Content uploaded by Elif Akçay
Author content
All content in this area was uploaded by Elif Akçay on Mar 20, 2020
Content may be subject to copyright.
ISophos: Uluslararası Bilişim, Teknoloji ve Felsefe Dergisi
ISophos: Internaonal Journal of Informaon, Technology and Philosophy
ISOPHOS • Yıl/Year: 2 • Sayı/Num: 3 • Güz/Autumn 2019
ISSN: 2651-463X
1
The Circle (Çember) lminde tümüyle açık ve şeaf bir toplum tasarımı izleyiciye
sunulmaktadır. Film,gelişenteknolojinin “her şeyi görünür kılma, her şeyi paylaşma”
çabasının ne kadar ileri götürülebileceğini test etmeye çalışmaktadır. Bu çalışmada,-
dijital kültürdeki teknolojik kuşatmanın ahlaki karar, özgür irade, seçme özgürlüğü ve
belirlenmişlik gibi köklü felse meseleleri içeren etik tercihin imkânı, The Circle lmi
üzerinden yeniden tarşmaya açılmaktadır. Araşrmada literatür taramasına dayalı
analik bir lm okuması yapılmışr.Her şeyin görülebilir, bilinebilir ve öngörülebilir ol-
duğu dijitalbir toplumda, insanlar ek tercihte bulunabilirler mi? Gözetlendiğini bilen
bir kişi, verdiği kararlarda, gerçekleşrdiği eylemlerde ahlaken özgür müdür? Mutlak
şeaık ve keskin gözem alnda aldıkları kararlardan kişiler sorumlu tutulabilir mi?
Ahlaki ve ek tarşmalara odaklanan bu araşrma, dijitalleşmenin hız kazandığı ve
teknolojik tekilliğin etki alanını genişleği bir kültürde, The Circle lminde önerildiği
gibi, bir dijital ek teorisi olarak açıklık eği inşa etmenin henüz üstesinden gelinme-
miş birçok açmazı olduğunu göstermektedir. Gözem etkisi, özgür iradeyi kısıtlayan
ve bu yüzden ek tercihte bulunma olanağını yok eden bir unsur olarak görülebilir.
Mahrem konular ile kötücül durumlar arasında kurulan güncel bağın aldatmacalıdır.
Kişiye özel olan her şeyin kötü olması gerekmez. Açıklamak istemediğimiz her şeyin
kötü olabileceği iddiası, eko-polik bir zorlamadır. Açıklık eğinin denem, gözem
ve kontrol gibi kavramlardan kendini arındırması ve özgür iradeye yer açması oldukça
zor görünmektedir.
Anahtar Sözcükler:The Circle (Çember) Filmi, Açıklık Eği, Ek, Şeaık Eği,
Mahremiyet, Gözem Toplumu, Dijital Eğin İmkânı.
OPENNESS ETHICS IN THE DIGITAL AGE AND THE IMPOSSIBILITY OF ETHICAL
PREFERENCE: THE CIRCLE FILM
ABSTRACT
In The Circle, a completely open and transparent community design is presented
to the audience. The lm tries to test how far the advance technology can be taken to
“make everything visible, share everything”. In this study, the discussion of the possi-
Elif AKÇAY
Marmara Üniversitesi
akcayelif@hotmail.com
DİJİTAL ÇAĞDA AÇIKLIK ETİĞİ VE ETİK TERCİHİN İMKÂNSIZLIĞI:
THE CIRCLE FİLMİ
ISOPHOS • Yıl: 2 • Sayı: 3 • Güz 2019
2
bility of the ethical siege of the digital siege of technological culture, which includes
fundamental philosophical issues such as moral decision, free will, freedom of choice
and determinaon, is re-discussed through The Circle. In the study, an analycal lm
analysis based on literature review was made. In a digital society where everything is
visible, knowable and predictable, can people make ethical choices? Is a person who
knows that he / she is being watched morally free in his / her decisions and acons?
Can people be held accountable for their decisions under absolute transparency and
keen supervision? Thisresearch, which focuses on ethical and ethical debates, shows
us that in a culture where digitalizaon accelerates and technological singularity ex-
tends the domain of technological singularity, as proposed in the Circle movie, build-
ing openness ethics as a digital ethical theory has many dilemmas that have not yet
been overcome. Oversight eect, restricng free will can be seen as an element that
destroys the possibility of ethical choice. The current relaonship between inmate
issues and malicious situaons is decepve. Everything that is personal doesn’t have
to be bad. The claim that anything we do not want to explain can be bad is an eco-po-
lical coercion. It seems quite dicult for openness ethics to free itself from con-
cepts such as supervision, surveillance and control, and to make room for free will.
Key words: The Circle Film, Ethics, Openness Ethics, Transparency Ethics, Privacy,
Surveillance Society, Possibility of Digital Ethics.
1. Giriş
“Bilmek iyidir ama her şeyi bilmek daha iyidir.”
(The Circle)
Bulunduğumuz dijital çağda bize sunulan çoğu bilim kurgu lmi ark ya gerçekleş-
mişr ya da çok yakın bir geleceği temsil etmektedir. Filmler daha da teknolojikleşir-
ken teknoloji de lmlere her zaman konu olmaya devam etmektedir. İnternet saye-
sinde teknolojiyle iç içe olan toplumları tasvir eden bu lmlerle izleyicilere ya ütopik
ya da distopik bir gelecek de sunulur. Sinema, günümüz dünyasında çok etkilidir.
“Filmler pek çok kişiyi güçlü bir şekilde etkiler. İmgelerin, müziğin, diyaloğun, sesin ve
efektlerin lmlerdeki birleşik etkisi derinlerdeki duyguları ortaya çıkarır. İnsanın kendi
ve diğerlerinin hayanı daha derin bir şekilde yeniden düşünmesine yardımcı olur”
(Derin ve Çenkaya, 2018: 317).Film endüstrisi modern toplumun en etkili sektör-
lerindendir. Günümüz toplumlarında bilinçli bir farkındalık yaratan lmler insanları
uyarırlar. Filmler, hitap ekleri kitle ve ele aldıkları konular bakımından toplumu yan-
sırken, kirleri de dönüştürmektedirler. Yansıtmanın yanı sıra belirli bir kültür yara-
ISOPHOS • Year: 2 • Num: 3 • Autumn 2019
3
mında da rol alan lmler, devrimlere bile neden olan bir güce sahipr. Sinemanın bu
gücü tarih boyunca sosyal, ekonomik ve polik olarak ortaya çıkmışr.
Toplumu etkilemesinin yanında eğlence ve kaçış yolu olan ve eğitim, sanat,
spor ve siyasetin önemi hakkında farkındalık yaratabilen filmler Fairman’a(2016)
göre uyuşturucu, alkol ve diğer suç faaliyetlerinin tehlikeleri konusunda bizi
uyarabilmektedir. “Toplum lmlere yansır ve sırayla lmler temsillerde değişiklik
yaparak, izleyicilerin ahlakına meydan okuyarak ve izleyicilerin görüşlerini değişre-
rek toplumu etkiler” (Fairman, 2016).Tüm bu lm türleri daha fazla bilgi edinmemizi
sağlarken sorumluluk ve empa duygumuzu uyandırmaya da yardımcı olmaktadır.
Filmler nesiller üzerinde büyük etkilere sahipr.
Filmlerin bu etkileri sayesinde yakın gelecekteki teknolojilerin toplumu nasıl şekil-
lendireceği kişiler üzerinde düşünmeye yol açar. The Circle lmi de hakkımızdaki her
türlü bilginin erişime açık, saklanılabilir ve gerekğinde dev şirketler ya da devletler
tarandan kullanılabilir olan bir gelecek tasviri ortaya koyar. Filmde dijital ek ola-
rak açıklık eği temellendirilmektedir. Açıklık eği insanın, hayan her alanında tam
şeaık ilkesine göre hareket etmesini imler. Aslında bu açıklık, dijital yaşamın bir zo-
runluluğuna da gönderme yapar. Açıklık eğinde kötü olan şey, mahremiyer çünkü
her türlü kötülüğün kaynağında gizlenme, saklanma, kapalılık bulunur.Bu çalışmada
açıklık eğine kavramsal bir tanım gerilmeye çalışılmış, açıklık eğinin argümanları
lm aracılığı ile ortaya konmuştur.
Bu makale, teknoloji ve insan davranışlarını, çemberin içindekilerin yaratmaya
çalıştığı dünyada bize çarpıcı gerçekliğiyle sunan The Circle lmini, şeaf toplum
ütopyalarından biri olarak değerlendirmektedir. Filmde dijital çağın ek teorisi olarak
önerilen açıklık eğinin imkânı, dijital mahremiyet ve gözem toplumlarının ek tar-
şmaları bağlamında aktarılmaktadır.
2. The Circle Filminin Öze
Emma Watson (Mae) ve Tom Hanks’in (Eamon Bailey) başrollerini oynadığı, yö-
netmenliğini ve senaristliğini James Ponsoldt’un üstlendiği “The Cirle (Çember)”
lmi; drama, gerilim ve bilim kurgu türlerinde yer alan 2017 yılı Amerikan yapımı
bir lmdir. Film konusu ve olay örgüsü şöyledir: Mae, sıradan bir şirkee çağrı mer-
kezi personeliyken yakın arkadaşı Annie’nin yardımıyla Circle adlı şirkee çalışmaya
başlar. Dünyanın en güçlü teknoloji ve sosyal medya şirke olan Circle, çalışanlarına
sunduğu imkânlarla öne çıkar. Mae’in hayanın rsa olarak gördüğü bu şirket, aynı
zamanda dünyanın en büyük sosyal ağına da sahipr. Çalışanlar için tüm hayatlarını
kampüste geçirmenin zorunlu olmadığı ama aslında bunun beklendiği Circle, içinde-
ISOPHOS • Yıl: 2 • Sayı: 3 • Güz 2019
4
kilere istedikleri her türlü etkinliği yapabilecekleri bir çalışma ortamı sunar. İnternet
üzerinde yapılan her işlemi, kendi sistemi üzerinden denetleyebilecek kadar büyüyen
şirket, dev bir veri ağını simgeler. Mae, eline geçen bu rsa ne şekilde olursa ol-
sun değerlendirmek istemekte ve ekran başındaki işinde yavaş yavaş yükselmektedir.
Mae, Circle’a hızla ayak uydururken şirken kurucusu Eamon Baileytarandan mah-
remiyet, ek ve nihayende kişisel özgürlüğünün sınırlarını zorlayan ve tam açıklık
gerekren bir deneye kalmaya teşvik edilir. “DeğişimiGör” olarak adlandırdıkları ka-
merayı sürekli olarak takacak olan Mae’nin aldığı her karar, arkadaşlarının, ailesinin
ve insanlığın hayanı ve geleceğini etkilemeye başlamaktadır. Filmde sosyal medya
ve dijital dünyanın hayatlarımızı nasıl etkilediği, şirketler ve devletlerin elindeki gücü
fark etmeleri ve kendilerini soyutlayarak herkes ve her veriyi elde edip kullanma şe-
killeri Mae ve Circle şirke aracılığıyla çarpıcı bir şekilde izlenmektedir. Bu devdijital
çember, gikçe genişleyerek ülkeleri de içine alır. Mae’nin sistemin içinde kalmakya
dadışına çıkmak arasında yaşadığı vicdani gelgitler lmi yönlendirirken bizleri de ya-
şadığımız tekno-çağda bilgi güvenliği, veri depolama, sosyal medya verileri, sosyal
CRM gibi güncel konularda düşünmeye sevk etmektedir.
3. The Circle’da Açıklık: Dijital Toplumlarda Şeaık ve Mahremiyet
“Kişilikli olmak, kimsenin görmediği zaman da
doğru olanı yapmakr.”
(Julius C.Was)
Teknoloji ve internen yaygınlaşmasıyla hayatlarımıza giren sosyal paylaşım sitele-
rinin temelini şeaık kültürü oluşturmaktadır. Öztürk’e göre, “sosyal medyada yer al-
manın nedeni, fark edilmek ve etkileşim yaratmakr. Sosyal medyanın kuralı, sesini en
etkin kanal ve içerikle duyurmak yani fark edilmeyi sağlamakr” (Öztürk, 2015: 290).
Bu mecralarda kişi istediği bilgileri, istediği şekilde paylaşıp edinebilirken açıklık duygu-
sunu da normalleşrmektedir. “İletişim ve enformasyonun dijital rüzgârı her şeyin içine
işler ve her şeyi şeaf hale gerir” (Han, 2017: 65).Yeni ileşim ortamlarında, teknolo-
jinin zaman ve mekânı göreceli hale getirmesi gibi şeaık da kişiler arası mesafeleri
ortadan kaldırmaktadır. Baudrillard’a göre şeaık, bakışın, gördüğü herşeyle rastgele
ilişkiye girmesi, yani fahişelikr(1986: 71). Tüm verilerin görünür olmasını gerektiren bu
dijital sistemlerde şeaık,bilgileri dönüştürebilmek için her şeyi içine girmeye zorlar.
Flusser’a göre duvar, ça, pencere ve kapıdan oluşan “sağlam ev” günümüzde teknolo-
jik gözem alnda zaten maddi ve gayri maddi kablolarla delik deşik edilmiş, çatlakla-
rından ileşim rüzgârının esği bir “harabe eve” dönüşmüştür(1997: 162).
ISOPHOS • Year: 2 • Num: 3 • Autumn 2019
5
Yüksel’e göre toplumsal yaşamı ilgilendiren ve sosyolojik bir olgu olan “özel yaşam
ya da mahremiyet, genel olarak, kişilerin yalnız başına kalabildikleri, istedikleri gibi
düşünüp davranabildikleri, başkalarıyla hangi yer, zaman ve koşuldane ölçüde ilişki ve
ileşim kuracaklarına dair bizzat kendilerinin karar verebildikleri bir alan ve bu alan
üzerinde sahip olunan hakkı ifade eder”(2003: 182).
Mahremiyen sınırlarının esnediği ve ortadan kaldırılmak istendiği şirkette
Mae, ilk başlarda herkese göre “sır küpü” olarak görünmektedir. Kendilerini “Com-
munity” olarak adlandırdıkları topluluklarında, Mae’in işe başladığı günden beri
neden hala aktif bir sosyal medyası ve güncel bilgileri olmadığı merak konusudur.
İş dışı etkinliklere katılmayan, hafta sonu evine dönen Mae’ye, “İleşim pek de iş
dışı sayılmaz, değil mi?”denilerek daha çok şey paylaşması sağlanmaya çalışılır. İş
arkadaşlarının, kampüsün en uzağındakilerin bile onu bu bilgiler sayesinde tanıyacağı
söylenirken haasonu Mae’in başına gelenlerden hiç haberleri olmadıklarını gördük-
lerinde ise şu cümleler duyulur:
“Psikolog değilim ama bu davranışların bazen
kendine değer vermemekle alakalı olduğunu biliyo-
rum. Kalım budur işte” (00: 31:23 – 00: 31:30)!
Mahrem alana yer olmayan bir çemberin içinde kalım oranını arrmaya başla-
yan Mae’in, bu duruma adapte olması uzun sürmez. Çalışanlarının her an ne yapğını
bilmek isteyen bir şirket üzerinden, paylaşmanın yalnızlık duygusunu engelleyeceği
ve daha çok bilginin daha çok güç anlamına geldiği vurgulanmaktadır. Kişiye özel ve
mahrem alan, “Circle’cılar, paylaşmayı sever misiniz? Paylaşmak, değer vermekr!”
sloganıyla ihlal edilmektedir. Oysa mahremiyet, kendi hayandaki yaşanmışlıkları ne
ölçüde başkalarıyla paylaşacağına karar verme hakkıdır. Circle gibi güçlü şirketlerki
onlarda çoğu zaman devletlerin karşısındaki yeni iktidarlardır, görünmeden her şeyi
görme arzusuyla bilgi ileşim teknolojilerini kullanarak paylaşımı özendirmektedirler.
Niedzviecki’ye (2017) göregünümüzde duyulan en büyük endişe, daha fazlasını bilme
isteğidir. Öyle ki daha fazlasını bilmeyi istemek beraberinde daha fazla görünme iste-
ğine dönüşmektedir.
Veriyi elde etmenin günümüz toplumlarındaki kolaylığı, denemi de beraberin-
de germektedir. Bir güven toplumu gibi lanse edilmeye çalışılan şeffaflık toplumu
aslında kontrol toplumudur. “Şeffaflık, güven yaratır” yerine “Şeffaflık, güveni or-
tadan kaldırır” demek gerekir (Han, 2017: 70).Şeffaflığın güven yarattığı dogması,
kişilerin ve kurumların eline mahrem bir denem sopası sıkışrmaktan başka bir şey
değildir.
ISOPHOS • Yıl: 2 • Sayı: 3 • Güz 2019
6
“Paylaşmak her zaman daha eğlenceli olabilir ancak
bazen çeşitli taraarın iyi oynamaları için ikna edilmeleri
gerekmektedir. Şeaık, işler yanlış giğinde oyuncuları
ilk ifşa eden olması ve böylece düzellmesinin sağlan-
ması için teşvik etmektedir” (Singer ve Friedman, 2018:
313).
Tüm insanların tam şeaığı sağlandığında herkes her şeyi bildiğinde, kişilerin
elinde çi taraı kozlar olduğunda güvenlik sorununun ortadan kalkacağı düşünül-
mektedir.İnternet’e yüklenen en küçük bir kişisel veri, o andan ibaren genele ait ol-
maktadır.Tarih boyunca ikdarlar aracılığı ile gözem kavramı da sürekli değişime uğ-
ramışr.Yeni ileşim ortamlarıyla birlikte gözemyaşamın her anındadır.Bentham’ın
Panopkon’unuFoucaultşöyle açıklar:
“Çevrede halka şeklinde bir bina; ortada bir kule,
kulede açılmış olan geniş pencereler, halkanın iç cep-
hesine bakmaktadır. Çevre bina hücrelere ayrılmış-
r, hücrelerin her biri bina boyunca derinlemesine
uzanır. Bu hücrelerin iki penceresi vardır: Biri içeriye
doğru açıkr, kulenin pencerelerine denk düşer; di-
ğeri dışarıya bakarak, ışığın bir baştan bir başa hüc-
reyi kat etmesini sağlar. Bu durumda merkezi kule-
ye bir gözlemci yerleşrmek ve her bir hücreye bir
deli, bir hasta, bir mahkûm, bir işçi ya da bir öğrenci
kapatmak yeterlidir. Önden ışıklandırma sayesinde,
karanlıkta kalan kuleden çevre hücrelerdeki esirlerin
küçük siluetleri görülebilir. Kısacası zindan kuralı ter-
sine çevrilir; hücrenin apaydınlık hali ve bir gözcünün
bakışı, karanlıktan daha iyi yakalar ki karanlık eninde
sonunda koruyucudur”(Foucault,2015: 86).
Foucault bu mende gözem ve denemin aşağı yukarı, önü arkayı, sağı solu gö-
ren ama kendisi, içerisi görünmeyen yüksekteki bir kuleyle sağlandığını söylemek-
tedir. Foucault’nun aslında hapishanedeki denem, kontrol ve yönemi pekişrmek
için kullandığı her şeyi gözetleyen kule kavramı, günümüz toplumlarında dijital gö-
zem cihazlarıyla sağlanmaktadır. Aslında Foucault’nun gözetleme olgusunun evril-
diğini bugün, dijital teknolojilerle bütün toplumun gözetlenmesinde görmekteyiz.
Foucault’nun açıklık gerdiği gözem kavramı, günümüz iletişim teknolojileriyle yine
dönüşümeuğramaktadır.Han, Bentham’ın panopkonunu günümüzde biçim değiş-
ISOPHOS • Year: 2 • Num: 3 • Autumn 2019
7
rerek varlığını daha da güçlendirdiğini şu cümlelerle dile getirmektedir:
“Şu an panoptikonun sonunu değil, tümüyle
yeni, perspektifsiz bir panoptikonun başlangıcını
yaşıyoruz. 21. yüzyılın dijital panoptikonu artık
tek bir merkezden despotik bakışın her şeye kadir
gücü tarafından gözetlenmiyor olması ölçüsünde
perspektifsizdir. Bentham’ın panoptikonunun temel
öğesi durumdaki merkez-çevre ayrımı tümüyle yok
olmuştur”(Han, 2017: 67).
Han’a göre ark uygulanmakta olan dijital panopkondur ve bubelli perspekf-
lerle sınırlanmış gözetleme mekanizmasından daha etkilidir.Çünkü dijital panopkon
eğimden siyasi tercihlere, alışverişten hobi ve boş zaman etkinliklerine kadar her-
kesi her perspeken gözetlemektedir. Panopkonda ikdara ait baskı yerini, her-
kesin her şeyini, her zaman, her yerde gözeme sunmasına, bireysel rıza ve gönül-
lülüğebırakmışr. “Şeffaflık insanı camlaştırır. Şiddeti de buradadır. Sınırsız özgürlük
ve iletişim topyekûn kontrol ve gözetime dönüşüyor. Sosyal medya da giderek
toplumsallığı disiplin altına alan ve sömüren dijital panoptikonlara benziyor daha
çok” (Han, 2017: 12). Dünyanın dört bir yanında insanlar kendi arzularıyla yaşamlarını
gikçe daha çokifşa etmektedirler.
“Günümüzde yerkürenin bütünü bir panopkon du-
rumuna doğru gelişme gösteriyor. Panopkonun dışı diye
bir şey mevcut değil. İçerisini dışarıdan ayıran bir duvar
yok. Kendilerini özgürlük alanları olarak sunan Google
ve sosyal ağlar panopk biçimlere bürünüyorlar. Bugün
gözetleme, özgürlüğe saldırı şeklinde gerçekleşmiyor. İn-
sanlar kendilerini panopk bakışa gönüllü olarak teslim
ediyor” (Zeh ve Trojanow, 2009).
Bu gözetlemenin öznesi aslında gözetleme teknolojilerini yapanlar, belli noktalara
konumlandıranlar ya da bunların yayılmasına izin veren büyük devletler, küresel güç-
ler yahut da büyük teknolojik şirketlerdir. Filmde bahsedilen dijital gözetleyici ise Circ-
le şirkedir. Şirket, her yere kameralar yerleşrerek bu olguyu izleyiciye sunmaktadır.
Circle çalışanları için yapılan “Hayal Cuması(Dream Friday)” adlı toplanda Bailey,
yatlarının kot pantolondan daha ucuz olacak şekilde raarda birkaç haaya yerini
alacağını söylediği minik kameraları çalışanlara atmaya başlar. Arkasındaki dev ekran-
da, işlek bir caddenin küçük bir kısmını gösteren görüntüye dönüp burada hiç kamera
ISOPHOS • Yıl: 2 • Sayı: 3 • Güz 2019
8
görüp görmediklerini sorar ve cevap 144 kamera olduğudur. Neredeyse görünmez
olan bu işi ise sadece bir günde yapmışlardır. Her rengi olduğunu, kamuflajın
kolaylığını vurgular ve şöyle ifade eder:
“Ark tüm dünya izliyor!Diktatörler ve teröristler ar-
k saklanamaz. Onları göreceğiz! Onları duyacağız. Her
şeyi görüp duyacağız. Olursa bileceğiz. Buna ‘Değişimi-
Gör’ diyoruz”(00: 17: 00 – 00: 17: 27).
Hiçbir izine gerek duymadan ve maliyenin çok düşük olduğu bu veri toplama işi-
ni, sadece kötü olanı engelleyeceklerini öne sürerek iyi gösterme çabaları, şeaığın
arkasındaki asıl güçte gizlenir. Ne var ki şeaık ve güç arasında yapısal bir çelişki ve
bu çelişkinin yol açğı tarihsel bir çaşma vardır; sonuçta birbiriyle iyi geçinemedik-
leri bir gerçekr. Han’a göre güç, perde arkasını, gizliliğin arkasına durmayı sever;
Arkanum’a başvurmak1 onun uyguladığı tekniklerden biridir. Şeffaflık ise gücün bu
gizli alanını ortadan kaldırmaya, onu görünür kılmaya, diğer her şey gibi onu da ifşa
etmeye girişir.Sürekli gözetlemede bu girişim daha aşırı biçimlerde işler. “Gözetleme
toplumunun manğı budur. Dahası topyekûn kontrol, eylem özgürlüğünü yok eder ve
sonuçta herkesin hizaya gerilmesiyle sonuçlanır” (Han, 2017: 69).
4. Açıklık Demokrasisi: Karanlığın Açıklık Tarandan Yok Edilişine Doğru
Gözem olgusundaki değişim, lmde deCircle Şirke ile devlet arasında ortaya çı-
kan bir çaşma olarak sunulur. Circle şirke, sınırsız şeffaflık talep eder ve aslında bu
talebi kendisi teknolojiyle ürer, genişler ve nihayende devlet gücü ile çaşmaya
girecek bir karşılaşma alanına kadar ileri götürür. Güç-şeaık çaşmasında tarihsel
koşullar bu kez şeaıktan yanadır:
“Devlen bize, bizim ona olduğundan daha fazla ih-
yacı var” (00: 12: 13 – 00: 12: 15)!
Şeffaflık talepleri karşısında devletin elini zayıflatan başlıca unsur, teknoloji şir-
ketlerinin ellerinde tuukları ve güç dengesini devlen aleyhine değişrecek miktar-
daki veridir. Film, herkesin Circle sosyal ağına üye olmasının yasalarla zorunlu hale
gerilmesi gereken bir distopya sunmaktadır. Mae, oy kullanma gibi bazı vatandaşlık
uygulamalarının Circle şirke üzerinden yapılması krini ortaya atar.
Buna gerekçe olarak demokrasinin güçlendirilebileceği savunulur. Hâlbuki
“sürekli olarak gözetlenen bireyler, demokrasi için gerekli olan bağımsız düşünme
niteliğinden yoksun kalacakları için, böyle toplumlarda demokrasinin gelişmesi de
mümkün değildir” (Johnson, 2001). İnsanlar istemese de sosyal medya kullanmak
1 Arcanum (çoğul Arcana): Smyacıların keşfetmeye çalıştığı büyük doğa sırrı, muczes, genel olarak gzl blg.
ISOPHOS • Year: 2 • Num: 3 • Autumn 2019
9
zorunda kalacak ve onlardan yaşadıkları ve düşündükleri her şeyi ifşa etmeleri bek-
lenecekr. Üstelik bütün bunlar tek bir şirken sistemi üzerinden yapılacak, o şirket
tüm dünyayı yönetebilecek güce sahip olacakr.Şeffaflıktan yana olmayan, Circle’ın
da kendisini şeaf biçimde sunması gerekğini ileri süren bir devlet görevlisinin söy-
lemlerinden sonra Tom Stenton, düzenlediği toplanda şöyle konuşur:
“Açıklık, burada Circle’da tavsiye eğimiz bir şeydir.
Onu yaşarız. Her gün açıklığa karşı olan bağlılığımızı gös-
teririz. Hükümemiz pek göstermiyor ama. Açıklık bek-
lerken gizlilikle karşılaşıyoruz. Bize sorumluluk gerek,
açıklık gerek! Bizi temsil eden insanların bizim paramızı
alarak ne yapklarını bilmemiz gerek, bize daha iyi hiz-
met etmeleri için”(00: 37: 05- 00: 38: 01).
Devlet gücünün kontrol alnda tutulması ve sözleşmeden doğan hizmet yüküm-
lülüklerini yerine gerebilmesi için denetlenmesi gerekir.İktidarın hizaya germek,
kontrol alnda tutmak için sistemak bir şekilde sürekli ve zorla gözetlediği döne-
min son demleri yaşanmaktadır. Toplumu yönetmek için ishbarat ve diğer kurumlar
vasıtasıyla vatandaşlarını açıktan veya gizlice takip eden devlet, bu kez dijital çağda
vatandaşlar tarandan, aslında gerçekte teknoloji şirketleri tarandan köşeye sıkış-
rılmaktadır. Hantal devlet yapısı, veri baronları karşısında köşeye sıkışmaktadır.
Şeffaflaşma süreci çift yönlü işlemekte hem devlet gücü hem de vatandaşlar kont-
rol alnda tutulmaktadır. Dijital vatandaşlar bugün “Büyük Birader2”in zorla yapmak
isteyeceği çoğu şeyi, sosyal medya ve teknoloji aracılığıyla kendi rızalarıyla yapmakta-
dır. Niedzviecki’nin de dediği gibivatandaşlar Büyük Birader’den korkmaktansa onun
gözlerinin üzerlerinde olmasını istemektedir (Niedzviecki, 2010: 216).Bunun da öte-
sinde birey, sadece izlemeyi değil aynı zamanda, izlenmeyi de arzulamaktadır. İşler,
Orwel’ın 1984’ünden farklı gelişmektedir. Huxley’nin Cesur Yeni Dünya eserinde ifa-
de eği gibi, kölelik sadece baskıyla gelmez; özgürlük de insanları köleleştirmek için
kullanılabilir (Huxley, 2019: 17). İnsanları zorla gözetlemeye gerek olmayabilir; tutku-
larının esiri olan insanlar zaten kendi özel hayatlarını yok edeceklerdir ve bir tehdit
oluşturabilecek hiçbir farklı düşünce edinmemeleri sağlanabilecekr.
Teknolojikleşmek demokrasiyi dijital demokrasiye, vatandaşlığı ise dijital vatan-
daşlığa dönüştürmektedir. Dijital kültürün dijital demokrasisinde liderlerin yapğı her
şeyin dijital vatandaşlar tarandan bilinmesi arzulanır. Circle’da Stenton’ın düzenle-
diği konuşmaya kongre üyesi Olivia Santos da davetlidir ve demokrasinin nasıl olması
2 Özgün adıylaBig Brother,George Orwelltarafından kaleme alınanBin Dokuz Yüz Seksen Dörtadlı romanda yer alan kurgusal
karakterlerden biridir.
ISOPHOS • Yıl: 2 • Sayı: 3 • Güz 2019
10
gerekğini herkese göstermenin yeni yolunu şöyle ilan eder:
- “Bugünden başlayarak tüm toplanlarım, telefon
görüşmelerim ve e-postalarım seçmenlerimin ve tüm
dünyanın erişimine açık olacak! Gerçek zamanlı olarak.
Hepsi ‘GerçekSen’ sayfamda.
- Elveda karanlık oda görüşmeleri, elveda karanlık lo-
biciler. Merhaba demokrasi”(00: 38: 45 – 00: 39: 15)!
Circle’ın yönecileri,karşılıklı şeaık ilkesinin tüm çalışanları tarandan paylaşıl-
dığını dile gerseler de Mae, bunu görmekte zorlanır. Gerçek karşılıklı şeaık henüz
gerçekleşrilmiş değildir. Her şeylerini paylaşmaya, onları teşvik eden insanlar olan
Bailey ve Stenton’ın aynı şeyi kendileri için yapmadıkları görülmektedir. Filmin yönet-
meni, lozof Chomsky’nin Ba’yı, dünyanın geri kalanıyla ilişkisinde kendisi için iste-
diğini başkası için istememekle suçladığındanhaberdar olduğu aşikardır.Bu, şu şekilde
anlaşılır: Mae, devlet yönecileri ve polik liderler için talep edilen tam şeffaflığın,
talep eden şirketler tarandan da uygulanması gerekğini söyler; böylece ek erde-
me ulaşır.
5. Şeffaflığın Karanlık Yüzü: Büyük Verinin Denemi
Sıradan insanlardan ziyade büyük kitleleri yönlendirme imkânı olan insanların bu
teknolojilere dâhil olması ve şeaığı kabulünden sonra Mae’in aklına bir soru ge-
lir: “Tüm veriler nereye gidiyor? Bir yerde saklanıyor mu? Bulua mı?” Buradaki asıl
soru, büyük verinin nerede saklı tutulduğu değil, kimde ya da hangi ikdarın elinde
olduğudur. GerçekSen’in mucidi Ty Lae ise soruya şöyle cevap verir:
“Santos sadece başlangıç. Amaç, her şeyin kaydedi-
lip izlenip yayınlanıp saklanıp incelenip her açıdan Circle
için hazır olması. Mae’in işe başladığında diğer herkes
gibi yaprdığı sağlık girişi üzerinden örnekle her adım,
her nefes, hepsi saklanıyor. İstedikleri gibi kullanabilirler.
Bizi inceliyorlar. Circle’daki herkesin verileri inceleniyor,
paraya çevriliyor” (00: 43: 31- 00: 43: 58).
Yavaş yavaş şeaığın, iyilik ve güzelliğin öne çıkarılarak nasıl kullanıldığı ve ar-
kasındaki asıl güç belirmeye başlamaktadır. Sosyal ağların kullanımıyla birlikte mah-
remiyet kamusallaşrılmakta ve karşılığında anlam, ün, şöhret ve haa maddi ka-
zanç sağlamaya çalışılmaktadır (Niedzviecki, 2010). İnsanları tek p haline germek
için oluşturulan bu sanal ağ ortamında işin ardında kâr payı yatmaktadır. İktidarların
güvenliği bahane ederek her zaman daha fazla gözetimi meşrulaştırması gibi
ISOPHOS • Year: 2 • Num: 3 • Autumn 2019
11
teknolojiyi kullanarak her şeyi görünür kılmaya çalışanların da arzuladıkları sadece
bilmek, saklamak ve yeri geldiğinde amaçları uğruna kullanmakr. “Herkesin irade-
sine bir anda sahip olabileceğinizi düşünün! Gerçek demokrasiye sahip olursunuz.”
Bilgiyi elinde tutanın Tanrıcılık oynama gösterisi gibi izlenen, kaydedilen ve saklanan
bilgilerin her şeyi yönlendirebilecek olması gözemi daha da dayatmalarını sağlar. Sü-
rekli gözeme dayalı tekno-toplumlarda görünmeye gönüllü olma durumu farkında
olmadan veri akışını hızlandırır.
6. Açıklık Eğinin İlkeleri
The Circle lminin tasvir eği gibi dijital bir toplumda insanlar, şeaf veya aşırı
şeaf bir toplumda ek bir yaşam sürebilir mi? Bu soru, lmde açıkça onaylanmak-
tadır. The Circle’ın açıklık eği, bir ek teori olarak gerekli argümanlara sahipmiş gibi
sunulur. Örneğin sır saklamamak, bencilliğe karşı cömertlik, kendi de dahil olmak üze-
re herkes için açıklık gibi ek ilkeler bulgulanabilir.
6.1 Sır Saklamamak
The Circle’da mahremiyet talebi sır saklamak olarak görülür ve “sır saklamak ya-
lancılıkr” denir.Filmin kahramanı Maesıklıkla kanoya bindiği yere bir gece vak gi-
der ve gizlice kilitli yeri aşarak suya açılır. Havanın bozmasıyla birlikte işler ters gider
ve Mae kanodan düşer. İşte o anda tepesinde bir helikopter belirir, Mae’yi kurtarır.
Mae, ne kadar şanslı olduğunu düşünür fakat kurtuluşunun şansla hiç alakası yoktur.
Hayanı DeğişimiGör kamerasının kurtardığını öğrenir. Bu olaydan sonra kameralar
Eamon ve Tom’un dikkani daha fazla çekmeye başlar. Ark diğer tüm izleyenler, ka-
meraların ne kadar gerekli olduğu konusunda hem kirdir. Bailey ile Mae arasında
geçen diyalog, insan üzerine bir yük olarak sırlardan arınmanın, sır saklamamanın
insanı nasıl rahatlağıilan edilir:
- “Sadece yalanlarımız başımızı derde sokar. Sakladığı-
mız şeyler...Ark sırrını bildiğime göre kendini daha iyi mi
daha kötü mü hissediyorsun?
- Daha iyi... Rahatladım aslında” (00: 52: 43- 00: 53:
03).
Sır saklamak dijital toplumun açıklık eğinde ark bir erdem olarak yer alamaz.
Gerçek şu ki dijitalleşme, erdemler listesini değişriyor. Mae, Hayal Cuması’ndaBai-
ley’in konuğu olur veişlediği suçu anlatır. “Sence, izlenirken daha mı iyi yoksa daha mı
kötü davranışlar sergiliyorsun?” sorusuna “Daha iyi” cevabını verir ve ekler:
“Sırlar yalandır, sırlar suçları mümkün kılan şeylerdir.
Sorumluluğumuz olmadığında daha kötü davranıyoruz.”
ISOPHOS • Yıl: 2 • Sayı: 3 • Güz 2019
12
İnsanlar kamerayla gözetlendikleri yerlerde, kameralarının bakışı altında nasıl
davranırlar? Bu soru, “Gözlemci bakğı şeyi değişrir” diyen kuantum hipoteziyle
daha iyi anlaşılabilir. Bir olasılık genliğinde tasvir edilen bir parçacık, ona bakmadığı-
nız müddetçe bir dalga gibi davranır; bir parçacığın yapamayacağı şekilde bir odaya,
yan yana iki farklı kapıdan aynı anda giriş yapabilir. Açıkçası böyle bir davranış sağdu-
yumuza ters gelen, kabullenmekte zorlandığımız bir durumdur. Fakat ona bakğınız
anda bir parçacık gibi davranır; öyle iki kapıdan aynı anda geçişler falan yoktur yani
davranışları normaldir, sağduyuya uygundur (Işıklı, 2012: 46).
Mae’ye inanılırsa eğer, insanlar biri onu gözetlediğinde daha iyi davranırlar: Daha
iyi! Bu, biraz da size tuhaf gelen davranışlar sergilemeyecekleri anlamına gelir. Peki,
7/24 kameralarının kesinsiz gözemi insanlarda nasıl bir etkiye yol açar? Doğrusal
akıl yürütme, gözemin insanı iyi davranışa yönlendirdiği, doğruysa daha çok göze-
min insanı daha iyi davranışa yönlendireceği sonucuna ulaşır. Sokrates ve Aristoteles’e
göre, bir kere iyi davrandığımızda en azından bir kere daha iyi davranabilme olasılığı-
mız artar.Başka bir ifadeyle teknolojik destek alnda sürekli gözetlenirsek eğer, en so-
nunda doğamızdaki kötülüğün tümüyle iyilikle yer değişreceğini umabiliriz. Ne talih
ki insanlar kesinsiz gözleme açık hale getirilebilirler. Tekno-iyimserlik böyle bir şeydir.
Aslında gözetim altında insanlar, olmadıkları biri gibi ya da öylelermiş gibi davra-
nırlar. Teknoloji insanlarda iyiliğin galip gelmesini değil, ikiyüzlülüğü besler. Burada
özgür olduğunu düşünen insan aslında daha başında hiç kendi değildir, olamayacakr.
Çünkü kuantumun gözlemci etkisine göre de tedirgin etmeyen gözlem imkânsızdır.“-
Sadece makineler şeaır” diyen Han’a göre insan ruhu, ötekinin bakışından uzak,
kendi başına kalabileceği alanlara ihyaç duyar. Çünkü insanın geçirgenlikten yoksun
olma gibi bir özelliği vardır. İnsan bedeninin sürekli bir ışık altında tutulması bir tür
ruhsal tükenişe yol açar(2017: 17).
Göz ve ikdar arasındaki bağınyı ilk fark eden kişi,MÖ 4. yüzyılda yaşamış olan
Aristoteles idi. Ona göre göz ile komuta arasında, görmek ile yönetmek arasında doğ-
rudan bir ilişki vardır:“Göz bakışlarını yönelği her nesneyi tutsak alan, güçlü ışınlar
yayan bir komutandır”(Dolgun, 2008). Nietzsche ise bakışları rlalmış nesneler kap-
samına dâhil etmekte, gözün ve bakmanın kişi üzerindeki etkisini vurgulamaktadır:
“Benim yanımdan sessizlik ile geçişinden ve yüzünün kı-
zarmasından anladım ki sen Zerdüşt’sün. Başkası olsa bakışı
ve sözüyle bana sadakasını ve merhameni rlardı. Fakat
ben bu kadar dilenci değilim”(Nietzsche, 2010: 176).
Birine bakış, bir ihsan ve merhamet olarak sunulur. “[Birinin] yüzüne bakmak”
ISOPHOS • Year: 2 • Num: 3 • Autumn 2019
13
deyimi bunu ifade eder. Fakat Nietzsche burada Sartre’dan önce, bakışın ötekini nes-
neleşrici vasnı tasvir etmektedir.Merhamet etmek, bakan gözün bir tavrı olarak
kendisine bakılanın, merhamete muhtaç birine de dönüştürüldüğünü söyler. Işıklı,
bu konuyu şöyle açıklar:
“Gözlemci, içinde bulunduğu ortamı, yöneldiği nes-
neyi değiştirir. Örneğin ilkel bir kabilenin gündelik yaşam
kültürlerini incelemek için kabileyle bir müddet birlikte
yaşayan bir antropolog düşünelim.Antropolog, kendisi-
nin kabile içinde olmasının kabile üyelerinin davranışları
üzerine bir etkide bulunduğunu bilir fakat bunların gö-
zardı edilebilecek kadar küçük etkiler olduğuna inanır.
Bu yüzden gözlem kayıtlarını, o ilkel kabileyi tasvir etmek
için rahatlıkla kullanır. Aslında tuuğu kayıtlar, o ilkel ka-
bileye ait kayıtlar değildir; ‘içinde bir antropolog olan il-
kel kabile’ye ait kayıtlardır”(Işıklı, 2012: 76).
6.2 Bencilliğe Karşı Dijital Cömertlik
Film, açıklığı bir cömertlik türü olarak sunarak gizliliğe dair eski inançların yapısını
sökmeye devam eder: Eamon doğuştan beyin felci olan oğlu Gunner’dan bahseder
ve bir şey yapma arzusunu, sadece başkalarının yapğı şeyleri izleyerek tatmin ede-
bileceğini söyler. Bu tecrübelerin gördüklerini dünyayla paylaşan cömert insanlar
tarafından oluşturulduğunu dile gerir ve ekler: “Onları senin gördüklerinden mah-
rum bırakmak doğru geliyor mu Mae?” diye sorar. Mae’nin yanı şöyledir:
“Çok yanlış geliyor; bencilceydi!Bilgi, temel insan
hakkıdır. Var olan tüm insani tecrübelere erişim, temel
insan hakkıdır. Bundan böyle sürekli olarak özel hazır-
lanmış bir ‘DeğişimiGör’ kamerası takacağım. Tamamen
şeaaşıyorum” (00:57: 32 – 00: 58: 45).
Dijital zamanlarda, “Bencil gizliliğe karşı, cömert açıklıkönerisi” dikkate alınacak
bir teklif olarak görülebilir. Gizlilik, çoğu zaman Işıklı’nın (2019) da belirği gibi giz-
lenmesi gereken kötü şeylerin olduğu şüphesini doğurur. Kişisel durumların mahrem
olması gerekğini iddia etmek, an-sosyal olmayı göze almak demekr. Dikizlenmek,
şlenmek, böylece yönlendirmenin normalleşrilmesiyle gözetlenmenin normal ol-
duğuna ikna başlar. Işıklı, bu ikna sürecinin sosyal psikolojik arka planını şöyle özetler:
“‘Ben gözetlenmek istemiyorum’ dediğinizde, ‘Bir
şey mi saklıyorsun!’ diyorlar. ‘Başkalarının bilmesini iste-
ISOPHOS • Yıl: 2 • Sayı: 3 • Güz 2019
14
mediğiniz bir şey varsa büyük ihmalle o yapmamanız
gereken bir şeydir’ diyorlar. Buna karşı vatandaşı, ‘Benim
saklayacak bir şeyim yok!’ demeye zorluyor. Dev dijital
şirketler ise ‘Dijital dünyaya girişin başka yolu yok. Si-
ber uzayda var olmak isyorsan veri gizliliğinden taviz
vereceksin!’ diyorl”(Işıklı, 2019: 59).
The Circle’ın uyandırdığı düşünce şudur: Modern yasalarda “evrensel insan hakla-
rından biri” olarak tanımlanangizlilik aslında “bencil haklardan biri” olarak nitelendi-
rilmeye daha uygundur. Gizlilik ve mahremiyen bencillik yüklemiyle tanımlanması,
bencilliğin yeniden biçimlendirilmesine ve mahremiyen yapı sökümüne yol açar.
Buna ark mahremiyet sonrası (post-privacy)denmelidir. Sosyal ağların gerdiği şef-
faıktan geri dönüşün olmadığını ve insanların kendini bu yeni duruma uydurması ge-
rekğini işaret edenaçıklık eğine göre kişisel alan tümüyle elden çıkarılmalıdır.“Her-
kesin özel hayana karışma ve tecavüzlere karşı kanun ile korunmaya hakkı vardır”
diyenİnsan Hakları Evrensel Bildirgesi’nin 12. maddesinin revize edilmesinin zamanı
gelmiş olmalıdır. Zira özel hayat yok edildiğinde 12. madde de işlevini yirecekr.
6.3 Herkes İçin Açıklık: Ben Dahil
Şeffaflığın üçüncü haasında 2 milyondan fazla izleyiciye ulaşan Mae, ilk zaman-
larda yalnız olmadığını ve haa bunun eğlenceli olduğunu düşünür. Ailesinin yatak
odasındaki özel yaşam alanına kendi ve tüm takipçileri izinsiz dâhil olduğunda garip
hissetmeye başlar. Ailesi, bunu yapmaya devam edemeyeceklerini ve kameraları sök-
tüklerini söyler. “Mahremiyemiz olmalı” derler. Buradaki ansosyalliği, dijital yer-
lilerin hâkim olduğu bir çağda sosyal medya kullanmamayı tercih eden insanlar için
sadece kuşak çaşmasıyla açıklamak yanlış bir çıkarım olabilir. X ve Y kuşakları için bu
adaptasyon süreci zor da olsa asıl mesele Z kuşağından insanların da mahrem alan ya-
ratma arzularının olabileceğidir. Fakat zenginlik ve kontrolün artması için şahsi verile-
rin kullanıldığı, özel hayan öylesine yok sayıldığı teknolojik toplumlarda hesaplarını
kapatan ya da bir şekilde çemberin dışına çıkmak isteyen kişiler eski kafalı, asosyal,
uyumsuzve haa güvenilmez olarak görünmektedir.
Mae’in ailesi Y kuşağı olduğu için mahremiyet aramaz, tam şeaığın insanın kal-
dıramayacağı bir yönüne tanık oldukları için özel alanlarını korumak isterler. Çünkü
lmde Z kuşağı ferdi ve haa GerçekSen’in mucidi olmasına rağmen insanlardan uzak
yaşamak istemesiyle Ty, çember içindeki mahremiyen son temsilcisidir ve yalnızdır.
Mae ise diş rçalarken bile her gün birileriyle konuşur. “İyi geceler herkese, yanımda
olduğunuz için teşekkürler” der ama aslında gerçekte kimse yoktur. Video akışı olma-
dan tuvale kullanması için sadece 3 dakikası vardır.
ISOPHOS • Year: 2 • Num: 3 • Autumn 2019
15
Özel hayat tasavvurunu tamamen yok etmeye çalışan Mae’in hayatına
milyonlarca insan her an şahitlik eder. O, herkesin böyle olması gerektiğini ve aksini
yapan insanların suçlu olduğunu ifade eder. Ona göre en kişisel bilgiyi bile saklamak
suçtur. Mae’nin kendi tercihlerini herkes için bir ölçüt (maksim) olarak teklif etmesi,
açıklık eğinin epistemolojik kriteri karşıladığını gösterir. “Öyle bir davranmalısın ki
davranışın herkes için bir maksim olsun” (Kant, 2009)diyen Kant’tan yeniden alınan
dijital onay böyle işler. Bu onaylama hem Kant’ı hem de açıklık eğini sağlam bir ek
zemine oturtur.
6.4 Kaybolmanın Sona Ermesi
Mae’in yeni kirleri vardır ve HayalCuması’nda,“RuhArama(SoulSearch)” uygula-
masını tanır. Fikir basir: Herkesinönünde, adaleen kaçan tehlikeli olduğu kanıt-
lanmış birini seçerek aramayabaşlarlar. Erkek ya da kadın olsun RuhArama’nın onu 20
dakikadan az bir sürede bulacağını söyler. Suçlu, canlı yayın eşliğinde 10 dakika içinde
yakalanır. Şöyle söylenir:
“Herkesin bulunabildiği yerde bir dostumuzu asla kay-
betmeyiz” (01:20:05- 01: 20: 09).
Öyleyse herkes bir tane daha ister. Fakat bu kez kullanıcıların yoğun isteği,bir ka-
nun kaçağının bulunması değil, sıradan bir vatandaşın aranmasıdır. Aranan çemberin
dışında kalan, kendi mahremine insanları dâhil etmek istemeyen Mae’in bir zamanlar
iyi arkadaşı olan Mercer’dır. Diğer suçlu gibi o da bulunmak istemeyen biridir ama
tek suçu arkadaşlıktan kaçmakr. Bu sefer 10 dakika için geri sayım başlar. Mercer
arabasıyla kaçmak isterken ellerindeki her türlü teknolojik aletle canlı yayın yapan
insanlar peşine drone, araba, motor ile takılır ve bırakmazlar. Önüne geçen bir drone-
dan kaçmaya çalışırken panikle direksiyonu kıran Mercer köprüden uçar. İstemediği
halde Circle ağına dâhil edilmeye çalışılması, alenen taciz edilmesiyle sonunda bir
kişinin ölümüne sebep olunur. Herkes bir şekilde orada bulunmaya devam eder. Ama
ortada bir sorun olduğu kesindir:Sistemden kaçamayan insanlar ve ölümlerine sebep
olunan masum insanlar.
6.5 Tüm Sorunlar İçin Daha Fazla Teknoloji: Radikal Açıklık
Mae elimizde onca teknoloji varken neden böyle bir şeyin yaşandığını ve eğer tek-
nolojinin faydası olabilecekse bunun ne olduğunu düşünmeye başlar. Cadı avınday-
mışçasına insanların içlerindeki ifşa arzusunu durduramadıkları bu çarpıcı sahnelerde
lm, teknolojinin gerdiği kötü sonuçları, örneğinmasum birinin ölümünü izlerken
dahi, “Bu olumsuzluğu yine teknoloji aracılığıyla ortadan kaldırabiliriz” düşüncesini
tekrarlamaya izin verir. Tam da burada teknolojinin gerdiği kötü sonuçlarınyineyal-
ISOPHOS • Yıl: 2 • Sayı: 3 • Güz 2019
16
nızca teknolojiyle çözülebileceğine inanan tekno-iyimserlik iş başındadır. Tekno-iyim-
serlerin asla sırlanamayan zarar arşından hiç bahsetmedikleri görülür. Bir tekno-i-
yimser olan Mae’ye göre Mercer’ı Circle değil, yetersiz ve kötü sistem öldürmüştür.
Fakat sistem, nihayende insanların inşa ekleri bir şeydir ve daha iyisi inşa edilebilir
yani iyileşrilebilir; Mae’nin ifadesiyle sistem “düzellebilir”.
Teknolojinin olumsuz sonuçları tekno-severlere göre teknolojiyi kötü yapmaz,
onu daha güvenli hale germek için kullanılabilir kılar. Biri uçak kazasında ölünce
uçakları bırakmazsınız, onların güvenliğini arrırsınız, değil mi?Arkadaşını yetersiz
teknoloji sayesinde kaybeğine kendini inandıran Mae, HayalCuması’nda Eamon’ın
konuşmasını böler ve “Bağlanyı koparmak ve ailesini, arkadaşlarını aramak zorunda
kalmak istemediğini” söyler. “Ya birbirimizle irbamız hiç kopmasaydı? Ya aramak
yerine her zaman bilseydik. Teklif eğim şey Radikal Açıklık ve kesilmeyen bağlan-
! Buradan başlanması gerek” diyerekCircle’ın yönecilerini işaret eder. Yönecilerin
her harekeni, her kelimesini öğrenmenin ne kadar harika olacağını düşünmelerini is-
ter. Şirket polikaları, iç işleyişleri,mesajlaşmalar, krik kararların alındığı toplanlar,
özel telefon görüşmeleri ve aklınıza gelebilecek her bir etkinliğin açık olmasını, hem
de herkese açık olmasını talep eder. Yapımcı, seyirciye teklif eği açıklığın, seyirci
tarandan lmden de talep edileceğinin farkındadır. Eğer açıklık,bir ek teori ola-
rak uygulanmak üzere önerilecekse onun herkes için geçerli olduğuna seyircinin ikna
edilmesi gerekir. Mae, eğin bu temel koşulunu yerine germek için şöyle söyler:
“Dijital dünyanın ikiyüzlülüğünü bilirsiniz! Her şeyin
Bulut’ta olmasını isteriz ama liderlerimiz onu uygulamı-
yor. Eamon ve Tom’u öncülük ekleri bu deneyde bana
kalmaya davet ediyorum. Şeaf olmaya! Ark sır yok!
Mahremiyet geçici bir şeydi ve ark sona erdi! Ark göl-
gelerde yaşamayacağız. Saklanmaktan usandım”(01: 37:
10 – 01: 39: 53).
Sadece maruz kalanların değil bu teknolojiyi yarap kullananlarında tam açık-
lık çemberine dahil edilmesiyle gelmesi beklenen geleceğin geldiği vurgulanır. Hiç-
bir gölge kalmayıncaya kadarözel ya da genel her alanın aydınlalması gerekğini
savunan lm,nihayendemahremiye sonlandırır. Vatandaşların üzerine tutulan ve
mahremiye mülkiyetlerinden geri alan dijital gözem toplumunda, Brin’in şu sorusu
tartışmayı ileri bir noktaya taşır:
Buna karşın vatandaşlar da istedikleri her yer ve her-
kesin üzerine tutabilecekleri bir el fenerine sahip olsalar-
dı, gözlem alnda tüm sırları ifşa edilmiş olarak yaşama-
ISOPHOS • Year: 2 • Num: 3 • Autumn 2019
17
ya dayanabilirler mi?(Brin, 1998: 14).
Işıklandırmanın sömürmek olduğunda ısrar eden Han’a göre kendini ışıklandıran
herkes, kendini sömürüye teslim eder (Han, 2017: 71). Öyleyse tarşmanın bu nok-
tasında daha fazla teknolojinin çözüm olacağına dair inanç kuşkulu karşılanmaktadır.
Bazılarına göre lm, bu iddiasına izleyiciyi iknada başarılı olamamışr. Zira lm,
şirket yönecilerinin sakladıkları sırları Mae’nin deşifre etmesiyle biter (Bostan, 2018:
229). İfşanın isteyerek ya da istemeyerek ifşa edilmesi, aslında mahremiyen tümüyle
yok edilmesi beklensine uygundur. Vatandaşlar da kendilerine ait verilerin ne kadarı-
nın kaydedildiğini, kimler tarandan kullanıldığını bilmemektedir. Haa vatandaşın rı-
zası çoğu zaman karmaşık, ayrınlı ve küçük puntolu kullanım şartlarısözleşmelerinde
bir tür teknolojik zaman darlığı hilesiyle kerhen alınmaktadır. Aslında bu bir rıza değil,
söz konusu teknoloji kullanımı için asgari bir koşuldur.
7. Mahremiyen Yapısöküm Yoluyla Dönüştürülmesi
Teknoloji birçok kavramı değişrip dönüştürmekte ve yeniden tanımlanabile-
ceği bir boşluk yaratmaktadır. Castells’in (2008)enformasyon toplumunda, bilgi ile-
şim teknolojileri küresel çapta birbirine bağlı bir ağ oluşturmakta ve kişilerin özel
yaşamlarının sürekli gözetlenmesini mümkün kılmakta haa kolaylaşrmaktadır.
Teknoloji, sınırlar sorununu tekrar gündeme germişr. Özdeşlik ve ayrım yoluyla
tanımlanan geleneksel sınır kavramı, dijitalleşme ve teknolojik tekilliğin ereğinde
buharlaşmaktadır. Özel hayatın nerede başlayıp nerede bittiği de bir sınır sorunudur.
Mahremiyet,Arapça “mahrem” sözcüğünden türelmişr. Türkçedeki en yakın
ve doğru çağrışımıolan “haram” sözcüğüdür. “Haram” ise “yasakladı, men e, mah-
rum bırak” gibi anlamalara gelen “-r-m” ilinden türelmişr. “Mahrem” kişiye
özel olanı, “harem” kişiye özel alanı, “haram” ise kişiye özel olanın başkasına yasak
olmasını ifade eder. Bir şey “benim mahremim” olduğunda tüm çıplaklığıyla ve var
oluşuyla bana özel olur. Bir şey “bana haram” olduğunda ise tüm varoluşuyla bana
yasak olur. Her iki anlamı bünyesinde taşıyan “mahremiyet” ise bir mülkiyet, sahiplik
ve kişiye özel olma hali ile başkasından kendini saklama, koruma ve uzak tutma ha-
lini tanımlar. Bu yüzden mahremiyen olduğunda yerde iki koşul açıkça ortadadır: i)
Kişiye özel olan bir şey, ii) Kişilerin her yönüyle uzak durması gereken bir şey.Öyleyse
mahremiyetin olduğu yerde iki özne birlikte mevcut olur:
i) Sahip olan kişi
ii) Sahipliğe saygı duyması gereken kişi.
Mahremiyet kavramı İngilizcede privacy (kişiye özel) sözcüğüyle karşılanmaktadır.
Özel hayatın gizliliği ve her türlü özel mülkiyeti de içine alacak şekilde genişlelmişr.
ISOPHOS • Yıl: 2 • Sayı: 3 • Güz 2019
18
Bazı uzmanların tespit eği gibi mahremiyet, günümüzde düşünce, davranış ve tu-
tumun belirlenmesinde referans değerlerden biri olarak kabul edilmektedir (Gündüz,
2015). Teknoloji ve bilim eksenli hızlı toplumsal değişim, toplumsal olguların ya biçim
değişrmesine ya da ark mevcudiyeni sürdürememesine yol açar. Bir dönemde
yapılması ayıp, mahsurlu, yadırgacı ya da güzel, şık ve münasip görülen pek çok dav-
ranış örüntüsü, bir başka dönemde tam tersi niteliklerle tanımlanabilir. Mahremiyet,
dijital tekno-kültürlerde yok olmamış fakat biçim değişrmiş toplumsal olgulardan
biridir:
“[Ö]zellikle toplumsal değişme olgusunun hızlı sey-
reği günümüz toplumlarında, kitle ileşim araçları ve
özellikle internen yaygınlık kazanması ile mahremiyet
algısı üzerinde hızlı bir değişim ve dönüşüm sürecini be-
raberinde germektedir”(Gündüz, 2015: 307).
Mahremiyeasavvuru, merak ve gözetlemenin teknik araçlarla kolaylaştırıldığı
ve kullanıcıların merakını tatmin için gözetlemeye tahrik edildiği siber toplumlarda
daha hızlı anlam dönüşümüne maruz kalmıştır. Siber toplumların dijital kültüründe
her türlü teknolojik gelişme, ifşanın lehine fakat mahremiyen aleyhine işler. Tek-
nolojik islatarandan mahremiyet alanları işgal edilmekte, muhafazalı özel yaşam
alanları gikçe daralmaktadır (Küçükvardar, 2016: 197). Evlere gizlice girme, böcek
denilen dinleme cihazları yerleştirme, kapalı kasalardaki eşyalarıçalma, konuşmalara
kulak misari olma şeklindeki geleneksel gizlilik ihlallerinin yanında, birçoğu inter-
net tabanlı yeni dijital ihlaller de yaygınlaşmaya başlamışr. Hala evlerin kapı, ça ve
penceresinden hırsızlar girmekte fakat akıllı evlerle hırsızlığa karşı önlem alınmak-
tadır. Evlerin bedenleri güvenlik kameraları ve tanıma sistemleriyle donalmaktadır.
Alan tarama sistemleriyle hırsızın dijitalleşrilen ayak izlerinden, taban tanıma sis-
temleriyle oturduğu yerde poposunun bırakğı basınç dağılım grağinden tanımak
mümkündür (Işıklı, 2018). Bunlar arrılmış güvenlik durumlarıdır. Fakat bu güvenliği
arrmanınbedeli, verilerinizin bulua dolaşmasıdır. Teknolojik yan etkiler kuramının
işaret eği gibi, bir sorunu çözmek için daha fazla teknoloji kullanmak sorunu asla
çözmez; hiçbir zaman sırlanamayacak bir açık daima korunur (Aksu ve Işıklı, 2019).
Geleneksel dönemde gizlilik ihlalleriya saldırganın maharenden ya da yeterli ön-
lemi almakta gevşek davranan mağdurun ihmalinden kaynaklanırdı. Günümüzde ise
kişisel verilerin güvenliğini tehdit eden yeni bir mahremiyet açığı davranışı gelişmiş
durumdadır.Kullanıcılar internee ayak izlerini gizlemeyi az çok öğreniyorlar fakat
paylaşım, beğeni, takip, yorum, checkin-konum paylaşma gibi sosyal medya prakle-
rini gönüllüce gerçekleşrdiklerinde gizliliklerini bilinçli ve özgür iradeleriyle ifşa et-
ISOPHOS • Year: 2 • Num: 3 • Autumn 2019
19
klerini umursamıyorlar. Dijital görünürlüğün cazibesi, dijital benliğin inşası ve sosyal
medyada benlik sunumu gibi olgular,kullanıcıların mahremiyete yükledikleri anlamı
güncellediklerini göstermektedir. Sanal ortamda paylaşma arzusu, neyin kişiye özel
olduğunu ve kişiye özel olanlardan hangilerinin yeni kamusal alan denilen internee
paylaşılmayacağını ivedi bir tarşmaya açmışr.
Z kuşağı, kendine ait olanın kendi ağında kaldığı müddetçe gizli kaldığını düşünü-
yor olabilir. Çünkü ağı genişletmek, daraltmak ve yeniden düzenlemek, gerçek sosyal
ağlarda bir değişikliğe gitmekten daha kolaydır. İnternen ve sosyal medyanın hız-
lı paylaşıma olanak sağlaması ve çoğu işin elektronik olarak yapılması çoğu vakn
orada geçirilmesine sebep olmaktadır. Gözem aracılığıyla mahremin ihlali sadece
görünür olan kameralarda değil araba içlerindeki GPS, internet ve sosyal medyada
paylaşılan her veride saklıdır.
Kullanıcının iradesi dışındaki dijital toplumun yapısı, dijital sensörlerle donal-
mıştır. Sensörler, dijital kültürün var olması ve varlığını geliştirerek sürdürmesi için
zorunludur. İnsan bedeni insan kemik iskelet yapısı neyse dijital kültürler için dört
bir yana döşenmiş sensörler de odur. Arabalardan sokaklara, gökyüzünden derin de-
nizlere kadar her bir karış alanın algılayıcılarla donalması süreci devam etmektedir.
Kişilere kendilerine özel uzam alanı bırakmayan bir dijital isla söz konusudur. Gizlilik
ancak bundan böyle protokoller üzerinde bir uzlaşmayla teminat alna alınabilir. Diji-
tal çağda hala geleneksel gizliliği arzulayanlar olsa bile onlarda ark tümü gözetlenen
bir uzam içinde kendilerine özel alan yaratmaya çalışacaklarını bilmelilerdir.
8. Mahremiyen Dönüştürülmesinde Özel-Kamusal Alan Ayrımının Bulanık-
laşması
Dijital ortamda kişinin kendisine ait tüm bilgilerin denemini kaybetmesiyle mah-
rem alanının tümüyle ihlal edilme riski de vardır. Dijital dünyanın gözleri, arama mo-
torları tarandan her harekemizin izlendiği ve kayıt alnda tutulduğu bu ortamlarda
kişisel veri koruma polikalarının önemi de ortaya çıkmaktadır. Sosyal medya, kullanı-
cılarına gerçekte olduğundan daha fazla düşünce ve ifade özgürlüğü, çılgınca görün-
me rsa verir. Fakat bu özgürlüğün gerçek mi yoksa yanılsama mı olduğu konusunda
bir uzlaşmazlık vardır:
“Teknoloji ve sosyal medya, bireylerin özgür inanç ve
paylaşımlarına imkân tanıyormuş gibi görünse de aslında
bu tür özgürlükleri kısıtlayıcı olmaktadır. Gözem olgusu
sosyal ağlar ile birleşğinde bireylerin farkında olmadan
özgürlüklerini yirmelerine sebep olmaktadır” (Aksu ve
ISOPHOS • Yıl: 2 • Sayı: 3 • Güz 2019
20
Işıklı, 2019: 78).
Kişinin gözetlendiği bir toplumda, özel olanın kamusal hale geldiği durumlarda-
özgürlüğünün hiçbir şekilde kısıtlanmadığını söylemek güçtür. “Kamusal alan, aile ve
arkadaşlık ortamının dışında kalan ve onlardan çok farklı bir ‘toplumsal yaşam bölge-
si’dir” (Senne, 2002: 52) fakatkullanıcılar sosyal ağlarda oluşturdukları yeni kamusal
alana özel hayatlarını kolayca ve sürekli taşımaktadır. Kişisel veri paylaşımı ve ifşa üze-
rine kurulu sosyal ağlar, özel alan ile kamusal alan sınırlarını daha fazla bulanıklaşr-
maktadır. Sanal ortamın ulaşılabilir özel alanları ile gündelik mahrem alan karışmaya
başlamışr. Mahrem olanın her zaman kamusal olmaması gibi sakladığımız şeylerin
yasanın yasakladığı şeyler olması da gerekmemektedir. Gayri meşru şeyler zaten ifşa
edilmektedir fakat bu mahrem değildir. Mahrem alan kişisel olandır. Kelimenin tam
karşılığı ile kişiye özel olandır:
“Mahrem olan ile olmayan, kamusal ile özel alan
arasındaki ayrımların giderek muğlaklaşğı böylesi bir
toplumda insan için, kendi varlığının ve mahreminin sı-
nırlarını çizmesi o ölçüde güçleşir. İnsan, ark gerçek bir
amacı ile sonucu olan eylemlerinin ya da düşüncelerinin
üreği bir varlıktan çok, gösteri haline gelen hayanın
yayıncısı haline dönüşür” (Aydın, 2013: 122).
Kendini teşhir eden bireyin bunu yaşam şekline dönüştürmesi mahremiyet olgusu
için bir tehdir. Gözlenebilir olan her şeyin açıklanabilir olma beklensi, açıklanama-
yacak hiçbir şeyi de yapmamalıymışız gibi hissermektedir.Gizli saklının kötücül ola-
bileceği düşünülmektedir. Mahremiyet, kişiye özel durumlar ile herkese açık konular
arasında kesin ayrımları ifade eden bir kavram olmalıdır. Kamusal alanlarda kameralar
gibi elektronik izleme ve kayıt araçları ile yapılan gözem sıradanlaşmaktadır fakat ar-
k özel alanlarda kişinin kendini paylaşma hazzı ile gelen gönüllü gözem mevcuur.
Gönüllü gözem üzerinden inşa edilen bu yeni omnipkon evreninde ark herkes,
herkesi görüp izlemeye gönüllü olmaktadır. Teknoloji ise bu gözemi küresel çapta
uygulayarak mahremiyen karşısına tam şeaık ile en büyük tehdidi çıkarmaktadır.
Sonuç olarak denilebilir ki; mahremiyet sadece kişileri ilgilendiren psikolojik bir
ihyaç değildir. Aynı zamanda toplumsal yaşamı yakından ilgilendiren sosyolojik bir
olgudur. Bilgi ve ileşim teknolojilerinde meydana gelen hızlı ve kapsamlı gelişmeler
sayesinde, mahremiyet hakkına yönelik tehditlerin ve müdahalelerin giderek arğı ve
kolaylaşğı gözlenmektedir. Gerek bireysel yaşam gerekse toplumsal yaşam bakımın-
dan böylesine önemli bir olgunun yalnızca hukuki düzenlemelerle korunabileceği ileri
sürülemez. Etik boyutu için de en az hukuki boyut kadar önemli olduğu söylenebilir.
ISOPHOS • Year: 2 • Num: 3 • Autumn 2019
21
Her şeyi bakışa açık kılan, gizlemeyen bir toplum arzusunda saklanacak hiçbir şeyin
olmaması gerçek değildir, gerçekçi de değildir.
9. Ek Tercihin İmkânsızlığı OlarakAçıklık Eği
İnsan eylemlerini konu alan ek, eylemlerimizin doğası ve değeri üzerine konuşur.
İyi vekötüyü özgürlük ve sorumluluk açısından kuramsallaşrır. Bugünkü dijital ek
tarşması, “ek” sözcüğününYunanca kökenine yani “ethos”a bağlı kalınarak sürdü-
rülebilir. Ethos, Eski Yunanca’da iki farklı anlama sahipr:
i) Geniş anlamda alışkanlık, töre, görenekdemekr. Kişi-
lerin eylemlerini yaşadığı kene (sitede) geçerli olan töre-
ye uygun olacak şekilde düzenlemesine gönderme yapar.
Töre aynı zamanda ahlak yasasını da içerir. Normlara uy-
gun davranan kişi “ek davranmış” da olur.
ii) Dar anlamda karakter demekr. Kişinin bir eylemi ger-
çekleşrmeden önce eylem kurallarını ve değer ölçülerini
sorgulamayarak iyi olanı gerçekleşrmek ve iyi olanı ka-
rakterinin bir parçası haline germesidir (Kizza, 2003: 66).
Ahlak, toplum içinde yaşayan bireylerin uymak zorunda olduğu davranışlar olarak
tanımlanırkenek ise ahlaki davranışı belirlemek için rehberlik sağlar.“Ek, istenilecek
bir yaşamın araşrılması ve anlaşılması, daha geniş bir bakış açısıyla bütün etkinlik
ve amaçların yerli yerine konulması, neyin yapılacağı ya da yapılmayacağının, neyin
isteneceğinin ya da istenemeyeceğinin, neye sahip olunacağı ya da olamayacağının
bilinmesi”dir (Tıngöy, 2009: 217).Eğin dayandığı temel koşul iyi niyer.Ek kısaca
doğru ile yanlış arasındaki fark ile insan davranışlarını yorumlar.
Dijital toplumlarda, siber uzayda seçme özgürlüğü (özgür irade)tarşmalı hale
gelmişr. Her şeyin görülebilir, bilinebilir ve öngörülebilir olduğu dijital bir toplum-
da, kişilerin özgürce tercihte bulundukları ve bu yönde irade gösterdiklerini söyle-
mek olanaksızdır. Kişi sürekli gözem alndayken gözetleyen bir özneye dönüşse bile
onun, davranışının sorumluluğunu zorunlu olarak üstelenen ek bir özne olarak kala-
maz. Gözetlendiğini biliyor oluşu, onun başkalarını gözetlediğinin de bilindiği anlamı-
na gelir. Kişi, dijital toplumda başkasını gözetleyen bir göze dönüşür:
“Teknoloji, görselleşrilmiş gerçeklik aracılığıyla bireyi
gerçek olduğuna inandığı bir evrene yerleşrir. Çünkü birey,
bu evreni görmektedir. Ama bu evren, bütünüyle kurgusal
bir imajlar dünyasıdır. Görüntü temelli gerçekler ürelmek-
te ve tükelmekte olduğu için kurgusaldır”(Bayrı, 2011).
ISOPHOS • Yıl: 2 • Sayı: 3 • Güz 2019
22
Kişilerin birden fazla seçeneği olduğunda özgürce karar vermiş olur ve verdiği ka-
rar, özgür tercih koşulunu karşıladığı için ahlaki karar niteliğine kavuşur. Dijital top-
lumda kişi sanki özgürmüş gibi, gözetlenmiyormuş ve gözetlemiyormuş gibi davrana-
bilir ve eylemlerinin sonuçlarını üstlenebilir. “Sosyal medya kullanıcıları, sanal alem
üzerinde ne yapklarını ne gördüklerini ve ne duyduklarını özgürce seçebiliyor hissine
kapılmaktadırlar. Ancak bu durum ne yazık ki sadece bir yanılsamadan ibarer çün-
kü sosyal medya, ikdar ve otoriter rejimlerin elinde bir gözleteme ve baskı aracıdır
(Demir, 2017). Kişilerin gözem baskısı alnda tercihte bulunduğu dijital toplumlarda
özgür irade en azından tarşmalı hale gelir. Davranışlarının sonuçlarıyla seçim aşama-
sında karşılaşan kişi, gözlemci etkisi alnda ne yapacağına karar verdiğinde harekete
geçen şey özgür irade değil, sadece özgürlüğün bir yanılsamasıdır.
Gerçek bir ek tercihin sonunda kişi, iyi olanı tercih edecek bir karakter inşa
etme sürecini pekişrdiği için kendini daha iyi biri olarak hisseder ve iyilik, benliğin
bir parçası haline gelir. Böylece ek ile erdem arasında eskiden kurulmuş olan bağ
korunmuş olur. Dijital toplumlarda ise kişinin tercihini etkileyen dijital gözem ve
denem, kişinin verdiği kararı ve gerçekleşrdiği eylemden beklenen erdemin ger-
çekleşmesini engeller. İyiyi isteyerek ahlaklı ve erdemli olunabileceğine dair büyük
bir külliyat, dijital gözetim ve denetim toplumunda etik tercihi, kişinin iyiyi mi istediği
yoksa yaprımdan mı korktuğunu anlamanın zorluğunda tarihsel anlamını yirir.
Şeffaflık, aleniyet, ifşa etme gibi amacı kendi dışına taşan bir eylemin,
Kantçı anlamda çıkarsızlığı ve sonuçlarının hesaba kalmayışı sırf iyi olduğu için
gerçekleştirilme imkânını ortadan kaldırır. Sonuçları öngörülen bir eylemde kişi, ken-
disinden başkası tarandan sorgulanmayacak olan bir ek ikilemle karşı karşıya kala-
maz. Dolayısıyla burada kişi vicdanı karşısında evrensel bir ek ilkeden değil, evrensel
gözetleyiciden bahsedilebilir.
10. Sonuç ve Tarşma
Mahremiyen olmadığı bir çağa, çok hızlı giriş yapk. Ark dijital çağlardayız; in-
ternet ile birbirine bağlı nesnelerin, teknolojik tekilliğin genişleği siber ağların için-
de yaşıyor ve yaşalıyoruz. Bu çemberden biraz olsun çıkış için elimizdeki tek anahtar
kişinin kendine özel mahrem alanıdır. Bir yandan internet üzerinde daha fazla popü-
lerlik ve beğeni için kendi özel hayamızı kendi isteğimizle paylaşırken diğer yandan
istemesek bile dinlenip izlenmekteyiz. Mahremiyet bizi insan yapan şeylerdendir ve
“Tamamen şeaf olan yalnızca ölü olandır” (Han, 2017: 18).
Gözemin hiçbir çeşidinde mahremiyete yer olmadığı görülmektedir. Hepimiz,
hayamızın her anını, düşündüğümüz her şeyi ve haa en özel kalması gereken şeyle-
ISOPHOS • Year: 2 • Num: 3 • Autumn 2019
23
ri bile sosyal medyada paylaşmaya teşvik ediliyoruz. Mahremiyemizden kendi isteği-
mizle vazgeçiyoruz. “Mahremiyet ve özerklik birbirinin içinde kavramlardır. Mahremi-
ye zedelenen bireylerin onuru ve özerkliği de zedelenmekte, dolayısıyla sorumluluk,
demokrasi gibi önemli öğeler zarar görmektedir. Mahremiyet kendi başına önemli ve
değerlidir” (Dedeoğlu, 2006: 3). Filmde önerilen türden bir açıklık eği, dijital yaşam-
da mahremiyet ve iyiyi isteme gibi köklü insanlık arzularını ne kadar tatmin edecek-
r? “İnsan kendisi için bile şeaf değilken” (Han, 2017: 18), şeaık meşruiyen bir
ölçütü olarak kullanılmamalıdır.
Dijital ek, tarşmamız gereken gerçek bir ek sorundur.Çünkü içinde yaşadığımız
eski dünyamızdan farklı; kabloların, bilgisayarların ve ekranların bolca yer aldığı
yeni bir dünya söz konusudur. Bu sanal dünyada özgür olup olmadığımız gibi nasıl
davranmamız gerektiği üzerine de düşünmeliyiz. Oradaki yaşamın amacına ulaşmak
açıklık etiğinden geçiyormuş gibi gösterilse de mahremiyet yoksunluğundaki birey
için amacına ulaşmıştır, denilebilecek midir?Mahremiyet tarşmalarının yanında, her
şeyin gözetlenip kontrol edildiği bir toplumda özgür iradenin anlamı ve erdeme nasıl
ulaşılacağı da asıl meselelerdendir. Açıklık sisteminin önerisi fazlaca baskıcı olabil-
mektedir. Gözetleme ve denem, istenildiğinde kontrol edilebilir ve hesaba çekilebilir
gerçek bireylerin elinde olduğundan farklı sonuçlar doğurabilmektedir. İstenildiğinde
açık olmak ile zorunlu olarak açık kalmak arasında fark vardır. İnsanlar bir ek sistemi
özgür iradeleriyle onaylamayı isterler. “Aşağısı yukarısı tarandan değil, yukarısı da
aşağısı tarandan gözetlenecekr. Herkes herkesi görünürlüğe, kontrole itecekr, üs-
telik de özel hayatlar buna dâhil olacak şekilde. Bu topyekûn gözleme ‘şeaf toplum’u
insanlık dışı bir kontrol toplumu haline gerir. Herkes herkesi kontrol eder” (Han,
2017: 69). Özgürce benimsemedikleri bir sistemde özgür tercihlerde bulunabilecek-
leri ve eylemlerinin sonuçlarını üstelenebilecekleri düşüncesi fazlaca ütopik haa dis-
topikr. Açıklık, dijital gözem ve denemle ilgisini hiçbir zaman koparamayacakr.
Her şeyini açık etmelisin, diyen bir dijital ahlak yasası önerilebilir mi? Her şeyini
açık etmelisin diyen ilke, herkesin her şeyi açıkça ifşa etmesini de içerir mi? Hiçbir ik-
dar kendini açık etmeye yanaşmazken tam şeaığı savunan açıklık eği ise ancak bir
hayal olarak kalacakr. Teşhir gözetlemeyi, gözetleme büyük veriyi ve en son bu veriyi
bir arada elinde tutabilecek onu işleyip kullanacaklar için gücü beraberinde germek-
tedir. Teşhircilik interne besledikçe özel ve mahrem alan hızla yok olmaya devam
edecekr. Sadece bir kişinin değil herkes yapğında ifşanın şeaık aracılığı ile meş-
ru olacağını savunan lm, mahremiye kötücüllükle ilişkilendirmektedir. Film bütün
çirkinlikler karanlıkta olur mantığı ile görünmeyendekini suç ve suçlu ilan etmektedir.
İfşa olmasından korkulan her şey gayri meşru değildir. Meşru olan şeyleri de mahrem
ISOPHOS • Yıl: 2 • Sayı: 3 • Güz 2019
24
tutmak insanların en büyük hakkıdır. Tam açıklık toplumsal düzen bozulmaları ve
kaosa neden olabilmektedir.
Yaşamın amacını ve bu amaca uygun olarak nasıl kararlar verip eyleme geçeceği-
mizi belirten ek için tam açıklığı savunan ve bireye tercih hakkı bırakmayan açıklık
eği nasıl bir tür olacakr, tarşılır. Ek tercihi mümkün kılan, onun ahlak yasasına
uygunluğudur. Gözem toplumunda, hesaplamalı davranışlarda ne türden bir ahlak
yasası olabilir? Karar verebilen insan ile kararları hesaplanmış insanların eylemleri
arasında fark olacakr. Eylemler kişiyi, ahlaki eylemin amacı nedir, sorusuna götürür.
Düşünce tarihinde eylemlerin nihai amacına dair; hayaan zevk almak, mümkün ol-
duğunca fazla haz yaşamak, acıdan kaçma, görev ve sorumlulukları yerine germek,
mutlu olmak gibi çeşitli görüşler gelişrilmişr. Dijital ek, eylemlerin nihai amaçları
için neyi öngörmektedir? Güvenli ve zekice bir yaşam mı? Hata yapmamak mı? Bu tür
soruları tarşmak gerekmektedir. Dijital ek türü olarak açıklık eği, ikdarı ellerinde
güç olarak kullanmaktan başka hiçbir amaca hizmet etmemektedir ve amaçsız kaldığı
için de ek olarak düşünülememektedir.
The Circle, dev şirketlerin teknolojik hükümranlığının insanları yalnızlığa mahkûm
eği diğer yandan ise sadece teknolojinin yalnızlıklara çare olabileceğini izlediğimiz
bir lm. Circle şirkenin “şeaf dünya” anlayışı izleyenlerin aklına “Böyle bir dünyada
yaşamak ister miyim?” sorusunu germektedir. Özel hayan yok sayıldığı, neredeyse
her eylemin topluma açık olduğu bir dünyada yaşamak ister miydiniz? Adım adım
içine doğru sürüklendiğimiz bir düzeni tasvir eden lm sanal yaşamlarımızı bir çem-
ber çizip mercek alna aldığında tam şeaığın neler gerebileceğini göstermektedir.
Her şeyin dijitalleşği toplumlarda ek de dijital ek olarak değerlendirilmelidir.
Açıklık eği, dijital ek arayışında önemli bir başlangıç noktası sunar.Herkes ve her
şeyin görünür olmasını savunan açıklık eği diğer tüm ekler gibi literatürdeki yerini
almak üzeredir. Tam şeaık arzusu için kullanılacak bu kavram, mahremiyen olma-
dığı bir dijital ek alanı sunmaktadır. Açıklık eğinde her şeyin görünürlüğü zorunlu
kılınmaktadır. Açıklık eği de erdem eği, mutluluk eği, haz eği, ödev eği gibi bir
ekr ve üzerinde konuşulup sınırlarının belirlenmesi gerekmektedir. Şeaık kavra-
mı arkasına sığınıp özel hayan gizliliğini ihlal etmenin ne kadar ek olduğu tarşıl-
malıdır.
Mevcut ek terminolojisi dijital ortamlarda insanın durumunu tasvir etmek için
yeterli görünmemektedir. Hem geleneksel hem de dijital durumları tasvir için değer
devrimine ihyaç vardır. Teknolojinin gerdiği bir mesele olan dijital yaşamlarda ek
tercih sorunu, teknolojinin olduğu bir ortamda nasıl davranmamız gerekğine ce-
vap arar. Dijital ortamlar için gelişrilecek ek teorinin nasıl olması gerekğine dair
ISOPHOS • Year: 2 • Num: 3 • Autumn 2019
25
epistemolojik kriterler netleşrilmelidir. The Circle lmi, şeaık ve tam açıklığın bir
simülasyonunu sunar. Açıklığın bir ek teori olarak sunulabileceğini; sır saklamamak,
bencilliğe karşı cömertlik, herkes için açıklık, kaybolmanın sona ermesi gibi argüman-
lara dayanarak teklif eder. Bunlar tam bir ek teori için yeterli olmamakla birlikte,
ek teori olarak açıklık eği de dijital ek ihyacını karşılayacak durumda değildir.
Birey, tam şeaığı savunan açıklık eği ile dijital ortamda da evrensel ek ilkelerine
ulaşamayacak gibi görünmektedir.
Kaynakça
Aksu, Z. U. ve Işıklı, Ş. (2019). Teknolojik zehirlenme, semptomları ve teknolojik düzen. Isop-
hos: Uluslararası Bilişim, Teknoloji ve Felsefe Dergisi. Yıl 2019, Sayı 2, ss. 57-87.
Aydın, B. (2013). Sosyal medya mecralarında mahremiyet anlayışının dönüşümü. İstanbul Arel
Üniversitesi, İletişim Fakültesi İletişim Çalışmaları Dergisi(5), 122-137.
Bayrı, D. (2011). Gözün egemenliği tarihin sonu mu? (Cilt Özne: Baudrillard sayısı). Adana:
Karahan Kitabevi.
Bostan, D. (2018). Medya dönüşürken bilgi ve ikdar: The Post ve The Circle. Türkiye İleşim
Araşrmaları Dergisi. Yıl 2018.
Brin, D. (1998). The Transparent Society ( Şeaf toplum ). Basic Books.
Castells, M. (2008). Enformasyon Çağı: Ekonomi, Toplum ve Kültür (2 b., Cilt 1). (E. Kılıç, Çev.)
İstanbul: İstanbul Bilgi Üniversitesi Yayınları.
Chomsky, N. (2002). Yeni Dünya Düzeninde Yalanlar ve Gerçekler (1 b.). (S. Göbelez, Çev.),
İstanbul: Sarmal Yayınları.
Dedeoğlu, G. (2006). Bilişim toplumunda ek sorunlar. II. Uygulamalı Ek Kongresi Bildiri
Kitabı. Ankara.
Demir, A. (2017). Siber kültür ve hiper gerçeklikte değişen yaşam. AJIT-e: Online Academic
Journal of Informaon Technology, 8(29), ss.87-96.
Derin, S. ve Çenkaya Yıldız, E. (2018). Adler yaklaşımı açısından “İçimdeki Çocuk” lminin
analizi. Eğim ve Bilim, Yıl 2018, Sayı 193, Cilt 43 ss.317.
Dolgun, U. (2008). Şeffaf Hapisane yahut Gözetim Toplumu.İstanbul: Ötüken Yayınları.
Fairman, L. (2016, Mayıs 19). hps://www.rifemagazine.co.uk/2016/05/inuence-and-appre-
ciaon-of-lm-in-todays-society/ adresinden alınmışr.
Flusser, V. (1997). Medienkultur (Medya kültürü). Frankfurt.
Foucault, M. (2015). İktidarın Gözü. (I. Ergüden, Çev.) İstanbul: Ayrın Yayınları.
ISOPHOS • Yıl: 2 • Sayı: 3 • Güz 2019
26
Gündüz, O. (2015). Toplumsal değişme ve mahremiyet algısı. Din, Gelenek ve Ahlak Bağla-
mında Mahremiyet Algıları Sempozyum Bildiri Kitabı (s. 307-319). içinde Ordu İlahiyat
Vak.
Han, B. C. (2017). Şeaık Toplumu. (H. Barışcan, Çev.) İstanbul: Mes.
Huxley, A. (2019). Cesur Yeni Dünya(30 b.). (Ü. Tosun, Çev.) İthaki.
Işıklı, Ş. (2012). Kuantum Felsefesi Postmodern Bilimin Doğuşu. Ankara: Birleşik .
Işıklı, Ş. (2019). Büyük veri ve çin: tehdit mi rsat mı?Sabah Ülkesi Dergisi. Yıl 2019, Sayı 59.
Johnson, D. G. (2001). Computer Ethics. New Jersey: Prence-Hall.
Kant, I. (2009). Ahlak Metaziğinin Temellendirilmesi. (İ. Kuçuradi, Çev.) Ankara: Türkiye Fel-
sefe Kurumu.
Kizza, J. (2003). Ethical and Social Issues in the Informaon Age. Springer.
Niedzviecki, H. (2010). Dikizleme Günlüğü. (G. Gündüç, Çev.)
Nietzsche, F. (2010). Böyle Buyurdu Zerdüşt. (K. Ata, Çev.) İstanbul: İlgi Kültür Sanat .
Orwell, G. (tarih yok). 1984. (66 b.). (C. Üster, Çev.) Can Yayınları.
Öztürk, Ş. (2015). Sosyal medyada etik sorunlar. Selçuk İleşim, Yıl 2015, Sayı 1, Cilt 9, ss.290.
Senne, R. (2002). Kamusal İnsanın Çöküşü. (2 b.). (S. D. Yılmaz, Çev.) İstanbul: Ayrın.
Schacht, U. (2012). Über Schnee and Geschichte (Kar ve Tarih Üzerine). Berlin.
Singer, P. W. ve Friedman, A. (2018). Siber Güvenlik ve Siber Savaş (2 b.). (A. Atav, Çev.) Anka-
ra: Buzdağı.
Tıngöy, Ö. (2009). Bilişim Çağında Ek. İstanbul: Avcıol Basın Yayın.
Yüksel, Y. D. (2003). Mahremiyet hakkı ve sosyo-tarihsel gelişimi. Ankara Üniversitesi SBF
Dergisi.2003, Sayı 1, Cilt 58, ss.182.
Zeh, J. ve Trojanow, I. (2009). Angri auf die Freiheit: Sicherheitswahn, Uberwachungsstaat un
der Abbau Bürgerlicher Rechte. Almanya: Hanser.
ISOPHOS • Year: 2 • Num: 3 • Autumn 2019
27