Content uploaded by Abdullah Tanrisevdi
Author content
All content in this area was uploaded by Abdullah Tanrisevdi on Nov 03, 2020
Content may be subject to copyright.
91
International Journal of Contemporary Tourism Research 1 (2020) 91 – 110
International Journal of Contemporary Tourism Research
http://dergipark.gov.tr/ijctr
ÖREN YERLERİNİN GÜVENLİK DÜZEYLERİNİN İNCELENMESİNE YÖNELİK NİTEL BİR
ARAŞTIRMA: AYDIN İLİ ÖRNEĞİ
Araştırma Makalesi
Cihat BİLGİN
1
, Vedat ACAR
2
, Abdullah TANRISEVDİ
3
ÖZET
Bu araştırmada, ören yerlerinin güvenlik düzeylerini ortaya koymak amaçlanmaktadır. Bu amaç doğrultusunda,
Aydın ili sınırları içerisinde yer alan ve turist grupları tarafından ziyaret edilen 8 ören yeri araştırma kapsamında
incelenmiştir. Nitel araştırma deseni belirlenen bu araştırma verilerinin toplanmasında, “doğal-katılımsız gözlem”
yöntemine başvurulmuştur. Araştırmada öncelikle, Kültür ve Turizm Bakanlığı’na bağlı Teftiş Kurulu Başkanlığı’nın
2863 Sayılı Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Kanunu mevzuatından, Kültür ve Turizm Bakanlığı Yatırım ve
İşletmeler Genel Müdürlüğü’nün raporlarından ve Türkiye Cumhuriyeti İçişleri Bakanlığı Emniyet Genel Müdürlüğü
Kaçakçılık ve Organize Suçlarla Mücadele Daire Başkanlığı’nın raporlarından faydalanılarak, 17 maddeden oluşan
bir gözlem formu oluşturulmuştur. Daha sonra, 15-21 Ocak tarihleri arasında, gözlem formunda belirtilen maddelerle
ilgili uzman görüşüne başvurulmuştur. Uzman görüşleri neticesinde, gözlem formunda yapılan düzenlemeyle birlikte
20 maddeden oluşan gözlem formu, öncelikle Afrodisias ve Nysa ören yerlerinde gözlemlenmeye çalışılmıştır.
Yapılan pilot çalışma neticesinde, 1 maddenin gözlemlenmesi mümkün olmaması nedeniyle gözlem formundan
çıkarılmıştır. Daha sonra, 11-17 Şubat 2020 tarihleri arasında, Aydın ili sınırları içerisinde bulunan 23 ören yerinden
Kültür ve Turizm Bakanlığı tarafından turistik ziyarete açık olup turistler tarafından ziyaret edilen diğer 6 ören
yerinde gözlemler gerçekleştirilmiştir. Gözlemlerin güvenirliliğini arttırmak adına profesyonel turist rehberi olan
birinci yazar ile birlikte başka bir gözlemci (profesyonel turist rehberi) daha görev almıştır.
Anahtar Kelimeler: Katılımsız Gözlem, Güvenlik Düzeyi, Ören yeri, Nitel Araştırma
JEL Kodları:
A QUALITATIVE RESEARCH TOWARDS INVESTIGATING THE SECURITY LEVELS OF
ARCHAEOLOGICAL SITES: THE CASE OF AYDIN PROVINCE
Research Article
ABSTRACT
In this study, it is aimed to reveal the security levels of the ancient cities. In accordance with this purpose, 8
archaeological sites which are located within the borders of Aydin province and visited by tourist groups were
investigated within the scope of the research. The data of this research which was determined as qualitative research
design was collected by the method of “Natural-non-participant observation”. For this research, firstly an observation
form comprised of 17 items was created by making use of the law on the Conservation of Cultural and Natural
Property of the “Board of Inspection of the Ministry of Culture and Tourism” and the reports of “General Directorate
1
Bilim Uzmanı, Aydın Adnan Menderes Üniversitesi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, Turizm İşletmeciliği Anabilim Dalı,
cihatbilgin@outlook.com, orcid.org/0000-0001-8560-1144
2
Dr. Öğr Üyesi, Aydın Adnan Menderes Üniversitesi, Turizm Fakültesi, acrvdt@gmail.com, orcid.org/0000-0002-1679-6360
3
Prof. Dr., Aydın Adnan Menderes Üniversitesi, Turizm Fakültesi, atanrisevdi@gmail.com, orcid.org/0000-0002-6640-2008
“Bilgin C., Acar V. ve Tanrısevdi A. (2020). Ören Yerlerinin Güvenlik Düzeylerinin İncelenmesine Yönelik Nitel Bir Araştırma:
Aydın İli Örneği, International Journal of Contemporary Tourism Research, Vol 4: No: 1, p. 91-110, doi: 10.30625/ijctr.723292”
Makale Gönderim Tarihi: 19.04.2020 Kabul Tarihi: 20.06.2020
Bilgin vd. / International Journal of Contemporary Tourism Research, 1 (2020) 91 – 110
92
of Investments and Enterprises” and “Department of Anti-Smuggling and Organized Crime”.Then, for the items of
observation form, experts were consulted between 15-21 January. With the arrangement made in the observation
form as a result of the expert opinions, the observation form consisting of 20 items was tried to be observed primarily
in the archaeological sites of Aphrodisias and Nysa. As a result of the pilot study, 1 item was removed from the
observation form since it was not possible to observe. Then, between 11 and 17 February 2020, the observations
were made in the six of 23 archaeological sites situated within the borders of Aydin province which are available for
tourist visits by the Ministry of Culture and Tourism. Along with the first writer who is a professional tourist guide,
another observer (professional tour guide) was assigned in order to increase the reliability of the observations.
Keywords: Non-participant Observation, Security Levels, Archaeological Site, Qualitative Research.
JEL Classification Code:
GİRİŞ
İnsanların etkileşimleri sonucu ortaya çıkan kültür
olgusu geçmişten günümüze kadar birçok somut ve
soyut eserin oluşmasına katkıda bulunmuştur.
Somut olan eserlerin yüzyıllar boyunca kuşaktan
kuşağa aktarılarak miras olarak korunulması adeta
toplumların bir vazifesi haline gelmiş
bulunmaktadır. Kuşaklar arası bırakılan bu kültürel
miraslar, savaşlar sonrasında sınırları belirlenen
ülkeler tarafından zamanla fark edilmeye
başlanmıştır. Özellikle 17. yüzyıldan sonra Avrupa
genelinde ilerleyen teknoloji ve sanayi, halkın
ekonomik açıdan gelişmesini beraberinde
getirmiştir. Ekonomik sorunlarını gidermeye
çalışan bireylerin ise tarihi eserlere olan ilgileri
çoğalmış ve kökeni çok eskiye dayanan
koleksiyonculuk faaliyetleri artmaya başlamıştır.
Koleksiyonculuk faaliyetlerindeki artış, müze
sayılarındaki artışı beraberinde getirmiştir
(Uralman, 2006). Özmen’e (2018) göre Avrupa’da
müzecilik, üç etapta gelişim göstermiştir:
Rönesans’a kadar süren koleksiyonerlik süreci;
Rönesans’tan 19. yüzyıla kadar süren
kurumsallaşma süreci; bugün hala daha devam
ediyor olan eğitimsel kurumsallaşma sürecidir.
Koleksiyonerlik süreci, müzelerin ortaya
çıkmasında büyük rol oynayan bir süreçtir. Bu tarz
faaliyetler ve gelişmeler sonucunda kültürel ve
tarihsel açıdan zengin Anadolu ve birçok ülke,
Avrupalı devletler ve seyyahlar tarafından
yağmalanmaya başlanmıştır.
Anadolu geçmişten bugüne kadar çeşitli
medeniyetlere ev sahipliği yapmıştır. Bu süreçteki
son medeniyetler arasında yer alan Osmanlı
Devleti’nin başlattığı eski eser koruma
düzenlemeleri, Türkiye Cumhuriyeti yasa ve
mevzuatlarıyla son halini bulmuştur. Tüm bunlara
rağmen günümüzde tarihi eser kaçakçılığı devam
etmektedir. Kültürel mirasın önemli bir parçası
olan kültür varlıklarının insanlar tarafından
tahribata uğraması ise kültürlere ve insanlığın
geçmişine zarar verecek duruma gelmiştir. Töngür
(2018), Türkiye’nin arkeolojik alanların
yağmalanması ve kaçakçılıkla uğraşan kaynak
ülkeler arasında yer aldığını ifade etmiştir. Bunun
temel sebeplerinden birisi olarak Türkiye’nin dört
bir yanının taşınır ve taşınmaz kültür varlıkları ile
dolu olması gösterilebilir.
Türkiye’de kültür varlıklarının korunmasını
sağlayan ana mevzuatın 2863 sayılı Kültür ve
Tabiat Varlıklarını Koruma Kanunu olduğu
bilinmektedir. Ayrıca taşınır ve taşınmaz kültür
varlıklarını koruyan başta UNESCO (Birleşmiş
Milletler) olmak üzere birçok kurum ve kuruluşlar
bulunmaktadır Ülkemizde tüm bu düzenlemelere
rağmen 2017’de yapılan tarihi eser kaçakçılığı
operasyonlarında 997 kişi; 2018 yılında yapılan
operasyonlarda ise 1251 kişi hakkında yasal işlem
yapılmıştır. Diğer yandan Kaçakçılık ve Organize
Suçlarla Mücadele Daire Başkanlığı tarafından
2017 yılında 496 operasyon gerçekleştirilirken
2018 yılında 604 operasyon gerçekleştirilmiştir
(Emniyet Genel Müdürlüğü Kaçakçılık ve
Organize Suçlarla Mücadele Daire Başkanlığı,
2019). İstatistikler dikkate alındığında, vakaların
gün geçtikçe engellenmeye çalışılmasına rağmen
vaka sayısında bir artışın söz konusu olduğu
anlaşılmaktadır.
Kültür varlıklarının kaçakçılığının yaşandığı
yerlerin, ören yerlerini kapsayan arkeolojik sit
alanı olarak belirlenmiş bölgeler, olduğu
görülmektedir (Emniyet Genel Müdürlüğü
Kaçakçılık ve Organize Suçlarla Mücadele Daire
Başkanlığı, 2014). Ören yerlerinin tüm bu yasa ve
mevzuatlara rağmen korunması ve gelecek
kuşaklara aktarılması için öncelikle koruma altına
alınması gerektiği kaçınılmaz bir zorunluluktur. Bu
noktadan hareketle çalışmanın temel araştırma
sorusu “ören yerlerinin güvenlikleri ne
düzeydedir?” şeklinde belirlenmiştir. Bu amaç
Bilgin vd. / International Journal of Contemporary Tourism Research, 1 (2020) 91 – 110
93
sorusu doğrultusunda, alt araştırma soruları
aşağıdaki şekilde oluşturulmuştur:
Ören yeri koruma alanı, nasıl muhafaza altına
alınmıştır?
Ören yeri iç bölgesinde yerleşim katmanlarını
tehdit eden herhangi bir imar faaliyeti var
mıdır?
Ören yerinin korunması nasıl sağlanmaktadır?
Ören yeri korunmasına yönelik mesai saatleri
dışında nasıl bir uygulama
gerçekleştirilmektedir?
Ören yerini ziyaret eden ziyaretçiler, herhangi
bir kontrolden (x-ray cihazı, el dedektörü gibi)
geçmekte midir?
Olası bir elektrik kesintisi, sabotaj, yangın,
hırsızlık gibi durumlara yönelik ören yerinde
ne tür önlemler alınmıştır?
Ören yeri içerisindeki eserlerin korunmasına
yönelik ne tür uyarı levhalarına
başvurulmaktadır?
KAVRAMSAL ÇERÇEVE
Anadolu, geçmişten bugüne kadar yüzyıllar
boyunca birçok medeniyete ev sahipliği yapmıştır.
Türkiye topraklarından geçen bu medeniyetler
günümüze kadar varlığını sürdürecek sayısız eser
ve yapı bırakmıştır. Geçmişte yaşanılan
savaşlardan ve fetihlerden ötürü bırakılan bu
eserlerin değeri pek bilinmeyip birçok eski yapı
tahrip edilmiş veya çeşitli sebeplerle yıkılmıştır.
Geriye kalan eski yerleşim yapıları ve eserlerin
çoğu, zaman içerisinde toprak altında kalmaya yüz
tutmuştur.
Günümüzde, geçmişten bugüne kadar Anadolu
coğrafyasında kalan tüm bu tarihi eserler “kültür
varlıkları” adı altında toplanmıştır. Kültür
varlıklarının kaçakçılığının ve tahribatının tam
olarak hangi tarihte başladığını söylemek mümkün
değildir. Fakat tarihi eserlerin kaçakçılığının
ülkemizde başlamasının nedeni olarak, 17.
yüzyılda Avrupa’da gelişmeye başlayan
koleksiyonculuk ve müzecilik faaliyetleri
gösterilmektedir. Avrupa ülkelerinden gelen
seyyahlar, kötü niyetli kişiler kaçak kazılar
yaparak, eserleri ve yapıları gün yüzüne çıkarıp
ağırlıklı olarak Avrupa’daki ülkelerine
götürmüştür. Avrupa’daki müzelerin çoğu bu
yağmalamalardan meydana gelmiştir. Bu tarz
kaçak ve gizli faaliyetler 20. yüzyılın ortalarına
doğru azaldığından söz edilebilir (Karaduman,
2007: 19). Bunun temel sebeplerinden birisi ise
Osmanlı Devleti’nin tarihi eserleri kapsayan kültür
varlıklarının korunmasıyla ilgili önlem alarak
kanun çıkarması ve günümüzde bu kanunların
yeniden düzenlenerek Türkiye Cumhuriyeti’nde
devam ettirilmesi olduğu söylenebilir.
Osmanlı Devleti’nde batılılaşma sürecinde kültür
varlıklarının korunması ile ilgili çıkarılan ilk
düzenleme 1869 yılında oluşturulan Âsar-ı Atika
Nizamnamesi’dir. Bu düzenlemenin temel amacı
bazı taşınır kültür varlıklarına tanım getirmek ve
Osmanlı Devleti sınırları içerisinde yer alan
arkeolojik yapılarda kazı yapan yabancı ekiplerin
çalışmalarını denetlemek olduğu söylenebilir. 1874
yılında ise yeni bir nizamname oluşturularak eski
eserlerin artık devlet malı olduğu hükmü
getirilmiştir. Bu hüküm günümüze kadar
oluşturulan tüm mevzuatlarda kalıcı olarak yer
almıştır (Akat, 1990: 14). Tarihi eserlerin
içerisinde yer aldığı geniş tanım olan kültür
varlıklarının korunmasında en son hazırlanan temel
kanun ise 2863 sayılı Kültür ve Tabiat Varlıkları
Koruma Kanunu’dur (Atılgan, 2016). Bu kanunda
taşınır ve taşınmaz kültür varlıklarının
korunmasıyla ilgili kararlar yer almaktadır. Kültür
varlıklarının tanımı, 2863 sayılı Kültür ve Tabiat
Varlıkları Koruma Kanunu’nun 3. maddesinin ‘a’
bendinin 1. alt bendinde: “Kültür varlıkları; tarih
öncesi ve tarihi devirlere ait bilim, kültür, din ve
güzel sanatlarla ilgili bulunan veya tarih öncesi ya
da tarihi devirlerde sosyal yaşama konu olmuş
bilimsel ve kültürel açıdan özgün değer taşıyan yer
üstünde, yer altında veya su altındaki bütün taşınır
ve taşınmaz varlıklardır.” şeklinde tanımlanmıştır
(Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Kanunu,
1983). Kanunun 2. bölümünün d bendinde,
korunması zorunlu taşınmaz kültür varlıklarının
içerisinde “ören yeri” ifadesi de yer almaktadır.
Ören yeri ise, 2863 sayılı Kültür ve Tabiat
Varlıkları Koruma Kanunu’nun 3. maddesinin ‘a’
bendinin 7. alt bendinde; “Ören yeri; tarih
öncesinden günümüze kadar gelen çeşitli
uygarlıkların ürünü olup, topoğrafik olarak
tanımlanabilecek derecede yeterince belirgin ve
mütecanis özelliklere sahip, aynı zamanda tarihsel,
arkeolojik, sanatsal, bilimsel, sosyal veya teknik
bakımlardan dikkate değer, kısmen inşa edilmiş,
insan emeği kültür varlıkları ile tabiat varlıklarının
birleştiği alanlardır.” şeklinde tanımlanmıştır
(Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Kanunu,
1983).
Bilgin vd. / International Journal of Contemporary Tourism Research, 1 (2020) 91 – 110
94
Ören yerlerinin korunması ile ilgili birden fazla
mevzuat bulunmaktadır. Bunlardan bir tanesi
Müzeler İç Hizmet Yönetmeliği’dir. Kültür ve
Turizm Bakanlığı Teftiş Kurulu Başkanlığı’nın
Müzeler İç Hizmet Yönetmeliği’nin 5. maddesinin
e bendinde 2863 sayılı kanunun içerdiği tüm
taşınmaz kültür varlıklarının korumasının
müzelerin sorumluluğunda olduğu belirtilmiştir
(Kültür ve Turizm Bakanlığı, 1990). Ören
yerlerinin korunması kapsamında hazırlanan bir
diğer düzenleme ise Müzecilik Kılavuzu’dur.
Kültür ve Turizm Bakanlığı Teftiş Kurulu
Başkanlığı’nın yayınladığı Müzecilik
Kılavuzu’nda kılavuzun amaçlarından bir tanesinin
“müzelerde ve ören yerlerinde yer alan taşınır ve
taşınmaz kültür ve tabiat varlıklarının her türlü
tehlikeye karşı korunması ve bunun için tüm
imkanları kullanarak gerekli önlemlerin alınmasını
sağlamaktır.” olduğu belirtilmiştir. Ayrıca yine
aynı kılavuzun içerisinde kapsam bölümünde “Bu
kılavuz müze ve ören yerlerindeki güvenlik
önlemlerinin nasıl ve ne şekilde alınması
gerektiğini kapsar.” ifadesi yer almaktadır (Kültür
ve Turizm Bakanlığı, 2001). Bu ifadelerden
hareketle müzeler için çıkartılan kılavuzun aynı
zamanda ören yerlerinin korunması için de
çıkartıldığı anlaşılmaktadır.
Mevzuatlara rağmen Türkiye içerisinde kaçak
kazıların halen devam ettiği bilinmektedir. Kaçak
kazılarla ilgili müdahale yetkisi olan kurumlardan
bir tanesi, Emniyet Genel Müdürlüğü Kaçakçılık
ve Organize Suçlarla Mücadele Daire
Başkanlığı’dır. Kaçakçılık ve Organize Suçlarla
Mücadele Daire Başkanlığı’nın yayınladığı 2018
raporuna göre, tarihi eser kaçakçılığı ile
mücadelede, 2018 yılında toplam 604 adet
operasyon gerçekleştirilmiş, bu operasyonlar
neticesinde 1.251 şüpheli hakkında yasal işlem
yapılmıştır. Geçen yıla oranla olay sayısında %21
ve şüpheli sayısında %25 artış olduğu görülmüştür.
Bu artışların çok sayıda planlı çalışmanın
operasyonel faaliyetlere dönüştürülmesinin yanı
sıra tarihi eserlerin satışı noktasında en etkin
konumda olan koleksiyoner ve antikacılara yönelik
başarılı operasyonlardan kaynaklandığı
değerlendirilmektedir (Emniyet Genel Müdürlüğü
Kaçakçılık ve Organize Suçlarla Mücadele Daire
Başkanlığı, 2019)
Tarihi eser olaylarının en çok meydana geldiği
şehirlere göz atıldığında suça karışan antikacı ve
koleksiyonerlerin yoğun bulunduğu büyük ölçekli
şehirler, yurt dışı çıkış noktaları bulunan liman
şehirleri ve eski eser kaçakçılığı açısından
potansiyel risk taşıyan şehirlerin ağırlık kazandığı
görülmektedir. 2018’de gerçekleştirilen
operasyonlarda, tarihi eser kaçakçılığı olayları
eylem tipine göre ele alındığında; taşınır kültür
varlıklarının % 20’ sinin kaçak kazılar sırasında ele
geçirildiği anlaşılmıştır. 2018 yılında Türkiye
genelinde gerçekleştirilen operasyonlar içerisinde
50 adet dedektör ve 4 alan tarama cihazının ele
geçtiği not düşülmüştür. Ele geçirilen dedektörlerin
diğer senelere göre sayısının artmasının en büyük
sebeplerinden birisi, internette verilen dedektör
reklamları olduğu düşünülmektedir (Emniyet
Genel Müdürlüğü Kaçakçılık ve Organize Suçlarla
Mücadele Daire Başkanlığı, 2019)
Bu araştırmanın yapıldığı yer olan Aydın ili ise
geçmişten bu yana kültür varlıklarını
yağmalayarak yurtdışına kaçırmaya çalışan
devletlerin sürekli hedefi olmuştur. Osmanlı
Devleti’nin son yıllarına doğru Anadolu içerisinde
bulunan birçok eser tahrip edilmiştir. Türkiye’nin
ilk demiryolu İngilizler tarafından 1857’de
başlatılıp 1866’da inşası biten İzmir- Aydın
demiryoludur. Bu demiryolunun güzergâhında ve
yakın civarında “Efes Antik Kenti, Metropolis,
Magnesia, Nysa, Myus, Miletos, Priene, Tralleis”
gibi antik kentler yer almaktadır. Demiryolunun
yapılması bölgenin yağmalanmasını daha da
kolaylaştırmıştır (Deniz 2000'den aktaran Akkuş
2009: 40).
Günümüzde tüm bu kanunlara ve mevzuatlara
rağmen ülke genelinde tarihi eser kaçakçılığının ve
eser tahribatının hala daha devam ettiği
bilinmektedir. Kaçakçılık ve Organize Suçlarla
Mücadele Daire Başkanlığı’nın yayınladığı rapora
göre 2018 yılında Türkiye genelinde toplamda
70.372 adet eser ve sikke, çeşitli operasyonlarla ele
geçirilmiştir. 2018 yılında en fazla kültür ve tabiat
varlıkları kaçakçılığı olayı olan ilk 20 ilin
içerisinde Aydın ili 5. Sıradadır ve toplamda 26
adet kaçakçılık vakası yaşandığı tespit edilmiştir.
Aydın ili içerisinde yapılan operasyonlarda
toplamda 1.154 tarihi eser ele geçirilmiştir. En çok
tarihi eser ele geçirilen iller arasında Aydın ili 9.
sıradadır (Emniyet Genel Müdürlüğü Kaçakçılık
ve Organize Suçlarla Mücadele Daire Başkanlığı,
2019). Aydın ilinde yaşanan bir kaçak kazıya dair
21 Kasım tarihinde yayınlanan gazete haberinde,
Bilgin vd. / International Journal of Contemporary Tourism Research, 1 (2020) 91 – 110
95
gece saatlerinde UNESCO dünya mirası listesinde
olan Afrodisias Antik Kenti’nin bulunduğu Geyre
Mahallesi'ndeki İsmet Yılmaz’a ait zeytinlik
arazide kaçak kazı yapan 5- 6 kişilik bir grup
olduğundan bahsedilmiştir. İhbar üzerine bölgeye
giden ekipleri fark eden grupların kaçtığı ve bu
operasyon sonucunda kaçak kazı yapılan arazinin
altında 2.500 yıllık bir lahit keşfedildiği
belirtilmiştir (Sabah, 2019).
Türkiye genelinde birçok ören yeri henüz
kamulaştırılmadığı için korunma altına alınamadığı
bilinmektedir. Kültür ve Turizm Bakanlığı’nın
hazırladığı 2863 sayılı Kültür ve Tabiat
Varlıklarını Koruma Kanunu’nun 15. maddesinin a
bendinde, kamulaştırma faaliyetlerine karar
verilmesinde rol oynayan kurumun Kültür ve
Turizm Bakanlığı olduğu; “Kısmen veya tamamen
gerçek ve tüzelkişilerle mülkiyetine geçmiş olan
korunması gerekli taşınmaz kültür ve tabiat
varlıkları ile korunma alanları Kültür ve Turizm
Bakanlığınca hazırlanacak programlara uygun
olarak kamulaştırılır. Bu maksat için, Kültür ve
Turizm Bakanlığı bütçesine yeterli ödenek konur”
şeklinde belirtilmiştir. Bu kanunun c bendinde
kamulaştırma faaliyetlerinde yetkili diğer kurum
ve kuruluşların da olduğu şu şekilde belirtilmiştir;
“Korunması gerekli taşınmaz kültür ve tabiat
varlıklarının korunma alanları, imar planında
yola, otoparka, yeşil sahaya rastlıyorsa bunların
belediyelerce; sair kamu kurum ve kuruluşlarının
bakım ve onarım ile görevli oldukları veya
kullandıkları bu gibi kültür varlıklarının korunma
olanlarının ise, bu kurum ve kuruluşlarca,
kamulaştırılması esastır.” (Kültür ve Tabiat
Varlıklarını Koruma Kanunu, 1983). Ayrıca
Türkiye’de ören yerlerinin yer aldığı arazilerin
birçoğunun hem kamuya hem de şahıslara ait
olduğu bilinmektedir. Özel’e (2005) göre
Türkiye’de bulunan taşınmaz kültür varlıklarının
tamamı devlete ait değildir. Şahıslara ait
mülkiyetler üzerinde yer alan taşınmaz kültür
varlıkları da vardır ve şahısların bu mülkiyet
üzerindeki kullanım hakları da kısıtlandırılmıştır.
Fakat bu kısıtlandırmaların, mülkiyetin hak
sahipliğinin hukuken tamamıyla kamuya verildiği
söylenemez.
Berkok’a (1991) göre Türkiye’deki kaçak kazıların
ortaya çıkmasının önemli sorunlardan bir tanesi
devletin Kültür ve Turizm Bakanlığı’na ayırdığı
ödeneğin yetersiz olmasıdır. Bundan ötürü ören
yerlerinin üzerinde bulunduğu arazilerin
tamamının kamulaştırılmaması mümkün
olmamaktadır. Mali sorunlardan dolayı birçok
eserin yer aldığı bölgelerde kaçak kazılar
engellenememektedir.
Basına yansıyan bir başka haberde Aydın’ın
Tralleis Antik Kenti’ne gece saat 21.00 sıralarında
gizlice giren kaçakçıların eserleri kaçırdığı
belirtilmiştir. Yıllardır kazı çalışmaları devam eden
Aydın ilindeki Tralleis Antik Kenti’nin etrafının tel
örgü ve güvenlik sistemleri ile çevrelenmesine
rağmen hırsızların veya kaçakçıların kazı deposuna
çatıya yakın bölgeden girerek tarihi eserleri
kaçırdıkları ve bulunamadıkları ifade edilmiştir
(İhlas Haber Ajansı, 2017). Kültür varlıklarının
kaçakçılığının önlenmesini engelleyen sorunlar
Akkuş’a (2009: 144) göre şu şekilde
belirtilmektedir;
Kurumlar arası koordinasyon problemleri,
Suçların önlenmesine dair toplumda yer alan
bireylerin yeterli düzeyde bilince sahip
olmaması,
Tarihi eser kaçakçılığının önlenmesi için kitle
iletişim araçlarının fonksiyonlarının yetersiz
kalması,
Para ve hapis gibi yaptırımların yeterince
caydırıcı olmaması ve bu yaptırımların
uygulanmasına dair mevzuatta ve kanunlarda
yetersizlik olması,
İhbar edenlere verilen ikramiyelerin teşvik
edici düzeyde olmaması,
Koleksiyonerler ile ilgili mevzuat eksiklikleri
ve denetimlerin yeterli seviyede olmaması,
Define aranmasına hakkındaki işlemlerde
mevzuattaki belirtilenlerin dışında bir sürecin
ilerlemesi,
Mali açıdan kaynaklanan yetersizlikler.
Kültürel mirasın korunması sadece devletler için
değil, uluslararası hukukta kanıtlandığı gibi
kültürel mirasın korunmasına yönelik hak ve
yükümlülükleri olan bireyler için de geçerli olan
çok boyutlu bir konudur. Bireylerin ve grupların
kültürel miraslarının korunmasında aktif rolü
vardır (Papaioannou, 2017). Aladağ (2010: 139-
140) tarafından gerçekleştirilen başka bir
çalışmada, kültür varlıklarının korunmasında
Türkiye’nin hazırladığı kanun ve mevzuatların ve
bu mevzuatlarda yetkilendirilen kişilerin yetersiz
kaldığına dikkat çekilmektedir. Kurum ve
kuruluşların sayısının çoğalmasının olayların
Bilgin vd. / International Journal of Contemporary Tourism Research, 1 (2020) 91 – 110
96
çözülmesinde tam tersine yetki karmaşası
oluşturduğu ve kültür varlıklarının korunması ve
geliştirilmesinin bu gibi nedenlerden dolayı daha
da zorlaştırıldığı ifade edilmektedir. Bu nedenle
yetki ve sorumluluk dağılımının tekrar gözden
geçirilmesi gerektiği belirtilmektedir. Son olarak
Nesli’ye (2018) göre Kültür ve tabiat varlıklarının
korunmasıyla ilgili mevzuatın kapsamlı
olmasından dolayı, bir dağınıklık olduğu söz
konusudur. Ayrıca çıkan sonuçlarda
yönetmeliklerin birden fazla düzenlenmesinden
kaynaklanan karışıklıklar olduğu tespit edilmiştir.
Tüm bu yapılan araştırmalara ve haberlerden
hareketle kanun ve mevzuatlar çerçevesinde bu
çalışmada, Aydın ili sınırları içerisinde bulunan 8
adet ören yerinin korunmasına yönelik güvenlik
önlemlerinin ne düzeyde alındığı incelenmektedir.
YÖNTEM
Aydın ili sınırları içerisinde yer alan ören
yerlerinin güvenlik düzeylerini nitel bir yaklaşımla
belirlemeye yönelik gerçekleştirilen bu araştırma
verilerinin toplanmasında, gözlem yöntemine
başvurulmuştur. Gözlem yöntemi, araştırmacılar
tarafından farklı şekillerde sınıflandırılmaktadır.
Söz gelimi Kozak (2014: 93-94) gözlemi, doğal
ortamlarda gözlem ve yapay ortamlarda gözlem
şeklinde sınıflandırırken Altunışık ve diğerleri
(2010: 99-101) gözlemi, katılımsız (doğal gözlem,
simülasyon- canlandırma) gözlem ve katılımlı
gözlem olmak üzere iki kategoride ele almaktadır.
Akturan ve diğerleri (2013: 100-102) tarafından
yapılan başka bir sınıflandırmaya göre ise gözlem;
katılımlı, katılımsız ve mekanik gözlem olmak
üzere üç kategoride incelenmektedir. Yapılan bu
sınıflandırmalardan hareketle gerçekleştirilen bu
araştırmada, veri toplama yöntemi olarak doğal
gözlemden (katılımsız) yararlanılmıştır.
Araştırmada doğal gözleme başvurulmasında, ören
yerlerindeki güvenlik sorunlarını, objektif bir gözle
değerlendirme amacı etkili olmuştur. Araştırmanın
gerçekleştirildiği bölgenin (Aydın ili) seçiminde
ise;
Döner Sermaye İşletmesi Merkez
Müdürlüğü’nün hazırladığı Türkiye’de en çok
ziyaret edilen antik kentler sıralamasına göre,
204.770 ziyaretçi ile Aydın ilinin 9. sırada yer
alması (Kültür ve Turizm Bakanlığı, 2019b),
Kültür ve Turizm Bakanlığı Yatırım ve
İşletmeler Genel Müdürlüğü’nün 2018 yılı
Turizm İstatistikleri genel değerlendirme
raporuna göre, 6,5 milyon yerli ve yabancı
turist ile Aydın ilinin en fazla konaklanılan
dördüncü şehir olması (Kültür ve Turizm
Bakanlığı, 2019a),
2018 yılı Kaçakçılık ve Organize Suçlarla
Mücadele Raporu’na göre, en fazla kültür ve
tabiat varlıkları kaçakçılığı olan 20 il arasında
Aydın ilinin 5. sırada yer alması (Emniyet
Genel Müdürlüğü Kaçakçılık ve Organize
Suçlarla Mücadele Daire Başkanlığı, 2019)
etkili olmuştur.
Şekil 1: Araştırma Süreci
Bilgin vd. / International Journal of Contemporary Tourism Research, 1 (2020) 91 – 110
97
Araştırmada öncelikle, Kültür ve Turizm
Bakanlığı’na bağlı Teftiş Kurulu Başkanlığı’nın
2863 Sayılı Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma
Kanunu mevzuatı, Kültür ve Turizm Bakanlığı
Yatırım ve İşletmeler Genel Müdürlüğü’nün ve
Türkiye Cumhuriyeti İçişleri Bakanlığı Emniyet
Genel Müdürlüğü Kaçakçılık ve Organize Suçlarla
Mücadele Daire Başkanlığı’nın 2018 yılında
hazırlanılan raporları incelenmiş ve bu bilgilerden
hareketle 17 maddeden oluşan bir gözlem formu
oluşturulmuştur. Gözlem formunda yer alan
ifadelerin geçerliliğini belirlemek üzere, 15-21
Ocak 2020 tarihleri arasında, 3 arkeolog, Kültür ve
Turizm Bakanlığı’na bağlı müzelerde görev
yapmış 2 müze müdürü ile 25 yıl ve üzeri sektör
deneyimine sahip 2 profesyonel turist rehberinden
oluşan toplamda 7 uzman görüşüne
başvurulmuştur (Şekil 1).
Bu görüşmeler neticesinde, gözlem maddelerinin
içeriği ve sıralamasında düzenlemeye gidilmiş ve
gözlem formuna son şekli verilmiştir. Oluşturulan
bu gözlem formunu test edebilmek amacıyla,
08.02.2020 tarihinde Afrodisias ve Nysa ören
yerleri hem gündüz saatlerinde hem de akşam
saatlerinde ziyaret edilmiştir. Ön testte, toplamda 2
saat 35 dakika gözlem gerçekleştirilmiştir. Karasar
(2009: 161), tek bir gözlemci tarafından
gerçekleştirilen gözlemlerin güvenirliliğini
kestirmenin zor olduğunu belirterek araştırmalarda
en az iki gözlemcinin yer alması gerektiğine işaret
etmektedir. Bu noktadan hareketle gözlemler
esnasında, herhangi bir detayın göz ardı
edilmemesi adına profesyonel turist rehberi olan
birinci yazar ile birlikte başka bir gözlemci
(profesyonel turist rehberi) daha görev almıştır.
Gözlemlere başlamadan önce, bir gözlem defteri
oluşturulmuş ve ören yeri ziyaretleri esnasında
gözlenebilen her şey bu gözlem defterine not
edilmiştir. Örneğin:
“… 11.02.2020… 15.45. Ören yeri bölgesinde
antik kentin adının bulunduğu levhanın ve
Araphisar Mahallesi levhasının olduğu yerden sol
tarafa dönerek Tiyatro yapısına doğru geçiş
yaptıktan sonra aracımızı üniformalı güvenlik
görevlisinin bize baktığı tek katlı binanın yanına
park ettik. Daha sonra güvenlik görevlisinin ve bir
kişinin daha bulunduğu binaya doğru
yürüdüğümüzde, kendilerine ören yerini ziyaret
edeceğimizi bildirdik. Ardından araca tekrar
bindik. Köy içerisinde bulunan evler arasından
geçiş yaparak son nokta olan Tiyatro yapısının
girişine vararak park ettik...”
Ön test sonrasında, iki gözlemci tarafından da
gözlemlenemeyen bir madde (Ören yerinde,
herhangi bir haberleşme ağı (telsiz, mobil, internet)
bulunmakta mıdır?) gözlem formundan
çıkarılmasına karar verilmiştir (Ek-1). 19 maddelik
nihai gözlem formu çerçevesinde Aydın ili sınırları
içerisinde yer alan 6 ören yerinde (Magnesia,
Alinda, Alabanda, Priene, Miletos, Didyma)
gözlemler gerçekleştirilmiştir (Tablo-1).
Tablo 1: Ören yerleri Gözlem Süreleri
GÖZLEM
TARİHİ
GÖZLEM YERİ
GÖZLEM SAAT
ARALIĞI
TOPLAM
GÖZLEM SÜRESİ
GÜNDÜZ
GECE
08.02.2020
Nysa Ören Yeri
14:20-15:20
19:05-19:20
1 saat 15 dakika
08.02.2020
Afrodisias Ören Yeri
16:35-18:00
1 saat 25 dakika
11.02.2020
Magnesia Ören Yeri
13:35-14:50
20:50-21:05
1 saat 30 dakika
11.02.2020
Alabanda Ören Yeri
15:45-16:46
19:31-19:47
1 saat 17 dakika
11.02.2020
Alinda Ören Yeri
17:14-19:00
1 saat 46 dakika
17.02.2020
Priene Ören Yeri
12:45-14:00
19:39-19:51
1 saat 27 dakika
17.02.2020
Milet ören Yeri
15:09-16:29
18:54-19:24
1 saat 50 dakika
17.02.2020
Didyma Ören Yeri
16:43-18:37
1 saat 54 dakika
6 ören yerinde gerçekleştirilen bu gözlemlerde,
pilot çalışmada olduğu gibi profesyonel turist
rehberi olan birinci yazarın yanı sıra başka bir
gözlemci (profesyonel turist rehberi) daha görev
Bilgin vd. / International Journal of Contemporary Tourism Research, 1 (2020) 91 – 110
98
almıştır. Araştırmaya dâhil edilen ören yerlerinin
belirlenmesinde ise Döner Sermaye İşletmesi
Merkez Müdürlüğü’nün hazırladığı “2018 Müze ve
Ören Yeri Ziyaretçi İstatistikleri” etkili olmuştur
(Kültür ve Turizm Bakanlığı, 2019b). Bu raporda,
Aydın ili sınırları içerisinde yalnızca 8 ören yerinin
turist gruplarının ziyaretlerine açık olduğu
belirtilmektedir. Gözlemciler, aynı zamanda ören
yerlerinin fotoğraflarını çekmiştir. Gözlem
defterine yazılan notlar, ören yeri ziyareti
sonrasında MS Word dosyasına aktarılmış,
sonrasında ise 19 maddeden oluşan gözlem formu
çerçevesinde bir bütün olarak değerlendirilmiştir.
Araştırma süreci, Şekil-1’de sunulmaktadır.
BULGULAR
Bu bölümde, Aydın ili sınırları içerisinde yer alan
ören yerlerinin güvenlik düzeylerini belirlemeye
yönelik gerçekleştirilen doğal gözlemlere ilişkin
sonuçlara yer verilmektedir.
Ön Teste İlişkin Bulgular
1- “Ören yeri koruma alanı muhafaza altına
alınmış mıdır?”
Nysa ören yerinde her iki gözlemci tarafından
gerçekleştirilen gözlemlerde, kazı çalışması
gerçekleştirilen alan dışında, ören yerini
çevreleyen herhangi bir koruma önleminin
alınmadığı tespit edilmiştir. Ören yerine ilk giriş
esnasında raylı bir kapı sistemi olduğunu belirten 1
nolu gözlemci, Bu kapının hem gündüz saatlerinde
hem de akşam mesai saati bitimi sonrasında araç
girişine açık tutulduğunu gözlemlemiştir.
Afrodisias ören yerinde gerçekleştirilen
gözlemlerde ise, girişten itibaren Tetrapylon,
Stadium, Afrodite Tapınağı, Odeon, Hadrian
Hamamları, Güney Agora, Amfi Tiyatro, Tiyatro
Hamamlar, Sebasteion güzergâhının tamamen tel
örgü ile muhafaza altına alındığı not edilmiştir.
2- Ören yeri iç bölgesi (hinterlantı) içerisinde
imar faaliyetleri yerleşim katmanlarını tehdit
etmekte midir?
Her iki gözlemci hem Afrodisias hem de Nysa ören
yeri iç bölgesi içerisinde yerleşim katmanını tehdit
edebilecek herhangi bir imar faaliyetinin
olmadığını not etmiştir.
3- Ören yerinde, güvenlik, bekçi veya koruma
görevlisi var mıdır? Var ise sayısı kaçtır?
Nysa ören yerinde gerçekleştirilen gözlemlerde,
ören yerinde görevli olan 1 adet güvenlik görevlisi
haricinde herhangi bir görevlinin olmadığı her iki
gözlemci tarafından not edilmiştir. Afrodisias
kentinde gerçekleştirilen gözlemlerde ise ören yeri
giriş turnikelerine ve gişe ofisine gelmeden sol
tarafta yer alan Jandarma binasının önünde
otoparkı izleyen silahlı bir Jandarma polisi olduğu,
ören yeri girişinin akabinde Döner Sermaye
İşletme Müdürlüğü altında çalışan bir adet gişe
görevlisi tespit edilmiştir. Ancak ören yerinin giriş
bölümünde yer alan müze dışında, herhangi bir
yerde güvenlik görevlisinin olmadığı her iki
gözlemci tarafından kaydedilmiştir.
4- Ören yerinde güvenlik görevlisi var ise
olası bir saldırıya ya da kaçak kazıya müdahale
ederken kendilerini koruyabilecekleri herhangi bir
savunma malzemesi (cop, silah vb.) bulundurmakta
mıdır?
Nysa ören yeri girişinde görevli olan güvenlik
görevlisinin üzerinde herhangi bir saldırı ya da
kaçak kazı durumunda müdahalede bulunabileceği
herhangi bir savunma malzemesi üzerinde
bulundurmadığı gözlemlenmiştir. Gözlemcilerin,
güvenlik kulübesine giriş sağlayamamaları
nedeniyle kulübe içerisinde herhangi bir savunma
malzemesinin bulunup bulunmadığı tespit
edilememiştir. Benzer şekilde Afrodisias’ta
gerçekleştirilen gözlemlerde, müze kapısında yer
alan güvenlik görevlisinin üzerinde herhangi bir
savunma malzemesinin bulunup bulunmadığı
gözlemlenememiştir.
5- Ören yerinde, güvenlik personeline tahsis
edilen herhangi bir ofis var mıdır?
Nysa ören yerinde gerçekleştirilen gözlemlerde
hem bilet gişesi hem de güvenlik kulübesi olarak
kullanılan tek bir ofisin bulunduğunu her iki
gözlemci tarafından tespit edilirken Afrodisias’ta,
ören yeri girişinde gişe ofisinin karşısında bir adet
prefabrik ofis olduğu ancak bu yapının güvenlik
görevlisine tahsis edilip edilmediği tam olarak
anlaşılmamıştır.
6- Ören yerinde çalışan güvenlik personeline
yönelik mesai saatleri dışında herhangi bir vardiya
sistemi uygulanmakta mıdır?
Saat 16.35’te gözlemciler, Afrodisias kentine giriş
sağladıklarında, ören yerine en son giriş saatinin
17.00 olduğu ve içeride bulunan ziyaretçilerin
tahliye işleminin 17.30’da gerçekleştirileceği
bilgisi gözlemcilere iletilmiştir. Saat 17.30’da gişe
görevlisi tarafından verilen talimatı doğrultusunda
gözlemciler, çıkışa yönelmiş ancak 15 dakika
kadar müzenin karşısında gözlem yapmaya devam
etmişlerdir. Tahliye uyarıları doğrultusunda saat
Bilgin vd. / International Journal of Contemporary Tourism Research, 1 (2020) 91 – 110
99
18.00’da gözlemcilerin, ören yeri bölgesinin terk
etmek zorunda kalmaları nedeniyle herhangi bir
güvenlik görevlisi ya da bekçinin akşam
vardiyasında görev alıp almadığı
gözlemlenememiştir. Ancak saat 19.05’te mesai
saati sonrasında Nysa ören yeri yeniden ziyaret
edildiğinde, girişte bulunan gişenin kapalı olduğu,
araç ile ören yerine girildiğinde ise içeride
herhangi bir güvenlik görevlisinin olmadığı her iki
gözlemci tarafından not edilmiştir.
7- Ören yerinde, çevre izleme ve takip sistemi
(kamera, drone vb.) kullanılmakta mıdır?
Nysa ören yerinde gerçekleştirilen gözlemlerde,
güvenlik görevlisinin bulunduğu kulübenin önünde
2 adet kamera haricinde Agora, Meclis Binası,
Çarşı Bazilikası, Amfi Tiyatro, Kütüphane,
Gymnasion gibi yapılarda herhangi bir çevre
izleme ve takip sisteminin olmadığı her iki
gözlemci tarafından not edilmiştir. Afrodisias ören
yerinde gerçekleştirilen gözlemlerde ise ziyaret
edilebilen bölgelerde 3’ü 360 derece dönebilen
(Tetrapylon, Stadium ve Tiyatro), 10’u ise sabit
olmak üzere toplam 13 adet güvenlik kamerası
tespit edilmiştir. Diğer yandan hem Nysa hem de
Afrodisias’ta, gözlem süresince herhangi bir drone
uçuşunun olmadığı not edilmiştir.
8- Ören yerindeki eserlerin korunmasına
yönelik herhangi bir alarm sistemi var mıdır?
Nysa ören yerinde, gişe/ güvenlik kulübesinin
alarm sistemi ile korunduğu ancak ören yeri
içerisinde herhangi bir alarm sisteminin olmadığı
gözlemlenmiştir. 1 nolu gözlemci, gözlemlenen
alarm sisteminin, gişe/güvenlik kulübesinin
arkasında bulunan kazı ekibine ait yapıları
koruduğunu tespit etmiştir. Afrodisias’ta ise, müze
binası dışında hiçbir bölgede alarm sisteminin
olmadığı her iki gözlemci tarafından
kaydedilmiştir.
9- Ören yerinde, herhangi bir haberleşme ağı
(telsiz, mobil, internet) bulunmakta mıdır?
Hem Nysa hem de Afrodisias ören yerinde
gerçekleştirilen gözlemlerde, ören yeri içerisinde
herhangi bir haberleşme ağının olup olmadığı, her
iki gözlemci tarafından da gözlemlenememiştir.
10- Ören yerinde kazı faaliyetlerinin
sürdürülmesi ve güvenliğin sağlanması amacıyla
elektrik verilmekte midir?
Nysa ören yeri içerisinde elektrik direklerinin
olduğu, her iki gözlemci tarafından not edilmiştir.
1 nolu gözlemci, ören yeri içerisinden geçen yolda
bulunan bir elektrik direğine monte edilmiş,
üzerinde “İl Kültür ve Turizm Müdürlüğü” ibaresi
bulunan bir elektrik panosu gözlemlemiştir.
Afrodisias ören yerinde ise, bütün kameraların
altında elektrik kablolarının olduğu ve bazı kamera
direklerinde elektrik panosu ile priz takılabilecek
bölümlerin olduğu her iki gözlemci tarafından not
edilmiştir.
11- Ören yerinde aydınlatma sistemi var
mıdır? Varsa ne düzeydedir?
Nysa’da, gündüz vakti (14.20-15.20 arası)
tiyatronun sağ ve sol giriş kapılarının bitişiğinde,
yere monte edilmiş bir aydınlatma düzeneği
bulunmasına rağmen ören yerindeki diğer
yapılarda herhangi bir aydınlatmanın olmadığı her
iki gözlemci tarafından not edilmiştir. Akşam
saatlerinde (19.05’te) yeniden ziyaret edildiğinde,
tiyatro girişinde bulunan ışıkların çalışmadığı,
ancak Kavaklı Köyü’ne giden yolun üstünde
bulunan sokak lambalarının ören yerini bir miktar
aydınlattığı her iki gözlemci tarafından
kaydedilmiştir. Afrodisias’taki gözlemlerde ise,
Tetrapylon- Stadium- Aphrodite Tapınağı- Odeon-
Hadrian Hamamları- Güney Agora- Amfi Tiyatro-
Tiyatro Hamamları- Sebasteion güzergâhında
birçok aydınlatma direğinin bulunduğu her iki
gözlemci tarafından not edilmiştir.
12- Ören yerinde olası elektrik kesintisinde
kullanılabilecek herhangi bir teçhizat (jeneratör
gibi) var mıdır?
Nysa ören yerinde, olası bir elektrik kesintisinde
devreye girebilecek herhangi bir teçhizatın
olmadığı her iki gözlemci tarafından tespit
edilirken Afrodisias’ta, gişe ofisi olarak kullanılan
yapının arkasında bir adet jeneratör tespit
edilmiştir.
13- Ören yerini ziyaret edenlerin paket ve
çantaları, herhangi bir kontrolden (x-ray cihazı, el
dedektörü, x-ray metal kapı dedektörleri gibi)
geçmekte midir?
Hem Nysa hem de Afrodisias ören yeri girişinde,
x-ray, el dedektörü, x-ray metal kapı dedektörü
gibi herhangi bir güvenlik tarama aracının
kullanılmadığı her iki gözlemci tarafından not
edilmiştir.
14- Ören yerinde sabotaj, yangın, hırsızlık vb.
durumlara yönelik herhangi bir önlem alınmış
mıdır?
Nysa ören yerinde, sabotaj ve yangın durumuna
yönelik alınan herhangi bir önlemin alınmadığı
gibi yakınlarda bulunan şahsi arazilerden ören
yerine girişin kolaylıkla sağlanabilmesi nedeniyle
Bilgin vd. / International Journal of Contemporary Tourism Research, 1 (2020) 91 – 110
100
olası hırsızlık durumuna karşı herhangi bir
güvenlik tedbirinin olmadığı her iki gözlemci
tarafından not edilmiştir. Afrodisias ören yerinde
gerçekleştirilen gözlemlerde ise, müzenin eski
kafeteryası ile yeni kafeteryası arasında bir adet
yangın dolabı her iki gözlemci tarafından
kaydedilmiştir.
15- Ören yerinde üzerine basılan ve koruma
altına alınmamış herhangi bir eser var mıdır?
Hem Nysa hem de Afrodisias’ta, üzerine basılan ve
koruma altına alınmamış herhangi bir esere
rastlanmamıştır. Ancak Afrodisias müzesi
bahçesinde yer alan lahit mezarların tam olarak
koruma altına alınmadığı her iki gözlemci
tarafından not edilmiştir.
16- Ören yeri içerisinde girilmesi yasak olan
yerlere yönelik herhangi bir uyarı levhası
konulmuş mudur? Var ise bu uyarılar, hangi
dillerde yazılmıştır?
Nysa ören yeri koruma alanı içerisinde toplam 3
farklı noktada tel örgülere asılı bulunan üzerinde
Türkçe, Almanca ve İngilizce dillerinde “Dikkat!
Kazı sahasına girmek tehlikelidir” yazılı uyarı
levhaları her iki gözlemci tarafından tespit
edilmiştir. Diğer yandan orijinalleri Aydın
Müzesi’nde olduğu bilinen amfi tiyatrodaki
kabartmaların etrafının demir parmaklıklarla
çevrili olduğu ancak herhangi bir uyarı levhasının
bulunmadığı, 1 nolu gözlemci tarafından
kaydedilmiştir. Afrodisias’ta, girilmesi yasak
olduğu belirtilen alanların, kazı gerçekleştirilen
alanlar olduğu her iki gözlemci tarafından tespit
edilmiştir. Üzerinde Türkçe ve İngilizce “Çalışma
sahasıdır, Lütfen girmeyiniz! Work Area, Please
Do not Enter!” yazılı 4 adet uyarı levhası tespit
eden 1 nolu gözlemci, Hadrian Hamamları’ndaki
kazı alanına girilmesini engellemek amacıyla tel
örgü kullanıldığını ancak bu alanda herhangi bir
uyarı levhası olmadığını not etmiştir.
17- Ören yerinde dokunulması yasak olan
eserlere yönelik herhangi bir uyarı levhası
konulmuş mudur? Var ise bu uyarılar, hangi
dillerde yazılmıştır?
Hem Nysa hem de Afrodisias’ta, üzerinde
dokunulması yasak olduğu belirtilen herhangi bir
esere rastlanmadığı her iki gözlemci tarafından
tespit edilmiştir.
18- Ören yeri içerisinde girilmesi yasak olan
yerlere giren herhangi bir ziyaretçi var mıdır? Var
ise bu ziyaretçilere gerekli müdahalede
bulunulmuş mudur?
Nysa ören yerinde gerçekleştirilen gözlemlerde,
girilmesi yasak olan yerlere girmeye teşebbüs eden
herhangi bir ziyaretçi gözlemlenmemiştir. 1 nolu
gözlemci, amfi tiyatro ziyareti esnasında 8
ziyaretçinin tiyatroda olduğunu ancak tiyatro
sahnesinde yer alan demir parmaklıkların ardına
girmeye teşebbüs eden herhangi bir ziyaretçi
olmadığını not etmiştir. Benzer şekilde Afrodisias
ören yerinde gerçekleştirilen gözlemlerde,
girilmesi yasak olduğu belirtilen yerlere girmeye
teşebbüs eden herhangi bir ziyaretçi olmadığı her
iki gözlemci tarafından kaydedilmiştir. 1 nolu
gözlemci, söz konusu gözlemleri esnasında, ören
yerinde 4 kişilik ve 7 kişilik 2 ayrı turist grubunun
ören yeri ziyareti gerçekleştirdiğini ancak bu turist
gruplarından yasak olduğu belirtilen alanlara
yönelen herhangi bir ziyaretçi olmadığını tespit
etmiştir.
19- Ören yerinde dokunulması yasak olan
eserlere dokunan herhangi bir ziyaretçi var mıdır?
Var ise bu ziyaretçilere, gerekli müdahalede
bulunulmuş mudur?
Hem Nysa hem de Afrodisias’ta, üzerinde
dokunulması yasak olduğu belirtilen herhangi bir
esere rastlanmadığı her iki gözlemci tarafından not
edilmiştir.
20- Ören yeri ziyareti esnasında sigara içmeye
yönelen herhangi bir ziyaretçi var mıdır? Var ise
bu ziyaretçiye herhangi bir müdahalede
bulunulmuş mudur?
Her iki gözlemci, Nysa ören yerinde
gerçekleştirilen gözlemler esnasında sigara içmeye
teşebbüs eden herhangi bir ziyaretçi ile
karşılaşmamasına rağmen ören yerinin farklı
noktalarda sigara izmaritlerine rastlamışlardır.
Benzer şekilde Afrodisias’ta, sigara içmeye
yönelen herhangi bir ziyaretçi gözlemlenmezken 1
nolu gözlemci, Meclis binasının üst
basamaklarından birinde 1 adet sigara izmariti
tespit etmiştir.
Ana Çalışma Bulguları
1- “Ören yeri koruma alanı muhafaza altına
alınmış mıdır?”
Yapılan gözlemler neticesinde, tamamı tel örgü ile
koruma altına alındığı tek ören yerinin Didyma
Apollon Tapınağı olduğu her iki gözlemci
tarafından kaydedilmiştir. Ancak tel örgüler
Bilgin vd. / International Journal of Contemporary Tourism Research, 1 (2020) 91 – 110
101
arasında bulunan boşluklar nedeniyle tapınağın
bitişiğindeki bulunan konaklama işletmesi gibi tel
örgü olmayan yerlerden içeriye insanların
rahatlıkla girebilecekleri, söz gelimi tel örgüler
arasında boşluk bulunan bir duvarın üstünde bir kız
çocuğu ile bir erkek ziyaretçinin oturmakta olduğu
1 nolu gözlemci tarafından not edilmiştir.
Magnesia’da ise, Hypokaustlu Yapı’nın bir çatı ve
tel örgü ile muhafaza altına alındığı, kazı
çalışmaları devam eden Devlet Agorası,
Kütüphane ve Latrina bölümlerinin etrafının tel
örgüyle çevrelendiği ancak Lethaios Gymnasion’u
ile Stadium’daki podyum kabartmalarının
bulunduğu kısmın haricinde ve Tiyatro’da,
herhangi bir koruma sisteminin olmadığı 1 nolu
gözlemci tarafından kaydedilmiştir. Diğer yandan
Alinda’da, etrafı tel örgü ile çevrili bulunan tek
yapının güvenlik personeline tahsis edilen ofis
olduğu; Alabanda’da, Tiyatro, Apollon İsotimos
Tapınağı ve Agora gibi kazı çalışması devam ettiği
anlaşılan bölümlerde bir tel örgünün bulunması
dışında muhafaza altına alınan herhangi bir
bölgenin olmadığı her iki gözlemci tarafından not
edilmiştir. Benzer şekilde Miletos’ta, tel örgü ile
çevrili bulunan tek bölgenin İlyas Bey Külliyesi
olduğu 1 nolu gözlemci tarafından kaydedilirken
Priene’de Mısır Tanrıları Alanı isimli bölgede
bulunan uçurumun bulunduğu mevkide tahribata
uğramış bir tel örgü 2 nolu gözlemci tarafından
tespit edilmiştir.
2- Ören yeri iç bölgesi (hinterlantı) içerisinde
imar faaliyetleri yerleşim katmanlarını tehdit
etmekte midir?
2 ören yerinde (Alinda, Alabanda), yerleşim
alanının yakınında modern yerleşime rastlanmıştır.
Alinda’da, akropol alanının alt kısmında Karpuzlu
Mahallesi’ndeki evlerin Agora yapısına yakın
mesafede olduğu; Alabanda’da ise tiyatronun sol
tarafında yer alan eski evlerin tiyatro ile bitişik
nizamda yer aldığı ve yaşayanların küçükbaş,
büyükbaş hayvanları bahçesinde beslediği 1 nolu
gözlemci tarafından not edilmiştir. Bunun yanı sıra
Didyma’da, ören yerini çevreleyen yolun üzerinde
yerleşim yerlerinin olduğu belirlenirken Miletos
tarafından gelen ve tapınağa çıkan Kutsal Yol
üzerinde modern yerleşim tespit edilmiştir.
Magnesia’da ise ören yerini tehdit edebilecek
herhangi bir yapılaşma not edilmezken tel örgüyle
çevrelenen alan ile Lethaios Gymnasium’u
arasında aktif olarak kullanılan bir demir yolu
(İzmir_Aydın Söke) tespit edilmiştir. Diğer yandan
2 ören yerinde (Miletos, Priene) ise ören yeri iç
bölgesinde yerleşim katmanlarını tehdit edebilecek
herhangi bir yapılaşmaya rastlanmamıştır.
3- Ören yerinde, güvenlik, bekçi veya koruma
görevlisi var mıdır? Var ise sayısı kaçtır?
Alinda’da, 17.14’te, bir temizlik görevlisi ile
üniformasız bir güvenlik görevlisi; Alabanda’da,
üzerinde üniforma giyen bir güvenlik görevlisi ile
yetkililere tahsis edilen bahçede duran ve
boynunda yaka kartı bulunduran bir bekçi her iki
gözlemci tarafından not edilmiştir. Miletos’ta
yapılan gözlemlerde, DÖSİMM yaka kartı taşıyan
3 adet personelin ören yeri girişinde olduğu,
bunların dışında herhangi bir bekçi ya da güvenlik
görevlisi olmadığı her iki gözlemci tarafından
kaydedilmiştir. Nitekim 1 nolu gözlemci, ören
yerinden çıktıkları esnada müzeden çıkarak ören
yerini kontrol etmeye yönelen 1 adet güvenlik
görevlisi tespit etmiştir. Priene’de yapılan
gözlemlerde, ören yeri girişinde yalnızca 1 adet
güvenlik görevlisi olduğu her iki gözlemci
tarafından not edilmiştir. Didyma’da ise, gişe
ofisinde 2 adet ve müze kafeteryasında 3 adet
DÖSİMM yaka kartlı personel gözlemlenirken saat
17.47’de, ören yerinden çıkış yapıldığı esnada
hiçbir yerde güvenlik görevlisi olmadığı, vardiyaya
yeni başlayacak olan ören yeri bekçinin kapıya
yönelerek “neden bana haber vermeden mesaisini
bitirip gitti bu güvenlik” şeklinde tepki gösterdiği
1 nolu gözlemci tarafından kaydedilmiştir.
Gözlemciler ören yerini terk ettiklerinde, güvenlik
görevlisinin içeride kalan ziyaretçileri tek tek
uyararak dışarı çıkardığı; saat 18.13’te, bekçinin
ören yeri kapısını zincirle kilitlemesinin ardından
hala içeride 2 ziyaretçinin bulunduğu, bekçinin
düdüğüyle birlikte bu ziyaretçilerin de ören yerini
terk ettiği; sonrasında ise bekçinin giriş kapısını
içeriden kilitleyerek merdivenlerin bitiminde
bulunan güvenlik kulübesine yöneldiği 1 nolu
gözlemci tarafından tespit edilmiştir. Diğer yandan
Magnesia’da yapılan gözlemlerde, iki şahsın ören
yeri girişinde bulunmasına rağmen herhangi bir
üniforma giymemeleri nedeniyle güvenlik görevlisi
olup olmadıkları tam olarak anlaşılamamıştır.
4- Ören yerinde güvenlik görevlisi var ise
olası bir saldırıya ya da kaçak kazıya müdahale
ederken kendilerini koruyabilecekleri herhangi bir
savunma malzemesi (cop, silah vb.) bulundurmakta
mıdır?
6 ören yerinin 4’ünde (Magnesia, Alinda, Miletos,
Priene) gözlemlenen bekçi/ güvenlik görevlilerinin
Bilgin vd. / International Journal of Contemporary Tourism Research, 1 (2020) 91 – 110
102
üzerinde, olası bir saldırı ya da kaçak kazıya
müdahale ederken kendilerini koruyabilecekleri
herhangi bir savunma malzemesi olmadığı her iki
gözlemci tarafından not edilmiştir. Ancak
Alabanda’da yapılan gözlemlerde, güvenlik
görevlisinin üzerinde herhangi bir savunma
malzemesi tespit edilmezken yetkililere ait ofisin
bulunduğu bahçedeki bekçinin üzerinde bir adet
silah her iki gözlemci tarafından kaydedilmiştir.
Diğer yandan Didyma’da görevli bekçinin giydiği
kıyafetin kalın olması nedeniyle herhangi bir
savunma malzemesi bulundurup bulundurmadığı
gözlemlenememiştir.
5- Ören yerinde, güvenlik personeline tahsis
edilen herhangi bir ofis var mıdır?
Didyma’da, ören yeri girişinde merdivenlerin
bitiminde sol alt bölmede güvenlik görevlilerine
tahsis edilen prefabrik bir ofis; Magnesia’da,
ziyaretçilerin kullanımına açık tuvalet bölümü
bulunan bir yapı; Alabanda’da içerisinde güvenlik
görevlilerinin bulunduğu bir bahçenin içerisinde
bina ile kazı yapan görevlilere ait olduğu anlaşılan
birkaç yapı tespit edilmiştir. Diğer yandan
Miletos’ta, gişe, müze satış mağazası ile kullanım
dışı ve kapalı olan bir ofisin var olduğu, Priene’de
ise otopark ve tuvaletlerin bulunduğu alanda bir
adet gişe ofisinin olduğu ancak bu ofislerin
güvenlik görevlilerine tahsis edilip edilmediği tam
olarak anlaşılmamıştır.
6- Ören yerinde çalışan güvenlik personeline
yönelik mesai saatleri dışında herhangi bir vardiya
sistemi uygulanmakta mıdır?
Akşam saatlerinde gerçekleştirilen gözlemlerde 5
ören yerlerinde (Magnesia, 20.50; Alinda, 19.00;
Alabanda, 19.31; Miletos, 18.54; Priene, 19.39)
herhangi bir güvenlik görevlisi/ bekçinin olmadığı
ancak Didyma’da bir adet güvenlik görevlisinin
akşam vardiyasında çalıştığı her iki gözlemci
tarafından not edilmiştir. Diğer yandan Miletos
ören yerinde saat 18.59’da motosikletli bir şahsın
İlyas Bey Külliyesi’nden çıkarak gişe ofisinin
yanına motorunu park ettiği, karanlıkta elinde bir
torba ile tiyatro yapısının arkasına gittiği ancak
döndüğünde elinde herhangi bir torbanın olmadığı,
söz konusu şahsın daha sonra Kervansaray’a
yöneldiği, 25 dakika kadar beklenmesine rağmen
dışarı çıkmadığı 1 nolu gözlemci tarafından not
edilmiştir.
7- Ören yerinde, çevre izleme ve takip sistemi
(kamera, drone vb.) kullanılmakta mıdır?
6 ören yerinin 3’ünde (Magnesia, Alinda,
Alabanda) herhangi bir çevre izleme ve takip
sistemi tespit edilmemiştir. Miletos’ta, 2 adet gişe
kulübesinde ve müze binasında; Didyma’da, giriş
kapısında 2 adet; Priene’de gişe binasında 2 adet
kameranın olduğu ancak bunların dışında ören yeri
içerisinde herhangi bir çevre izleme ve takip
sisteminin olmadığı her iki gözlemci tarafından
kaydedilmiştir. Diğer yandan Magnesia’da
herhangi bir çevre izleme ve takip sisteminin
varlığı gözlemlenmemesine rağmen Devlet
Agorası’nın etrafını çevreleyen tel örgüye asılı
halde bulunan ve üzerinde “Ören yeri güvenlik
kameraları ile izlenmektedir” yazısı 1 nolu
gözlemci tarafından not edilmiştir.
8- Ören yerindeki eserlerin korunmasına
yönelik herhangi bir alarm sistemi var mıdır?
6 ören yerinin 3’ünde (Magnesia, Alinda,
Alabanda), ören yeri içerisinde bulunan eserlerin
korunmasına yönelik herhangi bir alarm sisteminin
olmadığı her iki gözlemci tarafından
kaydedilmiştir. Diğer yandan 2 ören yerinde
(Didyma, Priene) yalnızca ören yeri girişinde
bulunan gişe/güvenlik ofisi olarak kullanılan
yapılarda bir alarm düzeneğine rastlanırken 1 ören
yerine (Miletos), gişe/güvenlik ofisinin yanı sıra
müze binasının kapısında bir alarm sisteminin var
olduğu her iki gözlemci tarafından not edilmiştir.
9- Ören yerinde kazı faaliyetlerinin
sürdürülmesi ve güvenliğin sağlanması amacıyla
elektrik verilmekte midir?
1 ören yerinde (Alinda) kazı faaliyetlerinin
sürdürülmesi ve güvenliğin sağlanması amacıyla
herhangi bir elektrik teçhizatına rastlanmazken 3
ören yerinin (Magnesia, Miletos, Didyma) muhtelif
yerlerinde elektrik kablolarının olduğu her iki
gözlemci tarafından not edilmiştir. Bunun yanı sıra
Miletos İlyas Bey Külliyesi ile Didyma Apollon
Tapınağı giriş merdiveninin son basamaklarında
bir elektrik panosu tespit edilmiştir. Alabanda’da,
ören yerine elektrik verilip verilmediği 1 nolu
gözlemci tarafından gözlemlenemezken güvenlik
görevlilerinin yer aldığı binanın bahçesinde
elektrik kablolarının olduğu 2 nolu gözlemci
tarafından gözlemlenebilmiştir. Priene’de ise hem
ören yeri içerisinde hem de otopark alanında
elektrik kablolarının olduğu 1 nolu gözlemci
tarafından not edilirken 2 nolu gözlemci, ören yeri
girişinde yer alan elektrik direklerinin varlığına
dikkat çekmiştir.
Bilgin vd. / International Journal of Contemporary Tourism Research, 1 (2020) 91 – 110
103
10- Ören yerinde aydınlatma sistemi var
mıdır? Varsa ne düzeydedir?
6 ören yerinin 2’sinde (Alinda, Alabanda),
herhangi bir aydınlatma sisteminin olmadığı tespit
edilmiştir. Magnesia’da, gündüz vaktinde yapılan
gözlemlerde, ören yeri girişinde yer alan ofisin
bulunduğu mevkide aydınlatma lambaları
gözlemlenirken akşam 20.50’de gerçekleştirilen
gözlemlerde, ören yerindeki aydınlatma
lambalarının yanmadığı; Miletos’ta gündüz vakti
yapılan gözlemlerde ören yeri girişi ile müze
arasında elektrik direklerine bağlı sokak
lambalarının olduğu ancak akşam saatlerinde
yaklaşık 30 dakikalık gözlem boyunca herhangi bir
aydınlatmanın aktif olmadığı her iki gözlemci
tarafından tespit edilmiştir. Priene’de tiyatro
yapısının girişine bir aydınlatma lambasının
olduğu, lambanın elektrik direğine ek kablo ile
bağlandığı ancak akşam 19.39’da yapılan
gözlemlerde, giriş kapısının kapalı olması
nedeniyle tiyatro önünde yer alan aydınlatmanın
aktif olup olmadığı 1 nolu gözlemci tarafından
tespit edilememiştir. Güllübahçe Mahallesi’nden
otoparka uzanan yol üzerinde elektrik direklerine
bağlı bulunan lambaların aktif olduğu, Priene
otoparkının ortasında yer alan lambanın
gözlemcilerin yaklaşmasıyla birlikte aktif hala
geldiği kaydedilmiştir. Diğer yandan Didyma’da,
Apollon Tapınağı’nın her bir yanını çevreleyen 10
adet spot ışığı ile ören yerini çevreleyen yolun
üzerinde sokak lambalarının olduğu ve akşam
saatlerinde gerçekleştirilen gözlemlerde bütün
aydınlatma ışıkların aktif olduğu her iki gözlemci
tarafından not edilmiştir.
11- Ören yerinde olası elektrik kesintisinde
kullanılabilecek herhangi bir teçhizat (jeneratör
gibi) var mıdır?
4 ören yerinde (Magnesia, Alinda, Alabanda,
Priene), olası bir elektrik kesintisinde devreye
girebilecek herhangi bir teçhizat (jeneratör gibi)
tespit edilmezken 2 ören yerinde (Miletos,
Didyma), gişe ofisinin olduğu istikamette birer
adet jeneratörün var olduğu her iki gözlemci
tarafından tespit edilmiştir.
12- Ören yerini ziyaret edenlerin paket ve
çantaları, herhangi bir kontrolden (x-ray cihazı, el
dedektörü, x-ray metal kapı dedektörleri gibi)
geçmekte midir?
6 ören yerlerinin tamamında, ziyaretçilerin paket
ve çantalarının ören yeri girişinde herhangi bir
kontrolden (x-ray cihazı, el dedektörü, x-ray metal
kapı dedektörleri gibi) geçirilmediği her iki
gözlemci tarafından kaydedilmiştir.
13- Ören yerinde sabotaj, yangın, hırsızlık vb.
durumlara yönelik herhangi bir önlem alınmış
mıdır?
6 ören yerlerinin tamamında olası bir sabotaj,
yangın veya hırsızlık karşısında alınan herhangi bir
önlemin alınmadığı her iki gözlemci tarafından not
edilmiştir.
14- Ören yerinde üzerine basılan ve koruma
altına alınmamış herhangi bir eser var mıdır?
Gözlem yapılan ören yerlerinin tamamında
(Magnesia, Alinda, Alabanda, Miletos, Didyma,
Priene) üzerine basılan ve koruma altına alınmayan
eserler tespit edilmiştir. Magnesia Ören Yeri’nde,
Artemis Sunak Alanı zemininde bulunan yazı ve
şekillerin etrafının koruma altına alınmadığı;
Priene ören yeri içerisinde bulunan Athena
Tapınağı ile Meclis Binası etrafında yer alan eski
dönemlere ait olduğu bilinen mermerleri korumaya
yönelik herhangi bir önlemin alınmadığı
Didyma’da, örne yerinin bütününde kabartma ve
yazıtların var olduğu ancak bu eserlerin üzerine
rahatlıkla basılabilecek bir durumda olduğu her iki
gözlemci tarafından not edilmiştir. Bunun yanı
sıra, Magnesia ören yerinde Çarşı Bazilikası olarak
bilinen yerde, parçalara ayrılmış halde bulunan bir
amfora; Alinda ören yerinde Su Kemerleri,
Gözetleme Kulesi, Antik Tiyatro, Agora
güzergâhında, kapağı açık ve içi boş durumda olan
10’dan fazla Karia Tipi Lahit Mezar; Alabanda
Ören Yeri’ndeki Zeus Khyrsaoreus Tapınağı’nda
kuzeyde ve güneyde yer alan 2 tane sütunun taban
bölümlerinde “ΔI” şeklinde bir yazının koruma
altına alınmadığı 1 nolu gözlemci tarafından
kaydedilmiştir.
15- Ören yeri içerisinde girilmesi yasak olan
yerlere yönelik herhangi bir uyarı levhası
konulmuş mudur? Var ise bu uyarılar, hangi
dillerde yazılmıştır?
2 ören yerinde (Alinda, Miletos) girilmesi yasak
olduğu belirtilen herhangi bir uyarı levhasına
rastlanmamıştır. Ancak Magnesia’da, Devlet
Agorası ile Kütüphane’ye ait koruma tel
örgülerinin üzerinde 1 adet, Artemis Sunak Alanı
içerisinde su birikintisi olan iki çukur alanın
başında 1 adet olmak üzere İngilizce ve Türkçe
dillerinde “Dikkat, Girmek Tehlikeli ve Yasaktır”
yazılı toplamda 2 adet uyarı levhası, 1 nolu
gözlemci tarafından not edilmiştir. Alabanda’da,
Agora bölümünde Türkçe dilinde; Priene’de Mısır
Bilgin vd. / International Journal of Contemporary Tourism Research, 1 (2020) 91 – 110
104
Tanrıları Alanı’nda hem Türkçe hem İngilizce
dilinde yazılan “Dikkat Kazı Alanı Girilmez”
şeklinde uyarı levhaları kaydedilmiştir. Didyma’da
ise Kehanet Odası’nın demir bariyerle korunduğu,
Tapınak girişinde yer alan Medusa kabartmalı
sütun başlığının yanı sıra bazı sütun başlıklarının
önüne demir zincir konulduğu ancak bunun dışında
girilmesi yasak olduğu belirtilen herhangi bir uyarı
levhasına yer verilmediği 1 nolu gözlemci
tarafından not edilmiştir.
16- Ören yerinde dokunulması yasak olan
eserlere yönelik herhangi bir uyarı levhası
konulmuş mudur? Var ise bu uyarılar, hangi
dillerde yazılmıştır?
5 ören yerinde (Magnesia, Alinda, Alabanda,
Miletos, Priene) yapılan gözlemlerde dokunulması
yasak olduğu belirtilen herhangi bir esere
rastlanmazken Didyma’da yapılan gözlemlerde
Apollon Tapınağı’nın arka cephesinde Türkçe,
İngilizce ve Almanca dillerinde ““Duvara yazı
yazmak yasaktır, Please do not write on the walls,
bitte nicht auf die wande schreiben” yazılı bir uyarı
levhasının olduğu her iki gözlemci tarafından
kaydedilmiştir. Bunun yanı sıra, Priene’de yapılan
gözlemlerde Athena Tapınağı içerisinde 2 adet;
Didyma Apollon Tapınağı’nın arka kısmında 1
adet üzerinde hem Türkçe hem de İngilizce dilince
“Dikkat, Attention” yazılı uyarı levhalarının
olduğu 1 nolu gözlemci tarafından tespit edilmiştir.
17- Ören yeri içerisinde girilmesi yasak olan
yerlere giren herhangi bir ziyaretçi var mıdır? Var
ise bu ziyaretçilere gerekli müdahalede
bulunulmuş mudur?
Gözlemler esnasında farklı turistler tarafından
ziyaret edilen 3 ören yerinden (Didyma, Miletos,
Priene) 1’inde (Priene), gözlemlenen 15
ziyaretçiden girilmesi yasak olan yerlere girmeye
teşebbüs eden herhangi bir ziyaretçi
gözlemlenmezken Didyma’da, 13 ziyaretçiden
2’sinin Adyton bölümünü çevreleyen duvarların
üstüne çıktıkları ve bu duruma herhangi bir
müdahalede bulunulmadığı, bekçinin bizzat
gözlemciler tarafından uyarılması sonucunda bu
ziyaretçilerin duvardan indirildiği her iki gözlemci
tarafından kaydedilmiştir. Bunun yanı sıra, 1 nolu
gözlemci Miletos’ta, Delphinion ve Liman Anıtı
arasında otlamakta olan koyunlara herhangi bir
müdahalede bulunulmadığına dikkat çekerek
Kervansaray ve Külliye arasında bulunan arazide
zeytin toplamakta olan 2 şahıs tespit etmiştir.
Benzer şekilde Alinda’da, Su Kemerleri ile
Gözetleme Kulesi arasında 3 yaşlı kadının, zeytin
ağaçlarından zeytin topladıkları 1 nolu gözlemci
tarafından kaydedilirken 3 ören yerinde (Magnesia,
Alinda, Alabanda) herhangi bir ziyaretçinin
olmaması nedeniyle bu değişken
gözlemlenememiştir.
18- Ören yerinde dokunulması yasak olan
eserlere dokunan herhangi bir ziyaretçi var mıdır?
Var ise bu ziyaretçilere, gerekli müdahalede
bulunulmuş mudur?
3 ören yerinde (Miletos, Priene, Alinda),
dokunulması yasak olduğu belirtilen herhangi bir
esere rastlanmaması; Magnesia ve Alabanda’da ise
herhangi bir ziyaretçinin ören yerinde olmaması
nedeniyle bu değişken gözlemlenememiştir. Ancak
Magnesia’da, hem ören yeri içerisinde hem de
Devlet Agorası’nı çevreleyen tel örgünün üzerinde;
Didyma’da ören yeri girişinde “esere tırmanmanın,
eseri karalayıp çizmenin, ören yerine çöp atmanın
ve ören yerinde sigara içmenin yasak olduğu” 4
adet fotoğraf ile belirtilen bir uyarı levhası;
Alabanda’da ise ören yeri girişine dönülen yol
üzerinde 2863 sayılı Kanun’un 65. Maddesi’nin
yazılı olduğu bir uyarı levhası 1 nolu gözlemci
tarafından not edilmiştir.
19- Ören yeri ziyareti esnasında sigara içmeye
yönelen herhangi bir ziyaretçi var mıdır? Var ise
bu ziyaretçiye herhangi bir müdahalede
bulunulmuş mudur?
6 ören yerinin 3’ünde (Didyma, Miletos, Priene),
hem İngilizce hem de Türkçe dilinde yazılan
“Sigara İçilmez/ No Smoking” şeklinde uyarı
levhalarının bulunduğu kaydedilirken Didyma’da
ören yeri girişinde merdivenlerin bitiminde yere
sabitlenmiş şekilde 1 adet; Priene’de, giriş
kapısında 2 adet ve tiyatro yapısının üstünde 1 adet
olmak üzere toplam 3 adet; Miletos’ta, Tiyatronun
üstündeki ile giriş kapısındaki levha olmak üzere
toplam 2 adet uyarı levhası 1 nolu gözlemci
tarafından not edilmiştir. 3 ören yerinde
(Magnesia, Alabanda, Alinda), herhangi bir
ziyaretçi olmaması nedeniyle bu değişken
gözlemlenemezken 2 ören yerinde (Miletos,
Priene), sigara içmeye teşebbüs eden herhangi bir
ziyaretçinin olmadığı görülmüştür. Ancak
Didyma’da, Kehanet Odası’ndan Adyton’a inen
merdivenlerin en üst basamağında 3 ziyaretçinin
oturduğu ve bu ziyaretçilerden birinin sigarasını
içmeyi henüz bitirip izmaritini alt taraftaki
basamaklara fırlattığı ve bu duruma herhangi bir
müdahalede bulunulmadığı 1 nolu gözlemci
Bilgin vd. / International Journal of Contemporary Tourism Research, 1 (2020) 91 – 110
105
tarafından not edilmiştir. Bunun yanı sıra 1 nolu
gözlemci, Alinda’da, Su Kemerleri ile Gözetleme
Kulesi arasında 3 farklı noktada ateş yakıldığını;
Priene’de ve Didyma’da muhtelif yerlerinde sigara
izmaritlerinin olduğunu tespit etmiştir.
SONUÇ VE TARTIŞMA
Aydın ili sınırları içerisinde yer alan ören
yerlerinin güvenlik düzeylerini ortaya koymayı
amaçlayan bu çalışmada, öncelikle Kültür ve
Turizm Bakanlığı’na bağlı Teftiş Kurulu
Başkanlığı’nın 2863 Sayılı Kültür ve Tabiat
Varlıklarını Koruma Kanunu mevzuatı (Kültür ve
Tabiat Varlıklarını Koruma Kanunu, 1983), Kültür
ve Turizm Bakanlığı Yatırım ve İşletmeler Genel
Müdürlüğü’nün (Kültür ve Turizm Bakanlığı
Yatırım ve İşletmeler Genel Müdürlüğü, 2019a) ve
Türkiye Cumhuriyeti İçişleri Bakanlığı Emniyet
Genel Müdürlüğü Kaçakçılık ve Organize Suçlarla
Mücadele Daire Başkanlığı’nın 2013 ve 2018
yıllarında hazırlanan raporları (Emniyet Genel
Müdürlüğü Kaçakçılık ve Organize Suçlarla
Mücadele Daire Başkanlığı, 2014, 2019)
incelenerek bir gözlem formu oluşturulmuştur.
Sonrasında oluşturulan gözlem formundaki
ifadelerle ilgili uzman görüşüne başvurulmuştur.
Daha sonra ise, Aydın ili sınırları içerisinde yer
alan 8 ören yeri, bu gözlem formu çerçevesinde
incelenmiştir.
Ören yeri koruma alanının “muhafaza altına
alınmasına” yönelik oluşturulan birinci alt
araştırma sorununa ilişkin gerçekleştirilen
gözlemlerde, 8 ören yerinden 2’sinin tamamen tel
örgülerle koruma altına alındığı, 6 ören yerinin ise
kısmen tel örgüyle çevrildiği ya da herhangi bir
koruma önleminin alınmadığı tespit edilmiştir.
Ayrıca yapılan gözlemlerde tel örgülerle
çevrilmeyen 2 ören yerinde küçükbaş hayvanların
otlatıldığına rastlanmıştır. Öztürk’e (2016: 101)
göre, ören yerlerinin tel örgü ile çevrelenmesi için
öncelikle kamulaştırılması gerekir, kamulaştırma
olmadan tel örgü ile muhafaza altına almak zor bir
süreçtir ve bu durum da alanı korumasız bir hale
getirmektedir. Dolayısıyla bu çalışmada, ören
yerlerinin birçoğunun etrafının tel örgüyle çevrili
olmamasını Öztürk’ün (2016) ifade ettiği
kamulaştırma meselesine bağlamak mümkündür.
Ören yerlerinin korunma alanının muhafaza altına
alınması için ilk önce mülk sahibinden satın
alınarak kamulaştırılması gerektiği ve bunun için
de devlet tarafından Kültür ve Turizm Bakanlığı’na
tahsis edilen ödeneğin miktarının çok önemli
olduğunu söylemek mümkündür.
Ören yeri iç bölgesinde yerleşim katmanlarını
tehdit eden herhangi bir imar faaliyetinin olup
olmadığını belirlemeye yönelik oluşturulan ikinci
alt araştırma sorusuna ilişkin genel bir
değerlendirme yapıldığında; 8 ören yerinden
4’ünde, yerleşim katmanına zarar verebilecek
herhangi bir imar faaliyetine rastlanmazken 4 ören
yerinin içerisinde ve etrafında yerleşim yerleri (ev
vb. yapılar) olduğu tespit edilmiştir. Arslan’a
(1991) göre çoğu şehir merkezi, eski dokuların
üzerinde yer almakta ve antik kentlerin üzerinde
oteller, konutlar ve sanayi tesisleri bulunmaktadır.
Sınırları içerisinde özel mülklerin yer aldığı bir
ören yerinde (Alabanda), hayvancılık
faaliyetlerinin yürütüldüğüne bakılacak olursa
tarihi yapıların korunmasının risk altında olduğu
söylenebilir. Söz gelimi Ertaş (1991), insanların
ören yerindeki toprağı ekip biçtiğini, taşları söküp
kullandığını, sikke vb. eserleri bulup sattıklarını,
hayvanları ören yerinde otlattıklarını belirterek
insanların ören yerlerini doğanın bir parçası olarak
gördüğünü ve faydalanmak istediğini
vurgulamıştır. 2863 sayılı Kültür ve Tabiat
Varlıklarını Koruma Kanunu’nun 15. maddesinin a
bendinde korunması gerekli taşınmaz kültür
varlıklarının ve korunma alanlarının Kültür ve
Turizm Bakanlığı tarafından hazırlanacak
programlara göre kamulaştırılabileceği ve bunun
için Bakanlığa yeterince ödenek verileceği
belirtilmektedir. Yine 15. maddenin f bendinde
korunması gerekli taşınmaz kültür varlıklarının yer
aldığı parsellerin arazi sahibinin başvurusu
dahilinde kendisine takas edilebileceği bir başka
bir kamu parseli verilebileceği belirtilmiştir
(Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Kanunu,
1983). Neticede, ören yerlerinin
kamulaştırılmasının veya arazilerin takas
edilmesinin henüz çoğu ören yerinde
gerçekleşemediğini belirtmek mümkündür.
Aliefendioğlu ve Tanrıvermiş (2011), Türkiye’de
arkeolojik ve doğal sit alanları için yapılan
kamulaştırma ve takas faaliyetlerinin ödenek
yetersizliğinden dolayı yavaş ilerlediğine işaret
etmiştir.
Ören yeri korunmasına yönelik oluşturulan 3. alt
araştırma sorusuna yönelik bir değerlendirme
yapıldığında; 8 ören yerinin 8’inde de güvenlik
personelinin bulunduğu bu 8 ören yerinin 2’sinde
Bilgin vd. / International Journal of Contemporary Tourism Research, 1 (2020) 91 – 110
106
sadece müze binasında güvenlik personelinin
bulunduğu ve 2 ören yerinde örenyeri
korunmasından sorumlu olduğu kişinin üniforması
olmamasından ötürü güvenlik görevlisi ya da bekçi
olup olmadığının anlaşılamadığı tespit edilmiştir.
Ören yerlerinde görevli bulunan güvenlik
görevlilerinin sayıca az olması bu çalışmanın öne
çıkan bulguları arasında yer almaktadır. Kültür ve
Turizm Bakanlığı Anıtlar ve Müzeler Kurulu
(2003) raporuna göre, Bakanlığa bağlı müze ve
ören yerlerinde bekçi ve güvenlik sayısının
yetersizliğine vurgu yapılarak bu eksikliğe bağlı
olarak arkeolojik alanlardaki tahribat ve kaçakçılık
faaliyetlerinin günden güne arttığı vurgulanmıştır.
Benzer şekilde Akkuş (2009: 112), müze ve ören
yerlerinde görevli mevcut güvenlik personelleriyle
tarihi eser kaçakçılığını ve tahribatını önlemenin
mümkün olmadığını öne sürmüştür. Ayrıca ören
yerleri içerisinde önemli olan bir başka husus
kamera sistemidir. Yapılan bu araştırmada 8 ören
yerinin 1’inde hem giriş hem de ören yeri iç
kısımlarında yeterli düzeyde kamera olduğu,
4’ünde iç kısımlarda kamera olmayıp sadece girişte
ve gişede kamera yer aldığı; 3 ören yerinde ise
hiçbir kamera vb. çevre izleme ve takip sisteminin
olmadığı tespit edilmiştir. Akkuş’un (2009: 115),
Emniyet Genel Müdürlüğü yetkilisi ile yaptığı
görüşmede, müze ve ören yerlerinde yeterince
koruma görevlisi ve kamera kontrol sisteminin
olmamasının tarihi eser kaçakçılığının
çoğalmasının nedenleri arasında gösterilmiştir.
Dolayısıyla yapılan bu çalışmada, kamera gibi
çevre izleme ve takip sistemi henüz bulunmayan
ören yerlerinin kaçakçılık ve tahribat faaliyetlerine
açık olduğu öne çıkan sonuçlar arasındadır.
Ören yerleri güvenliğiyle ilgili önemli unsurlardan
bir diğeri ise mesai saatleri dışında herhangi bir
görevlinin olup olmadığı konusudur. Araştırma
kapsamında gerçekleştirilen gözlemlerde 8 ören
yerinin 1’inde akşam vardiyasına bir adet bekçinin
kaldığı, 6’sında güvenlik personelinin akşam
vardiyasına kalmasına yönelik herhangi bir
uygulamanın olmadığı tespit edilirken 1 ören
yerinde ise mesai saatleri sonrası gözlem yapmak
mümkün olmamıştır. Kültür ve Turizm Bakanlığı
Teftiş Kurulu Başkanlığı’nın yayınladığı Müzecilik
Kılavuzu’nda müze ve ören yerlerinin nöbet
sistemi ile ilgili bilgi verilirken müze ve ören
yerlerinin güvenlik sorumluluklarının müze
müdürlüklerinde olduğu, müze müdürü bilgisi
olmadan müze ve ören yerlerine mesai saatleri
dışında kimsenin alınmayacağından, müze ve ören
yerlerindeki vardiya güvenlik personellerinin
nöbetlerle ilgili her işlemi nöbet defterine not
düşmesi gerektiği belirtilmiştir (Kültür ve Turizm
Bakanlığı, 2001). Tüm bu açıklamalara
bakıldığında vardiya dışında personel
bulundurulabileceğini söylemek mümkündür.
Akkuş ve Efe’ye (2016) göre adli olayların yıllar
geçtikçe azalmasında; müzelerde güvenlik
personelinin sayısının çoğaltılması, güvenlik
sistemlerinin kurulması, yeniden düzenlenmesi
etkili olmuştur. Dolayısıyla güvenlikten sorumlu
personel sayısının arttırılmasıyla birlikte ören
yerlerinde kaçakçılık ve tahribat faaliyetlerinin
azalabileceğini söylemek mümkündür.
Ören yerlerinin korunması ve güvenlik
düzeyleriyle ilgili bir başka önemli boyut, ören
yerlerini ziyaret eden kişilerin herhangi bir
kontrolden geçip geçmediği hususudur. Bu konu,
çalışmanın beşinci alt araştırma sorusunu
oluşturmaktadır. Yapılan araştırmada 8 ören
yerinin tamamında “x-ray cihazı” veya “el
dedektörü” yardımıyla herhangi bir güvenlik
kontrolünün gerçekleştirilmediği gözlemlenmiştir.
Kapı ve el dedektörleri genellikle çok sayıda
insanın giriş yaptığı binaların girişinde kullanılan
sistemlerdir. Kapı dedektörleri hem zamandan hem
de personel maliyetinden tasarruf sağlarken el
dedektörleri, ziyaretçilerin üzerinde bölgesel arama
gerçekleştirilmesini sağlayarak kapı
dedektörlerinin ulaşamadığı yerlere
ulaşabilmektedir (Akınlar, 2012: 53-54).
Dolayısıyla ören yerlerinde, kapı ve el
dedektörlerinden yararlanmak, ören yeri
güvenliğinin sağlanmasında büyük önem arz
etmektedir.
“Olası bir elektrik kesintisi, hırsızlık, sabotaj ve
yangın” gibi olağanüstü durumlar karşısında alınan
herhangi bir önlemin olup olmadığı hususu,
araştırmanın diğer bir alt araştırma sorusudur. 8
ören yerinin 1’imde yangın dolabı olduğu, 7’sinde
ise herhangi bir yangın önleme unsurunun
olmadığı; yalnızca 1 ören yerinde hırsızlığı
engellemek amacıyla ören yerinin çevresinin
kameralarla kuşatıldığı ancak 7 ören yerinde
hırsızlığa yönelik herhangi bir önlem alınmadığı;
olası bir elektrik kesintisine yönelik 8 ören yerinin
yalnızca 3’ünde, jeneratör sisteminin olduğu tespit
edilmiştir. Alarm sistemleri, ören yerlerinin
güvenliğinin sağlanmasında başvurulan önemli
Bilgin vd. / International Journal of Contemporary Tourism Research, 1 (2020) 91 – 110
107
yöntemler arasında gelmektedir. Bu çalışma
neticesinde, 8 ören yerinin 5’inde, yalnızca gişe/
güvenlik ofisinin bulunduğu bölgede alarm
düzeneğinin olduğu ancak 3 ören yerinde herhangi
bir alarm düzeneğinin olmadığı tespit edilmiştir.
Diğer yandan, 8 ören yerinin iç bölgesinin
tamamını kapsayacak herhangi bir alarm
düzeneğine rastlanmamıştır. Kültür ve Turizm
Bakanlığı Teftiş Kurulu Başkanlığı’nın yayınladığı
Müzecilik Kılavuzu’nda müze ve ören yerlerinde
alınacak diğer güvenlik önlemleri bölümünde
sabotaj ve yangına karşı diğer kurumlarla iş birliği
yapılacağı, alarm ve diğer elektronik koruma
sistemlerinin faaliyetini müdür yardımcısının
kontrol etmesi gerektiği vurgulanmaktadır (Kültür
ve Turizm Bakanlığı, 2001). Fakat kılavuzda ören
yerine özgü tüm bu olası durumlar karşısında
yapılacaklarla ilgili herhangi bir özel koruma
sisteminden bahsedilmemiştir. Akkuş ve Efe
(2016) tarafından Anadolu Medeniyetleri Müzesi
yetkilileri üzerine yapılan çalışmada, olası bir
hırsızlık, saldırı, yangın ve sel durumunda
personelin yapması gerekenlere yönelik bir
yönerge hazırlanmasının faydalı olacağı sonucuna
ulaşılmıştır. Sonuç olarak ören yerlerinin olası acil
durumlar karşısında yapmaları gereken eylemlerin
henüz kurumlar tarafından belirlenmediği, ilgili
kılavuzda ören yerlerine özgü konuya dair detaylı
bilgilerin yer almadığı ve bunlardan dolayı ören
yerlerinde hırsızlık, sabotaj, yangın ve elektrik
kesintisi gibi konularda henüz daha eksiklikler
olduğunu söylemek mümkündür. Berkok (1991),
Türkiye’deki eski eser kaçakçılığının ortaya
çıkmasının önemli sorunlardan bazılarını; teknik
donanım eksikliği, müzelerin satın alma gücünün
düşük olması ve kurumlar arası iş birliği
yetersizliği şeklinde sıralamaktadır. Akkuş ve Efe
(2016) tarafından gerçekleştirilen çalışmada,
teknik desteğin artırılması durumunda hırsızlık
faaliyetlerinin azaltılabileceği sonucuna
ulaşılmıştır. Dolayısıyla ören yeri yetkililerince,
olağanüstü durumlara yönelik gerekli ekipmanları
temin etmeleri büyük önem arz etmektedir.
“Ören yerinde uyarı levhaları/ tabelalarının
bulundurulup bulundurulmadığı” konusu
araştırmanın 7. alt araştırma sorusunu
oluşturmaktadır. 8 ören yerinin 6’sında, girilmesi
yasak olan yerlere yönelik uyarı levhasına yer
verilirken 2 ören yerinde herhangi bir uyarı
levhasının olmadığı tespit edilmiştir. Bunun yanı
sıra, 8 ören yerinin 4’ünde, sigara içmenin yasak
olduğunu belirten uyarı levhası/tabelası bulunurken
4 ören yerinde ise herhangi bir uyarı
levhası/tabelasına rastlanmamıştır. Ancak bu uyarı
levhalarının ören yerinin tamamına yayılmadığını
yalnızca sınırlı sayıda ve bölgede yer aldığını
söylemek mümkündür. Kültür ve Turizm
Bakanlığı’na bağlı Teftiş Kurulu Başkanlığı’nın
yayınladığı Müze ve Ören Yerleri Giriş,
Bilgilendirme, Yönlendirme ve Uyarı Tabelalarına
İlişkin Yönerge ’ye göre, müze ve ören yerlerine
konulan uyarı tabelaları, “Alanda ziyaretçilere
yönelik olarak olası tehlikelere dikkat çekmek
amacıyla belirlenen yasak ve kısıtlamaları belirten
grafik ve yazı içerikli tabelalar” şeklinde
tanımlanmıştır (Kültür ve Turizm Bakanlığı Teftiş
Kurulu Başkanlığı, 2014). Yönergeye göre ören
yeri içerisinde en az 2 adet “Sigara İçilmez” uyarı
levhası konulması zorunluluktur (Kültür ve Turizm
Bakanlığı, 2014). Fakat yönerge içerisinde diğer
uyarılarla ilgili herhangi bir zorunluluk
belirtilmemiştir. 1 ören yerinde, sigara içen bir
ziyaretçiye herhangi bir müdahalenin olmadığı
tespit edilirken 6 ören yerinin muhtelif yerlerine
sigara izmaritleri gözlemlenmiştir. Sonuç olarak,
ören yerlerinde bulunan ve bulunması gereken
uyarı levaları/tabelalarının mevzuata rağmen
yeterli şekilde koyulmadığı, bu nedenle de
sistemde aksamaların olduğunu söylemek
mümkündür. Ören yerlerinin güvenlik düzeylerini
belirlemeye yönelik gerçekleştirilen bu araştırma
neticesinde elde edilen bulgulardan hareketle:
Kültür ve Turizm Bakanlığınca kullanılan
Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma
Kanunu’nda ören yerlerinin korunmasına
yönelik bölümlerin artırılması yararlı olacağı,
Kültür ve Turizm Bakanlığınca kullanılan
Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma
Kanunu’nun 64. maddesindeki ikramiyelerin
artırılması, eser kaçakçılığının engellenmesine
katkı sağlayabileceği,
Kültür ve Turizm Bakanlığınca kullanılan
Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma
Kanunu’nun 65. maddesindeki yaptırımların
artırılmasıyla birlikte kaçakçılığın
azaltılabileceği,
Müzecilik Kılavuzu’nun yanı sıra yalnızca
ören yerlerinin güvenliğini temel alan bir
kılavuzun çıkarılmasının, tarihi eserlerin
korunmasına yardımcı olabileceği,
Bilgin vd. / International Journal of Contemporary Tourism Research, 1 (2020) 91 – 110
108
Müzecilik Kılavuzunun içerisine güvenlik
görevlisi, bekçi ve koruma hususunda daha
kapsamlı açıklamaların koyulmasının yararlı
olacağı,
Müzecilik Kılavuzu içerisine güvenlik
görevlilerinin olası bir durumda kendilerini
koruyabilecekleri savunma mekanizmalarıyla
(silah, cop vb.) ilgili yer verilmesinin tarihi
eserlerin korumasına katkıda bulunabileceği,
Ören yerlerinin korunmasına yönelik verilen
ödeneğin arttırılması ile birlikte tarihi eser
kaçakçılığının ve tarihi eser tahribatının
yavaşlatılabileceği,
Ören yerlerinde 7/24 görev yapacak güvenlik
görevlilerinin sayılarının arttırılmasının kaçak
kazılara olan yönelimi azaltabileceği,
Ören yerlerinde istihdam edilecek güvenlik
görevlilerine, tarihi eser ve kültürel miras
konusunda bir eğitim verilmesinin, bu
görevlilerin tarihi eser bilincine sahip
olmalarına katkı sağlayabileceği,
Kapı tipi metal dedektörler ile el
dedektörlerinin ören yerlerinde kullanılması,
tehlikeli araç gereçlerin ören yerleri içerisine
alınmasını engelleyebileceği,
Ören yerindeki eserlere verilecek zararların
kanuni yaptırımı olduğunu belirten uyarı
levhalarının, ören yerlerinin geneline
yayılması, kuralların dışına çıkma eğilimini
azaltabileceği,
Kameraların, yalnızca ören yerlerinin girişinde
değil, ören yerlerinin iç bölgelerine de
koyulmasının ve ören yerlerinin “drone”
sistemi ile izlenmesinin hırsızlık, kaçakçılık ve
tahribatı azaltabileceği,
Alarm sistemlerinin, yangın müdahale
sistemlerinin, aydınlatma sistemlerinin ve
jeneratörlerin ören yerinin tamamını
kapsayacak şekilde genişletilmesi, acil
durumlarda yaşanabilecek muhtemel sorunları
azaltabileceği,
Kamulaştırılmamış olan ören yerlerinin
bulunduğu arazilerde, hayvan otlatılmasının
yasaklanmasıyla birlikte bu hayvanların, tarihi
eserlere verecekleri olası tahribatı
azaltılabileceği,
Kültürel mirasın korunması ile tarihi eser
kaçakçılığına yönelik eğitim faaliyetleri
(seminer, kurs vb.) düzenlenerek halkın bu
konuda bilinçlenmesinin sağlanabileceği,
Ülkemizdeki “izinli definecilik” faaliyetlerinin
de tamamen yasaklanmasıyla birlikte yapılacak
kazı çalışmaları neticesinde ortaya çıkabilecek
olası tahribatın önlenebileceği,
Kültür ve Turizm Bakanlığı’na ören yerlerinin
kamulaştırılması için ayrılan ödeneğin (Basın
İlan Kurumu 2019 verilerine göre 2020 yılı
için Kültür ve Turizm Bakanlığına ayrılan
toplam ödenek 3.512.175.000 Türk Lirası’dır)
yükseltilmesiyle birlikte ören yerlerinin
tamamının koruma altına alınmasının mümkün
olabileceği düşünülmektedir.
Her araştırmada olduğu gibi bu araştırmanın da
birtakım sınırlılıklarından söz etmek mümkündür.
2019 yılı Aralık ayında, öncelikle Çin’in Wuhan
şehrinde ortaya çıkan COVID-19 salgını, kısa
sürede dünya geneline yayılmıştır. Buna bağlı
olarak, dünya genelinde olduğu gibi Türkiye’de de
turistik hareketlerde bir azalma meydana gelmiştir.
Dolayısıyla araştırmanın gerçekleştirildiği
dönemin (Ocak-Şubat 2020), bu salgının yayılım
gösterdiği döneme rastlaması nedeniyle ören
yerlerinde, çok az sayıda ziyaretçi
gözlemlenebilmiştir. Araştırmanın Aydın ili
sınırları içerisinde yer alan 8 ören yerinde
gerçekleştirilmiş olması, çalışmanın bir diğer
kısıtını oluşturmaktadır. Gelecekte, farklı illerde
yer alan ören yerlerinde gerçekleştirilecek
gözlemlerle birlikte, daha kapsamlı sonuçlar ortaya
koyulabilir. Ören yerlerinde gerçekleştirilen
gözlemlerin sınırlı bir zamanda (yaklaşık 1,5-2,5
saat) gerçekleştirilmiş olması çalışmanın bir diğer
kısıtını oluşturmaktadır. Söz konusu ören
yerlerinin her birinde, daha geniş bir zaman
diliminde yapılacak gözlemlerle farklı sonuçlar
ortaya koymak mümkün olabilir. Son olarak
çalışmada, veri toplama yöntemi olarak katılımsız
gözlemden yararlanılmıştır. Bu çalışmada öne
çıkan bulgulardan hareketle ileride
gerçekleştirilecek nicel desenli çalışmalarla daha
bütüncül sonuçlar ortaya koyulabilir.
KAYNAKÇA
Akat, A. (1990). Kültür ve Tabiat Varlıklarını
Koruma Kurultayı, Ankara: Kültür Bakanlığı
Kültür ve Tabiat Varlıkları Koruma Genel
Müdürlüğü Yayınları.
Bilgin vd. / International Journal of Contemporary Tourism Research, 1 (2020) 91 – 110
109
Akınlar, C. (2012). Bina Giriş Kontrol Sistemleri
(ss. 45-54), Güvenlik Sistemleri; (Ed: Oysal, Y.),
Anadolu Üniversitesi, Eskişehir.
Akkuş, Z. (2009). Türkiye’de Eski Eser
Kaçakçılığı ve Önlenmesinde Ortaya Çıkan
Sorunlar. Yüksek Lisans Tezi, Ankara Üniversitesi
Sosyal Bilimler Enstitüsü: Ankara.
Akkuş, Z. ve Efe, T. (2016). Türkiye’de Kültür ve
Turizm Bakanlığı’na Bağlı Müzelerin Güvenliği ve
Polisin Rolünün Değerlendirilmesi, Ankara
Üniversitesi Sosyal Bilimler Dergisi, 7(1). 204-
226
Akturan, U., Ataçkarapınar, M., Ünverdi, K.B.,
Yıldız, D. ve Mizan, E. (2013). Gözlem (ss. 99-
102), Nitel Araştırma Yöntemleri: Nvivo ile Nitel
Veri Analizi, Örnekleme, Analiz, Yorum (Edt: Baş,
T. ve Akturan, U.). Seçkin Yayıncılık: Ankara.
Aladağ, H. (2010). Kültür Varlıklarının
Korunmasında Koruma Yönetimi Süreci. Yüksek
Lisans Tezi, Yıldız Teknik Üniversitesi, Fen
Bilimleri Enstitüsü: İstanbul
Aliefendioğlu, Y. ve Tanrıvermiş, H. (2011).
Türkiye’de Çevre Koruma Alanlarında Arazi
Kullanımı Ve Koruma Kararlarının Arazi
Piyasalarına Etkileri: Gökova Özel Çevre Koruma
Bölgesi Örneği, Üçüncü Sektör Sosyal Ekonomi
Dergisi, 46 (1), 64-102.
Altunışık, R., Çoşkun, R., Bayraktaroğlu, S. ve
Yıldırım, E. (2010). Sosyal Bilimlerde Araştırma
Yöntemleri SPSS Uygulamalı (6. Baskı). Sakarya
Yayıncılık: Sakarya
Arslan, G. (1991). Arkeolojik Sit Alanlarının
Belgeleme (Tespit-Tescil) Sorunları, Arkeolojik Sit
Alanlarının Korunması ve Değerlendirilmesi I.
Ulusal Sempozyumu, Antalya.
Atılgan, C. (2016). Ulusal ve Uluslararası
Düzenlemeler Işığında Türkiye’de Taşınmaz
Kültür Varlıklarının Korunması Üzerine Bir
Değerlendirme. Art-Sanat Dergisi, 0 (6), 249-261
Basın İlan Kurumu. (2019). Hangi bakanlık ve
kuruma ne kadar ödenek ayrıldı?
https://www.bik.gov.tr/hangi-bakanlik-ve-kuruma-
ne-kadar-odenek-ayrildi-tam-liste-2/, (Erişim
Tarihi: 17.01.2020).
Berkok, N. (1991), “Eski Eser Kaçakçılığı”,
Ankara Üniversitesi Dil ve Tarih-Coğrafya
Fakültesi Dergisi, 364: 325-339.
Emniyet Genel Müdürlüğü Kaçakçılık ve Organize
Suçlarla Mücadele Daire Başkanlığı (2014).
Kaçakçılık ve Organize Suçlarla Mücadele 2013
Raporu. KOM Yayınları: Ankara.
https://www.egm.gov.tr/kurumlar/egm.gov.tr/IcSit
e/kom/YAYINLARIMIZ/T%C3%9CRK%C3%87
E/2013%20RAPORU%20T%C3%9CRK%C3%87
E.pdf, (Erişim Tarihi: 29.11.2019).
Emniyet Genel Müdürlüğü Kaçakçılık ve Organize
Suçlarla Mücadele Daire Başkanlığı (2019).
Kaçakçılık ve Organize Suçlarla Mücadele 2018
Raporu. KOM Yayınları: Ankara.
https://www.egm.gov.tr/kurumlar/egm.gov.tr/IcSit
e/kom/YAYINLARIMIZ/T%C3%9CRK%C3%87
E/2018-RAPORU-TURKCE.pdf, (Erişim Tarihi:
29.11.2019).
Ertaş, G. (1991). Yeni Gelişme Alanlarında
(Turizm, Sanayi, Tarım vb.) Yer Alan Ören
Yerlerinin ve Arkeolojik Değerlerin Sorunları,
Arkeolojik Sit Alanlarının Korunması ve
Değerlendirilmesi I. Ulusal Sempozyumu, Antalya.
İhlas Haber Ajansı (2017). “Aydın'da hırsızlar 2
bin 350 yıllık tarihi çaldılar”.
https://www.milliyet.com.tr/gundem/aydin-da-
hirsizlar-2-bin-350-yillik-tarihi-caldilar-2383861
(Erişim Tarihi: 17.01.2020).
Karaduman, H. (2007), Türkiye’de Eski Eser
Kaçakçılığı, Mert Basın Yayın: Ankara.
Karasar, N. (2009). Bilimsel Araştırma Yöntemi
(20. Baskı). Nobel Yayın Dağıtım: Ankara.
Kozak, M. (2014). Bilimsel Araştırma: Tasarım,
Yazım ve Yayım Teknikleri. Detay Yayıncılık:
Ankara.
Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Kanunu.
(1983). Resmi Gazete (Sayı: 2863) 6498 sayılı
Kanun ile değişik hali.
https://www.mevzuat.gov.tr/MevzuatMetin/1.5.28
63-20131008.pdf, (Erişim Tarihi: 30.11.2019).
Kültür ve Turizm Bakanlığı Anıtlar ve Müzeler
Kurulu. (2003). Yitik Mirasın Dönüş Öyküsü. Yapı
Kredi Kültür ve Sanat Yayınları, Ankara
Kültür ve Turizm Bakanlığı Teftiş Kurulu
Başkanlığı. (1990). Müzeler İç Hizmetleri
Yönetmeliği. https://teftis.ktb.gov.tr/TR-
14442/muzeler-ic-hizmetler-yonetmeligi.html
(Erişim Tarihi: 30.11.2019).
Kültür ve Turizm Bakanlığı Teftiş Kurulu
Başkanlığı. (2001). Müzecilik Kılavuzu.
Bilgin vd. / International Journal of Contemporary Tourism Research, 1 (2020) 91 – 110
110
https://teftis.ktb.gov.tr/TR-13998/muzecilik-
klavuzu.html, (Erişim Tarihi: 30.11.2019).
Kültür ve Turizm Bakanlığı Teftiş Kurulu
Başkanlığı. (2014). Müze ve Ören Yerleri Giriş,
Bilgilendirme, Yönlendirme ve Uyarı Tabelalarına
İlişkin Yönerge. https://teftis.ktb.gov.tr/TR-
107173/muze-ve-oren-yerleri-giris-bilgilendirme-
yonlendirme-ve-.html, (Erişim Tarihi: 15.01.2019).
Kültür ve Turizm Bakanlığı Yatırım ve İşletmeler
Genel Müdürlüğü (2019a). 2018 Turizm
İstatistikleri Genel Değerlendirme Raporu,
https://yigm.ktb.gov.tr/Eklenti/63643,turizmistatist
iklerigeneldegerlendirme2018pdf.pdf?0, (Erişim
Tarihi: 29.11.2019).
Kültür ve Turizm Bakanlığı Döner Sermaye
İşletmesi Merkez Müdürlüğü, (2019b). Müze Ve
Ören Yeri 2018 Yılı Toplam İstatistikleri Raporu,
http://www.dosim.gov.tr/assets/documents/2018.pd
f, (Erişim Tarihi: 30.11.2019).
Nesli, A. (2018). Eski Eserlerin Korunmasının
Hukuk Tarihi Yönüyle İncelenmesi. Dokuz Eylül
Üniversitesi Hukuk Fakültesi Dergisi, 20 (1), 431-
478.
Özel, S. (2005). 5226 Sayılı “Kültür ve Tabiat
Varlıklarını Koruma Kanunu İle Çeşitli
Kanunlarda Değişiklik Yapılması Hakkında
Kanun” Üzerine Bir Değerlendirme. İstanbul
Üniversitesi Hukuk Fakültesi Mecmuası, 63(1-2),
113-138.
Özmen, S. (2018). Müze Eğitiminin Gelişimi.
HUMANITAS- Uluslararası Sosyal Bilimler
Dergisi, 6 (11), 301-324.
Öztürk, H.H. (2016) Arkeolojik Alanların
Korunmasında Planlama Ve Yönetim: Ören
Yerlerinin Çevre Düzenlemesi, Doktora Tezi,
Ankara Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü
Sosyal Çevre Bilimleri Anabilim Dalı: Ankara.
Papaioannou, K. (2017). The International Law on
The Protection of Cultural Heritage. IJASOS-
International E-Journal of Advances in Social
Sciences, 3 (7), 257-262.
Sabah Gazetesi (2019). “Aydın'da 2 bin 500 yıllık
tarihi eser bulundu”. https://www.sabah.com.tr/
galeri/yasam/aydinda-2-bin-500-yillik-tarihi-eser-
bulundu, (Erişim Tarihi: 17.01.2020).
Töngür, A. R. (2018). Birleşmiş Milletler
Konvansiyonları Işığında Kültür Varlıklarının
Yasadışı Ticaretinin ve Nakillerinin Önlenmesi.
Manas Sosyal Araştırmalar Dergisi, 7 (2) 91-110.
Uralman, N.H. (2006). 21. Yüzyıla Girerken Bir
Bilgi Kurumu Olarak Müze. Bilgi Dünyası, 7(2),
250-26.