Content uploaded by Mehmet Akif Sarıca
Author content
All content in this area was uploaded by Mehmet Akif Sarıca on Nov 03, 2017
Content may be subject to copyright.
115
Olgu Sunumu/Case Report
Turk Neph Dial Transpl 2017; 26 (1): 115-117
Ekstazi Kullanımına Bağlı Bilateral Renal Enfarktüs
Bilateral Renal Infarction Due to Ecstasy Usage
Özkan GÜNGÖR1
TÖRÜN1
Ferhat KESLER1
Suna 1
SARICA2
ÖÇAL3
1
ERKEN1
Orçun ALTUNÖREN1
1 Kahramanmaraş Sütçü İmam
Üniversitesi Tıp Fakültesi , Nefroloji
Bilim Dalı, Kahramanmaraş, Türkiye
2 Kahramanmaraş Sütçü İmam
Üniversitesi Tıp Fakültesi, Radyoloji
Anabilim Dalı, Kahramanmaraş, Türkiye
3 Kahramanmaraş Sütçü İmam
Üniversitesi Tıp Fakültesi, Hematoloji
Anabilim Dalı, Kahramanmaraş, Türkiye
doi: 10.5262/tndt.2017.1001.19
Yazışma Adresi:
Özkan GÜNGÖR
Kahramanmaraş Sütçü İmam Üniversitesi
Tıp Fakültesi, Nefroloji Bilim Dalı,
Kahramanmaraş, Türkiye
Tel : +90 506 664 80 54
E-posta : ozkan.gungor@yahoo.com
Geliş Tarihi : 08.06.2016
Kabul Tarihi : 06.08.2016
ÖZ
Renal enfarktüs bilateral yan ağrısının nadir görülen bir nedenidir. Etiyolojide en sık atrial fibrilasyon ve
buna bağlı tromboemboli sorumludur. Madde bağımlılığı, örneğin ekstazi kullanımı renal enfarktüsün
çok nadir bir nedenidir. Burada 35 yaşındaki erkek hastada görülen bilateral enfarktüste diğer nedenler
ekarte edildikten sonra ekstazi kullanımı sorumlu bulunmuş ve sunulmuştur.
ANAHTAR SÖZCÜKLER: Ağrı, Renal enfarktüs, Ekstazi
ABSTRACT
Renal infarction is a rare cause of bilateral loin pain. The most common etiologic reason is
thromboembolism due to atrial fibrillation. Abuse of drugs such as ecstasy is a very rare cause of renal
infarction. Here, we present a case diagnosed with bilateral renal infarction due to ecstasy usage after
excluding other reasons.
KEY WORDS: Pain, Renal infarction, Ecstasy
Renal enfarktüs, tüm acil servis başvu-
rularının yaklaşık olarak % 0,007’sini
oluşturur (1). Renal enfarktüs aynı zamanda
nefroloji pratiğinde de az rastlanan ancak
önemli olabilecek bir problemdir. Acil
servise ve nefroloji polikliniğine yan ağrısı
nedeniyle başvuran hastalarda öncelikle
üriner sistem enfeksiyonu veya taş
hastalığı düşünülmekte, aynı semptomları
gösterebilen renal enfarktüs daha az oranda
akla gelmektedir. Literatürde renal enfarktüs
hastalarına bakıldığında etiyolojide
genellikle atrial brilasyon, travma ve
hiperkoagülabiliteye yol açabilecek nedenler
sorumlu tutulmuştur (2-5). İlginç olarak bir
olguda renal enfarktüse neden olabilecek
herhangi bir patolojiye rastlanmamış ve
ekstazi kullanımı sorumlu tutulmuştur (6).
Ekstazi etken madde olarak 3,4-metilen
dioksi metamfetamin (MDMA) içeren bir
amfetamindir. Ekstazinin etkisi, alındıktan
20-60 dakika sonrasında kendisini gösterir
ve bu etki 4-6 saat kadar devam eder.
Temel etkisi kuvvetli bir uyarıcı olmasıdır.
Enerjinin artığı hissini verirken uyku ve
yorgunluk hissini bloke eder (7). Captagon
ise etken madde olarak fenetylline içeren
amfetamin benzeri özellikler taşıyan
bağımlılık yapan bir maddedir. Uyanık tutma
ve cesaret verme özellikleri kullanımını
artırmaktadır (8). Her iki ilacın da önemli
yan etkileri bulunmaktadır. Literatürde
captagon kullanımına bağlı akut miyokard
infarktüsü (9) ve ekstazi kullanımına bağlı
renal enfarktüs olgusu bildirilmiştir.
Biz burada bilateral renal enfarktüs
nedeniyle kliniğimize yatırılan, ekstazi ve
captagon kullanımı bulunan ve çok yüksek
olasılıkla ekstaziye bağlı renal enfarktüs
gelişen hastayı oldukça nadir görülmesi
nedeniyle sunuyoruz.
OLGU SUNUMU
35 yaşındaki erkek hasta bir gün önce
başlayan ve giderek artan iki taraı yan
ağrısı ve bulantı yakınmaları ile hastanemiz
116
Turkish Nephrology, Dialysis and Transplantation Journal Güngör Ö ve ark: Ekstazi ve Renal Enfarktüs
Turk Neph Dial Transpl 2017; 26 (1): 115-117
acil servisine başvurdu. Beraberinde ateş yüksekliği ve
makroskobik hematürisi yoktu. Öz geçmişinde herhangi bir
kronik hastalık ve ilaç kullanımı öyküsü olmadığını belirtti.
Fizik muayenede kan basıncı 130/70 mmHg, nabız: 88/dakika
idi. Bilateral kostovertebral açı hassasiyeti mevcuttu. Yapılan
laboratuvar tetkiklerinde kreatinin 0.8 mg/dl (0,6-1,2), Aspartat
amino transferaz (AST): 48 U/l (5-40), laktat dehidrogenez
(LDH): 636 U/l (140-280), C-reaktif protein (CRP): 64 mg/l (0-
5), beyaz küre: 12900 /mm3 (3500-10000), hemoglobin: 13,4 gr/
dl, trombosit ise 146000/mm3 idi. Tam idrar tetkikinde protein,
eritrosit ve lökosit yoktu. Hastada taş hastalığı olabileceği
düşünülerek kontrastsız abdominal tomogra çekildi. Bilgisayarlı
Tomograde (BT) sağ böbreğin alt 2/3 ünde ve sol böbreğin
yarısında enfarktla uyumlu görünüm vardı (Şekil 1A-C), hastaya
bunun üzerine kontrastlı renal BT anjiyogra çekildi, aorta ve
renal arterlerde herhangi bir trombus ya da darlık izlenmedi.
Diğer organlarda enfarkt lehine bulgu yoktu. Hastada klinik,
laboratuvar ve radyololojik bulgular eşliğinde bilateral renal
enfarktüs düşünüldü ve servise yatırıldı. Hastaya kontrast madde
de verildiği için 2000 cc/gün intravenöz serum zyolojik, 2400
mg oral N-asetil sistein, ampirik olarak intravenöz 4x1,5 gram
ampisilin sülbaktam ve düşük molekül ağırlıklı heparin (2x0,4
ml enoksaparin sodyum) başlandı. Renal enfarktüsün nedeni
araştırılmaya başlandı, elektrokardiyograde atrial brilasyon
veya başka bir aritmiye rastlanmadı, ekokardiyograde trombüs
tespit edilmedi. Tiroid fonksiyon testleri normal olarak bulundu.
Literatürde daha nadir olarak travma, hematolojik bozukluklar
(antifosfolipid antikorlar, faktör V leiden mutasyonu) ve bir
olguda ise ekstazi kullanımının sorumlu tutulması üzerine ileri
incelemeler yapıldı. Karın veya bel bölgesine travma öyküsü
yoktu. Antinükleer antikor (ANA), Antikardiyolipin antikorlar
(IGM ve IGG), Antinötrolik sitoplazmik antikorlar negatifti.
Protein C, Protein S, antitrombin 3, aktive protein C rezistansı
düzeyleri normaldi. Protrombin ve faktör 5 leiden mutasyonu
saptanmadı. Hasta ilaç ve madde kullanımı yönünden detaylı
olarak sorgulandı. Herhangi bir ilaç kullanmadığını ancak son
3 aydır yurtdışından gelen bir arkadaşı sayesinde ekstazi ve
captagon isimli uyuşturucu maddeleri fazla miktarda aldığını
belirtti. Hastanemizde bu maddelerin toksikolojik analizi
yapılmadığından ve son 7 gündür almadığını belirttiğinden
analiz edilemedi. Ancak hastada diğer nedenler dışlandığı için
mevcut tablo öncelikle ekstazi kullanımına bağlandı. 1 hafta
düşük molekül ağırlıklı heparin tedavisi verilen hasta kreatinin
değeri 0,8 mg/dl, LDH değeri 300 U/l, CRP değeri 4,95 mg/
dl iken tedavisi kesilerek takibe alındı. İki haftalık poliklinik
izleminde de yeni bir sorun yaşanmadı.
Biz burada akut iki taraı yan ağrısı ile acil servise gelen
hastada saptanan bilateral renal enarktüslü olguda etiyolojide
çok nadir bir neden olan (dünyada bildirilmiş ikinci olgu olarak)
ekstazi kullamını sorumlu olarak belirledik.
Acil servise yan ağrısı nedeniyle başvuran hastalarda
nedenler genellikle pyelonefrit veya taş hastalığı iken renal
Şekil 1: A, B, C) Renal enfarktüsün tomograk görünümü.
A
B
C
enfarktüs odukça nadir olarak görülmektedir. Teşhis genellikle
çekilen bilgisayarlı tomogralerde tesadüfen saptanan enfarkt
alanlarının görülmesiyle konulur. AST ve LDH yüksekliği
doku yıkımının birer göstergesi olarak tanıya yardımcı olurlar.
Renal enfarktüs etiyolojisinde en sık olarak atrial brilasyon ve
buna bağlı gelişen emboliler sorumludur. Hipertroidi ve atrial
117
Turkish Nephrology, Dialysis and Transplantation Journal Güngör Ö ve ark: Ekstazi ve Renal Enfarktüs
Turk Neph Dial Transpl 2017; 26 (1): 115-117
bildirilmemiştir. Bizim hastamızda öncelikle renal enfarktüse yol
açabilecek diğer sık ve daha nadir görülen nedenler araştırılmış
ancak herhangi bir neden bulunmamıştır. Bunun üzerine hasta
madde kullanımı yönünden detaylı olarak sorgulanmış ve
ekstazi kullanımını itiraf etmiştir. Hasta bu maddenin olası
diğer komplikasyonları açısından da bilgilendirilmiş ve madde
bağımlılığı yönünden değerlendirilmek üzere uzman kişilere
yönlendirilmiştir. Literatürde sadece bir olgu sunumu olduğu
için ekstaziye bağlı renal enfarktüsün tedavisinde kesinlik
olmamakla beraber hidrasyon, düşük molekül ağırlıklı heparin
ve antibiyoterapi tedavisi tarafımızca da uygulanmış ve izlemde
hastada renal yetmezlik gelişmemiştir. Hasta yine de bu açıdan
düzenli olarak takip altında tutulacaktır.
Sonuç olarak, genç hastalarda renal enfarktüs geliştiğinde
diğer nedenler ekarte edildikten sonra ayırıcı tanıda madde
kullanımın da akılda tutulması ve hastaların bu açıdan detaylı
olarak sorgulanması gerekmektedir.
KAYNAKLAR
1. Domanovits H, Paulis M, Nikfardjam M, Meron G, Kürkciyan
I, Bankier AA, Laggner AN: Acute renal infarction. Clinical
characteristics of 17 patients. Medicine (Baltimore) 1999;78:386-
394
2. Antopolsky M, Simanovsky N, Stalnikowicz R, Salameh S, Hiller
N: Renal infarction in the ED: 10-year experience and review of the
literature. Am J Emerg Med 2012;30:1055-1060
3. Rafai M, Belyamani L: Post-traumatic bilateral renal infarction. Pan
Afr Med J 2015;20:376
4. Ayach T, Kazory A: Bilateral renal infarction: An uncommon
presentation of bromuscular dysplasia. Clin Kidney J 2013;6:646-
649
5. Kitta T, Takeyama Y, Seki T, Togashi M, Harada H: Asynchronous
(heterochronic) bilateral renal infarction associated with primary
antiphospholipid syndrome. Int J Urol 2001;8:631-633
6. Dufour M, Payet C, Gillet A: Bilateral renal infarction and ecstasy.
J Mal Vasc 2014;39:285-287
7. Downing J: The psychological and physiological effects of MDMA
on normal volunteers. J Psychoactive Drugs 1986;18:335-340
8. Katselou M, Papoutsis I, Nikolaou P, Qammaz S, Spiliopoulou
C, Athanaselis S: Fenethylline (Captagon) abuse-local problems
from an old drug become universal. Basic Clin Pharmacol Toxicol
2016;119:133-140
9. Uluçay A, Arpacık Kargı C, Aksoy MF: Acute myocardial infarction
associated with Captagon use. Anadolu Kardiyol Derg 2012;12:182-
185
10. Muntan CD, Tuckler V: Cerebrovascular accident following MDMA
ingestion. J Med Toxicol 2006;2:16-18
11. Campbell GA, Rosner MH: The agony of ecstasy: MDMA
(3,4-methylenedioxymethamphetamine) and the kidney. Clin J Am
Soc Nephrol 2008;3:1852-1860
miksoma bu olayı tetikleyebilir. Daha nadir nedenler arasında bel
ve karın bölgesine travma, bromüsküler displazi, antifosfolipid
antikor sendromu ve tromboza eğilim sorumlu tutulabilir (2-
5). Enfarktüsü olan hastalarda trombusun gösterilmesi için
renal BT anjiyogra ve konvansiyonel anjiyogra yapılabilir,
trombus gösterilebilirse anjiyoplasti işe yarayabilir. Bizim
hastamızda çekilen kontrastlı BT anjiyograde trombus veya
şüphe uyandıracak bir lezyon görülmedi bu nedenle klasik
anjiyogra yapılmadı. Bu hastalar mutlaka kardiyak açıdan iyi
bir şekilde değerlendirilmelidir. Elektrokardiyogra de aritmiler,
ekokardiyograde ise trombus ve miksoma varlığı kontrol
edilmelidir. Bizim hastamızda bu değerlendirmeler normal olarak
bulundu. Hastalar karın ve bel bölgesine uygulanan travmalar
açısından sorgulanmalıdır çünkü literatürde bu klinikte olgu
sunumu bulunmaktadır (3). Fibromüsküler displazi özellikle
genç kadınlarda sekonder hipertansiyonun ve renal enfarktüsün
nadir bir nedeni olabilir. Bizim hastamızın hipertansiyonu yoktu
ve BT anjiyograde bromüsküler displazi şüphesi doğuracak
bir görünüme rastlanmadı. Yine literatürde tromboza yatkınlığı
artıran bazı hastalıklara (protein C, S eksikliği, faktör V leiden
mutasyonu, antifosfolipid antikor sendromu gibi) bağlı gelişen
olgu sunumları da bulunmaktadır (5). Bizim hastamız bu açıdan
da detaylı olarak incelendi ve tromboza yatkınlık oluşturabilecek
edinsel veya genetik herhangi bir hastalık bulgusuna rastlanmadı.
Literatür detaylı olarak incelendiğinde Dufour ve ark. 30
yaşındaki erkek hastada görülen bilateral renal enfarktüsü
etiyolojide yer alabilecek diğer nedenleri dışladıktan sonra
ekstazi kullanımına bağlamışlardır (6). Ekstazi etken madde
olarak 3,4-metilen dioksi metamfetamin içeren bir amfetamindir.
MDMA beyinde varolan 5-HT (serotonin) nörotransmiterlerinin
salınmasını sağlayan bir serotonin ateşleyicisi ve geri alım
inhibitörüdür (7). Genellikle kişide yarattığı rahatlık, doygunluk,
zindelik ve mutluluk hisleri nedeniyle kullanılır. Bağımlılık yapıcı
etkisi bulunmaktadır. MDMA masum bir madde değildir, birçok
yan etkisi bulunmaktadır. Kullanan kişilerde akut miyokard
enfarktüsü, rabdomiyoliz, dissemine intravasküler koagülasyon,
hiponatremi, akut böbrek yetmezliği, hepatit, hipertermi,
serebral enfarkt ve koma bildirilmiştir (10). Ekstazinin böbrek
üzerindeki yan etkileri de oldukça fazladır. Nontravmatik
rabdomiyoliz, nekrotizan vaskülit, obstrüktif üropati, malign
hipertansiyon, proksimal tübül disfonksiyonu ve hipovolemiye
bağlı akut renal hasarlanma görülebilir (11). Bunların oluş
mekanizması ne yazık ki tam olarak bilinmemekle birlikte
MDMA’nın direkt toksik etkisi ve hiperpireksinin sorumlu
olabileceği düşünülmüştür (11). Bizim hastamızda bu yan
etkilerin hiçbiri görülmemiştir. Literatürde ekstazi kullanımına
bağlı sadece bir renal enfarktüs olgusu bildirilmiş olup bizim
sunduğumuz olgu literatürdeki ikinci olgudur. Mekanizma ne
yazık ki tam olarak bilinmemekle birlikte MDMA’nın tetiklediği
vazospazm ya da artmış tromboza yatkınlık sorumlu tutulabilir
(6). Bizim hastamızda ekstaziyle birlikte captagon denilen
maddenin de kullanımı söz konusudur. Captagon da amfetamin
benzeri etki gösteren bir maddedir. Literatürde akut koroner
sendroma yol açabileceği bildirilmiş (9). Ancak renal enfarktüs