ArticlePDF Available

Yetişkin ilişkilerinde şiddete yönelik tutumların incelenmesi (INVESTIGATION OF ATTITUDES TOWARDS VIOLENCE IN ADULT RELATIONS)

Authors:

Abstract

ÖZ: Partner ilişkilerinde fiziksel ve psikolojik saldırganlığa başvurma oranları ortalama olarak %30-40 ile %70-80 arasında değişmektedir. Fiziksel ve psikolojik saldırganlığa yönelik tutumlar, partner şiddetini önleyici ve iyileştirici türdeki programlarda üzerinde en çok durulan değişkenlerdir. Bu araştırma üniversite öğrencilerinin partner ilişkilerindeki şiddet algılarını ve şiddete yönelik tutumlarının bazı demografik değişkenlere göre incelemeyi esas almıştır. Bu amaçla yaşları 18 ile 24 arasında değişen 64 üniversite öğrencisine "Yakın İlişkilerde Şiddete Yönelik Tutum Ölçeği-Gözden Geçirilmiş Formu" uygulanmıştır. Araştırma sonucunda öğrencilerin partner ilişkilerindeki şiddete yönelik kabul görmeyen bir tutuma sahip olduğu görülmüştür. Ölçeğin şiddet, kontrol ve istismar alt başlıkları incelendiğinde; fiziksel şiddetin en kabul edilemez davranış olduğu; psikolojik şiddete ilişkin tutumun (kontrol) orta sınırda, istismarın düşük-orta sınırda olduğu görülmüştür. Cinsiyet, yaş, gelir durumu, anne ile ilişki, baba ile ilişki, ebeveynlerin birbiriyle ilişki durumuna göre partner ilişkilerindeki şiddet algıları ve şiddete yönelik tutumların anlamlı farklılaşma göstermediği tespit edilmiştir. Araştırmanın bundan sonraki partner şiddeti alanında yapılacak çalışmalara kaynak niteliğinde olması hedeflenmektedir. Anahtar Kelimeler: Yakın ilişki, şiddet, yetişkin, eş, partner, flört. ABSTRACT: The average rates of physical and psychological aggression in partner relationships vary between 30-40% and 70-80%. Attitudes towards physical and psychological aggression are the most emphasized variables in programs that prevent and improve partner violence. This research is based on the analysis of university students' perceptions of violence and their attitudes towards violence according to some demographic variables. For this purpose, 64 university students whose ages ranged from 18 to 24 were subjected to the Intimate Partner Violence Attitude Scale. As a result of the research, it was seen that students have an unacceptable attitude towards violence in partner relations. When the subtitles of violence, control and abuse of the scale were examined; that physical violence is the most unacceptable behavior; psychological violence attitude (control) was found to be in the middle level and abuse was in the low-medium level. Gender, age, income, relationship with the mother, relationship with the father, the perception of violence in the partner relationships and attitudes towards violence did not differ significantly according to the relationship status of the parents. The research is aimed to be a source for future studies on partner violence.
Geliş Tarihi: 01.09.2019 / Kabul Tarihi: 06.12.2019
DOI Number: 10.12981/mahder.613934
ORCID ID: 0000-0002-2751-8315
ORCID ID: 0000-0001-5600-3129
ORCID ID: 0000-0003-4080-2633
Motif Akademi Halkbilimi Dergisi, 2019, Cilt: 12, Sayı: 28, s. 1210-1222.
1210
YETİŞKİN İLİŞKİLERİNDE ŞİDDETE YÖNELİK TUTUMLARIN
İNCELENMESİ
INVESTIGATION OF ATTITUDES TOWARDS VIOLENCE IN ADULT
RELATIONS
Nesrin DUMAN* - Esra Nihan BRİDGE** - Buse DAĞ***
ÖZ: Partner ilişkilerinde fiziksel ve psikolojik saldırganlığa başvurma oranları ortalama
olarak %30-40 ile %70-80 arasında değişmektedir. Fiziksel ve psikolojik saldırganlığa
yönelik tutumlar, partner şiddetini önleyici ve iyileştirici türdeki programlarda üzerinde en
çok durulan değişkenlerdir. Bu araştırma üniversite öğrencilerinin partner ilişkilerindeki
şiddet algılarını ve şiddete yönelik tutumlarının bazı demografik değişkenlere göre
incelemeyi esas almıştır. Bu amaçla yaşları 18 ile 24 arasında değişen 64 üniversite
öğrencisine “Yakın İlişkilerde Şiddete Yönelik Tutum Ölçeği-Gözden Geçirilmiş Formu”
uygulanmıştır. Araştırma sonucunda öğrencilerin partner ilişkilerindeki şiddete yönelik
kabul görmeyen bir tutuma sahip olduğu görülmüştür. Ölçeğin şiddet, kontrol ve istismar alt
başlıkları incelendiğinde; fiziksel şiddetin en kabul edilemez davranış olduğu; psikolojik
şiddete ilişkin tutumun (kontrol) orta sınırda, istismarın düşük-orta sınırda olduğu
görülmüştür. Cinsiyet, yaş, gelir durumu, anne ile ilişki, baba ile ilişki, ebeveynlerin birbiriyle
ilişki durumuna göre partner ilişkilerindeki şiddet algıları ve şiddete yönelik tutumların
anlamlı farklılaşma göstermediği tespit edilmiştir. Araştırmanın bundan sonraki partner
şiddeti alanında yapılacak çalışmalara kaynak niteliğinde olması hedeflenmektedir.
Anahtar Kelimeler: Yakın ilişki, şiddet, yetişkin, eş, partner, flört.
ABSTRACT: The average rates of physical and psychological aggression in partner relationships
vary between 30-40% and 70-80%. Attitudes towards physical and psychological aggression are
the most emphasized variables in programs that prevent and improve partner violence. This
research is based on the analysis of university students' perceptions of violence and their
attitudes towards violence according to some demographic variables. For this purpose, 64
university students whose ages ranged from 18 to 24 were subjected to the Intimate Partner
Violence Attitude Scale. As a result of the research, it was seen that students have an
unacceptable attitude towards violence in partner relations. When the subtitles of violence,
control and abuse of the scale were examined; that physical violence is the most unacceptable
behavior; psychological violence attitude (control) was found to be in the middle level and abuse
was in the low-medium level. Gender, age, income, relationship with the mother, relationship
with the father, the perception of violence in the partner relationships and attitudes towards
violence did not differ significantly according to the relationship status of the parents. The
research is aimed to be a source for future studies on partner violence.
Keywords: Intimate relationships, violence, adult, partner, romance.
* Dr. Öğretim Üyesi – İstanbul Kent Üniversitesi / İstanbul - nesrinduman@windowslive.com
**Uzm. Psikolog - Türkiye Adalet Akademisi / Ankara - esranihanbridge@gmail.com
*** Bartın Üniversitesi Psikoloji Bölümü Lisans Öğrencisi / Bartın - buse.dag.43@gmail.com
This article was checked by Turnitin.
1211
1. Giriş
Latince ‘violentia’ (sert, acımasız kişilik ve güç) kelimesinden gelen
şiddet, güç kullanarak vurmak ve kötü muamelede bulunma olarak
tanımlanmaktadır (Aslan, Vefikuluçay, Zeyneloğlu, Erdost ve Temel, 2008).
Dünya Sağlık Örgütü (WHO) şiddeti “yaralanma veya yaralanma tehlikesi,
psikolojik zarar, gelişim bozukluğu ya da yoksunluk, ölüm ile sonuçlanan; bir
bireye, bireyin kendisine, bir grup ya da topluluğa kasıtlı olarak fiziksel ya da
duygusal güç uygulaması ya da tehdidiolarak ifade etmiştir (Cinal, 2018).
Michaud (1991) ise şiddeti her türlü salt kaba güç, bu gücün kontrolsüz ve
kötüye kullanılması şeklinde tanımlamıştır (akt. Adak, 2013: 6). Şiddetin
tanım ve algısı toplumsal değerler ve normlardan etkilenmektedir. Bu
tanımlama aynı zamanda birey ve toplumun sosyo-kültürel değerleri
tarafından biçimlendiği için hangi davranışın şiddet hangi davranışın şiddet
olmadığını tespit etmek oldukça zorlaşmaktadır. Toplumun şiddeti
benimsediği ve meşru gördüğü bir amaç için kullandığı zaman o davranışın
şiddet olarak algılanış şekli de değişmektedir (Adak, 2013). Aslan ve
arkadaşları (2008) yaptıkları çalışmada şiddete karşı olan tutumun aile
içinde şekillendiğini, aile içi şiddete maruz kalan çocukların ileriki yaşlarda
şiddet içerikli davranışlar sergilemeye daha yatkın olduğunu
vurgulamaktadır (akt. Türk ve Tekin, 2018). Aile içi şiddete yol açan bu
nedenler flört (partner) şiddeti için de geçerlidir.
İki insan arasındaki romantik ilişkilerde de tıpkı diğer ilişkilerde
olduğu gibi çatışma yaşanabilir ve bunun çözümü için zaman zaman yıkıcı
sonuçlar doğuran şiddet türlerine başvurulabilir (Atakay, 2014). Partnerler
arası şiddet; flört edilen kişi, eş, kız veya erkek arkadaş ya da eski
tarafından fiziksel, psikolojik, cinsel ya da duygusal istismara maruz kalma
şeklinde tanımlanmaktadır (akt. Alan-Dikmen ve diğerleri, 2018). Yakın
ilişkilerde şiddet veya istismar kavramı ayrıca tarafların birinin diğerine ya
da birbirine doğrudan veya dolaylı olarak, fiziksel, ahlaki veya maneviyatına,
kültürel değerlerine derecesinin ne olduğuna bakmaksızın zarar verecek
tutum ve davranışlar olarak da ifade edilmektedir (akt. Öngün ve Ünsal,
2018). İbiloğlu (2012) şiddetin, çoğunlukla taraflardan birinin diğerini ilişki
süresince kontrol etme çabası sonucunda ortaya çıktığını belirtmiştir (akt.
Sezer ve Sumbas, 2018: 639). Ayyub’un (2000) eşinden şiddet gören Güney
Asyalı Müslüman ailelerle yaptığı araştırma sonuçları birçok olayın güç
paylaşımı ve kontrol ile ilgili olduğunu ortaya koymuştur (akt. Bridge ve
Duman, 2019; Ayyub, 2000).
Yapılan araştırmalar kadınların şiddete daha fazla maruz kaldıklarını
ve daha çok risk altında olduklarını ve erkeklerin kadınlara göre şiddeti daha
kolay ve fazla kabul ettiklerini göstermektedir. İlaveten, gençlerin romantik
ilişkilerinde şiddetin artmakta olduğu ve romantik ilişkilerde fiziksel, maddi,
manevi, sözel ve cinsel saldırganlık dışında partnerini kontrol etme ve
kıskançlık gibi davranışların da oldukça yaygınlaşmakta olduğu
belirtilmektedir (akt. Sezer ve Sumbas, 2018). Türkiye’de Kadına Yönelik
1212
Aile İçi Şiddet Araştırması (2014) sonuçlarına göre kadınların %36’sı fiziksel
şiddete maruz kalmaktadırlar. Kadınlar yaşamlarının herhangi bir
döneminde %12’si cinsel, %44’ü duygusal ve %30’u ekonomik şiddete
uğradıklarını bildirmişlerdir (Başkale ve Sözer, 2015). Ülkemizde üniversite
öğrencileri ile yapılan bir başka araştırma ise flört şiddeti oranlarının
oldukça yüksek olduğunu saptamıştır (akt. Alan-Dikmen ve diğerleri, 2018).
Şiddetin genelde erkeklere özgü bir davranış olduğu konusundaki genel
algıya rağmen, şiddetin iki yönlü olduğu, ilişkilerde bireyin hem saldırgan
hem de kurban olma olasılığının yüksek olduğundan bahsedilmektedir (akt.
Özdere ve Kürtül, 2018).
Yakın ilişkilerde şiddete yönelik tutumlar sağlık psikolojisinde ve
tutumları davranışın ortaya çıkmasındaki ve davranışı kabul etmedeki en
önemli faktörler olduğunu açıklayan sosyal psikolojide önemi
vurgulanmaktadır (Fincham ve diğerleri, 2008).
Şiddet mağdurları her cinsiyetten olabildiği gibi her sosyo-ekonomik
sınıf ve eğitim düzeyinden de olabilmektedir. Bu bilgiler ışığında araştırma
üniversite öğrencilerinin partner şiddetine yönelik algıları üzerine
odaklanmış ve yaklaşımların sosyo-demografik değişkenler bakımından
farklılaşığ farklılaşmadığını incelemeyi esas almıştır.
2. Araştırmanın Amacı
Bu araştırmada üniversite öğrencilerinin eş/partner ilişkilerindeki
şiddet algılarını ve şiddete yönelik tutumlarının bazı sosyo-demografik
değişkenler ile ilişkisinin incelenmesi amaçlanmaktadır. Bu amaç
doğrultusunda aşağıdaki sorulara yanıt aranmıştır:
1. Üniversite öğrencilerinin partner ilişkilerindeki şiddet algıları ve
şiddete yönelik tutumları nedir?
2. Üniversite öğrencilerinin partner şiddetine yönelik tutumları
cinsiyete göre anlamlı düzeyde farklılaşmakta mıdır?
3. Üniversite öğrencilerinin partner şiddetine yönelik tutumları gelir
düzeyine göre anlamlı düzeyde farklılaşmakta mıdır?
4. Üniversite öğrencilerinin partner şiddetine yönelik tutumları
ebeveynlerinin birbirleriyle ilişki düzeyine göre anlamlı düzeyde
farklılaşmakta mıdır?
5. Üniversite öğrencilerinin partner şiddetine yönelik tutumları anne
ile ilişki düzeyine göre anlamlı düzeyde farklılaşmakta mıdır?
6. Üniversite öğrencilerinin partner şiddetine yönelik tutumları baba
ile ilişki düzeyine göre anlamlı düzeyde farklılaşmakta mıdır?
3. Araştırmanın Önemi
Araştırma; genç üniversite öğrencilerinin eş/partner ilişkilerindeki
şiddet algılarını ve şiddete yönelik tutumlarını incelemekte olup; bu
çalışmanın günümüzde artan istatistiksel oranlarla büyük bir sorun alanı
1213
haline gelen yakın ilişkilerde fiziksel ve psikolojik saldırganlığa başvurma
düzeyini ve partnere yönelik şiddet tutumunu ortaya koymayı ve bu
tutumun hangi değişkenlerle anlamlı ilişki içinde olduğuna ilişkin önemli
bilgiler sağlayacağı düşünülmektedir.
4. Yöntem
4.1. Araştırmanın Modeli
Araştırmanın modeli geçmişte ya da halen var olan bir durumu var
olduğu şekliyle tespit etmeyi amaçlayan bir araştırma modeliolan tarama
modelidir (Karasar, 2018: 109). Çalışmada tarama modellerinden biri olan
genel tarama başlığı altında yer alan, iki ve daha çok sayıda değişken
arasında birlikte değişimin varlığını ve/veya derecesini belirlemeyi
amaçlayan “ilişkisel tarama modeli” kullanılmıştır. Bu model ilişkisel bir
çözümlemeye olanak verecek veri çiftleri şeklinde yapılmaktadır (Karasar,
2018:114).
4.2. Veri toplama araçları
Bu araştırmanın verileri “Kişisel Bilgi Formu” ile katılımcıların partner
şiddetine yönelik görüşlerini belirlemek amacıyla “Yakın İlişkilerde Şiddete
Yönelik Tutum Ölçeği-Gözden Geçirilmiş Formu (YİŞTÖ-GG) olmak üzere iki
form kullanılarak toplanmıştır. Araştırmacılar tarafından geliştirilmiş olan
“Kişisel Bilgi Formu”; cinsiyet, yaş, eğitim gibi bazı demografik değişkenlere
dair sorular içermektedir. Fincham ve arkadaşları (2008) tarafından
geliştirilmiş YİŞTÖ-GG ölçeğinin Türkçe’ye uyarlanması, geçerlilik ve
güvenilirliği Toplu-Demirtaş, Hatipoğlu-Sümer ve Fincham (2017)
tarafından yapılmıştır. 17 sorudan oluşan ölçeğin uygulanabilir yaş aralığı
geniş olup, 18 yaş üstü tüm bireyler üzerinde kullanılabilmektedir. Ölçekte
5’li Likert tipinde 17 madde bulunmaktadır. Ölçekten 17-85 arası puan
alınabilmektedir. Ölçekten alınan yüksek puanlar, psikolojik ve fiziksel
saldırganlığın daha fazla kabul gören tutumlarını yansıtmaktadır. Ölçeğin
şiddet (12R, 13R, 14R, 17R), kontrol (1, 2R, 5R, 8R, 11, 4R) ve istismar (3, 6,
7, 9, 10, 15, 16) olmak üzere üç alt boyutu bulunmaktadır. Şiddet alt başlığı
şiddete ilişkin tutumları, kontrol ve istismar alt başlıkları psikolojik şiddete
ilişkin tutumları ölçmektedir. Şiddet, kontrol ve istismar alt başlıklardan
sırasıyla 4-20, 6-30 ve 7-35 puan aralığında puan alınabilmektedir. Ölçeğin
toplam Cronbach alfa (α) değeri .72 olup, şiddet, kontrol ve istismar alt
ölçeklerinin Cronbach alfa (α) değerleri sırasıyla .72, .62 ve .65’dir.
4.3. İşlem
Bu araştırma Bartın Üniversitesi’nde 2018-2019 eğitim döneminde
lisans öğrencileriyle yapılmıştır. Araştırmanın yapılabilmesi için öncelikle
Bartın Üniversitesi Sosyal ve Beşeri Bilimleri Etik Kurulu’ndan gerekli izinler
alınmış, saha çalışmasına Bartın Üniversitesi Sosyal ve Beşeri Bilimleri Etik
Kurulu’nun 2018/097 sayılı onayı ile başlanmıştır. Uygulama esnasında
kullanılan formlara araştırmaya katılımın gönüllülüğe dayalı olduğu,
1214
araştırmanın amacı ve önemi hakkında bilgilendirme metni yazılmıştır.
Öğrencilerin Bilgilendirilmiş Onam Formu’nu incelemeleri ardından,
araştırmaya gönüllü olarak katılmak isteyen kişiler ile başlanmıştır. Veriler
sınıf ortamında toplanmıştır. Formlar araştırmacılar tarafından
katılımcılarla yüz yüze olacak şekilde uygulanmıştır.
4.4. Analiz
Araştırmadan elde edilen veri sayısallaştırılarak Windows için SPSS-
22 programına girilmiştir. Verilerin analizi için öncelikle ilgili veri setinin
normal dağılım gösterip göstermediğinin tespiti yapılmıştır. Birçok paket
programda yer alan en popüler normal dağılıma uygunluk testleri
Kolmogorow-Simirnov ve Shaphiro-Wilk testleridir. Her iki test içinde p
değerinin 0,05 den büyük (p>.05) çıkması durumunda verilerin normal
dağılıma sahip olduğu söylenmektedir. Bu açıdan verilerin istatistiksel
analizinde doğru test yöntemini belirleyebilmek için öncelikle normallik
(Test of Normality) ve homojenlik (Test of Homogeneity of Variances) test
sonuçları ile basıklık-çarpıklık değerlerine bakılmış, incelenen veri setinin
sonuçlarına göre parametrik veya nonparametrik testlerin uygulanmasına
karar verilmiştir (Duman, 2018: 79). Yapılan analizlerde veri setinin
basıklık-çarpıklık değerlerinin normal dağılım aralığında (±1,5) olduğu
anlaşılarak analizler için parametrik testler kullanılmıştır. Veri setleri arası
karşılaştırmalarda parametrik testlerden T-test ve ANOVA tek yönlü
varyans analizleri yapılmıştır. Farklılaşmanın hangi gruplar arasında
olduğunun belirlenmesi ve farklılaşmanın yönünü belirlemek için izleme
(post hoc) testlerinden Tukey analizi tercih edilmiştir. Yorumlamada .05 ve
.001 anlamlılık düzeyleri tercih edilmiştir. Ortalama puan hesaplamalarında
frekans analizleri ve betimsel analizler yapılmıştır.
4.5. Örneklem Grubu
Bu araştırma 2018-2019 eğitim öğretim dönemi bahar yarıyılında
Bartın Üniversitesi’nde yapılmıştır. Örneklem seçiminde, çalışma
evrenindeki tüm elemanların birbirine eşit seçilme şansına sahip oldukları
(Karasar, 2018:151) örnekleme türü olan “oransız eleman örnekleme (basit
tesadüfi örnekleme)” yolu kullanılmıştır. Araştırmaya 65 öğrenci katılmıştır.
Katılımcılardan bir kişi ölçek sorularını yarım bırakması nedeniyle
analizlerden dışlanmıştır. Bu haliyle araştırma 64 katılımcıdan
oluşmaktadır. Katılımcıların 42 (%65,6)’si kadın, 22 (%34,4)’si erkektir.
Çalışma grubunu oluşturan öğrenciler 18 ile 24 yaş arasındadır.
5. Bulgular
5.1. Partner Şiddetine Yönelik Tutum Düzeyi Betimsel Analizleri
Partner şiddetine yönelik tutum ölçeği puanları incelendiğinde
katılımcıların ölçekten ortalama 35,75±8,19 puan aldıkları, bu haliyle
katılımcıların partner şiddetine yönelik kabul görmeyen bir tutuma sahip
olduğu görülmüştür. Ölçeğin şiddet, kontrol ve istismar alt başlıkları
1215
incelendiğinde fiziksel şiddete yönelik tutumun en düşük (=4,90) ortalama
puan ile en kabul edilemez davranış olduğu; psikolojik şiddete ilişkin tutum
incelendiğinde kontrol başlığında (=17,09) ortalama puan ile orta sınırda
kabul gördüğü, istismar başlığında (=13,75) ortalama puan ile düşük-orta
sınırda kabul olduğu görülmektedir (Tablo 1).
Tablo 1: Partner şiddetine yönelik tutum düzeyi betimsel analizleri
n
Minimum
Maksimum
Ss
YİŞTÖ-GG Toplam
64
17,00
57,00
8,19
Alt boyut 1: Şiddet
64
4,00
12,00
1,62
Alt boyut 2: Kontrol
64
6,00
29,00
5,08
Alt boyut 3: İstismar
64
7,00
25,00
3,82
YİŞTÖ-GG: Yakın İlişkilerde Şiddete Yönelik Tutum Ölçeği-Gözden Geçirilmiş
Formu
5.2. Partner Şiddetine Yönelik Tutum Düzeyinin Cinsiyete Göre
Sonuçları
Partner şiddetine yönelik tutum düzeyinin cinsiyete göre farklılaşıp
farklılaşmadığının tespiti için parametrik testlerden T-testi analizi yapılmış,
sonuçlar Tablo 2’de gösterilmiştir.
Tablo 2: Partner şiddetine yönelik tutum puanlarının cinsiyete göre dağılımı
Kadın
Erkek
t
p
n
Ss
n
Ss
-1,577
.120*
YİŞTÖ-GG
Toplam
42
34,59
8,85
22
37,95
6,36
*p=.120; p>.05 anlamlı farklılaşma yoktur.
T-test analiz sonuçlarına göre cinsiyete göre toplam Partner şiddetine
Yönelik Tutum puanları arasında anlamlı farklılaşma bulunmamıştır [t(62)=-
1,577, p=.120; p>.05].
5.3. Partner Şiddetine Yönelik Tutum Düzeyinin Yaşa Göre
Sonuçları
Partner şiddetine Yönelik Tutum düzeyinin yaşa göre farklılaşıp
farklılaşmadığının tespiti için ANOVA tek yönlü varyans analizi
kullanılmıştır. Analiz sonuçlarına göre partner şiddetine yönelik puanların
öğrencilerin yaşına göre anlamlı farklılaşma göstermediği tespit edilmiştir
[F(3,60)=.021, p=.996, p>.05].
1216
5.4. Partner Şiddetine Yönelik Tutum Düzeyinin Gelir
Durumlarına Göre Sonuçları
Partner şiddetine Yönelik Tutum düzeyinin gelir düzeyine göre
farklılaşıp farklılaşmadığının tespiti için ANOVA tek yönlü varyans analizi
kullanılmıştır. Analiz sonuçlarına göre partner şiddetine yönelik puanların
öğrencilerin gelir düzeylerine göre anlamlı farklılaşma göstermediği tespit
edilmiştir [F(4,59)=,848, p=.501, p>.05].
5.5. Partner Şiddetine Yönelik Tutum Düzeyinin Anne İle İlişki
Durumuna Göre Sonuçları
Partner şiddetine Yönelik Tutum düzeyinin anne ile ilişki durumuna
göre farklılaşıp farklılaşmadığının tespiti için ANOVA tek yönlü varyans
analizi kullanılmıştır. Analiz sonuçlarına göre partner şiddetine yönelik
puanların öğrencilerin anneleri ile ilişkilerinin durumuna göre anlamlı
farklılaşma göstermediği tespit edilmiştir [F(3,60)=,538, p=.658, p>.05].
5.6. Partner Şiddetine Yönelik Tutum Düzeyinin Baba İle İlişki
Durumuna Göre Sonuçları
Partner şiddetine Yönelik Tutum düzeyinin baba ile ilişki durumuna
göre farklılaşıp farklılaşmadığının tespiti için ANOVA tek yönlü varyans
analizi kullanılmıştır. Analiz sonuçlarına göre partner şiddetine yönelik
puanların öğrencilerin babaları ile ilişkilerinin durumuna göre anlamlı
farklılaşma göstermediği tespit edilmiştir [F(4,59)=1,137, p=.348, p>.05].
5.7. Partner Şiddetine Yönelik Tutum Düzeyinin Ebeveynler
Arası İlişki Durumuna Göre Sonuçları
Partner şiddetine yönelik tutum düzeyinin ebeveynler arası ilişki
durumuna göre farklılaşıp farklılaşmadığının tespiti için ANOVA tek yönlü
varyans analizi kullanılmıştır. Analiz sonuçlarına göre partner şiddetine
yönelik tutumların öğrencilerin ebeveynler arası ilişkilerinin durumuna
göre anlamlı farklılaşma göstermediği tespit edilmiştir [F(5,58)=1,887,
p=.111, p>.05].
6. Tartışma ve Sonuç
Bu araştırma üniversite öğrencilerinin eş/partner ilişkilerindeki
şiddet algılarını ve şiddete yönelik tutumlarının bazı sosyo-demografik
değişkenlere göre incelenmesini esas almıştır. Araştırmanın bulguları
üniversite öğrencilerinin partner şiddetine yönelik kabul görmeyen bir
tutuma sahip olduğunu ortaya koymuştur.
Balkıs ve arkadaşları (2005) 517 ilkokul öğrencisi ile yaptıkları
araştırmada her iki cinsiyetin de ilişkideki şiddeti kabul etme durumlarının
yaşa göre farklılık gösterdiği ve yaş ilerledikçe şiddeti kabul etme
tutumunun da artış gösterdiği sonucuna varmışlardır. Ayyıldız ve Taylan
(2018)’in 400 üniversite öğrencisi ile yaptıkları araştırmasında her iki
cinsiyetin romantik ilişkilerdeki psikolojik ve fiziksel şiddete yönelik kabul
1217
tutumlarının yaşa göre farklılık gösterdiği ve yaş ilerledikçe kabul edici
tutumların arttığı bulgusuna ulaşılmıştır. Bu araştırmada ise yaşa göre
anlamlı düzeyde farklılaşma tespit edilememiştir. Bu haliyle çalışma
literatürü destekleyememiştir. Bu duruma sebep olarak araştırma yapılan
gurubun yaş dağılım aralığının kısa olması gösterilebilir.
Ayyıldız ve Taylan’ın (2018) 400 üniversite öğrencisi ile yaptıkları
araştırmasında her iki cinsiyetin romantik ilişkilerdeki psikolojik ve fiziksel
şiddete yönelik kabul tutumlarının cinsiyete göre farklılık gösterdiği ve bu
tutumların kabul düzeylerinin erkeklerde daha fazla olduğu görülmüştür.
Sezer ve Sumbas’ın (2018) 705 üniversite öğrencisiyle yaptıkları
araştırmada şiddeti kabul düzeyinin cinsiyete göre anlamlı farklılık
gösterdiğini tespit etmiştir. Araştırmaya göre erkek öğrenciler kız
öğrencilere göre partnerler arasındaki şiddeti daha fazla kabul
etmektedirler. Kaya-Sakarya (2013) 1106 üniversite öğrencisiyle yaptığı
araştırmada cinsiyete göre şiddeti kabul etme düzeyinde anlamlı farklılaşma
tespit etmiştir. Erkek katılımcıların kadın katılımcılara oranla şiddeti kabul
etmeye daha olumlu tepki verdikleri sonucuna ulaşmıştır. Kepir-Salovy, Ulaş
ve Demirtaş-Zorbaz (2014)’ın 256 devlet üniversitesi öğrencisiyle yaptıkları
araştırmada şiddeti kabul etme düzeyinin cinsiyetle anlamlı farklılık
gösterdiğini tespit etmişlerdir. Araştırmaya göre erkek öğrenciler kadın
öğrencilere göre şiddeti daha fazla kabul etmektedirler. Araştırma
bulgularına göre flört şiddetini kabul etme tutumunun cinsiyete göre
anlamlı farklılaşma göstermediği bulunmuştur. Bu durumda araştırma
bulguları literatürü desteklememektedir. Buna sebep olarak çalışma
grubundaki erkek öğrenci sayısının azlığı gösterilebilir.
Doğan ve Hamamcı (2018)’nın 510 erkek üniversite öğrencisi ile
yaptıkları araştırmada demografik değişkenlere (sınıf düzeyi, anne eğitim
durumu, baba eğitim durumu, kardeş sayısı, ailenin gelir durumu vb.) göre
flört şiddetine yönelik tutumlarda anlamlı bir fark olmadığı tespit edilmiştir.
Kaya-Sakarya (2013) 1106 üniversite öğrencisiyle yaptığı araştırmada aile
gelir düzeyi 500 TL’den az olan öğrencilerin geliri 1500 TL’den fazla olan
öğrencilere oranla şiddeti kabul düzeylerinde anlamlı düzeyde artış
olduğunu tespit etmiştir. Anderson ve arkadaşlarının (2011) 245 üniversite
ile yaptıkları araştırmada gelir düzeyine göre öğrencilerin şiddete yönelik
tutumu anlamlı farklılaşma göstermemektedir. Yapılan araştırmada gelir
düzeyine göre flört şiddetini kabul etme arasında anlamlı farklılaşma
bulunamamıştır. Çalışma, Doğan ve Hamamcı (2018) ve Anderson ve
arkadaşları (2011)’nın çalışmasını destekler niteliktedir.
Mumford, Liu ve Taylor (2016) 12-18 yaş arası ergenler üzerine
yaptıkları çalışmalarında “olumlu ebeveynlik” grubundaki ergenlerin
ilişkilerinde istismarcı ya da mağdur olma olasılığının düşük olduğunu,
ayrıca şiddete tolerans gösterme olasılığının daha düşük olduğunu ortaya
koymuştur. Yount ve arkadaşları (2014) çalışmalarında çocukluk
döneminde hiçbir şekilde şiddete -şiddete tanık olma ve/veya maruz kalma-
1218
maruz kalmayan erkeklere kıyasla, bunlardan biri ya da her ikisine maruz
kalan erkeklerin, partnerine vurmak için daha fazla sebep bildirme
ihtimalinin yüksek olduğunu göstermiştir. Araştırma partner şiddetine
yönelik tutumun anne ve babayla ilişki düzeyine göre anlamlı farklılaşma
göstermediğini ortaya koymuştur. Katılımcılar anne ve babaları ile ilişki
düzeylerini çoğunlukla olumlu değerlendirmişlerdir. Bu durum ilişki
düzeyinde bir farklılaşmanın bulunmamasına sebep olarak gösterilebilir. Bu
haliyle çalışma, Mumford, Liu ve Taylor’ın (2016) çalışmasını desteklemiştir.
Doğan ve Hamamcı (2018)’nın araştırmasına göre erkek üniversite
öğrencilerinin flörtte uygulanan psikolojik şiddete yönelik tutumları aile
içinde geçmişte ya da hâlihazırda şiddete tanıklık etme ve maruz kalma
durumuna göre anlamlı bir farklılık stermemektedir. Türk ve Tekin
(2018)’nin 100 öğrenci ile yaptıkları araştırmada çocukluk çağında şiddete
tanık olmuş olan kişilerin gelecekte şiddeti kabul etme düzeylerinin yüksek
olduğunu tespit etmiştir. Güleç-Öyeçkin, Yetim ve Melih Şahin’in (2012) 306
kadınla yaptığı araştırmada aile içi şiddete maruz kalan erkeklerin şiddet
uygulamalarının aile içi şiddete maruz kalmayan erkeklere oranla altı kat
daha fazla olduğunu tespit etmişlerdir. Ayrıca ailede kadına yönelik şiddete
tanık olan bireylerin şiddeti görmeye tanık olmayanlara oranla şiddete
uğrama düzeylerinin iki kat arttığını tespit etmiştir. Akış, Haşıl-Korkmaz,
Taneri, Özkaya ve Güney’in (2017) 424 üniversite öğrencisiyle yaptığı
araştırmada çocuklukta aile içi şiddete maruz kalan bireylerin diğerlerine
oranla 2,7 kat daha fazla flört şiddetine uğradığı saptanmıştır. Bu çalışmada
ebeveynlerin birbileriyle olan ilişkilerinin flört şiddetini kabul etme
düzeyiyle anlamlı farklılaşma göstermediği sonucuna ulaşılmıştır. Çalışma
Doğan ve Hamamcı’nın (2018) çalışmasıyla benzerlik göstermektedir. Bu
durumda çalışma literatürü kısmen desteklemektedir.
Eş/partner ilişkilerindeki şiddet, ülkemizde son yıllarda ele alınmaya
başlanan bir konudur. Bu nedenle literatürde yapılan araştırma sayısı
kısıtlıdır. Kılınçer ve Tuzgül Dost (2014) flört şiddeti için 17-29 yaş
aralığının kritik bir dönem olduğunu, bu periyodda şiddet ve istismar gibi
davranışların daha sık görüldüğünü belirtmektedir. Bu dönemde bireylerin
şiddet mağduru olmaları veya şiddete tanıklık etmeleri, ilerleyen
dönemlerde şiddet uygulayıcısı oluşlarına veya yeniden mağduriyet
yaşamalarına (şiddet görmelerine) ve bu durumu normal bir olgu olarak
algılamalarına sebep olabilmektedir. Duman (2018b) romantik ilişkisi olan
85 kişi ile yaptığı aratırmasında katılımcıların romantik ilişkilerinde orta
düzeyde istismar edici davranışlara maruz kaldıklarını ortaya koymuştur.
Ayrıca bu davranışlara maruz kalan katılımcıların %51,28’i farkındalıklarını
yapılan araştırma sayesinde sağladıklarını ifade etmişlerdir. Gençlerin
romantik ilişkilerdeki tecrübelerinin yetersiz olması, çevrelerinde yakın
ilişki şiddeti yaşayanların olması, anlaşmazlıkları çözümünde yeterli
donanıma sahip olunmayışı vb. gibi sebeplerle romantik ilişkilerdeki
problemlerin çözümü zorlaşabilmektedir. Çözülmemiş meselelerin bir
1219
sonraki nesilleri etkileme potansiyeli taşıması nedeniyle son derece
önemlidir.
7. Öneriler
1. Fiziksel ve psikolojik saldırganlığa yönelik tutumlar, bu önleyici ve
iyileştirici türdeki programlarda üzerinde en çok durulan değişkenlerdir.
Tutumlar ile saldırganlığa başvurma arasındaki ilişkileri inceleyen çok
sayıdaki araştırmanın bulguları, bu değişkenlerin ilişkisini tutarlı bir
biçimde gözler önüne sermektedir. Flört eden üniversite öğrencileri
örnekleminde, öğrencilerin psikolojik saldırganlığa yönelik tutumlarının
psikolojik flört saldırganlığına başvurma riskini arttırdığı görülmüştür
(Aloia ve Solomon, 2013; Capezza ve Arriaga, 2008; Fincham ve diğerleri,
2008; Reitzel-Jaffe ve Wolfe, 2001). Yine benzer şekilde –ve aynı
örneklemde- fiziksel saldırganlığa yönelik tutumların da fiziksel
saldırganlığa başvurmada bir risk faktörü olduğu anlaşılmıştır (Archer ve
Graham-Kevan, 2003; Fincham ve diğerleri, 2008; Nabors ve Jasinski, 2009;
Straus, 2004). Bu nedenle psikolojik şiddet ya da duygusal istismar olarak
adlandırılan soyut şiddetin ne olduğunun anlatılarak toplumun farkındalık
düzeyinin arttırılması elzemdir.
2. Yapılan çalışmalar yakın ilişkilerde fiziksel ve psikolojik
saldırganlığa başvurma oranlarını ortalama olarak %30 ile %40 (Straus,
2004; Toplu ve Hatipoğlu-Sümer, 2011) ve %70 ile %80 (Leisring, 2013;
Toplu ve Hatipoğlu-Sümer, 2011) arasında değiştiğini göstermektedir. Bu
bulgular, fiziksel ve psikolojik saldırganlığa başvurmanın engellenmesine ve
azaltılmasına ilişkin önleyici ve/veya iyileştirici programlara olan ihtiyacın
artmasına yol açmıştır. Elde edilen araştırma bulgulara bu alandaki
programların hazırlanmasına önemini vurgulamaktadır.
3. Şiddetin stresöre verilen öğrenilmiş bir tepki olduğu görüşünden
yola çıkarak tutumların davranışı kabullenmede önemli olduğu hususunu da
göz önünde bulundurarak bir çözüm yolu da yakın ilişkilerde şiddeti
destekleyen tutumlarla savaşan müdahale programları sunmaktır (Fincham
ve diğerleri, 2008). Tutumlarda meydana gelen değişimler yakın ilişkilerde
şiddet davranışında değişime yol açabilir (Fincham ve diğerleri, 2008).
8. Sınırlılıklar
1. Bu araştırma üniversite öğrencileri ile sınırlıdır.
2. Bu araştımanın örneklem grubu (64 kişi) araştırmanın
sınırlılıklarındandır.
3. Yakın ilişkilerde şiddete yönelik tutumu inceleyen yeterli araştırma
bulunmamaktadır. Türkiye’de fiziksel flört saldırganlığına yönelik
tutumlarla ilgili yapılan bazı çalışmalar (Kaya-Sakarya, 2013; Kepir-Savoly,
ve diğerleri, 2014; Sezer, 2008) vardır. Ancak, üniversite öğrencilerinin
psikolojik saldırganlığa yönelik tutumları ile ilgili ya da fiziksel ve psikolojik
1220
saldırganlığa yönelik tutumların, fiziksel ve psikolojik saldırganlığa
başvurma davranışı ile ilişkisini ortaya koyan çalışmalara rastlanmamıştır.
Bu durum, büyük ölçüde, bu konuda geliştirilmiş ve/ya uyarlanmış Türkçe
ölçme aracı olmamasından kaynaklanmaktadır. Psikolojik ve fiziksel
saldırganlığa yönelik tutum çalışmalarının sürdürülebilmesi, bulguların
yurtdışındaki bulgularla karşılaştırılabilmesi, kültürlerarası çalışmaların
yürütülebilmesi ve tutum-davranış ilişkisinin ortaya konulabilmesi bu
konuda geliştirilmiş/uyarlanmış ölçme aracına olan gereksinimi ortaya
koymaktadır.
KAYNAKÇA
ADAK, Nurşen (2013). “Madalyonun Öteki Yüzü: Erkeğe Yönelik Şiddet. Sosyoloji
Araştırmaları Dergisi, (16) 2, s. 4-8.
AKIŞ, Nalan ve diğerleri (2016). “Üniversite Öğrencilerinde Flört Şiddeti.
International Congress on Violence and Gender, İstanbul, Türkiye.
ALAN-DİKMEN, Hacer ve diğerleri (2018). “Üniversitedeki Kadın Öğrencilerde
Yaşanan Flört Şiddeti İle Anksiyete Ve Umutsuzluk Düzeyleri Arasındaki
ilişki”. Acıbadem Üniversitesi Sağlık Bilimleri Dergisi, (9)2, s. 170-176.
ALOİA, Lindsey Susan - SOLOMON, Denise Haunani (2013). Perceptions Of Verbal
Aggression In Romantic Relationships: The Role Of Family History And
Motivational Systems”. Western Journal of Communication, 77(4): 411-423.
ANDERSON, R. Jared ve diğerleri (2011). “Attitudes Toward Dating Violence Among
College Students In Mainland China: An Exploratory Study”. Violence and
victims, 26(5): 631-647.
ARCHER, John - GRAHAM-KEVAN, Nicola (2003). “Do Beliefs About Aggression
Predict Physical Aggression To Partners”. Aggressive Behavior, 29(1): 41-54.
ARRİAGA, Ximena. B. - CAPEZZA, Nicole M. (2008). “Factors Associated With
Acceptance Of Psychological Aggression Against Women”. Sage Journals,
14(6): 612-633.
ASLAN, Dilek ve diğerleri (2008). Ankara’da İki Hemşirelik Yüksekokulunun Birinci
Ve Dördüncü Sınıflarında Okuyan Öğrencilerin Flört Şiddetine Maruz Kalma,
Flört İlişkilerinde Şiddet Uygulama Durumlarının Ve Bu Konudaki Görüşlerinin
Saptanmasi Araştırması. Teknik rapor, Hacettepe Üniversitesi Kadın
Sorunları Araştırma ve Uygulama Merkezi.
ATAKAY, Ceren (2014). “Romantik Yakın İlişkilerde Şiddetin Öncülleri”. Nesne, 2 (3),
s. 1-9.
AYYILDIZ, Asilay Burcu - TAYLAN, Hasan Hüseyin (2018). “Üniversite
Öğrencilerinde Flört Şiddeti Tutumları: Sakarya Üniversitesi Örneği”.
Akademik Sosyal Araştırmalar Dergisi, 6 (86), s. 413-427.
AYYUB, Ruksana (2000). “Domestic Violence In The South Asian Muslim Immigrant
Population In The United States”. Journal of Social Distress and the Homeless,
9 (3): 237-48.
BALKIS, Murat, DURU ve diğerleri (2005). Şiddete Yönelik Tutumların Özyeterlik,
Medya, Şiddete Yönelik İnanç, Arkadaş Grubu Ve Okula Bağlılık Duygusu İle
Ilişkisi”. Ege Eğitim Dergisi, 2 (6), s. 81-97.
1221
BAŞKALE, Hatice - SÖZER, Ayça (2015). “Eşinden/Partnerinden Şiddet Gören
Kadınların Algısı Ve Mağduriyet Nedenleri”, TAF Preventive Medicine Bulletin,
(14) 6, s. 468-473.
BRİDGE, Esra Nihan - DUMAN, Nesrin (2019). “Partner Violence In Muslim
Marriages: Tips For Therapists In The US”. Spiritual Psychology and
Counseling, 4: 5766.
CİNAL, Bahar (2018). Flört şiddeti ve flört şiddetine yönelik tutumun anksiyete ve
depresyon düzeyleriyle ilişkisinin incelenmesi. İstanbul: Işık Üniversitesi
Yayımlanmamış Lisans Tezi.
DOĞAN, Serhat - HAMAMCI, Zeynep (2018). “Erkeklik Rollerini Kabullenmenin Ve
Erkekliğe Yönelik Tehdit Algısının Üniversite Öğrencilerinin Flört Şiddetine
Yönelik Tutumları İle İlişkisi”. 20. Uluslararası Psikolojik Danışma Ve
Rehberlik Kongresi, Canik, Samsun.
DUMAN, Nesrin (2018a). Peri Masalları Ve Çizgi Animasyon Filmlerindeki Zihin
Durumlarının İncelenmesi. İstanbul: İstanbul Üniversitesi Yayımlanmamış
Doktora Tezi.
DUMAN, Nesrin (2018b). “Yetişkin Psikolojik İstismarını Tanımak”. International
Journal of Social Sciences and Education Research, 5 (1), s. 33-43.
NCHAM, Frank D. ve diğerleri (2008). “Attitudes Toward Intimate Partner
Violence İn Dating Relationships”. Psychological Assessment, 20: 260269.
GÜLEÇ ÖYEÇKİN, Demet ve diğerleri (2012). Kadına Yönelik Farklı Eş Şiddeti
Tiplerini Etkileyen Psikososyal Faktörler”. Türk Psikiyatri Dergisi, 23 (2), s.
75-81.
İBİLOĞLU OKAN, Aslıhan (2012). Aile İçi Şiddet. Psikiyatride Güncel Yaklaşımlar, 4,
s. 204-222.
KARASAR, Niyazi (2018). Bilimsel Araştırma Yöntemi Kavramlar İlkeler Teknikler.
Ankara: Nobel Yayıncılık.
KAYA-SAKARYA, Alime (2013). Üniversitede Öğrenim Gören Gençlerde Flörtte Şiddet.
Konya: Necmettin Erbakan Üniversitesi Yayımlanmamış Yüksek Lisans Tezi.
KEPİR-SAOLY, Didem ve diğerleri (2014). Üniversite Öğrencilerinin Çiftler Arası
Şiddeti Kabul Düzeylerini Etkileyen Etmenler. Türk Psikolojik Danışma Ve
Rehberlik Dergisi, 5 (42), s. 173-183.
KILINÇER, Ahmet Selçuk - TUZGÖL DOST, Meliha (2013). “Romantik İlişkiyi
Değerlendirme Ölçeği’nin Geliştirilmesi”. Eğitimde ve Psikolojide Ölçme ve
Değerlendirme Dergisi, 4 (1), s. 15-32.
LEİSRİNG, Penny A. (2012). “Physcial And Emotional Abuse In Romantic
Relationships: Motivation For Perpetration Among College Women”. Journal
of Interpersonal Violence, 28 (7): 1367-84.
MICHAUD, Yves (1991). Şiddet. (Çev.: C. Muhtaroğlu) İstanbul: İletişim Yayınları.
MUMFORD, Elizabeth A. ve diğerleri (2016). Parenting Profiles And Adolescent
Dating Relationship Abuse: Attitudes and Experiences. Journal Of Youth And
Adolescence, 45 (5): 959972.
NABORS, L. Erin - JASINSKI, Jana L. (2009). Intimate Partner Violence Perpetration
Among College Students”. Feminist criminology, 4 (1): 57-82.
1222
ÖNGÜN, Esen - ÜNSAL, Gül (2018). “Üniversite Yaşamında Yakın İlişkiler Ve
İstismar”. Journal of Academic Research in Nursing (JAREN) Dergisi, (4)1, s. 52-
58.
ÖZDERE, Mustafa - KÜRTÜL, Necmettin (2018). “Flört Şiddeti Eğitiminin, Üniversite
Öğrencilerinin Flört Şiddetine İlişkin Tutumlarına Etkisi”. Social Science
Development Journal, (3) 9, s. 123-136.
REITZELL-JAFFE, Deborah - WOLFE, David A. (2001). “Predictors Of Relationship
Abuse Among Young Men”. Journal of interpersonel violence, 16 (2): 99-115.
SCHİFF, Miriam - ZEİRA, Anat (2005). “Dating Violence And Sexual Risk Behaviors
In A Sample Of At-Risk Israeli Youth”. Child Abuse & Neglect, 29: 12491263.
SEZER, Özcan - SUMBAS, Ezgi (2018). “Üniversite Öğrencilerinin Çiftler Arası Şiddeti
Kabullerinin Çeşitli Değişkenler Açısından İncelenmesi”. Uluslararası Sosyal
Araştırmalar Dergisi, (11) 56, s. 638-649.
STRAUS, Murray A. (2004). “Prevalence Of Violence Against Dating Partners By Male
And Female University Students Worldwide”. Sage Journals, 10 (7): 705-708.
TOPLU, Ezgi - HATİPOĞLU-SÜMER, Zeynep (2011). “Flört İlişkisinde Şiddetin
Yaygınlığı Ve Türleri”. XI. Ulusal Psikolojik Danışma ve Rehberlik Kongresi,
Selçuk, İzmir.
TOPLU-DEMİRTAŞ, Ezgi ve diğerleri (2017). “Intimate Partner Violence In Turkey:
The Turkish Intimate Partner Violence Attitude Scale-Revised”. Journal of
Family Violence, 32: 349-356.
TÜRK, Burcu - TEKİN, Atilla (2018). “Üniversite Öğrencilerinde Çocukluk Çağı
Travmaları İle Flört Şiddeti Arasındaki İlişkinin İncelenmesi”. Turaz
AkademiAdli Bilimler, İstanbul: Akademisyen Kitabevi.
YOUNT, Kathryn M. ve diğerleri (2014). “Violence In Childhood, Attitudes About
Partner Violence, And Partner Violence Perpetration Among Men In
Vietnam”. Annals of Epidemiology, 24 (5): 333-339.
ResearchGate has not been able to resolve any citations for this publication.
Article
Full-text available
Çalışmanın amacı bir üniversitenin iki ayrı fakültesinde okuyan üniversite öğrencilerindeki flört şiddeti prevalanslarının saptanması ve etkileyen etmenlerin karşılaştırılmasıdır. Kesitsel tipte olan bu çalışma, araştırmacılar tarafından oluşturulan anketler aracılığıyla, 1 Mayıs- 30 Haziran 2017 tarihleri arasında gerçekleştirilmiştir. Basit rastgele örnekleme yöntemiyle 435 öğrenci seçilmiştir. Frekans analizleri, ki-kare ve lojistik regresyon analizleri uygulanmıştır. Toplam 424 öğrenci araştırmaya katılmış ve bunların %21.4’ünde flört şiddeti maruziyeti saptanmıştır. Cinsiyet ve fakülte ile flört şiddeti arasında anlamlı bir ilişki saptanmazken; çocuklukta aile içi şiddete maruz kalanlarda 2.7 kat (%95GA=1.4-5.5; p=0.003) daha fazla maruziyet görülmüştür. Flört şiddetini engellemek için aile içi şiddeti önlemeye yönelik etkin politikalar uygulanmalı ve üniversite öğrencilerine yönelik danışmanlık ve eğitim hizmetleri verilmelidir.
Article
Full-text available
Partner violence in Muslim marriages is one of the most challenging subjects in the therapy setting for both therapists and Muslim clients. Due to the lack of studies and the negative reputation of Muslim families’ in Western culture, many therapists may carry stereotypes about partner violence in Muslim societies. Moreover, as a result of these same reasons, many Muslim clients might be hesitant to seek help or share their negative experiences. In family therapy, therapists would benefit from knowing what Muslim marriages are like and from learning to respect their clients’ cultural values. Understanding Muslim families better can be valuable in the therapy setting for many Muslim clients by helping therapists recognize abuse and enabling clients to seek help for partner violence. The current study aims to guide therapists in understanding marriages, cultural values, and partner violence in terms of Muslim marriages; to prepare them for challenges in therapy; and also to encourage future studies focused on preventing and combatting intimate partner violence.
Article
Full-text available
İstismar türleri arasında yer alan duygusal istismar diğer bir deyişle psikolojik istismar; bir kişinin başka bir kişiyi bir davranışa tabi tutması ya da maruz bırakması ile karakterize edilen ve anksiyete, kronik depresyon ya da travma sonrası stres bozukluğu da dahil olmak üzere psikolojik travma ile sonuçlanabilen bir istismar türüdür. Psikolojik istismar diğer istismar türlerini şemsiyesi altında toplamasına rağmen; yakın ilişkilerde görülen diğer istismar türlerine (cinsel, fiziksel) nazaran daha az ilgi görmektedir. Psikolojik istismarda gözle görülebilen fiziksel bir bulgunun olmaması bu istismar türünü yıllarca saklı kılabilmektedir. Hatta kişi bu istismar türü ile ebeveynleri vesilesiyle çocukluğunda tanıştıysa, yıllarca psikolojik istismara uğradığının farkında bile olmadan yaşamını sürdürebilmektedir. Bu çalışmada yetişkin psikolojik istismarının daha net anlaşılabilmesi ve konu hakkında farkındalığının arttırılması hedeflenmiştir. Bu amaçla romantik ilişkisi olan 85 katılımcıya psikolojik olarak istismar edici davranış anketi uygulanmıştır. Sonuç olarak katılımcıların romantik ilişkilerinde orta düzeyde istismar edici davranışlara maruz kaldıkları ortaya konmuştur. Ayrıca bu davranışlara maruz kalan katılımcıların %51,28’i farkındalıklarını anket ile sağladıklarını ifade etmişlerdir. Pek az kişinin tanıyabildiği psikolojik istismar, hem bireysel hem de toplumsal sağlığın korunması için fark edilmesi gereken elzem bir konudur.
Article
Full-text available
Çalışmanın amacı, üniversite öğrencilerinin flört şiddeti tutumlarını etkileyen değişkenleri tespit etmektir. Bu amaç doğrultusunda çalışmanın evrenini 2017-2018 eğitim öğretim döneminde Sakarya Üniversitesi’nde öğrenim gören öğrenciler oluşturmaktadır. Örnekleme 400 öğrenci dâhil edilmiş ve anket uygulaması yapılmıştır. Sonuç olarak flört şiddeti tutumlarının yaşa, cinsiyete ve ebeveyn eğitim durumlarında göre farklılık gösterdiği tespit edilmiştir.
Article
Full-text available
ZET Bu çalışmanın amacı üniversite öğrencilerinin erkeğin ve kadının flört ilişkisinde uyguladığı psikolojik ve fiziksel şiddete ilişkin tutumlarının eğitim ile farklılaşıp farklılaşmadığını belirlemektir. Araştırmada deneme modellerinden tek grup öntest-sontest modeli kullanılmaktadır. Araştırmada örneklem gelişigüzel örnekleme yöntemi ile belirlenmiş ve çalışma Mayıs 2018'de Niğde Ömer Halisdemir Üniversitesi Beden Eğitimi ve Spor Yüksekokulunda eğitim görmekte olan 450 öğrenciyle flört şiddetine ilişkin eğitimler düzenlenmesiyle gerçekleştirilmiştir. Bu eğitimlerde öğrencilere şiddetin tanımı, türleri, tipolojisi, şiddetin nedenine ilişkin kuramlar, flört şiddeti, sebepleri, ortaya çıkış şekilleri, sonuçları, korunma yöntemleri gibi konularda bilgi verilmiştir. Eğitimler bir hafta boyunca, öğrencilerin sınıflarında, interaktif olarak her gruba en az birer saat olacak şekilde düzenlenmiştir. Eğitim öncesi ve sonrasında öğrencilerden Price, Byers ve Flört Şiddeti Araştırma Ekibi (1999) tarafından geliştirilmiş, uyarlaması ise Yumuşak ve Şahin (2014) tarafından yapılmış "Flörtte Şiddete Yönelik Tutumlar Ölçekleri"ni doldurmaları istenmiştir. Yapılan incele sonucunda 133 ölçeğin öntest veya sontest sürecinde eksik doldurulduğu belirlenmiş ve veri analizinin 319 öğrencinin verileri üzerinde gerçekleştirilmesine karar verilmiştir. Çalışmanın bulgularına göre her şiddet türünde ve her değişkene bağlı olarak katılımcıların flört şiddetine yönelik tutumlarında değişmeler olduğu ve kabul düzeylerinde düşmeler olduğu bulunmuştur. Ayrıca verilen eğitim sonrası flört ilişkisinde şiddete uğradığını ve şiddete başvurduğunu belirten katılımcı sayısında artış olduğu belirlenmiştir. Bu bulgulara bağlı olarak şiddet konusunda eğitim aracılığıyla farkındalık oluşturulabileceği söylenebilir. Anahtar Kelimeler: Flört şiddeti, üniversite öğrencileri, psikolojik şiddet, fiziksel şiddet, şiddete yönelik tutum ABSTRACT The purpose of this study is to determine whether the attitudes of university students towards dating violence differ with education. A one group pretest-posttest design is used in the study. The sample was determined by random sampling method. The study was carried out at Niğde Ömer Halisdemir University School of Physical Education and Sports in May 2018 with the participation of 450 students from the aforementioned school who were given lectures on dating violence. During these interactive lectures, the students were informed about the definition of violence, its types, typology, and theories about the cause of violence, the severity of dating violence, its reasons, results and methods of protection. The lectures were delivered by the researches in the classrooms for at least one hour each. Before and after the lecture, students were asked to fill in the questionnaire "Attitudes towards Dating Violence" which was developed by Price, Byers and Dating Vigor Research Team (1999) and adapted into Turkish by Yumuşak and Şahin (2014). Since 133 questionnaires were incompletely filled in the pre-test or post-test period and the data analysis was performed on the questionnaire of 319 students. According to the findings of the study, the attitudes of the university students towards dating violence change and their level of the dating violence acceptance was found to be lower after the lecture. In addition, it was determined that there was an increase in the number of participants who stated that they were subjected to and resorted to violence and in their relations. Based on these findings, it can be said that with education, dating violence awareness can be achieved.
Article
Full-text available
Mentalization can be defined as "keeping one’s own state, desires, and goals in mind as one addresses one’s own experience; and keeping another’s state, desires, and goals in mind, as one interprets his or her behavior”. In recent years, the importance of the mentalization term is emphasized in bullying-aggression studies, therapy and intervention programs, affect regulation, and personality disorders, especially borderline personality disorders. Having an affect on imagination, fairy tales which are used in parent-child interaction are the perfect starting point for mentalization. From this point, fifteen fairy tales from both eastern and western cultures have been investigated in order to assess their mentalization contribution. However, nowadays technological developments have caused changes in sociocultural lives. These changes have led to the replacement of fairy tale books with animation movies. With new and readily available animation technology, children are watching animation movies rather than having stories read to them. For that reason, animation movies are accepted as the postmodern versions of fairy tales and are included in this study. Fifteen most popular animation movies worldwide were picked for the third group. The mental state terms in the texts of animation movies and fairy tales were coded by CS-MST coding system into five main categories, and three groups' results were compared. In conclusion, fairy tales are found to have more mentalization contribution compared to animation movies, and are seen to be precious tools to be used in the improvement of the capacity of mentalization
Article
Full-text available
Bu araştırmanın amacı, üniversite öğrencilerin şiddeti kabul düzeylerinin cinsiyet, sınıf düzeyi, okul başarısı, anne ve baba eğitim düzeyleri ve romantik ilişkiye dair görüşleri, benlik saygısı ve toplumsal cinsiyete yönelik tutumlarına göre farklılaşıp farklılaşmadığını incelemektir. Örneklemi 2016-2017 Eğitim Öğretim Bahar Döneminde İnönü Üniversitesi Eğitim Fakültesine devam eden 705 (Kız= 454 Erkek=251) öğrenci oluşturmaktadır. Bu çalışmada veri toplama araçları olarak Çiftler Arası Şiddet Kabul Ölçeği, Rosenberg Benlik Saygısı Ölçeği, Toplumsal Cinsiyet Rolleri Tutum Ölçeği ve Kişisel Bilgi Formu kullanılmıştır. Araştırma bulguları üniversite öğrencilerinin çiftler arası şiddeti kabul düzeylerinin cinsiyet, okul başarısı, anne ve babalarının romantik ilişkiye dair görüşleri, benlik saygısı ve toplumsal cinsiyete yönelik tutumlarına göre farklılaştığını göstermektedir. Anahtar Kelimeler: Genç Yetişkinlik, Çiftler Arası Şiddeti Kabul, Benlik Saygısı, Toplumsal Cinsiyete Yönelik Tutum. Abstract The aim of this research is to examine whether the level of acceptance of violence of university students varies according to gender, grade level, school achievement, parental education levels and romantic relationship views, self-esteem and attitudes towards social gender roles. The sample is composed of 705 (Female = 454 Male = 251) students who attended İnönü University Faculty of Education during 2016-2017 Education Spring Semester. In this study, the Inter-pair Violence Acceptance Scale, the Rosenberg Self- Esteem Scale, the Gender Roles Attitude Scale, and the Personal Information Form were used as data collection tools. The findings of the research show that university students 'acceptance levels of violence among couples differ according to gender, school success, parents' opinions about romantic relationship, self-esteem and attitudes towards social gender roles. Keywords: Young Adulthood, Inter-pair Violence Acceptance, Self Esteem, Attitudes Towards Social Gender Roles.
Article
This article presents rates of violence against dating partners by students at 31 universities in 16 countries (5 in Asia and the Middle East, 2 in Australia-New Zealand, 6 in Europe, 2 in Latin America, 16 in North America). Assault and injury rates are presented for males and females at each of the 31 universities. At the median university, 29% of the students physically assaulted a dating partner in the previous 12 months (range = 17% to 45%) and 7% had physically injured a partner (range = 2% to 20%). The results reveal both important differences and similarities between universities. Perhaps the most important similarity is the high rate of assault perpetrated by both male and female students in all the countries.
Conference Paper
Flört şiddeti “ilişkide partnere karşı, acı verici veya yaralayıcı cinsel, fiziksel veya psikolojik güç ve tehdit kullanımını içeren söz, mimik ve davranışların tümü” olarak tanımlanmaktadır. Çalışmanın amacı bir üniversitenin iki ayrı fakültesinde okuyan üniversite öğrencilerindeki flört şiddeti prevalanslarının saptanması ve etkileyen etmenlerin karşılaştırılmasıdır. Kesitsel tipte olan bu çalışma 1 Mayıs- 30 Haziran 2017 tarihleri arasında gerçekleştirilmiştir. Tıp Fakültesi’nden 221, Spor Bilimleri Fakültesi’nden 203 kişi dahil olmuştur. Katılımcıların %21.4’ünde flört şiddeti maruziyeti olduğu görülmüştür. Cinsiyet ve fakülte ile flört şiddeti arasında anlamlı bir ilişki saptanmazken; çocuklukta aile içi şiddete maruz kalanlarda 2.7 kat fazla flört şiddeti maruziyeti saptanmıştır. Flört şiddetini engellemek için aile içi şiddeti önlemeye yönelik politikalar etkili bir şekilde uygulanmalıdır. Üniversite öğrencilerine yönelik danışmanlık ve eğitim hizmetleri de yararlı olabilir