Content uploaded by Coşkun Karaca
Author content
All content in this area was uploaded by Coşkun Karaca on Dec 26, 2017
Content may be subject to copyright.
ICOMEP 2016 | 26-27 October | İstanbul, Turkey
2654
TÜRKİYE’NİN 2023 YILI YENİLENEBİLİR ENERJİ
YATIRIM HEDEFLERİNİN İŞSİZLİĞE ETKİSİ
1
Doç. Dr. Coşkun KARACA
Cumhuriyet Üniversitesi / İİBF, Maliye Bölümü.
karaca.coskun@gmail.com
Arş. Gör. Mahmure EŞGÜNOĞLU
Cumhuriyet Üniversitesi / İİBF, Maliye Bölümü.
mesgunoglu@hotmail.com
ÖZET: Türkiye’de yenilenebilir enerji yatırımlarının teşvik edilmesini gerekli kılan pek çok faktör
bulunmaktadır. Ülkenin uzun yıllardır süregelen kronik işsizlik problemi bu faktörlerden biridir. Enerji
ihtiyacının büyük bir kısmını fosil yakıt ithal ederek karşılayan ülkemiz imalat, inşaat ve işletme
sürecinde yerli ve yenilenebilir kaynaklara yatırım yaparak önemli bir istihdam fırsatı yakalamaktadır.
Bu nedenle çalışmada Türkiye’nin “2012-2023 Enerji Verimliliği Strateji Belgesi”nde ortaya koyduğu
yenilenebilir enerji yatırımlarını artırma hedefinin ülkedeki işsizliğe ne denli çözüm bulacağı analiz
edilmiştir. Bu hedef çerçevesinde yenilenebilir enerji kaynaklarına yapılacak ilave kurulu güç
yatırımlarının istihdamda sağlayacağı artış miktarı Amerika’da Ulusal Enerji Laboratuvarı (NREL)
tarafından geliştirilen JEDI (Jobs and Economic Development Impact) yöntemine göre tahmin
edilmiştir. Analiz sonuçlarına göre Türkiye’nin 2023 yılı yenilenebilir enerji yatırım hedeflerini
gerçekleştirmesi halinde ülkede doğrudan ve tam zamanlı istihdam sayısında yaklaşık 360 bin ilave
artış olması beklenmektedir. Bu sayıya dolaylı ve uyarılmış istihdamın da eklenmesiyle ilave istihdam
artışının 735 bini bulacağı öngörülmüştür.
Anahtar Kelimeler: yenilenebilir enerji, işsizlik, yatırım hedefi
UNEMPLOYMENT IMPACT OF TURKEY'S 2023 RENEWABLE ENERGY INVESTMENT
TARGETS
ABSTRACT: There are numerous factors, which necessitate the investments of renewable energy to
be stimulated in Turkey. One of those factors is the chronic unemployment problem of the country
over the years. Turkey is met a large portion of energy needs by importing fossil fuels. Turkey takes
an important employment opportunity by investing in domestic and renewable resources in the process
of manufacturing, construction and business. Therefore, in this study, in the Turkey's “Energy
Efficiency Strategy Paper 2012-2023” how the objective of increasing renewable energy investments
revealed that the unemployment in the country were analysed to find a solution. In the framework of
these objectives will be to increase the amount of renewable energy sources will provide additional
installation of the power invested in employment was estimated according to the JEDI (Jobs and
Economic Development Impact) method developed by the National Renewable Energy Laboratory
(NREL) in the United States. According to the results if Turkey to achieve target investments in
renewable energy by 2023 in the number of direct and full time employment in the country is expected
to be an addition rise about 360 thousand. Associated with the number of indirect and stimulated
employment is expected to be found with the addition of 735 thousand of additional employment
growth.
Key Words: renewable energy, unemployment, investment target
1
Bu çalışma Cumhuriyet Üniversitesi Bilimsel Araştırma Projeleri Koordinatörlüğü tarafından
desteklenmektedir. Proje No: IKT-098
ICOMEP 2016 | International Congress of Management Economy and Policy | Proceedings Book
2655
GİRİŞ
Türkiye son yıllarda pek çok ekonomik ve sosyal sorunun çözümünde önemli
mesafeler kat etse de yüksek oranlı işsizlik halen ülkenin çözüm bulmakta zorlandığı konular
arasında yer almaktadır.
Türkiye’de işsizliğin ortaya çıkmasında pek çok faktör etkili olmakla birlikte ülkenin
ithalata dayalı büyüme göstermesi bu sorunun ortaya çıkmasındaki temel nedenlerden biridir.
Türkiye ekonomisi son 10 yıllık dönemde sabit fiyatlarla %45 büyümesine rağmen ülkedeki
işsizlik azalmak bir yana artmaya devam etmektedir. Dolayısıyla ülkedeki büyümenin
istihdam ortaya çıkarmadığı aksine işsiz büyümeye yol açtığı söylenebilir. Bu durumda
çalışmanın da çözüm bulmaya odaklandığı ülkedeki büyümenin neden istihdamda artış
sağlamadığı sorusu önem kazanmaktadır.
Bu soruya cevap verebilmek için işsizliğin azalmasında temel rol oynayan ve üretimle
doğrudan ilişkili olan ekonomik büyümenin bileşenlerine bakılmalıdır. Genel iktisat teorisine
göre harcamalar yöntemi ile milli gelirin bileşenleri özel tüketim (C), özel yatırım (I), kamu
harcamaları (G) ve ihracat (X) şeklinde dörde ayrılmaktadır. Bu bileşenlerin herhangi birinde
veya birkaçında meydana gelen artış milli geliri yani üretimi artırmaktadır. Ancak bu
kalemlerdeki artışın bir kısmı ithalat ile karşılandığında büyüme hızı da yavaşlamakta ve
büyümeden beklenen istihdam artışı gerçekleşmemektedir.
İşte Türkiye’nin yıllardır kronik işsizlikle yüzleşmesinin ardında yatan temel neden de
budur. Ülkemiz nihai tüketimden aramalı ve yatırım malına kadar tüm ürünlerde ithalata
bağımlı olduğundan ülkedeki üretimin istihdam ortaya çıkarma gücü zayıf kalmaktadır. Bu
durum bir yandan ülke sermayesinin yurt dışına çıkmasına neden olurken diğer yandan
ülkedeki muhtemel istihdam fırsatları bu ürünlerin başka ülkelerden ithal edilmesi nedeniyle
kaçırılmaktadır.
Bu durumda yapılması gereken ithal edilen ürün, hizmet ve kaynakların yurt içi
üretiminin sağlanmasıdır. Ülkemize ilişkin verilerden bu kaynakların neler olduğu ve hangi
miktarda ithal edildiği bilindiğine göre öncelikle yapılması gereken ülkenin en fazla ithal
ettiği ve yerli ikamesi mümkün olan kaynakların ülkedeki üretimine yönelik politikaların
hayata geçirilmesidir.
Bu amaçla hazırlanan ve ülkedeki işsizliğe çözüm bulma amacı taşıyan çalışmamızda
Türkiye’de yenilenebilir enerji üretimi ve kullanımının yaygınlaştırılması ile ülkedeki işsizlik
sorununa ne derece katkı sağlanacaktır sorusuna cevap aranmaktadır. Makroekonomik
değişkenlerin birbirleriyle etkileşim içinde olduğu düşünüldüğünde yenilenebilir enerji
kullanımını yaygınlaştırarak işsizlikte sağlanacak bir iyileşmenin aynı zamanda cari açıkta ve
çevre kalitesinde de bir iyileşme sağlanacağı unutulmamalıdır. Dolayısıyla konumuzla
doğrudan ilişkisi olmasa da bu iki konuya yeri geldikçe değinilecektir.
ICOMEP 2016 | 26-27 October | İstanbul, Turkey
2656
1. YENİLENEBİLİR ENERJİ YATIRIMLARININ İSTİHDAM ARTIŞINDAKİ
ROLÜ
Günümüzde fosil yakıtların fayda ve maliyetlerini araştıran çalışmalar bu yakıtların
ekonomi üzerinde gösterdiği etkileri enerji arz güvenliği, cari açık ve işsizlik olarak üçe
ayırmaktadır. Gerçekten de ülke için çok önemli olan enerji kaynağının sahibi tarafından
kesilmesi, azaltılması veya fiyatının yükseltilmesi ülke ekonomisinde telafi edilemeyecek
zararlar oluşturabilmektedir. Bu nedenle enerji arz güvenliği risklerini azaltmak isteyen pek
çok ülke enerji kaynak çeşitliliğine gitmekte ve yerli kaynaklarını azami oranda
değerlendirmektedir. Benzer olumsuzluk cari açıkta da görülmekte ve belirli ülkelerin elinde
bulunan petrol ve doğal gaz fiyatlarında meydana gelen artışlar, ithalatçı ülkelerdeki üretim ve
milli hâsılaya zarar vermekte ve ithal edilen kaynaklardan doğan cari açığın da artmasına
neden olmaktadır.
Ekonomik maliyetler içerisinde yer alan bir başka konu ise istihdam konusudur. Fosil
yakıtların ithalat ile karşılanması, ithalat yapılan ülkenin istihdamını olumlu etkilerken
ithalatçı ülkede kaçırılan fırsat nedeniyle alternatif maliyet ortaya çıkmaktadır. Gerçekten de
fosil yakıtla sağlanan enerjinin alternatif başka yöntemlerle de elde edilmesi mümkündür. Bu
yöntemlerden biri de ülkelerin doğal olarak sahip olduğu yenilenebilir enerji kaynaklarıdır.
Bu kaynakların değerlendirilmesi sonucunda ülkedeki istihdam birkaç şekilde artış
göstermektedir.
Bunlardan ilki yenilenebilir kaynaklarla elektrik üretiminde kullanılan araç ve
gereçleri ülkede yerli imkânlarla üretmektir. Güneş enerjisinde panellerin, rüzgâr ve
hidroelektrik enerjisinde türbinlerin ve benzeri tüm parçaların yerli imkânlarla üretimi
sürecinde önemli miktarda istihdam kazanılmaktadır. Bu kazanç yalnızca ilgili sektörlerde
değil yenilenebilir enerji yatırımlarıyla ilişkili diğer sektörlerde de olmaktadır.
Ancak ülkelerin üretimlerinde kullandıkları üretim faktörlerinin yoğunluğu ve bu
faktörlerin nasıl karşılandıkları da istihdam artışında önem arz eden konular arasındadır. Bu
faktörlerden biri de üretimde önemli bir girdi olan enerji kullanımıdır. Günümüzde pek çok
ülke bu ihtiyacını ithal ettiği fosil yakıtlarla karşılamakta ve bu yakıtların tedariki konusunda
önemli sorunlarla yüzleşmek zorunda kalmaktadır. Gerçekten de dünya üzerinde bazı bölgeler
enerji kaynak çeşitliliği açısından avantaja sahipken bu kaynaklara sahip olmayan ülkeler
enerji arz güvenliği açısından tehdit altında bulunmaktadır. 1970’lerde OPEC krizi ile
tartışılmaya başlanan bu konu ithal enerji kaynaklarının miktar ve fiyatlarındaki artışla
ülkelerin üretimlerinde gerilemeye yol açmasıyla daha da önem kazanmıştır. Ancak üretim
için hayati öneme sahip olan enerji kaynaklarının son yarım yüzyıldır yeni bir tartışmaya kapı
araladığı görülmektedir. Bu tartışma fosil yakıtların çevre üzerinde gösterdiği olumsuz etkiler
ve bu yakıtların kullanımından vazgeçilmedikçe dünyanın daha da yaşanamaz bir hale
gelmesi üzerinedir. Akademik çalışmalarla ve uluslararası pek çok çok kurumun hazırladığı
raporlarla fosil yakıtların neden olduğu zararların gün geçtikçe daha iyi anlaşılması bu
yakıtlara alternatif olabilecek enerji kaynaklarının ve bu kaynaklara yapılacak yatırımlarla
elde edilecek faydaların araştırılması için zemin hazırlamıştır. İşte böyle bir ortamda ortaya
ICOMEP 2016 | International Congress of Management Economy and Policy | Proceedings Book
2657
çıkan yenilenebilir enerji kaynaklarının istihdamı artırdığına ilişkin literatür hem ampirik hem
de uygulamalı sonuçlar üzerinden tartışılagelen önemli bir konu haline gelmiştir.
Yenilenebilir enerji yatırımlarında istihdam artışını sağlayan süreç dört aşamada
gerçekleşmektedir. İlk aşama yatırımlar için gerekli olan malzemelerin üretimi aşamasıdır. Bu
aşamayı enerji üretimi için gerekli santralin kurulum aşaması izlemektedir. Sonraki iki aşama
ise santralin işletilmesi ve bakım onarımından oluşmaktadır. Bu aşamalarda ortaya çıkan
istihdam ise doğrudan, dolaylı ve uyarılmış istihdam şeklinde üçe ayrılmaktadır.
Doğrudan istihdam yenilenebilir enerji yatırımlarında kullanılacak malzemelerin
imalatında çalışan işçilerle santralin projelendirilmesinde, kurulumunda, bakım ve onarımında
görev alan çekirdek ekipten oluşmaktadır. Her yenilenebilir kaynak için farklı bölgelerde
gerçekleştirilen örnek proje ve üretim verilerini yeni projelere uygulamak mümkün
olduğundan doğrudan istihdama ilişkin tam zamanlı çalışanların tespit edilmesi diğer istihdam
türlerine nispeten daha kolaydır.
Dolaylı istihdam ise genellikle birincil sektöre girdi sağlayan ikincil endüstrilerden
oluşmaktadır. Yenilenebilir enerji yatırımlarında kullanılan malzemelerin üretimi için gerekli
hammaddenin çıkarılması ve işlenmesi yanında danışmanlık firmalarında ve araştırma-
geliştirme kuruluşlarında çalışanlar bu tür istihdamı oluşturmaktadır. Uyarılmış istihdam ise
yenilenebilir enerji yatırımlarının neden olduğu doğrudan ve dolaylı istihdamın, bu
yatırımlarla vergi geliri sağlayan hükümetlerin ve bu yatırımlardan gelir sağlayan diğer
paydaşların elde ettikleri kazançları ekonomiye dâhil etmeleriyle uyarılan istihdamdır. Diğer
bir deyişle yapılan harcamalar çarpan etkisiyle ekonomide ilave gelir artışı sağlamakta ve bu
harcamalar ilave istihdama yol açmaktadır. Örneğin yenilenebilir enerji sektöründe
çalışanların yeme ve barınma ihtiyaçlarının karşılanması için veya çocuklarına sağlanan kreş
ve eğitim hizmetleri için elde edilecek istihdam buna örnek verilebilir. Ancak dolaylı ve
uyarılmış istihdamın yenilenebilir yatırımlarla olan bağlantısını tespit etmek güç olduğundan
araştırmaların birçoğu bu tür istihdamı ya göz ardı etmekte ya da bu etkileri belirli bir oran
üzerinden analize dâhil etmektedir.
Malzeme üretimi ve santralin kurulumu aşaması olan ilk iki aşamada toplam istihdama
olan katkı son iki aşamaya göre daha yüksektir. Buna göre toplam istihdamın %90’ı imalat ve
kurulum sürecinde %10’u ise işletme ve bakım onarım sürecinde çalışmaktadır. Yenilenebilir
enerji yatırımlarıyla sağlanan dolaylı çalışanların istihdama katkısı %50’nin üzerinde iken
uyarılmış yatırımlar da dâhil edildiğinde istihdamdaki artış %100’e ulaşmaktadır. İstihdamın
bu düzeye ulaşması hatta daha da artırılması için ülkedeki yenilenebilir enerji yatırımlarının
yaygınlaşması ve bu sektörün büyüyerek önemli bir pazar payı elde etmesi önemlidir.
Gerçekten de üretim miktarını artırarak ölçek ekonomileri vasıtasıyla üretim maliyetlerini
düşüren ve sektörde uluslararası rekabet gücü elde eden pek çok ülke örneği mevcuttur. Bu
fırsatı değerlendiren ülkelerden bazıları Tablo 1’de görülmektedir. Yenilenebilir enerji
üretimine yaptıkları yeni yatırımlarla 7,7 milyon ilave istihdam imkânı elde eden bu ülkeler
pek çok ülkenin mustarip olduğu işsizlik problemini de bir nebze olsun gidermeyi
başarmışlardır.
ICOMEP 2016 | 26-27 October | İstanbul, Turkey
2658
Tablo 1. Yenilenebilir Enerji Sektöründe İstihdam (2015 yılı, bin)
(bin)
Dünya
Çin
Brezilya
Amerika
Hindistan
Japonya
Bangladeş
Avrupa Birliği
Almanya
Fransa
Diğer
AB Ülk.
Biokütle
822
241
152
58
49
48
214
Bioyakıt
1,678
71
821
277
35
3
23
35
47
Biogaz
382
209
85
9
48
4
14
Jeotermal
160
35
2
17
31
55
Hidro
204
100
12
8
12
5
12
4
31
Güneş
(panel)
2,772
1,652
4
194
103
377
127
38
21
84
Güneş
(ısıtma)
939
743
41
10
75
0.7
10
6
19
Rüzgâr
1,081
507
41
88
48
5
0.1
149
20
162
Toplam
8,079
3,523
918
769
416
388
141
355
170
644
Kaynak: IRENA, 2016: 17.
Tablodan da görüldüğü üzere Çin, Brezilya ve Amerika, yalnızca güneş enerjisi ve
bioenerji alanında gerçekleştirdikleri yatırımlarla yaklaşık 4,3 milyon kişiye istihdam imkânı
sağlamıştır. Dünya genelinde güneş enerjisi üretimi için yapılan yatırımların diğerlerine
nazaran en fazla istihdam ortaya çıkaran sektör olduğu görülmektedir. Güneş panellerinin
üretimi ve ihracatında yüksek pay sahibi olan Çin’in yalnızca bu üretimden sağladığı istihdam
kazancı 2,4 milyon kişidir. Son on yıldaki büyüme oranı %10 olan Çin, katma değeri ve
istihdam imkânı yüksek olan yenilenebilir enerji pazarına yaptığı yatırımlarla ekonomisine
önemli bir ivme kazandırmıştır. Yine tarım ve orman arazilerinin genişliğini fırsata çeviren
Brezilya, biokütle enerjisi yatırımlarıyla yaklaşık 821 bin ilave istihdam fırsatı elde etmiştir.
2. TÜRKİYE’NİN ENERJİ POLİTİKASI VE 2023 HEDEFLERİ
Ülkelerde enerji politikası deyimiyle “ülkelerin enerji ihtiyacının amaçlanan ekonomik
büyümeyi destekleyecek biçimde karşılanması, sosyal kalkınma hamlelerinin desteklenmesi
ve enerjinin zamanında, yeterli, güvenilir, ekonomik biçimde temin edilmesi ile çevreyi
dikkate alması” anlaşılmaktadır. Bu tanımdan hareketle söz konusu politika gereksinimlerinin
ülkemiz tarafından yeterince karşılanamadığı ve enerji politikalarının optimal planlamaları
içerecek biçimde kurgulanmadığı söylenebilir.
Türkiye günümüze değin üretim artışı ve ekonomik büyüme için ihtiyaç duyduğu
enerji gereksiniminin önemli kısmını fosil yakıtlar ile karşılamıştır. Üretim teknolojilerinin
çoğunlukla fosil yakıtlara bağımlı olması ve bu yakıtların diğer enerji kaynaklarına nispeten
ucuz olması ülkelerin üretimlerini fosil yakıtlara bağımlı hale getirmesini sağlayan
etkenlerdir. Ancak bir ülkede elektrik üretim maliyetinin düşük olması veya kaynağın yüksek
verimliliğe sahip olması o kaynağın üretimde kullanılmasına karar verilmesinde tek kriter
değildir. Son yıllarda sürdürülebilir bir büyüme sağlamak isteyen pek çok ülkenin
yenilenebilir kaynaklarla elektrik üretimine geçmesinde bu kaynakların toplumsal faydası
dikkate alınmaktadır. Gerçekten de fosil yakıtların üretim veya tüketim fonksiyonundaki
ICOMEP 2016 | International Congress of Management Economy and Policy | Proceedings Book
2659
maliyetleri belirlenirken çevre ve insan sağlığı üzerinde ortaya çıkardığı negatif dışsallıklar
hesaba katılmamaktadır. Negatif dışsallıkların da dâhil edildiği sosyal maliyetlerin bir maliyet
olarak dikkate alınması günümüz sosyal refah devletlerinin enerji politikalarını belirlerken
uyguladığı genel bir kural haline gelmiştir. Son yıllarda uluslararası sorumluluktan
kaynaklanan yükümlülüklerin de dâhil edildiği bazı çalışmalar, yenilenebilir enerji
kaynaklarının fosil yakıtlar karşısındaki avantajını daha net bir şekilde ortaya koymaktadır.
Türkiye’nin enerji talebini karşılayan kaynaklar incelendiğinde Türkiye’nin sosyal
refah devleti uygulamalarında görülmeyen bir enerji politikası stratejisi izlediği
görülmektedir. Türkiye’nin birincil enerji arzı içinde fosil yakıtların payının %92,7 olması bu
varsayımı doğrulamaktadır. 2002 yılından bu yana küresel enerji talebi incelendiğinde
Türkiye doğal gaz tüketiminde Çin’in ardından en fazla talep artış hızına sahip ikinci ekonomi
olmuştur. Bu artış ülkenin enerji ithalat verilerine de yansımış ve Dünya bankasının 2014 yılı
verilerine göre ülkemiz doğal gaz ithalinde 214 ülke içerisinde en fazla doğal gaz ithal eden
8’inci ülke olmuştur.
Özellikle 1990’lardan itibaren büyük şehirlerdeki hava kirliliğini önlemek için ithaline
sıcak bakılan doğal gaz günümüzde Türkiye’nin enerji ithali içerisinde büyük bir yer tutmaya
başlamış ve ısınmadan elektrik üretimine kadar her alanda doğal gaz stratejik bir kaynak
haline gelmiştir. Bu nedenle 1987 yılı kullanımı 500 milyon m3 olan doğal gazın 2015 yılı
itibariyle toplam tüketim miktarı 49 milyar m3’e ulaşmıştır.
Her siyasi gerginlikte ve döviz kuru değişimlerinde kullanımı tartışılan doğal gazın
Türkiye için optimal bir kaynak olup olmadığı ve elektrik üretiminde en yüksek paya sahip
olması eleştiriye oldukça açık bir konudur. İçerisinde çevresel, ekonomik ve politik anlamda
önemli sorunları barındıran kömür için de benzer olumsuzluklar söz konusudur. Çünkü yerli
kömür kaynaklarının önemli bir kısmı elektrik üretimi için optimal bir kaynak değildir.
TEİAŞ’ın 2015 yılı elektrik üretim verilerine göre ithal kömürle elektrik üreten termik
santraller yerli kömüre oranla iki kat daha verimlidir. Buna rağmen Bakanlık 2023 hedeflerine
18500 MW ilave kömür santrali yapılması için hedefler koymuştur. Bu hedef Türkiye’nin
ekonomik, çevresel ve sosyal önceliklerini dikkate almayan bir planlamadır.
Fosil yakıtlara ilişkin tüm bu olumsuzluklara rağmen Bakanlığın “2012-2023 Enerji
Verimliliği Strateji Belgesi”ndeki yenilenebilir enerji hedefleri umut verici görülmektedir.
Cari açığı azaltma, istihdamı artırma, ekonomide uyarıcı etkiler geliştirme ve çevre
sorunlarının düzeyini hafifletme beklentilerinin hissedildiği eylem planında yenilenebilir
enerji kaynaklarına ilişkin şu hedefler konulmuştur (EİE, 2014: 18):
• Fosil yakıtların yüksek düzeyde ithalata bağımlı olması ve bu yakıtların
fiyatlarında meydana gelen dalgalanmaların ekonomi üzerinde risk ortaya
çıkarması ülkenin sürdürülebilir bir büyüme hedefiyle çelişmektedir. Bu nedenle
enerji ithal bağımlılığının azaltılmasına yönelik çalışmalar yapılacaktır.
• 2012-2023 döneminde yaşanacak olan yüzde 75,4’lük talep artışının
karşılanabilmesi için 125.000 MW’a ulaşacak şekilde ilave üretim kapasitesinin
ICOMEP 2016 | 26-27 October | İstanbul, Turkey
2660
devreye girmesi ve yenilenebilir enerji kaynaklarının toplam elektrik üretimindeki
payının en az yüzde 30’a kadar çıkarılması hedeflenmektedir.
• Hidroelektrik kurulu gücünün 34.000 MW’a,
• Rüzgâr enerjisi kurulu gücünün 20.000 MW’a,
• Jeotermal enerji kurulu güç kapasitesinin 1,000 MW’a,
• Güneş enerjisi kurulu gücünün 5.000 MW’a, (fotovoltaik ve yoğunlaştırılmış
güneş enerjisi) ve
• Biokütle enerji santrallerinde kurulu gücün 1.000 MW’a ulaştırılması
hedeflenmektedir (biokütle hedefi sözel ifadelere dayanmakta olup yazılı resmi
belgelerde yer almamaktadır).
• Tarım sektörünün potansiyelinden tam olarak yararlanılarak bioyakıt sektörünün
(biodizel ve bioetanol) geliştirilmesi, hedeflenmektedir.
Görüldüğü gibi Strateji Belgesindeki hedefler Türkiye’de yenilenebilir enerjinin
geliştirilmesini teşvik etmeye yönelik stratejileri oluşturmaktır. 2023 yılına ait yenilenebilir
yatırımlardaki artış hedefi çalışmamızın da konusunu oluşturmakta ve bu artışın ülkedeki
işsizliğin azaltılmasına ne düzeyde katkı sağlayacağı son bölümde analiz edilmektedir.
3. TÜRKİYE’DE İŞSİZLİK SORUNU VE YENİLENEBİLİR ENERJİ
POTANSİYELİ
İthal enerji bağımlılığı yüksek olan ülkelerde yenilenebilir enerji yatırımlarının
istihdama katkısı diğer ülkelere nispeten daha yüksektir. Çünkü bu ülkeler önemli bir aramalı
ve girdi olan enerjiyi dış ülkelerden hazır olarak satın almaktadır. Bu ülkelerden biri olan ve
yıllardır cari açık ve işsizlik sorununun kronikleştiği Türkiye, yerli ve atıl halde bulunan
kaynaklarını harekete geçirerek önemli bir fırsatı yakalayacaktır. Analiz öncesinde bu
bölümde bu fırsatların neler olduğu kısaca açıklanmıştır.
3.1. Türkiye’de İşsizlik Sorunu ve Bu Sorunun Kaynağı
Bir ülkede ekonomik düzenin iyi işleyip işlemediği ülkenin cari ücret düzeyinde
çalışmak isteyen vatandaşlarına iş sağlayıp sağlayamadığıyla anlaşılabilir. Cari ücret
düzeyinde çalışmak isteyen herkese iş sağlayamamak bir ülke ekonomisi için önemli bir
kusurdur. Çünkü cari ücret düzeyinin düşük olmasına ve vatandaşların bu ücret düzeyinde
çalışmak istemesine rağmen ekonominin iş oluşturma kapasitesinin düşük olması ülkelerde
yüksek işsizliğe neden olmaktadır. Ancak bu durum bir kader değildir. Gerçekten de yüksek
nüfusa sahip bazı ülkeler düşük işsizlik oranlarına sahipken nüfusu az olan diğer bazı ülkeler
yüksek işsizlik oranıyla karşı karşıyadır. 2014 yılı rakamlarına bakıldığında Çin ve Hindistan
% 4,7 ve % 3,6 ile ilk gruba dâhil olurken Türkiye % 9,2 işsizlik oranı ile ikinci gruba
girmektedir.
Kalkınma yolunda ilerleyen ve yüksek büyüme oranları yakalayan Türkiye için işsizlik
sorunu önemli bir sorun olmaya devam etmektedir. Ülkede son 15 yıldır kriz dönemi dışarıda
tutulursa yüksek büyüme oranları yakalanmasına rağmen milli gelirde yaşanan bu artışın
ICOMEP 2016 | International Congress of Management Economy and Policy | Proceedings Book
2661
işsizlik rakamlarına yansımadığı görülmektedir. Merkez Bankası verilerine göre Türkiye
ekonomisi 2005-2015 döneminde sabit fiyatlarla %45 büyümesine rağmen bu artış istihdama
yansımamış aksine işsizlik oranlarında bir puanlık artış yaşanmıştır. GSYİH açısından dünya
sıralamasında 17. sırada olan ülkemiz için bu verilerin anlamı “ülkenin istihdam yaratmayan
büyüme gösterdiği” şeklinde yorumlanmaktadır (Taban, 2011: 31; Barışık, vd., 2010: 88;
Ataman, 2006: 93- 94). Toplam ithalat içinde aramalı ve hammaddenin (enerji kaynakları)
%69’a ulaşması ithalatın, ülkeyi “işsiz büyüme gösteren bir ekonomi çıkmazına”
sürüklediğini açık biçimde göstermektedir. Gümrük ve Ticaret Bakanlığı’nın Türkiye’nin dış
ticaretine ilişkin verileri de bu durumu doğrulamaktadır. Enerji kaynaklarının da yer aldığı
aramalı ve hammadde ithalatının toplam ithalat içindeki payı %69’dur. Bunu % 17 payla
sermaye ya da yatırım malları (makineler, mekanik cihazlar) izlerken tüketim mallarının
(otomobiller, beyaz eşya) toplam ithalat içindeki payı % 14’ü bulmaktadır.
Tablo 2: BEC Sınıflandırmasına Göre 2015 Yılı İthalatı ve Toplam İhracat
Ürün Grubu
İthalat Tutarı
Oran
Hammadde(aramalları)
143.316.884.780 $
%69,2
Yatırım(sermaye) malları
34.904.939.732 $
%16,8
Tüketim malları
28.586.784.147 $
%13,8
Diğerleri
425.749.957 $
%0,21
Toplam ithalat
207.234.358.616 $
%100
Toplam ihracat
143.838.871.428 $
Kaynak: TUİK
Aramalı içerisinde en büyük iki kalem sanayi için işlem görmüş hammaddeler ile
enerji kaynaklarıdır. Aramalı ve hammadde kullanımı üretime bağlı olduğundan ülkedeki
üretimin artması ile ara malı ithalatı da artmakta bu da cari işlemler açığını yükselterek
sürdürülebilir büyüme için risk oluşturmaktadır. Tabloda dikkat çeken bir diğer nokta
Türkiye’de ihracattan elde edilen gelirin ancak aramalı ithalatını karşılayacak kadar olmasıdır.
Gerçekten de ihracattaki artışın ithal bağımlılık oranlarında artışla sonuçlandığını
gösteren pek çok çalışma, Türkiye’de 1980 öncesinde büyüme ve işsizlik rakamları arasında
negatif ilişki olduğunu doğrularken dışa açılma sürecini takip eden sonraki yıllarda da bu
ilişkinin tersine işlediği görülmektedir. Dolayısıyla ekonomik büyümenin sağlanması
durumunda işsizliğin azalacağını söyleyen Okun Yasası, Türkiye’nin 1980 sonrası ekonomik
büyüme ve işsizlik rakamları açısından geçerliliğini yitirmektedir. Bu konuda yapılan
çalışmalar da bu varsayımı desteklemektedir.
Tarı ve Abasız (2010), Türkiye’de 1968-2008 dönemindeki büyüme ve işsizlik
arasındaki ilişkiyi eşik bütünleşme ve eşik hata düzeltme modelleri ile sınamışlar ve çalışma
sonuçları Türkiye’de istihdam yaratmayan büyüme olduğunu doğrulamıştır. Barışık, vd.
(2010) tarafından Türkiye’de ekonomik büyüme ve işsizlik arasındaki ilişkiyi analiz eden bir
başka çalışma ise 1988-2008 dönemine ilişkin Markov rejim değişimi modellemesine göre
ICOMEP 2016 | 26-27 October | İstanbul, Turkey
2662
Türkiye’deki ekonomik büyümenin istihdam ortaya çıkarmadığı sonucuna varmıştır. Uysal
ve Alptekin (2009) ise büyüme ve işsizlik arasındaki ilişki Türkiye ekonomisi açısından
1980–2007 yılları için VAR modeli yardımıyla incelemiş ve büyüme oranı ile işsizlik oranı
arasında işsizlikten büyümeye doğru bir Granger nedensellik ilişkisi olduğunu tespit ederek
istihdamsız büyüme sorunsalına cevap vermiştir. Literatürde Türkiye’de büyümenin istihdam
ortaya çıkarmadığını gösteren benzer çok sayıda çalışmaya rastlamak mümkünüdür (Bkz.
Yılmaz Eser ve Terzi, 2008; Kesici, 2010; Muratoğlu, 2011; Altuntepe ve Güner, 2013;
Ceylan ve Şahin, 2010; Yılmaz, 2005)
Literatürde büyüme ve istihdam arasında asimetrik ilişki olduğu sonucuna ulaşan
birçok çalışma bulunmaktadır. Dolayısıyla dışa açılma sürecinin istihdam üzerindeki en
önemli etkisi ülkedeki ekonomik büyümenin istihdam artışıyla sonuçlanmadığıdır. Literatüre
ters düşen bu durumun üç muhtemel nedeni bulunmaktadır. Bunlardan ilki tarım sektöründen
sanayi sektörüne geçişle birlikte işsizlik verilerinin daha sağlam zeminde elde edilmesi,
ikincisi üretimde sağlanan verimlilik artışı, bizim de taraf olduğumuz üçüncü neden ise
ülkenin yüksek ithalata bağımlı olmasıdır.
Gerçekten de ekonomik büyüme, işsizlik ve ithalat verilerine bakıldığında
Türkiye’deki büyümenin istihdam oluşturmadığı görülmektedir. Eğer ülkedeki istihdam
sorununun nedeni ithalat kaynaklı ise yapılması gereken ilk politika ülkenin ithal ettiği
kaynakların yerli üretimle sağlanmasıdır. Çalışma konusunun da temelini oluşturan bu
politika ile enerji kaynak ithalinin azaltılması kast edilmektedir. Öyle ki Gümrük ve Ticaret
Bakanlığı verilerine göre Türkiye’nin dış ticaret açığında en yüksek paya sahip olan kalem
%18’lik payla enerji ithalatıdır. Küresel enerji fiyatlarındaki gerilemeyle birlikte tutar olarak
enerji ithalatında 2014 yılına göre %31 oranında düşüş yaşansa da 2015 yılı için Türkiye’nin
enerji ithalatına ödediği fatura 38 milyar dolardır (GTB, 2016: 1). Türkiye’nin diğer ülkelerin
de dâhil olduğu enerji ithalatı sıralamasına bakıldığında da bu olumsuzluk daha net
görülmektedir. Dünya bankası verilerine göre ülkemiz doğal gaz ithalinde 214 ülke içerisinde
en fazla doğal gaz ithal eden 8’inci ülke iken, ham petrol ithalatında 24’üncü sırada yer
almaktadır. Türkiye 2014 yılında kullandığı ham petrolün %91’ini, doğal gazın %99’unu ve
kömürün %31’ini ithal etmiştir (World Bank, 2016). Türkiye’nin fosil yakıt ithalatı 1973
yılında nihai tüketimin %40’ı iken 2014 yılında %72’ye yükselmiştir (ETKB, 2016).
Bu olumsuz tablodan hareketle burada sorulması gereken asıl soru Türkiye’nin ithal
ettiği fosil yakıtların hangi kaynak ile ikamesi sağlanırsa ülkedeki işsizliğe çözüm bulunacağı
sorusudur. Günümüze kadar yapılan çalışmalardan çıkan ortak sonuç yenilenebilir enerji
kaynaklarının istihdam sağlamadaki rolünün diğer enerji kaynaklarına göre daha yüksek
olduğudur. Bu nedenle ekonomik büyümenin istihdam artışına yansımasını sağlamak için
enerji sektörü odaklı yenilikler düşünülmelidir. Bu yenilikler yapılırken hangi yenilenebilir
kaynağın daha yüksek potansiyele sahip olduğu ve elektrik üretiminde kullanılacak
malzemelerin yerli üretiminin mümkün olup olmadığı araştırılması gereken bir diğer sorudur.
Ancak yenilenebilir kaynaklar için yapılan tüm olumlu eleştirilere rağmen bu
kaynakların yaygınlaştırılmasının olumsuz etkileri olabileceğini savunan bazı çevreler
ülkelerde örneğin kömür madenlerinde çalışan işçilerin yenilenebilir enerjilerle enerji
üretiminin gerçekleştirilmesiyle işsiz kalacağı endişesi taşımaktadırlar. Bu soruya cevabımız
ICOMEP 2016 | International Congress of Management Economy and Policy | Proceedings Book
2663
2014 yılında 301 işçinin hayatını kaybettiği Soma madenlerinde çalışan işçiler üzerinden
olacaktır. Enerji üretiminin pek çok yolu mevcutken ve ülkenin kaynakları da buna elverirken
sonu felaketle sonuçlanan bu tür enerji politikaları yerine insan ve işçi yaşamını daha refah
kılan yenilenebilir enerjilerin yaygınlaştığı bir enerji politikasının uygun olacağı herkesin
malumudur. Önemli olan bu doğruyu görmek ve bu yönde politikalar uygulamaktır.
3.2. Türkiye’de Yenilenebilir Enerji Potansiyeli
Yenilenebilir ve fosil yakıtlar petrol cinsinden ifade edildiğinde her ikisinin
Türkiye’deki birincil enerji arzındaki toplam enerji değeri 2014 yılı için 124 milyon petrol
eşdeğeridir. Bu arzın %23’ü yerli üretimden, kalan %77’lik kısmı ise ithalat ile
karşılanmaktadır. Kaynaklar açısından bakıldığında ise toplam enerji arzının %92,7’si fosil
yakıtlarla karşılanırken %7,3’lük kısmı yenilenebilir kaynaklara aittir.
Şekil 1: Türkiye’nin 2015 yılı Enerji üretimi, Yerli Üretim ve Enerji İthalatı, TEİAŞ, 2016.
Yenilenebilir enerji kaynakları daha çok elektrik üretiminde kullanmaya elverişli
kaynaklardır. Pek çok ülkede çokça farklı amaca hizmet etse de ülkelerde ticari amaçlı
kullanımı daha çok elektrik üretimi üzerinedir. Türkiye’nin 2015 yılı elektrik üretimi 264,1
milyar kWs’dır. Fosil yakıtların elektrik üretimindeki payı %67,8 iken yenilenebilir enerjinin
payı %32,2’dir. Fosil yakıtlar içerisinde %37,9 pay ile doğal gaz ilk sırayı alırken
yenilenebilir enerji kaynakları içerisinde en yüksek pay %18,2 ile hidroenerjiye aittir.
Şekil 2: Türkiye’de 2015 yılı Elektrik Üretiminde Fosil ve Yenilenebilir Kaynak Payları, TEİAŞ, 2016.
İthalat
77%
Yerli Üretim
23%
Fosil
92,7
%
Yenilenebilir
7,3%
Fosil
67,8%
Yenilenebilir
32,2%
ICOMEP 2016 | 26-27 October | İstanbul, Turkey
2664
Tablo 3, Türkiye’de yenilenebilir enerji kaynaklarının elektrik üretimindeki payını ve
bu kaynaklara ait potansiyel bilgilerini göstermektedir. Tabloda dikkat çeken en önemli husus
ETKB tarafından potansiyeli hesaplanan üç yenilenebilir kaynağın, potansiyelinin çok altında
kurulu güce sahip olduğudur. Toplam elektrik üretimine katkısı %18 olan hidro enerjide dahi
%86’lık potansiyel kullanılmayı beklemektedir. Rüzgâr ve jeotermalde ise atıl halde bulunan
ve kullanılmayı bekleyen potansiyel sırasıyla %91 ve %98’dir. Yenilenebilir kaynaklardan
elektrik üretimine yönelik çeşitli yatırımlar ve bu yatırımları destekleyecek düzenlemeler
yapılsa da Türkiye hâlen potansiyelinin çok altında yenilenebilir enerji kurulu gücüne sahiptir.
Tablo 3. Türkiye’de Yenilenebilir Enerji Kaynakları Kurulu Güç, Üretim, Potansiyel ve
Kullanılmayan Potansiyel Bilgileri (2015 yılı)
Kurulu güç
Üretim
Üretim
Katkısı
Potansiyel
Kullanılmayan
Hidroenerji
19.077 MW
47514 GWh
%18,2
140.000MW
%86,4
Rüzgâr
4.503 MW
11653 GWh
% 4,5
48.000MWa
%90,6
Jeotermal
624 MW
3425 GWh
% 1,3
31.500 MW
%98,1
Bioenerji
272 MW
1350 GWh
% 0,5
8,6 Mtep/yıl
-
Güneş
249 MW
194 GWh
%0,07
33 Mtep/yıl
-
Kaynak: TEİAŞ, 2016; ETKB, 2016; Yazar, 2010:6.
a 50 metre kule yüksekliği ve 7 m/s’den yüksek rüzgar hızı için.
Enerji Bakanlığının onaylamış olduğu ve 2016 yılı içinde yapımına devam edilen
yenilenebilir enerji yatırımlarının da bitmesiyle 1.176 MW’lık ilave kurulu güç sağlanacaktır.
Ancak aynı dönemde fosil yakıtlı santrallere 3.486 MW kurulu güç eklenmesi
planlanmaktadır. Bu verilerden de anlaşılacağı üzere ülkemizde halen yenilenebilir enerji
yatırımlarıyla sağlanacak olan ilave kazançlar anlaşılamamış ve fosil yakıtlı santrallerin
elektrik üretimindeki hatırı sayılır yeri sarsılmamıştır.
4. YENİLENEBİLİR ENERJİ YATIRIMLARIYLA TÜRKİYE’DE
SAĞLANACAK İSTİHDAMIN ANALİZİ
Bu kısımda Türkiye’nin “2012-2023 Enerji Verimliliği Strateji Belgesi”nde ortaya
koyduğu yenilenebilir enerji yatırımlarını artırma hedefinin ülkedeki işsizliğe ne denli çözüm
bulacağı analiz edilecektir. Bu hedef çerçevesinde yenilenebilir enerji kaynakları kurulu güç
artışının istihdamda sağlayacağı artış miktarı Amerika’da Ulusal Enerji Laboratuvarı (NREL)
tarafından geliştirilen JEDI yöntemine göre tahmin edilmiştir.
4.1. Literatür Taraması
Ülkelerde yenilenebilir enerji yatırımlarıyla ortaya çıkan doğrudan ve dolaylı istihdam
miktarını hesaplayan çokça çalışma mevcuttur. Bunların bir kısmı uluslararası kurumların
finanse ettiği raporlardır ve yapılan hesaplamaların her ayrıntıyı dikkate aldığı görülmektedir.
Uluslararası Yenilenebilir Enerji Ajansı (IRENA) 2015 yılı için tüm dünyada yenilenebilir
ICOMEP 2016 | International Congress of Management Economy and Policy | Proceedings Book
2665
enerji yatırımlarıyla sağlanan doğrudan ve dolaylı istihdam miktarının 8,1 milyon olduğunu
ve büyük ölçekli hidroelektrik santrallerinde çalışanlar da katıldığında bu rakamın 9,4
milyona ulaştığını ifade etmektedir. İstihdam fırsatını en iyi değerlendiren ülkeler sırasıyla
Çin, Brezilya, Amerika, Hindistan, Japonya ve Almanya’dır. En yüksek istihdam sağlayan
yenilenebilir enerji yatırımı ise 2,8 milyon ile güneş fotovoltaik enerjisidir. Güneş ısıtma
sistemleri de eklendiğinde güneş enerjisi yatırımlarının istihdama katkısı 3,7 milyon
olmaktadır. 1,7 milyon ile en fazla istihdam sağlanan ikinci enerji türü bioyakıtlardır.
Uluslararası Yenilenebilir Ajansı (IRENA) ve benzer kurumlar tarafından derlenen
istihdam verileri genellikle makro tabanlıdır ve ülke/dünya genelinde istihdam verilerine
odaklanmaktadır. Makro temelli bu kurumsal analizler dışında bazı çalışmalar belirli
yenilenebilir enerji yatırım projelerine odaklanarak her bir enerji kaynağına ilişkin ayrıntılı
istihdam süreçlerini de gösteren analizler gerçekleştirmektedir. Örneğin Ratliff vd. (2010)
tarafından Amerika’nın Utah eyaletine ilişkin çalışma, rüzgâr enerjisi yatırımlarıyla
istihdamda ortaya çıkabilecek artışı gösteren mikro temelli bir çalışmadır. Çalışmada eyalette
kurulacak 50 MW büyüklüğündeki bir rüzgâr çiftliğinin istihdama yapacağı katkı analiz
edilmiştir. Proje ile türbinlerin üretim aşaması da dâhil kurulum aşamasında 2.850 kişiye,
santralin 25 yıllık faydalı ömrü boyunca da her yıl 25 kişiye ilave istihdam sağlanacağı
hesaplanmıştır. Rüzgâr enerjisi üretimi için yapılan yatırımların istihdama katkısını ölçen bir
diğer çalışma Sterzinger ve Svrcek (2004: 4) tarafından yapılmış ve yazarlar Amerika’da
rüzgâr türbini ve parçalarını üreten 16,163 firmayı analiz ettiği çalışmasında 20 eyalete 40
milyar dolarlık bir rüzgâr enerjisi yatırımı yapılması halinde 120.017 ilave istihdam fırsatı
kazanılacağını hesaplamıştır. Çalışma sonuçlarından 1 milyar dolarlık rüzgâr enerjisi
yatırımının yaklaşık 3.000 tam zamanlı istihdam sağladığı tespit edilmiştir..
Yenilenebilir enerji kaynakları içerisinde önemli yatırım ve istihdam potansiyeline
sahip olan bir başka kaynak biokütle enerjisidir. Biokütle Enerji Birliği (BPA)’nin Amerika
için yapmış olduğu hesaplamalar her biokütle tesisinin megavat başına 4 işçiye istihdam
sağladığını göstermektedir. Bunlardan ikisi tesis içinde çalışırken diğer ikisinin fabrikalar
tarafından kullanılan organik yakıtların toplanması ve taşınması için çalıştığı belirtilmektedir.
(BPA, 2016: 1). Biokütle enerjisine ilişkin bir başka örnek Ulusal Yenilenebilir Enerji
Laboratuvarı (NREL) tarafından ABD’nin Iowa eyaletinde kurulan bir rafineri tesisinin
bölgeye sağladığı istihdam kazancını hesaplayan analizdir. Analiz sonuçlarına göre 2015
yılında kurulan ve yıllık 60,6 milyon galon üretim yapan tesisin inşaatında doğrudan 3.156
işçi istihdam edilirken santralin 1.172 dolaylı ve 1.218 uyarılmış istihdam olmak üzere toplam
5.546 kişiye iş sağladığı tespit edilmiştir.
Jeotermal Enerji Birliği (GEA)’nin yaptığı çalışmalarda ise jeotermal enerji
santrallerinin megavat başına yaklaşık 1.17 daimi işçiye istihdam sağladığı görülmektedir.
Dolaylı istihdama ilişkin veriler de ilave edildiğinde bu miktar 2,13 işçiye çıkmaktadır (GEA,
2016: 1).
Konu ile ilgili Türkiye’deki istihdam fırsatlarını analiz eden çalışma sayısı son derece
sınırlıdır. Karaca ve Erdoğdu (2012) tarafından yapılan çalışma, mevcut rüzgâr enerjisi
potansiyelinin değerlendirilmesiyle Türkiye’de kurulacak 371 farklı rüzgâr enerjisi
santralinde, üretim ve kurulum sırasında 105.735 işçi, santrallerin işletimi sırasında ise 6.307
ICOMEP 2016 | 26-27 October | İstanbul, Turkey
2666
kişi için yeni istihdam fırsatı doğacağını hesaplamıştır. Erdal (2012) tarafından Türkiye için
yapılan bir başka çalışmada ise yenilenebilir enerji üretimine yapılacak ilave yatırımların
Türkiye’deki işsizlik sorununa ne derece katkı sağlayacağı hesaplanmıştır. Çalışmada
Türkiye’de yenilenebilir enerji kaynakları ile üretim yapan bazı şirketlere ait istihdam
miktarları verilmiş ancak ülkedeki atıl halde potansiyelin kullanımıyla doğacak istihdam
fırsatları analiz dışı bırakılmıştır.
4.2. Veri Seti, Yöntem ve Uygulama
4.2.1. Veri Seti
Türkiye’nin 2015 yılına ait elektrik üretimine ilişkin veriler Tablo 4’de gösterilmiştir.
İlk sütunda kaynaklar ve ikinci sütunda kaynaklara ait kurulu güç verileri bulunmaktadır.
Buna göre toplam kurulu gücün %43’ü yenilenebilir kaynaklardan oluşmaktadır.
Sonraki sütun ise mevcut kurulu güçle üretilen elektrik enerjisi miktarını
göstermektedir. Burada dikkat edilirse yenilenebilir enerji kaynaklarının üretimdeki payı
%32’ye düşmüştür. Bunun nedeni kesikli üretim yapısı nedeniyle rüzgâr, güneş ve su gibi
yenilenebilir enerji kaynaklarındaki elektrik üretim verimliliğinin fosil yakıtlara göre düşük
olmasıdır. Diğer bir deyişle fosil yakıtların sahip olduğu %57 kurulu güç ile toplam üretimin
%68’i karşılanırken yenilenebilir kaynakların sahip olduğu %43 kurulu gücün toplam elektrik
üretimindeki payı %32’ye karşılık gelmektedir. Ancak tüm yenilenebilir kaynakların
verimliliği düşük değildir. Jeotermal ve biokütle kaynaklarının verimliliği ithal kömür ve taş
kömürü dışındaki diğer fosil yakıtlara göre daha yüksektir. Sonraki iki sütunda bu farkı daha
net görmek mümkündür. Dikkat edilirse MW başına kurulu gücün en fazla elektrik üretimi
gerçekleştirdiği kaynak 6,6 GW ile ithal kömür ile çalışan termik santrallerdir. Yenilenebilir
kaynaklarda ise üretim açısından en verimli iki kaynak 5,5 ve 5,0 GW ile jeotermal ve
biokütle kullanan santraller/rafinerilerdir.
ICOMEP 2016 | International Congress of Management Economy and Policy | Proceedings Book
2667
Tablo 4: 2015 Yılı Toplam Elektrik Üretiminde Birincil Kaynak Payları ve Verimlilikleri
Kurulu Güç
(MW)
Katkısı
Üretim
(GWh)
Katkısı
1 MW Kurulu güç
başına elektrik
(GW)
Verimlilik
Toplam elektrik arzı
73.147
100
261.783
100
Fosil Toplam
41.632
%57
178.016
%68
İthal Kömür
6.070
%8,3
39.986
%15,3
6,6
100,0
Taş Kömürü Asfaltit
755
%1,0
4.844
%1,9
6,4
97,4
Linyit
8.840
%12,1
31.336
%12,0
3,5
53,8
Sıvı Yakıtlar
722
%1,0
2.224
%0,9
3,1
46,7
Doğal Gaz
25.244
%34,5
99.627
%38,1
3,9
59,9
Yenilenebilir Toplam
31.515
%43
83.767
%32
Rüzgâr
4.503
%6,2
11.653
%4,5
2,6
39,3
Güneş
249
%0,3
194
%0,7
0,8
11,8
Hidro (baraj)
19.077
%26,1
47.514
%18,2
2,5
37,8
Hidro (akarsu)
6.791
%9,3
19.632
%7,5
2,9
43,9
Biyokütle
272
%0,4
1.350
%0,5
5,0
75,5
Jeotermal
624
%0,9
3.425
%1,3
5,5
83,3
Kaynak: TEİAŞ.
İstihdam analizinin yapılabilmesi için gerekli olan diğer veriler yenilenebilir enerji
kaynakları ile elektrik üretiminde doğrudan ve dolaylı çalışan istihdam sayılarıdır. Bu
değişkenleri göstermek üzere oluşturulan Tablo 5’de JEDI tarafından tahmin edilen her bir
kaynağa ait 50 MW büyüklüğündeki santrallerde çalışacak istihdam türleri doğrudan, dolaylı
ve uyarılmış istihdam şeklinde üçe ayrılmıştır. Doğrudan istihdam verisi, yenilenebilir enerji
sektöründe imalat, inşaat, bakım ve onarım işlerinde yani birincil sektörde istihdam edilen
kişileri göstermektedir. Dolaylı işler ise birincil sektöre girdi sağlayan ikincil endüstrilerden
oluşmaktadır. Uyarılmış (induced) istihdam ise çalışanların elde ettikleri gelirleri tüketmeleri
nedeniyle ekonomideki bazı sektörlerin uyarılması ve böylece yeni istihdam olanaklarının
doğmasıyla ortaya çıkmaktadır. Bu kişilerin market alışverişleri, eğitim ve sağlık
hizmetlerinden yararlanmaları sonucunda önemli miktarda istihdam ortaya çıkmaktadır.
Tablo 5: Kurulu Güç Büyüklüğü 50 MW Olan Yenilenebilir Enerji Santrallerinde Çalışabilecek
İstihdam Miktarı
Doğrudan
Dolaylı
Uyarılmış
Toplam
Rüzgâr
281
413
172
866
Güneş
582
375
273
1229
Hidro (baraj)
1004
239
335
1578
Hidro (akarsu)
301
91
117
508
Biokütle
180
136
97
413
Jeotermal
314
174
91
579
Kaynak: NREL, JEDI, 2016.
ICOMEP 2016 | 26-27 October | İstanbul, Turkey
2668
Tablodan da görüldüğü üzere 50 MW büyüklüğündeki tüm yenilenebilir enerji
santralleri içinde en fazla istihdam imkânı sağlayan yenilenebilir enerji kaynağı 1578 kişi ile
hidro enerjidir. Hidro enerjiyi 1229 kişi ile güneş enerjisi izlemektedir. Tablo 5’de dikkat
çeken bir diğer nokta dolaylı ve uyarılmış istihdam sayıları ile doğrudan istihdam sayılarının
aynı düzeyde olduğudur. Yenilenebilir enerji üretimiyle doğrudan ilişki kurulamadığından,
dolaylı ve uyarılmış istihdama ilişkin veriler kesinlik taşımasa da yenilenebilir enerji
yatırımlarının ekonomideki çarpan etkisini göstermesi açısından önemli verilerdir.
4.2.2. Yöntem
Bu çalışma Türkiye’nin “2012-2023 Enerji Verimliliği Strateji Belgesi”nde ortaya
koyduğu yenilenebilir enerji yatırım hedeflerine ulaşmasıyla ülkede ortaya çıkması muhtemel
istihdam fırsatlarını tahmin etmektedir. Bu senaryonun gerçek yaşama olabildiğince uyması
için Amerika için Ulusal Enerji Laboratuvarı (NREL) tarafından geliştirilen JEDI yöntemi
kullanılmıştır. Model, Amerika’da kullanılabilirliği kanıtlanmış teknikleri baz alarak,
kullanıcıya zengin bir bilgilendirme, analiz ve perspektif sunmaktadır. Model güneş enerjisi
santrali, yakıt üretim tesisi gibi yenilenebilir enerji kaynaklarının inşaat ve işletme maliyetleri
gibi yatırımlarının istihdam rakamlarını ve genel ekonomik etkilerini tahmin etmektedir. Her
JEDI modelinde aynı temel giriş çıkış yöntemi kullanılır. Bir devlet, ülke veya bölgedeki
enerji üretim projesi için harcanan paranın, o alan içindeki istihdam ve ekonomik etkisini
belirlemeye yarayan analiz yöntemidir. JEDI modeli Amerika’nın bazı bölgelerinde geçmişte
yenilenebilir kaynaklara yapılan yatırımlar neticesinde elde edilen gerçek istihdam verileriyle,
hesaplanması zor olan bazı tahmini istihdam verilerinden oluşan kapsamlı bir modeldir. Aynı
zamanda model, yenilenebilir enerji sektörüne yapılan yatırımların ekonomide ortaya
çıkardığı uyarılmış yani çarpan etkileri de analize dâhil etmektedir.
Ancak JEDI yöntemiyle yalnızca yenilenebilir enerji yatırımlarının ekonomide ortaya
çıkardığı parasal etkiler ile istihdam sayıları hesaplanmakta, hangi yenilenebilir kaynağın
üretimdeki payının artırılması gerektiğine kullanıcı karar vermektedir. Bu nedenle JEDI
analizini yaparken hangi kaynağın daha fazla kurulu güce sahip olması gerektiği Türkiye’nin
“2012-2023 Enerji Verimliliği Strateji Belgesi”nde ortaya koyduğu yenilenebilir enerji
yatırım hedeflerine uygun şekilde belirlenmiştir. Buna ilişkin bilgiler Tablo 6’da
gösterilmiştir.
Tablo 6: 2023 Hedefi İçin Kurulması Planlanan İlave Kurulu Güç Miktarı
Kurulu Güç
(MW)
2023 Hedefleri
(MW)
Hedefe Ulaşmak
İçin Fark (MW)
Rüzgâr
4503
20000
15497
Güneş
249
5000
4751
Hidro (baraj+akarsu)
25868
34000
8132
Biokütle
272
1000
728
Jeotermal
624
1000
376
Kaynak: TEİAŞ, 2016; EİE: 2014: 22.
ICOMEP 2016 | International Congress of Management Economy and Policy | Proceedings Book
2669
Yukarıdaki tablodan da görüldüğü üzere Bakanlığın 2023 yılı yenilenebilir enerji
yatırım hedeflerine ulaşmak için rüzgâr enerjisinde 15497 MW, güneş enerjisinde 4751 MW,
hidroenerjide 8132 MW, biokütle enerjisinde 728 MW ve jeotermal enerjide 376 MW ilave
kurulu güç artışına ihtiyaç vardır.
4.2.3. Analiz
Analiz için ilk yapılması gereken 2023 hedefine ulaşmak için ilave gereksinim
duyulan kurulu güç miktarının 50 MW’lık dilimlere bölünmesidir. Çünkü JEDI yöntemiyle
hesaplanan veriler 50 MW büyüklüğündeki santrallere ilişkin verilerdir. Bu işlemin sonucu
üçüncü sütunda görülmektedir. Ortada yer alan 3 sütun ise JEDI modelinden elde edilen ve
her kaynağa ait 50 MW’lık kurulu gücü için hesaplanan istihdam verilerini göstermektedir.
Son üç sütun ise Türkiye’de 2023 yenilenebilir yatırım hedeflerine ulaşılması durumunda
ilave sağlanacak tahmini istihdam miktarlarını göstermektedir. Tahmini istihdam miktarları
tespit edilirken her bir yenilenebilir enerjiye ait kurulu güç hedefi 50 MW’lık büyüklüklere
ayrılmış ve orta sütunda yine aynı büyüklük için JEDI tarafından elde edilen istihdam verileri
ile çarpılmıştır.
Tablo 7: İhtiyaç Duyulan İlave Yenilenebilir Enerji Kurulu Gücün Tespiti
2023 Hedefi
Farkı (MW)
2023 Hedefi
/50 MW
50 MW için Tahmini İstihdam
(tam zamanlı kişi)
Türkiye için Toplam Tahmini
İstihdam (tam zamanlı kişi)
Doğrudan
Dolaylı
Uyarılmış
Doğrudan
Dolaylı
Uyarılmış
Rüzgâr
15.497 MW
310 MW
281
413
172
87.221
127.904
53.354
Güneş
4.751 MW
95 MW
582
375
273
55.289
35.587
25.928
Hidro1
8.132 MW
163 MW
1.304
329
452
212.162
53.555
73.519
Biokütle
728 MW
15 MW
180
136
97
2.625
1.979
1.413
Jeotermal
376 MW
8 MW
314
174
91
2.364
1.307
681
Toplam
359.662
220.331
154.895
G. Toplam
734.888
Notlar: 1 Hidroelektrik verileri barajlı ve akarsu üzerine kurulu santraller içindir.
Kaynak: TEİAŞ, EİE ve NREL JEDI modeli verilerinden kendi tahminimiz.
Analiz sonuçlarına göre Türkiye’nin 2012-2023 Strateji Eylem Planında belirttiği
2023 hedeflerine ulaşması halinde yenilenebilir enerji kaynaklarına yapılan ilave yatırımlarla
359.662 kişiye doğrudan ve tam zamanlı istihdam sağlanacağı tahmin edilmiştir. Diğer bir
deyişle yenilenebilir enerji ve parçalarının üretimi, santralin kurulumu, bakım-onarımı ve
işletilmesinde yaklaşık 360 bin kişiye ilave doğrudan iş imkânı doğacaktır. Birincil sektöre
girdi sağlayan dolaylı istihdam miktarı ise 220.331 kişidir. Önceki aşamalarda elde edilen
gelirlerin harcanmasıyla oluşacak uyarılmış istihdam miktarı ise 154.895 kişi olacaktır. Tüm
istihdam türlerinin dâhil edilmesiyle ülkede toplam istihdamda ortaya çıkan artış ise 734.888
kişi olacaktır. Diğer bir deyişle Türkiye’nin 2023 hedefini başarması halinde kuracağı ilave
29.485 MW Kurulu güç yatırımı ile yaklaşık 735 bin kişiye ilave istihdam imkânı doğacaktır.
Türkiye’deki 15-64 yaş aralığındaki işsiz sayısının 2016 Temmuz rakamlarına göre 3.312.000
ICOMEP 2016 | 26-27 October | İstanbul, Turkey
2670
kişi olduğu dikkate alındığında yenilenebilir yatırımların sağladığı istihdam fırsatının ne denli
önemli olduğu daha açık bir şekilde anlaşılmaktadır. Hedeflenen yatırımların gerçekleşmesi
halinde ve yerine ikame edilen enerji kaynaklarındaki istihdam değişimi sabit tutulduğunda
Türkiye’de işsizlik oranı şu anki %11 düzeyinden %8 düzeyine inecektir.
Kaynaklar açısından bakıldığında ise 339 bin kişi ile toplam istihdama en fazla katkı
yapan yatırım türü hidroelektrik enerjisi yatırımlarıdır. Aslında rüzgâr enerjisine göre
hidroelektrik yatırımlarında daha az kurulu güç planlansa da doğrudan istihdam kapasitesi
oluşturma açısından yüksek potansiyele sahip olması, hidroelektrik yatırımlarından elde
edilen istihdam miktarını artırmaktadır.
5. SONUÇ
Türkiye enerji açısından dışa bağımlıdır ve dış ticareti içinde petrol ve doğal gaz
ithalatı önemli bir ağırlığa sahiptir. Cari açığın da temel nedeni olan yüksek düzeyli enerji
ithalatı ülkedeki işsiz büyümenin ortaya çıkmasında rol sahibidir. Bu nedenle Türkiye’nin
enerji modeli sürdürülebilir değildir.
Bu durumda ülkemiz için gerçekleştirilmesi gereken ivedi politika, cari işlemler
açığını azaltmak ve ihtiyaç duyduğumuz yüksek büyüme ve yüksek istihdam oranlarını
yakalamak için ülkenin enerji ihtiyacını yerli ve yenilenebilir kaynaklar ile karşılamaktır.
Çalışma ile gerçekleştirdiğimiz analiz sonuçları da bu varsayımı doğrulamakta ve
Türkiye’nin 2023 yılı yenilenebilir enerji yatırım hedeflerinin ülkedeki işsizliği azaltmak için
bir fırsat olacağını göstermektedir. Ancak 2023 hedeflerinin tutturulabilmesi ve yenilenebilir
kaynaklarla yeterli istihdamın yakalanabilmesi için hükümet tarafından üstlenilmesi gereken
bir takım düzenlemeler bulunmaktadır. Bunlar sırasıyla aşağıda anlatılmıştır.
Enerji politikaları belirlenirken dışsallıkların hesaba katıldığı bir model üzerinden
planlamalar yapılmalıdır. Çünkü piyasa ekonomisi içerisinde üretim maliyetleri ve fiyatlar
belirlenirken fosil yakıtların neden olduğu olumsuz dışsallıklar hesaba dâhil edilmemekte ve
bu durum sosyal maliyeti olan bu tür kaynakların optimalin üzerinde sunulmasına neden
olmaktadır. Bu sorunun çözümü iki şekilde olabilir. İlki bu yakıtların üretim maliyetlerine
sosyal maliyetleri yansıtacak biçimde vergi konulması ikincisi ise yerine ikamesi mümkün
olan yenilenebilir enerji kaynaklarına sübvansiyon uygulanmasıdır.
Türkiye’de yenilenebilir enerji kaynaklarına ilişkin yatırımlar çoğunlukla özel sektör
tarafından gerçekleştirilmektedir. Söz konusu yatırımların uyarılması, devlet tarafından
yenilenebilir enerji kaynaklarının üretim ve tüketimine verilen desteklerle mümkün
olmaktadır. Ancak Türkiye’de temiz enerji kaynakları için verilen desteklerin sınırlı olması,
yeni yatırımların çoğunlukla kirli enerji üretim sistemlerine yönelmesine neden olmaktadır.
Yüksek dışsal maliyetlerine rağmen fosil yakıtlar ile elektrik üretilmesi politikasında
ısrar edilmesinin sosyal maliyetleri ağırdır. Sürdürülebilir kalkınma açısından yanlış olan bu
politikada radikal bir değişikliğe gidilmesi ve üretim lisanslarının dışsal (sosyal) maliyetler
göz önüne alınarak verilmesi yerinde olacaktır. Daha somut bir şekilde ifade etmek gerekirse
hükümetin kurulmasına izin vereceği enerji santrallerini ve enerji kaynaklarına vermiş olduğu
“fiyat alım garantisi”ni belirlerken yalnızca özel maliyetleri değil sosyal maliyetleri de fiyatın
ICOMEP 2016 | International Congress of Management Economy and Policy | Proceedings Book
2671
içine dâhil etmesi gerekmektedir. Devletin yenilenebilir enerji kaynaklarına ilişkin yatırımları
desteklemesi, fosil yakıtların çevreye yaydığı negatif dışsallıklar göz önünde bulundurularak
yapılmalıdır. Yenilenebilir enerji sektörüne vergi indirimi, kredi faizlerinde kolaylık ve
gümrük muafiyeti gibi teşvikler sağlanabileceği gibi, yenilenebilir enerji santrallerinde
kullanılacak malzeme (rüzgâr türbini ve parçaları vb.) üretiminin, ülkemizde
gerçekleştirilmesine yönelik çalışmalar yapılmalıdır.
Yine fosil yakıt tüketiminin ülkenin kalkınması için yanlış olacağı kabulünün
yapılarak hükümet politikalarının bu kabul üzerinden oluşturulması gerekmektedir. Enerjinin
fazlaca tüketildiği ulaşım ve konut gibi tüm alanlarda yenilenebilir enerjilerin yaygınlaşmasını
teşvik edecek mekanizmaların hayata geçirilmesi gerekmektedir.
Her ne kadar yönetmeliklerle yenilenebilir enerji kaynaklarıyla üretilen elektriğin
şebeke bağlantısının öncelikli yapılmasına dair koruyucu hükümler bulunsa da uygulamada
elektrik üretim şirketleri çeşitli bahanelerle temiz enerji üreticilerini bıktırmaktadır. Bu
sorunun çözümüne yönelik adımlar atılmalıdır.
Ülkedeki yenilenebilir enerji üretimi çevreyle dost olsa da bu kaynakların ülkede
yaygınlaşmasının ekonomik anlamda da ülkeye önemli getirileri bulunmaktadır. Bu anlamda
ülkedeki tüm tüketicilerin bu bilince varmasının sağlanması gerekmektedir. Yenilenebilir
enerjilerle üretim yapmanın ülkeye fayda getirdiği ve bu ürünlerin daha fazla tercih edilmesi
gerektiği görünebilir etiketlemeler veya reklamlarla gerçekleştirilmelidir.
Ülke kaynaklarının etkin kullanımını sağlamak için her bölgenin sahip olduğu
yenilenebilir enerji potansiyeline uygun bölgesel teşvikler sağlanmalıdır. Bu yatırımların
bölgede gerçekleştirilmesi için gerekli altyapının tesis edilmesi ve girişimcinin bu yönde
bilgilendirilmesi gerekmektedir. Bilinmelidir ki yukarıda analiz sonucunda ortaya çıkan
istihdam fırsatının ülkemizde kalması bu üretimin yerli olmasıyla mümkündür. Ayrıca ülkede
belli bir sektörde sağlanacak yoğunlaşmanın sektörün üretim maliyetlerini düşüreceği de
unutulmamalıdır. Hindistan ve Çin gibi ülkelerin yenilenebilir enerji teknolojilerinin
ihracatıyla önemli dış ticaret kazançları sağladığı düşünüldüğünde Türkiye için de böyle bir
fırsatın doğmaması için bir sebep yoktur. Halen geç kalınmış değildir.
Sonuç olarak 2023 yılına ilişkin yenilenebilir enerji yatırım hedefinin
gerçekleştirilmesi için ülkenin sahip olduğu önemli bir potansiyel mevcuttur. Ancak bu
potansiyelin hayata geçirilmesi her şeyden önce hükümetin yenilenebilir enerji kaynaklarının
yaygınlaştırılması yönünde atacağı adımlar ile mümkündür. Özel sektörün bu yöndeki
yatırımlarında yenilenebilir kaynaklardan elde edilen elektriğe uygun bir fiyattan alım
garantisi verilmesi ve enerji fiyatlandırması yaparken de karbon emisyonunun bedelini
bütünüyle yansıtan bir fiyatlandırma yapılmalıdır.
ICOMEP 2016 | 26-27 October | İstanbul, Turkey
2672
KAYNAKÇA
Altuntepe, N. ve Güner, T. (2013). Türkiye’de istihdam-büyüme ilişkisinin analizi (1988-2011),
Uluslararası Alanya İşletme Fakültesi Dergisi, C:5, S:1, 73-84.
Aristovnik, A. ve Setnikar-Cankar, S. (2006). How excessive are external imbalances in selected
transition countries?. Prague Economic Papers, 2006(3), 243-267.
Ataman, B. C. (2006). Türkiye’de 2000-2005 dönemi işsizlik üzerine tartışmalar, Iktisat Isletme ve
Finans, 21 (239), 93-107.
Avrupa Komisyonu (2003) “External Costs Research Results on Socio-Environmental Damages Due
to Electricity and Transport”, Community Research, EUR 20198.
Ayan, T. Y., & Pabuçcu, A. G. H. (2013). Yenilenebilir enerji kaynakları yatırım projelerinin analitik
hiyerarşi süreci yöntemi ile değerlendirilmesi, Süleyman Demirel Üniversitesi İktisadi ve İdari
Bilimler Fakültesi Dergisi, 18 (3).
Aydın, L. ve M. Acar (2011). Economic impact of oil price shocks on the Turkish economy in the
coming decades: A dynamic CGE analysis, Energy Policy, Volume 39, Issue 3, March,
ss.1722-1731, http://www.sciencedirect.com/science/article/pii/S0301421511000103
Backus, D.K., & Crucini, M.J. (2000). Oil prices and the terms of trade, Journal of International
Economics, 50, 185-213.
Barışık, S., Çevik, E.İ., Kırcı Çevik, N. (2010, Temmuz- Aralık). Türkiye’de Okun yasası, asimetri
ilişkisi ve istihdam yaratmayan büyüme: Markov- switching yaklaşımı, Maliye Dergisi, Sayı
159, 88- 102.
BP (2015) BP Statistical Review of World Energy June 2015, 64th edition,
http://www.bp.com/content/dam/bp/pdf/Energy-economics/statistical-review-2015/bp-
statistical-review-of-world-energy-2015-full-report.pdf
BP (2016) BP Statistical Review of World Energy June 2016, 65th edition,
https://www.bp.com/content/dam/bp/pdf/energy-economics/statistical-review-2016/bp-
statistical-review-of-world-energy-2016-full-report.pdf
BPA (2016) Helping Biopower Help America. Biomass Power Association.
http://www.biomasspowerassociation.com/docs/BPA%20PTC%20INFO%20SHEET.pdf
Burton, J., & Hubacek, K. (2007). Is small beautiful? A multicriteria assessment of small-scale energy
technology applications in local governments. Energy Policy, 35(12), 6402-6412. http://ac.els-
cdn.com/S0301421507003448/1-s2.0-S0301421507003448-main.pdf?_tid=54be60b0-9adb-
11e6-8d5a-00000aacb35f&acdnat=1477417929_44790c7429d7b73b85272868d878d800
Cameron, L., & van der Zwaan, B. (2015). Employment factors for wind and solar energy
technologies: a literature review. Renewable and Sustainable Energy Reviews, 45, 160-172.
Ceylan, S. ve Şahin, B.Y. (2010). İşsizlik ve ekonomik büyüme ilişkisinde asimetri, Doğuş
Üniversitesi Dergisi, 11 (2), 157-165.
Daim, T., & Cowan, K. (2010). Assessing renewable energy portfolio futures with multiple
perspectives: The case of the northwest US, Technology in Society, 32(4), 255-263.
http://www.sciencedirect.com/science/article/pii/S0160791X10000680
Erdal, L. (2012) Türkiye’de yenilenebilir enerji yatırımları ve istihdam yaratma Potansiyeli, Sosyal ve
Beşeri Bilimler Dergisi, 4(1).
ETKB (2015) İstatistikler, Denge Tabloları, Enerji İşleri Genel Müdürlüğü, Ankara,
http://www.eigm.gov.tr/tr-TR/Denge-Tablolari/Denge-Tablolari
ETKB. (2016).
EWEA (2008a) Wind Energy Facts. Chapter 5, Environmental Issues, ss.307-411, http://www.wind-
energy-the-facts.org/images/chapter5.pdf
EWEA (2008b) Wind Energy Facts, Chapter 1: Technology, Brussels, Belgium, ss.29-151,
http://www.wind-energy-the-facts.org/documents/download/Chapter1.pdf
EWEA (2008c) Wind Energy Facts. Chapter 3, Environmental Issues, ss.197-258.
GEA (2016) Geothermal Energy Association Issue Brief: Additional Economic Values of Geothermal
Power. Geotermal Energy Association. http://geo-
energy.org/events/Geothermal%20Energy%20Association%20Issue%20Brief_Economic%20
Values%202015_Final.pdf
ICOMEP 2016 | International Congress of Management Economy and Policy | Proceedings Book
2673
Göktaş Yılmaz, Ö. (2005). Türkiye ekonomisinde büyüme ile işsizlik oranları arasındaki nedensellik
ilişkisi, İstanbul Üniversitesi İktisat Fakültesi Ekonometri ve İstatistik Dergisi, Sayı: 2 11- 29.
GTB (2016) İstatistikler. Gümrük ve Ticaret Bakanlığı, Ankara,
http://risk.gtb.gov.tr/data/572b3a8a1a79f50cd8a22b1a/y/4-
En%20Fazla%20Ithalat%20Yapilan%2020%20Fasil.pdf
GWEC (2015) Global Wınd Report Annual Market Update. Global Wind Energy Council.
http://www.gwec.net/wp-content/uploads/vip/GWEC-Global-Wind-2015-Report_April-
2016_22_04.pdf
IEA (2015) “IEA Energy Atlas”, IEA Statistic, http://energyatlas.iea.org/?subject=-1002896040
IPCC (2007) Climate Change 2007: Synthesis Report, Fourth Assessment Report of the
Intergovernmental Panel on Climate Change, 12-17 November 2007, Valencia, Spain,
https://www.ipcc.ch/pdf/assessment-report/ar4/syr/ar4_syr.pdf
IRENA (2016) Renewable Energy and Jobs Annual Review 2016. International Renewable Energy
Agency.
http://www.irena.org/DocumentDownloads/Publications/IRENA_RE_Jobs_Annual_Review_2
016.pdf
Kahraman, C., & Kaya, İ. (2010). A fuzzy multicriteria methodology for selection among energy
alternatives, Expert Systems with Applications, 37 (9), 6270- 6281.
http://www.sciencedirect.com/science/article/pii/S095741741000134X
Kandil, M., & Greene, J. E. (2015). The impact of cyclical factors on the US balance of payments,
International Journal of Business, Economics and Law, Vol. 6, Issue 3, http://ijbel.com/wp-
content/uploads/2015/05/Econ101_PAID_IJBEL_formattedThe-Impact-of-Cyclical-Factors-
on-the.pdf
Kesici, M.R. (2010, Temmuz). Türkiye ekonomisinin yüksek büyüme evresinde istihdam ve işsizlik,
“İŞ, GÜÇ” Endüstri İlişkileri ve İnsan Kaynakları Dergisi, Cilt: 12, Sayı: 03, 07- 26.
Kilian, L. (2008). The economic effects of energy price shocks, Journal of Economic Literature,
46(4), 1- 52,
http://douglaslaxton.org/sitebuildercontent/sitebuilderfiles/kilian.theeconomiceffects.paper.pdf
.
Kilian, L., Alessandro R., & Nikola, S. (2007). Oil shocks and external balances, IMF Working Paper
WP/07/110. http://www.imf.org/external/pubs/ft/wp/2007/wp07110.pdf.
Kim, I.M. & P. Loungani (1992). The role of energy in real business cycle models, Journal of
Monetary Economics, 29, 173-189.
Meadows, D. H., Meadows, D. L., Randers, J., & Behrens, W. W. (1972) The limits to growth. New
York, 102.
Moreno, B., & Lopez, A. J. (2008). The effect of renewable energy on employment. The case of
Asturias (Spain), Renewable and Sustainable Energy Reviews, 12(3), 732-751.
Muratoğlu, Y. (2011). Büyüme ve istihdam arasındaki ilişki: türkiye örneği, International Conference
On Eurasian Economies 2011, Conference Paper, http://avekon.org/papers/335.pdf
(28.10.2016).
Ratliff, D. J., Hartman, C. L. & Stafford, E. R. (2010) An Analysis of State-Level Economic Impacts
from the Development of Wind Power Plants in San Juan County, Utah, US. Department of
Energy Efficiency and Renewable Energy, DOE/GO-102010-3005.
REN21 (2015) Renewables 2015 Global Status Report, Renewable energy Policy Network for the 21st
Century, http://www.ren21.net/wp-
content/uploads/2015/07/GSR2015_KeyFindings_lowres.pdf
Renner, Michael, Sean Sweeney and Jill Kubit (2008). Green Jobs: Towards decent work in a
sustainable, low-carbon world, United Nations Environment Programme (UNEP), 376.
Simas, M., & Pacca, S. (2014). Assessing employment in renewable energy technologies: A case study
for wind power in Brazil, Renewable and Sustainable Energy Reviews, 31, 83-90.
http://www.sciencedirect.com/science/article/pii/S1364032113007958
Sterzinger, G. ve M. Svrcek (2004). Wind turbine development: location of manufacturing activitiy,
REPP (Renewable Energy Policy Project), Technical Report.
Taban, S. (2011). Küresel finans krizi öncesi ve sonrası dönemde türkiye’de ekonomik büyümenin
dinamikleri. SETA Analiz, 37, 1-33.
ICOMEP 2016 | 26-27 October | İstanbul, Turkey
2674
Tarı, R. ve Abasız, T. (2010). Asimetrik etkiler altında Okun yasası’nın eşik hata düzeltme modeli ile
sınanması: Türkiye örneği, İktisat İşletme ve Finans, 25 (291), 53-77.
TCMB (2015a) Ödemeler Dengesi İstatistikleri, http://www.tcmb.gov.tr/wps/wcm/connect/30cdfd52-
aa34-40ce-8b57-4ef53e322ce4/odemelerdengesi.pdf?MOD=AJPERES&CACHEID=30cdfd52-aa34-
40ce-8b57-4ef53e322ce4
TCMB (2015b) Elektronik Veri Dağıtım Sistemi, Genel İstatistikler, http://evds.tcmb.gov.tr/
TCMB (2016) Elektronik Veri Dağıtım Sistemi, Genel İstatistikler, http://evds.tcmb.gov.tr/
TEİAŞ (2016) Türkiye Elektrik Üretim-İletim İstatistikleri. Türkiye Elektrik İletim A.Ş. Genel
Müdürlüğü.
http://www.teias.gov.tr/T%C3%BCrkiyeElektrik%C4%B0statistikleri/istatistik2015/istatistik2
015.htm
Terrados, J., Almonacid, G., & PeRez-Higueras, P. (2009). Proposal for a combined methodology for
renewable energy planning. Application to a Spanish region, Renewable and Sustainable
Energy Reviews, 13(8), 2022-2030.
http://www.sciencedirect.com/science/article/pii/S1364032109000306
UNEP (2015) Global Trends in Renewable Energy Investment 2015, FS-UNEP Collaborating Center
for Climate & Sustainable Energy Finance, http://apps.unep.org/publications/pmtdocuments/-
Global_trends_in_renewable_energy_investment_2015-201515028nefvisual8-
mediumres.pdf.pdf
UNFCCC (2015) GHG Data: GHG total including LULUCF, United Nations Framework Convention
on Climate Change
http://unfccc.int/ghg_data/ghg_data_unfccc/time_series_annex_i/items/3842.php
Uysal, D. ve Alptekin, V. (2009, Aralık). Türkiye ekonomisinde büyüme – işsizlik ilişkisinin var
modeli yardımıyla sınanması (1980 – 2007)”, Dumlupınar Üniversitesi Sosyal Bilimler
Dergisi, Sayı: 25, 69- 78.
Uysal, F. (2011). Türkiye’de yenilenebilir enerji alternatiflerinin seçimi ıçin graf teori ve matris
yaklasim, Ekonometri ve Istatistik Dergisi, (13), 23.
http://search.proquest.com/openview/f030be328ce7d123f7ebc8ef2795c970/1?pq-
origsite=gscholar
World Bank (2015a) World Development Indicators: Energy dependency, efficiency and carbon
dioxide emissions, http://wdi.worldbank.org/table/3.8
World Bank (2015b) World DataBank, World Development Indicators.
http://databank.worldbank.org/data/reports.aspx?source=world-development-indicators#
World Bank (2016) World DataBank, World Development Indicators.
http://databank.worldbank.org/data/reports.aspx?source=world-development-indicators
Yazar, Yusuf (2010, Aralık). Türkiye’nın enerjideki durumu ve geleceği, SETA, Siyaset, Ekonomi ve
Toplum Araştırmaları Vakfı, http://arsiv.setav.org/ups/dosya/58085.pdf
Yi, S. K., Sin, H. Y., & Heo, E. (2011). Selecting sustainable renewable energy source for energy
assistance to North Korea, Renewable and Sustainable Energy Reviews, 15(1), 554-563.
http://www.sciencedirect.com/science/article/pii/S136403211000273X
Yılmaz Eser, B. ve Terzi, H. (2008, Ocak- Haziran) Türkiye’de işsizlik sorunu ve avrupa istihdam
stratejisi, Erciyes Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi Dergisi, Sayı: 30, 229-250.