Conference PaperPDF Available

Çevre Sorunlarına Duyarlılık Bağlamında Hz. Peygamber'in Hayvanlarla İlgili Tutum ve Davranışları Within the Concept of Environmental Responsibility the Prophet Muhammed's Attitude and Treatment toward Animals

Authors:

Abstract

Yüce Allah, kâinatı bir denge içerisinde yaratmıştır. Bu dengenin bozulması, dengenin korunmasını sağlayan veyahut sağlanmasında katkısı olan nice mahlûkatı etkilemektedir. Kuşkusuz evrendeki dengenin bozulması konusunda masum olan ve sorumluluğunu daima yerine getiren varlıklardan birisi de hayvanlardır. Onlar, can taşımaları, Yüce Allah'ı tesbih etmeleri ve O (c.c.)'nun varlığına delalet işlevi görmeleri nedeniyle daima saygıyı hak ederler. Hz. Peygamber'den nakledilen birçok hadiste de hayvanlara saygı, şefkat ve merhametle muamele edilmesi tavsiye edilmiştir. Bu öğütlere ilaveten onların beslenme, temizlik ve bakımlarına dikkat edilmesi, onlara işkence yapılmaması ve gereksiz yere öldürülmemeleri konularında da ikazlarda bulunulmuştur. İşte yaklaşık XIV asır önce ve bugünkü gibi çevre sorunlarının yaşanmadığı bir dönemde, hayvanlarla ilgili ortaya konulmuş böylesi nice duyarlılık örnekleri, bildirimizin ana konularını oluşturacaktır. Şüphesiz inceleyeceğimiz bu konular, insanlığın ancak 1990 yılında halka açıklanan Hayvan Hakları Evrensel Bildirgesi'nde ele alabildiği mevzulardır. Abstract Allah the Almighty has created the universe within a balance. Destruction of this balance is to effect many creatures ensuring or contributing to protect the balance. Verily, one of the creatures being innocent about the imbalance in the universe and always fulfilling its responsibility is animal. They are always deserving respect due to having soul, chanting the name of Allah and referring to Allah's presence. In the many hadith narrations is to be recommended to treat animals through respect, mercy and compassion. In addition to the relevant recommendation, some warnings have been given about matters such as paying attention to their feeding, cleaning and taking care, not torturing them and killing unnecessarily. About fourteen centuries ago that there were no any environmental problem like today's, many sensitivity examples which have been introduced regarded animals are main topics of our study. Verily, these topics we will examine can be dealt with by humanity in the Universal Declaration of Animal Rights made barely public in 1990.
ISEM2016, 3rd International Symposium on Environment and Morality,
4-6 November 2016, Alanya – Turkey
*Sorumlu Yazar: Adres: Abant İzzet Baysal Üniversitesi, İlahiyat Fakültesi Bolu TÜRKİYE
Çevre Sorunlarına Duyarlılık Bağlamında Hz. Peygamber’in Hayvanlarla
İlgili Tutum ve Davranışları
*
Hüseyin Akyüz
Abant İzzet Baysal Üniversitesi, İlahiyat Fakültesi
Özet
Yüce Allah, kâinatı bir denge içerisinde yaratmıştır. Bu dengenin bozulması, dengenin korunmasını
sağlayan veyahut sağlanmasında katkısı olan nice mahlûkatı etkilemektedir. Kuşkusuz evrendeki
dengenin bozulması konusunda masum olan ve sorumluluğunu daima yerine getiren varlıklardan birisi
de hayvanlardır. Onlar, can taşımaları, Yüce Allah’ı tesbih etmeleri ve O (c.c.)’nun varlığına delalet
işlevi görmeleri nedeniyle daima saygıyı hak ederler. Hz. Peygamber’den nakledilen birçok hadiste de
hayvanlara saygı, şefkat ve merhametle muamele edilmesi tavsiye edilmiştir. Bu öğütlere ilaveten
onların beslenme, temizlik ve bakımlarına dikkat edilmesi, onlara işkence yapılmaması ve gereksiz
yere öldürülmemeleri konularında da ikazlarda bulunulmuştur. İşte yaklaşık XIV asır önce ve
bugünkü gibi çevre sorunlarının yaşanmadığı bir dönemde, hayvanlarla ilgili ortaya konulmuş böylesi
nice duyarlılık örnekleri, bildirimizin ana konularını oluşturacaktır. Şüphesiz inceleyeceğimiz bu
konular, insanlığın ancak 1990 yılında halka açıklanan Hayvan Hakları Evrensel Bildirgesi’nde ele
alabildiği mevzulardır.
Anahtar Kavramlar: Çevre, Hadis, Hz. Peygamber, Hayvan.
Within the Concept of Environmental Responsibility the Prophet
Muhammed’s Attitude and Treatment toward Animals
Abstract
Allah the Almighty has created the universe within a balance. Destruction of this balance is to effect
many creatures ensuring or contributing to protect the balance. Verily, one of the creatures being
innocent about the imbalance in the universe and always fulfilling its responsibility is animal. They
are always deserving respect due to having soul, chanting the name of Allah and referring to Allah’s
presence. In the many hadith narrations is to be recommended to treat animals through respect, mercy
and compassion. In addition to the relevant recommendation, some warnings have been given about
matters such as paying attention to their feeding, cleaning and taking care, not torturing them and
killing unnecessarily. About fourteen centuries ago that there were no any environmental problem like
today’s, many sensitivity examples which have been introduced regarded animals are main topics of
our study. Verily, these topics we will examine can be dealt with by humanity in the Universal
Declaration of Animal Rights made barely public in 1990.
Key Words: Environment, Hadith, the Prophet Muhammed, Animal.
1. Giriş
Hayvan sözcüğünün Arapça aslı “ناﻮﯿﺣ / Hayevân” olup , “ي-ي-ح /h-y-y” kökünden
türetilmiştir. Bu kök, “canlı ve diri olmak” anlamının yanı sıra “hayvanlarda ve bitkilerde
bulunan ve onları büyüten güç, duyan ve hisseden güç, işleyen akıllı güç, sıkıntıyı giderme,
ebedi olan ahiret hayatı ve Yüce Allah’ın kendisini nitelendirdiği hayat sıfatı” gibi manalarda
da kullanılmıştır[1]. Bu bağlamda Halil b. Ahmed (ö. 170/786) tarafından “canlı, hayat sahibi,
63
www.i-sem.info
H. AKYUZ / ISEM2016
Alanya – Turkey
ruh sahibi”[2] diye tarif edilen hayvan lafzı, büyüyen, hisseden ve irade ile hareket eden cisim
olarak da tanımlanmıştır[3].
el-Câhız (ö. 255/869), hayvanları yürüyen, uçan, yüzen ve sürünen şeklinde dört guruba
ayırmıştır[4]. Yüce Allah’ın varlığına delil oldukları için faydalı-zararlı veyahut güzel-çirkin
olsun bütün hayvanlar hakkında kötü zan beslenilmesi uygun bir tavır değildir. Az yararlı
olarak görülen bir hayvan, başka bir yönden daha yararlı olabilir[5]. Yine O, güzel ve sevilen
tavus kuşunun, çirkin görülen ve iğrenilen domuzdan daha çok Allah (c.c.)’ın yüceliğine delil
olmadığı görüşüne sahiptir. Dolayısıyla Yüce Allah katında tavus kuşunun kargadan veyahut
ceylanın kurttan daha sevimli ve daha değerli olduğu söylenemez[6].
el-Câhız’ın bu görüşlerine göre, Yüce Allah’ın varlığına delil olma açısından bütün hayvanlar
eşit değere sahiptir. Bu eşdeğer özelliğe sahip hayvanlardan evcil ve vahşi olanlarının
bazılarına birçok ayette rastlamak mümkündür. Bunlardan örnek olarak, sinek, sivrisinek,
örümcek, karınca, arı, at, öküz, inek, deve, koyun, kurt, yılan, domuz, maymun ve köpek gibi
insanların en çok karşılaştıkları hayvanları zikredebiliriz[7]. Ayrıca Bakara/inek, Nahl/arı,
Neml/karınca, Ankebut/örümcek ve Fil/fil gibi bazı sûreler, isimlerini ayetlerde geçen hayvan
adlarından almış olmaları da dikkati caliptir. Şüphesiz Kur’an’da hayvanlara birbirinden farklı
bağlamlarda atıfta bulunulmuştur. Bazen hayvanların adları, yaratma ve öldükten sonra
dirilmeden bahsedilirken, bazen de nübüvveti ispat sadedinde zikredilmiştir. Bazı hayvanlar,
ölü cesetlerin nasıl gömüleceği ifade edilirken, bazıları da kutsal kitaplarla amel etmeyenlerin
durumu ile alçak sesle konuşmanın önemi beyan edilirken konu edinilmiştir[8]. Bunlara
ilaveten ayetlerde ekosistemin önemli üyeleri olan hayvanlara bir yandan eti, sütü ve derisiyle
insana faydalı olması, diğer yandan ise tefekkür, faydalanma, süs ve güzellik vesilesi, yük
taşımak, ulaşım sağlamak ve iletişim aracı olmaları yönünden de dikkat çekilmiştir[9].
Kur’an’da çeşitli hikmet ve sebeplere binaen zikredilen bu hayvanlardan bazıları, bizlerle
birlikte yaşıyor ve hayatımızın ayrılmaz bir öğesi haline geliyorlar. Nitekim Yüce Allah, Nuh
(as)’a hayvanları gemiye almasını ve onları yok olmaktan kurtarmasını emrederken[10]
muhtemelen bu birlikteliğin önemini bilinçaltına yerleştirmeyi arzulamıştır. Böylece Yüce
Allah, bizlere bir taraftan varlığımızı sürdürmemiz için hayvanlara muhtaç olduğumuzu
kavratırken, diğer taraftan hayvanların yaşamlarını devam ettirebilmeleri için bizim de onlara
önemli katkılarda bulunabileceğimize işaret etmiştir. Aslında Yüce Allah’ın Kur’an’da bize
kazandırmak istediği temel bilinç, mahlûkatın birbirine muhtaçlık ipiyle sıkı sıkıya bağ
olduğudur.
Bu bağlamda Yüce Allah, birçok ayette dikkatlerimizi tabiattaki dengeye
yoğunlaştırmıştır[11]. Bu ayetlerde evrendeki dengeleri kuranın ve bu dengeleri hem sağlayan
hem de sağlanmasında rol alan nice mahlûkatı yaratanın Yüce Allah olduğu ifade edilmiştir.
Şüphesiz yeryüzü, ondaki düzen ve dengenin korunmasını sağlayan varlıklardan biri olan
hayvanlar için de yaratılmıştır[12]. İnsanoğlu, dengeleri kurulmuş ve üstelik dengeleri
içindeki varlıklarla sağlanmış dünyaya sonradan katılmıştır[13]. Dolayısıyla âdemoğlunun ne
bu dengeleri bozmaya ne de bu dengelerin sağlanmasında rol alan mevcudatı ve onların
yaşama hakkını ifsad etmeye hakkı vardır[14].
Gerek evrendeki ve gerekse varlıkların kendi arasındaki ekolojik denge zincirinin
sürdürülebilir kılınması, ancak insanın tutum ve davranışlarına bağlıdır. Çünkü yeryüzündeki
genel ekolojik ahengin bozulmasında ne hayvanların ne de bitkilerin bilinçli bir şekilde
katkıları vardır. İnsanın kâinatın doğal dengesini bozduğunda hangi tür problemlerin
doğabileceğini ise şu olay açıkça ifade etmektedir: 1946 yılında Bermuda Adası’na yanlışlıkla
getirilen bir böcek, beş yıl kadar kısa bir zaman içinde sedir ağaçlarının %85 kadar önemli bir
bölümünü yok eder. Bu felakete bir son vermek isteyen yetkililer, söz konusu böceği yediği
bilinen, fakat ağaçlara zarar vermeyen, bizdeki tekke böceğine benzer bir böceği ve
64
www.i-sem.info
H. AKYUZ / ISEM2016
Alanya – Turkey
hymenoptera adlı bir paraziti bölgeye sokarlar. Ne yazık ki, bu işi yapanların daha önce aynı
bölgeye karıncaları yemesi için ithal edilen bir kertenkele türünün sokulduğundan haberleri
yoktur. Kertenkeleler yeni gelen tekke böceğini daha lezzetli buldukları için karıncaları
bırakıp onları yemeye başlarlar ve sayılarında astronomik bir artış olur. Bir kurtarıcı olarak
getirilen kertenkelelerin kendileri büyük bir problem olmaya başlayınca alarma geçen ilgililer,
bu kertenkeleden kurtulmak için onları yediği bilinen 200 çift kiskadee türü kuşu bölgeye
salarlar. Fakat kiskadee’ler de aynı kertenkeleler gibi planı bir yana atıp kertenkele yerine
dünyada sadece Bermuda’da bulunan vireo kuşunun yavrularını yemeye başlarlar. Sonunda
kiskadee’lerin sayıları 100.000’in üstüne çıkar, vireo kuşunun neredeyse nesli tükenir,
böcekler ağaçları yemeye devam eder ve kertenkeleler yine bildiklerini okur[15]. Kısacası bu
hadiseden de anlaşıldığı üzere yeryüzündeki dengenin sağlıklı bir şekilde devam edebilmesi
için, insanın Yüce Allah’ın tabiata koyduğu bu mükemmel düzene saygısızca müdahale
etmemesi gerekir.
Kur’an’a baktığımızda hayvanlarla ilgili dikkatimizi çeken diğer bir husus, hiçbir âyette
hayvanlar hakkında kötüleyici bir üslubun yer almamasıdır. Bilakis birçok ayette hayvanların
Yüce Allah’ın kudretinin bir eseri oldukları[16], insanların istifadesi için yaratıldıkları[17],
insanlar gibi ümmet oldukları[18], Yüce Allah’ı tesbih ettikleri[19] ve O (c.c.)’na ibadet
ettikleri[20] gibi varoluşsal özellikleri dile getirilmektedir. Ayrıca Kur’an’da bazı hayvanların
adları zikredilerek yemin yapılması da oldukça manidardır[21]. Ancak bazı ayetlerde olumsuz
insan davranışları kötülenir ve ayıplanırken kullanılan “çirkin eşek sesi, kitap yüklü eşek,
dilini sarkıtıp soluyan köpek, aşağılık maymun” gibi ifadelere gelince, bu tasvirlerin doğrudan
adı geçen hayvanları hedef aldığını söyleyemeyiz. Zira ayetlerde hayvan davranışları değil,
insan davranışları konu edinilmiştir. Hayvanların kendi yaratılışlarına uygun davranışlarının
kötülüğünden söz edilemeyeceği gibi onların bu konuda ahlaki sorumlulukları da yoktur[22].
Kur’an’ın pratik hayata aktarılmış hali olan Hz. Peygamber’in tutum ve tavırlarında da hem
insanın yararına olan hem de yeryüzündeki ekolojik dengeyi sağlamak için yaratılan
hayvanlara karşı olumlu bir bakış açısı vardır. O (sav)’nun hayvanlarla ilgili birçok uygulama,
emir ve tavsiyelerinin arka planında yeryüzünde dengeli bir hayatın sürdürülebilmesi arzusu
bulunmaktadır. Bunun için Hz. Peygamber, onların yaşamlarını devam ettirebilmelerine
şefkat ve merhamet merkezli yaklaşmış, hak ve hürriyetlerine saygı duymaya çalışmıştır.
2. Hz. Peygamber’in Hayvanlar Alemine Bakışı
Klasik hadis kaynaklarına göre Hz. Peygamber, hayvanlarla çocukluğundan beri yakın bir
ilişki içerisindedir. Hatta bir rivayete göre çocukluk yıllarında çobanlık bile yapmıştır[23]. O
(sav)’nun daha sonraki dönemlerde de nice hayvanlarla karşılaştığı ve bunlardan at, deve,
koyun ve katır gibi bazılarına sahip olduğu bilinmektedir. Özellikle atlar ve develer, yolculuk
ve savaş esnasında o (sav)’nun refakatçileriydi. Hatta Hz. Peygamber’in evinde yabani
hayvan da vardı. Bu hayvan, Allah’ın Elçisi (sav) evden çıkınca oynardı, sağa sola koşardı.
Hz. Peygamber’in eve girdiğini hissedince de O (sav)’na eziyet vermemek için hemen yere
çömelirdi[24].
Hz. Peygamber’in hayvanlarla çok yakından ilgilendiği, onları sevdiği ve onlara özel isimler
verdiği bazı rivayetlerde yer almaktadır[25]. Şüphesiz O (sav)’nun tarafından hayvanlara
isimler konulmuş olması, hayvanların duygularına verdiği önemin bir gereğidir. Kısacası O
(sav)’nun dünyasında hayvanlar, önemli bir yer tutmaktadır. Dolayısıyla çevre ve unsurlarının
hoyratça tüketildiği şu asrımızda bu mühim konuda varid olan Nebevî öğüt ve tavsiyeleri
tespit etmek ve onları pratiğe aktarmak[26] ehemmiyet arz etmektedir.
65
www.i-sem.info
H. AKYUZ / ISEM2016
Alanya – Turkey
2.1. Hz. Peygamber’in Hayvan Haklarına Riayeti
Hz. Peygamber, ekolojik düzenin bir parçası olan hayvanlara önem vermiş ve onların yaşama,
korunma, beslenme ve barınma gibi haklarının olduğunu beyan etmiştir. Zira onlar, bizim
komşularımız olup bizim üzerimizde hakları vardır[27].
2.1.1. Hayvanların Yaşama Haklarına Riayet
Hayvanlar da insanlar gibi bu dünyada kıyamete kadar yaşama hakkına sahiptirler. Onlara bu
hakkı, Yüce Allah bahşetmiştir. Dolayısıyla insanoğlunun yeryüzündeki bütün hayvanların
yaşama haklarını elden almaya matuf gereksiz ve haksız icraatları, Yüce Allah’ın evrene
koyduğu düzene karşı saygısızlık anlamına gelecektir. Çünkü bu tür icraatlar, eninde sonunda
yaşama imkânı ortadan kaldırılan hayvanların nesillerinin tükenmesi tehlikesini doğuracaktır.
Âdemoğlunun bu tür uygulamalarını, yeryüzünün istikrarını hedef alan bir nevi
“fesad/bozgunculuk” olarak nitelendirmek mümkündür.
Hz. Peygamber de hayvanların can taşıdığı gerekçesiyle en temel haklarından birisinin
yaşama hakkı olduğunu belirtmiştir. Bu bağlamda O (sav), haksız olarak bir serçeyi
öldürenden kıyamet gününde hesap sorulacağını ifade etmiştir[28]. Hayvanların gereksiz yere
öldürülerek telef edilmesini ve sırf zevk için katledilmelerini yasaklamıştır[29]. Zira onların
telef olması, sadece insanın ulaşım, iletişim ve besin kaynaklarının zayi olması anlamına
gelmemektedir. Bilakis Yüce Allah’ın doğal dünyada ortaya koyduğu bütün canlılar
arasındaki birbirlerine bağımlılık ilkesi zedelenmiş olacak ve her şey doğrudan bu durumdan
etkilenecektir. Bu bağlamda hayvanların hayat haklarıyla ilgili yapılacak suiistimaller, binilen
dalların kesilmesi anlamına gelecektir.
Hz. Peygamber, bir yolculukta ashabından bazılarının karınca yuvasını yaktıklarını görünce,
“ateşle cezalandırmak ateşin Rabbinden başkasına yakışmaz” buyurarak onlara tepki
göstermiştir[30]. Bir rivayete göre, önceki peygamberlerden birisi, kendisini ısıran bir karınca
nedeniyle yuvayı ateşe vermiş ve bu hareketinden dolayı Yüce Allah tarafından
kınanmıştır[31].
Hz. Peygamber, temsilî bir anlatımla, bir kedinin yaşama ve beslenme hürriyetini elinden alan
önceki ümmetlerden bir kadının cehenneme girdiğini ve orada bu kedi tarafından ısırılarak
azap gördüğünü de zikretmiştir[32]. Buna mukabil, O (sav), başka bir kıssada yaşam
mücadelesi veren bir köpeğin susuzluğunu gideren ve onun hayatta kalmasına vesile olan
önceki kavimlerden bir kadının ise affedildiğine dikkat çekmiştir[33]. Hz. Peygamber’in
anlattığı diğer bir kıssada da yağmur duasına çıkmış bazı kimselerin yalvarışlarını, Yüce
Allah’ın bir karıncanın duası sebebiyle kabul ettiği ifade edilmiştir[34]. Başka bir haberde ise
hayvanların varlığı, semadan yağmur yağmasının rahmet vesilesi olarak nitelendirilmiştir[35].
Bütün bu rivayetler, o (sav)’nun hayvanların hayat haklarına verdiği önemi ve hassasiyeti
ortaya koymaktadır. Öte yandan bir kısım maktu hadislerde, hayvanların gereksiz yere
öldürülmesinin hoş görülmediği ifade edilmektedir[36]. Hayvanlar, gerek Yüce Allah’ı tesbih
eden birer ümmet olmaları[37] ve gerekse kendi fıtratlarına uygun bir şekilde O (c.c.)’na
ibadet etmeleri[38] sebebiyle yaşamayı hak eden varlıklardır. Bütün bunlara rağmen şayet
insanların gıdalanma, avlanma veya kurban etme gibi ihtiyaçlarından veya insanlara zarar
vermelerinden dolayı bir hayvanın öldürülmesi gerekiyorsa, nebevi öğretide bu işlemin bir
anda, acı çektirmeden, korkutmadan ve hissettirmeden yapılması gerektiği beyan
edilmiştir[39]. Kuşkusuz onlar da insan gibi acı çeken ve hisseden canlı varlıklardır. Bundan
66
www.i-sem.info
H. AKYUZ / ISEM2016
Alanya – Turkey
dolayı Hz. Peygamber, bir gün bıçağını keseceği hayvanın gözü önünde bileyen arkadaşına;
“Sen bu hayvanı kaç defa öldüreceksin?”[40] diye eleştirmiştir. İnsana zarar veren
kertenkelenin öldürülmesinde de Hz. Peygamber’in benzer hassasiyetleri gösterdiğini
söylemek mümkündür[41].
Bunlara ilaveten hadis rivayetlerinde öldürülmesine izin verilen ve öldürülmesi yasaklanmış
olan hayvanlar da bulunmaktadır. Örneğin, akrep, yılan, kuduz köpek, karga ve fare gibi
hayvanlar öldürülmesine izin verilenler[42], bunlara mukabil bal arısı, kurbağa, karınca ve
çavuş kuşu gibi hayvanlar ise öldürülmesi yasaklanmış olanlardır[43]. Ancak hayvanların
öldürülmesi ile ilgili rivayetlerin tamamı bütünlük ilkesiyle incelenecek olunursa, birbirine zıt
hadislere rastlanılacağı aşikârdır. Bu durumda öldürme emirlerinin her birini farklı bağlamlara
hamletmek gerekir. Hz. Peygamber, bir taraftan kuyruksuz engerek yılanının göze zarar
verdiğini ve hamile bir kadını korkutması sebebiyle çocuğunu düşürmesine neden olduğunu
gerekçe göstererek öldürülmesini isterken, öte taraftan ev yılanlarının öldürülmesini ise
yasaklamıştır[44]. Dolayısıyla hayvanların yaşama hakkına saygı duyan bir peygamberin
gereksiz yere onların öldürülmesini istediği düşünülemez. Kanaatimizce bu tavsiyenin en
önemli nedeni, hayvanların bazılarının insana saldırmaları ve onların mallarına veya canlarına
zarar vermeleridir. Bunun yanı sıra başka etkenlerin olduğu da aşikârdır. Nitekim el-Câhız (ö.
255/869) köpeklerin öldürülmesi meselesinde, onların yırtıcı ve vahşiliğinden bahsederken
kertenkelenin öldürülmesi meselesinde ise şu izahatları yapmıştır: Belki de o gün, böyle
söylemeyi gerektiren bir neden ortaya çıkmıştır. Sonra insanlar, bu nedeni bırakıp, sözü soyut
olarak anlatmışlardır. Belki de bu sözü işiten kimse, sadece sonunu işitmiş, baş tarafını
işitmemiştir. Belki de Peygamber (sav), bu sözleri sahabîlerinden bazıları ile aralarında bir iş
cereyan edip, bu hadisiyle onları kastetmiştir. Bunlardan her biri mümkündür, inkâr ve
reddedilen bir şey değildir...”[45].
Hayvanların yaşama haklarıyla ilgili böylesi nebevi yönlendirmeler sayesinde Müminler, bir
taraftan hayvanların hayat haklarını muhafaza etmiş, diğer taraftan ise başta ulaşım, iletişim
ve gıdalanma gibi gereksinimlerini sağladıkları mahlûkatı koruma bilincini kazanmış
olacaklardır. Bunun sonucunda da onlar, hem evrenin dengesini sağlayan hem de insanların
ihtiyaçlarını gideren hayvanlar olmadan dünya hayatının çekilmez bir hale dönüşebileceğini
kavrayacaklardır.
2.1.2. Hayvanların Beslenme ve Barınma Haklarına Riayet
Hayvanların da insanlar gibi ihtiyaçları, gereksinimleri ve istekleri vardır. Bu gereksinimlerin
başında beslenme ve barınma ihtiyaçları gelmektedir. Bu hususların temini, hayvanların hem
temel hakları hem de insanların temel vazifesidir. Zira nebevi öğretilerde, hayvanların hayat
haklarına riayet kadar onların beslenme ve barınma ihtiyaçlarının giderilmesi de ön planda yer
almaktadır.
Hz. Peygamber, bir gün açlıktan dolayı karnı sırtına yapışmış bir deveye rastlayınca, “Bu
dilsiz hayvanlar hakkında Yüce Allah’tan korkunuz”[46] diye buyurarak hayvanların
beslenme haklarına riayet etmenin önemini dile getirmiştir. Yine O (sav), otların bol olduğu
mevsimlerde yapılan yolculuklarda hayvanların otlatılması, kıtlık ve kurak zamanlarda
yapılan seyahatlerde ise onların zayıf bırakılmamasına dikkat edilmesi gerektiğini
söylemiştir[47]. Bu hadisi yorumlayan en-Nevevî (ö.676/1277), yolculukta daima hayvanların
maslahatlarının gözetilmesi gerektiğini söylemiştir. Bu maslahatlardan birisi de yol
üstlerinden ziyade tenha yerlerde mola verilmesidir. Zira geceleyin dolaşan haşerat,
yolculardan düşen yiyecek kırıntılarıyla beslenirler. Bu nedenle onların beslenmelerine engel
olmamak için yoldan uzak yerlerde konaklamak daha uygundur[48]. Bunlarla birlikte birçok
67
www.i-sem.info
H. AKYUZ / ISEM2016
Alanya – Turkey
İslam âlimi de mola yerlerinde öncelikle hayvanların doyurulması gerektiğini beyan
etmişlerdir[49].
Kur’an’a göre, yeryüzünün suları ve otlakları sadece insanoğlu için değil, aynı zamanda
hayvanlar için de yaratılmıştır[50]. Hayvanların bu gıdalardan mahrum bırakılması her şeyden
önce Yüce Allah’ın rızasına aykırı bir tutumdur. Nitekim daha önce de ifade ettiğimiz üzere,
Hz. Peygamber’in anlattığı bir kıssada, kedisini hapsederek açlıktan ölmesine sebep olan bir
kadın, bu fiilinden dolayı cehennemde azap görecektir. Bir başka rivayette de susamış bir
köpeği sulayan bir adamın günahlarının Yüce Allah tarafından affedildiği belirtilmiştir[51].
Kuşkusuz hayvanlar da insanlar gibi dinlenmek, uyumak ve hem kendilerini hem yavrularını
tehlikelerden korumak için yuvalara ihtiyaçları vardır[52]. Bu nedenle onlardan bazıları
barınaklarını ağaçların dalları arasına bazıları da binaların köşelerine veyahut toprağın
altına[53] birbirinden farklı yapılarda inşa ederler[54]. Hz. Peygamber, hayvanların mesken
dokunulmazlığına önem vermiştir. Nitekim O (sav), hayvanların yuvalarına küçük abdest
bozulmasını yasaklamıştır[55]. Muhtemelen bunun nedeni, böyle bir davranışın hayvanların
yuvalarını tahrip etmesi ve onlara zarar vermesidir.
Rahmet Elçisinin (sav) barınma yerlerinin dokunulmazlığına verdiği önemi gösteren
rivayetlerinden birisi de ashabına kuş yuvalarının bozulmamasını, anne ve yavruların rahatsız
edilmemesini tavsiye etmesidir[56]. Bir yolculuk esnasında ise sahabilerden birisi, bir kuşun
yumurtalarını alınca, Hz. Peygamber, kuşun üzülmemesi ve tedirgin edilmemesi için derhal
yumurtaların yuvaya konulmasını emretmiştir[57]. Ayrıca o (sav), bir karınca yuvasının
yakılarak hem karıncaların ölümüne hem de yuvanın tahrip edilmesine sebep olunduğundan
dolayı arkadaşlarına tepki göstermiştir. Aynı konuda geçmiş ümmetlerden bir peygamberin de
kınandığı maruftur.
3. Hz. Peygamber’in Hayvanlara Karşı Duyarlılığı
Yüce Allah, insanı yeryüzünde bir halife olarak yaratmıştır. Dolayısıyla Yüce Allah, insana
hayvanlarla ilgilenme sorumluluğu ve onlara karşı duyarlı olma yükümlülüğü vermiştir. Bu
yükümlülüğün bilincinde olarak Hz. Peygamber, Mekke fethine giderken yolda yavrularını
emziren köpeğin ve yavrularının zarar görmemesi için sahâbîlerden birisini nöbetçi olarak
görevlendirme ve ordunun yolunu da değiştirme duyarlılığını göstermiştir[58]. O (sav),
hayvanlara karşı cahiliye döneminde gösterilen şefkat ve merhametten yoksun tüm
uygulamaları yasaklamıştır[59]. Bu uygulamaların yanı sıra, hayvanların yüzlerini
dağlamayı[60], yaratılış amaçlarına uygun olmayan işlerde kullanılmalarını[61], onlara lanet
okumayı[62] ve sövmeyi[63], kulaklarından çekilmesini[64], diri iken uzuvlarının
kesilmesini[65], eğlence için dövüştürülmelerini[66], canlı olarak hedef tahtası
yapılmalarını[67] da onaylamamıştır.
Hz. Peygamber’in hayvanlarla ilgili olarak bazı talimatlar da vermiştir. Bu buyruklar arasında
hayvanların barınma yerlerinin ve vücutlarının temizlikleri[68], sağılmaları esnasında
incitilmemeleri[69], onlara yumuşaklıkla muamele edilmesi[70] ve doğal yapılarının
bozulmaması[71] gibi hususları zikredebiliriz. Bu emirlerin yanı sıra o (sav), hayvanların ilahi
birer emanet olduğu anlayışıyla, onların sağlık ve temizlikleriyle ilgilenmiştir[72]. Bir gün
yorgunluktan dolayı önüne çöken bir deveyle iletişime geçmiş, onun sorunlarıyla ilgilenmiş
ve böylece Müminlere hayvanların duygularına önem vermeleri gerektiğini göstermiştir[73].
Bütün bunlara ilaveten Hz. Peygamber, hayvanların sağlıklarına ve nesillerinin devamına da
hassasiyet göstermiştir. Bu Nebevi tedbirler arasında, hayvanların sağlıklı olabilmeleri için
hastalıklı hayvanlarla sağlam olanlarının bir arada bulundurulmamalarını tavsiye etmesini[74]
68
www.i-sem.info
H. AKYUZ / ISEM2016
Alanya – Turkey
ve onların soylarının tükenmemesi maksadıyla gereksiz yere iğdiş edilmelerini
yasaklamasını[75] zikredilebiliriz.
Sonuç
Yüce Allah, yeryüzünü bütün canlıların yaşam alanı kılmıştır. Bu yaşam alanının
mevcudiyetini sürdürebilmesi için de mükemmel bir düzen ve denge koymuştur.
Yeryüzündeki denge ve düzenin sürekliliğinin sağlanmasında kendilerine rol biçilen
varlıklardan birisi de hayvanlardır. Şüphesiz hayvanların kendilerine biçilen bu görevi yerine
getirmekten alıkonulması, diğer bir ifadeyle hayvanların yok edilmesi yeryüzündeki dengenin
bozulmasına vesile olacaktır. Bu dengelerden birisi de canlıların birbirlerine muhtaçlık ipiyle
bağlı olmalarıdır. Kuşkusuz bu ipin kopmasına sebep olacak ve hayvanların neslini tüketecek
her türlü hal ve hareketler, yeryüzünde kurulan ilahi düzene saygısızlık anlamına gelecektir.
Öte yandan Yüce Allah’ın Hz. Nuh’a her çeşit hayvandan birer çifti gemiye yüklemesini
emretmesini de yeryüzündeki bu düzene saygı gösterilmesinin bir gerekçesi olarak
zikredebiliriz.
Bütün türleriyle hayvanlar, Yüce Allah’ın varlığının delilidirler. Bunun için Kur’an-ı
Kerim’de hayvanları aşağılayan veyahut hor gören ifadelere rastlanmaz. Bunun tam aksine
Yüce Allah’ı tesbih ettiklerinden ve insanın istifadesi için yaratıldıklarından
bahsedilmektedir. Şunu belirtelim ki hayvanların insanın istifadesine sunulması, hiçbir zaman
insanların onlara karşı istedikleri gibi davranma hakkını vermez. Nitekim klasik hadis
kaynaklarını dolduran nice rivayetler, Müminlere bu bilinci kazandırmayı hedeflemektedir.
Hz. Peygamber, hayvanlarla çocukluğundan beri çok yakın bir ilişki içerisinde olmuştur. Bu
bağlamda bir ara yaptığı çobanlık kendisine bir hayli tecrübeler kazandırmıştır. O (sav),
hayatı boyunca hayvanların yaşama haklarına riayet etmiştir. Gereksiz yere hayvanların
öldürülmesini yasaklamıştır. Birçok rivayette hayvanlara şefkatle yaklaşılmasının gereğine
işaret etmiştir. Bu itibarla hayvanları yiyecek ya da içecekten mahrum bırakmak, onlara sözlü
ve fiili işkencede bulunmak Rahmet Elçisi (sav)’nin hoş görmediği davranışlardır.
Bunlara ilaveten Nebevi öğretide, hayvanların sağlıklarıyla ilgilenme, duygu ve hislerine
kulak verme, temizlik ve bakımlarına dikkat etme, nesillerini koruma, yüzlerini dağlamama,
doğal yapılarını bozmama, fıtrî olmayan işlerde çalıştırmama, dövüşmeleri için kızıştırmama,
meskenlerine dokunmama ve onlara ağır yük yüklememe gibi hususlar birer duyarlılık
abideleridir. Bütün bunlar ancak hayvan sever ve çevreye duyarlı bir peygamberden sadır
olabilecek tavsiyelerdir. Ancak O (sav)’nu böyle nitelendirme fikri, başlangıçta çoğu kişiye
garip gelebilir. Oysa O (sav)’nun hayvanlarla ilgili sözsel öğretileri ve fiilen yaptığı şeylerin
tamamı incelendiğinde, insanoğlunun ancak 1990 yılında halka açıklanan Hayvan Hakları
Evrensel Bildirgesi ile ulaştığı seviyeye, yaklaşık 14. asır önce erişildiği açıkça görülecektir.
Referanslar:
[1] el-Halîl b. Ahmed el-Ferâhîdî. Kitâbu’l-‘Ayn. tahk. Abdülhamîd Hindâvî, Beyrut:
Dâru’l-Kütübi’l-İlmiyye, 1424/2003, c. I, s. 380; Ebu’l-Kâsım Hüseyin b. Muhammed
er-Râgıb el-İsfahânî. el-Müfredât fi Garîbi’l-Kur’an. Beyrut: Mektebetu Nezâr Mustafa
el-Bâz, ts., s. 182-183.
[2] el-Halîl b. Ahmed. Kitâbu’l-‘Ayn. c. I, s. 380.
[3] Ali b. Muhammed Seyyid Şerîf el-Cürcânî. Mu’cemu’t-Ta’rîfât. tahk. Muhammed
Sıddîk el-Minşâvî, Kahire: Dâru’l-Fadîle, ts., s. 84.
69
www.i-sem.info
H. AKYUZ / ISEM2016
Alanya – Turkey
[4] Ebû Osman ‘Amr b. Bahr el-Câhız. Kitâbu’l-Hayevân. tahk. Muhammed Bâsil 'Uyûn
es-Sûd, Beyrut: Dâru’l-Kütübi’l-ilmiyye, 1424/2003, c. I, s. 24-25.
[5] el-Câhız. Kitâbu’l-Hayevân. c. III, s. 143.
[6] el-Câhız. Kitâbu’l-Hayevân. c. I, s. 135-136.
[7] Bakara, 2/22; Enfal, 8/60; Yusuf, 12/14, 17; Hacc, 22/73; Neml, 27/18; Ankebût, 29/4;
Nahl, 16/8, 68.
[8] Nihat Bülbül. “Kur’ân’da İsmi Geçen Hayvanlar ve Bunların Zikrediliş Sebepleri”.
Basılmamış Yüksek Lisans Tezi, A.Ü. Sosyal Bilimler Enstitüsü 2006, s. 18-86.
[9] Nihat Bülbül. “Kur’ân’da İsmi Geçen Hayvanlar”. s. 96-101.
[10] Hud, 11/40.
[11] Furkan, 25/2; Kamer, 54/49; Rahman, 55/7; Mülk, 67/3.
[12] Rahman, 55/10.
[13] Bakara, 2/30; Bu ayeti yorumlayan bazı müfessirler, yeryüzünde insanlardan önce bir
kısım varlıkların bulunduğunu söylemişlerdir. Bkz. Ebu’l-Hasan Ali b. Muhammed el-
Mâverdi. en-Nüket ve’l-Uyûn, tahk. es-Seyyid b. Abdilmaksud b. Abdirrahim. Beyrut:
Dârü’l-Kütübi’l-İlmiyye, ts., c. I, s. 95.
[14] Celâl Yeniçeri. Hz. Peygamber’in Çevreciliği Spor Etkinlikleri ve Kur’ân’da Çevrecilik.
İstanbul: Çamlıca Yayınları, 2009, s. 93.
[15] http://www.semraelmaci.com/2011/05/sulak-bir-gezegenden-oykuler/. (Erişim:
29.05.2016).
[16] Yasin, 36/71.
[17] Nahl, 16/5-8; Lokman, 31/20.
[18] En’âm, 6/38.
[19] Nahl, 16/49; İsra, 17/44; Nur, 24/41.
[20] Hacc, 22/18.
[21] Adiyat, 100/1-5.
[22] Abdurrahman Kasapoğlu. “Kur’an’da Hayvan Davranışlarına Benzetilen İnsan
Karakterleri”. Fırat Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Dergisi 2006; 11/1: 74-75.
[23] Ebû Abdillah Muhammed b. İsmail el-Buharî. el-Câmi’u’s-Sahîh. İstanbul: Çağrı
Yayınları, 1992, İcare, 2; Ebû Abdillah Muhammed b. Yezîd b. Mâce el-Kazvinî.
Sünen. İstanbul: Çağrı Yayınları, 1992, Ticarat, 5.
[24] Ahmed b. Muhammed b. Hanbel. el-Müsned. İstanbul: Çağrı Yayınları, 1992, c. VI, s.
112.
[25] Komisyon. “Hayvan Hakları Her Canlıya Rahmet”. Hadislerle İslam. Ankara: DİB
Yayınları, 2013, c. V, s. 257.
[26] Şüphesiz bu öğretilerin pratiğe aktarılmasının önünde engeller bulunabilir. Kur’an
merkezli yapılan bir çalışmada bu hususlara değinilmiştir. Bkz. Süleyman Kaya,
“Kur’an Kaynaklı Çevre Algısının Pratiğe Dönüştürülememesinin İrdelenmesi”,
Turkish Studies 2015, 10/2: 565-586.
[27] Ebû Bekr Ahmed b. Hüseyin b. Ali el-Beyhakî.
Şu’abu’l-İmân. tahk. Muhammed es-
Sa’id Besyunî ez-Zağlul, Beyrut: Dâru’l-Kütübi’l-İlmiyye, 1410, c. VII, s. 483-484.
[28] Ebû Abdurrahman Ahmed b. Şuayb en-Nesaî. Sünen. İstanbul: Çağrı Yayınları, 1992,
Dahâyâ, 42; Sayd, 34; Ebû Muhammed Abdullah b. Abdirrahman ed-Darimî. Sünen.
İstanbul: Çağrı Yayınları, 1992, Edâhî, 16; İbn Hanbel. c. II, s. 166, 197, 210.
[29] en-Nesaî. Dahâyâ, 42.
[30] Ebû Davud Süleyman b. el-Eş’as es-Sicistânî. Sünen. İstanbul: Çağrı Yayınları, 1992,
Edeb, 163-164.
[31] el-Buharî. Cihad, 152; Bedu’l-Halk, 14; Ebu’l-Huseyn Müslim b. Haccac el-Kuşeyrî.
Sahihu Müslim. İstanbul: Çağrı Yayınları, 1992, Selam, 148.
70
www.i-sem.info
H. AKYUZ / ISEM2016
Alanya – Turkey
[32] el-Buharî. Bedu’l-Halk, 15; Enbiya, 54; Müslim. Selâm, 151-152; Birr, 133-135; Kusûf,
9; İbn Mâce. Zühd, 30; en-Nesaî. Kusûf, 14-20; ed-Darimî. Rikâk, 93; İbn Hanbel. el-
Müsned. c. II, s. 188, 261, 269, 286, 424, 457, 507, 519; c. III, s. 335.
[33] Müslim. Selâm, 154-155.
[34] Ebû Abdullah Muhammed b. Muhammed Hâkim en-Neysâbûrî. Müstedrek ale’s-
Sahihayn. tahk. Mustafa Abdulkadir ‘Atâ. Beyrut: Dâru’l-Kütübi’l-İlmiyye, 1411/1990,
c. I, s. 473.
[35] İbn Mâce. Fiten, 22.
[36] Ebû Bekr Ahmed b. Hüseyin b. Ali el-Beyhakî. Sünen. tahk. Muhammed Abdulkadir
‘Atâ, Mekke: Mektebetu Dâri’l-Bâz, 1414/1994, c. V, s. 214.
[37] Hz. Peygamber’in hayvanları ümmet olarak vasıflandırdığıyla ilgili olarak bkz. Ebû
Davud. Edeb, 164-165; Ebû İsa Muhammed b. İsa et-Tirmizî. Sünen. İstanbul: Çağrı
Yayınları, 1992, Ahkâm, 4; en-Nesaî. Sayd, 38; İbn Mâce. Sayd, 2, 10; ed-Darimî,
Sayd, 3; İbn Hanbel. c. II, s. 403.
[38] Adnan Koşum. “İslâm’da Hayvan Hakları”. Diyanet Aylık Dergi 2007, 194: 39.
[39] Müslim, Sayd, 57; et-Tirmizî, Diyât, 14.
[40] en-Neysâbûrî. Müstedrek. c. IV, s. 257, 260.
[41] Geniş bilgi için bkz. Hüseyin Akyüz. “Kertenkelenin Öldürülmesi İle İlgili Hadislerin
Tahlil ve Tenkidi”. Dinbilimleri Akademik Araştırma Dergisi 2013, 1: 209–212.
[42] el-Buharî. Bedu’l-Halk, 14-15; Müslim. Hac, 66-79.
[43] Ebû Davud. Edeb, 163-165; İbn Mâce. Sayd, 10; ed-Darimî. Edâhi, 26.
[44] el-Buharî. Bedu’l-Halk, 14-15.
[45] el-Câhız. Kitâbu’l-Hayevân. c. I, s. 201.
[46] Ebû Davud. Cihad, 44.
[47] Müslim. İmâret, 178; Ebû Davud. Cihad, 57; et-Tirmizî. Edeb, 75.
[48] Ebû Zekeriyya Muhyiddîn Yahya b. Şeref en-Nevevî. Şerhu’n-Nevevî ala Sahihi
Müslim. Beyrut: Dâru İhyâi’t-Türâsi’l-Arabî, 1392, c. XIII, s. 69.
[49] Ebu’t-Tayyib Muhammed Şemsu’l-Hakk el-Azîmâbâdî. Avnu’l-Ma’bûd Şerhu Süneni
Ebî Davud. tahk. Abdurrahman Muhammed b. Osman, Medine: el-Mektebetu’s-
Selefiyye, 1388/1969, c. VII, s. 223.
[50] Nâziât, 79/31-33.
[51] el-Buharî. Musâkât, 9; Müslim. Selâm, 153.
[52] Yüce Allah, bal arısına yerleşim yeri edinmesi için vahyetmiştir. Bkz. Nahl, 16/68.
[53] Neml, 27/18.
[54] Öyle bir inşa ki yuvasını bir duvarda olursa yarım çember, bir köşeye düşünce çeyrek
çember, bir ağaç üzerinde de tam çember biçiminde kurar. Dolayısıyla hayvanların da
bir belleği, duygusu ve düşünceleri vardır. Bkz. Voltaire (François Marie Arouet).
“Hayvanlar”. Felsefe Sözlüğü., çev. Lütfi Ay. İstanbul: MEB Yayınları, 1995, s. 93.
[55] Ebû Davud. Taharet, 16; en-Nesaî. Taharet, 30.
[56] Ebû Davud. Cenaiz, 1.
[57] en-Neysâbûrî. Müstedrek. c. IV, s. 267.
[58] Ebû Abdullah Muhammed b. Ömer b. el-Vâkıdî. Kitâbu’l-Meğâzî. tahk. Marsden Jones,
Beyrut: Âlemu’l-Kütüb, 1404/1984, c. II, s. 804.
[59] Devenin veya koyunun ilk yavrusunun putlara kurban edilmesi/Fera’, ölü kabre
defnedildikten sonra kabir başında arka ayak sinirleri kesilerek bir devenin
boğazlanması/‘Akr veya Mu‘âkara, hayvanların atışla öldürülmek için bağlanıp hedef
haline getirilmesi/ Musâbara Âdetleri gibi. Bu konuda geniş bilgi için bkz. Murat
Sarıcık. “Hayvanlara Şefkat Ve Merhamet Açısından Bazı Cahiliye Âdetlerine Son
Verilmesi”. Süleyman Demirel Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Dergisi 2014/2, 33: 61-
71
www.i-sem.info
H. AKYUZ / ISEM2016
Alanya – Turkey
86
;
Mehmet Dilek. “Hadislerde Hayvan Bedenlerine Eziyete Engel Olma Örnekleri”.
Harran Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Dergisi 2008, 13/20: 201-210.
[60] Müslim. Libas, 107; Ebû Davud. Cihad, 52.
[61] Hayvanların sırtlarının minberler edinilmesi gibi. Bkz. Ebû Davud. Cihad, 55; ed-
Darimî. İsti’zân 39.
[62] Müslim. Birr, 80-83; Ebû Davud. Cihad, 50.
[63] Ebû Davud. Edeb, 105-106.
[64] İbn Mâce. Zebâih, 3.
[65] Ebû Davud. Sayd, 23, et-Tirmizî. Et’ime, 4; İbn Mâce, Sayd, 8.
[66] Ebû Davud. Cihad, 51; et-Tirmizî. Cihad, 30.
[67] el-Buharî. Zebâih, 25; Müslim. Sayd, 59.
[68] Ebû Bekir Abdurrazzâk b. Hemmâm es-San’ânî. el-Musannef. tahk. Habîburrahman el-
A’zamî, Beyrut: el-Mektebetu’l-İslâmî, 1403/1983, c. I, s. 408-409.
[69] İbn Hanbel. Müsned, c. III, s. 484.
[70] Müslim. Birr, 79.
[71] Hz. Peygamber buyurdu ki: “Atın alnındaki tüyleri kesmeyin. Yelelerini ve
kuyruğundaki tüyleri de kesmeyin. Çünkü kuyruğu sinekleri vs. kovalar, yeleleri onu
ısıtan elbisesidir. Alnı ise orada hayır bağlıdır.” Bkz. Ebû Davud. Cihad, 43.
[72] Müslim. Edeb, 22; Ebû Davud. Edeb, 61.
[73] Abdullah b. Muhammed b. Ebî Şeybe. Kitâbu’l-Musannef fi’l-Ehâdisi ve’l-Âsâr. tahk.
Kemal Yusuf el-Hût, Riyad: el-Mektebetu’r-Ruşd, 1409, c. VI, s. 321.
[74] el-Buharî. Tıb, 53.
[75] İbn Hanbel. Müsned, c. II, s. 24.
72
www.i-sem.info
ResearchGate has not been able to resolve any citations for this publication.
Article
Full-text available
zet Hz. Peygamber'e atfedilen bazı rivayetler içerisinde ilk okunuşta mana olarak ak-lımıza tuhaf gelebilecek hadisler var olabilir. Mecazi anlamda söylenmiş olup da zahiri anlamda birbirine zıtmış gibi görünen nakiller de bulunabilir. Herhangi bir sıhhat araştırması yapmadan böylesi rivayetleri reddetmek veya alaya almak ilmî bir yaklaşım değildir. Bu amaçla bazıları tarafından sevap kazanmanın bir aracı olarak kabul edilen kertenkelenin öldürülmesiyle ilgili rivayeti inceledik. Maka-lede hadisin farklı tarîklerini ayrı ayrı sened tenkidine tabi tuttuk ve aynı za-manda metin analizlerini yaparak metin değişmelerindeki tutarsızlıkları tespit etmeye gayret gösterdik. Bunlara ilaveten hadisin yorumunu yaparak metinle il-gili yanlış anlaşılmaları bertaraf etmeye çalıştık. Abstract It is possible that some hadiths may sound odd us in their meanings. And also there could be some naqils said metaphorically but seems like oppositsite each other seemingly. Rejecting or ridiculing with these hadith regardless their authenticity is not a scientific aspect. For this purpose, we have examined the narrative about killing the lizard which is accepted as a means of getting reward (sawab). In this article we criticized separately all the narratives and different tariqs of this hadith. In addition, we also analyzed the text and tried to define all discrepancies in the changing of text. We have also interpreted the hadith and tried to amend of misunderstandings.
Muhammed Hâkim en-Neysâbûrî. Müstedrek ale's- Sahihayn. tahk. Mustafa Abdulkadir 'Atâ. Beyrut: Dâru'l-Kütübi'l-İlmiyye
  • Ebû Abdullah Muhammed B
Ebû Abdullah Muhammed b. Muhammed Hâkim en-Neysâbûrî. Müstedrek ale's- Sahihayn. tahk. Mustafa Abdulkadir 'Atâ. Beyrut: Dâru'l-Kütübi'l-İlmiyye, 1411/1990, c. I, s. 473.
bir köşeye düşünce çeyrek çember, bir ağaç üzerinde de tam çember biçiminde kurar. Dolayısıyla hayvanların da bir belleği
  • Öyle Bir Inşa Ki Yuvasını Bir Duvarda Olursa Yarım Çember
Öyle bir inşa ki yuvasını bir duvarda olursa yarım çember, bir köşeye düşünce çeyrek çember, bir ağaç üzerinde de tam çember biçiminde kurar. Dolayısıyla hayvanların da bir belleği, duygusu ve düşünceleri vardır. Bkz. Voltaire (François Marie Arouet).
Kur'ân'da İsmi Geçen Hayvanlar
  • Nihat Bülbül
Nihat Bülbül. "Kur'ân'da İsmi Geçen Hayvanlar". s. 96-101.
İmâret, 178; Ebû Davud. Cihad, 57; et-Tirmizî
  • Müslim
Müslim. İmâret, 178; Ebû Davud. Cihad, 57; et-Tirmizî. Edeb, 75.
İsmail el-Buharî. el-Câmi'u's-Sahîh. İstanbul: Çağrı Yayınları
  • Ebû Abdillah Muhammed B
Ebû Abdillah Muhammed b. İsmail el-Buharî. el-Câmi'u's-Sahîh. İstanbul: Çağrı Yayınları, 1992, İcare, 2; Ebû Abdillah Muhammed b. Yezîd b. Mâce el-Kazvinî.
Felsefe Sözlüğü., çev. Lütfi Ay
" Hayvanlar ". Felsefe Sözlüğü., çev. Lütfi Ay. İstanbul: MEB Yayınları, 1995, s. 93.
Hadislerde Hayvan Bedenlerine Eziyete Engel Olma Örnekleri
  • Mehmet Dilek
Mehmet Dilek. "Hadislerde Hayvan Bedenlerine Eziyete Engel Olma Örnekleri". Harran Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Dergisi 2008, 13/20: 201-210.
Hemmâm es-San'ânî. el-Musannef. tahk. Habîburrahman el- A'zamî, Beyrut: el-Mektebetu'l-İslâmî
  • Ebû Bekir Abdurrazzâk B
Ebû Bekir Abdurrazzâk b. Hemmâm es-San'ânî. el-Musannef. tahk. Habîburrahman el- A'zamî, Beyrut: el-Mektebetu'l-İslâmî, 1403/1983, c. I, s. 408-409.