Content uploaded by Tevfik Uyar
Author content
All content in this area was uploaded by Tevfik Uyar on May 09, 2016
Content may be subject to copyright.
50
Cilt/Volume 6, /Number 1, Nisan/April 2016; Sayfa/Pages 50-60
Yükseköğrem ve Bilim Dergisi/Journal of Higher Educaon and Science
DOI: 10.5961/jhes.2016.142
DERLEME/REVIEW
ÖZ
Bir sözdebilim olan astrolojinin ülkemizdeki popülaritesi yüksektir. Alanın uygulayıcısı olan astrologlar, medyada ve kendi mecralarında
sıklıkla bilimsel alana ait konularda söylem üretmektedir. Türkiye’de üniversitelerde astrolojiye ilişkin birtakım faaliyetler yürütüldüğüne de
rastlanmaktadır. Bu makalede öncelikle genel olarak bilim-sözdebilim ayrım problemi ile astrolojinin sözdebilimsel durumu ele alınmıştır.
Daha sonra astrolojik söylemlerin ekonomi, eğitim ve sağlık alanında yer alan ve toplum için tehdit oluşturan örneklerine değinilmiştir.
Astroloji içerikli tez, tıp fakültesi dergisinde astroloji köşesi ve üniversite sürekli eğitim merkezlerinde astroloji sertifika programları gibi,
astrolojinin Türkiye’deki yükseköğretim kurumlarında kendine yer bulduğu örnekler değerlendirilmiş, bu gibi faaliyetlerin alanın yaraığı
toplumsal tehditlere katkıda bulunduğu öne sürülmüş, bu durumun eğitim ve yükseköğretimin amaç ve ilkelerine aykırı olduğu iddia
edilmiştir. Sonuç kısmında da bu tehditlere karşı geliştirilebilecek, bilimsel okuryazarlığın ve ayrım probleminin ilköğretimden başlayarak
her seviye eğitim-öğretim müfredatına dâhil edilmesi, yükseköğretim kurumlarında sözdebilimlere paye verilmesini engelleyecek
politikaların benimsenmesi ve astroloji köşelerinin ciddiye alınmaması için sorumluluk reddi uyarısı eklenmesi gibi birtakım yasal
düzenleme ve politika önerilerine yer verilmiştir.
Anahtar Sözcükler: Astroloji, Ayrım problemi, Sözdebilim
ABSTCT
Astrology, a pseudoscience, is highly popular in Turkey. Astrologers, who are its practitioners, produce discourses in the scientific field at
the media and at their own platforms. Furthermore, it is possible to find some instances of astrology related activities in Turkish universities.
In this article, demarcation of science from pseudoscience and the pseudoscientific status of astrology were discussed in a first place. Next,
threats of astrological discourse within economic, educational and medical fields and their threats to society were expressed with some
examples. Instances of the astrological activities within higher education institutions, such as an astrology-based master degree thesis,
the astrology certificate programs, and an astrology column in an oicial medical school magazine were evaluated, and it was put forward
that they contributed to increase the level of threat and it was also claimed that the existence of astrological activities in the universities
contradicts the main purpose and principles of the higher education. In conclusion, some regulatory actions like the implementation of
the scientific literacy and demarcation problem to each level of educational curriculum, a general policy for excluding the pseudoscience
from higher education institutions and a recommended health warning at the top of the astrology were suggested.
Keywords: Astrology, Demarcation problem, Pseudoscience
())
İstanbul Kültür Üniversitesi, Sosyal Bilimler Enstüsü, İstanbul, Türkiye
İstanbul Kültür University, Instute of Social Sciences, İstanbul, Turkey
tevkuyar@gmail.com
Received : 30.11.2015
Accepted : 22.01.2016
Astroloji Sözdebilimi ve Toplum için Yarattığı Tehditler
Üzerine Bir Tartışma
Astrology Pseudoscience and a Discussion About Its Threats to Society
51
Cilt/Volume 6, /Number 1, Nisan/April 2016; Sayfa/Pages 50-60
Yükseköğrem ve Bilim Dergisi/Journal of Higher Educaon and Science
Astroloji gökcisimlerinin konumlarının bireylerin ve toplumların
hayanı etkilediğini ve gökcisimlerinin hareketleri gözlenerek
geleceğe dönük bilgi elde edilebileceğini öne süren bir
sözdebilimdir (Jerome, 2009; Popper, 2002; Thagard, 1978).
Astrologlar astrolojinin bir bilim olduğu iddiasındadırlar ve
geçmişte bu iddiaları doğrultusunda birtakım çalışmalar
yaparak tezlerini doğrulamaya çalışmışlardır. Astrologların bu
çalışmalarında sadece kendilerini doğrulayan verileri dikkate
alıp negaf verileri görmezden geldikleri ve metodolojik
olarak sorunlu oldukları gibi nedenlerle birtakım bilim
insanları da bu çalışmaların bilimin standartlarından uzak
olduklarını göstermek ve astrolojinin geçersiz tezlere sahip
bir sözdebilim olduğunu ortaya koymak adına çalışmalar
yapmışlardır. Bu çalışmalarla astrologların doğum haritasını
gördükleri kişilerle bu kişilere ait kişilik analizlerini doğru
eşleşrmeyi başaramadıkları (Carlson, 1985; Dean & Kelly,
2003; McGrew & McFall, 1990), gökcisimlerinin eş seçimi veya
evliliğin sürdürülmesi üzerinde bir etkisi olmadığı (Dean, n.d.;
Silverman, 1971) ve aynı günde doğan çocukların karakterleri
arasında bir benzerlik bulunmadığı (Dean, 2003) gibi bazı
sonuçlar ortaya konmuştur. Bilimsel bilgimizin hızla artmasına
ve astronomi sahasındaki onca keşif yapılmasına rağmen,
astroloji ilk ortaya çıkğı günden bu yana geçen 6000 yılda bir
ilerleme göstermemişr (Jerome, 1973).
Astroloji Türkiye’de hayli popüler olmasına rağmen, astrolojinin
bir sözdebilim olduğu medyada çok az dile gerilmiş ve astro-
lojiyle ilgili pek az akademik çalışma yapılmışr. Türkiye halkı-
nın astrolojiye olan inancı ve güveniyle ilgili istaskî veriler
olmasa da, astrologların basın yayında kendilerine buldukları
yerin büyüklüğü ve Türkiye’de gelişen astroloji eğimi sektörü
talebin yoğun olduğu izlenimini uyandırmaktadır. Astrologların
hem medyada hem de kendi mecralarında dile gerdikleri, sos-
yal medyanın sağladığı imkânlar nedeniyle daha geniş kitlelere
ulaşrmayı başardıkları sağlık, ekonomi ve toplumsal yaşama
ilişkin yanılcı ve yönlendirici söylemler toplum için bir tehdit
yaratmaktadır.
Astrolojinin bir sözdebilim olarak akademide yeri yoktur
ve dünyada bilimsel eğim verdiği kabul edilen hiçbir
üniversitede astroloji eğimi verilmemektedir. Astrologların
çeşitli mecralarda dile gerdikleri Kepler College ve Bath Spa
Üniversiteleri’nin akademik astroloji eğimi verdikleri iddiası
gerçeği yansıtmamaktadır (Kepler College, n.d.-b; UWTSD,
n.d.). Ancak maalesef son yıllarda İstanbul Aydın Üniversitesi ve
Girne Amerikan Üniversitesi’nde astroloji serka programları
açılması, Karamanoğlu Mehmet Bey Üniversitesi’nde astroloji
içerikli bir yüksek lisans tezinin kabul edilmesi, Dokuz Eylül
Üniversitesi Tıp Fakültesi’nde yayımlanan bir dergide bir uzman
doktorun astroloji köşesi hazırlaması gibi kaygı verici gelişmeler
yaşanmışr. Yükseköğrem hedeeriyle bağdaşmayan bu
gelişmeler Türkiye’deki yükseköğrem anlayışının gidişa
hakkında soru işaretleri yaratmakla birlikte, astrolojinin bir
bilimmiş gibi algılanmasına katkıda bulunarak astrolojik
söylemlerin toplum tarandan bilimsel gerçekler olarak
algılanma ve topluma zarar verme olasılığını arrmaktadır.
Bu makalede öncelikle bilim-sözdebilim ayrımı problemine
değinilmiş ve astrolojinin neden bir sözdebilim olduğu ayrım
problemi çerçevesinde ele alınmışr. Daha sonra astrolojik
söylemlerin ekonomi, eğim, sağlık alanından toplum için
tehdit oluşturan örneklerine değinilmişr. Üniversitelerimizde
yaşanan kaygı verici gelişmeler ayrınlı olarak ele alınmış ve
bu gibi faaliyetlerin topluma yönellmiş tehdidin derecesini
niçin ardığına açıklık gerilmeye çalışılmışr. Sonuç kısmında,
eğim-öğremin ve yükseköğremin genel amaçları ele alınmış
ve bu amaçlar çerçevesinde astrolojinin yarağı tehditlere
karşı birtakım polika ve yasal düzenleme önerilerine yer
verilmişr. Bunlar, eğim sisteminin bilimsel okuryazarlık
yetkinliği kazandırmak üzere düzenlenmesi, ayrım probleminin
ilköğremden başlayarak her kademede eğim müfredana
dâhil edilmesi, yükseköğrem kurumlarınca sözdebilimlere
karşı kesin ve net bir tavır konması ve basın yayında yer alan
astroloji köşelerine bbi sorumluluk reddi uyarısı eklenmesidir.
Sözlük anlamıyla sözdebilim (ya da bazı Türkçe kaynaklarda
geçği haliyle sahte bilim), hatalı bir şekilde bilim olduğu
düşünülen inanç ve uygulamalar grubudur (“pseudoscience,”
n.d.). Sözlüklerde bir karşılığı bulunuyor olsa da, literatürde
bilimin kesin bir tanımı yapılamadığı gibi sözdebilimin de
kesin bir tanımı bulunmamaktadır (Schoijet, 2009), ne var
ki sözdebilimlerin tez, dayanak ve yöntemlerinin bilimin
kesin standartlarından uzak olduğu kri üzerinde bir uzlaşım
bulunmaktadır (Pavić, 2013).
Viyana Çevresi’nin ortaya koyduğu manksal olguculuğun
neyin bilimsel olamayacağı sorusuna verdiği yanıtlar, 1920’lerin
sonunda Popper’ın yanlışlanabilirlik ilkesini gelişrmesiyle
birlikte neyin “bilimsel göründüğü ama bilim olmadığı”
tarşmasına dönüşmüştür. Popper (2002), 1919 yılında
Einstein’ın görelilik kuramını doğrulayan ilk önemli bulgunun
elde edilmesinden sonra, Marksizm’i, Freud’un Psikanaliz
Kuramı’nı ve Adler’in Bireysel Psikoloji Kuramı’nı Newton’un
teorisinden ve görelilik kuramından ayıran şeyin tam olarak
ne olduğu sorusuna odaklanmış ve yanın yanlışlanabilirlik
olduğunu öne sürmüştür. Bilim ile sözdebilimleri birbirinden
ayırt etme problemi, Popper tarandan ayrım problemi (veya
bilimin sınırları problemi) olarak adlandırılmışr.
Ayrım problemi günümüze dek pek çok bilim felsefecisi
tarandan bilgi kuramı –epistemoloji- çerçevesinde ele
alınmış ve bilim felsefesinin başlıca tarşma konularından
birisi olmuştur. Bilimin özelliklerine odaklanan tarşmalarda
ayrım ölçütü olarak bilimin sahip olduğu ancak sözdebilimlerin
sahip olmadığı düşünülen nesnellik (“objecvity”),
doğrulanabilirlik (“veriability”), test edilebilirlik (“testability”
veya “conrmability”), değişebilirlik (“changeability”), tekrar
edilebilirlik (“replicability”), birikimlilik (“cumulaveness”),
ilerlemecilik (“progressiveness”), olgusallık (“factuality”)
ve öngörülebilirlik (“predictability”) gibi pek çok ölçüt öne
sürülmüştür (Bunge, 2006; Bunge 2011; Cornas Rovira et al.,
2015; Lakatos, 1978; List, 1982; Popper, 2002; Thagard, 1978,
1988). Bazı düşünürler doğrudan sözdebilimlerin özelliklerine
odaklanmış, ana akım bilimden uzak olmasını ve nadiren
52
Cilt/Volume 6, /Number 1, Nisan/April 2016; Sayfa/Pages 50-60
Yükseköğrem ve Bilim Dergisi/Journal of Higher Educaon and Science
akademik etkinliklere dahil olmasını ifade eden yalılmışlık,
görgül verilerin kötüye kullanımı, kendi kendini düzeltme
mekanizmalarının eksikliği, yeni hipotez ve yöntemlere açık
olmaması ve verilerden ziyade inançlara dayanma özellikleri
öne çıkarılmışr (Beyerstein, 1995; Bunge, 1984, Bunge 2011).
Sözdebilimi bilim olmayandan ayıran şey, sözdebilimlerin
kendilerine model olarak alabileceği ve onun presjini
kullanabileceği bir bilim dalına olan ihyacıdır (Boudry et al.,
2015). Örneğin dini bir inanışı açıklamak için bilime ihyaç
duyulmaz veya ruhçuluk için model işlevi gören ya da presjine
ihyaç duyulan bir bilim dalı bulunmaz. Ancak astroloji için
astronomi ve psikoloji bir model teşkil eği gibi bu bilimlerin
presjinden faydalanır. Örnekler çoğallabilir: Simya için
kimya, “Yeni Çağ” (“New Age”) inanışları için –‘kuantum’ ve
‘kozmik’ terimlerinin sıklıkla yanlış kullanımı yoluyla- teorik zik
veya evrenbilim, alternaf p yöntemleri için p ve biyoloji,
hem bir model hem de bir presj kaynağı olarak hizmet eder.
Kimi sözdebilim uygulayıcılarının uğraşkları alanın, presjini
kullandıkları bilim dalından daha üstün ve kapsayıcı olduğunu
iddia ekleri görülür. Örneğin bir alternaf p yöntemi
olan ve plasebo etkisinden daha fazlası olmadığı gösterilen
homeopanin (Ernst, 2002), bazısı p doktoru olan kimi
uygulayıcıları AIDS, Alzheimer gibi henüz kanıta dayalı bbın
kesin bir tedavi gelişremediği hastalıkları tedavi eklerini
iddia ederlerken (“Homeopa Nedir?,” n.d.), astrologlar da
siyaset, ekonomi ve insan ilişkilerinde bu alanlara ilişkin tüm
bilimsel birikimi geri plana atarlar ve yerine astrolojiyi koyarlar.
Bilim ile sözdebilim arasındaki ayrıma bilimi sosyal bir kurum
olarak ele alan Merton’ın bilim ethosu çerçevesinde de
yaklaşılabilir. Bilimsel topluluğun bu ethosta temellenen
ileşim ve organizasyon biçimine odaklanan Merton, özerk
bir kurum olan bilime ait normları evrenselcilik, komünalizm,
örgütlü kuşkuculuk ve çıkar gözetmeme olarak tanımlamışr.
Bu normları kısaca açıklamak gerekirse; evrenselcilik, bilim
insanlarının katkılarını din, dil, ırk gibi ayrımlar gözetmeden
tüm insanlar için yapmalarını ifade eder. Komünalizm bilim
insanlarının çalışmalarını başkalarının da kullanabilmesi
için yayımlamalarını içerir. Örgütlü kuşkuculuk bilimsel
araşrmaların diğer tüm bilim insanlarının hakemliğine açık
olmasını tanımlarken, çıkar gözetmeme ise bilim insanlarının
araşrmalarını şahsi çıkar gözetmeden, nesnel olarak
gerçekleşrmesini ifade eder (Merton, 1973). Merton’un öne
sürdüğü normlar sözdebilimciler için tamamiyle mevcut değildir.
Çoğunlukla evrenselci değil, yereldirler ve hizmetlerinden
faydalanma potansiyeli olan sınırlı bir kitle için bilgi ürerler.
Yöntemlerini ve verilerini tarşmaya açmak istemediklerinden
yayımlamazlar. Örgütlü bir kuşkuculuktan ziyade örgütlü bir
sessizliği norm edinmiş gibi görünmektedirler ve birbirlerinin
çalışmalarını eleşrmelerine pek az rastlanır. Pek çok sözdebilim
uygulayıcısı için uğraşları aynı zamanda bir gelir kaynağı
olduğundan çıkar gözelmemesi mümkün görünmemektedir
(ancak bilim insanları da bir şekilde hayatlarını bilimsel
uğraşlarından kazandıklarından çıkar gözetmeme normunun
ayırıcı bir ölçüt olduğu net bir biçimde söylenemez).
Uygulayıcılara odaklanan bir başka düşünür de Thagard’dır.
Thagard, bilim ve sözdebilimlerin farklarını sıralarken bilim
insanlarına korelasyon temelli düşünme, sözdebilimcilere ise
benzerlik temelli düşünme davranışlarını aeder (Thagard,
1988). Ona göre bir bilim insanı iki olay arasında bir neden
sonuç ilişkisi olup olmadığını değerlendirirken bir örneklem
oluşturarak korelasyon arayışına girer. Bir sözdebilimci içinse iki
olay arasında ilişki kurmak için birbirlerine bir şekilde benzerlik
göstermesi yeterlidir. Ayrıca Thagard’a göre bir disiplin
alternaf disiplinlere göre daha az ilerleme göstermiş ve
çözülemeyen pek çok problemle karşı karşıya kalmışsa, ve buna
rağmen o disiplinin uygulayıcıları bu problemleri çözmek için
çaba göstermiyorlar ve kendi teorilerini doğrulayanları ya da
doğrulamayan sonuçlar arasından sadece kendilerine hizmet
edenleri tercih ediyorlarsa o alan bir sözdebilimdir (Thagard,
1978).
Gerçekten de sözdebilimciler model aldıkları alandaki gelişme-
lere büyük ölçüde duyarsız kalmaktadırlar ve kendi savlarını
yanlışlayan teori, gözlem ve deneyler karşısında savlarından
vazgeçmek bir yana onu revize bile etmemektedirler. Ayrım
problemine ilişkin önerilen pek çok ölçütün tüm sözdebilimler
için geçerli olduğunu söylemek zorken, sözdebilimcilerin bilim-
sel gelişmeler karşısında savlarında tutuculuk göstermelerinin
büyük ölçüde ortak bir davranış türü olduğu rahatlıkla ileri
sürülebilir. Bu nedenle Thagard’ın görüşlerine de uygun olarak,
alandan ziyade alanın uygulayıcılarına odaklanmak daha işlev-
sel görünmektedir.
Astroloji günümüz modern toplumlarında hemen hemen
her bireyin medya aracılığıyla sürekli olarak maruz kaldığı
bir sözdebilimdir. Babil, Çin ve Amerika medeniyetlerinde
bağımsız olarak ortaya çıkmış (Jerome, 2009), yükselişler ve
düşüşlerle dolu bir tarihten sonra, 1930’larda gazeteler yoluyla
tekrar popülarite kazanarak geniş kitlelere hitap etme şansını
bulmuş (Chrisansen, 1962), tarihsel kökene sahip bir inançlar
ve uygulamalar grubudur. Uygulayıcıları kendilerini astrolog
sıfayla tanımlarlar ve Güneş Sistemi’ndeki hareketlerin
toplumlar ve bireylerin yaşanları ve kaderleri hakkında bilgi
verebileceğini, bu hareketlerin yorumlanmasıyla hayan her
alanı için birtakım öngörülerde bulunulabileceğini öne sürerler.
Gökyüzü haritaları aracılığıyla hem geçmişe dair hem de
geleceğe yönelik post hoc ve ad hoc argümanlar ürerler1.
Çoğu bilim felsefecisi astrolojinin bir sözdebilim olduğu
konusunda mutabıkrlar ancak hangi nedenlerle bir sözdebilim
1Post hoc argümanlar, art arda gerçekleşen iki olay arasında herhangi bir delil göstermeden sırf öncelik ve sonralık ilişkisine dayanarak bir neden sonuç ilişkisi kuran
argümanlardır (Damer, 2009). Astrologların gökyüzündeki bir takım hareketlerle yeryüzündeki olaylar arasında kurdukları neden sonuç ilişkileri bu türden argüman-
lardır. Ad hoc argümanlar, iki olay arasında her ne şekilde olursa olsun mutlaka bir ilişki olduğu inancına sahip birinin bu ilişkinin olmadığı ortaya konduğu zaman
üreği kurtarıcı argümanlardır (Benne, 2015). Astrologlar tarandan yapılan bir burç analizinin şahsınıza uymadığını beyan etmeniz halinde “aslında yükselen
burcunuzun daha mühim olduğu” gibi bir argüman ad hoc argümanlara örnek verilebilir.
53
Cilt/Volume 6, /Number 1, Nisan/April 2016; Sayfa/Pages 50-60
Yükseköğrem ve Bilim Dergisi/Journal of Higher Educaon and Science
saçlı insanlardan bir örneklem oluşturup olası bir ilgileşim
(korelasyon) araşrmayı düşünürken, bir astrolog kızıl rengin
kan, savaş, Mars gezegeni çağrışımları üzerinden hareket eder
(Thagard, 1988). Zira bu çağrışımların gerçek olduğuna inanır
ve bunun için bir delile ihyaç duymaz.
İnanç sahasının bir öğesi olması astrolojinin ortaya ilk çıkğı
dönemdeki temellerine sıkı sıkıya bağlılık göstererek kendini
güncellememesine neden olur. Thagard’ın öne sürdüğü
üzere, astrologlar yeni bilimsel gelişmeleri dikkate almazlar ve
astrolojiyi değişmez tutarlar. Bu nedenle Dünya’nın yalpalama
(presesyon) döngüsü nedeniyle Güneş burcu tarihleri
değişmesine rağmen aynı tarihleme sisteminden devam edilir3.
Büyük ölçüde ank inançlara dayanan, gökyüzünü 30 derecelik
12 burca bölünme mükemmeliyenin bozulmaması için
tutulma çemberi (eklipk) üzerinde yer alan Yılancı takımyıldızı
burçlar kuşağına dahil edilmez. Daha güncel bir örnek vermek
gerekirse, Güneş Sistemi’nde daha pek çok cüce gezegen
keşfedilmiş olmasına rağmen pek çok astrolog kehanetlerinde
sadece Plüton’u dikkate alır. Karadelikler, kuasarlar gibi görece
daha yeni gökcismi türleri astrolojik analizlerde tanımsızdır.
Bilimin temel işleyişi olan, hipotez oluşturulması, bu
hipoteze yönelik sınamalar gerçekleşrilmesi ve hipotezin
desteklenememesi ya da yanlışlanması halinde o hipotezden
vazgeçilmesi veya hipotezin güncellenmesi gibi bilimsel
yöntemin temel mekanizmaları astroloji için söz konusu
değildir. Astrologların büyük çoğunluğu kendi hipotezleri için
bu sınama sürecine girmeyi tercih etmezler. İddialarını anlamlı
istasklerle desteklemek yerine tekil örneklerle ilerlerler.
Hipotezlerine aykırı örneklerle karşılaşıldığında hipotezi
güncellemek yerine ya aykırı örneği görmezden gelirler, ya da
genelde aykırı örneği dışlayacak yeni bir dayanaksız açıklama
(ad hoc) yaparak hipotezi bir kutsala dönüştürür ve korurlar.
Ne var ki astrologlar astrolojinin bir bilim olduğu iddiasında
olduklarından kendi tezlerini doğrulayan birtakım çalışmalar
yaparak yayımlamışlardır. Ancak astrologlar bu çalışmalarda
kendi tezlerini doğrulayan pozif verileri dikkate alırken negaf
verileri görmezden gelmişler, bu nedenle de bilim dünyasınca
kayda alınmamışlardır (Carlson, 1985). Silverman’a (1971) göre
bilimsel topluluğun astrolojiye karşı olan bu kayıtsızlığı onun
yanlışlanma karşısında giderek bağışıklık kazanmasına yol açmış
ve başarılı görünmesine neden olmuştur. Bazı bilim insanları
bilimsel tutumun gereğini yerine gererek, astrolojik tezlerin
geçerliliğini desteklediği öne sürülen bu çalışmaların bilimsel
standartlardan uzak olduklarını ortaya koymak ve astrolojik
tezlerin geçersiz olduklarını göstermek adına bazısına aşağıda
yer verilen bilimsel araşrmalar gerçekleşrmişlerdir.
olarak kabul edileceğine yönelik açıklamaları farklılık arz eder.
Popper’a (2002) göre astroloji test edilebilir ve yanlışlanabilir
argümanlara sahip olmadığından bir bilim dalı olarak kabul
edilemez. Örneğin “Mars şiddet ve saldırganlığın, Venüs ise
güzelliğin temsilcisidir” türünden bir argüman test edilebilir
ve dolayısıyla da yanlışlanabilir bir argüman değildir. Bazı
düşünürler astrolojinin de yanlışlanabilir argümanlara sahip
olabileceğini, bu yüzden yanlışlanabilirliğin net bir ölçüt
olamayacağını söyler. Örneğin “Mars gezegeni şiddete ilişkin
davranışlara neden olur” argümanı yanlışlanamaz değildir;
sadece yanlışr (Resnik, 2000); ayrıca uygun bir deney
tasarımıyla sınanabilir de. Benzer şekilde, boğa burcundan
olanların daha kısa ya da daha uzun boylu olduğuna yönelik
bir argüman görgül araşrmalarla sınanabilir ve bu nedenle
yanlışlanabilir bir argümandır. Lakin Kuhn’a göre astrolojinin bir
sözdebilim olmasının nedeni ne yanlışlanabilirlik durumu ne de
yanlışlanmış öngörüleridir: Astroloji bir sözdebilimdir, çünkü
çözeceği bir bulmaca yoktur. Yani astroloji kendisini “normal
bilime”2 bağlayacak sorunlarla ilgilenmez (Mayo, 1996).
Bok’a göre astrolojinin ziksel bir temeli yoktur ve bu yüzden
zaten bir bilim olma özelliği gösteremez (Thagard, 1978). Yani
bir insanın doğduğu aya göre niçin farklı özellikleri olması
gerekği, Ay’ın ya da gezegenlerin takımyıldızlarını ziyaret
etmelerinin insanlara ve toplumlara niçin iddia edilen etkilerde
bulunduğu sorusunun olgusal bir yanı yoktur. Jerome’a (1973)
göreyse astroloji insanlığa kültürel olarak pek çok şey katmış
ve gözlem yöntemleri astronominin doğuşuna katkı sağlamışsa
da nihayende büyü temellidir ve bu karakterini sürdürmeye
devam eği için de bilim kapsamına giremez. Adorno’ya
(2002) göre astrolojinin yine de onu gizlicilik ve büyücülükten
ayıran bir sözde-ussallığı vardır ve bu yüzden doğrudan
doğruya büyücülük olarak addedilemez, ancak hakikae ussal
da olmadığından bilim olarak kabul edilesinin imkânı yoktur.
Bunge, bilim ve sözdebilim ayrımının yanısıra ‘araşrma sahası’
ve ‘inanç sahası’ ayrımı yapmış ve dinlerin, polik ideolojilerin
ve sözdebilimlerin inanç sahasında bulunduğunu belirtmişr
(Bunge, 1984). Astroloji de bir sözdebilim olarak araşrma
sahasının değil inanç sahasının kapsamına girmektedir. Bunge
(1984), sözdebilim topluluğunun kendilerini bilim insanları
olarak tanımlayan inançlılardan oluştuğunu, bu topluluğun
matemak modellerle ve mankla genelde ilgilenmediğini
söyler. Bu topluluğun tezlerinin test edilebilir olması ve
doğrulanmış bilimsel gerçeklerle uyuşması konusunda bir kaygı
gütmediğini de ilave eder. Astrolojinin ‘inanç temelli’ yapısı
Thagard’ın ‘benzerlik temelli düşünme’ ölçütüne uygun düşer.
Mesela bir bilim insanından kızıl saçlı insanların fevrî insanlar
olup olmadıklarını düşünmesi istendiğinde bilim insanı kızıl
2Kuhn’un (1970) “normal bilim” kavramını tanımlamak için öncelikle “paradigma” kavramı tanımlanmalıdır. Paradigma, bilimin amacı, işlevi, yöntemi, souların tü-
rünü, yanıtların biçimini, teknik ve araçları, sonuçların yorumlama tarzını ve bilimsellik ölçütlerini içeren, bilimsel topluluğun kullandığı standartlar kümesidir. İşte
“normal bilim” kavramı da paradigma standartları içerisinde kalan bulmaca çözme faaliyedir (Dikeçligil, 2010). Çözülemeyen bulmacalar anomaliler doğurur, bir
süre sonra kriz yarar ve kandığı noktada bilimsel devrime sebebiyet verir. Kuhn astrolojiyi mevcut paradigma içerisinde hiçbir problemin çözümüyle ilgili olma-
masından ötürü sözdebilim sayar (Mayo, 1996). Astrolojinin soruları ve yanıtları günümüz normal bilimi içerisinde anlamlı değildir ve mevcut paradigma içerisinde
hiçbir problemin çözümüne hizmet etmemektedir. Tıpkı simyanın kurşunu alna çevirme çabasının mevcut paradigma içerisinde bir anlamı olmadığı gibi.
3Dünya yaklaşık her 26.000 yılda bir tamamlanan topaça benzer bir yalpalama hareke yapar. Bu yüzden gökyüzünün takvime bağlı görünümü her geçen yıl yavaş
yavaş da olsa değişir. Günümüz astroloji kaynaklarında burcumuzu doğum tarihimize göre belirlemek için kullandığımız tarihler astrolojinin gelişim çağına air. Ör-
neğin günümüzde 24 Ekim – 22 Kasım tarihleri arasında doğan kimseler akrep burcundan sayılırlar. Oysa bu yalpalama hareke yüzünden Güneş ark 29 Kasım – 17
Aralık tarihleri arasında akrep burcundadır. Gelecekte daha da ileri tarihlere kayacakr.
54
Cilt/Volume 6, /Number 1, Nisan/April 2016; Sayfa/Pages 50-60
Yükseköğrem ve Bilim Dergisi/Journal of Higher Educaon and Science
söylemek zordur. Astroloji özelinde bilimsel kuşkucu yaklaşımla
yazılmış bir adet (Uyar, 2015) ve yabancı dilde yazılıp Türkçe-
ye çevrilmiş olan bir adet popüler bilim kitabı bulunmaktadır
(Jerome, 2009). Astroloji özelinde yazılmasa da astrolojinin
bilimsel statüsünün ayrı bir bölüm olarak değerlendirildiği,
Cemal Yıldırım’a (2008) ait ‘Bilimsel Düşünme Yöntemi’ gibi
az sayıda kitaba rastlamak mümkündür. Akademik literatürde
öğretmen adaylarının sözdebilim ve bilimi birbirinden ayırt
edebilme yetkinliklerini astroloji üzerinden değerlendiren
çalışmalar bulunmaktadır (Turgut et al., 2010; Turgut, 2011).
Yükseköğrem Kurulu (YÖK) Ulusal Tez Merkezi veri tabanı
araşrıldığında bu makalenin beşinci bölümünde değerlendi-
rilen yüksek lisans tezi dışında, astrolojinin bir popüler kültür
öğesi olarak gazetecilik açısından ele alındığı bir adet yüksek
lisans tezine ulaşılmaktadır (Düztepe, 2005).
Maalesef Türkiye’de akademinin astrolojiyi pek az araşrma
konusu edindiği gerçeğinin yanında, akademinin astrolojiyi
olumladığı, son derece kötü örnekler mevcuur. Makalenin
kalan kısmında önce astrologların bilimsel alanda üreği ve
toplum için tehdit yaratma potansiyeline sahip söylem örnekleri
ele alınacak, daha sonra da son yıllarda astrolojinin akademide
kendine yer bulduğu olumsuz örnekler değerlendirilecekr.
Sözdebilimler sadece ayrım problemi kapsamında değil, başka
araşrmacılarca psikolojik ve sosyolojik perspeken de ele
alınmışr. Bu yaklaşım daha çok sözdebilimlerin bireylerce ya
da toplumlarca algılanan faydalarına odaklanmış, insanların
belirsizlik karşısındaki toleranslarının düşük olmasının onları
hurafelere, bal inançlara ve onların bilim ile harmanlanmış bir
hibrit alanı olan sözdebilimlere yönelğini öne sürmüşlerdir
(Lindeman, 1998; Pratkanis, 1995; Shermer, 2002). Astrologlar
günümüzde genelde insanların belirsizliğe karşı toleranslarının
düşük olduğu ya da belirsiz olmasından heyecan duydukları,
hakkında daha çok şey öğrenmek istedikleri aşk, sağlık, iş haya
veya günümüzde sıklıkla olduğu gibi siyaset gibi alanlarda
çeşitli söylemler üretmektedirler. Kuhn’un da işaret eği gibi,
astroloji bir problem çözme işlevine sahip değildir. Aksine
talep gören bir hizmet olarak, takipçilerine birtakım psikolojik
rahatlama ya da eğlence sunmakla tanımlanabilecek bir işleve
sahipr.
Herşeyden önce, bir ücret karşılığında sunulan astrolojik
danışmanlık hizmetleri tükecilerin zararına haksız cari
uygulamalar kapsamında değerlendirilebilir. Eğer astrolojik
danışmanlık bir hizmetse, bu hizme san alan kişi de
tükeci konumundadır. ‘Sananı’ ücret karşılığında icra eden
astrologların çeşitli plaormlarda pazarlama ileşimi amacıyla
hizmetlerini tanıtmaları reklam kapsamına girer. Bu reklamlarda
dile gerilen iddiaların geçerliği astrolojinin sözdebilimsel
durumu gereği ispatlanamadığı ya da ispatlanamayacağı
için ‘aldacı reklam’ kapsamında değerlendirilebilir. Bu
makalede astrolojik hizmetlerin tanımının tükeci hakları
bakımından hukuki boyutu değerlendirilmeyecekr ama hangi
uygulamaların reklam sayılabileceğini ve reklam verenlerin
ispatla yükümlü olduklarını düzenleyen Tükecinin Korunması
Hakkında Kanun’un 61. Maddesi konuyu araşrmak isteyen
diğer araşrmacılar için kılavuz niteliği taşıyabilir.
Bu araşrmalardan çok ses gerenlerden biri, Shawn Carlson’un
1985 yılında sonuçlarını “astrolojiye dair bir çi kör tes ” adı
alnda Nature dergisinde yayımladığı deneydir (Carlson, 1985).
Bu deneyde hem kalımcılar hem de astrologlar akf olarak
rol almış, denekler kendilerine sunulan birisi kendilerine ait
(deneye kalan astrologlar tarandan şahsa özel hazırlanmış),
ikisi rasgele seçilmiş üç karakter yorumundan hangisinin
kendilerine ait olduğunu tahmin etmeye çalışmışlardır.
Astrologlarsa Kaliforniya Kişilik Envanteri (“California Personality
Inventory – CPI”) aracılığıyla çıkarılan biri doğru ikisi rasgele
seçilmiş üç kullanıcı prolinden birini, o an ellerinde tuukları
doğum haritasıyla eşleşrmeye çalışmışlardır. Hem deneklerin
hem astrologların doğru eşleşrme başarısı şans eserinden
daha yüksek çıkmamışr. Bu deneyin tarafsızlığına yönelik
birtakım eleşriler sonrasında, iki araşrmacı bu defa deney
tasarımına Indiana Astrologlar Federasyonu’ndan astrologların
da kalımını sağlayarak ve bazı prosedürel değişiklikler yaparak
deneyi tekrar etmişr (McGrew & McFall, 1990). Ne var ki bu
deneyde de astrologların eşleşrme becerisi şanstan öteye
gidememişr. Dean ve Kelly, 40’dan fazla eşleşrme deneyinin
verilerini bir araya gererek meta-analiz yapmış, 700 astrolog
ve 1000 deneğin verisiyle yapılan bu analiz de aynı sonucu
vermişr (Dean & Kelly, 2003).
Astrolojik argümanlar demograk verilerin incelenmesi
yoluyla da sınanmışr. Örneğin, kişilerin Zodyak burçlarının
mesleki eğilimleri ve başarılarını etkilediği argümanı zikçi
John McGervey tarandan 16.000’den fazla Amerikalı bilim
insanı ve 6500’e yakın polikacının burçlarını karşılaşrmak
sureyle incelenmiş ve öne çıkan bir burç tespit edilememişr
(Mayberry, 1990). Başka bir çalışmada üniversite mezunu
10.313 kişinin meslekleri ile doğum tarihleri arasında herhangi
bir anlamlı ilişki tespit edilememişr (Tyson, 1980).
Astrologların sıklıkla değindikleri eş seçimi konusu da
araşrma konusu olmuştur. 3000 evlilik ve 468 boşanma
vakası incelenerek evlenen ve boşanan çilerin burçları
analiz edilmiş, hangi burçtan insanların birbirleriyle daha iyi
anlaşkları ya da anlaşamadıklarına yönelik tüm hipotezlerin
anlamsız olduğu ortaya konmuştur (Silverman, 1971). Georey
Dean 27 milyon evli çii içeren meta analiz çalışmasında da
aynı sonuca ulaşmışr (Dean, n.d.). Aynı gün ve aynı saae
doğan bebeklerin uzun yıllar boyunca periyodik olarak çeşitli
kişilik testleri uygulanması ve yaşanları hakkında birtakım
veriler toplanmasına dayanan ‘zaman ikizleri’ araşrmaları da
bireylerin karakteriyle hangi gün ve saae doğmuş oldukları
arasında bir bağlan olmadığını ortaya koymuştur (Dean,
2003). Türkiye’de gerçekleşrilen ve sonuçları internee
yayımlanan bir başka araşrmada bazı astrologların 2012
yılı sonunda burçlar hakkında 2013 yılına dair bulundukları
kehanetler derlenmiş ve 2013 yılı sonunda 1300’e yakın
kalımcıya uygulanan anket sonuçlarıyla karşılaşrılmışr.
Araşrmaya dâhil edilen astrologların kehanetlerinin hiçbirinin
gerçekleşmediği tespit edilmişr (Uyar, 2014).
Ba literatüründe astrolojik önermelerin sınandığı daha pek
çok bilimsel araşrma bulunmaktadır. Ne var ki Türkiye’de
astroloji hayli popüler olmasına rağmen bilimsel açıdan yete-
rince ele alındığını, bu hususta yeterince kaynak üreldiğini
55
Cilt/Volume 6, /Number 1, Nisan/April 2016; Sayfa/Pages 50-60
Yükseköğrem ve Bilim Dergisi/Journal of Higher Educaon and Science
bir yasko olduğunu, CHP’nin ‘Merkez Türkiye’ adlı projesini
Merkür Retro’sunda açıklamasının hatalı olduğunu, bu
nedenle projenin yanlış anlaşılarak arzu edilen yankıyı
uyandıramayacağını öne sürmüştür (Say, 2015). Demokrasi
taraarın adil bir şekilde rekabet eği, savlarını akıl zemininde
tarşabildiği, seçmenlerinse taraarı bilinçli ve ussal olarak
değerlendirerek oy verme davranışı gösterdikleri varsayımına
dayanan bir yönem biçimidir. Bu türden bir yönlendirme
akıl zemininde tarşma imkânı bırakmadığı gibi astrolojinin
sözdebilimsel mahiye hakkında bilgi sahibi olmayan
vatandaşların bilinçli bir değerlendirme yapma olanağını
dışlamaktadır. Demokrasi çerçevesinde düşünüldüğünde başlı
başına gayriahlâki bir çabadır.
Ayrıca bazı astrologlar ana akım medyada yer alan köşelerinde
belli bir tarih aralığında elektronik cihazların ve ev eşyalarının
bozulabileceği olasılığının bulunduğunu, bu tarih aralığında
sözleşme imzalanmasının uygun olmadığı ve evlilik tarihinin
ileri bir tarihe ertelenmesi gerekğini yazabilmektedirler
(Güner, 2015).
Yukarıdaki örneklerde de görüldüğü üzere, bir veriye
dayanmayan bu açıklamalar büyücülük temelli açıklamalarla
paralellik gösterir. İnsanlar bu önerileri ciddiye alıp, önemli
bir ameliyata girmekten kaçınarak, felaket olacağı inancıyla
mal varlıklarını elden çıkarıp aln gibi rezerv yarım araçlarına
dönüştürerek veya evlilik kararını tek taraı ertelemeye
kalkışarak zarara uğrayabilirler. Görünen o ki astrologlar,
yapkları bbi, toplumsal ya da ekonomik yorumlarla
takipçilerinin uğrayacakları olası zararlarla ilgili bir sorumluluk
hissetmemektedirler. Şüphesiz bu sorumsuz davranışlar da
toplumu yanlış yönlendirme riski taşıdığından ahlâki değildirler.
Yukarıda verilen örneklere, insanların her ne kadar astrolojiyi
sevip takip ediyor olsalar da, astrologların yorumlarını
kendi yaşanlarını ve ciddi kararlarını değişrecek kadar
dikkate almadıkları yönünde irazda bulunulabilir. Bu iraz
kısmen haklı olsa da özellikle araşrılmadıkça dikkate alınıp
alınmadıkları bilinemez. Ancak bir Avrupa Komisyonu raporu
insanların en güvendikleri mesleklerin başında doktorların ve
bilim insanlarının geldiğini, kalımcıların büyük çoğunluğunun
bilimin insanlığın sorunlarına çözüm gereceğine inandığını
göstermişr (Europeans, Science and Technology, 2001). Başka
bir çalışma ise insanların harı sayılır bir çoğunluğunun bilim
ve sözdebilimi birbirinden ayırmada güçlük çekklerini, sırf
‘-loji’ eki yüzünden astrolojiyi de bir bilim olarak algıladıklarını
ortaya koymuştur (Allum, 2011). Bu iki araşrmanın sunduğu
bilgiler ışığında insanların astrolojiyi bir bilim, astrologları da
bilim insanları olarak algılayarak söylenenleri ciddiye alma riski
olduğu çıkarsanabilir.
Günümüzde dünyanın bilimsel eğim verdiği kabul edilmiş
ve resmen akredite edilmiş hiçbir üniversitesinde astroloji
kürsüsü bulunmamaktadır. ABD’de bulunan Kepler College’a,
9 Mart 2000 ve 9 Mart 2012 yılları arasında Washington
Yükseköğrem Koordinasyon Kurulu tarandan “Doğu ve
Ba Gelenekleri: Astrolojinin Tarihi, Felsefesi ve Dönüşümü”
adlı bir sosyal bilim programı kapsamında önlisans, lisans
Astroloji ve diğer tüm sözdebilimlerin toplum için yarağı
başka bir tehditse, bilgiyi sadeleşrmek ve eğimsizliği teşvik
etmekr (Cornas Rovira et al., 2015). Bilimin zorlu yollarına
hiç girilmeden ve onun ka standartları içerisinde bilgi
üretmenin gerekrdiği çabayı sarf etmeden, belli başlı birkaç
gökcismini gözleyerek tüm bireysel ve toplumsal alanlarda
söylem ürelebileceğine duyulan bir inanış söz konusudur.
Dolayısıyla astrolojinin yaygınlaşması eğimsiz bir toplumun
ortaya çıkışı için zemin hazırlar; zira sözdebilimlere olan inançla
eğim düzeyi arasında bir ilişki mevcuur. Avrupa Komisyonu
için hazırlanan bir raporda eğim düzeyi düştükçe astrolojinin
bir bilim olarak algılanma oranının arğı tespit edilmişr
(INRA & Report Internaonal, 1993). Adorno’ya (2002, p. 61)
göre “astroloji ırkçılık gibi başka bir usdışı inançr ve ilgilisine
bilimsel eğim alma ayrıcalığına ulaşma şansına sahip azınlığın
üyesi olmasa bile ‘bilmenin’ hazzını yaşamasını sağlayacak
kullanışlı ve kolay bir formül sunar”. Gerçekten de astrologlar,
iksat biliminin verilerini dikkate almadan ekonomi, borsa,
yarım kararları, psikoloji biliminin verilerini kullanmadan
karakter analizleri, p bilimine başvurmadan ameliyat zamanı
tavsiyeleri ve jeolojik bilgilere ibar etmeden birtakım doğal
felaket tahminleri yapabilmekte, bilimin ve araşrmanın zorlu
yollarına girmeden her şeyi bilebilmenin sözde kullanışlı ve
kolay bir yolunu bulmuş görünmektedirler.
Özellikle bbi tavsiyeler düşünülürse, astrolojinin toplum sağlı-
ğını da tehdit etme potansiyeline sahip olduğu söylenebilir. Ör-
neğin, Türkiye’deki ünlü bir astrolog 2008 yılında takipçilerine
belli tarihler arasında ameliyat olmamayı tavsiye etmiş, gelen
eleşriler üzerine kendini “Her bir gezegenin, her bir burcun
temsil eği bir organ vardır... Örneğin Ay Aslan’dayken kalp
önemli; çünkü Aslan kalbin yönecisidir. Kalbimizi yormamalı-
yız, dolaşım sistemimiz etkilendiği için aslında hiçbir ameliyata
girmemeliyiz anlamına geliyor bu” diyerek savunmuştur (Ay-
doğan, 2008). Kanıta dayalı bbın insanlığa sağladığı yarar ve-
rilerle sabitken, insan organlarını gökcisimleriyle ilişkilendiren
inanışların bbi tavsiyeler vermede kullanılmasını günümüzün
toplumsal güvenlik, bilim ve sağlık anlayışlarıyla bağdaşrmak
mümkün değildir. Medyada başta diyet ve beslenme önerileri
olmak üzere daha pek çok astrolojik içerikte sağlık önerilerine
yer verilmektedir.
Astrolojinin yarağı bir başka tehditse, toplumda gereksiz
korku ve panik yaratma potansiyelinden ileri gelir. Örneğin
2013 yılında Güneş’in manyek kutuplarının yer değişrmesi
gibi son derece run bir astronomik olayın NASA tarandan bir
bültenle duyurulması astrologlarca son derece yanlış anlaşılmış,
ikisi kendilerine “uzman astrolog” demeyi tercih eden dört
astrolog tüm dünyada çeşitli felaketlerin ortaya çıkacağını iddia
etmişlerdir (Serim, 2013). Aynı haberde görüşlerine yer verilen
iki astronomun ortada anormal bir şey olmadığını, bu değişimin
ortalama her on bir yılda bir gerçekleşğini ve panikleyecek,
kaygılanacak bir durumun söz konusu olmadığını ifade etmeleri
ayrım problemine ‘bilim insanı / sözdebilimci’ bağlamında bir
yaklaşım için son derece dikkat çekicidir.
Aynı zamanda gazete köşe yazarı olan astrolog Dinçer Güner,
“Twier” hesabından Haziran 2015 seçimleri öncesinde,
seçimlerin Merkür Retro’sunda yapılacağı için başlı başına
56
Cilt/Volume 6, /Number 1, Nisan/April 2016; Sayfa/Pages 50-60
Yükseköğrem ve Bilim Dergisi/Journal of Higher Educaon and Science
Tez, teorik zemininin kanıtsız önermelere dayanması nedeniyle,
hem yöntembilimsel hem de bilgi kuramı açısından olarak
sorunludur. Üstelik tezin sonuç kısmında “Çalışmamızda ileri
sürdüğümüz tezin de doğrulanmasıyla bütün bu zaman, emek,
kazanç kayıplarının örgütler tarandan aslında boşa yapıldığı,
bunun yerine insan kaynakları departmanı çalışanlarına astroloji
bilgisinin verilmesi veya astroloji eğimi aldırılmasıyla çok
daha basit ve maliyetsiz bir şekilde olacağı meydana çıkmışr.”
iddiasında bulunulmuştur (Selvi, 2011, p.106). Yani bugüne
değin uygulanagelen tüm insan kaynakları uygulamalarının
yararsız olduğu ve haa vakit, emek ve kazanç kayıplarına
neden olduğu iddia edilmişr. Başka bir deyişle bu alandaki
bilimsel araşrmaların tamamı ibarsızlaşrılmış ve faydasız
olduğu öne sürülmüştür. Böyle bir tezin insan kaynakları
departmanları tarandan ciddiyetle dikkate alınmasının,
personel ishdamında ikizler, terazi ve kova burcundan olan
adaylardan kaçınılması anlamına geleceği açıkr ve bu da bal
inançların rsat eşitliğini baltalaması ve irrasyonel karar almaya
yol açması gibi toplumsal açıdan tehlikeli bir sonucu doğurur.
Tezin kabul edilmiş olması ise bilimsel açıdan bir skandala
karşılık gelmektedir.
Üniversitelerde Astroloji Serka Programları
Türkiye’de üniversite ve astroloji ilişkisine verilebilecek en
kaygı verici örnek, bazı vakıf üniversitelerinin sürekli eğim
merkezlerinde astroloji kursları açılmasıdır. 2014 yılı Mart
ayında İstanbul Aydın Üniversitesi’nde açılan, daha sonra ismi
‘Astroloji ve Fütürizm’ olarak değişrilen ‘Astroloji Akademisi’
adlı 45 saatlik serka programı Türkiye’de YÖK izniyle açılan
ilk örnekr (‘Astroloji Akademisi,’ n.d.). Kurs verenlerin hem
kendi mecralarında (Dölen, 2014) hem de gazetelere verdikleri
mülakatlarda kursu birenlere ‘YÖK Onaylı’ serka verileceği
belirlmişr (Öztürk, 2014). Bu ayrın astrolojinin bilimsel bir
kimlik taşıdığı, bu krin Türkiye’nin yükseköğrem otoritesi
tarandan onandığı ve astrologluğun bir meslek olarak kabul
gördüğü izlenimini yaratmaktadır.
Bu kursların medyada popüler olmasının ardından hem
Bilimler Akademisi, hem de Türk Astronomi Derneği devam
eden kurs hakkında “bilime aykırı olduğu” yönünde görüş
bildirmişler (Bursalı, 2015; Türk Astronomi Derneği, n.d.)
ve program, Türk Astronomi Derneği’nin YÖK Başkanlığı’na
yazdığı 26/05/2015 tarihli başvurusuna müteakip 11/06/2015
tarihinde kapalmışr.
Bu makalenin yazıldığı tarihte KKTC merkezli Girne Amerikan
Üniversitesi’nin İstanbul’da bulunan sürekli eğim merkezinde
üç yıllık bir astroloji serka programı halen sürdürülmektedir
(Girne Amerikan Üniversitesi, n.d.).
Tıp Fakültesi Dergisinde Astroloji Köşesi ve Astrolog Tıp
Doktoru
Öncekiler kadar doğrudan olmasa da astrolojinin akademideki
varlığına verilebilecek bir başka örnek de, Dokuz Eylül
Üniversitesi Tıp Fakültesi Hastanesi’nin çıkardığı Arpaboyu
adlı dergide aynı üniversitenin anatomi anabilim dalı üyesi
olan Doç. Dr. Funda Taştekin tarandan bir astroloji köşesi
hazırlanmasıdır.
ve yüksek lisans dereceleri verme yetkisi tanınmışr (Kepler
College, n.d.-a). Lakin bu yetki akreditasyon sağlayan bir yetki
olmadığı gibi federal olarak da tanınmamış ve günümüzde de
geçerliliğini yirmişr (Kepler College, n.d.-b). Birleşik Krallık
‘ta bulunan University of Wales Trinity Saint David –eski adıyla
Bath Spa University-, “Kültürel Astronomi ve Astroloji” adlı
bir yüksek lisans programına ev sahipliği yapmaktadır. Ne var
ki bu yüksek lisans programı astrolog yeşrmeyi değil, bağlı
bulunduğu Arkeoloji, Tarih ve Antropoloji Bölümü bünyesinde,
astronomi ve astrolojinin insanlık tarihiyle olan ilişkisini
inceleyen uzmanlar yeşrmeyi amaçlayan bir sosyal bilim
programıdır (UWTSD, n.d.).
Lakin astrologlar TV’lerdeki söylemlerinde ve yazılarında
astrolojinin bazı üniversitelerde kürsüsünün bulunduğunu
bildirmekte, şu an sadece çevrimiçi kurslar sunan bir eğim
kurumu olan Kepler College ile sosyal bilimler alanında
derece veren Bath Spa Üniversitesi’ni örnek olarak vermekte
ve astrolojinin ABD’de ve bazı Avrupa ülkelerinde bir bilim
olarak kabul edildiğini öne sürmektedirler (Ceyhan, 2009;
Dölen, 2014). Bazı astrologlarsa bugün için olmasa da geçmişte
astrolojinin üniversitelerde okutulduğunu, Newton ve Kepler
gibi bilim insanlarının da astrolog olduğunu söyleyerek
astrolojinin sözde akademik yönüne vurgu yapmaktadırlar
(Zaimler, 2012).
Ne yazık ki astrolojinin bilimsel topluluk tarandan bir bilim
dalı sayılmadığı gerçeği halkın önemli çoğunluğu tarandan
net olarak bilinmediği gibi astrolojinin akademide yer almadığı
gerçeği de bilinmemektedir. İnsanların bilime ve bilim
insanlarına duyduğu güven nedeniyle astrolojinin bir bilim
olarak algılanma düzeyini arrma potansiyeline sahip her
etken, astrolojinin yarağı tehditlerin de derecesini arrır.
Bu nedenle akademik kurumlar sözdebilimleri olumlayacak,
meşrulaşracak ve bilimsel faaliyetlermiş gibi algılanmalarına
neden olacak her türlü faaliyeen kesin olarak uzak durmalıdır.
Ancak maalesef Türkiye’deki birtakım hatalı uygulamalar
nedeniyle astroloji sözdebilimi akademik kurumlarda yer
bulabilmişr. Aşağıda son yıllarda gerçekleşen ve yükseköğrem
anlayış ve hedeeri bakımından kaygı verici olan bu gelişmelere
değinilmişr.
Örgütsel Bağlılık ve Astroloji Arasında İlişki Kuran Yüksek
Lisans Tezi
Karamanoğlu Mehmetbey Üniversitesi, Sosyal Bilimler Enstüsü
Kamu Yönemi Anabilim Dalı bünyesinde gerçekleşrilen ve
üstelik kabul edilen bir yüksek lisans tezi çalışması örgütsel
bağlılık ile Zodyak burçları arasında ilişki olduğunu öne sürmüş,
sonuç kısmında ikizler, terazi ve kova burcundan olanların
örgütlerine bağlılık göstermedikleri iddia edilmişr (Selvi,
2011). Tezde astrolojinin ve astrolojik kişiliklerin açıklandığı
bölümde kaynak olarak bilimsel bir yanı bulunmayan bazı
popüler astroloji eserlerinden faydalanılmış, ‘Sonuç ve
Değerlendirme’ bölümünde tez çalışması kapsamında ulaşılan
sonuçların niçin daha önceki örgütsel bağlılık veya astroloji
araşrmalarıyla çelişği hiç tarşılmamışr. Zaten, astrolojik
önermeleri çürüten literatüre hiç değinilmemişr.
57
Cilt/Volume 6, /Number 1, Nisan/April 2016; Sayfa/Pages 50-60
Yükseköğrem ve Bilim Dergisi/Journal of Higher Educaon and Science
doğru polikalar ürelmesi için de gerekli olduğu düşünülmek-
tedir. Zira demokrasi, vatandaşların -ne kadar bilgili oldukların-
dan bağımsız olarak- bilimsel ve teknik bileşenleri ağır basan
konularda karar alma yetkisine sahip pozisyonlarda bulunmayı
talep ekleri bir yönem sistemidir ve bilgi eksikliğinde hatalı
polikalar ürelmesi potansiyeli bulunmaktadır (Holton, 1992).
Toplumsal hayaa vatandaşların demokrak süreçlere görüş
bildirme ve karar alma yoluyla kalabilmeleri ve bu kalımla-
rını kendi iradeleri doğrultusunda gerçekleşrebilmeleri için
toplumsal meselelerin dayandığı bilimsel içeriği idrak ederek
kavrayabilmeleri gerekmektedir (Turgut, 2007). Bu nedenle
toplum üyelerinin neyin bilimsel olduğunu ve neyin olmadığını
ayırt edebilmeleri çok önemlidir.
Astroloji bir sözdebilimdir. Ortaya çıkışının üzerinden geçen
yaklaşık 6000 yıla rağmen astrologlar gerçekdışı varsayımla-
rından vazgeçmemişlerdir (Jerome, 1973) ve astrolojik tezlerin
geçersizliği bugüne dek defalarca gösterilmişr. Ancak astro-
loji topluma medya aracılığıyla yoğunlukla nüfuz etmekte, bir
bilimmiş gibi sunulmakta, üniversitelerdeki birtakım yanlış
uygulamalar astrolojinin geniş kesimlerce bir bilimmiş gibi algı-
lanmasına katkı sağlamaktadır.
Sözdebilimler bilimi yanlış temsil eder, eğimsiz bir toplumun
ortaya çıkmasını teşvik eder, ümitsizliğini, bilgisizliğini ve
naiiğini issmar eder, kanıta dayalı bbı reddetmeye neden
olur (Cornas-Rovira et al., 2015). Bir konuda veri ve gözlemleri
bir yana bırakarak, menfaat elde etmek amacıyla defaatle
çürütülmüş, olgusal bir zemini olmayan, tamamıyla bireysel
inançlardan kaynaklanan açıklamaları göksel bir otoritenin
kaçınılmaz sonuçlarıymış gibi sunarak toplumu yönlendirmek
gayriahlâki bir davranışr. Önceki başlıklarda da örnek olarak
verildiği üzere, ameliyat olmama önerisini ciddiye alan bir
cerrah ya da hastanın önemli bir ameliya ertelemesi, bir insan
kaynakları uzmanının bir adayı işe kabul etme kararını adayın
burcuna göre vermesi, bireylerin siyasi tercihlerini, evlilik
tarihlerini ya da cari sözleşme kararlarını kendi iradeleriyle
değil de var olduğu iddia edilen bir sistemin sözde etkilerine
göre belirlemeleri arzu edilir bir şey değildir. Hiçkimsenin
kararlarını yıldızlara bakıp veren bir cerrahın bıçağının alna
yatmak istemeyeceğini ya da işbaşvurusunda rekabete sırf
burcundan ötürü dezavantajlı başlamak istemediğini tahmin
edebiliriz.
Şu halde astrolojinin bir sözdebilim olduğu ve topluma zarar
verebileceği gerçeği dikkate alınarak bu alanda bazı polikalar
ürelmesi ve birtakım yasal düzenlemeler yapılması gerekmek-
tedir. Bu düzenlemeler iki farklı amaca hizmet edebilir. Birincisi,
bireylerin sözdebilimler konusunda farkındalığının arrılması,
ikincisiyse yükseköğrem kurumlarının sözdebilimleri olumla-
masını engelleme amacıdır. Aşağıda bu amaçlar doğrultusunda
uygulanabilecek çeşitli önerilere yer verilmişr.
Eğim-Öğrem Faaliyetleri
Erdem’e göre (2012) bireyleri ussal olmayan, gizem içerikli
öğrelere karşı koruyacak ve sorunlarının çözümünde bu
hurafeler yerine yararlılığı ispatlanmış donalara başvurmalarını
sağlayacak olan şey, bilimsel düşünme yönteminin bireylerde
bir davranış biçimine dönüştürülmesidir. Bilimsel düşünmenin
Taştekin, 5 Ocak 2013 tarihli Hürriyet gazetesinde Ayçe Dikmen
imzasıyla yayımlanan “Tıp doktoru astrolog: İncelemeden
reddetmek bilime aykırıdır” başlıklı röportajında bir p
fakültesi dergisinde astrolog kimliğiyle yazıyor olmasını
savunuyor, 2013 yılının burçlar için nasıl geçeceğini beliryor,
bazı gökcisimlerinin konumlarını referans göstererek ‘Arap
Baharı’ ve Suriye iç siyasendeki karışıklıklara değiniyor
(Dikmen, 2013). Röportajda Taştekin’in kendisine yönellen
eleşrilere verdiği yanın, röportajın başlığında da belirldiği
gibi, astrolojiyi incelemeden reddetmenin bilime aykırı
olduğu yönünde olduğu görülüyor. Bu söylem çürütülemeyen
argümanın doğru olduğu yönünde bir manksal safsataya
(argumentum ad ignoranam) işaret eder, hem de kanıtlama
sorumluluğunun iddia sahibine ait olduğu ilkesini (onus
probandi) göz ardı eder. Üstelik bu makalede de referans
gösterilen, “inceleyerek reddeden” onlarca çalışmanın iddia
sahibi tarandan bilinmediğini veya dikkate alınmadığını
gösterir.
Astrolojiyi yücelten açıklamalarda bulunan bir p doktoru
örneği bir bilen safsatası (veya otoriteye af safsatası) olarak
adlandırılan bir manksal safsatayı mümkün kılar. Bir bilen
safsatası, bir iddianın kabulü için delillerden ziyade saygı
veya korku duyulan bir otoritenin söylemine, düşüncelerine
başvurulmasıdır (Alatlı, 2001). Nitekim gazetenin ağı başlık
doğrudan doğruya bir bilen safsatasıdır ve bu yolla daha
en başından okuyucunun dikkani söylem sahibinin bir p
doktoru olduğuna çekerek hekimlik mesleğinin saygınlığından
ve otoritesinden faydalanmaya çalışmaktadır. Yukarıda
bahsedilen Avrupa Komisyonu raporunda kalımcıların en çok
güvendikleri mesleklerin başında doktorların geldiği belirlmiş
(kalımcıların %71,1’i doktorları işaretlemişr) (Europeans,
Science and Technology, 2001). Yani bir p doktorunun
astrolojiyi olumlamasının ciddi sonuçları olabileceği gibi, p
doktorlarının astroloji faaliyetlerinin astrolojinin bir bilim
olduğu iddiasını kuvvetlendireceği açıkr.
Bu makalede medyada yer alan astrolojik söylemlerin topluma
zarar verme potansiyeli taşıdığı öne sürülürken bu söylemlerin
okurlar tarandan ciddiye alındığı varsayılmışr. Astrolojinin
hayli popüler olduğu, bu türden yayınların çokça okunduğu
ve astrolojinin bir bilim olarak algılandığı kesin olarak
bilinse de astroloji takipçilerinin bu söylemleri yaşamlarına
dair önemli kararlar verirken ne kadar ciddiye aldıkları
araşrılmamışr. Öte yandan astrolojinin üniversitelerde çeşitli
şekillerde kendine yer bulmasının yükseköğremin amaç
ve ilkeleriyle bağdaşmamasının yanısıra astrolojinin toplum
üyelerince ciddiye alınma olasılığını arrdığı tahmin edilebilir.
Yükseköğremde karşılaşılan bu kaygı verici gelişmelerin
tamamının son beş yılda ortaya çıkması dikkat çekicidir. Bu
durumun astrolojinin popülerleşmesi ve astroloji pazarının
büyümesinden mi, yoksa Türkiye’deki yükseköğrem kalitesi
ve anlayışının değişmesinden mi kaynaklandığı başka bir
araşrmanın konusu olabilir.
Makalede yer verilen önerilerin ülkenin refahı, demokrasinin
sağlıklı işleyişi ve toplumun tamamını ilgilendiren konularda
58
Cilt/Volume 6, /Number 1, Nisan/April 2016; Sayfa/Pages 50-60
Yükseköğrem ve Bilim Dergisi/Journal of Higher Educaon and Science
nin gündelik meseleler haline gelmeye başladığı, öte yandan
ülkelerin artan çevre kirliliği, azalan biyoçeşitlilik gibi ancak
bilimsel ve teknolojik ilerlemeyle çözebileceği sorunlarla bo-
ğuştuğu bir çağda toplum sağlığı, refahı ve ülke kalkınması için
bilim üretmek - ve bunu doğru üretmek - önemli bir mesele-
dir.Bilimsel araşrmaların yapılabilmesi için öncelikle bilimsel
tutum ve davranışların kazanılması, bunun için de bilimsel dü-
şünme yönteminin anlaşılması gerekmektedir (Erdem, 2012).
Sözdebilimlerin üniversite sınırlarından içeriye girebildiği bir
ortamda bilimsel düşünme yönteminin benimsendiğini ve bi-
limsel tutum gösterildiğini söylemek zordur.
Ayrıca bu durum yükseköğremin amaç ve ilkeleriyle de çeliş-
mektedir. 2547 sayılı Yükseköğrem Kanunu’nun yükseköğre-
min amaçlarının tanımlandığı 4. maddesinde “…yüksek dü-
zeyde bilimsel çalışma ve araşrma yapmak, bilgi ve teknoloji
üretmek, bilim verilerini yaymak, ulusal alanda gelişme ve kal-
kınmaya destek olmak, yurt içi ve yurt dışı kurumlarla işbirliği
yapmak sureyle bilim dünyasının seçkin bir üyesi haline gel-
mek, evrensel ve çağdaş gelişmeye katkıda bulunmak” denil-
mektedir (Yükseköğrem Kanunu, n.d). Akademide sözdebilim-
lere paye verilmesi Yükseköğrem Kanunu’nda yer alan “bilim
dünyasının seçkin bir üyesi haline gelme” amacına kesin olarak
aykırıdır. Bu kursların açılmalarına önce müsaade edilmesi ve
başvurular üzerine kapalması bu hususta benimsenmiş belli
bir polikanın olmadığını göstermektedir. Her ne kadar üni-
versitelerde hangi entelektüel disiplinlere önem verileceğinin
merkezi bir otorite tarandan belirlenmesi bilimsel özerkliğe
aykırı olsa da, yükseköğremle ilgili kamu kuruluşlarının kendi
ilan ekleri amaç ve ilkelerle tutarlı olmak adına sözdebilim-
sel faaliyetlerin ulusal yükseköğrem hedeerine aykırı olduk-
larına dair bir polika benimseyerek ilan etmelerinin önünde
bir engel yoktur. Böyle bir polikayı açıkça benimsemek, hem
“yüksek düzeyde bilimsel çalışma ve araşrma yapma” hem de
“bilim dünyasının seçkin bir üyesi haline gelme” amaçlarına
hizmet eder.
Sorumluluk Uyarısı
Yukarıdaki öneriler ancak uzun vadede işlevsel olacağından
astrolojinin toplumsal zararlarını kısa vadede azaltmak adına
birtakım yasal düzenlemeler de yapılabilir. Örneğin ana akım
medyada bbi bilgiye dayanmayan sağlık tavsiyelerinde bulu-
nulmasının kısıtlanması sağlanabilir5. Kısıtlamanın bir şekilde
ifade özgürlüğüyle çelişmemesi için daha yumuşak önlemler
almak da mümkündür. Örneğin 1984’te Paranormal İddiaların
Bilimsel Olarak İncelenmesi Komitesi Amerikan dergi ve gazete-
lerinin astroloji köşeleri üzerine okurların astrolojik öngörüleri
sadece eğlence amaçlı okumaları gerekğini bildiren bir “sağlık
uyarısı”6 eklemesi için medya kuruluşlarına çağrı yapmışr - an-
bir davranış biçimine dönüşmesi için toplum üyelerinin bilimsel
okuryazarlık düzeylerinin arrılması gerekir. Toplum üyelerine
bilimsel okuryazarlık yetkinliğinin kazandırılması toplumun
astroloji dâhil tüm sözdebilimlerin vereceği olası zararlardan
korunmalarını sağlar.
Bilimsel okur yazarlığın alt boyutlarından birisi ve haa en
önemli bileşeni bilimin doğasını anlamakr (Turgut, 2007). Bili-
min doğası bilimin ne olduğu, dolayısıyla neyin bilim olmadığı
bilgisini içerir ve dolayısıyla bilim ve sözdebilimleri birbirinden
ayırt edebilme yetkinliği de içerir. Nitekim fen öğretmeni
adayları üzerinde yürütülen ve astrolojinin konu alındığı bir
çalışmada bilimin doğası öğreminde bilim ve sözdebilim ayrım
problemi bağlamının kullanılmasının etkili olduğu deneysel
olarak gösterilmişr (Turgut, 2011). Bilim ve sözdebilim ayrı-
mı yetkinliğinin yükseköğremden önce de kazandırılması
mümkündür. İlköğrem sekizinci sınıf öğrencileriyle yapılan
tarşma etkinliklerinin dahi bazı öğrencilerin bilimsel bilgiye
yönelik kavrayışlarını önemli ölçüde arrdığı tespit edilmişr
(Çenkaya et al., 2015). Bu bilgiler ışığında bilim ve sözdebilim
ayrım konusunun ilköğremden başlayarak her kademedeki
eğim müfredana dahil edilmesinin gerekli ve önemli olduğu
düşünülmektedir.
Yükseköğrem Polikaları
Bilimsel araşrma yapmak, eğim-öğrem gerçekleşrmek ve
halk ile üniversite arasında diyalog tesis etmek üniversitelerin
sahip olduğu üç önemli işlevdir (Özer, 2012). Ne var ki günümüz
Türkiye’sinde üniversitelerin meslek kazandırma işlevi bilimsel
araşrma yapma ve eğim-öğrem gerçekleşrme işlevlerinin
önüne geçmiş görünmektedir. Özer’e göre (2012) Türkiye’de
meslek yüksekokullarının üniversite sistemine monte edilme-
siyle bu işlev kayması daha da güçlenmekte, üniversitelerin
mezunlarına meslek değil, mesleklerinde kullanabilecekleri
bilgi ve yöntemleri kazandırdığı gerçeği büyük ölçüde göz ardı
edilmektedir. Zira bünyesinde astroloji serka programları
açılan sürekli eğim merkezlerinin varlığı ve bu programların
“YÖK onaylı diploma” söylemiyle pazarlanması üniversitele-
ri meslek kazandırma merkezleri olarak gören bir anlayışın
en uçtaki ürünüdür. Bu vakıf üniversiteleri astrologluğu bir
meslek olarak göstermelerinin ve pazarlamalarının4 yanı sıra
astrolojinin bilimsel olarak algılanmasına neler olmaktadırlar.
Üniversitelerin sözdebilimlere ev sahipliği yapmasının sözde-
bilimlere toplum tarandan verilen önem ve değeri arracağı
malumdur.
Astroloji gibi sözdebilimlerin üniversitelerdeki varlığı nitelikli
bilimsel eğim açısından kabul edilemez bir gelişmedir. İnsa-
noğlunun kendi gezegeninin sınırlarının dışarısında yaşamayı
planladığı, özel uzay taşımacılığının ya da göktaşı madenciliği-
4Bu anlayış Türkiye İş Kurumu (İŞKUR) tarandan da paylaşılmaktadır. 2011 yılında İŞKUR’un web sitesinde yayımlanan meslek grupları listesi içinde “falcılık ve ast-
rologluk” da yer almışr (Taner, 2011).
514.4.1928 tarihli 1219 numaralı Tababet ve Şuaba San’atlarının Tarzı İcrasına Dair Kanun’un birinci maddesine göre “Türkiye Cumhuriyende hekimlik yapmak ve
ne biçimde olursa olsun hasta tedavi edebilmek için Türkiye Tıp Fakültesinden diploma almak ve Türk olmak gereklidir” (Tababet ve Şuaba San’atlarının Tarzı İcra-
sına Dair Kanun, n.d.). Bu kanun p hekimi olmadan hasta tedavi etmeyi yasaklamakta ancak hastalara bbi tavsiyelerde bulunmak hakkında herhangi bir kısıtlama
germemektedir.
6“Sağlık Uyarısı” olarak adlandırılmış olsa da men bbi uyarı niteliğine sahip değildir ve tam olarak şöyledir: “Bu köşedeki astrolojik kehanetler sadece eğlenmek
amacıyla okunmalıdır. Bu türden öngörüler bilimsel olarak güvenilir değildir.” (Lehrer, 1985).
59
Cilt/Volume 6, /Number 1, Nisan/April 2016; Sayfa/Pages 50-60
Yükseköğrem ve Bilim Dergisi/Journal of Higher Educaon and Science
Damer, T. E. (2009). Aacking faulty reasoning: a praccal guide
to fallacy-free arguments (6th ed.). Belmont: Wadsworth
Cengage Learning.
Dean, G. (n.d.). Love Signs - Fail world’s largest tests (N=27m).
Retrieved from hp://www.astrology-and-science.com/S-
love2.htm
Dean, G. (2003). Is astrology relevant to consciousness and psi?
Retrieved from hp://astrology-and-science.com/D-psia2.htm
Dean, G., & Kelly, I. W. (2003). Is astrology relevant to consciousness
and psi? Journal of Consciousness Studies, 10(6), 175–198.
Dikeçligil, B. (2010). Bilimsel paradigmaların oluşumunda ve
dönüşümünde sosyolojik bağlam. Toplum Bilimleri Dergisi,
4(7), 53–61.
Dikmen, A. (2013, Ocak 5). Tıp doktoru astrolog: İncelemeden
reddetmek bilime aykırıdır. Hürriyet. Retrieved from hp://
www.hurriyet.com.tr/tip-doktoru-astrolog-incelemeden-
reddetmek-bilime-aykiridir-22299348
Dölen, D. (2014, Şubat 13). Üniversitede astroloji. Retrieved from
hp://www.astroturkiye.com/universitede-astroloji/
Düztepe, T. (2005). Popüler kültür ürünü olarak gazeteleri
n
astroloji
köşeleri
ni
n değerlendi
ri
lmesi. Yayımlanmamış Yüksek
Lisans Tezi, Ankara Üniversitesi, Ankara.
Erdem, A. R. (2012). Bilim insanı yeşrmede araşrma eğimi.
Yükseköğrem ve Bilim Dergisi, 2(3), 166-175.
Ernst, E. (2002). A systemac review of systemac reviews of
homeopathy. Brish Journal of Clinical Pharmacology 54 (6):
577–82.
Europeans, Science and Technology (2001). Retrieved from hp://
ec.europa.eu/public_opinion/archives/ebs/ebs_154_en.pdf
Girne Amerikan Üniversitesi. (n.d.). GAU astroloji okulu, yepyeni
ufuklar açıyor. Retrieved from hp://www.gau.edu.tr/
haber/2536/gau_astroloji_okulu_yepyeni_ufuklar_aciyor
Güner, D. (2015, Eylül 15). Elektroniğe gezegen tokadı. Sözcü.
Retrieved from hp://www.sozcu.com.tr/2015/yazarlar/
dincer-guner/elektronige-gezegen-tokadi-986513/
Holton, G. (1992). How to think about the an-science
phenomenon. Public Understanding of Science, 1(1), 103-128
Homeopa Nedir? (n.d.). Retrieved from hps://www.
homeopaklinik.com/homeopa
INRA & Report Internaonal. (1993). Eurobarometer Special Nr.
76 Europeans, Science and Technology - Public Understanding
and Atudes. Science And Technology. Belgium.
Jerome, L. E. (1973). Astrology and modern science: a crical
analysis. Leonardo, 6(2), 121–30.
Jerome, L. E. (2009). Astroloji Çürütüldü. (R. Pekünlü, Çev.)
İstanbul: İstanbul Kültür Üniversitesi Yayınları.
Kepler College. (n.d.-a). Degree Program. Retrieved from hp://
www.kepler.edu/home/index.php/about/history/degree-
program
Kepler College. (n.d.-b). Was your degree program accredited?
Retrieved from hp://kepler.edu/home/index.php/program/
faq/9-faq-general-informaon/142-are-you-accredited
Kuhn, T. (1970). The structure of scienc revoluons. In
O. Neurath, R. Carnap, & C. Morris (Eds.), Internaonal
Encyclopedia of Unied Science (Vol. 2, No. 2). Chicago: The
University of Chicago Press.
cak yasal bir düzenlemeyle zorunlu tutulmadığından ABD sınır-
larında yayımlanan ve astroloji köşesi bulunduran 1000’den faz-
la yayından sadece 70’i bu tavsiyeye uymuştur - (Allum, 2011).
Türkiye’deki yazılı basında yer alan astroloji köşelerine de böyle
bir uyarının yerleşrilmesi halinde, başta bbi öneriler olmak
üzere, verilen tavsiyelerin bir uzman tarandan verilmediği ve
bu nedenle zararlı olabileceği konusundaki toplumsal farkında-
lığın artması sağlanabilir.
Adorno, T. W. (2002). The stars down to earth and other essays on
the irraonal in culture. London: Routledge.
Alatlı, A. (2001). Safsata kılavuzu: Laf ola beri gele. İstanbul: Boyut
Yayınları.
Allum, N. (2011). What makes some people think astrology is
scienc? Science Communicaon, 33(3), 341–366.
Astroloji Akademisi (n.d.). İstanbul Aydın Üniversitesi Sürekli
Eğim Merkezi Seminer Programı. Retrieved from hps://
web.archive.org/web/20140208004015/http://sem.aydin.
edu.tr/index.asp?id=425&islem=program
Aydoğan, İ. (2008). “Ay’ı takibe aldık” ne demek Hande? Yeni
Aktüel, (165), 64–66. Retrieved from hp://www.yeniaktuel.
com.tr/top107,165@2100.html
Benne, B. (2015). Logically fallacious: the ulmate collecon of
over 300 logical fallacies (Academic Edion). Sudbury: Ebooklt.
com.
Beyerstein, B. L. (1995). Disnguishing science from pseudoscience.
Simon Fraser University. Retrieved from hp://www.sld.
cu/galerias/pdf/sitios/revsalud/beyerstein_cience_vs_
pseudoscience.pdf
Boudry, M., Blancke, S., & Pigliucci, M. (2015). What makes
weird beliefs thrive? The epidemiology of pseudoscience.
Philosophical Psychology, 28(8), 1177-1198.
Bunge, M. (1984). What is pseudoscience. Skepcal Inquirer, 9(1),
36–46.
Bunge, M. (2006). The philosophy behind pseudoscience. Skepcal
Inquirer, 30(4), 27–29.
Bunge, M. (2011). Knowledge: Genuine and Bogus. Science &
Educaon, 20(5-6), 411–438.
Bursalı, O. (2015). Üniversitelerde bilim adına utanç: Yıldız Falcılığı
bu kez Karamanoğlu Mehmetbey Üniversitesi’nde. CBT, 12
Haziran (1473).
Carlson, S. (1985). A double-blind test of astrology. Nature,
318(14), 162–163.
Ceyhan, O. (2009, Aralık 27). Astroloji’yi nasıl bilirsiniz?
Retrieved from hp://www.ntv.com.tr/turkiye/astrolojiyi-nasil-
bilirsiniz,skHYyILRaEuRaW-oN-Zv9w
Chrisansen, A. (1962). Headlines all my life. New York: Harper.
Cornas-Rovira, S., Alonso-Marcos, F., Pont-Sorribes, C., & Escriba-
Sales, E. (2015). Science journalists’ percepons and atudes
to pseudoscience in Spain. Public Understanding of Science,
24(4), 450–465.
Çenkaya, E., Turgut, H., & Duru, M. K. (2015). The Eect of
the Context of Science, Pseudoscience Demarcaon on the
Science Percepons of Secondary School Students: The Case
of Iridology. Eğim ve Bilim, (Kasım), 1–18.
60
Cilt/Volume 6, /Number 1, Nisan/April 2016; Sayfa/Pages 50-60
Yükseköğrem ve Bilim Dergisi/Journal of Higher Educaon and Science
Serim, E. (2013, Kasım 25). NASA’nın açıklaması ortalığı karışrdı!
Habertürk. Retrieved from hp://www.haberturk.com/
polemik/haber/896671-nasanin-aciklamasi-ortaligi-karisrdi
Shermer, M. (2002). Why people believe weird things:
pseudoscience, superson, and other confusions of our me.
New York: Henry Holt and Company, LLC.
Silverman, B. I. (1971). Studies of astrology. The Journal of
Psychology, 77(2), 141–149.
Tababet ve Şuaba San’atlarının Tarzı İcrasına Dair Kanun (n.d).
Retrieved from hp://www.mevzuat.gov.tr/MevzuatMe-
n/1.3.1219.pdf
Taner, B. (2011, Mayıs 6). Falcılık devlet kanda kabul gördü!
Radikal. Retrieved from hp://www.radikal.com.tr/ekonomi/
falcilik-devlet-kanda-kabul-gordu-1048478/
Thagard, P. R. (1978). Why astrology is a pseudoscience. PSA:
Proceedings of the Biennial Meeng of the Philosophy of
Science Associaon, 1978, 223–234.
Thagard, P. R. (1988). Computaonal philosophy of science.
Bradford: MIT Press.
Turgut, H. (2007). Scienc literacy for all. The Science Teacher,
67(3), 48–52.
Turgut, H. (2011). The context of demarcaon in nature of science
teaching: the case of astrology. Science & Educaon, 20(5-6),
491–515.
Turgut, H., Akçay, H., & İrez, S. (2010). Bilim sözde-bilim ayrımı
tarşmasının öğretmen adaylarının bilimin doğası inanışlarına
etkisi. Kuram ve Uygulamada Eğim Bilimleri, 10(4), 2621–
2663.
Türk Astronomi Derneği. (n.d.). Yükseköğrem kurumlarında
astroloji ile ilgili faaliyetler hakkında türk astronomi derneği’nin
görüşleri. Retrieved from hp://www.tad.org.tr/genel/2015/
yuksekogretim-kurumlarinda-astroloji-ile-ilgili-faaliyetler-
hakkinda-turk-astronomi-derneginin-gorusleri
Tyson, G. A. (1980). Occupaon and astrology or season of birth: a
myth? The Journal of Social Psychology, 110(1), 73–78.
UWTSD. (n.d.). MA cultural astronomy and astrology. Retrieved
from hp://www.uwtsd.ac.uk/ma-cultural-astronomy-astrology/
Uyar, T. (2014). Astrologların bilimle imhanı. Yayımlanmamış
araşrma.doi: 10.13140/RG.2.1.1459.5922
Uyar, T. (2015). Astrolojinin bilimle imhanı: Yıldızlar size ne
söylemiyor? İstanbul: Kırmızı Kedi.
Yıldırım, C. (2008). Astroloji bilim midir? Bilimsel Düşünme Yöntemi
(3. baskı, ss. 397–412). Ankara: İmge Kitabevi.
Yükseköğrem Kanunu (n.d.), Retrieved from hp://www.
mevzuat.gov.tr/MevzuatMen/1.5.2547.pdf
Zaimler, B. (2012, Aralık 2). Astrolojiye inanmak için on neden.
Hürriyet.
Lakatos, I. (1978). Science and pseudoscience. In Worrall J. & Currie
G. (Eds). Philosophical Papers (Vol. 1). Cambridge: Cambridge
University Press. Retrieved from hp://strangebeauful.com/
other-texts/lakatos-meth-sci-research-phil-papers-1.pdf
Lehrer, B. (1985). Born Under A Dollar Sign Astrology Is Big Business,
Even If It Is All Taurus. Orlando Sennel. Retrieved from hp://
arcles.orlandosennel.com/1985-11-10/news/0340290056_1_
astrology-columns-un-sign-astrology-scienc-fact
Lindeman, M. (1998). Movaon, cognion and pseudoscience.
Scandinavian Journal of Psychology, 39(4), 257–265.
List, C. J. (1982). Science and Pseudoscience: Criteria of
Demarcaon. Reason Papers, 8(8), 49–58. Retrieved from
hp://reasonpapers.com/pdf/08/rp_8_4.pdf
Mayberry, M. (1990). Astrology Fails the Test of Science (2).
Guardian of Truth, 34 (18), 560–563. Retreived from hp://
www.truthmagazine.com/archives/volume34/GOT034263.
html
Mayo, D. G. (1996). Ducks, rabbits, and normal science: recasng
the Kuhn’s-eye view of Popper’s demarcaon of science. The
Brish Journal for the Philosophy of Science. 47, 271–290.
McGrew, J. H., McFall, R. M. (1990). A scienc inquiry into the
validity of astrology. Journal of Scienc Exploraon, 4(1),
75–83.
Merton, R. K. (1973). The sociology of science. (N. W. Storer, Ed.).
Chicago: University of Chicago Press.
Özer, A. (2012). Türkiye Üniversite sistemine genel bir
bakış, yaşanan sorunlar ve çözüm için bir model önerisi.
Yükseköğrem Dergisi, 2(2), 61–72.
Öztürk, E. (2014, Şubat 18). Astroloji ilk kez ‘akademik‘leşiyor.
Akşam Gazetesi.
Pavić, Ž. (2013). Science and pseudoscience in postmodern
sociees. Informatologia, 46(2), 145–153.
Popper, K. R. (2002). Conjectures and refutaons: the growth of
scienc knowledge. (N. I. Platnick, Ed.) Routledge classics
(2nd ed.). New York: Routledge.
Pratkanis, A. R. (1995). How to sell a pseudoscience. The Skepcal
Inquirer, 19(4), 19–25.
Pseudoscience. (n.d.). Retrieved from hp://www.
oxforddiconaries.com/denion/english/pseudoscience
Resnik, D. B. (2000). A pragmac approach to the demarcaon
problem. Studies in History and Philosophy of Science Part A,
31(2), 249–267.
Say, C. (2015, Mayıs 22). “Yüzyılın Projesi” Merkür retrosuna takılır
mı? Retrieved from hp://www.cumhuriyet.com.tr/haber/
uzay/282093/_Yuzyilin_Projesi__Merkur_retrosuna_takilir_
mi_.html
Schoijet, M. (2009). On pseudoscience. Crique, 37(3), 425–439.
Selvi, C. (2011). Astrolojik kişilik ve örgütsel bağlılık arasındaki ilişki.
Yayımlanmamış Yüksek Lisans Tezi, Karamanoğlu Mehmetbey
Üniversitesi, Karaman.