ArticlePDF Available

Yiyecek-İçecek Sektöründe Sürdürülebilirlik ve Yenilikçi Yaklaşımlar

Authors:

Abstract

Doğal kaynakların verimli kullanımının öneminin artmasıyla birlikte, yenilenebilir ve etkin kaynak kullanımı elzem hale gelmiştir. Küresel tehdit unsuru haline gelen sera gazı emisyonu, yeşil alanların tahribi, bilinçsiz ve aşırı tüketim gibi faktörler yakın gelecek için endişe verici bir hal almıştır. Bu tarz olumsuzluklar karşısında çözüm olanakları üzerinde yoğunlaşan bu derleme çalışmasında yiyecek içecek sektöründeki alternatif ve yenilikçi sürdürülebilir uygulamaların öneminin vurgulanması amaçlanmıştır. Bu amaç doğrultusunda, konuyla ilgili ulusal ve uluslararası literatür taraması yapılmıştır. Yapılan detaylı literatür taraması ile yiyecek-içecek sektöründeki kullanılabilecek internet destekli yenilikçi ekipman ve akıllı telefon uygulamaları tanıtılmıştır. Yeşil restorancılık faaliyetleri, atıkların biyoyakıt olarak değerlendirilme olanakları, gıda bankaları, dijital mutfak aletleri ve üç boyutlu gıda yazıcılar bu bağlamda incelenmiştir. Bu çalışmada derlenen bilgiler ışığında yiyecek içecek sektöründe atıkların azaltılması ve kaynakların bilinçli kullanımı yoluyla uzun vadede önemli kazanımlar sağlanabileceği öngörülmektedir.
Türk Turizm Araştırmaları Dergisi
2020, 4(3): 3082-3098.
DOI: 10.26677/TR1010.2020.527
ISSN: 25870890 Dergi web sayfası: https://www.tutad.org
KAVRAMSAL MAKALE
Yiyecek-İçecek Sektöründe Sürdürülebilirlik ve Yenilikçi Yaklaşımlar
Arş. Gör. Demet TAŞ, Kastamonu Üniversitesi, Turizm Fakültesi, Kastamonu, e-posta:
demettas@kastamonu.edu.tr
ORCID: https://orcid.org/0000-0003-0691-5562
Dr. Öğr. Üyesi Emine OLUM, İstanbul Medipol Üniversitesi, Güzel Sanatlar Tasarım ve Mimarlık
Fakültesi, İstanbul, e-posta: eolum@medipol.edu.tr
ORCID: https://orcid.org/0000-0002-7188-817X
Öz
Doğal kaynakların verimli kullanımının öneminin artmasıyla birlikte, yenilenebilir ve etkin
kaynak kullanımı elzem hale gelmiştir. Küresel tehdit unsuru haline gelen sera gazı emisyonu,
yeşil alanların tahribi, bilinçsiz ve aşırı tüketim gibi faktörler yakın gelecek için endişe verici bir
hal almıştır. Bu tarz olumsuzluklar karşısında çözüm olanakları üzerinde yoğunlaşan bu derleme
çalışmasında yiyecek içecek sektöründeki alternatif ve yenilikçi sürdürülebilir uygulamaların
öneminin vurgulanması amaçlanmıştır. Bu amaç doğrultusunda, konuyla ilgili ulusal ve
uluslararası literatür taraması yapılmıştır. Yapılan detaylı literatür taraması ile yiyecek-içecek
sektöründeki kullanılabilecek internet destekli yenilikçi ekipman ve akıllı telefon uygulamaları
tanıtılmıştır. Yeşil restorancılık faaliyetleri, atıkların biyoyakıt olarak değerlendirilme olanakları,
gıda bankaları, dijital mutfak aletleri ve üç boyutlu gıda yazıcılar bu bağlamda incelenmiştir. Bu
çalışmada derlenen bilgiler ışığında yiyecek içecek sektöründe atıkların azaltılması ve
kaynakların bilinçli kullanımı yoluyla uzun vadede önemli kazanımlar sağlanabileceği
öngörülmektedir.
Anahtar Kelimeler: Akıllı Mutfak Uygulamaları, Nesnelerin İnterneti, Dijital Teknolojiler, Yeşil
Restorancılık.
Makale Gönderme Tarihi: 22.04.2020
Makale Kabul Tarihi: 07.07.2020
Önerilen Atıf:
Taş, D. ve Olum, E. (2020). Yiyecek-İçecek Sektöründe Sürdürülebilirlik ve Yenilikçi Yaklaşımlar,
Türk Turizm Araştırmaları Dergisi, 4(3): 3082-3098.
© 2020 Türk Turizm Araştırmaları Dergisi.
Türk Turizm Araştırmaları Dergisi, 4(3): 3082-3098.
3083
Journal of Turkish Tourism Research
2020, 4(3): 3082-3098.
DOI: 10.26677/TR1010.2020.527
ISSN: 25870890 Journal Homepage: https://www.tutad.org
CONCEPTUAL PAPER
Sustainability and Innovative Approaches in Catering and Food and Beverage
Industry
Research Assistant Demet TAŞ, Kastamonu University, Faculty of Tourism, Kastamonu, e-mail:
demettas@kastamonu.edu.tr
ORCID: https://orcid.org/0000-0003-0691-5562
Assistant Prof. Dr. Emine OLUM, İstanbul Medipol University, Faculty of Fine Arts, Design and
Architecture, İstanbul, e-mail: eolum@medipol.edu.tr
ORCID: https://orcid.org/0000-0002-7188-817X
Abstract
In today’s world the importance of efficient use of natural resources has increased and the use of
renewable resources in an effective way has become essential. Factors such as greenhouse gas
emissions, destruction of green areas, over-consumption and unconscious use of resources have
become a global threat for the near future. In the present review, which focuses on the solution
possibilities for such negativities, it is aimed to emphasize the importance of alternative and
innovative sustainable practices in the food and beverage industry. For this purpose, national
and international literature review was conducted regarding sustainability. With the detailed
literature review, innovative internet-supported equipment and smartphone applications that
can be used in the food and beverage industry were introduced. Green restaurant activities, the
possibility of use of food wastes as biofuels, food banks, digital kitchen appliances and 3D food
printers were examined in this context. In the light of the information reviewed in the present
study, it is seen that significant gains can be achieved in the long-term period through the
reduction of wastes and the conscious use of resources in food and beverage industry.
Keywords: Smart Kitchen Appliances, Internet of Things, Digital Technologies, Green Restaurant
Received: 22.04.2020
Accepted: 07.07.2020
Suggested Citation:
Taş, D. and Olum, E. (2020). Sustainability and Innovative Approaches in Catering and Food and
Beverage Industry, Journal of Turkish Tourism Research, 4(3): 3082-3098.
© 2020 Türk Turizm Araştırmaları Dergisi.
Demet TAŞ ve Emine OLUM
3084
GİRİŞ
Dünya genelinde gıdaların adil olmayan dağılımı ve kaynakların aşırı kullanımı, gelecek nesiller
için endişe verici bir hal almaktadır. Bugün tüm insanlara yetecek kadar gıda üretilmesine
rağmen milyonlarca insan açlık ve kronik olarak yetersiz beslenme (malnütrasyon)
yaşamaktadır. Yeterli ve güvenilir içme suyu kıntısı da önemli sağlık problemlerini beraberinde
getirmektedir (Coff, Korthals ve Barling, 2008). Her yıl 12 milyon çocuk açlıkla ilgili
hastalıklardan dolayı hayatını kaybetmektedir (Sarıkoca ve Daşlı, 2016). Her yıl milyarlarca kilo
gıda israf olurken yetersiz beslenme sonucu ölen ve ciddi rahatsızlıklar yaşayan insanların sayısı
önemli bir çelişkiyi ortaya koymaktadır (Özdilek-Dölekoğlu, Gün ve Giray, 2014).
Mevcut durumun gelecek nesiller için daha da endişe verici bir hal alacağı öngörüldüğünden
eldeki kaynakları adil bir şekilde kullanmak ve sürdürülebilir yaşam modeline geçmek zorunlu
hale gelmektedir. Modern dünyada aşırı nüfus artışı, sanayileşme, doğal alan tahribatları, hava
su, toprak kirliliği gibi nedenlerden ötürü biyoçeşitliliğin zarar görmüş olması sürdürülebilir
uygulamalara olan ihtiyacı gözler önüne sermektedir (Gowdy ve McDaniel, 1995; Ponting, 2008;
Keleş, Hamamcı ve Çoban, 2009).
Sürdürülebilirlik kavramı, uzmanlık alanlarına göre farklı tanımlar barındırmaktadır. Ekonomi
bilimi için yaşam standartlarının belirli bir düzeyde tutulması gerekliliği iken, çevrebiliminde
ekolojik hayatın korunmasıyla ilgili tanımlamalar söz konusudur (Yeni, 2014). Sürdürülebilirliğin
ekosistemin devamlı olarak etkin bir şekilde işleyebilme yeteneği olarak ifade edildiği (Chapin,
Torn ve Tateno, 1996) süresi belli olmayan bir döngüyü sürdürebilme kapasitesi (Yavuz, 2010)
olduğu ve insanoğlunun yükünü taşıyabilmek adına yeryüzünün kapasitesini muhafaza etmeyi
(Salomone, 2014) amaçladığı belirtilmiştir. Yiyecek-içecek sektörü söz konusu olduğunda
sürdürülebilirlik, gıda atıklarının azaltılmasından etkili enerji kullanımına kadar geniş bir
yelpazede değerlendirilmektedir. Sürdürülebilirlik yalnızca mevcut kaynakları korumak değil,
aynı zamanda akılcı ve sorumlu bir şekilde üretmek anlamına gelmektedir. Gıda sektöründeki
üretim, işleme, depolama gibi aşamalarda meydana gelen gıda atıklarının her geçen yıl artması
nedeniyle sürdürülebilirlik gıda sektöründe üzerinde durulması gereken önemli bir kavram
haline gelmiştir. Kısaca özetlemek gerekirse sürdürülebilirliği gıdaların hazırlanması, lenmesi,
depolanması ve tüketimi esnasında ortaya çıkan ekolojik ve ekonomik zararı en az düzeye
indirme girişimi olarak tanımlayabiliriz.
Tüketicilerin gıda tüketim eğilimlerini belirleyen en önemli etmenler fiyat, kolay ulaşım ve
kalitedir. Ancak artık tüketicilerin önemli bir kısmı sürdürülebilir ve doğa dostu üretim
şekillerini ve ürünleri tercih etme eğilimi göstermektedir (Atrek ve Madran, 2017). Sektörde yer
alan baskı ve rekabet ortamı, işletmeleri tüketicilerin neye önem verdiğini daha iyi anlamaya ve
bu yönde stratejiler uygulamaya yönlendirmektedir (Yücenurşen, 2019). Bu bağlamda rekabet
ortamındaki mücadelenin bir diğer ayağı da sürdürülebilirlik olmaktadır.
Sürdürülebilirlik ilkelerine uygun üretim yapan gıda firmaları dikkat çekici bulunmaktadır.
Sürdürülebilirlik, aynı zamanda letmenin de sürdürülebilirliğini sağlamaktadır. Yani
sürdürülebilir hedefleri olan işletmeler değişen sosyal, fiziksel ve ekonomik koşullara daha iyi
adapte olmaktadır (Freeman, 2011). Bunun yanında işletmeye uzun vadede ekonomik anlamda
getirisi olabilecek bir takım tasarruf faaliyetlerini de içine almaktadır.
Bu çalışmada sürdürülebilir strateji ve hedefler doğrultusunda konu, yiyecek içecek sektörü
açısından ele alınmaya çalışılmıştır. Hem evlerde hem de endüstriyel mutfaklarda uygulanan ve
uygulanabilecek sürdürülebilir strateji ve yöntemlere dikkat çekilmiştir. Diğer yandan yeşil
restorancılık faaliyetleri ve mutfaklarda tasarruf mekanizmasıyla çalışan yenilikçi ekipmanların
tanıtılması ve fonksiyonlarının açıklanması amaçlanmıştır.
Türk Turizm Araştırmaları Dergisi, 4(3): 3082-3098.
3085
GIDA SEKTÖRÜNDE SÜRDÜRÜLEBİLİRLİK
İklim değişikliği, göç, artan dünya nüfusu, adil olmayan gıda dağılımı, yetersiz beslenme, obezite
gibi birbiriyle ilişkili sorunların çözüm yollarından biri de sürdürülebilir yaşam ve üretim
modelleridir. Nüfus artışı beraberinde enerji, gıda ve su talebinin arttırmasını getirmektedir
(Bazilian, Rogner, Howells, Hermann, Arent, Gielen, Steduto, Mueller, Komor, Tol ve Yumkella,
2011). Gıda ihtiyacının artması ile küresel ölçekte büyüyen gıda sektörü, çevre kirliliği,
toprakların verimsizleşmesi, uzak bölgelere yapılan nakliye şartlarının getirdiği ekolojik
olumsuzluklar ve aşırı su tüketimi gibi çevresel tahribatlara sebep olan uygulamalardan
sorumludur. Bu nedenle özellikle yiyecek-içecek sektöründe doğal kaynakların sürdürülebilir ve
verimli bir şekilde kullanılması, sektörün olumsuz çevresel etkilerinin sınırlandırılması açısından
önemlidir (Axelos, Basinskiene, Darcy-Vrillon, Ruyck, Pou, Salaseviciene ve Huttunen, 2018).
Birleşmiş Milletler’in Ekim 2018’de düzenlediği Hükümetler Arası İklim Değişikliği Paneli’nde
yayınladığı özel raporunda dünyanın küresel ısınmanın etkilerini düşünüldüğünden çok daha
erken hissedeceği görülmektedir. Dolayısıyla panelin vurgu noktası, toplumun bir an önce tüm
alanlarda hızlı ve kapsamlı değişikliklere gitmesi gerektiği olmuştur. Durum gıda endüstrisi
açısından irdelendiğinde tarımsal faaliyetlerin küresel sera gazı emisyonlarının %30’una tekabül
ettiği tahmin edildiğinden, iyileştirmeye ihtiyaç duyulan alanlar arasında gıda endüstrisi ilk
sıralarda yer almaktadır (United Nations, 2018).
Yiyecek-içecek sektöründeki girdi-çıktı dengesinin sağlanması, etkin üretim, depolama ve
dağıtım kanalları için sürdürülebilir uygulamaların üzerinde durulması gerekmektedir. Özellikle
restoranlar ya da hazır yemek şirketleri gibi organik atıkların fazla miktarda oluştuğu
işletmelerde atıkların enerji olarak geri dönüşümünün sağlanması etkili bir yöntemdir. Ayrıca,
son kullanma tarihi yakın ürünlerin çeşitli dijital kanallar aracılığıyla ya da doğrudan bazı kurum
ve ihtiyaç sahibi kişilere iletilmesi ile gıda israfının önüne geçilmektedir.
Dijital Teknolojiler ve Nesnelerin İnterneti
Sürdürülebilir gıda üretiminde sektörün karbon ayak izini azaltmaya yönelik yenilikçi
teknolojilerin geliştirilmesi söz konusudur. Teknolojinin günlük hayatımıza hâkim olduğu son
yıllarda, özellikle mutfak aletlerinin teknolojiyle uyumu sonucunda yemek pişirme, saklama ve
dağıtım şekillerine yenilikçi yöntemler eklenmiştir.
İnternet özellikle son yirmi yılda iyi bir noktaya ulaşarak ekonomik ve sosyal hayatı değiştirme
ve güçlendirme özelliğine sahip olmuştur (Guo, Zhang, Wang, Yu ve Zhou, 2013). Bilgi-işlem
teknolojisindeki yenilikler internet kullanıcılarının her geçen gün artmasıyla beraber günlük
hayatı inanılmaz kolay hale getirmiştir (Kiritsis, 2011). Dijitalleşen dünyadaki en son
yeniliklerden biri de nesnelerin interneti kavramıdır. Nesnelerin interneti, insan hayatına büyük
yenilikler getiren, bilgiyi kimsenin tahmin edemeyeceği şekilde aktarmayı sağlayan bir
platformdur (Chatterjee, Kumar, Khari, Hung ve Le, 2018). Nesnelerin interneti, nesneler
arasında ya da nesneler ve kişiler arasındaki iletişim ortamını sağlamaktadır (Haller, 2010).
Nesnelerin interneti sayesinde, internete bağlı mekanizmalar dışardan fiziksel bir talimata gerek
duymadan gerekli fonksiyonları yerine getirmektedir. Nesnelerin internetinin hedefi, çevredeki
nesnelerin neyin sevildiğini, neyin istenildiğini ve neye ihtiyaç duyulduğunun anlaşılmasını
sağlayarak, açık talimatlara gerek duyulmadan direk etkileşim ortamısağlamaktır (Hong, Kim,
Ha, Bae, Park, Jung ve Kim, 2010). Nesnelerin interneti teknolojisinden faydalanarak birçok dijital
mutfak ürünü geliştirilmiştir. Bu teknoloji ile ekipmanlar internetin bağlı olduğu birer yapay zekâ
gibi hareket etmektedir.
Nesnelerin interneti sayesinde, internet ile etkileşime geçen nesnelerin daha hızlı, üretken ve
Demet TAŞ ve Emine OLUM
3086
tasarruf mekanizmasıyla çalışması öngörülmektedir. Örneğin özellikle son zamanlarda artan
ekmek israfının önüne geçilmesi için tasarlanan mekanizma sayesinde fırınlarda satılmayan fakat
yenilebilir durumda olan ekmekler atılmaktan kurtarılmaktadır. Satılmamış ekmeğin durumunu
tespit etmek için foto akustik etki kullanarak ekmeğin son kullanma tarihini tahmin eden akıllı
bir mekanizma geliştirilmiştir. Bu akıllı mekanizma, 2 ayrı bölmeli ahşap bir kutudan
oluşmaktadır. Her bölmede ekmek tutmak için birer tepsi yer almaktadır. Lazer ışını ekmeğe
gönderilir ve yayılan ses dalgaları nesnelerin interneti sensörlerine bağlı bir mikrofon tarafından
algılanır. Son kullanma tarihi, yeri, miktarı ve türünü içeren ekmek bilgileri android bir bulut
sisteminde saklanır. Böylece oluşan arz (fırınlar) ve talep (STK, toplum merkezi vb.) arasında
etkileşim sağlanmaktadır (www.instructables.com). Bu teknoloji ile benzer birçok akıllı sistem
geliştirilerek işletmelerdeki ve evlerdeki israfın önüne geçilmesi amaçlanmıştır.
Akıllı Öğütücü
Whirlpool Corporation tarafından gıda atığı üzerine yapılan bir araştırmaya göre, Amerika
Birleşik Devletleri'ndeki ortalama bir aile, her yıl 181 kg gıda atığına sebep olmaktadır. Gıda
atığını minimum düzeye indirmeyi sağlayan yeni bir teknoloji olan akıllı öğütücü (Zera Food
Recycler), 24 saat içinde gıda atıklarını gübre haline getiren dijital bir mutfak cihazıdır (Resim 1).
Oksijen, nem ve ısının doğru kombinasyonu ile yiyecek atıklarını 24 saat içinde parçalayıp doğal
gübreye dönüştürmektedir (Belisle, Macro, Tepper, Trimble ve Woznicki, 2017).
Akıllı Tava
Taban ın a bir s ıc ak lı k s en sö rü m on te ed il mi ş o la n a kı ll ı t ava (Resim 2), bluetooth üzerinden
kullanıcının akıllı telefonuyla bağlantı kurmaktadır (Mogali, 2015). Uygulama, ürünleri
karıştırma, çevirme, içerik ekleme veya ısı ayarını değiştirme gibi durumlar için kullanıcıya
talimat vermektedir. Akıllı tava, içindeki sensöre zarar vermeden herhangi bir gaz veya elektrikli
ocakla da çalışabilmektedir. Akıllı tava sayesinde istenilen ürünün hangi sıcaklıkta ne kadar süre
pişmesi gerektiği öngörülebildiği için ürün istenilen zaman ve ayarda pişmesi sağlanır. Kullanıcı
kolaylığı yanında fazla pişirmeye bağlı enerji kaybının da önüne geçilmektedir (Mogali, 2015).
Akıllı Sürahi
Akıllı sürahi, son kullanma tarihini aşan sütler için, üzerindeki yanıp sönen mavi sensörlerle
tüketiciyi uyaracak şekilde tasarlanmış bir sistemle çalışmaktadır (Resim 3). Bozulan sütü, yanıp
sönen mavi sensörlerle anlayan tüketiciler olası bir da zehirlenmesinden kendilerini korumuş
olmaktadır. Bunun yanı sıra, henüz bozulmayan sütün de anlaşılacağından dolayı, süt israfı
önlenmiş olmaktadır (Mogali, 2015).
Akıllı Çatal
Çin’de, çiğnemenin kilo alma hızına etkisini ölçmek amacıyla Jie Li ve arkadaşları tarafından
yapılan deneyde 14 obez ve 16 normal kilodaki gencin yemek yeme zlaölçülmüştür. Yapılan
deneyde daha çok çiğnemenin deneklerin daha az yemelerine yol açıp madığına, kan şekeri
seviyelerini ve hormonlarını etkileyip etkilemediğine bakılmıştır. Sonuç olarak daha çok
çiğneyenlerin iştah hormonu ‘‘ghrelin‘‘in kandaki seviyesinin düşük olduğu tespit edilmiştir.
Aynı zamanda lokmaları 40 kez çiğneyenlere göre, %12 oranında daha az kalori alındığı
belirlenmiştir ve daha çok çiğnemenin sonucunda daha az kalori alındığı tespit edilmiştir (Li,
Türk Turizm Araştırmaları Dergisi, 4(3): 3082-3098.
3087
Zhang, Hu ve Wa ng, 2 01 1). Kişinin, çatalı ağzına götürme hızına bakarak tüketiciye uyarı
gönderen akıllı çatal (Resim 4), bir lokmanın ideal sayıda çiğnenmesine olanak sağlamaktadır.
Yemeği çiğneyen birey çatalı normal hızından daha hızlı bir şekilde ağzına götürürse, çatal
titreyerek kişiyi uyarmaktadır. Böylelikle lokmanın, ideal sayıda ve hızda çiğnenip tüketilmesi
sağlanmaktadır (Kadomura, Chu, Cheng, Yen, Chen ve Siio, 2013). Akıllı çatal, aşırı yemenin
önüne geçerek aşırı gıda tüketiminden kaynaklı israfın da önüne geçebilecek bir dijital
teknolojidir.
Akıllı Buzdolabı
Akıllı buzdolaplarını diğer buzdolaplarından ayıran en temel özellik sahip oldukları
bağlantıları ve içermiş oldukları kamera sistemleridir (Resim 5). Bu özellik sayesinde kullanıcı
dışarıdayken bile dolabının içinde hangi malzemelerin olduğunu kontrol ederek alışverişini buna
göre yapabilmektedir. Hızlı ve tempolu hayat tarzının artmasına bağlı olarak bu tarz teknolojilere
olan talebin de arttığı görülmektedir. Böylece kişiler daha eve gelmeden buzdolaplarındaki
gıdaların miktarını ve durumunu takip etme imkânına sahip olmaktadır. Akıllı buzdolaplarının
sahip olduğu dijital hafızaya, satın alınan yiyeceklerin tarihleri ve miktarları kaydedilip, stok
kontrolü de yapılabilmekte (Likitha, Nagashree ve Shruthi, 2016) böylece aşırı gıda tüketimine
bağlı israf da önlenebilmektedir.
Akıllı Yumurta Saklayıcısı
Yumurtanın %12’sini kabuğu, %30’unu sarısı, %58’ini beyazı oluşturmaktadır. Sarı kısmındaki
bölüm ‘chalaza’ olarak adlandırılan bir zar tarafından çevrelenmektedir. Chalaza zarı aynı
zamanda yumurtanın altındaki hava boşluğunu oluşturmaktadır. Yumurta tazeliğini yitirmeye
başladığında yumurtanın içindeki bu hava boşluğu büyüyüp, yumurtanın yapısında bozulmalar
meydana gelmektedir (Tayar ve Yıbar, 2013). Yumurtanın yapısındaki bozulmalar gözle
görülemediği probleminden yola çıkılarak akıllı yumurta saklayıcısı geliştirilmiştir. Akıl
yumurta saklayıcısı içerisine yerleştirilen yumurtalardan en önce tüketilmesi gereken yani en
bayat olan yumurtanın yanında mavi bir sensör yanıp sönmektedir (Resim 6). En eski yumurta
her çıkarıldığında, bir sonraki en eski yumurtanın yanındaki ışık yanıp sönmeye devam
etmektedir (Spivey, 2015).
Akıllı Telefon Uygulamaları
Bir gıdayı israf etmek demek, aynı zamanda tarladan sofraya gelene kadar bir ürünü yetiştirmek
için gerekli enerji ve iş gücünü de israf etmek anlamına gelmektedir. Bu bakımdan gıda israfını
tüketici temelli engellemek en az endüstriyel atıkların azaltılma kadar önemlidir. Gıda
atıklarının oluşumunu engellemeye yönelik bazı platformlar oluşturulmuş ve dijitalleşen
dünyada akıllı telefon uygulamaları sayesinde bu platformlara ulaşım oldukça kolay hale
gelmiştir. Gıda israfını engellemeye yönelik oluşturulan platformlar ve akıllı telefon
uygulamalarından bazıları bu bölümde incelenmiştir.
Blue Apron
Blue Apron haftalık olarak, tarifi ile birlikte bir yemeği pişirmek için gerekli tüm malzemeleri
tartılmış ve hazırlanmış bir şekilde kullanıcıya gönderen Amerikan menşeili bir yemek hizmet
sitesidir. Aynı zamanda, malzeme israfı yapmadan, pişirmek istenilen yemeğin nasıl
Demet TAŞ ve Emine OLUM
3088
hazırlanacağını tarif eden sanal bir şeftir. Blue Apron sitesinden istenilen tarif seçilip adres
bilgileri girildikten sonra, gerekli tüm malzemeler tartılmış ve hazırlanmış bir şekilde kullanıcıya
gönderilmektedir. Ayrıca yemeklerin kişi sayısına göre seçilen tarifler sayesinde ne kadar sürede
hazırlanacağı öngörülerek zamandan kazanç sağlanması yanı sıra yeteri kadar malzeme
kullanımı sağlanarak gıda israfının da önüne geçilmektedir (McCarthy ve Schwartz, 2018).
Gram Evde
Blue apron ile aynı mantıkla çalışan bir diğer firma ise Türkiye menşeili Gram evdedir. Gram
evde müşterilerine malzemelerin en yerelini, tazesini ve mevsimine en uygununu seçip, tartıp
ambalajlayarak hizmet vermektedir. İsraf ve alışverişe harcanan zamanı ortadan kaldırdığı için
de mutfakta sürdürülebilirliği sağlayan bir diğer platformdur (www.gramevde.com).
Too Good To Go
Too Good To Go akıllı telefon uygulaması ile restoran, market, fırın gibi perakende işletmelerinin
ellerinde kalan, yenilebilir durumda olan fakat o gün satılması muhtemel olmayan gıdaların
ihtiyaç sahiplerine ve daha ucuz gıda tüketmek isteyen insanlara ulaştırılması amaçlanmıştır. Şu
ana kadar milyonlarca kullanıcıya sahip olan To Good To Go uygulaması tonlarca gıdanın çöpe
gitmek yerine değerlendirilmesi suretiyle CO2 gazı emisyonu azaltılmasını sağlamıştır (Haar ve
Zeinstra, 2019).
No Food Waste
Son kullanım tarihi yaklaşan ürünlerin, ihtiyaç sahiplerine ulaştırıldığı bir platformdur. Too
Good To Go ile aynı mantıkla çalışan No Food Waste uygulaması sayesinde arz fazlası da
ürünleri gönüllü çalışanlar tarafından ihtiyaç sahiplerine ulaştırılmaktadır. Tüketiciler bu
uygulamayı kullanarak en yakın birimle iletişime geçip ellerindeki kullanılabilir durumda olan
fazla gıdayı yetkililere ulaştırabilmektedir. Güncel rakamlarla şu ana kadar 974.219 kişiye ulaşılıp
tam 321 ton gıdanın çöpe gitmesinin önüne geçilmiştir (www.nofoodwaste.org).
Food Cloud
Food Cloud uygulaması, arz fazlası ürünler ile bu ürünleri talep edenler arasındaki bağı kuran
bir yardımlaşma platformudur. Bir mağaza, market ya da işletme, satamayacağını anladığı
yiyeceklerin miktarını ve bilgilerini akıllı telefonlar vasıtasıyla android uygulamaya
yükleyebilmektedir. Bu uygulama yardım kuruluşları ve aracılar arasında iletişim kurmaktadır.
Restoran ya da gıda işletmeleri ellerinde paylaşmaya hazır yemeklerin olduğuna dair aracı
kişilere uygulama sayesinde bildirim göndermektedir. Bildirimi alan aracı kişiler yiyecekleri
teslim alıp, ihtiyaç sahibi kişilere ulaştırmaktadırlar. Şu ana kadar milyonlarca öğün ihtiyaç
sahiplerine ulaştırılmış olup, bu uygulama sayesinde tonlarca CO2 gazı salınımının önüne
geçilmiştir (Weymes ve Davies, 2018).
Yo No Desperdicio
Atıkların başka evlerde kullanılabileceği ve diğer insanlar için faydalı olabileceği fikri ile yola
çıkan Yo No Desperdicio uygulaması, bugüne kadar pek çok insana ulaşmıştır. Tüketilmeyen
Türk Turizm Araştırmaları Dergisi, 4(3): 3082-3098.
3089
gıdalarının ihtiyaç sahiplerine ulaştırılmasını sağlayarak gıda atıklarını azaltıp, sosyal
dayanışmayı desteklemektedir. Benzer diğer uygulamalar gibi Yo No Desperdicio
uygulamasının da temel amacı, yiyecekleri çöp kutusuna gitmekten kurtarmak ve en makul
şekilde kullanılmasını yaygınlaştırmaktır (www.yonodesperdicio.org).
GIDA BANKALARI
Dijital mutfak aletleri ve uygulamalarının yanı sıra, adil gıda dağılımı yoluyla sürdürülebilir bir
sistem oluşturulmasının en bilinen yolu yardımlaşma ve dayanışmadan geçmektedir. Bu noktada
gıda bankası sistemleri oluşturularak gıda dağılımındaki adaletin sağlanması ve atıkların
azaltılmasına yönelik bazı tedbirler alınmıştır. Gıda bankacılığı sisteminin temelini The Global
FoodBanking Network (GFN) ağı oluşturmuştur. Küresel gıda bankacılığı ağı lık ve israfa yer
vermeyen bir gelecek kurmayı amaçlayan ve hâlihazırda 30’dan fazla ülkede üyesi bulunan bir
sivil toplum kuruluşudur (Riches, 2018). Gıda bankacılığı ilk kez 1967 yılında Arizona eyaletinde
John Van Hengel tarafından oluşturulmuştur. Hengel, bir tarafta son kullanım tarihi yaklaşmış
ya da ambalajı hasar gördüğü için atılan gıdalar ve diğer tarafta yoksulluktan çöp karıştıran
insanlar arasındaki çelişkiye dikkat çekmek istemiştir. Bu çelişkiden yola çıkarak yakın çevredeki
üretici ve marketlerle iletişime geçip ihtiyaç fazlası, hasar görmüş ya da son tüketim tarihi
yaklaşmış ürünleri, kendi çabalarıyla oluşturduğu gıda bankasına yatırmalarını teklif etmiştir.
Böylece etkisi bugüne ulaşan bir yardım dalgası başlatılmıştır. Gıda bankalarının bugünkü
durumuna bakıldığında, dünya genelinde 30.000’e yakın gıda bankasının, 6,5 milyon kişiye 540
bin ton gıda dağıtımı sağladığı görülmektedir (Riches, 2018). Böylece açlık ve adaletsiz gıda
dağılımının önüne geçmenin yanında gıda israfının önlenmesi suretiyle sürdürülebilirliğe de
katkı sağlanmaktadır.
YEŞİL RESTORANCILIK
Gıda sürdürülebilirliği konusunda en çok vurgu yapılan konu yerel tüketimdir. Yerel
yiyeceklerin tüketiminin hem yerel ekonomiyi canlandırdığı hem de yiyeceklerin sofralara gelene
kadar çeşitli işlemlerden geçmesi sonucu doğada oluşturduğu karbon ayak izi tahribatını
azaltabileceği ifade edilmektedir. Nitekim yerel yiyeceklere olan farkındalığın artması sonucu,
tüketicilerin çevreye dost gıdalara yönelmesi ile organik beslenme bir trend haline gelmiştir
(Sims, 2009; Jang, Kim ve Bonn, 2011).
Dünya genelinde, ticari ve endüstriyel işletmelerin sebep olduğu sera gazı emisyonu ve
atıklardaki artışta, gün geçtikçe büyüyen restoran işletmelerinin payı büyüktür (Kozak, Keser,
Büken ve Zaimoğlu, 2019). Gıda sektörü içerisinde oldukça yüksek bir ekonomik potansiyeli
bulunan restoranlarda kullanılan gıdaların miktarı, nereden temin edildiği, hangi şartlarda
üretildiği, nasıl servis edildiği gibi konular sürdürülebilirlik açısından büyük önem taşımaktadır.
Restoran ve catering işletmelerinde kullanılan temizlik ve dezenfektan maddelerin çevreye olan
etkileri, üretim sırasında kullanılan ve ortamın idame ettirilmesi için harcanan enerji ve su, uzak
mesafelerden yapılan tedarik, ambalaj atıkları gibi etkenler yiyecek-içecek sektörünün doğa
üzerindeki etkilerinin boyutunu gün geçtikçe arttırmaktadır (Erdoğan, 2017).
Restoranların karbon ayak izini azaltma ve sürdürülebilir üretim yöntemlerine geçişlerini
sağlamak amacıyla Türkiye dahil birçok ülkede yeşil restorancılık oluşumu ortaya çıkmıştır.
İşletmelerin yeşil restoran sınıfına dahil olabilmesi belirli şartlara tabi tutulmuştur. Bu şartlar
ülkeden ülkeye değişmekle birlikte temelde sürdürülebilir ve doğa dostu üretim modellerinin
uygulanmasına yönelik tedbirleri içermektedir (Çetinoğlu, Mesci ve Mesci, 2017). Belirlenen
şartları sağlayan işletmelere “yeşil restoran” sertifikası verilmektedir. Türkiye’de restoran
Demet TAŞ ve Emine OLUM
3090
endüstrisindeki üretimin tüm aşamalarını daha sürdürülebilir hale getirmek ve bu dönüşüme
öncülük etmek adına Boğaziçi Üniversitesi ve WWF-Türkiye (Dünya Doğayı Koruma Vakfı)
ortaklığıyla “Yeşil Nesil Restorancılık” sertifikasyon sistemi oluşturulmuştur (Pekküçükşen ve
Yiğit, 2019). Yeşil Nesil Restoran sertifikasına sahip olan restoran işletmeleri doğa üzerindeki
olumsuz etkilerini azaltmanın yanında tüketilen yakıt, su, ekipman, malzeme, tedarik ve atık
masraflarından da tasarruf ederek maliyet çıktılarını uzun vadede azaltmaktadır. Tüm yeşil nesil
restoran sertifikasyon programlarının ortak prensibi kar amacı gütmeden sürdürülebilirlik için
kamuoyunun dikkatini çekmek ve sektöre öncülük etmektir. Yeşil restorancılık hareketi ile
sürdürülebilir ve doğa dostu ürünler ile işletme yöntemleri tercih edilmektedir. Bu restoranlar
aynı zamanda doğal ve yeşil olanı tercih etme eğiliminde olan müşteri kitlelerinin ihtiyaçlarına
da cevap vermiş olur (Erdoğan, 2017).
İngiltere’de 2010 yılında hiçbir kâr amacı gütmeden iki restoran sahibi, iki sürdürülebilirlik
uzmanı ve elli kurucu üyeyle kurulan Sustainable Restourant Association (SRA) bünyesindeki
yeşil restorancılık standartlarını uygulayan 800’ü aşkın üyesi arasında iş yeri kantinlerinden
Michelin yıldızlı restoranlara kadar pek çok kuruluş bulunmaktadır (Doğan, Nebioğlu ve
Demirağ, 2015).
Amerika’da bulunan diğer bir yeşil restoran sertifikasyon sistemi ise Green Restaurant
Association (GRA) kuruluşu bünyesinde oluşturulmuştur. GRA öncülüğündeki Amerika’daki
yeşil restorancılık hareketi birçok restoranın bilim temelli sertifika standartlarına dayanarak
işletilmesini teşvik etmektedir (Şimşek ve Akdağ, 2017). GRA standartlarının amacı, her bir
restoranın çevresel başarısını ölçmek ve çevresel sürdürülebilirliklerini arttırmaya yönelik
adımlar atmaktır. ABD Çevre Koruma Ajansı’nın (EPA) verilerine göre ABD’deki ticari/kurumsal
su kullanımının yaklaşık yüzde 15’i konaklama işletmeleri ve yiyecek servisi işletmelerinden
kaynaklanmaktadır. Su verimliliğini arttırmak, atıkları azaltmak, etkili bir geri dönüşüm sistemi
oluşturmak bu kuruluşun temel amaçlarındandır.
Türkiye’de çok yaygın olmayan yeşil restoran sayısının artmasının ülke ekonomisine önemli
katkılar sağlayacağı düşünülmektedir. Masa örtüsü kullanımının terk edilmesi, bez peçeteler
yerine geri dönüşüm kâğıtlardan elde edilen peçetelerin kullanımı, son durulama suyunun ilk
yıkama suyu olarak tekrar değerlendirilmesi gibi basit tedbirler restoranlarda önemli tasarruf
etmenleri olabilmektedir. Restoran endüstrisi önemli bir elektrik tüketicisi konumundadır. Enerji
maliyetleri, tipik bir ticari binanın yıllık bütçesinin yüzde 30'unu temsil etmekte, restoranlarda
ise bu miktar ortalama iki katına çıkmaktadır. Mutfaklarda kullanılan aletlerin enerji tasarruflu
olması, fırınların ve ocakların akıllı sistemlerle donatılması, aydınlatmada tasarruflu ampullerin
kullanı, restoranların doğaya vermiş olduğu hasarı azaltabilecek önlemlerdir (Freeman, 2011).
Enerji tasarrufu dışında restoranlar için tedarik edilen gıdaların ambalajlarında depozitolu veya
geri dönüşümü mümkün olan malzemelerin kullanımı restoran işletmelerinde sürdürülebilirlik
için elzem önlemlerdendir (Özdoğan, 2016). Bu bakımdan Avrupa’da özellikle birçok restoran
işletmesi devlet politikalarından kaynaklı olarak geri dönüştürülmüş ambalaj malzemeleri ile
tedarik yapmakta ve gün sonunda işletmelerinde oluşan her tür atığı takip etmektedir.
Restoran mutfaklarında sürdürülebilirliği sağlamanın en önemli adımlarından biri de yerel olanı
kullanmaktır (Freeman, 2011). Bir gıdanın yemek olarak tabakta yer alabilmesi için ortalama 2414
km yolculuk yaptığı bilinmektedir (Özdoğan, 2016). Bu bakımdan yöresel olarak satın alınıp
kullanılan bir üründe ulaşım maliyeti büyük oranda ortadan kalkmaktadır. Gıda üretiminin
sağladığı istihdam ve desteklediği tarımsal faaliyetler ekonomiye önemli katkılar sağlamaktadır
(Gustavsson, Cederbeg, Sonesson, Otterdijk ve Meybeck, 2011; Axelos vd., 2018). Kullanılan
gıdaların yerel olması ekonomiyi desteklediği gibi, gıda tedarik süresini de azaltmaktadır.
Ürün sevkiyatına ayrılan maliyetin azalmasının yanında yöresel ürünlerin bir diğer tercih nedeni
ise, suları ve toprağı kirletmeyen geleneksel üretim modellerinin bu yolla desteklenmesidir.
Türk Turizm Araştırmaları Dergisi, 4(3): 3082-3098.
3091
SLOW FOOD AKIMI (YAVAŞ YEMEK AKIMI)
Slow food akımı özellikle son 30 yıldır dünya genelinde popülerleşen fast food restoranlarına ve
hızlı yaşam tarzına doğrudan bir tepki olarak 1986 yılında Carlo Petrini'nin girişimiyle
kurulmuştur (Lackova ve Rogovska, 2015). Yok olma tehlikesiyle karşı karşıya kalan yöresel
gıdaların üretiminin desteklenmesi amacıyla oluşturulan Slow Food Presidia Projesi sayesinde
(Nistoreanu, 2020) geleneksel üretim sistemleri desteklenip, üretimi azalan gıdaların hayatta
kalmasına yardımcı olunması amaçlanmaktadır. Slow food akımının temel amaçlarından biri de
gıda sistemindeki yozlaşma ve bozukluklar sebebiyle zarar gören bioçeşitliliğe dikkat çekmektir
(Pezzana, Bersani, Baldereschi, Ponzio, Frighi, Durelli, Vassallo ve Petrini, 2014). Gıdaların
mevsimine uygun olarak ve doğal yollarla üretilmesi, bioçeşitliliğin korunması yanı sıra ithal
ürünler yerine yerel malzeme kullanımının desteklenip teşvik edilmesi, slow food akımının ana
hedefleri arasında yer almaktadır (Şahin ve Kutlu, 2014). Slow Food Presidia Projesi yok olma
tehlikesiyle karşı karşıya kalan ürünü, ürünün üretildiği bölgeyi, ekosistemi ve geleneksel üretim
yöntemlerini korumayı hedeflemektedir (Pezzana vd., 2014; Yiğit ve Doğdubay, 2017).
Slow food felsefesi yemeğin kalitesini iyileştirmenin ve yenilen yemekten zevk duyulmasının,
yemeğe ayrılan zamanla ilişkili olduğunu savunmaktadır (Malatesta, Weiner ve Yang, 2005).
Buna rağmen dünya genelinde hızlı yeme içme alışkanlığı olan fast food kültürü bu felsefenin
tam tersi bir akım olarak yüksek bir popülariteye sahiptir. Geleneksel mutfakların kendilerine
has özellikleri, üretim yöntemleri ve tüketim alışkanlıkları küreselleşen dünyada kaybolmaya
yüz tutmuş kültürel değerler haline gelmiştir. Sayılarının azlığına rağmen varlığını sürdürmeye
çalışan geleneksel restoranların korunmasını hedefleyen bu akım, yöreye özgü yemeklerin yine
yöreye özgü bir atmosferde tüketilmesini teşvik etmektedir. Slow food akımı, yiyecek-içecek
sektöründe yerel çiftçiler ve üreticiler ile iş birliği yapılarak yerel ve geleneksel olanı desteklemek
suretiyle hizmet verilmesini amaçlamaktadır. Böylelikle hem pazarda hareketlenme
sağlanacak hem de yerel malzemenin korunması ve sürekliği desteklenecektir. Yüksek üretim
hacmine sahip fast food zincirlerinden kaynaklı ekolojik zararlar önlenerek sürdürülebilir üretim
yöntemleri desteklenecektir (Kadıoğlu, 2019).
BİYOGAZ ve KOMPOST ÜRETİMİ
Yiyecek-içecek sektöründeki gıda atıklarını değerlendirmenin pek çok yolu vardır. En bilinen
yolu da artan yemeklerin ihtiyaç sahipleriyle ya da hayvan barınaklarıyla iletişime geçilerek
değerlendirilmesidir. Bunun dışında biyoyakıt üretimi gibi gıda atıklarının değerlendirilmesi için
geliştirilmiş alternatif uygulamalar da mevcuttur (Çelen, 2018). Biyoyakıtlar, bitkilerden, ticari,
evsel ve/veya endüstriyel biyolojik kökenli atıklardan üretilebilen yenilenebilir enerji
kaynaklarıdır (Hatunoğlu, 2010). Restoran mutfaklarından çıkan organik atıkları biyoyakıt
çeşitlerinden biyogaz olarak değerlendirmek mümkündür. Biyogaz organik kökenli maddelerin
anaerobik ortamda çeşitli mikrobiyel faaliyetler ile kullanılmasıyla elde edilmektedir (Denizsel,
2007). Biyogazın içeriğindeki metan gazının seviyesine bağlı olarak biyogazı mutfaklarda,
aydınlatmada, doğal gaz, su ısıtma gibi amaçlarla kullanmak mümkündür (Minnesota
Department of Commerce State Energy Office, 2003). Buzdolabı, döküm çelik veya emayeden
üretilen ocaklar gibi birçok mutfak ekipmanında biyogaz kullanılabilmektedir (Painuly, Rao ve
Parikh, 1995). Restoran ve catering mutfaklarında oluşan da atıklarının tekrar geri
dönüştürülerek anaerobik ortamda çeşitli mikrobiyel faaliyetler sonucu biyogaz olarak
değerlendirilmesi, işletmelerin kendi enerji ihtiyaçlarını kendilerinin karşılaması, gıda
üretiminde sürdürülebilirlik adına önemli gelişmelerdir.
Demet TAŞ ve Emine OLUM
3092
Restoran atıklarını değerlendirmenin bir diğer yolu da kompost üretimidir. Kompost üretimi,
mikroorganizmaların gıda atıklarındaki organik maddeleri, ortamdaki oksijeni kullanarak
biyokimyasal yollarla ayrıştırması ve toprak için verimli olan humus benzeri bir maddeye
dönüştürmesi işlemidir (Eskicioğlu, 2013). Otel veya restoran mutfaklarında büyük oranda
organik kökenli atık meydana gelmektedir. Bu atıkların komposta dönüştürülerek tarımda gübre
olarak kullanılması, gübrede dışa bağımlılığı azaltması yanında toprağın tarımsal ilaçlar
sebebiyle kirlenmesine bağlı olarak uzun vadede verimsizleşmesi gibi olumsuz çevresel etkilerin
de önüne geçilmesi yönünden önemlidir. Biyogaz ve kompost üretimi sürdürülebilir gıda
sisteminin amacına hizmet eden iki önemli alternatif yol oluşturmaktadır.
ÜÇ BOYUTLU (3D) GIDA YAZICILARI
Tıptan, mekaniğe hemen hemen her alanda kullanılan üç boyutlu yazıcılar gıda sektörünün de
faydalandığı yenilikçi teknolojiler arasındadır. Sürdürülebilir beslenmeye yönelik gıda tüketim
alışkanlıklarının değişimi küresel anlamda son yıllarda önemli bir gündem maddesi olmuşken
üç boyutlu gıda yazıcıları bu gündemin ana teması haline gelmiştir (Pitayachaval, Sanklongand
ve Thongrak, 2018). Yemek hazırlamayı dijital çağa taşıyan 3D gıda baskısı, gıdayı
kişiselleştirilmiş veya standart bir şekilde üretmek için geliştirilmiştir. 3D gıda baskısı ile çok
çeşitli şekiller, dokular ve dekorasyonlar oluşturulabilmektedir. Modellerin yardımıyla karmaşık
tasarımlara veya dekorasyona sahip yiyecekler elle hazırlanmasından daha kolay ve standart
şekilde hazırlanabilmektedir (Singh ve Raghav, 2018). 3D gıda baskısı çeşitli lezzetlerde artizan
ürünler sunabilen ve tamamen veri odaklı çalışan otomatik bir yiyecek hazırlama yöntemidir.
Zamanla teknolojik ve sosyolojik gelişmelere bağlı olarak bu teknoloji sağlıklı ürünlerin seri
halde üretimine imkân sağlayacaktır (Singh ve Raghav, 2018). 3D gıda yazıcılarıyla aynı
zamanda kişiye özel üretim söz konusu olabildiği için özel beslenme programına ihtiyaç duyan
bireyler için de faydalı olacağı düşünülmektedir.
Chicago’da yer alan ‘Moto’ adında bir suşi restoranında şef Cantu 3D gıda yazıcısından
faydalanarak insanlardaki yiyecek algısını değiştirmeyi amaçlamıştır. Restoranında balık
içermeyen suşiler, mısır nişastası ya da soya fasulyesinden hazırlanan yenilebilir kâğıda basılarak
misafirlerin beğenisine sunulmaktadır. Üç boyutlu yazıcının gelecekte, çeşitli tatlar ile
aromalandırılmış hap boyutunda hazırlanan yemek ve yenilebilir özellikteki çeşitli kalıplar
üreten bir pişirme cihazı olarak kullanılabileceği ifade edilmektedir (Spence, 2018). 3D gıda
yazıcıları bilgisayar destekli bir teknoloji olduğu için işçilik maliyetlerini büyük oranda
azaltmaktadır (Hod ve Kurman, 2012). Aynı zamanda tüketici isteği doğrultusunda üretim söz
konusu olduğu için, özelleştirilmiş gıda üretimine olanak tanımaktadır. Zamanla teknolojik ve
sosyolojik gelişmelere bağlı olarak bu teknoloji sağlıklı ürünlerin seri halde üretimine imkân
sağlayacaktır (Singh ve Raghav, 2018).
Kişiye özel menü taleplerinin gündemde olduğu günümüzde, üç boyutlu gıda yazıcılarının
kullanımına ilişkin potansiyelin de bu bağlamda arttığı görülmektedir. Özellikle hammadde
kayıplarının azalması ve standart üretim için önemli bir adım olan üç boyutlu gıda yazıcılarının
yakın gelecekte daha geniş bir pazar payına sahip olacağı düşünülmektedir.
TAR TIŞM A SO NUÇ ve ÖNE RİLER
Sağlıklı bir yaşam döngüsü ancak doğal kaynakların verimli ve doğru kullanımı ile
gerçekleşebilir. Orman arazilerinin yok edilmesi, sera gazlarının atmosferde oluşturduğu hasar
ve buna bağlı olarak meydana gelen iklim değişikliği, insanoğlunun sürdürülebilir bir döngü
Türk Turizm Araştırmaları Dergisi, 4(3): 3082-3098.
3093
içerisinde yaşamasını tehdit etmektedir. Gerek ekonomik gerekse ekolojik yönden pek çok
faydası olduğu bilinen sürdürülebilirlik birçok ülkenin önemle üzerinde durduğu bir konu haline
gelmiştir. Sürdürülebilir uygulamalar, yiyecek- içecek sektörü başta olmak üzere diğer pek çok
işletmeye uzun vadede hayatta kalma imkânı sağlamaktadır.
Dijitalleşen dünyada yiyecek-içecek sektörü için etkili enerji kullanımına dayalı pek çok yenilikçi
ürün geliştirilmiştir. Bunun yanı sıra geliştirilen akıllı telefon uygulamala ile ihtiyaç fazlası olan
veya satılamayan gıdaların ihtiyaç sahiplerine ulaştırılması sürdürülebilirlik için etkili bir rol
oynamaktadır. Toplumsal dayanışmayı arttıran akıllı telefon uygulamaların yanı sıra gıda
sektöründe çığır açan 3D yazıcılar müşteriye özel yemek hazırlanması ve etkili malzeme
kullanımına imkân sağlamaktadır. Ayrıca 3D yazıcılar, hazırlanması karmaşık gibi görünen
yiyeceklerin el değmeden standarda uygun şekilde gereksiz malzeme kullanımını da önleyerek
üretim yapılmasını sağladığından zamandan, gücünden ve malzemeden tasarruf
sağlamaktadır. Yenilikçi teknolojiler sayesinde gıda tasarruf mekanizmalarının evlerin
mutfaklarına kadar gelmesi sürdürülebilirlik konusunda önemli bir noktaya gelindiğini
göstermektedir. Gıda atıklarından evde saatler içerisinde gübre yapabilmeye imkân tanıyan
cihazların üretilmesi sürdürülebilirlik için çığır niteliğinde bir gelişmedir. Tüm önlemler ve
teknolojik gelişmelere rağmen özellikle de Türkiye’de yiyecek-içecek sektörü için kat edilmesi
gereken çok uzun bir yol vardır. Devlet yaptırımları yanında kamuoyu desteği ve baskısı ile e-
gıda, restoran ve catering işletmeleri için ambalaj kaynaklı atıkların sıfırlanmasına yönelik basit
ama etkili tedbirler ile yüksek hacimdeki ambalaj kaynaklı atık oluşumunu önlemek
mümkündür.
Gıda sürdürülebilirliğine ilişkin yürütülen pek çok çalışma, teknolojik gelişme ve uygulamaların
öneminin vurgulandığı bu çalışmada irdelenen tüm bu bilgiler ışığında yiyecek içecek
sektöründe sürdürülebilir sistemler ve uygulamaların yaygınlaştırılması ile mevcut durumun
iyileştirilebileceği ve gelecek için daha umut verici bir hal alabileceği düşünülmektedir. Bu
çalışma ile vurgulan bilgiler gelecekte gerçekleşebilecek sürdürülebilir teknolojilerin kullanımı
ve yaygınlaştırılması çalışmalarına ışık tutma potansiyelindedir.
KAYNAKÇA
Atrek, B. ve Madran C. (2017). Tüketici Perspektifli Sürdürülebilir Tüketim Çalışmaları:
Ulusal Alanyazındaki Çalışmalar Üzerine Sistematik Derleme Çalışması. Pazarlama ve
Pazarlama Araştırmaları Dergisi, (19): 1-31.
Axelos, M., Basinskiene, L., Darcy-Vrillon, B., Ruyck, H. D., Pou, A. M., Salaseviciene, A.
and Huttunen, M. (2018). Assessment of Research and Innovation on Food Systems by European
Member States. Standing Committee on Agricultural Research (SCAR) Strategic Working
Group on Food Systems.
Bazilian, M., Rogner, H., Howells, M., Hermann, S., Arent, D., Gielen, D., Steduto, P.,
Mueller, A., Komor, P., Tol, R. and Yumkella, K. (2011). Considering the Energy, Water
and Food Nexus: Towards an Integrated Modelling Approach, Energy Policy, 39(12):
78967906.
Belisle, G., Macro, K., Tepper, M., Trimble, D. and Woznicki, J. (2017). Gateway to
Rethinking Organic Waste Business Plan. National Academy of Engineering Grand
Challenge Scholars Program. Syracuse, NY.
Çelen, E. (2018). Pastörizasyon Ön İşleminin Biyogaz Üretim Verimine Etkis i. Yay ı nl an mı ş
Yüksek Lisans Tezi, İstanbul Teknik Üniversitesi Enerji Enstitüsü. İstanbul.
Demet TAŞ ve Emine OLUM
3094
Çetinoğlu, D. Mesci, Z. ve Mesci, M. (2017). Yeşil Nesil Restoranların Uygulanabilirliğine
Yönelik Bir İnceleme: Akçakoca Örneği. Journal of Recreation and Tourism Research, 4 (Special
Issue 1): 112-120.
Chapin, F.S., Torn, M.S. ve Tateno, M. (1996). Principles of Ecosystem Sustainability,
American Naturalist, 148(6): 1016-1037.
Chatterjee, J. M., Kumar, R., Khari, M., Hung, D. T., and Le, D. N. (2018). Internet Of
Things Based System For Smart Kitchen, Engineering and Manufacturing, 4: 29-39.
Coff, C., Korthals, M. and Barling, D. (2008). Ethical Traceability and Informed Food
Choice. Researchgate, (15): 118.
Denizsel A. (2007). Biyogazdan Elektrik ve Isı Üretimi. Biyoyakıtlar Ve Biyoyakıt
Teknolojileri Sempozyumu Bildiriler Kitabı, TMMOB Kimya Mühendisleri Odası. 12-13
Aralık, 2007. Ankara ss: 81-84.
Doğan, H., Nebioğlu, O and Demirağ, M. (2015). A Comparative Study for Green
Management Practices in Rome and Alanya, Restaurants from Managerial Perspectives.
Journal of Tourism and Gastronomy Studies, 3 (2): 3-11.
Erdoğan, T. (2017). Yiyecek İçecek İşletmelerinde Yeşil Mutfak Kalitesinin (Y-Mutkal)
Ölçülmesi: Nevşehir İlinde Bir Araştırma. Yayınlanmış Yüksek Lisans Tezi, Nevşehir Hacı
Bektaş Veli Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü. Nevşehir.
Eskicioğlu, A.V. (2013). Bitkisel Atıklardan Kompost Gübre Üretim Sisteminin Tasarımı.
Ya yı nl a nm ış Y ük se k L i sa ns Te zi , Na mı k Ke ma l Ün iv e rs it e si Fe n Bi li m le ri E ns ti t üs ü.
Tekirdağ.
Freeman, E. M. (2011). Restaurant Industry Sustainability: Barriers and Solutions to
Sustainable Practice Indicators. Arizona State University.
Gowdy, J. M. and Mcdaniel, C. N. (1995), One World, One Experiment: Addressing the
BiodiversityEconomics Conflict", Ecological Economics, 15(3): 181-92.
Guo, B., Zhang, D., Wang, Z., Yu, Z. and Zhou, X. (2013). Opportunistic IoT: Exploring
the Harmonious Interaction Between Human and The Internet of Things. Journal of
Network and Computer Applications, 36(6), 1531-1539.
Gustavsson, J., Cederbeg, C., Sonesson, U., Otterdijk, R., and Meybeck, A. (2011). Global
Food Losses and Food Waste- Extent, Causes and Prevention. Food and Agriculture of
the United Nations (FAO).
Haar, S. and Zeinstra, G.G. (2019). The Impact of Too Good To Go On Food Waste
Reduction at The Consumer Household Level: An Explorative Study. Food, Health and
Consumer Research VLAG.
Haller, S. (2010). The Things In The Internet Of Things. ResearchGate, 5(8): 26-30.
Hatunoğlu, E. E. (2010). Biyoyakıt Politikalarının Tarım Sektörüne Etkileri. T.C. Başbakanlık
DPT Uzmanlık Tezleri İktisadi Sektörler ve Koordinasyon Genel Müdürlüğü, Ankara.
Hod, L. ve Kurman, M. (2012). Fabricated: The new world of 3D printing. Wiley
Publications.
Hong, S., Kim, D., Ha, M., Bae, S., Park, S. J., Jung, W. and Kim, J. E. (2010). An Ip-Based
Wireless Sensor Network Approach To The Internet Of Things. IEEE Wireless
Communications, 17(6):34-42.
Türk Turizm Araştırmaları Dergisi, 4(3): 3082-3098.
3095
https://blog.teknopusula.com/samsung-family-hub-2-0-akilli-buzdolaplari-5233/
[24.04.2019]
https://gramevde.com/ [Erişim: 20.08.2019]
https://the-gadgeteer.com/2016/02/07/pantelligent-smart-frying-pan-because-bluetooth/
[Erişim:23.09.2019]
https://thegadgetflow.com/portfolio/egg-minder-smart-egg-tray/ [Erişim:23.09.2019]
https://thesra.org/ [Erişim:20.08.2019]
https://www.instructables.com/id/IoT-Bakery-Smart-Bin [Erişim:21.08.2019]
https://www.nofoodwaste.org/ [Erişim: 28.11.2019]
https://www.sabah.com.tr/teknokulis/haberler/2013/06/24/akilli-catal-gercek-oldu
[Erişim:23.09.2019]
https://www.thegreenhead.com/2012/07/milkmaid-smart-milk-jug.php
[Erişim:23.09.2019]
https://www.whirlpoolcorp.com/turning-food-scraps-into-fertilizer-zera-food-recycler-
by-wlabs-launches-on-indiegogo/ [Erişim:30.03.2020]
https://yonodesperdicio.org/ Erişim: [20.08.2019]
Jang, J.Y., Kim G.W. and Bonn, M.A. (2011). Generation Y Consumers’ Selection
Attributes and Behavioral Intentions Concerning Green Restaurants. International Journal
of Hospitality Management, 30(4), 803-811.
Kadıoğlu, B. U. (2019). Küreselleşmeyle Artan Fast Food ve Küreselleşmeye Karşı Slow
Food. Akademik Sosyal Araştırmalar Dergisi, 7 (95): 204-213.
Kadomura, A., Chu, H.-H., Cheng, K., Li, Y., Yen, A., Chen, C. and Siio, I. (2013). Sensing
Fork and Persuasive Game for Improving Eating Behavior. Ubi Comb'13, Zurich,
Switzerland.
Kalemdar, G. (2017). Mutfak ve Teknolojik Tasarımların ‘’Akıllı Mutfaklar’’ Bağlamında
İncelenmesi. Yayınlanmış Yüksek Lisans Tezi, Haliç Üniversitesi Fen Bilimleri Enstitüsü.
İstanbul.
Keleş, R., Hamamcı, C. ve Çoban, A. (2009). Çevre Politikası. İmge Yayınları, Ankara.
Kiritsis, D. (2011). Closed-Loop Plm for Intelligent Products in The Era of The Internet of
Things. Computer-Aided Design, 43(5): 479-501.
Kozak, M., Keser, D., Büken, M. E. ve Zaimoğlu, Z. (2019). İklim Değişikliği İle
Mücadelede Soframızdaki Yiyeceklerin Karbon Ayak İzi. International Symposium on
Advanced Engineering Technologies. ss: 920-925.
Lackova, A. ve Rogovska, V. (2015). From Slow Food To Slow Tourism. ResearchGate. 1-7
Li, J., Zhang, N., Hu, L. and Li. Z. (2011). Improvement In Chewing Activity Reduces
Energy Intake In One Meal And Modulates Plasma Gut Hormone Concentrations In
Obese And Lean Young Chinese Men. American Journal of Clinical Nutrition, 94(3). 709-
716.
Likitha, Nagashree and Shruthi. (2016). IoT Smart Fridge International Journal of Advanced
Research in Electronics and Communication Engineering (IJARECE), 5(4): 1136-1139.
Demet TAŞ ve Emine OLUM
3096
Malatesta, S., Weiner, S. and Yang, W. (2005). The Slow Food Companion. Bra, Italy: Slow
Food. 1-49.
McCarthy, D.M. and Schwartz, E.D. (2018). Blue Appron: Turning Around the Struggling
Meal Kit Market Leader. WDI Publishing. Michigan Ross School of Business. 177-309.
Minnesota Department of Commerce State Energy Office. (2003). Minnesota’s Potential for
Electricity Production Using Manure Biogas Resources Final Report. Minnesota Department of
Commerce State Energy Office. Minnesota.
Mogali, D. S. S. (2015). Internet of Things And Its Role In Smart Kitchen. ResearchGate. 1-
11.
Nistoreanu, P. (2020). New Trends and Opportunities for Central and Eastern European
Tourism. The Bucharest University of Economic Studies. Romania.
Özdilek Dölekoğlu C., Gün, S. ve Giray F. H. (2014). Yoksulluk ve Gıda İsrafı Sarmalı, XI.
Ulusal Tarım Ekonomisi Kongresi, 3-5 Eylül 2014. Samsun. ss: 172-182.
Özdoğan, O. N. (2016). Yiyecek İçecek Endüstrsinde Trendler II. Detay Yayıncılık, Ankara.
Painuly, J.P., Rao, H. and Parikh, J. (1995). A Rural Energy-Agriculture Interaction Model
Applied to Karnataka State. Energy, 20(3): 219-233.
Pekküçükşen, Ş. ve Yiğit, Y. (2019). Atık Yönetimi’nde İyi Uygulama Örneği: Yeşil Nesil
Restoran Hareketi. Turkish Studies Economics, Finance, Politics, 14 (1): 121-139.
Pezzana, A., Bersani, L., Baldereschi, F., Ponzio, R., Frighi, Z., Durelli, C. P., Vassallo, D.
and Petrini, C. (2014). An “LCA” Approach to Slow Food Presidia Products: From Agro-
Environmental and SocioCultural Aspects to Economic Sustainability and Nutritional
Evaluations. 9. International Conference LCA of Food, 8-10 October 2014, San Francisco,
USA.
Pitayachaval, P., Sanklongand, N. and Thongrak, A. (2018). A Review of 3D Food
Printing Technology. Matec Web of Conferences. 1-5.
Pontıng, C. (2008). Dünyanın Yeşil Tarihi: Çevre ve Büyük Uygarlıkların Çöküşü. (Çev.) A.
Başçı, Sabancı Üniversitesi Yayınları, İstanbul.
Riches, G. (2018). Food Bank Nations. Routledge. NY.
Şahin, İ. ve Kutlu, S. Z. (2014). Cittaslow: Sürdürülebilir Kalkınma Ekseninde Bir
Değerlendirme. Journal of Tourism and Gastronomy Studies, 2(1): 55-63.
Salomone, M. (2014). Sustainability. In: Alex C. Michalos (Ed.), Encylopedia of Ouality of
Life and Well-Being Research, New York, London: Springer Dordrecht Heidelberg, 1924-
1926.
Sarıkoca, E. ve Daşlı, Y. (2016). Yoksulluğun Dünyada ve Türkiye'de Seyri. Uluslararası
Sosyal Araştırmalar Dergisi, 9(43): 1298-1309.
Sims, R. (2009). Food, Place and Authenticity: Local Food and Sustainable Tourism
Experience. Journal of Sustainable Tourism. 17(3): 321-336.
Şimşek, N. ve Akdağ, G. (2017). Sürdürülebilir Gastronomi Turizmi Kapsamında Yeşil
Nesil Restoranların İncelenmesi. The Journal of Academic Social Science Studies, 60: 351-368.
Singh, P. and Raghav, A. (2018). 3D Food Printing: A Revolution in Food Technology.
Acta Scientific Nutritional Health, 2(2): 11-12.
Türk Turizm Araştırmaları Dergisi, 4(3): 3082-3098.
3097
Spence, C. (2018). Gastrophysics: The New Science of Eating. Penguin Books, New York.
Spivey, D. (2015). Home Automation For Dummies. John Wiley and Sons, Inc., Hoboken.
New Jersey.
Tayar, M. ve Yıbar, A. (2013). Hayatın Kaynağı Yumurta. Yumurta Üreticileri Merkez
Birliği.
United Nations. (2018). Special Report: Global Warming of 1.5 ºC. [Online]
https://www.ipcc.ch/sr15/ [Erişim Tarihi: 23.04.2020].
Weymes, M. and Davies, A. R. (2018) Disruptive Technologies? Scaling Relational
Geographies Of ICT-Mediated Surplus Food Redistribution, Sharecıty Working Paper 3,
Trinity College Dublin.
Yavuz, A. (2010). Sürdürülebilirlik Kavramı ve İşletmeler Açısından Sürdürülebilir
Üretim Stratejileri. Mustafa Kemal Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Dergisi, 7(14): 63-
86.
Yeni, O. (2014). Sürdürülebilirlik ve Sürdürülebilir Kalkınma: Bir Yazın Taraması. Gazi
Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi Dergisi, 16(3): 181-208.
Yiğit, S. ve Doğdubay, M. (2017). Destinasyon Pazarlama Sürecinde Presidia Ürünlerin
Etkisi. Journal of Recreation and Tourism Research, 4(1): 9-48.
Yücenurşen, M. (2019). Rekabet Avantajı Ve Maliyet Minimizasyon Aracı Olarak
Doğrudan Pazarlama. Journal of Social and Humanities Sciences Research (JSHSR), 6(46)
:3942-3951.
Demet TAŞ ve Emine OLUM
3098
EK-1
Bazı akıllı mutfak ekipmanlarına ait görseller.
Resim 1: Akıllı Öğütücü
Kaynak:
(www.whirlpoolcorp.com)
Resim 2: Akıllı Tava
Kaynak: (www. the-
gadgeteer.com)
Resim 3: Akıllı Sürahi
Kaynak:
(www.thegreenhead.com)
Resim 4: Akıllı Çatal
Kaynak:
(www.sabah.com)
Resim 5: Akıllı
Buzdolabı
Kaynak:
(
blog.teknopusula.com)
... Yeni teknolojik ürün, yazılım, teçhizat ve programlardan yiyecek ve içecek sektöründe yararlanılmaya başlanması, teknolojik gelişmelerin sektöre önemli yararlar sağlayacağını açık şekilde göstermektedir (Yazıcı- Ayyıldız & Eroğlu, 2021). Çalhan, H. JOTAGS, 2022, 10(4) 3717 Dünyada yaşanan tüm bu teknolojik gelişmelerin yanında, küresel çapta sürekli gelişen yiyecek ve içecek sektörü çevresel kirlenmeden, kimyasal atıklar nedeniyle toprak verimsizliğinden, gıda transferi sebebiyle petrol türevi yakıtların kullanılması ile ortaya çıkan çevresel sorunlardan, mal ve hizmet üretim sürecinde aşırı su tüketimine (Taş & Olum, 2020), hava, su ve toprak kirliliğine, üretimin yanı sıra ulaşımla bağlantılı önemli karbon emisyonlarına (Yapı Kredi, 2022) sebep olmaktan sorumlu görülmektedir. Bununla birlikte, uzun süren hizmet ve üretim süreleri ile enerjiye dayalı özel ekipman kullanımı genel olarak yiyecek ve içecek işletmelerini enerji konusunda savurgan yapmaktadır. ...
... Yiyecek ve içecek işletmelerinin benzer ölçülerdeki farklı ticari bir binanın kullandığı enerji miktarının yaklaşık üç katı (Sünnetçioğlu & Yılmaz, 2015) ile beş katına (Yazıcıoğlu & Aydın, 2018) kadar daha fazla enerji tükettiği belirtilmektedir. Yiyecek ve içecek sektöründe kaynak kullanımında sürdürülebilirliğin ve verimliliğin esas alınması ile sektörün çevreye olası zararlarının azaltılması mümkün olabilir (Taş & Olum, 2020). ...
... Benzer şekilde "Food Cloud" ve "Yo No Desperdicio" android uygulamaları yiyecek ve içeceklerin israf olmadan değerlendirilmesinde yararlanılan yeşil uygulamalardandır. Restoranlar ihtiyaç fazlası yemekleri, bu uygulamalar ile aracı kişi, dernek ile vakıflara bildirmekte ve aracılar yiyecekleri teslim alıp ihtiyaç sahibi kişilere ulaştırmaktadırlar (Taş & Olum, 2020). ...
Article
Full-text available
Çevresel bozulma ve küresel ısınma nedeniyle tüketicilerde yükselen çevre bilinci ve farkındalık, turizm işletmelerinin çevre sorunlarına daha fazla önem vermesini, duyarlı hale gelmesini ve yeşil inovasyon uygulamalarına yönelmesini sağlamıştır. Bu çalışma kapsamında turizm endüstrisinin önemli bir parçasını teşkil eden yiyecek ve içecek sektöründe eko-inovasyon, çevresel inovasyon ve sürdürülebilir inovasyon olarak da ifade edilen yeşil inovasyon uygulamaları, uluslararası yeşil örgütlerin (Yeşil Restoran Birliği, Sürdürülebilir Restoran Birliği, Yeşil Nesil Restoran Hareketi) restoranları sertifikalandırma kriterleri dikkate alınarak, mevcut literatüre dayalı olarak incelenmektedir. Bu çalışmada yiyecek ve içecek sektöründe yeşil inovasyon uygulamaları literatür incelemesinden hareketle beş ana başlık altında; (a) enerji yönetimi uygulamaları, (b) su yönetimi uygulamaları, (c) atık yönetimi uygulamaları, (d) kimyasal ürün yönetimi uygulamaları ile (e) servis malzemeleri/ekipmanı uygulamaları olarak incelenmiştir. Yeşil inovasyon uygulamalarına yönelik her bir ana başlığın altında alt başlıklar oluşturulmuş ve yiyecek içecek sektöründe yeşil inovasyon uygulamalarına yönelik uluslararası kabul görmüş bazı örnek uygulamalara yer verilmiştir. Sonuç kısmında, yiyecek ve içecek sektöründe yeşil inovasyon konusu ile ilgili genel bir değerlendirme yapılmış ve konu ile ilgili bazı önerilerde bulunulmuştur.
... Bu teknoloji ile ekipman, internetin bağlı olduğu yapay zeka gibi davranmaktadır. Nesnelerin interneti sayesinde internet ile etkileşime giren nesnelerin daha hızlı, daha verimli ve tasarruf mekanizması ile çalışacağı öngörülmektedir (Taş ve Olum, 2020). Nesnelerin interneti sayesinde, internet tabanlı sistemler, harici bir fiziksel müdahaleye gerek kalmadan gerekli işlevlerini yerine getirirler. ...
... Aynı zamanda sitede pişirmek istenilen yemeğin malzeme israf etmeden nasıl hazırlanacağını söyleyen sanal bir şef bulunmaktadır. Ayrıca kişi sayısına göre seçilen tarifler sayesinde yemeklerin ne kadar sürede hazırlanacağı tahmin edilerek ve yeterli malzeme kullanılarak hem zamandan tasarruf sağlanmakta hem de yemek israfının önüne geçilmektedir (Khan ve Sowards, 2018;Taş ve Olum, 2020). ...
... Sürdürülebilir gıda üretiminde sektörün karbon ayak izini azaltmak için yenilikçi teknolojiler geliştirilmektedir. Teknolojinin günlük hayatımıza hâkim olduğu son yıllarda, özellikle mutfak aletlerinin teknoloji ile uyumu sonucunda pişirme, depolama ve dağıtım aşamalarına bazı yenilikçi yöntemler eklenmiştir (Taş ve Olum, 2020). ...
... Bu teknolojilerden gıda israfını önlemede yararlanılması mümkündür. Ürünlerin doğru şekilde pişirilebilmesi ve enerji tasarrufu yapabilmek için üretilmiş akıllı tavalar, tüketim tarihi geçmiş sütler için ışık ile uyarı veren akıllı sürahiler, hangi yemeğin ne kadar malzeme ile yapılacağını anlatan ve doğru miktarda malzemenin temin edilmesini sağlayan akıllı uygulamalar kullanılabilir (Taş ve Olum, 2020). ...
Article
Gıda israfı sosyal, çevresel ve ekonomik sonuçları itibariyle geleceğimizi tehdit eden önemli bir küresel sorun haline gelmiştir. Bu nedenle gelecekte farklı yiyecek içecek işletmelerinde çalışacak şefler olarak Gastronomi ve Mutfak Sanatları öğrencilerinin gıda israfının azaltılması ve gıda kaynaklarının korunması konusunda bilgili ve bilinçli olması önem arz etmektedir. Bu noktadan hareketle çalışmanın temel amacı; Gastronomi ve Mutfak Sanatları bölümlerindeki gıda israfı eğitiminin durumunun belirlenmesidir. Bu kapsamda öncelikle Gastronomi ve Mutfak Sanatları bölümlerinin müfredatı incelenmiş ardından şef adaylarının gıda israfına yönelik görüşleri değerlendirilmiştir. Araştırmada nitel araştırma yöntemlerinden faydalanılmıştır. Çalışmada doküman incelemesi ve yarı yapılandırılmış görüşme tekniği kullanılmıştır. Çalışmanın amacından yola çıkılarak öncelikle Türkiye’de en yüksek puan ile öğrenci alımı yapan Gastronomi ve Mutfak Sanatları bölümlerinde gıda israfı ve gıda israfını önlemeye yönelik bilinç kazandıracak sürdürülebilirlik, besin saklama yöntemleri gibi konularda derslerin varlığı sorgulanmıştır.Doküman analizinde Türkiye’deki ilk 10 üniversite incelenmiştir. Ardından şef adaylarının gıda israfını ve nedenlerini nasıl tanımladıkları, israfa yönelik duyguları, eğitim mutfaklarında gıda israfına yönelik bakış açıları, gıda israfını önlemeye yönelik kullandıkları yöntemler ve çözüm önerileri ortaya konulmuştur. Bu kapsamda yarı yapılandırılmış görüşme formu kullanılarak 13 Gastronomi ve Mutfak Sanatları öğrencisi ile görüşmeler gerçekleştirilmiş ve elde edilen veriler betimsel olarak analiz edilmiştir. Öğrencilerin gıda israfını ve nedenlerini nasıl tanımladıkları, israfa yönelik duyguları, eğitim mutfaklarında gıda israfına yönelik bakış açıları, gıda israfını önlemeye yönelik kullandıkları yöntemler ve çözüm önerileri ortaya konulmuştur. Araştırma sonucunda Gastronomi ve Mutfak Sanatları bölümlerinin ders programlarında gıda israfı, sürdürülebilirlik ve saklama yöntemleri gibi israfa yönelik bilinç oluşturacak derslerin eksik ve yetersiz kaldığı, bu konuda eğitimin verilmesi gerektiği sonucuna ulaşılmıştır. Çalışmada son olarak uygulama derslerinde gıda israfının azaltılmasına yönelik öneriler sunulmuştur.
... Sürdürülebilirlik kavramının en fazla ilişkilendirildiği sektörlerden bir tanesi de yiyecek ve içecek sektörüdür (Jacobs ve Klosse, 2016;Martin-Rios, 2020). Sürdürülebilirlik kavramı, yiyecek ve içecek sektörü kapsamında ele alındığında sektördeki gıda atıklarının azaltılmasından etkili enerji kullanımına kadar geniş bir ölçekte değerlendirilmektedir (Taş ve Olum, 2020). Özellikle yiyecek ve içecek sektörünün dünya çapında büyümesine bağlı olarak depolama, hazırlık ve üretim gibi aşamalarda ortaya çıkan gıda atıklarının artması nedeniyle sektör için sürdürülebilirlik kavramı önemli bir kavram haline gelmiştir (Kim ve Hall, 2020;Jang ve Zheng, 2020). ...
... Yiyecek-içecek sektörü ve çevre ile ilgili birçok araştırma (Güneş, 2011;Namkung ve Jang, 2013;Perramon vd., 2014;Bacon ve Krpan, 2018;Yazıcıoğlu ve Aydın, 2018;Yazıcıoğlu vd., 2018;Büyükşalvarcı ve Çınarlı, 2019;Yang vd., 2019;Zhang vd., 2019;Cantele ve Cassia, 2020;Kim ve Hall, 2020;Taş ve Olum, 2020;Kızıldemir ve Hülağa Kaderoğlu, 2021;Dani vd., 2022;Güleç ve Ünlüönen, 2022 gibi) yapılmış ve yapılmaya devam edilmektedir. Ancak çevre ile ilgili konuların sektör açısından ele alındığı kadar, tüketici açısından da ele alınması gerektiği düşünülmektedir. ...
... İnternet destekli tam otomatik mutfak robotları tasarımları, 3D gıda yazıcıları, geleceğin gıda yazılımları, artırılmış gerçeklik ile desteklenmiş mutfak eğitim modelleri gibi inovatif uygulamalarla geleceğin mutfağı inşasına katkı sağlayan dijital mutfak pratiklerinin sayısı her geçen gün artmaktadır. Gelecekte bizleri bekleyen mutfak teknolojilerine ışık tutan bu başlıklar geleceğin yemek pişirme biçimine ve dolayısıyla dijital mutfak kültürüne dair izler de taşımaktadır (Siio, Hamada ve Mima, 2007;Ceylan, 2020;Taş ve Olum, 2020;Ören, Çatır ve Ören, 2021). ...
Article
Full-text available
Failure to implement adequate preventive measures in workplaces leads to the occurrence of occupational diseases and accidents at work. Effectively managing and accurately defining these risks is paramount. Risk assessment begins by assigning scores to identify existing workplace hazards, assess the likelihood of potential risks, determine the level of urgency, and determine the necessary precautions. It is a continuous cycle of implementation, monitoring and review. The aim of this study is the identification of existing or potential hazards and risks in a dairy products factory in Iğdır province, Turkey. The Fine Kinney risk assessment methodology was applied, and the results provided recommendations for mitigating identified risks based on relevant regulations. Initially, brainstorming sessions were held with relevant employees and managers to gain a general overview of the health and safety culture in the work environment. In addition, observational analysis and weekly checklists were used for assessment purposes. When examining the current status and operational procedures of the company in detail, various hazards containing risks that require immediate precautions have been identified. Electric shock (RS: 1440), injuries related to electricity (RS: 720), explosion (RS: 540), and risks associated with poisoning or drowning (RS: 720) have been determined to be present. It has been concluded that most of the environmental risks in the facility arise from factors such as defective or outdated equipment, lack of ergonomic workstations, inadequate training, and insufficient supervision.
Chapter
Full-text available
Linkten ulaşabilirsiniz https://www.cizgikitabevi.com/kitap/1503-gastronomi-alaninda-tematik-arastirmalar-ii
Article
Full-text available
Artan nüfus, küresel ısınma ve iklim değişikliği, ekolojik dengedeki bozukluk ve diğer çeşitli parametreler yiyecek içecek endüstrisinin çevreye olan etkilerini bilim insanları araştırmaları ile ortaya koymuştur. Konuyla ilgili araştırmalarda zincir yiyecek içecek işletmelerinin yöneticilerinin sürdürülebilirlik kapsamında algıları, tutumları ve uygulamaları konusunda bir eksiklik olduğu gözlemlenmiştir. Zincir yiyecek işletmeleri tek bir merkez üzerinden yönetildiği için sözü edilen prosedürleri uygulamaları, denetlemeleri ve iyileştirmeleri nispeten daha yoğun çalışmayı gerektirmektedir. Lokasyonel farklılıklar, mutfak ve restoran projelerinin ilgili prosedürler karşısında yeterliliği gibi parametreler sorgulanmalı ve bunların sonucunda raporlar hazırlanarak olası tehditlerle birlikte avantajlar arşivlenmelidir. Gerektiğinde işletme kurum kültürü kitabına eklemeli ve kurum içi eğitimlerle personellerini sürekli güncel bilgi ile eğitmelidir. Bu eğitimleri işletmeyi tercih eden misafirlere aktarmalı söz konusu adımları ve önemleri misafirlere doğru zamanda doğru şekilde aktarmalıdırlar. Bu çalışmanın amacı zincir yiyecek içecek işletmelerinde sürdürülebilirlik uygulamalarını ortaya koymaktır. Çalışmanın örneklemini İstanbul Merkezine bağlı zincir yiyecek içecek işletmelerinde görev yapan üst düzey yöneticiler oluşturmaktadır. Bu bağlamda yurtiçi ve yurtdışında toplamda 10 kişilik bir yönetim ekibi ile yarı yapılandırılmış görüşme yapılmıştır. Yapılan nitel çalışma neticesinde mutfak yönetim ekibi ve yurtdışı büyüme operasyonu ile 8 soruluk bir görüşme sağlanmıştır. Çalışmada elde edilen verilerin analizi ile yöneticilerin sürdürülebilir uygulamalara karşı olumlu tutumlarda olduğu lakin henüz ilgili sektörün konuyla ilgili bilgilerinin yetersiz olduğu anlaşılmaktadır.
Book
Full-text available
Within the past decade, there has been a re-emergence of tourism in Europe, especially in the central and eastern regions. With socialism becoming a distant memory, these former communist countries are now attractive destinations for travel. Research on this current phenomenon is essential, as professionals and scientists must stay informed on the modern development of this global region. New Trends and Opportunities for Central and Eastern European Tourism provides emerging research exploring the theoretical and practical aspects of contemporary tourism in Eastern Europe and its effect on economics and sociology. Featuring coverage on a broad range of topics such as monument protection, economic features, and socialist architecture, this book is ideally designed for travel agents, tour developers, restaurateurs, hotel management, economic analysts, government officials, policymakers, tourism journalists, tourism practitioners, researchers, and professors seeking current research on the development of travel in Eastern and Central Europe.
Article
Full-text available
The additive manufacturing technology has been applied to directly construct physical model from 3D model without mold and die. Several industries utilize this technology to manufacture a complicated part such as automobile, aerospace including food industry. The advantage 3D food printing are ability to produce complex food model and ability to design unique pattern. A 3D food printing technique is composed of an extrusion-based printing, binder jetting and inkjet printing. The food materials such as sugar, chocolate, and cheese are used to create designed shape based on layer-by-layer. This paper presents a review of 3D food printing techniques. This review is to categorize, printability, productivity, properties of material and mechanism of 3D food printing techniques, as well as to provide the direction of future development.
Article
Full-text available
Sürdürülebilirliğe ilişkin kaygılar, ekonomik kalkınma tartışmaları için yeni bir gündem oluşturmuş ve zaman içinde bu tartışmaların sürdürülebilir kalkınma eksenine oturmasına neden olmuştur. Ayrıca, sürdürülebilirlik tartışmaları, neoklasik iktisadın çevre ve doğal kaynaklara yönelik geleneksel bakış açısında bir kaymaya neden olmuş, yeni iktisadi akımların ortaya çıkmasına da zemin hazırlamıştır. Bu akımlar; neoklasik iktisadın bir alt kolu olarak değerlendirilen çevre ve doğal kaynaklar iktisadı ile bu akıma tepki olarak ortaya çıkan çevrebilimsel iktisat akımıdır. Bu çalışma, sürdürülebilirlik ve sürdürülebilir kalkınma kavramlarının tarihsel gelişim sürecini inceleyerek, bu kavramlar üzerindeki tartışmaları kuşaklararası eşitlik, kaynak dağılımında etkinlik, girdilerin ikame edilebilirliği gibi kavramlar üzerinden değerlendirmekte ve bu tartışmaların günümüzde geldiği noktayı ortaya koymaktadır. İktisadi akımların sürdürülebilirlik tartışmasındaki konumlanışları bu incelemenin sonunda açık biçimde ortaya çıkmaktadır. Burada yapılan inceleme, sürdürülebilirlik yazınında önümüzdeki dönemde değinilmesi gereken konulara ilişkin de bir görüntü sunmaktadır. Buna göre, sürdürülebilirlik ile teknolojik yenilikler arasındaki ilişkiyi ve girdiler arasındaki ikame edilebilirlik ilişkisini konu alan kuramsal ve görgül çalışmaların yanı sıra, zayıf ve güçlü sürdürülebilirlik ölçütlerine ilişkin görgül çalışmalar ve ülke örneklerine gereksinim bulunduğu belirlenmiştir.
Article
Full-text available
With the globalization of the world, many progress has been made in many industries. As technology and industry developments stimulate economic development, countries have reached a certain level of prosperity and people have become able to deal with everyday tasks more easily. At the beginning of this important technological progress and the present day troubles of industrialization comes the thought of providing "sustainability" in services and products. The food and beverage business has a significant impact on the sustainability of the natural resource and the end result of the natural environment that it consumes in a significant amount. The aim of this study is that the developments in the food and beverage sector are thought to be long-term with the sustainability of natural resources; The basic motivations for being a green restaurant, how to make a green restaurant different between different restaurants, identifying the advantages and disadvantages of being a green restaurant, and informing the administrators in the process of becoming a green restaurant in the future. In this context, the green restaurant managers were examined in terms of their applications and the results of the interviews conducted in the green restaurants. In the study, semi-structured interview form was used as data collection tool and descriptive analysis method was used as data analysis method. As a result of the research; The main motivations for being a green restaurant, environmental pollution concern, saving, standardization, service quality; It has been found that being a green restaurant brings disadvantages to the establishment phase, as well as advantages such as providing familiarity and popularity to businesses, providing quality and standardized services. It has been determined that being a green restaurant differs from other businesses in that consumers and employees are sensitive to the environment.
Article
Full-text available
Green management Green practice Restaurants Tourism industry Alanya Rome Article History This study aims to find an answer for the question that is whether there are differences between Rome and Alanya restaurants' green management practices from managerial perspectives. So, the study focuses on measuring and comparing the perceptions of Italian and Turkish restaurant managers with green management practices in their own restaurants. Because of their tourism potential and being one of the most important destinations of the country, Rome and Alanya were selected as research areas in the study. Restaurants in the centre of both cities were included in the research. Restaurants located in the city centre were visited and explained the voluntary participation and the aim of the research. In total 181 responses, 98 from Turkish and 83 from Italian, were obtained in January and March 2015. Research results indicate that water-saving, energy saving practices, selective collection of solid residues, and reduction in the use of environmentally dangerous products are important for both Italian and Turkish restaurant managers. But t-test results do show that there are some outstanding differences between the priority preferences of Italian and Turkish restaurant managers for green management practices.