ArticlePDF Available

Dijital Kültür, Özgürlükler ve Sınırları Üzerine [On Digital Culture, Freedoms and Boundaries]

Authors:
  • Republic of Turkey Ministry of Culture and Tourism

Abstract

Bilgi ve iletişim teknolojilerindeki bütün gelişmeleri kapsayan bir olgu olarak dijitalleşme; günümüzde bilgi ve kültür ürünlerine erişim, iletişim ve ifade özgürlüklerinin deneyimlenme alanlarını daha önce hiç olmadığı kadar genişletirken, iletişim yöntemlerimiz ve kendimizi ifade biçimlerimizi, iş, yönetim, eğitim, öğretim ve öğrenme süreçlerimiz ile üretim ve tüketim kalıplarımızı da olağanüstü bir şekilde dönüşüme uğratmıştır. Dijitalleşme olgusu yarattığı bu dönüşümler yanında, doğasında barındırdığı birtakım riskler ve sınırsızlığın ortaya çıkarabileceği olumsuzlukların önüne geçmek bakımından da yeni sınırların tanımlandığı yeni mecraları ve hukuki kodları beraberinde getirmiştir.
DİJİTAL KÜLTÜR, ÖZGÜRLÜKLER VE SINIRLARI ÜZERİNE*
1
Özgür SEMİZ **
2
Özet: Bilgi ve iletişim teknolojilerindeki bütün gelişmeleri kapsayan bir olgu
olarak dijitalleşme; günümüzde bilgi ve kültür ürünlerine erişim, iletişim ve ifade
özgürlüklerinin deneyimlenme alanlarını daha önce hiç olmadığı kadar
genişletirken, iletişim yöntemlerimiz ve kendimizi ifade biçimlerimizi, iş, yönetim,
eğitim, öğretim ve öğrenme süreçlerimiz ile üretim ve tüketim kalıplarımızı da
olağanüstü bir şekilde dönüşüme uğratmıştır. Dijitalleşme olgusu yarattığı bu
dönüşümler yanında, doğasında barındırdığı birtakım riskler ve sınırsızlığın
ortaya çıkarabileceği olumsuzlukların önüne geçmek bakımından da yeni
sınırların tanımlandığı yeni mecraları ve hukuki kodları beraberinde getirmiştir.
Anahtar kelimeler: Dijitalleşme, dijital kültür, dijital dönüşüm, teknoloji, bilişim,
içerik, içerik üretimi, sosyal medya, yeni medya, web, internet, kişisel veri, veri
koruma, kişisel verileri koruma, telif hakları, fikri mülkiyet, birey, toplum,
özgürlükler, güvenlik, hukuk, hukuk sistemi.
*
1
İlk olarak ICT Media Bilgi, İletişim Teknolojileri ve Enerji Dergisi, Şubat 2019 Sayısında
yayımlanan bu Makale gözden geçirilerek bu platformda tekrar yayımlanmıştır.
**
2
M.Sc., LL.M., Ph.D. ad., Bakanlık Müfettişi, T.C. Kültür ve Turizm Bakanlığı Teftiş Kurulu Başkanlığı,
Ankara Üniversitesi Misafir Öğretim Görevlisi (Fikri Hukuk), Ankara Üniversitesi Fikri ve Sınai Haklar
Araştırma ve Uygulama Merkezi – FİSAUM Merkez Kurulu ve Yönetim Kurulu Üyesi.
e-posta: semiz.ozgur@gmail.com
Özgür SEMİZ
2
DİJİTAL KÜLTÜR, ÖZGÜRLÜKLER VE SINIRLARI ÜZERİNE
Dijital dünyanın olanaklarıyla birlikte insan artık
fiziki dünyanın rutini olan uzun bekleyişler ve
gecikmelerin yarattığı sabırsızlıklara yabancıydı…
Bilgi ve iletişim teknolojilerindeki bütün gelişmeleri kapsayan bir olgu
olarak dijitalleşme bilgiyi fiziki dünyanın mekân ve zaman sınırlarından
kurtarmak suretiyle birey, toplum, ekonomi, ve devlet hayatında radikal
değişimler ortaya çıkardı. Bu değişimler ile birlikte iletişim yöntemlerimiz ve
yapma biçimlerimiz, yönetim, koordinasyon, eğitim, öğretim ve öğrenme
süreçlerimiz, ticaretin şekli ve kanalları, tüketim kalıplarımız, bilgi ve kültür
ürünlerinin üretimi, dağıtımı, depolanması ve bu ürünlere ulaşma ya da tüketme
biçimlerimiz de olağanüstü bir şekilde dönüşüme uğradı.
Dijital teknolojiler öncesinde fiziki dünyanın zaman ve mekân sınırları her
türlü bilgi ve fikrin işlenmesi, arşivlenmesi, paylaşımı ve ifade edilme
olanaklarının da sınırlarını belirlemekteydi. Bireyler daha önce fiziki dünyanın
imkânları dâhilinde toplumun geneline karşı kendilerini ifade etmek, duygu ve
fikirlerini aktarmak yolunda dergi, gazete, radyo ve televizyon gibi geleneksel
basın ve yayın araçlana ihtiyaç duymakta, bu mecralara ulaşabilmek
bakımından gerek madden gerekse zaman ve mekân yönünden maliyetler ile
karşı karşıya kalmaktaydı. Bu tür araçlara küçük maliyetlerle serbestçe ulaşım
ve kullanım ise herkes için mümkün değildi. Bu bağlamda, bireylerin bilgiye
ulaşma, kendilerini ifade etme, elindeki bilgi ve fikirleri işleme, depolama ve
yayma kabiliyeti fiziki dünyanın maddi, teknik ve fiili kısıtları ile çevriliydi.
Dijital teknolojilerin getirdiği olanaklar ile birlikte her birey daha önce hiç
olmadığı kadar bir yayıncı, bir yazar, bir içerik sağlayıcısı, bir arşivci, bir haber
programcısı veya bir muhabire dönüştü; elindeki akıllı telefonlarından ve
tabletlerinden, ev ve ofislerindeki bilgisayar ekranlarından herhangi bir konuda
dünyanın herhangi bir noktasında üretilmiş bilgi ve içeriğe istediği yer ve
zamanda anlık olarak ulaşma ve yine elindeki bilgi ve fikirleri anlık olarak bütün
dünyaya aktarma kabiliyeti kazandı. Dijital nyanın olanaklarıyla birlikte insan
artık fiziki dünyanın rutini olan uzun bekleyler ve gecikmelerin yarattığı
sabırsızlıklara yabancıydı.
DİJİTAL KÜLTÜR, ÖZGÜRLÜKLER VE SINIRLARI ÜZERİNE
Bu süreçte, X (1965-1979) ve Y (1980-1999) kuşakları fiziki dünyadan
dijital dünyaya geçiş yapan ve yaşam deneyimini sayısallaşmış dünya ile
kolayca uyumlaştıran; uyumlaştırmaya çalışan veya bu uyumda güçlük çeken
kuşaklar olarak karşımıza çıkarken, Z kuşağı olarak adlandırılan 2000 yılı ve
sonrası doğumlular ise bu dijitalleşme olgusunun içinde doğup doğrudan bu
dünyayı deneyimleyen kuşaklar oldu.
Bilgiye erişim imkânları ile bilginin üretim, depolama ve dağıtım
kanallarındaki bu radikal değişim yukarıda değinilen olanakları beraberinde
getirirken, aynı zamanda verili bir anda, belli bir konuda binlerce malumatın
ortalıkta dolaşmasına, kaynağı belirsiz bilgi bombardımanı ile karşı karşıya
kalınmasına da neden oldu; bu yönüyle bilgi kirliliğini de beraberinde getirdi.
Dijital dünyanın zaman ve mekân yönünden engel barındırmayan doğası ile
gerçek kimliklerin ve lokasyonların daha kolay gizlenmesine ve değiştirilmesine
imkân veren sanal yapısı da bilginin üretim ve dağıtım kanalları üzerindeki
kontrolü ortadan kaldırdı. Bu yönüyle dijitalleşme kişi hak ve özgürlükleri ile
bireysel ve toplumsal menfaatleri tehdit eden, kişi ve kurumlara maddi ve
manevi zararlar veren suçların(1)
3
daha kusursuz, yoğun ve sistematik ölçekte
işlenmesi gibi olumsuzlukları da beraberinde getirdi. Bu bağlamda, dijital
dünyanın özgür ve sınır tanımayan kaotik doğası fiziki dünyanın kurallarına göre
şekillenen geleneksel hukuki düzenlemelerde de bir takım değişiklikler
yapılması ihtiyacı ortaya çıkardı.
Tüm bu gelişmelerin bir sonucu olarak günümüzde, bireyler ve
kurumların attıkları adımların etik ve hukuki olarak kabul edilebilir düzeylerde
kalması, hakların bu alanda daha etkin korunması, hak ihlali durumunda
sonuçlarıyla birlikte ortadan kaldırılması ve müeyyideye bağlanmasını tesis
eden veya ülkeleri bu yönde düzenleme yapmaya yönlendiren yeni hukuki
kodlar da bütün dünyada ortaya çıkmaya başladı.(2)
4
Ülkemizde de son yıllarda
1
3
Bu kapsamda, 5237 Sayılı Türk Ceza Kanununda tanımlanan Hakaret sövme, şantaj (TCK md. 125),
Haberleşmenin gizliliğini ihlal (TCK md. 132), Kişiler arasındaki konuşmaların kayda alınması, dinlenmesi
(TCK md. 33), Özel hayatın gizliliğini ihlal (TCK md. 134), Kişisel verilerin kaydedilmesi (TCK md. 135),
Verileri hukuka aykırı olarak verme veya ele geçirme (TCK md. 136), Halk arasında korku ve panik
yaratmak maksadıyla tehdit (TCK md. 213), Suç işlemeye tahrik (md. 214), suçu ve suçluyu övme (md.
215), Halkı kin ve düşmanlığa tahrik veya aşağılama (md. 216), Kanunlara uymamaya tahrik (md. 217),
iftira (md. 267), Başkalarına ait kimlik veya kimlik bilgilerinin kullanılması (md 268), Ses veya görüntülerin
kayda alınması (md. 286), Cumhurbaşkanına hakaret (md. 299), Devletin egemenlik alametlerini
aşağılama (md. 300), Türk millerini, Türkiye Cumhuriyeti Devletini, Devletin kurum ve organlarını
aşağılama (md. 301), uyuşturucu veya uyarıcı madde kullanılmasını kolaylaştırma (md. 190), Tehdit (md.
106), Şantaj (md. 107), Bilişim sistemine girme (md. 243), sistemi engelleme, bozma, verileri yok etme
veya değiştirme (md. 244) ve Müstehcenlik (md. 226) gibi suçlar ile 5816 Sayılı Atatürk Aleyhine İşlenen
Suçlar Hakkında Kanun kapsamında düzenleme konusu yapılan suçlar ve 5846 Sayılı Fikir ve Sanat
Eserleri Kanunu ile korunan menfaatlere karşı işlenen suçlar örnek olarak gösterilebilir.
2
4
Uluslararası alanda ortaya çıkan bu tür düzenlemelere; 2001/29/EC Sayılı Bilgi Toplumunda Telif Hakları
ve Bağlantılı Hakların Belirli Yönlerinin Uyumlaştırılması Hakkında Avrupa Parlamentosu ve Konsey
Direktifi, 2002/58/EC sayılı Elektronik Haberleşme Sektöründe Kişisel Verilerin İşlenmesi ve Özel Hayatın
Gizliliğinin Korunmasına İlişkin AB Direktifi, 2000/31/EC sayılı Elektronik Ticaretin Düzenlenmesine Dair
Özgür SEMİZ
4
bir taraftan mevcut yasal düzenlemelere bilgi ve iletişim teknolojilerindeki
gelişmelerin yarattığı sonuçları karşılayan hükümler işlenirken, diğer taraftan
5187 Sayılı Basın Kanunu (2004), 5651 sayılı İnternet Ortamında Yapılan
Yayınların Düzenlenmesi ve Bu Yayınlar Yoluyla İşlenen Suçlarla Mücadele
Edilmesi Hakkında Kanun (2007) ve 6698 Sayılı Kişisel Verilerin Korunma
Kanunu (2016) gibi yeni hukuki belgeler ortaya çıktı.
Dijital dünyanın mümkün kıldığı bilginin her yerde ve her an ulaşılabilir
olması, bu bilginin mutlak doğru olduğu anlamına geliyor mu? Yine bu durum,
dijital dünyadan elde ettiğimiz verileri istediğimiz gibi ve istediğimiz yerde
kullanabileceğimiz anlamına geliyor mu?
Dijital ortamlarda paylaşıma/iletime konu olan veri, bilgi, malumat, haber
ve fikirler gibi içeriklerin üretimi, kullanımı ve iletimi üzerindeki haklar ve sınırlar
nelerdir?
Kendi ürettiğimiz içerik üzerinde ne tür haklarımız var?
Başkalarına ait içeriklere ilişkin olarak nelere dikkat edilmeli?
Dijital mecralarda işlediğimiz ve ilettiğimiz içerik kişi hak ve özgürlükleri
ya da kamu düzeni bakımından sakıncalar ya da riskler barındırıyor mu?
Her hangi bir internet sayfasında veya daha somut bir ifadeyle, örneğin
Facebook, Twitter, YouTube ve Instagram gibi sosyal medya mecralarında
başkasına ait bir içeriği, fotoğrafı veya resmi dilediğimiz gibi paylaşabilir miyiz?
Bir başkasına ait bir romanı, makaleyi, fotoğrafı, müzik veya sinema
eserini ya da kişisel bir veriyi her hangi bir internet mecrasında serbestçe iletime
konu edebilir miyiz?
Her hangi bir internet haber sitesi üyelik sistemi ile çalışan haber
ajanslarına veya her hangi bir elektronik gazeteye ait haber ve görselleri
serbestçe alıntılamak suretiyle kendi web sayfasında yaptığı haberlerde
kullanabilir mi? Ya da bu haberleri kopyalayabilir mi?
Bir kreş, anaokulu, kolej ya da üniversite kendi web sayfalarında
öğrencilerinin fotoğraflarını onlardan izin almadan dilediği gibi yayımlayabilir mi?
Avrupa Parlamentosu ve Konsey Direktifi, 2016/679 Sayılı Avrupa Birliği Genel Veri Koruma Tüzüğü,
95/46/EC Sayılı Kişisel Verilerin İşlenmesi ve Serbest Dolaşımı Bakımından Bireylerin Korunmasına İlişkin
Avrupa Parlamentosu ve Avrupa Konseyi Direktifi örnek teşkil etmektedir.
DİJİTAL KÜLTÜR, ÖZGÜRLÜKLER VE SINIRLARI ÜZERİNE
Dijital mecralarda hak ihlali veya bir suç fiili ortaya çıkması durumunda,
kimlerin, hangi sıfatla hukuki ve cezai sorumluluğu doğar?
İşte bu ve benzeri sorulara vereceğimiz cevaplar; 5651 sayılı İnternet
Ortamında Yapılan Yayınların Düzenlenmesi ve Bu Yayınlar Yoluyla İşlenen
Suçlarla Mücadele Edilmesi Hakkında Kanun, 6698 Sayılı Kişisel Verilerin
Korunması Kanunu, 5187 Sayılı Basın Kanunu, 5237 Sayılı Türk Ceza Kanunu,
5846 Sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Kanunu ve benzeri diğer düzenlemelere
referansla ortaya çıkacaktır. Bu düzenlemeler, tıpkı gündelik yaşamımızda
olduğu gibi dijital mecralarda attığımız adımlar ve bıraktığımız izlerde de
bireysel haklar ve toplumsal düzen bakımından nelerin kabul edilebilir ve nelerin
kabul edilemez olduğu hususlarında normlar içermektedir.
Bu çerçevede, dijital mecralarda her birey ve kurum kendi özgürlük alanı
içerisinde her türlü bilgi ve fikrin kullanımı ve paylaşımında bir yandan kişisel
verilerin mahremiyetinin korunmasına hassasiyet gösterirken, diğer yandan kişi
hak ve özgürlüklerine müdahale edebilecek, toplumsal düzenin bozulmasına
neden olabilecek tutum ve davranışlardan da kaçınması gerekmektedir. Dijital
dünyaya dair bir diğer önemli husus ise; bu dünyanın önemli bir parçası haline
dönüşen sosyal medya hesaplarımızın istemediğimiz kişilere veya genele karşı
kapa tutulma özellikleri olsa da bu hesapların kişisel özel alan olmadığıdır.
Belli takipçi kitlesine sahip bu hesaplarda yapılan her paylaşım, somut olarak
ölçümlendirilemeyecek bir çevrede etkiler yaratır, mesajlar verir; kendimizin
veya bir başkasının kişisel bilgilerini, verilerini ya da gündelik pratiklerini kamuya
yansıtır. Bu bağlamda, dijital dünyada bilgi, haber, video, fotoğraf, görüş ve
düşünce gibi her türlü içerik girişi ve paylaşımının etkileri sadece özel bir alanda
ya da sınırlı denebilecek bir sanal çevrede sonuç doğurmaz; fiziki dünyada da
sınırları belirsiz bir kamusal alana taşar. Bu nedenle, dijital mecraların sınırları
aşan doğası gereği bu mecralarda yapılan her türlü veri girişi, her türlü içerik
paylaşımı ve bu suretle yaratılan sonuçlar, fiziki dünyadaki benzer fiillere göre
daha geniş çaplı, daha yoğun, yaygın ve sistematik etkiler ortaya çıkarır. Bahse
konu fiiller olumsuz nitelikte ve hukuksuz ise sonuçları da dış dünyada daha
ağır şekilde somutlaşabilecek bir potansiyel taşır.
Bu itibarla, dijital alan ve mecralar sınırsız özgürlük ve serbesti eren bir
yapıya sahip olmadığı gibi riskler de barındırmakta olup, kullanımı sorumluluk
gerektirmektedir. Aksi bir durum, kişisel güvenliğimizi riske atabilecek, kişi ve
kurumların kişisel, maddi ve manevi menfaatlerine zarar verebilecek, kamu
düzenini bozabilecek ve mağduriyetler yaratabilecek sonuçlar doğurabilecektir.
Böyle bir durumda, hukuk ve ceza sistemi ihlal edilen menfaatlerin ve bozulan
kamu düzeninin yeniden tesisi bakımından çeşitli telafi ve müeyyide
mekanizmaları ile devreye girecektir.
Özgür SEMİZ
6
Tüm bu hususlar bağlamında, sonuç olarak şunu söyleyebiliriz ki dijital
dünya bireyleri fiziki dünyaya özgü zaman ve mekân engellerinden bağımsız
kılarak bilgiye ve kültür ürünlerine erişim hakkı ile içerik üretimi ve paylaşımı
bağlamında şekillenen ifade özgürlüğü gibi kişisel hak ve özgürlüklerin
deneyimlenme alanlarını ve yoğunluğunu daha önce hiç olmadığı kadar
genişletirken, doğasında barındırdığı birtakım riskler ve sınırsızlığın
yaratabileceği olumsuzlukların önüne geçmek bakımından da yeni sınırların
tanımlandığı yeni mecraları ve hukuki kodları beraberinde getirmiştir.
DİJİTAL KÜLTÜR, ÖZGÜRLÜKLER VE SINIRLARI ÜZERİNE
KONUNUN HUKUKİ BOYUTUNU İLGİLENDİREN BAZI DÜZENLEMELER
Ulusal Metinler
1982 Anayasası
4721 Sayılı Türk Medeni Kanunu
5187 Sayılı Basın Kanunu
5237 Sayılı Türk Ceza Kanunu
5651 sayılı İnternet Ortamında Yapılan Yayınların Düzenlenmesi ve Bu Yayınlar
Yoluyla İşlenen Suçlarla Mücadele Edilmesi Hakkında Kanun
5816 Sayılı Atatürk Aleyhine İşlenen Suçlar Hakkında Kanun
5846 Sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Kanunu
6098 Sayılı Türk Borçlar Kanunu
6563 Sayılı Elektronik Ticaretin Düzenlenmesi Hakkındaki Kanun
6698 Sayılı Kişisel Verilerin Korunması Kanunu
6769 Sayılı Sınai Mülkiyet Kanunu
Uluslararası Metinler
108 Sayılı Kişisel Verilerin Otomatik İşleme Tabi Tutulması Karşısında
Bireylerin Korunması Sözleşmesi (Avrupa Konseyi)
181 Sayılı Kişisel Verilerin Otomatik İşleme Tabi Tutulması Karşısında
Bireylerin Korunması Sözleşmesi’ne Ek Denetleyici Makamlar ve Sınıraşan Veri
Akışına İlişkin Protokol (Avrupa Konseyi)
1883 tarihli Sınai Mülkiyet Haklarının Korunmasına İlişkin Paris Sözleşmesi
1886 tarihli Edebiyat ve Sanat Eserlerinin Korunmasına İlişkin Bern Sözleşmesi
1948 tarihli İnsan Hakları Evrensel Beyannamesi
1950 tarihli Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi
1980 tarihli Özel Yaşamın Korunması ve Kişisel Verilerin Sınır Ötesi Akışına
İlişkin Rehber İlkeleri (OECD)
Özgür SEMİZ
8
1990 tarihli Bilgisayarla İşlenen Kişisel Veri Dosyalarına İlişkin Rehber İlkeleri
(Birleşmiş Milletler)
1994 tarihli Ticaretle Bağlantılı Fikri Mülkiyet Hakları Sözleşmesi
1996 tarihli WIPO Telif Hakları Sözleşmesi
2000/31/EC sayılı Elektronik Ticaretin Düzenlenmesine Dair Avrupa
Parlamentosu ve Konsey Direktifi
2001/29/EC Sayılı Bilgi Toplumunda Telif Hakları ve Bağlantılı Hakların Belirli
Yönlerinin Uyumlaştırılması Hakkında Avrupa Parlamentosu ve Konsey Direktifi
2002/58/EC sayılı Elektronik Haberleşme Sektöründe Kişisel Verilerin İşlenmesi
ve Özel Hayatın Gizliliğinin Korunmasına İlişkin AB Direktifi
2016/679 Sayılı Avrupa Birliği Genel Veri Koruma Tüzüğü
95/46/EC Sayılı Kişisel Verilerin İşlenmesi ve Serbest Dolaşımı Bakımından
Bireylerin Korunmasına İlişkin Avrupa Parlamentosu ve Avrupa Konseyi Direktifi
Article
The recent rapid developments in technology have caused great changes in all areas of human life. This study aimed to determine the views of teacher candidates on the rights and freedoms affected by information and communication technologies (e.g., telephone, computer, and internet). The study was carried out in the spring term of the 2020-2021 academic year, and the sample consisted of 100 volunteer teacher candidates studying the "Human Rights and Democracy Course" at the Faculty of Education of Yozgat Bozok University. The data of this qualitative research were collected through teacher candidates’ compositions and were analyzed using content analysis. According to the results of the research, the rights and freedoms that are thought to be positively affected by the use of information and communication technologies are as follows: freedom to obtain and disseminate information, freedom of communication, right and duty of education, right to congregate / right of organization, right to legal remedies, freedom of expression and dissemination of thought, and right to enter public services. The negatively affected rights and freedoms are determined as privacy of private life, right to request the protection of his/her personal data, personal liberty and security, freedom of information and dissemination, and right to health. To minimize the negative impact of information and communication technologies on rights and freedoms, teacher candidates expressed some suggestions such as information and communication technologies education, human rights education, sanction/punishment, personal security measures, and increasing supervision.
ResearchGate has not been able to resolve any references for this publication.