İnsanın yaşam biçimi ve kültürel birikimi içinde her zaman sembolik bir yeri olan mobilya, kullanılmaya başlandığı ilk günden beri pratik kullanım işlevine ek olarak bir iletişim nesnesidir. Mobilya tasarımında iletişim, biçim dilini meydana getiren öğelerle; gösterge ve sembollerle sağlanmaktadır. Geçtiğimiz yüzyıl başında tasarımla iletişim işlevinin farkına varılmasıyla birlikte mobilya, mesajların ve ideolojilerin iletilmesinde bir araç olarak kullanılmaya başlanmış; bugün ise teknoloji alanındaki gelişmelerin etkisiyle geniş bir anlam içeriğine ve çeşitliliğine ulaşmıştır. Sanatçılar ve tasarımcılar günümüzde mobilya formunu düşünce, felsefe, söylem, fikir, duygu ileten bir araç olarak görebilmekte; aynı zamanda deneysel üretimlerin, çağdaş malzemelerin, bilimsel araştırmaların, güncel tasarım ve üretim yöntemlerinin denendiği bir uygulama alanı olarak da kullanabilmektedir. Tasarımları kendi birikimi, yaşam stili ve beğ enileri doğrultusunda yorumlayan kullanıcı bu tür ürünleri kendisine farklılaşma duygusu verdiği, statü sağladığı ya da bakış açısını betimleyici nitelik taşıdığı için tercih edebilmektedir. Sembolleşen mobilya, kavramsal içeriğin ve mesajın pratik işlevden baskın olduğu, çağdaş sanatın ve tasarımın ortak paydasında yer alan boyutuyla öne çıkmaktadır.