Content uploaded by Hediyetullah Aydeniz
Author content
All content in this area was uploaded by Hediyetullah Aydeniz on Dec 29, 2021
Content may be subject to copyright.
I
Kurumsallaşma, Gelenek ve Sürdürülebilirlik
Hediyetullah AYDENİZ*
1
Marmara İletişim Dergisi, Sayı: 24, Aralık 2015:
Modernleşme sürecimizin önemli bilgi üretim zemini ve bilgiyi dolaşıma sokan araçlardan
birisi olan dergiler hem kültürel ve düşünce hayatımızda hem de akademik hayatımızda hâlâ
kurumsallaşma sorunuyla mücadele ederek varlıklarını sürdürmeye çalışıyor. Dârülfünun
bünyesinde 1917’de yayımlanmaya başlanan Türkiye’deki en uzun ömürlü sosyal bilimler
dergisi olan İstanbul Sosyoloji Dergisi dahil asırlık kurumsallaşmış dergilerden mahrumuz.
1950 yılından bu yana Gazetecilik Enstitüsü’nün kurulmasıyla akademi bünyesine dahil
olan medya ve iletişim alanındaki dergiciliğin tarihi, 1960 yılında birkaç sayı çıkan İstanbul
Üniversitesi Gazetecilik Enstitüsü’nün yayımladığı Yıllık dikkate alındığında yarım asrı
aşan bir geçmişe sahip. Nicel değilse de nitel boyutta kurumsallaşma ve özgün bilgi üretimi
sorunu ve meydan okumasıyla karşı karşıya olan Türkiye’deki medya ve iletişim çalışmaları
alanındaki akademik dergiler, Cemil Meriç’in ifadesiyle “bir zekalar topluluğunun yankısı ve
bir neslin vasiyetnamesi” mesajı olarak önemli rol ve işlev üstlenebilecek imkâna sahiptirler.
Bu çerçevede önemli bir zemin olarak gördüğümüz Marmara İletişim Dergisi’ni, Türkiye’deki
ve dünyadaki iletişim akademyasının imkân ve potansiyelinden azami düzeyde istifade ederek
Marmara Üniversitesi İletişim Fakültesi’nin kolektif bir çalışması ve akademik çıktısı olarak
görmekteyiz. Her boyutuyla dergiyi daha ileri noktalara taşıma hedefiyle, küresel ve bölgesel
boyutları ihmal etmeden, güncel ile kalıcı olanın dengesini gözeterek dergimizde gündeme
alınacak konuların odağında, çok boyutlu olarak Türkiye yer alacaktır. ( s.V).
Editörlüğümde çıkan Marmara İletişim Dergisi’nin ilk sayısında ortaya konulan bu
konumlandırma ile Editörden yazısının son paragrafında şu hedefi de kayda geçirmiştik:
Ulusal ve uluslararası akademik indekslerde taranacak şekilde alt yapısını tamamlamak
üzere olan Marmara İletişim Dergisi, akademik niteliğine ve bilgi üretimine katkı sunacak
ulusal ve uluslararası düzeyde yeni isimlerle kurullarını güçlendirmektedir. Derginin yayın
periyodunun korunması ve her açıdan nitelikli yayınların yapılması esas olacaktır. (s.VII)
* Baş Editör, Türkiye İletişim Araştırmaları Dergisi; Doç. Dr., Marmara Üniversitesi, İletişim Fakültesi,
haydeniz@marmara.edu.tr.
Türkiye İletişim Araştırmaları Dergisi • Yıl/Year: 2020 • Sayı/Issue: 35 ss/pp. I-VI • ISSN: 2630-6220
DOI: 10.17829/turcom.762878
EDITÖRDEN
II
Aslında Haziran 2016’da yayımlanan ancak periyodunda eksik sayı olduğu için Aralık 2015
olarak tarihlenen 24. sayımızda belirlenen bu hedefler çerçevesinde medya ve iletişim çalışmaları
boyutuyla “küresel, bölgesel, toplumsal ve bireysel düzeylerde günümüzün en büyük insanî
krizlerinden birisinin çözümüne katkı sunma” ümidiyle iki sayıda Mülteciler ve Medya (Aralık
2015, Haziran 2016) meselesi ele alındı. Aynı noktadan hareketle kurumsallaşma, habercilik
eğitimi ve uluslararası habercilik düzeni içerisinde Türkiye’nin ihtiyacını karşılayacak şekilde
nitelikli haber üretimi ve dağıtımı meselesini gündeme alan “Türkiye’de Habercilik” temalı
26.sayımız da Aralık 2016’da aynı yayımlandı. 2017 yılındaki iki sayıda ise “savaşlar, çatışmalar,
terör olayları, insani krizler ve toplumsal gerilimleri şiddetin medyadaki yansımaları ve medyatik
şiddetin toplumsal etkisini” medya ve iletişim çalışmaları boyutuyla ele aldık.
Yukarıda ifade edilen konumlandırma ve belirlenen hedef çerçevesinde “mülteciler, habercilik
ve şiddet” olgusunu odağına alan beş sayılık yayınla ulusal ve uluslararası dizinlerde taranmayı
getiren planlamayı da dergi yayıncılığına katkısı olur ümidiyle burada not etmek yerinde olacaktır.
30 Ekim 2015’teki ilk dergi toplantımızda editör yardımcıları Yenal Göksun, Süheyla Nil Mustafa
ve Ahmet Güven’in katılımıyla Marmara İletişim Dergisi’nin o zamanki durum tespiti ve gelecek
projeksiyonunun hazırlıkları yapılarak 12.11.2015’da yapılan ilk yayın kurulu toplantısına sunulan
rapor, bir yol haritası olarak kabul edildi. Bu yol haritasının ana çerçevesi şu şekilde hazırlanmıştı:
MARMARA İLETİŞİM DERGİSİ (KASIM 2015)
HEDEFLEDİKLERİMİZ
• Yayım periyodunun aksatmaksızın korunması
• Tematik sayılarla yayına devam edilmesi
• Gerektiğinde tema dışında makalelerin de değerlendirilmesi
• Güçlendirilmiş kurullarla niteliğin arttırılması
• Derginin ulusal ve uluslararası indekslerce taranması
• Basım sonrası derginin akademik gündeme taşınması
a. Hazırlık Süreci
• Ciddi ön hazırlık ve istişareye dayalı tema belirlenimi
• Öz, kapsayıcı ve anlaşılabilir bir dille hazırlanmış yazı çağrısı
• Vakitlice tüm mecralarda yazı çağrısının dolaşıma sokulması
• Yazarlarla düzenli bir iletişimin sağlanması ve sürdürülmesi
• TÜBİTAK Dergi Park Sistemi’nin aktif kullanılması
• Niteliği merkeze alan hakemlik öncesi editöryal değerlendirme
• Nitelikli hakemlerin tercihi ve takibi
• Atıf sistemi ve dil açısından metinlerin düzenlenmesi ve redaksiyon
• Okumayı kolaylaştıran ve estetiği olan bir tasarım
• Basım sürecinin sorunsuz tamamlanması
• Dağıtım listesinin güncellenmesi ve kargo gönderiminin takibi
Hediyetullah AYDENİZ
III
b. Kurullar
• Yenilenerek güçlendirilmiş kurullar
• Sembolik değil aktif katılımın esas alınması
• İstişare mekanizmasının oluşturulması ve uygulanması (yılda en az iki defa danışma
kurulunun toplantıya çağrılması gibi)
c. İndeksler
• Ulusal ve uluslararası indekslerce taranma hedefiyle çalışmalar başlatılmıştır.
• Öncelikle hedef, mümkün olan en kısa sürede TÜBİTAK ULAKBİM tarafından kabulün
sağlanması
d. Gündemleştirme
• Basımı yapılan her sayı sonrasında derginin merkezi temasıyla ilgili bir akademik
toplantının gerçekleştirilmesi
• Bu etkinlik fakültemizde yapılabileceği gibi fakülte dışında da gerçekleştirilebilir.
• Geleneksel ve dijital medyada haberleştirme
Bu planın çerçevesinde 2015-2017 arasındaki gösterilen özverili çabalarla kurumsallaşma
açısından önemli bir aşama kaydeden Marmara İletişim Dergisi, 2017 Aralık itibariyle ULRICH
Global Serials Directory, EBSCO, Directory of Open Access (DOAJ), ULAKBİM Sosyal ve
Beşeri Bilimler Veri Tabanı (SBVT)-TR Dizini ve Web of Science-Emerging Sources Citation
Index (ESCI) tarafından kabul almıştır. Bu süreçte emeği geçen yayın ve danışma kurullarımıza,
herhangi bir indekste taranmamasına rağmen akademik çalışmalarını dergimize gönderen
araştırmacılara/yazarlara ve bu yayınları değerlendirerek yayımlanma sürecinin belirleyici aktörü
olan hakemlerimize, mesai mefhumunu unutarak özverili çalışan editör yardımcılarımıza ve
musahhihlerimize, idari süreçleri bizler için kolaylaştıran başta dekanlarımız olmak üzere tasarım
ve basım süreçlerinin koordinasyonunu yürüten üniversitemizin yayınevi çalışanlarına teşekkür
ediyoruz. Bu teşekkürle beraber bu sürecin başlatılmasına gönüllü olarak katılan ve başarılı bir
şekilde sürdürülmesinde belirleyici olan Dr. Yenal Göksun, Dr. Süheyla Nil Mustafa, Dr. Ahmet
Güven ve doktorant Seher Midilli (Büyükbaş), bu derginin hafızasında ve tarihinde teşekkürle
yerlerini almışlardır. Bu süreçte fakültemiz personeli olmamasına rağmen gönüllü olarak tasarım
desteği aldığımız ve sonrasında da akademik kadroda aramıza katılan Arş. Gör. Oğuz Gülleb ile
musahhihlerimiz Dr. Yalçın Lüleci, Arş. Gör. Deniz Kurban ve Doç. Dr. Alparslan Nas’ın değerli
katkısı olmadan bu süreç tamamlanamazdı.
Kurumsallaşma açısından önemli başarıların elde edildiği, ulusal ve uluslararası indeksler
tarafından kabulünün de sağlandığı bir noktada, Marmara Üniversitesi yönetiminin 2018 yılı
başlarında akademik dergilerin yeniden yapılandırılmasıyla ilgili rektörlük düzeyinde aldığı bir
karar doğrultusunda Marmara İletişim Dergisi, 2018 Haziran ayında yayımlanan 29. sayısından
itibaren ismini değiştirmek zorunda kalmıştır. Bu tarihten itibaren dergimiz, Türkiye İletişim
Kurumsallaşma, Gelenek ve Sürdürülebilirlik
IV
Araştırmaları Dergisi (Turkish Review of Communication Studies-TURCOM) adıyla yayın
hayatını sürdürmektedir. Kurumsal sürekliliği belli düzeyde kesintiye yol açan isim değişikliği,
TR Dizin başta olmak üzere diğer indeks süreçlerini Türkiye İletişim Araştırmaları Dergisi
ismiyle de yeniden yürütmeyi gerektirmiştir. Bu süreçte de Arş. Gülen Sönmez, Arş. Gör.
Damla Karşu Cesur, Arş. Gör. Fatmanur Demir, Arş. Gör. Yasin Aydınlık isimlerini teşekkürle
derginin hafızasında kayda geçirip yâdetmek gerekir. İsim değişikliği sonrasındaki sürecin
tamamlanmasıyla beraber TR Dizin ve uluslararası atıf indeksi olarak da ESCI’den alınan kabul
sonrasında dergi künyesinde yer alan ulusal hakemli dergi tanımlaması uluslararası hakemli
dergi olarak değiştirilmiş ve genişletilmiş İngilizce özet (extended abstract) yayınına geçilmiştir.
Derginin kurumsallaşma sürecinde not edilmeye değer bir akademik faaliyeti de 2015 yılındaki
yol haritamızda yer alan “gündemleştirme” hedefi çerçevesinde Mülteciler ve Medya-1, Mülteciler
ve Medya-2, Türkiye’de Habercilik ile Medya ve Şiddet temaları çerçevesinde dört panelin
gerçekleştirilmesidir. Ayrıca genç akademisyen adaylarını teşvik etmek ve destelemek amacıyla
ilki sempozyum olarak 2014’de düzenlenen ve kongre olarak da 2017 yılında devam ettirilen
Marmara Lisansüstü İletişim Öğrencileri Kongresi de Marmara İletişim Dergisi ve Türkiye
İletişim Araştırmaları Dergisi’nin editöryal kadrosunun koordinasyonunda ve yürütücülüğünde
üç yıl (2017, 2018 ve 2019) düzenlenerek tamamlanmıştır. Özellikle kongre ve panel süreçlerinde
görev alan Dr. Yusuf Ziya G ökçek, Arş. Gör. Ömer Faruk Özcan, Dr. Sühey la Nil Mustafa, Arş. Gör.
Seher Midilli, Arş. Gör. Oğuz Gülleb, Arş. Gör. Fatmanur Demir, Arş. Gör. Damla Karşu Cesur
ve Arş. Gör. Ufuk Özden, akademik açıdan kıymetli bu etkinlikler için teşekkürü hakkediyorlar.
2018 Haziran ayında başvuruda bulunduğumuz Scopus indeks başvurusu, genel olarak
derginin ismi, İngilizce metinlerin dil düzeyi ve standardı ile atıfların azlığı şeklinde üç başlıkta
toplanabilecek gerekçelerle olumsuz sonuçlanmıştır. Bu durum, yaklaşık dört yıllık hazırlık ve iki
yıllık da indeks değerlendirme sürecinde verilen emeklerin karşılığının alınamaması açısından
üzücü olmakla birlikte derginin eksiklerinin görülmesi ve hızla iyileştirilmesi adına yeniden bir
planlama, güçlendirilmiş ve yenilenmiş editöryal kurullar ile gerekli olan her noktada kurumsal
hazırlığa da bir davettir.
2020 yılı itibariyle hem ulusal hem de uluslararası düzeyde kurumsallaşmasını büyük oranda
tamamlayarak periyodunda aksama olmaksızın akademik ve entelektüel hayata katkı sunmaya
devam eden, Türkiye’deki iletişim dergileri arasında ESCI’de taranan üç dergiden birisi olan
Türkiye İletişim Araştırmaları Dergisi, medya ve iletişim çalışmaları alanında nitelikli ve güçlü
bir bilgi üretim zemini olarak varlığını korumaya gayret ederken Scopus ve SSCI hedefiyle
birincil indekslere girmeyi de sağlayacak şekilde bir kurumsal yenilenmeyi stratejik hedef olarak
hayata geçirmelidir. Bu çerçevede yayın hayatının ikinci çeyrek yüzyılında dergimiz, Türkiye
ve dünyadaki iletişim akademyasının imkân ve potansiyelinden azami düzeyde istifade ederek
Marmara Üniversitesi İletişim Fakültesi’nin kolektif bir çalışması olarak yeni kuşağın nitelikli
katkısı ile yayın hayatına devam edeceğini bir ümit, beklenti ve bir kuşağın vasiyeti olarak kayda
geçirmeyi gerekli görüyorum.
Hediyetullah AYDENİZ
V
Editör olarak görevi devraldığım Ekim 2015 tarihinden itibaren birlikte çalıştığım ve editöryal
tüm süreçlerin sorumluluğunu birlikte üstlendiğim meslektaşlarımın isimlerinin anılmasını hem
kurumsal hafıza hem de kişisel sorumluluk açısından önemli buluyorum: Dr. Ahmet Güven,
Dr. Süheyla Nil Mustafa, Dr. Yenal Göksun, Dr. Yalçın Lüleci, Doç. Dr. Alparslan Nas, Arş. Gör.
Deniz Kurban, Arş. Gör. Seher Midilli, Arş. Gör. Gülen Sönmez, Arş. Gör. Yasin Aydınlık, Arş.
Gör. Fatmanur Demir, Dr. Dilara Bostan, Dr. Mesut Bostan, Arş. Gör. Damla Karşu Cesur, Arş.
Gör. Ufuk Özden, Dr. Ergün Köksoy, Doç. Dr. Haldun Narmanlıoğlu, Dr. Yusuf Ziya Gökçek,
Dr. Ali Minarlı. Doğrudan editöryal ekipte yer almasalar da ihtiyaç halinde editöryal katkılarını
esirgemeyen Dr. Samet Kavoğlu, Dr. Sinem Güdüm, Dr. Serkan Bayrakçı, Arş. Gör. Muhammed
Akif Albayrak, Arş. Gör. Eyüp Al ve doktorant Ali Hasan Hamut’un isimlerini de teşekkürle not
etmek gerekir.
Duyduğum ihtiyaç ve hissettiğim sorumluluktan hareketle “kurumsallaşma, gelenek ve
sürdürülebilirlik” kavramlarının hatırlattığı bir gereklilik olarak bu notları kayıt olarak buraya
bırakmış oluyorum. Bu çerçevede de üzerinde konuşulması, tartışılması ve araştırmalara konu
olmasını ümit ettiğim bir konu/mesele ile kurumsallaşma, gelenek ve sürdürebilirlik meselesini
noktalamış olayım.
İlk Türkçe gazete olan Vakayi-i Mısriyye’nin 1828 tarihli ilk sayısının Mukaddimesi’nde (Başyazı)
akıl sahiplerinin gönül aynalarını aydınlat[mak] (nûr-âver-i mir’ât-ı kulûb-ı uli’l-elbâb), zamanın
ruhunu kavramak (mizâc-ı vakte vâkıf olma) ve olup biteni hakkı ile bilmek (keyfiyet-i hâle ârif
olma) üzerinden gazete ele alınır. 1831’de Payitaht İstanbul’da çıkan ilk Türkçe süreli yayın olan
Takvimi-i Vekayi’de ise bu yeni aracın, “fenn-i celil” olarak nitelendirilen tarih ilminin yeni bir
formu ve imkânı olarak konumlandırıldığını görmekteyiz. Burada da karşımıza çıkan kavramlar
ve terkipler, gazetenin ötesinde matbuat ve medya ile ilişkilendirilen anlamlar ve tartışmalar
düşünüldüğünde sosyo-kültürel ve entelektüel hafızamızda bir tarihsel sürekliliğe işaret ediyor:
‘âlemde vukû’ bulan ahvâli vaktu zamanıyla zabt u beyân etmek, seleften halefe hisse alacak bir
yâdigar bırakmak, kişi bilmediğinin düşmanıdır kaidesi (el-mer’u ‘addün velemmâ cehlühü) hakikat
ve aslını bilmek, bir suret-i hasene, esbâb-ı hakikiyye ve icâbât-ı zarûriyyesini beyân, halka tefhîm
olunması, vâkı’ın hilâfı havâdis-i şuyû’uyla düştükleri ıztıraptan kurtulmak.
Aslında modernleşme kavramıyla ifade edilen son iki yüz yıllık tarihsel tecrübemiz, bir tür “bilgi”
probleminin odağında olduğu bir arayıştır. Buradan hareketle bir ihtiyaç ve temel bir arayış olarak
kodlanan zamanın ruhunu-mizacını-karakterini kavramak ve olup biteni hakkıyla bilme üzerinde
medyaya yüklediğimiz anlamın bilgi ve sistematik bilgi boyutunun en önemli zeminlerinden
birisinin dergiler olduğu açıktır. Modernleşme sürecimizin önemli bilgi üretim zemini ve bilgiyi
dolaşıma sokan araçlardan birisi olan dergiler hem kültürel ve düşünce hayatımızda hem de
akademik hayatımızda hâlâ kurumsallaşma sorunuyla mücadele ederek varlıklarını sürdürmeye
çalışıyorlar. Modernleşme tecrübemiz bağlamında dergiye ve dergiciliğe yüklenilen anlam ile
akademi dergiciliğinin bilgi, bilim ve entelektüel üretimin zemini ve aracı olmasının imkânları ve
zaafları üzerine düşünmenin de sınırlı kaldığı söylenebilir. Akademik kariyer süreçlerini aşmak,
entelektüel ve toplumsal ortamı oluşturan zeminlerde varolabilmek, baş döndürücü hızla akan
Kurumsallaşma, Gelenek ve Sürdürülebilirlik
VI
gündeme not düşmek gibi kaygılar, dergi veya gazeteye “makale” yetiştirme, yazılan metinleri
yayımlatan “ilişki ağı”na girme çabaları da bu bağlamda hatırlanabilir. Nitelikli bir zihin ve
yılların birikimini taşıyan entelektüeller, uzun soluklu üretilebilecek “Eser”lere zaman ayır(a)
mamaktadırlar. Dergilerde yayımlanan makalelerin derlendiği kitaplar, entelektüellerimizin en
çok sahip olduğu eserlerdir.
Zamanın ruhunu kavrama ve olup biteni hakkıyla bilmenin ötesinde iki yüz yılı aşan arayışın bir
parçası olarak bilgi üretme, düşünce ortaya koyma, yerleşik düzenin sorunlarıyla hesaplaşma,
alternatif yaklaşımlar geliştirebilmeye talip olma ve bunları gerçekleştirmede gösterilen entelektüel
performans aslında Türkiye’deki dergiciliği de belirliyor. Küresel düzeyde yaşanan altüst oluşlara
paralel olarak tasvir, açıklama, anlama ve anlamlandırmayı kapsayan bir entelektüel-zihnî uğraş
ve mevcut sorunlara ilişkin kuşatıcı bir düşünce ortaya koyma meselesi, dergi ve benzeri taşıyıcı
araçların sürekliliğini de niteliğini de belirleyen asıl meydan okumadır.
Entelektüel ve düşünce arayışı ile bilimsel çalışmalar ve araştırmalar arasındaki ilişki ve etkileşimi
güçlendirecek arayışların bir boyutu da akademik dergiciliğin bu yönde geliştirilmesi ve yeni
formlarla entelektüel-düşünce arayışları ile bilimsel üretimi aynı zeminde buluşturabilmektir.
Süreli yayıncılığın iç işleyişinin ve tekniğinin iyileştirilmesine indirgemeden bu meydan
okumalar üzerinde düşünmenin ve tartışmanın önemli ve değerli olduğu açıktır. Bu çerçevede
hızlı ve aceleci hüküm vermek yerine ciddiyetle tartışılmayı hak eden bu konuda bazı soruları
gündeme taşımak yerinde olacaktır:
• Son iki yüz yıllık modernleşme deneyiminde zamanın ruhunu kavrama ve olan biteni
hakkıyla bilmedeki arayışta Türkiye’nin durumu nedir?
• Türkiye’de akademik dergicilikle-entelektüel üretimin tıkanıklığı arasındaki ilişki nedir?
• Bilgi üretimi ile bu araçların ilişkisi, kronik bir soruna dönüşme tehlikesini taşımakta
mıdır?
• Bilgi üretimi ile “üniversite” ve enformasyon/malumat üretimi ile “kitle iletişim araçları”
arasındaki ilişkiler yumağı, eşleşmeleri, Türkiye’deki akademik ve entelektüel üretimin
niteliğini belirlemede etkili midir, etkili ise bu etkinin boyutu nedir?
• Araç-amaç ilişkisinde, dergicilikte aracın amaca dönüşmesi sorunuyla karşı karşıya
olabilir miyiz?
• Türkiye’nin akademik yayıncılık ve dergiciliğinde, yazar/araştırmacı-editör-hakem
üçlüsünün müdahilliği ile bilim ve düşünce üretimi arasındaki ilişki nereye doğru gidiyor?
Kuruluşundan bu yana emeği geçen ve katkı sunan herkesi teşekkür ve hayırla anarken vefat
edenlere Allah’tan rahmet, hayatta olanlara sağlık, iyilik ve uzun ömürler diliyorum.
Haziran 2020 sayımızda yer alan 15 makale ve üç değerlendirme yazısı ile karşılarına çıktığımız
okurlarımıza iyi okumalar, ferah-feza günler diliyorum.
Hediyetullah AYDENİZ