Content uploaded by Asli Bugay
Author content
All content in this area was uploaded by Asli Bugay on Jun 13, 2018
Content may be subject to copyright.
12 Okul Psikolojik Danışmanı E-Bülteni
Okullarda Kayıp ve Yas:
Öğretmenler, Aileler
ve Okul Psikolojik
Danışmanları için Öneriler
Psk. Dan. Caner Aydın
Orta Doğu Teknik Üniversitesi-Kuzey Kıbrıs Kampusu
caner.aydin@metu.edu.tr
Doç. Dr. Aslı Bugay
Orta Doğu Teknik Üniversitesi-Kuzey Kıbrıs Kampusu
abugay@metu.edu.tr
Yas, kişilerin kendisi için önemli olan yakınlarını ya da nesneleri kaybet-
mesinden sonra meydana gelen doğal bir tepkidir. (Worden, 2001).
Yas sürecinde ortaya çıkan duygular kişilerin normal yaşantılarında
hissettiği duygulardan farklılık gösterdiği için bu duygular yas tepkileri ola-
rak adlandırılır. Yas tepkileri kayıplardan sonra oluşur ve genellikle kaygı,
keder ve üzüntü yoğun biçimde görülebilir (James, Friedman ve Landon
Matthews, 2001). Yas sürecini yaşayan kişilerde daha çok içe kapanıklık ve
yaşamı sorgulama ve kendisinden bir parça eksilmişçesine hayattan bek-
lentileri olmama gibi tepkiler görülür (Zara, 2011). Bunlara ek olarak, kişinin
kendini büyük bir boşlukta hissetmesi ve bununla birlikte gelen depresyon,
şok ve inkâr, kızgınlık ve isyan genellikle yas sürecinde görülen tepkiler ara-
sındadır (Zara, 2011).
makale
Kübler-Ross‘a (1969) göre, yas
süreci beş aşamadan oluşmaktadır.
İnkâr etmek, pazarlık, kızgınlık, dep-
resyon ve kabullenme yas sürecini
oluşturan aşamalardır. İlk aşama
olan inkâr evresi’dir. Bu aşama-
da kişi sevilen birinin kaybını kabul
edemez ve ölümün gerçekliğini red-
deder. Örneğin, eşini kaybeden biri
sofraya eşi için de tabak koyar. Ya
da öğrencisini kaybeden bir öğret-
men sınıf yoklamasından öğrencinin
adını silmez. Okullarda bu aşamada
bir öğrenci kaybı olduğunda, sınıfta
ölen öğrencinin sırasının bir süre boş
bırakıldığı görülür. İkinci aşamada
olan pazarlık evresi’nde çoğu za-
man yaşanılan kayıptan sonra ilahi
bir pazarlık görülebilir. Bu esnada,
ölümü kabullenmeme ve yapılan pa-
zarlık ile ölen kişinin tekrar gelece-
ği inancı olabilir. Örneğin, ilkokulda
sınıf arkadaşını kaybeden öğrenciler
mezuniyet kutlamasına gitmeyi red-
deder, karşılığında ölen arkadaşları-
nın geri gelmesini bekler. Ya da do-
ğum günü kutlamasından vazgeçer
ve karşılığında ölen arkadaşının geri
hayata dönmesini bekler.
Yas sürecinin üçüncü aşaması
kızgınlık’tır. Bu durum, daha çok kişi
kendi yaşamını düşündüğünde zor-
13
ŞUBAT 2018
lanacağı ya da yapmak istemediği
bir durumu, yapmak zorunda kaldı-
ğı zaman görülür. Örneğin, “neden
yoksun, beni çocuklarla bir başıma
bıraktın” diye yakınmalar görülür.
Bu aşamada, kişilerde depresyon
belirtileri görülebilir. Sevilen birini
kaybettiğiniz zaman yas süreci bir
yıl gibi uzun zaman sürebilir, fakat
bu durum halen devam ediyorsa
bu normal bir yas süreci değildir. Bu
esnada, kişide depresyon belirtileri
olup olmadığını araştırmak önemli-
dir. Örneğin, çok sevilen birisini eşini
dostunu kaybeden bir insan günler-
ce yemek yemiyor ve sürekli yatakta
kalıp başka bir şey yapmayı redde-
diyorsa ve kendine zarar vereceğini
söylüyorsa, bu durumda bir yıl gibi
uzun süre beklenmesine gerek yok-
tur. Diğer bir ifadeyle, kişide depres-
yon olup olmadığına erken müdaha-
le edilmesi oldukça önemlidir.
Yas sürecinin oluşumunda gö-
rülen son aşama ise kabullenme’dir.
Sevilen birinin ölümünü kabullen-
mek, ondan mutluluk duyduğumuz
anlamına gelmez. Tam aksine, ölü-
mü kabullenmek geleceğe yönelik
güzel adımlar atmamıza yardımcı
olur. Örneğin, eşini kaybeden biri,
yaşadığı kaybı kabullenip çocukları-
nın geleceği için çocuklarıyla birlik-
te daha çok vakit geçirerek onların
gelişiminde daha aktif ve yapıcı rol
üstlenebilir. Bu hem yas sürecini at-
latmak adına güzel bir adım olurken
hem de çocuklar için geleceğe daha
umutla bakılmasına yardımcı olabilir.
Yas tutma süreci kişiler arası
fark göstermekle birlikte, birçok kişi-
nin yaşamını önemli ölçüde etkileye-
bilir. Kimi insanlar sevilen kişinin ölü-
münden sonra yas tepkileri verirken,
kimileri bu süreci erteleyerek sonraki
zamanlarda bu tepkileri verebilir. Bu
durumu belirleyen en önemli etken
kişilerin farklı karakter özellikleri-
ne sahip olmaları ve yas süreçlerini
nasıl değerlendirdikleriyle ilişkilidir
(Brown, Jimerson ve Comerchero,
2014). Yas tepkilerinde ortaya çı-
kan duygusal değişimlerin yanında
ziksel ve ruhsal değişimler de göz-
lenebilir. Yalnızlık duygusu ve sosyal
çevreden uzaklaşma bu değişimlere
örnek olarak verilebilir. Bunlara ek
olarak, yas tepkilerini ve yas sürecini
belirleyen etkenlerin başında kaybe-
dilen kişinin kim olduğu, kaybedilen
kişiyle olan ilişkinin niteliği, kişinin
nasıl öldüğü (doğal, kaza, intihar) ve
sosyoekonomik etkenler önemli rol
oynamaktadır (Brown ve ark., 2014).
Kaybedilen kişinin yakınlık derecesi,
örneğin; eşini, kardeşini, anne ve
babasını kaybetmiş kişilerde görülen
yas süreci diğerlerine oranla daha
uzun sürmektedir (Zara, 2011). En
uzun yas tepkilerini yaşayan ve yas
süreci çok uzun süren kişiler anne
ve babasını kaybeden ergen yaştaki
çocuklar ve ergen yaştaki çocukları-
nı kaybeden anne ve babalar olarak
bilinmektedir (Zara, 2011). Kaybe-
dilen kişiyle olan ilişkinin niteliği de
yas sürecini etkileyen önemli bir et-
kendir. İlişkilerimiz iyi ve çok yakını-
mız olan birini kaybettiğimiz zaman
yaşanılan yas süreciyle, ilişkilerimizin
iyi olmadığı bir yakınımızı kaybettiği-
mizde yaşanılan yas süreci ve tep-
kileri farklılık göstermektedir (Sarp,
2010; Cancer.Net Editorial Board,
2015). Bunlara ek olarak, kişinin na-
sıl öldüğü yas tepkilerinin boyutunu
önemli ölçüde etkiler. Örneğin, eşi
intihar etmiş birisinde suçluluk, öfke
vb. yas tepkileri görülürken, eşi has-
ta olan kanser tedavisi gören birinde
yas tepkileri daha haf ve yas süreci
de daha kısa süreli olabilir. Yas süre-
ci, patolojik yas ile karıştırılmamalıdır.
Patolojik yas kişinin normal yaşantı-
sına devam etmesine engel oluyorsa
ve eğer yas süreci çok uzun zaman
alıyorsa, altı ay gibi bir zamandan
fazla ise ve kişilerde daha çok şid-
detli depresyon, intihar belirtileri ve
kendine zarar verici davranışlar göz-
leniyorsa bu durumda klinik psiko-
loglardan ve psikiyatristlerden des-
tek alınmalıdır (Bildik, 2013).
Okullarda Ölüm
Okullarda kayıp ve yas konusu
genellikle başa gelinceye dek göz
ardı edilen ve üzerine konuşulmak
istenmeyen bir süreçtir. Ancak, okul-
larda ölüm, okulun tüm paydaşlarını
(müdür, öğretmenler, okul çalışan-
ları ve öğrencileri) önemli derecede
etkilemektedir. Çünkü öğrenciler ev
dışında günün büyük bir bölümü-
nü okulda geçirirler ve okul sadece
bir eğitim yeri değil, aynı zamanda
duyguların paylaşıldığı, psiko-sos-
yal birlikteliğin olduğu bir yerdir. Bu
süreçte, öğrencilerin akademik ya-
şamında aksaklıklar, duygusal de-
ğişimlerin okul yaşamına yansıması
ve kriz, vb. görülebilir (Bildik, 2013).
Kayıptan sonra ölümden etkilenen
öğrenciler için başta okul psikolojik
14 Okul Psikolojik Danışmanı E-Bülteni
danışmanları olmak üzere öğret-
menlerden, okul yöneticilerinden
ve akranlarından gelen psikolojik
destek yas sürecini kolaylaştıran
önemli bir kaynaktır (Wolfelt, 2007).
Bu desteğin sistematik ve planlı ola-
bilmesi için okulun krize müdahale
planının önceden hazır olması ve
okul yönetici ve öğretmenlerinin bu
konuda önceden bilgilendirilmesi
faydalı olacaktır. Psikolojik danışman
liderliğinde yürütülecek olan okulun
krize müdahale planı dahilinde temel
amaç okulda ölümle ilgili duygula-
rın paylaşılmasına fırsat verecek ve
ölümü kabullenme sürecinin daha
sağlıklı gerçekleşmesine zemin ha-
zırlayacak rehberlik hizmetlerinin
sunulmasıdır (National Center for
School Crisis and Bereavement,
2006).
Okul yönetici ve öğretmenleri-
nin okulun krize müdahale planına
uygun davranarak psikolojik da-
nışmanlarla işbirliği yapmaları bu
süreci kolaylaştıracaktır. Ölüm son-
rası okulda yürütülecek olan krize
müdahale programının öğrencilerin
gelişimsel özelliklerine uygun olarak
hazırlanması ve onların ihtiyaçları
göz önüne alınarak güncellenmesi,
sunulan psikolojik yardımın niteliği-
ni belirleyecektir (National Center
for School Crisis and Bereavement,
2006).
Çocuklarda ve Ergenlerde Ölüm ve
Yas Kavramı Nasıl Gelişir?
Çocuklarda ve ergenlerde ölüm
ve yas kavramı yetişkinlerde görü-
lenlere benzer niteliktedir. Genel ola-
rak çocuklarda ölüme ve yasa karşı
verilen tepkileri belirleyen etmenler;
ölen kişinin yakınlık derecesi, ço-
cuğun yaşı, gelişim düzeyi ve daha
önce ölümle karşılaşıp karşılaşmadı-
ğı olarak bulunmuştur (National As-
sociation of School Psychologists
[NASP] School Safety and Crisis
Response Committee, 2015; Willis,
2002). Fakat çocuklarda bu durum
algılama kapasitelerine ve gelişim
düzeylerine bağlı olarak yaş sevi-
yelerine göre incelenmektedir (Dy-
regrov, 2008; s. 15)
0-2 Yaş: Bebekler ölümle ilgili
kavramları algılayamazlar. Bebek ilk
yıllarda yaşanacak annenin kaybını
hissedebilir, fakat bunu anlayamaz.
Annenin kaybından sonra bebekler
ölüm ya da uzun süreli yokluğun ay-
rımını yapamazlar, fakat bebeklerde
yeme, içme ve uyku düzenlerinde
değişiklikler olabilir ve bu durumu
üzüntülü yüz ifadesiyle ifade edebilir-
ler. Yapılan bazı çalışmalara göre, be-
bekken annesini kaybeden kişilerde
ileriki yaşlarda ümitsizlik, depresyon,
bilişsel ve duygusal gelişimde gerile-
me görüldüğü bulunmuştur (Brown,
Jimerson & Comerchero, 2014).
2-5 Yaş: Bu yaş aralıklarındaki
çocuklar okul öncesi dönem olarak
tanımlanabilir. Okul öncesi dönemde
çocuklar ölüm ile kayıp kavramlarını
bilişsel olarak anlama yetisine sa-
hip değillerdir. Bu yaştaki çocuklar
genellikle ölümü bir kayıp görmez-
ler. Tam aksine ölümü geçici, ölen
kişinin hayata geri dönebileceği bir
süreç olarak düşünürler. Ölüm ile
ilgili soyut düşünceleri anlayamazlar
ve bu süreçte kendilerini suçlama
görülebilir. Bulundukları yaş itibariyle
bu yaştaki çocuklar ben-merkezci
olduğu için ancak kendisi ile sürekli
ilgilenen ve ihtiyaçlarını karşılayan
birilerini artık yanlarında göremeyin-
ce o kişinin ölümünü hissedebilirler
(Çataloğlu Sinangin, 2010; Willis,
2002).
6-11 Yaş: Bu dönemdeki ço-
cuklarda zaman kavramı gelişmiştir.
Geçmiş, gelecek ve şimdi kavram-
larını ayırt edebilirler. Zaman kavra-
mını benimsemesi çocuğun ölen bir
kişinin gerçekten öldüğünü, yaşa-
mının sonlandığını anlamasına yar-
dımcı olur. Bu dönemde çocuklarda
görülen kayıp sonrası yas tepkileri
yetişkinlere benzer olabilir. Çocuklar
ölüm sonrası özellikle aileden birinin
kaybından sonra yoğun tepkiler ve-
rebilir. Bu tepkilere örnek olarak; ye-
me-içme problemleri, aşırı derecede
üzüntü, içe kapanma ve saldırganlık
verilebilir. Bu dönemdeki çocuklarda
ölen birinin yaptığı hareketleri taklit
etme gibi davranışlar görülebilir. Her
ne kadar ölen birinin yaşamının son-
landığı düşüncesine sahip olsalar da
ölüm kavramı tam olarak kişiselleşti-
rilmemiştir. Bu sebeple bu yaş aralı-
ğındaki çocuklar yaratık, ruh, ceset
kavramlarından korkabilir ve nadir
de olsa gece kabuslarıyla görebilirler
(Christ, 2000; NASP, 2003).
Ergenlik Dönemi: Bu dönemde
çocuklar ölümün ne anlama geldi-
ğini anlarlar. Ancak, ölümden sonra
görülen yas tepkileri yetişkinlerden
farklı olabilir. Bu dönemde çocuklar
daha çok yakın çevresindekiler için
endişe duymaya başlarlar. Ölüm ile
birlikte artık hayatın sona erdiğini
Psk. Dan. Caner Aydın-Doç. Dr. Aslı Bugay
Okullarda Kayıp ve Yas: Öğretmenler, Aileler ve Okul Psikolojik Danışmanları için Öneriler
MAKALE
15
ŞUBAT 2018
ve yakın çevresindekilerin tehlikeli
bir durumda ölüm riskleri olduğunu
bilirler. Yakın çevresindekilerle ilgili
ölüm kâbusları görebilir ve duygusal
değişim yaşayabilirler. Bu dönem-
de kayıp yaşayan çocuklarda uzun
süreli öfkelenme, suçlanma ve aşırı
üzüntü duyguları yaşayabilirler (Co-
hen, Mannarino ve Deblinger, 2006)
Ergenlik döneminde çocuklar
kendini ve ölümü sorgularlar. Yakın
çevresindekiler kendisi için büyük
önem taşır. Yaşanacak bir kayıp
çocuğu önemli derecede etkileye-
ceği gibi gelecek yaşamını da etki-
ler. Uzun süreli dönemde daha çok
intihar kirleri, alkol ve madde kulla-
nımı, anksiyete ve fobiler görülebilir
(Çataloğlu Sinangin, 2010; Cohen
ve ark., 2006).
Çocuklarda ve ergenlerde
ölümden sonraki süreçte meydana
gelen yas tepkileri yetişkinlerde gö-
rülenlere benzer olsa da farklı yas
tepkileri de görülebilir. Ergenlik dö-
neminde çocuğun yakınından birini
kaybetmesinden sonra yaşayacağı
yas süreci çocuğu hem ziksel hem
de duygusal olarak etkileyebilir. Ço-
cuklarda sık görülen yas tepkileri,
aşırı üzüntü ve özlem, kaygılanma,
çevreden kopma ve içe dönüklük,
kendini suçlama, utanç duyma, teh-
likeli davranışlar ve iletişim kurmada
isteksizlik sık görülen yas tepkileri-
dir. Özellikle ergenlik döneminde bu
tepkilere daha sık rastlanılabilir (Gra-
not, 2005).
Yas sürecinde nasıl tepkiler
verilmeli?
Yas sürecinde verilecek tepkiler
çocuğun normal yaşantısına dön-
mesine ve yas sürecini biraz da olsa
azaltmasına yardımcı olur. Bu esna-
da verilecek tepkiler oldukça önem-
lidir. Peki, bu dönemde çocuklara
verilecek tepkiler neler olabilir?
Çocuklarla ölüm hakkında ko-
nuşmak için onların gelişimsel se-
viyelerini, hassasiyetlerini ve sahip
oldukları kültürel normları göz önün-
de bulundurmak gerekir. Başka bir
deyişle, sağlıklı bir yas dönemi ge-
çirebilmeleri için onlara ihtiyaçlarına
göre yaklaşmak daha faydalı ola-
caktır. Yas sürecindeki tepkilerden
biri de sosyal olarak içe kapanmadır
(Worden, 2001). Böyle bir durum-
da çocuğu güvenebileceği biriyle
konuşmasına cesaretlendirmek iyi
olacaktır. Bu süreçte öğretmenleri
ile konuşmak, okul psikolojik danış-
manına durumu bildirmek ve hatta
gerekli birtakım bilgileri edinmek sü-
recin sağlıklı devam etmesini sağla-
yabilir (NASP, 2003).
Çocuklara ölüm haberi onlar
için sevilen kişiler tarafından sessiz
ve sakin bir ortamda verilmelidir.
Çocuklardan ölümü saklamamalı ve
olabildiğince doğru cevaplar veril-
melidir. Çocuklara ölümü açıklarken
“tanrı”, “uyku”, “melekler”, “cennet”
gibi kavramlar kullanılmamalıdır. Bu
kavramlar çocuklar üzerinde ters et-
kiler yaratabilir. Özellikle ölen biri için
“uykuya gitti” demekten kesinlikle
kaçınılmalıdır çünkü çocuk ölüm ile
uyku arasındaki farklılığını anlayama-
yabilir ve uyku problemleri yaşayabi-
lir aynı zamanda kabuslar görebilir.
Bunlara ek olarak, çocukların ya-
şantısının devam edeceğini, ihtiyaç
duydukları şeylerin karşılanacağı bu
konular hakkında duyduğu kaygılar
giderilmeye çalışılmalıdır. Bu çocuk
için normal yaşantısına devam et-
mesine ve duygusal değişimlerin
azalmasına yardımcı olabilir. (Perry
ve Rubenstein, 2002).
Yas Sürecinde Öğretmenin Rolü ve
Görevleri
Yas sürecinde öğretmenlerin
rolü ve görevleri oldukça önemlidir.
Çünkü öğrenciler onların bilgi ve biri-
kimlerine olduğu kadar, desteklerine
de ihtiyaç duyarlar. Onların gözünde
yalnızca bir eğitimci ya da öğretmen
değil, aynı zamanda saygı uyandıran
bir gür, rol model ve hatta bazen
de sırdaş olurlar (Dyregrov ve Idsoe,
2013).
Öğretmenlerin yas sürecinde
bir çocuğa yapabileceği ilk görevler-
den biri de onu evinde hissettirmek-
tir. Böylece içinde bulunduğu duru-
mun bütün yeni yanlarını, korkutucu
etkilerini, duygu ve düşüncelerini
paylaşma ihtiyacını azaltabilirler.
Biliyoruz ki, öğretmenlik, öğren-
cilerle iyi iletişim sağlamayı gerekti-
ren bir meslektir. Çoğu öğretmen bu
beceriye sahiptir. Örneğin; öğrenci-
nin bilişsel uygun ve yeterli miktarda
göz teması kurarak, açık uçlu so-
rularla beraber duygu ve düşünce-
lerini öğrenebilirler. Bunun yanı sıra
öğrenciye yaklaşabilmek adına onla-
rın dilinden de konuşabilirler. Bazen
“ölümü” konuşmak bu kadar kolay
olmayabilir ve bu durum çocuğun
yaşına ve geçmiş deneyimlere göre
değişiklik gösterebilir. Bunun yanı
sıra, yas sürecinde bir çocuğun en
büyük ihtiyacı; onlarla konuşan biri-
nin olması değil, onları dinleyen, an-
layan birinin varlığıdır. Bazen sadece
müsait olmak ve dinlemek yeterlidir
(Wolfelt, 2007). Söyleyeceklerimiz
hakkında endişelenmek yerine, on-
lara ölüm hakkında konuşma fırsa-
tı vermek, bu ortamı yaratabilmek
daha faydalı olacaktır (NASP, 2003).
Eğer çocuk kendini iletişim kurma-
ya hazır hissediyorsa, dürüst olmak
ve mümkün olduğunca doğrudan,
basit bir dil kullanmak gerekir. Bu,
güven ortamını artırır, iletişimi hızlan-
dırır. Aksi halde çocukların ihtiyacı
olmayacağı kadar detaylı ve karma-
şık bir bilgiyle karşılarına geçmek,
kafa karışıklığına yol açabilir. Ço-
cukların kayıp ve yasla ilgili algıları,
bireysel deneyimlere ve farklılıklara
bağlı olarak değişebilir. Bireysel fark-
lılıklar sadece bu tepkilerin oluşumu-
nu değil, süresini de belirler. Bazen
bu süreç sabır gerektirebilir çünkü
diğer süreçlere göre yas, apaçık
görülmeyebilir. Böyle durumlarda iyi
bir gözlemci olup, çocuğun hal ve
davranışlarını anlayabilmek gerekli-
dir. (NASP School Safety and Crisis
Response Committee, 2015).
Peki yas süreci hakkında ne-
ler yapılabilir, nelere başvurulabilir?
Öğretmenler, bu tür durumlarda
daha verimli yardımı verebilmek için
çeşitli seminerlere ve diğer eğitim
olanaklarına başvurabilirler. Bu on-
16 Okul Psikolojik Danışmanı E-Bülteni
ları, çocuklardaki yas süreci hakkın-
da bilgi edinmelerine yardımcı olur.
Yas sürecinde olan bir çocuğu okul
psikolojik danışmanına yönlendirebi-
lirler ya da iş birliği yapabilirler. Ay-
rıca, öğretmenlerin yaşam ve ölüm
hakkındaki tecrübelerini ya da var-
sayımlarını gözden geçirmeleri ve
yaşadıkları benzer bir sürece odak-
lanmaları onlara bu konu hakkında
içgörü sağlayabilir. Bu da yakınını
kaybetmiş bir çocuğu anlamada ko-
laylık sağlar. (Wolfelt, 2007).
Yas Sürecinde Ailenin Rolü ve
Görevleri
Aileler sahip oldukları sos-
yo-kültürler normlara ve dinsel öğ-
retilere göre çocuklarına ölümle ve
yasla nasıl başa çıkılacağını öğretir.
Bu yüzden, temelde her ne kadar
bireysel bir süreç olarak görünse
de bireysel değildir çünkü bu süreç
ailesel ve toplumsal dinamiklerden
büyük ölçüde etkilenebilir. Yas sü-
reci ailenin her bir üyesinin rolüne
farklı zorluklar ekleyebilir. Örneğin;
ölüm ardından ebeveynler eski aile
düzenini kurmakta ve sorumlulukları
paylaşmakta zorlanabilir (Çataloğlu
Sinangin, 2010).
Çocuklarda bu durum yalnızlık
hissi yaratabilir, çevresine, yaşanan-
lara ve kendine öfke duyabilir, ken-
disi ve ailesi için endişe duyabilir. Bu
güçlü ve zor duyguları deneyimle-
yen bir çocuk, bu duyguların nasıl
meydana geldiğini ve nasıl başa çı-
kılacağını bilmek ister ve yönlendiril-
meye ihtiyacı vardır (Hibbert, 2017).
Bu durumda çocuğun yas sürecini
sağlıklı bir şekilde atlatabilmesi için
aile içi destek çok önemlidir. Ebe-
veynler yas sürecinde çocukların
ihtiyaç duyduğu en önemli kişilerdir.
Bu süreçte, ailelerinden görecekleri
destek çocuklar için çok faydalıdır.
Unutulamamalıdır ki bu normal
bir süreçtir ve içinde yaşadıkları duy-
guları göstermelerine izin vermek ve
bu konuda eleştirel olmamak gere-
kir. Onların öfkesini göstermeye yar-
dımcı olacak uygun aktiviteler bulu-
nabilir - koşma, spora ağırlık, yazı
yazma, resim yapma gibi. Bunun
yanı sıra uygun olmayan davranışları
da engellemek adına limitler koymak
yararlı olacaktır (Walsh, ve McGold-
rick, 2004).
Başka bir önemli nokta ise ebe-
veyn olarak duyguları gizlememektir.
Çocuğun bir yetişkinin bu süreçle
nasıl başa çıktığını görmesini sağ-
lamak ona ne yapması gerektiği
hakkında örnek teşkil edecektir. Ağ-
lamayı, kaybedilen insanı özlemeyi,
onun hakkında güzel anılardan bah-
setmeyi, cenaze törenine katılma-
yı görmesini sağlamak gibi (NASP,
2003).
Yas Sürecinde Psikolojik
Danışmanların Rolü ve Görevleri
Yas döneminde psikolojik da-
nışmanların önemi oldukça büyük-
tür. Psikolojik danışmanların okul-
larda krize müdahale planları ve
bunları belirleyen bazı temel ilkeler
vardır. Worden’e (2001) göre, aşağı-
da verilen 10 temel ilke yas sürecin-
de önemli rol oynamaktadır.
1. Ölümün kabullenilmesine psi-
kolojik danışmanların deste-
ği: Danışana yaşanılan kaybın
gerçek olduğunun uygun bir
dille anlatılması ve bu duru-
mun kabullenilmesi sürecinde
önemli rol psikolojik danışman-
lara düşmektedir. Danışanların
yaşananların gerçek olmadığı-
nı, yaşanmadığını düşünmesi-
ni önlemek gerekir. Psikolojik
danışmanların, ölüm ile ilgili so-
rular sorarak danışanlara yaşa-
nanları tekrar değerlendirmesini
sağlamak faydalı olmaktadır.
2. Danışana kayıptan sonra ortaya
çıkan duyguların fark edilmesi-
ne yardımcı olmak: Psikolojik
danışmanlara düşen, danı-
şanlarının yaşadıkları olumsuz
Psk. Dan. Caner Aydın-Doç. Dr. Aslı Bugay
Okullarda Kayıp ve Yas: Öğretmenler, Aileler ve Okul Psikolojik Danışmanları için Öneriler
MAKALE
17
ŞUBAT 2018
duyguları sadece fark etme-
lerine yardımcı olmak değil,
aynı zamanda bu duygularıyla
yüzleşerek, duygusal boşalımın
sağlanması ve yaşananların an-
lamlandırılmasına destek sağla-
maktır.
3. Ölen kişinin yokluğunda danışa-
na yaşamını devam ettirmesine
yardım etmek: Kaybın ardından
bireylerin yaşam tarzlarının de-
ğişmesi ve sorumluluklarının
artması normal bir durumdur.
Psikolojik danışmanın görevi
danışanının ölen kişi olmaksı-
zın hayatını devam ettirmesini
desteklemektir. Bu aşamada
psikolojik danışman, problem
odaklı yaklaşarak karşılaşılabi-
lecek sorunlar ve bu sorunların
aşımına yönelik çözümler üre-
tilmesine yardımcı olmalıdır. Bu
şekilde danışanın kaygıları ve
sıkıntılarının azalmasına destek
sağlanacaktır.
4. Danışanın yaşadığı kayba yö-
nelik anlam bulmasına olanak
sağlamak: Bireyler, ölüme bir
neden bulamadıklarında, ölüm
biçimine göre bir takım politik
ya da sosyal etkinliklere girişe-
bilmektedirler. Bu, kaybettikleri
kişinin boş yere ve anlamsız bir
şekilde ölmediklerine inanmala-
rına yardımcı olmaktadır. Psiko-
lojik danışmanların bu süreçte
sevilen birinin kaybına yönelik
danışanın anlam bulmasına
yardımcı olması, kişilerin daha
olumlu düşünmelerine ve ölü-
mü anlamlandırmasına katkı
sağlar.
5. Kaybedilen kişiye yönelik duy-
gusal enerjinin başka ilişkilerde
kullanılmasına yardımcı olmak:
Bazı bireyler kayıp sonrası yeni
ilişkiler kurmanın yanlış oldu-
ğunu düşünmektedirler. Aynı
şekilde bazı kişiler ölen kişinin
yerini kimsenin alamayacağına
inanmaktadırlar. Bu düşünce
bir bakıma doğru olmakla birlik-
te, bu süreçte psikolojik danış-
manlara düşen, ölüm sonrası
danışanın hayatındaki boşluğun
yeni ilişkilerle doldurulabileceği-
ne, fakat kaybedilen kişinin ye-
rinin asla doldurulamayacağına
farkındalık sağlamaktır.
6. Yas sürecinde danışana gerek-
li zamanı tanımak: Psikolojik
danışmanlar durumun zaman
alacağını, bunun normal oldu-
ğu konusunda danışanı ve ai-
lesini bilgilendirir. Geleneklere
göre ölümün örneğin, yedinci
günü, 40. günü ve birinci yıl-
dönümünde dinsel etkinlikler
düzenlenmektedir. Bu dönem-
lerde danışanların yaşadıkları
konusunda konuşmaya ce-
saretlendirilmeleri, duyguları-
nı açığa çıkarmalarına imkân
sağlanması, destek olunması
gerekli ve önemlidir. 7 .
Danışanı yas tepkilerinin neler
olduğu konusunda bilgilendir-
mek: Çoğu bireyde kayıp son-
rası ortaya çıkan yas tepkileri,
bireyleri günlük yaşamlarından
alıkoyarak anormal şeyler yaşa-
dıkları duygusuna kapılmalarına
neden olabilmektedir. Psikolojik
danışmanın, normal yas tepki-
leri konusunda danışanlarını bil-
gilendirmesi ve tepkilerinin nor-
malleşmesine yardımcı olması
gerekir.
8. Psikolojik danışmanların, her bi-
reyin farklı yas tepkisi olacağını
göz önünde bulundurması: Yas
tepkileri kişiden kişiye farklılık
gösterebilir. Bireysel, çevresel
ve kültürel farklılıklar yas tutma
biçim ve sürecinin insandan in-
sana değişkenlik göstermesine
neden olur. Aile bireyleri ara-
sında bile değişkenlik gösteren
yas tepkileri, aile içi huzursuz-
18 Okul Psikolojik Danışmanı E-Bülteni
luğu neden olabilir. Psikolojik
danışmana düşen görev, danı-
şanları ve ailelerini yas tepkile-
rinin kişiden kişiye değişkenlik
gösterebileceği konusunda bil-
gilendirmektir.
9. Danışana bu süreçle baş etme
yöntemlerini bulmasına yardım-
cı olmak: Yas danışmanlığı sü-
recinde psikolojik danışmanla-
ra, gerçekçi, anımsatıcı ve sert
bir dil kullanmaları önerilmiştir
(Worden, 2001). Ölen kişiye ait
bir fotoğraf veya onunla ilgili bir
eşyanın görüşmelere getirilme-
si, yakınlık sağlanması açısın-
dan büyük önem taşır. Dilerse
danışan ile yazı, şiir, resim gibi
sanat terapi etkinlikleri ile ölen
kişi hakkında duygu ve düşün-
celerini farklı yollarla aktarma-
larına yardımcı olunabilir. Yas
döneminde bireylerden, ölen
kişi ile ilgili eşyalar ile bir kitap
veya bir kutu oluşturması iste-
nerek, anı formasyonu oluştu-
rulması desteklenebilir. Diğer
bir etkili teknik ise danışandan
ölen kişiyi hayal etmesi ve ona
söylemek istediklerini dillendir-
mesini istemektir. Bireyler yas
sürecinden oluşan duyguları ile
yüzleşemediklerinde, metafor
kullanımı yas acısının direncini
azaltarak, simgelerle duygula-
rını ifade etmesine yardım ede-
cektir.
10. Patolojik bir durum olduğunda
gerekli yerlere yönlendirmek:
Yas sürecinde patolojik yas
tepkileri görüldüğünde, psiko-
lojik danışmanlar bu durumu
göz ardı etmemeli ve gerekli
yerlere yönlendirmeler yapma-
lıdır. Yas sürecini yaşayan kişi-
lerde, yas süreci uzun zaman
sürüyorsa ve daha çok şiddetli
depresyon, intihar belirtileri ve
kendine zarar verici davranışlar
gözleniyorsa bu durumda klinik
psikologlardan ve psikiyatrist-
lerden destek alınmalıdır.
Bütün bunlar göz önüne alın-
dığında, sevilen birinin kaybında ya-
şanılacak yas sürecinde psikolojik
danışmanlar, kişilerin normal yaşan-
tılarına dönmelerinde ve bu süreci
kolaylaştırmalarında önemli bir etki-
ye sahip olabilirler. Ayrıca, okullarda
yaşanılan ölümlerde ve sonrasındaki
yas sürecinde psikolojik danışman-
ların liderliğinde yürütülen krizi ön-
leyici müdahale planları okul iklimin
iyileştirilmesinde önemli bir rol oyna-
maktadır.
Kaynakça
Bildik, T. (2013). Ölüm, kayıp, yas ve pato-
lojik yas. Ege Journal of Medicine, 52
(4), 223-229.
Brown, J. A., Jimerson, S. R. ve Comerc-
hero, V. A. (2014). Cognitive develop-
ment considerations to support bere-
aved students: Practical applications
for school psychologists. Contempo-
rary School Psychology. Advance on-
line publication. doi: 10.1007/s40688-
014-0018-6.
Cancer.Net Editorial Board. (10 Ara-
lık 2015). Understanding Grief and
Loss. Elde edilme tarihi: 24 Ni-
san 2017. http://www.cancer.net/
coping-with-cancer/managing-e-
motions/grief-and-loss/understan-
ding-grief-and-loss
Christ, G. H. (2000). Impact of Develop-
ment on Children’s Mourning, Journal
of Cancer Practice, 8 (2) 72-81. doi:
10.1046/j.1523-5394.2000.82005.x
Cohen, J. A., Mannarino, A. P. ve Deb-
linger, E. (2006). Treating trauma and
traumatic grief in children and adoles-
cents. New York: The Guilford Press.
Çataloğlu Sinangin, B. (2010). Ölümün ço-
cuk ve ergenler üzerindeki psikolojik
etkisi: Kayıp yaşayan çocuk ve ergen-
ler. İstanbul: Timaş.
Dyregrov, A. (2008). Grief in children: A
handbook for adults. London: Jessica
Kingsley.
Dyregrov, A. ve Idsoe, T. (2013). Teachers’
perceptions of their role facing children
in grief. Journal of Emotional and Be-
havioral Diuculties, 18 (2), 125-134.
Granot, T. (2005). Without you: Children
and Young People Growing up with
Loss and its Eects. London, England:
Jessica Kingsley.
Hibbert, C. (2017). Dealing with the Grief
and The Family. Elde edilme tarihi:
01/05/2017. http://www.drchristina-
hibbert.com/dealing-with-grief/grief-
and-the-family/
James, J. W., Friedman, R. ve Landon
Matthews, L. (2001). When children
grieve. New York: Harper Collins.
Kübler-Ross, E. (1969). On Death and
Dying., New York: The Macmillan
Company.
National Association of School Psycho-
logists (2003). Helping Children Cope
With Loss, Death, and Grief Tips for
Teachers and Parents. Bethesda: MD.
National Center for School Crisis and
Bereavement. (2006). Guidelines for
responding to the death of a student
or school sta. Cincinnati, Elde edil-
me tarihi: 15 Nisan 2017. http://www.
scholastic.com/smp/pdfs/Bereave-
mentGuildelines.pdf
NASP School Safety and Crisis Response
Committee. (2015). Addressing grief:
Tips for teachers and Administrators.
Bethesda, MD: National Association
of School Psychologists. Bethesda,
MD: National Association of School
Psychologists
Perry, B. D. ve Rubenstein, J. (2002). The
Child’s Loss: Death, Grief and Mour-
ning How CaregiversCan Help Child-
ren Exposed to Traumatic Death. Port-
land: Oregon.
Sarp, N. (2010). Yas süreci. Elde edilme
tarihi: 20 Nisan 2017. https://www.
psikonet.com/yas_nedir-241.html
Schonfeld, D. J. & Quackenbush, M. (15
Ocak 2017). Help For Grıevıng Stu-
dents, ASCA School Counselor. Elde
edilme tarihi: 21 Nisan 2017. https://
www.schoolcounselor.org/asca/me-
dia/asca/ASCAU/Grief-Loss-Specia-
list/GrievingStudents.pdf
Walsh, F. ve McGoldrick, M. (2004). Living
Beyond Loss: Death in the family, (2.
baskı). New York: W. W. Norton.
Wills, C. A. (2002). The grieving process in
children: Strategies for understanding,
educating, and reconciling children’s
perceptions of death. Early Childho-
od Education Journal, 29, 221. do-
i:10.1023/A:1015125422643.
Wolfelt, A. (2007). Helping Grieving Child-
ren at School. Elde edilme tarihi: 27
Nisan 2017 http://griefwords.com/
index.cgi?action=page&page=artic-
les%2Fhelping31.html&site_id=7
Worden, J. W. (2001). Grief Counselling
and grief therapy: A handbook for the
mental health practitioner (2. baskı).
London: Springer.
Zara, A. (2011). Kayıplar, Yas Tepkileri ve
Yas Süreci. Elde edilme tarihi: 10 Ni-
san 2017 http://www.aytenzara.com/
wp-content/uploads/2012/02/Kay%-
C4%B1plar-Yas-Tepkileri-ve-Yas-S%-
C3%BCreci.pdf
Psk. Dan. Caner Aydın - Doç. Dr. Aslı Bugay
Okullarda Kayıp ve Yas: Öğretmenler, Aileler ve Okul Psikolojik Danışmanları için Öneriler
MAKALE