ArticlePDF Available

FLÖRT ŞİDDETİ EĞİTİMİNİN, ÜNİVERSİTE ÖĞRENCİLERİNİN FLÖRT ŞİDDETİNE İLİŞKİN TUTUMLARINA ETKİSİ

Authors:

Abstract

ZET Bu çalışmanın amacı üniversite öğrencilerinin erkeğin ve kadının flört ilişkisinde uyguladığı psikolojik ve fiziksel şiddete ilişkin tutumlarının eğitim ile farklılaşıp farklılaşmadığını belirlemektir. Araştırmada deneme modellerinden tek grup öntest-sontest modeli kullanılmaktadır. Araştırmada örneklem gelişigüzel örnekleme yöntemi ile belirlenmiş ve çalışma Mayıs 2018'de Niğde Ömer Halisdemir Üniversitesi Beden Eğitimi ve Spor Yüksekokulunda eğitim görmekte olan 450 öğrenciyle flört şiddetine ilişkin eğitimler düzenlenmesiyle gerçekleştirilmiştir. Bu eğitimlerde öğrencilere şiddetin tanımı, türleri, tipolojisi, şiddetin nedenine ilişkin kuramlar, flört şiddeti, sebepleri, ortaya çıkış şekilleri, sonuçları, korunma yöntemleri gibi konularda bilgi verilmiştir. Eğitimler bir hafta boyunca, öğrencilerin sınıflarında, interaktif olarak her gruba en az birer saat olacak şekilde düzenlenmiştir. Eğitim öncesi ve sonrasında öğrencilerden Price, Byers ve Flört Şiddeti Araştırma Ekibi (1999) tarafından geliştirilmiş, uyarlaması ise Yumuşak ve Şahin (2014) tarafından yapılmış "Flörtte Şiddete Yönelik Tutumlar Ölçekleri"ni doldurmaları istenmiştir. Yapılan incele sonucunda 133 ölçeğin öntest veya sontest sürecinde eksik doldurulduğu belirlenmiş ve veri analizinin 319 öğrencinin verileri üzerinde gerçekleştirilmesine karar verilmiştir. Çalışmanın bulgularına göre her şiddet türünde ve her değişkene bağlı olarak katılımcıların flört şiddetine yönelik tutumlarında değişmeler olduğu ve kabul düzeylerinde düşmeler olduğu bulunmuştur. Ayrıca verilen eğitim sonrası flört ilişkisinde şiddete uğradığını ve şiddete başvurduğunu belirten katılımcı sayısında artış olduğu belirlenmiştir. Bu bulgulara bağlı olarak şiddet konusunda eğitim aracılığıyla farkındalık oluşturulabileceği söylenebilir. Anahtar Kelimeler: Flört şiddeti, üniversite öğrencileri, psikolojik şiddet, fiziksel şiddet, şiddete yönelik tutum ABSTRACT The purpose of this study is to determine whether the attitudes of university students towards dating violence differ with education. A one group pretest-posttest design is used in the study. The sample was determined by random sampling method. The study was carried out at Niğde Ömer Halisdemir University School of Physical Education and Sports in May 2018 with the participation of 450 students from the aforementioned school who were given lectures on dating violence. During these interactive lectures, the students were informed about the definition of violence, its types, typology, and theories about the cause of violence, the severity of dating violence, its reasons, results and methods of protection. The lectures were delivered by the researches in the classrooms for at least one hour each. Before and after the lecture, students were asked to fill in the questionnaire "Attitudes towards Dating Violence" which was developed by Price, Byers and Dating Vigor Research Team (1999) and adapted into Turkish by Yumuşak and Şahin (2014). Since 133 questionnaires were incompletely filled in the pre-test or post-test period and the data analysis was performed on the questionnaire of 319 students. According to the findings of the study, the attitudes of the university students towards dating violence change and their level of the dating violence acceptance was found to be lower after the lecture. In addition, it was determined that there was an increase in the number of participants who stated that they were subjected to and resorted to violence and in their relations. Based on these findings, it can be said that with education, dating violence awareness can be achieved.
SOCIAL SCIENCE DEVELOPMENT JOURNAL
SSDjournal
Open Access Reefered E-Journal & Reefered & Indexed
http://www.ssdjournal.org / ssdjournal.editor@gmail.com
Article Arrival Date: 20.05.2018
Published Date: 30.06.2018
Vol 3/ Issue 9 / pp:123-136
FLÖRT ŞİDDETİ EĞİTİMİNİN, ÜNİVERSİTE ÖĞRENCİLERİNİN
FLÖRT ŞİDDETİNE İLİŞKİN TUTUMLARINA ETKİSİ
THE EFFECT OF DATING VIOLENCE TRAINING ON THE ATTITUDES OF
UNIVERSITY STUDENTS TOWARDS DATING VIOLENCE
Dr. Mustafa ÖZDERE
Niğde Ömer Halisdemir Üniversitesi, Yabancı Diller Yüksekokulu, mozdere@ohu.edu.tr, Niğde/ Türkiye
Necmettin KÜRTÜL
Niğde Ömer Halisdemir Üniversitesi, Yabancı Diller Yüksekokulu, kulturnecmettin@gmail.com, Niğde/ Türkiye
ÖZET
Bu çalışmanın amacı üniversite öğrencilerinin erkeğin ve kadının flört ilişkisinde uyguladığı psikolojik ve fiziksel
şiddete ilişkin tutumlarının eğitim ile farklılaşıp farklılaşmadığını belirlemektir. Araştırmada deneme modellerinden tek
grup öntest - sontest modeli kullanılmaktadır. Araştırmada örneklem gelişigüzel örnekleme yöntemi ile belirlenmiş ve
çalışma Mayıs 2018’de Niğde Ömer Halisdemir Üniversitesi Beden Eğitimi ve Spor Yüksekokulunda eğitim görmekte
olan 450 öğrenciyle flört şiddetine ilişkin eğitimler düzenlenmesiyle gerçekleştirilmiştir. Bu eğitimlerde öğrencilere
şiddetin tanımı, türleri, tipolojisi, şiddetin nedenine ilişkin kuramlar, flört şiddeti, sebepleri, ortaya çıkış şekilleri,
sonuçları, korunma yöntemleri gibi konularda bilgi verilmiştir. Eğitimler bir hafta boyunca, öğrencilerin sınıflarında,
interaktif olarak her gruba en az birer saat olacak şekilde düzenlenmiştir. Eğitim öncesi ve sonrasında öğrencilerden
Price, Byers ve Flört Şiddeti Araştırma Ekibi (1999) tarafından geliştirilmiş, uyarlaması ise Yumuşak ve Şahin (2014)
tarafından yapılmış “Flörtte Şiddete Yönelik Tutumlar Ölçekleri”ni doldurmaları istenmiştir. Yapılan incele sonucunda
133 ölçeğin öntest veya sontest sürecinde eksik doldurulduğu belirlenmiş ve veri analizinin 319 öğrencinin verileri
üzerinde gerçekleştirilmesine karar verilmiştir. Çalışmanın bulgularına göre her şiddet türünde ve her değişkene bağlı
olarak katılımcıların flört şiddetine yönelik tutumlarında değişmeler olduğu ve kabul düzeylerinde düşmeler olduğu
bulunmuştur. Ayrıca verilen eğitim sonrası flört ilişkisinde şiddete uğradığını ve şiddete başvurduğunu belirten
katılımcı sayısında artış olduğu belirlenmiştir. Bu bulgulara bağlı olarak şiddet konusunda eğitim aracılığıyla
farkındalık oluşturulabileceği söylenebilir.
Anahtar Kelimeler: Flört şiddeti, üniversite öğrencileri, psikolojik şiddet, fiziksel şiddet, şiddete yönelik tutum
ABSTRACT
The purpose of this study is to determine whether the attitudes of university students towards dating violence differ with
education. A one group pretest - posttest design is used in the study. The sample was determined by random sampling
method. The study was carried out at Niğde Ömer Halisdemir University School of Physical Education and Sports in
May 2018 with the participation of 450 students from the aforementioned school who were given lectures on dating
violence. During these interactive lectures, the students were informed about the definition of violence, its types,
typology, and theories about the cause of violence, the severity of dating violence, its reasons, results and methods of
protection. The lectures were delivered by the researches in the classrooms for at least one hour each. Before and after
the lecture, students were asked to fill in the questionnaire "Attitudes towards Dating Violence" which was developed
by Price, Byers and Dating Vigor Research Team (1999) and adapted into Turkish by Yumuşak and Şahin (2014). Since
133 questionnaires were incompletely filled in the pre-test or post-test period and the data analysis was performed on
the questionnaire of 319 students. According to the findings of the study, the attitudes of the university students towards
dating violence change and their level of the dating violence acceptance was found to be lower after the lecture. In
addition, it was determined that there was an increase in the number of participants who stated that they were subjected
to and resorted to violence and in their relations. Based on these findings, it can be said that with education, dating
violence awareness can be achieved.
Key words: Dating violence, college students, psychological violence, physical violence, attitude towards violence
Social Science Development Journal 2018 June Volume :3 Issue:9 pp:123-136
http://www.ssdjournal.org
ssdjournal.editor@gmail.com
124
1. GİRİŞ
Toplumsal bir sorun olan şiddet “birey ya da bireylerin yaşam, özgürlük, irade, istek, hak, sağlık ve
iyi hallerini tehdit eden ya da gelişmesini engelleyen fiziksel, psikolojik, sosyal, cinsel, ekonomik,
siber ya da işaretler yardımı ile uygulanan aşağılama, yaralama, zarar verme, mahrum bırakma,
yalnızlaştırma gibi kötü niyetli ve kasıtlı davranışların tümü” şeklinde tanımlanmaktadır (Özdere,
2017). Şiddeti türlerine göre ayırmak için farklı tipolojilerin kullanıldığı görülmektedir. WHO
şiddeti; bireyin kendine yönlendirdiği şiddet (intihar, kendini aşağılama, kendini kesme gibi
davranışlar), kişilerarası şiddet (bireye bir başka kişi veya kişiler tarafından yönlendirilen şiddet) ve
kolektif şiddet (birey ya da bireylere devlet, politik grup, milis gruplar ve terörist gruplar tarafından
uygulanan şiddet) olarak üç tip olarak sınıflandırmaktadır (Gözütok, 2008; WHO, 2002).
Kişilerarası şiddet olarak incelenebilen flört şiddeti konusunda üzerinde hemfikir olunmuş bir
tanımın eksikliği (Lewis & Fremouw, 2001), bazı şiddet içeren davranışların normal olarak
düşünülmesi, problemin tam olarak tespit edilmesini zorlaştırmaktadır (Smith, Winokur, &
Palenski, 2005).
Alanyazında flört şiddetine yönelik çeşitli tanımlar bulunmaktadır. Flört şiddeti bir flört ilişkisinde
fiziksel, cinsel, sözel taciz, tehdidi veya gizli gizli takip etmeyi tanımlamak için kullanılan bir
terimdir ve ilişkinin başlangıcından birlikte yaşamaya kadar geçen süre içinde meydana gelen her
türlü şiddet olayını bu kapsamda değerlendirilir (Quinlan, 2011). Bir başka tanıma göre ise, flört
şiddeti bir flörtte partnere acı vermek, yaralamak niyetiyle bilinçli olarak gerçekleştirilen, fiziksel
güç kullanma, fiziki güç kullanma ile tehdit etme, cinsel taciz, tecavüz ve psikolojik kötü muamele
gibi davranışların tümüdür (Lewis & Fremouw, 2001). Başka diğer tanımda ise flört ilişkisi
sürecinde gerçekleşen herhangi bir cinsel, fiziksel, sözel ve duygusal kötü muamele veya şiddet
içeren davranışların flört şiddeti olarak ele alınabileceği ve bir diğer kimseyi kontrol etmek için
uygulanan gücün kötü kullanımı açısından aile içi şiddete benzediğini üzerinde durulmaktadır
(Offenhauer & Buchalter, 2011). Bu tanımlara bağlı olarak, flört şiddeti kısaca bir flört ilişkisinde
bireylerin partnerlerine bilinçli olarak zarar verme amaçlı sergiledikleri davranışlarının tümüdür.
Flört şiddeti genel olarak fiziksel, psikolojik ve cinsel şiddet olmak üzere üç ana kategoride
incelenmektedir (Offenhauer & Buchalter, 2011). Fiziksel şiddet partnere fiziksel olarak zarar
verme amaçlı, bilinçli gerçekleştirilen, şiddet içeren bütün davranışları kapsar. Fiziksel şiddet
cinayet, silahlı çatışma, vurma, yumruklama, tokatlama, ısırma, saç çekme, tekmeleme, dürtme,
yakma, itme, çekme, boğma, bir şeyler atma, mala zarar verme gibi davranışlar şeklinde
gözlemlenmektedir (Gözütok, Karacaoğlu, & Er, 2007; Karal, 2011; Henton, Koval, Lloyd, &
Christopher, 1983). Duygusal veya sözel şiddet ise partneri sindirmeye, incitmeye yönelik sözel
olan ve olmayan bilinçli yapılan bütün davranışlardır (Murphy & Hoover, 1999). Diğer bir ifade ile
sözel veya (psikolojik- duygusal) şiddet bireyin psikolojisini bozma amaçlı, bilinçli olarak uygun
olmayan ve sert sözcüklerin kullanılması durumudur. Sözel (psikolojik- duygusal) şiddet genellikle
kurbanın moralini bozmak amaçlı ad takma, hakaret, aşağılama, dalga geçme gibi davranışlar,
uygunsuz kelime kullanma şeklinde gerçekleştirilmektedir. Bunların yanı sıra silahla tehdit etme,
fiziksel olarak zarar verme yönünde tehdit etme, bağırma, gibi davranışlar olarak
gözlemlenebilmektedir (Karal, 2011; Locmic, Opic, & Bilic, 2013). Cinsel şiddet ise kişinin rızası
olmayan, cinsel taciz veya tecavüzü kapsar. Cinsel şiddet istenmeyen cinsel içerikli söz ve
davranışlar olarak kabul edilmektedir. Cinsel şiddetin tecavüz, tecavüz girişimi, cinsel içerikli
dedikodular yayma, röntgenleme, birini öpmeye veya dokunmaya çalışma, cinsel grafitiler, cinsel
yorumlarda ve hareketlerde bulunma, el, göz hareketleri gibi davranışlar olarak gözlemlenebileceği
belirtilmektedir (Gözütok vd., 2007; Karal, 2011).
Flört şiddeti genellikle çok fark edilmeden başladığı, çiftlerin partnerlerinin ilgisi ve kıskançlığını
aşk ile karıştırdığı ve ilk başlarda karşı tarafın davranışlarını kontrol etme, giydiğine, kiminle
görüştüğüne karışma, nereye gittiğine karışma şeklinde başlayan tutum ve davranışların, ilerleyen
zamanlarda partner üzerinde güç ve kontrol sahibi olmak amaçlı taciz ve şiddete dönüştüğü
Social Science Development Journal 2018 June Volume :3 Issue:9 pp:123-136
http://www.ssdjournal.org
ssdjournal.editor@gmail.com
125
belirtilmektedir (Finley, 2011). Flört şiddetinin nedenleri konusunda yapılan çalışmalarda
genellikle erkek tarafından gerçekleştirilen şiddet olaylarının incelendiği görülmektedir. Bu nedenle
erkek tarafından gerçekleştirilen flört şiddetinin nedenleri arasında saldırgan spor yapma, erkeğin
baskın cins olduğuna yönelik inanç, kadınlara karşı hissedilen düşmanlıktan bahsedilmektedir.
Bunların yanı sıra testosteron, toplumsal cinsiyet bağlamında üstenilen roller, erkek otoritesi ve
kontrolüne ilişkin inançlar flört şiddetinin nedenleri arasında sayılmaktadır. Ayrıca medyada kadını
cinsel bir obje olarak gösterilmesi, erkeklerin resmediliş şekli, kadının cinselliğinin ön plana
çıkartılması gibi nedenler flört şiddetinde cinsel şiddeti tetikleyen unsurlardan bazıları olabilir
(Quinlan, 2011). Şiddetin genelde erkek davranışı olduğu konusundaki genel algıya rağmen,
şiddetin iki yönlü olduğu ilişkilerde, bir bireyin hem saldırgan, hem de kurban olma olasılığının
yüksek olduğundan bahsedilmektedir (Sigelman, Berry, & Wiles, 1984). Stets & Pırog-Good,
(1987) erkekler ve kadınlar için şiddetin şekli gibi nedeninin de farklılaştığını, cinsiyetin şiddete
başvurma veya uğrama açısından önemli bir etken olmadığı, fakat kadınlar daha çok şiddete
uğradıklarını belirttiklerini ifade etmektedir. Kadınların genelde fiziksel ve cinsel şiddete uğrarken,
erkekler ise sözel, duygusal, tehdit ve eşyalarına zarar verilme şeklinde şiddete maruz kaldıkla
belirtilmektedir (Finley, 2011). Sonuç olarak flört şiddetinin uygulayıcısı olarak kadınlar üzerinde
çok araştırma yapılmadığı (Quinlan, 2011), şiddet davranışının cinsiyetlere göre farklı şekillerde
gerçekleşebildiği, cinsiyet ne olursa olsun şiddetin yaşandığı ilişkilerde, çiftlerin şiddetin hem faili
hem de mağduru oldukları düşünülmektedir (Lewis & Fremouw, 2001).
Flört şiddetinde risk ve koruyucu faktörler üzerinde çeşitli çalışmalar yapılmıştır. bireylerin
demografik özellikleri, toplumsal statüleri, aile yapıları, sosyoekonomik düzeyleri, eğitim düzeyleri,
akranlar gibi çok farklı durumların flört şiddetinde koruyucu veya risk faktörü olabileceğine dair
çeşitli çalışmaların bulguları vardır (Ackard, Neumark-Sztainer, & Hannan, 2003; Foshee, ve
diğerleri, 2009; Offenhauer & Buchalter, 2011). Ayrıca içinde yetişilen ailede şiddetin varlığı,
çocuklukta kötü muameleye, şiddete uğramak, okul ve toplumda şiddete maruz kalmak gibi
durumların, ilerde bireyin saldırgan ya da kurban olmasına neden olabileceği düşünülmektedir.
Sigelman, Berry, & Wiles, (1984) çocuklukta yaşanan kötü muamelenin, şiddete uğramanın ve
yaşanan travmaların ilerde saldırgan davranışlara başvurma riskini arttırdığını düşünmektedir.
Makepeace (1987) çalışmasında flört şiddetine uğrayan bireylerin, genellikle sıkı disiplin altında
yetişmiş kişiler oldukları ortaya koymaktadır. Sonuç olarak çocuklukta şiddete uğramak, ihmal
edilmek, kötü ebeveyn uygulamaları, sıkı disiplin gibi durumlar, ilerde bu kişilerin flört ilişkilerinde
şiddete uğrama ya da başvurma olasılıklarını yükseltmektedir (O'Keefe, 1997; Smith & Williams,
1992). Benzer şekilde aile içinde şiddetin varlığı, şiddete şahit olma, okul ve toplumda şiddete
uğrama, flörtte şiddete uğrama veya başvurma ihtimalini etkileyen unsurlardandır (Coffey,
Leitenberg, Henning, Benner, & Jankowski, 1996; Ely, 2004; Kim, Kim, & Choi, 2014; O'Keefe,
1998; Sims, Dodd, & Tejeda, 2008; Stets & Pırog-Good, 1987).
Flört şiddeti üzerinde yapılan çalışmalarda, sorunun yaygın bir sorun olduğunu ortaya koymaktadır
(Cyr, McDuff, & Wrignt, 2006; Danice, Davis, Barrios, Brenner, & Noonan, 2007; Demir, Irmak,
Murat, & Fiş, 2016). Flört şiddeti ergen sağlığı için bir risk faktörüdür ve madde kullanımı,
güvensiz seks, sağlıksız kilo kontrolü davranışları, hamilelik, intihara meyilli olmak gibi sorunların
yanı sıra eğitimsel sorunlara da neden olabilmektedir (Chronister, Marsiglio, Linville, & Lantrip,
2014; Editorial, 2007). Çeşitli çalışmalarda, flört şiddeti ya da flört ilişkisi esnasında tecavüze
uğramanın, kurbanda yüksek oranda yeme bozukluğuna, intihara meyilli bir ruh haline girmesine,
öz değer algısının düşmesine, depresyona, duygusal duygu durumunun bozukluğuna, alkol, sigara,
uyuşturucu madde kullanımına neden olduğu bulunmuştur (Ackard & Neumark-Sztainer, 2002;
Ackard, Neumark-Sztainer, & Hannan, 2003; Ackard, Marla, & Neumark-Sztainer, 2007; Banyard
& Cross, 2008; Coker, ve diğerleri, 2000). Ayrıca, flört şiddetinin yetişkin şiddetinin öncülü olması
nedeniyle, şiddetin sebeplerini araştırmanın, fail ve mağdurlarının davranış kalıplarını yetişkinlikle
ki ilişkilerinde de devam ettirecekleri için belirlemenin, ilerde yaşanacak daha ciddi sonuçlu şiddet
olaylarını önlemede müdahale, önleme stratejileri geliştirme açısından önemli olduğu
Social Science Development Journal 2018 June Volume :3 Issue:9 pp:123-136
http://www.ssdjournal.org
ssdjournal.editor@gmail.com
126
vurgulanmaktadır (Hamberger & Ambuel, 1988). İlave olarak, flört şiddetinin genellikle okul
kampüslerinde gerçekleştiği, fakat okul yönetimlerinin bu soruna gereken ilgiyi göstermediği,
gerekli önleyici programların, stratejilerin olmadığı (Ely, 2004) ve bu nedenle risk faktörlerinin
belirlenmesi okul güvenliği içinde önemli olduğu düşünülmektedir.
Flört şiddetini önleme ve azaltma üzerinde özenle durulması gereken bir sorun haline gelmiştir ve
bu amaçla ilişki bilgisi, becerisi ve şiddet içeren davranışların azaltılması adına çeşitli eğitim
programlarının etkililiğinden bahsedilmektedir (Hammond & Yung, 1991; Wolfe, ve diğerleri,
2003). Eğitim programlarının genellikle birbirinin ayrılmaz parçası olan saldırganlığı azaltma ve
önlemeyi hedef aldıkları (Lazarevich, Irigoyen-Camacho, Velazquez-Alva, & Salina-Avila, 2015)
ve flört şiddetini önleme düzenlenen eğitim programlarının önemli olduğu vurgulanmaktadır.
Foshee V., ve diğerleri, (2004) tarafından düzenlenen programın katılımcılarının dört yıl sonra
akranlarına göre daha az fiziksel ve cinsel flört şiddetine maruz kaldıkları bulunmuştur. Sonuçları
açısından flört şiddeti üzerinde durulması gereken bir sorun olduğu görülmektedir. Flört şiddeti
konulu çalışmaların Türkiye’de çok yaygın olmadığı, üniversite öğrencileri üzerinde birkaç çalışma
gerçekleştirildiği (Aslan, Vefikuluçay, Zeyneloğlu, Erdost, & Temel, 2008; Terzioğlu, ve diğerleri,
2016; Baldan & Akış, 2017; Yumuşak & Şahin, 2014) ve konuya gereken önemin verilmediği
düşünülmektedir. Bu çalışmada, öğrencilerin flört şiddeti konusunda farkındalıklarının çok yüksek
olmadığı, kısa süreli eğitimler ile probleme ilişkin farkındalıklarının artabileceği varsayılmaktadır.
Bu çalışmanın konuya ilişkin yerli alanyazına katkıda bulunacağı, şiddet konusunda farkındalık için
eğitimin önemini ortaya koyacak bilgi sunacağı umulmaktadır.
2. AMAÇ
Bu çalışmanın amacı Niğde Ömer Halisdemir Üniversitesi Beden Eğitimi ve Spor Yüksekokulunda
öğrencilerin flört şiddetine ilişkin tutumlarının eğitim ile değişip değişmediğini belirlemektir. Bu
genel amaç doğrultusunda aşağıdaki sorulara yanıt aranmıştır:
1. Üniversite öğrencilerinin erkeğin ve kadının flörtte uyguladığı psikolojik ve fiziksel şiddete
yönelik tutumları eğitim ile farklılaşmakta mıdır?
2. Üniversite öğrencilerin erkeğin ve kadının flörtte uyguladığı psikolojik ve fiziksel şiddete
yönelik tutumları aşağıda belirtilen değişkenler açısından eğitim ile değişiklik farklılaşmakta mıdır?
a. Cinsiyet
b. Flört ilişki durumu
c. Flört ilişkisinde şiddete maruz kalma durumu
d. Flört ilişkisinde şiddete başvurma durumu
3. YÖNTEM
Araştırmada deneme modellerinden tek grup öntest - sontest modeli kullanılmaktadır. Bu model,
gelişigüzel güzel seçilmiş bir gruba bağımsız değişken uygulanması, hem deney öncesi (öntest) hem
de deney sonrası (son-test) ölçümleri yapılması şeklinde gerçekleştirilir. Gözlemlenen değişimin
“x” den dolayı olduğu kabul edilirken, grubu etkilemesi olası diğer değişkenlere ilişkin bir bilgi
olmadığı için, bu kabulün geçerliği konusunda tereddütler vardır (Karasar, 2014, s.96).
3.1. Evren ve Örneklem
Araştırmanın evrenini 2017-2018 eğitim öğretim yılı bahar döneminde Niğde Ömer Halisdemir
Üniversitesi Beden Eğitimi ve Spor Yüksekokulunda eğitim görmekte olan 833 öğrenci
oluşturmaktadır. Örneklem almada gelişigüzel örneklem alma yöntemi seçilmiş ve araştırma Mayıs
2018’de adı geçen kurumda eğitim görmekte olan 450 öğrenciye flört şiddetine ilişkin bilgilendirme
toplantıları yapılarak gerçekleştirilmiştir. Bilgilendirme toplantıları öncesi ve sonrasından
öğrencilerden veri toplama aracı olan ölçekleri doldurmaları istenmiştir. Yapılan inceleme
sonucunda öntest veya sontest sürecinde 133 ölçeğin doğru bir şekilde doldurulmadığı görülmüş ve
Social Science Development Journal 2018 June Volume :3 Issue:9 pp:123-136
http://www.ssdjournal.org
ssdjournal.editor@gmail.com
127
veri analizi 319 öğrencinin ölçeği üzerinde gerçekleştirilmiştir. Tablo 1 araştırmaya katılan
üniversite öğrencilerinin demografik özelliklerine göre dağılımını göstermektedir.
Tablo 1: Katılımcıların demografik özelliklerine göre dağılımı
Demografik Özellikler
F
%
Cinsiyet
Erkek
147
46,1
Kadın
172
53,9
Toplam
319
100
Flört ilişki durumu
Yok
116
36,4
Var
203
63,6
Toplam
319
100
Flört ilişkisinde şiddete uğrama
Evet
30
14,8
Hayır
173
85,2
Toplam
203
100
Flört ilişkisinde şiddete başvurma
Evet
35
17,2
Hayır
168
82,8
Toplam
203
100
Tablo 1’de görüldüğü gibi ilk araştırmaya katılan toplam 319 katılımcının %46,1’i (n=147) erkek,
%53,9’u (n=172) kadındır. Tablo incelendiğinde araştırmaya katılan toplam 319 katılımcının
%36,4’ünün (n=116) flört ilişkisinin olmadığı, %63,6’sının (n=203) ise flört ilişkisi olduğu
görülmektedir. Flört ilişkisi olan 203 katılımcının %85,2’si (n=173) ilişkisinde hiç şiddete
uğramadığını belirtirken, %14,8’i (n=30) ilişkisinde şiddete maruz kaldığını belirtmektedir. Diğer
taraftan, 203 katılımcının %82,3’ü (n=168) flört ilişkisinde şiddete başvurmadığını ifade ederken,
%17,2’si (n=35) ise şiddete başvurduğunu belirtmektedir.
3.2. Veri Toplama Aracı
Bu araştırmada Beden Eğitimi ve Spor Yüksekokulunda eğitim görmekte olan öğrenciler hedef grup
olarak belirlenmiş, fakat sadece 450 öğrenciye ulaşılmıştır. Bu 450 öğrenciye, şiddetin tanımı,
türleri, tipolojisi, şiddetin nedenine ilişkin kuramlar, flört şiddeti, sebepleri, ortaya çıkış şekilleri,
sonuçları, korunma önlemleri konularında eğitim verilmiştir. Eğitimler bir hafta boyunca,
öğrencilerin sınıflarında, interaktif olarak her gruba en az birer saat olacak şekilde düzenlenmiştir.
Eğitimler araştırmacılar tarafından verilmiştir. Eğitim öncesinde ve sonrasında öğrencilere kadın ve
erkeklerin flörtte psikolojik ve fiziksel şiddet kabul düzeylerini belirlemek üzere Price, Byers ve
Flört Şiddeti Araştırma Ekibi (1999) tarafından geliştirilmiş, Yumuşak ve Şahin (2014) tarafından
uyarlaması yapılmış “Flörtte Şiddete Yönelik Tutumlar Ölçekleri” uygulanmıştır.
“Flörtte Şiddete Yönelik Tutumlar Ölçekleri” ise “Erkeğin Flörtte Uyguladığı Psikolojik Şiddete
Yönelik Tutum Ölçeği”, “Erkeğin Flörtte Uyguladığı Fiziksel Şiddete Yönelik Tutum Ölçeği”,
“Kadının Flörtte Uyguladığı Psikolojik Şiddete Yönelik Tutum Ölçeği”, “Kadının Flörtte
Uyguladığı Fiziksel Şiddete Yönelik Tutum Ölçeği” olmak üzere dört ölçekten oluşmaktadır.
Ölçekler 5’li Likert tipinde hazırlanmıştır ve 1 = “Kesinlikle katılmıyorum”, 5 = “Kesinlikle
katılıyorum” şeklindedir. Ölçeklerden alınan yüksek puanlar flört şiddetine yönelik kabul düzeyinin
yüksek düzeyde olduğunu göstermektedir.
Erkeğin flörtte uyguladığı psikolojik şiddete yönelik tutum ölçeği 15 maddeden oluşmaktadır. Bu
ölçeğin uyarlama araştırmasında Cronbach α = .81 iken, ilk araştırmada Cronbach α = .74, ikinci
araştırmada ise Cronbach α = .78 olarak hesaplanmıştır. Erkeğin flörtte uyguladığı fiziksel şiddete
yönelik tutum ölçeği 12 maddeden oluşmaktadır. Bu ölçeğin uyarlama araştırmasında Cronbach α
= .87 iken, ilk araştırmada Cronbach α = .80, ikinci araştırmada ise Cronbach α = .83 olarak
bulunmuştur. Kadının flörtte uyguladığı psikolojik şiddete yönelik tutum ölçeğinde 11 madde yer
almaktadır. Bu ölçeğin uyarlama araştırmasında Cronbach α =.75 iken, ilk araştırmada Cronbach α
= .78, ikinci araştırmada ise Cronbach α = .73 olarak hesaplanmıştır. Kadının flörtte uyguladığı
fiziksel şiddete yönelik tutum ölçeği 12 maddeden oluşurken, uyarlama araştırmasında Cronbach α
=.82 olarak bulunmuştur. İlk araştırmada bu ölçeğin Cronbach α = .76, ikinci araştırmada ise
Cronbach α = .80 olarak hesaplanmıştır.
Social Science Development Journal 2018 June Volume :3 Issue:9 pp:123-136
http://www.ssdjournal.org
ssdjournal.editor@gmail.com
128
Ayrıca araştırmaya katılan üniversite öğrencilerinin demografik bilgilerini belirlemek için
araştırmacı tarafından “kişisel bilgi formu” geliştirilmiştir. Bu form ile araştırmaya katılan
üniversite öğrencilerinin cinsiyetleri, flört ilişki durumları, flört ilişkisinde şiddete uğrama ya da
başvurma durumlarına ilişkin sorular bulunmaktadır.
4. BULGULAR
Araştırmanın birinci alt amacı doğrultusunda, katılımcıların erkeğin flört ilişkisinde psikolojik ve
fiziksel şiddete yönelik tutumları ile kadının flört ilişkisinde psikolojik ve fiziksel şiddete yönelik
tutumları arasında eğitim öncesi ve sonrası bir farklılaşma olup olmadığı incelenmiştir. Tablo 3
katılımcıların tutum ortalama puanlarını göstermektedir.
Tablo 2: Eğitim öncesi ve sonrası katılımcıların erkeğin ve kadının flörtte uyguladığı psikolojik ve fiziksel şiddete
yönelik tutum ortalama puanları
Flört şiddeti
Eğitim Öncesi
Eğitim Sonrası
n
𝑥̅
ss
n
𝑥̅
ss
Erkeğin flörtte uyguladığı psikolojik şiddete yönelik tutum
319
2,55
,66
319
2,25
,61
Erkeğin flörtte uyguladığı fiziksel şiddete yönelik tutum
319
2,37
,81
319
1,91
,76
Kadının flörtte uyguladığı psikolojik şiddete yönelik tutum
319
2,59
,78
319
2,14
,65
Kadının flörtte uyguladığı fiziksel şiddete yönelik tutum
319
2,52
,74
319
2,11
,74
Tablo 2’de görüldüğü üzere, eğitim öncesi katılımcıların erkeğin flörtte uyguladığı psikolojik
şiddete yönelik tutum ortalaması 𝑥̅=2,55 iken, eğitim sonrasında bu ortalamanın 𝑥̅=2,25’e düştüğü
bulunmuştur. Erkeğin flörtte uyguladığı fiziksel şiddete yönelik tutum ortalaması eğitim öncesi
𝑥̅=2,37 iken, eğitim sonrasında 𝑥̅=1,91’e düştüğü görülmüştür. Eğitim öncesi kadının flörtte
uyguladığı psikolojik şiddete yönelik tutum ortalaması 𝑥=2,59 iken, eğitim sonrasında tutum
ortalamasının 𝑥̅ = 2,14’e düştüğü belirlenmiştir. Ayrıca kadının flörtte uyguladığı fiziksel şiddete
yönelik tutum ortalaması eğitim öncesi 𝑥̅=2,52 olarak hesaplanmışken, eğitim sonrası bu değerin
𝑥̅=2,11 olduğu bulunmuştur.
Eğitim öncesi ve sonrası erkeğin flört ilişkisinde uyguladığı psikolojik şiddete yönelik tutuma ilişkin
bulgular
Araştırmanın 2. alt amacı doğrultusunda eğitim öncesi ve sonrası katılımcıların erkeğin flört
ilişkisinde uyguladığı psikolojik şiddete yönelik kabul düzeylerinin katılımcıların cinsiyetine, flört
ilişki durumuna, flört ilişkisinde şiddete maruz kalma durumuna ve flört ilişkisinde şiddete
başvurma durumuna göre farklılaşıp farklılaşmadığı incelenmiştir. Tablo 3 eğitim öncesi ve sonrası
katılımcıların erkeğin flörtte uyguladığı psikolojik şiddet kabul düzeylerinin dağılımını
göstermektedir.
Tablo 3: Eğitim öncesi ve sonrası katılımcıların erkeğin flörtte uyguladığı psikolojik şiddete yönelik tutum ortalama
puanlarının cinsiyet, flört ilişki durumu, flört ilişkisinde şiddete uğrama ve başvurma değişkenlerine göre
karşılaştırılması
Demografik Özellikler
Eğitim Öncesi
Eğitim Sonrası
n
%
ss
n
%
ss
Cinsiyet
Erkek
147
46,1
2,84
0,61
147
46,1
2,41
0,57
Kadın
172
53,9
2,31
0,61
172
53,9
1,91
0,57
Toplam
319
100,0
319
100,0
Flört ilişki durumu
Yok
116
36,4
2,62
0,67
116
36,4
2,26
0,58
Var
203
63,6
2,52
0,66
203
63,6
2,25
0,65
Toplam
319
100,0
319
100,0
Flört ilişkisinde şiddete uğrama
Evet
30
14,8
2,88
0,83
45
22,2
2,39
0,63
Hayır
173
85,2
2,46
0,60
158
77,8
2,16
0,65
Toplam
203
100,0
203
100,0
Flört ilişkisinde şiddete başvurma
Evet
35
17,2
2,74
0,72
39
19,2
2,46
0,66
Hayır
168
82,8
2,47
0,63
164
80,8
2,14
0,62
Toplam
203
100,0
203
100,0
Social Science Development Journal 2018 June Volume :3 Issue:9 pp:123-136
http://www.ssdjournal.org
ssdjournal.editor@gmail.com
129
Tablo 3’te görüldüğü üzere, eğitim öncesi erkek katılımcıların (n=147) erkeğin flörtte uyguladığı
psikolojik şiddet kabul düzeyleri 𝑥̅ = 2,84 iken, eğitim sonrası erkek katılımcıların (n=155) kabul
düzeylerinin 𝑥̅ = 2,41’e düştüğü bulunmuştur. Kadın katılımcıların (n=172) eğitim öncesi kabul
düzeyleri 𝑥̅ = 2,31 iken, eğitim sonrası kadın katılımcıların (n=72) kabul düzeylerinin 𝑥̅ = 1,91’e
düştüğü belirlenmiştir.
Tablo 3’te görüldüğü üzere, eğitim öncesi flört ilişkisi olmayan katılımcıların (n=116) erkeğin
flörtte uyguladığı psikolojik şiddet kabul düzeyleri 𝑥̅ = 2,62 iken, eğitim sonrası flört ilişkisi
olmayan katılımcıların (n=114) kabul düzeylerinin 𝑥̅ = 2,26’ya düştüğü bulunmuştur. Flört ilişkisi
olan katılımcıların (n=203) eğitim öncesi kabul düzeyleri 𝑥̅ = 2,52 iken, eğitim sonrası flört ilişkisi
olan katılımcıların (n=113) kabul düzeylerinin 𝑥̅ = 2,25’e düştüğü belirlenmiştir.
Tablo 3’te görüldüğü üzere, eğitim öncesi 30 (%14,8) katılımcının flört ilişkisinde şiddete
uğradığını, eğitim sonrası ise 45 (%22,2) katılımcının şiddete uğradığını belirttiği bulunmuştur.
Flört ilişkisinde eğitim öncesi flört ilişkisinde şiddete uğradığını belirten katılımcıların (n=30)
erkeğin flörtte uyguladığı psikolojik şiddet kabul düzeyleri 𝑥̅ = 2,88 iken, eğitim sonrası flört
ilişkisinde şiddete uğradığını belirten katılımcıların (n=45) kabul düzeylerinin 𝑥̅ = 2,39’a düştüğü
bulunmuştur. Flört ilişkisinde şiddete uğramadığını belirten katılımcıların (n=173) eğitim öncesi
kabul düzeyleri 𝑥̅ = 2,45 iken, eğitim sonrası flört ilişkisinde şiddete uğramadığını belirten
katılımcıların (n=1588) kabul düzeylerinin 𝑥̅ = 2,15’e düştüğü belirlenmiştir.
Tablo 3’te görüldüğü üzere, eğitim öncesi 35 (%17,2) katılımcının flört ilişkisinde şiddete
başvurduğunu, eğitim sonrası ise 39 (%19,2) katılımcının şiddete başvurduğunu belirttiği
bulunmuştur. Eğitim öncesi flört ilişkisinde şiddete başvurduğunu belirten katılımcıların (n=35)
erkeğin flörtte uyguladığı psikolojik şiddet kabul düzeyleri 𝑥̅ = 2,74 iken, eğitim sonrası flört
ilişkisinde şiddete başvurduğunu belirten katılımcıların (n=39) kabul düzeylerinin 𝑥̅ = 2,46’ya
düştüğü bulunmuştur. Flört ilişkisinde şiddete başvurmadığını belirten katılımcıların (n=168) eğitim
öncesi kabul düzeyleri 𝑥̅ = 2,47 iken, eğitim sonrası flört ilişkisinde şiddete başvurmadığını belirten
katılımcıların (n=164) kabul düzeylerinin 𝑥̅ = 2,13’e düştüğü belirlenmiştir.
Eğitim öncesi ve sonrası erkeğin flört ilişkisinde uyguladığı fiziksel şiddete yönelik tutuma ilişkin
bulgular
Araştırmanın 2. alt amacı doğrultusunda eğitim öncesi ve sonrası katılımcıların erkeğin flört
ilişkisinde uyguladığı fiziksel şiddete yönelik kabul düzeylerinin katılımcıların cinsiyetine, flört
ilişki durumuna, flört ilişkisinde şiddete maruz kalma durumuna ve flört ilişkisinde şiddete
başvurma durumuna göre farklılaşıp farklılaşmadığı incelenmiştir. Tablo 4 eğitim öncesi ve sonrası
katılımcıların erkeğin flörtte uyguladığı fiziksel şiddet kabul düzeylerinin dağılımını
göstermektedir.
Tablo 4: Eğitim öncesi ve sonrası katılımcıların erkeğin flörtte uyguladığı fiziksel şiddete yönelik tutum ortalama
puanlarının cinsiyet, flört ilişki durumu, flört ilişkisinde şiddete uğrama ve başvurma değişkenlerine göre
karşılaştırılması
Demografik Özellikler
Eğitim Öncesi
Eğitim Sonrası
n
%
ss
n
%
ss
Cinsiyet
Erkek
147
46,1
2,56
0,84
147
46,1
2,04
0,79
Kadın
172
53,9
2,23
0,76
172
53,9
1,66
0,64
Toplam
319
100,0
319
100,0
Flört ilişki durumu
Yok
116
36,4
2,45
0,82
116
36,4
2,00
0,76
Var
203
63,6
2,34
0,81
203
63,6
1,84
0,76
Toplam
319
100,0
319
100,0
Flört ilişkisinde şiddete uğrama
Evet
30
14,8
2,70
0,90
45
22,2
1,90
0,83
Hayır
173
85,2
2,27
0,78
158
77,8
1,79
0,72
Toplam
203
100,0
203
100,0
Flört ilişkisinde şiddete başvurma
Evet
35
17,2
2,79
0,81
39
19,2
2,06
0,88
Hayır
168
82,8
2,24
0,78
164
80,8
1,72
0,67
Toplam
203
100,0
203
100,0
Social Science Development Journal 2018 June Volume :3 Issue:9 pp:123-136
http://www.ssdjournal.org
ssdjournal.editor@gmail.com
130
Tablo 4’te görüldüğü üzere, eğitim öncesi erkek katılımcıların (n=147) erkeğin flörtte uyguladığı
fiziksel şiddet kabul düzeyleri 𝑥̅ = 2,56 iken, eğitim sonrası kabul düzeylerinin 𝑥̅ = 2,04’e düştüğü
bulunmuştur. Kadın katılımcıların (n=172) eğitim öncesi kabul düzeyleri 𝑥̅ = 2,23 iken, eğitim
sonrası kabul düzeylerinin 𝑥̅ = 1,66’ya düştüğü belirlenmiştir.
Tablo 4’te görüldüğü üzere, eğitim öncesi flört ilişkisi olmayan katılımcıların (n=116) erkeğin
flörtte uyguladığı fiziksel şiddet kabul düzeyleri 𝑥̅ = 2,45 iken, eğitim sonrası kabul düzeylerinin 𝑥̅
= 2’ye düştüğü bulunmuştur. Flört ilişkisi olan katılımcıların (n=203) eğitim öncesi kabul düzeyleri
𝑥̅ = 2,34 iken, eğitim sonrası kabul düzeylerinin 𝑥̅ = 1,84’e düştüğü belirlenmiştir.
Tablo 4’te görüldüğü üzere, eğitim öncesi flört ilişkisinde şiddete uğradığını belirten katılımcıların
(n=30) erkeğin flörtte uyguladığı fiziksel şiddet kabul düzeyleri 𝑥̅ = 2,70 iken, eğitim sonrası flört
ilişkisinde şiddete uğradığını belirten katılımcıların (n=45) kabul düzeylerinin 𝑥̅ = 1,90’a düştüğü
bulunmuştur. Flört ilişkisinde şiddete uğramadığını belirten katılımcıların (n=173) eğitim öncesi
kabul düzeyleri 𝑥̅ = 2,27 iken, eğitim sonrası flört ilişkisinde şiddete uğramadığını belirten
katılımcıların (n=158) kabul düzeylerinin 𝑥̅ = 1,79’a düştüğü belirlenmiştir.
Tablo 4’te görüldüğü üzere, eğitim öncesi flört ilişkisinde şiddete başvurduğunu belirten
katılımcıların (n=35) erkeğin flörtte uyguladığı fiziksel şiddet kabul düzeyleri 𝑥̅ = 2,79 iken, itim
sonrası flört ilişkisinde şiddete başvurduğunu belirten katılımcıların (n=39) kabul düzeylerinin 𝑥̅ =
2,06’ya düştüğü bulunmuştur. Flört ilişkisinde şiddete başvurmadığını belirten katılımcıların
(n=168) eğitim öncesi kabul düzeyleri 𝑥̅ = 2,24 iken, eğitim sonrası flört ilişkisinde şiddete
başvurmadığını belirten katılımcıların (n=164) kabul düzeylerinin 𝑥̅ = 1,72’ye düştüğü
belirlenmiştir.
Eğitim öncesi ve sonrası kadının flört ilişkisinde uyguladığı psikolojik şiddete yönelik tutuma ilişkin
bulgular
Araştırmanın 2. alt amacı doğrultusunda eğitim öncesi ve sonrası katılımcıların kadının flört
ilişkisinde uyguladığı psikolojik şiddete yönelik kabul düzeylerinin katılımcıların cinsiyetine, flört
ilişki durumuna, flört ilişkisinde şiddete maruz kalma durumuna ve flört ilişkisinde şiddete
başvurma durumuna göre farklılaşıp farklılaşmadığı incelenmiştir. Tablo 4 eğitim öncesi ve sonrası
katılımcıların kadının flörtte uyguladığı psikolojik şiddet kabul düzeylerinin dağılımını
göstermektedir.
Tablo 5: Eğitim öncesi ve sonrası katılımcıların kadının flörtte uyguladığı psikolojik şiddete yönelik tutum ortalama
puanlarının cinsiyet, flört ilişki durumu, flört ilişkisinde şiddete uğrama ve başvurma değişkenlerine göre
karşılaştırılması
Demografik Özellikler
Eğitim Öncesi
Eğitim Sonrası
n
%
ss
n
%
ss
Cinsiyet
Erkek
147
46,1
2,75
0,78
147
46,1
2,19
0,66
Kadın
172
53,9
2,46
0,76
172
53,9
2,07
0,65
Toplam
319
100,0
319
100,0
Flört ilişki durumu
Yok
116
36,4
2,63
0,75
116
36,4
2,14
0,66
Var
203
63,6
2,57
0,80
203
63,6
2,16
0,66
Toplam
319
100,0
319
100,0
Flört ilişkisinde şiddete uğrama
Evet
30
14,8
2,97
0,90
45
22,2
2,15
0,66
Hayır
173
85,2
2,50
0,76
158
77,8
2,16
0,66
Toplam
203
100,0
203
100,0
Flört ilişkisinde şiddete başvurma
Evet
35
17,2
2,83
0,78
39
19,2
2,26
0,65
Hayır
168
82,8
2,52
0,80
164
80,8
2,10
0,66
Toplam
203
100,0
203
100,0
Tablo 5’te görüldüğü üzere, eğitim öncesi erkek katılımcıların (n=147) kadının flörtte uyguladığı
psikolojik şiddet kabul düzeyleri 𝑥̅ = 2,75 iken, eğitim sonrası kabul düzeylerinin 𝑥̅ = 2,19’a
düştüğü bulunmuştur. Kadın katılımcıların (n=172) eğitim öncesi kabul düzeyleri 𝑥̅ = 2,46 iken,
eğitim sonrası kabul düzeylerinin 𝑥̅ = 2,07’ye düştüğü belirlenmiştir.
Social Science Development Journal 2018 June Volume :3 Issue:9 pp:123-136
http://www.ssdjournal.org
ssdjournal.editor@gmail.com
131
Tablo 5’te a görüldüğü üzere, eğitim öncesi flört ilişkisi olmayan katılımcıların (n=116) kadının
flörtte uyguladığı psikolojik şiddet kabul düzeyleri 𝑥̅ = 2,63 iken, eğitim sonrası kabul düzeylerinin
𝑥̅ = 2,14’e düştüğü bulunmuştur. Flört ilişkisi olan katılımcıların (n=203) eğitim öncesi kabul
düzeyleri 𝑥̅ = 2,57 iken, eğitim sonrası kabul düzeylerinin 𝑥̅ = 2,16’ya düştüğü belirlenmiştir.
Tablo 5’te görüldüğü üzere, eğitim öncesi flört ilişkisinde şiddete uğradığını belirten katılımcıların
(n=30) kadının flörtte uyguladığı psikolojik şiddet kabul düzeyleri 𝑥̅ = 2,97 iken, eğitim sonrası
flört ilişkisinde şiddete uğradığını belirten katılımcıların (n=45) kabul düzeylerinin 𝑥̅ = 2,15’e
düştüğü bulunmuştur. Flört ilişkisinde şiddete uğramadığını belirten katılımcıların (n=173) eğitim
öncesi kabul düzeyleri 𝑥̅ = 2,50 iken, eğitim sonrası flört ilişkisinde şiddete uğramadığını belirten
katılımcıların (n=158) kabul düzeylerinin 𝑥̅ = 2,16’ya düştüğü belirlenmiştir.
Tablo 5’te görüldüğü üzere, eğitim öncesi flört ilişkisinde şiddete başvurduğunu belirten
katılımcıların (n=35) kadının flörtte uyguladığı psikolojik şiddet kabul düzeyleri 𝑥̅ = 2,83 iken,
eğitim sonrası flört ilişkisinde şiddete başvurduğunu belirten katılımcıların (n=39) kabul
düzeylerinin 𝑥̅ = 2,26’ya düştüğü bulunmuştur. Flört ilişkisinde şiddete başvurmadığını belirten
katılımcıların (n=168) eğitim öncesi kabul düzeyleri 𝑥̅ = 2,52 iken, eğitim sonrası flört ilişkisinde
şiddete başvurmadığını belirten katılımcıların (n=164) kabul düzeylerinin 𝑥̅ = 2,10’a düştüğü
belirlenmiştir.
Eğitim öncesi ve sonrası kadının flört ilişkisinde uyguladığı fiziksel şiddete yönelik tutuma ilişkin
bulgular
Araştırmanın 2. alt amacı doğrultusunda eğitim öncesi ve sonrası katılımcıların kadının flört
ilişkisinde uyguladığı fiziksel şiddete yönelik kabul düzeylerinin katılımcıların cinsiyetine, flört
ilişki durumuna, flört ilişkisinde şiddete maruz kalma durumuna ve flört ilişkisinde şiddete
başvurma durumuna göre farklılaşıp farklılaşmadığı incelenmiştir. Tablo 4 eğitim öncesi ve sonrası
katılımcıların kadının flörtte uyguladığı fiziksel şiddet kabul düzeylerinin dağılımını
göstermektedir.
Tablo 6: Eğitim öncesi ve sonrası katılımcıların kadının flörtte uyguladığı fiziksel şiddete yönelik tutum ortalama
puanlarının cinsiyet, flört ilişki durumu, flört ilişkisinde şiddete uğrama ve başvurma değişkenlerine göre
karşılaştırılması
Demografik Özellikler
Eğitim Öncesi
Eğitim Sonrası
n
%
ss
n
%
ss
Cinsiyet
Erkek
147
46,1
2,60
0,75
147
46,1
2,21
0,74
Kadın
172
53,9
2,47
0,74
172
53,9
1,90
0,70
Toplam
319
100,0
319
100,0
Flört ilişki durumu
Yok
116
36,4
2,59
0,73
116
36,4
2,16
0,78
Var
203
63,6
2,49
0,76
203
63,6
2,07
0,70
Toplam
319
100,0
319
100,0
Flört ilişkisinde şiddete uğrama
Evet
30
14,8
2,80
0,80
45
22,2
2,17
0,67
Hayır
173
85,2
2,44
0,74
158
77,8
1,99
0,71
Toplam
203
100,0
203
100,0
Flört ilişkisinde şiddete başvurma
Evet
35
17,2
2,85
0,82
39
19,2
2,31
0,66
Hayır
168
82,8
2,42
0,72
164
80,8
1,93
0,69
Toplam
203
100,0
203
100,0
Tablo 6’da görüldüğü üzere, eğitim öncesi erkek katılımcıların (n=147) kadının flörtte uyguladığı
fiziksel şiddet kabul düzeyleri 𝑥̅ = 2,60 iken, eğitim sonrası kabul düzeylerinin 𝑥̅ = 2,21’e düştüğü
bulunmuştur. Kadın katılımcıların (n=172) eğitim öncesi kabul düzeyleri 𝑥̅ = 2,47 iken, eğitim
sonrası kabul düzeylerinin 𝑥̅ = 1,90’a düştüğü belirlenmiştir.
Tablo 6’da görüldüğü üzere, eğitim öncesi flört ilişkisi olmayan katılımcıların (n=116) kadının
flörtte uyguladığı fiziksel şiddet kabul düzeyleri 𝑥̅ = 2,59 iken, eğitim sonrası kabul düzeylerinin 𝑥̅
= 2,16’ya düştüğü bulunmuştur. Flört ilişkisi olan katılımcıların (n=203) eğitim öncesi kabul
düzeyleri 𝑥̅ = 2,49 iken, eğitim sonrası kabul düzeylerinin 𝑥̅ = 2,07’ye düştüğü belirlenmiştir.
Social Science Development Journal 2018 June Volume :3 Issue:9 pp:123-136
http://www.ssdjournal.org
ssdjournal.editor@gmail.com
132
Tablo 6’da görüldüğü üzere, eğitim öncesi flört ilişkisinde şiddete uğradığını belirten katılımcıların
(n=30) kadının flörtte uyguladığı fiziksel şiddet kabul düzeyleri 𝑥̅ = 2,80 iken, eğitim sonrası flört
ilişkisinde şiddete uğradığını belirten katılımcıların (n=45) kabul düzeylerinin 𝑥̅ = 2,17’ye düştüğü
bulunmuştur. Flört ilişkisinde şiddete uğramadığını belirten katılımcıların (n=173) eğitim öncesi
kabul düzeyleri 𝑥̅ = 2,44 iken, eğitim sonrası flört ilişkisinde şiddete uğramadığını belirten
katılımcıların (n=158) kabul düzeylerinin 𝑥̅ = 1,99’a düştüğü belirlenmiştir.
Tablo 6’da görüldüğü üzere, eğitim öncesi flört ilişkisinde şiddete başvurduğunu belirten
katılımcıların (n=35) kadının flörtte uyguladığı fiziksel şiddet kabul düzeyleri 𝑥̅ = 2,85 iken, eğitim
sonrası flört ilişkisinde şiddete başvurduğunu belirten katılımcıların (n=39) kabul düzeylerinin 𝑥̅ =
2,31’e düştüğü bulunmuştur. Flört ilişkisinde şiddete başvurmadığını belirten katılımcıların (n=168)
eğitim öncesi kabul düzeyleri 𝑥̅ = 2,42 iken, eğitim sonrası flört ilişkisinde şiddete başvurmadığını
belirten katılımcıların (n=164) kabul düzeylerinin 𝑥̅ = 1,93’e düştüğü belirlenmiştir.
5. SONUÇ VE ÖNERİLER
Araştırmanın bulguları katılımcıların erkeğin ve kadının flört ilişkisinde psikolojik ve fiziksel
şiddete yönelik kabul düzeylerinde eğitim sonrasında bir düşüş olduğunu göstermektedir. Bu
farklılaşmanın verilen eğitimin sonucu olduğu söylenebilir. Alanyazındaki çeşitli çalışmaların
bulguları bu bulguyu destekler niteliktedir. İlişki eğitiminin iletişim, çatışma çözümü becerisi için
önemli olduğu vurgulanmaktadır (Hammond & Yung, 1991). Alanyazındaki bazı çalışmalarda
eğitim süresinden bağımsız olarak ilişki bilgi ve becerisi konusunda verilen eğitimlerin flört
şiddetine yönelik olumlu tutum geliştirme açısından etkili olduğu belirtilmektedir (Adler-Beader,
Kerpelman, Schramm, Higginbotham, & Paulk, 2007), 2007; MacGowan, 1997; Foshee, Bauman,
& Greene, 2000). Eğitim aracılığıyla flört şiddetine yönelik tutumlarda önemli iyileşmeler olduğu
ve katılımcıların flört ilişkisinde şiddet kabul düzeylerinin düştüğünü ifade edilmektedir (Antle,
Sullivan, Dryden, Karam, & Barbee, 2011). Lazarevich, Irigoyen-Camacho, Velazquez-Alva, &
Salina-Avila’da (2015) benzer şekilde üniversite öğrencilerine yönelik düzenledikleri bir çalışmada,
flört şiddetine yönelik tutuma ilişkin olumlu sonuçlar elde ettiklerini fakat bazı katılımcıların
kültürel ve diğer sebeplerden dolayı şiddeti haklı çıkartacak sebepler ürettiklerini bulmuşlardır.
Mahlstedt, Falcone, & Rice-Spring (1993) çalışmalarında eğitimin üniversite yaşındaki bireylerin
flört şiddetine yönelik tutumlarını etkileyebileceğini, düzenledikleri programa katılan kadınların
erkeklere nazaran programın amaçları ile daha uyumlu, daha bilgili, kurbana yardım etmeye hazır
ve kurbanı daha az suçlayıcı olduklarını bulmuşlar. Fakat Liu, Binbin, & Ma (2014) yaptıkları meta
analiz çalışmalarında bilgideki küçük artış haricinde, müdahale programlarının flört şiddetini
azaltmada önemli bir etkisinin olmadığını, ya da tutum, davranış ve becerileri iyileştirici bir yanı
olmadığını bulmuşlardır.
Araştırma bulguları erkeklerin erkek ve kadının flörtte uyguladığı psikolojik ve fiziksel şiddete
yönelik tutum ortalama puanlarının, kadınların tutum puan ortalamalarından eğitim öncesi ve
sonrasında daha yüksek olduğunu göstermektedir. Bu bulgu yerli ve yabancı alanyazındaki çeşitli
çalışmaların bulguları ile tutarlılık göstermektedir (Mercer, 1988; O'Keefe, 1997; Price & Byers,
1999; Yumuşak, 2013). Erkek egemen bir toplum olan Türk toplumunda, erkeklerin şiddeti kabul
seviyelerinin, kadınların şiddeti kabul seviyelerinden yüksek olmasının nedeni toplumsal cinsiyet
bağlamında açıklanabilir. Bazı durumlarda şiddete başvurmak erkeklik ile ilişkilendirilmekte, şiddet
içeren tutum ve davranışlar yüceltilmekte, özendirilmektedir. İlişkide erkek, toplumda
gözlemlediği, rol model aldığı şekilde, ilişkide baskın olmak, sözünü dinletmek, istenildiğinin
yapılması için şiddete başvurmayı haklı görebildiği söylenebilir. Erkek egemen bir toplum olan
Türk toplumunda, kadınların daha güçsüz algılanması, yetiştirilme biçimleri, toplum tarafından
belirlenen davranış kalıpları ve rolleri, onların şiddete yönelik kabul düzeylerinin erkeklerden daha
düşük olmasının nedeni olabilir. Erkeklerin şiddeti daha normal, doğal karşılamaları, kadınların bazı
davranışlarını şiddet olarak algılamaları bu farklılığın bir başka nedeni olabilir.
Social Science Development Journal 2018 June Volume :3 Issue:9 pp:123-136
http://www.ssdjournal.org
ssdjournal.editor@gmail.com
133
Araştırmanın bulguları, flört ilişkisi olmayan katılımcıların erkeğin ve kadının flörtte uyguladığı
fiziksel şiddete yönelik tutum ortalama puanlarının, flört ilişkisi olan katılımcıların tutum puan
ortalamalarından daha yüksek olduğunu göstermektedir. Bu bulgu Yumuşak’ın (2013) çalışmasında
ulaştığı bulgu ile tutarlılık göstermektedir. Yumuşak (2013) çalışmasında erkeğin ve kadının flörtte
uyguladığı fiziksel şiddete ilişkin tutumun flört ilişki olmaya bağ olarak değişmediğini, sadece
flört ilişkisine sahip olanların, erkeğin flört ilişkisinde uyguladığı psikolojik şiddete yönelik olarak
flört ilişkisine sahip olmayanlardan daha olumlu bir tutumu olduğunu bulmuştur. Ayrıca konuya
ilişkin yapılan çalışmaların örneklemini genellikle flört ilişkisi olan katılımcıların oluşturması
nedeniyle, bu bulguyu destekleyecek ya da yanlışlayacak bulguya ulaşılamamıştır. Bu çalışma için
bu bulgu flört ilişkisinin doğası, dinamikleri ile açıklanabilir. Flört ilişkisinde bireylerin sevgi,
ihtiyaç temelli bir ilişki içinde bulundukları, pertnerlerini kaybetmekten korktukları için, bazı
davranışları tolere edebilme seviyelerinin daha yüksek olduğu, ama ilişkisi olmayan bireylerin bu
gerçeği yaşamadıkları için, olmayan bir durum üzerinde daha rahat yorum yaptıkları söylenebilir.
Araştırmanın bulguları, flörtte şiddete maruz kalan katılımcıların erkek ve kadının flörtte uyguladığı
psikolojik ve fiziksel şiddete yönelik tutumlarının, flörtte şiddete maruz kalmayan katılımcıların
tutum puan ortalamalarından daha yüksek olduğunu göstermektedir. Benzer şekilde flört ilişkisinde
şiddete başvuran katılımcıların erkek ve kadının flörtte uyguladığı psikolojik ve fiziksel şiddete
yönelik tutumlarının, flört ilişkisinde şiddete başvurmayan katılımcıların tutum puan
ortalamalarından daha yüksek olduğunu göstermektedir Şiddet içerikli bir flört ilişkisine sahip
olmanın, flört şiddetini kabul düzeyini artırdığı görülmüştür. Bu bulgu alanyazındaki bazı
çalışmaların bulguları ile tutarlılık göstermektedir (Finley, 2011; Lewis & Fremouw, 2001; Price &
Byers, 1999; Sigelman, Berry, & Wiles, 1984; Yumuşak, 2013) . Bu çalışmalarda genel olarak
şiddetin iki yönlü olduğu, flört ilişkisinde partnerlerin hem mağdur, hem de fail olabildikleri
belirtilmektedir. Şiddet farklı şekillerde de olsa etkiye tepki şeklinde gerçekleşebilmekte, ilişkinin
doğası, dinamiği şekline dönüşebilmektedir. Bu bağlamda, ilişkisinde şiddete uğrayan bir kişinin,
şiddete başvurma ihtimali artabilmekte, ya da şiddete başvuran bir kişinin şiddete uğramayı normal
kabul etmesi olası kabul edilebilir.
Çalışmanın bulgularına bağlı olarak eğitimle birlikte artan farkındalık ile bireylerin şiddete yönelik
tutumlarında olumlu yönde değişimler sağlanabileceği söylenebilir. Fakat davranış değişimi için
uzun süreli eğitimler gerektiği için, daha doğru sonuçlar alabilmek adına uzun süreli eğitimlerin
gerekliliğinden bahsedilebilir. Ayrıca bireylerin uzun süreli takibini içeren çalışmaların yapılması,
konuya ilişkin daha sağlıklı sonuçlara ulaşmak için önerilebilir.
KAYNAKÇA
Ackard, D. M., & Neumark-Sztainer, D. (2002). “Date Violence and Date Rape among adolsecents:
Associations with disordered eating behaviors and psychological health. Child Abuse and Neglect:
The International Journal, 26(5), 455-473.
Ackard, D. M., Marla, E. E., & Neumark-Sztainer, D. (2007). Long-term impact of adolescent
dating violence on the behavioral and psychological health of male and female youth. The journal
of pediatrics, 151(5), 476-481.
Ackard, D., Neumark-Sztainer, D., & Hannan, P. (2003). Dating vioelnce among a nationally
representative sample of adolescent girls and boys: Associations with behavioral and mental health.
The journal of gender-specific medicine, 6(3), 39-48.
Adler-Beader, F., Kerpelman, J. L., Schramm, D. G., Higginbotham, B., & Paulk, A. (2007). The
impact of relationship education on adolescents of diverse background. Family Relations(56), 291-
303.
Antle, B. F., Sullivan, D. J., Dryden, A., Karam, E. A., & Barbee, A. P. (2011). Healthy relationship
education for dating violence prevention among high-risk youth. Children and Youth Services
Review(33), 173-179.
Social Science Development Journal 2018 June Volume :3 Issue:9 pp:123-136
http://www.ssdjournal.org
ssdjournal.editor@gmail.com
134
Aslan, D., Vefikuluçay, D., Zeyneloğlu, S., Erdost, T., & Temel, F. (2008). Ankara'da iki
hemşirelik yüksekokulunun birinci ve dördüncü sınıflarında okuyan öğrencilerin flört şiddetine
maruz kalma, flört ilişkilerinde şiddet uygulama durumlarının ve bu konudaki görüşlerinin
saptanması araştırması. Ankara: Hacettepe Üniversitesi Kadın Sorunları Araştırma ve Uygulama
Merkezi.
Baldan, G. A., & Akış, N. (2017). Flört şiddeti. Uludağ Üniversitesi Tıp Fakültesi Dergisi, 43(1),
41-44.
Banyard, V. L., & Cross, C. (2008). Consequences of teen dating violence: Understanding
intervening variables in ecological context. Violence against women, 14(9), 998-1013.
Chronister, K. M., Marsiglio, M. C., Linville, D., & Lantrip, K. R. (2014). The influence of dating
violence on adolescent girls' experiences. The Counselling Psychologist, 42(3), 374-405.
Coffey, P., Leitenberg, H., Henning, K., Benner, R., & Jankowski, M. (1996). Dating violence: The
association between methods of coping and women's psychological adjustment. Violence and
Victims(11), 227-238.
Coker, A. L., McKeown, R. E., Sanderson, M., Davis, K. E., Valois, R. F., & Huebner, E. S. (2000).
Severe dating violence and quality of life among south carolina high school students. American
Joutnal of Preventive Medicine(19), 220-227.
Cyr, M., McDuff, P., & Wrignt, J. (2006). Prevalence and predictors of dating violence among
adolsecent female victims of child sexual abuse. Journal of Interpersonal Violence, 21(8), 1000-
1017.
Danice, K. K., Davis, S., Barrios, L., Brenner, N. D., & Noonan, R. K. (2007). Associations of
dating violence victimization with lifetime participation, cooccurence, and early initiation of risj
behaviors among US high school students. Journal of interpersonal violence(22), 585-602.
Demir, N. Ü., Irmak, M. Y., Murat, D., & Fiş, N. P. (2016). Cinsel istismara uğrayan ergen adli
olgularda flört ilişkisinde şiddet varlığı. Anadolu Psikiyatri Dergisi, 17(3), 240-247.
Editorial. (2007). Dating violence and domestic violence. Journal of Adolescent Health(40), 295-
297.
Ely, G. (2004). Adolescent dating violence on school campuses. Journal of Evidence-Based Social
Work, 1(2-3), 143-157.
Finley, L. L. (2011). Datiing violence. L. L. Finley içinde, Encyclopedia of School Crime and
Violence (s. 130-132). Santa Barbara: ABC-CLIO.
Follingstad, D., Rutledge, L., Polek, D., & McNeil-Hawkins, K. (1988). Factors associated with
patterns of dating violence toward college women. Journal of Family Violence(3), 169-182.
Foshee, V. A., Bauman, K. E., & Greene, W. F. (2000). The safe dates program: 1-year follow-up
results. American Journal of Public Health(90), 1619-1622.
Foshee, V., Banefield, T., Suchindran, C., Ennet, S., Bauman, K., Karriker-Jaffe, K., & Mathias, J.
(2009). The development of four types of adolescent dating abuse and selected demographics
collelates. Journal of research on adolescense, 19(3), 380-400.
Foshee, V., Bauman, K., Ennett, S., Linder, F., Benefield, T., & Suchindran, C. (2004). Assessing
the long-term effects of the safe dates program and a booster in preventing and reducing adolescent
dating violence victimization and perpetration. American Journal of Publich Health(96), 619-624.
Gözütok, D. (2008). Eğitim ve şiddet. Ankara: Gazi Kitabevi.
Gözütok, D., Karacaoğlu, C., & Er, O. (2007). Çocuklar evde de okulda da dövülüyor. A. Solak
içinde, Okullarda şiddet ve çocuk suçluluğu (s. 133-149). Ankara: Hegem.
Hamberger, L. K., & Ambuel, B. (1988). Dating violence. Violence among Children and
Adolescents, 45(2), 381-390.
Hammond, W. R., & Yung, B. R. (1991). Preventing violence in at-risk African-American youth.
Journal of Health Care for the Poor and Underserved(2), 359-372.
Henton, J., Koval, J., Lloyd, S., & Christopher, S. (1983). Romance and violence in dating
relationships. Journal of Family Issues, 4(3), 467-482.
Social Science Development Journal 2018 June Volume :3 Issue:9 pp:123-136
http://www.ssdjournal.org
ssdjournal.editor@gmail.com
135
Karal, D. (2011). Korkmadan öğrenmek: Okul ve okul çevresi güvenliği hakkında rapor. Uşak:
Uluslararası Stratejik Araştırmalar Kurumu Sosyal Araştırmalar merkezi Uşak Rapor No:11-06.
Kim, J. Y., Kim, H. J., & Choi, J. W. (2014). Family violence and dating violence in Korea. Journal
of Family Violence(29), 23-33.
Lazarevich, I., Irigoyen-Camacho, M. E., Velazquez-Alva, M. C., & Salina-Avila, J. (2015). Dating
violence in Mexican college students: Evaluation of an educational workshop. Journal of
Interpersonal Violence, 32(2), 183-204.
Lewis, S. F., & Fremouw, W. (2001). Dating violence: A critical review of the literature. Clilnical
Psychology Review, 21(1), 105-127.
Liu, W., Binbin, Y., & Ma, Y. (2014). Educational and skills-based interventions for preventing
relationship and dating violence in adolescents and young adults. Publich Health Nursing, 31(5),
441-443.
Locmic, M., Opic, S., & Bilic, V. (2013). Violence against teachers- rule or exception. International
journal of cognitive research in science, engineering and education, 1(2), 1-6.
MacGowan, M. J. (1997). An evaulation of dating violence prevention program for middle school
students. Violence and Victims(12), 223-236.
Mahlstedt, D., Falcone, D. J., & Rice-Spring, L. (1993). The Journal of Human Justice, 4(2), 101-
118.
Makepeace, J. M. (1987). Socail factors and victim offender differences in courtship violence.
Family Relations(36), 87-91.
Mercer, S. (1988). Not a pretty picture: An exploratory of vioelnce against women in high school
dating relationships. Resources for feminist research, 17, 15-25.
Murphy, C., & Hoover, S. (1999). Measuring emotional abuse in dating relationships as a
multifactoral construct. Violence and Victims, 14(1), 39-53.
Offenhauer, P., & Buchalter, A. (2011). Teen dating violence: A literature review and annotated
bibliography. Washington: U.S. Department of Justice.
O'Keefe, M. (1997). Predictors of dating violence among high school students. Journal of
Interpersonal violence(12), 546-568.
O'Keefe, M. (1997). PRedictors of dating violence among high school students. Journal of
Interpersonal Violence(12), 546-568.
O'Keefe, M. (1998). Factors mediating the link between witnessing interparental vioelnce and
dating violence. Journal of Family Violence(13), 39-57.
Özdere, M. (2017). Öğretmenlere yönelik okul şiddeti. İstanbul: Cinius Yayınları.
Price, E. L., Byers, E. S., & team, D. v. (1999). The attitudes towards dating violence scales:
Development and initial validation. Journal of Family Violence, 14(4), 351-375.
Quinlan, A. (2011). Dating violence, College. L. L. Finley içinde, Encyclopedia of School Crime
and Violence (s. 128-130). Santa Barbara: ABC-CLIO.
Sigelman, C. K., Berry, C. J., & Wiles, K. A. (1984). Violence in college students' dating
relationships. Journal of Applied Social Psychology, 5(6), 530-548.
Sims, E. N., Dodd, V. J., & Tejeda, M. J. (2008). The relationship between severity of violence in
the home and dating violence. Journal of Forencis Nursing(4), 166-173.
Smith, A., Winokur, K., & Palenski, J. (2005). What is dating violence? Journal of Ethnicity in
Criminal Justice, 3(1-2), 1-20.
Smith, J., & Williams, J. (1992). From abusive household to dating violence. Journal of Family
Violence(7), 153-165.
Stets, J. E., & Pırog-Good, M. A. (1987). Violence in dating relationships. Social Psychology
Quarterly, 50(3), 237-246.
Terzioğlu, F., Gönenç, İ. M., Özdemir, F., Güvenç, G., Kök, G., Sezer, N. Y., & Hiçyılmaz, B. D.
(2016). Flört şiddeti tutum ölçeği geçerlik ve güvenirlik çalışması. Anadolu Heöşirelik ve Sağlık
Bilimleri Dergisi, 19(4), 225-232.
Social Science Development Journal 2018 June Volume :3 Issue:9 pp:123-136
http://www.ssdjournal.org
ssdjournal.editor@gmail.com
136
Wolfe, D. A., Wekerle, C., Scott, K., Straatman, A., Grasley, C., & Reitzel-Jaffe, D. (2003). Dating
violence prevention with at-risk youth: A controlled outcome evaluation. Journal of Counsulting
and Clinical Psychology(71), 279-291.
World Health Organization. (2002). World report on violence and health-summary. Geneva: World
Health Organization.
Yumuşak, A. (2013). Üniversite öğrencilerinin flört şiddetine yönelik tutumları, toplumsal
cinsiyetçilik ve narsistik kişilik özellikleri arasındaki ilişki. Tokat: Gaziosmanpaşa Üniversitesi
Eğitim Bililmleri Enstitüsü Yayımlanmamış Yükseklisans Tezi.
Yumuşak, A., & Şahin, R. (2014). Flörtte şiddete yönelik tutum ölçeklerinin güvenirlik ve geçerlik
çalışması. Elektronik Sosyal Bilimler Dergisi(13), 233-252.
... The rate of exposure to some form of violence before the age of 18 was reported to be 26% for women and 15% for men. 3 Previous studies have reported the number of students in dating relationships to be between 37% and 75.4%. 5,[8][9][10][11][12] The rates of being exposed to any violence in dating relationships were between 4% and 96%, and the highest rate was seen with regard to emotional/psychological violence. 4,5,[8][9][10][11][13][14][15] Violence in dating relationship ranged between 3% and 22%. ...
... 5,[8][9][10][11][12] The rates of being exposed to any violence in dating relationships were between 4% and 96%, and the highest rate was seen with regard to emotional/psychological violence. 4,5,[8][9][10][11][13][14][15] Violence in dating relationship ranged between 3% and 22%. 5,9,10,13,15 Alcohol and substance users and those who were exposed to violence in their previous emotional relationships were more likely to commit dating violence. ...
... 4,5,[8][9][10][11][13][14][15] Violence in dating relationship ranged between 3% and 22%. 5,9,10,13,15 Alcohol and substance users and those who were exposed to violence in their previous emotional relationships were more likely to commit dating violence. 13 The rate of exposure to domestic violence was between 18.9% and 51.8% 4,13,15 and exposure to or witnessing violence as a child increased the likelihood of exposure to or the perpetration of dating violence. ...
Article
Full-text available
Background Intimate partner violence, is a major public and clinical health issue. Health institutions are one of the institutions to which a violence victim applies first. That is why the attitude of future health professionals is important. Hope is a concept that supports well-being and mental health. The aim of this study was to determine the relationship between attitudes towards intimate partner violence and hope levels of university students studying in the field of health. Methods The research was a descriptive cross-sectional study. The research was carried out in December 2021 with 934 students. Data were collected using the sociodemographic data form, the acceptance of couple violence scale, and the trait hope scale. Results %65 have a date or an ex-date, and %3.1 of them have experienced dating violence. 2.1% of the female students and 6.9% of the male students reported having experienced dating violence, and this was significantly higher in male students. Acceptance of couple violence among students are low in all dimensions. Acceptance of violence by men was significantly higher in all dimensions. Acceptance of male violence was significantly higher in those who use cigarettes and alcohol, and those who have experienced domestic or dating violence. The hope scale scores were close to high in all dimensions. Conclusion The findings of the study showed the attitudes of students studying in health fields against violence. Students have dating relationships, are exposed to any violence in dating relationships, had low levels of acceptance of couple violence and high levels of hope. Students will start working with hope.
... Flört şiddetine sadece kadınların maruz kaldığı söylenemez (Hines & Saudino, 2003;Mıhçıoku & Akın, 2015;Özdere & Kürtül, 2018;Öztürk ve diğerleri, 2018;Polat, 2016;Sugarman & Hotalling, 1989). Ancak flört şiddeti mağduru olan kadınların oranının erkeklerden daha yüksek olduğu; ergenlerin ve genç yetişkin kadınların flört şiddetine daha fazla maruz kaldığı bilinmektedir (McManus ve diğerleri, 2022; Mulawa ve diğerleri, 2016;Rubio-Garay ve diğerleri, 2015;Sánchez-Jiménez ve diğerleri, 2018;Vagi ve diğerleri, 2015). ...
... Özgüven eksikliği, üstün olma çabası, kendini ispatlama, iletişim kurma eksikliği, sağlıksız bağlanma örüntüleri, aşırı kıskançlık (takıntılı davranışlar), şiddeti normal olarak görme, erken yaşta cinsellik yaşama isteği ve kültürel inançlarin flört şiddetine maruz kalmaya zemin hazırlamaktadır (Fidan & Yeşil, 2018;Offenhauer & Buchalter, 2011;Özdere & Kürtül, 2018;Öztürk ve diğerleri, 2018;Yumuşak & Şahin, 2014). Bu değişkenler aynı zamanda flört şiddeti ile baş etmede nelerin dikkate alınması gerektiğine rehberlik etmektedir. ...
Article
Full-text available
Bu araştırmanın amacı, flört şiddetini önleme psiko-eğitim programının üniversite öğrencilerinin flört şiddetine yönelik tutumları üzerindeki etkililiğini sınamaktır. Bu araştırma; ön test-son test deney ve kontrol gruplu yarı deneysel bir çalışmadır. Çalışmaya 13’ü deney ve 13’ü kontrol grubunda olmak üzere toplam 26 üniversite öğrencisi katılmıştır. Deney ve kontrol grubu üyeleri, yaşları 18 ile 25 arasında değişen; flört ilişkisi olan ya da daha önce flört deneyimi geçiren kadın öğrencilerden oluşturulmuştur. Araştırmada veri toplama aracı olarak Flört Şiddetine Yönelik Tutum Ölçeğinin Erkeğin Flörtte Uyguladığı Fiziksel Şiddete Yönelik Tutum ve Erkeğin Flörtte Uyguladığı Psikolojik Şiddete Yönelik Tutum alt ölçekleri kullanılmıştır. Deney grubuna, haftada bir gün, 60 ile 90 dk. arasında değişen sekiz oturumluk Bilişsel Davranışçı Terapi temelli flört şiddetini önleme psiko-eğitim programı uygulanmıştır. Kontrol grubuna hiçbir işlem yapılmamıştır. Deney ve kontrol grupları arasındaki farkı belirlemek için karışık ölçümler için çift yönlü ANOVA kullanılmıştır. Deney ve kontrol grubu üyelerinin, Erkeğin Flörtte Uyguladığı Fiziksel ve psikolojik Şiddete Yönelik Tutum alt ölçeklerinden aldıkları puan ortalamaları arasında anlamlı bir farklılık olduğu görülmüştür. Elde edilen bulgular psiko-eğitim programına katılan kadınların, erkeğin flörtte uyguladığı fiziksel ve psikolojik şiddete yönelik tutumlarını azaltmada etkili olduğunu göstermektedir. Bu nedenle bilişsel davranışçı temelli flört şiddetini önleme psiko-eğitim programının kadınların, Erkeğin Flörtte Uyguladığı fiziksel ve psikolojik Şiddete Yönelik Tutumlarını azaltmada kullanılabileceği düşünülmektedir.
... Ancak romantik ve evlilik ilişkilerinde yaşanan şiddetin, fiziksel şiddet dışında, doğrudan gözlenemeyen ancak bireyin yaşam kalitesini ciddi oranda düşüren yalıtma, aşağılama, kontrol altında tutma, tehdit etme gibi boyutları da bulunmaktadır (Ersoy vd., 2017). Flört şiddeti iki kişinin özeli olarak görüldüğü için genellikle ifşa edilmesi çiftler tarafından istenmese de, yapılan çalışmalar ergenlik ve genç yetişkinlik döneminde yaşanan flört şiddetinin azımsanmayacak derecede önemli bir sorun olduğunu göstermektedir (Ersoy vd., 2017;Fidan & Yeşil, 2018;Özdere & Kürtül, 2018;Raiford vd., 2007). ...
Article
Full-text available
Bu araştırmada, genç yetişkinlik dönemindeki bireylerin, yaşamları boyunca kendilerini en fazla etkileyen kriz yaşantılarının neler olduğu, bu krizlerle hangi destek kaynaklarını kullanarak baş ettikleri ve herhangi bir profesyonel yardım alıp almadıkları incelenmiştir. Veriler, 2017-2018 eğitim öğretim yılında bir devlet üniversitesinde pedagojik formasyon eğitimi alan ve yaşları 21 ile 40 arasında değişen 215 genç yetişkin katılımcıdan toplanmıştır. Araştırmada temel nitel araştırma deseni kullanılmıştır. Katılımcılara yazılı olarak elde edilen veriler, içerik analizi yöntemi ile analiz edilmiş ve temalar oluşturulmuştur. Katılımcılara, krize yol açan olayı, bu olayla baş etmelerini sağlayan destek kaynaklarını ve profesyonel destek alıp almadıklarını öğrenmeye yönelik açık uçlu sorular sorulmuştur. Katılımcıların büyük çoğunluğu, aile içi olayların (aile üyelerinden birinin ölümü; trafik kazası, yaralanma ya da sağlık sorunu yaşaması; aile içi gergin olaylar; ebeveynlerin boşanması, kavgaları ya da birbirini aldatması; ihmal ve istismar) kendilerine en acı veren yaşantıları olduğunu belirtmişlerdir. Bunu sırasıyla romantik ilişkilerde, akademik yaşamda, sosyal ilişkilerde, iş yaşamında, doğal afetler nedeniyle, evcil hayvanıyla olan kriz yaşantıları izlemektedir. Katılımcılar kriz yaşantıları ile kişilik özellikleri, sosyal ilişkileri ve krizin üstesinden gelmek için gerçekleştirdikleri eylemler yoluyla baş ettiklerini belirtmişlerdir. Katılımcıların kullandıkları en önemli sosyal destek kaynakları aile üyeleridir, en önemli bireysel kaynakları sabırlı olmaktır ve krizle baş etmek için en fazla yaptıkları şey ise durumu kabullenerek zaman bırakmaktır. Katılımcılardan 22’si yaşadığı krizle baş etmek için profesyonel yardım aldığını belirtmiştir. Krize müdahale aşamasında, danışanlara kendi baş etme becerilerini yeniden harekete geçirmeleri ve yeni baş etme becerilerini ortaya çıkarmaları konusunda yardımcı olmak gerekmektedir.
... Yurt dışında yapılan çalışmalara bakıldığında bu çalışmaların 1990'lı yıllardan itibaren yapıldığı görülürken Türkiye'de 2008 yılından itibaren flört şiddeti çalışılmaya başlanmıştır. Ülkemizde yapılan çalışmaların son yıllarda artmasına rağmen halen sınırlı sayıda olduğu görülmektedir (Aslan, Vefikuluçay, Zeyneloğlu, Erdost ve Temel 2008;Dikmen, Özaydın ve Dereli-Yılmaz, 2018;İftar, 2016;Özdere ve Kürtül, 2018). Türkiye'de flört şiddetine yönelik çalışmaların sınırlı olmasının en önemli sebeplerinden birini Türk kültürüne uygun ölçme aracının bulunmaması olduğu düşünülmektedir. ...
Article
Full-text available
Bu çalışmanın amacı Türk kültürüne uygun flört şiddeti ölçeği geliştirilerek geçerlik ve güvenirlik analizlerinin yapılmasıdır. Araştırma, keşfedici ardışık desene göre tasarlanmıştır. Araştırmanın çalışma grubunu 18-30 yaş arasındaki üniversite öğrencileri oluşturmaktadır. 90 öğrenci nitel, 1021 öğrenci ise nicel çalışma grubunda yer almaktadır. Nitel veriler, fiziksel, cinsel ve duygusal şiddet temaları altında betimsel olarak analiz edilmiştir. Nicel veriler, çevrimiçi ortamda toplanmış ve verilere açımlayıcı, doğrulayıcı faktör analizi ile güvenirlik ve madde analizleri yapılmıştır. Analiz sonuçları, beşli likert tipi derecelendirmeye sahip ölçme aracının 28 madde ve dört alt boyuttan oluştuğunu göstermiştir. Madde analizleri yapılan ölçeğin iç tutarlılığına Cronbach Alpha katsayısı, Spearman Brown, Guttman Split-Half ve Kompozit güvenirlik katsayısı hesaplanmıştır ve yeterli düzeyde olduğu görülmüştür. Yakın İlişkilerde Şiddete Yönelik Tutum Ölçeği-Gözden Geçirilmiş Formu ile Flört Şiddeti Ölçeği arasındaki ilişki .61 olarak bulunmuştur. Bulgular, ölçeğin flört şiddeti konusunda geçerli ve güvenilir bir ölçme aracı olduğunu göstermektedir. Anahtar Kelimeler: flört şiddeti, ölçek geliştirme, üniversite öğrencileri
Article
Flört şiddeti kişilerarası şiddet türlerinden biri olup birçok toplumda yaygın olarak görülen toplumsal bir sorundur. İlk flört deneyiminin yaşandığı bir dönem olan ergenlik döneminde yaşanan flört şiddetinin nedenlerini, risk faktörlerini ve etkilerini anlamak önemlidir. Araştırmada nitel araştırma desenlerinden biri olan fenomenoloji deseni kullanılmıştır. Araştırma kapsamında, ergen flört şiddeti mağdurlarının toplumsal cinsiyet algısının flört şiddetine yönelik deneyimlerine etkisi incelenmiştir. Mart 2024-Nisan 2024 tarihleri arasında yaşları 15-18 arasında değişen 12 flört şiddeti mağduruyla yaklaşık 40 dk süren yarı yapılandırılmış görüşmeler gerçekleştirilmiştir. Elde edilen veriler içerik analizi yöntemi ile analiz edilmiştir. Bulgulara bakıldığında; kadın katılımcıların erkek katılımcılara kıyasla toplumsal cinsiyet rollerini kabul düzeylerinin daha düşük olduğu ve daha eşitlikçi bir bakış açısına sahip oldukları görülmüştür. Ergenler en sık olarak psikolojik flört şiddetini tanımlamalarına rağmen ilişkilerinde psikolojik flört şiddetiyle karşılaştıklarında şiddeti fark edemedikleri görülmüştür. Cinsiyete yönelik toplumsal beklentilerin ergen flört şiddeti mağdurlarının destek arama sürecini zorlaştırdığı ortaya konmuştur. Toplumsal cinsiyet rollerini benimsemenin flört şiddetine maruz kalma ve flört şiddeti uygulama açısından risk faktörü olduğu tespit edilmiştir.
Article
Full-text available
Geleneksel ve yeni medya ortamlarında televizyonun toplum üzerindeki etkisi devam etmektedir. En çok izlenen programlar arasında Televizyon dizileri yer aldığından dizi karakterleri ve içerikleri de bireylerin gündemini etkilemekte ve rol model olmaktadırlar. Dizinin olay örüntüsündeki sosyo-ekolojik yapının alt sistemleri içinde cinsiyet kimliklerinin etkileşim süreçlerinde flört şiddetinin de yer aldığı görülmektedir. Flört şiddetinin, partnerler arası ilişkilerle sınırlı olmayıp, partnerlerin içinde bulundukları sosyal ekosistemin etkileşim süreçleri içinde gerçekleştiği de görülmektedir. Flört şiddeti fiziksel, psikolojik, cinsel, ekonomik ve dijital olmak üzere beş kategoride sınıflandırılabilmektedir. Fiziksel flört şiddeti, bireylerin birbirlerine uyguladıkları fiziksel yaralamayı amaçlayan hareketleri kapsamaktadır. Psikolojik flört şiddeti, bireylerin birbirlerini ruhsal dengesini bozacak biçimde etkilemesidir. Cinsel flört şiddeti, bireylerin yaşanan cinsel birliktelikler üzerinden birbirlerini olumsuz etkilemeleridir. Ekonomik flört şiddeti, partnerlerin birbirlerinin ekonomik özgürlüklerini kısıtlayacak veya ekonomik olarak suistimal edecek davranışlarda bulunmalarıdır. Özellikle son dönemde gündeme gelen Dijital flört şiddeti ise partnerleri tarafından sanal / dijital ortam aracılığıyla takip altına alınması ve bir partnerin diğerini sürekli kontrol etme isteğidir. Bu çalışmada Türk dizilerinde izleyiciye sunulan romantik ilişkilerde yaşanan flört şiddetine yönelik izleyici algısının ölçümlenmesi amaçlanmaktadır. Araştırmanın bağımsız değişkenleri, cinsiyet, yaş, medeni durum, eğitim, gelir durumu iken, bağımlı değişkenleri, izleyicilerin flört şiddetine ilişkin farkındalıklarıdır. Araştırmanın evrenini “18-65” yaş aralığındaki TV izleyicileri oluştururken, örneklemini ise gönüllülük esasına göre online ankete izleyiciler oluşturmaktadır. Çalışmadaki veriler, SPSS paket programı kullanılarak analiz edilerek değerlendirilmiştir. Araştırmada bireylerin cinsiyet, yaş, medeni durum, eğitim ve gelir durumları ile TV dizilerindeki şiddet çeşitlerinin (romantik, duygusal, fiziksel, cinsel, ekonomik ve dijital) farkındalıkları arasında 0.05 anlamlılık düzeyinde ilişkiler olduğu gözlenmiştir. Anahtar Kelimeler: Sosyo-Ekolojik Model, Cinsiyet Kimlikleri, Flört Şiddeti, TV Dizileri, İzleyici Farkındalığı
Conference Paper
Full-text available
Şiddet yaygın bir toplumsal sorundur. Günümüzde internet kullanıcılarının ciddi artışı beraberinde sosyal ağ kullanıcılarında da artışı getirdi. Bu nedenle herhangi bir şiddet olayının gün yüzüne çıkmasını daha sık görür olduk. Bazı şiddet eylemlerinin sonucu ölüm veya ağır psikolojik, fiziksel travmalar ile sonuçlanmaktadır. Flört şiddeti toplumda ve ilişkilerde sıkça karşımıza çıkan, kadına yönelik (eril şiddet) şiddetin önemli bir görünümüdür. Flört şiddetinin ilişkiden elde edilen doyumu da etkileyeceği açıktır. Bireyin sahip olduğu kişilik yapılanmasının onun ilişkide nasıl bir tutum içinde olacağını ve ilişkiden alacağı doyumu belirlemesi beklenmektedir. Bağımlı kişilik yapılanmasına sahip bireylerin maruz kaldıkları flört şiddetine rağmen ilişkiden elde ettikleri doyumun bundan çok etkilenmeyeceği düşünülmektedir. Flört şiddeti, şiddet türlerinden sadece bir tanesidir. Flört şiddetine yönelik tutumlar ile bağımlı kişilik özelliklerine sahip kişilerin ilişkilerinde yaşadıkları doyum düzeyleri ile flört şiddetine yönelik tutumları üzerine çalışmalar yapılması, insanların bilinçlendirilmesi ve farkındalık kazandırılması için kaçınılmazdır. Flört şiddetine maruz kalan kişiler maruz kaldıkları durumun farkına varmalı ve bu şiddet eylemlerinin sonucu, olası ölüm ve ağır travmalardan kaçınmalı ve ruh sağlığı çalışanları tarafından yardım almaları için önemli bulunmaktadır. Bağımlı kişilik örüntüsüne sahip bireyler romantik ilişkilerinde maruz kaldıkları şiddeti tehdit olarak algılayamayabilir ve şiddete olan tutumları bağımlı kişilik örüntüsüne sahip olmayan bireylere oranla daha olumlu bir yaklaşım sergiliyor olabilirler. Anahtar Kelimeler: flört şiddeti, bağımlı kişilik, ilişki doyumu Abstract The purpose of this survey is to examine the relationship between relation satisfaction that the individuals having addicted-personality traits possess and the dating violence to which they exposed. Throughout this survey, the regülatör (moderator) impact of having addicted-personality restructing in the determination of the level of relation satisfaction in spite of being exposed to dating violence will be tackled. In line with this purpose, the relation satisfaction of the individuals having addictedpersonality traits will be compared with the violence that they are exposed to by elaborating on. The significance of this research is related to enlightening how much addicted-personality restructuring that people have affects the relation satisfaction despite the dating violence that they are exposed to. Method: Exemplification of this research was based on the individuals between 18-40 who are in a romantic relation or the individuals who used to recently have across Turkey. It is aimed that the number of test subject will be 500. The measurements to be used within this research are respectively CATI, Relation Satisfaction Scale, Dating Violence Scale. Key Words: Dating Violence, Dependent Personality, Relation Satisfaction
Conference Paper
Full-text available
Mağdur, en genel tabiriyle hukuka aykırı olarak işlenen bir fiilden maddi veya manevi yönde zarar gören, suçun olumsuz sonuçlarından mevcut hakkı ihlal edilen, haksızlığa uğrayan bireyler anlamında kullanılmaktadır. Aile içi şiddette genel olarak şiddet davranışı bir kereye mahsus olmaz, tekrarlayıcıdır. Bu durum oluşan psikopatolojinin vahametini beslemektedir. Dünyada ve ülkemizde her geçen gün istatistiklere yansımakta olan aile içi şiddet ve mağduru verilerini bilmekteyiz. Azımsanamayacak kadar yüksek oranlar gözler önündedir. Yapılan çalışmalar sosyoekonomik düzey, eğitim düzeyi, yaş, din ve etnik faktörlerin şiddeti engellemediğini göstermektedir. Şiddet geçmişi olan kadınların çoğunlukla bağımlı kişilik özellikleri sergileyen itaatkâr ve benlik saygısı düşük bireyler olduğu; sahip oldukları fiziksel ve ruhsal sorunları saklama eğiliminde oldukları görülmüştür. Mağdur kişilerde; travma sonrası stres bozukluğu, depresyon, somatizasyon, anksiyete bozuklukları, hostilite, okb, yeme bozuklukları gibi psikopatolojiler ortaya çıkabilmektedir. Ayrıca bu kişiler sıklıkla soğuk algınlığı, ateş, alerji gibi semptomlar gösterebilmektedir. Bu çalışmanın amacı aile içi şiddet mağduru kadınların özelliklerini ve yaşadıkları psikopatolojileri yapılan çalışmalar ışığında derleyip genel bir çerçeve ortaya koymaktır. Birçok kişi yaşadığı mağduriyetin farkına varamamakta bazen uzmanlar dahi sorunun arkasında yatan sebebin aile içi şiddetle ilişkili olabileceğini göz ardı etmektedir. Araştırma dahilinde, konu hakkında farkındalık kazandırmak esastır. Anahtar Kelimeler: Aile İçi Şiddet, Mağdur, Psikopatoloji ABSTRACT The victim is most generally used in the sense of individuals who was suffered material or moral damage from a deed committed in violation of the law, who was violated their current right from the negative consequences of the crime, and who downtrodden. Generally, violent behaviour in the domestic violence is not for once only. It is repeater. This condition increases the severity of psychopathology. We are aware the domestic violence and victims of domestic violence data which are reflected in statistics every day in the world and in our country. A considerable amount of the ratios is unveiled. They tend to hide the physical and mental problems they have. Studies show that socioeconomic level, education level, age, religion, and ethnic factors do not prevent violence. The women who are victim of violence in the past, frequently addictive personality characteristics, obedient, low self-esteem individuals who exhibit. In victims, psychopathologies such as post-traumatic stress disorder, depression, somatization, anxiety disorders, hostility, ocd, eating disorders may occur. In addition to this, these people often show symptoms such as colds, fevers, allergies. The aim of this study is to compile the characteristics of women who are victims of domestic violence and the psychopathologies they experience considering the studies and to set out a general framework. Many people do not realize the victimization they are going through, and sometimes even experts ignore that the underlying cause of the problem may be related to domestic violence. Within the research, it is essential to raise awareness about the subject. Key Words: Domestic Violence, Victim, Psychopathology
Article
Full-text available
In this study, it was aimed to investigate the relationship between dating violence attitudes and irrational beliefs of teacher candidates in romantic relations. The sample of the study consisted of 290 students at various departments of one of the universities in Istanbul. The data were collected using the personal information form, The Dating Violence Scale (DVS), Irrational Romantic Relationship beliefs Inventory (IRRBI). Findigs show that the teacher candidates’ attitudes towards dating violence show that they do not support violence. The scores obtained from the general violence sub-dimension do not differ statistically significantly (p> 0.05). However, physical violence, emotional violence, economic violence and sexual violence, a statistically significant difference was found in favor of women. When the attitudes of teacher candidates on dating violence were examined according to their dating experience, findings did not differ. There is a moderate, negative, and significant relationship between dating violence attitudes and irrational beliefs in romantic relationships.
Article
Full-text available
Violence Among Children and Adolescents
Article
Full-text available
The purpose of this study was to investigate the impact of dating violence on adolescent girls' educational experiences and relationships with peers, family members, and school personnel. We used a constructivist-interpretivist research paradigm and conducted semistructured interviews with 19 adolescent female participants who experienced abuse from a dating partner during the past year. Using grounded theory analytical methods, findings included identification of specific types of abuse girls experienced in different contexts, what strategies girls used to cope with the abuse, how girls made meaning of their abuse experiences, and the subsequent consequences of the abuse on girls' health, relationships, self-concepts, and school experiences. Implications for school-and family-based interventions and dating violence research are provided.
Article
Full-text available
Dating violence represents an important health problem among adolescents and young adults, not only because of its high prevalence but also because of its negative consequences for individual and social development. Educational programs aimed at the prevention and reduction of aggression are indispensable; therefore, the aims of this study were to assess perception and attitudes toward dating violence, and to evaluate the effectiveness of an educational workshop among college students. A total of 212 students from a public university in Mexico City participated in the study. The participants were distributed into two groups: the intervention group (IG; which received a workshop on dating violence) and the control group (CG; which did not participate in the workshop). A self-reported questionnaire was applied to assess students’ perception and attitudes toward violence. Means and standard deviations were calculated. In both groups, the comparison between pre- and post-evaluation scores was carried out using the test for matched pairs. The MANOVA test was performed for repeated measurements. The participants of the workshop showed positive changes in perception and attitudes toward dating violence, p < .0001; these changes were not observed in the CG, p = .98. Women in the IG showed a higher improvement than men, p = .04. Findings highlight the importance of creating long-term health promotion programs to improve human relationships, particularly in such important areas as dating violence.
Article
Full-text available
: In this study, The Attitudes towards Dating Violence Scales was adapted into Turkish and their validity and reliability were determined. The sample of the study was determined through random sampling method from students of a Middle Black Sea Region University in 2012-2013 academic years. "The Attitudes towards Dating Violence Scales" were developed by Price, Byers and Dating Violence Research Team (1999) on the purpose of determining the male and female participants' attitudes towards physical, psychological and sexual violence in dating. The scales are in the form of five points likert scale and "1" corresponds to "strongly disagree" while "5" corresponds to "strongly agree". The scales consist of "the Attitudes towards Male Psychological Dating Violence Scale", "the Attitudes towards Male Physical Dating Violence Scale", "the Attitudes towards Female Psychological Dating Violence Scale" and "the Attitudes towards Female Physical Dating Violence Scale". The high points obtained from the scales means that the acceptance of dating violence level is high (Price, E.L; Byers, E.S; Dating Violence Research Team, 1999). The exploratory factor analysis and confirmatory factor analysis were performed in order to determine the validity and reliability of the scale. The findings are as follows: the value of cronbach's alpha for the Attitudes Towards Male Psychological Dating Violence Scale is .81; the value of cronbach's alpha for the Attitudes Towards Male Physical Dating Violence Scale is .87; the value of cronbach's alpha for the Attitudes Towards Female Psychological Dating Violence Scale is .75 and the value of cronbach's alpha for the Attitudes Towards Female Physical Dating Violence Scale is .82. The results of the analysis Show that the Attitudes towards Dating Violence Scales are valid and reliable. Keywords: Violence, Dating Violence
Article
Full-text available
This paper examines violence in white, heterosexual, dating relationships among college students and highlights the gender differences that are found. Our analysis focuses on particular individual and relationship-specific characteristics that influence the propensity for men and women to use and receive violence. The results strongly suggest that seriousness of the relationship and the personality dimensions of instrumentality and expressiveness explain dating violence for men, while a situation of jealousy explains dating violence for women. Assitionally, though men and women do not significantly differ in the rate ot which they use violence, women are more likely than men to receive violence. These findings are understood in terms of the aspect of control which we argue underlies violent relationships.
Book
Günümüzün en ciddi toplumsal sorunlarından biri olan şiddet, geleceğin yetişkinleri olan çocuk ve gençlerin zamanlarının büyük kısmını geçirdikleri, sosyalleştikleri, şiddetten arınmış ve güvenli alanlar olması gereken okullarda da sıklıkla yaşanır hale gelmiştir. Okul şiddeti sadece eğitimcilerin değil aynı zamanda politika yapıcıların, velilerin ve toplumun diğer üyelerinin de üzerinde düşünmesi, çözümü için harekete geçmesi gereken olaylardır. Yapılan çalışmalarda genellikle kurbanın öğrenci olduğu şiddeti sıklıkla incelendiği, eğitim sistemin temel yapı taşlarından olan okul yöneticileri, öğretmenler ve diğer okul personeline yönelik şiddete gerekli önem verilmediği, bir anlamda sorunun göz ardı edildiği görülmektedir.
Article
The objective of this study is to examine the prevalence of violence against teachers by students. The study included 175 teachers, five primary and five secondary schools. The age of respondents (teachers) ranges from 20 to 65, with average age being 44,33 years. The used instrument has assessed violence against teachers and has consisted of data about the characteristics of respondents, frequency and type of violence experienced from students. The results suggest that violence against teachers in primary and secondary schools in Zagreb taken in to sample is very much present. Since 74,3% teachers has experienced violence from their students during the year that kind of behavior is more of a rule than an exception. Students in primary and secondary schools show violent behavior against their teachers at an equal level. Male teachers, as opposed to female teachers, are more frequently victims of violent behavior (posting inappropriate content online) from their students. Also, there is a statistically significant correlation (negative) between age (years of service in school) and frequency of experienced violence from students. © 2013, Association for the Development of Science, Engineering and Education. All rights reserved.
Article
Social factor differences between respondents with and without courtship violence experience and between male offenders and female victims were explored. Data from the Seven College Survey revealed that those with courtship violence experience (victims and offenders) exhibit relatively "problematic" social profiles. Especially significant were race, religion, social stress, isolation, disrupted home, distant-harsh parenting, early dating, and school, employment, and alcohol problems. Offenders differed from victims in closeness to male parents and frequency of church attendance. Implications for relevance of the theory of patriarchy to courtship, and for parent education and the counseling professions are discussed.
Article
The purpose of this study is to examine the antecedents of dating violence. The paper hypothesizes that the relationship between family of origin violence and dating violence will be mediated by neutralizing beliefs. To test this hypothesis, a survey was conducted of 510 college students in Seoul and Kyung-gi provinces in South Korea. Partner violence and child abuse in the family of origin were associated with college students’ perpetration of dating violence. That relationship was mediated by neutralizing beliefs. The same results were found for both male and female students. Based on the findings, this study presents practical suggestions for intervening in dating violence.