ArticlePDF Available

Yoğun bakım hemşirelerinin etik duyarlılıklarının incelenmesi

Authors:
  • University of Health Sciences Gulhane Faculty of Nursing

Abstract

Yoğun bakım hemşirelerinin, etik problemleri tanıması ve çözümlenebilmesi konusunda doğru kararları alabilmesi için, etik sorunu ayırt edebilme yeteneği olarak tanımlan etik duyarlılıklarının gelişmiş olması gerekmektedir. Bu çalışmada, yoğun bakım hemşirelerinin etik duyarlılıklarının incelenmesi amaçlanmıştır. Tanımlayıcı ve kesitsel olarak planlanan çalışmanın örneklemini, Ankara’da bir eğitim hastanesinin yoğun bakım ünitelerinde görev yapan hemşirelerden (n=102), araştırmaya katılmayı kabul eden 90 hemşire oluşturmuştur. Veri toplama formu sosyodemografik özellikleri ve çalışma koşullarını içeren 15 sorudan oluşmaktadır. Çalışmaya katılan yoğun bakım hemşirelerinin etik duyarlılıklarının orta düzeyde olduğu saptanmıştır. Toplam etik duyarlılık puanının yaş, medeni durum, öğrenim durumu, yoğun bakımda çalışma süresi, meslekte çalışma süresi, mezuniyet öncesi ve sonrası etik konusunda eğitim alma durumları ile ilişkili olmadığı, ancak yaş ve meslekte çalışma süresinin, etik duyarlılığın bazı alt boyutları ile ilişkili olduğu belirlenmiştir. Yoğun bakım hemşirelerinin etik duyarlılığının artırılması ve dolayısıyla etik sorunları tanıma ve çözümünün sağlanabilmesi için, mezuniyet sonrası ve sürekli eğitim programlarının düzenlenmesi önerilmektedir. Ayrıca yoğun bakım hemşirelerinin etik duyarlılıklarını etkileyen farklı değişkenleri belirlemek amacıyla, daha geniş gruplarda çalışmalar yapılmasının önemli olduğu düşünülmektedir
76
© Gülhane Askeri Tıp Akademisi 2010
Gülhane Tıp Dergisi 2010; 52: 76-81
Yoğun bakım hemşirelerinin etik duyarlılıklarının
incelenmesi
Tülay Başak (*), Şenay Uzun (*), Filiz Arslan (**)
ARAŞTIRMA
ÖZET
Yoğun bakım hemşirelerinin, etik problemleri tanıması ve çözümlenebilmesi
konusunda doğru kararları alabilmesi için, etik sorunu ayır t edebilme ye-
teneği olarak tanımlan etik duyarlılıklarının gelişmiş olması gerekmektedir.
Bu çalışmada, yoğun bakım hemşirelerinin etik duyarlılıklarının incelenmesi
amaçlanmıştır. Ta nımlayıcı ve kesitsel olarak planlanan çalışmanın örnekle-
mini, Ankara’da bir eğitim hastanesinin yoğun bakım ünitelerinde görev ya-
pan hemşirelerden (n=102), araştırmaya katılmayı kabul eden 90 hemşire
oluşturmuştur. Veri toplama formu sosyodemografik özellikleri ve çalışma
koşullarını içeren 15 sorudan oluşmaktadır. Çalışmaya katılan yoğun bakım
hemşirelerinin etik duyarlılıklarının orta düzeyde olduğu saptanmıştır. Top -
lam etik duyarlılık puanının yaş, medeni durum, öğrenim durumu, yoğun
bakımda çalışma süresi, meslekte çalışma süresi, mezuniyet öncesi ve son-
rası etik konusunda eğitim alma durumları ile ilişkili olmadığı, ancak yaş ve
meslekte çalışma süresinin, etik duyarlılığın bazı alt boyutları ile ilişkili oldu-
ğu belirlenmiştir. Yoğun bakım hemşirelerinin etik duyarlılığının artırılması ve
dolayısıyla etik sorunları tanıma ve çözümünün sağlanabilmesi için, mezu-
niyet sonrası ve sürekli eğitim programlarının düzenlenmesi önerilmektedir.
Ayrıca yoğun bakım hemşirelerinin etik duyarlılıklarını etkileyen farklı değiş-
kenleri belirlemek amacıyla, daha geniş gruplarda çalışmalar yapılmasının
önemli olduğu düşünülmektedir.
Anahtar kelimeler: Etik, etik duyarlılık, yoğun bakım hemşireliği
SUMMARY
Investigation of the moral sensibility of intensive care nurses
In order for the intensive care nurses to recognize the ethical problems and
to take proper decisions towards the solution of these problems, their moral
sensibility, which is defined as the capability of distinguishing an ethical
problem should be developed. In this study, it was aimed to investigate the
moral sensibilities of intensive care nurses. Ninety out of 102 nurses who
were working in the intensive care units of a teaching hospital in Ankara
and accepted to be enrolled in the study constituted the study group in this
definitive and sectional study. Data collection form is composed of 15 ques-
tions consisting of sociodemographic characteristics and study conditions.
Moral sensibility of intensive care nurses in the study was in the moderate
degree. The total moral sensibility score was not related with age, marital
status, educational status, time exercised in intensive care, time exercised
in profession, and taking any ethical courses before or after graduation,
whereas age and time exercised in profession were closely related with
some sub-dimensions of moral sensibility. In order to increase the level of
moral sensibility of intensive care nurses and thus to recognize and solve
ethical problems, it is suggested to plan postgraduate and continuous
education programs. Furthermore it is necessary to conduct larger scale
studies to determine different variables affecting the moral sensibility of
intensive care nurses.
Key words: Ethics, moral sensibility, intensive care nursing
Giriş
Yoğun bakım üniteleri kritik hastaları destekleye-
rek iyileşmesini amaçlayan, yerleşim biçimi ile hasta
bakımıısından ayrıcalık taşıyan, ileri teknolojiye
sahip cihazlarla donatılmış, hastaların 24 saat ya-
şamsal göstergelerinin izlendiği multidisipliner bir
ekibin hizmet sunduğu klinikler olarak tanımlan-
maktadır (1). Bu multidisipliner ekibin kritik öneme
sahip üyelerinden birisini, yoğun bakım hemşireleri
oluşturmaktadır.
Yoğun bakım hemşireliği, bireyin fizyolojik, psiko-
lojik, emosyonel ve sosyal dengesini en iyi duruma
getirmeyi ve yaşamına doğrudan etki eden bireysel
bakımı sağlamayı amaçlamaktır (2). Yoğun bakım
hemşirelerinin, hastanın durumunda ortaya çıkan
değişiklikleri ilk saptayan ve acil durumlarda ekip
içinde hızlı karar alması gereken meslek üyesi olarak,
karmaşık ve beklenmedik bir anda ortaya çıkan so-
runlarla daha sık karşılaştığı belirtilmektedir (3). Bu
sorunların önemli bir kısmını, etik sorunlar oluştur-
maktadır. Genel olarak bakıldığında, yoğun bakım
ünitelerinde etik karar vermeyi gerektiren konular
arasında tıbbi karar verme, bilgilendirilmiş onam
alma, resüsitasyon, beyin ölümü ve organ transplan-
tasyonu, yaşam desteğini başlatmak ve sürdürmek,
tıbbi kaynakların adil paylaşımı ve ötenazi sayılmak-
tadır (4,5). Hemşirelerin sıklıkla karşılaştıkları etik so-
runların ise; hastaların bakımı ve tedavisi konusunda
ekibin diğer üyeleri ve kurum ile farklı yaklaşımların
bulunması, hasta haklarının korunması, terminal dö-
nemdeki hastanın bakımı, aydınlatılmış onam alma,
sınırlı kaynakların paylaştırılması, meslektaşların etik
dışı tutumları olduğu belirtilmiştir (6).
Yoğun bakım hemşirelerinin karşılaştıkları etik so-
runları çözebilmesi için öncelikle karşılaştığı etik so-
runları ayırt edebilmesi ve uygun karar verebilmesi
gerekmektedir (6-8). Doktorluk, hemşirelik, ebelik, diş
hekimliği, veterinerlik, eczacılık ve mimarlık program-
larının asgari eğitim koşullarının belirlenmesine dair
* GATA Hemşirelik Yüksek Okulu
** GATA Haydarpaşa Eğitim ve Araştırma Hastanesi
Bu çalışma 12. Ulusal ve Uluslararası Katılımlı Hemşirelik Kongresinde
(Sivas, 20-24 Ekim 2009) poster bildiri olarak sunulmuştur
Ayrı basım isteği: Tülay Başak, GATA Hemşirelik Yüksek Okulu Hemşirelik
Esasları Bilim Dalı, Etlik-06018, Ankara
E-mail: tbasak2003@yahoo.com
Makalenin geliş tarihi: 18.12.2009 • Kabul tarihi: 22.02.2010
Cilt 52 Sayı 2 Yoğun bakım hemşirelerinde etik duyarlılık • 77
resmi gazetede yayınlanan yönetmelikte hemşirelik
eğitimindeki asgari eğitim koşullarının sağlanabilmesi
için, hemşirelik eğitim programında okutulması gere-
ken konular arasında ilk sırada, meslek etiği bulunmak-
tadır (9). Bu ders, hemşireyi etik ve sorumlu davran-
maya, mesleki yaşantısında etik karar verecek duruma
getirmeyi amaçlamaktadır (10). Bu amaç doğrultusun-
da, hemşirelik eğitim müfredatlarında, etik dersine yer
verilmektedir. Ayrıca etik karar verme yeterliliğinin ge-
liştirilmesinde, mezuniyet sonrası eğitim programları
da önem taşımaktadır. Sağlık Bakanlığının yoğun ba-
kım hemşireliği eğitim programı uygulanmasına dair
yayınladığı yönergede eğitim programının kapsamın-
da etik konusu da yer almaktadır (11). Bir profesyonel
olarak yoğun bakım hemşirelerinin rol ve sorumlu-
luklarını, etik değerleri temel alarak yerine getirmele-
ri beklenmektedir. Yoğun bakım hemşirelerinin, etik
problemleri tanıması ve en doğru kararları alması için,
etik duyarlılıklarının gelişmiş olması gerekmektedir.
Etik sorunu ayırt edebilme yeteneği olarak tanımlanan
etik duyarlılık, insanın sağlığını ilgilendiren durum ya
da durumların içerdiği etik değerleri bilmektir (6-8).
Yoğun bakım hemşirelerinin etik duyarlılığın yüksek
olması, mesleki profesyonelleşmeye katkıda bulunma-
sının yanı sıra, hastalara verilecek hemşirelik bakımı-
nın kalitesini de doğrudan etkileyecek bir durumdur.
Bu çalışmada yoğun bakım hemşirelerinin etik karar
verme sürecinde gösterdikleri etik duyarlılıklarının in-
celenmesi amaçlanmıştır.
Gereç ve Yöntem
Tanımlayıcı ve kesitsel olarak planlanmış bu araş-
tırmanın evrenini Ankara’da bir eğitim hastanesinin
dahiliye ve cerrahi yoğun bakım ünitelerinde görev
yapan 102 hemşire oluşturmuştur. Kurum izni ve etik
kurul onayı alındıktan sonra, çalışma araştırmaya ka-
tılmayı gönüllü olarak kabul eden 90 yoğun bakım
hemşiresi (n=90, evrenin %88.2’si) ile 1-26 Haziran
2009 tarihleri arasında gerçekleştirilmiştir.
Çalışmaya başlamadan önce, 10 yoğun bakım hem-
şiresi ile ön uygulama yapılmıştır. Ön uygulama so-
nucu, veri toplama formunda herhangi bir değişik-
lik yapılmamış olup, elde edilen veriler araştırmanın
verilerine dahil edilmiştir. Veri toplama formu, araş-
tırmacılar tarafından yoğun bakım hemşirelerine ve-
rilmiş, doldurmaları için süre (15 gün) tanınmış ve
bu sürenin bitiminde yine araştırmacılar tarafından
alınmıştır.
Verilerin toplanması amacıyla, hemşirelerin sos-
yodemografik ve çalışma özelliklerini içeren 15 so-
rudan ve ‘Ahlaki Duyarlılık Anketi’nden oluşan veri
toplama formu uygulanmıştır. Ahlaki Duyarlılık
Anketi, etik duyarlılığı ölçmek amacıyla Kim Lutzen
tarafından geliştirilmiş olup, Karolinska Hemşirelik
Enstitüsü’nde (1994, İsveç, Stockholm), öncelikle
psikiyatri kliniğinde, daha sonra da diğer birimlerde
çalışan hekim ve hemşirelere uygulanmıştır. Otuz ifa-
deden oluşan yedili likert tipte bir kağıt kalem ölçeği
olan anketteki ifadeler, 1 puan (Tamamen katılıyo-
rum), 7 puan (Hiç katılmıyorum) arasında değerlen-
dirilmektedir. Bir puan tamamen katılma yönünde
yüksek duyarlılığı, 7 puan hiç katılmıyorum yönün-
de düşük duyarlılığı ifade etmekte olup, alınabilecek
toplam puan 30-210 arasında değişmektedir. Puanın
yüksek olması etik açıdan düşük duyarlılığı, puanın
şük olması ise etik açıdan yüksek duyarlılığı gös-
termektedir. Anketin otonomi (otonomi ilkesine ve
hastanın tercihlerine saygı duymayı yansıtır), yarar
sağlama (hasta bireyin yararını artırmaya yönelik
eylemleri yansıtır), bütüncül yaklaşım (hem hastaya
zarar vermeyecek, hem de hastanın bütünlüğünü ko-
ruyacak eylemleri ifade eder), çatışma (içsel bir etik
çatışma deneyimini yansıtır), uygulama (eyleme ka-
rar verme ve uygulamada etik boyutu düşünmeyi
gösterir), oryantasyon (sağlık bakım profesyonelleri-
nin hasta ile ilişkilerini etkileyecek eylemlerine yö-
nelik ilgilerini yansıtır) olmak üzere altı alt boyutu
vardır (7,12). Türkiye’de ölçeğin geçerlilik ve güve-
nirliği 2003 yılında Hale Tosun tarafından yapılmış
olup, Cronbach alfa değeri 0.84 olarak bildirilmiştir
(7). Pekcan’ın çalışmasında bu değer 0.83 (6), bizim
çalışmamızda ise 0.80 olarak saptanmıştır.
Veriler bilgisayar ortamında, SPSS for Windows Ver.
15.0 (SPSS Inc., Chicago, IL., USA) paket programı
ile tanımlayıcı istatistikler (frekans, ortalama, mini-
mum ve maksimum değerler, standart sapma) Mann
Whitney U testi, ve Kruskal-Wallis varyans analizi
kullanılarak değerlendirilmiştir.
Bulgular
Çalışmaya katılan yoğun bakım hemşirelerinin
%67.8’inin 20-29 yaş grubunda, %56.7’sinin evli,
%61.1’inin lisans mezunu olduğu ve %37.8’inin yo-
ğun bakımda 1-5 yıl süre ile çalıştığı saptanmıştır
(Tablo I).
Hemşirelerin büyük bir kısmı (%78.9) etik konu-
sundaki bilgilerini hemşirelik eğitimi sırasında kazan-
dığını belirtirken, hemşirelerin yarısı (%51.7), mezu-
niyet sonrasında etik konusunda eğitim almadığını
bildirmişlerdir (Şekil 1). Hemşirelerin %46.7’si yoğun
bakımda çalıştıkları süre boyunca etik sorun yaşadık-
larını, etik sorun yaşayanların %35.7’si ise, yaşadıkla-
rı etik sorunu çözemediklerini ifade etmişlerdir.
Yoğun bakım hemşirelerinin etik duyarlılık anke-
tinden aldığı toplam puan ortalaması, 97.66±18.38
(Minimum 67, Maksimum 176) olarak bulunmuştur.
78 Haziran 2010 Gülhane Tıp Derg Başak ve ark.
olan hemşirelerin, içsel bir etik çatışma ile daha az
karşılaştıkları ve etik uygulama boyutunun daha az
olduğu anlaşılmaktadır.
Ayrıca oryantasyon alanında etik duyarlılığın diğer
yaş gruplarına göre, 30-39 yaş grubunda (10.75±5.09)
daha yüksek olduğu ve aradaki farklılığın istatistik-
sel olarak anlamlı olduğu bulunmuştur (²=6.694,
p<0.05) (Tablo II).
Yoğun bakım hemşirelerinin meslekte çalışma süre-
lerine göre etik duyarlılık puan ortalamaları incelendi-
ğinde, 1 yıldan az süredir çalışan hemşirelerde otono-
mi alt boyutunda etik duyarlılığın daha yüksek olduğu
ve aradaki farklılığın istatistiksel olarak anlamlı olduğu
saptanmıştır (²=8.356, p<0.05). Bir yıldan az çalışan
hemşirelerde otonomi puanının (24.36±5.10) 11 yıl ve
üzeri çalışan (19.86±4.57) hemşirelere göre daha yük-
sek olduğu ve dolayısıyla otonomi alt boyutuna daha
az duyarlı oldukları belirlenmiştir (Tablo III).
Yoğun bakım hemşirelerinin yoğun bakımda ça-
lışma süreleri, medeni durumu, öğrenim durumu,
mezuniyet öncesi ve sonrası etik konusunda eğitim
alma durumlarına göre etik duyarlılık toplam puan
ve alt boyut puanları arasındaki farklılıklar istatistik-
sel olarak anlamlı bulunmamıştır [p>0.05 (²=1.692,
Z=0.74, ²=0.581, Z=0.54, Z=0.36)].
Tablo I. Yoğun bakım hemşirelerinin özellikleri (n=90)
Özellikler SayıYüzde
Yaş
20-29
30-39
40 ve üzeri
61
24
5
67.8
26.7
5.5
Medeni durum
Bekar
Evli
39
51
43.3
56.7
Eğitim düzeyi
Ön lisans
Lisans
Lisans üstü
27
55
8
30.0
61.1
8.9
Meslekte çalışma süresi
1 yıldan az
1 yıl-5 yıl
6 yıl-10 yıl
11 ve üzeri
24
26
20
20
26.7
28.9
22.2
22.2
Yoğun bakımda çalışma süresi
1 yıldan az
1 yıl-5 yıl
6 yıl-10 yıl
11 ve üzeri
30
34
17
9
33.3
37.8
18.9
10.0
Toplam 90 100.0
Tablo II. Yoğun bakım hemşirelerinin yaşlarına göre etik duyarlılık puanlarının karşılaştırılması
Etik duyarlılık alt boyutları20-29 yaş* 30-39 yaş* 40-49 yaş*² değeri p değeri
Otonomi 22.11±5.69 22.37±7.60 20.60±4.03 0.260 0.87
Yarar sağlama 13.23±4.01 13.25±5.26 13.60±3.57 0.088 0.95
Bütüncül yaklaşım 12.26±3.73 13.95±5.63 14.80±4.91 1.644 0.43
Çatışma 15.31±2.75 12.95±2.88 13.40±4.33 10.141 0.00
Uygulama 14.78±3.72 13.54±4.45 10.80±2.16 6.641 0.03
Oryantasyon 8.10±3.05 10.75±5.09 8.20±1.48 6.694 0.03
Toplam 97.85±15.14 98.12±25.92 93.80±12.93 0.602 0.74
*: Değerler ortalama±standart sapma olarak verilmiştir
²: Kruskal-Wallis testi ile
Kırk-49 yaş grubunda olan hemşirelerin etik duyar-
lılığı (93.80±12.93), diğer yaş gruplarına göre daha
şük olmasına rağmen, aradaki farklılık istatistiksel
olarak anlamlı bulunmamıştır (²=0.602, p>0.05).
Yirmi-29 yaş grubu olan hemşirelerin, çatışma ve
uygulama alt boyutlarındaki etik duyarlılığın, diğer
yaş gruplarına göre daha yüksek olduğu ve aradaki
farklılığın istatistiksel olarak anlamlı olduğu sap-
tanmıştır (²=10.141, p<0.05). Yapılan ileri istatis-
tiksel analizde 20-29 yaş grubunda etik duyarlılığın
çatışma alanında 30-39 yaş grubuna göre, uygulama
alanında ise 40-49 yaş grubuna göre daha yüksek ol-
duğu tespit edilmiştir. Buna göre genç yaş grubunda
0
10
20
30
40
50
60
70
80
Mezuniyet Öncesi Mezuniyet Sonrası
Evet
Hayı r
Hatırlamıyorum
Şekil 1. Yoğun bakım hemşirelerin mezuniyet öncesi ve sonrası etik
konusunda eğitim alma durumları
Cilt 52 Sayı 2 Yoğun bakım hemşirelerinde etik duyarlılık • 79
Tartışma
Araştırmanın örneklemini oluşturan yoğun bakım
hemşirelerinin önemli bir kısmının (%67.8) genç yaş
grubunda (20-29 yaş grubu) olduğu ve mesleki çalış-
ma sürelerinin en çok (%37.8) 1 yıl ile 5 yıl arasında
olduğu belirlenmiştir. Ülkemizde yoğun bakım hem-
şireleri ile ilgili yapılan diğer çalışmalarda yaş ortala-
ması Aytaç ve ark.nın çalışmasında 26.6±3.8 yıl (13),
Göz ve ark.nın çalışmasında ise 27±2.81 yıl (14) olarak
belirtilmiştir. Çelen ve ark.nın çalışmasında ise, hem-
şirelerin %33.4’ünün 25 yaşın altında olduğu tespit
edilmiştir (15). Bu bulgular, çalışmamızın sonuçları
ile benzer olup, genellikle yoğun bakım ünitelerinde
genç yaşta olan hemşirelerin görevlendirildiği göze
çarpmaktadır. Çalışmalarda bunun nedeni olarak,
yoğun bakımlardaki iş yükü ve iş stresi gösterilmek-
te, bu nedenlerle daha deneyimli hemşirelerin yoğun
bakımlarda çalışmak istemedikleri bildirilmektedir
(15,16). Bunların yanı sıra, etik duyarlılık becerisinin
kazanılmasında klinik deneyim süresinin önemli bir
faktör olduğu düşünülmektedir. Çalışmamızda da yo-
ğun bakım hemşirelerin yarısından fazlasının genç
olması, mesleki çalışma sürelerinin az olması, kar-
şılaştıkları etik sorunları ayırt etme ve çözümü için
doğru kararları alabilmede sıkıntı yaşayabileceklerini
göstermektedir.
Yoğun bakım hemşirelerinin yarısından fazlasının
(%61.1) lisans mezunu olduğu saptanmıştır. Yine
ülkemizde yapılan diğer çalışmalarda yoğun bakım
hemşirelerinin lisans mezunu olma yüzdesi Çelen
ve ark.nın çalışmasında %46.1 (15), Sabuncu ve ark.
nın çalışmasında %27 (17), Hakverdioğlu ve ark.
nın çalışmasında %43.1 (18) olarak belirlenmiştir.
Bu bulgular, kritik hastalara bakım veren yoğun ba-
kım hemşirelerinin eğitim süresinde farklılıklar ol-
duğunu göstermektedir. Hemşirelikte lisans eğitimi,
hemşirelerin etik değerleri içeren mesleki değerlerini
kavramasını ve bu değerlere temellenmiş davranış-
lar göstermesini sağlamasıısından önemlidir (19).
Ancak çalışmamızda yoğun bakım hemşirelerinin öğ-
renim durumu ile etik duyarlılıkları arasında bir ilişki
saptanmamıştır.
Hemşirelerin %51.7’si mezuniyet sonrası etik ko-
nusunda eğitim almadığını, %46.7’si yoğun bakımda
çalıştıkları süre boyunca etik sorun yaşadıklarını, etik
sorun yaşayanların önemli bir bölümü de (%35.7’si)
bu sorunu çözemediklerini ifade etmişlerdir.
Çobanoğlu ve ark.nın yaptığı niteliksel çalışmada,
yoğun bakım hemşirelerinin ve doktorlarının karşı-
laştıkları etik sorunların çözümünde sistematik bir
karar verme sürecini kullanmadıkları ve yoğun ba-
kım hemşirelerinin karşılaştıkları etik sorunun çözü-
mü için doktora başvurdukları tespit edilmiştir (20).
Ülkemizde genellikle yoğun bakımlarda çalışan hem-
şireler, bu konuda eğitim almadan görevlendirilmek-
tedir. Oysa yoğun bakımlar, hasta bireylerin özel du-
rumları nedeniyle, etik sorunların sık yaşandığı klinik
ortamlar olarak bildirilmektedir (2,3,6,8). Bu nedenle
çalışma bulgumuz, hemşirelerin mezuniyet sonrası
etik konusunda eğitim ihtiyacını göstermesi bakı-
mından önemlidir. Ancak hemşirelerin mezuniyet
öncesi ve sonrası etik konusunda eğitim alma durum-
ları ile etik duyarlılık toplam puan ve alt boyut puan-
larıısından bir farklılık bulunamamıştır. Etik konu-
sunda eğitim aldığını bildiren hemşirelerin (%48.9)
aldıkları eğitimin, genel bilgi içeren teorik konular-
dan oluşması, etik problem ve çözümü ile ilgili uy-
gulamaları içermemesi, bu bulgunun nedeni olarak
şünülmektedir. Yoğun bakım hemşirelerinin etik
problemleri tanıması ve doğru kararları alması için,
etik duyarlılıklarının gelişmiş olması gerektiği bildi-
rilmektedir (6-8). Bu becerinin kazanılabilmesi için
de, etik konusunda verilecek eğitimin teorik ve uygu-
lamayı içerecek şekilde düzenlenmesi gerekmektedir.
Çalışmamızda yoğun bakım hemşirelerinin, yoğun
bakımda çalışma süreleri, medeni durumu ve eğitim
düzeyi ile etik duyarlılık toplam puan ve alt boyut
puanlarıısından bir farklılık bulunamamıştır. Aynı
şekilde Pekcan’ın çalışmasında da, medeni durum
ve etik konusunda eğitim alma durumları ile ölçek
toplam puan ve alt boyut puanları arasında farklılık
Tablo III. Yoğun bakım hemşirelerinin meslekte çalışma süresine göre etik duyarlılık puanlarının karşılaştırılması
Etik duyarlılık alt boyutları1 yıldan az* 1 yıl-5 yıl* 6 yıl-10 yıl* 11 yıl ve üzeri ² değeri p değeri
Otonomi 24.36±5.10 22.00±5.90 21.95±8.26 19.86±4.57 8.356 0.03
Yarar sağlama 13.19±4.30 12.34±3.06 13.50±5.25 14.15±4.63 2.242 0.52
Bütüncül yaklaşım 13.11±3.22 11.26±4.75 13.15±3.52 14.10±5.76 5.049 0.16
Çatışma 14.46±3.03 15.60±2.62 14.95±2.64 13.15±3.49 5.521 0.13
Uygulama 15.46±4.38 14.52±3.21 13.05±3.42 13.45±4.41 4.157 0.24
Oryantasyon 8.34±2.79 8.34±3.66 8.05±2.60 10.75±5.43 3.698 0.29
Toplam 101.53±17.32 93.34±12.37 96.25±16.22 99.15±26.13 3.230 0.35
*: Değerler ortalama±standart sapma olarak verilmiştir
²: Kruskal-Wallis testi ile
80 Haziran 2010 Gülhane Tıp Derg Başak ve ark.
tespit edilmemiştir (6). Ancak Tosun’un çalışmasın-
da yarar sağlama alt boyutunda etik duyarlılığın evli
hemşire grubunda, bekar hemşire grubuna oranla
daha fazla olduğu belirlenmiştir (7). Hemşirenin etik
ve sorumlu davranmasını sağlamak ve mesleki yaşan-
tısında etik karar verecek duruma gelmesini sağlamak
amacıyla, hemşirelik eğitim programında okutulması
gereken konular arasında ilk sırada meslek etiği göste-
rilmektedir (9,10). Ancak çalışmamızda, %70’i lisans
ve üzeri eğitim düzeyine sahip hemşirelerin, eğitim
düzeyi ile etik duyarlılık toplam puan ve alt boyut
puanlarıısından bir farklılık bulunamamıştır. Aynı
şekilde hemşirelerin yoğun bakımda çalışma süreleri
ile etik duyarlılık toplam puan ve alt boyut puanla-
rıısından da bir farklılık bulunamamıştır. Bunun
nedeninin çalışmamızda halen yoğun bakımda ça-
lışan tüm hemşirelerin yoğun bakım hemşireliğine
ilişkin mezuniyet sonrası eğitim almamış olmaları ve
Çobanoğlu ve ark.nın yaptığı niteliksel çalışmada da
bildirdiği gibi (20) karşılaşılan etik sorunun çözümü
için sağlık ekibinin diğer üyelerinin, özellikle heki-
min daha fazla sorumluluk almasından kaynaklandı-
ğışünülebilir.
Yoğun bakım hemşirelerinin etik duyarlılık toplam
puan ortalaması, 97.66±18.38 olarak saptanmıştır.
Savaşkan’ın KKTC’deki yataklı tedavi kurumların-
da çalışan hemşire ve hekimlerin hasta haklarına
inançları ile ahlaki duyarlılıklarını incelediği çalış-
masında hemşirelerin etik duyarlılık puan ortalaması
89.53±28.87 olarak tespit edilmiştir (8). Bizim çalış-
mamıza sadece yoğun bakım hemşirelerinin alınma-
sı, bu farklılığın oluşmasında önemli bir rol oynaya-
bilir. Ayrıca yoğun bakım hemşireleri, iş yükünün ve
stresin daha fazla olduğu ortamda görev yapmakta-
dırlar. Bu durumun da, yoğun bakım hemşirelerinin
etik duyarlılığını olumsuz yönde etkileyebileceği dü-
şünülmektedir. Yapılan bir çalışmada, yoğun bakım
ve acil hemşirelerin iş yükünün fazla olması ve çalış-
ma süresinin uzunluğu nedeniyle daha fazla duygusal
tükenme ve duyarsızlaşma yaşadıklarını saptanmış ve
bu durumun, hemşirelerde problem çözme yeteneği-
ni azalttığı belirtilmiştir (21).
Yaş gruplarına göre toplam etik duyarlılık puanla-
rının karşılaştırılmasında istatistiksel olarak anlamlı
bir farklılık saptanmamıştır. Benzer şekilde Pekcan’ın
ve Savaşkan’ın çalışmalarında da, hemşirelerin yaş
grupları ile toplam etik duyarlılık puanı arasında is-
tatistiksel olarak anlamlı bir farklılık bulunmamıştır
(6,8). Ancak çalışmamızda çatışma ve uygulama alt
boyutlarında etik duyarlılığın 20-29 yaş grubunda,
oryantasyon boyutunda ise etik duyarlılığın 30-39
yaş grubunda daha düşük olduğu tespit edilmiştir.
Genç yaşta olan hemşirelerin daha az etik çatışma ya-
şadıkları ve etik duyarlılığın uygulama alanının daha
şük olduğu, dolayısıyla etik sorunlar karşısında ey-
leme karar verme ve uygulamada etik düşünmenin
daha az olduğu belirlenmiştir. Ayrıca etik duyarlılığın
uygulama alanının, yaş ile birlikte arttığı saptanmış-
tır. Genç yaş grubunda olan hemşirelerin etik çatışma
ile daha az karşılaşmalarının nedeni olarak, daha az
mesleki deneyime sahip olmaları ve çalışma ortamın-
da aldıkları sorumluluğun daha az olmasışünül-
mektedir. Pekcan’ın çalışmasında, sadece bütüncül
yaklaşım alt boyutunda ve Tosun’un çalışmasında
ise, bütüncül yaklaşım ve yarar sağlama alt boyutla-
rında farklılık saptanmış olup, yaşın ilerlemesi ile etik
duyarlılığın arttığı tespit edilmiştir (6,7). Bu sonuçla-
ra göre, etik duyarlılığın yaş ile birlikte arttığını söyle-
mek mümkündür.
Çalışmamızda meslekte çalışma süresi ile etik du-
yarlılık arasındaki ilişki incelendiğinde, toplam etik
puanıısından farklılık bulunmazken, sadece otono-
mi alt boyutunda farklılık saptanmış olup, otonomi
ilkesine duyarlılığın 1 yıldan az çalışan hemşirelerde
daha düşük olduğu ve meslekte çalışma süresi arttık-
ça, otonomi etik ilkesine duyarlılığın geliştiği belir-
lenmiştir. Savaşkan’ın çalışmasında meslekte çalışma
süresi ile etik duyarlılık arasında farklılık saptanmaz-
ken, Pekcan’ın çalışmasında çatışma alt boyutunda
farklılık bulunmuştur (6,8).
Otonomi, bireyin özgür ve bağımsız olarak kendi
başına düşünebilme, kendi hakkında karar verebil-
me ve bu karara dayanan herhangi bir eylemde bu-
lunabilme yeterlilik ve yeteneğidir (22). Otonomiye
saygı, bireyin verdiği kararın yanlış olduğuna inanıl-
sa da, bu kararı tanımayı ve kabul etmeyi gerektirir.
Hemşire, hastayı değerlendirirken hasta için neyin en
iyi olduğuna karar verme yeterliliğine sahip değildir.
Ancak yoğun bakım hastalarının “özerk birey” olma
niteliğini ortadan kaldıran durumlarından dolayı,
otonomi ilkesine hemşirelerin duyarlılığının etkile-
nebileceği düşünülmektedir. Bu durum, diğer çalış-
maların bulgularından farklılığınııklamada önemli
bir rol oynayabilir.
Çalışmamızda yoğun bakım hemşirelerinin, ahlaki
duyarlılık anketinden aldıkları toplam puan ortala-
ması (97.66±18.38), etik duyarlılığın orta düzeyde ol-
duğunu göstermiştir. Hemşirelerin yaklaşık yarısının
etik sorun yaşadıkları, etik sorun yaşayanların önemli
bir kısmının ise, bu sorunu çözemedikleri belirlen-
miştir. Yoğun bakım hemşirelerinin yaş ve mesleki
deneyim süresi özellikleri, etik duyarlılığı etkilemek-
tedir. Genç yaşta olan hemşirelerin etik çatışma ile
daha az karşılaştıkları ve etik sorunlar karşısında ey-
leme karar verme ve uygulamada, etik düşünme bo-
yutunun daha düşük olduğu tespit edilmiştir. Ayrıca
Cilt 52 Sayı 2 Yoğun bakım hemşirelerinde etik duyarlılık • 81
meslekte çalışma süresi arttıkça otonomi etik ilkesine
duyarlılığın da arttığı saptanmıştır.
Yoğun bakım hemşirelerinin etik duyarlılığının ar-
tırılması ve dolayısıyla etik sorunları tanıma ve çö-
zümünün sağlanabilmesi için, mezuniyet sonrası ve
sürekli eğitim programlarının düzenlenmesi öneril-
mektedir. Ayrıca yoğun bakım hemşirelerinin etik
duyarlılıklarını etkileyen farklı değişkenleri belirle-
mek amacıyla, daha geniş gruplarda çalışmalar yapıl-
masının önemli olduğu düşünülmektedir.
Kaynaklar
1. Sağlık Bakanlığı Tedavi Hizmetleri Genel Müdürlüğü,
13.03.2007 tarihli ve 17086 (2007/73) Sayılı Genelge
Eki. Yoğun bakım üniteleri standartları, www.saglik.
gov.tr/THGM/dosyagoster.aspx?DIL=1&BELGEANA
H=20483&DOSYAISIM=yogunbakim_standarlari.doc
(Erişim Tarihi: 30.05.2009).
2. Akdeniz S, Ünlü H. Yoğun bakım hemşireliği. Yoğun
Bakım Dergisi 2004; 4: 179-185.
3. Eşer İ, Khorshid L, Demir Y. Yoğun bakım hemşirelerinde
eleştirel düşünme eğilimi ve etkileyen faktörlerin
incelenmesi. C.Ü. Hemşirelik Yüksekokulu Dergisi
2007; 11: 13-22.
4. Erkekol FÖ, Numanoğlu N, Gürkan ÖU, Kaya A. Yoğun
bakım ünitelerine ilişkin etik konular. Toraks Dergisi
2002; 3: 307-316.
5. Büyükkoçak Ü, Çakırca M. Anestezi ve yoğun bakım
ile ilgili etik konular. Turkiye Klinikleri J Anest Reanim
2007; 5: 19-30.
6. Pekcan HS. Yalova ili ve çevresinde görev yapan
hekimlerin ve hemşirelerin etik duyarlılıkları. Marmara
Üniversitesi Sağlık Bilimleri Enstitüsü Yayınlanmamış
Yüksek Lisans Tezi. İstanbul, 2007.
7. Tosun H. Sağlık uygulamalarında deneyimlenen etik
ikilemlere karşı hekim ve hemşirelerin duyarlılıklarının
belirlenmesi. İstanbul Üniversitesi Sağlık Bilimleri
Enstitüsü, Yayınlanmamış Doktora Tezi, İstanbul, 2005.
8. Savaşkan F. KKTC’deki yataklı tedavi kurumlarında
çalışan hemşire ve hekimlerin hasta haklarına
duyarlılığının belirlenmesi. İstanbul Üniversitesi Sağlık
Bilimleri Enstitüsü, Yayınlanmamış Yüksek Lisans Tezi,
İstanbul, 2006.
9. Doktorluk, Hemşirelik, Ebelik, Diş Hekimliği, Veterinerlik,
Eczacılık Ve Mimarlık Eğitim Programlarının Asgari
Eğitim Koşullarının Belirlenmesine Dair Yönetmelik.
2 Şubat 2008 Resmi Gazetesi Sayı: 26775 http://www.
resmi-gazete.org/sayi/676/doktorluk-hemsirelik-
ebelik-dis-hekimligi-veterinerlik-eczacilik-ve-mimarlik-
egitim-programlarinin-asgari-egitim-kosullarinin-
belirlenmesine-dair-yonetmelik.html (Erişim Tarihi:
23.06.2009).
10. Fry S. ICN, Internetional Council of Nurses, Hemşirelik
uygulamalarında etik. Bağ B (Çeviri editörü). Erzurum:
Bakanlar Matbaacılık, 2000: 185-193.
11. Yoğun Bakım Hemşireliği Eğitim Programı
Uygulama Yönergesi (Sayı: B.10.0.THG.0.10.0.T
HG.012.00.03-216/99/ Tarih: 13.05.2008) http://www.
saglik.gov.tr/TR/Genel/BelgeGoster.aspx?F6E10F88
92433CFF1A9547B61DAFFE2A4D672E5A3C2792B4
(Erişim Tarihi: 23.06.2009).
12. Lützen K, Johansson A, Nordström G. Moral sensitivity:
some differences between nurses and physicians.
Nursing Ethics 2000; 7: 520-530.
13. Aytaç N, Naharcı H, Öztunç G. Adana’da eğitim
araştırma hastanelerinin yoğun bakım hemşirelerinde
hastane enfeksiyonları bilgi düzeyi. ADÜ Tıp Fakültesi
Dergisi 2008; 9: 9-15.
14. Göz F, Gürelli ŞŞ. Yoğun bakım hemşirelerinin organ
bağışı ile ilgili düşünceleri. Fırat Sağlık Hizmetleri
Dergisi 2007; 2: 77-88.
15. Çelen Ö, Karaalp T, Kaya S, Demir C, Teke A, Akdeniz
A. Gülhane Askeri Tıp Fakültesi Eğitim Hastanesi Yoğun
Bakım Ünitelerinde görev yapan hemşirelerin uygulanan
hizmet içi eğitim programlarından beklentileri ve bu
programlar ile ilgili düşünceleri. Gülhane Tıp Dergisi
2007; 49: 25-31.
16. Kavaklı O, Uzun Ş, Arslan F. Yoğun bakım hemşirelerinin
profesyonel davranışlarının belirlenmesi. Gülhane Tıp
Dergisi 2009; 51:168-173.
17. Sabuncu N, Gülseven B, Karabacak Ü. Yoğun bakım
ünitelerinde çalışan hemşirelerin stres kaynaklarının
belirlenmesi. Yoğun Bakım Dergisi 1999; 3: 10-14.
18. Hakverdioglu G, Demir A, Ulusoy FM. Yoğun bakım
hemşirelerinin fiziksel kısıtlamaya ilişkin bilgilerinin
değerlendirilmesi. Turkiye Klinikleri J Med Sci 2006; 26:
634-641.
19. Atalay M, Tel H. Gelecek yüzyılda hemşirelikte lisans
eğitiminin vizyonu. C.Ü. Hemşirelik Yüksekokulu
Dergisi 1999; 3: 47-54.
20. Çobanoğlu N, Algıer LA Qualitive analysis of ethical
problems experienced by physicians and nurses in
intensive care units in Turkey. Nursing Ethics 2004; 11:
444-458.
21. Barutçu E, Serinkan C. Günümüzün önemli
sorunlarından biri olarak tükenmişlik sendromu ve
Denizli’de yapılan bir araştırma. Ege Akademik Bakış
2008; 8: 541-561.
22. Kutsal YG, Yaşlanan dünya, yaşlanan toplum, yaşlanan
insan. Toplum Hekimliği Bülteni 2003: 3-4 http://www.
thb.hacettepe.edu.tr/arsiv/2003/sayi_3-4/baslik1.pdf
(Erişim Tarihi: 23.06.2009).
... 9 Hemşirelerin etik duyarlılıklarının incelendiği çalışmalarda olaylara eleştirel yaklaşabilen duyarlılığı gelişmiş hemşirelerin etkili bakım davranışları geliştirebileceği gösterilmiştir. 3,9,13,[15][16][17][18] Sağlık sistemi içinde önemli rolü bulunan hemşirelerin kronik hastalığı olan bireylerde kaliteli bir bakım sunabilmesi için gerekli bilgi ve becerinin yanında meslek etiğine uygun hizmet sunması da gerekmektedir. Bu araştırmada, kronik hastalara bakım veren hemşirelerin etik duyarlılık düzeylerinin belirlenmesi amaçlanmıştır. ...
... Etik sorunu ayırt edebilme yeteneği olarak tanımlanan etik duyarlılık, bir insanın sağlığını ilgilendiren durumlardaki etik açıları bilmeyi gerektirmektedir. 15 Bu, kişinin sözlü ya da sözlü olmayan davranışlarını yorumlama, istek ve gereksinimleri tanımlama ve bunlara uygun şekilde yanıt verebilme temelinde oluşur. 18,21 İç hastalıkları kliniklerinde çalışan ve kronik hastalara bakım veren hemşirelerin etik duyarlılıklarını değerlendiren bu çalışmada, hemşirelerin etik duyarlılık düzeylerinin orta ve yüksek olduğu gözlemlenmiştir. ...
... 17 Literatürde konu ile ilgili yapılan diğer çalışmalar incelendiğinde, çalışmaların çoğunluğunda katılımcıların etik duyarlılıklarının orta düzeyde olduğu, Zuzelo'nun çalışmasında etik duyarlılık puanının bu çalışma ile benzer olarak yüksek, Filipova'nın çalışmasında ise düşük olduğu bulunmuştur. 13,15,16,18,[22][23][24][25][26] Etik duyarlılığın yüksek ya da düşük olması eğitim, deneyim gibi birçok faktöre bağlanabilmek- tedir. 16 Araştırmada hemşirelerin yaş ortalamalarının orta yaş grubunda ve mesleki çalışma sürelerinin çoğunluğun 20 yıl ve üzerinde olduğu ve eğitim seviyelerinin lisans ve üstü düzeyde olduğu belirlenmiştir. ...
... Birçok alanda dezavantajlı durumda bulunan kadınların sağlık bakımında etik ihlaller ve malpraktislerle karşı karşıya kalması onların etkin sağlık bakımı almasını engellemektedir (15). Literatürde hemşirelerin bakım verdiği çeşitli gruplarda etik, etik karar verme düzeyleri, etik duyarlılık (1,4,6,16), malpraktis, malpraktis algısı ve tutumunu (9,16,17) (19,20). Yanı sıra Salman ve Al-Fayydah (2022)'ın çalışmasında hemşirelere etik konusunda verilen eğitimin etik kurallara uyumu arttırdığı saptanmıştır (23). ...
... Dalcalı ve Şendir tarafından yapılan çalışmada, hemşirelerin etik tutumlarının yüksek seviyede olduğu görülmüştür (28). Literatürdeki diğer çalışmalara bakıldığında, yapılan çalışmaların çoğunda hemşirelerin etik tutum düzeyleri orta seviyede bulunmuştur (21,22,(29)(30)(31) (16,31,38). Sonuçlar arasındaki bu farklılığın, çalışmaların örneklemlerin ve örneklem sayılarının farklı olmasından kaynaklandığı düşünülmektedir. ...
Article
Full-text available
Özet Amaç: Kadın sağlığı hemşirelerinin hemşirelik bakımındaki etik tutumlarının, malpraktise eğilimlerinin ve etkileyen faktörlerin incelenmesidir. Gereç-Yöntem: Kesitsel tipte olan araştırmanın evrenini hemşireler oluşturdu. Araştırmada örneklem seçimine gidilmemiş olup, Şubat-Aralık 2022 tarihleri arasında İzmir ve Bartın’da bulunan iki hastanede çalışan ve dahil etme kriterlerine uyan 120 hemşire yer aldı. Araştırmanın verileri Tanıtıcı Bilgi Formu, Hemşirelik Bakımında Etik Tutum Ölçeği (HBETÖ) ve Hemşirelik Hizmeti Sunan Sağlık Personelinde Malpraktise Eğilim Ölçeği (HHSSPMEÖ) ile toplandı. Verilerin analizinde SPSS 22.0 kullanıldı ve %5 anlamlılık düzeyinde değerlendirildi. Bulgular: Hemşirelerin HBETÖ’nden aldıkları puan ortalamasının 153.40±13.82 ve HHSSPMEÖ puan ortalamasının 227.10±18.58 olduğu saptandı. Araştırmada çocuk sahibi olmayanların, nöbet usulü çalışanların, etik tutum konusunda eğitim alanların etik tutumlarının ve iş arkadaşının tıbbi hatasına şahit olanların malpraktis ile ilgili farkındalıklarının anlamlı düzeyde yüksek olduğu belirlendi (p<0,05). Sonuç: Bu çalışmada kadın doğum servislerinde çalışan hemşirelerin etik tutum düzeylerinin yüksek, malpraktise eğilimlerinin düşük olduğu bulundu. Hemşirelerin etik ve malpraktis açısından güçlendirilmeleri için hizmet içi eğitimler ile bilimsel etkinliklere katılmaları ve görev almaları teşvik edilmelidir. Anahtar Kelimeler: Bakım, etik, hemşire, kadın sağlığı, malpraktis, tıbbi hata INVESTIGATION OF WOMEN'S HEALTH NURSES, ETHICAL ATTITUDES IN NURSING CARE, MALPRACTICE TENDENCY AND AFFECTING FACTORS Abstract Aim: To examine the ethical attitudes of women's health nurses in nursing care, their malpractice tendencies and influencing factors. Material- Methods: Nurses formed the population of the cross-sectional study. Sample selection was not made in the study, and 120 nurses who worked in two hospitals in İzmir and Bartın between February and December 2022 and met the inclusion criteria were included. The data of the study were collected with the Introductory Information Form, the Ethical Attitudes in Nursing Care Scale (EANCS) and the Malpractice Tendency Scale in Nursing Personnel (MTSNP). SPSS 22.0 was used in the analysis of the data and was evaluated at the 5% significance level. Results: It was determined that the mean score of the nurses in EANCS was 153.40±13.82 and the mean score of MTSN was 227.10±18.58. In the study, it was determined that the ethical attitudes of those who do not have children, those who work on duty, those who are trained in ethical attitudes, and those who witness their colleague's medical error, have a significantly higher awareness of malpractice(p<0,05). Conclusion: In this study, it was found that the ethical attitude levels of the nurses working in the gynecology services were high and their malpractice tendencies were low. Nurses should be encouraged to participate and take part in in-service trainings and scientific activities in order to strengthen them in terms of ethics and malpractice. Keywords: Care, ethics, nurse, malpractice, medical error, women's health
... Etik duyarlılık, dikkatli davranma, bakımın etik boyutunu belirleme becerisi, başkalarının rahatı ve iyiliği ile ilgili sezgiler ve ahlaki bakımın bir bileşeni gibi literatürde çeşitli şekillerde ifade edilmiştir (1). Etik duyarlılık, etik sorunu ayırt edebilme yeteneği ve insanın sağlığını ilgilendiren durum ya da durumların içerdiği etik değerleri bilmek olarak tanımlanmaktadır (10). Etik duyarlılık etik kural ve ilkeleri bilme ile ilgili iken ahlaki duyarlılık daha çok kişiler arası ilişkileri bilme ile ilgilidir (11). ...
... Ölçek toplam 30 madde ve 6 alt boyuttan oluşmaktadır. Alt boyutlar ve alt boyutlara ait maddeler; otonomi (10,12,15,16,21,24,27), yarar sağlama (2,5,8,25), bütüncül yaklaşım (1, 6, 18 ,29 ,30), çatışma (9,11,14), uygulama (4,17,20,28) ve oryantasyon (7,13,19,22) şeklindedir. 3., 23 ...
... These units have a privileged position in terms of the following reasons: location and patient care, existence of advanced technological devices, and close monitoring of the vital signs of patients 24 hours a day with a multidisciplinary team. 1 While the significance and necessity of holistic nursing care is well-known, it is observed that the psychosocial aspect of care is generally neglected in practice. However, care cannot be provided without considering the biopsychosocial aspects. ...
Article
Full-text available
Background: Compassion fatigue and the care given to patients have a very important place among nurses working in intensive care units. Objective: The aim of the present study is to determine the relationship between intensive care nurses’ psychosocial care competencies and compassion fatigue. Methods: This cross-sectional study was conducted with 199 nurses actively working in the intensive care units of state hospitals in 5 different districts located in the eastern part of Turkey between 01-30.03.2022. Introductory Information Form, Psychosocial Care Competence Self-Assessment Scale and Compassion Fatigue-Short Scale were used to collect data. Descriptive statistical methods and Pearson correlation analysis were used to analyze the data. Results: The findings showed that the psychosocial care competence self-evaluation levels of the nurses were above the medium level. Moreover, compassion fatigue, job, and secondary trauma levels of the nurses were below the medium level. Conclusion: In this study, a significant negative relationship was found between the psychosocial care competencies of intensive care nurses and their compassion fatigue levels. Relevant training programs can be organized on burnout and stress to reduce the compassion fatigue of nurses. Moreover, such training programs can be offered to nurses regarding the true nature of nursing profession and quality of life.
... Yoğun bakım klinikleri, kritik hastaların desteklenerek iyileşmesinin amaçlandığı, yerleşim planı ile hasta bakımı yönünden ayrıcalıklı olan, ileri teknolojiye sahip pek çok cihazın bulunduğu, hastaların 24 saat yaşamsal bulgularının takip edildiği ve multidisipliner bir ekibin hizmet verdiği üniteler olarak ifade edilmektedir. 1 Yoğun bakım kliniklerinin diğer kliniklerden farklı olan yapısı, hastaların durumunun her an değişebilmesi, yoğun bakım ekibi arasındaki mesleki ilişki hemşirelerde belirgin bir strese ve tükenmişliğe neden olabilmektedir. 2 Bununla birlikte yoğun bakım ortamında çalışmak, merhametli bakımı azaltabilecek varoluşsal sorunlar, psikolojik zorluklar ve duygusal sıkıntılara neden olabilmektedir. ...
Article
Bu pilot çalışma, yoğun bakım hemşirelerine uygulanan intermodel dışavurumcu sanat terapisinin hemşirelerin merhamet yorgunluğu ve öz şefkat düzeyleri üzerine etkisinin değerlendirilmesi amacıyla yapılmış ve tek grup, ön-test son-test desenli müdahale araştırması olarak gerçekleştirilmiştir. Çalışma, Şubat– Aralık 2022 tarihleri arasında Ankara’da bulunan bir üniversite hastanesinde yürütülmüştür. Araştırmanın örneklemini içleme kriterlerini karşılayan sekiz yoğun bakım hemşiresi oluşturmuştur. Yoğun bakım hemşirelerine haftada bir gün olmak üzere intermodel sanat terapisi uygulanmıştır. Terapi toplam yedi oturumdan oluşmuş ve her bir oturum ortalama 90 dakika sürmüştür. Tüm oturumlar çevrimiçi olarak gerçekleştirilmiştir. Araştırmanın verileri "Hemşire Tanıtıcı Bilgi Formu", "Merhamet Yorgunluğu Ölçeği" ve "Öz-Anlayış Ölçeği" ile toplanmıştır. Verilerin değerlendirilmesinde Mann Whitney U testi ve Kruskal Wallis testi kullanılmıştır. Çalışmanın yürütülebilmesi için etik onay, kurum izni ve katılımcılardan bilgilendirilmiş onam alınmıştır. Terapi sonrasında katılımcıların Öz-Anlayış Ölçeğinin son test puan ortalamalarının ön test puan ortalamalarından istatistiksel olarak anlamlı şekilde daha yüksek olduğu saptanmıştır (p
... Bu sonuçtan farklı olarakPekcan (2007), hekim ve hemşireler ile yapmış olduğu çalışmada yaş artıkça oryantasyon boyutunda (25), Başak ve ark. (2010) hemşireler ile yaptıkları çalışmasında yarar sağlama alt boyutunda etik duyarlılığın azaldığını saptamışlardır(26). Araştırma sonuçlarının farklılık göstermesinde katılımcıların çalıştığı klinikler ve eğitim düzeylerinin farklılığının rol aldığı düşünülmektedir.Bu çalışmada, katılımcıların %32,6'sı doğum salonunda çalışmaktadır (Tablo1). ...
Article
Full-text available
Bu çalışmanın amacı kadın doğum kliniklerinde hizmet veren hemşire ve ebelerin etik duyarlılığını belirlemektir. Araştırmada nicel araştırma yönteminin tanımlayıcı deseni kullanılmıştır Araştırmanın evrenini bir hastanede kadın doğum kliniklerinde çalışan toplam 103 hemşire ve ebe oluşturmaktadır. Araştırmanın örneklemini çalışmaya katılmayı kabul eden 92 ebe ve hemşire oluşturmaktadır. Veriler kişisel bilgi formu ve Ahlaki Duyarlılık Anketi (ADA) ile elde edilmiştir. Katılımcıların ADA toplam puan ortalamasının 81,54±15,87 olduğu belirlenmiş olup eğitim düzeyleri ve meslek grupları ile ADA toplam puanları arasında anlamlı bir farklılık saptanmıştır (p
Article
Full-text available
Organizational justice is considered the cause of many individual and corporate results. It is also thought to have significant effects on employees. Justice, which is one of the fundamental values of the organization, affects the attitudes and behaviors of the employees. Therefore, while it is necessary for social organizations, it is even more crucial for health institutions. The culture of injustice perceived by nurses not only harms the health institution but also leads to more critical problems. In addition to the necessity of justice, essential health services include uncertain and high-risk situations to protect and support human health has increased the need for ethical sensitivity. In this context, the study aims to reveal the effect of nurses' perceptions of organizational justice on ethical sensitivity levels. The “Organizational Justice Perception Scale” developed by Niehoff & Moorman (1993) and the “Ethical Sensitivity Questionnaire” developed by Lutzen (1994) were used in the research conducted in one public and two private hospitals in Sakarya. Descriptive statistical methods, independent samples t-test, one-way analysis of variance (ANOVA), correlation analysis and regression analysis were used to analyze the data. According to the study's findings, a low-level positive correlation was found between general organizational justice perceptions and ethical sensitivity levels. Among the sub-dimensions of the scales, it was determined that the highest relationship was between the dimensions of fair distribution and orientation. As a result, it is expected that there will be an increase in ethical sensitivity levels depending on the rise in nurses' perceptions of organizational justice.
Article
Giriş/Amaç: Genel durumu ağır ve kompleks bakım gereksinimleri olan yoğun bakım ve palyatif bakım birimlerinde çalışan hemşireler beklenmedik durumlar ile sık sık karşılaşmakta ve bu durumlar hemşirelerin etik ikilem yaşamasına ve karar verme sürecinde zorlanmalarına neden olabilmektedir. Bu araştırma palyatif ve yoğun bakım hemşirelerinin etik tutum ve ahlaki duyarlılıklarını değerlendirmek amacıyla yürütülmüştür. Gereç ve Yöntem: Araştırma kesitsel tiptedir. Araştırma Türkiye’nin doğusunda yer alan bir hastanenin palyatif ve yoğun bakım birimlerinde çalışan hemşireler ile yürütülmüştür. Veri toplamak amacıyla araştırıcılar tarafından oluşturulan Hemşire Tanıtım Formu, “Hemşirelik Bakımında Etik Tutum Ölçeği”, ve “Ahlaki Duyarlılık Anketi” kullanılmıştır. Veriler Haziran-Eylül 2022 tarihleri arasında yüz yüze görüşme yöntemi ile toplanmıştır. Bulgular: Araştırmaya katılan hemşirelerin yaş ortalamasının 28.6±7.02 yıl, %64.1’inin kadın, %75.7’sinin yoğun bakımda çalıştığı belirlenmiştir. Hemşirelerin hemşirelik bakımında etik tutum ölçeğinden toplam 150.1±22.2 puan aldıkları ve etik tutumlarının olumlu olduğu, ahlaki duyarlılık anketinden ise toplam 71.1±32.3 puan aldıkları, ahlaki duyarlılıklarının da yüksek olduğu belirlenmiştir. Hemşirelerin eğitim düzeyi, çalışılan klinik ve etiğe yönelik eğitim alma değişkenleri ile Bakımda Etik Tutum Ölçeği arasındaki farkın anlamlı olduğu (p<0.05), çalışma süresi, çalışılan klinik ve etiğe yönelik eğitim alma değişkenleri ile Ahlaki Duyarlılık Anketi arasındaki farkın anlamlı olduğu (p<0.05) belirlendi. Sonuç: Palyatif ve yoğun bakım hemşirelerinin bakımda etik tutum ve ahlaki duyarlılık düzeylerinin yüksek olduğu belirlendi. Eğitim düzeyi, çalışılan klinik ve etiğe yönelik eğitim alma durumlarının etik tutumu etkilediği; çalışma süresi, çalışılan klinik ve etiğe yönelik eğitim alma durumlarının ahlaki duyarlılığı etkilediği belirlendi. Aynı zamanda ahlaki duyarlılık ile etik tutum arasında olumlu ilişki olduğu belirlendi.
Article
Full-text available
Amaç: Hemşire akademisyenlerin akademik etik değerleri ve eleştirel düşünme düzeylerini değerlendirmek amacıyla bu araştırma yapılmıştır.Yöntem: Araştırmaya Doğu Karadeniz Projesi Bölge Kalkınma İdaresi Başkanlığına Bağlı İlleri (DOKAP)’nden 120 akademisyen katılmıştır. Veriler, Kişisel Bilgi Formu, Akademik Etik Değerler Ölçeği, Eleştirel Düşünme Tutum Ölçeğiyle toplanmış ve bağımsız iki grup için independent sample t test, bağımlı (eşlenik) iki grup için paired sample t test, ikiden fazla grup için ANOVA testi (F) ile analiz edilmiş olup Pearson korelasyon analizi yapılmıştır. Normallik varsayımının test edilmesinde çarpıklık ve basıklık değerleri dikkate alınmıştır.Bulgular: Katılımcıların %72,5’i uluslararası alanda makale yayını olduğu, kendi ifadelerine göre %91,7’sinin akademik etik ve %84,2’si eleştirel düşünme hakkında yeterli bilgiye sahip olduğu saptanmıştır. Katılımcıların etik değerler algısı ortalaması 174,53±6,73 (max:250; Min:50) ve eleştirel düşünme tutum ortalaması 36,62±5,13 (Max:95; Min:19)’tür. Katılımcıların Akademik Etik Değerleri algısı ve Eleştirel Düşünme Tutum düzeyleri arasında anlamlı pozitif yönde korelasyon bulunmuştur (p=0,000; r=0,793). Sonuç: Bireylerin eleştirel düşünme tutumları arttıkça akademik etik algıları da artmaktadır. Hemşire akademisyenlerin akademik etik değerleri ortalamanın biraz üzerindeyken, eleştirel düşünme tutumları ise ortalamanın altında kalmıştır. Hemşire akademisyenlerinin etik ve eleştirel düşünme algılarının yükseltilmesine yönelik farkındalık eğitimleri verilebilir.
Article
Full-text available
zet Ülkemizde Ventilatör ilişkili pnömoni, yoğun bakım ünitelerinde en sık gelişen enfeksiyonlardan biridir ve yoğun bakım ünitesinde görülenen yaygın nozokomiyal enfeksiyon olarak kabul edilir. Bu enfeksiyon aynı zamanda çoklu dirençli bakterilerin neden olduğu yüksek morbidite ve mortalite oranlarına sahiptir. Bu çalışmada Ventilatör ilişkili pnömonili hastanın risk faktörleri, tanı ve tedavisi, hemşirelik tanıları ve hemşirelik girişimleri planlanmış, uygulanmış ve değerlendirilmiştir. Bu olgu sunumunda; Gordon'un fonksiyonel sağlık örüntüleri modeli doğrultusunda Ventilatör ilişkili pnömoni hastası değerlendirilerek hemşirelik bakım planı oluşturulması amaçlanmıştır. Sonuç olarak yoğun bakım ünitelerinde mekanik ventilatöre bağlanan hastada yatış sonrası gelişen pnömoni araştırılmıştır. Tedavi gören hastaların, bakım veren sağlık personelinin, yoğun bakım hemşirelerinin bakım kurallarına uygun tedavi işlemi yapması durumda pnömonin önlenebileceği görülmüştür. Anahtar kelimeler: Ventilatör ilişili pnömoni; hemşirelik bakımı; Gordon'un fonksiyonel sağlık örüntüleri modeli. Abstract Ventilator-associated pneumonia in our country is one of the most common infections in intensive care units and is considered the most common nosococial infection seen in the intensive care unit.This infection also has high rates of morbidity and mortality caused by multi-resistant bacteria.In this study, risk factors, diagnosis and treatment, nursing diagnoses and nursing interventions of ventilator-associated pneumonia patients were planned, applied and evaluated.In this case report; In line with Gordon's functional health patterns model, ventilator-associated pneumonia patient was evaluated and a nursing care plan was created. As a result, pneumonia developed after hospitalization was investigated in the patient who was connected to a mechanical ventilator in intensive care units. It has been observed that pneumonia can be prevented if the patients who are treated, the medical staff who provide care, the intensive care nurses perform treatment in accordance with the care rules.
Article
Full-text available
Objective: This research was carried out to investigate the knowledge on physical restraint of intensive care nurses. Material and Methods: This descriptive and cross-sectional study was carried out with 116 intensive care nurses, who worked in adult intensive care units of five hospitals in a mega city. Whole population was studied without any sampling with a response rate of 96.6%. Research data were collected through a questionnaire with 2 sections and 26 questions during January 19-February 26, 2002. Frequencies were computed and tested by chi-square test. Results: Participants reported that physical restraint could be applied in order to stop patients take off catheters, drains, and connections of medical equipment connected to their bodies (45.4%). Nurses told that they had knowledge on wrist (46.6%), ankle (39.8%), and whole body (5%) restraint applications and 71.9% indicated that calming down patients before physical restraint was necessary. They also added that the right to decide about physical restraint belonged to physicians (12.2%) or patient and family (7.6%). Only 35.8% of participating nurses told that physical restraint applied regions and patients needed to be observed every 2 hours and demands of patients had to be met. In addition, the rate of giving the correct answer of "ient should be observed every 2 hours" was higher among nurses who worked longer as a nurse than those who worked shorter (p= 0.004). Only 3.4% of participants reported that physical restraint could lead to suffocation and death. Conclusion: The results of this study suggest that in-service training about physical restraint should be organized for nurses. Further research documenting and inquiring the use of physical restraint is required in the near future.
Article
Full-text available
The professional behaviors of intensive care nurses are very important in providing and developing the quality of nursing practice in intensive care units. The present study designed as a descriptive study was performed on 61 nurses who were working at a university hospital in Ankara and volunteerly accepted to be involved in the study with the aim of determining the professional behaviors of intensive care nurses. The data of the study were collected using a form questioning the demographic characteristics of nurses and developed by the researchers and "The Behavioral Inventory for Professionalism in Nursing" (BIPN). According to the data analyzed, the nurses of whom 52.0% (n=32) were in the age group of 26-30 years, 43.0% (n=26) had a 6-10 year-period of working experience and 61.0% (n=37) were working as an intensive care nurse took the lowest BIPN scores from membership to professional organizations (X̄:0.082), autonomy (X̄:0.107) and writing scientific article (X̄:0.148), and the highest scores from research (X̄:0.300), and competency and continuing education (X̄:0.139). All of the nurses have had high BIPN scores from research, and competency and continuing education, and nurses who have been working in the intensive care less than 5 years have had higher BIPN scores. The managers of intensive care units are suggested to inform the intensive care nurses about professional behaviors and their importance, and encourage them in attending scientific activities and education programs and in membership to professional organizations.
Article
Full-text available
ZET Yoğun bakım hemşirelerinin profesyonel davranışları yoğun bakım üni-telerindeki hemşirelik uygulamalarında kalite ve güvenliğin sağlanması ve geliştirilmesinde çok önemlidir. Tanımlayıcı olarak planlanan bu çalışma yoğun bakım ünitelerinde çalışan hemşirelerin profesyonel davranışlarının belirlenmesi amacıyla Ankara'da bir üniversite hastanesinin yoğun bakım ünitelerinde çalışan ve çalışmaya katılmayı gönüllü olarak kabul eden 61 hemşire ile yapılmıştır. Çalışmanın verileri araştırmacılar tarafından geliştirilen hemşirelerin tanıtıcı özelliklerini içeren soru formu ve " Hem-şirelikte profesyonelliğe ilişkin davranışsal envanteri " (" The Behavioral Inventory for Professionalism in Nursing " [BIPN]) kullanılarak toplanmış-tır. Veriler değerlendirildiğinde %52.0'ı (n=32) 26-30 yaş arasında olan, %43.0'ı (n=26) meslekte 6-10 yıldır çalışan ve %61.0'ı (n=37) 1-5 yıldır yoğun bakım hemşiresi olarak çalıştıklarını bildiren hemşirelerin BIPN'den en düşük puanları mesleki örgütlere üyelik (¯ X:0.082), otonomi (¯ X:0.107) ve bilimsel makale yazma alanlarından (¯ X:0.148); en yüksek puanları ise araştırma (¯ X:0.300), yeterlilik ve sürekli eğitim (¯ X:0.139) alanlarından aldık-ları saptanmıştır. Çalışmada tüm hemşirelerin araştırma, yeterlilik ve sürekli eğitim alanlarından yüksek puan aldığı, beş yıl ve daha az süredir yoğun bakımda çalışan hemşirelerin BIPN puanının yüksek olduğu saptanmıştır. Yöneticilerin yoğun bakım hemşirelerini profesyonel davranışlar ve bunların önemi konusunda bilgilendirmesi, hemşireleri bilimsel faaliyetlere, eğitim programlarına katılma ve mesleki örgütlere üyelik konusunda teşvik etmesi önerilmektedir. Anahtar kelimeler: Hemşirelik, profesyonel davranış, yoğun bakım SUMMARY Determination of the professional behavior of the intensive care nurses The professional behaviors of intensive care nurses are very important in providing and developing the quality of nursing practice in intensive care units. The present study designed as a descriptive study was performed on 61 nurses who were working at a university hospital in Ankara and vo-lunteerly accepted to be involved in the study with the aim of determining the professional behaviors of intensive care nurses. The data of the study were collected using a form questioning the demographic characteristics of nurses and developed by the researchers and " The Behavioral Inventory for Professionalism in Nursing " (BIPN). According to the data analyzed, the nurses of whom 52.0% (n=32) were in the age group of 26-30 years, 43.0% (n=26) had a 6-10 year-period of working experience and 61.0% (n=37) were working as an intensive care nurse took the lowest BIPN scores from membership to professional organizations (¯ X:0.082), autonomy (¯ X:0.107) and writing scientific article (¯ X:0.148), and the highest scores from research (¯ X:0.300), and competency and continuing education (¯ X:0.139). All of the nurses have had high BIPN scores from research, and competency and continuing education, and nurses who have been working in the intensive care less than 5 years have had higher BIPN scores. The managers of intensive care units are suggested to inform the intensive care nurses about professional behaviors and their importance, and encourage them in attending scientific activities and education programs and in membership to professional organizations.
Article
Full-text available
Tukenmislik, calisma sartlarindan dogan fiziksel ve duygusal cokus olarak tanimlanabilir. Duygusal tukenme; uzun sureli calisma ve fazla mesainin sonucudur. Tukenmisligin uc temel belirtisi bulunmaktadir: duygusal tukenme, duyarsizlasma ve dusuk kisisel basari. Tukenmislik sendromu, gunumuzde pek cok alanda gorulmektedir. Ozellikle insanlarla ilgilenen ve onlara hizmet veren sektorlerde calisan kisilerde, tukenmislik daha fazla ortaya cikmaktadir. Tukenmislik, kisilerde fiziksel ve ruhsal sorunlara yol acmaktadir. Bu da kisilerin davranislarina yansimakta, gorev ve hizmetlerini tam olarak yapmalarina engel olmaktadir. Sonucta tukenmislik sendromu yasayan kisiler baskalarina da zarar verebilmektedir. Bu calismanin amaci Denizli’deki Sosyal Sigortala Hastahanesinde (Denizli Servergazi Devlet Hastahanesi) calisan hemsirelerin tukenmislik duzeylerini belirlemektir. Bu calisma Maslach Tukenmislik Olcegi uygulanarak, Denizli Sosyal Sigortalar Hastanesindeki (Denizli Servergazi Devlet Hastahanesi) hasta insanlara hizmet veren hemsirelere yonelik gerceklestirilmistir. Calismanin sonucunda; yas ilerledikce duygusal tukenmislik ve duyarsizlasmanin azaldigi, calisma yili arttikca duygusal tukenme ve duyarsizlasma alt boyutunda tukenmisligin daha az yasandigi, cekirdek ailede yasayan ve bir cocuga sahip olanlarin daha fazla duyarsizlasma yasadiklari ortaya cikmistir. Ayrica yogun bakim ve acil birimlerinde calisanlarin daha fazla duygusal tukenme ve duyarsizlasma yasadiklari, meslegini degistirmeyi dusunenlerin de yine duygusal tukenme ve duyarsizlasma yasadiklari tespit edilmistir. Bunlarin yanisira aldigi ucreti yetersiz bulan hemsireerin duyarsizlasma alt boyutunda tukenmislik yasandigi ve aldigi bilgilerin hepsini uygulamaya gecirmeyen hemsirelerin kisisel basari alt boyutunda ileri duzeyde tukenmislik yasadiklari belirlenmistir.
Article
Full-text available
We report the results of an investigation of nurses’ and physicians’ sensitivity to ethical dimensions of clinical practice. The sample consisted of 113 physicians working in general medical settings, 665 psychiatrists, 150 nurses working in general medical settings, and 145 nurses working in psychiatry. The instrument used was the Moral Sensitivity Questionnaire (MSQ), a self-reporting Likert-type questionnaire consisting of 30 assumptions related to moral sensitivity in health care practice. Each of these assumptions was categorized into a theoretical dimension of moral sensitivity: relational orientation, structuring moral meaning, expressing benevolence, modifying autonomy, experiencing moral conflict, and following the rules. Significant differences in responses were found between health care professionals from general medical settings and those working in psychiatry. The former agreed to a greater extent with the assumptions in the categories ‘meaning’ and ‘autonomy’ and to a lesser degree with the categories ‘benevolence’ and ‘conflict’. Moreover, those from the psychiatric sector agreed to a greater extent to the use of coercion if necessary. Significant differences were also found for some of the MSQ categories, between physicians and nurses, and between males and females.
Article
Developments in science and technology made continuous education of health care personnel necessary to follow and adapt to innovations on time in medicine. This continuous education may be provided by in-service training. This descriptive study was planned to determine the considerations about and expectations from in-service training programs of the nurses working at the intensive care units of the education hospital of Gulhane Military Medical Faculty. The study was performed aiming to contact to 102 personnel constituting the study population, however 90 nurses responded to the survey. It was found that nurses' expectations from in-service training were rather high (2.92 out of 3.00 points). It was also found that inservice training given met their expectations to a large extent. However, there are improvement opportunities in determining topics of training by giving importance to participants' opinions, and inservice training planning so that it can improve team spirit.
Article
ÖZET Giriş: Yoğun bakim hemşirelerinin organ bağişi için potansiyel donörlerin belirlenmesinde, eğitilmesinde ve desteklenmesinde hayati önemleri olduğu belirtilmektedir. Bu çalişmanin amaci, yoğun bakim hemşirelerinin organ bağişina ilişkin düşüncelerinin belirlenmesidir. Yöntem: Hemşireler, organ bağişina ilişkin düşüncelerinin sorgulandiği soru kağidini kendi başlarina doldurmuşlardir.Verilerin istatistiksel değerlendirilmesinde ki-kare yöntemi ve yüzdelikler kullanilmiştir. Bulgular: Hemşirelerin %60.9'u organ bağişina istekli, %21.9'u isteksiz, %7.2'si kararsiz bulunmuşlar ve %3.1'inin organ bağiş karti taşidiği anlaşilmiştir. Organ bağişina isteksiz olmanin en önemli nedeni %71. 5 oraninda ailelerine ilişkin endişeleridir. Hemşirelerin organ bağişina istekli olma durumlari ile yaşlari, çalişma süreleri, eğitimsel ve medeni durumlari arasinda istatistiksel bir fark bulunamamiştir. Sonuç: Hemşirelerin organ bağişi konusunda yeterince duyarli olmadiklari belirlenmiştir. Hemşirelerin organ bağişi ile ilgili bilgilerinin artirilmasi gerekmektedir. ABSTRACT Introduction: Intensive care nurses are referred to as the vital important in the identification, education and support of potential donors for organ donation. The aim of this study is assesment the thoughts of intensive care nurses toward organ donation. Method: Nurses completed a self-administered questionnaire which included a test that
Article
Burnout can be defined as; the state of physical and emotional depletion resulting from conditions of work. It is emphasized emotional exhaustion as the result of prolonged overwork and overextension. Burnout includes three unique symptoms considered to be the result of burnout: emotional exhaustion, depersonalization, and reduced personal accomplishment.Burnout syndrome is being observed in many fields today. Burnout is seen more commonly in people who work in the service sector and particularly in those who deal with people. Burnout leads to physical and emotional problems in individuals. These are also reflected in their behaviors and interfere with their ability to do their jobs and provide service completely. As a result the individual can also give harm other people.The aim of this study was to discover what level of burnout of nurses, worked in Social Insurance Hospital (Denizli Servergazi Hospital) in Denizli. In this study the Maslach Burnout Inventory was used with nurses who provide care to patients at Denizli Social Insurance Hospital. It was seen that as age increased, emotional burnout and depersonalization decreased; as years of employment increased, burnout was experienced less according to the emotional burnout and depersonalization subscales; those living in nuclear families and those with one child experienced more depersonalization.In addition it was determined that those who work in intensive care units and emergency services experienced more emotional burnout and depersonalization and those who thought about changing their profession also experienced emotional burnout and depersonalization. Besides these findings it was also determined that nurses who think their wages are inadequate experience burnout in the depersonalization subscale and nurses who are not able to implement in practice all their knowledge experienced advanced levels of burnout in the personal accomplishment subscale.