ArticlePDF Available

Bebeklik ve erken çocukluk döneminde gelişimsel risk tespiti için Sosyal İletişim Alan Tarama Testi (SİATT)

Authors:
  • Altınbaş Üniversitesi
  • Istanbul University Institute of Child Health

Abstract

Identifying developmental disorders in early childhood can lead to timely intervention and better outcomes. The aim of this study was to develop a new screening instrument for the infancy period (the Social-Communication Area Screening Test for Infants – SCASI). The research study was carried out at the Istanbul University School of Medicine. A total of 432 children aged between 6 and 24 months and their families constituted the study group. The SCASI is a parent-reported test with 43 items and a two-factor structure. It has strong internal consistency; α is 0.962, and 0.961 and 0.811 for factors I and II, respectively. Overall, 84 out of 310 children (28.2%) in the normative sample were identified as children “at risk” for developmental disorders. The SCASI is believed to be a promising instrument for both pediatricians and other clinicians to identify children at risk for developmental disorders in infancy, and plan further intervention programs. Key words: developmental screening, developmental delay, early intervention, infant development. ÖZET: Bebeklik ve erken çocukluk döneminde doğru ölçeklerin kullanılması gelişimsel sorunlar açısından erken tespit ve erken müdahale imkanı sağlamaktadır. Çalışmanın amacı bebeklik ve erken çocukluk dönemi için yeni bir gelişim tarama testi oluşturmaktır. Kesitsel bir norm çalışması olarak yapılan Sosyal İletişim Alan Gelişim Tarama Testi (SİATT) çalışmasında örneklem grubu 6-24 ay arası 432 çocuk ve ailesinden oluşturuldu. 6-24 aylar arası çocuklar için sosyal iletişim alan becerilerine ait norm değerleri, güvenirlik değerleri ile normal gelişim gösteren çocuklar ile gelişimsel risk taşıyan çocukların anlamlı şekilde ayırt edilebilmesi amacıyla testin kesme noktaları belirlendi. SİATT, 43 maddelik anne-baba bildirimli bir testtir. İç tutarlılık değerleri yüksek olup, tüm test için α 0.962, birinci ve ikinci faktörler için sırasıyla, 0.961 ve 0.811’tir. Örneklemin % 28.2’ si gelişimsel olarak riskli olarak belirlenmiştir. SİATT gelişimsel riskin belirlenebilmesi amacıyla, çocuk hekimleri ve çocuk ile ilgilenen uzmanların kullanabileceği güvenilir bir test ve girişim programı hedeflerinin planlanmasında kullanılabilecek önemli bir araçtır. Anahtar kelimeler: gelişim testi, riskli bebek, gelişimsel gecikme, erken girişim.
Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları Dergisi 2015; 58: 87-95 Orijinal Makale
Bebeklik ve erken çocukluk döneminde gelişimsel risk tespiti
için Sosyal İletişim Alan Tarama Testi (SİATT)
Nilcan Kuleli Sertgil1,*, Dilek Şirvanlı Özen2, Emine Gülbin Gökçay3
O12 Gelişim Destek Merkezi 1Uzman Psikoloji Danışmanı, İnsan ve Toplum Bilimleri Fakültesi 2Psikoloji Profesörü, İstanbul
Üniversitesi Çocuk Sağlığı Enstitüsü 3Pediatri Profesörü
*İletişim: nilcan@gelisimdestek.com
SUMMARY: Kuleli Sertgil N, Şirvanlı Özen D, Gökçay EG. (Department of
Social Pediatrics, Istanbul University Institute of Child Health, Istanbul, Turkey).
The Social-Communication Area Developmental Screening Test for infants
and young children. Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları Dergisi 2015; 58: 87-95.
Identifying developmental disorders in early childhood can lead to timely
intervention and better outcomes. The aim of this study was to develop a
new screening instrument for the infancy period (the Social-Communication
Area Screening Test for Infants SCASI). The research study was carried out
at the Istanbul University School of Medicine. A total of 432 children aged
between 6 and 24 months and their families constituted the study group. The
SCASI is a parent-reported test with 43 items and a two-factor structure. It
has strong internal consistency; α is 0.962, and 0.961 and 0.811 for factors I
and II, respectively. Overall, 84 out of 310 children (28.2%) in the normative
sample were identified as children “at risk” for developmental disorders. The
SCASI is believed to be a promising instrument for both pediatricians and
other clinicians to identify children at risk for developmental disorders in
infancy, and plan further intervention programs.
Key words: developmental screening, developmental delay, early intervention, infant
development.
ÖZET: Bebeklik ve erken çocukluk döneminde doğru ölçeklerin kullanılması
gelişimsel sorunlar açısından erken tespit ve erken müdahale imkanı
sağlamaktadır. Çalışmanın amacı bebeklik ve erken çocukluk dönemi için yeni
bir gelişim tarama testi oluşturmaktır. Kesitsel bir norm çalışması olarak yapılan
Sosyal İletişim Alan Gelişim Tarama Testi (SİATT) çalışmasında örneklem grubu
6-24 ay arası 432 çocuk ve ailesinden oluşturuldu. 6-24 aylar arası çocuklar
için sosyal iletişim alan becerilerine ait norm değerleri, güvenirlik değerleri ile
normal gelişim gösteren çocuklar ile gelişimsel risk taşıyan çocukların anlamlı
şekilde ayırt edilebilmesi amacıyla testin kesme noktaları belirlendi. SİATT, 43
maddelik anne-baba bildirimli bir testtir. İç tutarlılık değerleri yüksek olup, tüm
test için α 0.962, birinci ve ikinci faktörler için sırasıyla, 0.961 ve 0.811’tir.
Örneklemin % 28.2’ si gelişimsel olarak riskli olarak belirlenmiştir. SİATT
gelişimsel riskin belirlenebilmesi amacıyla, çocuk hekimleri ve çocuk ile ilgilenen
uzmanların kullanabileceği güvenilir bir test ve girişim programı hedeflerinin
planlanmasında kullanılabilecek önemli bir araçtır.
Anahtar kelimeler: gelişim testi, riskli bebek, gelişimsel gecikme, erken girişim.
Gelişimsel gecikmeler ve gelişim sorunları, erken
çocukluk döneminde uzmana yönlendirilme
sebeplerinin en başında gelmektedir.1 Bebeklik
ve erken çocukluk döneminde var olan gelişimsel
sorunlar için genel bir kavram olan “gelişimsel
gecikme” terimi kullanılmaktadır. Bu terim bilişsel,
duygusal, sosyal, dil ve fiziksel alan gelişimlerinin
herhangi birinde ya da birkaçında belirgin
gecikme yaşayan çocukları belirtmektedir.2,3
Gelişimsel gecikmelerin, süt çocukluğu ve erken
çocukluk çağında görülme sıklığı yaklaşık
%10-30 arasında değişmektedir.4,5 RO-Codec
araştırmasında, ülkemiz için gelişimsel sorun
sıklığının %25 olduğu belirtilirken, herhangi bir
hastalık nedeniyle hastaneye yatan 0-2 yaş grubu
çocukların % 37’sinin, erken doğan bebeklerin
88 Kuleli Sertgil ve ark. Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları Dergisi • Temmuz-Eylül 2015
ise %47’sinin gelişimsel gecikmeden kaynaklanan
sorunlar yaşadıkları belirtilmektedir.6-8 Bu
bilgilere göre ülkemizde her beş çocuktan
birinin, dünyada ise her altı çocuktan birinin
gelişimsel gecikmeye bağlı sorunlar yaşadığı
kabul edilebilir.9
Günümüzde hâlâ bebeklik ve erken çocukluk
döneminde gelişimsel gecikmelere yeterince
erken tanı konamamaktadır.10,11 Bu nedenle
uzmanlar, daha etkin sağaltım amacıyla erken
tanıya yönelik çalışmaların yapılmasını önemle
vurgulamaktadırlar.12,13
Gelişim ile ilgili sorunların ilk semptomları
çoğunlukla hayatın ilk döneminde ortaya çıkmakta
ve ebeveynlerin çoğu bebeklerinde var olan
gelişim sorunlarını 12.- 18. aylardan başlayarak
dile getirmektedirler. Gelişimin değerlendirilmesi
genellikle beş temel alana ayrılarak yapılmaktadır.
Bu alanlar kaba motor, ince motor, bilişsel, dil
ve sosyal alanlardır. Bununla birlikte özellikle
bebeklik ve erken çocukluk döneminde, dil
becerisinin sosyal amaçlı ve iletişime yönelik
bir beceri olduğu ve bu nedenle sosyal bağlam
içerisinde incelenmesi gerektiği vurgulanmaya
başlanmıştır.14 Son yıllarda çalışmalar özellikle
gelişimsel gecikmelerin erken tespitinde bebeklik
ve erken çocukluk döneminde dil alanına ait
sosyal iletişim becerilerinin değerlendirilmesinin
önemine işaret etmektedir.15
Dil gelişiminin belirli bir sıra, yol izlemesi
beklenmektedir Bu akış içerisinde meydana
gelen gecikmeler, sapmalar ya da bozulmalar
gelişim sorunlarının ilk işaretleri olarak
kabul edilmektedir. Özellikle konuşma öncesi
becerilerde görülen farklılaşmalar, normal
gelişim gösteren çocuklar ile gelişim gecikmesi
gösterenler arasında ayırt edici olmaktadır. Bu
nedenle konuşma gelişiminde yaşanacak bir
gecikmeyi beklemeden, konuşma öncesi iletişime
yönelik becerilerin yakın izlenerek bu becerilerde
görülen sapma, bozulma ve/veya gecikmelerin
fark edilmesi çok önemlidir.15
Öte yandan, gelişimsel alanların ayrılmaz
şekilde birbiriyle bağlantılı ve birbiri üzerinde
etkisi olduğu ve bir alana ait gelişimin ya
da gecikmenin diğer alanlar üzerinde mutlak
etkisi olacağı kabul edilmektedir.4 Bu yaklaşım
ile sosyal iletişim alanına ait gecikmelerin
gelişimsel gecikmelerde belirleyici olma özelliği
dikkate alınmış ve bu nedenlerle çalışmaya konu
teşkil eden gelişim tarama testi sadece ‘Sosyal
İletişim Alan’a odaklanmıştır. Gelişim tarama
testleri genellikle kısa bir zaman diliminde
çok sayıda çocuğu değerlendirmek amacıyla
geliştirilen ve sağlıklı olduğu varsayılan
çocuklar arasından herhangi bir gelişimsel
sorunu olan ya da gelecekte böyle bir durum
gösterme olasılığı olanları belirleme amacı
taşıyan davranış-beceri ölçüm araçlarıdır.4,16-18
Günümüzde bütün çocuklar için rutin sağlık
kontrollerinde gelişimsel tarama yapılması,
gelişimsel gecikmelerin ve sorunların erken
dönemde yeteri kadar tespit edilebilmesi için
doğru tarama ölçeklerinin düzenli olarak
kullanılması önerilmektedir.9,17,19-22 Son yıllarda
uluslararası alan yazında gelişim tarama
testlerinin kullanımının ve gelişimsel takibin
yaygınlaştırılması amacıyla, duyarlılığı yüksek
olan ve çocuk sağlığı ve gelişimi ile ilgilenen
uzmanlar tarafından kullanımı kolay çeşitli
ölçekler geliştirilmiştir.13,17 Ancak ülkemizde
bebeklik ve erken çocukluk dönemi için
kullanılabilecek gelişim tarama ölçekleri sınırlı
sayıdadır. Oysa ki her toplumun yapısına
uygun özgün tarama testlerinin geliştirilmesi
ihtiyaçların doğru tespit edilebilmesi için çok
önemlidir.23, 24
Bu çalışma ile çocuk sağlığı izlemlerinde
kullanılabilecek güncel, pratik ve gelişimsel
sorunları erken tespit etme özelliği olan bir
gelişim tarama testinin (SİATT; Sosyal İletişim
Kız % Erkek % Toplam %
6 ay 26 (%18.2) 21(%13.2) 47 (% 15.6)
9 ay 24 (%16.8) 27(%17.0) 51 (% 16.9)
12 ay 28 (%19.6) 24(%15.0) 52 ( %17.2)
15 ay 14 (% 9.8) 22(%13.8) 36 (% 11.9)
18 ay 36 (%25.2) 46(%28.9) 82 (% 27.2)
24 ay 15 (%10.5) 19(%11.9) 34 (% 11.3)
Toplam 143(%47.4) 159(%52.6) 302
Tablo I. Yaşlara göre kız/erkek dağılımı.
Cilt 58 • Sayı 3 Sosyal İletişim Alan Tarama Testi 89
Alan Tarama Testi) oluşturulması hedeflenmiştir.
Sosyal İletişim Alan Tarama Testinin
geliştirilmesine yönelik yapılan bu çalışma
dört temel bölümden oluşmaktadır. Bunlar (1)
SİAT Testinin oluşturulması, (2) 6-24 ay arası
yaş grubu için norm çalışmasının yapılması ve
testin kesme noktalarının belirlenmesi, (3) SİAT
Testinin ölçüt (kriter) geçerliğinin belirlenmesi ve
(4) yordama özelliğinin belirlenmesine yönelik
takip çalışmasıdır. Çalışma kapsamının geniş
olması nedeniyle bu makalede sadece ilk iki
bölümdeki bulgular sunulacaktır .
Materyal ve Metot
Kesitsel bir norm çalışması olarak yapılan
SİATT’nin geliştirilme projesine İstanbul
Üniversitesi İstanbul Tıp Fakültesi Çocuk
Sağlığı ve Hastalıkları Anabilim Dalı Çocuk
Sağlığı İzlem Polikliniği ve Çocuk Nörolojisi
Polikliniği ile Özel Çocuk Doktoru Polikliniğine
Kasım 2010-Mart 2011 tarihleri arasında ardı
sıra getirilen 6-24 ay arası toplam 442 çocuk
alındı. Vaka sayısının sağlıklı çocuk izlem
takvimine uygun olması (6., 9., 12., 15., 18.
ve 24. aylar) ve her yaş grubu için en az 30
çocuk olması (6x30=180) hedeflendi. Çalışma
İstanbul Üniversitesi İstanbul Tıp Fakültesi
Etik Kurulu tarafından onaylandı, ayrıca tüm
çocukların aileleri “Aydınlatılmış Gönüllü Onam
Formu” nu imzaladı. SİATT’nin oluşturulması
(kapsam geçerliliği) ve yapı geçerliği ile iç
güvenirlik analizlerinin belirlenmesi çalışmasını
kapsayan pilot çalışmaya toplam 132 aile norm
çalışmasına ise 6-24 ay arası 310 çocuk ve ailesi
katıldı. Bütün ailelere aile bilgi formu verilerek
demografik ve sağlık bilgileri belirlendi. Norm
çalışmasının yapıldığı örneklemin yaş ve cinsiyet
dağılımı, demografik özellikleri ile sağlık
bilgileri sırasıyla Tablo I, Tablo II ve Tablo
III’de belirtilmektedir. .
Çalışmada ölçüt geçerliliği çalışması kapsamında
SİATT’ye ait kesme noktalarının belirlenmesi
Testi
cevaplayan
Anne
189
(69.7) Baba
32 (11.8)
Anne/
baba
48 (17.7) Diğer
2 (0.7) 271
Çocuğunuza
kim bakım
veriyor?
(gruplanmış)
Anne
153
(76.9) Diğer
46 (23.1) 199
Anne-baba
akrabalık Evet
26 (11.5)
Hayır
200
(88.5) 226
Anne eğitim
düzeyi O/Y yok
1 (0.4) İlköğretim
81 (32.5) Lise
79 (31.7)
Yük.
okul
88
(35.3) 249
Annenin yaşı
(grup)
16-25
yaş
28 (11.3) 26-30 yaş
88 (35.6) 31-35 yaş
70 (28.3)
35 ve +
61
(24.7) 247
Anne çalışıyor
mu? Evet
92 (37.6)
Hayır
153
(62.4) 245
Babanın yaşı 16-20
yaş
0 (0.0) 21-25 yaş
5 (2.0) 26-30 yaş
54 (22)
31-35
yaş
78
(31.7)
36-40
yaş
64
(26.0)
41-45
yaş
34
(13.8)
46 ve
+
11
(4.5) 246
Baba eğitim
düzeyi O/Y yok
3 (1.2) İlköğretim
54 (22.4) Lise
76 (31.5)
Yük.
okul
108
(44.8) 241
Baba çalışıyor
mu?
Evet
225
(94.5) Hayır
13 (5.5) 238
Ailenin gelir
düzeyi Düşük
18 (10.6)
Orta
120
(84.5) Yüksek
7 (4.9) 142
Tablo II. Norm çalışmasını oluşturan örnekleme ait demografik bilgiler.
n (%)
amacıyla otistik spektrum bozukluğuna ait riski
belirlemeye yönelik kullanılan bir tarama testi
olan M-CHAT ve 0-6 yaş grubu çocuklarda
gelişimsel sorunları yakalama amacıyla
ülkemizde en yaygın kullanılan gelişim tarama
testi olan Denver II GT testleri kullanılmıştır.
SİATT’nin oluşturulması amacıyla ilk
olarak gelişimsel gecikmelerin belirlenmesi
alanında kullanılan 0-3 yaş gelişim tarama ve
değerlendirme testleri ile testin sadece sosyal
iletişim alan odaklı olması nedeniyle, bu alanla
ilgili yapılan geriye dönük ve ileriye yönelik
çalışmalar ile vaka çalışmaları incelenmiş, sosyal-
iletişim alanına ait ve gelişimsel gecikmelerde
ayırt edici özelliği olduğu belirtilen beceriler
listelenmiştir.25-34 Bu sayede 165 soruluk bir
madde havuzu oluşturulmuştur. Maddeler alan
yazın bilgileri ışığında taslak sınıflandırmalara
ayrılmıştır. Bu sınıflandırmalar; Duygu (Affect),
Beklenti (Anticipation), Farkındalık (Awareness),
İletişim (Communication), Nesne incelemesi
(Object Exploration), İfade edici dil (Expressive),
El-kol hareket ve kullanma (Gesture), Taklit
(Imitation), Yönerge izlemi (Instruction), Niyet
(Intention), Bakış (Looking), Memnun etme
(Please), Problem Çözme (Problem Solving),
Anlama (Receptive), Karşılıklılık (Reciprocity),
Hayali oyun (Role play), Gösterme (Showing),
Sosyal İlişki (Social Relatedness) alanlarıdır.
Taslak formda yer alan maddelerin becerileri
ölçmedeki uygunluğunu değerlendirebilmek
amacıyla, kapsam geçerliğinin sınanması için üç
gelişim psikolojisi uzmanı, bir dil ve konuşma
bozuklukları uzmanı ve bir çocuk psikiyatristi
alan uzmanının görüşüne başvuruldu. Uzmanların
görüşleri doğrultusunda maddelerde kelime ve
söz dizimi değiştirmeleri ve sıralama değişiklikleri
yapıldı. Bazı maddeler çıkarıldı. Böylece ile 143
maddeden oluşan taslak form hazırlandı. SİATT
formunun yapı geçerliliği analizi için yapılan
iki pilot çalışmada 6., 9., 12., 15., 18. ve 24.
aylarında olan çocukların ailelerine çalışma
konusunda bilgi verildi, çalışmaya katılmak
isteyen ailelerden imzalı onam formu alındıktan
132 uygulamada SİATT soruları araştırmacı
(Nilcan Kuleli Sertgil) tarafından yüz yüze
sorularak dolduruldu. Bu sayede anlaşılamayan
soruların, ifadelerin ve kelimelerin saptanması
ve değiştirilmesi ve ihtiyaç duyulan örneklerin
doğru seçilmesi sağlandı.
Yapı geçerliğini belirlemek için yapılan Temel
Bileşenler Analizinde (TBA; Principle Component
Analysis; PCA) faktör çıkartma yönteminden
yararlanıldı. SİATT’ni elde edilen puanların
güvenirliğini incelemek için Cronbach’s Alpha
tutarlılık katsayıları hesaplandı.
Sayı (%) N
Doğum ağırlığı 2500 gr’ın altında
13 (9.5) 2500 gr ve üstünde
124 (90.5) 137
Erken doğum Evet
49 (18.8) Hayır
212 (81.2) 261
Çocukta izlenen hastalık
var mı? Evet
43 (18.1) Hayır
195 (81.9) 238
Çocuğunuzda kronik bir
hastalık var mı? Evet
29 (13) Hayır
194 (87) 223
Anne gebelikte önemli bir
hastalık geçirdi mi? Evet
62 (26.7) Hayır
170 (73.3) 232
Gebelik sırasında çocuk
ile ilgili sorun yaşandı
mı?
Evet
43 (19.1) Hayır
182 (80.9) 225
Doğum sırasında/
sonrasında çocuk ile ilgili
yaşanan sorun var mı?
Evet
63 (27.4) Hayır
167 (72.6) 230
Doğum nasıl gerçekleşti? Normal
78 (35.6) Sezaryen
141 (64.4) 219
Çoğul gebelik var mıydı? Evet
16 (6.7) Hayır
22 (93.3) 238
Tablo III. Norm çalışmasını oluşturan örnekleme ait sağlık bilgileri.
90 Kuleli Sertgil ve ark. Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları Dergisi • Temmuz-Eylül 2015
Bulgular
SİATT’ni geliştirmeye yönelik iki pilot çalışma
sonucunda faktör yükleri 0.321’in altında kalan
ve birden fazla faktörde görünen maddeler elendi.
Bu analiz sonucunda yük değerleri 0.391 -0.853
arasında değişen toplam 43 madde belirlendi.
Belirlenen iki faktörün varyansın %43 ünü
(birinci faktör %30, ikinci faktör %13) açıklama
gücü olduğu görüldü. Faktörlerinin Cronbach’s
Alpha katsayıları 0.811-0.967 olarak bulunurken
tüm test için Cronbach’s Alpha katsayısı 0.962
olarak bulundu.
Sonuç olarak 43 madde ile testin son hali
belirlendi. Testin faktör isimleri, madde sayıları,
madde faktör değerleri, faktör açıklayıcı güçleri
ile Cronbach’s alpha değerleri Tablo IV’de yer
almaktadır.
Anne-babalar tarafından doldurulan SİATT
maddeleri, “henüz değil” 1 puan, “ara sıra” 2 puan,
“sık sık” ise 3 puan olarak değerlendirilmektedir.
Test içerisinde 4 seçenekli bir soru ile beş
seçenekli üç soru yer almaktadır. Bu seçenekler
her soru için birinci seçenek 1 puan, ikinci
seçenek 2 puan, üçüncü seçenek 3 puan,
dördüncü seçenek 4 puan ve beşinci seçenek 5
puan olacak şekilde değerlendirilmektedir.
SİATT puanlarının yaşlara göre incelenmesi
SİATT’nin puanlarının altı farklı yaş grubunda
yaşlara göre farklılık gösterip göstermediği
ANOVA testi ile incelendi. Birinci faktör F1
puanı (F(5)=16881,713; p=0.00) ve birinci
faktörü oluşturan alt testlerden F1a puanı
(F(5)=11985,473; p=0.00) ve F1b puanı
(F(5)=512.836; p=0.00) ortalamaları arasında
anlamlı fark olduğu belirlendi. Birinci faktör
olan “iletişime yönelik sosyal içerikli becerilerde
(F1)” bütün yaşlar arasında anlamlı fark vardır
(6. ay µ = 42.53, 9. ay µ = 51.54, 12. ay µ
= 64.86 15. ay µ = 75.24, 18. ay µ = 83.76,
24 ay µ = 92.23). “İletişime yönelik sosyal
içerikli beceriler” (F1) faktörünün alt grubu
olan F1a’nın yani “konuşma öncesi becerilerin”
puan ortalamaları incelendiğinde (6. ay µ =
37.21, 9. ay µ = 45.29, 12. ay µ = 57.61,
15. ay µ =66.40, 18. ay µ = 72.30, 24. ay µ
=77.91) 15-18. aylar arasında fark yokken, diğer
bütün yaşlar arasında anlamlı fark bulundu.
Bu durum bize altıncı aydan itibaren sosyal
iletişim alana ait becerilerin yaşla beraber
artarak geliştiğini göstermektedir. Birinci faktör
olan ve bakış izleme, işaret izleme ve kullanma,
anlama, yönerge izlemi, ortak dikkat, nesne
ve kelime kullanımı gibi becerileri kapsayan
“iletişime yönelik sosyal içerikli beceriler (F1)”
de yaşla beraber belirgin bir ilerleme olduğu
görülmektedir. Bu faktörün becerilerini oluşturan
alt iki bölüm yaşlara göre detaylı incelendiğinde
Faktör Adı Puan Madde sayısı Faktör
yük değeri
Faktörün
açıklayıcı
gücü
Cronbach’s
alpha
Konuşma öncesi
beceriler F1a 26 0.961
Kelime kullanımı F1b 50.911
İletişime yönelik sosyal
beceriler F1 31 0.853-.420 %30 0.967
Farkındalık içeren
beceriler F2 10 0.743-.391 %13 0.811
Sosyal-iletişim alan SİATT toplam
puan 43 %43 0.962
Tablo IV. Faktörler ve faktör değerleri ile faktörlerin açıklayıcı güçleri.
Tüm Yaşlar Toplam Puan
(%) F1 puan
(%) F1a puan (%) F1b puan (%) F2 Puan
(%)
Riskli 84 (28.2) 86 (28.9) 83 (27.6) 152 (51) 54 (18.1)
Normal 214 (71.4) 212 (71.1) 218 (72.4) 146 (49) 244 (78.9)
298 298 301 298 298
Tablo V. Tam puan ve alt test puanlarına göre riskli ve normal dağılım yüzdeleri.
Cilt 58 • Sayı 3 Sosyal İletişim Alan Tarama Testi 91
“konuşma öncesi beceriler (F1a)” bölümünde,
15-18. aylar dışında bütün yaş ortalamaları
arasında anlamlı fark bulunduğu görülmektedir.
Sonuç olarak konuşma öncesi becerilerin altıncı
ay sonu ile kullanılmaya başlandığı,altı ile 15.
aylar arasında en önemli ilerlemenin görüldüğü
söylenebilir.
“İletişime yönelik sosyal içerikli beceriler” (F1)
faktörü alt grubu F1b yani “kelime kullanımı
puan ortalamaları incelendiğinde (6. ay µ
=5.30; 9. ay µ = 5.87; 12. ay µ = 6.82; 15.
ay µ = 8.57; 18. ay µ = 10.86; 24. ay µ =
14.32), altıncı, dokuzuncu ve 12. ayların kendi
aralarında ve 12. ile 15. ayların kendi aralarında
anlamlı fark bulunmadı. Bununla birlikte altıncı,
dokuzuncu ve 12. ayların 18. ve 24. aylardan
anlamlı farkı varken 18. ay ve 24. aylar da
birbirlerinden anlamlı derecede farklıydı.
Kelime kullanımı becerisi ise bilindiği gibi altıncı,
dokuzuncu ve 12. aylarda görülmemektedir. Bu
nedenle bu yaş dönemlerinde belirgin bir farklılık
görülmemesi beklenen bir durumdur. 12. ay ile
15 ay arasında belirgin bir fark olmamasına
rağmen 15. ay ile altıncı ve dokuzuncu aylar
arasında fark olduğu görülmektedir. Bu durum
özellikle 9. 12 ve 15 aylık dönem içerisinde
kelime kullanımında bir gelişme olduğunu
ancak bu gelişmenin kısa zaman aralıklarında
belirgin olmadığı, ancak belli bir birikime
ulaştığında (15. ay) belirgin fark yarattığını
göstermektedir. On beşinci aya kadar yavaş
gelişen “kelime kullanımı” becerisi 15. ay ile
hızla gelişmekte ve 18. ve 24 aylar arasında
belirgin fark oluşmaktadır.
İkinci faktörde (F2) ise istatistiksel açıdan
anlamlı düzeye yaklaşan bir farklılık (F(5)=
23.090 ; p= 0.052) vardır. Puan ortalamaları
incelendiğinde (6 ay µ = 26.84; 9. ay µ =
26.81; 12. ay µ = 27.82; 15. ay µ = 28.28;
18. ay µ = 27.87; 24. ay µ = 28.61) yaşlar
arasında anlamlı fark yoktur. Bu becerilerin yaş
ile değişim göstermediği ve temel olarak altı ay
civarında gerçekleşen düzeyin 24. ayda farklı bir
düzeye ulaşmadığı görülmektedir. Burada bu
becerilerin altıncı aydan itibaren yerleştiği ve bu
nedenle özellikle yaş ilerledikçe bu becerilerde
görülen gecikmelerin uyarıcı işaret olabileceği
düşünülmektedir.
SİATT toplam puanına (TP) göre ortalamalar
incelendiğinde ise (F(5)= 18036,274); p=. 000)
15. ve 18. aylar dışında bütün aylar arasında
(6. ay µ = 69.36; 9. ay µ = 78.35; 12. ay µ =
92.68; 15. ay µ = 103.52; 18. ay µ =111.48;
24. ay µ = 120.85) anlamlı fark bulundu. Sosyal
iletişim alana ait becerilerin 6-24 ay arasında
anlamlı bir şekilde farklılaştığı görüldü.
SİATT puanlarının cinsiyete göre incelenmesi
SİATT’den testinden alınan puanların cinsiyet
açısından anlamlı bir farklılık göstermediği
görüldü. Toplam SİATT puanına göre; t
(279.492)= -0.205, p= 0.838 ; F1 puanına
göre; t (279.996)= -0.364, p= 0.718; F1a
puanına göre; t (286,826)=-0.607,p= 0.544; F1b
puanına göre; t (279.812)= 0.805, p= 0.422
ve F2 puanına göre t (295) = 890, p=0.374
olarak belirlenmiştir.
SİATT’nin kesme noktalarının belirlenmesi
SİATT’nin kesme noktaları belirlenirken
ortalama ve standart sapma hesaplamalarından
yararlanılmıştır. Herhangi bir test için belirli
bir kesme noktası yöntemi belirtilmemekte
ve farklı testlerin farklı yöntemler kullanarak
ideal kesme noktalarını oluşturmaları gerektiği
vurgulanmaktadır.13 Çalışmamızda kesme
noktalarını belirleyebilmek için SİATT puanları,
projenin üçüncü bölümünde kullanılan Denver
II GTT ve M-CHAT ölçüt ölçekleri ile durumu
belli olan gruplarla karşılaştırıldı ve en uygun
sayıda riskli çocuğu belirleyebilme noktasının
ortalamanın yarım standart sapma altı olduğu
belirlendi. Yaşlara göre kesme noktaları hem
toplam puan hem de alt faktörler için ayrı
ayrı hesaplandı. SİATT puanlarının Denver II
GTT ve M-CHAT ile karşılaştırma çalışmasının
sonuçları ile testler arasındaki duyarlılık ve
özgüllük değerleri ilişkisi ile uyuşma yüzdeleri ile
durumu belli olan grup ile yapılan karşılaştırma
çalışmasına ilişkin bulguların da bundan sonraki
bir makalede ele alınması planlanmaktadır.
Kesme noktalarının hesaplanmasından sonra
her yaş grubunda normal gelişim gösteren
ve gelişim gecikmesi için risk taşıyan gruplar
belirlenmiştir. Kesme noktasının üstünde puan
alanlar yaşlarına göre normal gelişen grup,
kesme noktasının altında puan alan çocuklar
ise yaşlarına göre gelişim gecikmesi riski taşıyan
grup olarak tanımlanmaktadır. SİATT sonuçlarına
göre çalışmaya katılan çocukların 84’ü (%28.2)
riskli ve 214’ü (%71.8) normal olarak sınıflandı.
SİATT alt testlerinde tüm gruplarda normal ve
riskli dağılımı Tablo V’de gösterilmektedir.
Tartışma
92 Kuleli Sertgil ve ark. Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları Dergisi • Temmuz-Eylül 2015
Çalışmanın öncelikli amacı bebeklik ve erken
çocukluk döneminde gelişimsel gecikme açısından
risk taşıyan çocukların erken belirlenmesini
sağlayabilecek özgün bir gelişim tarama testi
oluşturmaktır. Anne-baba bildirimli ve sosyal
iletişim alan odaklı bu testin hem çocuk
sağlığı izlemlerinde çocuk hekimleri tarafından
gelişimsel tarama için kullanılması hem de çocuk
gelişimi ile ilgilenen diğer uzmanlar tarafından
taramanın yanı sıra gelişimsel hedef çıkarma ve
eğitim planlayabilme amacıyla da kullanılması
hedeflenmektedir. Bu temel amaçlara paralel
olarak testin kapsadığı alan olan sosyal-iletişim
alan becerilerinin 6-24 ay arası Türk çocukları
için normlarının belirlenmesi de hedeflenmiştir.
Test genel yaklaşım olarak anormal
davranışların varlığını yakalamak yerine normal
gelişim becerilerinde görülen ‘gecikme’, ya
da ‘sapma’durumlarını belirleyebilmeyi
amaçlamaktadır. Bu nedenle testin yaklaşımı,
normal gelişim içerisinde yer alan ancak gecikme
ya da sapma durumları ayırt edici olduğu
belirlenen becerilerin gerçekleşme düzeyinin
saptanması temeline dayanmaktadır. Bu amaçla
becerinin düzeyi derecelendirilerek ölçülmektedir.
Norm verilerinin belirlendiği örneklem İstanbul
ilindendir. İstanbul ilinin ülke genelinden göç
aldığı ve çalışmanın yapıldığı merkezin ise
üniversite hastanesi olması nedeniyle sağlanan
hizmetten farklı sosyo-ekonomik düzeyden
ailelerin yararlandığı, bu nedenle örneklemin
temsil özelliğinin olduğu düşünülmektedir.
Çalışmaya katılan ailelerin %10’u kendini düşük
gelir düzeyi, %84.5’ü ise kendini orta gelir
düzeyinde değerlendirmiştir. Çalışmaya katılan
annelerin üçte biri, babaların ise beşte biri
ilköğretim düzeyinde eğitim almıştır. Çalışmaya
katılan her üç anneden biri çalışırken babaların
neredeyse tamamı çalışmaktadır. Çalışmanın
farklı sosyoekonomik grupları yeterli oranlarda
kapsadığı düşünülmektedir. Literatürde düşük
sosyo-ekonomik düzeydeki ailelerin çocuklarının
becerilerini daha gelişmiş olarak değerlendirdikleri
yüksek sosyo-ekonomik düzeydeki ailelerin ise
daha az gelişmiş olarak değerlendirdikleri
yönünde bir vurgu yapılmaktadır.35 Çalışmamızın
çoğunlukla orta düzey sosyo-ekonomik düzey
(%84 orta düzey gelir düzeyi, %31 anne
lise eğitim düzeyi, %31.5 baba lise eğitim
düzeyi) aileleri içerdiği kabul edildiğinde anılan
dezavantajın çalışmamız için geçerli olmayacağı
düşünülmektedir.
Çalışmanın norm verilerine katılan çocuklar
herhangi bir gelişimsel sorun açısından tanı
almamış ve normal olduğu kabul edilen çocuklar
ile çeşitli risk etkenleri taşıyan çocuklardan
oluşmaktadır. Bu dağılımın seçilmesinde
amaç norm verilerinin toplumu olabildiğince
yansıtabilmesidir. Her toplumda gelişimsel sorun
yaşama ihtimali olan ya da yavaş gelişim gösteren
çocuklar belirli oranlarda var olmaktadır. Benzer
şekilde dünya literatüründe kullanılması önerilen
tarama testlerinin oluşturulmasında hem tipik
gelişim gösteren çocuklar hem de risk etkenleri
taşıyan ve/veya gelişimsel sorunu olan çocuklar
çalışmalara alınmıştır.13,36,37
SİATT toplam puanına göre çalışmamızda
çocukların %28.2’si gelişimsel sorunlar açısından
riskli, %71.8’i ise normal olarak gruplanmıştır.
Nitekim hem ülkemiz hem de dünya literatüründe
yer alan çalışmalar erken çocukluk döneminde
yaklaşık her dört çocuktan birinin gelişim
sorunu yaşadığını belirtmektedir.6, 11,38 SİATT
alt faktörlerine göre riskli değerlendirilen
çocukların oranı ‘iletişime yönelik sosyal içerikli
beceriler’de (F1) %28.9, bu faktörün alt boyutu
olan ‘konuşma öncesi beceriler’de (F1a) %27.6,
diğer alt boyutu olan ‘kelime kullanımı’nda
%51, ikinci faktör olan ‘farkındalık içeren
beceriler’ de ise %18.1’dir. Görüldüğü gibi her
boyutta farklı oranlarda risk yüzdeleri vardır. Bu
farklılığın becerilerdeki ‘normal’ farklılaşmayı
yansıttığı düşünülmektedir. Örneğin kelime
kullanımında görülen %51’lik risk yüzdesi
kelime kullanımında yaşanan farklılaşmanın
çok yaygın olduğunu ortaya koymaktadır. Bu
durum kelime kullanımı becerisinde görülen
gecikmenin çok yaygın karşılaşılan bir durum
olduğunu ve bu becerinin ayırt edici olmadığını
bize düşündürtmektedir. Nitekim sadece kelime
kullanımında görülen gecikmelerin, gecikmiş
konuşma olarak algılanabileceği, ailelere öneriler
verilerek bir sonraki dönemde tekrar test
yapılmasının yeterli olduğu belirtilmektedir.39
Bununla birlikte ‘farkındalık içeren beceriler’de
görülen riskli yüzdesi sadece %18’dir. Bu
becerilerde toplumda daha az görülen bir sapma
durumundan söz edilebilir. Bu nedenle bu
becerilerde görülen sapmaların kelime kullanımı
becerisindekine oranla çok daha ayırt edici
olduğu düşünülebilir. Nitekim çalışmamızda
‘farkındalık içeren beceriler’ yaşla çok farklılık
göstermeyen beceriler olarak belirlenmiş, altıncı
ayda gerçekleşen düzeyin 24. aya kadar devam
ettiği görülmüştür. Yapısal bir özelliği yansıttığı
Cilt 58 • Sayı 3 Sosyal İletişim Alan Tarama Testi 93
düşünülen bu becerilerin yaşla değişmediği
ve en geç altıncı ile dokuzuncu ay arasında
tamamlandığı görülmektedir. Bu nedenlerle de bu
becerilerde görülen sapmanın/gecikmenin daha
ayırt edici özelliği olabileceği düşünülmektedir.
SİATT ile gelişimsel risk taşıyan bebeklerin
erken dönemde tespit edilerek erken destek
almaları amaçlanmış bu nedenle gelişimsel
risk taşıma olasılığı olan grup oranı geniş
tutularak alt %20-30’luk yüzdelik dilim olarak
belirlenmiştir. Kaynakların az olduğu ve sadece
belirgin risklerin belirlenmesinin öncelikli
olduğu gruplarda kesme noktalarının aşağıya
çekilerek (alt %10) daha belirgin gecikmesi
olan grupların belirlenmesi de mümkündür.
Testin kullanılma amacı ve uygulanacağı grup
ile verilen hizmetin kapsamı uygulanacak kesme
noktalarını belirleyecektir. Testin puanlanması
ve yorumlanması bu değişikliği yapabilmeyi
mümkün kılabilmektedir.
Örneklemimizi oluşturan kız ve erkek çocukların
puan ortalamaları karşılaştırıldığında anlamlı
bir fark bulunmamıştır. Bu durum bize SİATT
puanlamasında hem kızlar hem de erkekler
için aynı norm değerlerinin kullanılabileceğini
göstermektedir.
Çalışmanın çeşitli sınırlılıkları da vardır. Bunlar
norm verilerinin sadece tek merkezden toplanmış
olması ve testin test-tekrar test geçerliliğinin
ölçülememiş olmasıdır. Bütün bu sınırlılıklar
kendi içerisinde elden geldiğince kontrol edilmeye
çalışılmış olsa da sonuçları etkilemiş olması
muhtemeldir. Tek merkezden veri toplanması,
çalışmayı tek merkezin kabul etmesinden
ve uygulayıcının tek kişi olmasının getirdiği
zorluklardan kaynaklanmaktadır. Çalışmanın
kuvvetli yanları ise testin son literatür bilgilerine
dayandırılarak, uzun bir ön çalışma dönemine
yayılarak yapılmış olması ve aynı zamanda
ülkemiz çocukları için belirlenen norm verilerini
temel almış olmasıdır. Test hem çocuk sağlığı
hizmetlerinde gelişimsel tarama ölçeği olarak
kullanılma özelliği taşımakta hem de madde
yapısı ve norm verilerine ait ayrıntılı bilgiler
ile erken girişim programları açısından eğitsel
hedef özelliği taşımaktadır.
Sonuç olarak SİATT ülkemizde 6-24 ay arası
bebeklerde gelişimsel risk belirlenmesinin hızlı,
etkili ve doğru olarak yapılabilmesi açısından
uygun bir tarama testidir. Test anne-baba
bildirimli olma özelliği açısından hem aileleri
çocuklarının gelişimi hakkında bilgilendirmekte
hem de uzmanlara riskli çocuğun belirlenmesinde
standart veriler sunmaktadır.
Teşekkür
Çalışmanın ön aşamalarında görüş ve önerilerini
vererek destekleyen Prof. Dr. Yankı Yazgan
ve Doç. Dr. Sibel Berument’e, çalışmanın
gerçekleşmesi sırasında desteklerini veren Prof.
Dr. Meral Özmen, Prof. Dr. Mine Çalışkan, Emine
Eraslan ile İstanbul Tıp Fakültesi, Çocuk Sağlığı
ve Hastalıkları Ana Bilim Dalı Çocuk Sağlığı
İzlem Polikliniği ekibine teşekkür ederiz.
KAYNAKLAR
1. Zeanah CH Jr. Handbook of Infant Mental Health (2nd
ed). New York: The Guilford Press; 2000: 267-270.
2. Delgado CEF, Vagi SJ, Scott KG. Identification of early
risk factors for developmental delay. Exceptionality
2007; 15: 119-136.
3. Peterson MC, Kube DA, Palmer FB. Classification of
developmental delays. Semin Pediatr Neurol 1998; 5:
2-14.
4. Wyly MV. Infant Assessment (Developmental Psychology
Series). Boulder, Colorado: Westview Press, 1997: 50-
74.
5. Ertem İÖ. Gelişimsel gecikmeleri olan çocuklar. 41.
Türk Pediatri Kongresi, Ankara, Türkiye, 22-25 Haziran
2005.
6. Ertem İÖ. Sağlık hizmetinde çocukların gelişimlerinin
izlenmesi ve desteklenmesi Sürekli Tıp Eğitimi Dergisi
(STED) 2006; 15: 67-74.
7. Ertem İÖ, Barlan IB, Oral M, Düzova Ö, Cin Ş. Mental
health and developmental needs of hospitalized infants:
a view from Turkey. Inf Mental Hlth J 2000; 21: 105.
8. Atasay B, Günlemez A, Unal S, Arsan S. Outcomes of
very low birth weight infants in a newborn tertiary
center in Turkey, 1997-2000. Turk J Pediatr 2003; 45:
283-289.
9. Glascoe FP, Robertshaw NS. 2007. Five reasons
to screen well for developmental and behavioral
problems: an explanation of why developmental and
behavioral assessments are important components
in pediatric practice. http://contemporarypediatrics.
modernmedicine.com/contemporary-pediatrics/
news/clinical/pediatrics/five-reasons-screen-well-
developmental-and-behavior (Accessed April 2009).
10. La Paro KM, Olsen, K, Pianta RC. Special education
eligibility: developmental precursors over the first three
years of life. Except Children 2002; 69: 55-66.
11. Filipek PA, Accardo PJ, Baranek GT, et al. The screening
and diagnosis of autistic spectrum disorders. J Autism
Dev Disord 1999, 29: 439-484.
12. Glascoe FP, Dworkin PH. The role of parents in the
detection of developmental and behavioral problems.
Pediatrics 1995; 95: 829-836.
94 Kuleli Sertgil ve ark. Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları Dergisi • Temmuz-Eylül 2015
13. Squires J, Bricker D, Twombly E. The ASQ-SE User’s
Guide. Baltimore: Paul H. Brookes Publishing Co.;
2003: 1-8.
14. Losardo A, Janko S, Cripe J. Social Communication
Domain. In: Cripe J, Slentz K, Bricker D (eds). AEPS
Curriculum for Birth to Three Years (5th ed). Baltimore:
Paul H. Brookes Publishing, 2000: 337-429.
15. Wetherby AM, Allen L, Cleary J, Kublin K, Goldstein
H. Validity and reliability of the communication and
symbolic behavior scales developmental profile with
very young children. J Speech Lang Hear R 2002; 45:
1202-1218.
16. Shonkoff JP, Meisels SJ (eds). Handbook of Early
Childhood Intervention (2nd ed). New York: Cambridge
University Press; 2000: 605-632.
17. Dua V. Standards and Guidelines for the Assessment
and Diagnosis of Young Children with Autism Spectrum
Disorder in British Columbia: An Evidence-Based
Report Prepared for the British Columbia Ministry of
Health Planning. 2003: 1-41.
18. Tervo RC. Identifying patterns of developmental delays
can help diagnose neurodevelopmental disorders. Clin
Pediatr 2006; 45: 509-517.
19. Glascoe FP. Early detection of developmental and
behavioral problems. Pediatr Rev 2000; 21: 272-280.
20. Halfon N, Regalado M, Sareen H, et al. Assessing
development in the pediatric office. Pediatrics 2004;
113: 1926-1933.
21. American Academy of Pediatrics, Committee on
Children with Disabilities. Developmental surveillance
and screening of infants and young children. Pediatrics
2001; 108: 192-195.
22. Filipek PA, Accardo PJ, Ashwal S, et al. Practice
parameter: screening and diagnosis of autism: report of
the Quality Standards Subcommittee of the American
Academy of Neurology and the Child Neurology Society.
Neurology 2000; 55: 468-479.
23. Kağıtçıbaşı Ç, Landers C. Measuring the Psychosocial
Development of Young Children: Innocenti Technical
Workshop Summary Report. Florence, Italy: UNICEF;
1991: 25-35.
24. Ngoun C, Stoey LS, van’t Ende K, Kumar V. Creating
a Cambodia-specific developmental milestone screening
tool—a pilot study. Early Hum Dev 2012; 88: 379-385.
25. Coonrod EE, Stone WL. Early concerns of parents of
children with autistic and nonautistic disorders. Infants
Young Child 2004; 17: 258-268.
26. Chawarska K, Paul R, Klin A, Hannigen S, Dichtel
LE, Volkmar F. Parental recognition of developmental
problems in toddlers with autism spectrum disorders.
J Autism Dev Disord 2007; 37: 62-72.
27. Goin RP, Myers BJ. Characteristics of infantile autism:
moving toward earlier detection. Focus Autism Other
Dev Disabil 2004; 19: 5-12.
28. Clifford S, Young R, Williamson P. Assessing the early
characteristics of autistic disorder using video analysis.
J Autism Dev Disord 2007; 37: 301-313.
29. Bryson SE, Zwaigenbaum L, Brian J, et al. A prospective
case series of high-risk infants who developed autism.
J Autism Dev Disord 2007; 37: 12-24.
30. Zwaigenbaum L, Bryson S, Rogers T, Roberts W, Brian
J, Szatmari P. Behavioral manifestations of autism in
the first year of life. Int J Devl Neurosci 2005; 23:
143-152.
31. Werner E, Dawson G, Osterling J, Dinno N. Brief
report: recognition of autism spectrum disorder before
one year of age: a retrospective study based on home
videotapes. J Autism Dev Disord 2000; 30: 157-162.
32. Dawson G, Osterling J, Meltzoff AN, Kuhl P. Case
study of the development of an infant with autism
from birth to two years of age. J Appl Dev Psychol
2000; 21: 299-313.
33. Yirmiya N, Gamliel I, Pilowsky T, Feldman R, Baron-
Cohen S, Sigman M. The development of siblings
of children with autism at 4 and 14 months: social
engagement, communication, and cognition. J Child
Psychol Psychiatry 2006; 47: 511-523.
34. Crane JL, Winsler A. Early autism detection:
implications for pediatric practice and public policy. J
Disabil Policy Stud 2008; 18: 245-253.
35. Wetherby AM, Allen L, Cleary J, Kublin K, Goldstein
H. Validity and reliability of the communication and
symbolic behavior scales developmental profile with
very young children. J Speech Lang Hear Res 2002;
45: 1202-1218.
36. Glascoe FP. Technical Report for the Brigance Screens
(rev. Australian ed). Moorabbin, Victoria, Australia:
Hawker Brownlow Education, 2005: 22-25.
37. Cripe J, Slentz K, Bricker D (eds). AEPS Curriculum
for Birth to Three Years. Baltimore: Paul H. Brookes
Publishing Co.; 2000: 1-20.
38. Ertem İÖ. İlk üç yaşta gelişimsel sorunları olan
çocuklar: Üç sorun ve üç çözüm. Ankara Üniversitesi
Eğitim Bilimleri Fakültesi Özel Eğitim Dergisi 2005;
6: 13-25.
39. First Words Project. Checklist Scoring 2007. http://
firstwords.fsu.edu/pdf/checklist_scoring_cutoffs.pdf.
(Accessed April 2009).
Cilt 58 • Sayı 3 Sosyal İletişim Alan Tarama Testi 95
... 0-3 yaş çocuklara yönelik ölçme araçları ile ilgili sekiz çalışma yapılmıştır. 0-2 yaş gelişimsel izleme rehberi (Gümüşok, 2001) Gelişimi İzleme ve Destekleme Rehberi (Doğan, 2006), Sosyal Ve Duygusal Değerlendirme Aracı (Alpan, 2006), Bayley Bebek ve Çocuk Gelişimi Değerlendirme Ölçeği'3'ünve Nöro-Sensori Motor Değerlendirme Anketi test bataryaları (Kara- Kaya, 2011), otistik çocuklar için MCHAT (Kondolot, 2014),Sosyal İletişim Alan Tarama Testi (Sertgil, 2011) Anne bebek bağlanma ilişkisine yönelik altı çalışma yapılmıştır. Bu çalışmalarda annelerin kendi anneleri ile kurdukları bağlanma ilişkisi (Şen, 2007) ve bağlanma düzeyini etkileyen faktörleri (Akçakoca, 2009;Alan, 2011;Arı, 2012;Dağlar, 2014;Şolt, 2011) ele alınmıştır. ...
Article
Full-text available
Bu araştırmada, Türkiye’de gerçekleştirilen 0-3 yaş çocuklara yönelik lisansüstü tez çalışmalarını gözden geçirmek amaçlanmıştır. Tarama modelinin kullanıldığı araştırmaya 1994-2016yılları arasında 0-3 yaş çocukların gelişim, eğitim, bakım ve beslenmesini konu alan lisansüstü tez çalışmaları dâhil edilmiştir. 60 yüksek lisans, 8 doktora ve 17 tıpta uzmanlık tezi olmak üzere toplam 84 çalışmanın 57’si tarama modeli, 18’i deneysel çalışma, 9’u ise boylamsal çalışmadır. Doküman analiz tekniği kullanılarak yapılan araştırma sonucunda ulaşılan lisansüstü tezler konularına göre kategorilere ayrılmıştır. Çalışmalar çocukların eğitimi (5 çalışma), aile eğitimi (10 çalışma), gelişimi (28 çalışma), beslenme (17 çalışma), anne babaların bilgi, tutum ve uygulamalarına ilişkin çalışmalar (18 çalışma) ve çocuğun sağlığına ilişkin çalışmalar (7 çalışma) olmak üzere altı kategoride incelenmiştir. Her bir kategorideki tez çalışmalarına ilişkin bilgi verilmiş ve aynı kategorideki tez çalışmaları karşılaştırmalı olarak incelenmiştir. Çalışmadan elde edilen bulgulara göre en fazla çalışılan alanların 0-3 yaş çocukların beslenmesine, annelerin bilgi, tutumu ve davranışları ile çocukların büyüme ve gelişimine yönelik çalışmalar olduğu, 0-3 yaş çocuğun ve aile eğitimine yönelik çalışmaların yeterli olmadığı saptanmıştır.
Article
Amaç: Bu araştırmada Türkiye’ de çocuğu tanıma ve değerlendirme sürecinde kullanılan standart testlerin, aracın türü, ölçtüğü gelişim alanı, ölçtüğü yaş, değerlendirme türü, testin geliştirildiği yer, uygulama süresi, puanlama, madde sayısı, uygulayıcı eğitimi, uygulama şekli, geçerlik-güvenirlik bilgileri şeklinde temalara ayrılarak incelenmesi amaçlanmaktadır. Yöntem: Bu araştırma tarama modelinde olup araştırmada betimsel yöntem kullanılmıştır. Veri toplama yöntemi olarak epistemolojik doküman analizi kullanılmıştır. Bu doğrultuda 35 standart test incelenmiştir. Araştırmaya dahil edilen testler için “Test Değerlendirme Formu” kullanılmıştır. Çalışma kapsamında incelenen standart testler gelişim testleri, bireysel zeka testleri, grup zeka testleri, kişilik testleri, başarı testleri ve projektif testler şeklinde gruplandırılmıştır. Bulgular: Bu kapsamda araştırmaya dahil edilen standart testlerin (n=19) unun zeka alanını ölçtüğü, (n=21) inin ilk çocukluk döneminde kullanıldığı, Türkiye’de geliştirilen test sayısının yeterli olmadığı (n=6) ve Türkiye’de sık kullanılan standart testlerin geçerlik-güvenirlik düzeyinin yüksek olduğu bulunmuştur. Sonuç: çocukları tanıma ve değerlendirme için Türkiye’de geliştirilecek farklı alanlara özgü standart testlere ihtiyaç olduğu söylenebilir.
Article
Full-text available
Bu yazının amacı ilk üç yaşta gelişimsel sorunları ya da gecikmeleri olan çocuklar ve ailelerine verilen hizmetlerin yapılanması ile ilgili ülkemizdeki sorunlardan üçünü irdelemek ve uygulanabilecek çözüm önerilerini gündeme getirmektir. Sorunlardan ilki sağlık hizmeti içinde gelişimsel izlemin yapılması, erken tanı konulması ve gerekli hizmetlere erken yönlendirme yapılması ile ilgilidir. Gelişimsel Pediatri biliminin ülkemizde yaygınlaşması ve farklı alanlardaki sağlık çalışanları için eğitim programları geliştirmesi bu soruna çözüm olabilecek bir model olarak özetlenmektedir. İkinci sorun gelişimsel gecikmeleri olan çocukların değerlendirme yöntemlerinin yetersizliğidir. Aile merkezli değerlendirme modelinin hızla yaygınlaşması bu soruna çözüm olarak önerilmektedir. Bu yazıda irdelenen üçüncü sorun ise 0-3 yaştaki çocuklara verilen gelişimsel destek ve özel eğitim hizmetlerinin günümüzde bu alanda altın standart olarak kabul edilen “aile merkezli erken destek programı” özelliklerini taşımamasıdır. Aile merkezli erken destek programlarının yaygınlaşabilmesi için gelişimsel sorunları ve gecikmeleri olan çocuklara hizmet veren uzmanların aile merkezli erken destek programları konusunda eğitimi büyük önem taşımaktadır. İlk üç yaşta gelişim açısından zorlukları, gecikmeleri ya da sorunları olan çocukların güncel bilimsel yaklaşımlara ulaşabilmesi için erken dönemde fark edilmelerini, uygun yöntemler ile değerlendirilmelerini, aile merkezli erken destek hizmetlerine ulaşmalarını ve sürdürmelerini engelleyen etmenler hızla giderilmelidir. The purpose of this paper is to examine challenges and barriers related to the systems that provide services for infants and young children with developmental difficulties and to propose models for solutions. The first barrier is related to difficulties in developmental surveillance within the health care system and the early diagnosis of developmental risks and delays. The development of the field of Developmental-Behavioral Pediatrics to generate training programs for health care professionals at multiple levels on infant and young child development is proposed here as a solution to this barrier. The second barrier involves the paucity of information and practice regarding comprehensive and family centered evaluation of young children with special needs. The rapid dissemination of family centered assessment techniques are proposed as a solution. The third barrier examined in this paper is related to the content of early intervention services and can be overcome by training professionals in family centered early intervention. Infants and young children with developmental risks and difficulties may reach contemporary scientifically valid services if barriers to early detection, appropriate assessment and family centered early intervention can be overcome rapidly
Article
Full-text available
Statewide birth certificate and preschool exceptionality records were integrated to identify risk factors for developmental delay (DD). Epidemiological methods were used to investigate both individual-level and population-level risk for DD associated with a number of child and maternal factors. Infants born with very low birth weight were at the greatest individual-level risk for DD, whereas prematurity (gestational age less than 37 weeks) and low maternal education posed the greatest population-level risk. For comparative purposes, individual-level risk for speech disability and other developmental disabilities was also determined. The individual-level risk associated with nearly all factors was significantly greater for DD than for speech disability or other developmental disabilities. The present study suggests that information available from birth certificate records can be used to target screening and early intervention services for children at high risk with the goal of reducing the incidence of DD and subsequent associated disabilities.
Article
Full-text available
Autistic spectrum disorders (ASD) present numerous challenges for early diagnosis and intervention. Recent research has concentrated on identifying symptoms of ASD in infants and toddlers. This article examines the feasibility of detecting ASD in infants and toddlers using early behaviors related to ASD and the impact that recent government policy changes and professional guidelines for family practitioners and pediatricians have had on early screening for young children with ASD. Empirical evidence from retrospective video analysis implies that ASD may be detected in infants and toddlers. Recent policy changes and guidelines for pediatricians and other practitioners recommend more intense efforts be made for developmental surveillance and referrals, but the impact of these policies on practice and on the lives of children with ASD and their families has been limited. Policy recommendations are made.
Article
Full-text available
The "Handbook of Early Childhood Intervention" has been designed to serve as a key resource for those who are interested in young children with disabilities or developmental vulnerabilities, and their families. Its intent is to integrate the theory, research, and practical knowledge that guide current practice in this field, and to frame the agenda for its continued growth and maturation. The overall goal of the "Handbook" is to present sophisticated, state-of-the art material in a format that is accessible to a broad audience that cuts across such diverse disciplines as education, psychology, social service, pediatrics, nursing, speech and language pathology, occupational and physical therapy, public health, and child care. Within and across each of these professional domains, the "Handbook of Early Childhood Intervention" will serve as a definitive source for those involved in academic training programs, research and scholarly endeavors, policy development, and service provision. (PsycINFO Database Record (c) 2012 APA, all rights reserved)
Article
From the National Institute of Child Health and Development (NICHD) Study of Early Child Care sample, two groups of children at age 36 months were examined - children identified by medical professionals as needing special services and children eligible for special services based on developmental assessments. Demographic information, children's behavioral functioning, mothers' psychological functioning, mother-child interactions, and quality of the home environment were examined. Early home environment and later behavior problems and children's health problems significantly contributed to the prediction model for membership in the group identified by medical professionals. Early home environment and socioeconomic status (SES) significantly contributed to the prediction model for the group identified based on developmental assessments. Results have implications for efforts to screen and detect young children likely to benefit from special education services.
Article
Early detection of autism plays an important role in enhancing developmental outcomes for affected children. Identifying potential characteristics of the disorder evident during infancy and toddlerhood aids our efforts to screen for such symptoms, Which may lead to earlier and more accurate diagnoses. This revieW examines the literature on detection of autistic characteristics in infants and toddlers, prior to a formal diagnosis. Findings presented derive from three methodological approaches: retrospective videotape analysis, prospective screening devices, and parent-report. Across methods, marked differences betWeen typically developing infants and toddlers and those subsequently diagnosed With autism Were evidenced in their social, affective, motor, play, and communication skills. Such congruent findings attest to the presence of specific, prediagnostic characteristics that are reliably identifiable.
Article
This report describes a case study of the development of an infant with autism who was observed closely by professionals from birth and to whom a comprehensive psychological evaluation was administered at approximately 1 and 2 years of age. During the first 6 months of life, this infant displayed difficulties in oral motor coordination and muscle tone that fluctuated between hypotonia and hypertonia. He startled easily, had poor state regulation, and was hypersensitive to touch. Notably, however, during the first 6 months, this infant vocalized and responded socially to others by smiling and cooing. During the second half of the first year, he continued to demonstrate diffuse sensorimotor difficulties and diminished oral motor control. Hypersensitivity now extended to a wider range of stimuli. He had problems in sleep regulation. Motor stereotypies, including rocking, head banging, and toe walking, were observed. Difficulties in the domain of social interaction began to emerge during the second 6 months, including poor eye contact, failure to engage in imitative games, and lack of imitative vocal responses. By a little over 1 year of age, this infant met diagnostic criteria for autism based on the Autism Diagnostic Interview. There were several domains in which this toddler with autism did not show impairments. In the areas of immediate memory for actions, working memory, response inhibition, and speech perception, this 1-year old with autism displayed no evidence of significant impairment on the tests administered. This case study offers clues regarding the nature of autism at its earliest stages. Understanding early development in autism will be important for developing early screening and diagnostic tools.
Article
The purpose of this study was to extend previous research on the early concerns of parents of children with autism by (a) obtaining information from parents of very young children who have not yet received a diagnosis; (b) including a developmentally matched comparison sample; and (c) querying about first concerns as well as current concerns and behaviors. During their child's initial diagnostic evaluation, parents of 44 two-year-old children (22 with autism, 22 with developmental delay) responded to open-ended questions regarding their early concerns about their child's development as well as specific questions about social-communicative behaviors. The age of children when parents first became concerned and the specific nature of first concerns were similar for both groups, with the most frequent concerns related to children's language development. When asked specific questions about current social and communicative behaviors, parents of children with autism reported more deficits in both areas than did parents in the comparison group. These results suggest that specific questions about children's social-communicative behaviors may have more utility than open-ended questions in identifying young children who are at risk for an autism diagnosis.
Article
Developmental delay is frequently used to identify children with delay in meeting developmental milestones in one or more streams of development. There is no consensus on the specific definition. Developmental delay is best viewed generically as a chief complaint rather than a diagnosis. A child suspected to have delays should always be assessed in each of the major streams of development: expressive and receptive language, including social communication; visual problem solving (nonverbal cognition); motor development; neurobehavioral development; and social-emotional development. A model developed by the National Center for Medical Rehabilitation Research is used to compare existing classifications of developmental delays. This model defines the five domains in the disability process: pathophysiology, impairment, functional limitation, disability, and societall limitation. An etiology domain is added. This model is used to illustrate how existing classification systems of cerebral palsy, mental retardation, autism, and language delay draw on information from one or more domains. The model illustrates some of the conflicts between different systems. For example, most classification systems for cerebral palsy emphasize only impairment (spasticity, dyskinesias, and topography). The current definition and classification system for mental retardation focuses on functional limitations (IQ), disability, and societal limitations, ignoring pathophysiology and details of impairment. Given the complexity of neurodevelopmental disabilities, it is unlikely that a single classification system will fit all needs.