Content uploaded by İbrahim Bektaş
Author content
All content in this area was uploaded by İbrahim Bektaş on Jul 08, 2019
Content may be subject to copyright.
- 1 -
MARKANIN'KORUMA'KAPSAMININ'BELİRLENMESİNDE'AYIRT'EDİCİLİK'GÜCÜNÜN''
ETKİSİ'VE'TANINMIŞ'MARKANIN'ZAYIF'UNSURUNUN'DURUMU'
-MCDONALD’S'KARARLARI'YÖNÜNDEN'BİR'İNCELEME-'
THE'IMPACT'OF'DISTINCTIVENESS'IN'DETERMINING'THE'SCOPE'OF'TRADEMARK’S'
PROTECTION'AND'THE'SITUATION'OF'WEAK'ELEMENT'OF'WELL-KNOWN'TRADEMARK'
-AN'ANALYZING'FROM'THE'PERSPECTIVE'OF'MCDONALD’S'CASES-'
Arş.'Gör.'Dr.'İfakat'BALIK*'•'Arş.'Gör.'İbrahim'BEKTAŞ**'
ÖZ'
Marka hakkı sahibi, 6769 sayılı Sınai Mülkiyet
Kanunu’ndaki koşullar çerçevesinde, markasının aynı
veya benzerini içeren tescil taleplerine itiraz edebilmekte ve
üçüncü kişilerin hukuka aykırı kullanımlarını tecavüz da-
vaları aracılığıyla engelleyebilmektedir. Ancak bu yetkiler,
yalnızca markanın koruma kapsamına giren durumlarda
kullanılabilmektedir. Markanın koruma kapsamının be-
lirlenmesinde ise tescilli işaretin sicilde nasıl gösterildiği,
özgünlüğü, tanınmış olup olmadığı ve işaretin tescilli ol-
duğu sınıflar gibi çeşitli unsurlar göz önünde bulundurul-
maktadır. Aynı şekilde, sonraki işaret ile tescilli marka
arasında karıştırılma, haksız yarar sağlama yahut ayırt
ediciliğe zarar verme gibi ihtimallerin var olup olmadığı
tek tek değerlendirilmektedir. Bununla birlikte, koruma-
nın kapsamı asıl olarak, tescil edilen işaretin ayırt edicilik
gücü ile bağlantılıdır. Ayırt ediciliği yüksek olan işaretlerin
koruma kapsamı bu doğrultuda artmakta, zayıf olanla-
rınki ise azalmaktadır.
Bu çalışmada ayırt edicilik unsurunun markanın
koruma kapsamına etkisi incelenmekte, özellikle ayırt edi-
ciliği yüksek olan “tanınmış markalar” ile ayırt ediciliği
düşük olan “zayıf markalar”ın durumu ortaya konulmak-
tadır. Ayrıca, tanınmış markalar ile zayıf işaretlerin aynı
markada bir arada bulunması ihtimalinde, markanın ko-
ruma kapsamının bundan nasıl etkileneceği sorusuna ce-
vap aranmaktadır. Bu noktada Yargıtay ve Avrupa Birliği
Adalet Divanı’nın, McDonald’s davasındaki farklı yakla-
şımları değerlendirilmektedir. Zira anılan mahkemeler,
tanınmış markanın (“McDonald’s”) zayıf unsurunun
(“Mc”) koruma kapsamına dâhil olup olmadığı konu-
sunda farklı kararlar vermiştir.
Anahtar Kelimeler: Ayırt Edicilik, Zayıf Marka,
Zayıf Unsur.
ABSTRACT'
Proprietor of a trademark can object to application
for registration of trademarks because of identity or simi-
larity of marks within framework the conditions in the In-
dustrial Property Law No. 6769. S/he can also hinder to il-
legal use of trademark by force of an action for infringe-
ment. However, these rights can be used only if the scope of
trademarks protection covers the existing case. Determin-
ing the scope of trademarks protection depends on several
criterions such as originality of registered trademark, reg-
istered classes of goods or services and whether trademark
is well-known or not. Similarly, it is also important
whether there is likelihood of confusion or possibility to
take unfair advantages from registered trademark or po-
tentiality to harm distinctive character of trademark. Be-
sides all these, scope of protection is mainly connected to
power of distinctiveness of registered mark. The stronger
distinctiveness mark has, the wider protection it acquires.
In this study, we examine the effects of distinctive-
ness on the scope of trademark’s protection. In this context,
“well-known trademark” as an example of strong distinc-
tiveness and “weak trademark” as an example of weak dis-
tinctiveness are examined. Especially, we try to figure out
the consequences of trademarks that are both well-known
and include weak elements at the same time. We evaluate
the two different approaches in McDonald’s cases of Turk-
ish Court of Cassation and Court of Justice of European
Union. Both courts evaluate the problem whether the scope
of protection of well-known trademark (“McDonald’s”) in-
cludes the weak element (“Mc”), differently.
Keywords: Distinctiveness, Weak Trade Mark,
Weak Element.
!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!
* Kırklareli Üniversitesi İktisadi İdari Bilimler Fakültesi İşletme Bölümü Ticaret Hukuku Anabilim Dalı Araştırma Görevlisi (ifakat-
balik@gmail.com; ORCID: 0000-0002-6516-3332).
** Ankara Üniversitesi Hukuk Fakültesi Ticaret Hukuku Anabilim Dalı Araştırma Görevlisi (ibektas@ankara.edu.tr; ORCID: 0000-
0003-0198-1683).
(Araştırma Makalesi; Geliş Tarihi: 09.10.2018 / Kabul Tarihi: 10.01.2019).
ş!
TFM 2019; 5(1) İfakat BALIK • İbrahim BEKTAŞ
!
- 2 -
GİRİŞ
Bir işaretin Sınai Mülkiyet Kanunu (SMK)1
bağlamında marka olarak tescili, üçüncü kişilere
karşı ileri sürülebilen inhisarî bir hak doğurmakta-
dır2. Ancak marka sahibi bu hakkını, kural olarak,
tescile konu mal veya hizmetlerle sınırlı olarak kul-
lanabilmektedir (SMK m. 7.2.a). Markanın tescilli
olmadığı sınıflarda üçüncü kişiler tarafından kulla-
nımının yasaklanabilmesi ise, istisnaî bazı hâllerde
söz konusu olabilmektedir. Marka korumasının
kapsamının genişlemesine yol açan bu hâller, SMK
m. 7.2.b ve c’de düzenlenmiştir. Bunlardan ilki ka-
rıştırılma ihtimali (SMK m. 7.2.b), diğeri ise tanın-
mışlıktır (SMK m. 7.2.c).
Marka korumasının kapsamını genişleten
hâller gibi daraltan hâller de ayırt edicilik kavra-
mıyla ilgilidir. Bu bağlamda korumanın kapsamının
daraldığı, marka sahibinin üçüncü kişilerin benzer
veya yakın kullanımlarına katlanma zorunluluğu-
nun doğduğu hâl “zayıf marka” ihtimâlidir.
Çalışmamızda, yargı kararlarında -özellikle
Yargıtay ve Avrupa Birliği Adalet Divanı [ABAD -
Court of Justice of European Union (CJEU)] kararla-
rında- markanın koruma kapsamını belirleyen esas
unsurun ne olduğuna ve tanınmış marka yönünden
ayırt ediciliğin etkisine odaklanılmaktadır. Özellikle
markanın koruma kapsamını genişleten ve daraltan
hâllerin bir arada bulunması durumunda markanın
koruma kapsamının nasıl belirleneceği araştırıl-
maktadır.
!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!
1 6769 sayılı Sınai Mülkiyet Kanunu (RG, 10.01.2017, S.
29944).
2 İnhisarî yetki ve mutlak hak konusunda bkz. Kaya, Arslan:
(2006) Marka Hukuku, İstanbul, s. 37 vd.
3 ABAD, marka tescili için aranan unsurları şu şekilde açıkla-
maktadır: Marka tescili için, öncelikle bir işaret bulunmalı,
bu işaret sicilde gösterilebilir olmalı ve üçüncü olarak bir
teşebbüsün mal veya hizmetlerini diğerlerinden ayırt ede-
bilecek nitelikte olmalıdır (ABAD Basın Bülteni, No 98/14;
ABAD, 10.07.2014, C-421/13 (Apple Inc. v Deutsches Pa-
tent- und Markenamt), N. 17. Türk öğretisindeki benzer sa-
I. MARKANIN ZORUNLU BİR UNSURU
OLARAK ‘AYIRT EDİCİLİK
A. AYIRT EDİCİLİK UNSURUNUN KO-
RUMANIN KAPSAMINI BELİRLEYEN ESAS
UNSUR OLMASI
SMK m. 4 uyarınca bir işaretin marka koru-
masından yararlanabilmesi için sicilde gösterilebilir
olması ve ayırt edici nitelikte olması gerekmekte-
dir3.
Sicilde gösterilebilir olma unsuru marka ko-
rumasının başlamasında bir ön şart niteliğindedir.
Zira her şeyden önce koruma konusunun belirlen-
mesi, işaretin açık ve kesin biçimde sicilde gösteri-
lebilmesine bağlıdır. Bir başvurunun incelenmesi
yahut bir tecavüz iddiasının değerlendirilmesinde,
işaretin tescilli marka ile aynı ya da benzer olup ol-
madığı tespit edilirken sicilde gösterilen işaret esas
alınmaktadır.
Ayırt edicilik unsuru ise, bunun ötesinde, si-
cildeki işaretin tescilli olduğu mal veya hizmetler dı-
şında korunup korunmayacağının, korunacaksa
hangi kapsamda korunacağının tespiti yönünden
önem taşımaktadır. Gerçekten de tescilli işaretler,
sicilde gösterilebilir olma özelliğini taşırlar; ancak
bu işaretlerden birinin diğerine göre sicilde daha az
ya da daha çok gösterilebilir olmasından bahsedil-
mez. Diğer bir deyişle sicilde gösterilebilir olma un-
suru, tescilli işaretler arasında ortaktır, farklılaşmaz.
Farklılaşan husus, olsa olsa mal veya hizmetin tü-
rüne göre işaretin sicilde gösterilme yöntemi olabi-
lir. Oysa her işaretin ayırt ediciliği diğerine göre
daha zayıf ya da güçlü olabilmektedir. İşaretlerin
koruma kapsamı da buna paralel olarak birbirinden
farklılaşabilmekte, ayırt edicilik gücü arttıkça ko-
ruma kapsamı genişlemektedir4. Bu anlamda ayırt
edicilik unsurunun korumanın kapsamını belirle-
mede esas unsur olduğu savunulabilir.
yım için örnek olarak bkz. Tekinalp, Ünal (2012) Fikrî Mülki-
yet Hukuku, İstanbul, s. 360; Suluk, Cahit/Karasu, Rauf/Nal,
Temel (2017) Fikri Mülkiyet Hukuku, İstanbul, s. 160.
4 İşaretlerin ayırt edicilik gücü; zayıf, orta düzeyde veya
güçlü olabilir. Tanınmış markalar, güçlü ayırt ediciliğe sa-
hip işaretler hâline geldiklerinden, bu markaların koruma
kapsamı da genişlemektedir. Günlük hayatta kullanılan ke-
limelerden veya yaygın işaretlerden oluşan markaların ise
zayıf ayırt ediciliğe sahip olduklarından koruma kapsam-
ları daralmaktadır. Bu konuda bkz. Städeli, Matthias/Bra-
uchbar Birkhäuser, Simone (2017) Basler Kommentar - Mar-
kenschutzgesetz, Wappenschutzgezetz (Herausgebers:
Lucas David/Markus R. Frick), Basel, Art. 3 MSchG, N. 45.
İfakat BALIK • İbrahim BEKTAŞ TFM 2019; 5(1)
- 3 -
Markanın koruma alanının ayırt edicilik
gücü ile paralel biçimde genişlediği hususu SMK m.
7.2 hükmünden de anlaşılmaktadır. Hükmün (b) ve
(c) bentlerinde markanın ayırt ediciliğini güçlendir-
mesi nedeniyle koruma kapsamını genişleten hâl-
lere yer verilmektedir. Bu hâller ise karıştırılma ih-
timali ve tanınmışlık olarak belirtilmektedir.
B. AYIRT EDİCİLİĞİ BULUNMAYAN
İŞARETLER HAKKINDA
SMK m. 4’te markanın, bir teşebbüsün mal-
larının veya hizmetlerinin diğer teşebbüslerin mal-
larından veya hizmetlerinden ayırt edilmesini sağ-
layan işaret olduğu öngörülmekte; ancak “ayırt edi-
cilik” kavramına ilişkin bir tanım yapılmamaktadır.
Bununla birlikte ayırt ediciliği bulunmayan işaret-
ler, mutlak ret nedenlerinin düzenlendiği SMK m.
5’te büyük ölçüde sıralanmaktadır5. Bu sıralamadan
hareketle ayırt edicilik kavramı daha iyi anlaşılabil-
mektedir.
İlgili düzenlemede öncelikle genel olarak,
soyut ayırt edici niteliğe sahip olmayan işaretlerin
marka olarak tescil edilemeyeceği öngörülmüş
(SMK m. 5.1.b); sonraki bentlerde ise ayırt edici ni-
teliği bulunmayan diğer bazı işaretler örnek olarak
sıralanmıştır6. Söz gelimi fıkranın c bendinde, mal
veya hizmetin cinsini, çeşidini, vasfını, kalitesini,
miktarını vb. özelliklerini gösteren işaretlerin tescili
yasaklanmaktadır.
SMK m. 5.1.c, d, ve e’de belirtilen söz konusu
işaretlerin ortak özelliği, bir kişinin tekeline verile-
meyecek nitelikte olmaları; diğer bir deyişle herke-
sin ya da en azından ilgili çevrelerin kullanımına bı-
rakılmalarıdır. Bu noktada ayırt edicilik özelliği ile
toplumun kullanımına bırakılma arasında karşılıklı
bir ilişki bulunmaktadır. Bu işaretler ayırt edici ni-
telikte olmayıp, belirli bir mal veya hizmetle ilgili
!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!
5 Bu konuda bkz. Doğan, Beşir Fatih (2006) Türk, Alman ve
Avrupa Birliği Hukukuna Göre Marka Olamayacak İşaretle-
rin Kullanım Sonucu Ayırt Edici Nitelik Kazanarak Tescil
Edilebilirliği Sorunu, FMR, C. 6, S. 3, s. 27.
6 Soyut ve somut ayırt edicilik kavramları hakkında bkz. İmir-
lioğlu, Dilek (2018) 6769 sayılı Sınai Mülkiyet Kanunu’na
göre Marka Hukukunda Ayırt Edicilik ve Markanın Ayırt
Ediciliğinin Zedelenmesi, 2. Baskı, Ankara, s. 21 vd.; Doğan,
s. 20 vd.
olarak toplumun kullanımına bırakıldıklarından,
üzerlerinde tekel hakkı kurulamamaktadır7.
Buna karşılık yaygın olarak kullanılmayan,
bir malın özelliklerini içermeyen, teknik olarak ma-
lın zorunlu şeklinden oluşmayan, çoğunlukla yara-
tıcı bir fikrin ürünü olan, özgün işaretler ise ayırt
edici niteliktedir8. Diğer taraftan sözü edilen özel-
likleri taşıyan tüm işaretlerin aynı ayırt edicilik gü-
cüne sahip olmadığını da belirtmek gerekir. Sözge-
limi; tamamen anlamsız (yaratıcı bir fikrin ürünü
olarak türetilmiş) bir sözcük karşısında, yaygın kul-
lanımı bulunmasa dahi anlamlı bir sözcüğün ayırt
ediciliğinin zayıf olduğu ileri sürülebilir.
II. AYIRT EDİCİLİK DÜZEYİNE BAĞLI
OLARAK MARKANIN KORUMA KAPSAMI-
NIN DEĞİŞTİĞİ HÂLLER
A. AYIRT EDİCİLİK DÜZEYİNE BAĞLI
OLARAK MARKANIN KORUMA KAPSAMINI
GENİŞLETEN HÂLLER (ÖZGÜNLÜK VE TA-
NINMIŞLIK)
Ayırt edicilik düzeyine bağlı olarak marka-
nın koruma kapsamını genişleten hâller, karıştı-
rılma ihtimalinin yükseldiği hâllerdir. Bu hâlleri,
özgün marka ve tanınmış marka olarak belirtmek-
teyiz.
1. Karıştırılma İhtimalini Artıran Özgün
İşaretler
Marka korumasında kural olan marka sahi-
binin inhisarî hakkına dayanan yetkisini, tescile
konu mal veya hizmetlerle sınırlı olarak kullanabil-
mesidir (SMK m. 7.2.a). Ancak SMK m. 7.2.b’de,
markalar arasında karıştırılma ihtimalinin bulun-
duğu durumda, marka sahibinin “tescilli marka ile
aynı veya benzer olan ve tescilli markanın kapsadığı
mal veya hizmetlerle aynı veya benzer mal veya hiz-
metleri kapsayan” işaretlerin kullanılmasını yasak-
layabileceği öngörülmektedir9. Diğer bir deyişle
7 “Serbest bırakılması gereken işaretler” kavramı için bkz.
Çağlar, Hayrettin (2013) Marka Hukuku Temel Esaslar, An-
kara, s. 48 vd.
8 Tekinalp, Fikrî Mülkiyet, s. 366-367.
9 Bu ihtimal kendi içerisinde marka korumasının kapsamının
genişlemesi sonucu doğuran iki durumu barındırmakta-
dır. Bunlar; marka ile aynı işaretin benzer mal/hizmetlerde
kullanılması ile benzer işaretin aynı veya benzer mal/hiz-
metlerde kullanılmasıdır. Her ne kadar hüküm, tescilli
marka ile aynı işaretlerin aynı mal veya hizmet sınıfında
TFM 2019; 5(1) İfakat BALIK • İbrahim BEKTAŞ
!
- 4 -
SMK m. 7.2.b uyarınca ayırt ediciliği ve bu doğrul-
tuda somut olayda karıştırılma ihtimali bulunan
markalar yönünden koruma alanı benzer mal veya
hizmetleri de kapsayacak biçimde genişlemektedir.
Hiç şüphesiz bu noktada önem arz eden, ka-
rıştırılma ihtimali bulunan marka ile ne kastedildi-
ğidir. Esasen tanınmış markada olduğu gibi bu mar-
kalar yönünden de daha geniş korumayı gerektiren,
güçlü bir ayırt ediciliğin varlığıdır. Ancak bu mar-
kalar için güçlü ayırt edicilik sağlayan markanın
reklâm, sponsorluk faaliyetleri gibi yollarla güçle-
nen bilinirliği değil; markanın özgünlüğüdür10. Öz-
günlük ise, tüketiciler nezdinde kullanıldığı mal
veya hizmetle ilgili olarak işaretin belli bir işletme
ile ilişkilendirilmesini sağlayan bir özelliği ifade et-
mektedir. Bu özellik çoğu hâlde yaratıcı bir fikrin
ürünü olarak ortaya çıkan işaretler bakımından söz
konusu olmaktadır. Yoksa mal veya hizmetle doğ-
rudan ya da dolaylı olarak ilgili, üzerinde kullanıl-
dığı mal veya hizmet yönünden ilk akla gelen keli-
meleri içeren sözcüklerin -ayırt edicilik gücünden
tümüyle yoksun olmasalar da- zayıf bir ayırt edici
güce sahip oldukları açıktır.
SMK m. 7.2 bağlamında koruma kapsamını
genişleten bir hâl olan karıştırılma ihtimalinin tes-
pitinde her somut olay ayrıca incelenmelidir. Önce-
likle belirtmek gerekir ki; karıştırılma ihtimali, zayıf
veya güçlü her marka için söz konusu olabilir; ancak
bu tehlike bütün markalar için eşit değildir. Zira
markaların ayırt edicilik gücü birbirinden faklıdır.
“Hususiyet” ya da “orijinallik” olarak da ifade edi-
len11 markanın özgünlüğü, onun ayırt ediciliğini
güçlendirmektedir. Anılan düzenleme çerçevesinde
öngörülen koruma da özellikle karıştırılma ihtimali
!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!
kullanılmasını da kapsayacak şekilde kaleme alınmış ise
de, belirtmek gerekir ki bu tür bir kullanımın marka sahibi
tarafından yasaklanabilmesi hükmün ilk fıkrasında zaten
düzenlenmiş olup, karıştırılma ihtimalinin varlığını gerek-
tirmemektedir.
10 Bilge, Mehmet Emin (2014) Ticari Ad ve İşaretler Arasında
Karıştırılma Tehlikesi, Ankara, s. 65.
11 İmirlioğlu, Dilek (2017) Marka Hukukunda Ayırt Edicilik ve
Kişi Adı Markalarında Ayırt Edicilik Tespiti, BÜHFD, C. 3, S.
3, s. 89.
12 Örnek olarak bkz. Y. 11. HD, 04.11.2015, E. 2015/4404, K.
2015/11573; Y. 11. HD, 22.02.2007, E. 2005/11752, K.
2007/3310 (HukukTürk Hukuk Veri Tabanı). Hukuk Genel
Kurulu’nun 2007 tarihli bir kararında yer alan “Davalının
aynı sınıftaki ürünler için bu sözcük dışında sayısız kelime
seçme imkanı varken, ticaret unvanının ayırıcı eki ile birlikte
yüksek, yaratıcı, özgün markaları kapsamaktadır.
Yargıtay pek çok kararında; özgün (yaratıcı bir fik-
rin ürünü) olmayan, ticarî hayatta veya günlük dilde
sıklıkla kullanılan sözcükleri marka olarak seçen ki-
şilerin bu işaretlerin aynı veya benzerlerinin kulla-
nımına katlanmaları gerektiğini vurgulamaktadır12.
Ayrıca özgün markaların üçüncü kişiler tarafından
tesadüfen seçilme ihtimalinin düşüklüğüne işaret
ederek, bu durumda, karıştırılma ihtimali yaratma
niyetinin, diğer bir deyişle kötüniyetin bulundu-
ğunu kabul etmektedir. Bu bakımdan hüküm, ben-
zerlik yaratmak suretiyle tescilli markadan haksız
yarar sağlanmasına ilişkin kötüniyetli tescillerin tes-
piti yönünden de anlam ifade etmektedir.
Sonuç olarak markaların SMK 7.2.b uya-
rınca karıştırılma tehlikesine karşı korundukları
alan13, özellikle güçlü ayırt ediciliğe sahip, özgün
markalarda bu güce paralel biçimde genişlemekte-
dir. Burada tescil ile sağlanan korumanın kapsamını
genişleten husus, karıştırılma ihtimalinin yüksel-
mesine neden olan güçlü ayırt ediciliktir14
2. Tanınmış Markalar
Marka korumasının kapsamını genişleten
diğer hâl tanınmışlıktır (SMK m. 7.2.c) 15. Tanın-
mışlıkta, markanın ayırt edicilik gücünü artıran hu-
sus, kural olarak işaretin özgünlüğü değil, mal veya
hizmetin alıcı çevresi dışında kalan çok daha geniş
bir çevrede bilinirliğidir. Tanınmış markanın elde
ettiği yüksek ayırt edicilik, markanın yalnız aynı
veya benzer mal veya hizmetler için değil, farklı mal
veya hizmetler için de korunmasını gerektirmiştir.
Ancak tanınmışlığın markaya daha geniş bir ko-
ruma sağlaması için SMK m. 7.2.c ile 6.5’de öngö-
rülen düzeyde olması gerekmektedir. Buna göre; ta-
... kelimesini de ekleyerek marka olarak tescil ettirmesi, dava-
cının bu markayı taşıyan ürünler için tüketiciler nezdinde te-
sis ettiği güven itimattan haksız olarak yararlanması sonu-
cunu doğurabileceğinden…” ifadeleri de bu hususu ortaya
koymaktadır (HGK 07.06.2007, E. 2006/338, K. 2006/11-
338, Kazancı İçtihat Bilgi Bankası).
13 Markaların karıştırılma ihtimaline karşı korundukları alan,
öğretide “benzerlik alanı” olarak da ifade edilmektedir.
Bkz. Bilge, Karıştırılma Tehlikesi, s. 65.
14 Bilge, Karıştırılma Tehlikesi, s. 65.
15 Tanınmışlığın marka korumasının kapsamını genişleten
bir hâl oluşturduğuna ilişkin bkz. Battal, Ahmet: Tanınmış
Marka Pratiği Hakkında Bazı Düşünceler, Batider 2009, C.
XXV, S. 4, s. 259; Städeli/Brauchbar Birkhäuser, Art. 3
MSchG, N. 45.
İfakat BALIK • İbrahim BEKTAŞ TFM 2019; 5(1)
- 5 -
nınmışlık, markadan haksız yararlanılmasına, mar-
kanın itibarına zarar verilmesine ya da ayırt edici
karakterinin zedelenmesine neden olabilecek dü-
zeyde ise tanınmış marka sahibi, markası ile aynı
veya benzer olan işaretin farklı mal veya hizmetlerde
kullanımını yasaklayabilmektedir16.
Tanınmış markanın farklı mal veya hizmet-
ler için dahi korunması sonucunu doğuran güçlü
ayırt edicilik de esasen karıştırılma ihtimali ile ya-
kından ilişkilidir17. Zira ayırt edicilik gücü ölçü-
sünde, farklı mal veya hizmetlerde dahi karışıklığa
yol açma ya da ilgili tanınmış marka ile ilişkilendi-
rilme ihtimali artmaktadır18. Öyle ki, tanınmış mar-
kanın sadece o mal veya hizmetin ticareti ile uğra-
şan kişiler ya da ilgili alıcılar tarafından değil;
üçüncü kişiler tarafından da biliniyor olması19, uzak
çağrışımlarda bile tüketicinin tanınmış markayı ha-
tırlamasına, işareti onunla ilişkilendirmesine neden
olmakta ve karıştırılma tehlikesini artırmaktadır.
Gerçekten de tüketicinin, yıllar süren bir emekle
toplum genelinde bilinirlik kazanmış, reklâm ve ga-
ranti işlevi güçlü olan tanınmış markayı, benzer bir
işaret ile ilişkilendirme ihtimali, diğer markalara
göre daha yüksektir. Bu ihtimal, tanınmış markanın
itibarından haksız yararlanılmasına, markanın iti-
barına zarar verilmesine ya da ayırt edici karakteri-
nin zedelemesine yol açabilmektedir.
B. AYIRT EDİCİLİK DÜZEYİNE BAĞLI
OLARAK MARKA KORUMASININ KAPSAMINI
DARALTAN HÂLLER (ZAYIF MARKA VE ZAYIF
UNSUR)
1. Zayıf Marka
Marka korumasının kapsamını genişleten
hâller gibi daraltan hâller de ayırt edicilik unsuru ile
ilgilidir. Bu bağlamda korumanın kapsamının da-
raldığı, marka sahibinin üçüncü kişilerin benzer
!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!
16 Tanınmışlık bazı durumlarda hakkın korunduğu mal veya
hizmetlerin kapsamında değil de, koruma şartlarında de-
ğişiklik yaratabilmektedir. Örneğin, Türkiye’de tescilli ol-
masa dahi, Paris Sözleşmesi’nin 1. mükerrer 6. maddesi
bağlamındaki tanınmış markalar, aynı veya benzer nitelik-
teki marka başvurularına karşı, aynı veya benzer mal veya
hizmetler bakımından korunmaktadırlar (SMK m. 6.4).
17 Bilge, Mehmet Emin (2015) Marka ve Ticaret Unvanı Ara-
sında İltibas, TFM, S. 2, s. 11.
18 Bilge, Ayırt Edicilik, s. 65.
veya yakın kullanımlarına katlanma zorunluluğu-
nun doğduğu ilk hâl, markanın ayırt ediciliğinin za-
yıf olması hâlidir. Markanın ayırt ediciliğinin zayıf
olarak değerlendirilmesine yol açan temel husus ise,
tescili istenen işaretin niteliğidir. Söz gelimi; ticari
hayatta yaygın kullanılan sözcük ve işaretler, özel-
likle cins isimleri, bir ülkede yaygın kullanılan kişi
ad ve soyadları, günlük dilde sıklıkla kullanılan söz-
cükler, bir malın şekli veya ambalajından oluşan işa-
retler nitelikleri gereği sınırlı düzeyde ayırt ediciliğe
sahiptir. Bütün olarak, sadece bu tür işaretlerden
oluşan markaların koruma kapsamı da aynı ölçüde
daralmaktadır.
Zayıf ayırt ediciliğin sonucu olarak, daha dar
bir koruma alanına sahip olan bu markalar öğretide
“zayıf marka” (schwache Marke) olarak adlandırıl-
maktadır20. Esasen “güçlü” ya da “zayıf” marka ay-
rımının kanunî bir dayanağı bulunmamaktadır; an-
cak markaya tanınacak korumanın kapsamının be-
lirlenmesinde önemli bir ayrım olarak öğretide ve
yargı kararlarında kabul edilmektedir21.
Zayıf markalara, özgün markaların aksine
benzer mal veya hizmetleri ya da tanınmış marka-
nın aksine farklı mal veya hizmetleri kapsayacak bi-
çimde koruma sağlamak olanaklı değildir. Zayıf bir
marka tescil ettiren kişi, o işaret ile normal koşul-
larda iltibas oluşturabilecek benzer işaretlerin
üçüncü kişiler tarafından kullanılmasına katlanmak
durumundadır. Zira marka olarak tescil edilmiş olsa
bile zayıf bir işaret üzerinde bir kişiye tüm mal veya
hizmetleri kapsayacak şekilde inhisarî hak tanına-
maz22. Bu husus, yukarıda koruma kapsamının ge-
nişlediği hâller arasında sayılan ve karıştırılma ihti-
malinin yükselmesine neden olan özgün markanın
tam tersi bir durumu ifade etmektedir.
19 Yasaman, Hamdi (1978) Tanınmış Markalar, Ord. Prof. Dr.
Halil Arslanlı’nın Anısına Armağan, İstanbul, s. 695, 707; Ar-
kan, Sabih (2018) Ticarî İşletme Hukuku, 24. Bası, Ankara, s.
308.
20 Städeli/Brauchbar Birkhäuser, Basler Kommetar, MSchG
Art. 3, N. 45 vd; Memiş, s. 386 vd.
21 Öztek, Selçuk (2004) İlaç Markaları, Kazancı Hukuk Dergisi,
S. 4, N. 5.
22 Örneğin, ilaçlarda kullanılan hammaddelerin adları kimse-
nin tekeline bırakılamayacağından, bu hammaddenin
adından esinlenerek oluşturulan markalar zayıf marka ola-
rak kabul edilmektedir. Bu nedenle ilaç sanayiinde farklı
şirketlerin ürettiği ilaçlar aynı hammadde kökünden türe-
tilmiş benzer markaları taşıyabilmektedir (Öztek, N. 7-9).
TFM 2019; 5(1) İfakat BALIK • İbrahim BEKTAŞ
!
- 6 -
2. Markanın Zayıf Unsurları
Markanın birden fazla unsurdan oluştuğu
hâllerde unsurların ayırt edicilik düzeyleri birbirin-
den farklı olabilir. Bu doğrultuda, bir marka zayıf
unsurlar içerse dahi, bir bütün olarak değerlendiril-
diğinde zayıf marka olarak nitelendirilmeyebilir.
Şüphesiz zayıf markada olduğu gibi, zayıf unsurlar
içeren markada da unsurların ayırt ediciliği koruma
kapsamını etkilemektedir. Şöyle ki; marka sahibi,
markasının ayırt edicilik gücü yüksek unsurları ba-
kımından SMK m. 7.2 çerçevesinde koruma elde
edebilirken; zayıf unsurlarının üçüncü kişilerce kul-
lanılmasına ise kural olarak katlanmak zorundadır.
Bu nedenle, bir işaretin tescilli markaya teca-
vüz oluşturup oluşturmadığı iddiası değerlendirilir-
ken, özellikle işaretin tescilli markanın zayıf unsu-
rundan ziyade baskın unsurunu taklit edip etmedi-
ğine dikkat edilmelidir23.
Markanın zayıf unsurları ayrıca, markanın
kullanıldığının ispatı konusunda da önem taşımak-
tadır. Şöyle ki SMK m. 9.2.a’ya göre markanın ayırt
edici karakteri değiştirilmemek kaydıyla, tescil edil-
diğinden farklı şekilde kullanılması da markanın
kullanılması olarak kabul edilmektedir. Markanın
farklı unsurlarla/değiştirilerek kullanılmasına rağ-
men ayırt edici niteliğini koruyabilmesi ise, bu de-
ğişikliğin zayıf unsurda gerçekleştirilmesi hâlinde
!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!
23 Bilge, Ayırt Edicilik, s. 64. Zayıf unsur, çoğu hâlde markanın
tâlî unsurunu oluşturmaktadır.
24 Markanın ayırt edici niteliğini değiştirmeksizin kullanımı
ve zayıf unsur ilişkisi hakkında bir ABAD kararı için bkz.
ABAD, 13.09.2018, T-146/15 (hyphen GmbH v. EUIPO), N.
29, 52. Bir diğer kararda, “Vieta” markası; özgün, anlamsız
ve ayırt ediciliği yüksek bir kelimeden oluştuğu için, mar-
kanın şekil unsurunda değişiklik yapılarak kullanılmasına
rağmen ayırt edici karakterinin değişmediği kabul edilmiş-
tir (ABAD, 10.12.2015, T-690/14 (Sony Computer Enterta-
inment Europe Limited v. OHIM), N. 47). Makalede yararla-
nılan ABAD kararlarına http://curia.europa.eu/juris/rec-
herche.jsf?language=en adresinden elektronik olarak eri-
şilebilmektedir.
25 Yargıtay’ın, vasıf bildirici olması nedeniyle “Deriden” iba-
resinin çeşitli deri ve deri ürünlerinin yer aldığı 18. sınıfta
bütün olarak tescil edilemeyeceği yönündeki kararı ve bu
kararın değerlendirmesi için bkz. Bozgeyik, Hayri (2016) Va-
sıf Belirten İbarelerin Marka Olarak Tescili, TFM, S. 1, s. 94,
95. Yazar’ın ifade ettiği üzere, “vasıf belirten ibare” ile “zayıf
marka” olgusu birbirinden farklıdır. Bir mal ve hizmetin
vasfından türetilmiş ibareleri içeren markalar “zayıf marka”
niteliğini taşıyabilir. Ancak bir markanın “zayıf marka” ol-
ması, onun vasıf bildirici olduğu anlamına gelmez ve sırf
bu nedenle SMK m. 5.1.c uyarınca tescili engellenemez (s.
95).
söz konusu olabilir. Zira baskın unsurlarda değişik-
lik yapılması, ayırt edici karakteri değiştirmekte-
dir24.
3. Zayıf Marka veya Zayıf Unsur Oluşturan
Bazı İşaretler
a. Ticarî Hayatta Yaygın Biçimde Kullanı-
lan Sözcükler ve İşaretler
Ticarî hayatta sıklıkla kullanılan, belirli bir
meslek, sanat grubuna mensup olanları gösteren
işaretleri ya da cins, çeşit, vasıf, kalite, coğrafî kay-
nak, miktar gibi mal veya hizmetlerin özelliklerini
belirten sözcükleri münhasıran ya da esas unsur
olarak içeren işaretler, marka olarak tescil edileme-
mektedir25. Tasvirî işaretler olarak da ifade edilen26
bu işaretler üzerinde bir kişiye tekel hakkı tanıma
olanağı bulunmamaktadır. Bu nedenle ayırt edici-
liği bulunmayan bu işaretlerin tescili, mutlak ret ne-
denlerinin sıralandığı SMK m. 5.1.c ve d uyarınca
yasaklanmıştır.
Bununla birlikte söz konusu işaret veya ad-
landırmaları münhasıran ya da esas unsur olarak
içermeyen bazı sözcük veya işaretlerin marka olarak
tescili sağlanabilir27. Özellikle bir sektör için tasvirî
nitelikte olan sözcük veya işaretlerin başka bir tica-
ret alanında kullanılmak üzere tescilinde hâl böyle-
dir. Örneğin, elektronik ürünler için “apple”28 ya da
26 Arkan, Sabih (1997) Marka Hukuku, C. I, Ankara, s. 77.
27 Gerçekten de, belirli bir tip eşyayı gösteren ya da cins isim
hâline gelen işaretlerin tescili, sadece bu işaretlerin herhangi
bir zihnî çaba gösterilmeye gerek kalmaksızın, doğrudan mal
veya hizmetin kendisini çağrıştırdığı durumda engellenmek-
tedir. Yoksa, o malın adını, çeşidini, coğrafî kaynağını veya ni-
teliğini göstermeye elverişli olmayan sözcükler, sırf başka bir
şeyin ismini oluşturdukları için tescil yasağına tâbi tutulmazlar
(Bkz. Tekinalp, Ünal (1988) Esas Uns urları Dolayısıyla Koruma
Dışı Kalan Markalar, Prof. Dr. Yaşar Karayalçın’a 65. Yaş Arma-
ğanı, Ankara, s. 73, 76). Ancak bu durumda da, belirli mal veya
hizmetler bakımından tescil yasağına tâbi olmasa dahi; cins
isim, coğrafi alan adı vb. olarak seçilen işaretin zayıf marka
olma olasılığı oldukça yüksektir. Örneğin coğrafî bölge, il veya
semt isimleri, marka kapsamındaki mal veya hizmetler bu
alana özgü nitelik taşımadıkça, marka olarak tescil edilebil-
mektedir (“Beşiktaş” gibi). Ancak coğrafî adlardan oluşturan
markalar zayıf nitelikte olup, bölge adının başkaları tarafından
kullanılması engellenemez. Bu konuda bkz. Arkan, Marka Hu-
kuku, s. 79, 80; Yasaman, Hamdi (2008) Marka Hukuku ile İlgili
Makaleler, Hukuki Mütalaalar, Bilirkişi Raporları III, İstanbul, s.
214-215; Yıldız, Burçak (2018) Yar gıtay Kararları Işığında Coğ-
rafî Markalar, İnÜHFD, C. 9, S. 2, s. 134 vd.
28 Tekinalp, Fikrî Mülkiyet, s. 367.
İfakat BALIK • İbrahim BEKTAŞ TFM 2019; 5(1)
- 7 -
sigara için “camel” sözcüklerinin tescili tasvirî nite-
likte oldukları gerekçesiyle reddedilemez29. Zira bu
sözcükler ilgili oldukları ticaret alanının dışında
ayırt edici nitelik kazanmaktadır30. Ayrıca zayıf bir
kelimenin dilde ikinci anlamının bulunması, bazı
durumlarda o işaretin marka olarak ayırt ediciliği-
nin güçlenmesini sağlayabilmekte ve tescilini ola-
naklı hale getirebilmektedir31. Zayıf nitelikteki keli-
melerin birleştirilerek özgün şekilde kullanılması
durumu da böyledir32.
Benzer şekilde bir mal veya hizmetle ilgili
olan ya da bir mal veya hizmeti hatırlatan sözcükle-
rin de tasvirî nitelikte olmadıkça marka olarak tes-
cili mümkündür. Örneğin, yün iplik için “Ören Ba-
yan33” markası malı hatırlatan bir sözcük olmakla
birlikte tescile engel oluşturmamaktadır.
b. Halk Arasında Bilinen Yabancı Sözcükler
Anlamsız sözcükler genellikle ayırt ediciliği
yüksek olan işaretlerdir. Ülkede yaygın olarak bilin-
meyen bir yabancı dile ait sözcükler için de aynı du-
rum savunulabilir. Öte yandan yabancı dilde olsa
dahi toplumda yaygın şekilde bilinen cins adlarının
ayırt ediciliği bulunmamaktadır34. Örneğin ülke-
mizde belirli tür mal veya hizmetlerin kalitesini ya
da vasfını gösterecek şekilde yaygın olarak kullanı-
lan “lux”35, “zero”36, smart37 gibi yabancı sözcükler
ayırt edicilikten yoksundur. Yaygın kullanımına
rağmen tüketicide kalite ya da vasıf algısı uyandır-
mayan yabancı sözcükler ise ayırt edicilik gücünden
!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!
29 Benzer örnekler için ayrıca bkz. Arkan, Marka Hukuku, s.
79.
30 Bir işaret, belirli bir mal veya hizmet grubunda yaygın şe-
kilde kullanıldığı için zayıf nitelikte iken, başka mal veya
hizmetler için orta derecede veya güçlü ayırt ediciliğe sa-
hip olabilmektedir (Fezer, Karl-Heinz (2009) Markenrecht,
4. Auflage, München, MarkenG § 14, N. 379.
31 Gómez Segade, José A. (1995) Unterscheidungskraft und
“Secondary Meaning” im Kennzeichenrecht, GRUR Int., s.
948.
32 Yılmaz, A. Lerzan (2008) Marka Olabilecek İşaretler ve Mut-
lak Tescil Engelleri, İstanbul, s. 161-162.
33 Tekinalp, Fikri Mülkiyet, s. 367.
34 Çolak, Uğur (2016) Türk Marka Hukuku, 3. Baskı, İstanbul,
s. 147; İmirlioğlu, Kişi Adı Markaları, s. 93. “Diamond” keli-
mesinin, kuyumculukla ilgili mal ve hizmetler açısından ta-
nımlayıcı olduğu ve bu kelimeyi içeren markaya dayanıla-
rak, işaretin üçüncü kişiler tarafından kullanılmasını engel-
lemeyeceği ifade edilmektedir. Bu konuda bkz. Aktekin,
Uğur/Doğan Alkan, Güldeniz/Özcebe, Zeynep C. (2015)
Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 02.10.2013 Tarihli
2013/11-52E. ve 2013/1416K. Sayılı Kararı (“Diamond Ka-
rarı”) ve Tanımlayıcı İbareler İçeren Markaların Karıştırılma
İhtimali Değerlendirilmesi, FMR, C. 17, S. 2, s. 17 vd.
35 Arkan, Marka Hukuku, s. 81.
tümüyle yoksun olmasalar da zayıf nitelikli kabul
edilebilecektir: Örneğin, “XL38“, “extra39“, “happy”,
“sport”, “baby”, “love”, “bonus” gibi.
c. Bir Malın Şeklinden ya da Ambalajından
Oluşan İşaretler
Malın doğası gereği ortaya çıkan ya da mala
aslî değerini veren şeklin tescili talebi SMK m. 5.1.e
uyarınca mutlak ret nedenine dayanılarak reddedil-
mektedir. Ancak teknik bir zorunluluktan doğma-
yan mal veya ambalaj şeklinin marka olarak tescili
olanaklıdır. Nitekim bu şekilde oluşturulan şekiller
belli bir ayırt edicilik düzeyine sahiptir. Bununla
birlikte kural olarak söz konusu mal veya ambalaj
şekli özgün bir sözcük veya işaretle bir arada kulla-
nılmadıkça yüksek ayırt edicilik düzeyine ulaşamaz;
zayıf ayırt edicilik düzeyinde kalır. Ancak mal veya
ambalajın yaygın biçimde kullanılan şeklinin dışın-
daki özgün bir şekil, ayırt edici başka bir işaretle bir-
leştirilmese dahi, tek başına güçlü bir ayırt ediciliğe
sahip olacaktır40.
d. Kişi Adı veya Soyadı
SMK m. 4’e göre kişi adları marka olarak tes-
cil edilebilmektedir. Ancak bir ülkede çok rastlanan
kişi ad veya soyadları zayıf ayırt ediciliğe sahip söz-
cüklerin başında gelmektedir41. Bu nedenle Tür-
36 Yargıtay, “zero” ibaresinin, tüketicinin zihninde “şekersiz,
yağsız, sıfır kalori” anlamlarını çağrıştırdığını, bu yönüyle
tasvirî işaret olarak kabul edilmesi gerektiğini ve iltibas
tehlikesi oluşturmadığını içtihat etmiştir. Bkz. 11. HD,
09.03.2017, E. 2016/14857, K. 2017/1442 (Batider 2017, C.
XXXIII, S. 2, s. 276 vd.)
37 Yargıtay’ın kabul ettiği üzere, “smart elektronik kitap” ibaresi-
nin marka olarak tescili olanaklı değildir. Bu ibare mal veya hiz-
metin kaynağına işaret etmemekte, sadece genel olarak bir
teknolojik ürünün türü ve karakteristik özelliğini tanımlamak-
tadır. Günlük hayatta “akıllı e-kitap” şeklinde yaygın kullanım-
lar bulunduğu için, “akıllı” anlamına gelen “smart” kelimesinin
söz konusu işarete ayırt edici nitelik kattığı kabul edilemez.
Bkz. 11. HD, 12.03.2018, E. 2016/8510, K. 2018/1875 (Batider
2018, C. XXXIV S. 2, s. 493 vd.).
38 ABAD, 24.03.2012, T-169/10 (Grupo Osborne, SA v. OHIM).
Karar hakkında bkz. EUIPO, Guidelines, Part C, Section 2,
Chapter 7, s. 11-12.
39 Tekinalp, Fikrî Mülkiyet, s. 367.
40 TPE, Marka İnceleme Kılavuzu 2015, s. 15 vd.
41 Memiş, s. 389. Soyadların ayırt edicilik gücünün, ön adlara
göre daha yüksek olduğu kabul edilmektedir. Bununla bir-
likte zayıf nitelikteki bu işaretlerin gerçek anlamda ayırt
edicilik kazanması aslında ya kullanım yolu ile ya da işarete
TFM 2019; 5(1) İfakat BALIK • İbrahim BEKTAŞ
!
- 8 -
kiye’de birçok sektörde mal veya hizmet sağlayıcı-
ları tarafından isimlere eklenen unvan veya sıfat-
larla işarete daha güçlü ayırt edicilik sağlanması yö-
nünde bir teamül oluşmuştur42. Örneğin; Marka İn-
celeme Kılavuzu’nda, “Kebapçı Adem Usta” ile
“Adem Ustanın Tatlıları” markalarında yer alan
isimler aynı olsa dahi, bu markaların ayırt edilebile-
ceğini belirtmektedir43.
e. Günlük Dilde Sık Kullanılan Sözcükler
ve Bilinen Şekiller
Temelde bir sözcüğün anlamsal içeriği o söz-
cüğün ayırt ediciliğini belirleyen en önemli husus-
tur. Zira bir ülkenin konuşma dilinde yaygın olan
sözcüklerin üçüncü kişiler tarafından kullanımının
tümüyle engellenerek, sözcüğün sadece marka sahi-
binin tekeline verilmesi olanağı bulunmamaktadır.
Dolayısıyla bu hâllerde marka sahibi, üçüncü kişile-
rin dürüst kullanımına katlanmak zorundadır44.
Aynı şekilde güneş, yıldız, ay gibi tabiat şe-
killerini ya da örneğin eczacılık ürünleri yönünden
yılan veya kartal figürü gibi yaygın olarak bilinen
belirli motif, sembol ya da kelimeleri içeren işaret-
lerin orijinalliği, diğer bir deyişle özgünlük derecesi
düşüktür. Bu nedenle, bu şekillerle oluşturulan işa-
retlerin ayırt ediciliğinin zayıf olduğu kabul edil-
mektedir45.
III. MARKA KORUMASINI GENİŞLE-
TEN VE DARALTAN HÂLLERİN BİR ARADA
BULUNMASININ MARKA KORUMASINA ET-
KİSİ
A. PROBLEMİN ORTAYA KONULMASI
SMK uyarınca karıştırılma ihtimali yüksek
özgün markalar ve tanınmış markalar tescilli olduk-
ları mal veya hizmetler dışında da korunabilmekte-
!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!
eklenen diğer unsurlar sayesinde olmaktadır. Kişi adlarının
ayırt ediciliği konusunda bkz. İmirlioğlu, Kişi Adı Markaları,
s. 99 vd.
42 TPE, Marka İnceleme Kılavuzu 2015, s. 49.
43 TPE, Marka İnceleme Kılavuzu 2015, s. 50.
44 Memiş, s. 387. Yargıtay, “Eti Benim’o” markasındaki “be-
nim” sözcüğünün zayıf unsur olduğuna, tasvirî ve vasıf bil-
dirici sözcüklerden esinlenilerek oluşturulduğundan bu
unsura benzer bir işaretin tescilinin, markadan haksız bi-
çimde yarar sağlanacağı, markanın reklâm gücünden ya-
dir (SMK m. 7.2.b ve c). Marka korumasının kapsa-
mını genişleten bu iki hâlin bir arada bulunmasının
daha güçlü bir koruma alanı yaratacağına şüphe bu-
lunmamaktadır. Zira markanın tanınmış olma nite-
liği, tüketicideki çağrışım gücünü artırırken; özgün-
lük, tesadüfî olarak seçilme ihtimalinin zayıflama-
sına neden olmaktadır. Bu nedenle tanınmış ve öz-
gün bir markanın üçüncü kişilerce kullanılması du-
rumunda, bu kullanımın SMK m. 6.5’te aranan
markadan haksız yarar sağlama, markanın itibarına
zarar verme ya da markanın ayırt edici karakterini
zedeleme koşullarını sağladığı kolayca ortaya konu-
labilecektir46.
Marka korumasını genişleten ve daraltan
hâllerin aynı marka üzerinde birleşmesi ihtimalinde
ise koruma kapsamını belirlemek daha güçtür. Zira
bu ihtimalin korumanın kapsamına etkisi SMK’da
düzenlenmemektedir. Oysa pek çok olayda marka
korumasını genişleten veya daraltan hâllerin bir
arada bulunduğu görülmektedir. Söz gelimi ayırt
edicilik gücü zayıf bir işaret marka olarak tescil edil-
dikten sonra tanınmış marka niteliği kazanırsa, bu-
nun marka korumasının kapsamını ne ölçüde ge-
nişleteceği konusunda açıklık bulunmamaktadır.
Bu noktada akla gelen ilk soru; özgün nitelikte ol-
mayan bir işaretten oluşan markanın üçüncü kişi-
lerce kullanımlarının sadece tanınmış marka koru-
ması gerekçe gösterilerek yasaklanıp yasaklanama-
yacağıdır. Benzer şekilde tanınmış markanın zayıf
unsurları için, ayırt edici unsuru ile birlikte farklı
mal veya hizmetleri kapsayan geniş bir alanda ko-
ruma sağlanıp sağlanamayacağı tartışmaya açık bir
başka sorudur.
Aşağıda örnek kararlar ışığında bu husustaki
ihtimallere ve özellikle özgün nitelikte olmayan, za-
yıf bir işaretten oluşan yahut böyle bir işareti içeren
tanınmış markanın durumuna yer verilmektedir.
rarlanılacağı veya markanın kaynağını belirtme fonksiyo-
nunun azaltılacağı gibi gerekçelerle engellenemeyece-
ğine hükmetmiştir [Y. 11. HD. 01.06.2016, E. 2015/11147,
K. 2016/6028 (Batider 2016, C. XXXII, S. 3, s. 256-258)].
ABAD kararlarında da “bingo”, “club”, “gourmet”, “aqua”,
“water” gibi kelimelerin zayıf ayırt ediciliğe sahip olduğu
kabul edilmektedir. Bu konuda bkz. EUIPO, Guidelines,
Part C, Section 2, Chapter 7, s. 12-13.
45 Fezer, MarkenG § 14, N. 381.
46 Çolak, s. 344.
İfakat BALIK • İbrahim BEKTAŞ TFM 2019; 5(1)
- 9 -
B. TANINMIŞ MARKANIN ÖZGÜN Nİ-
TELİKTE OLMAYAN (ZAYIF) BİR İŞARET
İÇERMESİ
1. Genel Olarak
Özgünlük, bir markaya ayırt edicilik kazan-
dıran ve bu çerçevede koruma alanını genişleten
hâllerdendir. Çünkü işaretin yaygın kullanılmaması
ya da yaratıcı bir fikrin ürünü olması üçüncü kişi-
lerce taklit edilebilirliğini veya tesadüfî olarak se-
çilme ihtimalini düşürmektedir. Oysa özgün nite-
likte olmayan, yaygın kullanılan zayıf işaretlerin,
üçüncü kişilerce dürüst şekilde kullanımına kural
olarak engel olunamaz. Ancak bu sonucu, tanınmış
markalarda yer alan zayıf unsurlar bakımından ka-
bul etmek, her durumda uygun olmayabilir. Bu ne-
denle tanınmış marka söz konusu olduğunda, me-
selenin her somut olay bakımından ayrıca incelen-
mesi ve “tanınmışlığın zayıf unsura sirayet edip et-
mediğinin değerlendirilmesi” önem taşımaktadır.
Aşağıdaki örnek kararlar çerçevesinde bu hususa
değinilecektir.
2. Örnek Kararlar
a. Yargıtay’ın 2017 tarihli “McDonalds”
Kararı
Yargıtay 2017 yılında verdiği bir kararda47,
önceki tarihli tanınmış markanın içerdiği zayıf un-
suru taşıyan bir başvuruyu hukuka aykırı kabul et-
memiştir. Karara konu olayda “McDonalds” olarak
tescilli tanınmış markanın “Mc” eki zayıf bir unsur
olarak değerlendirilmektedir. Yüksek Mahkeme
“Mc” kısaltmasının İngilizce’de farklı anlamlarının
bulunduğunu, esasen ilk anlamı itibariyle İngilizce
konuşulan ülkelerde ad ve soyadlarında sıkça kulla-
nıldığını ve bunun ülkemizin ortalama tüketicileri-
nin de bilgisi dâhilinde olduğunu belirtmektedir. Bu
nedenle zayıf bir ayırt ediciliğe sahip olan “Mc” iba-
resinin gıda tüketicisi tarafından her koşulda tanın-
mış marka ile ilişkilendirilmesi mümkün görülme-
miştir. Dolayısıyla marka her ne kadar tanınmış olsa
da, onun sadece zayıf unsurunu içeren “Elden Ele
Mc Mallow” şeklindeki başvurunun karıştırılma,
!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!
47 Y. 11. HD, 11.09.2017, E. 2016/1609, K. 2017/4212 (yayım-
lanmamıştır).
bağlantı kurulma, tanınmışlığından haksız yarar-
lanma, tanınmışlığı ve ayırt ediciliği zedeleme ihti-
mali bulunmadığına hükmedilmiştir.
Karar şu şekildedir:
“Davacı vekili, müvekkilinin “Mcchicken”,
“Mcmuffın”, “Mcroyal”, “Mccafe+şekil”, “Mccrispy”,
“Mcdelivery” ibareli ve “Mc” tanınmış markaların
sahibi olduğunu, davalının, bu markalar ile karış-
tırma ihtimali bulunacak derecede benzer nitelikteki
“ELDENELE MC MALLOW ÇİKOLATA KAPLA-
MALI MARSMALLOWLU SANDVİÇ BİSKÜVİ +
ambalaj” ibaresini marka olarak tescil ettirmek
üzere davalı TPE’ye başvuruda bulunduğunu, […]
müvekkili markalarının tanınmış olduğunu ve baş-
vurunun karıştırılma ihtimali bulunacak düzeyde
benzer olduğunu, tanınmışlığından haksız yararla-
nacağını, kararın hukuka aykırı olduğunu belirterek
[…] YİDK kararının iptalini, tescili halinde marka-
nın hükümsüzlüğünü ve sicilden terkinini talep ve
dava etmiştir. […]
Mahkemece, […] “Mc” kısaltmasının İngi-
lizce’de farklı anlamları olduğu, esasen ilk anlamı iti-
bariyle ad ve soyadlarında İngilizce konuşulan ülke-
lerde sıkça kullanıldığının ülkemizin ortalama tüke-
ticilerinin de bilgisi dahilinde olduğu, bu nedenle ol-
dukça zayıf bir ayırt ediciliği olduğu, özel yazım bi-
çimiyle “Mc” ibaresi veya bir bütün olarak “Mc Do-
nald’s” ibaresinin davacı ile bütünleştiğinde kuşku
yok ise de; davacının ürünlerle birlikte gerçekleştiri-
len tescilleri arasında “Mc Mallow” şeklinde bir mar-
kası ve fiili kullanımının olmadığı, gıda tüketicisinin
“Mc” ibaresinin açıklanan zayıf anlamı nedeniyle
her koşulda ibareyi davacı ile ilişkilendirmeyeceği;
karıştırılma, bağlantı kurulması ihtimali ve tanın-
mışlığından haksız yararlanma, tanınmışlığı ve ayırt
ediciliğini zedeleme ihtimali ve koşulları bulunma-
dığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.
[…]
Yukarıda açıklanan nedenlerden dolayı, da-
vacı vekilinin bütün temyiz itirazlarının reddiyle
usul ve kanuna uygun bulunan hükmün ONANMA-
SINA […] 11.09.2017 tarihine oybirliğiyle karar ve-
rildi.”
TFM 2019; 5(1) İfakat BALIK • İbrahim BEKTAŞ
!
- 10 -
b. Yargıtay’ın 2003 tarihli “Mc Donald’s”
Kararı
Yargıtay’ın yukarıdaki kararı, 2003 yılında
verdiği “Mc Uno” kararı48 ile aynı yöndedir. Yargı-
tay bu kararında, hamburger ekmeği için kullanılan
“Mc Uno” ve “Uno Mc Uno” ibarelerinin, dünyaca
tanınmış ve Türkiye’de tescilli olan “McDonald’s”,
“McNuggets”, “McRoyal”, “McEËpres”, “McChic-
ken” ve “McMuffin” gibi markalar ile iltibas yaratıcı
nitelikte olmadığına karar vermiştir. Bu kararda da,
“Mc” ibaresinin Türkçe karşılığının “oğlu” anla-
mına geldiğine, bu nedenle herkesçe kullanılabile-
cek bir mahiyet arz ettiğine değinilmektedir.
c. ABAD’ın 2016 tarihli “McDonalds” Kararı
2016 yılında ABAD, “McDonalds” tanınmış
markasıyla ilgili benzer bir olaya ilişkin inceleme-
sinde, Yargıtay’ın aksine bir sonuca ulaşmaktadır49.
Karara göre; “Mc” veya “Mac” eki, marka ailesine
dâhil “McMuffin”, “McNuggets”, “McChicken” gibi
çok sayıda markanın ortak unsuru olup ayırt edici
karakterdedir. “Mc/Mac” unsurunun Amerika Bir-
leşik Devletleri’nde yaygın kullanılması, bilhassa İs-
koç ve İrlandalı ailelerin soyadlarında ortak bir ön
ek olması ise ABAD’a göre sonucu değiştirmemek-
tedir50.
Divan, tescili istenen “MacCoffee” markası
ile “McDonalds” tanınmış markasında yer alan
“mac” unsurunun benzerlik oluşturduğunu ve iki
markanın ilişkilendirmesi için yeterli olduğunu ka-
bul etmiştir. Bu değerlendirmedeki en etkili husu-
sun; tanınmış markanın ayırt ediciliği olduğu görül-
mektedir. Öyle ki; kararda “McDonalds” markası-
nın dünyada en çok tanınan on marka arasında yer
aldığı vurgulanmaktadır. Bunun sonucu olarak
!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!
48 Y. 11. HD, E. 2003/4319, K. 2003/10775, 11.11.2003 (Ka-
zancı İçtihat ve Bilgi Bankası).
49 ABAD, 05.07.2016, T-518/13 (Future Enterprises Pte Ltd v.
EUIPO), N. 61.
50 Gerçekten de öğretide, zayıf markaların (veya zayıf unsur-
ların) da, zamanla reklâm ve yaygın kullanım yoluyla daha
yüksek bir ayırt ediciliğe ulaşabileceği kabul edilmekte, bu
duruma özellikle seri marka olarak bilinen ve mal veya hiz-
metlerin tamamında ortak olarak tekrar edecek şekilde
kullanılan işaretler örnek gösterilmektedir (Städeli/Brauch-
bar Birkhäuser, Basler Kommentar, MSchG Art. 3, N. 45, 51).
Seri markalardan yalnızca birinin tanınmış olması dahi, o
işareti içeren diğer seri markaların koruma kapsamını etki-
ABAD’a göre; markanın tanınmışlığı ne kadar
güçlü ise, benzerliğin zarar yaratma ihtimali de o
denli yüksek olmaktadır51. Öte yandan özellikle gıda
sektöründe kullanılacak olması da tescili talep edi-
len markanın, tanınmış marka ailesine dâhil olduğu
algısını uyandırmaya elverişli görülmektedir52.
d. Alman Federal Patent Mahkemesinin
2017 tarihli “McDonald’s” Kararı
ABAD’dan sonra, Almanya Federal Patent
Mahkemesi de (Bundespatentsgericht) “McDo-
nald’s” markasının tanınmış bir marka olduğunu,
bu nedenle “McSportnahrung.de” işaretinin top-
lumda bu tanınmış marka ailesinin bir üyesi gibi al-
gılanacağını belirtmiş ve tescil talebini reddetmiş-
tir53. Federal Mahkeme, tescili istenen “McSport-
nahrung.de” işaretinin fast food ürünlerinde değil,
spor ve sağlık besinlerinde kullanılmasının tek ba-
şına karıştırılma ihtimalini veya tanınmışlıktan ya-
rarlanma şartlarının oluşmasını engelleyemeyece-
ğini belirtmektedir. Çünkü Federal Mahkeme, “Mc”
ekinin “Mc Donalds” tarafından da sağlıklı yaşam
amacıyla özellikle “Mc Salad”, “Mac Fish” gibi
ürünlerde hızlı tüketime yönelik kullanıldığını göz
önünde bulundurmaktadır.
Bu bakımdan Federal Mahkeme, Yargıtay’ın
aksine, “Mc” ifadesinin zayıf unsur olmasından ha-
reketle tescil talebini reddetmemiştir. Bunun yerine,
zayıf unsurun yer aldığı markanın tanınmış marka
olması, bu marka ailesinin pek çok ürününün söz
konusu zayıf unsur ile temsil edilmesi ve tescili iste-
nen markanın da gıda alanında olmasından hare-
ketle, tanınmış markanın ayırt edicilik gücünün
yüksekliğine öncelik tanımıştır.
lemektedir. Bu nedenle, “Mc” ön adı ile tanınmış hâle ge-
len “McDonald’s” markasının tanınmışlığının etkisi, “Mc”
eki ile birleştirilerek oluşturulan marka ailesindeki diğer
markaları da kapsayacak şekilde genişlemektedir. Bkz. Fol-
liard-Monguiral, Arnaud/Rogers, David: EU Trade Mark Ro-
und-up 2016, JIPLP 2017, Vol. 12, No. 4, s. 291.
51 ABAD, 05.07.2016, T-518/13, N. 95.
52 ABAD, 05.07.2016, T-518/13, N. 90.
53 BPatG, 28. Senat, 28 W (pat) 508/15, 31.5.2017
(http://juris.bundespatentgericht.de/cgi-bin/rechtsprec-
hung/document.py?Gericht=bpatg&Art=en&sid=
02ca516f7c2a025af373618917188ebe&nr=29191&pos=0
&anz=1&Blank=1.pdf).
İfakat BALIK • İbrahim BEKTAŞ TFM 2019; 5(1)
- 11 -
3. Değerlendirme
a. Kararların Karşılaştırılması
Yargıtay ile ABAD (ve bu doğrultuda Al-
manya Federal Patent Mahkemesi) kararlarında
aynı sorunlar tartışılmasına rağmen farklı sonuçlara
ulaşıldığı görülmektedir.
Söz konusu sorunlardan ilki markaların ben-
zer olup olmadığıdır. Benzerlik incelemesi; işaretle-
rin görsel ve işitsel benzerlikleri, kapsadıkları mal
veya hizmetler ile ayırt edicilikleri dikkate alınarak
tespit edilmektedir54. Yargıtay ve ABAD önündeki
uyuşmazlıklarda işaretlerin görsel ve işitsel açıdan
benzer olduklarına şüphe bulunmamaktadır.
ABAD kararına konu olaydaki “MacCoffee” ile Yar-
gıtay kararındaki “Mc Mallow” ve “Mc Uno” ibare-
lerinin ortak unsurunu oluşturan ön eklerinin oku-
nuş ve yazılışları itibariyle benzer oldukları açıktır.
Markaların kapsadıkları mallar yönünden de aynı
durum geçerli olup, her iki davada da incelemeye
konu markalar gıda sektöründe kullanılmaktadır.
Mahkemelerin kararlarına konu olaylarda
benzerlik değerlendirmesi ile ilgili en önemli sorun
ise tanınmış markanın “Mc” ya da “Mac” unsuru-
nun ayırt edici olup olmadığıdır. Yargıtay, “Mc”
ekinin yaygın kullanımına ve bunun ülkedeki tüke-
tici tarafından bilindiğine işaret ederek marka un-
surunun her durumda tanınmış marka ile ilişkilen-
dirilemeyeceği sonucuna varmaktadır. Kararda da-
vacının gıda sektöründe “Mc” ortak ekli çok sayıda
tescilli marka kullanması hususu da ilişkilendirme
için yeterli görülmemiştir. Oysa ABAD kararında
“Mc” ekinin marka ailesine dâhil bulunan tüm mar-
kalarda ortak unsur oluşturduğu belirtilmektedir.
“Mc” ekinin kişi ad veya soyadlarında yaygın kulla-
nılması hâlinin ise markanın dünyada kazandığı ta-
nınmışlık karşısında unsurun ayırt ediciliğini orta-
dan kaldırmayacağı vurgulanmıştır. Bu kapsamda
tescili istenen “MacCoffee” markasının “Mc” ön
ekli marka ailesinin bir parçası olarak algılanaca-
ğına ve markanın tanınmışlığından haksız yarar
sağlanacağına karar verilmiştir.
!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!
54 Bilge, Karıştırılma Tehlikesi, s. 64 vd.
b. Tanınmışlık, Zayıf Unsurun Ayırt Edici-
liğini ve Tanınmış Marka ile İlişkilendirilme İhti-
malini Artırmaktadır
Belirtilmelidir ki; “Mc” ekinin ayırt edici
olup olmadığı temelde tanınmışlığın yaratacağı etki
bağlamında cevaplanabilecek bir sorun oluştur-
maktadır. Zira “Mc” ekinin yaygın kullanılan bir
sözcük olduğu ve “McDonalds” markasının da
dünya çapında tanınmış olduğu her iki kararda da
tespit edilmiş bir husustur. Mahkemelerce varılan
farklı sonuç büyük ölçüde tanınmışlığın yaratacağı
etki yönünden ortaya çıkmıştır. Yargıtay, ekin yay-
gın kullanımını dikkate alarak her halükârda tanın-
mış marka ile ilişkilendirilmenin mümkün olmaya-
cağına hükmetmişken; ABAD markanın tanınmış-
lığı güçlendikçe ilişkilendirilme ihtimalinin de arta-
cağı tespitinde bulunmuştur.
Bu noktada temel sorunun tanınmışlığın ya-
rattığı etki olduğu savunulabilir. Acaba tanınmışlık
markanın benzerlerinden ayırt edilmesini kolaylaş-
tıran bir etki mi yaratmaktadır, yoksa aksine benzer
markaların tanınmış marka ile ilişkilendirilme ihti-
malini mi artırmaktadır? Türk öğretisinde marka-
nın tanınmışlığının karıştırılma ihtimalini artıran
bir unsur olduğu savunulmaktadır55. Bunun aksine
tanınmışlığın karıştırılma ihtimalini zayıflatacağını,
tüketicinin küçük farklılıkları bile tespit edebilece-
ğini savunmak ise mümkün değildir. Dolayısıyla
her iki dava bakımından da “McDonalds” markası-
nın dünya çapında sahip olduğu tanınmışlığın “Mc”
ekine yüksek bir ayırt edicilik sağladığı ve benzer
kullanımların marka ile ilişkilendirilme ihtimalini
güçlendirdiği kabul edilmelidir.
c. Seri Marka Olarak Kullanılması da Dik-
kate Alınarak, Tanınmışlığın Zayıf Unsura Sira-
yet Edip Etmediğinin İncelemesi Gerekmektedir
Kanımızca “Mc” ekinin kişi ad veya soyadla-
rında yaygın olarak kullanılması zayıf işaretlerin
özelliklerinden olmakla birlikte, bu zayıf unsurun
tanınmış markada yer alması ile tanınmış olmayan
markada yer alması arasında ayrım yapılması gerek-
mektedir. Tanınmışlığın ayırt ediciliği güçlendiren
55 Şenocak, s. 151; Bilge, Karıştırılma Tehlikesi, s. 65.
TFM 2019; 5(1) İfakat BALIK • İbrahim BEKTAŞ
!
- 12 -
bir hâl olduğu tespit edildiğine göre56, artan ayırt
ediciliğin tanınmış markanın zayıf unsuruna sirayet
edip etmediği de değerlendirilmelidir. Bu değerlen-
dirmede, zayıf unsurun tanınmış marka ile birlikte
ne kadar süredir ve hangi sıklıkta kullanıldığı, mar-
kanın ticaret hayatında zayıf unsurdan arî olarak da
kullanılıp kullanılmadığı, markanın diğer unsurla-
rının baskın olup olmadığı57 gibi hususlar dikkate
alınabilir.
Bu bakımdan Yargıtay’ın ilkesel olarak zayıf
işaretlerin tek bir kişinin tekeline bırakılamayacağı
yönündeki görüşünün de somut olay bakımından
sorgulanması gerekmektedir. Yargıtay’ın, zayıf işa-
retler ile marka korumasını genişleten işaretlerin
(somut olayda tanınmış markanın) bir arada bulun-
!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!
56 Bkz. yukarıda, I, 2.
57 Söz gelimi, mahkeme kararlarında değinilmemekle bir-
likte, “Mc Donalds” markasındaki diğer unsur olan “Do-
nalds” kelimesinin de aslında bir soyadı olduğu için tek ba-
şına zayıf işaret niteliğinde olduğu; ancak tanınmış marka
içerisinde yer alması nedeni ile yüksek bir ayırt ediciliğe
ulaştığı, unsurlardan birinin diğerine baskın olmadığı dik-
kate alınabilirdi. Ya da “McFish”, “McChicken” gibi kulla-
nımlarda chicken ve fish kelimelerinin de tek başına ayırt
edici işaretler olmadığı, bu nedenle “Mc” ön ekinin önem
kazandığından bahsedilebilir ve koruma kapsamına marka
ailesindeki “Mc” işaretinin alınmasına bu husus da gerekçe
olarak gösterilebilirdi.
58 Daha önce belirtildiği üzere, öğretide, zayıf unsurların da,
zamanla yaygın kullanım yoluyla daha yüksek bir ayırt edi-
ciliğe ulaşabileceği kabul edilmekte, bu duruma özellikle
tekrar edecek şekilde kullanılan seri marka örnek gösteril-
mektedir (Städeli/Brauchbar Birkhäuser, Basler Kommetar,
MSchG Art. 3, N. 45). Olaydaki “Mc” zayıf unsuru da, bir seri
marka olarak marka ailesindeki pek çok üründe kullanıldı-
ğından, ABAD’ın kabul ettiği üzere, herhangi bir zayıf mar-
kanın aksine koruma kapsamının genişlediğinin kabul
edilmesi yerindedir. Üstelik bu seri marka bir tanınmış
marka içerisinde yer almaktadır. Bu nedenle ABAD’ın ka-
rarı, Yargıtay’ın bakış açısına göre kanımızca daha isabetli-
dir.
Elbette bu durum, seri marka olarak kullanılan zayıf işaret-
lerin her durumda korunacağı anlamına gelmemektedir;
ancak seri markalar -özellikle tanınmış markaların seri
marka yaratılarak belirli bir marka ailesi içinde kullanılması
durumunda- marka sahibini koruma alanı bakımından
daha avantajlı bir konuma kavuşturmaktadır. ABAD’ın
“McDonald’s” kararındaki yaklaşım da bunu desteklemek-
tedir. Bu konuda bkz. Basire, Yann: Family of Marks and
Protection of Marks with a Reputation in the McDonald’s
Case, JIPLP 2016, Vol. 11, No. 11, s. 805.
59 Nitekim Yargıtay bir diğer kararında, “Bizim” zayıf unsu-
runu taşıyan tanınmış markanın, davacı tarafından “Bizim
Mutfak”, “Bizim Kasap”, “Bizim Kasabımız” gibi seri marka
ması ihtimalinde, bunun zayıf işarete etkisini tartış-
maması uygun olmamıştır. Kanımızca bu noktada,
tanınmış markanın yüksek ayırt ediciliğinin ve seri
marka olarak kullanımının da dikkate alınması58,
zayıf unsuru içeren yeni başvurunun reddedilmesi
yerinde olurdu59.
Bu husus, esasen kullanım yoluyla ayırt edi-
cilik kazanma ihtimaline (SMK m. 5.2, 25.4) benze-
mektedir. Burada, başlangıçta zayıf olan bir unsur
(“Mc”), tanınmış markanın yüksek ayırt ediciliğin-
den etkilenmekte ve herhangi bir markadaki zayıf
unsurda bulunmayan bir özellik kazanmaktadır. Bu
özellik toplumda o marka ile ilişkilendirilme ihti-
malidir.
olarak kullanıldığına, bu nedenle uyuşmazlık konusu olan
“Bizim Dürüm” işaretinin de bu marka ailesine dâhil zan-
nedilebileceğine değinmiştir. Karardaki ifade şu şekildedir:
“… Davacının ‘BİZİM’ ibareli markasının tüketicilerce bilin-
diği, davacının ‘BİZİM’ ibareli seri markalarının olduğu ve bu
ibarenin yanına ek alarak kullandığı, ortalama tüketici geç-
mişte öğrendiği bu bilgiler ışığında davalı markasındaki ‘Bİ-
ZİM DÜRÜM’ ibaresini gördüğünde m arkayı davacının seri
markası olarak algılayabileceği, ortalama tüketicilerin en
azından taraflara ait çekişmeli marka ve işaretleri taşıyan
mal ve hizmetlerin, aynı işletmeden veya ekonomik, ticari ya
da idari olarak bağlantılı işletmelerden geldiği zannına kapıl-
ması, biri yerine diğerini alması riski yüksek olduğu […] ge-
rekçesiyle davanın kabulü ile YİDK kararının iptaline,
2012/45698 sayılı markanın hükümsüzlüğüne ve sicilden ter-
kinine karar verilmiştir.” [Y. 11. HD, 18.06.2018, E.
2016/13343, K. 2018/4516 (yayımlanmamıştır)].
Yargıtay başka bir kararında da, zayıf nitelikteki “Gold” un-
surunun, davacıya ait -“Goldmaster” gibi- pek çok işaretin
başında seri marka olarak kullanıldığını belirtmiş, bu ne-
denle sonraki tarihli “Goldmatik” markasının sicilden terki-
nine hükmetmiştir. Karar şu şekildedir: “… Taraf markala-
rında ‘gold’ ibaresinin ortak olduğu, İngilizce bir ibare olup
“altın” anlamına geldiği, dilimizde kullanımı oldukça yaygın
olması karşısında ortalama tüketicinin anlamını bilebileceği,
davalı markasına eklenen ‘matik’ ibaresi ‘otomatik’ ibaresi-
nin kısaltması olup ‘mekanik yollarla hareket ettirilen veya
kendi kendini yöneten’ anlamına geldiği ve bu ibarenin da-
vacı faaliyet konusunu çağrıştırması nedeniyle anlamsal açı-
dan bir benzerlik kurulabileceği, […] markaların bütünsel
olarak değerlendirilmesinde, ‘gold’ ibaresinin markalarda
aynen yer almasından kaynaklı benzerlikler içerdiği, davacı
markasının bu ibareyle oldukça fazla sayıda seri marka ya-
rattığı, taraf markaları arasında ayırt etmeyi sağlayacak gör-
sel farklılıkların bulunmadığı […] gerekçesi ile davanın ka-
bulü ile 2014-M-10594 sayılı kararının iptaline, 2012/29879
sayılı markanın hükümsüzlüğüne ve sicilden terkinine karar
verilmiştir.” [Y. 11. HD, 19.06.2018, E. 2016/13339, K.
2018/4548] (yayımlanmamıştır)].
İfakat BALIK • İbrahim BEKTAŞ TFM 2019; 5(1)
- 13 -
d. Zayıf Unsurun Tanınmış Marka ile Bir-
likte Ne Kadar Zamandır Kullanıldığı Önem Ta-
şımaktadır
ABAD’ın yukarıda anılan kararı göstermek-
tedir ki, herhangi bir markanın zayıf unsurundan
farklı olarak, tanınmış markanın zayıf unsuru, özel-
likle marka ailesine dâhil pek çok markada ön ek
olarak kullanıldığı durumda marka korumasının
kapsamına dâhil olabilmektedir. Zira o durumda,
zayıf unsurun tanınmış marka ile ilişkilendirilme
ihtimali oldukça yükselmektedir.
Bununla birlikte zayıf unsurun marka koru-
masının kapsamına girmesinin istisnaî olduğu unu-
tulmamalıdır. Bu nedenle, bütün tanınmış markala-
rın içerdikleri zayıf unsurların her koşulda marka-
nın koruma kapsamında olduğundan bahsedile-
mez. Mc Donalds kararlarında bu sonuca ulaşılma-
sında, tanınmış markanın “Mc” işareti ile birlikte
çok uzun yıllardır kullanılması ve Mc Donalds aile
markasına dâhil her markanın da bu ön ek ile kulla-
nılması etkili olmaktadır. Gerçekten de markanın
tanınmış hâle gelme sürecindeki kullanımlarda da-
ima “Mc” unsuru bulunmaktadır. Diğer bir deyişle
bu zayıf unsur tanınmış işaretin kendisidir.
Tanınmış markaya, zayıf bir unsurun sonra-
dan eklenmesi ihtimali ise bundan farklı değerlen-
dirilmelidir. Bu durumda zayıf unsurun doğrudan
tanınmış markanın yüksek ayırt ediciliğinden etki-
lenerek koruma kapsamına dâhil edilmesi söz ko-
nusu olamaz. Önemli olan, markanın tanınmışlık
düzeyine bu zayıf unsurla birlikte ulaşmasıdır. Bu
bakımdan Yargıtay’ın “Mc Donalds” kararına katıl-
mamakla birlikte, Turkcell TV Plus60 ve Eti Be-
nim’o61 kararlarındaki sonucunu yerinde bulmakta-
yız. Bu kararlardan ilkinde Yargıtay, “TV” ve “Plus”
işaretlerinin, ikincisinde ise “Benim” işaretinin zayıf
unsur olduğuna, tekel altına alınamayacağına hük-
metmiş ve bu doğrultuda “Artı TV” ile “Torku Buda
Benim” markalarının tesciline izin vermiştir. Yargı-
tay’ın bu kararlardaki değerlendirmesi yerindedir.
Ancak kanımızca bu kararlar ile “Mc Donalds” ka-
rarı arasında ayrım yapılması gerekmektedir.
Çünkü “Turkcell” ve “Eti” markaları tanınmış ol-
makla birlikte, bu özelliklerini dava konusu “TV”,
“Plus” ya da “Benim” işaretleri ile birlikte kullanıl-
mak suretiyle kazanmış değillerdir. Esasen “Turk-
cell” markası “TV” ve “Plus” zayıf unsuru ile birlikte
!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!
60 Y. 11. HD. 01.06.2016, E. 2015/11147, K. 2016/6028 (Batider
2017, C. XXXIII, S. 4, s. 326-327).
kısa bir süredir kullanılmaktadır. Eti markası için de
bu geçerlidir. Ayrıca bu tanınmış markalar, söz ko-
nusu zayıf işaretten bağımsız olarak pek çok alanda
tek başlarına da kullanılmaktadır. Dolayısıyla tanın-
mış markanın yüksek ayırt edicilik gücünün zayıf
unsuru etkilemesine yetecek seviyede birlikte kulla-
nımları bulunmamaktadır. Oysa yukarıda açıklan-
dığı üzere “Mc” unsuru için durum tam tersidir.
e. Tanınmış Markada Yer Alan Zayıf Un-
sur Benzer Mal veya Hizmetlerde Korunabilir
Belirtmek gerekir ki, “Mc Donalds” örne-
ğinde olduğu gibi, tanınmış markanın bünyesindeki
zayıf unsurun koruma kapsamına girmesi olanaklı-
dır. Ancak bu unsurun her yönüyle tanınmış marka
gibi korunacağı anlamına gelmemektedir. Zira ta-
nınmış marka koruması, tescilli olmayan mal veya
hizmetleri kapsamakta iken, tanınmış markanın za-
yıf unsuruna ilişkin koruma, ABAD ve Alman Fe-
deral Mahkemesi’nin kararlarında, aynı veya benzer
alanla sınırlı olarak bahşedilmektedir.
O hâlde, tanınmış markadaki zayıf unsur
(“Mc”), herhangi bir zayıf unsurun aksine marka
korumasının kapsamına girebilmekte, diğer bir de-
yişle üçüncü kişilerin bu zayıf unsuru kullanmaları
engellenebilmektedir. Üçüncü kişilerin tanınmış
markayı bütün olarak (“Mc Donalds”) kullanmaları
ihtimalinde, tescilli olmayan mal veya hizmetler
için de koruma sağlanabilirken (SMK m. 7.2.c); sa-
dece zayıf unsurun (“Mc”) kullanılması ihtima-
linde, kullanımın aynı veya benzer alanda olup ol-
madığı önem taşımaktadır. Diğer bir deyişle, tanı-
mış markanın zayıf unsur içerdiği durumda, zayıf
unsur da koruma kapsamına dâhil olmakla birlikte
bu koruma, zayıf unsur içermeyen bir tanınmış
marka düzeyine yükselememektedir (zayıf unsur,
tanınmış markanın aksine farklı mal veya hizmet-
lerde korunmamaktadır).
Bunun nedenini kanımızca tanınmış mar-
kaya bahşedilen geniş korumanın şartlarında ara-
mak gerekmektedir. Şöyle ki, tanınmış markaların,
farklı mal veya hizmetler için de korunabilmesi için;
tanınmış markadan haksız yararlanma, tanınmış
markanın itibarına zarar verme ya da ayırt edici ka-
rakterini zedeleme hâllerinden biri de bulunmalıdır
61 Y. 11. HD. 01.06.2016, E. 2015/11147, K. 2016/6028 (Batider
2016, C. XXXII, S. 3, s. 256-258).
TFM 2019; 5(1) İfakat BALIK • İbrahim BEKTAŞ
!
- 14 -
(SMK m. 6.5, 7.2.c)62. Tanınmış markanın sadece
zayıf unsurunun kullanılmasının tanınmış marka-
dan yararlanma, tanınmış markanın itibarına zarar
verme ya da ayırt edici karakterini zedeleme sonu-
cuna yol açması ise ancak aynı ya da benzer mal/hiz-
metler söz konusu ise gündeme gelebilir. Zayıf bir
unsurun, tanınmış markanın tescilli olmadığı alan-
larda kullanılması, çoğu durumda bu koşulları sağ-
layacak nitelikte olmayacaktır63. İşte ABAD ve Al-
man Federal Mahkemesi’nin, McDonald’s markası-
nın “Mc” unsuruna koruma tanıyan kararlarında,
mal veya hizmetlerin benzer alanda olduğuna özel-
likle değinmelerinin nedeni de burada yatmakta-
dır64.
f. Çeşitli Örnekler
ABAD’ın yaklaşımına göre farazî bir örnek
ortaya koymak gerekirse, gıda sektöründe tanınmış
“McDonalds” markasına veya bilgisayar sektörün-
deki “Macbook” markasına dayanılarak, otomotiv
sektöründe faaliyet gösteren “McWagen” markası-
nın tescili engellenemez. Peki, otomobil sektöründe
!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!
62 Bu üç ihtimalin değerlendirilesi konusunda bkz. Dirikkan,
Hanife (2003) Tanınmış Markanın Korunması, Ankara, s.
194 vd.; Şenocak, Kemal (2009) Toplumda Tanınmışlık Dü-
zeyine Erişmiş Markanın Farklı Mal veya Hizmetlere İlişkin
Korunması (556 sayılı KHK m. 8/IV), Batider, C. XXV, S. 2, s.
147 vd.
63 Başka örnekler vermek gerekirse; tanınmış “Koç” markası,
ülkemizde yaygın kullanılan bir soyadı olduğundan aynı
zamanda zayıf marka niteliğindedir. Bu markanın tanın-
mışlık düzeyi yüksek olmasına rağmen, işaretin diğer mal
veya hizmetlerde kullanılması durumunda bu kullanımın
tanınmış markaya dayanılarak engellenmesi güçtür. Zira
markanın zayıf olması nedeniyle, SMK m. 6.5’te aranan hâl-
lerin gerçekleşmesi olasılığı da zayıftır. Bkz. Çolak, s. 344;
İmirlioğlu, Ayırt Edicilik, 261. Benzer şekilde, banka sektö-
ründe tanınmış, zayıf marka olan “Advantage” işaretine
dayanılarak; telekomünikasyon sektöründe “ev avantaj
300” markasının kullanılması engellenemeyecektir (11.
HD, 30.09.2013, E. 2012/18818, K. 2012/17019 (Çolak, s.
330). Yargıtay’ın bir diğer kararına göre de, “Derby” ibaresi
ulusal ve uluslararası alanda birçok şirket tarafından farklı
ürün gruplarında kullanılan, ayırt ediciliği zayıf bir sözcük-
tür. Tıraş bıçağı ürünü için tescilli olan bu işaretin, el ara-
bası ürünü için de tescil edilmesi iki işaret arasında bağlılık
yaratmaz; tanınmış markanın ayırt edici karakterini zedele-
mez. Zira el arabaları ile tıraş bıçağı ürünlerinin dağıtım ka-
nalları, kullanım yöntemleri ve hedeflenen tüketici kesim-
leri farklı olup birbirlerini tamamlama veya birbiri yerine
ikame edilebilme özellikleri bulunmamaktadır. Bkz. 11.
HD, 30.10.2017, E. 2016/4066, K. 2017/5857 [Batider 2018,
C. XXXIV, S. 1, s. 212 vd.]
tanınmış “McLaren” ve “Volkswagen” markaları fa-
razi “McWagen” işaretin tescilini engelleyebilir mi?
Kanımızca “McLaren” tanınmış otomobil markası,
tasviri “Mc” işaretine dayanarak; tanınmış
“Volkswagen” markası ise, Almanca “taşıt” anla-
mına gelen, tasvirî “wagen” işaretine dayanarak; (bu
işaretler dünyaca tanınmış bir markanın içerisinde
uzun zamandır kullandıkları ve markalarını bu za-
yıf unsurla birlikte tanınmışlık düzeyine ulaştırdık-
ları için), artık bu unsuru taşıyan diğer işaretlerin
(“McWagen”), otomobil sınıfında faaliyet göstere-
cek şekilde tescilini engelleyebilecektir.
ABAD’ın bu yöndeki kararı sonrasında, iP-
hone, iPad, iMac, iTUnes, gibi marka ailesine dâhil
pek çok tanınmış marka kullanan Apple firmasının,
zayıf unsur olarak kabul edilen “i” işaretini taşıyan
diğer markalara karşı yaklaşımının ne olacağı uygu-
lamadaki önemli bir örnek olarak cevap beklemek-
tedir.
Tanınmış markanın sulandırılmasının tespitinde, AB huku-
kunda mal veya hizmetlerin tescilli oldukları sınıfların özel-
likle incelendiği; Amerika Birleşik Devletleri hukukunda ise
kullanılan mal veya hizmetlerin türünün öneminin daha az
olduğu ifade edilmektedir. Bu farklılık temelde iki hukuk
sisteminde, tanınmış markanın tanımının farklı olmasın-
dan kaynaklanmaktadır. Zira Amerika Birleşik Devletleri
hukukunda, tanınmış marka için toplumun genelinin mar-
kayı tanıması koşulu aranırken; AB hukukunda, belirli bir
alandaki uzmanlar tarafından bilinen markalar da tanınmış
marka olarak nitelendirilebilmektedir (Bkz. Sitko, Joanna
(2017) Trade Marks With a Reputation and Famous Marks:
Differences in Approach Between the European Union,
Poland and the United States in Relation to the Principle
of Speciality, QMJIP, Vol. 7, No. 3, s. 340, 342).
64 Alman Federal Mahkemesi, daha önce de; zayıf unsurdan
oluşan, tanınmış “Camel” markasına dayanılarak, seyahat
sektöründe faaliyet gösteren “Camel Tours” markasının
tesciline engel olunamayacağına içtihat etmişti. 1987 ta-
rihli bu karar hakkında bkz. Arkan, Marka Hukuku, s. 107.
Varılan bu sonuç, ABAD, 18.05.2015, T-384/13 (Intermark
Srl v. OHIM) kararı ile de uyumludur. Bu kararda da, tanım-
layıcı bir kelime olan “Cola” kelimesi ile yine zayıf bir unsur
olan “kırmızı zemin renginin”, üçüncü kişiler tarafından
kullanılması değerlendirilmekte ve neticede, bu zayıf un-
surları içeren ancak dünyaca tanınmış olan “Coca Cola”
markasının, içecek sektöründe tescili talep edilen “Rienergy
Cola” işaretinin tescilini engelleyebileceğine hükmedil-
mektedir.
İfakat BALIK • İbrahim BEKTAŞ TFM 2019; 5(1)
- 15 -
SONUÇ
1- Markanın koruma kapsamına ilişkin SMK
m. 7.2 düzenlemesi öğreti görüşleri ve inceleme ko-
numuzu oluşturan kararlarla birlikte değerlendiril-
diğinde anlaşılmaktadır ki; tescil ile sağlanan koru-
manın kapsamını belirleyen asıl unsur ayırt edicilik-
tir. Marka olarak tescil edilen işaretin ayırt edicilik
gücü arttıkça korumanın kapsamı genişlerken, bu
gücün zayıflamasına paralel olarak koruma alanı
daralmaktadır. Bir işaretin ayırt edicilik gücünü ar-
tıran temel hususlar ise özgünlük ve tanınmışlık
olarak karşımıza çıkmaktadır.
Tanınmış markalar, markadan haksız yarar-
lanma, markanın itibarına zarar verme ya da ayırt
edici niteliğini zedeleme koşulları bulunuyorsa
farklı mal veya hizmetler için de korunmaktadır.
Özgün markalar ise yaratıcı bir fikrin ürünü olduk-
larından, benzer mal veya hizmetlerde kullanılacak
işaretler arasındaki karıştırılma ihtimalinin tespi-
tinde, tasvirî işaretlere nazaran, kolaylık sağlamak-
tadır. Üstelik özgün bir markanın üçüncü kişiler ta-
rafından tesadüfî olarak seçilmiş olamayacağı kabul
edilmekte, bu durum kötüniyetin varlığını ispat için
önem taşımaktadır.
Özgün markanın tam tersi ise markanın bi-
linen, yaygın kelimelerden oluşması nedeniyle zayıf
olmasıdır. Bu durum marka korumasının kapsa-
mını daraltmaktadır.
2- Markanın koruma kapsamını genişleten
ve daraltan hâllerin aynı işaret üzerinde birleştiği
durumlar özellik taşımaktadır. Tanınmış markanın
ayırt ediciliği zayıf bir işaretten oluştuğu ya da zayıf
bir unsur içerdiği hâllerde böyle bir durum söz ko-
nusudur. Bu durumda tanınmışlığın zayıf unsura si-
rayet edip etmediği değerlendirilmelidir.
Bu değerlendirmede, zayıf unsurun tanınmış
marka ile birlikte ne kadar süredir ve hangi sıklıkta
kullanıldığı, markanın ticarî hayatta zayıf unsurdan
arî olarak da kullanılıp kullanılmadığı, zayıf unsur
kullanılarak tanınmış seri markalar oluşturulup
oluşturulmadığı, markanın diğer unsurlarının bas-
kın olup olmadığı gibi hususlar dikkate alınmalıdır.
Zayıf unsurun tanınmış markanın yüksek ayırt edi-
ciliğine dâhil olduğu ve toplumda tanınmış marka
ile ilişkilendirilme ihtimali kazandığı tespit edilirse,
tanınmış markadaki zayıf unsurun, herhangi bir za-
yıf unsurun aksine, korunması olanaklı hâle gel-
mektedir. Bu koruma, tanınmış markanın zayıf un-
surunun seri marka olarak kullanılması durumunda
özellikle ortaya çıkmaktadır. Böylece zayıf işaretle-
rin tek bir kişinin tekeline bırakılamayacağı kuralı-
nın bir istisnası ile karşılaşılmaktadır. Tanınmış
markadaki zayıf unsurun korunması, ABAD karar-
larında benzer mal veya hizmetlerle sınırlı olarak
kabul edilmektedir.
KISALTMALAR
'
AB : Avrupa Birliği
ABAD : Avrupa Birliği Adalet Divanı
Batider : Banka ve Ticaret Hukuku Araş-
tırma Enstitüsü
Bkz. : Bakınız
BÜHFD : Başkent Üniversitesi Hukuk Fa-
kültesi Dergisi
C. : Cilt
dn. : Dipnot
E. : Esas
EUIPO : European Union İntellectual
Property Office
FMR : Ankara Barosu Fikri Mülkiyet ve
Rekabet Hukuku Dergisi
HD : Hukuk Dairesi
HGK : Hukuk Genel Kurulu
İnÜHFD : İnönü Üniversitesi Hukuk Fa-
kültesi Dergisi
JIPLP : Journal of Intellectual Property
Law and Practice
K. : Karar
KHK : Kanun Hükmünde Kararname
m. : madde
N. : Paragraf numarası
No. : Number/Issue
TFM 2019; 5(1) İfakat BALIK • İbrahim BEKTAŞ
!
- 16 -
KAYNAKÇA'
Arkan, Sabih (2018) Ticarî İşletme Hukuku,
24. Bası, Ankara.
Arkan, Sabih (1997) Marka Hukuku, C. I,
Ankara (Marka Hukuku).
Aktekin, Uğur/Doğan Alkan, Güldeniz/Öz-
cebe, Zeynep C. (2015) Yargıtay Hukuk Genel Ku-
rulu’nun 02.10.2013 Tarihli 2013/11-52E. ve
2013/1416K. Sayılı Kararı (“Diamond Kararı”) ve Ta-
nımlayıcı İbareler İçeren Markaların Karıştırılma İhti-
mali Değerlendirilmesi, FMR, C. 17, S. 2, s. 17-24.
Basire, Yann (2016) Family of Marks and
Protection of Marks with a Reputation in the
McDonald’s Case, JIPLP, Vol. 11, No. 11, s. 803-
805.
Battal, Ahmet (2009) Tanınmış Marka Pra-
tiği Hakkında Bazı Düşünceler, Batider, C. XXV, S.
4, s. 255-274.
Bilge, Mehmet Emin (2015) Marka ve Ticaret
Unvanı Arasında İltibas, TFM, S. 2, s. 7-22 (İltibas).
Bilge, Mehmet Emin (2014) Ticari Ad ve
İşaretler Arasında Karıştırılma Tehlikesi, Ankara
(Karıştırılma Tehlikesi).
Bozgeyik, Hayri (2016) Vasıf Belirten İbare-
lerin Marka Olarak Tescili, TFM, S. 1, s. 93-95.
Çağlar, Hayrettin (2013) Marka Hukuku
Temel Esaslar, Ankara.
Çolak, Uğur (2016) Türk Marka Hukuku, 3.
Baskı, İstanbul.
Dirikkan, Hanife (2003) Tanınmış Marka-
nın Korunması, Ankara.
Doğan, Beşir Fatih (2006) Türk, Alman ve
Avrupa Birliği Hukukuna Göre Marka Olamayacak
İşaretlerin Kullanım Sonucu Ayırt Edici Nitelik Ka-
zanarak Tescil Edilebilirliği Sorunu, FMR, C. 6, S. 3,
s. 17-42.
European Union Intellectual Property Of-
fice (EUIPO): Guidelines for Examination of Euro-
pean Union Trade Marks, Version 01.10.2017,
(https://euipo.europa.eu/ohimportal/trade-mark-
guidelines), s.e.t: 01.09.2018 (Guidelines).
Fezer, Karl-Heinz (2009) Markenrecht, 4.
Auflage, München.
Folliard-Monguiral, Arnaud/Rogers, Da-
vid (2017) EU Trade Mark Round-up 2016, JIPLP,
Vol. 12, No. 4, s. 278-296.
Gómez Segade, José A. (1995) Untersc-
heidungskraft und “Secondary Meaning” im Kenn-
zeichenrecht, GRUR Int., s. 944-954.
İmirlioğlu, Dilek (2018) 6769 sayılı Sınai
Mülkiyet Kanunu’na göre Marka Hukukunda Ayırt
Edicilik ve Markanın Ayırt Ediciliğinin Zedelen-
mesi, 2. Baskı, Ankara (Ayırt Edicilik).
İmirlioğlu, Dilek (2017) Marka Hukukunda
Ayırt Edicilik ve Kişi Adı Markalarında Ayırt Edici-
lik Tespiti, BÜHFD, C. 3, S. 3, s. 87-114 (Kişi Adı
Markaları).
Kaya, Arslan (2006) Marka Hukuku, İstanbul.
Memiş, Tekin (2012) Örneklerle Zayıf
Marka Kavramı, Fikri Mülkiyet Yıllığı, Ankara
2013, s. 385-422.
Öztek, Selçuk (2004) İlaç Markaları, Ka-
zancı Hukuk Dergisi, S. 4, s. 66-72 (http://www.ka-
zanci.com/kho2/hebb/files/makale-selcukoztek-
4.htm, s.e.t: 11.09.2018).
Sitko, Joanna (2017) Trade Marks With a
Reputation and Famous Marks: Differences in App-
roach Between the European Union, Poland and the
United States in Relation to the Principle of Specia-
lity, QMJIP, Vol. 7, No. 3, s. 331-342.
Städeli, Matthias/Brauchbar Birkhäuser,
Simone: Art. 3 MSchG [in Basler Kommentar -
Markenschutzgesetz, Wappenschutzgezetz (Hera-
usgebers: Lucas David/Markus R. Frick), Basel
2017].
Suluk, Cahit/Karasu, Rauf/Nal, Temel
(2017) Fikri Mülkiyet Hukuku, İstanbul.
Şenocak, Kemal (2009) Toplumda Tanın-
mışlık Düzeyine Erişmiş Markanın Farklı Mal veya
Hizmetlere İlişkin Korunması (556 sayılı KHK m.
8/IV), Batider, C. XXV, S. 2, s. 133-176.
Tekinalp, Ünal (2012) Fikrî Mülkiyet Hu-
kuku, İstanbul (Fikrî Mülkiyet)
İfakat BALIK • İbrahim BEKTAŞ TFM 2019; 5(1)
- 17 -
Tekinalp, Ünal (1988) Esas Unsurları Dola-
yısıyla Koruma Dışı Kalan Markalar, Prof. Dr. Yaşar
Karayalçın’a 65. Yaş Armağanı, Ankara, s. 69-78.
TPE: Marka İnceleme Kılavuzu 2015,
(http://www.turkpatent.gov.tr/TURKPATENT/re-
sources/temp/F9E4CFAF-A7AE-4FEA-8BCC-
DA8B5C7DAB00.pdf, s.e.t.:01.09.2018).
Yasaman, Hamdi (1978) Tanınmış Marka-
lar, Ord. Prof. Dr. Halil Arslanlı’nın Anısına Arma-
ğan, İstanbul, s. 691-708.
Yasaman, Hamdi (2008) Marka Hukuku ile
İlgili Makaleler, Hukuki Mütalaalar, Bilirkişi Ra-
porları III, İstanbul.
Yıldız, Burçak (2018) Yargıtay Kararları Işı-
ğında Coğrafî Markalar, İnÜHFD, C. 9, S. 2, s. 1325-
156.
Yılmaz, A. Lerzan (2008) Marka Olabilecek
İşaretler ve Mutlak Tescil Engelleri, İstanbul.
TFM 2019; 5(1) İfakat BALIK • İbrahim BEKTAŞ
!
- 18 -