ArticlePDF Available

18. YÜZYIL’DA GÖYNÜK’TE GÖREV YAPAN DERBENT GÖREVLİLERİNİN ÜCRETLERİ-ZEYNEL ÖZLÜ

Authors:
Article
Full-text available
Özet Göynük’te uzun bir dönem boyunca halkı kötü bir şekilde etkileyen salyane, imdad-ı hazariye, imdad-ı seferiye, ve avârız olarak adlandırılan vergilerin sıklığı, İstanbul’un zaman zaman bölgeden tavuk, piliç ve sadeyağ gibi isteklerde bulunması, sürekli olarak devam eden savaşların doğal bir sonucu olarak halkın alım gücü zayıflamıştır. Göynük Tavukçubaşı Ocaklığına bağlanmış önemli kazalardan birisidir. Göynük’te her hane, Matbah-ı Amire’ye (Saray Mutfağı) “ayni olarak” 30 tavuk, 10 piliç vermektedir. Göynük’te vergi toplama konusunda dikkate değer bir sıkıntı yaşanmamıştır. Anahtar Kelimeler: Bolu, Göynük, avârız, vergi, piliç, Saray Mutfağı. Abstarct During this long period, Göynük remained under the influence of some important events such as long lasting wars, and the requency of collecting heavy taxes called “salyane”, “imdâd-ı hazariye”, “imdad-ı seferiye”,“avârız” etc. affecting the people badly. On the other hand the ihhabitants of Göynük had to meet occasional demands for chicken, hen and clarified butter to meet teh needs of İstanbul. As a result of all these important events the purchasing power of the people living in Göynük weakened. Göynük is one of the most important subprovinces which was taxed to Tavukçubaşı Ocağı. Each house owner delivered 30 hens and 10 chickens to the Palace Kitchen as real. No remarkable problem has been experienced in collecting taxes in Göynük. Keywords: Bolu, Göynük, avârız, tax, chicken, The Palace Kitchen.
Article
Full-text available
Temettuat Defterleri aşiretlerin (Barak Türkmen aşireti gibi) yerleştiği yöreleri göstermesi, bölgenin Türk ve islam niteliğini göstermesi açısından son derece önemlidir. Temettuat Defterleri; Göynük’e çok uzak yerlerden insanların göç ettiğini göstermesi açısından da önemlidir. Ancak temettuat defterleri sadece vergi yükümlüsü kişileri kapsadığından kadın adları konusunda herhangi bir değerlendirme yapamamaktayız. Türk milleti tarih boyunca muhtelif sülale ve kişi adları kullanmıştır. Adların kullanımında mesleki kariyer, millet ve yer adları, hayvan adları ve kişinin bedensel veya diğer bazı özellikleri etkili olmuş olmalıdır. Çakal oğlu, Kuşçu oğlu; Topal oğlu, Tenbel oğlu gibi. Türk kültür hayatında pek fazla yer tutmayan adlar da bazen ad olarak kullanılmıştır. Aslan, porsuk, karga ve çakal gibi. Günümüzde lakap geleneği kırsal alanlarda hala yaşamaktadır. Adların kullanımında ilk zamanlarda kişisel nitelikler önemli iken zaman içinde, Türk örf ve geleneğini yaşatma arzusu ve mensup olunan din (islam Dini) etkili olmuştur. Dolayısıyla adlar zamanla asıl kullanım sebepleri olan kişinin fiziki ve karakteristik özellikleri dışında, geleneksel kültürü yaşatmak gayesiyle kullanılmış olmalıdır. Veriler incelendiğinde kent merkezinde ve kırsal kesimde (köylerde) sülale adlarında benzerlikler görülmüştür. Bu durum göç olgusuyla açıklanabilir. Dillerin söz dağarcığının oluşumunda, yaşam koşullarının önemli bir yeri vardır. Nalbant oğlu ve Arabacı oğlu sülalesi gibi. Ata yurt orijinli millet ve hayvan adlarının, sülalelerin adlarında kullanılması da yaşam koşullarının dile yansımasının bir göstergesi olmalıdır. Bölgedeki soyadlarının kayıtlara Müslüman adları olarak yansıması Türkleşme ve islamlaşma olgularını göstermesi açısından önemlidir. Yörede erkeklere verilen adlar mensup olunan dinin etkisinde kalındığını göstermektedir (Din büyüklerinin adlarının kullanılması gibi). Erkeklerin adları islam orijinlidir. Bununla birlikte İsa, Yusuf gibi adların verilmesi de diğer toplumların peygamberlerinin adlarının benimsendiğini göstermektedir. Temettuat Defterleri’nde kayıtlı sülale ve erkek kişi adları gerek kişisel adların gerekse de soyadlarının, 19. yüzyıl Göynük kırsalında, Türk-islam geleneksel yapısına uygun olarak sürdürüldüğünü göstermektedir.Ancak temettuat defterleri sadece vergi yükümlüsü kişileri kapsadığından kadın adları konusunda herhangi bir değerlendirme yapamamaktayız. Türk milleti tarih boyunca muhtelif sülale ve kişi adları kullanmıştır. Adların kullanımında mesleki kariyer, millet ve yer adları, hayvan adları ve kişinin bedensel veya diğer bazı özellikleri etkili olmu olmalıdır. Çakal oğlu, KuĢçu oğlu; Topal oğlu, Tenbel oğlu gibi. Türk kültür hayatında pek fazla yer tutmayan adlar da bazen ad olarak kullanılmıştır. Aslan, porsuk, karga ve çakal gibi. Günümüzde lakap geleneği kırsal alanlarda hala yaşamaktadır. Adların kullanımında ilk zamanlarda kiisel nitelikler önemli iken zaman içinde, Türk örf ve geleneğini yaşatma arzusu ve mensup olunan din (islam Dini) etkili olmuştur. Dolayısıyla adlar zamanla asıl kullanım sebepleri olan kişinin fiziki ve karakteristik özellikleri dışında, geleneksel kültürü yaşatmak gayesiyle kullanılmış olmalıdır. Veriler incelendiğinde kent merkezinde ve kırsal kesimde (köylerde) sülale adlarında benzerlikler görülmüştür. Bu durum göç olgusuyla açıklanabilir. Dillerin söz dağarcığının oluşumunda, yaşam koşullarının önemli bir yeri vardır. Nalbant oğlu ve Arabacı oğlu sülalesi gibi. Ata yurt orijinli millet ve hayvan adlarının, sülalelerin adlarında kullanılması da yaşam koĢullarının dile yansımasının bir göstergesi olmalıdır. Bölgedeki soyadlarının kayıtlara Müslüman adları olarak yansıması TürkleĢme ve ĠslamlaĢma olgularını göstermesi açısından önemlidir. Yörede erkeklere verilen adlar mensup olunan dinin etkisinde kalındığını göstermektedir (Din büyüklerinin adlarının kullanılması gibi). Erkeklerin adları Ġslam orijinlidir. Bununla birlikte Ġsa, Yusuf gibi adların verilmesi de diğer toplumların peygamberlerinin adlarının benimsendiğini göstermektedir. Temettuat Defterleri’nde kayıtlı sülale ve erkek kiĢi adları gerek kiĢisel adların gerekse de soyadlarının, 19. yüzyıl Göynük kırsalında, Türk-Ġslam geleneksel yapısına uygun olarak sürdürüldüğünü göstermektedir.
ResearchGate has not been able to resolve any references for this publication.