Article

Osmanlı Döneminde Ereğli Kömür Madenlerinde Faaliyet Gösteren Şirketler

Authors:
To read the full-text of this research, you can request a copy directly from the author.

No full-text available

Request Full-text Paper PDF

To read the full-text of this research,
you can request a copy directly from the author.

Article
Full-text available
The historical significance of the discovery of coal in the region known as Zonguldak during the Ottoman era is becoming increasingly debated in literature. The most serious and comprehensive study on the subject is Nihat Yasa’s recently published book entitled Osmanlı Arşiv Belgelerinde Zonguldak'ta Maden Kömürü’nün Bulunuşu (1841). At this point, the document dated 25 January 1904 in the Ottoman archives, which states that coal was discovered in the region during the reign of Mahmud the second (1808-1839) and that mineral production was started during the reign of Abdulmecid (1839-1861), remains important. It appears that the document also holds historical significance in relation to the Orosdi-Back company, a prominent retailer in the Ottoman State. The document states that the company involved sent experts to the region to conduct inspections and attempted to operate the mine. Nevertheless, it appears that this data is absent from any research study and does not appear in scholarly literature. The document, which narrates when coal was found and when mining started in the Zonguldak region during the Ottoman era, is a report by an expert. The present study presents the transcription of the above- mentioned document, which consists of a total of four leaves, in modern Turkish with Latin letters, for the benefit of readers, especially for those who conduct research on the subject. Osmanlı döneminde bugün Zonguldak olarak adlandırılan yörede taş kömürünün bulunuş tarihi üzerine, konuya ilişkin literatürde gittikçe genişleyen bir tartışma bulunmaktadır. Bu bağlamda konuyla ilgili en ciddi ve kapsamlı çalışmanın Nihat Yasa'nın yakın zamanda yayımlanan Osmanlı Arşiv Belgelerinde Zonguldak'ta Maden Kömürü'nün Bulunuşu (1841) başlıklı kitabı olduğu söylenebilir. Nihat Yasa'nın kitabının yayımlanmasından önceki dönemde Zonguldak bölgesinde kömürün ilk kez kim tarafından ve ne zaman keşfedildiğine ilişkin kesin bilgiler içeren bir belgeye rastlanmamıştır. Bugün için gelinen noktada yörede II. Mahmud Dönemi'nde (1808-1839) taş kömürünün keşfedildiği ve Abdülmecid Dönemi'nde (1839-1861) maden üretimine başlanıldığı ifadelerine yer verilen Osmanlı arşivindeki 25 Ocak 1904 tarihli belge, söz konusu tartışma bağlamında önemini korumaktadır. Belgenin, Osmanlı Devleti'nde faaliyet gösteren önde gelen perakendecilerden Orosdi-Back firması açısından da tarihi bir öneme sahip olduğu anlaşılmaktadır. Belgede, ilgili şirketin inceleme yapmak üzere bölgeye uzman gönderdiği ve madeni işletmeye çalıştığı belirtilmektedir. Bununla birlikte, bu verilerin literatürdeki hiçbir araştırma çalışmasında bulunmadığı görülmektedir. Zonguldak yöresinde Osmanlı döneminde taş kömürünün bulunma ve maden üretimine başlanılma tarihlerine yer verilen belge, esasında bir bilirkişi raporu mahiyetindedir. Bu çalışmamızda toplam 4 varaktan oluşan söz konusu belgenin günümüz Türkçesiyle Latin harfleriyle transkripsiyonunu başta konu üzerine araştırma yapanlara bir kolaylık olmak üzere okuyucuların istifadesine sunuyoruz.
Chapter
According to diverse indices of political performance, the Middle East is the world's least free region. Some believe that it is Islam that hinders liberalization. Others retort that Islam cannot be a factor because the region is no longer governed under Islamic law. This book by Timur Kuran, author of the influential Long Divergence, explores the lasting political effects of the Middle East's lengthy exposure to Islamic law. It identifies several channels through which Islamic institutions, both defunct and still active, have limited the expansion of basic freedoms under political regimes of all stripes: secular dictatorships, electoral democracies, monarchies legitimated through Islam, and theocracies. Kuran suggests that Islam's rich history carries within it the seeds of liberalization on many fronts; and that the Middle East has already established certain prerequisites for a liberal order. But there is no quick fix for the region's prevailing record of human freedoms.
Article
Madenler tarih boyunca her devlet için olduğu gibi Osmanlı Devleti için de önemli bir yer işgal etmiştir. Osmanlı Devleti için bu madenler içerisinde kömür madenlerinin sanayi devrimi ile birlikte önemi ve değeri daha da artmıştır. Nitekim kömür madenleri buharlı gemiler, trenler gibi devrin en önemli icatlarına yakıt olarak kullanılmıştır. Ancak kömür madenlerinin işletilebilmesi emek ve sermaye gücüne bağlıdır. Bu bakımdan Osmanlı Devleti madenlerin daha aktif bir şekilde işletilebilmesi amacıyla bazen maden çevresindeki yerleri madenin çıkarıldığı bölgeye mali birimler oluşturacak şekilde bağlamış bazen de madenin bulunduğu bölgeyi idari olarak müstakil bir birime dönüştürmüştür. Bu sayede hem emek gücü halledilmeye hem de maden çıkarımında bürokratik kolaylıklar sağlanmaya çalışılmıştır. Bu çalışmada Ereğli Kömür Madeni’nin gerek devlete sağladığı gelir gerekse sanayi vesair kollara yaptığı katkılar dolayısıyla Ereğli kazasının neden kaymakamlığa dönüştürüldüğü özellikle arşiv kaynakları çerçevesinde ele alınacaktır. Böylece Osmanlı mülki yapısının belirlenmesinde mali birimlerin de önemli bir yerinin olduğu ortaya konulmuş olacaktır.
Article
Full-text available
Sanayi Devrimi’nin gerçekleşmesinin ardından sanayileşen devletlerin en büyük ihtiyaçlarından biri enerjiyi sağlayacak hammadde idi. Osmanlı coğrafyası dünya ticaret yolları üzerindeki stratejik konumu ve sanayi için başta gelen kömür ve diğer yer altı zenginlikleri ile dikkatleri üzerine çekiyordu. Sanayileşmiş devletler Osmanlı Devleti’nin sahip olduğu hammaddelerden ve özellikle kömür madeninden yararlanmak amacıyla aralarında ciddi bir rekabete girişmişlerdi. Fransız sermayedarlar da Zonguldak da ki kömürden yararlanabilmek için 1896 yılında Zonguldak liman ve rıhtımını yapmak amacıyla bu havzaya girdiler. Zonguldak’ın iktisadi ve idari bakımdan gelişmesiyle birlikte, gayrimüslim ve yabancı unsurları da içerisinde barındıran bölge nüfusunda ciddi bir artış meydana gelmiştir. Şirket çalışanlarının aileleriyle beraber burada yaşamlarını kurmaları da okul ihtiyacını doğurmuştur. Bu nedenle Fransızlar Zonguldak’ta, biri kız biri de erkek olmak üzere iki okul açmışlardır. Bu okullar iktisadi yönden kömür şirketlerine bağlı olup, başlarında birer rahip bulunmaktaydı. Dini eğitim veren ve yerel halk tarafından hoş karşılanmayan bu iki okul, Cumhuriyet döneminde denetim altına alınmaya çalışılmıştır. Ancak hiç de hoş karşılanmayacak olaylar yaşanmıştır. Fakat okul öğrenci azlığı nedeniyle faaliyetlerini sona erdirmiştir. Neticede Fransızlar Zonguldak’ta, başta liman ve kömür işletmeleri daha sonra misyonerlik faaliyetlerini icra edebildikleri okullar gibi kamusal kuruluşlar ile kendilerine bir nüfuz alanı yaratmaya çalışmışlardır.
Thesis
Full-text available
Karadeniz Ereğli is a single-industry city that transformed from a coastal town to an industrial city thanks to the establishment of Ereğli Iron and Steel Company in the 1960s. Kdz. Ereğli as a single-industry city started to change in regard to economic, social, and political aspects, and in the last 60 years, the company has been the major institution to lead these transformations. Erdemir has shaped the memories and identities in the city and changed the characteristic features of the place. The rising period that started with the establishment of the company through its positive social and economic contributions changed the sense of place. However, the privatization of the company in 2006 also shifted the sense of place for the second time. The changed relationship between the company and the city led people to rethink about the values of the place. Therefore, Erdemir as the major institution in the city reproduced the sense of place through its effects on collective memory. This thesis analyzes the changing of sense of place in Kdz. Ereğli throughout this long transformation by placing special emphasis on the role of Iron and Steel factory as the major institution dominating the city. Therefore, this study introduces two important concepts: institutional reproduction of sense of place and institutionally mediated collective memory. In order to argue these concepts, field research has been conducted in Kdz. Ereğli by using semi-structured in-depth interviews to analyze the change of sense of place by Erdemir. Moreover, these interviews provided local perceptions and reevaluations about the place from today to back to the 1960s so that expose the shifts in the sense of place
Article
19. yüzyılda kömür madenin bulunmasının ardından Osmanlı Devleti için Zonguldak’ın önemi artmıştır. Sahip olduğu zengin kömür madenleri ile kısa sürede Batılı ülkelerin de dikkatini çeken Zonguldak’ın önemi I. Dünya Savaşı’nda daha da artmıştır. Osmanlı Devleti, savaşa girmesinin ardından başkent İstanbul ve donanmasının kömür ihtiyacının önemli kısmını Zonguldak’tan sağlamak zorunda kalmıştır. Zonguldak’tan çıkan kömür, Osmanlı Devleti’ni, savaş şartlarında rahatlatan ve direncini arttıran en önemli faktörlerden biri olmuştur. İtilaf Devletleri, kısa sürede Osmanlı Devleti’ni savaş dışı bırakmak istedikleri için, müttefikleri Rusya’ya, Zonguldak’taki kömür üretimi ve nakliyatını hedef almaları yönünde telkinde bulunmuştur. Rusya, I. Dünya Savaşı’nda Karadeniz’de yürüttüğü ilk operasyonda Zonguldak’ı bu nedenle hedef almıştır. 1915 yılında ise İngiltere ve Fransa, Çanakkale Boğazına yönelik saldırı başlattığında Rusya, Zonguldak’ı yeniden hedef olarak seçerek Osmanlı Devleti’nin Çanakkale Cephesi’ndeki direncini kırmayı hedeflemiştir. Bu çalışmada 1914 ve 1915 yıllarında Rus donanmasının Zonguldak’a yönelik stratejik saldırıları ve bu saldırılar esnasında Zonguldak’ta yaşananlar, Osmanlı Arşivi kayıtlarına dayanarak incelenmiştir. Zonguldak’a yönelik saldırıların I. Dünya Savaşı içinde genel tablodaki öneminin yanında Zonguldak’ta yarattığı etki, Osmanlı Devleti’nin İstanbul’a yakın en önemli enerji kaynaklarından biri olan Zonguldak kömür madenlerini savaş esnasında korumaya yönelik aldığı önlemler, saldırı sonrası ortaya çıkan zararın giderilmesine yönelik çabalar, bu çalışmanın başlıca konusudur.
Article
Full-text available
z: Kömür, dünya tarihine ekonomik ve sosyal açıdan yön vermiş olan Sanayi Devrimi'nin temel kaynağıdır. Özellikle İngiltere'nin 17. yüzyılda enerjisi yüksek ve ucuz bir yakıt olarak kömürden yararlanmaya başlaması kömürün sanayileşmede kullanımı için önemli bir başlangıç olmuştur. Osmanlı Devleti'nin 19. yüzyılın ortaları itibariyle kömür madenlerini işletme konusunda yaptığı girişimler başarılı olmuş ve kömür gücü Osmanlı için de ekonomik dönüşümün bir aracı haline gelmiştir. Osmanlı madencilik sektöründe yabancı yatırımcıların da paylarının artmasıyla Osmanlı maden işletmelerinde sayıca ve üretimce büyüme gözlenmiştir. Osmanlı Devleti'nin ilk dönemlerinde sadece devlet eliyle yönetilen yer altı kaynaklarının yerli ve yabancı şahısların veya şirketlerin yönetimleri altına girmesi devleti, maden imtiyazının sahibi, yerel makamlar ve işletilecek madenle ilgili hususlar konusunda yeni düzenlemeler yapmaya sevk etmiştir. Düzenlenen nizamnamelerle işletilecek olan madenin yeri, işletilme şekli, alınacak vergiler, işletecek kişi ile yerel makamlara düşen görev ve yetkilerin belirtildiği nizamnameler hazırlanmıştır. İşletilecek olan madenler devlet ve işletecek şahıs arasında imzalanan arama izni, sözleşme evrakı ve şartnamelerle kayıt altına alınarak işletilmiştir. Bu prosedürle işletim için izin alınarak işletme imtiyazı alınan madenlerden biri de Amasra Tekkeönü mevkiindeki madendir. Defteri Hâkanî NâzırıAli Rıza Paşa ile Arif ve Tenail Efendilere farklı makamlarca aynı zamanda ihale edilmiş olan Tekkeönü kömür madeninin, 1884yılında Arif ve Tenail Efendilere ihalesi ile başlayan süreç, madenin 1889 yılında Ali Rıza Paşa'ya ve 1914 yılında tekrar ilk işletmecilerine ihale edilmesi şeklindeki tartışmalarla sürüp gitmiştir. Bu çalışmada öncelikle, 19. yüzyılda Amasra bölgesinde bulunan madenler hakkında bilgi verilecek ardından da Tekkeönü kömür madeninin işletilme çabaları açıklanacaktır. Abstract: Coal is the main source of theIndustrial Revolution which has guided the world history economically and socially. Especially in the 17th century, Britain started to benefit from coal as a high and cheap fuel and it was an important start for the use of coal in industrialization. The Ottoman Empire's attempts to exploit coal mining operations by the mid 19th century have been successful and coal power has become an instrument of economic transformation for the Ottoman Empire. With the increase in the share of foreign investors in the Ottoman mining sector, the number and production growth in the Ottoman mining enterprises were observed. In the early periods of the Ottoman Empire, the state-controlled under ground resources were governed by domestic and foreign individuals or companies, which led to the state, theowner of the mine concession, the local authorities, and the mine-related issues. The regulations regarding the location of the mine to be operated, the type of operation to be operated, the taxest o be taken, the person to be operated and the duties assigned to the local authorities have been prepared. The mines to be operated are registered and with the search permission, contract documents and specifications signed between the state and the person to be operated. One of the mines which has the privilege of operation witht his procedure is Amasra Tekkeönü mine. The process which started with the tender of the Tekkönü coal mine, which wastendered by Arif and Tenail Efendi in
Article
Full-text available
Istanbul, Osmanli devletinin idari ve merkezi olmasi bulundurdugu nufus miktari ve tuketim merkezi olmasi sebebiyle buyuk bir oneme sahiptir. Halkin ihtiyacinin ucuz ve bol sekilde temin edilmesi idarenin oncelikli gorevlerindendi. Temel ihtiyac maddelerinden biri olan komurunde halkin ihtiyaclari icinde ozellikle kis aylarinda buyuk onemi bulunmaktadir. Istanbul’un komur ihtiyacinin temini, idarenin tutumu arz ve talep piyasasini onemli oranda etkilemistir. Yasanilan savaslar komur arz miktarini daha da siddetlendirmistir. Bu calismanin amaci 1855-1872 yillari arasinda Istanbul’un temel ihtiyac maddelerinden olan komurle ilgili yasanan sorunlar incelenmistir. Istanbul’ un komur temini, komur tedariki ve karsilanan bolgeler, komur tedarikinde yasanan sorunlar cercevesinde Basbakanlik Osmanli Arsivi kaynaklari esas alinarak incelenmistir.
ResearchGate has not been able to resolve any references for this publication.