ArticlePDF Available

KRONİK OBSTRUKTİF AKCİĞER HASTALIĞI OLAN BİREYLERİN GÜNLÜK YAŞAM AKTİVİTELERİNİN ETKİLENME DURUMUNUN İNCELENMESİ

Authors:

Abstract

Kabul Tarihi:24.06.2004 ÖZET Kronik obstrüktif akciğer hastalığı (KOAH) olan bireylerin günlük yaşam akt-ivitelerini (GYA) sürdürmedeki yetenekleri-nin zamanla azaldığı bilinmektedir. Bu ne-denle bu hastalar profesyonel bakım, destek bakım içerisinde yer alan evde bakım ve öz-bakım kapsamında nitelikli bir hemşirelik bakımına sürekli gereksinim duyarlar. Tanımlayıcı nitelikte olan bu çalışma, 09.10-21.11.2000 tarihleri arasın-da KOAH'lı bireylerin GYA'nin etkilenme durumunu belirlemek amacı ile yapıldı. Er-zurum Göğüs Hastalıkları Hastanesi'nde, olasılıksız örneklem yöntemi ile seçilen 250 gönüllü poliklinik hastası örneklem olarak alındı. Veriler soru formu ile yüz yüze görüşülerek toplandı, yüzdelik hesabı ve ki-kare testi ile değerlendirildi. KOAH'lı hastaların tümü GYA'nin olumsuz bir şekilde etkilendiğini (%36.8'i az, %63.2'si çok) ifade etmiştir. KOAH'lı hastaların en çok etkilenen GYA'nin sırası ile solunum (%100), güvenli çevrenin sürdü-rülmesi (%96.4), beden ısısının kontrolü (%96.0), çalışma ve uğraş (%95.6), hareket (%95.2) ve uyku (%80.4) olduğu belirlendi. En çok kalabalık ailelerdeki KOAH'lı hastaların GYA'nin sınırlandığı (p<0.05), diğer sosyo-demografik özellikle-rin GYA üzerine önemli bir etkisinin olmadığı görüldü. Anahtar Kelimeler: Kronik obst-rüktif akciğer hastalığı (KOAH), günlük ya-şam aktiviteleri (GYA), poliklinik hastaları ____________________________________ ABSTRACT The Investigation of Affection Status of Daily Living Activities of Persons With Chronic Obstructive Pulmonary Disease It is known that patients with chronic obstructive pulmonary disease (COPD) have lost some of their abilities in pursuing their daily living activites (DLA) in time. Therefore, these patients are continiously in need of professional care, home care in context supportif care and also a self-care. This descriptive study was carried out between the dates 09.10-21.11.2000 to determine effects of COPD on the DLA of the patients with this disease. 250 out patients in Chest Diseases Hospital, Erzu-rum were taken as sample group with simple random method. Data were collected by questionnaires interviewing face-to-face and evaluated by percentage and chi-square test. All the patients with COPD stated that (36.8% minimal, 63.2% maximal) their DLA were retricted. It was found out that the most affected DLA of the patients with COPD were consecutively the activities of breathing (100%), keeping the secure environment (96.4%), maintain the body temperature (96.0%), daily working (95.6%), moving (95.2%) and sleeping (80.4%). It was seen that DLA of the patients in crowded families were most restricted (p<0.05) but the effect on the DLA of the other socio-demographic features were insignificant .
Atatürk Üniv. Hemşirelik Yüksekokulu Dergisi, Cilt: 8, Sayı: 1, 2005
KRONİK OBSTRUKTİF AKCİĞER HASTALIĞI OLAN
BİREYLERİN GÜNLÜK YAŞAM AKTİVİTELERİNİN ETKİLENME
DURUMUNUN İNCELENMESİ*
Ayla ÜNSAL** Ayşen YETKİN***
Kabul Tarihi:24.06.2004
ÖZET
Kronik obstrüktif akciğer hastalığı
(KOAH) olan bireylerin günlük yaşam akt-
ivitelerini (GYA) sürdürmedeki yetenekleri-
nin zamanla azaldığı bilinmektedir. Bu ne-
denle bu hastalar profesyonel bakım, destek
bakım içerisinde yer alan evde bakım ve öz-
bakım kapsamında nitelikli bir hemşirelik
bakımına sürekli gereksinim duyarlar.
Tanımlayıcı nitelikte olan bu
çalışma, 09.10-21.11.2000 tarihleri arasın-
da KOAH’lı bireylerin GYA’nin etkilenme
durumunu belirlemek amacı ile yapıldı. Er-
zurum Göğüs Hastalıkları Hastanesi’nde,
olasılıksız örneklem yöntemi ile seçilen 250
gönüllü poliklinik hastası örneklem olarak
alındı. Veriler soru formu ile yüz yüze
görüşülerek toplandı, yüzdelik hesabı ve ki-
kare testi ile değerlendirildi.
KOAH’lı hastaların tümü GYA’nin
olumsuz bir şekilde etkilendiğini (%36.8’i
az, %63.2’si çok) ifade etmiştir. KOAH’lı
hastaların en çok etkilenen GYA’nin sırası
ile solunum (%100), güvenli çevrenin sürdü-
rülmesi (%96.4), beden ısısının kontrolü
(%96.0), çalışma ve uğraş (%95.6), hareket
(%95.2) ve uyku (%80.4) olduğu belirlendi.
En çok kalabalık ailelerdeki
KOAH’lı hastaların GYA’nin sınırlandığı
(p<0.05), diğer sosyo-demografik özellikle-
rin GYA üzerine önemli bir etkisinin
olmadığı görüldü.
Anahtar Kelimeler: Kronik obst-
rüktif akciğer hastalığı (KOAH), günlük ya-
şam aktiviteleri (GYA), poliklinik hastaları
____________________________________
ABSTRACT
The Investigation of Affection Sta-
tus of Daily Living Activities of Persons
With Chronic Obstructive Pulmonary
Disease
It is known that patients with chro-
nic obstructive pulmonary disease (COPD)
have lost some of their abilities in pursuing
their daily living activites (DLA) in time.
Therefore, these patients are continiously in
need of professional care, home care in
context supportif care and also a self-care.
This descriptive study was carried
out between the dates 09.10-21.11.2000 to
determine effects of COPD on the DLA of
the patients with this disease. 250 out
patients in Chest Diseases Hospital, Erzu-
rum were taken as sample group with simple
random method. Data were collected by
questionnaires interviewing face-to-face and
evaluated by percentage and chi-square test.
All the patients with COPD stated
that (36.8% minimal, 63.2% maximal) their
DLA were retricted. It was found out that the
most affected DLA of the patients with
COPD were consecutively the activities of
breathing (100%), keeping the secure envi-
ronment (96.4%), maintain the body tempe-
rature (96.0%), daily working (95.6%),
moving (95.2%) and sleeping (80.4%).
It was seen that DLA of the patients
in crowded families were most restricted
(p<0.05) but the effect on the DLA of the ot-
her socio-demographic features were insig-
nificant.
Keywords: Chronic obstructive
pulmonary disease (COPD), daily living
activities (DLA), out-patients.
*Bu çalışma 2001 yılında Yüksek Lisans tezi olarak kabul edilmiş olup, 2. Uluslararası 9.Ulusal
Hemşirelik Kongresi’nde (7-11 Eylül 2003, Antalya) bildiri olarak sunulmuştur.
**Atatürk Üniv. HYO, Hemşirelik Esasları AD (Araş.Gör.)
***Yüzüncü Yıl Üniv. Van SYO Hemşirelik Bölümü (Yard.Doç.Dr)
42
Atatürk Üniv. Hemşirelik Yüksekokulu Dergisi, Cilt: 8, Sayı: 1, 2005
GİRİŞ
Kronik hastalıklardan biri olan
KOAH solunum sisteminin en sık gö-
rülen hastalıklarındandır ve bu hastalıkta
temel sorun solunum güçlüğüdür (Bar-
nes et al. 2000).
Dünya Sağlık Örgütü’nün
(DSÖ) araştırmaları sonucunda (Barnes
et al. 1998), dünyada yaklaşık 600 mil-
yon kişinin KOAH’lı olduğu tahmin
edilmektedir. Bu hastaların her yıl 2.5
milyonu ölmekte ve bu rakamların önü-
müzdeki yıllarda daha da artması bek-
lenmektedir. Türkiye’de KOAH’ın mor-
bidite ve mortalite oranı kesin olarak bi-
linmemekle birlikte, yaklaşık 3.5-4 mil-
yon kişinin KOAH’lı olduğu tahmin
edilmektedir (Uçan ve Kocabaş 2000).
KOAH’lı hastalar hastalığın
güçlükleri ile hep iç içedir. Bu bireyler
hastalığın günlük yaşam aktivitelerine
getirdiği kısıtlılıklar, emosyonel, biliş-
sel, fizik aktivitelerdeki değişiklikler,
ekonomik ve sosyal sınırlılıklar nede-
niyle zor ve karmaşık sorunlarla karşı
karşıyadırlar. Solunum güçlüğü olan bi-
rey hava açlığı çekmektedir. Ayrıca has-
ta oksijen tüketimini en aza indirgemek
için fiziki aktivitelerini sınırlar, en temel
gereksinimlerini bile erteler zamanla
beslenme alışkanlıklarını değiştirir. Ge-
celeri daha da zorlaşan nefes alıp verme
süreci hastanın uykusuz kalmasına
neden olur. Fiziksel ve sosyal sınır-
lılıklar hastayı psikolojik yönden etkiler,
sosyal izolasyona bile yol açabilir. Bu
hastalık bireyin seksüel aktivitesini de
etkiler. Dolayısıyla hasta zamanla ken-
dine olan güvenini yitirir, başkalarına
bağımlı hale gelir. Yapılan çalışmalar,
KOAH’lı hastaların günlük yaşam
aktivitelerini sürdürmedeki yetenekle-
rinin zamanla azaldığını belirtmektedir
(Gökmen 1992, Atagöz 1998, Tel ve
Akdemir 1998). Bu nedenle KOAH’lı
bireyler profesyonel bakım, destek ba-
kım içerisinde yer alan evde bakım ve öz
bakım kapsamında nitelikli bir hemşi-
relik bakımına sürekli gereksinim du-
yarlar. Bu açıdan KOAH’lı bireylerin
günlük yaşam aktivitelerinin (GYA)
etkilenme derecesi ve bunu etkileyen
faktörlerin bilinmesi, bu hastalara veri-
len bakımın planlanmasında yol götse-
rici olabilir, bakımın kalitesini yüksel-
tebilir, hastanın bakım verenlere bağım-
lılığını azaltabilir.
Bu çalışma, bu düşünceler doğ-
rultusunda, KOAH’lı bireylerin GYA’
nin etkilenme durumunu belirlemek
amacıyla planlanmış ve yapılmıştır.
GEREÇ ve YÖNTEM
Tanımlayıcı nitelikte olan bu
çalışma Erzurum il merkezindeki Göğüs
Hastalıkları Hastanesi’nde 09 Ekim-21
Kasım 2000 tarihleri arasında yapıl-
mıştır.
Evren ve örneklem seçimi: Bir
önceki yılın poliklinik kayıtlarından
2505 KOAH’lı bireyin hastaneye geldiği
belirlenmiştir. 2000 yılına ait KOAH’lı
birey sayısı bilinmediği için bu sayı
tahmini evren olarak kabul edilmiş ve bu
rakamın %10’u (250 kişi) örneklem g-
rubu olarak alınmıştır. Belirlenen hasta
sayısına ulaşıncaya kadar, olasılıksız ör-
nekleme yöntemiyle veriler toplanmıştır.
Görüşme sırasında acil müda-
hale gereksinimi, bilinç kapalılığı ve
ağrısı olmayan ve görüşmeyi gönüllü
olarak kabul eden hastalar çalışma
kapsamına alınmıştır.
Soru formunun hazırlanması
ve uygulanması: Konuyla ilgili
kaynakların (Roper et al. 1990, Yazıcı
1994, Snider et al. 1994, Biçer 1996,
Atagöz 1998, Tel ve Akdemir 1998, Ve-
lioğlu 1999) incelenmesi sonucu hazır-
lanan soru formu; hastaların sosyo-
demografik özelliklerini (11 soru),
hastalıkla ilgili durumlarını (15 soru) ve
GYA’nin etkilenme durumlarını (26
soru) belirlemeyi amaçlayan toplam 52
sorudan oluşmuştur. GYA ile ilgili soru-
lar 12 ana başlık altında toplanmıştır:
Güvenli çevrenin sürdürülmesi, iletişim,
solunum, yeme-içme, boşaltım, kişisel
temizlik ve giyinme, beden ısının kont-
rolü, hareket etme, çalışma ve uğraş,
43
Atatürk Üniv. Hemşirelik Yüksekokulu Dergisi, Cilt: 8, Sayı: 1, 2005
cinselliğin ifadesi, uyku, ölüm. Ayrıca
GYA etkilenmiş olan hastalara açık uçlu
sorularla aktivitelerinin ne şekilde et-
kilendiği sorulmuştur.
Soru formundaki soruların anla-
şılırlığı ve etkinliğini test etmek için 25
hasta üzerinde ön uygulama yapılmış ve
gerekli düzeltmeler yapılarak soru formu
uygulamaya hazır hale getirilmiştir.
Kendisine ön uygulama yapılan hasta-
ların verileri çalışma kapsamına alınma-
mıştır.
Soru formu, araştırmacılar tara-
fından KOAH’lı bireylerle yüzyüze gö-
şerek doldurulmuştur. Her bir görüşme
ortalama 25-30 dakika sürmüştür.
Hastaların sosyo-demografik, si-
gara içme, hastalık şikayetlerinin özel-
liklerini, GYA’nin etkilenme derecesini
ve nasıl etkilendiğini belirlemek için
yüzdelik hesabı, GYA’lerinin bağımsız
değişkenlerle aralarındaki farkı belirle-
mek için Ki-kare önemlilik testi kulla-
nılmıştır.
BULGULAR ve TARTIŞMA
Çalışma kapsamına alınan
KOAH’lı bireylerin %62.0’sinin 61 yaş
ve üstü grupta, %64.0’ünün erkek,
%76.0’sının evli olduğu belirlenmiştir.
Hastaların %73.6’sının eğitim durumu-
nun ilkokul düzeyinin altında, %24.4’
ünün ilkokul mezunu olduğu, benzer
şekilde eşlerinin de büyük bir kısmının
(%75.6) eğitiminin ilkokul düzeyinin
altında olduğu belirlenmiştir. KOAH’lı
bireylerin %55.2’sinin çekirdek aileye,
%38.0’inin 5-7 kişilik bir aileye sahip
olduğu, %5.2’sinin ise yalnız yaşadığı,
%42.4’ünün çiftçilikle uğraştığı, %36.0’
sının ev hanımı olduğu, hepsinin sağlık
güvencesine sahip olduğu, %54.4’ünün
köyde yaşadığı belirlenmiştir.
KOAH’lı bireylerin %5.6’sının
hâlâ sigara içtiği, %56.8’inin daha önce
sigara içip bıraktığı, %37.6’sının ise hiç
içmediği belirlenmiştir. Sigarayı hâlâ
içen ve bırakmış olan hastaların (%62.4)
geçmişte/şimdi %33.9’unun günde 31
adet ve daha fazla, %14.1’inin ise 21-30
adet sigara içtiği, hiç sigara içmeyen
bireylerin (%37.6) %63.9’unun yaşadığı
ortamda sigara tiryakisi olan birey/lerin
olduğu, %58.3’ünün bu birey/ler ile 31
yıl ve daha uzun süredir birlikte yaşadığı
belirlenmiştir.
Kronik bronşitin morbidite ve
mortalitesi ile sigara içimi arasında bir
paralelliğin olduğu, amfizemin oluşma-
sında başta gelen nedenlerden biri olarak
sigaranın yer aldığı dolayısıyla uzun
süre sigara içenlerde KOAH insidan-
sının arttığı pek çok kaynakta
belirtilmiştir (Gazioğlu 1991, Balcı
1993, Wong and Morice 1999, Uçan ve
Kocabaş 2000). Bu bilgilere dayanarak
sigara içen KOAH’lı bireylerin hasta-
lığının sigaradan kaynaklandığışünü-
lebilir. Aktif olarak hiç sigara içmediği
halde KOAH’a yakalanmış hastaların
hastalığından pasif içicilik, olumsuz
çevre koşulları ve diğer birçok etmen
sorumlu olabilir. Bu durum toplumun
sigaranın sağlığa zararlı etkileri ve
özellikle pasif içicilik konusunda
bilgilendirilmesinin önemini göstermek-
tedir. Ayrıca hastaların bir kısmının
hastalığına rağmen hâlâ sigara içiyor
olması, bu bireylerin profesyonel yar-
dıma gereksinimleri olduğunu belirt-
mektedir.
Tablo 1’de; KOAH’lı hastaların
% 59.2’sinin 1-5 yıldır, % 12.4’ünün 16
yıl ve daha fazla süredir KOAH şika-
yetlerini yaşadığı, çoğunluğunun (%
64.0) bu şikayetleri daha çok dinlenme
esnasında yaşadığı, % 33.2’sinin 10 ve
daha fazla sayıda bu nedenle hastaneye
geldiği, hepsinin (%100) solunum sıkın-
tısının olduğu, % 44.8’inin solunum
sıkıntısının 1 saat ve daha kısa sürdüğü,
% 17.6’sının sürekli olduğu, % 94.0’
ünün öksürük şikayeti olduğu, % 46.4’
ünün ise öksürüğünün her zaman olduğu
görülmektedir.
KOAH’lı bireylerin hepsi (%
100) hastalıklarının GYA’ni etkilen-
diğini (% 36.8 az, % 63.2 çok olmak
üzere) belirtmişlerdir.
44
Atatürk Üniv. Hemşirelik Yüksekokulu Dergisi, Cilt: 8, Sayı: 1, 2005
Small and Lamb (1999),
KOAH’lı bireylerin solunum güçlüğü ve
öksürük nedeniyle tüm sistemlerinin,
GYA’nin fiziksel, zihinsel, duygusal ve
işlevsel olarak tüm boyutlarıyla olumsuz
bir şekilde etkilendiğini belirtmiştir.
Ayrıca KOAH’ın ileri yaş grubu
hastalığı olması ve bu çalışma kap-
samındaki hastaların da çoğunun yaşlı
olması sonucu, yaşlılarda görülen biyo-
lojik, fizyolojik ve psikolojik deği-
şiklikler nedeniyle de hastaların GYA az
ya da çok derecede etkilenmiş olabilir.
Tablo 1. KOAH’lı Bireylerin Hastalık Şikayetlerinin Özellikleri
Hastalık Şikayetleri (N=250) Sayı %
Şikayetlerini yaşadığı süre
1 - 5 yıl 148 59.2
6 -10 yıl 56 22.4
11-15 yıl 15 6.0
16 yıl ve 31 12.4
Şikayetlerini en çok yaşadığı zaman
Aktivite esnasında 90 36.0
Dinlenme esnasında 160 64.0
Şikayetler sebebiyle hastaneye geliş sayısı
İlk geliş 25 10.0
2-5 104 41.6
6-9 38 15.2
10 ve 83 33.2
Solunum sıkıntısının süresi
1 saat ve 112 44.8
2 - 5 saat 32 12.8
6 - 9 saat 5 2.0
10 saat ve 57 22.8
Sürekli 44 17.6
Öksürük şikayetleri
Var 235 94.0
Yok 15 6.0
Öksürüğün yaşandığı zaman dilimi (n=235)*
Her zaman 109 46.4
Bazen 70 29.8
Gece 33 14.0
Gündüz 23 9.8
*Yüzdeler n üzerinden alınmıştır.
KOAH’lı bireylerin en çok et-
kilenen GYA sırasıyla; solunum (%100),
güvenli çevrenin sürdürülmesi (%96.4),
beden ısısının kontrolü (%96.0), çalışma
ve uğraş (%95.6), hareket (%95.2) ve
uyku aktivitesidir (%80.4) (Tablo 2).
Temel insan gereksinimlerinden biri
olan solunum güçlüğü, KOAH’lı has-
taların en önemli ve en belirgin soru-
nudur. Yaşanan solunum güçlüğünden
dolayı diğer aktivitelerinin tümünün
önemli ölçüde olumsuz bir şekilde
45
Atatürk Üniv. Hemşirelik Yüksekokulu Dergisi, Cilt: 8, Sayı: 1, 2005
etkilendiği ortaya çıkmıştır. Özellikle
güvenli çevrenin sürdürülmesi aktivite-
sinin çevreden kaynaklanan etkenlerden
(koku, sıcak-soğuk ortam, hava kirliliği,
gürültü, toz-duman, kalabalık) etkilen-
diği belirlenmiştir (Tablo 3). Pek çok
hasta (%96.0) ateş basması, terleme,
üşüme, titreme nedeniyle beden ısısının
kontrolünü sağlamakta zorlandığını
ifade etmiştir (Tablo 3). KOAH’lı birey-
ler solunum aktivitelerini gerçekleştirir-
ken bazı sorunlar yaşadıklarından dolayı
metabolizmaları bu güçlüğü tölere et-
mek için daha hızlı çalışır ve bu ne-
denle beden ısılarında zaman zaman art-
ma ve azalmalar olabilir.
Çalışma ve uğraş aktivitesi
(%95.6) ile hareket aktivitesinin (%95.2)
olumsuz etkilendiğini belirten hastaların
oranının çok yüksek olması ve hemen
hemen birbirine eşit olması (Tablo 2), bu
iki aktivitenin birbiriyle direkt ilişkili
olmasındandır. Bireyin fiziksel aktivite
esnasında oksijen gereksinimi artar
ancak hava yollarının daralması nede-
niyle vücuda yeterince oksijen sağla-
namaz (Andreoli and Plum 1991, Yenel
ve ark. 1987, Barnes et al. 1998). Bu
nedenle KOAH’lı bireylerin her türlü
fiziki aktivitesinin olumsuz bir şekilde
etkilenmesi kaçınılmazdır. Hareket ak-
tivitesi etkilenen hastaların % 96.6’sı
merdiven çıkamadığını, % 66.8’i ayak-
larında ağrı olduğunu, % 29.8’i ise hiç
yürüyemediğini ifade etmiştir (Tablo 3).
Taşçı’nın çalışmasında (1991) hasta-
ların % 51.0’inin hareket etmede güç-
lük yaşadığı, Biçer’in çalışmasında
(1996) ise hastaların % 40.7’sinin mer-
diven çıkamadığı belirtilmiştir. KOAH’
ın ilerlemesiyle birlikte bir kompli-
kasyon olarak Corpulmonale gelişir.
Corpulmonalenin belirtileri arasında
özellikle alt ekstremitelerde oluşan
ödemden kaynaklanan ağrı ve hassa-
siyetten bahsedilmektedir (Birol ve ark.
1993, Kocabaş ve Hastürk 1996). Bu
belirtilerin ve oksijen gereksiniminin
yürüme esnasında daha da artması nede-
niyle hastaların yürümesinin engellen-
mesi kaçınılmazdır.
Uyku aktivitesi etkilenen has-
taların % 62.1’i uyku düzeninin bozul-
duğunu, % 58.2’si uykuya dalmakta zor-
landığını, % 40.7’si ise sık sık uyku-
sunun bölündüğünü ifade etmiştir
(Tablo3). Büyükcoşkun’nun (1990)
çalışmasında yaşlı bireylerin %74.2’
sinin uyku gereksinimi ile ilgili sorunlar
yaşadığı belirtilmiştir. KOAH’lı birey-
lerin çoğunun yaşlı olduğu göz önünde
bulundurulursa her iki çalışmanın ben-
zerlik gösterdiği söylenebilir. Diğer
taraftan yatarken pozisyona bağlı akci-
ğerlerin kapasitesi daraldığı için has-
tanın solunum güçlüğü artabilir.
Hastaların % 62.0’sinin iletişim
aktivitesinin az ya da çok etkilendiği
belirlenmiştir (Tablo 2). Bu hastaların
%68.3’ü sinirli olma, %60.0’ı içe ka-
panma, %45.1’i yorgun olma, %29.0’u
ses kısıklığı nedeniyle iletişim akti-
vitesini sürdürmede sorun yaşadığını
belirtmiştir (Tablo 3). Kronik hastalıklar
ve yaşlılık nedeniyle yetenek ve iliş-
kilerde yaşanan yetersizlik iletişim
aktivitesini olumsuz bir şekilde etkiler
(Roper et al. 1990). Ayrıca iletişim güç-
ğünün bireylerde nabız sayısının
artması, terleme gibi fizyolojik ve emos-
yonel bazı değişikliklere yol açtığı
bilinmektedir (Şanlı 1989). Biçer’in
çalışmasında (1996) ise yaşlı hastaların
%73.3’ünün arkadaş ilişkilerini sürdür-
mekte zorlandığını belirtilmiştir.
46
Atatürk Üniv. Hemşirelik Yüksekokulu Dergisi, Cilt: 8, Sayı: 1, 2005
Tablo 2. KOAH’lı Bireylerin Hastalıklarından Günlük Yaşam Aktiviteleri Türünün Etkilenme
Durumu
Günlük Yaşam Aktiviteleri (N=250) Sayı %
Güvenli çevrenin sürdürülmesi
Etkilenmedi
Az etkilendi
Çok etkilendi
9
65
176
3.6
26.0
70.4
İletişim
Etkilenmedi
Az etkilendi
Çok etkilendi
95
108
47
38.0
43.2
18.8
Solunum
Etkilenmedi
Az etkilendi
Çok etkilendi
-
84
166
-
33.6
66.4
Yeme-içme
Etkilenmedi
Az etkilendi
Çok etkilendi
100
77
73
40.0
30.8
29.2
Boşaltım
Etkilenmedi
Az etkilendi
Çok etkilendi
108
74
68
43.2
29.6
27.2
Kişisel temizlik ve giyim
Etkilenmedi
Az etkilendi
Çok ekilendi
85
134
31
34.0
53.6
12.4
Beden ısısının kontrolü
Etkilenmedi
Az etkilendi
Çok etkilendi
10
111
129
4.0
44.4
51.6
Hareket
Etkilenmedi
Az etkilendi
Çok etkilendi
12
125
113
4.8
50.0
45.2
Çalışma ve uğraş
Etkilenmedi
Az etkilendi
Çok etkilendi
11
90
149
4.4
36.0
59.6
Cinselliğini ifade etme
Etkilenmedi
Az etkilendi
Çok etkilendi
174
54
22
69.6
21.6
8.8
Uyku
Etkilenmedi
Az etkilendi
Çok etkilendi
49
81
120
19.6
32.4
48.0
Ölüm
Etkilenmedi
Az etkilendi
Çok etkilendi
135
50
65
54.0
20.0
26.0
47
Atatürk Üniv. Hemşirelik Yüksekokulu Dergisi, Cilt: 8, Sayı: 1, 2005
Tablo 3. KOAH’lı Bireylerin GYA’nin Sürdürülmesinde Karşılaştıkları Sorunlar
Sorunlar Sayı %*
Güvenli çevrenin sürdürülmesi (n=241)**
Koku (sigara, yemek, temizlik malz., vb.)
Sıcak-soğuk ortam
Hava kirliliği
Gürültü
Toz-duman
Kalabalık
201
144
132
132
131
122
83.4
59.4
54.7
54.7
54.3
50.6
İletişim (n=155)**
Sinirli olma
İçe kapanma
Yorgunluk
Ses kısıklığı
106
93
70
45
68.3
60.0
45.1
29.0
Solunum (n=250)**
Solunum güçlüğü
Öksürük
114
88
45.6
35.2
Yeme-içme (n=150)**
İştahsızlık
Bulantı
Kusma
Yorgunluk
117
81
38
53
78.0
54.0
25.3
35.3
Boşaltım (n=142)**
Kabızlık
İdrar yaparken zorlanma
91
73
64.0
51.4
Kişisel temizlik ve giyim (n=165)**
Banyo sırasında yardım
Banyo yapma sıklığında azalma
Giyim sırasında yardım
Tüm hijyenik uygulamalar sırasında yardım
160
97
31
25
96.9
58.7
18.7
15.1
Beden ısısının kontrolü (n=240)**
Ateş basması
Terleme
Üşüme
Titreme
187
119
111
75
77.9
49.5
46.2
31.2
Hareket (n=238)**
Merdiven çıkamama
Ayaklarda ağrı
Hiç yürüyememe
230
159
71
96.6
66.8
29.8
Çalışma ve uğraş (n=239)**
Hiç çalışamıyor
Ağır yük taşıyamıyor
Ev işlerini yapamıyor
175
169
86
73.2
70.7
35.9
Cinselliğini ifade etme (n=76)**
Cinsel istekte azalma
Cinsel ilişki sayısında azalma
60
58
78.9
76.3
Uyku (n=201)**
Uyku düzeninde bozulma
Uykuya dalmada zorluk
Sık sık uykunun bölünmesi
125
117
82
62.1
58.2
40.7
Ölüm (n=115)**
Ölümü daha fazla düşünme
Ölümü isteme
Ölüm korkusu
84
33
16
73.0
28.6
13.9
*Hastalar birden fazla cevap vermişlerdir. Yüzdeler n’ler üzerinden alınmıştır.
**GYA az ve çok etkilenen hastaların sayısının toplamıdır.
48
Atatürk Üniv. Hemşirelik Yüksekokulu Dergisi, Cilt: 8, Sayı: 1, 2005
Hastaların % 60.0’ının yeme-
içme aktivitesinin az ya da çok
etkilendiği, bu etkilenmenin de en çok
iştahsızlık (%78.0), bulantı (%54.0),
yorgunluk (%35.3) ve kusma (% 25.3)
şeklinde olduğu belirlenmiştir (Tablo 2,
3). Çalışmadaki hastaların çoğunun yaşlı
olması (% 62.0’si 61 yaş ve üstü) göz
önünde bulundurulursa yaşlanma ile
birlikte sindirim sistemi enzimlerinin
azalması, bağırsak peristaltizminin ve
metabolik aktivitenin yavaşlaması ve diş
sağlığının bozulması gibi değişikliklerle
yeme-içme aktivitesinin olumsuz et-
kilenmesi kaçınılmazdır (Eşer 1991,
Esen 1992). Biçer’in çalışmasında da
(1996) yaşlı bireylerin % 57.2’sinin
yeme-içme aktivitesinin etkilendiği
belirtilmiştir. Ayrıca hastaların bir kıs-
mının yeme-içme aktivitesi sırasında
yaşadığı yorgunluğun artan oksijen ihti-
yacının karşılanamaması nedeniyle
olabileceği düşünülmektedir.
KOAH’lı bireylerin %56.8’inin
boşaltım aktivitesinin etkilendiği, bu
hastaların %64.0’ünün kabızlık, %51.4’
ünün idrar yaparken zorlanmadan yakın-
dıkları belirlenmiştir (Tablo 2, 3). Boşal-
tım aktivitesi direkt olarak yeme-içme
ve hareket aktivitesi ile ilişkili olduğu
için, yaşanan sorunlar da birbiri ile
ilişkilidir. Diğer taraftan yaşlılık nedeni
ile ince ve kalın bağırsak duvarında
mukoza ve kas atrofileri görülür.
Dolayısı ile konstipasyon yaşlı birey-
lerin yaygın olarak yaşadığı bir sorundur
(Eşer 1991, Esen 1992). Ayrıca KOAH’
lı bireyin tuvalete gidip gelmesi, boşal-
tım esnasında efor sarf etmesi de oksijen
ihtiyacını ve zaten varolan solunum
güçlüğünü arttırabilir. Bu nedenle
hastanın boşaltım ihtiyacını sürekli
ertelemesi de konstipasyona yatkınlığı
arttırabilir. Biçer’in çalışmasında (1996)
yaşlıların %47.1’inin konstipasyon
sorunu olduğu, Büyükcoşkun’un çalış-
masında (1990) %35.1’inin idrar yapar-
ken zorlandığı belirtilmiştir.
Kişisel temizlik ve giyim akti-
vitesi az ya da çok etkilenen hastaların
(% 66.0), %96.9’u banyo yapma sırasın-
da yardım aldığını, %58.7’si banyo
yapma sıklığında azalma olduğunu,
%18.7’si giyinirken yardım aldığını,
%15.1’i ise tüm hijyenik ihtiyaçlarını gi-
dermek için yardım aldığını ifade
etmiştir (Tablo 2, 3). KOAH’lı hastalar-
da hipoksemi nedeniyle sürekli halsizlik
ve yorgunluk vardır ve bu yüzden onlar
hiçbir şey yapmak istemezler ve onların
öz-bakım güçleri geriler. Small ve
Lamb’ın çalışmasında (1999) KOAH’lı
bireylerin “dışarıya çıkmak zorunda kal-
madıkça duş almak istemiyorum”
şeklindeki ifadeyi kullanmış olmaları,
her gün düzenli olarak aldıkları duşlarını
hastalık nedeniyle ertelediklerini belirt-
mektedir. Diğer taraftan KOAH’lı birey-
lerin çoğunluğunun (%95.2) hareket
aktivitesinin etkilendiği göz önünde
bulundurulursa, %96.9’unun banyo
sırasında, % 15.1’inin tüm hijyenik ihti-
yaçlar sırasında yardım alması olağan
bir durum olarak değerlendirilebilir.
Ayrıca bazı hastaların temizlik mal-
zemelerinin kokusundan etkilendik-leri
için de hijyenik ihtiyaçlarını karşıla-
makta zorlandıklarışünülebilir.
Hastaların %69.6’sı cinselliği
ifade etme aktivitelerinin etkilenme-
diğini, % 30.4’ü ise az ya da çok
etkilendiğini ifade etmiştir (Tablo 2).
Etkilenen grubun % 78.9’u cinsel iste-
ğinde, %76.3’ü ise cinsel ilişki sayısında
azalma olduğunu belirtmiştir (Tablo 3).
Hastaların yarısından fazlasının cin-
sellik aktivitesinin etkilenmediğini söy-
lemesi iki şekilde açıklanabilir. Bunlar-
dan birincisi; cinsellik konularının
konuşulması konusunda toplumumuzda
hâlâ ciddi tabuların olduğu, ikincisi ise;
hastaların büyük bir kısmının yaşlılık
nedeniyle zaten cinsellik aktivitelerinin
gerilemesinin kaçınılmazlığı söz konusu
olabilir (Vural 1992). Biçer’in çalışma-
sında (1996) yaşlı bireylerin % 46.1’inin
“yaşımız geçti, kadınlık/erkeklik kal-
madışeklindeki ifadeleri ile bu çalışma
sonuçları birbirine benzerlik göstermek-
tedir.
49
Atatürk Üniv. Hemşirelik Yüksekokulu Dergisi, Cilt: 8, Sayı: 1, 2005
KOAH’lı hastaların % 46.0’sı
ölüm aktivitesinin az ya da çok etki-
lendiğini, bu hastaların %73.0’ü hasta-
landıktan sonra ölümü daha fazla düşün-
ğünü, %28.6’sı ölümü istediğini,
%13.9’u ölüm korkusu yaşadığını belirt-
miştir (Tablo 2, 3). Yazıcı’nın çalış-
masında (1994) yaşlı bireylerin %51.4’
ünün ölümü “kader” olarak düşündükleri
belirtilmiştir. Çalışma grubundaki hasta-
larda aynı şekilde düşünmüş olabileceği
için ölüm aktivitesinin çok etkilen-
mediği sonucu ortaya çıkmıştır. Diğer
taraftan bir kısım hastanın (%28.6)
solunum güçlüğü, öksürük, halsizlik,
yaşlılık gibi nedenlerle ölümü istediği,
bir kısmının ise (%13.9) yine aynı
nedenlerle ölüm korkusu içinde olduğu
şünülebilir. Biçer’in çalışmasındaki
(1996) yaşlı bireylerin %7.1’i, Yazı-
cı’nın çalışmasında (1994) ise bireylerin
%10.7’si bu çalışmada olduğu gibi ölüm
korkusu içinde olduklarını belirtmiş-
lerdir.
KOAH’lı bireylerin sosyo-
demografik özelliklerinden; yaş (x2=0.7,
p>0.05), cinsiyet (x2=0.001, p>0.05),
medeni durum (x2=1.5, p>0.05), eğitim
durumu (x2=0.2, p>0.05), aile tipi
(x2=0.3, p>0.05) ve yaşadığı yerin
(x2=1.7, p>0.05) GYA üzerine önemli
bir etkisinin olmadığı görülmüştür. Elde
edilen sonuçların bu bakımdan Taşçı’nın
(1991) ve Gökmen’in (1992) çalışma
sonuçları ile benzerlik gösterdiği görül-
ştür. Ancak hastaların yaşamını sür-
dürdükleri aile içindeki birey sayısı
arttıkça GYA’nin önemli ölçüde etkilen-
diği belirlenmiştir (x2=13.9, p<0.01). Bu
sonuç, geniş ailede yaşayan hastaların
GYA’nin daha yüksek oranda (çekirdek
aile %61.1, geniş aile %65.2, p>0.05)
etkilemiş olmasını desteklemektedir.
Dünya Sağlık Örgütü, 65 yaş ve
üzerinde olan bireyleri yaşlı olarak
tanımlar (Davies 1985). Bu tanıma göre,
çalışma kapsamına alınan bireylerin %
38.0’inin yaşlı kategorisi içerisinde yer
almadığı saptanmıştır. Hastaların yaşla-
rına bağlı olarak GYA’nin etkilenme
durumu arasında önemli bir farkın
olmaması, % 38.0’lik yetişkin grubun
çalışmaya katılmasından kaynaklandığı
şünülebilir. Ayrıca 61 ve üzerindeki
yaş grubunun büyük bir kısmının
(% 65.2) GYA’nin çok etkilenmesi, yine
bu durumun diğer bir göstergesi olabilir.
KOAH’lı bireylerin hastalık
şikayetlerini yaşadıkları zaman dilimi ile
hastalıklarının GYA’ni etkileme durumu
arasında istatistiksel olarak ileri dere-
cede önemli bir fark bulunmuştur
(x2=10.5, p<0.01). Hastalık şikayetlerini
dinlenme esnasında yaşayanların
GYA’nin büyük oranda (% 70.6) etki-
lenmesi, çalışma kapsamındaki birey-
lerin hastalıklarının ağır seyrettiğini
şündürmektedir. Dolayısıyla ilerlemiş
KOAH vâkâlarının GYA hafif vâkâlara
oranla daha fazla etkilendiği düşü-
nülebilir.
Diğer taraftan solunum sıkın-
tısının süresi uzadıkça, doğal olarak
GYA’nin etkilenme oranlarının da
önemli bir şekilde yükseldiği görül-
ştür (x2=16.1, p<0.01). Solunum
sıkıntısının 1 saat ve daha kısa sür-
ğünü söyleyen hastaların %51.8’inin,
10 saat ve daha uzun süren hastaların
%78.9’unun, sürekli bu sorunu ya-
şayanların %75.0’inin GYA’nin çok
etkilendiği belirlenmiştir. Siela’nın
çalışmasında da (2000) belirtildiği üzere,
KOAH’lı bireylerin yaşadığı dispne,
onların günlük yaşamını tamamen alt üst
etmektedir.
Hastaların öksürüğü yaşadıkları
zaman dilimi ile hastalıklarının GYA’ni
etkileme durumu arasındaki fark önemli
bulunmuştur (x2=9.9, p<0.05). Her za-
man öksürenlerin %74.3’ü, gece öksü-
renlerin %63.6’sı, gündüz öksüren-lerin
%60.9’u, bazen öksürenlerin %51.4’ü
GYA’nin çok etkilendiğini ifade etmiş-
lerdir. Bu sonuçlar KOAH’lı hastalarda
öksürüğün de solunum güçlüğü kadar
önemli bir sorun olduğunu ve GYA’ni
etkilediğini göstermektedir. Bu nedenle
solunum güçlüğü ve öksürüğü olan
KOAH’lı hastalara gereken profesyonel
50
Atatürk Üniv. Hemşirelik Yüksekokulu Dergisi, Cilt: 8, Sayı: 1, 2005
hemşirelik bakımı verilirse büyük
ölçüde rahatlayabilirler.
SONUÇ
Çalışma kapsamına alınan
KOAH’lı bireylerin %62.0’sinin 61 yaş
ve üstü grupta, %64.0’ünün erkek,
%76.0’sının evli, %73.6’sının eğitim
durumunun ilkokul düzeyinin altında
olduğu, %55.2’sinin çekirdek ailede
yaşadığı, %42.4’ünün çiftçilikle uğraş-
tığı, %36.0’sının ev hanımı olduğu,
hepsinin sağlık güvencesine sahip oldu-
ğu, %54.4’ünün köyde yaşadığı belir-
lenmiştir.
KOAH’lı bireylerin %5.6’sının
hâlâ sigara içtiği, %56.8’inin daha önce
sigara içip bıraktığı, %37.6’sının ise hiç
içmediği belirlenmiştir. Sigarayı hâlâ
içen ve bırakmış olan hastaların (%62.4)
geçmişte/şimdi %33.9’unun günde 31
adet ve daha fazla, %14.1’inin ise 21-30
adet sigara içtiği, hiç sigara içmeyen
bireylerin (%37.6) %63.9’unun yaşadığı
ortamda sigara tiryakisi olan birey/lerin
olduğu, %58.3’ünün bu birey/ler ile 31
yıl ve daha uzun süredir birlikte yaşadığı
belirlenmiştir.
KOAH’lı hastaların %59.2’sinin
1-5 yıldır KOAH şikayetlerini yaşadığı,
çoğunluğunun (% 64.0) bu şikayetleri
daha çok dinlenme esnasında yaşadığı,
% 33.2’sinin 10 ve daha fazla sayıda bu
nedenle hastaneye geldiği, hepsinin
(%100) solunum sıkıntısının olduğu, %
44.8’inin solunum sıkıntısının 1 saat ve
daha kısa sürdüğü, % 17.6’ sının sürekli
olduğu, % 94.0’ünün öksürük şikayeti
olduğu, % 46.4’ünün ise öksürüğünün
her zaman olduğu belirlenmiştir.
KOAH’lı bireylerin hepsi has-
talıklarının GYA’ni etkilediğini (% 36.8
az, % 63.2 çok olmak üzere) belirt-
mişlerdir.
KOAH’lı bireylerin en çok
etkilenen GYA sırasıyla; solunum
(%100) (%45.6’sı solunum güçlüğü,
%35.2’si öksürük şeklinde), güvenli
çevrenin sürdürülmesi (%96.4) (%83.4’ü
sigara, yemek, temizlik malzemesi vs.
kokuları, %59.4’ü sıcak-soğuk ortam,
%54.7’si hava kirliliği, gürültü, %54.3’ü
toz-duman %50.6’sı kalabalık şeklinde),
beden ısısının kontrolü (%96.0) (%77.9’
u ateş basması, %49.5’i terleme, %46.2’
si üşüme, %31.2’si titreme şeklinde),
çalışma ve uğraş (%95.6) (%73.2’si hiç
çalışamama, %70.7’si ağır yük taşıya-
mama, % 35.9’u ev işlerini yapamama
şeklinde), hareket (%95.2) (%96.6’sı
merdiven çıkamama, %66.8’i ayaklarda
ağrı, %29.8’i hiç yürüyememe şeklinde)
ve uyku aktivitesi (%80.4) (%62.1’i uy-
ku düzeninde bozulma, %58.2’si uykuya
dalmada zorluk, %40.7’si sık sık uy-
kunun bölünmesi şeklinde)’dir.
KOAH’lı bireylerin sosyo-de-
mografik özelliklerinden; yaş (x2=0.7,
p>0.05), cinsiyet (x2=0.001, p>0.05),
medeni durum (x2=1.5, p>0.05), eğitim
durumu (x2=0.2, p>0.05), aile tipi
(x2=0.3, p>0.05) ve yaşadığı yerin
(x2=1.7, p>0.05) GYA üzerine önemli
bir etkisinin olmadığı, ancak hastaların
yaşamını sürdürdükleri aile içindeki
birey sayısı arttıkça GYA’nin önemli
ölçüde etkilendiği belirlenmiştir
(x2=13.9, p<0.01).
KOAH’lı bireylerin hastalık
şikayetlerini yaşadıkları zaman dilimi ile
hastalıklarının GYA’ni etkileme durumu
arasında istatistiksel olarak ileri dere-
cede önemli bir fark bulunmuştur
(x2=10.5, p<0.01).
Hastaların öksürüğü yaşadıkları
zaman dilimi ile hastalıklarının GYA’ni
etkileme durumu arasındaki fark önemli
bulunmuştur (x2=9.9, p<0.05). Her za-
man öksürenlerin %74.3’ü, gece öksü-
renlerin %63.6’sı, gündüz öksürenlerin
%60.9’u, bazen öksürenlerin %51.4’ü
GYA’nin çok etkilendiğini ifade
etmişlerdir.
ÖNERİLER
Bu sonuçlar doğrultusunda;
* KOAH’lı bireylerin aktif ve
pasif bir şekilde sigara içme oranlarının
51
Atatürk Üniv. Hemşirelik Yüksekokulu Dergisi, Cilt: 8, Sayı: 1, 2005
yüksek olması nedeniyle sigaranın
zararları ve sigara içmeyen kişilerin ise
pasif içici konumundan kendilerini sa-
kınmaları konusunda toplumun bilgi-
lendirilmesi yönünde hemşirelerin eğiti-
ci bir rol oynaması,
* KOAH’lı bireylere sağlık
ekibinin üyeleri tarafından kendi bakım-
larına ve hastalıklarıyla baş etme dav-
ranışlarına yönelik, hasta ve ailesine
etkin tedavi, bakım, eğitim ve danış-
manlık programlarının planlanması,
uygulanması ve değerlendirilmesi,
* KOAH’lı bireylerin bakımı ve
eğitimi konusunda hemşireler için
sürekli hizmet içi eğitim programlarının
düzenlenmesi, eğiticilerin kendi bilgi
becerilerini yenilemeleri için destek-
lenmesi, kısaca; eğiticilerin eğitilmesi,
* KOAH, kronik ve zaman
zaman ataklar yapabilen bir hastalık
olduğu için, KOAH’lı hastaların has-
taneye yatmadan ev ortamında GYA’nin
olumsuz bir şekilde etkilenmesini
önlemek için öz bakım ve evde bakım
programlarının düzenlenmesi, hasta ve
ailesi bir bütün olarak ele alınarak
destek bakımın geliştirilmesi,
* Günümüzde kullanımı ve
çeşitliliği artan kitle iletişim araçlarının
vasıtasıyla toplumun KOAH’a karşı
almaları gereken koruyucu önlemlerin
iletilmesi ve KOAH’lı bireylerin ise
hangi kurum ve kuruluşlardan yardım
alabileceği konusunda bilgilendirilmesi,
* Bu çalışmanın sonuçları
hakkında KOAH’lı hastalara bakım
veren hemşirelerin bilgilendirilmesi
önerilebilir.
KAYNAKLAR
Andreoli C, Plum S (1991), Obstruktif
Akciğer Hastalığı. Çev. Savaş A., Yüce
Yayınları, 193-200, İstanbul.
Atagöz K (1998). Kronik obstrüktif akciğer
hastalığı olan hastaların yaşam kalitelerinin
incelenmesi. Dokuz Eylül Üniv. Sağlık Bil.
Enst., Yüksek Lisans Tezi, İzmir.
Balcı K (1993). Göğüs Hastalıkları. Nobel
Tıp Kitapevi, 315-349, İstanbul.
Barnes JP, Godfrey S, Yılmaz KG (1998).
Kronik Obstrüktif Akciğer Hastalığı. Martin
Dunitz Ltd., İstanbul.
Barnes JP, Holgate TS, Wouters EFM
(2000). Göğüs Hastalıkları. Çev. Müftüoğlu
E., Hekimler Yayın Birliği 2(1): 12-13,
Ankara.
Biçer S (1996). 60 yaş ve üzeri kronik
hastalığı olan ve taburcu olmasına karar
verilmiş hastaların günlük yaşam akti-
vitelerinin etkilenme durumları. Cumhuriyet
Üniv. Sağlık Bil. Enst., Yüksek Lisans Tezi,
Sivas.
Birol L, Akdemir N, Bedük T (1993). İç
Hastalıkları Hemşireliği. Vehbi Koç Vakfı
Yayınları No. 6, 229-231.
Büyükcoşkun A (1990). Yaşlı bireylerin
sorunları ve bakım gereksinimlerinin sap-
tanması. Hacettepe Üniv. Sağlık Bil. Enst.,
Yüksek Lisans Tezi, Ankara.
Esen A (1992). Yaşlılıkta görülen sağlık
sorunları. Ege Üniv. HYO Dergisi, 8 (3): 97-
101.
Eşer İ (1991). Yaşlılıkta meydana gelen
fizyolojik değişiklikler . Ege Üniv. HYO
Dergisi, 7(1); 54-55.
Davies AM. (1985). Epidemiology and the
Challenge of Aging. International Journal of
Epidemiology, 14(1) ‘Alınmıştır’ Biçer S
(1996). 60 yaş ve üzeri kronik hastalığı olan
ve taburcu olmasına karar verilmiş hastaların
günlük yaşam aktivitelerinin etkilenme
durumları. Cumhuriyet Üniv. Sağlık Bil.
Enst., Yüksek Lisans Tezi, Sivas.
Gazioğlu K (1991). Akciğer Hastalıkları.
İstanbul Üniv. Basımevi 1-7, İstanbul.
52
Atatürk Üniv. Hemşirelik Yüksekokulu Dergisi, Cilt: 8, Sayı: 1, 2005
Gökmen G (1992). Kronik obstrüktif
akciğer hastalığı olan hastalarda eğitimin
anksiyete düzeyine etkisi. İstanbul Üniv.
Sağlık Bil. Enst., Yüksek Lisans Tezi,
İstanbul.
Kocabaş A, Hastürk S (1996). Temel İç
Hastalıkları. Güneş Kitapevi, 496-510,
Ankara.
Roper N, Logan WW, Tierney AJ (1990).
The Elements of Nursing. Churchill
Livingstone, Newyork.
Siela D (2000). Taking a breather from
COPD. Nursing, 30(4):1-4.
Small S, Lamb M (1999). Fatigue in
chronic illness: The experience of indi-
viduals with chronic obstructive pulmonary
disease and with asthma. Journal of
Advanced Nursing, 30(2): 469–478.
Snider GL, Faling LS, Rennard SL
(1994). Care of patients with chronic
bronchitis and emphysema. Journal of
Respiratory Disease. 17:350-352
Şanlı T (1989). Emosyonel durumlar ve
hemşirelik yaklaşımı. Hemşirelik Bülteni,
3(4): 67-68.
Taşcı S (1991). Hastaların günlük yaşam
aktivitelerini olumsuz etkileyen faktörler.
Hacettepe Üniv. Sağlık Bil. Enst., Yüksek
Lisans Tezi, Ankara.
Tel H, Akdemir N (1998). KOAH’lı
hastalara uygulanan planlı hasta öğretiminin
ve hasta izleminin hastaların hastalıkla baş
etme durumlarına etkisi. Cumhuriyet Üniv.
HYO Dergisi, 2(2):44-51.
Uçan SE, Kocabaş A (2000). KOAH tanı
ve tedavi rehberi. Toraks Dergisi, Cilt: 1,
Ek:2, 1-8.
Velioğlu P (1999). Hemşirelikte Kavram ve
Kuramlar. Alaş Ofset, 180-202, İstanbul.
Vural TG (1992). Yaşlılık ve seksüel
sorunlar. Türk Hemşireler Dergisi, 42(2): 9-
10.
Wong CH, Morice AH (1999). Cough
threshold in patients with chronic
obstructive pulmonary disease. Thorax,
54:62-64.
Yazıcı R (1994). Yaşlı bireylerin ölüm
kaygısı ve bunun günlük yaşam
aktivitelerine olan etkisinin araştırılması.
İstanbul Üniv. Sağlık Bil. Enst., Yüksek
Lisans Tezi, İstanbul.
Yenel F, Sözer K, Erk M (1987). Akciğer
Hastalıkları Ders Kitabı. İstanbul Üniv.
Basımevi, İstanbul.
53
... Kahraman et al. (13) reported that the rate of erectile dysfunction was 78.6% in patients with COPD, and the severity and frequency of erectile dysfunction were higher in patients with COPD than in the control group. In their study of individuals with COPD, they stated that 78.9% of the patients had decreased sexual desire, and 76.3% had decreased the sexual intercourse (34). Yacan and Erol reported that there were fewer orgasms in cases of chronic complications (35). ...
... Ülkemizde ise 2-3 milyon KOAH hastası olduğu, her yıl 26 binden fazla kişinin KOAH nedeniyle öldüğü tahmin edilmektedir. Kronik obstrüktif akciğer hastalığı olan bireylerin günlük yaşam aktivitelerini sürdürmedeki yeteneklerinin zamanla azaldığı bilinmektedir 5 . ...
Article
Full-text available
Amaç: Bu araştırma, KOAH tanısı ile yatmakta olan hastalara uygulanan progresif gevşeme egzersizlerinin taburculuk sonrası yorgunluk ve yaşam kalitesine etkisini belirlemek için planlandı.Gereç ve Yöntem: Bu araştırma, bir üniversite hastanesinde KOAH tanısı ile yatan 30 uygulama, 30 kontrol grubunda olmak üzere toplam 60 hasta ile yapılan yarı deneysel bir araştırmadır. Örneklem kriterlerine uyan hastalara hastaneye yattıklarında eğitim verilmeden önce ‘‘Hasta Tanıtım Formu’’, ‘‘KOAH ve Astım Yorgunluk Ölçeği’’ ve ‘’SF-36 Yaşam Kalitesi Ölçeği’’ dolduruldu. Uygulama grubuna taburcu olmadan bir gün önce progresif gevşeme egzersizleri CD’si eşliğinde eğitim verildi. Taburcu olduktan bir ay sonra aynı formlar tekrar uygulandı. Bulgular: Uygulama grubundaki hastaların eğitim öncesi ve eğitim sonrası sırasıyla KOAH ve Astım yorgunluk ölçeği puan ortalamaları 77,8610,16 ve 43,099,98; kontrol grubundaki hastaların ise 75,0713,23 ve 78,2514,20 idi. Uygulama grubundaki hastaların eğitim öncesi ve eğitim sonrası toplam Yaşam Kalitesi Ölçeği puan ortalaması sırasıyla 26,989,82 ve 78,2211,47; kontrol grubundaki hastaların ise 32,6312,78 ve 31,7313,22 idi. Uygulama grubunda ön test son test KOAH ve Astım Yorgunluk Ölçeği ile Yaşam Kalitesi Ölçeği puan ortalamaları arasında istatistiksel olarak anlamlı bir farklılık saptanmıştır. Sonuç: Progresif kas gevşeme egzersizlerinin yorgunluk ve yaşam kalitesi üzerinde etkili olduğu saptandı. KOAH tanısı alan hastalarda progresif gevşeme egzersizlerinin kullanımı önerilebilir.
... Bu nedenle birey üzerinde semptomların etkisini belirlemek önemlidir (14). KOAH'lı bireylerin semptomlardan etkilenme derecesi üzerinde etkili olan faktörlerin bilinmesi, hemşirelik bakımın planlanmasına rehberlik ederek bakımın kalitesini yükseltebilir (15,16). Bu amaçla çalışma KOAH'lı bireylerin semptomlardan etkilenme durumu ile sosyo-demografik ve hastalıkla ilgili özelliklere göre farklılık gösterme durumunu incelemek amacı ile yürütülmüştür. ...
Article
Full-text available
Z Amaç: Çalışma KOAH'lı hastalarda sosyodemografik ve hastalık ile ilgili özelliklerine göre incelemek sağlık durumunu amacı ile gerçekleştirildi. Gereç ve yöntemler: Kesitsel tanımlayıcı çalışma Haziran-Kasım 2017 tarihleri arasında hastaneye başvuran evre iki ve üç olan 200 KOAH'lı hastada gerçekleştirildi. Veriler anket formu, KOAH Değerlendirme Testi (CAT) ile toplandı. Verilerin analizinde tanımlayıcı özellikleri için sayı, yüzdelik ve ortalama, standart sapma ve median kullanıldı. İki bağımsız grup arasındaki farklılıklar Mann Whitney U Testi, ikiden fazla bağımsız grup arasındaki farklılıklar Kruskal Wallis testi ile incelendi. Bulgular: Yaş ortalaması 63.53 olan KOAH'lı bireylerin %50'si 60-80 yaş arasında, %51.1'inin kadın, olduğu saptandı. Olguların CAT toplam puanı 26.97'olarak saptandı. 80 yaş üzeri bireylerin, erkeklerin, okuryazar olmayanların, bekar/dul olanların, çalışmayanların CAT puanının anlamlı olarak daha yüksek olduğu ve KOAH nedeni ile sağlık durumlarının daha fazla etkilendiği belirlendi. Kronik hastalığı olanların, 10 yıldan daha uzun süredir KOAH'ı olanların, evde oksijen tedavisi kullananların ve daha önce hastaneye yatan KOAH'lı bireylerin CAT puanının anlamlı olarak daha yüksek olduğu ve sağlık durumlarının daha fazla etkilendiği belirlendi Sonuç: KOAH'lı sosyodemografik ve hastalık ile ilgili özelliklere göre sağlık durumunu farklı olarak etkilenmektedir. Anahtar Kelimeler: KOAH, yaşam kalitesi ABSTRACT Aim: The study was conducted to examine the state of health in patients with COPD according to sociodemographic and disease-related characteristics. Method: This cross-sectional descriptive study was conducted with 200 patients with stage 2 and 3 COPD, who applied to the hospital between June and November 2017. The data were collected from individuals with COPD via a questionnaire and the COPD Assessment Test (CAT) Scale. Number, percentage and mean, standard deviation and median were used for descriptive characteristics in the data analysis. While differences between two independent groups were examined by using Mann Whitney U Test, the differences between more than two independent groups were examined via Kruskal Wallis test. Results: It was determined that age average of the individuals with COPD was 63.53 years, 50.0% of them were aged between 60-80 years and 51.1% were female. CAT total score of the patients was found to be 26.97. It was determined that individuals, who were older than 80 years, male, illiterate, single/widow and unemployed, had significantly higher CAT score and their state of health was affected more due to COPD. It was found that individuals with COPD, who had a chronic illness, suffered from COPD for more than 10 years, were using oxygen at home and had been hospitalized before, had significantly higher CAT score and their state of health was affected more. Conclusion: The state of health in patients with COPD was affected differently according to sociodemographic and disease-related characteristics.
... Most of these studies deal with the relationship between respiratory diseases and a single air pollutant. For example, Shepppard et al. (1999) andÇelikoğlu (1999) focus on particulate matter (TAP).The particulate matter (PM 10 ) is also another important urban air pollutant that cause chronic airway diseases (asthma, COPD, etc.), the upper and lower respiratory system diseases and lung or heart problems (Babin et al., 2008).Similarly, sulphur dioxide (SO 2 ), which is a substantial and widespread pollutant, precipitates chronic respiratory diseases, chronic obstructive pulmonary disease (COPD) and other lung diseases (Ünsal and Yetkin, 2005). Some studies examine the relationship between the deaths and hospital references depend on the level of air quality and the respiratory system problems (Holland et al., 1979). ...
Article
Full-text available
Urban air pollution is undoubtedly a significant risk factor for human health and has been increasing due to increasing population, population density, rapid urbanization, industrialization, traffic density, since the 1950s. The aim of the study is to test the relation between the number of asthma cases and the levels of air pollutants (sulfur dioxide (SO2) and particulate matter (PM10)). The data are collected for six districts in Izmirfor the years between 2007 and 2010. The results from the regression show that there is a statistically significant relation between the number of asthma cases and the level of urban air pollution.
Article
Full-text available
Amaç: Araştırma KOAH’lı hastalarda hastalık algısının ölüm kaygısı ve öz bakım gücü ile olan ilişkisini belirlemek amacıyla yapılmıştır.Gereç ve Yöntem: Tanımlayıcı olarak yapılan araştırma Ekim 2018-Haziran 2019 tarihleri arasında 146 KOAH hastası ile yürütülmüştür. Araştırmanın verileri, Hasta Bilgi Formu, Hastalık Algısı Ölçeği, Temper Ölüm Kaygısı Ölçeği ve Öz Bakım Gücü Ölçeği ile toplanmıştır.Bulgular: Hastalarda hastalık belirtilerinin yüksek oranda hastalığın başlangıcından itibaren görüldüğü belirlenmiştir. Hastalık belirtileri arttıkça ölüm kaygısının da arttığı saptanmıştır (r=0,261; p<0,05). Araştırmada hastaların hastalığa ilişkin algıları arttıkça öz bakım gücünün arttığı ve öz bakım gücü arttıkça ölüm kaygısının azaldığı belirlenmiştir (p<0,05). Ölüm kaygısının orta (8,75±2,347) ve öz bakım gücünün ise düşük (73,09±14,153) düzeyde olduğu belirlenmiştir.Sonuç: Hastaların hastalık algısının ölüm kaygısı ve öz bakım gücü ile ilişkili olduğu saptanmıştır.
Article
Full-text available
Purpose: The purpose of this study was to determine the relationships between anxiety and depression experienced by surgical nurses in the work environment and their quality of work life. Materials and Methods: Two hundred twelve surgical nurses were administered a sociodemographic form, the Hospital Anxiety Depression Scale, and the Nurse’ Quality of Work Life Scale. Results: The mean age of the nurses was 32.0 years. Nurses’ hospital anxiety score was 9.00, their depression score was 8.00, and their total hospital anxiety-depression score was 17.00. Nurses’ total quality of work life score was 66.95. Conclusion: Nurses frequently have high anxiety and moderate depression levels, and moderate quality of work life. Motivating measures could be increased through the provision of appropriate working conditions.
Thesis
Full-text available
Introduction: COPD is a public health problem that has a significant mortality and morbidity rate with chronic cough, respiratory distress and sputum production associated with airway obstruction in the bronchi, a progressive and life-threatening severe pulmonary disease, starting with dyspnea, continues with exacerbations. COPD is not only physical but also a chronic taboo with biological, mental, social, familial and environmental effects. For this reason, individuals with COPD are experiencing difficulties in carrying out their daily life activities as well as experiencing many psychosocial problems. Objective : In this study, we aimed to determine the factors affecting the psychosocial adjustment of individuals with COPD, health care adaptation, occupational environment, family environment, sexual relations, extended family relationships, social environment and psychological pressure. Material and Methot: The study was conducted with the participation of 230 patients between August-October 2017 in the COPD clinic, Surreyapaşa Chest Diseases and Chest Surgery Training and Research Hospital. The data were collected using the COPD Asseement Test (CAT), the Psychosocial Adaptation-Self-Report Scale (PAIS-SR) and the interview form containing the characteristics of the patients and the SPSS 21.0 package program in evaluating the data. Descriptive statistics; (number, percentage, mean, standard deviation) one way analysis of variance (ANOVA), Kolmogorov-Smirnov test, Independent samples T-test, Post-Hoc Tukey test, Chi-square independence test were used in the 95% confidence interval and the significance level was taken as 0,05 and p <0,05 level was accepted as a sign of significant difference It was. Ethical committee approval was obtained from the research. Results: The mean age was 66 ± 10 and 76.5% were male, 77% (n = 177) married, 52.2% (n = 120) primary school graduates and 64.3% (n = 148) (n = 118), and 67.8% (n = 156) did not participate in social activities, 88.3% of the patients (n = 203) were xiv found to have poor psychosocial adaptations and the worst harmonized psychosocial areas were found to be adaptable to health care and occupational environment and the best fit was wide family relationships. Conclusions and Recommendations: In our study, female gender, being over 66- 75 years old, being single, having no children, having 1 child, low education level, working status, poor living conditions, living alone, low socioeconomic status, quitting smoking due to COPD, getting information about the disease, being over 7- 11 years and over COPD, presence and number of diseases accompanying COPD, physical loss of power, frequency of admission to the hospital, regular check-ups, use of ancillary devices for treatment, presence of ancillary person, participation in social activities and withdrawal from the home, high level of insomnia, level of COPD exposure to libido, level of symptom seen and frequency, were identified as factors that changed adjustment. In this study, it is suggested to provide education about illness to increase patient compliance, to control symptoms of COPD, to treat and care for accompanying diseases and symptoms, and to support patients' participation in social activity groups. Key words: COPD, Chronic Pulmonary Disease, Psychosocial Adjustment, Factors, Nursing
Article
Full-text available
Aim: The purpose of this to determine perceive chronic care management and related factors of the people with Chronic Obstructive Pulmonary Disease (COPD).Method: Sample of study which designed descriptive and cross-sectional consisted of 300 patients who treated in health care centers or hospitals in Istanbul. The data has been collected with Patient Identifi cation Form and Patient Assessment of Chronic Illness CarePatient Form. Analysis of the data; number, percent, mean, standart deviation, median, t test, ANOVA, correlation were used.Results: Average age of sample group were 63.89±11.14 , most of them were male (%70.3), married (%83), primary school graduated (%41.7) and does not work (%81). Average score of Patient Assessment of Chronic Illness Care is 1.69±0.37 . Average scores of subscales were; patient activation 1.86±0.72, decision support 2.34±0.63, goal setting 1.56±0.39, problem-solving 1.81±0.51, follow-up 1.24±0.50. No statiscally signifi cant difference was found with age, sex, marital status, operating state, chronic conditions, duration of treatment, status of visit emergency and duration of hospitalization. The satisfaction with chronic care management was higger in patients with educated, treated in hospital and informed about illness. Also average score of satisfaction increases if duration of disease increases. Conclusion: Findings revealed that patients with Chronic Obstructive Pulmonary Disease have low satisfaction about chronic care management. Defi ciencies according to “patient activation, decision support, goal setting, problem solving and follow up” are mean reasons to reduce patient satisfaction. Results of the study is recommended in health programme and quality improvement study in patients with Chronic Obstructive Pulmonary Disease
Article
Cough is an important symptom of patients with chronic obstructive pulmonary disease (COPD). The cough threshold to citric acid and capsaicin in patients with COPD and in normal volunteers was measured, as well as bronchial hyperresponsiveness to methacholine. Nineteen patients with COPD and 22 controls were recruited. Subjects underwent a methacholine bronchoprovocation test and a cough challenge to citric acid and capsaicin. The log citric acid cough threshold D2 (concentration causing two coughs) was significantly lower in patients with COPD (mean 2.17 versus 2.56, mean difference (95% CI) 0.39 (0.04 to 0.74), p = 0.02) but not for capsaicin cough D2 (0.66 versus 0.8, p = 0.41). Sixteen patients with COPD had bronchial hyperresponsiveness which was correlated with baseline FEV1 (r = 0.6, p = 0.01, 95% CI 0.15 to 0.84). Patients with COPD have a lower cough threshold to citric acid, possibly due to a differential effect of cigarette smoke on citric acid sensitive cough receptors.
Article
Fatigue in chronic illness: the experience of individuals with chronic obstructive pulmonary disease and with asthma Although fatigue has been identified as a major problem for individuals with chronic obstructive pulmonary disease and with asthma, no research was found in which the symptom was directly studied in persons with these conditions. From studies carried out on various patient populations, it appears that fatigue has some specificity to disease state. Thus, it is important to describe the experience of fatigue within patient populations. To expand theoretical understanding of fatigue, qualitative research methods need to be applied. The purpose of this study therefore was to describe and compare the fatigue experiences of persons with chronic obstructive pulmonary disease (n=17) and with asthma (n=19). Data were obtained by use of a semi-structured questionnaire and were content analysed for categories and themes. There were many similarities between the fatigue experiences of the two groups. Fatigue is inextricably linked to laboured breathing. Although it interferes with their ability to carry out meaningful activities, the majority of individuals with chronic obstructive pulmonary disease or asthma cope well with it. The informants identified two types of coping strategies they use to manage their situation, which may be categorized as: problem-focused, including energy conservation, utilization and restoration; and emotion-focused, including being positive, accepting the physical limitations, distracting and normalizing.
Kronik obstrüktif akciğer hastalığı olan hastaların yaşam kalitelerinin incelenmesi
  • K Atagöz
Atagöz K (1998). Kronik obstrüktif akciğer hastalığı olan hastaların yaşam kalitelerinin incelenmesi. Dokuz Eylül Üniv. Sağlık Bil. Enst., Yüksek Lisans Tezi, İzmir.
  • Akciğer Kronik Obstrüktif
  • Hastalığı
  • Martin Dunitz Ltd
  • İstanbul
  • J P Barnes
  • T S Holgate
  • Efm Wouters
Kronik Obstrüktif Akciğer Hastalığı. Martin Dunitz Ltd., İstanbul. Barnes JP, Holgate TS, Wouters EFM (2000). Göğüs Hastalıkları. Çev. Müftüoğlu E., Hekimler Yayın Birliği 2(1): 12-13, Ankara.
60 yaş ve üzeri kronik hastalığı olan ve taburcu olmasına karar verilmiş hastaların günlük yaşam aktivitelerinin etkilenme durumları
  • S Biçer
Biçer S (1996). 60 yaş ve üzeri kronik hastalığı olan ve taburcu olmasına karar verilmiş hastaların günlük yaşam aktivitelerinin etkilenme durumları. Cumhuriyet Üniv. Sağlık Bil. Enst., Yüksek Lisans Tezi, Sivas.
İç Hastalıkları Hemşireliği. Vehbi Koç Vakfı Yayınları No
  • L Birol
  • N Akdemir
  • T Bedük
Birol L, Akdemir N, Bedük T (1993). İç Hastalıkları Hemşireliği. Vehbi Koç Vakfı Yayınları No. 6, 229-231.
Yaşlı bireylerin sorunları ve bakım gereksinimlerinin saptanması
  • A Büyükcoşkun
Büyükcoşkun A (1990). Yaşlı bireylerin sorunları ve bakım gereksinimlerinin saptanması. Hacettepe Üniv. Sağlık Bil. Enst., Yüksek Lisans Tezi, Ankara. Esen A (1992). Yaşlılıkta görülen sağlık sorunları. Ege Üniv. HYO Dergisi, 8 (3): 97-101.
Yaşlılıkta meydana gelen fizyolojik değişiklikler
  • İ Eşer
Eşer İ (1991). Yaşlılıkta meydana gelen fizyolojik değişiklikler. Ege Üniv. HYO Dergisi, 7(1); 54-55.
Alınmıştır' Biçer S (1996). 60 yaş ve üzeri kronik hastalığı olan ve taburcu olmasına karar verilmiş hastaların günlük yaşam aktivitelerinin etkilenme durumları
  • A M Davies
Davies AM. (1985). Epidemiology and the Challenge of Aging. International Journal of Epidemiology, 14(1) 'Alınmıştır' Biçer S (1996). 60 yaş ve üzeri kronik hastalığı olan ve taburcu olmasına karar verilmiş hastaların günlük yaşam aktivitelerinin etkilenme durumları. Cumhuriyet Üniv. Sağlık Bil. Enst., Yüksek Lisans Tezi, Sivas. Gazioğlu K (1991). Akciğer Hastalıkları. İstanbul Üniv. Basımevi 1-7, İstanbul.