ArticlePDF Available
177CİLT
VOL.
14 - EK
SUPPL.
1
Hatay Mustafa Kemal Üniversitesi Mimarlık Fakültesi, ehir ve Bölge Planlama Bölümü, Hatay
Bavuru tarihi: 16 Temmuz 2018 - Kabul tarihi: 31 Ocak 2019
İletiim: Ahmet Suvar ASLAN. e-posta: ahmetsuvaraslan@gmail.com
© 2019 Yıldız Teknik Üniversitesi Mimarlık Fakültesi - © 2019 Yıldız Technical University, Faculty of Architecture
ÇALIMA
MEGARON 2019;14(SUPPL. 1):177-191
DOI: 10.14744/MEGARON.2019.26986
Barınma Problemine Çözüm Olarak Sunulan İpotekli
Konut Kredilerine Erişilebilirliğin Değerlendirilmesi
Evaluation of the Aordability of Mortgage Loans Oered
as a Solution for Housing Issue
Ahmet Suvar ASLAN
Katmanlı br yapıya sahp olan konut, fzksel ve fnansal br varlıktır. Fzksel br varlık olarak, belrl br yerde sabttr. Bu mekânsal sabtlk
ekonomk, poltk ve sosyal lklern ekllenmesnde rol almaktadır. Dğer taraftan konut fnansal br varlık olması sebebyle hareketldr
ve tcarete olanak tanımaktadır. İpotekl konut kredler (İKK), konutun fnansal yönünün öneml br parçasıdır. İKK’lar ehr planlama, m-
mar, fnans, sosyo-poltk alan gb brden fazla alanı etklemekte ve o alanlardan etklenmektedr. Dünya bankasının 1993 tarhl “Konut:
Pazarları Çalıtırmayı Sağlıyor” balıklı raporunda konut sektörünün önem vurgulanmı ve hükümetlern uygulaması çn poltka pren-
spler sunulmutur. İzleyen dönemde gelm ülkeler bata olmak üzere konut fnansmanının önem, etks, büyüklüğü öneml ölçüde
artmıtır. Bu aynı zamanda, neolberal poltkaların sonucu artan konut sahplğ vurgusunu daha da güçlendrmtr. Böylece, sosyal konut
taleb gderek slklemtr. Bu uygulamalar netcesnde, özellkle dar gelrl vatandalar çn barınma problemnn daha da zorlamıtır.
Bu çalıma, barınma sorununun çözümünde bavurulan İKK’ların konuta erm ne kadar mümkün kıldığını aratırmayı hedeemektedr.
Bu hedefe varablmek çn karma metot uygulanarak İstanbul konut pazarındak konut kredlernn dağılımına ve erleblrlğne odakla-
nılmıtır. Çalımada, Türkye konut kreds pazarının en büyük be bankasından brnn 2010-2014 yılları arasında İstanbul’da kullandırmı
olduğu İKK verler değerlendrlmtr. Buradan çıkan sonuçlar üzernden uzmanlarla dernlemesne mülakatlar yapılmıtır. Elde edlen
sonuçları özetlemek gerekrse, konut kreds kullanablen klern en temel anlamda barınma problem le mücadele edenler olmadığı
görülmütür. Türkye’nn barınma problemne çözüm olarak sunduğu seçeneklerden br olan konut kredlernn erleblrlğne ve sürdü-
rüleblrlğne lkn yen soruların sorulması gerektğ görülmütür.
Anahtar sözcükler: Erişilebilir konut; nansallaşma; ipotekli konut kredileri, konut polikası.
Housing which has a layered structure, is a physical and nancial asset. As a physical asset, it is xed in a particular place. This spatial stability
plays a role in shaping economic, political and social relations. On the other hand, as a nancial asset, it is liquid and enables trade. Mortgage
loans are an important part of the nancial aspect of housing. Mortgage loans aect multiple areas such as urban planning, architecture, nance,
socio-political area and are aected by those areas. The World Bank’s 1993 report, titled as “Housing: Enabling Markets to Work”, highlighted the
importance of the housing sector and introduced policy principles for the governments’ practises. In the following period, the importance, impact
and size of housing nance, especially in developed countries, increased signicantly. This has further strengthened the emphasis on housing own-
ership which has increased as a result of neoliberal policies. Thus, the demand for social housing has become increasingly invisible. As a result of
these practices, the problem of housing has become more dicult especially for low-income citizens. This study seeks to investigate how mortgage
loans, used as an instrument to solve the housing problem, enables to access housing. To achieve this goal, it is focused on the distribution and
aordability of mortgage loans in the housing market of Istanbul by using the mixed method. In this study, mortgage loans data of Istanbul for the
period 2010-2014, provided by one of the ve largest private banks of the Turkish mortgage market, is evaluated. Using these results as base, in-
depth interviews are conducted with experts. To summarize the results obtained, it is seen that people who are able to use mortgage loans are not
those who are struggling with the problem of housing in real terms. Thereby, it is come out that new questions need to be asked about aordability
and sustainability of mortgage loans, which are oered as a one of the solution options to the housing problem of Turkey.
Keywords: Housing policy; nancializaon; mortgage loans; aordable housing.
ÖZ
ABSTRACT
Gr
Toplumsal ve siyasi rolünün dışında konut, gelişmiş ülke-
ler için önemli bir sektör olagelmişr. Tarihsel olarak konut;
inşaat, gayrimenkul ve bankacılık sektörünün bir parçası
olarak her üç sektörde de yenilikler için bir taşıyıcı olmuştur.
İpotekli konut kredileri (İKK) ise, geleneksel tarzda bankacı-
lık için önemli gelir kaynağı olup alanın yeniliklerinden biri-
sidir.1 İKK, düşük peşinat gereksinimi ve uzun vadeli olması
gibi özellikleri ile gelişmiş ülkelerin konut sorununun çözü-
münde önemli bir rol oynamaktadır. Bu krediler sayesinde
ev sahibi olma oranı, konut stokunun kalitesi ve ev sahipliği
prolleri gibi farklı parametrelerde standartlara ulaşılması
gerçekleşebilmektedir.2 Bir ev almak hane halkının yapaca-
ğı en büyük masraf olduğundan İKK, hanenin o güne kadar
yapmış olacağı en büyük borç kalemini oluşturur. Konut -
nansmanı ve onunla beraber oluşturulan İKK piyasası, diğer
nansal piyasalara da kaldıraç etkisi yapmaktadır.3 Günü-
müzde konut, menkul kıymetleşrme yolu ile yüksek riskli
yeni bir nansal araç olarak nans alanındaki yeniliklerden
birini oluşturmaktadır.4 İKK karmaşık yapısı ile şehir planla-
ma, mimari, nans, sosyo-polik alan gibi birden fazla alanı
etkilemekte ve o alanlardan etkilenmektedir.
“İpotekli konut kredisi piyasası, sadece nansal serma-
yenin değil; aynı zamanda sosyal, kültürel ve sembolik ser-
mayenin birleşimi yoluyla muhafaza edilen farklı aktörler
arasındaki ikdar ilişkileri tarandan yapılandırılan ekono-
mik bir alandır. Diğer piyasalar gibi ipotekli konut kredisi
piyasası, “doğal” olarak nitelendirilemez; ancak kurumların
toplumsal ürünü olarak görülmelidir.”5
Finansallaşmayı açıklayan bilim insanları onun farklı
yönlerine vurgu yapmaktadırlar. Sweezy6’ye göre, nansal-
laşma, on dokuzuncu yüzyılın sonunda başlayan kapitalist
birikim modelinin dönüşmesi sebebiyle gerçekleşmektedir.
Brenner7, üremin durgunlaşması esnasında sermayenin
nansal işlemlerin ürem alanında yaşanan kar sorununa
bir yanıt olduğunu belirtmektedir. Arrighi8 ise nansallaş-
ma tarşmasına daha geniş bir zaman aralığı üzerinden
bakarak yüzyıllara yayılan bir döngü üzerinden kapitalist
sistemin periyodik dönüşümünde sonbaharı temsil eği-
ni söyler. Orhangazi9 nansallaşmayı 1970’lerde yaşanan
kriz ile karlılıkların azalması sonrasında nansal olmayan
şirketler ile nans piyasası arasındaki ilişkinin değişimi için
kullanmaktadır. Konutun nansallaşması ile ilgili de ge-
nişlemekte olan bir literatürden söz etmek mümkündür.
Aalbers10 ve Gotham,11 ipotekli konut kredilerinin menkul
kıymetleşrmesi yoluyla oluşan nansallaşmayı tarşmak-
tadır. Finansallaşma kavramsallaşrılırken sıklıkla başvuru-
lan tanımlamalardan biri, Krippner12’ın Arrighi’yi takiben
yapğı “kazancın, caret ve ema üremi yerine nansal
yollar vasıtasıyla topladığı birikim” olduğu ifadesidir. Kav-
rama ilişkin farklı yaklaşımlar olmakla birlikte bu çalışmada
da Krippner’in tanımı esas alınmışr.
İlk aşamada çalışmada kullanılan yöntem aktarılacakr.
Daha sonra sırasıyla konut kavramı, mekanın nansallaş-
ması ve İKK sistemi üzerine bir değerlendirme ile teorik
tarşma birilecekr. Sonrasında vaka çalışmasında karma
yöntem ile elde edilen bulgular tarşılacak ve son olarak
ise genel bir değerlendirme yapılacakr.
Yöntem
Bu çalışma, İKK sisteminin Türkiye’de hayata geçği
2007 yılından 2017 yılına kadar olan dönemini mekansal
olarak İstanbul ile sınırlayarak analiz etmeyi amaçlar.
Aslında, en “ampirik” teknik tercihler bile nesne inşa-
sında “kuramsal” tercihlerden ayrılamaz. Nesnenin ancak
belirli bir şekilde inşa edilmesinin sonucu olarak, şu ya da
bu örneklem yönteminin, veri toplama ve çözümleme tek-
niğinin vb. kullanımı zorunlu hale gelir. Daha kesin bir dille
söylemek gerekirse, ancak bir dizi kuramsal varsayımdan
türelen hipotezlerin bir fonksiyonu olan bir ampirik veri,
kanıt olarak, Anglo-Saksonlann dediği gibi evidence olarak
işlev görebilir.”13
Araşrmanın sıradan nesneleri, bir şekilde araşrmacı-
nın gözüne çarpan gerçekliklerdir.14 Bu çalışmanın ortaya
çıkışı ve çalışma nesnesi olarak belirlenişinde Türkiye için
yeni bir sistem olan İKK sistemine girmeye çalışan orta -
nıfa mensup kişilerin çokluğunun dikkat çekmesi olmuştur.
basit, yalın, amprik olarak gözlenen verinin arkasında yatan
katmanlı, insan düşüncesi dışında yapılanan ve keşfedilmesi
gereken yapıların ve bunlara içkin güçlerin analiz edilmesi
düşüncesi çalışmayı şekillendirmişr. Çalışma alanı seçimin-
de İKK sistemine ilişkin amprik verilerden faydalanılmışr.
Açıklayıcı yöntem deseninde ilk aşamada nicel veriler
toplanarak, bulgular analiz edilir ve daha sonra bu bulgular
kullanılarak ikinci aşama olan nitel aşama planlanır. Nicel
bulgular, araşrmanın nitel aşamasında görüşme gerçek-
leşrilenlerin çeşitliliğini ve onlara yönellecek olan so-
ruların kurgulanmasına olanak sağlar. Bu desenin amacı,
nicel bulguları daha detaylı açıklayabilmek için nitel veri-
lerin kullanılmasıdır.15 Bu yöntemin veri toplama sürecin-
de, nitel verilerin elde edilebilmesi için nicel verilere göre
kurgulanması esasr. Nitel aşama için nicel verilerden oluş-
turulan sorular açık uçludur. Yorumlamada ilk olarak nicel
aşamada elde edilen bulgular ve daha sonra nitel aşama-
daki sonuçlar raporlaşrılır. Daha sonra nitel sonuçların
analizi ile nicel verilere ilişkin başlangıçta aşikar olmayan,
yeni sonuçlara varılır.16,17 Bu çalışma kapsamında karma
178 CİLT
VOL.
14 - EK
SUPPL.
1
1 Sassen, 2009, 411.
2 Turner, 2010, 367.
3 Aalbers, 2011, 35.
4 Sassen, 2009, 411.
13 Bourdieu ve Wacquant, 2003, 229.
14 Bourdieu ve Wacquant, 2003, 233.
15 Creswell, 2016, 224-225.
16 Creswell, 2016, 224-225.
17 Creswell ve Clark, 2015, 79.
5 Aalbers, 2011, 57.
6 Sweezy, 1997.
7 Brenner, 2002.
8 Arrighi, 1994.
9 Orhangazi, 2008, 5-6.
10 Aalbers, 2008.
11 Gotham, 2009.
12 Krippner, 2005, 181.
yöntemin uygulanmasında seçilen tasarım, açıklayıcı yön-
tem tasarımıdır.
Çalışma kapsamında seçilmiş olan yöntem sebebiyle ilk
aşamada nicel veriler üzerinden değerlendirme yapılmışr.
Bunu yapabilmek için kamuya açık veri paylaşımında bulu-
nan ulusal ve uluslararası kurumlardan bilgiler derlenmişr.
Bu kurumlardan ulusal olanlar sırasıyla, Türkiye Cumhuri-
ye Merkez Bankası (TCMB), Türkiye Bankalar Birliği (TBB),
Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kurumu (BDDK), Türki-
ye İstask Kurumu (TUİK) ve 2014 yılsonu ibariyle konut
kredisi pazarının en büyük beş bankası bulunmaktadır. Bu
beş bankanın önce kamuya açık verileri kullanılmış, ikinci
aşamada İstanbul’da veri temin edilen bankaların bilgisi
üzerinden analiz gerçekleşrilmişr. Ulusal kurumlardan
toplanan veriler, Türkiye ve İstanbul’daki toplam İKK’ların
payı, bu kredilerin vadesi ve ortalama ne kadar kredi çe-
kildiği, yine bu kredilerin tarihsel olarak kredi faizi, toplam
İKK’ların Gayri Sa Milli Hasılaya (GSMH) ve hanehalkları-
nın toplam borçlarının GSMH’ye oranları bu makale kap-
samında ele alınmaktadır. İstanbul için elde edilen detaylı
veri kapsamında, kullandırılan kredilerde her bireyin krediyi
kullandığı ilçe, kredi tutarı, kredinin vadesi, kişinin demog-
rak ve çalışma bilgileri yer almaktadır. Kamuya açık veri-
lerinin kullanıldığı uluslararası kurumlar arasında ise Euo-
pean Mortgage Federaon (EMF), Bank for Internaonal
Selements (BIS), Internaonal Monetary Found (IMF) bu-
lunmaktadır. Belirlenen yöntem çerçevesinde ilk aşamada
nicel veriler toplanmış; daha sonra bu verilerin analizleri ile
açıklayıcı yöntemde olduğu gibi nitel verilere erişmek için
yarı yapılandırılmış, ucu açık sorularla yapılacak olan görüş-
melerin hangi eyleyicilerle18 yapılacağı belirlenmişr.
Analizin birinci aşamasında, Türkiye konut kredisi paza-
rının en büyük beş bankasından birinin 2010-2014 yıllarına
ilişkin İstanbul’da kullandırdığı konut kredileri verileri de-
ğerlendirilmektedir. Bu değerlendirme, kullandırılan kredi-
nin tutarı, süresi, alındığı yıl, kullanıldığı ilçe, kredi kullanan
kişinin eğimi ve mesleğine ilişkin verileri kapsamaktadır.
İkinci aşamada ise, İKK ile nansallaşma arasındaki ilişkinin
boyutu incelenmektedir. Niceliksel analizlerden faydalanı-
larak; gayrimenkul sektörünün kredi alanını yöneten eyle-
yicileri başta olmak üzere, sektörün ilgilileriyle de derinle-
mesine mülakatlar yapılmışr.
Analizin nitel aşamasında, nicel saadan elde edilen
veriler ışığında İKK piyasasının genel sorunları, potansiyel-
leri, piyasanın güvenilirliği, türev piyasaların Türkiye’deki
geleceği, bu kredileri kullanan kişilerin sosyo-ekonomik
özellikleri sorgulanmışr. Niteliksel verilerin elde edilmesi
tasarlanırken, görüşme yapılacak kişilerle ilgili bir katego-
rizasyon yapılmışr. Buna göre, görüşme yapılacak kişiler
için en az orta düzey yöneci olmaları kararlaşrılmışr.
Böylece,
Biri kamu bankası olma şar ile İKK veren nans ku-
rumları
Konu hakkında çalışmış ve yayınları olan akademis-
yenler
Kamu kurumu olması nedeniyle biri Emlak Gayrimen-
kul Yarım Ortaklığı olmak üzere GYO’lar
Toplu Konut İdaresi
Uluslararası bağlanları olan gayrimenkul gelişricile-
ri
Gayrimenkul değerleme uzmanları
Gayrimenkul sektöründe aracı olarak hizmet veren
büyük bir emlak kuruluşu
Sektörü yakından takip ederek bu konuda uzmanlaş-
mış olan bir medya kuruluşu
olmak üzere görüşme gerçekleşrilenler gruplanmışlar-
dır. Görüşme yapılan uzmanların kategorizasyonu Tablo 1
oluşturulurken yeniden değerlendirilmişr. Örneğin, GYO
kategorisinde olan Emlak GYO ikdar alanına dahil edil-
mişr. Gayrimenkul alanına ilişkin oluşturulan havuz kap-
samında görüşme yapılabilecek olan kişiler tespit edilmiş
ve formel ve enformel yollarla ileşime geçilmişr. Gayri-
menkul alanında ikdarı ve nans ayağını temsil eden eyle-
yicilerle yapılan görüşmeler, enformel kanallar kullanılarak
gerçekleşrilebilmişr. Çalışmanın ilerleyen aşmalarında
görüşmeler Tablo 1’de verilen kodlarla ifade edilecekr.
Toplam 25 görüşme talebinde bulunulmuş ve 5 görüşme
talebi yanıtsız bırakılarak olumsuz necelenmişr.
Konutu Kavramsallatırmak
Konut, her birey için temel bir ihyaçr ve bu ihyacın
nasıl karşılandığı, bunun için hangi polikaların izlendiği iyi
analiz edilmelidir. Konut polikasının belirlenmesinde ka-
munun rolü hayadir. Kamu, gerek kendi eliyle üretebilece-
Barınma Problemine Çözüm Olarak Sunulan İpotekli Konut Kredilerine Erişilebilirliğin Değerlendirilmesi
179CİLT
VOL.
14 - EK
SUPPL.
1
18 Bourdieu sosyolojisindeki agent kavramının Türkçeleşrilmesinde yaygın
olarak kabul edilen çeviri eyleyendir. Bourdieu’nün Türkiye sosyal bilimler
alanında tanınırlığını arrmış olan 2007 tarihli Ocak ve Zanaat isimli der-
leme eserde de kavram eyleyen, eyleyenler, eyleyici, eyleyiciler olarak geç-
mektedir. Bu çalışmada da kavram için Türkçe literatürde genel kabul gören
eyleyen, eyleyenler, eyleyici, eyleyiciler tanımlaması kullanılmışr.
Tablo 1. Görüme gerçekletrlen klerle lgl çalımada
kullanılan kodlar
Görümec Grubu Görüülen K Kodları
Fnans Alanı F1, F2, F3, F4
Blm Alanı B1, B2, B3, B4
Yatırım Alanı Y1, Y2, Y3, Y4, Y5
İktdar Alanı İ1, İ2, İ3
Teknk Destek Alanı TD1, TD2
Pazar Alanı P1
Medya Alanı M1
ği konutlar, gerek alanın hukuksal altyapısını düzenleyen en
önemli oyuncu olarak belirleyeceği standartlarla hem sosyal
sistemi hem de ekonomik yapıyı belirleme gücüne sahipr.
Bu alt bölümde konut olgusu kavramsallaşrılmaya çalı-
şılacak ve günümüzde Türkiye de dahil olmak üzere geliş-
miş ve gelişmekte olan ülkelerdeki neoliberal polikaların,
konut polikalarına etkisine ilişkin genel bir tarşma yapı-
lacakr.
En önemli özelliği toprağa sabitlenmiş bir mal olan ko-
nut, hem kullanım değerine hem değişim değerine sahip-
r. Gerekli bakımları yapıldığı takdirde oldukça uzun süre
kullanılabilen bir emadır. Konutun yapısal özellikleri ve
üzerinde yer aldığı arazinin konumu, onun kullanıcısına
sunduğu hizmetleri belirler. Konut, ziksel ve nansal bir
varlıkr. Fiziksel bir varlık olarak belirli bir yerde sabir.
Bu mekansal sabitlik ekonomik, polik ve sosyal ilişkilerin
şekillenmesinde rol almaktadır. Diğer taraan konut -
nansal bir varlık olması sebebiyle hareketlidir ve carete
olanak tanımaktadır. Fiziki çevreyi oluşturan gayrimenkul-
lere inşaat alanındaki kamu, özel, kamu ve özel ortaklığı,
uluslararası sermaye vb. tüm eyleyiciler tarandan önemli
sermayeler yarılmaktadır. İnşaat sektörü ve onunla aynı
şebekede yer alan diğer sektörler beraber değerlendirildi-
ğinde, gayrimenkul gelişmiş ve gelişmekte olan ülkeler için
ekonominin en önemli sektörlerinden birini oluşturmakta-
dır. Konutun bu doğası ve ekonomideki önemi onu, eko-
nomist ve nansal analistler için araşrma konularından
birine dönüştürmektedir.
İstanbul gibi tarihi bin yıldan eski olan kentlerin belirli böl-
gelerinde, haa iyi korunabilmiş olan kentlerin çok büyük
bölümünde mekân, yıllar içerisinde ürelerek bugüne gel-
mişr. Akademisyenler ve kamu polikası yetkilileri konutu
toplumsal kalkınmanın önemli bir unsuru olarak görmekte-
dirler. Çok katmanlı yapısı nedeniyle konut, hem kentsel ala-
nın makro düzeyde karakterinin önemli bir unsurudur; hem
de ziksel ve doğal çevreyle olan etkileşim yoluyla bireysel
yaşama deneyimlerinin başlıca belirleyicisidir.19
Konut için arazinin ürelmesi, imar planlarının çizilme-
si, yapının projelendirilmesi, hammaddelerin konut yapı-
mında kullanılacak malzemelere dönüşümü, bu malların
lojisği, yapının ürelmesinde ortaya konan işçi emeği,
ürelen ürünün pazara çıkıp oradaki yeni aktörler ile pa-
zarda salması, nansının (hem üreci hem son tükeci)
sağlanması birlikte düşünüldüğünde, tüm bu karmaşık ve
katmanlı ilişkilerin oluşturduğu yapı sermaye dolaşımını
sağlamaktadır. Bu katmanlı yapı sayesinde konutun genel
ekonomi üzerinde çarpan etkileri yarağı söylenebilir.
Konut piyasada alınıp salabilen mallardan biridir ve di-
ğer malların bir kısmı gibi sermaye birikimi yapma amacı
da taşımaktadır.20
Konut, sahibine hem değişim hem kullanım değeri sun-
maktadır ve bu iki değer birbirinden çok farklı anlamlar
içermektedir. Harvey bu iki farkı şöyle anlar:
“Kullanım değeri olarak konut barınma sağlar; insanla-
rın sıcak yuva kurabilecekleri bir yerdir; günlük ve biyolo-
jik yeniden ürem mekanıdır; iskrarsız bir dünyada bize
mahremiyet ve güvenlik sunar. Ayrıca statü simgesi veya
belli bir alt gruba aidiyet göstergesi, servet ve güç sembo-
lü, kişisel ve sosyal haza belleci… olabilir… İleri kapita-
list dünyanın büyük bölümünde ev, yeterli san alma gücü
olan ve ihyaç duyanlara piyasada salacak spekülaf bir
mal olarak inşa edilir… Değişim değeri evin temel ürem
maliyetleriyle belirlenir (yani işçilik ve hammaddeler) ama
bu durumda iki maliyet daha devreye girer: Birincisi, baş-
langıç sermayesini koyan ve alınan kredilerin faizini öde-
yen spekülasyoncu müteahhidin kar marjı, ikinci olarak da
mülk sahiplerinden arsanın san alınması ya da kiralanma-
sının maliye. Değişim değeri ili ürem maliyetlerine ka-
rın, kredi faizlerinin ve akeşrilmiş (sermayeleşrilmiş)
rann (arsa yanın) eklenmesiyle belirlenir. Konut üre-
cisinin hede kullanım değeri değil değişim değeri elde
etmekr. Başkaları için kullanım değerleri üretmek bu he-
defe ulaşmak için bir araçr”.21
Kullanım ve değişim değerleri bir konutu belirler ve bu
değerlerden hangisinin ne kadar öne çıkacağı ise bütünüy-
le polik ajanda ile ilgilidir. Neoliberal polikaların benim-
sendiği yerler için değişim değerini maksimize etmeye ça-
lışmak ana hedeerden biri olagelmişr.
İkinci Dünya Savaşı sonrasında İngiltere’de, devlet ko-
nut üreminde büyük rol sahibi idi ve 1970’lerde yüksek
kalitede ürelen sosyal konut stokları önemli bir seviyeye
ulaşmış. Sosyal konutlar sadece toplumun en yoksulları
için ürelmemekteydi; aynı zamanda eşitlikçi bir vizyon-
la refah devlenin çekirdeğini oluşturuyordu.22 Günümüz
konut polikalarının şekillenmesinde, 1970’lerden başla-
yarak konut, sağlık, eğim, ulaşrma, enerji gibi kamu hiz-
metleri çeşitli sektörlerde devlen görevlerini özel sektöre
bırakmasını temel alan bir “neoliberal mutabakat” büyük
rol oynamışr. Böylece bu alanlar özel sermayenin değişim
değerini önceleyen polikalarına göre yeniden şekillenme-
ye başlamışr. Tüm bu değişim inşaat sektörünü ve onun
oluşturduğu ekosistemi temelden etkilemişr. Bu polik
kayma sonunda kamunun kullanım değerini önceleyen ko-
nut arz polikası değişmişr.23
1980’lerin başındaki borç krizinin ardından, neoliberal
yeniden yapılandırma programları, ABD ve diğer G-7 üye
ülkelerinin çabaları ile küresel çapta genişleldi. Ulus-
lararası Para Fonu (IMF) ve Dünya Bankası gibi kurumlar
arasındaki Breon Woods kurumları, yapısal uyum ve ili
kemer sıkma programlarıyla kapitalist küreselleşmenin si-
180 CİLT
VOL.
14 - EK
SUPPL.
1
19 Carswell ve James, 2010, 375. 20 Aalbers ve Christophers, 2014, 376. 21 Harvey, 2015,29. 22 Jones, 2012, 777-8. 23 Harvey, 2015, 34.
yasal ve ideolojik biçiminin “üçüncü dünyaya” hakimiyeni
genişletmek için harekete geçirildi.24
Neoliberal polikaları uygulayan Thatcher, sosyal konut
rejimini mümkün olduğunca yıkmayı, sosyal konutların ge-
lecekteki devamını ve genişlemesini önlemeyi ve orta ve
üst sınıarın geleneksel düzeninin ötesinde toplumda bi-
reysel ev sahipliğini arrmayı amaçlıyordu. Ev sahipliğinin
arrılması Thatcher’ın izlediği polikaların ana unsurların-
dan biriydi ve bunu gerçekleşrmek için kamu mülkiyen-
deki konutları öncelik hakkı kiracılarında olmak üzere ve
belirli sübvansiyonlar sağlanarak satmak, yapıların bakım-
larından kaynaklanan kamusal masraarını azalrken ev
sahipliğini arrmanın bir yolu olarak görülmüştü. Sosyal
konutların özelleşrilmesi, planlı ekonomiden pazar eko-
nomisine geçişte olan ülkelerde de büyük oranda gerçek-
leşrilmişr. Benzer bir eğilim, sosyal konut geleneği daha
az olmasına karşın Atlank’in diğer yakasında da aynı tarih-
lerde gözlemlenebiliyordu.25,26 Hayata geçen polikalar ile
konut üremi sorumluluğu piyasaya aktarılmışr. Aynı za-
manda konut sahibi olmaya yapılan vurgu artmış ve bunun
olmasının herkes için en iyisi olduğu görüşü öne çıkmışr.
Sonuç olarak sosyal konut, kamu lojmanları vb. çözümle-
rin uygulanmadığı, inşaat sektörünün piyasaya üzerinden
çözüme ulaşrılmaya çalışıldığı bir yapı ortaya çıkmışr.
Dünya Bankası’na göre, İngiltere’de piyasa değeri yaklaşık
1 trilyon dolara yakın olan konutun mülkiye kamudan
özelin eline geçmişr.27 Thatcher’in sosyal konutları kira-
cılarına öncelik tanıyarak satmasının bir benzeri, bugünün
Türkiye’sinde hayata geçmektedir. Adalet ve Kalkınma Par-
si, kamu lojmanlarını satmayı amaçladığını 2018 yılı içeri-
sinde açıklamışr. Maliye Bakanı konuyu “İhaleye çıkacağız
ve oluşan yan yüzde 10 düşüğüne alım hakkını ilk olarak
memurumuza vereceğiz” şeklinde duyurmuştur.28
Neoliberal polikalar gereği kamusal hizmetler belirli
alanlarda azallmakta ve bazı durumlarda tamamen özel
sektöre bırakılmaktadır. Birçok ülke açısından konut bu
alanlardan biridir. Desteklenen polikalarla bireysel konut
sahibi olmanın erdemleri yücellirken, kamu sübvansiyonu
ile gerçekleşrilen sosyal konutlar, lojmanlar, kira destekleri
birer birer ortadan kalkmaktadır. Kamusal hizmetlerin geri
çekilmesi sonrasında bu boşluğu doldurmak için özel nans
sistemleri, ürünleri ortaya çıkarak bireylerin nansal içeril-
mesi teşvik edilmişr. Böylece, nans sistemi kredi vere-
bilmek için yeni bir alana kavuşmuştur. Bireyler daha önce
kamu tarandan sübvanse edilen temel ihyaçlarını karşı-
layabilmek için ark nansal sistem üzerinden borçlanmak
zorunda kalmaktadır. Konut sahibi olabilmek için kullanılan
İKK’lar hanelerin en büyük borç kalemini oluşturmakta ve
reel ücretlerde arş yaşamayan emekçi hanelerinde olum-
suz etkilere sebep olmaktadır. Gelişmiş ülkeler için yapılan
bireysel borçlanmanın ana gövdesini İKK’lar oluşturmakta
ve bu durum gayrimenkul balonunu beslemektedir. İKK kul-
lanımı ile ilişkili olarak gayrimenkullerin yatları artmakta-
dır; bu durum kullanılacak olan kredi miktarını arrdığın-
dan, reel ücretlerde bir gelişme olmamasına karşın aylık
ödeme tutarını yükseltmektedir. Kaçınılmaz olan ise krizdir.
Lapavitsas, bu sürecin 2001-2007 yılları arasında sadece
ABD’de yaşanmadığını, birçok gelişmiş ülkenin de benzer
tecrübeler geçirdiğini belirtmişr.29
Mekanın Fnansallaması
Bu bölümde nansallaşma kavramı mekân üzerinden
tarşılmaya çalışılmaktadır. Bunun için öncelikle, literatür-
de genel kabul gören nansallaşma tanımları incelenecek
ve daha sonra mekân ile ilişkisi kurulacakr. Finansallaş-
manın mekân ile olan ilişkisi İKK vasıtası ile gerçekleşmek-
tedir. İKK’ların mekansal etkilerini anlayabilmek onların
nansallaşmaya sunduğu katkıları belirlemek için elzemdir.
Finansallaşma, küreselleşme gibi üzerinde ortak bir an-
laşmaya varılamayan kavramlardan biri olmuştur. Dünya
ölçeğinde son on yıllarda küresel ekonomik yapıda yaşanan
krik dönüşümler arasında öne çıkan konular nans ala-
nında gerçekleşmişr. Finansal işlemlerin hacmi büyümüş
ve bunun sonucunda piyasaların ve eyleyicilerinin ekono-
mideki konumları gikçe daha önemli hale gelmiş, sektö-
rün büyüklüğü ve kârlılığı artmışr. Finans sektörünün kar-
lılığı artarken ekonomideki toplam borç ise birden ve hızla
yükselmişr. Finansallaşma genel olarak, nansal varlıklara
sahip olanların varsıllaşarak GSMH’deki payının arğı ve
dolayısıyla bu varlıklara sahip olmayan emekçilerin payının
düştüğü, nansal dengenin bozulduğu ve ekonomik refaha
ilişkin beklenlerin azaldığı bir süreci tanımlamaktadır.30
Finans alanının ekonomideki payının artması ile beraber
emekçilerin payı azalmaya ve aynı zamanda emekçilerin
borçluluğu artmaya başlamışr. Bireysel borçluluktaki ani
arş hem gelişmekte olan ülkeler hem de gelişmiş ülkeler
için sorun teşkil etmektedir. Buna karşın, Türkiye gibi geliş-
mekte olan ülkeler için kırılganlığın boyutu daha büyüktür.
Artan borçluluk ekonomik refahı tehdit etmektedir.
Finansallaşma terimi, 1990’lı yılların başında ürelmiş
ve o zamandan beri çeşitli şekillerde yorumlanmışr. Sonuç
olarak ekonomi, sosyoloji ve coğrafya da dahil olmak üze-
re bir dizi akademik disiplinde farklı araşrma alanlarına
yol açmışr. Finansallaşma araşrmaları başlangıçta ABD
ekonomisine odaklanmışr. Araşrma gündeminin coğra
odağı zamanla genişlemiş olmakla birlikte, gelişmiş ülkeler
ana odağı oluşturmaktadır. Gelişmekte olan ülkelerdeki -
nansallaşma literatürü ise her geçen gün büyümektedir.31
Konutun neoliberalizasyonu ve nansallaşması gelişmiş ül-
181CİLT
VOL.
14 - EK
SUPPL.
1
Barınma Problemine Çözüm Olarak Sunulan İpotekli Konut Kredilerine Erişilebilirliğin Değerlendirilmesi
24 Brenner ve Theodore, 2002, 3.
25 Jones, 2012, 778.
26 Rolnik, 2013, 1062.
29 Lapavitsas, 2009, 109.
30 Orhangazi, 2008, 3-6.
27 Rolnik, 2013, 1062.
28 Yenişafak Gazetesi, 2018. 31 Karwowski ve Stockhammer,
2017, 60.
182 CİLT
VOL.
14 - EK
SUPPL.
1
kelerle sınırlı değildir ve gelişmekte olan dünyaya da hızla
yayılmaktadır.32 Son on yıllarda nans sisteminin ekonomi
polikalarında artan gücü ile tanımlanabilecek olan nan-
sallaşma dönemi, borçlanma ve borçluluğa bağımlı sektör-
ler yaratmışr. G20’de belirlenen “yenilikçi nansal tabana
yayılma ilkeleri”, hanehalklarının nansal içerilmesini talep
ederken, bu içerilme nansın demokrakleşrici yönü ola-
rak ifade edilmişr. Yaşanmaya başlanan nansal içerilme
süreci ile hanehalkları nansal sisteme dahil olmaya başla-
mış, nansal riskler tabana yayılmışr.33
İKK soyut nansal araçlardan daha fazlasıdır; dolayı-
sıyla İKK piyasaları sadece ekonomik anlamda değil, aynı
zamanda sosyolojik ve coğra açıdan da önemlidir. Bir ev
almak hane halkının yapacağı en büyük masraf olduğun-
dan, İKK, hanenin o güne kadar yapacağı en büyük borç
kalemini oluşturur. Buna ek olarak, İKK pazarı, konut piya-
sasını etkilediği gibi inşaat, mobilya, bahçe işleri ve benzeri
başka pazarları da doğrudan etkiler. Bunun yanında konut
nansmanı ve onunla beraber oluşturulan İKK piyasası, di-
ğer nansal piyasalara da kaldıraç etkisi yapmaktadır.34
Tarihin en büyük ekonomik krizlerinden biri olan ve
ABD’de 2007 yılında başlayarak kısa zamanda küreselleşen
kriz İKK kökenli idi. Dolayısıyla nansallaşma yazınında o
tarihten sonra İKK, önemli bir yer tutmaya başladı ve ko-
nutun nansallaşması literatürü hızla büyüdü. Finansallaş-
ma diye tarif edilen bu süreçte nans ve nans-dışı alanda
yaşanan pek çok dönüşüm birbirlerini etkilemişr. Eleşrel
yazında hakim olan görüş, Harvey35’in savunduğu aşırı biri-
kim nedeniyle sermayenin birinci döngüden yani imalat ve
sanayi üreminden, ikinci döngüye yani yapılı çevre üre-
mi ve kentsel alanda yarıma kaydığıdır.36 Gotham37’a göre
ekonominin gitgide ‘nansallaşmasının’ yanı sıra, önemli
bir diğer tarşma alanı da devlen, konut sektörü ve İKK
piyasalarındaki kriz eğilimini önlemek için girişği yasal
düzenlemelerdir. Devlen inşaat sektörü ve nans alanı ile
beraber yürütmeye çalışğı bu süreç kuşkusuz çok katman-
lı, sorgulanması gereken ve alandaki farklı aktörler arasın-
daki ilişkilerle örülmüştür.38
Finansal sistem ve nansallaşma süreci, konut sektörü-
nün her aşamasında likiditeyi arrmaya çalışarak iksadi
ve düzenleyici polikalar yoluyla devletle bağlan kurmak-
tadır. Devlet, yasal çerçeveyi düzenlemekte, altyapı ya-
rımlarını yapmakta ve böylece mekansal çözüm ve likidite
diyalekğinde kilit rol oynamaktadır. Devlet polikalarıyla
İKK’ların likiditesi ve el değişimi arrılmaya çalışmaktadır;
bu da nans ve gayrimenkul sektörlerinde kriz eğilimlerin-
de devlen rolünü kavrayabilmek için önemlidir.39
Devlet erki yaşanan nansallaşma süreçlerinin önemli
bir parçasıdır. Afrika’da İKK vasıtasıyla yaşanan nansal-
laşmayı aktaran Jones,40 ABD yöneminin Afrika’da İKK pi-
yasalarının gelişmesi için harcadığı çabaya vurgu yapmak-
tadır. Dönemin ABD Başkanı George W. Bush 2002 yılında
Nijerya’ya yapğı ziyaree, barınma sorununa çözüm için
Afrika’da İKK piyasalarının olması gerekğini belirp, bu
konuda ABD’nin başarılı geçmişinin örnek dersler çıkarıla-
cağını savunmuştur. Bu bağlamda Amerika Birleşik Devlet-
leri-Afrika İpotek Pazarı Girişimi kurulur. ABD’li eyleyiciler
üç alanda yoğunlaşan bir polika ile ipotekli konut nans-
manı ve konut sahipliğini teşvik etmişlerdir: konuta belirli
bir yaklaşımın teşvik edilmesi; kurumsal ve yasa reformu
için ‘teknik yardım’ sağlamak ve konut projelerini nanse
etmek. Bu konuda ABD’nin eyleyicilerinden olan Konut ve
Şehir Gelişrme Departmanı (HUD), her ne kadar deniz
aşırı projelere fon sağlama yetkisine sahip olmasa da, kir
alışverişinde bulunmak ve polika tarşmak gibi yetkilere
sahip olduğu için bu alanda yardım etmişr.
Finansallaşma süreci küresel ölçekte kentsel mekanla-
da yeniden şekillendirmektedir. Brenner ve Theodore’a
göre bugünün kentleri, nansal sermayenin spekülaf ha-
reketleri, ulus ötesi şirketlerin küresel konum stratejileri
ve hızla yoğunlaşan bölgeler arası rekabet ile karakterize
edilen oldukça belirsiz bir jeoekonomik çevreye gömülü-
dür. Neoliberal ekonomi polikalarının gereklilikleri olan
deregülasyon ve özelleşrme kentsel alanda etkili olmak-
tadır. Bu bağlamda kentler, yarışma içerisine girerek vergi-
siz serbest bölgeler yaratmakta, kamu-özel ortaklıkları ve
diğer kentsel polika uygulamaları gibi araçları kullanarak
kendilerine avantaj sağlamaya çalışmaktadır.41 Yarımları
kendine çekemeye çalışan kentler, gayrimenkul piyasala-
rında spekülaf yarımlara yönelmiş ve İstanbul örneğinde
olduğu gibi mega projelere girişilmişr. Bu devasa projeler
necesinde kent merkezlerinde kullanım değeri ile değişim
değeri arasındaki makas büyümüş ve kent merkezleri var-
sıllar ile turistler için yeniden tasarlanmaya başlamışr.
Kentlerin pazarlanması için gelişrilen stratejilerden biri,
iyi konumdaki kamu arazilerinin salması ya da kamu-özel
ortaklıklarına dahil edilmesi yoluyla kamuya kaynak yara-
lmasıdır. Rolnik, bir kentsel strateji olarak benimsenen ve
büyük ölçekli inşaat faaliyetlerine sebep olan olimpiyatlar
ve erkekler futbol dünya kupası gibi devasa spor etkinlikle-
rine ayrı bir önem aetmektedir. Ona göre, bu devasa or-
ganizasyonlar nedeniyle gerçekleşen kentsel yenilemeler
karşısında oluşabilecek direnişi, vatanseverlik desteği ile
devre dışı bırakmak uygulanan kentsel stratejilerdendir.42
Gotham43 konutun menkul kıymetleşrmesini, kar-
maşık mücadeleler ve çelişkili menfaatler ile karakterize
edilen mekansal sabien likidite yaratma süreci olarak
tanımlamaktadır. Buradaki sabitliği, san alma ve sat-
ma arasında değiş tokuş edilemezlik, devredilemezlik,
32 Rolnik, 2013, 1063.
33 Ergüder, 2017, 192.
34 Aalbers, 2011, 35.
35 Harvey, 1985, 60.
36 Aalbers, 2008, 149.
37 Gotham, 2009, 357.
38 Çelik ve Karaçimen,
2017, 87.
39 Gotham, 2009, 360.
40 Jones, 2012, 780-781.
41 Brenner ve Theodore, 2002, 20-21.
42 Rolnik, 2013, 1063-64.
43 Gotham, 2009, 357.
183CİLT
VOL.
14 - EK
SUPPL.
1
Barınma Problemine Çözüm Olarak Sunulan İpotekli Konut Kredilerine Erişilebilirliğin Değerlendirilmesi
hareketsizlik, likidite azlığı ve uzun ciro süreleri olarak
kavramsallaşrmaktadır. Gotham’ın kavramsallaşrma-
sında mekansal sabit, aynı zamanda hem alıcı hem sacı
açısından alışverişte bulundukları malın değerini ve özel-
liklerini bilmenin zor olduğu, farklı, kendine özgü ve tu-
tarsız özelliklere sahip bir metaya aa bulunmaktadır.
Sabin bu içsel özellikleri dolayısıyla değerini belirlemek
zordur. Buna karşın, bir likit varlık veya kaynak, nansal
aktörlerin çabucak ve kolayca nakit haline gerebilmesi-
ni sağlayan homojen, öngörülebilir ve standartlaşrılmış
özelliklere sahipr. Likidite, malların standartlaşrılması,
homojenleşrilmesi ve değişrilebilirliğini desteklemek
için yasal ve düzenleyici çerçeveyi çizen devlete bağlıdır.
Devlet polikaları, yönetmelikleri ve yasal işlemler, piya-
sa likiditesinin gelişmesini engelleyebilir veya kolaylaş-
rabilir. Menkul kıymetleşrme ile içeriği tam bilinmeyen,
kredi derecelendirme kuruluşları tarandan örneğin AAA
şeklinde puanlanan, şeaf olmayan ipotekler gibi yerel
mallar standartlaşrılmaya ve rasyonelize edilmeye çalışı-
lır; böylece yerel olan küresel olarak salabilir, değiş tokuş
yapılabilir nesneye dönüşür.
Menkul kıymetleşrme ile beraber mekanın likitleş-
mesinin boyutunun artabilmesi için İKK pazarını daha da
büyümesi gerekmektedir. Bu açıdan özellikle ABD’de, eşik
al konut kredileri ile dar gelirli, yüksek kredi riskine sahip
hanelerin İKK kullanabilmeleri sayesinde likidite bolluğu-
nun meydana gelmesi önemli bir aşamayı göstermekte-
dir.44 Bu durum, gelişmiş ve gelişmekte olan birçok ülkede
hızlı bir kredi genişlemesine yol açmışr. Gelişmiş ülkeler-
de menkul kıymetleşrme oldukça büyük hacimlere ulaş-
mışr; lakin gelişmekte olan ülkelerde de menkul kıymet-
leşrme ile likidite yaralmış olduğu görülmektedir. Bu da
ekonomik alanda kırılganlıkları ve riskleri beraberinde ge-
rmişr. Sonuç olarak, gelişmekte olan ve küresel menkul
kıymetleşrmeyi yoğun şekilde kullanan pazarlar, 2007’de
başlayan küresel nansal krizden ciddi şekilde etkilenmiş-
r. 45
İKK kullanılması ve İKK destekli menkul kıymetleşrme
işlemleri büyük oranda gelişmiş ülkeleri içermekle birlikte,
gelişmekte olan ülkelerde de önemli bir arş olduğu göz-
lemlenebilmektedir. İKK’ların menkul kıymetleşrmesi ile
ilişkili olarak ortaya çıkan küresel nansal krizden bu yana,
gelişmekte olan ekonomilerin, özellikle Çin, Türkiye ve
Brezilya’nın giderek daha fazla İKK borcu birikrdiği göz-
lemlenebilmektedir.46
Ba ekonomileri yüksek değerli ve artan konut yatla-
rına bağımlı hale gelmekte; hükümetlerin ve hanehalkla-
rının, yatları düşen konut sektörünün yaratacağı etkiden
kurtulmaları zor görünmektedir. “Bu nedenle, konut yat-
larındaki düşüş, konutun san alınabilirliğini arrmak an-
lamına gelse de ‘yükselen konut yatları iyi’ manğı sabit
kalır; mülk sahiplerinin baskıları ve konut piyasası lobisi,
yat seviyelerini korumak için devlete baskı yapar”.47
Konutun nansallaşması nedeniyle konut sektörünün
riskleri günümüzde giderek artan bir şekilde nansal piya-
saların riskleri olmaktadır. Bu durumun tersi de geçerlidir.
Bu nedenle İKK piyasasındaki bir kriz, nansallaşmanın bi-
rikim şekillerindeki bir krizdir ve ekonomiyi büyük ölçüde
etkiler. Neoliberal polikaların hayata geçerek refah dev-
le uygulamalarının yeniden yapılandırılması ile İKK piya-
salarının yeniden yapılandırılması zamanlıdır. Konutun
nansallaşması gikçe daha fazla sayıda hane halkının
konuta bakışını değişrerek, onu kullanım değeri olan bir
nesneden, yarım yapılarak dönüşüm değerinin öne çık-
ğı ve sermaye birikimi oluşmasını sağlayan bir nesneye
dönüştürmüştür. Tüm yarımlarda olduğu gibi bu yarım-
da da riskler bulunmaktadır. 2007 küresel nansal krizin
Amerika Birleşik Devletleri deneyiminde gösterdiği üzere,
İKK kullanarak ev sahibi olan düşük gelirli gruplar artan -
nansal risklere karşı diğer sınıara göre daha savunmasız
pozisyonda kalmışlardır. Bu gruplar, san aldıkları mülkler
vasıtasıyla mal varlıklarını arrmış ve değerlenen emlak
piyasası sayesinde ekonomik göstergelerde pozie kal-
mışlardır. Lakin ayrı bir sermaye girişine sahip olmayan bu
gruplar, bazı vakalarda halihazırda ipotekli olan varlıklarını
yeniden ipotek erip yeni İKK kullanmış ve mülk sayısını,
dolayısıyla varlığını arrarak daha fazla ev sahibi olmuş-
lardır. Böylece, emlak piyasası düşüşe geçip nihayende
emlak balonu patladığında kayıpları çok daha büyük ol-
muştur. Emek piyasasının güvencesiz işlere göre yeniden
şekillendiği bir polik düzlemde eşik al kredi kullanmak
durumunda kalan düşük gelirli haneler, İKK piyasası üzerin-
den çıkan ekonomik krizde en büyük kayba uğrayan kesimi
oluşturmuştur. ABD’de 2007’de başlayan nansal krizde,
çoğunluğu bu gruplardan olmak üzere 4 milyon hane ipo-
tek takibi sonucu evini kaybetmişr. Kriz necesinde em-
lakların değer arşları eksiye dönmüş, emek piyasasında
büyük bir gelire sahip olmadan gayrimenkul üzerinden ser-
maye sahibi olmaya çalışan çoklu İKK kullananlar ise sahip
olduklarının çoğunu kaybetmişr.48,49
Konutun nansallaşmasının kilit unsuru İKK’ların men-
kulleşrilmesidir.
“Dünya’da ve Türkiye’de nansal sistemdeki de-
regülasyon, piyasa bazlı konut nansmanının hızla yayıl-
masını sağladı. Gelişmiş ülkelerde mortgage piyasalarının
milli gelir içindeki payı %40’ı, gelişmekte olan ülkelerde
ise %10’u oluşturmaktadır. Dünya Bankası verilerine göre
Dünya’nın gelişmiş ülkelerinin %90’ı, Türkiye’nin ise %50’si
nansal olarak içerildi”.50
Konutun kullanım veya değişim değeri veya her ikisi de
sermayenin dolaşımı için oldukça önemlidir. İnşaat sektö-
47 Aalbers ve Christophers, 2014, 378.
48 Aalbers, 2008, 151-152-158.
49 Harvey, 2015, 33.
50 Ergüder, 2017, 194.
44 Dymski, 2009, 76. 45 Rolnik, 2013, 1063. 46 Aalbers, 2017, 302.
rünün oluşturduğu ekosistem vasıtasıyla konutun el değiş-
rmesi hem sermaye dolaşımının merkezinde yer almakta,
hem konut üreminde hem de diğer malların ve hizmet-
lerin ürelmesi ile ilişkili olarak ürem sürecinde zincirle-
me etkileri bulunmaktadır. Mevcut konutların piyasadaki
değişim değeri, yeni yapılan konutların değişim değerinin
belirlenmesinde rol oynamaktadır. Böylece konut üremi
yoluyla elde edilebilecek değerin ve ar-değerin ayarlan-
masında kent ekosisteminde yer alan halihazırdaki konut-
lar belirleyici rol oynamaktadırlar.51
Finansal buluşçuluğun önemli ürünlerinden biri menkul
kıymetleşrme iken bir diğeri de kredi sisteminde masraf
adı alnda alınan kalemlerin oluşturduğu devasa sermaye
büyüklüğüdür. Günümüzde kredi sistemi, işlem ücretleri,
dosya masraarı, kredi faizleri vd. teknik detaylarla örül-
müş, karmaşık yapısı ile halkın sermayesini nans serma-
yesine aktarmanın modern aracıdır. Finans alanı kullandık-
ları yırcı takklerle serveni arrmaktadır.52 Finans alanı
oyuncularının uyguladıkları bu takkler ile bireylerden ulus
aşırı şirketlere sermaye transferi yapmakta ve bireysel
borçluluğu arrmaktadırlar. İKK’ları menkul kıymetleşre-
rek likit varlıklara çevirip daha sonra dünyanın herhangi bir
noktasındaki yarımcıya salması, sermaye ihyacı olan
bölgelerle sermaye fazlasına sahip olan bölgeleri en az risk
ile birbirine bağlamanın yolu olarak görülmektedir.53 Me-
kanın nansallaşması olarak tanımlayabileceğimiz bu feno-
men dünya tarihinin görmüş olduğu en büyük ekonomik
krize yol açmış olması sebebi ile akademik alanda farklı di-
siplinlerden birçok bilim insanının dikkani çekmiş ve konu
üzerinde daha fazla çalışılmaya başlanmışr.
İpotekl Konut Kreds Sstem
İKK’ların çalışma prensipleri ülkeler arasında nüanslar
göstermesine karşın benzerdir. Devletlerin konut polika-
ları bağlamında kullandıkları enstrümanlardan biri olan İKK
sistemi, gelişmiş ülkeler başta olmak üzere birçok ülkede
bireysel mülk sahipliğini teşvik eden ve konut sorununa
yaklaşım açısından önemli olan bir nansman yöntemidir.
Bu sistem, temel olarak konut sahibi olmak isteyen vatan-
daşlara bankalar veya İKK için uzmanlaşmış özel nans ku-
rumlarından uzun vadeli kredi kullandırılması yoluyla, san
alınan konutun ipotek edilerek krediyi veren kurumun ris-
kini azaltmaya çalışan bir yapıdır. Sosyal ve polik rolünün
ötesinde konut, uzun bir dönemden bu yana bütün geliş-
miş toplumlarda krik öneme sahip bir sektördür. Tarih-
sel açıdan bu ekonomik rolünü 3 şekilde göstermektedir.
Bunlar inşaat, emlak ve İKK vasıtasıyla bankacılıkr. Bugün-
anlamı ile İKK sistemi 1930’larda ABD’de kullanılmaya
başlamışr. Geleneksel bankacılık sisteminde İKK gelir ve
buluşçuluk yönüyle anahtar bir role sahipr. Günümüzde
dünya çapında bir standart haline gelen 30 yıllık İKK, kredi-
lendirmede kullanılan ana metotlardan biridir. Japonya ve
Çin’de 70 ile 90 yıllık İKK pazarı büyümektedir. En basit an-
lamıyla bu alanda iki farklı eyleyici bulunmaktadır. Bunlar
kullanım ve/ya değişim değeri amacı ile konut sahibi olmak
isteyen, lakin bunu gerçekleşrebilecek sermaye birikime
sahip olmayan ve dolayısıyla dışarıdan bir nansman des-
teğine ihyaç duyan kişiler ile bu ihyacı belirli bir faiz kar-
şılığında sağlayacak olan nans kurumlarıdır.54,55
Bu tanım, en temel olan ve birincil piyasalar olarak ka-
bul edilen ilişkiyi açıklamaktadır. Buna karşın İKK sistemini
daha karmaşık hale gerip, ekonominin önemli enstrü-
manlarından biri olmasını yaratan ortam ikincil piyasalar-
dır. İkincil piyasalar (türev piyasalar da denilmektedir) sis-
temin nansallaşmasını, uluslararasılaşmasını arran bir
yapıya sahipr. Birincil piyasada mekanın karşılığı olarak
ürelen değer, ikincil piyasalarda alınıp salabilen nan-
sal enstrümana dönüşür. Bu sayede sermaye piyasasının
derinleşmesi, hacminin artması, karmaşıklaşması ortaya
çıkar. Böylece mekanın nansallaşması, akışkanlığının sağ-
lanması aşamasına geçilir.
İKK sistemi özel bir nans piyasasıdır. Bu sistem serma-
yenin ikinci çevrime geçişini kolaylaşrmaktadır. İKK gayri-
menkul sektörünü derinden etkileme gücüne sahipr. Bu
krediler ile konut almak için sermaye birikimi sağlayamayan
haneler konut alabilme rsana kavuşmuşlarken, bu durum
gayrimenkulün doğası gereği beraberinde konut yatlarının
artmasını da germişr. Daha fazla kişi İKK’ya erişim sağla-
dığından, evler için rekabet artmış ve bu daha yüksek konut
yatlarının oluşmasını sağlamışr. Sermayenin ikinci çev-
rime geçişi, ilk bakışta bir ev san almak isteyen insanlara
fayda sağlayabilirmiş gibi görünür; ancak ev yatlarındaki
belirgin arşlar ile sonuçlandığından, ev sahipliği paradok-
sal olarak daha zor erişilebilir ve daha pahalı hale gelir.56
Birincil piyasalar, konut edinme amaçlı krediyi kulla-
nacak kişilerin krediyi verecek olan nans kurumu ile yüz
yüze temas eği piyasa olarak tanımlanabilir. Bu piyasa
aynı zamanda sistemin temelini de oluşturmaktadır. İKK
sistemini krediyi kullanacaklar için cazip konuma geren
en önemli husus, geri ödemelerin uzun vadelere yayılıyor
olmasıdır. Bu noktada Türkiye gibi enasyon sorunu yaşa-
yan ülkelerin yapısal problemleri, sistemi cazip hale geren
ve piyasanın derin, köklü olduğu ülkelerde ortalama 20-30
arasındaki vadelerde kredi kullanılması önünde bir engel
oluşturmaktadır. Bu durum görüşme yapılan bankacılar ve
gayrimenkul gelişricileri tarandan da konut kredilerinin
daha alt sınıarın erişimine açılmasının önünde engel teş-
kil eden bir başka etken olarak görülmektedir.
Mekana sabit bir varlık olan konut, fast food ürünler veya
dayanıklı tükem malzemesi diye salan mallardan farklı
olarak yüzyıllar boyunca kullanılabilecek, değerlendirilebi-
184 CİLT
VOL.
14 - EK
SUPPL.
1
51 Aalbers ve Christophers, 2014, 377. 52 Harvey, 2012, 52. 53 Harvey, 2012, 252. 54 Balaban, 2007, 239-240. 55 Sassen, 2010, 411. 56 Aalbers, 2008, 150, 158.
lecek, tükelebilecek olan oldukça pahalı bir üründür. Her-
hangi bir sermaye birikimi, ailesinden kalan miras vb. bir
maddi varlığı olmayan hanehalklarının peşin yat ile konut
alabilmeleri mümkün değildir. Bu durumda kişinin önün-
de iki seçenek bulunur. Bir konut kiralanabilir veya İKK ile
konut alma yoluna gidilebilir.57 İkinci seçeneğin herkes için
geçerli olmadığı da aşikardır. İKK’ların her ülke için farklı
çalışma prensipleri bulunmaktadır. Bu çalışma yöntemleri-
nin en önemli adımlarından biri, kredi miktarının konutun
eksperz değerine oranı olarak tanımlanan kredilendirme
oranıdır. Bu oran Türkiye’de %80 iken, gelişmiş ülkelerin
bazılarında %110’a kadar çıkabilmektedir. Kredilendirme
oranının Türkiye örneğindeki anlamı 100 birim yatlık ko-
nut alabilmek için İKK çekecek kişinin 20 birimlik sermaye
birikimine sahip olma zorunluluğudur. Bu zorunluluk dola-
yısıyla İKK piyasasına giriş önemli ölçüde azalmaktadır. Sa-
n alınan ve İKK borcu biten ev ark bir tasarruf aracıdır ve
san alan kişi kar edebilmeyi umabilir. Dolayısıyla, İKK ile
alınmış olan konut bir tasarruf aracına dönüşerek, sermaye
birikimi yapmaya aracı olmaktadır.58
“Konut: Pazarları Çalışrmayı Sağlıyor” başlıklı 1993
tarihli Dünya Bankası raporu konut polikalarının deği-
şimi için önemli bir kilometre taşı olarak kabul edilebilir.
Bu rapor, konut sektörünün ekonomi için ne kadar önemli
olduğunu belirrken, aynı zamanda uygun polikaların en
iyi şekilde nasıl tasarlanacağı konusunda hükümetler için
prensipler de içermekteydi. 1990’lı yıllardan bu yana, ge-
lişmiş ekonomilerde konut nansmanı önemli ölçüde art-
mışr.59
İstanbul’da İpotekl Konut Kredlernn Yapısı ve
Erleblrlğ
Bu bölümde Türkiye’deki İKK yapısına dair temel bir tar-
şma sunulmakta ve daha sonra İstanbul özelinde İKK’ların
mekansal dağılımı ve erişilebilirliği tarşılmaktadır. Çalış-
ma, Türkiye’deki İKK pazarını, ülkenin en büyük metropolü
ve en büyük ekonomisine sahip ken olan İstanbul üzerin-
den analiz ederek, bu kredilerin erişilebilirliğine dair eleş-
rel bir yaklaşım germeyi amaçlamaktadır. TUİK verilerine
göre 2017 yılında Türkiye’de salan konutların %16,9’u ve
İKK ile salan konutların %18,4’ü İstanbul’da gerçekleşmiş-
r. Konut saşlarında ve İKK kullanılarak yapılan saşlar-
da Türkiye’nin en çok tercih edilen yerleşimidir. TCMB’nin
2011 Ocak ayını temel alarak hazırladığı hedonik konut
yat endeksinde, İstanbul diğer yerleşim yerlerine göre
daha yüksek bir değere sahipr.
Türkiye ve İstanbul’daki İKK’ların büyüklüğünün, hac-
minin, kredi kullandırmada dikkat edilen kredilendirme
oranının ve gelirin geri ödemedeki payının kullandırılan
kredilere etkisini anlamaya çalışarak, bu kredilerin nan-
sallaşma ile ilişkisine bakılmışr. Türkiye’de kredilendirme
oranı, yapılan son değişiklikle birlikte %80 olmuştur. Bura-
dan anlaşılan İKK kullanabilmek için hanelerin %20’lik bir
sermaye birikimine ihyaç duyduğudur. TCMB’nin yayınla-
dığı hedonik konut yat endeksine göre konut sahibi ola-
bilmek için İstanbulluların ülkenin geri kalanına göre daha
fazla para harcama zorunluluğu bulunmaktadır. Bu da İKK
kullanabilmek için sahip olunması gereken sermaye biriki-
minin, ülkenin geri kalanına göre daha fazla olması gerek-
ğini göstermektedir.
Türkiye’deki İKK alanı, ikdar aygı ile nans sermaye-
sinin belirleyici olduğu bir alandır. Bu alanda ikdar aygı-
birden fazla oyuncu gibi hareket etmektedir; kanunları
çıkarma gücü ile düzenleyici bir rolü bulunurken, TOKİ ve
Emlak GYO gibi kuruluşlarıyla aynı zamanda alan içinde
yarım yapan bir oyuncudur. İKK alanında krediyi kullan-
maya çalışan bireyler, ekonomik ve sosyal sermayelerine
göre kullanım değeri amacı ile kredi kullananlar ve değişim
değeri için kredi kullananlar olarak ikiye ayrılabilmektedir-
ler. Bourdieu’nün tanımladığı çerçevede alan kavramı, alt
alanların birleşmesinden de meydana gelebilmektedirler.
Bu bağlamda, İKK alanında olan gayrimenkul gelişricileri,
gayrimenkul ortaklıkları, yap sat sistemini uygulayan -
teahhitler yarım alanındadırlar. Yarım alanındaki oyun-
cular sahip oldukları sermaye türlerinin birikimlerine göre
kent mekanında hareket etmektedirler. Emlak GYO örne-
ğinde olduğu üzere ekonomik ve sosyal sermaye açısından
avantajlı konumda olan bir oyuncu, en elverişli koşullarda
konut üretebilmektedir.
Çalışma kapsamında ülkenin konut kredisi pazarının en
büyük 5 bankasından biri olan bankanın, İstanbul iline iliş-
kin 2010-2014 yıllarını kapsayan yaklaşık 74 bin bağımsız
İKK kullanım verisi incelenmişr. Kullanılan İKK’lar Türk lirası
üzerinden olduğu için öncelikle bu veriler günün kuru üze-
rinden Amerikan dolarına çevrilmişr. Bu veriler incelendi-
ğinde görülmektedir ki; İstanbul’da İKK kullananların ortala-
ma aylık geliri asgari ücren yaklaşık olarak 6,3 mislidir. Bu
verinin mekansallaşrılmasının yapıldığı Şekil 1 incelendi-
ğinde, eşitsiz coğra gelişme de gözlemlenebilmektedir. Bu
haritaya göre, İKK kullananlar arasında gelir seviyesi en üst
seviyede olanların konut san almayı tercih ekleri ilçeler
sırasıyla, Beşiktaş, Beykoz, Şişli ve Sarıyer’dir. En düşük gelir
seviyesine sahip olanlar ise sırasıyla, Silivri, Çatalca, Şile ve
son olarak Sultangazi ilçelerinde İKK ile konut almışlardır.
Yine bu veriye göre eğim seviyesi ile kullanılan kredi
tutarı arasında doğrudan bir korelasyon bulunmaktadır.
5 yıllık veriyi kapsayan Şekil 2 incelendiğinde, eğim du-
rumu üniversitenin alnda olan kişilerin gelirinin asgari
ücren 5,1 misli, üniversite mezunlarının gelirinin 8,4 ve
yüksek lisans ve/ya doktora sahibi olanların ortalama geli-
rinin asgari ücren 11,7 misli olduğu görülmektedir. Ayrıca
eğim seviyesi ve beraberinde artan hanehalkı geliri ark-
ça, lokasyon katsayısı periferiden geleneksel kent merkezi
185CİLT
VOL.
14 - EK
SUPPL.
1
Barınma Problemine Çözüm Olarak Sunulan İpotekli Konut Kredilerine Erişilebilirliğin Değerlendirilmesi
57 Harvey, 2015, 30. 58 Harvey, 2015, 30-31. 59 Rolnik, 2013, 1059.
ve boğaz hana doğru arş gösterdiği Şekil 3, 4 ve 5’ten
okunabilmektedir. Bu durumun gösterdiği yalın gerçek,
Türkiye’de İKK kullanabilmek için ekonomik sermaye açı-
sından en azından orta sınıfa mensup olmak gerekğidir.
Daha alt gelir grubundakilerin İKK pazarına ulaşabilme-
lerinin önünde ciddi engeller bulunmaktadır. Bu verilerin
yol göstericiliğinde niteliksel görüşmelerde, İKK’ların hangi
toplumsal sınıfa hitap eğine ilişkin sorular sorulmuştur.
Farklı alanları temsil eden kişilerden bu soruya verilen
cevaplar temelde konuta erişimde problem yaşayan top-
lumsal sınıarın İKK’lar vasıtasıyla konuta erişebilirliğinin
artmadığı yönündedir. Buna karşın çözüm önerileri birbir-
lerinden farklılık göstermektedir.
Görüşlerden birkaçı şöyledir:
“Konut kredi piyasasının büyümesi ekonomiyi büyütür,
ishdam yarar. Ancak erişilebilirlik dediğimiz, kredileri alt
gelir, mikro nans, alt gelir, orta gelirin tamamına erişebi-
liyorsanız; o zaman kredi piyasası çalışıyordur…Sübvanse
edecek devlet. Tek başına giremez. Yine Türkiye’de olmayan
en önemli bir sorun bence. Avrupa’ya bakın, birçok yurtdı-
şı örneğine bakın; kişi hanehalkı -orta gelir olsun, alt gelir
olsun, girebiliyorsa sisteme- konut kredisinde anaparadan
ödüyorsunuz bir de faizden ödüyorsunuz değil mi? Ödediği-
niz faiz vergi matrahınızdan düşer. Bizde yok. Bu çok önemli
bir sübvansiyondu. Bu şunu söylüyor aslında; orta gelir, alt
geliri zaten geçm, orta geliri zaten çekici hale germiyor
sistemi. Ar, yine TOKİ lan dedik, hep tarşılan konu. Alt
gelir mesela, “crooss nancing” diyorlar, çapraz. TOKİ lüks
konut da yapsın ama orada elde eği rant-kârla düşük ko-
nut nanse etsin. Benim krim, bırakın alt geliri, orta gelire
bile erişen bir sistem yok. Vergi düzenlemeleri, faiz sübvan-
siyonu hiçbiri yok (B1, kişisel görüşme, 23 Mayıs 2017).
“Yani siz “ben faizin yüzde şu kadarını karşılıyorum”
derseniz konut san almanın orta sınıf için maliye daha
da düşmüş olur. Bu defa talep artar, konut yatları yükse-
lir. İnşaat maliyetleri ve gelir durumu sabit kaldığı için bu
araziye yansır ve servet dağılımını bozucu bir etki yarar.
186 CİLT
VOL.
14 - EK
SUPPL.
1
ekl 1. İpotekl Konut Kreds Kullananların Aylık Hanehalkı Gelrler ($) (Kaynak: Türkye`dek Fnansallamanın İpo-
tekl Konut Kredler Üzernden Değerlendrlmes sml doktora tez verler).
ekl 2. İpotekl Konut Kreds Kullananların Eğtm durumu ve Aylık
Hanehalkı Gelr ($) (Kaynak: Türkye’dek Fnansallamanın İpotekl Ko-
nut Kredler Üzernden Değerlendrlmes sml doktora tez verler).
6000
5000
4000
3000
2000
1000
İlk-Orta-Lise Üniversite Master-PhD
0
Lejant
Ver Yok
1379–2000
2001–2500
2501–3000
3001–3500
3500–4485
Ben devlen nansal bir sübvansiyon yapmasını, -herkes
için- doğru bulmuyorum. Servet dağılımını etkiler ve varlık
transferi servet transferi anlamına gelir. Onun yerine inşa-
at üretmenin maliyeni ya da konut üretmenin maliyeni
187CİLT
VOL.
14 - EK
SUPPL.
1
Barınma Problemine Çözüm Olarak Sunulan İpotekli Konut Kredilerine Erişilebilirliğin Değerlendirilmesi
ekl 3. Eğtm Durumu İlk-Orta-Lse olup İpotekl Konut Kreds Kullananları Lokasyon Katsayısı (Kaynak: Türkye`dek
Fnansallamanın İpotekl Konut Kredler Üzernden Değerlendrlmes sml doktora tez verler).
ekl 4. Eğtm Durumu Yüksekokul-Ünverste olup İpotekl Konut Kreds Kullananları Lokasyon Katsayısı (Kaynak:
Türkye’dek Fnansallamanın İpotekl Konut Kredler Üzernden Değerlendrlmes sml doktora tez verler).
Lejant
Lejant
Ver Yok
Ver Yok
0,000–0,250
0,000–0,250
0,251–0,500
0,251–0,500
0,501–0,750
0,501–0,750
0,751–0,999
0,751–0,999
1,000+
1,000+
azaltacak çözümler üretmesi...(TD1, kişisel görüşme, 10
Temmuz 2017)”.
“Milli gelirin sadece artmış olması önemli değil, sadece
bir kesimin elinde olmaması lazım. Bir şekilde tabana yayıl-
ması lazım. Bu bağlamda, artması bana göre, kredi kullanı-
mıyla ilgili ideal noktaya gereceğini düşünüyorum, genel
resim olarak. Ama bunun için de bir iskrar ve büyüme
trendinin devamlılığının olması lazım. Bu son dönemlerde
işte, belli kırılmalar var, belli noktalarda belli dalgalanmalar
var. Bu çerçevede bunun ne kadar hayata geçirilebileceği,
tabi ki soru işare (İ1, kişisel görüşme 15 Haziran 2017).
Aslına banka-gayrimenkul ilişkisi o kadar krik ki. Çün-
kü şöyle ters ve yanlış bir algı var; gayrimenkul aslında in-
şaat demek değil. Gayrimenkul teknik olarak bunu yapmak
demek de değil. Gayrimenkul aslında bir nans aracı, yani
gayrimenkul nansal bir konu. O yüzden de bankayla olan
ilişkisi, dolayısıyla mortgage ile olan ilişkisi çok krik. Ben
mortgage sisteminin bankaların aşırı tutucu yapısı nede-
niyle buralarda seyreğini düşünüyorum. Ne zamanki ip-
leri birazcık gevşetebilirler, -belki onlar da şöyle diyebilirler,
siyasi risk görüyoruz, polika faizi, falan lan-, ne zaman
ki devlet desteğiyle belki veya devlet garansiyle, devlet
teşvikiyle bu sistem biraz esnelebilir, o zaman bu saşlara
da yansır (Y1, kişisel görüşme, 2 Mayıs 2017).
İKK’ların bazı gelişmiş ülkelerde olduğu üzere orta geli-
rin al için de cazip hale gerilmesi için devlet tarandan
uygulanabilecek olan sübvansiyonlara dair mülakat ger-
çekleşrilen uzmanların farklı görüşleri olmuştur. Yukarı-
da alınlandığı üzere bu sübvansiyonların olmamasının,
dar gelirli ve alt-orta gelirli hanehalklarının sisteme girişi-
ni engellediği genel kabul görmektedir. Buna karşın kredi
faizlerine uygulanacak olan vergiden düşürme, sübvansi-
yonunun yaratabileceği orta vadeli olumsuz şartlardan da
bahsedilmişr. Bu konuya değinmeyen uzmanlar ise genel
olarak yarım alanını oluşturanlardır. Devlen yapacağı
sübvansiyonların uygulanmasının yaratacağı etkiler sebebi
ile konut yatlarını arracağı ve böylece servet dağılımı
üzerinde dezavantajlılardan avantajlı olanlara doğru yeni
bir servet akışı olabileceği eleşrisi de dikkate değerdir.
Şayet bu sübvansiyonlar uygulanırsa, kısa süreli bir likidite
bolluğu olması ve orta vadede konut yatlarının artması
beklenmelidir. Böylece, dar gelirli hanelerin konuta erişi-
mini kolaylaşrmak için uygulanacak olan polika artan
konut yatları nedeni ile tam tersi bir etki yapacakr.
Mekânın nansallaşmasında, İKK’ların menkul kıymet-
leşrilerek likit hale gelmelerini sağlamak temel konular-
dan biridir. Bu bağlamda Aralık 2018’de yaklaşık 3,15 mil-
yar lira tutarında konut kredisi menkul kıymetleşrildi.60
Türkiye’de yapılan en büyük varlığa dayalı menkul kıymet-
leşrme işlemi olmuştur. Ayrıca, konutun likit hale gelerek
borsalarda işlem görmesinin bir diğer yolu olan Gayrimen-
188 CİLT
VOL.
14 - EK
SUPPL.
1
ekl 5. Eğtm Durumu Yükseklsans-Doktora olup İpotekl Konut Kreds Kullananları Lokasyon Katsayısı (Kaynak: Tür-
kye’dek Fnansallamanın İpotekl Konut Kredler Üzernden Değerlendrlmes sml doktora tez verler).
Lejant
Ver Yok
0,000–0,250
0,251–0,500
0,501–0,750
0,751–0,999
1,000+
60 Anadolu Ajansı, 2018.
kul Serka Sistemi (GSS), Mart 2017’de “Park Mavera 3”
isimli proje için Borsa İstanbul’da alınıp salabilir bir kâğıt
olarak 42,50 liradan saşa çıkmışr. İlgili İMKB kâğıdı, 2
Ocak 2019 tarihi ibariyle 40,1 liradan lem görmüştür.
İkdar alanından bir üst düzey yöneci ile yapılan görüş-
mede GSS’ye ilişkin şöyle denmişr:
“Bizim buradaki amacımız bir konut alacak gücü olmayıp
daha sonra bu konuaki imalaan işin sonuna kadarki ko-
nutun değer arşından bu segmeneki insanların da fay-
dalanmasıydı. Biz bu sistemle yola çıkk…Bu demek ki algı,
iyi yönelemediği ya da vatandaşın algısı diğer özel sektör,
hisse senedi olarak bunu düşündü. Burada dediğimiz gibi
42,50 liranın yaklaşık olarak 1 sene sonra, 47-48’lere çık-
ması. Çünkü bu 3 senelik bir süreç. Ondan sonra biraz daha
52-55’lere çıkması. Amacımız buydu zaten (İ2, kişisel gö-
rüşme 15 Haziran 2017).
Gayrimenkul serka sistemi pilot bir uygulama olarak
başlamış ve geçen kısa süre içinde olumlu yönde bir ilerle-
me kaydedememişr. İnşaat sektöründe hayata geçirilme-
si düşünülen İKK destekli menkul kıymetleşrme işleminin
öncüsü olma niteliği taşıması sebebiyle bu pilot çalışma,
sistemin sınırlılıklarının test edilmesi açısından dikkate de-
ğer bir çabadır. Yapılan uygulama istenilen sonuçlara vara-
mamış olmasına karşın, mülakan yapıldığı tarihte ikdar
alanı yönecisi sürecin inşaat sektörüne yeni kaynak yarat-
ma potansiyelinden umutludur.
EMF verileri kullanılarak oluşturulan Şekil 6’da görüldü-
ğü üzere, Türkiye’de hanehalkının borçluluğu 2007 yılından
ibaren sürekli artmaktadır. Türkiye özelinde bu borçluluk
tek başına İKK’lardan kaynaklanmamaktadır. TBB’nin Ara-
lık 2017 verisine göre, hanehalkının kullandığı kredilerin
hacminin %49’u İKK’dır. Dolayısıyla geri kalan %51’lik oranı
oluşturan kredilere erişim, İKK pazarında olduğundan daha
kolaydır. %51’lik oranın %2’si taşıt, %49’u ise dayanıklı tü-
kem malları, mesleki amaç, eğim, tal, gıda, giyim vb.
amaçlar için kullanılan ihyaç kredileridir. İhyaç kredile-
rinin vade süreleri en fazla 48 aydır ve çekilen kredilerin
ortalama değerleri de İKK’lardan daha düşüktür. Bu kredi-
ler 1000 TL için de kullanılabilindiği gibi kişinin kredi pu-
anlaması necesinde çok daha yüksek meblağlar için de
kullanılabilmektedir. Dolayısıyla ihyaç kredileri toplumun
her katmanından talep görmekte ve dar gelirlilerin nan-
sal içerilmelerinde önemli bir yer tutmaktadırlar. Böylece
nansallaşmanın tabana yayılmasında farklı enstrümanlar
olarak kullanılmaktadırlar. BIS verileri kullanılarak oluştu-
rulan Şekil 7’de ise, hanehalkı borçluluğunun GSMH’ye
oranı görülmektedir. Aynı şekle göre, gelişmekte olan ülke-
lerden olan Türkiye ve Brezilya’nın hanehalkının borçlulu-
ğu artmaktadır. Yine aynı grakten gelişmiş ülkelerdeki ha-
nehalkı borçluluğunun oldukça yüksek seviyelerde olduğu
anlaşılmaktadır.
Şekil 8’de İKK kullananların yaş aralıklarına göre dağılımı
görülmektedir. Buna göre, kredileri gençlerin daha çok ter-
cih eği anlaşılmaktadır. Toplam kredilerin %72’sini 25-44
yaş aralığındaki bir grup kullanmışr. Bu kredilerin kulla-
nılabilmesi için nansal okur yazarlık önemlidir. Ekonomik
CİLT
VOL.
14 - EK
SUPPL.
1
Barınma Problemine Çözüm Olarak Sunulan İpotekli Konut Kredilerine Erişilebilirliğin Değerlendirilmesi
ekl 6. 2005-2017 Yılları Arasında Brken Toplam İKK Borcu (avro)
(EMF verler kullanılarak hazırlanmıtır) (Kaynak: EMF, HYPOSTAT 2018
a revew of europe’s mortgage and housng market).
50000
45000
40000
35000
30000
25000
20000
15000
10000
5000
2005 2006 2007 2008 2009 2010 2011 2012 2013 2014 2015 2016 2017
0
ekl 7. Hanehalkı Borcunun GSMH’ye Oranı (Kaynak: Bank for Inter-
natonal Settlements, “BIS Quarterly Revew”).
140.0
120.0
100.0
80.0
60.0
40.0
20.0
0.0
Netherlands Spain Australia
United States
Turkey
Japan
Brazil
Canada
United Kingdom
03-2005
08-2005
01-2006
06-2006
11-2006
04-2007
09-2007
02-2008
07-2008
12-2008
05-2009
10-2009
03-2010
08-2010
01-2011
06-2011
11-2011
04-2012
09-2012
02-2013
07-2013
12-2013
05-2014
10-2014
03-2015
08-2015
01-2016
06-2016
11-2016
189
18-24
(%3)
65+
(%1)
25-34
(%36)
35-44
(%36)
45-54
(%18)
55-64
(%6)
ekl 8. İpotekl Konut Kreds Kullanan Klern Ya Aralıklarına Göre
Dağılımı (Kaynak: Türkye’dek Fnansallamanın İpotekl Konut Kred-
ler Üzernden Değerlendrlmes sml doktora tez verler).
sermaye açısından sorun yaşamayan kesimler arasında
kültürel sermaye eksikliği, İKK kullanımında önemli olabilir.
Finansal araçlar için yeterli kültürel sermayeyi birikreme-
miş olan orta yaş üstü ve yaşlı nüfusun, İKK’lara karşı daha
tedbirli olduğu söylenebilir. Ayrıca bu nüfus gruplarının ha-
lihazırda bir konuta sahip olma olasılığının da İKK kullanım-
larını azaltan bir etki olduğu söylenebilir.
Şekil 9’da gösterilen İKK kullanan kişilerin çalışğı sek-
törler ve aylık gelirleri incelendiğinde, kredi kullananların
çoğunluğunun (%58) özel sektörde ücretli olarak ishdam
edildiği görülmektedir. Özel sektörde ücretli olan kişilerin
ise %89’u 44 yaş ve alndadır. Verilerde dikkate değer bir
diğer nokta ise Şekil 10’da görülmektedir. Yapılan derinle-
mesine mülakatlarda, kayıt dışı ekonomi, gelir belgeleye-
memeye ilişkin konular da nans alanı temsilcilerine sorul-
muştur. Verilen yanıtlardan da anlaşıldığı üzere, kayıt dışı
ekonomi nans alanında verilen krediler için önemli bir so-
runu ve aynı zamanda rsa oluşturmaktadır. Belgelemede
yaşanan sorun kredi puanlamasının yapıldığı algoritmaları
zorlamaktadır ve böylece verilen kredilerin risk değerleri
artabilmekte ve haa enformel şartlardan dolayı verilecek
olan kredi için kurum içi veya dışından baskılara açık olma
sorunu doğurmaktadır. Diğer yandan ise, teoride kredi sa-
tamaması gereken kişi ve kurumlara kredi satabildiği için -
nans kurumuna gelir germesi ile önemli bir kaynak yarat-
maktadırlar. Bu bağlamda nans alanı temsilcilerine kayıt
dışı gelire ilişkin izledikleri stratejiler sorulduğunda alınan
yanıtlar şunlardır:
“Türkiye’de en çok şeyden yakınıyor: bir her şeyi belge-
leyemiyoruz. Benim kira gelirim var dikkate alınmıyor. Ba-
zıları dikkate alıyor. Benim maaşım düşükten gösteriliyor.
Ben beş bin lira kazanıyorum ama iki bin lira gösteriliyor
gibi. Bunları dikkate alan ve almayan bankalar var yok (F2,
kişisel görüşme, 8 Mayıs 2017).
“Gayrimenkulde özellikle konut kredilerinde onaylanma
oranı çok yüksekr. Çünkü insanların kayıt dışı gelirleri var,
aile gelirleri var. İnsanlar Türkiye’de bir karı-koca tek başı-
na yaşamıyorlar. Anneleri babaları geliyor, emekli maaşları
oluyor, köyden gelirleri oluyor. Biz bunların hepsini scoring
modelimize koyuyoruz. Bir de çünkü ilave parayı da görü-
yoruz (F1, kişisel görüşme, 22 Mart 2017).
Sonuç
Bu çalışma kapsamında neoliberal polikalar ile şekille-
nen konut ürem alanına ilişkin genel bir değerlendirme
yapılmış; günümüzde yaşanmakta olan mekânın nansal-
laşmasının tarihsel arka planı üzerine tarşılmışr. Geliş-
mekte olan ülkeler sınında yer alan Türkiye’de ikincil İKK
pazarı henüz derinleşmemiş olduğundan, mekânın nan-
sallaşmasının boyutlarının gelişmiş ülkelerle bir tutulama-
yacağı görülmüştür. Aynı zamanda pilot GSS uygulaması ile
mekânın likitleşrilme çabaları tarşılmışr.
Neoliberal polikaların uygulanmasını takip eden dö-
nemde Dünya Bankası’nın “Konut: Pazarları Çalışrmayı
Sağlıyor” isimli raporu ile konut polikalarının dünya ölçe-
ğinde yeni bir evreye girdiği görülmüştür. Böylece, konut
sahipliğine yapılan vurgu sürekli olarak artarak sosyal konut
talebinin giderek silikleşği bir dönem başlamışr. Bu uy-
gulamalar necesinde, özellikle dar gelirli vatandaşlar için
barınma probleminin daha da zorlaşğı ortaya çıkmışr.
Vaka çalışması ile Türkiye’de konut kredileri vasıtasıyla
kentsel zenginliğin vatandaşlara daha adil dağılmaya baş-
landığı iddiasının doğru olmadığı görülmüştür. İKK ile konut
edinenlerin, genel olarak özel sektörde çalışan genç pro-
fesyoneller olduğu anlaşılmışr.
Bu çalışma, İKK’ların konuta erişimi demokrakleşr-
mek için bir çözüm germediğini, İstanbul’daki eşitsiz
coğra gelişmenin mekansal olarak dağılımını göstermiş-
190 CİLT
VOL.
14 - EK
SUPPL.
1
ekl 9. İpotekl Konut Kreds Kullananların Çalıtıkları Sektörlere
Göre Dağılımı (Türkye’dek Fnansallamanın İpotekl Konut Kredler
Üzernden Değerlendrlmes sml doktora tez verler).
Emekl
(%9)
Kamu sektörü
ücretl
(%8)
Özel sektör ücretl
(%58)
İletme sahb
(%22)
Yan gelr sahb
(%3)
6000
5000
4000
3000
2000
1000
Emekli Kamu sektörü
ücretli
Özel sektör
ücretli
Yan gelir
sahibi
İletme
sahibi
0
ekl 10. İpotekl Konut Kreds Kullananların Aylık Ortalama Gelrler-
nn Sektörlere Göre Dağılımı ($) (Kaynak: Türkye`dek Fnansallama-
nın İpotekl Konut Kredler Üzernden Değerlendrlmes sml dokto-
ra tez verler).
r. Aylık ortalama hanehalkı gelirinin artması ile eğim
seviyesi arasında doğrudan bir ilişki olduğu ve bu ilişkinin
mekânsal olarak okunabildiği görülmüştür. Türkiye’de orta
sınıar özelinde barınma sorununa çözüm olarak görülen
İKK’ların, artan hanehalkı borçluluğuna katkısı ile nansal-
laşmayı hızlandıran bir yapısı olduğu anlaşılmışr.
İstanbul özelinde, İKK’ların mevcut yapısı ile dar gelir-
lilerin ve haa orta gelirlilerin konuta erişebilmeleri için
alternaf olmadığı aşikardır. İKK’ların dar gelirlileri kap-
samasının gerekli olup olmadığı tarşmaya açıkr. Konut
üreminde alternafsizliğe doğru olan gidişat, konuta eri-
şimde eşitsiz bir coğrafya yaratmışr. Konuta erişimi de-
mokrakleşrme yollarından olan kamu lojmanları, sosyal
konutlar, kira yardımları vb. metotların kullanılarak kulla-
nım değerinin öne çıkarılmasının sorunu çözüp çözmeye-
ceği üzerinde tarşılması ve polika ürelmesi gereken
konular arasındadır.
Kaynaklar
Aalbers, M. B. (2008) “The Financializaon of Home and The
Mortgage Market Crisis”, Compeon&Change, Sayı 12(2), s.
148-166.
Aalbers, M. B. (2011) Place, Exclusion and Mortgage Markets,
Oxford, John Wiley & Sons.
Aalbers, M. B. (2017) “Geographies of Mortgage Markets”, Ed.: R.
Marn & J. Pollard (editör) Handbook on the Geographies of
Money and Finance, Cheltenham: Edward Elgar, s. 298-322.
Aalbers, M. B., ve Christophers, B. (2014) “Centring Housing in
Polical Economy”, Housing, Theory and Society, Sayı 31(4),
s. 373-394.
Arrighi, G. (1994) The Long Tweneth Century: Money, Power,
and The Origins of Our Times, Londra, Verso.
Balaban, O. (2007) “Bir Konut Finansman Aracı Olarak Mortga-
ge Sisteminin Türkiye’de Olası Etkileri Üzerine”, Ed.: A. Mengi
(editör), Kent ve Planlama: Geçmişi Korumak, Geleceği Tasar-
lamak, Ankara, İmge Kitabevi, s. 237-257
Bourdieu, P., ve Wacquant, L. J. (2003) Düşünümsel Bir Antropo-
loji İçin Cevaplar, İstanbul, İleşim Yayınları.
Brenner, N., ve Theodore, N. (2002) Spaces of Neoliberalism:
Urban Restructuring in North America and Western Europe,
Oxford, Blackwell.
Brenner, R. (2002) The Boom and the Bubble: The US in the
World Economy, Londra, Verso.
Carswell, A. T., ve James, R. N. (2010) “Housing”, Encyclopedia of
Urban Studies, California, Sage Publicaons, s. 375-379.
Creswell, J. W. (2016) Nitel Araşrma Yöntemleri: Beş Yaklaşıma
Göre Nitel Araşrma ve Araşrma Deseni, Ankara, Siyasal Ki-
tabevi.
Creswell, J. W., ve Clark, V. L. P. (2015) Karma Yöntem Araşrma-
ları: Tasarımı ve Yürütülmesi, Ankara, Anı Yayıncılık.
Çelik, Ö., ve Karaçimen, E. (2017) Türkiye’de Gayrimenkul ve
Finansın Derinleşen ve Yeniden Yapılanan İlişkisi”, Ed.: P. Be-
dirhanoğlu, Ö. Çelik, ve H. Mıhcı (editör), Finansallaşma Kıs-
kacında Türkiye’de Devlet, Sermaye Birikimi ve Emek, Ankara,
NotaBene, s. 83-102
Dymski, G. A. (2009) “Irka Dayalı Dışlama ve İkinci Kalite İpotek
Kredileri Krizinin Ekonomi Poliği”, Ed.: C. Lapavitsas (editör),
Finansallaşma Ve Kapitalizmin Krizi, İstanbul, Yordam Kitap,
s. 75-120.
Ergüder, B. (2017) “Türkiye’de İnşaat Sektöründe Büyüme ve
Menkulleşrme: Vergi ve Yasal Düzenlemeler”, Instuons,
Naonal Identy, Power, and Governance in the 21st Cen-
tury, s. 191-208.
Gotham, K. F. (2009) “Creang Liquidity out of Spaal Fixity: The
Secondary Circuit of Capital and the Subprime Mortgage Cri-
sis”, Internaonal Journal of Urban and Regional Research,
Sayı 33(2), s. 355-371.
Harvey, D. (1985) The Urbanizaon of Capital, Balmore, Johns
Hopkins University Press.
Harvey, D. (2012) Sermaye Muamması: Kapitalizmin Krizleri, İs-
tanbul, Sel Yayıncılık.
Harvey, D. (2015) On Yedi Çelişki ve Kapitalizmin Sonu, İstanbul,
Sel Yayıncılık.
Jones, B. G. (2012). “‘Bankable Slums’: The Global Polics of
Slum Upgrading”, Third World Quarterly, Sayı 33(5), s. 769-
789.
Karwowski, E., ve Stockhammer, E. (2017) “Financialisaon in
Emerging Economies: A Systemac Overview and Compa-
rison with Anglo-Saxon Economies”, Economic and Polical
Studies, Sayı 5(1), s. 60-86.
Krippner, G. R. (2005) “The Financializaon of the American Eco-
nomy”, Socio-economic review, Sayı 3(2), s. 173-208.
Lapavitsas, C. (2009) “Financialisaon, or the Search for Prots
in the Sphere of Circulaon” Economiaz, Sayı 72(3), s. 98-119.
Orhangazi, Ö. (2008) Financializaon and the US Economy, Chel-
tenham, Edward Elgar Publishing.
Rolnik, R. (2013) “Late Neoliberalism: The Financializaon of Ho-
meownership and Housing Rights”, Internaonal Journal of
Urban and Regional Research, Sayı 37(3), s. 1058-1066.
Sassen, S. (2009) “When Local Housing Becomes An Electronic
Instrument: The Global Circulaon Of Mortgages-A Research
Note” Internaonal Journal of Urban and Regional Research,
Sayı 33(2), s. 411-426.
Sweezy, P. (1997) “More (or less) on Globalizaon” Monthly Re-
view, Sayı 49(4).
Turner, T. (2010). “Homeownership”, Encyclopedia of Urban Stu-
dies, s. 366-369.
https://www.yenisafak.com/ekonomi/memura-yuzde-10-
indirimli-50-bin-konut-3235580 [Erişim Tarihi 15 Haziran
2018]
191CİLT
VOL.
14 - EK
SUPPL.
1
Barınma Problemine Çözüm Olarak Sunulan İpotekli Konut Kredilerine Erişilebilirliğin Değerlendirilmesi
Article
Introduction. Mortgage lending plays an important role both for the banking system and for the country’s economy as a whole. In addition to the main function of providing people with comfortable housing, mortgage system development stimulates various areas of the country's economy and creates conditions conducive for investment. The purpose of the paper is to single out the factors that have a negative impact on the home mortgage lending market on the basis of the case study of the Vologda Region. Materials and methods. The study was carried out on the basis of the statistical database of the Central Bank of the Russian Federation, data from an integrated housing development institution DOM.RF and the territorial body of the Federal State Statistics Service in the Vologda Region, as well as the Numbeo database ratings. Methods of comparison and observation, analysis and synthesis were used to study the statistics of the main indicators of the home mortgage lending market. Results. The main factors influencing the home mortgage lending market have been identified: high loan interest rates, low wages (insolvency of the client), an increase in overdue debts, high prices in the housing market, etc. The author has put forward recommendations for the development of the home mortgage lending market. Discussion and Сonclusion. The study has shown that the mortgage market in the Vologda Region has considerable growth potential and that credit institutions should work more carefully with clients, which will help to reduce overdue debts. The research materials may be useful to researchers exploring the economic issue under consideration, as well as to commercial banks, regional and local authorities that can contribute to the development of mortgage lending.
Article
Full-text available
Financialisation research has originally focussed on the US experience, but the concept is now increasingly applied to emerging economies (EMEs). There is a rich literature stressing peculiarities of individual country experiences, but little systematic comparison across EMEs. This paper fills this gap, providing an overview of the debate and identifying six financialisation interpretations for EMEs. These different interpretations stress (1) financial deregulation, (2) foreign financial inflows, (3) asset price volatility, (4) the shift from bank-based to market-based finance, (5) business debt, and (6) household indebtedness. We construct and compare measures of the six financialisation interpretations across a sample of 17 EMEs from Latin America, emerging Europe, Africa and Asia, contrasting them with the US and UK, two financialised economies. We find considerable variation in financialisation experiences of EMEs. Asset price volatility is found across the continents. Asia has been more exposed to capital inflows, stock markets have gained importance and private sector debt has risen. In emerging Europe financial deregulation has been more pronounced with lower levels but strong increases in household debt. The picture is similar in South Africa, the African EME in the sample, where household debt is comparatively high. Financialisation in Latin America is weaker according to our measures.
Article
Full-text available
Financialisation of advanced capitalist economies during the last three decades represents expansion of the sphere of circulation, while the sphere of production has continued to face difficulties of profitability and productivity growth. In the course of financialisation, relations between industrial/commercial capital, banks and workers have been put on a different footing. The financial sector has become capable of extracting profit directly out of wages and salaries, a process called financial expropriation. Financial institutions have also become adept at profit-making through mediating transactions in open financial markets, that is, investment banking. The combination of financial expropriation and investment banking catalysed the crisis that began in 2007.
Article
Utilizing research from the U.S., Italy, and the Netherlands, Place, Exclusion and Mortgage Markets presents an in depth examination of the practice of redlining and the broader implications of contemporary urban exclusion processes. Covers exclusion in mortgage markets in three different countries - the U.S., Italy, and the Netherlands. Presents an interdisciplinary perspective to the practice of redlining. Connects the literature on social exclusion and financial exclusion.
Article
The issue of “housing” has generally not been granted an important role in post-war political economy. Housing-as-policy has been the preserve of social policy analysis and of a growing field of housing studies; housing-as-market has been confined to mainstream economics. This paper insists that political-economic analysis can no longer remain relatively indifferent to the housing question since housing is implicated in the contemporary capitalist political economy in numerous critical, connected and very often contradictory ways. The paper conceptualizes this implication by identifying the multiple roles of housing when “capital” – the essential “stuff” of political economy – is considered from the perspective of each of its three primary, mutually constitutive guises: as process of circulation, as social relation and as ideology. Mobilizing these three optics to provide a critical overall picture of housing-in-political-economy (more than a political economy of housing), we draw on and weave together the many vital contributions of housing research to our evolving understanding of capitalism.
Article
Over the last few decades we have witnessed a global U-turn in prevailing housing and urban policy agendas, spread around the world by the driving forces of globalization and neoliberalism. The new paradigm was mainly based on the withdrawal of states from the housing sector and the implementation of policies designed to create stronger and larger market-based housing finance models. The commodification of housing, together with the increased use of housing as an investment asset within a globalized financial market, has profoundly affected the enjoyment of the right to adequate housing. Taking the World Bank's 1993 manifesto as a starting point and the subprime crisis as its first great international flashpoint, this essay traces some key elements of the neoliberal approach to housing and its impact on the enjoyment of the right to housing in different contexts and times. The reform of housing policy — with all its components of homeownership, private property and binding financial commitments — has been central to the political and ideological strategies through which the dominance of neoliberalism is maintained. Conversely, the crisis (and its origins in the housing market) reflects the inability of market mechanisms to provide adequate and affordable housing for all.
Article
This article develops a critical analysis of the Slum Upgrading Facility, a new initiative of UN-Habitat which seeks to improve conditions for residents of slums in Africa and elsewhere. The analysis highlights the neoliberal principles underpinning this initiative, and especially the vision of slum improvement by means of financialisation. The article argues that it is necessary and important to recognise the politics of international urban development and housing, which has since the 1970s increasingly emphasised neoliberal principles of private property and market institutions. The novel ambition of financialisation must also be situated in relation to historical transformations of housing finance in Anglo-American capitalism over the past three decades. After situating the ideological principles underpinning the Slum Upgrading Facility in these longer and broader global trajectories of international policy, the final section returns to the present to examine other initiatives currently being pursued alongside slum upgrading: the active promotion of mortgage markets in Africa.
Article
Financialization can be characterized as capital switching from the primary, secondary or tertiary circuit to the quaternary circuit of capital. Housing is a central aspect of financialization. The financialization of mortgage markets demands that not just homes but also homeowners become viewed as financially exploitable. It is exemplified by the securitization of mortgage loans, but also by the use of credit scoring and risk-based pricing. In the past century, mortgage markets were transformed from being a 'facilitating market' for homeowners in need of credit to one increasingly facilitating global investment. Since mortgage markets are both local consumer markets and global investment markets, the dynamics of financialization and globalization directly relate homeowners to global investors thereby increasing the volatility in mortgage markets, as the current crisis shows all too well.
Article
This paper presents systematic empirical evidence for the financialization of the US economy in the post-1970s period. While numerous researchers have noted the increasing salience of finance, there have been few systematic attempts to consider what this shift means for the nature of the economy, considered broadly. In large part, this omission reflects the considerable methodological difficulties associated with using national economic data to assess the rise of finance as a macro-level phenomenon shaping patterns of accumulation in the US economy. The paper develops two discrete measures of financialization and applies these measures to postwar US economic data in order to determine if, and to what extent, the US economy is becoming financialized. The paper concludes by considering some of the implications of financialization for two areas of ongoing debate in the social sciences: (1) the question of who controls the modern corporation; and (2) the controversy surrounding the extent to which globalization has eroded the autonomy of the state.