No full-text available
To read the full-text of this research,
you can request a copy directly from the author.
Challenges for the German welfare state before and after the global financial crisis
... Muhafazakâr sosyal devlet anlayışının öncü ülkesi olarak bilinen Federal Almanya'da (Fleckenstein, 2011) sosyal devletin dönüşüm süreci, Doğu Almanya ile birleşmenin gerçekleştiği 1990 yılında başlamıştır (Hallerberg, 2013). Birleşmenin getirdiği birtakım sıkıntıları [işsizlik ve enflasyon] hafifletmek için sosyal amaçlı harcamaları durağanlaştıran ve çalışmayı teşvik eden yeni bir anlayış geliştirilmiştir. ...
Özet: Sosyal devlet olgusu, liberal kapitalist sistemin merkez ülkelerinde, İkinci Dünya Savaşı’nın ardından altın çağını yaşamıştır. Bununla birlikte ’80’li yılların başından itibaren etkileri her alanda hissedilen küreselleşme süreci, bu olgunun ciddi manada dönüşmesine sebep olmuştur. Dönüşümün temel göstergesi olarak, bu dönemde sosyal devlet harcamalarının durağanlaştığı gözlenmektedir. Dönüşüm farklı sosyal devlet anlayışları tarafından farklı biçimlerde gerçekleştirilmiştir. Sosyal devlet olgusunu vergi indirimleri ve deregülasyon temelinde dönüştürmeyi tercih eden liberal anlayış rekomodifikasyon olgusunu kaldıraç olarak kullanmıştır. Buna mukabil sosyal demokrat anlayışı benimsemiş ülkeler, sosyal devletin dönüşüm sürecinde sürekli kriz tehdidine maruz kalmayı göze alarak sosyal programları yürütmeyi sürdürmüştür. Muhafazakâr anlayış ise büyümenin yavaşlaması ya da enflasyonun yükselmesi gibi sorunlar ile birlikte yaşamayı göze alarak sosyal harcama düzeyini korumuştur. Sonuç olarak 2000’li yıllarda toplumun sosyal devlet olgusuna bakışı önemli ölçüde değişmiştir. Yıllarca refah düzeyini yükseltici etkilerine bakılarak olumlanan sosyal devlet pratikleri 2000’li yılların sıkıntılı ortamında eleştirilerin odağına yerleştiril-miştir.
Anahtar Kelimeler: Sosyal Devlet, Küreselleşme, Deregülasyon, Rekomodifikasyon.
... Muhafazakâr sosyal devlet anlayışının öncü ülkesi olarak bilinen Federal Almanya'da (Fleckenstein, 2011) sosyal devletin dönüşüm süreci, Doğu Almanya ile birleşmenin gerçekleştiği 1990 yılında başlamıştır (Hallerberg, 2013). Birleşmenin getirdiği birtakım sıkıntıları [işsizlik ve enflasyon] hafifletmek için sosyal amaçlı harcamaları durağanlaştıran ve çalışmayı teşvik eden yeni bir anlayış geliştirilmiştir. ...
The Welfare State lived its Golden Age at liberal-capitalist system's major countries after the Second World War. With this, since the beginning of 1980s globalization as an interactive instrument has led to reconstruction of this phenomenon. It is observed that as a basic indicator of the reconstruction, social expenditures have become stagnant. Reconstruction was realized in different ways by different welfare state understandings. The liberal understanding which favored to reconstructing the welfare state on the basis of tax reductions and de-regulations was used recomodification as a leverage. As second, the countries which accepted as social democrat understanding continued to carry out the social programs by facing the constant crisis threatening. As third, conservative understanding protected the social spending level by exposuring slowing growth or increasing inflation. As conclusion, the view of the society for the Welfare State has changed considerably in the 2000s. The Welfare State
Today, people enjoy the best economic well-being and, generally, live the best times in human history both in our country and in the West. But at the same time, they have been gradually diverging from the roots of current prosperity and freedom while collectivistic approach ideas and their various forms have been gaining more and more space again. Expanding the welfare state contributes towards the change in people´s thinking and acts that are directed away from the ethos of individual responsibility, financial independence, voluntary cooperation, and assistance towards the mentality of entitlement and reliance on the government and external financial sources.
The publication aims to present a view, supported by facts and arguments, of the basis of the Slovak welfare state and more generally, also of welfare states in other selected countries and confront welfare state myths with reality. Thus, we want to demask the welfare state and point out its unintended consequences. Succumbing and affiliation to welfare state myths have a real influence on the increase in the government´s reach and interventions by which it significantly reduces both the current and future prosperity and freedom of people.
In the publication, we present an initial overview of the substantial context of the Slovak welfare state and more developed welfare state forms existing in other countries. And it is especially the experiences of foreign countries with more passive and more welfare-dependent people which may serve as a memento.
This chapter examines the post-2007 Southern European migration to Germany, arguing that this highly recruited and sought after migration has served to consolidate Germany’s status as an immigration country. This migration flow has some parallels to the post-war recruitment of Gastarbeiter, or guest workers, although it differs strongly in skill level – today’s migration is more highly-skilled than the post-war migration. The recruitment is both top-down and bottom-up, with the Federal Employment Agency, regional offices, trade associations and employers themselves all recruiting skilled Southern Europeans. The migration is seen in Germany as solving the current Fachkräftemangel, or lack of skilled workers, resulting from the emerging demographic challenges. Unlikepost-war recruitment, which was intended to be temporary, Germany hopes that today’s migrants will remain.
ResearchGate has not been able to resolve any references for this publication.