ArticlePDF Available

KIRŞEHİR HALK TÜRKÜLERİNDE GEÇEN TEKSTİLLER VE DOKUMA ARAÇLARI ÜZERİNE BİR DEĞERLENDİRME

Authors:

Abstract

Halk kültürü çalışmalarında önemli bir yeri olan halk edebiyatı sözlü ve yazılı kaynaklarıyla ülkemizde zengin bir çeşitliliğe sahiptir. Anonim Türk halk edebiyatında ezgiyle söylenen bir nazım biçimi olan türkü bölgelere göre değişik formlarda çalınır ve söylenir. Türkü sözcüğünün etimolojik olarak kökeni “Türk” sözcüğüdür. Türkü, Türklere özgü demektir. Kırşehirli Türk Halk Müziği Sanatçısı Şemsî Yastıman’ın “Türk’ü anlamak isteyen türkü dinlesin” özdeyişi bunu açıklar. Türkü, anonim halk yazınında melodiyle söylenen ve hece ölçüsüyle yazılmış, bestelenmiş koşuk, olarak tanımlanır. Anadolu halkı bütün acılarını, sevinçlerini, aşklarını, dünya görüşlerini, yaşam biçimlerini türkülerle dile getirmiştir. Türküler, yörelere, içeriklerine ve nağmelerine göre değişik isimler alır. Buna göre türkülerin, hoyrat, oturak, kırık hava, uzun hava gibi türleri vardır. Konularına göre incelendiğinde türküler ninniler, çocuk türküleri, doğa, aşk, kahramanlık ve askerlik, tören, iş türküleri, karşılıklı türküler, ölüm ve oyun türküleri olmak üzere on farklı grupta toplanmaktadır. Bu farklı konuları ele alan türkü sözlerinin içerisinde halk kültürünün bir diğer önemli parçası olan tekstillerin geçmesi yadsınamaz. Bu çalışmada orta Anadolu’nun türkü merkezi olan Kırşehir’de anonim veya âşık türkülerinde geçen tekstiller incelenmiş, Kırşehir yöresel tekstillerinin, türkülerde izlerinin sürülmesi amaçlanmıştır. İncelemede içerisinde bir tekstil adı geçen 60’dan fazla türküyle karşılaşılmıştır. Bu tekstiller; giysi adı (yazma, oyalı yazma, şalvar, cepken vb), kumaş adı (aba, kadife, basma, saten vb), yarı mamul madde adı (iplik, urgan, vb), hammadde adı (yün, ipek, keten vb) ve dokuma araçlarının (gücü, ıstar, hana, darak, sındı, tefe vb) adları, şeklinde beş gruba ayrılarak ele alınmıştır. Günümüzde somut örneği bulunmayan yöresel tekstillerin türkülerde adının geçtiği, hatta betimlendiği belirlenmiştir.
Trakya Üniversitesi Sosyal Bilimler Dergisi 33
Haziran 2019 Cilt 1 Sayı 1 (33-54)
DOI: 10.26468/trakyasobed.446294 Araştırma Makalesi/Research Article
KIRŞEHİR HALK TÜRKÜLERİNDE ADI GEÇEN TEKSTİLLER VE
DOKUMA ARAÇLARI ÜZERİNE BİR DEĞERLENDİRME
AN EVALUATION ON TEXTILES AND WEAVING TOOLS MENTIONED
IN KIRSEHIR TURKUS
Cenk ŞAHİN Filiz Nurhan ÖLMEZ*** Hande KILIÇARSLAN****
Geliş Tarihi:20.07.2018 Kabul Tarihi: 02.04.2019
(Received) (Accepted)
ÖZ: Halk kültürü çalışmalarında önemli bir yeri olan halk edebiyatı sözlü ve yazılı
kaynaklarıyla ülkemizde zengin bir çeşitliliğe sahiptir. Anonim Türk halk edebiyatında
ezgiyle söylenen bir nazım biçimi olan türkü bölgelere göre değişik formlarda çalınır ve
söylenir. Türkü sözcüğünün etimolojik olarak kökeni rksözcüğüdür. Türkü, Türklere
özgü demektir. Kırşehirli Türk Halk Müziği Sanatçısı Şemsî Yastıman’ın Türk’ü anlamak
isteyen türkü dinlesin” özdeyişi bunu açıklar. Türkü, anonim halk yazınında melodiyle
söylenen ve hece ölçüsüyle yazılmış, bestelenmiş koşuk, olarak tanımlanır. Anadolu halkı
bütün acılarını, sevinçlerini, aşklarını, dünya görüşlerini, yaşam biçimlerini türkülerle dile
getirmiştir. Türküler, yörelere, içeriklerine ve nağmelerine göre değişik isimler alır. Buna
göre türkülerin, hoyrat, oturak, kırık hava, uzun hava gibi türleri vardır. Konularına göre
incelendiğinde türküler ninniler, çocuk türküleri, doğa, aşk, kahramanlık ve askerlik, tören,
iş türküleri, karşılıklı türküler, ölüm ve oyun türküleri olmak üzere on farklı grupta
toplanmaktadır. Bu farklı konuları ele alan türkü sözlerinin içerisinde halk kültürünün bir
diğer önemli parçası olan tekstillerin geçmesi yadsınamaz. Bu çalışmada orta Anadolu’nun
türkü merkezi olan Kırşehir’de anonim veya âşık türkülerinde geçen tekstiller incelenmiş,
Kırşehir yöresel tekstillerinin, türkülerde izlerinin sürülmesi amaçlanmıştır. İncelemede
içerisinde bir tekstil adı geçen 60’dan fazla türküyle karşılaşılmıştır. Bu tekstiller; giysi adı
(yazma, oyalı yazma, şalvar, cepken vb), kumaş adı (aba, kadife, basma, saten vb), yarı
mamul madde adı (iplik, urgan, vb), hammadde adı (yün, ipek, keten vb) ve dokuma
araçlarının (gücü, ıstar, hana, darak, sındı, tefe vb) adları, şeklinde beş gruba ayrılarak ele
Bu çalışma 20 - 23 Nisan 2018 tarihleri arasında Göynük / KEMER’de gerçekleştirilen 3.
Uluslararası Akdeniz’de Güzel Sanatlar Sempozyumu ve Kültür Sanat Çalıştayı
(IMFARTS 2018))’nda sözlü bildiri olarak sunulan, yayınlanmamış çalışmanın
genişletilmiş halidir.
 Öğr. Gör. Kırşehir Ahi Evran Üniversitesi, cenkcenksahin@gmail.com, ORCID: 0000-
0003-2447-4000
*** Prof. Dr., Kırşehir Ahi Evran Üniversitesi, filnurol@gmail.com, ORCID: 0000-0002-
2764-4514
**** Dr. Öğr. Kırşehir Üyesi, Ahi Evran Üniversitesi, handearslan@hotmail.com, ORCID:
0000-0001-9332-4730
34 Trakya University Journal of Social Science
June 2019 Volume 21 Issue 1 (33-54)
DOI: 10.26468/trakyasobed.446294
alınmıştır. Günümüzde somut örneği bulunmayan yöresel tekstillerin türkülerde adının
geçtiği, hatta betimlendiği belirlenmiştir.
Anahtar Kelimeler: Halk Kültürü, Türkü, Tekstil, Kırşehir, Giysi
ABSTRACT: Folk literature which has an important place in folk culture studies has a rich
diversity in our country. Türkü, which is a kind of verse sung with a melody in anonymous
Turkish folk literature, is played and sung in different forms in accordance with regions.
Etymologically, the origin of the word “Türkü”, meaning “folk song” in Turkish, is the
word “Türk”. Türkü means unique to Türks. The byword Those who want to understand
Turks should listen to türkü of Turkish Folk Music Artist Şemsî Yastıman from Kırşehir,
explains this. In anonymous folk literature, türkü that are sung with a melody, written with
syllabic meter and composed with folk melodies are defined as koşuk. Anatolian folk has
expressed all their pain, happiness, love, opinions of the world and lifestyles with türküs.
Türküs take different names in accordance with their regions, topics and melodies. So,
türküs have different varieties such as hoyrat, oturak, kırık hava, uzun hava. If türküs are
examined in accordance with their topics, they consist of ten different groups such as
lullabies, children’s ballads, nature, love, heroism and soldiery, ceremony, work ballads,
interactive ballads, death and game ballads. In the lyrics of türküs with these different
topics, the mention of textiles which are a different part of the folk culture cannot be
denied. In this article, textiles mentioned in anonymous or singer türküs of Kırşehir which
is the center of türküs in middle Anatolia are examined, and it is intended to trace the
Kırşehir regional textiles in the türküs. During the examination, over 60 türküs that contain
the name of a textile were encountered. These textiles are addressed by separating them into
five groups such as cloth name (yazma, oyalı yazma, şalvar, cepken etc.), fabric name (aba,
kadife, basma, saten etc.), semi-finished product name (iplik, urgan etc.), raw material
name (yün, ipek, keten etc.) and weaving tool name (gücü, ıstar, hana, darak, sındı, tefe
etc.). It is determined that regional textiles which cannot be encountered in present time are
mentioned, and even described in türküs.
Key Words: Folk Culture, Türkü, Folk Song, Textile, Kırşehir, Clothing, Dressing
1. GİRİŞ
Halk kültürü çalışmalarında önemli bir yeri olan halk edebiyatı sözlü ve
yazılı kaynaklarıyla ülkemizde zengin bir çeşitliliğe sahiptir. Anonim Türk halk
edebiyatında ezgiyle söylenen bir nazım biçimi olan türkü, bölgelere göre değişik
formlarda çalınır ve söylenir. Türkü sözcüğünün etimolojik olarak kökeni Türk
sözcüğüdür (Eyüboğlu 2004: 679). Türkü, Türklere özgü demektir. Kırşehirli Türk
Halk Müziği Sanatçısı Şemsî Yastıman’ın Türk’ü anlamak isteyen türkü dinlesin
özdeyişi ve Kırşehirli Halk Ozanı Neşet Ertaş’ın;
Bunca erler evliyalar
Türkü sever türkü söyler
Görür gözlü enbiyalar
Türkü sever türkü söyler Türk'üm diyen
Türkü söyler dillerimiz
Trakya Üniversitesi Sosyal Bilimler Dergisi 35
Haziran 2019 Cilt 1 Sayı 1 (33-54)
DOI: 10.26468/trakyasobed.446294
Ne gözeldir ellerimiz
Bağlamada tellerimiz
Türkü sever türkü söyler Türk'üm diyen
Türküsündeki sözleri de bunu açıklar. Türkü, Türk Dil Kurumu Yazın
Terimleri Sözlüğü (1974)’nde, halkın ezgi ile söylediği her türlü deyiş olarak
tanımlanır (http://www.tdk.gov.tr/türkü). Türkçe Sözlükte türkü, hece ölçüsüyle
yazılmış ve halk ezgileriyle bestelenmiş manzume, olarak ifade edilir (Anonim
2011: 2402).
Anadolu halkı bütün acılarını, sevinçlerini, aşklarını, dünya görüşlerini,
yaşam biçimlerini türkülerle dile getirmiştir. Bu nedenle halk kültürü
çalışmalarının önemli bir alanı türkülerdir. Türküler, yörelere, anlattıkları konulara,
nağmelerine, ezgilerine göre farklı adlarla anılır. Konularına göre incelendiğinde
türküler, çocuk ve oyun türküleri, kahramanlık ve askerlik, tören, meslek türküleri,
karşılıklı atışmalı türküler, ölüm üzerine türküler, ninniler, gurbet, sıla türküleri,
sevgi, aşk ve güzelleme türküleri, destanlar, yakınmalar, tepki ve çıkışlar, doğa,
hastalık türküleri olmak üzere farklı gruplarda toplanmaktadır (Artun 2014a: 5;
Artun 2014b: 468-470; Elçin, 1981: 189-190; Obruk 1983: 58-85; Örnek 2014:
27). İç Anadolu Bölgesinin Orta Kızılırmak kesiminde yer alan Kırşehir, batıda
Ankara, güneyde Aksaray ve Nevşehir, doğuda Nevşehir ve Yozgat, kuzeyde
Kırıkkale ve Yozgat illeri ile komşu olup yüzölçümü 6570 km2’dir. Kırşehir,
komşu illerden Yozgat, Ankara, Kırıkkale, Aksaray ve Niğde’nin kültürel yapısı ile
bütünleşen bir sosyo-kültürel kimliğe sahiptir.
Kırşehir Anadolu Selçuklularından itibaren önemli bir kültür merkezi
olmuştur. Aynı zamanda Horasan Erenlerinden ahiliğin piri Ahi Evren’in (1236-
1329) yerleştiği şehirdir. Türk dilinin gelişmesi ve yayılmasında büyük hizmetler
veren, Türkiye Türkçesinin ilk dönem şairlerinden Âşık Paşa’nın (1272-1333),
medresesinde astronomi araştırmaları yapıldığı bilinen Caca Bey’in (1240-1301),
Horasan Erenlerinden Mevlevi yazar Süleyman Türkmani’nin (1214-1298),
Mevlevi şair yazar Ahmet Gülşehri’nin (1250-1335), Osman Gazi’nin kayınpederi
Ahi Şeyhi Edebalı’nın memleketidir (Günşen 2006: 7-10; Tarım 1947: 31-39).
Osmanlı döneminde Kırşehir, Selçuklu dönemindeki gibi, Ahiliğin merkezi
olmayı sürdürmüştür. Ahi şeyhleri her yıl şed kuşanma törenleri için Osmanlı
şehirlerini ziyaret etmişlerdir. Ancak, zamanla Kayseri, Sivas, Ankara, Konya ve
Amasya illerinin önem kazanmasıyla Kırşehir etkinliğini yitirmiştir. Her ne kadar
Ahilikteki önemi azalsa da halk kültüründeki ozanlık birikimi sürmüş ve
Kırşehir’de asıl halk müziği zenginliği Cumhuriyet döneminde oluşmuştur (Turhan
vd. 20017: 14).
36 Trakya University Journal of Social Science
June 2019 Volume 21 Issue 1 (33-54)
DOI: 10.26468/trakyasobed.446294
Kırşehir ile ilgili yapılan halk kültürü çalışmalarında yöresel giysiler
konusunda elde edilen bilgilerin oldukça yetersiz ve sığ olduğu gözlenmiştir.
Kırşehir yöresel giysilerine yönelik sağlıklı ve doğru bilgi edinilecek yazılı ve
görsel kaynak yok denecek kadar azdır. Kırşehir halk türkülerinde ozanlar yaşamın
hemen her alanını betimleyen şiirler yazmışlardır. Farklı konuları ele alan türkü
sözlerinin içerisinde halk kültürünün önemli bir parçası olan tekstillerin adının
geçmesi yadsınamaz. Buradan hareketle Türkü sözlerinin, yöresel giysilerin
belirlenmesi açısından en doğru kaynak olduğu düşünülmüştür. Bu makalede orta
Anadolu’nun türkü merkezi olan Kırşehir’de anonim veya âşık türkülerinde adı
geçen yöresel tekstiller ve dokuma araçları incelenmiş, günümüzde unutulan ve
sadece türkülerde adı geçen Kırşehir yöresel tekstillerinin, izlerinin sürülmesi
amaçlanmıştır. Çalışma, türkü sözlerinde geçen tekstillerin, dokuma araç-
gereçlerinin adlarını belirleyerek, betimlemelerini, kullanım yerlerini ortaya
çıkarmak ile sınırlandırılmıştır.
2. MATERYAL VE YÖNTEM
Bu çalışmanın materyalini Kırşehir türkülerinin sözleri ve yazılı kaynaklar
oluşturmuştur. Çalışmada belgesel gözlem ve derinlemesine arşiv taraması
yöntemlerinden yararlanılmıştır. Türkülerin seçilmesinde TRT Halk Müziği
repertuvarında yöresi Kırşehir olarak gösterilmiş sözlü kırık havalar (notalı) ve
uzun havalar (bozlak), Turhan vd. (2007), Bulut (1983) ve Önder (1976) esas
alınmıştır. İncelemede yaklaşık 150 notalı ve/veya notasız türkü taranmış,
içerisinde bir tekstil, dokuma ve kullanım araçları adı geçen 60’dan fazla türkü
belirlenmiştir. Tekrarlananlar farklı anlamlarda kullanılabileceği için dâhil
edilmiştir. Türk halk müziği ile ilgili yapılan halkbilim çalışmalarında derlenen
eserlerin künyeleri, söz, müzik, yöre, kaynak kişi ve derleyen konularında ulaşılan
bilgiler genellikle özneldir. Bu çalışmada incelenen 60’dan fazla türkü anonim
olmayanlar yani yazarı belli olanlar göz önüne alınarak seçilmiştir. Bu tekstiller;
giysi adı, (yazma, oyalı yazma, şalvar, cepken vb), kumaş adı (aba, kadife, basma,
saten vb), yarı mamul madde adı (iplik, urgan, vb) ve hammadde adı (yün, ipek,
keten vb) ile dokuma kullanım araçlarının (gücü, ıstar, hana, darak, sındı, tefe
vb) adları, olmak üzere dört gruba ayrılarak incelenmiştir.
3. BULGULAR VE TARTIŞMA
Kırşehir yöresinde, Hacı Bektaş’ı Veli (1209-1332)’den başlayarak 1959
yılına kadar eserleri bilinen 99 halk şairi bulunmaktadır. Osmanlı Devleti’nin son
yıllarında yetişen, İlhami mahlaslı, Toklumenli Âşık Sait (1835-1910) ve oğulları,
Âşık Seyfullah Değirmenci (1896-1968) ile Âşık Kerem Değirmenci’nin (1885-
1940) başını çektiği halk müziği hareketi zamanla yayılmıştır. Muharrem Ertaş
(1913-1984) ve oğlu Neşet Ertaş, Çekiç Âli ile Şemsi Yastıman, Kırşehir’i
ülkemizin halk müziği ve bozlaklar alanında repertuvarı en geniş illerinden biri
Trakya Üniversitesi Sosyal Bilimler Dergisi 37
Haziran 2019 Cilt 1 Sayı 1 (33-54)
DOI: 10.26468/trakyasobed.446294
haline getirmişlerdir (Bulut 1983: 5-8, 48: Önder 1976: 14, 16; Turhan vd. 20017:
14). Sanatçı Neşet Ertaş’ın repertuvarının 500’e yakın ezgiden oluştuğu ileri
sürülmektedir. Babası Muharrem Ertaş, köylüsü Ali Çekiç (Çekiç Ali), Şemsi
Yastıman gibi sanatçıların repertuvarı da göz önüne alınırsa, zenginliğin boyutları
anlaşılabilir. 2006 yılı itibarıyla TRT Halk Müziği repertuvarında yöresi Kırşehir
olarak gösterilmiş 44’ü sözlü kırık hava (notalı), 30 adet uzun hava (bozlak) olmak
üzere toplam 74 ezgi bulunmaktadır. Yöresi Orta Anadolu olarak gösterilen
ezgilerin de çoğu Kırşehir yöresine aittir (Turhan vd. 2007: 5).
Âşık Said’den günümüze kadar gelen Kırşehirli âşıkların türkülerinden
derlenen veriler, türkü adı, yöresi, kaynak kişisi, derleyeni ve notaya alanı ile
birlikte aşağıdaki Çizelge 1’de verilmiştir.
Çizelge 1. Kaynakları ve kökenine göre Türkü sözlerinde adı geçen tekstiller
ve dokuma araçları
No
Türkü Adı
Yöre- Kaynak
Kişi
Derleyen
Notaya
Alan
Sözleri
1
Buralı Gelin
Kırşehir-
Toklumen
Aşık Said (1835-
1908)
Cahit
Obruk
Ak sırtı kaplamış ebru belik1ler
Dayanmıyor bu cefaya yürekler
Kutnu zıbın giymiş, yenni2 ilikler
Altı mavi gömlek hareli gelin...
2
Bir Gelin
(Kamanlı
Kamer adlı
geline
söylenmiştir)
Kırşehir-
Toklumen Aşık
Said (1835-1908)
Cahit
Obruk
Hey ağalar güzel gördüm bu sene
Yeşile karışmış alı gelinin...
Laleli çar gülgülü3 fes başında
Beden ben türemiş beyaz döşünde
Altın küpe ışılar küşünde
Boynunda mücehver dolu gelinin
3
Bir Babanın
Oğluna Ağıdı
Mucur- Dalakçı
Köyü
Aşık İbik
(İbrahim) (1838-
1924)
Vahit Bulut
Mavi şalvar giymiş, siyni4 ezmemiş,
Kutmentari giymiş, burcun üzmemiş
Ahmet oğlan bu dünyada gezmemiş...
Bük5 içinde şıvga gibi bitenim
El İçinde suçlu suçlu itenim
Kara yere varıp çadır
tutanım...
Çiçekdağı derler boranlı buslu,
Beş bile bacın var hep kara yaslı,
Oniki yağlıklı gülgülü fesli,
Kara tasaların bizi buluyor...
1 Ebru belik: Kız beliği, Ebru Farsça kız anlamındadır.
2 Yen: Giysinin kol ağzı (İlhan Şahin 2018, Kaman; İbrahim Özdemir 2018, Kırşehir;
Mümtaz Boyacıoğlu 2018, Kaman).
3 Gülgülü: Kan kırmızısı, pembe veya bordo renkleri ifade eder (İlhan Şahin 2018, Kaman;
İbrahim Özdemir 2018, Kırşehir; Mümtaz Boyacıoğlu 2018, Kaman).
4 Siy: Entari, şalvar vb giysilerin etek ve ağ gibi sarkan parçalarına verilen addır (İlhan
Şahin 2018, Kaman; İbrahim Özdemir 2018, Kırşehir; Mümtaz Boyacıoğlu 2018, Kaman).
5 Bük: Kundak (Bulut 1983: 56).
38 Trakya University Journal of Social Science
June 2019 Volume 21 Issue 1 (33-54)
DOI: 10.26468/trakyasobed.446294
4
Olmaz mı?
Kırşehir- Özbağ-
Kızılcaköy
Aşık Osman
Evran (1882-
1942)
Vahit Bulut
Eski kisbetini giysen olmaz mı
Osman’ın sözünü duysan olmaz mı?
Veresiye palto alıp borçlu olmadan
Zemheride buyup ölsen olmaz mı?
5
Hem övgü
hem ağıt
Mucur Dalakçı
köyü
Meryem Genç
(Çot Meryem)
(1892-1954)
Vahit Bulut
Ali’m yatmış eller ağzı aşağı,
Alkan olmuş del’kanlımın kuşağı,
Yetişsene ey emmim uşağı...
Bakıyorum del’kanlımın işine,
Yastık değil habe koydum başına,
Zalimin kurşunu değmiş döşüne...
6
Ben olsam
Kırşehir,
Toklumen Köyü
Aşık Seyfullah
Değirmenci
(1896-1968)
Vahit Bulut
Toplamış gülleri almış destine,
Bergüzar eder mi acep dostuna,
Başındaki fino fesin6 üstüne,
Yarin doladığı poşu ben olsam...
7
Geldi gam
gene
Mucur Geycek
Köyü
Aşık Ahmet
Çelebi (1897-
1979)
Vahit Bulut
Seyir ettim kaftan giyen ağlara,
Ben söylerim ağsar kalsın sağlara,
Ölüm uğrar nice yüksek beğlere,
Eceli yeter de bir gün uy çalar...
8
Hasb-i hal
Kırşehir
Kudret
Kurutluoğlu(1899
-1973)
Vahit Bulut
Ayağına gıcır gıcır
Sen giyersin potin7 galoş8,
Ayağıma kaba-saba
Ben giyerim postal9 pabuç10
İkisi de korur yaştan,
O da gönden o da gönden
Senin urban ütülüdür,
Eğnimdeki eğri, söbe,
Sen giyersin güzel kumaş
Ben giyerim aba11-kebe12,
Saklar fakat kara kıştan,
O da yünden o da yünden...
9
Kaman
destanı
Mucur
Aşık Hasan
Vahit Bulut
Sabahleyin kalkmış mendil elinde,
Mor beliği parlıyor dalında,
6 Fino Fes: Fino İtalyanca ince, zarif, seçkin demektir. Fino fes ise fesin an zarifi
anlamındadır (Koçu 1969: 118).
7 Potin: Ayak bileğini geçecek kadar uzun konçlu, bağcıklı veya fermuarlı ayakkabı (Koçu
1969: 193).
8 Galoş: Tabanı tahtadan yapılmış deri ayakkabı (İlhan Şahin 2018, Kaman; İbrahim
Özdemir 2018, Kırşehir; Mümtaz Boyacıoğlu 2018, Kaman).
9 Postal: Eskimiş ayakkabı (İlhan Şahin 2018, Kaman; İbrahim Özdemir 2018, Kırşehir;
Mümtaz Boyacıoğlu 2018, Kaman).
10 Pabuç: Ayakkabı (İlhan Şahin 2018, Kaman; İbrahim Özdemir 2018, Kırşehir; Mümtaz
Boyacıoğlu 2018, Kaman).
11 Aba: Yünün çeşitli yöntemlerle dövülmesiyle yapılan kalın ve kaba kumaş ve bu
kumaştan dikilen yakasız ve uzun dış giyim (Koçu 1969: 7).
12 Kebe: Kaba kumaştan dikilen ceket, palto (Şahin 2018, Kaman) (İlhan Şahin 2018,
Kaman; İbrahim Özdemir 2018, Kırşehir; Mümtaz Boyacıoğlu 2018, Kaman).
Trakya Üniversitesi Sosyal Bilimler Dergisi 39
Haziran 2019 Cilt 1 Sayı 1 (33-54)
DOI: 10.26468/trakyasobed.446294
Nebioğlu (1902-
1988)
Yeni kalkmış sandım Seyfe Gölünde,
Irast geldim bir güzele Kamanda...
Söyler Aşık Hasan böyle destanı,
Kensi temiz, tahir beyaz fistanı,
Benim olsun vermem Efganistanı,
Irast geldim bir güzele Kamanda...
10
Ağam Konur
İhsan
Mucur
Ali Osman Kıyak
(1912-?)
Vahit Bulut
Ağamı sorarsan bir Konur İhsan,
Ayağında donu yok, gömleği noksan,
Akıldan, fikirden tamamen noksan,
Daha çok güdersin sen bu koyunu...
11
Fakirlik
Kırşehir Özbağ
Fikriye Asil
(1915-?)
Vahit Bulut
Fakirde bulunmaz fazla çamaşır,
Bir kilo et yese dişi kamaşır,
Bir kilo yağ alsa kaba bulaşır,...
12
Sitem
Çiçekdağı Demirli
Köyü Fatma
Kaplan (1918-
1978)
Demirlili
Mehmet
Bilbal
Uruba13nı diktirdin mi gezmiye,
Salla İsmet asker diye yazmıya,
Kötülere eş eyleme kaynını,
İşliğini14 kirlendirme Nazmiye...
13
Sarı Öküz
Mucur Geycek
Köyü
Aşık Asaf Sargın
(1922-?)
Vahit Bulut
Konuya komşuya aslan dedirsem,
İplik kumaşından kaftan giydirsem,
Burçak yerine de pirinç yedirsem,
Bildiğinden geri dönmez sar’öküz...
14
Vay haline
Kırşehir
Şemsi Yastıman
(1923-1994)
Vahit Bulut
Dünya benim diyenlerin,
Yetim hakkı yiyenlerin,
Gümrüksüz kürk giyenlerin,
Vay haline, vay haline...
15
Mucur pazarı
Mucur
Hulusi Aksoy
(1926-?)
Vahit Bulut
Dökülmüş yollara oğul, kız, gelin,
Kimi kunduralı, çarıklı, yalın,
Eşeğe yüklenen şu mor çuvalın,
Nakışı gittikçe başlar solmaya...
Yerlere serilir halı yastıklar,
Cicimler, kilimler örgü kuşaklar,
Örneğinde renkli bir büyü saklar,
Gönül razı değil onsuz kalmaya
Satış da kızışır bir iki derken,
Eyi malı olan bitirir erken,
Kızına pul15 alır köye dönerken,
Söz verir haftaya yaşmak almaya
Satılır bir yandan Çerkez eyeri,
Bir filik16 yeleli kısrak değeri,
Dik tutar yiğidi budur hüneri,
Boz aygırı meydan ister salmaya,
Bir kız gördüm yeşil örtmüş muratlı,
Şalvarı kıvrımlı yeni17 çift katlı,
13 Uruba: Giysi (İlhan Şahin 2018, Kaman; İbrahim Özdemir 2018, Kırşehir; Mümtaz
Boyacıoğlu 2018, Kaman)..
14 İşlik: Dış giyimde mintan, gömlek, kısa ceket, iş önlüğü, iş yaparken giyilen giysi (İlhan
Şahin 2018, Kaman; İbrahim Özdemir 2018, Kırşehir; Mümtaz Boyacıoğlu 2018, Kaman).
15 Pul: Düğme (Şahin 2018, Kaman).
16 Filik: 1. Çevresi püsküllü, dört köşe başörtüsü. 2. Tiftik keçisinin ince, uzun, yumuşak ve
parlak tüyü, tiftik (tdk.gov.tr).
40 Trakya University Journal of Social Science
June 2019 Volume 21 Issue 1 (33-54)
DOI: 10.26468/trakyasobed.446294
Belindeki gümüş kemer savatlı,
Yiğit ister ona yoldaş olmaya
16
İntizar
Mucur
Aşık Yakup İnönü
(1927-1983)
Vahit Bulut
Beni gördün müydü kaşın eyersin,
Giyinip fantaziyi18 gayet seversin,
İsterim Allahtan yorgan gevesin19,
Beni şu âleme tellal eyledin
17
Güzelim
Ali Baytok (1928-
?)
Vahit Bulut
Saçlarını okşar sabah rüzgârı
Güzeller güzeli ömrümün varı
Saadet kaynağı yayla baharı
Oyalı20 çemberi allı güzelim
18
Deyiş
Mucur Kılıçözü
Köyü
Hayri Sapmaz
(1931-?)
Vahit Bulut
Aşağı eğildim pantul söküldü
Ağa, paşa mercimeğe döküldü,
Sürünü sürünü belim büküldü,
Ellerimi yara ettin mercimek
19
Eminem
Mucur Kurugöl
Köyü
Mehmet Şahin
(1932-?)
Vahit Bulut
Altın kemer parıldıyor belinde
Bal akıyor sevdiğimin dilinde
Bir kuş olsan kurtulaman elimde
Eller gitti ne duruyon Eminem
20
Askerin
özleyişi
Mucur Aflak
Köyü
Mehmet Yılmaz
(1935-?)
Vahit Bulut
Sabah olur uyanırım seherden
Bütün rüyalarım ilgili senden
Henüz daha ceketimi giymeden
Sanki bir şal gibi belimde misin?
21
Leylaya ağıt
Çiçekdağı Demirli
Köyü
Cemile Narcıoğlu
(1944-?)
Vahit Bulut
Soldurmamış yeşilini alını,
Soğuk vurmuş taze açan gülünü
Şu dünyada muradını almamış
Duvak vurup taktırmamış
telini
22
Al yanak
allanıyor
Kırşehir
Neşet Ertaş (1938-
2012)
Neşet Ertaş
Nida
Tüfekçi
Al yanak allanıyor
Yazması pullanıyor
O yar çıkmış karşımda
Dal gibi sallanıyor
23
Al yorgan
atılmıyor
Kırşehir
Gürbüz Sapmaz
(1946-?)
Gürbüz
Sapmaz
İsmet
Akyol
Al yorgan atılmıyor sürmelim
Yar sevdim tutulmuyor sürmelim...
Al giymiş al üstüne sürmelim
Şu ellerin kastı ne sürmelim...
24
Allılar (kadın
oyun havası)
Kırşehir
Mucur
Bulduk Duvan
Abdullah
Gündüz
Olgun
Gönül
Allılar enteresi allıya,
Allılar ben varamam sakallıya,
Allılar Allah nasip ederse
Allılar boynu gıravatlıya
Allılar al giymişsin alırlar
Allılar mor giymişsin tanırlar,
Allılar Allılar akışıyor,
Allılar çirkinler bakışıyor,
17 Yen: Yan (taraf) (Şahin 2018, Kaman).
18 Fantazi: Lüks, çok süslü (İlhan Şahin 2018, Kaman; İbrahim Özdemir 2018, Kırşehir;
Mümtaz Boyacıoğlu 2018, Kaman).
19 Gevmek: Takınmak, takmak, kuşanmak, giymek, giyinmek (İlhan Şahin 2018, Kaman;
İbrahim Özdemir 2018, Kırşehir; Mümtaz Boyacıoğlu 2018, Kaman).
20 Oya: İpek, koton vb ipliklerle, iğne, mekik, firkete vb araçlarla elde örülen bir dantel türü
(Evecen vd 2017: 321).
Trakya Üniversitesi Sosyal Bilimler Dergisi 41
Haziran 2019 Cilt 1 Sayı 1 (33-54)
DOI: 10.26468/trakyasobed.446294
Allılar bizim köyün kızına
Allılar ipekli yakışıyor
25
Abdal Davulu
Vurdu
(Mavilim)
Kırşehir
Yöre kadınları
(Anonim)
Mehmet
Kara
Abdal davula vurdu
Yarim halaya durdu mavilim
Ah mavilim mavilim oy
Çal davulcu davulu oy
İğne attım söğüde
Gel öğüde öğüde mavilim
26
Ata binip
savuşma
(Kunduralım)
Kırşehir
Saibe Günyol
Veysel
Arseven
Ata binip savuşma
Çalıları dolaşma
Sen babama dünür sav kunduralım
Gerisine karşıma da gel kibarım
Kaleden iniyordum
Çağırsan duyuyordum
Yarim ateş ben pamuk
Püf desen yanıyordum da kunduralım
27
Bağında
gülün var
Kırşehir
Gürbüz Sapmaz
Gürbüz
Sapmaz
Pınarda destin var
Ağ topukta püskül var
Çok nazlısın oy gelin
Acem şalda belin var
Ak konaktan geliyor
Fistanını sürüyor
Fidan boylu oy gelin
28
Bir çift güzel
gördüm
Kırşehir
Gürbüz Sapmaz
Gürbüz
Sapmaz
Bir çift güzel gördüm yolda yolakta
Altın küpe şan veriyor kulakta
Yeryüzünde insan gökte melekte
29
Çorabın enine
bak
Kırşehir
Çekiç Ali
Nida
Tüfekçi
Çorabın enine bak
Dönder de alına bak
Ben aklına düştükçe de
Çavuşun dağına bak
Çorap milinen olur
Sevda sırınan olur
Aç kapıyı nazlı yar
Gönül birine olur
30
Çeşitleme
Kırşehir
Çekiç Ali
Çekiç Ali
Mehmet
Kara
Çubuğuna lüleyim
Yar yüzüne güleyim...
Sarılı da yazma kirazdan...
31
Dane dane
benleri var
yüzünde
Kırşehir
Muharrem Ertaş
(1913-1984)
Nida
Tüfekçi
Dane dane benleri var yüzünde
Can alıcı bakışları gözünde...
Küpeleri ağır düşer kulaktan
Zülüfleri teltel olmuş yanaktan
Tatlı kelam gelir yârin dilinde
Kemer olsam sevdiğimin belinde
32
Evlerinin önü
Kırşehir
Muharrem Ertaş
Nida
Tüfekçi
Evlerinin önü marul...
Mail oldum gonca güle
Acem şalı ince bele
33
Halime kız
Kırşehir
Neşet Ertaş
Neşet Ertaş
Ercan Erol
Halimenin çayda buldum izini
Aldım yaşmağını öptüm yüzünü
34
Hoptirlim
Kırşehir
Mucur
Ayşe Gündüz
Bulduk Duvan
Abdullah
Gündüz
Olgun
Gönül
Allılar akışıyor,
İp kazak yakışıyor,
Hopla sevdiim hopla çuha şalvarı
topla..
Esvabı yere çaldı Omar Çavuşun
kızı...
42 Trakya University Journal of Social Science
June 2019 Volume 21 Issue 1 (33-54)
DOI: 10.26468/trakyasobed.446294
35
Kayalar buz
bağlamış
Kırşehir
Kaman Raci Alkır
Erkan
Sürmen
Kendisi hokkalı yarim
Şalvar dökmeli yârim
Nişanlıya varırken şöyle sekmeli
yarim
36
Neneler
Kırşehir
Mucur Bulduk
Duvan
Abdullah
Gündüz
Olgun
Gönül
Keten köynek fil fili21
Nerden aldın bu dili neneler
İnce elekten un eler
Keten köynek kıvırcık
Suya indi sığırcık
Keten köynek fil yaka
Öldüm yar baka bak
Ketenim var bezim var
Ağlen güzel sözüm var
37
Muallim
Kırşehir
Saibe Günyol
Veysel
Arseven
Mısır aldım Musa’dan muallim
Yarim gelir şosadan muallim
Avrupalı eğil muallim
Fistanları kısaltan muallim...
Penceresi perdeli muallim
Onbeşinde yar sevdim muallim
38
Bahçadan
aşıyo ayvanın
dalı
Kırşehir
Neşet Ertaş
Zaralı Halil
Mehmet
Kara
Bahçadan aşıyo ayvanın dalı
Yüzüme dolandı yazmanın alı
Güzel nedeceksin bu kadar malı
39
Bozlak; Ağıt
Kırşehir
Bahri Altaş
Mehmet
Kara
Birsel geldi özü bürüdü
Çözdü direğini çadır yürüdü
Her ana doğurmaz böyle mullayı
Biner atına da oynar değneği
Gelinler bölüşür kanlı gömleği
40
Bozlak
Kırşehir
Çiçekdağı
Dede Bekâr
Dede Bekâr
Çıktım Çiçekdağı’na kar görünür
Güzel olan sarı yazma bürünür
Size diyom oy oy ahbaplar
Sevdiğin alamayanlar sürünür
41
Bozlak
Kırşehir
Aydın Çekiç
Aydın
Çekiç
Kanlıymış da şu ırmağın söykesi
Aldımola zalım felek öykesi
Mendilini iç koyunda saklarım
Deller mola yârin ey ölü soykası22
42
Kızılırmak
Can İncitme
Sen Bugün
(Ağıt)
Kırşehir Kaman
Aşık Said
Neşet Ertaş
Yücel
Paşmakcı
Yavru şahin bir kekliği sorahlar
Döğünce çıkası göksü yelekler
Cenette huriler gökte melekler
Sevinir mahlûkat kul bayram eder
43
Oyun havası
Kırşehir
Ali Çekiç (1932-
1973)
Ali Çekiç
Yücel
Paşmakcı
Kekillerin neşte neşte yar
Aklımı baştan aldın el aman
Beyaz fesli esmer oğlan yar
Sensin benim vay güzel aman
44
Bozlak
Kırşehir
Ali Çekiç
Ali Çekiç
Sarı yazma yakışmaz mı güzele
Sarardı benzim rengim döndü gazele
Sevda köşesinde bıraktım postu
Muhabbet kadimdir unutmam dostu
45
Avşar
Kırşehir
Muharrem
Arşın arşın çuha şalvar giyenler
21 Fil: Düğme iliği anlamındadır (Şahin 2018, Kaman).
22 Soyka: Ölen kişinin giysileri (Anonim 2011: 2146) (İlhan Şahin 2018, Kaman; İbrahim
Özdemir 2018, Kırşehir; Mümtaz Boyacıoğlu 2018, Kaman).
Trakya Üniversitesi Sosyal Bilimler Dergisi 43
Haziran 2019 Cilt 1 Sayı 1 (33-54)
DOI: 10.26468/trakyasobed.446294
Bozlağı
Muharrem Ertaş
Ertaş
Kazan kazan pilavları yiyenler
Sen ölme de ben ölüyüm diyenler
46
Kapıda gelir
seslenir
Kaman, Ömer
Hacılı köyü
Aşık Ömer (1874-
1957)
Kırşehirli
berber Ali
Baldede
Kapıda gelir seslenir,
Gelir süveye yaslanır,
Şimdi alacak mı istenir
Güzün avradını avradını,
Bezin avradını avradını...
Önüne Ateş yakayım
Böğrüne hançer sokayım
Geçip seyrine bakayım
Bezin avradını avradını
Kızın avradını avradını...
47
İzmir kızları
Kırşehir,
Mucur
Ayşe Duvan
Abdullah
Gündüz
Olgun
Gönül
Giydiğim atlas iğneler batmaz
Hiç aklımdan çıkmaz amman İzmir
kızları
48
Çamdan sakız
akıyor
Kırşehir
Mucur
Ayşe Duvan
Abdullah
Gündüz
Olgun
Gönül
Odanın kilimleri
Elmanın dilimleri
Çalımından belli olur
Zenginin gelinleri
49
Çoğu gitti azı
kaldı
ömrümün
Mucur Geycek
Köyü
Aşık Ahmet
Çelebi (1897-
1979)
Vahit Bulut
İsmetim de iyi koşar çelebi,
Çok dolaşık şu babayın kelebi23,
Kötü kaderine ağla ÇELEBİ,
Çoğu gitti azı kaldı ömrümün
50
Osman’ın
Kömü
Kırşehir Karahıdır
Köyü
Aşık Yusuf
Köroğlu (1924-?)
Vahit Bulut
Temel eşmiş, ipin çekmiş bağlamış,
Usta gelir diye yemiş yağlamış,
Çarşamba gününe sözün eylemiş,
Hafta geçti iş başlamaz arkadaş
Komşun Ali’yinen sen ipin tuttun,
Kirişin hazır da kavağı nettin,
Kerpiçin yarısın sen heba ettin,
Koyunlar köm istiyor arkadaş
51
Adana
yollarında
Kırşehir
Neşet Ertaş
Neşet Ertaş
Mehmet
Kara
Adana yollarında
Pamuklar dallarında
52
Zahidem
(Bozlak)
Çiçekdağı Orta
Hacıahmetli Köyü
Aşık Arap
Mustafa Öztürk
(1901-1966)
Neşet Ertaş
İzmir dağlarında esirim esir,
Affeyle sevdiğim hep bende kusur,
Kadir Mevlam seni bana yazarsa
Nemize yetmiyor el kadar hasır.
53
Sarı Öküz
Mucur Geycek
Köyü
Aşık Asaf Sargın
(1922-?)
Vahit Bulut
Aldık heybeyi de gittim dermeye,
Gözün dikmiş çuvaldaki yarmaya,
Dizi tutmaz altı adım sürmeye,
Yıkıldı tarlaya kalkmaz sar’öküz
54
Deyiş
Çiçekdağı Demirli
Köyü
Raşit Yıldız
(1923-?)
Vahit Bulut
İğnedenlik diktim havasım deyin,
Takayım evliğe parlasın deyin,
Duvardan çıkardım sandığa koydum,
Görüp garip anam yanmasın deyin
Benim yaşıtlarım öyle gülüyor
Hastalanan tıpıt tıpır ölüyor
23 Kelep: Büyük iplik çilesi (Anonim 2011: 1381).
44 Trakya University Journal of Social Science
June 2019 Volume 21 Issue 1 (33-54)
DOI: 10.26468/trakyasobed.446294
Kıyma erzilayıl kurban olayım
Çeyizim24 içerde başlı kalıyor
55
Keme destanı
Mucur
Küçükkavak
Köyü
Hacı Hasan Akın
(1924-?)
Vahit Bulut
Keme25 biter yağan yağmur çok ola,
Kuruturlar doldururlar çuvala,
Tüm insanlar yiye karın doyura,
Ana masrafsız karı kemenin
56
Kırşehir’e
özlem (1962)
Mucur Seyfe Gölü
Ziya Fikret
Yılmaz (1938-?)
Vahit Bulut
Güzün de giyersin sarı bir kılıf
Rüzgârın eser hafiften hafif
Istarın26 başında Hatice, Elif
On arşın halıyı27 dokur Kırşehir
57
Bir heybenin
iki gözü
Kırşehir
Muhsin Durucan
(1948-?)
Vahit Bulut
Bütün Anadolu senin elindir
Yunus Emre Karacaoğlan sendedir
Hacı Bektaş, Ahi Evran benimdir
Betikler dolusu selam onlara
58
Anam
kirmenini
alsın eline
Kırşehir
Mucur
Abdullah Gündüz
Abdullah
Gündüz
Erdem
Çalışkanel
Anam kirmenini alsın eline
59
Bir çift güzel
gördüm
Kırşehir
Gürbüz Sapmaz
Gürbüz
Sapmaz
Bir elinde kirkit halı dokuyor
Sürmeli gözler de Kuran okuyor
Cemalin şavkında güller açıyor
Acep sevdiğimin eşi varmola
60
Bağlar gazeli
Kırşehir, Mucur
Ayşe Gündüz
Abdullah
Gündüz
Bağa girdim üzüme
Çubuk değdi gözüme
Al beni beni sar beni beni yalancı
mısın
Omuzunda habe var dilenci misin
61
Hava’mın
etekleri
Kırşehir
Ayşe Gündüz
Abdullah
Gündüz
Hava’mın etekleri yandım Hava
meyili
Süpürür hendekleri yandım Hava
meyili
Hiç aklımdan çıkmıyor yandım Hava
meyili
62
Ocak başında
halı
Kırşehir, Mucur
Ayşe Gündüz
Abdullah
Gündüz
Ocak başında halı
Boyun irayhan dalı
Ocak başında minder
Minderi geri dönder
63
Aman Giye
Giye
Eskitmissin
Alları
Kırşehir
Neşet Ertaş
Erol Parlak
Giye giye eskitmişsin alları
24 Çeyiz: Gelinin baba evinden getirdiği ve çoğunu kendisinin yaptığı çeşitli ev tekstiline
verilen ad (İlhan Şahin 2018, Kaman; İbrahim Özdemir 2018, Kırşehir; Mümtaz
Boyacıoğlu 2018, Kaman).
25 Keme: Orta Anadolu Kızılırmak çevresi ylerinde toprak altında ilkbaharda
kendiliğinden yetişen patatese benzer bir sebze (Bulut 1983: 186).
26 Istar: Halı tezgahı (Bulut 1983: 260)
27 On arşın halı: 6 m2 halı.
Trakya Üniversitesi Sosyal Bilimler Dergisi 45
Haziran 2019 Cilt 1 Sayı 1 (33-54)
DOI: 10.26468/trakyasobed.446294
Çizelge ’de görüldüğü gibi, Aşık Said (1835-1908)’in sevdiğine yaktığı
türkülerde (1 ve 2) geçen giysi adlarına göre: 1800’lü yılların sonlarında,
Toklumen yöresinde, kadınların kutnu zıbın28, hareli mavi gömlek, laleli çar,
gülgülü fes giydikleri anlaşılmaktadır.
Şiirdeki betimlemelerden yapılan çıkarımlara göre kadınların baş giyimi şu
özelliklere sahiptir: Saçlar sırtı kaplayacak uzunlukta ve beliklidir. Saçlara örülen
belikler evli ya da bekâr kadınlar için farklı sayıda ve biçimde olabilmektedir.
Burada şairin sevdiğinin bekâr olduğu ve kız beliği ördüğü anlaşılmaktadır. Belikli,
örgülü saçlarını örtmek için lale desenli, çar29 denilen başörtüsü bağlamakta ve
üstüne bordo renkli fes takmaktadır. Bordo renkli keçeden fesler Anadolu giyim
kuşamında yaygın bir giyim elemanıdır. Fes, silindir veya kesik koni biçiminde
kırmızı çuhadan yapılarak kalıplanmış bir başlık türüdür (Önder 1998: 81).
Osmanlı toplumuna II. Mahmut döneminde giren fes, Kuzey Afrika’nın Fas
ülkesinde yapıldığından oranın adıyla anılmıştır (Eyüboğlu, 2004: 261). Yeşile
karışmış alı gelinin, ifadesi yöresel gelin giysili bir kadını anlatmaktadır. Çünkü
burada yeşil ve al renkler ile belirtilmek istenen renkten öte, gelinin başına örtülen
duvaklardır. Kartal ve Ölmez (2014; 68), Anadolu’da al pullu ve yeşil pullu adı
verilen başörtülerinin, gelin duvağı işlevini gören baş süslemelerinin önemli
parçaları olduğunu belirtmişlerdir. Cemile Narcıoğlu (1944-?) Leyla’ya Ağıt
şiirinde (21) yine gelinin başına bağladığı yeşil ve al duvaklardan söz etmektedir.
Neşet Ertaş (21) ve Gürbüz Sapmaz (22, 23) eserlerinde başına al giyen gelin
temasını işlemişlerdir.
Şiirdeki betimlemelerden yapılan çıkarımlara göre kadınların dış giyimi şu
özelliklere sahiptir: Kadınlar kutnu kumaştan zıbın adı verilen üçetek, bunun
içerisine parlak bir kumaştan (muhtemelen saten veya ipek kumaş), çizgili ve mavi
renkli içlik giyildiği anlaşılmaktadır. Üçeteğin kolları uzun ve kol ağızları iliklidir.
Takılara bakıldığında, gelinler, kulaklarına altın küpe ve boyunlarına değerli süs
eşyaları takmaktadırlar. Bu bilgiyi destekleyen Gürbüz Sapmaz tarafından derlenen
türküler (28) vardır. Aşık Said (1835-1908)’in anlatımıyla Kırşehir yöresel kadın
giyiminin ana hatları olduğu gibi ortaya çıkmaktadır. Ayşe Gündüz’den derlenen
Havvamın Etekleri, adlı türküde (61) adı geçen etekler, üç etek entarinin etekleri
olup alegorik bir ifadeyle kullanılmıştır.
Âşık İbik’in (1838-1924) yaktığı ağıtta (3) geçen giysi adlarına göre:
1800’lü yılların sonlarında, Çiçekdağı yöresinde, genç erkeklerin mavi renkli, geniş
28 Zıbın: Bir çeşit kadın giysisi, üçetek entari (İlhan Şahin 2018, Kaman; İbrahim Özdemir
2018, Kırşehir; Mümtaz Boyacıoğlu 2018, Kaman).
29 Çar: Eşarp, tülbent (Şahin 1991: 45) (İlhan Şahin 2018, Kaman; İbrahim Özdemir 2018,
Kırşehir; Mümtaz Boyacıoğlu 2018, Kaman).
46 Trakya University Journal of Social Science
June 2019 Volume 21 Issue 1 (33-54)
DOI: 10.26468/trakyasobed.446294
ağlı bol şalvar ve kutmentari denilen kutnu kumaştan entari giydikleri
anlaşılmaktadır. Genç erkekler üç eteğin önde bulunan eteklerini, katlamadan
giymektedirler. Ayrıca şiirde bük ve çadır adları geçmektedir. Bük, kundak yani
bebeklerin sarıldığı bezdir. Çadır ise kıl çadır olmalıdır. Çünkü Kırşehir’de
küçükbaş hayvancılığın geçmişi çok eskilere dayanmakta, koyun ve keçi
kıllarından dokumacılıkta yararlanıldığı, kıl çadır dokunduğu bilinmektedir (İlhan
Şahin 2018, Kaman; İbrahim Özdemir 2018, Kırşehir; Mümtaz Boyacıoğlu 2018,
Kaman). Bahri Altaş’dan derlenen bir bozlakta (39) konar-göçerlerin kullandığı kıl
çadırdan, Birsel geldi özü bürüdü, Çözdü direğini çadır yürüdü, dizeleriyle
söz edilmektedir. Kadın giyiminde kullanılan gülgülü fes, Âşık İbik’in şiirine de
girmiştir. Buna ek olarak yağlıktan da söz edilmektedir. Yağlık bir çeşit
başörtüsüdür.
Mehmet Kara tarafından yöre kadınlarından derlenen Mavilim adlı türküde
(25) erkeklerin düğünlerde mavi şalvar giydikleri anlatılmaktadır. Bu da Âşık
İbik’in betimlediği mavi şalvarın yörede Cumhuriyet’ten sonra giyilen bir erkek
giysisi olduğu bulgusunu desteklemektedir.
Aşık Osman Evran (1882-1942)’ın şiirinde (4) de erkek giyimine değgin
bilgiler göze çarpar. Şiirde adı geçen kisbet, yağlı güreşte pehlivanların giydikleri,
belden baldıra kadar uzanan, dar paçalı meşin pantolondur (Anonim 2011: 1448).
Yağlı güreşlerin yörede köy düğünlerinde yapılan önemli bir etkinlik olduğu
bilinmektedir (Boyacıoğlu 2011: 89-94; Şahin 1991: 44). Yani, bu şiirde bir
güreşçiden söz edilmektedir. Şiirde söz edilen palto, erkeklerin kışın giydiği kalın
kumaştan bir giysidir. Kırşehir’de sert iklimi ve ağır geçen kış mevsimleri
nedeniyle kışlık giyim elemanları önemlidir.
Erkek giyimine yönelik ipucu veren bir diğer şair Çot Meryem lakaplı kadın
ozan Meryem Genç (1892-1954)’dir. Şairin şiirinden (5) 1800’ yıllarda genç
erkeklerin beline kuşak bağladığı, kirkitli dokumalardan heybenin (habe)
taşımacılıktan öte simgesel bir anlamı olduğu anlaşılmaktadır. Mehmet Yılmaz
(1935-?)’ın şiirinde (20) geçen, Henüz daha ceketimi giymeden, Sanki bir şal gibi
belimde misin? Dizelerinde geçen şal, şal kuşaktır. Bu iki şiirle erkeklerin ceketin
altına, şalvarın üzerinden bele, şal kuşak bağladığı ortaya çıkmaktadır.
Anadolu’da şal kuşak kadın giyim elemanları arasında da yer alır. Gürbüz
Sapmaz tarafından derlenen türküde (27) ve ünlü bir Muharrem Ertaş türküsünde
(32) geçen acem şalı, kadınların üçeteğin altından, beline doladığı şal kuşaktır.
Şahin (1991: 41), yörede Cumhuriyetten önce kadınların kendi yetiştirdikleri
koyunların yününü, eğirip iplik haline getirdikten sonra şal kuşak dokuduklarını ve
kullandıklarını belirtmiştir.
Âşık Seyfullah Değirmenci (1896-1968), Kırşehir’in ünlü ozanlarından
Toklumen’li Âşık Said’in dördüncü oğludur. Ozanın buradaki türküsünden (6)
Trakya Üniversitesi Sosyal Bilimler Dergisi 47
Haziran 2019 Cilt 1 Sayı 1 (33-54)
DOI: 10.26468/trakyasobed.446294
1900’lü yılların başlarında kadınların fino fes takıp üzerine poşu bağladıkları
anlaşılmaktadır. Burada sözü geçen fino fes, gülgülü festen farklı olup tepelik
tarzında bir giysidir ve günümüzde kullanılmamaktadır (İlhan Şahin 2018, Kaman;
İbrahim Özdemir 2018, Kırşehir; Mümtaz Boyacıoğlu 2018: Kaman). Poşu,
Anadolu’da kadın giyiminde kullanılan ipekli ve desenli bir başörtüsü olup fesin
üzerine dolanır. Gürbüz Sapmaz tarafından Kırşehir merkezden derlenen türküde
(27) geçen “Ağ topukta püskül var” sözleriyle, yörede genç kızların başlarına
taktıkları topuklara kadar uzun saç görünümünde püskülü olan fesler
kastedilmektedir. Bu feslerin ve poşuların yörede günümüzde nadiren örneğine
rastlanmaktadır.
Şair Ali Baytok (1928-?) şiirinde (17) oya çemberi allı güzelim, derken;
kırmızı renkli, çember adı verilen, kenarları oya ile süslü başka bir başörtüsünden
söz etmektedir. Çekiç Ali’nin türkülerinde ve bozlaklarında Sarılı da yazma
kirazdan (30) ve Sarı yazma yakışmaz mı güzele (44); Çiçekdağlı Ozan Dede
Bekâr’ın türküsünde (40) Güzel olan sarı yazma bürünür diyerek yörede genç
kızların başlarına sarı yazma örtündüğünden bahsetmektedirler. Şiirlere konu olan
sarı yazma, günümüzde köylerde kullanılan bir başörtüsüdür. Neşet Ertaş’ın
Halime kız çay aşağı gidiyor türküsünden (33) genç kızların günlük başörtülerine
yaşmak denildiği anlaşılmaktadır.
Âşık Ahmet Çelebi (1897-1979) Geldi Gam Gene isimli türküsünde (7)
ağaların yani zenginlerin kaftan yani pahalı giysiler giydiğini belirtmektedir. Aşık
Asaf Sargın (1922-?)’ın şiirinde (13) geçen iplik kumaşından kaftan, ipek kaftan
olmalıdır. Kaftan, 1828’den önceki eski giysilerde en üste giyilen astarsız erkek
entarisidir. Ayrıca, Osmanlı İmparatorluğu zamanında giyilen padişahlara özgü bir
giysi olup, önü açık, uzun ve bol kollu kalınca bir erkek giysisidir (Koçu 1969:
137, 138).
Kudret Kurutluoğlu (1899-1973), asker kökenli bir doktordur. Şair Tabibler
adlı bir kitapta adı geçen sanatçının hiciv içerikli şiirleri vardır. Köye gelen valinin,
yerli halkın giysilerini kınaması üzücü bir olay olarak anıldığı için ozan bu olayı
anlatmak üzere Hasb-ı Hal şiirini (8) yazmıştır. Şiir yalın bir Türkçeyle
yazıldığından oldukça iyi anlaşılmaktadır. Ekonomik durumu iyi olanların, deriden
potin-galoş giydiği, fakir olan halkın ise daha kaba bir ayakkabı olan yine deriden
postal, pabuç giydiği ifade edilmektedir. Elbiselere urba denilmekte, zenginlerin
güzel kumaştan urbaları ütülü giydiği anlatılmaktadır. Fakir halkın ise kalın,
soğuktan koruyan, yünlü, aba kumaşından kebe giydiği dile getirilmektedir.
Anlatılan giysilerin örneği günümüzde yörede artık kullanılmamaktadır.
Fatma Kaplan (1918-1978)’ın Sitem şiirinde (12), Urbanı diktirdin mi
gezmiye, şiirinde de urba terimi karşımıza yine çıkar. Urbanın, hem günlük hem de
gezme için giyilen özel gün elbiseleri için genel bir terim olduğu anlaşılmaktadır.
48 Trakya University Journal of Social Science
June 2019 Volume 21 Issue 1 (33-54)
DOI: 10.26468/trakyasobed.446294
Ayrıca, şiirde geçen işlik, içlik olup üçetek entarinin altına giyilen bir çeşit
gömleğidir (Şahin 1991: 45).
Şair Fikriye Asil (1915-?) fakirliği anlattığı şiirinde (11), Fakirde bulunmaz
fazla çamaşır, diyerek fakirlerin giysilerinin azlığından söz etmektedir. Burada
kullanılan çamaşır kelimesi, ve ş giyimde kullanılan giysilerin tümünü
içermektedir.
Âşık Hasan Nebioğlu (1902-1988), türküsünde (9) sevdiğinin parlayan mor
beliğinden, elindeki mendilden ve temiz, beyaz fistanından söz etmektedir. Mor
belik, kınalı ve örgülü olan saçları simgelemektedir. Genç kızların saç
süslemelerinde beliklerin hem anlam hem de biçim açısından önemli bir yeri
olduğu sonucuna varılmaktadır.
Aydın Çekiç’den derlenen bir bozlakta (41) Mendilini koyunda saklarım,
Deller mola yârin ey ölü soykası, dizelerinde geçen mendil ve soyka terimleri
yöresel nitelik taşır. Şairin koynunda sakladığı mendil ölen yâri tarafından
işlenerek kendisine verilen ve aşkının simgesi olan mendildir. Soyka ise ölen
yârinin üzerinden çıkan giysileridir.
Ali Osman Kıyak (1912-?) ağası Konur İhsan’ı anlattığı şiirinde (10),
Ayağında donu yok, gömleği noksan, ifadesiyle erkeklerin giydiği don ve
gömlekten söz etmektedir. Burada don kelimesi, şalvar yerine kullanılmıştır.
Yörede erkeklerin dış giyimde şalvar ve gömlek giydikleri anlaşılmaktadır. Hayri
Sapmaz (1931-?)’ın deyişinde (18) adı geçen pontul, yine bir şalvar çeşidi olup,
şiirden de anlaşıldığı gibi tarım işlerinde giyilmektedir.
Şemsi Yastıman (1923-1994) hiciv içerikli şiirinde (14) kürkten söz
etmektedir. Haksız kazanç sağlayanları anlatmak için gümrüksüz kürk giyenler,
ifadesini kullanmaktadır. Kürk, Kırşehir için yöresel bir giysi değildir.
Ozan Hulusi Aksoy (1926-?) Mucur Pazarı adlı eserinde (15), giysiler ve
dokumalara değgin oldukça ayrıntılı betimlemelerde bulunmuştur. Bu betimler
aracılığıyla Mucur’da 1920’li yıllarda:
Pazara gelen kız ve gelinlerin ayaklarına kundura ve çarık giydiğini;
Eşeklerin sırtına mor renkli cicim süslemeli çuvallar yüklendiğini;
Halı yastıkların, renkli, desenli, cicimlerin, kilimlerin ve çarpana dokumaların
pazara satılmaya getirildiğini;
Pazar dönüşünde babaların kızlarına hediye olarak düğme veya (kazancı iyiyse)
yaşmak aldığını;
Pazarda satılan ürünlerden birinin de filikli denilen tülü dokumalarla süslenmiş
ve değerli olduğu anlaşılan Çerkez eyeri adlı at eyeri olduğunu;
Trakya Üniversitesi Sosyal Bilimler Dergisi 49
Haziran 2019 Cilt 1 Sayı 1 (33-54)
DOI: 10.26468/trakyasobed.446294
Evlenmek isteyen genç kızların bu muradının göstergesi olarak başlarına yeşil
örtü örttüğünü ve çift katlı tabir edilen şalvarlardan giydiğini;
Ayrıca genç kızların beline savatlı30 gümüş kemer taktığını öğrenmiş oluyoruz.
Benzer şekilde Mehmet Şahin (1932-?)’in şiirinde (19) geçen, Altın kemer
parıldıyor belinde, dizelerinden 1900’lü yılların ilk yarısında altın kemer de
takıldığını görmekteyiz. Bele takılan altın ve gümüş kemerler Anadolu halk
giyiminin önemli parçalarıdır. Muharrem Ertaş (1913-1984)’ın ünlü türküsü Dane
Dane Benleri Var Yüzünde (31), süslü bir kadını betimlerken, kulaklardan sarkan
küpelerden, yanaklara düşen zülüflerden, bele takılan kemerden söz etmektedir. Bu
şiir, kadınların saç süslemelerinde zülüf bırakma geleneği olduğunu ortaya
koymaktadır. Ayrıca takılarla ilgili varılan sonuçları desteklemektedir.
Aşık Yakup İnönü (1927-1983) (16), sevdiğine intizar ettiği şiirinde,
sevdiğinin fantazi yani süslü giyindiğini belirtmektedir. Sevdiğine ilenirken,
yorgan gevmesini dilemektedir. Bu ilençle istenen şey, kadının giyecek bir şey
bulamayacak kadar fakir olmasıdır.
Abdullah Gündüz tarafından Bulduk Duvan’dan derlenen Mucur türküsü
(24) Allılarda, geçen al, sözcüğü, gelin olurken genç kızın başına örttüğü al duvağı
anlatmaktadır. Ayrıca bu türküden gelinlerin al duvak ile birlikte al ipekli entere
giydiği anlaşılmaktadır. Mor giyenler ise düğüne katılan diğer genç kızlardır. Zaralı
Halil’den derlenen (38), Yüzüme dolandı yazmanın alı; Neşet Ertaş’tan derlenen
Giye Giye Eskitmişsin Alları (63) türkülerinde geçen al, gelin kızın başına
örttüğü ve üstüne giydiği kırmızı giysileri simgelemekte ve kavuşamama
durumunu alegorik bir ifadeyle anlatmaktadır. Gürbüz Sapmaz’dan derlenen
türküde (23) Al yorgan atılmıyor sürmelim dizelerinde benzer bir alegori bu
kez yorgan kullanılarak yapılmıştır. Buradaki al yoran, gelinin çeyizindeki
yorgandır. Kırşehir yöresinde gelinin çeyizine yüzü kırmızı veya bordo
saten kumaştan, elde köpünmüş yün yorgan koymak âdeti vardır (İlhan Şahin
2018, Kaman; İbrahim Özdemir 2018, Kırşehir; Mümtaz Boyacıoğlu 2018:
Kaman). Günümüzde bu adet unutulmuştur.
Ayşe Gündüz’den derlenen allılar türküsünde (34) bunlara ek olarak giysiye
esvap denildiği ve genç kızların çuha şalvar giydiği anlatılmaktadır. Hopla
sevdiğim hopla, Çuha şalvarı topla ifadesinden; Raci Alkır’dan (35) alınan Kendisi
hokkalı yârim, Şalvarı dökmeli yârim ifadelerinden şalvarın geniş ağlı ve bol
kesimli şalvar olduğu anlaşılmaktadır. Muharrem Ertaş’tan (45) alınan Arşın arşın
30 Savat: Gümüş üstüne özel bir biçimde kurşunla işlenen kara nakış (Türkiye Türkçesi
Ağızları Sözlüğü, http://sozluk.gov.tr/) (İlhan Şahin 2018, Kaman; İbrahim Özdemir 2018,
Kırşehir; Mümtaz Boyacıoğlu 2018: Kaman).
50 Trakya University Journal of Social Science
June 2019 Volume 21 Issue 1 (33-54)
DOI: 10.26468/trakyasobed.446294
çuha şalvar giyenler, Kazan kazan pilavları yiyenler ifadelerinin de desteklediği
gibi çuha şalvarın zenginlerin giydiği, oldukça saygın bir giysi olduğu dikkati
çekmektedir.
Saibe Günyol’dan derlenen Kırşehir türküsünde (26), Cumhuriyet
döneminde erkeklerin ata bindikleri ve kundura giydikleri söylenmektedir.
Kundura, konçsuz, 5 cm topuklu, ökçe altına demir nalça takılan, taban altı demir
çivili, ağır ve kaba ayakkabıdır (Artun 2014: 324).
Yöresel giyimin vazgeçilmez parçaları olan çoraplar da türkülerde
geçmektedir. Nida Tüfekçi tarafından Çekiç Ali’den derlenen Çorabın miline bak
(29) adlı türkü yöredeki çorap örme geleneğini dile getirmektedir. Günümüzde
yörenin el örgüsü çorapları halen ünlü olup eskisi gibi beş mil yani beş şiş ile örgü
bilenlerin sayısı azalmıştır.
Ayşe Gündüz ve Bulduk Duvan’dan derlenen türküde (34), al duvak, triko
kazak, çuha şalvar gibi çeşitli kadın giysilerinden esvap olarak söz edilmektedir.
Raci Alkır’dan derlenen türküde (35), kadınların giydiği şalvar dökmeli şeklinde
betimlenmektedir. Yörede kadınların günümüzde giydiği şalvarların kesimi bol ve
dökümlüdür.
Bulduk Duvan’ın türküsünden (36) Mucurda, kadınların yakası düğmeli (fil
yaka), kıvırcık keten gömlek giydiği ve bu gömleğe filfili göynek denildiği
öğrenilmektedir. Filfilinin biber veya acı tat anlamı da vardır. Ancak burada
gömlek söz konusu olduğundan düğmeli anlamı daha akla uygun gelmektedir.
Saibe Günyol’dan derlenen türküde (37) Cumhuriyet dönemi
öğretmenlerinin modern giysileri betimlenmektedir. Ev dekorasyonunda perde
kullanıldığı anlaşılmaktadır.
Âşık Sait’den derlenen türküde (42) yelek adı geçmektedir. Çekiç Ali’den
derlenen bir türküde (43) beyaz fesli esmer oğlandan söz edilmektedir. Âşık Ömer
(1874-1957) borcunu ödeyemediği kaput bezi için bu türküyü yaktığından (46),
1800’lü yılların sonarı 1900’lü yılların başlarında Kamanda kaput bezi kullanıldığı
anlaşılmaktadır. Kaput bezi Amerikan bezi veya humayın olarak da bilinen düz ve
kaba bir pamuklu kumaştır (Anonim 2011: 1312). O yıllarda astarlık kumaş veya
kefen bezi olarak kullanılmıştır.
Türkülerde geçen kıymetli kumaşlardan biri de atlas kumaştır. Mucur’lu
Ayşe Duvan’ın türkülerinde (47) atlas kumaştan giysiler giyildiği anlaşılmaktadır.
Kadın ozan Ayşe Duvan türkülerinde (48), zengine gelin olanların şansından söz
etmekte, odalarına kilimlerin serili olmasının bir zenginlik işareti olduğunu
vurgulamaktadır.
Âşık Ahmet Çelebi (1897-1979)’nin türküsünde (49) geçen kelep, büyük
iplik çilesi anlamına gelmektedir (İlhan Şahin 2018, Kaman; İbrahim Özdemir
2018, Kırşehir; Mümtaz Boyacıoğlu 2018, Kaman).
Trakya Üniversitesi Sosyal Bilimler Dergisi 51
Haziran 2019 Cilt 1 Sayı 1 (33-54)
DOI: 10.26468/trakyasobed.446294
Âşık Arap Mustafa Öztürk (1901-1966) Neşet Ertaş tarafından söylenerek
tanıtılan ünlü Zahidem türküsünde (52) üzerinde yatılan hasırdan bahsetmektedir.
Hasırın sözlük anlamına bakıldığında saz, kabuk, yaprak gibi bir bitkiyle, belli bir
teknikle örülmüş taban veya tavan örtüsü olarak tanımlanır (Anonim 2011: 1053).
Akpınar kasabasında Cumhuriyet’ten sonra hasır örücülüğü yapıldığı bilinmekte ve
yörede örnekleri bulunmaktadır. Aşık Yusuf Köroğlu (1924-?)’dan derlenen
türküde (50) ev yapımında kullanılan temel ipinden (çirpi ipi) söz edilmektedir.
Âşık Asaf Sargın (1922-?)’ın türküsünden (53) tarımla uğraşılan Mucur
Geycek Köyünde eşya taşımak için heybe, yarma gibi tahılları muhafaza etmek için
çuval kullanıldığı anlaşılmaktadır. Hacı Hasan Akın (1924-?)’ın yazdığı Keme
Destanında (55) Mucur Küçükkavak Köyünde keme denilen sebzenin toplayıp
kurutulduktan sonra çuvallarda saklandığı anlaşılmaktadır. Şahin (1991: 46),
çuvalın ıstar tezgâhlarda yöre kadınları tarafından dokunan, taşıma ve saklama
amaçlı bir dokuma olduğunu belirtmektedir.
Ayşe Gündüz’den derlenen Bağlar Gazeli (60) türküsünde, Omuzunda habe
var dilenci misin? dizesinde, habe terimi benzer anlamda geçmektedir. Muhsin
Durucan (1948-?) Bir Heybenin İki Gözü (57) adlı bir şiir kitabı çıkarmıştır. Şahin
(1991: 46), heybeye yörede habe denildiğini, cicim dokuma tekniği ile çeyize
koymak ve kullanmak amacıyla evlerde dokunduğunu belirtmektedir.
Raşit Yıldız’dan alınan bir deyişte (54) çeyiz ve iğnedenlik terimleri
geçmektedir. Çeyiz hazırlama Kırşehir halk kültürünün önemli bir parçasıdır.
İğnedenlikten, halı ve kilime, yatak yorgandan, çorap ve hasıra kadar her ayrıntı
çeyizin içerisinde bulunur (İlhan Şahin 2018, Kaman; İbrahim Özdemir 2018,
Kırşehir; Mümtaz Boyacıoğlu 2018, Kaman).
Mucurlu ozan Abdullah Gündüz Anam kirmenini alsın eline (58) diyerek
dokuma araçlarından olan kirmenden; Kırşehirli Gürbüz Sapmaz, Bir elinde kirkit
halı dokuyor (59), diyerek kirkitten söz etmektedir. Halı dokumacılığından söz
eden bir diğer şair Ziya Fikret Yılmaz (1938-?)’dır. Şair eserinde, Istarın başında
Hatice, Elif, On arşın halıyı dokur Kırşehir, dizeleriyle yöredeki halı
dokumacılığını belgelemektedir. Ayşe Gündüz’den alınan Ocak Başında Halı, adlı
türküde (32), ocak başındaki halı ve minderden söz edilmektedir. Burada geçen adı
halı ve minder nesne olarak değil dokuma eyleminin yerine alegorik bir ifadeyle
kullanılmıştır. Tarım ve hayvancılıkla geçimini sağlayan çiftçi ailelerinin ikinci
uğraşı halıcıktır. Yöre kadınları uzun kış gecelerinde halı dokuyarak aile gelirine
katı sağlamışladır (İlhan Şahin 2018, Kaman; İbrahim Özdemir 2018, Kırşehir;
Mümtaz Boyacıoğlu 2018, Kaman). Bu etkinlik şiirlere doğrudan yansımıştır.
Kırşehir’de 1950’li yıllara kadar hemen her köyde, her evde dokuma tezgâhı
bulunmakta ve halı, kilim, cicim dokumacılığı yapılmaktaydı (Akyürek vd 1997:
61) (İlhan Şahin 2018, Kaman; İbrahim Özdemir 2018, Kırşehir; Mümtaz
52 Trakya University Journal of Social Science
June 2019 Volume 21 Issue 1 (33-54)
DOI: 10.26468/trakyasobed.446294
Boyacıoğlu 2018, Kaman). Günümüzde halı dokumacılığı tamamen bırakılmış,
eski halıların günümüze kadar gelebilen örnekleri ise yok denecek kadar azalmıştır.
El dokuması halı ve kilimlerim yerini teknoloji ürünü yer yaygıları almıştır. Benzer
şekilde kırsal kesimde geleneksel yöntemlerle yapılan giysi üretimi, 19. yy’da hazır
giyim yani endüstriyel yöntemlerle giysi üretimine yerini bırakmıştır (Evecen
2015: 217). Bundan sonra yörede giysilerin adları da genelleşmiş ve filfili göynek,
gülgülü fes gibi yöresel kullanımlar zamanla unutulmuştur. Bu isimlere artık türkü
sözlerinde rastlanılmaktadır.
4. SONUÇ VE ÖNERİLER
Türkülerde adı geçen tekstil ve dokuma araç gereçleri yörede yaşayan,
yörenin bağrından kopup gelen ozanların deneyimlediği olgulardır yani Kırşehir’e
özgüdürler.
Türkülerin ulaşılabilenler içerisinde en eskisi Aşık Said (1835-1908)’e aittir.
Bu türküler içerisinde günümüzde somut örneği bulunmayan yöresel tekstillerin,
türkülerde adının geçtiği, hatta betimlendiği belirlenmiştir. Kadın ve erkekler için,
baştan ayağa kadar, bir yöresel giysinin tüm parçaları türkülerde geçmektedir.
Tekstillerde adı geçen tekstiller bir sınıflandırma yapıldığında, uzun bir
listenin ortaya çıktığı görülmüştür. Bu liste şu şekildedir:
Öncelikle elbise ve/veya giysi terimleri çeşitli yöresel terimlerle ifade
edilmekte olup yerine göre urba, uruba, fantazi giyimi, esvap, çamaşır, soyka
terimleri kullanılmaktadır.
Başa giyilenler listelendiğinde; gülgülü fes, laleli çar, fino fes, poşu, yaşmak,
yeşil çember, oyalı al çember, duvak, gelin teli, pullu yazma, allı yazma, püsküllü
fes, sarı yazma, al yazma, beyaz fes (oğlanlar giyer), başa giyilen giysilerdir.
Dışa giyilenler listelendiğinde erkeklerin giydiği giysilerin şunlar olduğu
belirlenmiştir: Mavi şalvar, kutmentari, kisbet, palto, kaftan, pantul, göynek ve
ceket. Kadınların ev içinde ve ev dışında giydiği giysilerin ise şunlar olduğu
belirlenmiştir: Kebe, aba, beyaz fistan, gömlek, işlik, kürk, şalvar, entere, ipekli
entere, fistan, ip kazak, çuha şalvar, dökmeli şalvar, filfili göynek, fil yaka keten
göynek, yelek, etek, kutnu zıbın.
İçe giyilenler listelendiğinde; don, gömlek (atlet anlamında), çamaşır, hareli
mavi gömlek içe giyilen giysilerdir.
Ayağa giyilenler listelendiğinde; potin, galoş, postal, pabuç, kundura, çarık,
çorap ayağa giyilen giysilerdir.
Takılar ve donatılar listelendiğinde; yağlık, kuşak, mendil, savatlı gümüş
kemer, altın kemer, şal kuşak, gıravat, acem şalı, altın küpe, küpe, kemer, örgü
kuşak (kolan) takılar ve donatılardır.
Türkülerde adı geçen kumaşlar; kumaş (basma, pazen gibi kumaşlar için
söylenir), aba, çuha, atlas, ipekli, keten bezi ve kutnu kumaşlardır.
Trakya Üniversitesi Sosyal Bilimler Dergisi 53
Haziran 2019 Cilt 1 Sayı 1 (33-54)
DOI: 10.26468/trakyasobed.446294
Yarı mamul madde ve hammadde adlarına bakıldığında; iplik (el örgü
ipliği), ip (urgan), kelep ve çirpi ipi (temel ipi) adlarının geçtiği görülmektedir.
Ayrıca, gön, yün, filik, ipek, pamuk ve keten hammadde adlarıdır.
Dokuma ve kullanım araçlarının adları listelendiğinde; pul (düğme), Çerkez
eyeri, yorgan, yastık, iğne, post, ıstar, kirmen, kirkit, iğnedenlik ve mil (şiş) adı
geçen kullanım araçlarıdır. Yastık, heybe, mor çuval, halı yastık, cicim, kilim,
perde, çadır, bez, kundak, hasır, çeyiz, on arşın halı, halı minder ve çuval adı geçen
dokumalardır.
Cumhuriyet’ten sonra erkeklerin giydiği mavi şalvarın zamanla pantolona,
urbanın fantazi giyime, enterinin fistana ve elbiseye dönüştüğü, gıravatın ortaya
çıktığı gözlenmektedir. Günümüzde mavi şalvar, çuha şalvar, savatlı gümüş kemer,
kutmentari, filfili fes, gülgülü fes, acem şalı ve çarık, gibi giysilerin adı sadece
türkülerde geçmekte kullanılmamaktadır.
Kırşehir yöresi halk oyunu ekiplerine giydirilen yöresel giysiler gözlenmiş
ve aslını yansıtmadığı dikkati çekmiştir. Kırşehir Müzesi bu açıdan önemlidir.
Müze, Etnografya Müzesi olarak 1997 yılında ziyarete açılmış olup Kırşehir
halıcılığını simgelemek üzere bir ıstar tezgâhı ve önünde yöresel giysili dokuyucu
kadın mankenin görüldüğü bir bölüm bulunmaktadır. Ayrıca sembolik Kırşehir
evinde, günlük yaşamdan bir kesitin canlandırıldığı sergileme yer almaktadır.
Mankene giydirilen kadın giysisi Kırşehir yöresel giyiminin yegâne somut
belgesidir. Ancak bu çalışmayla kadın ve erkek için adı geçen yöreye özgü birçok
giysi bulunduğu anlaşılmaktadır. Türkülerde adı geçen ve betimlenen giysilerin
tıpkı-üretim çalışmaları yapılmalıdır. Halk oyunları giysilerinde yöresel ögelere
sadık kalınmalıdır. KAYNAKÇA
Akyürek, M., Köksal, A., Yıldırım, M. (1997). Tarihten Günümüze Mucur,
Ankara.
Anonim. (2011), Türkçe Sözlük. Ankara: Atatürk Kültür, Dil ve Tarih
Yüksek Kurumu Yayınları: 549.
Artun, E. (2014a). Türk Halkbilimi. 11. Baskı. Adana: Karahan Kitabevi.
Artun, E. (2014b). Ansiklopedik Halkbilimi- Halk Edebiyatı Sözlüğü.
Adana: Karahan Kitabevi.
Boyacıoğlu, M. (2001). Ben de Çocuktum Özlemlerimle. Çocukluk Anılarım
(1949-1960). ISBN: 978-9944-5613-1-0, Ankara.
Bulut, V. (1983). Kırşehir Halk Ozanla, Ankara: Filiz Yayınları, Gürsan
Matbaacılık.
Elçin, Ş. (1981). Halk Edebiyatına Giriş, Ankara: Kültür Bakanlığı
Yayınları: 365, Türk Halk Kültürü Eserleri Serisi: 10.
54 Trakya University Journal of Social Science
June 2019 Volume 21 Issue 1 (33-54)
DOI: 10.26468/trakyasobed.446294
Evecen, A. (2015) Baudrillard'dan modern toplumlara özgü bir moda
kavramı çözümlemesi, SOBİDER Sosyal Bilimler Dergisi, 2(5). 216-226.
Evecen, A.;Etikan, S., Kılıçarslan, H. (2017). Günümüzde El Sanatlarına
Yaklaşım; Ödemiş İğne Oyaları, Hitit Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü
Dergisi, 10(1).
Eyüpoğlu, İ. Z. (2004). Türk Dilinin Etimoloji Sözlüğü. İstanbul: Sosyal
Yayınlar.
Günşen, A. (2006)., İlk Türkçecilerden Kırşehirli Aşık Paşa (Hayatı, Edebi
Kişiliği ve Eserleri), Kırşehir: Kırşehir Valiliği Yayınları :6.
Kartal, Z. Ölmez, F. N. (2014). Yalvaç Yöresel Giysileri. Ankara: Yalvaç
Belediyesi Kültür Yayınları. ISBN: 978-605-61494-3-6.
Koçu, E. R. (1969). Türk Giyim Kuşam ve Süslenme Sözlüğü. Sümerbank
Kültür Yayınları, Ankara. Obruk, C. (1983) Kırşehir’i Alık Said. Ankara: Ulus
Matbaası.
Önder, M. (1976), Kırşehir Güldestesi. Ankara: Filiz yayınevi.
Önder, M. (1998). Antika ve Eski Eserler Kılavuzu, Ankara: Türkiye İş
Bankası Kültür Yayınları.
Örnek, S. V. (2014) Türk Halk Bilimi, Bütün Eserleri II, Ankara: Bilge Su
Yayınları.
Şahin, İ. (1991). Kaman İl Yıllığı, Kaman.
Tarım, C. H. (1947). Kırşehir Tarihi, II. Baskı, Kırşehir.
Turhan, S., Kara, M., Tan N., Gündüz, A. (2007). Kırşehir Halk Müziği,
Yayın No:11, Ankara: Kırşehir Valiliği Yayınları.
Türk Dil Kurumu Sözlükleri.
http://www.tdk.gov.tr/index.php?option=com_bts&arama=kelime&guid=TDK.GT
S.5b506ab8185154.95967104, Türkü, Er. Tar: 12.04.2018
http://sozluk.gov.tr/ Derleme Sözlüğü (Türkiye Türkçesi Ağızları Sözlüğü),
Filik, Savat, Er. Tar: 15.02.2019
KAYNAK KİŞİLER
İbrahim Özdemir (İhvani), Şair, Yazar, Koleksiyoncu, 80, Kışehir.
İlhan Şahin, Yerel Hak Ozanı, Emekli Öğretmen, 75, Kaman
Mümtaz Boyacığlu, Şair, Yazar, Emekli Öğretmen, 76, Kaman.
Kırşehir'de 1950'li yıllara kadar hemen her köyde, her evde dokuma tezgâhı bulunmakta ve halı, kilim, cicim dokumacılığı yapılmaktaydı (Akyürek vd 1997: 61) (İlhan Şahin
Mümtaz Boyacıoğlu 2018, Kaman). Bu etkinlik şiirlere doğrudan yansımıştır. Kırşehir'de 1950'li yıllara kadar hemen her köyde, her evde dokuma tezgâhı bulunmakta ve halı, kilim, cicim dokumacılığı yapılmaktaydı (Akyürek vd 1997: 61) (İlhan Şahin 2018, Kaman; İbrahim Özdemir 2018, Kırşehir; Mümtaz Trakya University Journal of Social Science June 2019 Volume 21 Issue 1 (33-54) DOI: 10.26468/trakyasobed.446294
Günümüzde halı dokumacılığı tamamen bırakılmış, eski halıların günümüze kadar gelebilen örnekleri ise yok denecek kadar azalmıştır
Boyacıoğlu 2018, Kaman). Günümüzde halı dokumacılığı tamamen bırakılmış, eski halıların günümüze kadar gelebilen örnekleri ise yok denecek kadar azalmıştır.
Ayrıca sembolik Kırşehir evinde, günlük yaşamdan bir kesitin canlandırıldığı sergileme yer almaktadır
  • Müze
Müze, Etnografya Müzesi olarak 1997 yılında ziyarete açılmış olup Kırşehir halıcılığını simgelemek üzere bir ıstar tezgâhı ve önünde yöresel giysili dokuyucu kadın mankenin görüldüğü bir bölüm bulunmaktadır. Ayrıca sembolik Kırşehir evinde, günlük yaşamdan bir kesitin canlandırıldığı sergileme yer almaktadır. Mankene giydirilen kadın giysisi Kırşehir yöresel giyiminin yegâne somut belgesidir. Ancak bu çalışmayla kadın ve erkek için adı geçen yöreye özgü birçok giysi bulunduğu anlaşılmaktadır. Türkülerde adı geçen ve betimlenen giysilerin tıpkı-üretim çalışmaları yapılmalıdır. Halk oyunları giysilerinde yöresel ögelere sadık kalınmalıdır. KAYNAKÇA
Tarihten Günümüze Mucur
  • M Akyürek
  • A Köksal
  • M Yıldırım
Akyürek, M., Köksal, A., Yıldırım, M. (1997). Tarihten Günümüze Mucur, Ankara. Anonim. (2011), Türkçe Sözlük. Ankara: Atatürk Kültür, Dil ve Tarih Yüksek Kurumu Yayınları: 549.
Ansiklopedik Halkbilimi- Halk Edebiyatı Sözlüğü
  • E Artun
Artun, E. (2014a). Türk Halkbilimi. 11. Baskı. Adana: Karahan Kitabevi. Artun, E. (2014b). Ansiklopedik Halkbilimi-Halk Edebiyatı Sözlüğü. Adana: Karahan Kitabevi.
Çocukluk Anılarım (1949-1960)
  • M Boyacıoğlu
Boyacıoğlu, M. (2001). Ben de Çocuktum Özlemlerimle. Çocukluk Anılarım (1949-1960). ISBN: 978-9944-5613-1-0, Ankara. Bulut, V. (1983). Kırşehir Halk Ozanları, Ankara: Filiz Yayınları, Gürsan Matbaacılık. Elçin, Ş. (1981). Halk Edebiyatına Giriş, Ankara: Kültür Bakanlığı Yayınları: 365, Türk Halk Kültürü Eserleri Serisi: 10.
Günümüzde El Sanatlarına Yaklaşım
  • A Evecen
  • S Etikan
  • H Kılıçarslan
Evecen, A.;Etikan, S., Kılıçarslan, H. (2017). Günümüzde El Sanatlarına Yaklaşım;
Türk Giyim Kuşam ve Süslenme Sözlüğü. Sümerbank Kültür Yayınları
  • E R Koçu
Koçu, E. R. (1969). Türk Giyim Kuşam ve Süslenme Sözlüğü. Sümerbank Kültür Yayınları, Ankara. Obruk, C. (1983) Kırşehir'i Alık Said. Ankara: Ulus Matbaası. Önder, M. (1976), Kırşehir Güldestesi. Ankara: Filiz yayınevi.