ArticlePDF Available

Ruh Sağlığı Sürekliliği Kısa Formu’nun geçerliği ve güvenirliği

Authors:

Abstract

Bu araştırmada Ruh Sağlığı Sürekliliğinin Kısa Formunun Türkçe formunun geçerlik ve güvenirliğinin incelenmesi amaçlanmıştır. Araştırmanın çalışma grubu 365 üniversite öğrencisinden oluşmaktadır. Doğrulayıcı faktör analizi sonucunda 14 maddeden ve üç boyuttan oluşan modelin iyi uyum verdiği bulunmuştur (birinci düzey; x²= 235.41, sd= 72, x²/sd= 3,26, RMSEA= .079, NFI= .96, NNFI= .96, IFI= .97, RFI= .95, CFI= .97, GFI= .92, SRMR= .049- ikinci düzey; x²= 235.41, sd= 72, x²/sd= 3,26, RMSEA= .079, NFI= .90, NNFI= .90, IFI= .93, RFI= .87, CFI= .92, GFI= .92, SRMR= .049). RSS-KF’nun iç tutarlılık güvenirlik katsayısı üç alt boyut için sırasıyla .84, .78, .85, ölçeğin tamamı için .90 olarak bulunmuştur. Araştırmanın sonuçları RSS-KF Türkçe formunun geçerli, güvenilir ve akademik araştırmalarda kullanılabilir bir ölçme aracı olduğunu göstermektedir.
The Validity and Reliability of the Mental Health
Continuum Short Form
İbrahim DEMİRCİ* Ahmet AKIN**
ABSTRACT: The purpose of this study is to examine the
validity and reliability of Turkish version of the Mental Health
Continuum-Short Form. The sample of the study consists of 365
university students. Results of confirmatory factor analysis
demonstrated that the 14 items loaded on three factors (first order; =
235.41, df= 72,/df= 3,26, RMSEA= .079, NFI= .96, NNFI= .96,
IFI= .97, RFI= .95, CFI= .97, GFI= .92, SRMR= .049 - second order;
= 235.41, df= 72,/df= 3,26, RMSEA= .079, NFI= .90, NNFI= .90,
IFI= .93, RFI= .87, CFI= .92, GFI= .92, SRMR= .049). The internal
consistency coefficients of three subscales were .84, .78 and .85 and
the overall scale was .90. These results show that MHC-SF is valid,
reliable and suitable for academic studies.
Keywords: Mental health continuum, well-being, validity,
reliability, confirmatory factor analysis
* M.A. Marmara University PhD Candidate of Psychological Counseling and Guidance
E-mail:ibrahimdemircipdr@gmail.com
** Doç. Dr., Sakarya University Educational Sciences Department, Sakarya. E-mail: aakin@sakarya.edu.tr
Ankara University, Journal of Faculty of Educational Sciences, Year: 2015, Vol: 48, No: 1, 49-64
İbrahim DEMİRCİ, Ahmet AKIN 50
SUMMARY
Purpose and Significance: There are various scales measuring well-
being in the literature. Nevertheless, these scales are measure only a few
aspects of well-being or relatively long (Lamers et al., 2010). Mental Health
Continuum-Short Form (MHC-SF), a new self-report questionnaire for
positive mental health assessment (Keyes et al., 2008). MHC–SF is maybe a
valid and reliable measurement to assessing well being for Turkish Studies.
Thus the aim of this study is to translate the MHC–SF to Turkish and to
examine its psychometric properties.
Method: The sample of the study consists of 365 university students. In
this study, as construct validity, confirmatory factor analysis (CFA) was
executed to confirm the original scale’s structure in Turkish culture. Also
internal consistency coefficients, the item-total correlations and the
differences between mean scores of upper 27% and lover 27% groups were
examined. Data were analyzed by SPSS 20.0 and LISREL 8.8.
Results: Results of confirmatory factor analysis demonstrated that the
14 items loaded on three factors (first order; = 235.41, df= 72,/df= 3,26,
RMSEA= .079, NFI= .96, NNFI= .96, IFI= .97, RFI= .95, CFI= .97, GFI=
.92, SRMR= .049- second order; = 235.41, df= 72,/df= 3,26, RMSEA=
.079, NFI= .90, NNFI= .90, IFI= .93, RFI= .87, CFI= .92, GFI= .92, SRMR=
.049). Cronbach alpha internal consistency coefficients of three subscales
were .84, .78, and .85 and the overall scale was .90. The corrected item-total
correlations of MHC-SF ranged from .51 to .68. For concurrent validity the
correlations between MHC-SF and Scales of Psychological Well-being were
calculated. MHC-SF was found positively related to Scales of Psychological
Well-being (r= .63; p<.01).
Discussion and Conclusions: The purpose of this study was to
translate the MHC-SF into Turkish and to examine its psychometric
properties. The original scale factor structure were harmonized with the
factor structure of the Turkish form. The internal consistency reliability
coefficients of the scale were high. The item total correlations and t-test
result regarding the scales are adequate. The correlations between MHC-SF
and Scales of Psychological Well-being could be taken as evidence for the
concurrent validity of the MHC-SF. These results demonstrated that the
MHC-SF had adequate validity and reliability scores and it may be used as
an efficient instrument in order to specically assesses mental health and
well being. However, further studies that will use the MHC-SF are important
for its measurement force.
Ruh Sağlığı Sürekliliği Kısa Formu’nun Geçerliği ve
Güvenirliği
İbrahim DEMİRCİ * Ahmet AKIN **
ÖZ. Bu araştırmada Ruh Sağlığı Sürekliliğinin Kısa Formunun
Türkçe formunun geçerlik ve güvenirliğinin incelenmesi
amaçlanmıştır. Araştırmanın çalışma grubu 365 üniversite
öğrencisinden oluşmaktadır. Doğrulayıcı faktör analizi sonucunda 14
maddeden ve üç boyuttan oluşan modelin iyi uyum verdiği
bulunmuştur (birinci düzey; = 235.41, sd= 72,/sd= 3,26,
RMSEA= .079, NFI= .96, NNFI= .96, IFI= .97, RFI= .95, CFI= .97,
GFI= .92, SRMR= .049- ikinci düzey; = 235.41, sd= 72,/sd= 3,26,
RMSEA= .079, NFI= .90, NNFI= .90, IFI= .93, RFI= .87, CFI= .92,
GFI= .92, SRMR= .049). RSS-KF’nun iç tutarlılık güvenirlik
katsayısı üç alt boyut için sırasıyla .84, .78, .85, ölçeğin tamamı için
.90 olarak bulunmuştur. Araştırmanın sonuçları RSS-KF Türkçe
formunun geçerli, güvenilir ve akademik araştırmalarda kullanılabilir
bir ölçme aracı olduğunu göstermektedir.
Anahtar Sözcükler: Ruh sağlığı sürekliliği, iyi olma, geçerlik,
güvenirlik, doğrulayıcı faktör analizi
* Uzman, Marmara Üniversitesi Rehberlik ve Psikolojik Danışmanlık Programı Doktora Öğrencisi,
İstanbul.
E-mail:ibrahimdemircipdr@gmail.com
** Doç. Dr., Sakarya Üniversitesi Eğitim Bilimleri Bölümü, Sakarya. E-mail: aakin@sakarya.edu.tr
Ankara Üniversitesi Eğitim Bilimleri Fakültesi Dergisi, Yıl: 2015, Cilt: 48, Sayı: 1, 49-64
İbrahim DEMİRCİ, Ahmet AKIN 52
GİRİŞ
İlk çağlardan itibaren felsefi, manevi ve dini gelenekler, iyi olma
kavramının ne anlama geldiğini ve nasıl gerçekleşeceğiyle ilgili görüşler öne
sürmüşlerdir. Son zamanlarda psikoloji, sosyoloji ve ekonomi alanlarında
yapılan çalışmalar, iyi olma kavramını çeşitli boyutlarıyla incelemektedir.
Yapılan araştırmalar, iyi olmanın farklı boyutları olduğunu ortaya
koymaktadır. İyi olma, bireyin kendisinden memnun bir şekilde olumlu
duygular yaşaması, diğer insanlarla iyi ilişkiler içinde olması, topluma
aidiyet duygusuyla yaşamını sürdürmesi olarak tanımlanabilir. Bu tanımda
iyi olma; duygusal, psikolojik ve sosyal boyutlarıyla bir arada
değerlendirilmektedir. Ruh sağlığı sürekliliği kavramı iyi olmayı bu üç
boyutla ele almaktadır.
İyi olma kavramıyla ilgili çalışmalar yaygınlaşmadan önce psikoloji
ruhsal hastalıkların teşhisi ve tedavisiyle ilgilenmekteydi. Ruh sağlığı
alanında yapılan çalışmalar genellikle psikopatoloji ve olumsuz duygular
üzerine odaklanmıştı. Çalışmalarının hastalığa odaklanma eğiliminden
dolayı ruh sağlığı uzun yıllardır hastalığın yokluğu olarak ifade
edilmekteydi. (Diener ve Seligman, 2002; Myers, 2000; Seligman ve
Csikszentmihalyi, 2000). Ancak hastalığın olmaması ruh sağlığı için gerekli
bir ölçüt olmasına rağmen ruh sağlığınııklamak için yetersiz kalmaktadır
(Jahoda, 1958). Çünkü birçok insan yaşamı boyunca ruhsal hastalık
geçirmemektedir. Psikolojik problemleri olmadan yaşamını sürdüren birçok
insan olabilir ancak bireyin ruh hastalığının olmaması gerçek bir ruh
sağlığına sahip olduğu anlamına gelmeyebilir (Keyes, 2005; Lamers ve
diğerleri, 2010; Westerhof ve Keyes, 2010). Dünya Sağlık Örgütü, 1964
yılında sağlık kavramına yeni bir tanım getirerek sağlığın sadece hastalık ve
zayıflığın olmaması durumu değil aynı zamanda fiziksel, ruhsal ve sosyal
olarak tam bir iyi olma hali olduğunu kabul etmiştir (Akt. Greenspoon ve
Saklofske, 2000). Bu nedenle ruh sağlığını ifade ederken olumsuzlukların
yanında olumlu özelliklerin de tanımlanmasına ihtiyaç duyulmuştur.
Bireyin olumlu özellikleri, kendini gerçekleştirme yeteneği, yaşamdaki
işlevselliği gibi konulardaki araştırmalar Maslow ve Rogers gibi
psikologların çalışmalarıyla başlamış ve pozitif psikoloji akımıyla birlikte
giderek yaygınlaşmıştır. Dünya Sağlık Örgütü, son zamanlarda ruh sağlığını
tanımlarken bireyin olumlu özelliklerini ön plana çıkarmaktadır. İyilik hali;
“bireyin yeteneklerinin farkında olması, yaşamında karşılaştığı normal
streslerle başa çıkabilmesi, üretken ve verimli bir şekilde çalışabilmesi ve
topluma katkı sağlaması” olarak tanımlanmaktadır (WHO, 2005: 2, Akt.
Westerhof ve Keyes, 2010). Bu tanıma göre ruh sağlığının iyi olma, kişisel
Ruh Sağlığı Sürekliliği Kısa Formu’nun Geçerliği ve Güvenirliği 53
yaşamda etkin işlevsellik, toplumsal yaşamda etkin işlevsellik olmak üzere
üç temel bileşeni bulunmaktadır. Ruh sağlığının sadece ruhsal hastalığın
olmayışı değil, aynı zamanda olumlu duyguların varlığını (duygusal iyi
olma), kişisel yaşamda (psikolojik iyi olma) ve toplum hayatında (sosyal iyi
olma) pozitif işlevselliği içinde bulunduran bir kavram olduğuna yönelik
artan bir fikir birliği bulunmaktadır (Lamers ve diğerleri, 2010; Westerhof ve
Keyes, 2010).
Bireyin olumlu özelliklerini araştırmaya yönelik ilginin artmasıyla
çeşitli iyi olma yaklaşımları geliştirilmiştir. Keyes (2002; 2005), ruh
sağlığının varlığını ve yokluğunu belirtmek için bir çerçeve oluşturmuştur.
Ruh sağlığı ve ruhsal hastalıklar birbirinden ayrı ancak birbiriyle ilişkili
kavramlardır. Psikopatolojik belirtiler yaşayan bireylerin pozitif duyguları
daha az yaşaması, yaşam memnuniyetinin daha düşük olması ya da bireysel
ve toplumsal hayatta işlevselliğinin azalması muhtemeldir. Ancak bu ilişki
mükemmel değildir. Ruhsal hastalığı olan bir birey, aynı zamanda göreceli
olarak pozitif ruh sağlığı özellikleri gösterebilir. Ya da psikopatoloji
belirtileri göstermeyen bir birey üretken, verimli ve kendini gerçekleştirmiş
olmak için gerekli ve yeterli özellikleri göstermiyor olabilir. Ruh sağlığı
sürekliliği, ruh sağlığının “olumlu şeyler” ile ilgili durumlarına yönelik
devam eden değerlendirmeleri, kategorik tanılamaları ve psikopatolojinin
olmadığı durumları tanımlamak için kullanılmaktadır. Bu çerçevede, ruh
sağlığı sürekliliğinde farklı noktalarda olmanın sonuçlarına
odaklanılmaktadır. Ruh sağlığının varlığı ve gelişimi; pozitif duyguların ve
pozitif işlevselliğin varlığı olarak tanımlanır ve iyilik hali (flourishing)
olarak ifade edilmektedir. Ruh sağlığının yokluğu ise bunun tam tersi bir
durumda; pozitif duyguların ve işlevlerin yokluğunda ortaya çıkmaktadır ve
iyi olmama hali (languishing) olarak tanımlamaktadır.
Bu araştırmada açıklanmaya çalışılan ruh sağlığı sürekliliği duygusal iyi
olma, sosyal iyi olma ve psikolojik iyi olma boyutlarını içermektedir.
Duygusal iyi olma durumu, mutlu olmayı ya da yaşamla ilgili pozitif
duygular hissetmeyi ifade etmektedir (Keyes ve diğerleri, 2008). Sosyal iyi
olma durumu, bireylerin sosyal yaşamlarıyla ilgili işlevselliğini, sosyal
katılımı, sosyal bütünleşmeyi, sosyal uyumu, sosyal gelişimi ve sosyal
kabulü ifade etmektedir (Keyes, 1998). Psikolojik iyi olma durumu ise
bireyin yaşama yönelik amaçlarının farkında olması, verimli kişiler arası
ilişkiler geliştirmesi, benliğini olumlu algılaması, sınırlılıklarını kabul edip
kendisiyle bütünleşmesi, çevresini kişisel ihtiyaçlarına cevap verecek
biçimde şekillendirmesi, bağımsız ve girişimci olması, yeteneklerinin ve
becerilerinin farkında olması ve kendini geliştirmesi gibi özellikleri
yansıtmaktadır (Ryff, 1989).
İbrahim DEMİRCİ, Ahmet AKIN 54
Yapılan araştırmalara göre “iyi olma” birbiriyle ilişkili olan iki kavram
olan “öznel iyi olma” ve “psikolojik iyi olma” kavramlarıyla
ıklanmaktadır. Her iki kavram da daha iyi bir yaşam sunan, insan
kapasitesini yükselten insani değerleri kapsamaktadır ancak bazı yönleriyle
birbirinden ayrılmaktadır. Bu ayrım bu iki bakışısının felsefi
temellerinden kaynaklanmaktadır. Bu temellerin Hazcılık (hedonizm) ve
psikolojik işlevsellik (eudaimonism) kavramları olduğu ifade edilmektedir
(Keyes, Shmotkin ve Ryff, 2002; Ryan ve Deci, 2001).
Hazcılık (hedonizm), iyi olmayı doyum ve mutluluk olarak
tanımlamaktadır. Bu yaklaşıma göre iyi olma, yüksek düzeyde olumlu
duygular yaşamayı, düşük düzeyde olumsuz duygular yaşamayı ve yüksek
düzeyde yaşam doyumu elde etmeyi ifade etmektedir (Diener, Suh, Lucas ve
Smith, 1999; Diener, Lucas ve Oishi 2002). Keyes (2002) öznel iyi olmayı
ifade ederken, olumlu duyguların varlığını ve yokluğunu ifade eden
duygusal iyi olma kavramını kullanmıştır.
Psikolojik işlevsellik (eudaimonism) ise, iyi olmayı bireyin içgörü
kazanması, kendini gerçekleştirmesi, tam olarak fonksiyonda bulunması ve
yaşamdan doyum alması olarak tanımlamaktadır (Waterman, 1993; Ryan ve
Deci, 2001) ve iyi olmanın temelinde bireyin gerçek benliği ile uyumlu
yaşama yeteneği olduğu varsayılmaktadır (Waterman, 1993). Bu yaklaşım
iyi olmayı haz ve mutluluğa ulaşmaktan daha ötede bir kavram olarak
görmekte ve öznel mutluluğun iyi olma ile eşit sayılmayacağını öne
sürmektedir. Bu yaklaşımın temsilcileri hazcılığın aslında iyi olma deneyimi
için gerekli olduğunu kabul etmelerine rağmen onun psikolojik sağlığın en
önemli göstergesi olduğu görüşünü eleştirmişlerdir. İyi olma, bireyin tam
işlevsel birey haline gelmesi ve bilişsel ve fiziksel sağlığa sahip olması
olarak kabul edilmiştir (Ryan ve Deci, 2001). Ryff’ın (1989) psikolojik iyi
olma modeli; özerklik, çevresel hakimiyet, bireysel gelişim, diğerleriyle
olumlu ilişkiler, yaşam amaçları ve öz-kabul boyutlarıyla ele alarak tam ve
verimli psikolojik işlevselliği, pozitif psikolojik sağlık ölçütlerini ve yaşam
boyu gelişim teorilerini temel almaktadır (Ryff, 1989; Ryf ve Essex, 1992;
Ryf ve Singer, 1996).
Öznel iyi olma ve psikolojik iyi olma kavramlarının dışında, bireyin
hayatta daha işlevsel olmasını sağlayan sosyal hayatına ilişkin güçlükleri ve
görevleri ifade eden sosyal iyi olma kavramı da bulunmaktadır. Sosyal iyi
olma psikolojik işlevsellik (eudaimonism) yaklaşımının sosyal boyutunu
içermektedir. Psikolojik iyi olma; bireyin işlevselliğini değerlendirirken ve
daha özel ve kişisel kriterleri temsil ederken sosyal iyi olma; daha kamusal
ve sosyal kriterleri ifade etmektedir. Sosyal iyi olma; sosyal kabul, sosyal
gerçekleştirme, sosyal bütünlük, sosyal uyum ve sosyal katkı boyutlarından
Ruh Sağlığı Sürekliliği Kısa Formu’nun Geçerliği ve Güvenirliği 55
oluşmaktadır. Bireyler toplumu daha anlamlı ve anlaşılabilir, gelişim
potansiyeline sahip görürlerse, kendilerini topluma ait hisseder ve toplum
tarafından kabul görürlerse, kendileri toplumun birçok parçasını kabul
ederlerse ve topluma katkı sağladıklarını görürlerse daha işlevsel bir yaşam
sürebilirler. Sosyal iyi olma modeli oluşturulurken; Durkheim, Seeman ve
Marks gibi sosyologların görüşlerinden yararlanılmıştır. Sosyal iyi olmanın
boyutlarının ruh sağlığına katkıları, duygusal iyi olma ve psikolojik iyi
olmaya göre daha az belirgin olmasına rağmen oldukça önemlidir (Keyes,
1998).
Literatür incelendiğinde iyi olmanın farklı boyutlarını ölçen birçok
ölçek bulunmaktadır (örneğin; Yaşam Doyumu Ölçeği, Olumlu ve Olumsuz
Duygu Ölçeği, Psikolojik İyi Olma Ölçekleri, Genel Sağlık Envanteri,
Sosyal İyi Olma Ölçeği). Ancak bu ölçeklerin iyi olmanın sadece bir kaç
yönünü ölçmesi, iyi olmayı psikopatolojinin yokluğuyla ölçmesi ya da çok
uzun olması nedeniyle daha kullanışlı ve pratik bir ölçek ülkemizde
yapılacak pozitif psikoloji araştırmalarına kolaylık sağlayabilir. Bu
araştırmanın amacı bu ihtiyaca karşılık verebilecek olan Ruh Sağlığı
Sürekliliği Kısa Formu’nun geçerliğini ve güvenirliğini incelemektir.
YÖNTEM
İşlem
Ruh Sağlığı Sürekliliği uyarlama çalışması için ölçeği geliştiren Keyes,
C. L ile e-mail yoluyla iletişime geçilmiş ve ölçeğin Türkçeye
uyarlanabilmesi için gereken izin alınmıştır. Ruh Sağlığı Sürekliliği önce 2
İngilizce öğretmeni tarafından Türkçeye çevrilmiş ve daha sonra bu Türkçe
formlar tekrar farklı 2 İngilizce öğretmeni tarafından İngilizceye çevrilerek
iki form arasındaki tutarlılık incelenmiştir. Daha sonra eğitim bilimleri ve
ölçme değerlendirme alanlarında uzman 5 akademisyen elde ettikleri Türkçe
formlar üzerinde tartışarak anlam ve dilbilgisi açısından gerekli düzeltmeleri
yapmış ve Türkçe form elde edilmiştir.
Verilerin çözümlenmesi
Ölçeğin yapı geçerliği için doğrulayıcı faktör analizi (DFA)
uygulanmıştır. Ölçeğin güvenirliğini incelemek için Cronbach alfa iç tutarlık
katsayısı hesaplanmıştır. Madde analizi ise düzeltilmiş madde-toplam puan
korelasyonu ve maddelerin alt ve üst %27'lik grupları ayırt edip etmediğini
sınamak için bağımsız t-testi ile incelenmiştir. Geçerlik ve güvenirlik
analizleri için LISREL 8.88 ve SPSS 20.0 programları kullanılmıştır.
İbrahim DEMİRCİ, Ahmet AKIN 56
Çalışma Grubu
Araştırmanı çalışma grubu Sakarya üniversitesinde öğrenim gören 365
üniversite öğrencisinden oluşmaktadır. Çalışma grubundaki öğrenciler
Eğitim Fakültesinde (N=213) ve İktisadi ve İdari Bilimler Fakültelerinde
(N=152) öğrenim görmektedir. Yaşları 18-27 arasında değişen çalışma
grubundaki öğrencilerin 253’ü kadın (%69,3) ve 112’si (%30,7) erkektir.
Veri Toplama Araçları
Ruh Sağlığı Sürekliliği Kısa Formu (RSS-KF) (The Mental Health
Continuum Short Form; Keyes ve diğerleri, 2008): RSS-KF, ruh sağlığı
sürekliliğini temsil eden duygusal, sosyal ve psikolojik iyi olma özelliklerini
ölçen ve bireyin kendisi hakkında bilgi vermesine dayanan (self-report) bir
ölçektir. Ölçek 14 maddeden ve 3 alt ölçekten oluşmaktadır; 1, 2, 3.
maddeler duygusal iyi olma; 4, 5, 6, 7, 8. maddeler sosyal iyi olma; 9, 10,
11, 12, 13, 14. maddeler psikolojik iyi olma alt boyutunda bulunmaktadır.
Ölçeğin soru formunda “son bir ay boyunca aşağıdaki duyguları ne sıklıkla
hissetiniz” şeklinde bir ifade bulunmaktadır. Ölçek 6’lı Likert ölçeği
formatında düzenlenmiştir (0-Hiçbir Zaman – 5-Her gün). Ölçekten
alınabilecek puan 0 ile 70 arasında değişmektedir. Ölçekte ters puanlanan
madde bulunmamaktadır. Ölçekteki 14 maddenin toplanmasıyla ruh sağlığı
sürekliliği ile ilgili toplam puan elde edilir. Ayrıca duygusal, sosyal ve
psikolojik iyi olma alt ölçeklerinin puanlaması yapılabilmektedir. Ölçeğin
her bir alt boyutundan alınan yüksek puanlar o alanla ilgili yüksek iyi olmayı
ifade etmektedir. Ölçeğin duygusal iyi olma boyutundaki üç ifadeden birinde
“neredeyse her gün” ya da “her gün” ifadelerini işaretleyen ve psikolojik ve
sosyal iyi olma boyutundaki on bir ifadeden altısında “neredeyse her gün” ya
da “her gün” ifadelerini işaretleyenler iyilik hali (flourishing) olarak
tanımlanmaktadır. Ölçeğin duygusal iyi olma boyutundaki üç ifadeden
birinde “hiçbir zaman” ya da “bir ya da iki kez” ifadelerini işaretleyen ve
psikolojik ve sosyal iyi olma boyutundaki on bir ifadeden altısında hiçbir
zaman” ya da “bir ya da iki kez”” ifadelerini işaretleyenler iyi olmama hali
(languishing) olarak tanımlanmaktadır. Bunların dışında kalanların ise
normal ruh sağlığında olduğu kabul edilir.
Ruh Sağlığı Sürekliliği’nin orijinal formunun yapı geçerliğini
belirlemek amacıyla uygulanan doğrulayıcı faktör analizi sonucunda ölçeğin
üç boyutta iyi uyum verdiği görülmüştür (= 269.4, sd= 62, p=0.000,
RMSEA=.06, GFI=.96, AGFI=.94). Ölçeğin bütününe ilişkin Cronbach alfa
iç tutarlılık güvenirlik katsayısı .74 olarak bulunmuştur. Ölçeğin üç ay arayla
yapılan uygulama sonucundaki test tekrar test güvenirliği .68, dokuz ay
Ruh Sağlığı Sürekliliği Kısa Formu’nun Geçerliği ve Güvenirliği 57
arayla yapılan uygulama sonucundaki güvenirliği ise .65 olarak
hesaplanmıştır (Keyes ve diğerleri, 2008; Lamers ve diğerleri, 2011).
Psikolojik İyi Olma Ölçekleri (Scales of Psychological Well-being;
Ryff, 1989, Ryff ve Keyes, 1995): Ölçüt dayanaklı geçerlik için RSS-KF ile
Psikolojik İyi Olma Ölçekleri arasındaki ilişkiler incelenmiştir. Ölçek
özerklik, çevresel hakimiyet, bireysel gelişim, diğerleriyle olumlu ilişkiler,
yaşam amaçları ve öz-kabulden oluşan altı boyutlu psikolojik iyi olma
modelini temel alarak, her bir alt ölçeği 14 maddeden oluşan ve 6 alt ölçeği
bulunan 84 maddelik bir ölçme aracı şeklinde geliştirilmiştir. Daha sonra
çeşitli çalışmalarda bu ölçeğin 120 maddelik, 54 maddelik, 42 maddelik, 18
maddelik formları araştırmalarda kullanılmak üzere düzenlenmiştir (Ryff ve
Keyes, 1995; Ryff ve diğerleri, 2007). Bu çalışmada Psikolojik iyi olma
ölçeklerinin 42 maddelik formu kullanılmıştır. Psikolojik iyi olma
ölçeklerinin 42 maddelik formu ABD’de orta yaş gelişim araştırmalarında
(MIDUS II; Mid life Development in the United States) kullanılmıştır (Ryff
ve diğerleri, 2007). PİOÖ 42 maddelik Türkçe formunun altı boyutlu
psikolojik iyi olma modelinin uyumunu belirlemek amacıyla uygulanan
doğrulayıcı faktör analizi sonucunda ölçeğin orijinal formda olduğu gibi altı
boyutta iyi uyum verdiği görülmüştür (=2689.13, sd=791, RMSEA=.048,
NFI=.92, NNFI = 94, CFI=.95, IFI= .95, RFI=.92, GFI=.90 ve SRMR=.048).
Psikolojik İyi Olma Ölçeklerinin 42 maddelik formunun alt ölçekler için ve
ölçeğin tamamı için alınan toplam puanlara göre belirlenmiş %27’lik alt ve
üst grupların madde puanlarındaki farkların anlamlı olduğu görülmüştür
(p<.001). Psikolojik İyi Olma Ölçeklerinin Cronbach alfa iç tutarlık katsayısı
.87 olarak hesaplanmıştır (Akın, ve diğerleri, 2012).
BULGULAR
Güvenirlik
Ruh sağlığı sürekliliği ölçeğinin Cronbach alfa iç tutarlılık güvenirlik
katsayıları duygusal iyi olma alt ölçeği için .84, sosyal iyi olma alt ölçeği
için .78, psikolojik iyi olma alt ölçeği için .85, ölçeğin tamamı için ise .90
olarak bulunmuştur.
Madde Analizi
Ölçekteki maddelerin ayırt ediciliği, madde analizi ve % 27’lik alt-üst
grup karşılaştırmaları ile incelenmiştir. Bulgular Tablo 1’de verilmiştir.
İbrahim DEMİRCİ, Ahmet AKIN 58
Tablo 1. RSS-KF’nun düzeltilmiş madde toplam korelasyonları, %27’lik alt ve üst
gruplara ilişkin t değerleri, ortalamalar ve standart sapmalar
M.
No
Düz. madde toplam
korelasyonları n(365)
X
Ss r
j
x
%27’lik üst grup
n(98)
X
Ss
%27’lik alt grup
n(98)
X
Ss
t
1 3,07 1,16 .63 3,93 0,66 2,07 1,16 -13,76***
2 3,47 1,36 .65 4,39 0,70 2,15 1,42 -13,94***
3 3,09 1,31 .62 4,08 0,71 1,97 1,33 -13,81***
4 2,78 1,54 .60 3,95 1,10 1,39 1,13 -16,05***
5 3,50 1,56 .59 4,55 0,72 2,00 1,59 -14,50***
6 1,89 1,62 .56 3,47 1,32 0,73 0,99 -16,43***
7 2,23 1,48 .53 3,38 1,24 1,17 1,04 -13,40***
8 1,68 1,54 .52 3,10 1,40 0,68 1,02
-13,84***
-15,59***
9 3,38 1,37 .68 4,43 0,73 2,03 1,33 -15,59***
10 3,57 1,18 .61 4,40 0,64 2,44 1,22 -14,10***
11 3,51 1,38 .67 4,48 0,58 2,17 1,44 -14,68***
12 3,58 1,46 .51 4,40 0,85 2,41 1,62 -10,73***
13 3,46 1,33 .60 4,44 0,66 2,25 1,37 -14,20***
14 3,78 1,47 .64 4,74 0,46 2,35 1,66 -13,75***
***(p<0.001)
Çalışma grubunun ve %27’lik alt üst grupların her bir maddeye vermiş
olduğu cevapların ortalamaları, standart sapmaları Tablo 1’de yer
almaktadır. Tablo 1’de verildiği gibi ölçekten alınan toplam puana göre
sıralanan alt ve üst %27'lik grupların (N=98) madde puanlarının
ortalamalarının karşılaştırılması için yapılan bağımsız t-testi sonucuna göre t
değerlerinin anlamlı (p<0.001) olduğu görülmüştür. Ölçekteki maddelerin
düzeltilmiş madde toplam puan korelasyonları .51 ile .68 arasında
değişmektedir.
Yapı Geçerliği
Doğrulayıcı Faktör analizi; Ölçeği’nin yapı geçerliği için ölçeğin
orijinal formunda bulunan faktörlerin doğrulanması amacıyla birinci ve
ikinci düzey DFA uygulanmıştır. Birinci düzey doğrulayıcı faktör
analizinden elde edilen uyum indeksleri (= 235.41, sd= 72, /sd= 3,26,
RMSEA= .079, NFI= .96, NNFI= .96, IFI= .97, RFI= .95, CFI= .97, GFI=
.92, SRMR= .049) üç boyutlu modelin iyi uyum verdiğini ortaya koymuştur
(Hu ve Bentler, 1999). Ancak 1.-3. ve 6.-8. maddeler arasında ikili hata
kovaryansları tanımlanmıştır. Ölçeğin faktör yüklerine ve alt boyutların
birbiriyle olan ilişkilerine ilişkin bulgular Şekil 1’de verilmiştir.
Ruh Sağlığı Sürekliliği Kısa Formu’nun Geçerliği ve Güvenirliği 59
Şekil 1. RSS-KF’nun path diagramı ve faktör yükleri
İkinci düzey doğrulayıcı faktör analizinden elde edilen uyum indeksleri
(= 235.41, sd= 72,/sd= 3,26, RMSEA= .079, NFI= .90, NNFI= .90,
IFI= .93, RFI= .87, CFI= .92, GFI= .92, SRMR= .049) modelin iyi uyum
verdiğini ortaya koymuştur (Hu ve Bentler, 1999). Ancak 1.-3. ve 6.-8.
maddeler arasında ikili hata kovaryansları tanımlanmıştır. Ölçeğin faktör
yüklerine ve alt boyutların birbiriyle olan ilişkilerine ilişkin bulgular Şekil
2’de verilmiştir.
İbrahim DEMİRCİ, Ahmet AKIN 60
Şekil 2. RSS-KF’nun path diagramı ve faktör yükleri (İkinci Düzey DFA)
Ölçüt Dayanaklı Geçerlik
Tablo 2. RSS-KF ile psikolojik iyi olma arasındaki ilişkilere yönelik korelasyon katsayıları
Ölçekler 1 2 3 4 5 6 7 8 9 10 11
1.RSS-KF 1
2. DİO .79 1
3. SİO .88 .59 1
4. PİO .90 .61 .64 1
5. PİO-42 .63 .54 .48 .62 1
6. Özerklik .29 .21 .20 .32 .63 1
7. Hakimiyet .51 .45 .41 .48 .80 .40 1
8. Gelişim .43 .34 .33 .44 .72 .33 .48 1
9. İlişkiler .50 .40 .39 .48 .76 .35 .57 .42 1
10. Amaçlar .47 .42 .34 .46 .72 .29 .48 .55 .41 1
11. Öz-kabul .62 .58 .46 .56 .85 .45 .66 .51 .61 .52 1
Ortalama 43,09 9,68 12,14 21,27 193,58 29,44 30,85 33,69 34,30 33,66 31,64
Ss 13,07 3,30 5,61 6,14 24,90 5,39 5,19 5,08 5,60 5,35 6,59
** p < 0.01
Ruh Sağlığı Sürekliliği Kısa Formu’nun Geçerliği ve Güvenirliği 61
Ölçüt dayanaklı geçerlik için RSS-KF ile Psikolojik İyi Olma Ölçekleri
arasındaki ilişkiler hesaplanmıştır. Ölçekler ve alt boyutları arasındaki
korelasyon katsayılarını ve betimsel istatistikleri gösteren bulgular Tablo
2’de verilmiştir.
Yapılan korelasyon analizi sonuçlarına göre ruh sağlığı sürekliliği ile
psikolojik iyi olma arasında anlamlı ilişkiler olduğu görülmektedir. Sonuçlar
incelendiğinde toplam ruh sağlığı sürekliliği puanlarının; toplam psikolojik
iyi olma (r= .634; p<.01) özerklik (r= .288; p<.01), çevresel hakimiyet (r=
.513; p<.01), bireysel gelişim (r= .433; p<.01), diğerleriyle olumlu ilişkiler
(r= .496; p<.01), yaşam amaçları (r= .468; p<.01) ve öz-kabul (r= .621;
p<.01) ile pozitif ilişkili olduğu görülmektedir. Korelasyon analizi sonuçları
ruh sağlığı sürekliliği ölçeğinin toplam puanı ve alt boyutlarının psikolojik
iyi olma ölçeklerinin toplam puanı ve alt boyutlarıyla pozitif yönde ilişkili
olduğunu göstermiştir.
TARTIŞMA VE SONUÇ
Bu çalışmada Ruh Sağlığı Sürekliliğinin Kısa Formu’nun Türkçeye
uyarlanması ve Türkçe formun geçerlik ve güvenirliğinin incelenmesi
amaçlanmıştır. Ölçeğin yapı geçerliği için ölçeğin orijinal formunda bulunan
faktör yapısının doğrulanması amacıyla Doğrulayıcı Faktör Analizi (DFA)
uygulanmıştır. DFA’da modelin yeterliği çeşitli uyum indeksleriyle
değerlendirilmektedir. GFI, CFI, NFI, RFI, IFI ve AGFI indeksleri için
mükemmel uyum değerinin 0.95 ve kabul edilebilir uyum değerinin 0.90
(Tabachnick ve Fidell, 2007; Hu ve Bentler, 1999), RMSEA indeksi için
mükemmel uyum değerinin 0.05 ve kabul edilebilir uyum değerinin 0.08
olduğu ifade edilmektedir (Brown ve Cudeck, 1993). x²/sd değerinin ise 2-3
arasının kabul edilebilir, 0-2 arasının ise iyi uyum değeri olarak kabul
edilmektedir (Schermelleh-Engel ve Moosbrugger, 2003). Uyum
indekslerinin kabul edilebilir ve iyi uyum değerleri dikkate alındığında
ölçeğin üç faktörlü yapısının kabul edilebilir uyum verdiği görülmüştür.
Benzer ölçekler geçerliği için ruh sağlığı sürekliliği ölçeği puanları ile
psikolojik iyi olma ölçeği puanları arasındaki korelasyon katsayıları
hesaplanmış toplam ruh sağlığı sürekliliği puanının ve alt boyutlarının;
özerklik, çevresel hakimiyet, bireysel gelişim, diğerleriyle olumlu ilişkiler,
yaşam amaçları ve öz-kabul alt boyutlarıyla ve toplam psikolojik iyi olma ile
pozitif ilişkiye sahip olduğu görülmüştür.
Ruh Sağlığı Sürekliliğinin Kısa Formu’nun güvenirlik çalışmalarında
Cronbach alfa iç tutarlılık güvenirlik katsayısı hesaplanmıştır. Cronbach alfa
iç tutarlık katsayılarının .70’in üzerinde olması yeterli kabul edilmektedir
İbrahim DEMİRCİ, Ahmet AKIN 62
(Kline, 2000). Bu bulgulara göre ölçeğin tamamının ve alt boyutlarının
güvenirliğinin yeterli olduğu söylenebilir.
Ölçeğin madde analizi için düzeltilmiş madde toplam korelasyonları ve
%27'lik alt ve üst grupların, madde puanlarının ortalamalarının
karşılaştırılması için yapılan bağımsız t-testi sonuçları incelenmiştir.
Düzeltilmiş madde toplam korelasyonları ölçekteki her bir maddeden alınan
puanlar ile ölçeğin toplam puanı arasındaki ilişkiyi ifade etmektedir. Bu
değerlerin pozitif ve yüksek olması bir ölçme aracındaki her bir maddenin
benzer davranışları örneklediğini göstermektedir. Düzeltilmiş madde toplam
korelasyonlarının .30 ve üzerinde olması yeterli kabul edilmektedir
(Büyüköztürk, 2010). Maddelerin ayırt ediciliğini belirlemek amacıyla alt ve
üst %27'lik grupların, madde puanlarının ortalamalarının karşılaştırılması
için yapılan bağımsız t-testi sonucunda maddelerin t değerlerinin anlamlı
olmasının, maddelerin bireyleri ölçülen özellik bakımından iyi derecede ayırt
ettiği ifade edilmektedir (Büyüköztürk, 2010). Bu bulguların maddelerin
ayırt edicilik güçlerinin yeterli olduğunu gösterdiği söylenebilir.
Araştırma sonucunda elde edilen bulgular incelendiğinde bireylerin ruh
sağlığının varlığını, gelişimini, iyi olmayı ve iyi olmama durumunu ölçmeyi
amaçlayan Ruh Sağlığı Sürekliliği Kısa Formunun Türkçe Formunun
geçerlik ve güvenilirlik özelliklerinin yeterli olduğu söylenebilir. Bu
araştırmada yapılan çalışmalara ek olarak, ölçeğin uyum geçerliğini
belirlemek amacıyla Ruh Sağlığı Sürekliliği Kısa Formu’nun Türkçe
Formu’nun, çeşitli psikolojik yapıları değerlendiren ölçme araçlarıyla ilişkisi
incelenebilir. Ruh sağlığı sürekliliği patolojinin olmadığı durumları ifade
ettiği için ölçeğin, Kısa Semptom Envanteri, Depresyon, Anksiyete ve Stres
ölçekleri ile ilişkilerinin incelenmesi ölçeğin uyum geçerliğine katkı
sağlayabilir. Ölçeğin psikometrik özelliklerinin ergenler ve ileri yetişkinler
gibi çeşitli örneklemler üzerinde incelenmesi ölçeğin farklı örneklemlerde de
kullanılmasına yardımcı olabilir.
KAYNAKLAR
Akın, A. Demirci, İ., Yildiz, E., Gediksiz, E. & Eroglu, N. (2012). The short form of
the Scales of Psychological Well-being (SPWB-42): The validity and
reliability of the Turkish version. International Counseling and Education
Conference 2012 (ICEC 2012), May, 3-5, İstanbul, Turkey.
Brown, M. & Cudeck, R. (1993). Alternative ways of assessing model fit. In: K. A.
Bollen ve J. S. Long (Eds.), Testing structural equation models (pp. 136-
162). Beverly Hills, CA: Sage.
Büyüköztürk, Ş. (2010). Sosyal Bilimler İçin Veri Analizi El Kitabı. (11. Baskı),
Ankara: Pegem Akademi yayınları.
Ruh Sağlığı Sürekliliği Kısa Formu’nun Geçerliği ve Güvenirliği 63
Diener, E., Lucas, R. & Oishi, S. (2002). Subjective well-being: the science of
happiness and life satisfaction. In C.Snyder ve S. J. Lopez (Eds.), Handbook of
positive psychology (pp. 64-65). Oxford: Oxford University Press.
Diener, E., & Seligman, M. E. P. (2002). Very happy people. Psychological Science,
13, 81-84.
Diener, E., Suh, E., Lucas, R. & Smith, H. (1999). Subjective well-being: Three
decades of progress. Psychological Bulletin, 125(2), 276-302.
Greenspoon P. J. & Saklofske D. H. (2000). Toward an integration of subjective
well-being and psychopathology. Social Indicators Resarch, 54, 81-108.
Hu, L. T. & Bentler, P. M. (1999). Cutoff criteria for fit indexes in covariance
structural analysis: Conventional criteria versus new alternatives. Structural
Equation Modeling, 6, 1-55.
Jahoda, M. (1958). Current concepts of positive mental health. New York: Basic
Books.
Keyes, C. L. M. (1998). Social well-being. Social Psychology Quarterly, 61, 121-
140.
Keyes, C. L. M. (2002). The mental health continuum: From languishing to
flourishing in life. Journal of Health and Social Behavior, 43, 207-222.
Keyes, C. L. M. (2005). Mental illness and/or mental health? Investigating axioms
of the complete state model of health. Journal of Consulting and Clinical
Psychology, 73, 539-548.
Keyes, C. L. M., Shmotkin, D. & Ryff, C. (2002). Optimizing well-being: The
empirical encounter of two traditions. Journal of Personality and Social
Psychology, 82, 1007-1022.
Keyes, C. L. M., Wissing, M., Potgieter, J. P., Temane, M., Kruger, A. & van Rooy,
S. (2008). Evaluation of the Mental Health Continuum Short Form (MHC-SF)
in Setswana speaking South Africans. Clinical Psychology and Psychotherapy,
15, 181-192.
Kline, P. (2000). Handbook of psychological testing (2. Ed.). London: Routledge.
Lamers, S. M. A., Westerhof, G. J., Bohlmeijer, E. T., ten Klooster, P. M. & Keyes,
C. L. M. (2010). Evaluating the psychometric properties of the Mental Health
Continuum-Short Form (MHC-SF). Journal of Clinical Psychology, 67, 99-
110.
Myers, D. G. (2000). The funds, friends, and faith of happy people. American
Psychologist, 55, 56-67.
Ryan, R. M. & Deci, E. L. (2001). On happiness and human potentials: A review of
research on hedonic and eudaimonic well-being. In S. Fiske (Eds.), Annual
Review of Psychology, 52, 141-166. Palo Alto, CA: Annual Reviews, Inc.
Ryff, C. D. (1989). Happiness is everything, or is it? Explorations on the meaning of
psychological well-being. Journal of Personality and Social Psychology, 57,
1069-1081.
Ryff, C. D. & Keyes, C. L. M. (1995). The structure of psychological well-being
revisited. Journal of Personality and Social Psychology, 69(4), 719-727.
Ryff, C. D. & Essex, M. J. (1992). The interpretation of life experience and well-
being: The sample case of relocation. Psychology and Aging, 7, 507-517.
İbrahim DEMİRCİ, Ahmet AKIN 64
Ryff, C. D. & Singer, B. (1996). Psychological well-being: Meaning, measurement,
and implications for psychotherapy research. Psychotherapy and
Psychosomatics, 65, 14-23.
Ryff, C. D., Almeida, D. M., Ayanian, J. S., Carr, D. S., Cleary, P. D. & Coe, C., . . .
Williams, D. (2007). Midlife development in the United States (MIDUS II),
2004-2006: Inter-university Consortium for Political and Social Research
(ICPSR).
Schermelleh-Engel, K. & Moosbrugger, H., (2003). Evaluating the fit of structural
equation models: Tests of significance and descriptive goodness-of-fit
measures. Methods of Psychological Research Online, 8(2), 23-74.
Seligman, M. E. P. & Csikszentmihalyi, M. (2000). Positive psychology: An
introduction. American Psychologist, 55(1), 5-14.
Tabachnick, B. G. & Fidell, L. S. (2007). Using multivariate statistics. Boston:
Allyn and Bacon.
Waterman, A. S. (1993). Two conceptions in happiness: Contrasts of personal
expressiveness (eudiamonia) and hedonic enjoyment. Journal of Personality
and Social Psychology, 64, 678-691.
Westerhof, G. J. & Keyes, C. L. M. (2010). Mental illness and mental health: The
two continua model across the lifespan. Journal of Adult Development, 17,
110-119.
... It consists of 14 items. The scale was adapted to Turkish by Demirci and Akın (2015). Cronbach's alpha of the Turkish version of the total scale was .90 ...
... Cronbach's alpha of the Turkish version of the total scale was .90 (Demirci & Akın, 2015). In the current study, Cronbach's alpha of the Turkish version of the total scale was .93. ...
Article
Full-text available
Social interest is the cornerstone of psychological health. Recently, the psychological construct of mindfulness, which is closely linked to psychological health, has received a great deal of attention in counseling research and practice. Mindfulness plays a prominent role in traditional and modern Buddhist approaches that emphasize social justice and equality, as does Adlerian theory. In this regard, this study explores the mediating role of mindfulness in the relationship between social interest and psychological health. The sample consisted of 261 Turkish university students. The participants were administered the Demographic Information Form as well as three other instruments. Overall, results indicate that mindfulness positively mediates the relationship between social interest and psychological health.
... The items are rated on a 6-point Likert scale, ranging from never (0) to every day (5). Research has shown that the scale has strong internal reliability estimates with Turkish people (Demirci & Akın, 2015). The measures had adequate internal reliability estimates with the current sample (see Table 1). ...
Article
Full-text available
Psychological maltreatment is a severe form of abuse that can have a significant negative impact on an individual's mental health and well-being. Examining the factors that reduce the negative effects of child maltreatment on the outcomes can, hence, contribute to the development of effective prevention and intervention strategies, providing resources and support for families, early detection, and education for parents and caregivers. The present study aimed to explore the mediating role of mindful awareness and self-transcendence in the association between childhood psychological maltreatment and mental well-being among Turkish emerging adults. The study sample consisted of 422 emerging adults enrolled in a state university in Türkiye (with 65% of female). Participants ranged in age from 18 to 29 years, with a mean age of 20.94 years (SD = 1.86). The present study found that psychological maltreatment was not only directly associated with lower levels of mindful awareness and self-transcendence, but also indirectly associated with poorer mental well-being through the mediating effects of these variables. The study suggests that childhood psychological maltreatment is a significant risk factor for mental well-being among emerging adults, and highlights the importance of promoting the development of mindful awareness and self-transcendence in preventions and interventions aimed at improving mental well-being. By cultivating these positive psychology states, emerging adults may be better equipped to overcome the negative effects of psychological maltreatment.
... It is comprised of 14 items. The scale was adapted to Turkish by Demirci and Akın (2015) and the Cronbach alpha values of the subscales were 0.84, 0.85, and 0.78, respectively, while the Cronbach alpha value for the total scale was 0.90. In this study, Cronbach Alpha values of the sub-subscales were 0.87 for emotional well-being, 0.86 for psychological well-being, and 0.88 for social well-being. ...
Article
Full-text available
Despite this general distinction regarding emotion regulation strategies and the negative psychological outcomes associated with the use of maladaptive emotion regulation strategies, the question of why some individuals are more likely to use maladaptive emotion regulation strategies more than adaptive emotion regulation strategies is yet to be answered. One of the possibilities to answer this question is individuals’ beliefs about emotions. Grounded in mindset theory from the social psychology field and mentalization theory, biosocial theory, and emotional schema theory from the clinical field, this study utilized structural equation modeling to investigate the relationships between dispositional mindfulness, beliefs about emotions, emotion regulation, symptoms of emotional disorders and well-being in a sample of young adults. The sample consisted of 608 young adults aged between 18 and 29. The participants were administered the Demographic Information Form, Cognitive and Affective Mindfulness Scale-Revised (CAMS-R), Beliefs About Emotions Questionnaire (BAEQ), Emotion Regulation Questionnaire (ERQ), Cognitive Emotion Regulation Questionnaire – Short Form (CERQ-SF), Depression, Anxiety, Stress Scale-21 (DASS-21), and Mental Health Continuum Scale – Short Form (MHC-SF). The results revealed that beliefs about emotions mediated the relationships between dispositional mindfulness and adaptive/maladaptive emotion regulation strategies, symptoms of emotional disorders, and well-being, respectively. Both maladaptive and adaptive emotion regulation strategies were also found to be mediators in the relationships between beliefs about emotions and symptoms of emotional disorders and well-being. The present findings are discussed in accordance with the relevant literature.
Article
Bu çalışmanın amacı varoluşçu felsefeden temellendirilmiş Logoterapi Yönelimli Sağaltım Programının bireylerin ruh sağlığı ve hayatın anlam ve amacı düzeylerine etkililiğini incelemektir. Çalışma, öntest-sontest modelli yarı deneysel bir araştırmadır. Çalışmanın bağımsız değişkeni; öntest ve sontest arasında araştırma grubuna uygulanan Logoterapi Yönelimli Sağaltım Programıdır. Araştırmanın bağımlı değişkeni ise çalışma grubunda yer alan bireylerin ruh sağlığı ve hayatın anlam ve amacı düzeyleridir. Araştırma grubunu katılım kriterlerini sağlayan 25 ila 40 yaşlarında 5’i kadın 6’sı erkek 11 birey oluşturmaktadır. Çalışmada katılımcılara çalışma başlamadan önce ve on haftanın sonunda Ruh Sağlığı Sürekliliği Kısa Formu ve Hayatın Amacı ve Anlamı Ölçeği uygulanmıştır. Çalışma grubuna on oturumluk Logoterapi Yönelimli Sağaltım Programı uygulanmıştır. Çalışmada elde edilen veriler Wilcoxon İşaretli Sıra Testi kullanılarak analiz edilmiştir. Yapılan istatiksel değerlendirmeler sonucunda katılımcıların Hayatın Amacı ve Anlamı ölçek puanları ile Ruh Sağlığı Sürekliliği alt boyutlarından Duygusal, Psikolojik ve Sosyal İyi Olma Hali puanlarında anlamlı düzeyde farklılık tespit edilmiştir. Çalışmanın sonuçları, kısıtlılıkları ve güçlü yanları alanyazın ışığında tartışılmıştır.
Article
Öğretmenlerin, toplumların uzun vadeli kalkınmasında ve bireylerin kişisel gelişiminde temel bir role sahip oldukları yaygın şekilde kabul gören bir yaklaşımdır. Ancak öğretmenlerin refahı, genel memnuniyeti ve mental sağlığı sadece kendi sağlıkları için değil, eğitim sisteminin genel başarısı ve sürdürülebilir olması için de kritik öneme sahiptir. Bu araştırmanın amacı, ortaöğretim kademelerinde çalışan öğretmenlerin mental iyi oluş ve iş yaşam kalitesi düzeylerinin belirlenmesidir. Araştırma, ilişkisel tarama modelinde tasarlanmıştır. Araştırmanın evrenini ortaöğretim kademesinde çalışmakta olan 1964 öğretmen; örneklemini ise oransız eleman örnekleme yöntemi ile seçilen 331 öğretmen oluşturmaktadır. Araştırmanın verileri, kişisel bilgi formu, Warwick-Edinburgh Mental İyi Oluş Ölçeği ve İş Yaşam Kalitesi Ölçeği kullanılarak toplanmıştır. Elde edilen bulgular doğrultusunda; öğretmenlerin mental iyi oluş düzeyi ve iş yaşam kalitesi algılarının yüksek düzeyde olduğu ortaya çıkmıştır. Ayrıca, öğretmenlerin mental iyi oluş düzeyleri ile iş yaşam kalitesi düzeyleri arasında anlamlı, pozitif ve orta düzeyde bir ilişki olduğu sonucuna ulaşılmıştır.
Article
Objective: The aim of this study was to determine the relationship of mental health and cognitive emotional states with family planning attitudes in young women with chronic diseases. Methods: This cross-sectional and descriptive study was conducted between 12 January 2022 and 01 April 2022. The study included a total of 410 young women with chronic diseases who were hospitalized in the internal medicine clinics of a university hospital or presented to the internal medicine clinics for examination. Data were collected using a Personal Information Form, the Mental Health Continuum–Short Form (MHC–SF), the Cognitive Emotion Regulation Questionnaire (CERQ), and the Family Planning Attitude Scale (FPAS). Results: It was found that 20.2% (n=83) of the young women with chronic diseases had scores below the FPAS (135.5±22.1) cut-off point (
Article
Purpose: Research on mental health emphasizes that psychological state has an effect on eating behavior. These studies suggest that there may be a relationship between mental health continuum and hedonic hunger. This study aimed to examine the relationship between adults’ mental health continuity and hedonic hunger. Method: Participants were 387 adults (65 men and 322 women) without any mental illness. Data was collected by the researcher using the snowball sampling model, via Google Forms. A general questionnaire, food consumption frequency form, Mental Health Continuum Short-Form (MHC-SF) and Power of Food Scale (PFS) were administered. Results: 56.1% of the participants were in normal mental health and 36.4% in well-being. MHC-SF total and sub-factor scores of the participants who did regular physical activity were significantly higher (p<0.05). The PFS total score was higher in women than men. There was a negative, weak, and statistically significant correlation between participants' MHC-SF and PFS total scores (p<0.05). There was a positive, weak and statistically significant correlation between Body Mass Index (BMI) and PFS total scores. There was a positive, weak and statistically significant correlation between PFS score, body weight and BMI. There was a statistically significant negative correlation between all PSF total and sub-factor scores and the frequency of fast-food and chips consumption (p<0.05). Conclusion: Hedonic hunger increased as the mental health continuum decreased. It was determined that the continuity of mental health was higher in individuals who do regular physical activity and in men. As hedonic hunger increased, the frequency of consumption of chips and fast-food products increased.
Article
Bu araştırmada ruh sağlığı ve ölüm kavramı arasındaki ilişkiler ve yordayıcı etkiler alanyazındaki çalışmalardan farklı olarak çalışılmamış boyutlar üzerinden incelenmiştir. Bu doğrultuda ölüm kavramının farklı boyutları ele alınarak duygusal, psikolojik ve sosyal iyi olma üzerindeki etkilerinin ortaya konması amaçlanmıştır. Araştırma Antalya ilinde faaliyet gösteren CMB Yachts ve İstanbul ilinde faaliyet gösteren PwC şirketlerinde görev alan mavi ve beyaz yaka çalışanlar ve araştırmacının iletişimde olduğu sosyal kurumlardaki çalışmayanlar içerisinden rastgele örneklem seçimiyle 346 (kadın n = 207; erkek n = 139) gönüllü katılımcıyla gerçekleştirilmiştir. Araştırmada ölçme aracı olarak Ruh Sağlığı Sürekliliği Kısa Formu ve Çok Boyutlu Ölüm Farkındalığı Ölçeği kullanılmıştır. Araştırma analizleri SPSS ve AMOS programları kullanılarak korelasyon ve yapısal eşitlik modellemesi yöntemleriyle yapılmıştır. Araştırma bulgularına göre ölüm farkındalığının ruh sağlığı üzerinde anlamlı düzeyde negatif yordayıcı etkiye; ölüm mirasının psikolojik ve sosyal iyi olma üzerinde anlamlı düzeyde pozitif yönde yordayıcı etkiye sahip olduğu tespit edilmiştir. Öte yandan ölüm korkusu, ölümü kabul etme, ölümü güçsüzleştirme ve ölümü düşünmeme boyutlarının duygusal, psikolojik ve sosyal iyi olma üzerinde anlamlı düzeyde yordayıcı etkiye sahip olmadığı saptanmıştır. Çalışmada ölüm mirasının psikolojik ve sosyal iyi olma üzerindeki pozitif yordayıcı etkisi ve ölüm farkındalığının ruh sağlığı üzerindeki negatif yordayıcı etkisi ortaya konmuştur. Araştırmanın bulguları ilgili alanyazın çerçevesinde tartışılmış ve öneriler sunulmuştur.
Article
Full-text available
Bu araştırmanın amacı ergenlerde bilişsel esneklik ve öz şefkatin iyi oluş toplam puan ve iyi oluşun alt boyutları olan bağlılık, kararlılık, iyimserlik, ilişkililik ve mutluluğu yordama gücünü incelemektir. Bunun yanında araştırma kapsamında iyi oluş toplam puan ve iyi oluşun alt boyutları olan bağlılık, kararlılık, iyimserlik, ilişkililik ve mutluluğun cinsiyete göre farklılaşıp farklılaşmadığı da araştırmaktır. Araştırmanın katılımcılarını Orta Karadeniz Bölümü’nde bir il merkezinde Milli Eğitim Müdürlüğü’ne bağlı liselerde öğrenim gören 822’si kız 291’i erkek olmak üzere toplamda 1013 (M = 15. 36 Ss. = 1.29) ergen oluşturmuştur. Veri toplama araçları olarak Kişisel Bilgi Formu, Bilişsel Esneklik Ölçeği, Ergenler için Beş Faktörlü İyi oluş Ölçeği ve Öz-Şefkat Ölçeği Kısa Formu kullanılmıştır. Araştırma sonuçlarına göre bilişsel esneklik puanı yüksek olan ergenlerin iyi oluş, bağlılık, kararlılık, iyimserlik, ilişkililik ve mutluluk düzeyleri de yüksektir. Aynı zamanda öz şefkat düzeyleri yüksek olan ergenlerin iyi oluş, iyimserlik, ilişkililik ve mutluluk puanları da yüksektir. Ayrıca araştırmada erkek ergenlerin iyi oluş toplam puan, bağlılık, iyimserlik ve mutluluk puan ortalamalarının kız ergenlerden anlamlı bir şekilde daha yüksektir. Okul psikolojik danışmanları tarafından iyi oluşu artırmaya dönük geliştirilecek ve uygulanacak psiko-eğitim programlarında ve yapılacak diğer çalışmalarda ergenlerin bilişsel esnekliklerini ve öz-şefkatlerini artırmaya odaklanılabilir.
Article
Full-text available
For structural equation models, a huge variety of fit indices has been developed. These indices, however, can point to conflicting conclusions about the extent to which a model actually matches the observed data. The present article provides some guide-lines that should help applied researchers to evaluate the adequacy of a given struc-tural equation model. First, as goodness-of-fit measures depend on the method used for parameter estimation, maximum likelihood (ML) and weighted least squares (WLS) methods are introduced in the context of structural equation modeling. Then, the most common goodness-of-fit indices are discussed and some recommendations for practitioners given. Finally, we generated an artificial data set according to a "true" model and analyzed two misspecified and two correctly specified models as examples of poor model fit, adequate fit, and good fit. In structural equation modeling (SEM), a model is said to fit the observed data to the extent that the model-implied covariance matrix is equivalent to the empirical co-variance matrix. Once a model has been specified and the empirical covariance matrix is given, a method has to be selected for parameter estimation. Different estimation meth-ods have different distributional assumptions and have different discrepancy functions to be minimized. When the estimation procedure has converged to a reasonable
Article
Full-text available
W. Wilson's (1967) review of the area of subjective well-being (SWB) advanced several conclusions regarding those who report high levels of "happiness." A number of his conclusions have been overturned: youth and modest aspirations no longer are seen as prerequisites of SWB. E. Diener's (1984) review placed greater emphasis on theories that stressed psychological factors. In the current article, the authors review current evidence for Wilson's conclusions and discuss modern theories of SWB that stress dispositional influences, adaptation, goals, and coping strategies. The next steps in the evolution of the field are to comprehend the interaction of psychological factors with life circumstances in producing SWB, to understand the causal pathways leading to happiness, understand the processes underlying adaptation to events, and develop theories that explain why certain variables differentially influence the different components of SWB (life satisfaction, pleasant affect, and unpleasant affect). (PsycINFO Database Record (c) 2012 APA, all rights reserved)
Article
Full-text available
Aristotle's concept of eudaimonia and hedonic enjoyment constitute 2 philosophical conceptions of happiness. Two studies involving combined samples of undergraduate and graduate students (Study 1, n = 209; Study 2, n = 249) were undertaken to identify the convergent and divergent aspects of these constructs. As expected, there was a strong positive correlation between personal expressiveness (eudaimonia) and hedonic enjoyment. Analyses revealed significant differences between the 2 conceptions of happiness experienced in conjunction with activities for the variables of (1) opportunities for satisfaction, (2) strength of cognitive-affective components, (3) level of challenges, (4) level of skills, and (5) importance. It thus appears that the 2 conceptions of happiness are related but distinguishable and that personal expressiveness, but not hedonic enjoyment, is a signifier of success in the process of self-realization. (PsycINFO Database Record (c) 2012 APA, all rights reserved)
Article
This chapter reviews the scientific research on subjective well-being. Subjective well-being consists of a person's cognitive and affective evaluations of his or her life. First, the authors will provide a brief historical review of research on subjective well-being. Second, they will summarize the main measurement issues (e.g., the validity of self-reports, memory bias). Third, they will present the major theoretical approaches to this area of research (e.g., need and goal satisfaction theories, process or activity theories, genetic and personality predisposition theories). Finally, the authors will review current findings (e.g., hedonic adaptation, the effect of intervention, cultural variation) and suggest future directions for the study of subjective well-being.