Content uploaded by Mahmut Selami Akın
Author content
All content in this area was uploaded by Mahmut Selami Akın on Dec 10, 2019
Content may be subject to copyright.
Turkish Journal of Marketing C.:1 S.:1 Yıl:2016, ss. 12-29
İKLİM DEĞİŞİKLİĞİ BAĞLAMINDA KYOTO PROTOKOLÜ, PARİS
ANLAŞMASI VE PAZARLAMA ALANINA DAİR ÇIKARIMLAR
Mahmut Selami AKIN1
Özet
Gelecekte insanlığın karşı karşıya kalacağı en önemli sorunlardan birinin küresel ısınma olduğu
görülmektedir. Küresel ısınmanın yeryüzünü olumsuz yönde etkilemesi, iklimlerin düzeninin değişmesine sebep
olmaktad ır. Bu çalış mad a, iklim değiş ikliğinin nasıl ortaya çıktığ ı, hangi çerçevede ele alınd ığ ı lit eratü r araştırmas ı
yapılarak ortaya konulacaktır. Çalışmada ayrıca iklim değişikliğine bir çözüm olarak harekete geçirilen Kyoto
Protokolü ve Paris Anlaşması’nın pazarlama alanını nasıl etkilediği ve etkileyebileceği çeşitli açılardan
incelenecektir. Var olan olguya dair çıkarımlar yapma amacı güdülmesi nedeniyle keşifsel araştırma modeli
benimsenmiştir. Çalışmada Kyoto Protokolü ve Paris Anlaşmalarının bağlayıcı olmamasının işletmeler açısından
yeteri kadar ciddiye alınamayabileceğine dair endişelere yer verilmiştir. Ayrıca işletmelerin sürdürülebilir bir dünya
için pazarlama stratejilerini yeniden ele alması gerekt iğine dikkat çekilmişt ir.
Anahtar Kelimeler: İklim Değişikliği, Kyoto Protokolü, Paris Anlaşması
Jel Sınıflandırması: M10, M31
CLIMATE CHANGE IN THE CONTEXT OF THE KYOTO PROTOCOL, THE
TREATY OF PARIS AND CONCLUSIONS ON THE MARKETING AREA
Abstract
It is seen that Global warming will be one of the most significant issue in the future that humanity would
face. The harmful effect of the global warming causes to change order of climates. In this study, how climate change
emerged and in which frame the issue is handled will be revealed by doing literature research. Additionally, how
Kyoto Protocol and Paris Settlement, which has risen as a solution for climate change, effected and could effect in
the future will be examined from various aspects. Because of the purpose for making inferences from existing facts,
exploratory research method was preferred. In this study, the lack of obligatory of Kyoto Protocol and the Paris
Settlement in terms of business could concern to be taken seriously enough. It is also noted that business need to
reconsider the marketing strategies for a sustainable world.
Keywords: Climate Change, Kyoto Protocol, Paris Settlement.
Jel Classification: M10, M31.
1 İs tanb ul Üniversites i, Sos yal Bilimler Enstitüs ü, İş letme A BD, Pazarlama Bilim Da lı Doktora Öğren cisi,
m.selami.akin@g mail.co m
Turkish Journal of Marketing Vol.:1 Issue:1 Year: 2016 pp. 12-29
Mahmut Selami AKIN
13
1. GİRİŞ
Literatüre ba k ıldığında ik lim de ğişikliği, “k arşılaştırılabilir bir zaman d iliminde, doğal ve
beklenen değişikliklere ilave olarak insan etk inlikleri ile k ürese l atmosferdeki bozulmalar
sonuc unda iklimd e gözlene n değişiklik le r” ola rak tarif edilebilmektedir. Küresel atmosfer insan
yaşamını sürdürme s i için bir denge üzerine inşa edilmişt ir (Keskin, 2008).
Atmosferdeki sera gazı birikimleri S anayi Devrimi’nd e n itibaren gözle görülür mik tard a
artmıştır. En çok artan sera gazı türü ise CO2’dir. 1950’lerde 315 ppm olarak ölçülen CO2
birikimi, son yıllarda 3 8 0 ppm değerine ulaşmıştır. Sera gazlarındaki artış yeryüzünün daha ço k
ısınmasına sebep olmaktadır. 21. yy’da Dünya’da 5 derecelik artış beklenmektedir. Bu da dünya
üzerinde yaratılan dengenin bozulmasına seb e p ola b ilmektedir. Birleşmiş Milletler Hükümetler
Arası İklim Değişikliği Paneli III. Çalışma Grubu tarafından hazırlanmış o la n “İklim
De ğişikliğinin Azaltılması” Raporu’na göre, 2004 yılındaki sera gazı salınımlarının %77 ’sinin
insanlardan kaynaklandığı ifade edilmiştir. Aynı yıldaki toplam sera gazları arasında %8 1 ile e n
çok CO2 gazı salınmıştır (Keskin, 2008).
2003 yılında Bush yö netimini uyarmak için hazırla nan ra p orda küresel ik lim
değişikliğinin ABD’nin milli güvenliği iç in terörizmden da ha tehlikeli bir fak tör old uğu
vurgulanmıştır. Bu değişikliğin kuraklık, su ve gıda kıtlığına davetiye çıkardığı ve önlemlerin
alınması gerektiği yönünde bilgiler iç e rmek tedir (Schwartz ve Randall, 2003 :1 -4 akt. Eslen,
2010).
Tarihteki en yüksek sıcaklıklar değerlendirmeye tabi tutulmuş ve 20. yy’ın son bin yılın
en sıcak yüz yılı olduğu kaynaklarda belirtilmiştir (Demir, 2006:245 akt, Özdemir, 2008).
Yeryüzünün ortalama sıcaklığı 20. yy’da 0,6 derece artmıştır. Eğer atmosferdeki karbon dioksit
gazının iki katı olacağı düşünülürse, önümüzdeki 100 yılda 1 ile 6 derece arasında bir artış
beklenmektedir (Carter, 2004:27 akt. Özdemir, 2008).
Söz konusu dengenin bozulmasındaki en büyük etkenlere sanayi devrimi sürecinde fosil
yakıtların kullanılma sı, ormanların azalması ve ormanlara gereken önemin verilmemesi, tarımsa
ilaçlar, çarpık kentleşme gibi insan k ayna k lı etkinlikler örne k verilebilir. Bu nedenlerle
atmosfere salınan gazların yoğunluğu arttığı için d o ğal sera etkisi yük selmekte dir. Sıcaklıkların
artması kutuplardaki buzulların erimesine , eriyen buzullar deniz seviyesinin yükselmesine ve
dolayısıyla okyanuslardaki su sıcaklığının k a d e me kademe artmasına sebep olmuştur. Tüm bu
gelişmeler Kuzey Yarımkürede yağışların sıklaşmasına, güneyde ise azalmasına sebep olmuştur
(Keskin, 2008; Kılıç, 2009).
İKLİM DEĞİŞİ KLİĞİ BAĞLAMINDA KYOTO PROTOKOLÜ, PARİS ANLAŞMASI VE PAZARLAMA
ALANINA DAİR ÇIKARIMLAR
Turkish Journal of Marketing C.:1 S.:1 Yıl:2016, ss. 12-29
14
İklim değişikliğinin diğer etkileri ise d oğanın dengesinin zarar görmesi, b öylece fırtına ve
sellerin şiddetinin artması, su, gıda, ha stalık k rizleri, göç ve güvenlik tehditle rinin ortaya çıkması
şeklinde gösterilebilir. İklim değişikliğinin sebep olacağı başlıca etmenler aşağıdaki şekilde
gösterilmiştir.
Bu çalışmada, iklim değişikliği bağlamında K yoto Protokolü ve P a ris Anla şması
anlatılacak, pazarlama alanına dair ne gibi çıkarımlar yapılabileceği tartışılacaktır. Özellikle
Paris Anlaşmasının 2015 yılının sonlarına doğru imzalanmış olması, literatüre yeni bir ka tk ı
yapması beklentisiyle çalışmanın önemine işaret etmektedir.
Şekil 1. İklim Değişik l iğini Başlıca Etk ile r i
Kaynak: World Water Development Report 3, 2009:69 akt. Eslen, 2010.
2. Kyoto Protokolü
Japonya’nın K yoto şehrinde düzenlendiği için adını buradan alan K yoto Protokolü, iklim
değişikliğine seb e p ola n sera gazı salınımlarına sınırlama getirilmesine yönelik müeyyideler ve
yük ümlülük ler o rtaya a tılmıştır. Kyoto Protokolünde öngörülen önemli hususlardan biri EK-1
Turkish Journal of Marketing Vol.:1 Issue:1 Year: 2016 pp. 12-29
Mahmut Selami AKIN
15
şeklinde tabir e d ile n ülk elerin sera gazı emisyo nlarını 200 8 -2012 bütçe döneminde 1990
seviyesinin %5 a ltına ind irimleri gerektiğini ifade eder. Her ülkenin indirim hedefi fa rklılık
göstermektedir. Örneğin AB için ortalama %8 iken ABD için %7, Japonya için %6 gibi (Güçlü,
?).
Kyoto protokolü ile, Birleşmiş Milletler İklim Değişikliği Çalışması sonuc unda temel
mücadele ilkelerinin belirlenmesinin ardından yükümlülükler somut ve ayrıntılı hale
getirilmiştir. Yuk a rıda d a belirtild iği gib i hangi ülkelerin ne kad a r indirimde bulunması gerektiği
ifade edilmiş ve s ö z ko nusu yükümlülüklerin kontrolüne yönelik de düzenlemeler ya p ılmıştır.
Kyoto Protokolündeki “O rtak Fakat F arklılaştırılmış S orumluluk” ilk e s i benimsenmiş, bunun
gereği olarak salınım indirimle rinde öncelikle so rumluluk gelişmiş ülkelere yüklenmiştir,
bununla birlikte bazı esneklik mekanizmaları da oluşturulmuştur (Güneş, 2011).
Kyoto protokolünün alt yapısını oluşturan ilkeler şunlardır (DSİ İklim Değişikliği Birimi,
2010):
• İk lim siste minin eşitlik temelinde, ortak fak at farklı sorumluluk ilke s ine uygun olarak
korunmas ı
• İk lim değişikliğinden e tkilenecek olan gelişme yolundaki ülkelerin ihtiya ç ve ö zel
şartlarının dikkate alınması
• İk lim d eğişikliğinin etkilerine karşı önlem alınması ve önlemlerin e tkin maliyetli, küresel
fayda sağlayacak şekilde olması
• Sürdürüle b ilir kalkınma nın d e ste k le nmesi ve belirlenecek politika ve önlemlerin ulusal
kalkınma p rogra mla r ına d ahil edilmes i
• Tarafların işbirliği yapmaları
Kyoto protokolünde yukarıda EK-1 ülkelerinden bahsedilmişti. EK-2 ülkeleri ise,
emisyon salınımını azaltma faaliyeti gerçekleştiren gelişmekte olan ülkelere finansal destek
sağlama, b u düzeydeki ülkelerin gelişmelerine yardımcı olma, tekno lojileri transfer etme gibi
hususlarla yükümlüdür. Ek-1 ve Ek-2 ülkeleri a şa ğıdaki tabloda gösterilmiş t ir.
İKLİM DEĞİŞİ KLİĞİ BAĞLAMINDA KYOTO PROTOKOLÜ, PARİS ANLAŞMASI VE PAZARLAMA
ALANINA DAİR ÇIKARIMLAR
Turkish Journal of Marketing C.:1 S.:1 Yıl:2016, ss. 12-29
16
Tablo 1. Kyoto Protokolünde Yer Alan Ek-1 ve Ek-2 Ülkeleri
Kaynak: DSİ Genel Müdürlüğü, Etüd ve Plan Dairesi Başkanlığı, İklim Değişikliği Birimi, 2010.
Türkiye, 19 9 2 yılınd a gelişmiş ülk e le r ile b irlikte K yo to P roto kolünün Ek-1 ve Ek-2
listelerine dahil edilmişti. 2001’de Marakeş’te gerçekleştirilen 7. Taraflar Konferansı’nda
(COP 7) alınan 26/CP . 7 sayılı Ka rarla Türkiye’nin d iğer EK -I Taraflarınd an farklı k onumu
tanınarak, adı BMİDÇS’nin EK-II liste sinden çıkarılmış fak a t EK -I listesind e kalmıştır. Türkiye
24 Mayıs 2004’te 189. Taraf olarak BMİDÇS’ne katılmıştır (http://iklim.cob.gov.tr/
iklim/AnaSayfa/Kyoto.aspx?sflang=tr, 2015).
Türk iye 53 8 6 sayılı “BM İklim Değişikliği Çerçeve Sözleşmesine Yönelik K yo to
Protokolüne Katılmamızın Uygun Bulunduğuna Dair Kanun”’un, 5 Şubat 2009’da Türkiye
Büyük Millet Meclisi’nce kabulü ve 13 Mayıs 2009 tarih ve 2009/14979 Sayılı Bakanlar Kurulu
Kararı’nın ardından, katılım aracının Birleşmiş Milletle re sunulmasıyla 26 Ağustos 20 0 9
tarihinde Kyoto Protokolü’ne Taraf olmuştur. Protokol kabul edildiğinde taraf olmayan Türkiye,
Ek-1 ta raflarının sa yısallaştırılmış salınım sınırlama veya azaltım yükümlülüklerinin
ta nımland ığı Protokol EK -B listesine dâhil edilmemiştir. Dolayısıyla, Protokol’ün 2008-2012
yıllarını k a p sayan b irinci yükümlülük döneminde Türkiye’nin herhangi bir sayıs a lla ştırılmış
salım sınırla ma veya azaltım yükümlülüğü bulunmamak tadır (http://iklim. c o b.gov.tr/iklim/
AnaSayfa/ Kyoto.aspx?sflang=tr, 2015).
Turkish Journal of Marketing Vol.:1 Issue:1 Year: 2016 pp. 12-29
Mahmut Selami AKIN
17
2.1. Kyoto Protokolü Mekanizmaları
Kyoto p roto kolü k a p samında b e lirtilen hedeflere etkin ve verimli b ir şe kilde ula şabilmek
için b azı mek a nizmalar belirlenmiş tir. Bu mekanizmalar temiz kalkınma mekanizmaları, orta k
yürütme ve emisyo n ticaretid ir.
2.1.1. Temiz Kalkınma Mekanizması
Ek-1 ülk e le rinin, kendileri dışındaki ülkelerde uygulanan p roje le rd e gelişmiş teknolojiyi
transfer etmelerini, böylece sera gazı emisyonlarında gerçek, ölçülebilir, proje faaliyeti sonucu
salınımı azaltmayı başarmalarını gerek li kılmaktadır. K azand ıkları “S e rtifikalandırılmış Emisyon
Azaltım K red ile ri”ni, kendi azaltım yükümlülükleri kapsamında d eğerlendirerek, ülke içinde bu
miktara kadar daha fazla salınım yapma hakkı kazanmalarına vesile olmaktadır. Söz konusu
mekanizma protokolün 12. maddesinde düzenlenmiştir. (ÇOB, 2008 akt. Binboğa, 2014; Güçlü,
?).
2.1.2. Ortak Yürütme
Bir Ek-1 ülkeleri kendi içlerinde emisyon azaltmaya yönelik ortak bir proje
yürüteb ilme k te d ir. S öz ko nusu p roje le r aracılığıyla emisyon a zaltma yı başaran ev sahibi Ek-1
ülkesi, Emisyon Aza ltım K redisi k azanır ve bu miktarı yatırımcı diğer Ek-1 ülkesine satabilir.
Ya tırımcı Ek-2 ülkesi, satın ald ığı krediler ile toplam emisyon iznini artırabilir, transfer edilen
Emisyo n Azaltım Kredisi miktarı, proje sahibi ülkenin toplam izninden düşülür. Bunun için bazı
şartlar bulunmaktadır. Kyoto protokolüne taraf olmak, hedeflerin hesaplanması ve kayıt altına
alınması, sera gazı envanter tahmini ve a zatlımı ile ilgili ulusal bir siste min bulunması, … vb . Bu
mekanizma, protokolün 6. maddesinde düzenlenmiştir (ÇOB, 2008 akt. Binboğa, 2014; Güçlü,
?).
2.1.3. Emisyon Ticareti
Emisyo n ticareti, piyasa temelli bir esneklik me k a nizmasıdır. P rotokol dahilinde yer alan
sayısallaştırılmış emisyon azaltım yükümlülüğü a la n ülk elere emisyon hedeflerini
gerçekleştirmelerinde kolaylık sağlamaktadır. Protokolün 17. maddesine göre emisyon ticareti ile
ülkelere izin verilen emisyon hedeflerind en k ullanmadıkları emisyo n birimlerini s a tma izni
vermektedir (ÇOB, 2008 akt. Binboğa, 2014; Güçlü, ?).
2.2. Kyoto Protokolü ve Pazarlamaya Yansımaları
Kyoto p roto kolünün o d a k noktası olan se ra gazları salınımının azaltılması, paza rlamanın
te meli olan üretimi “sürdürüle b ilir” bir şekilde yenid e n ele almayı gerektirmektedir. Üretimin
İKLİM DEĞİŞİ KLİĞİ BAĞLAMINDA KYOTO PROTOKOLÜ, PARİS ANLAŞMASI VE PAZARLAMA
ALANINA DAİR ÇIKARIMLAR
Turkish Journal of Marketing C.:1 S.:1 Yıl:2016, ss. 12-29
18
ana kaynağı olan enerjinin yenile nebilir formatta kullanılması ihtiyacını doğurmakta d ır. Su,
rüzgar, güneş ve jeotermal gibi yenilene b ilir enerji k a ynaklarının kullanımı artırılmalı, böyle lik le
karbon içeriği düşük yakıtlar la üretim yapılma s ı sağla nmalıd ır (Kılıç, 2009).
Özellikle benzinli a raçların sayısının hayli fazla olması, bu tür araçların egzozla rından
çıkan k arbon d io ksit salınımının küresel ısınmayı a rtırmasına sebep o lma k ta d ır. En yaygın
kullanılan enerji kaynağı petrole alternatif yakıtların artık araçlarda kullanılması ihtiyacı
doğmuştur. Örneğin Honda, 2009 yılından bu yana Avrupa’da yakıt hücreli, elektrikli araçları
kullanıma sunmaktadır. Honda Sorumlu Bilim Adamları Birliği Union of C onc e rned Scientists
(UCS) tarafından beşinci kez arka arkaya “En Çevreci Otomobil Üre ticisi” ödülüne layık
görülmüştür. Aşağıdaki tabloda da Honda’nın 2020 yılına dair emisyon değerlerini düşürme
hedefi bulunmaktadır. Bu do ğrultuda yeni gelişmelere imza attığı gözlemlenmiştir
(www.honda.com.tr,2015).
Tablo 2. Honda 2020 Yılı Emisyon Değerleri
Kaynak: www.honda.com.tr, 2015
Kyoto protokolündeki genel prensipler tarım ve ormancılık alanında da bazı
düze nlemelerin getirilmesini gerektirmekte d ir. Aşırı su tük e timine neden olan klasik sula ma
yöntemlerind en vazgeçilmeli, kapalı sistem da mla ma yöntemleri kullanılmalıd ır. Ürünlerin
yetişebileceği orta mla ra göre bitki çeşitleri belirlenmelidir (Kılıç, 2009). Aslında gerekli olan
tüm tedbirlere baktığımızda o rganik tarıma işaret e d ilme k te dir. Aşırı ve b ilinçsiz zirai ilaç ve
kimyasa l gübre k ullanı mı toprak ve dolayısıyla insan sağlığını tehdit etmektedir.
Öze llik le gıda ürünlerinde artık doğallık ve organik sertifikaları gibi kavramların ön plana
çıkarılması gerektiği d üşünülmektedir. O rganik ve iyi tarım uygulamalı gıdalarının üretiminin
artırılması için tüketicilerde farkındalık oluşturulması gerekmektedir. Bu noktada pazarlama
iletiş imi ön p lana ç ık maktadır. Ö rneğin Migros, iyi tarım uygulamaları k apsamında üretilen
sebze ve meyvelerin satışını yapmakta ve tutundurma faaliyetlerinde kullanmaktadır. İyi tarım
ürünleri kap samında Migros, analizleri yapılmış fid e le rin, reçete li zirai ila ç la rın, ruhsatlı
güb relerin k ullanıldığı her türlü üretim aşa ma sı kayıt altına alınan ürünle ri raflarında
bulundurmaktadır (www.migros.com.tr, 2015).
Turkish Journal of Marketing Vol.:1 Issue:1 Year: 2016 pp. 12-29
Mahmut Selami AKIN
19
İklim d eğişikliğinin olası negatif etk ile rini e n aza indirmek için geri d önüşüm ve atık
yöne timine odaklanılması gerekmektedir. K atı atık alanlarının, atık suların, önleyici çevre
yöne timinin ve yeniden kullanım anlayışının yerleştirilmesi, ye r a ltı sularının dengesinin
korunma sı k o nusuna dikkat edilmelidir. S e ra gazı salınımlarının azaltılması ve israfın ö nlenme si
için tüketici d avranışlarının d eğiştirilmesi, özellikle de enerji k a ynaklarının ta sarrufu konusunda
halkın bilinç le nd ir il mes i gerekmektedir (Kılıç, 2009).
İsveçli ulus la rarası p e rak e nde giyim markası H&M, “Close the Loop” a d ını verdiği
küresel “sürd ürülebilir moda” a d ını ve rd iği reklamda enerji verimliliği konus una d ik kat çek me ye
çalışmıştır. Ha ngi markadan alınmış olursa o lsun, istenmeye n tüm kıya fetleri to playan marka
onları geri-giyim (rewear), geri-kullanım (reuse) ve geri-dönüşüm (recycle) olarak adlandırdığı
üç ayrı aşamada değerlendirmektedir. Kullanılmayan kıyafetleri H&M mağazasına bırakarak bir
kıyafet için 2100 lt su tasarrufu s a ğladığını ileri sürmektedir (http://www.
mediacatonline.com/hm-surdurulebilir-moda-geri-donusum/, 2015). H&M söz konusu geri-
dönüşüm olgusunu pazarlama iletişimi boyutunda kullanarak tutundurma faaliyetlerini
desteklemektedir.
İklim d eğişikliğine ka rşı alınan önle mle r pazarlama açısınd a n incelend iğinde en önemli
bileşenlerden olan dağıtımın kapsamlı bir şekild e elden ge ç irilmesi gerektiği düşünülmektedir.
Gün geçtikçe milyonları bulan ürün taşımacılığı büyük oranda fosil yakıtlarla çalışmakta, bu
durum karbon dioksit gibi sera gazlarının salınımını arttırmaktadır. S ö z k o nusu durum ise
küresel ısınma, çevre ve insan sağlığını tehdit eden sorunlara yol açmaktadır. Bu tehdit
karşısında sürdürülebilirlik için yakıt tüketiminin ve karbon salınımının azaltılması açısından
taşıma araçlarının d e ğerlendirilmesi ve bak ım, onarım, muayene vb. fa a liyetlerin etkin biçimde
yapılması, taşıma mesafelerinin mümkün olduğunca azaltılması, mağaza veya depo çevresinde
oluşmakta o la n trafiğin azaltılması vb. önle mle r ile kontrol altına alınabilmektedir (Erol ve
Özmen, 2008: 13 akt. Çamlıca ve Akar, 2014).
Örnek olarak UPS, yurtiçi veya yurtdışı, ticari veya bireysel, havayolu veya karayoluyla,
paket veya paletli tüm gönderileri tek bir entegre ulaştırma ağı içinde gönderen özgün bir iş
modeline sahiptir (http://www.kargo.com.tr/haber.aspx?id=21, 2015). UPS diğer kargo firmaları
gibi şubeleşme yerine mobilleşmeyi te rcih etmiştir. Rakip le rine göre d aha a z şube sayısı
bulunmakta, mümk ün o lduğunca UMO adlı yazılımla rı ve ç a ğrı merkezleri üzerinden işlem
yapmaktadır. Böylelik le verimli araç k ullanımı sayesinde karbon dioksit sa lınımını aza ltmakta,
az şube kullanarak daha düşük elektrik, su vb. gibi doğal kaynaklar tüketmektedir.
İKLİM DEĞİŞİ KLİĞİ BAĞLAMINDA KYOTO PROTOKOLÜ, PARİS ANLAŞMASI VE PAZARLAMA
ALANINA DAİR ÇIKARIMLAR
Turkish Journal of Marketing C.:1 S.:1 Yıl:2016, ss. 12-29
20
Pazarlama açısından diğer bir çıkarım da sto k lar ve depolama ile ilgili faaliyetler
konusudur. Bu do ğrultuda sürdürüle b ilirlik a ç ıs ından öne çıkan k onular ma liyetle rin azaltılması
ve yine ene rji tasarrufudur. Stokların azaltılması sayesinde işletmeler sto k maliyetlerinin
kontrolünde önemli bir etki sağlamaktadır. Doğaya salınan sera gazları açısından da
iyileştirmeler yapmayı mümkün k ılma k ta d ır. Bu amaçla, sipariş çeşitliliğinin azaltılması, e tkin
ta lep tahmini, yükleme ve boşaltma za ma nının kısaltılması, tedarik güvenilirliğinin arttırılması
için ç a lışmalar yürütülmelidir. Makul stok miktarları özellikle küçük işletmelerde hammadde,
bitmiş ürün stokları ve çalışanlar için gerekli ısıtma ve soğutma maliyetlerini de azaltacak tır
(Dey vd., 2011: 1246 akt. Çamlıca ve Akar, 2014).
Etkin depolama ve sto k yönetimi a ç ısından ç e vrimiçi satış kanalını kullanan işletmeler
örnek verilebilir. Perakendede hem mağazadan, hem de e-ticaret şeklinde çevrimiçi satış yapan
mağazalar tek bir merkezde stok takibi yaparak mevcut mağazalarındaki stok yükünü
azaltabilmektedir. Böylelik le taşımacılıkta do ğa salınan sera gazlarını azaltabilmektedir. Mango,
LC Waikiki, MUDO, vb. markalar buna örnek verilebilmektedir.
Ürün ambalajlarının üretilme sürecinde küresel ısınmaya etki eden malzemelerin
iyileştirilmesi ile doğa ya zarar vermeyen ma lzemeler k ullanılabilmektedir. Günümüzde
firmaların ambalajlarında çevre dostu malzemeleri tercih etmeleri müşteri sadakati açısından da
olumlu etkiler yaratmaktadır. İşletmelerin depolarında plastik palet yerine ahşap palet
kullanılma s ı, he r taşıma mo d u için etk in alan kullanımına olanak veren standart ambalajların
tasarımı da sürdürülebilirlik açısından önem taşımaktadır (Çamlıca ve Akar, 2014).
Örneğin Sütaş, SEK, Yörsan gibi bazı markaların plastik şişe yerine cam şişeleri tercih
etmeleri doğaya zarar vermeyen ve geri dönüştürülebilen ma lzemelerle satışa sunulmaktad ır.
Diğer yandan C oca-Cola 2014 yılında PET şişelerde yapılan hafifletmelerde 1085 ton resin
maddesi tasarrufu gerçekleştirmiştir. 2010 yılında ise satın alınan 17.730.000 “ultra” şişe ile 383
ton cam tasarrufu sağlamıştır (https://www.coca-colaturkiye.com/cevre/surdurulebilir-
ambalajlama, 2015).
Görüldüğü üzere Kyoto Protokolü’nde alınan sera gazları emisyon azaltma kararları ve
teşvikleri, işletmeleri de sunduğu ürün ve hizmetlerde bazı düzenlemeler yapmaya
yönlendirmiştir. Bu yönlend irme k imi zaman yalnızca paza rlama iletişimi boyutunda kalmış,
kimi zaman da faaliyetlere yansımış tır. Ö nemli olan, işletmelerin paza rlamayı “sürd ürülebilir”
bir anlayışla ele alıp , çevreye ve insana duyarlı bir misyo n yüklenme s id ir. Bu doğrultuda
Turkish Journal of Marketing Vol.:1 Issue:1 Year: 2016 pp. 12-29
Mahmut Selami AKIN
21
pazarlama aktivitelerinin de başta 4P bileşenleri boyutunda gözden geçirilmesi gerektiği
düşünülmekted ir.
3. Paris İklim Zirvesi
“Torunlarımız, bundan yıllar sonra insanlığın iklim krizini çözümleme
konusundaki medeni cesaretini değerlendirdiğinde, 12 Aralık 2015’e
ülkelerin en sonunda harekete geçme kararı verdiği gün olarak bakacak,”
ABD Eski Başkan Yardımcısı Al Gore
2015 Aralık ayında gerçekleşen Paris İklim Zirvesi’nden bahsetmeden önce, geçtiğimiz
yılda dünya üzerinde en çok karbon salınımında bulunan ülkeleri hatırlamakta fayda
bulun makt ad ır.
Tablo 3. 2014 Yılında Dünyadaki Karbon Salınımında Bulunan Ülkeler
Kaynak: The Statistics Portal, 2015 akt. Karakaya ve Sofuoğlu, 2015.
Yukarıdaki grafik ele alındığında 2014 yılı dünya CO 2 emisyo nları iç e risinde e n çok
Çin’in yüzde 23,43’lük bir pay ile birinci sırada olduğu görülmektedir. Bunun sebebi, global
çapta faaliyet gösteren şirketlerin neredeyse tamamının fabrikalarının bu ülkede bulunmasından
kaynaklanıyor olabilir. Çin’i yüzde 14,69 ile ABD seyretmektedir. Grafikten çıkarılacak bir
diğer sonuç 2014 yılında BRIC ülk e le rinin dünyadaki top la m CO 2 emisyonlarının %
38,17’sinde n sorumlu olmasıdır. Dolayısıyla özellik le ABD ve BRIC ülkelerinin sera gazı
İKLİM DEĞİŞİ KLİĞİ BAĞLAMINDA KYOTO PROTOKOLÜ, PARİS ANLAŞMASI VE PAZARLAMA
ALANINA DAİR ÇIKARIMLAR
Turkish Journal of Marketing C.:1 S.:1 Yıl:2016, ss. 12-29
22
emisyonla rını azaltmaya yönelik b ir anlaşmaya tara f olmamaları iklim değişikliği sorununda
gerçekçi bir çözümün gecikmesi anlamına gelmektedir. Ayrıca grafikte görüldüğü üzere
Türkiye’nin toplam emisyonlar içerisindeki payı %1’den daha düşüktür. Türkiye’nin verisi 2013
yılında n alın mıştır (Karakaya & Sofuoğlu, 2015).
Bilimsel raporlara gö re sürdürüleb ilir b ir dünya iç in 2°C’lik yer yüzü sıcaklığı ve 2 300
Gt’lik bir CO2 emisyon eşiği bulunmaktadır (World Energy Outlook, 2014 akt Karakaya ve
Sofuoğlu, 2015). Bu eşiğin aşılması durumunda ge le c e k nesillere yaşanabilir bir dünya sunmak
daha da zorlaşacaktır. Uluslararası Enerji Ajansı’nın 2014 sonunda yapmış olduğu projeksiyonlar
ele alındığında dünya 2100 yılına kadar ulaşılması öngörülen 2300 Gt CO2 e misyon salınımına
2040 yılında ulaşması bek le nmektedir. Do la yısıyla Paris Zirvesi’nde hem gere ken d üşük -karbon
yatırımlarının gerçekleşmesi için hem de ik lim değişik liğinde geri dönülmesi zor b ir yola
girmemek adına güçlü b ir me saj ve rilmesi özellikle gelecek nesillere bırakılacak sürdürülebilir
bir dünya bağlamında önem arz etmektedir (Karakaya & Sofuoğlu, 2015).
ABD ve Çin’in iklim değişikliğine ç ö züm aramada so rumluluk alaca ğını ve s e ra gazı
emisyonlarını azaltacağını taahhüt etmesi, AB üye devletlerinin 2030 yılında sera gazı
emisyonla rını 1 9 90 yılına göre %40 a zaltma, yenilene b ilir enerji payını ve enerji verimliliğini
%27 düzeylerine çıkarma konusunda anlaşmaya varması, Varşova ve Lima Taraflar
Konferansları’nın en önemli çıktısı olan “ulusal katk ı” s istemini kurulması ve ülkelerin ulusal
katkılarını Paris İklim Değiş ik liği müzakereleri önc e sinde sunmaları, Hindistan’ın yenile nebilir
enerji yatırımında cid di po litikalar üretmesi Paris’te gerçekleştirile c e k İklim De ğişikliği Zirvesi
öncesinde olumlu bir atmosfer oluştur muş t ur (Karakaya & Sofuoğlu, 2015).
Ge lişmek te olan ülkelerin sorumluluk alma sürecine girdiği son yıllarda iklim değişik liği
sorununa çözüm yolunda beklentiler de artmaktadır. Ancak ülkelerin 2020 sonrası sera gazı
emisyonla rını a zaltma la rı yükümlülüğünün “bağlayıcılık”tan ziyade tekrar “katkı” niteliğinde
olması durumunda kalıcı bir çözümün öteleneceği beklenmektedir. Çünkü bu tür anlaşmalar
hiçbir za ma n tam mana sıyla yaptırıma tabi tutulma mış tır. Ayrıca yerküre ısısının 2°C ile
sınırlandırılması için aşılmaması ge reken (Hoad, 2015) 2300Gt’luk CO2 emisyon kotasının
yarısının do lması ve mevcut p o litik aların sürdürülmesi halind e 2 040 yılına kadar diğer yarısının
da dolacağı gerçeği bu konferansı daha da önemli kılmaktadır (Karakaya & Sofuoğlu, 2015).
3.1. Paris Anlaşması
Birleşmiş Milletler tara fından 1 2 Ara lık 2015 tarihinde gerçekleşen P aris İklim
Konferansı, 192 ülkenin ortak bir şekilde iklim değişikliği ile mücadele etmek ve düşük karbon
Turkish Journal of Marketing Vol.:1 Issue:1 Year: 2016 pp. 12-29
Mahmut Selami AKIN
23
salınımını gerçekleştirmek üzere uzlaştığı tarihi bir anlaşma o la rak nitelendirilmiştir. Paris
Anlaşması, tüm uluslara gelecek ne sillere d aha yaşanılabilir ve sürdürüle b ilir b ir dünya b ırakmak
için gere k li sorumlulukları belirlemiştir. Aşağıd a k i bilgile r BM’nin web sitesinde yer alan
CO P21 Paris K onfe ransı ile ilgili haberden faydalanılarak aktarılmıştır (http://newsroom.
unfccc.int/unfccc-newsroom/finale-cop21/, 2015).
Evrensel uzlaşının amacı, önümüzdeki yüz yılda, artan küresel ısınmanın 2 derecede
kalmasını ve sanayileşme öncesi seviye olan 1,5 derece düzeyine indirgenmesi için gerekli
te dbirlerin alınmasını amaçlamaktadır. 1 , 5 dere c e seviyesi, ik lim de ğişikliğine karşı mücadele
edilebilecek en güvenli seviyedir. Ayrıca, anlaşma iklim d e ğişikliğinin etkileriyle baş etmek için
ihtiyaç duyulan yetkinlikleri güçlendirmeyi de hedeflemektedir.
Amaçlara ve hedeflere ulaşabilmek için, uygun finansal akışın sağlanması, özellikle
gelişmiş ülkelerin daha hızlı bir şek ild e hare k ete geçmesi gerekmektedir. P aris Anla şmasının
haya ti maddele ri ş unlard ır :
• Azaltma: Hedeflenen sıcaklık değerine ulaşmak için olab ild iğince hızlı b ir şekilde
emisyon azaltılacak
• İk lime yöne lik eyle mle ri hesaplamak için şe ffaf ve global b ir sistem oluştur ulacak
• Adaptasyo n: İklim etkileriyle baş edebilmek iç in ülkelerin yetk inliğ i güçlend iri le c e k
• Kayıp ve Zara rlar: İklim etk ile rini iyileşt irmek için yetkinlik ler i güç le nd irme
• Destek: Milletlerin daha te miz bir gelecek için inşa edilmesi kapsamıyla finansa l
destekler verilmesi
Uzun vaded e , ülk e le r emisyon salınımlarını olabildiğince ulusal iklim d eğişikliği eylem
planına dahil edecekler.
İklim değişikliğine dair atılacak adımlar 2020’den önce gerçekleşecektir. Ülkeler karbon
salınımını azaltma fırsatları ile daha yakından ilgilenecek ve odan noktalarına alacaklardır.
Ayrıca, 2020’ye kadar iklim finansmanını 100 milyar USD’ye kadar artırmak için açık ve net bir
yol haritası oluşturmak için çalışacaklardır. Bu husus anlaşmanın şeffaflığının ve
muhasebelendirilmesini gerekli kılmaktadır.
Paris Anlaşması, gelişmekte olan ülkelere ye terli d e steğin verilme s i ve iklim
değişikliğine yö nelik tedbirlerin güçlendirilmesini amaçlamak tadır. Gelişmekte olan ülkelere
kendi geleceklerini daha te miz, iklimle uyumlu hale ge tirmeleri imkanı sunulmuş olacaktır. Tüm
ülkeler ortak iletişim üzerinde anlaşmış ve ihtiyaç duyd ukları öncelikler, ihtiyaçlar ve planlar
İKLİM DEĞİŞİ KLİĞİ BAĞLAMINDA KYOTO PROTOKOLÜ, PARİS ANLAŞMASI VE PAZARLAMA
ALANINA DAİR ÇIKARIMLAR
Turkish Journal of Marketing C.:1 S.:1 Yıl:2016, ss. 12-29
24
belirlenecektir. Gelişmekte olan ülkeler artırılmış finansal destekten faydalanacak ve yeterli
desteği sağlamış olacaklardır.
Paris Anlaşması, hem eylem hem de destek yönüyle açıkça belirtilmiş ana çerçeve
içermektedir. Belirlenen ana çerçeve sayesine ülkelerin karbon salınımı azaltma ve adaptasyon
faaliyetleri ne t bir ş e k ild e be lirlenmiştir. Az gelişmiş ülk e le r ve ad a ülk e le rine fa rklı şa rtlar
getirilmiştir.
Anlaşma, küresel düzeyde bir sayımı 2023’te gerçekleştirecek, böylece anlaşma
amaçlarına ula şılıp ulaşılmadığı kontrol edilecektir. Her 5 yıld a bir sayım tamamlanmış
olacaktır.
Anlaşma, kurallara riayet eden bir mekanizmayı içerir, fakat cezalandırıcı olmayan bir
yaklaşım benimse miş tir.
3.2. Paris Anlaşmasının Pazarlamaya Dair Çıkarımları
Bir şeyin d e vam etmesi ve ya ettirilme s i anlamına gelen sürdürülebilirlik, bugünü ve
gelecek zamanı içerisinde b arındıran b ir k avramdır. Ekonomi ile ilişkilendirildiğinde, nihai
hedefi kar elde etmek olan geleneksel kalkınma teorilerinin aksine sürd ürülebilirliğin hedefi
dünyanın mevcut kaynaklarını korumak ve gelecek nesillere aktarılmasını sağlamaktır. Bu
amaçla, kişisel veya şirketlere dair ekonomik çıkarlar ve kar beklentilerinin yerine kamu
yararının ön plana alınması ve bugün temelli üretim yerine geleceği ve gelecek nesilleri de
hesaba katan bir kalkınma anlayışının benimse nmesi, sürdürülebilir e k onomik faaliyetlerin
te melini o luşturmakta d ır (Karabıçak & Özdemir, 2015). Hal böyle iken pazarlamada da yalnızca
tüketici tatmini veya kar elde etmek yerine, daha farklı olgulara odaklanmanın gerekliliği
doğmuştur.
Diğer yandan, iç inde bulunduğumuz yüzyıl; özellikle işletmelerin amaçlarının ne o lma sı
gerektiği yönünde bir d e ğişimin yaşanmasına seb e p olmuştur. İşle tmenin bir tic a ri kuruluş
olması nedeniyle karını artırmaya yönelik her türlü fa a liyeti d o ğru kab ul eden anlayış , yerini bu
organizasyonun karlılığını artırıcı faaliyetleri ön plana çıkaran değerlerin kabul edilip
uygulanma sına b ırakmak zorunda kalmıştır. Bir b a şk a ifadeyle ge ç mişin sadece finansal içerikli
beklentileri, yerini sosyal içe rikli b eklentilere bırak mıştır. Aslınd a mali beklentiler ta m olarak
kaybolmamış; sosya l içerikli, çevreyi ve to plumsal d e ğerleri koruyan, gözeten, sorumluluk
bilinci yüksek uygulamalara yer veren işletmelerin; yeni düzendeki rekabet şansları artmıştır
(Kuşat, 2012).
Turkish Journal of Marketing Vol.:1 Issue:1 Year: 2016 pp. 12-29
Mahmut Selami AKIN
25
Yukarıda bahsedilen gelişmeler işletmelerin çevre ve insan faktörü ile daha yakından
ilgilenmeye başladığını göstermektedir. Hal böyle iken, pazarlama faaliyetlerine de büyük
görevler düşmektedir. Paris iklim değişikliği zirve sinden doğan anla şma, ülkelere olduğu kadar,
işletme lere de bazı sorumlul uk la r yüklemiştir.
Söz konusu sorumlulukların en büyüğü, çevreye salınan sera gazlarının olabildiğince
azaltılması, ye nilenebilir enerji kayna k larının kullanılmasıyla küresel ısınmanın içind e
bulunduğumuz yüz yılda ya lnızca 2 derece ile sınırlandırılmasıdır. Bu doğrultuda pazarlama
fonksiyonu başta 4P bileşenleri o lma k üzere tüm yapılarınd a bir zihniyet değişimini gerekli
kılmaktadır. Bu değişim, ekonomik kazanç odaklılıktan çevre odaklılığa doğru gerçekleşmelidir.
Fakat öncelikle Paris Anlaşmasına konu olan karb o n salınımının a zaltılma sı konusund a bazı
bilgilerin sunulmasının işletmelere fayda sağlayacağı beklenmektedir.
Enerji elde etmek için fosil yakıtla rın k ullanılma sı sonucunda ortaya çıkan sera gazı
emisyonla rı çoğunlukla karbon ve karbond io k sit ga zlarının yoğun biçimde atmosfere salınımı,
küresel ısınma ve iklim değişik liğine ned e n olmaktadır. K üresel iklim de ğişikliği mücadelesi
kapsamında ka rbo n emisyonla rının yakalanması, tutulması ve d e p o lanması teknolojile ri
konularında çok yönlü ciddi araştırmalar yapılmaktadır. Açığa çıkan karbondioksiti yakalayıp
depolamak ve muhafaza etmek mümkündür. Böylece sera gazı yayılımının büyük oranda
azaltılma sı ve iklim değişik lik le rinin ya vaşlatılma sı mümkün olabilmektedir. CO 2
depolanabilmekte ya da tekrar kullanılabilmektedir. Örnek olarak gazlı içeceklerin üretiminde ve
bitki gelişimine yardımcı olarak seralarda kullanılmaktadır
(http://www.eie.gov.tr/teknoloji/ccs_nedir.aspx, 2015).
Do layısıyla p azarlama açısından ele alındığında, ö zellikle üretiminde fo sil yakıtlar
kullanılan veya kullanıldığında karbon salınımında bulunan ürünlerde açığa çıkan karbon
dioksidin d e p olanması ve yenide n kullanılması mümkündür. Hatta Kyoto Protokolü ile başlayan
karbon ticareti teşviklerinden faydalanabilme imkanı doğmaktadır.
Paris İk lim Zirvesiyle p ekiştirilen iklim değişikliği ile mücadele eylem planı, önümüzdeki
yıllarda pa zarla ma iletişimi boyutunda çevreci yaklaşımların daha çok görüleceğinin işaretini
vermiştir. Çünkü kar amaçlı olmayan kuruluşlar tüketicilere çevreye duyarla olma konusunda
daha fazla baskı yapacak, ticari işletmeler de bu durumu farkındalık boyutunda fırsat olarak
kullanacaktır.
İklim değişikliğine etki eden yoğun enerji kullanımını aza ltmak için ö zellikle ene rji
verimliliğine vurgu yapmak kaçınılmazdır. Yine özellikle üretim süreçlerinde daha az e nerji
İKLİM DEĞİŞİ KLİĞİ BAĞLAMINDA KYOTO PROTOKOLÜ, PARİS ANLAŞMASI VE PAZARLAMA
ALANINA DAİR ÇIKARIMLAR
Turkish Journal of Marketing C.:1 S.:1 Yıl:2016, ss. 12-29
26
sarfederek veya daha az enerji sarfiyatında bulunan ürünler üreterek karbon salınımını azaltmak
da mümkündür. Paris Anlaşması’ ndan sonra işletmelerin enerji tasarrufu olgusunu da ön plana
çıkaracağı beklenmektedir. Enerji tasarruflu, geri dönüşüm yoluyla daha az enerji tüketilerek
üretilen ve daha az karbon salınımı sağlayan gibi çevreye duyarlı ürünlerin pa zarlanmasının
artacağı düşünülmektedir.
Örneğin Xerox bu konuda yol almaya başlamıştı. 2003 yılında, karbon ayak izi olan sera
gazı (GHG) emisyo nunu azaltmak için b ir ta a hhütte bulundu ve Amerikan EPA İklim Liderleri
programına katılmanın yanı s ıra, tüm şirk e t operasyonla rında GHG e misyonlarını 2 0 1 2 yılına
kadar %10 azaltmayı a ma ç la yan 1 0 yıl süreli Energy C hallenge 2012 inisiya tifini başlattı.
Program sonunda, 210.000 ton karbondioksit (CO2e), yani %42 emisyon azaltımı sağlarken,
enerji tüketimini de %31 aza lttı. Xerox’un tüm bölümlerini k apsayan yeni k urumsal hedefi ise
2012’den 2020’ye kadar olan enerji tüketimini %20 azaltmaktır. 2014 yılında enerji tüketimini
%11, emisyonları da %15 oranında azaltmıştır (http://www.xerox.com/about-
xerox/environment/carbon-footprint/trtr.html, 2015).
Paris İklim Zirvesinden sonra ürün geliştirmelerde artık daha “yeşil” olmasına özen
gösterileceği tahmin e d ilmektedir. N e k a d a r “yeşil”, o k adar a z k arbon salınımı, b öylelikle nihai
hedef olan 2 derecelik küresel ısınmaya daha yakın olma şeklinde özetlenebilir.
Yeşil ürün geliştirilirken şu noktalara önem verilmelidir: 1) Ürünler nötr bir maddede
aranan özelliklere sahip olmalıdır. 2) Çevreye uyumları k o nus unda testte n geçirilmelidirler. 3)
Ye niden k ullanılabilir ürünlere öncelik verilmelidir. 4) Tüketiciler yeşil ürünler konusunda
bilgilendirilmeli ve yeşil ürünleri kullanmaya yönlendirilmelidirler. 5) Ambalajlamada doğal
kaynakların gereksiz kullanılmamasına dikkat edilmelidir. Yeşil ürün geliştirme sürecinde, yeşil
ürünün hammaddesinden kullanım süresi boyunca harcadığı enerjiye kadar her anlamda çevreci
olması önemlidir. Yeşil ürün çevreye zarar veren bir ürünün işlevini yerine getirir, ancak yeşil
ürün kullanım süresince çevreye daha az zarar verir (Ayyıld ız & Genç, 2008).
Yukarıdaki açıklamalar aynı zamanda daha önce de bahsi geçen “sürdürülebilirlik”
kavramına işaret etmektedir. Sürdürülebilirlikte, sosyal bir amaç olarak, üreticilerin ve
tüketicilerin davranışında önemli d eğişiklikler zorunludur. Sürdürülebilir tüketim, gereksinimleri
karşılama yı ve yaşam kalitesini artırma yı sağlayan ürün ve hizmetleri kullanırken gelecek
nesillerin çıkarlarını tehlik eye atmamayı, o nlara duyarlı olmayı içerir (Ayyıldız & Genç, 2008).
Dolayısıyla geleneksel pazarlama anlayışından “sürdürülebilir pazarlama” a nlayışına d oğru
geçişin zorunluluğuna işaret edilmiştir.
Turkish Journal of Marketing Vol.:1 Issue:1 Year: 2016 pp. 12-29
Mahmut Selami AKIN
27
Pazarlamanın en ö nemli bileşenlerinden tutundurma kavramının, P a ris İklim Zirvesinden
sonra yeniden e le alınması gere k liliğini do ğurmaktadır. Özellikle küresel ısınma ya etki
etmediğini yansıtan “yeşil” sıfatının kullanılması en yaygın tekniklerdendir. Diğer yandan çevre
dostu ürünlerin reklamını yapan şirketler için, reklamlarda hedefleyecekleri dört birincil alan
vardır: Ürün, ambalajla ma, üretim-depolama süreci ve tutundurma (Ayyıldız & Genç, 2008).
Pazarlamada tutundurma faaliyetlerine ilişkin önemli bir durum yaşanan terim
kargaşasıdır. “Biyolojik olarak parçalanabilir”, “geri dönüştürülebilir”, ve “çevreye dost” gibi
terimler sert eleştiriler altınd a d ır ve şirketler tarafından daha az kullanılmaktadır. Çünkü
kullanılan terimler bazen gerçek durumu yansıtmamaktadır. Bu nedenle resmi bir otorite
ta rafından verilecek orta k bir simgenin kullanılması önemlidir. Yeşil ürünle rin tanıtımı
yapılırken ünive rsitelerin ve d iğer araştırma k uruluşlarının raporlarından yararlanılmalı ve b unlar
basın yayın kuruluşlarından kamuoyuna duyurulmalıdır (Ayyıldız & Genç, 2008). İklim
zirvesinden sonra yukarıda sözü geçen terimlere daha sık rastlanılacağı için bu uyarıyı yapma
ihtiyacında fayda görülmüştür.
İKLİM DEĞİŞİ KLİĞİ BAĞLAMINDA KYOTO PROTOKOLÜ, PARİS ANLAŞMASI VE PAZARLAMA
ALANINA DAİR ÇIKARIMLAR
Turkish Journal of Marketing C.:1 S.:1 Yıl:2016, ss. 12-29
28
Kaynakça
Ayyıldız, H., & Genç, K. Y. (2008). Çevreye Duyarlı Pazarlama: Üniversite Öğrencilerinin
Çevreye Duyarlı Pazarlama Uygulamaları İle İlgili Tutum ve Davranışları Üzerine Bir
Araştırma. Atatürk Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Dergisi , 12 (2).
Binboğa, G. (2014). Uluslar arası Karbon Ticareti ve Türkiye. Yaşar Üniversitesi Dergisi , 9
(34), 5732-5759.
Çamlıca, Z., & Akar, G. S. (2014). Lojistik Sektöründe Sürdürülebilirlik Uygulamaları.
Gümüşhane Üniv ersitesi Sosyal Bilimler Elektronik Dergisi .
Eslen, N. (2010, 8 15). İklim Değişikliği ve Türkiye'nin Güvenliğine Etkileri. Stratejik
Araştırmalar , 8 (15), s. 237-275.
Güçlü, S. B. (?, ? ?). Kyoto Protokolü ve Türkiye'nin Protokol Karşısında Durumu. Metalürji
Dergisi (142), s. 1-4.
Güneş, Ş. A. (2011). İklim Değişikliği Yükümlülüklerine Uygunluğun Sağlanması: Kyoto
Protokolü Uygunluk Mekanizması. Uluslararası İlişk iler , 8 (31), 69-94.
Hoad, D. (2015). Reflections on small island states and the international climate change
negotiat io ns (COP21, Paris, 2015). Island Studies Journal , 10 (2), 259-262.
Honda. (2015). Honda. 12 27, 2015 tarihinde Honda: www.honda.com.tr adresinden alındı
Karabıçak, M., & Özdemir, M. B. (2015). SÜRDÜRÜLEBİLİR KALKINMANIN
KAVRAMSAL TEMELLERİ. Süleyman Demirel Üniversitesi Vizyoner Dergisi , 6 (13), 44-49.
Karakaya, E., & Sofuoğlu, E. (2015). İklim Değişikliği Müzakerelerine Bir Bakış: 2015 Paris
İklim Zirvesi. International Symposium on Eurasia Energy Issiues. İzmir.
Keskin, T. (2008). İklim Değişikliği Süreci ve Kyoto Protokolü. Mühendis ve Makina , 49 (591),
62-68.
Kılıç, C. (2009). KÜRESEL İKLİM DEĞİŞİK LİĞİ ÇERÇEVESİNDE SÜRDÜRÜLEBİ LİR
KALKINMA ÇABALARI VE TÜRKİYE. C.Ü. İİBF Dergisi , 10 (2).
Kuşat, N. (2012). SÜRDÜRÜLEBİLİR İŞLETMELER İÇİN KURUMSAL
SÜRDÜRÜLEBİLİRLİK VE İÇSEL UNSURLARI. Afyon Kocatepe Üniversitesi, İİBF Dergisi ,
14 (2).
Müdürlüğü, D. G. (2010). DSİ İklim Değişikliği Birimi. Aralık 27, 2015 tarihinde DSİ Web
Birimi: http://www.dsi.gov.tr/docs/iklim-
degisikligi/iklim_degisikligi_cerceve_sozlesmesi_ve_turkiye.pdf?sfvrsn=2 adresinden alındı
Özdemir, E. (2008). Küresel Isınmanın Etkilerine Karşı Bir Önlem: Hava Türevleri ve Pazarlama
Stratejilerinde Yardımcı Olarak Kullanımı. Gazi Üniversitesi İİBF Dergisi , 10 (1), 141-162.
Turkish Journal of Marketing Vol.:1 Issue:1 Year: 2016 pp. 12-29
Mahmut Selami AKIN
29
Web Siteleri
http://iklim.cob.gov.tr/iklim/AnaSayfa/Kyoto.aspx?sflang=tr, Çevre ve Orman Bakanlığı Web
Sitesi, Erişim Tarihi: 27.12.2015.
http://www.mediacatonline.com/hm-surdurulebilir-moda-geri-donusum/,MediaCat Dergisi Web
Sitesi, Erişim Tarihi: 27.12.2015.
http://www.kargo.com.tr/haber.aspx?id=21, Erişim Tarihi: 27.12.2015.
https://www.coca-colaturkiye.com/cevre/surdurulebilir-ambalajlama, Coca Cola TR Web Sitesi,
Erişim Tarihi: 27.12.2015
http://www.eie.gov.tr/teknoloji/ccs_nedir.aspx, TC Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı Web
Sitesi, Erişim Tarihi: 28.12.2015.
http://newsroom.unfccc.int/unfccc-newsroom/finale-cop21/, BM Web S itesi, Erişim Tarihi:
28.12.2015.
http://www.xerox.com/about-xerox/environment/carbon-footprint/trtr.html, Xerox Web Sitesi,
erişim tarihi: 28.12.2015.
www.migros.com.tr, Migros Web Sitesi, Erişim Tarihi: 27.12.2015.
www.honda.com.tr, Honda Web Sitesi, Erişim Tarihi: 27.12.2015.
İKLİM DEĞİŞİ KLİĞİ BAĞLAMINDA KYOTO PROTOKOLÜ, PARİS ANLAŞMASI VE PAZARLAMA
ALANINA DAİR ÇIKARIMLAR