kitabı). G. Deniz (Ed.), Çev. M.
Demirkol. İstanbul:rkiye Yazma Eserler Kurumu Başkanğı
İbn Sina (2014a). El-Kanun Fit -bb. Çev. E. Kahya. Ankara: Atatürk Külr Merkezi
Yayınla
İbn Sina ve Gazali’nin Bazı Değer Kavramları Yönünden Karşılaştırılması
1584 OPUS ©
Uluslararası Toplum Araştırmaları Dergisi
İbn Sina (2014b). İlmu’l-Ahlak. Çev. A. Nevzad Ayas, k Türk Filozof ve Tıb
Üstadı İbn Sina Şahsiyeti ve Eserleri Hakkında Tetkikler (içinde). Ankara: Türk
Tarih Kurumu Yanları
İbn Sina (2014c). Risale fi’l-Ahd. Çev. M. Ali Ayni, Büyük Türk Filozof ve Tıb Üstadı
İbn Sina Şahsiyeti ve Eserleri Hakkında Tetkikler (içinde). Ankara: Türk Tarih
Kurumu Yanları
Kaya, M. C. (2011). Varlık ve imkân: Aristotelesten İbn Sina’ya imkânın tarihi. İstanbul:
Klasik Yanları
Nasr, S. H. (2013). Üç Müsman bilge: İbn Sina, Suhreverdi, İbn Arabi. İstanbul: İnsan
Yayınla
Oruç, C. (2009). İmam Gazali’nin itim anlayışı. Yayımlanmamış Doktora Tezi.
Marmara Üniversitesi: İstanbul
Özcan, E. S. (2005). Bilginler bilgini İbn Sina. İstanbul: Ötüken Nriyat
Şahinlu, Ş. (2009). İbn Sina’da ahlak sorunu. Yayımlanmamış Yüksek Lisans Tezi.
Marmara Üniversitesi: İstanbul
Şehristani. (2010). Filozoflarla mücadele (Kitabu’l-Musaraa). Çev. A. Akyol ve Aytekin
Özel. İstanbul: Litera Yayıncılık
Taylan, N. (2011). Anahatlarıyla İslam felsefesi. İstanbul: Ensar Nriyat
Tirmizi. (2015). Sünen, İlim: 19. 16 Arak 2015 tarihinde
http://kutubusitte.com/Hadisler/ilim.htm adresinden erilmiştir.
Türk Tarih Kurumu (2014). İbn Sina doğumunun bininci yılı armağanı (2. Bas).
Derleyen: Aydın Sayılı. Ankara: rk Tarih Kurumu Yayınla
Ulusal Tez Merkezi (2020). Gazali ve İbn Sina” maddeleri. 22 Nisan 2020
tarihinde https://tez.yok.gov.tr/UlusalTezMerkezi/ adresinden erişilmiştir.
lmaz, F. (2011). İslam felsefesi. Ankara: Berikan Yayınevi
Kaynakça Bilgisi / Citation Information
Demircioğlu, A. (2020). İbn Sina ve Gazali’nin bazı değer kavramları
yönünden karşılaştırılması. OPUS–Uluslararası Toplum Araştırma-
ları Dergisi, 16(28), 1562-1584. DOI: 10.26466/opus.684445
Chapter
In this study, social and democratic participation skills were associated in the context of values education. Since the construction of values is the focus of many different social science disciplines, analyses were carried out by establishing a connection between the concepts. Basically, connections were established between concepts through child and childhood. The prevailing view of childhood often portrays children as innocent and disinterested in political matters, suggesting that they should be raised as apolitical beings. However, children are exposed to political content through both formal and informal education processes. Primary educational institutions have the aim of developing social and democratic participation skills in children. In the global context, the construction of values in children is regarded as essential for cultivating citizenship skills.
Article
Full-text available
Throughout history, virtue has been an essential topic for all societies. Living in a society brings some responsibilities for human beings. The thinkers of societies mention the notion of virtue according to the framework of their civilizations. Each civilization has its own values, beliefs and social structures which shape its concept of virtue. But at this point, a problem arises: Is a virtue relative or the same in every civilization? In addition to virtue, accordingly, there have been discussions about human nature, whether it is good or bad. In this paper, I will examine the ideas of Chinese philosopher Mencius / Meng zi 孟子 and Muslim philosopher al-Ghazâlî on virtue and try to compare and contrast their ideas.
Article
According to Islam philosopher Ghazali (1058-1111), who believed that the most important goal of education was to beautify morality, parents and teachers are responsible for educating children who have been entrusted to them by Allah. This study addresses al-Ghazali’s perception of moral education and especially his ideas about child education. According to al-Ghazali, who worked as a teacher in Nizamiye Madrasah, the behavior of parents and teachers should serve as good examples for children. So, al-Ghazali’s idea on adult behavior is also addressed in this study. It is found out in this study that the basis of his ideas on moral education stems from his ideas on human beings. Considering this point, his idea on human-beings is also mentioned in this study. In the end of the study, it is also found out that al-Ghazali’s philosophy of education as a medieval philosopher has some similarities with the ideas lying under the modern education principles. Like the education approach of al-Ghazali, a great part of the modern education approaches has been formed within the framework of human-centered theories.
Tusi'nin İbn Sina savunması. Ankara: Fecr Yayınları Diyanet İşleri Başkanlığı
  • A E Crombie
Crombie, A. E. (1951). Avicenna's Influence on the Mediaevel Scientific Tradition. In G. E. Wickens (Ed.) Avicenna Scientist and Philosopher. A Millenary Symposium (p. 34 -108). London: Trinity College Çağrıcı, M. (2012). İslam düşüncesinde ahlak. İstanbul: Dem Yayınları Demircioğlu, A. (2014). Eleştiri ve şüphe temelinde Gazali'de bilgi meselesi. Ankara: Gece Kitaplığı Demirkol, M. (2010). Tusi'nin İbn Sina savunması. Ankara: Fecr Yayınları Diyanet İşleri Başkanlığı [DİB] (2015). Kur'ân-ı Kerim Meali. 14 Aralık 2015 http://arsiv.diyanetvakfi.org.tr/meal/mealindex.htm adresinden erişilmiştir.
İbn Sina felsefesinde eğitim. İstanbul: Marmara Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Vakfı
  • A Dodurgalı
Dodurgalı, A. (1995). İbn Sina felsefesinde eğitim. İstanbul: Marmara Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Vakfı
İbn Sina' nın ahlak risaleleri ve ahlak felsefesi
  • M Doğan
Doğan, M. (2009). İbn Sina' nın ahlak risaleleri ve ahlak felsefesi. Yayımlanmamış Yüksek Lisans Tezi. Ankara Üniversitesi: Ankara Durakoğlu, A. (2014). Gazali'de ahlak eğitimi. Gazi Eğitim Fakültesi Dergisi GEFAD/GUJGEF, 34(2), 211 -226
Sufi İbn Sina ve Makamatü'l Arifin. İstanbul: Gelenek Yayıncılık İbn Mace
  • Gazali
Gazali (1998). El -Munkız mine'd-dalal. Çev. Y. Pakiş. İstanbul: Umran Yayınları Gazali (2002). Filozofların Tutarsızlığı (Tehafetü'l Felasife). Çev. B. Sadak. İstanbul: Ahsen Yayınları Gazali (2004a). İhya'u Ulumi'd-Din. 4 Cilt, Çev. A. Duran. İstanbul: Hikmet Neşriyat Gazali (2004b). Kimya'yı Saadet. 2 Cilt, Çev. A. Duran. İstanbul: Hikmet Neşriyat Gazali (2004c). Yol gidenlerin kılavuzu ve arayanların bahçesi. Çev. A. Duran. İstanbul: Hikmet Neşriyat Gazali (2004d). Dinde kırk prensip. Çev. A. Duran. İstanbul: Hikmet Neşriyat Gazali (2004e). Ariflerin yolu. Çev. A. Duran. İstanbul: Hikmet Neşriyat Gazali (2004f). Tefekkür etmek. Çev. A. Duran. İstanbul: Hikmet Neşriyat Gürer, D. (2012). Sufi İbn Sina ve Makamatü'l Arifin. İstanbul: Gelenek Yayıncılık İbn Mace. (2015). Sünen, Mukaddime: 17. 16 Aralık 2015 tarihinde http://kutubusitte.com/Hadisler/ilim.htm adresinden erişilmiştir.
Arifler ve olağanüstü hadiselerin sırları
  • İbn Sina
İbn Sina (2004). Risaleler. Çev. A. Açıkgenç ve M. Hayri Kırbaşoğlu. Ankara: Kitabiyat İbn Sina (2013). Arifler ve olağanüstü hadiselerin sırları. Çev. Ö. Türker. İstanbul: Hayy Kitap İbn Sina (2013). Danişname-i Alai (Alai Hikmet Kitabı). G. Deniz (Ed.), Çev. M. Demirkol. İstanbul: Türkiye Yazma Eserler Kurumu Başkanlığı İbn Sina (2014a). El-Kanun Fi't -Tıbb. Çev. E. Kahya. Ankara: Atatürk Kültür Merkezi Yayınları
Varlık ve imkân: Aristoteles'ten İbn Sina'ya imkânın tarihi
  • İbn Sina
İbn Sina (2014c). Risale fi'l-Ahd. Çev. M. Ali Ayni, Büyük Türk Filozof ve Tıb Üstadı İbn Sina Şahsiyeti ve Eserleri Hakkında Tetkikler (içinde). Ankara: Türk Tarih Kurumu Yayınları Kaya, M. C. (2011). Varlık ve imkân: Aristoteles'ten İbn Sina'ya imkânın tarihi. İstanbul: Klasik Yayınları Nasr, S. H. (2013). Üç Müslüman bilge: İbn Sina, Suhreverdi, İbn Arabi. İstanbul: İnsan Yayınları Oruç, C. (2009). İmam Gazali'nin eğitim anlayışı. Yayımlanmamış Doktora Tezi. Marmara Üniversitesi: İstanbul Özcan, E. S. (2005). Bilginler bilgini İbn Sina. İstanbul: Ötüken Neşriyat Şahinoğlu, Ş. (2009). İbn Sina'da ahlak sorunu. Yayımlanmamış Yüksek Lisans Tezi. Marmara Üniversitesi: İstanbul Şehristani. (2010). Filozoflarla mücadele (Kitabu'l-Musaraa). Çev. A. Akyol ve Aytekin Özel. İstanbul: Litera Yayıncılık Taylan, N. (2011). Anahatlarıyla İslam felsefesi. İstanbul: Ensar Neşriyat Tirmizi. (2015). Sünen, İlim: 19. 16 Aralık 2015 tarihinde http://kutubusitte.com/Hadisler/ilim.htm adresinden erişilmiştir.
İbn Sina doğumunun bininci yılı armağanı (2. Baskı). Derleyen: Aydın Sayılı
  • Kurumu Türk Tarih
Türk Tarih Kurumu (2014). İbn Sina doğumunun bininci yılı armağanı (2. Baskı). Derleyen: Aydın Sayılı. Ankara: Türk Tarih Kurumu Yayınları Ulusal Tez Merkezi (2020). "Gazali" ve "İbn Sina" maddeleri. 22 Nisan 2020 tarihinde https://tez.yok.gov.tr/UlusalTezMerkezi/ adresinden erişilmiştir.
Ankara: Berikan Yayınevi Kaynakça Bilgisi / Citation Information Demircioğlu
  • F Yılmaz
Yılmaz, F. (2011). İslam felsefesi. Ankara: Berikan Yayınevi Kaynakça Bilgisi / Citation Information Demircioğlu, A. (2020). İbn Sina ve Gazali'nin bazı değer kavramları yönünden karşılaştırılması. OPUS-Uluslararası Toplum Araştırmaları Dergisi, 16(28), 1562-1584. DOI: 10.26466/opus.684445
Avicenna’s Influence on the Mediaevel Scientific Tradition
  • M Bayrakdar