Ölüm, yaşayan tüm organizmaların paylaştığı evrensel bir gerçekliktir. İnsanoğlu ölümü bazen hiç beklenmedik zamanda-trafik kazası gibi sebeplerle-aniden, hazırlıksız bir şekilde, bazen de-kanser gibi-bir hastalığın tedavi edilememesiyle beklenen, kaçınılmaz bir son olarak deneyimleyebilmektedir. Ölüm süreci, hangi şekilde gerçekleşirse gerçekleşsin büyük bir acıyı içermekte; ölen kişi için hayatın yok oluşu, birlikte yaşadığı insanlar için de sevdikleri bir bireyin artık olmaması anlamına gelmektedir. 1,2 Çağımızda yaşanılan teknolojik ilerlemeler, sağ-lık sistemini de etkilemiş, geçmiş dönemlerde sıklıkla ev ortamında gerçekleşen ölümü, bireyin yaşam sü-resini uzatmak, terminal dönemde daha etkin bakım ÖZET Ölüm, yaşayan tüm organizmaların paylaştığı evrensel bir ger-çektir. Ölümün doğasını tartışmak, üzüntü ve yoksunluk duygusunu kontrol etmek oldukça güçtür. Hemşireler, ölümü yaklaşan birey ve ai-lesinin ölüm korkusunun ele alınması, ölüme hazırlanması ve ölümün kabul edilmesinde önemli rol oynamaktadırlar. Hem bireyin hem de ai-lenin üzüntü ve yoksunluk duygularını anlayarak, empati kurarak yar-dım etmek, hemşirenin sorumluluğundadır. En zor olan ise bunu başarabilmektir. Yapılan çalışmalarda, hemşirelerin ölümden sonra hasta yakınlarına destek olmada yetersiz hissettikleri, ölüm yaklaştıkça hastaya bakım vermekten korktukları, ölüm ile ilgili iletişim kurmak-tan kaçındıkları, ölüm olgusuyla ağlayarak baş ettikleri ve yalnız kaldıklarında ölümle ilgili kötü düşüncelere yoğunlaştıkları belirlenmiştir. Bu doğrultuda hemşirelerin, ölüm sürecinde birey ve yakınları ile ölümü konuşmaktan kaçtıkları, ölümü yeterince konuşamadıkları ve sundukları bakımın da olumsuz etkilenebileceği söylenebilir. Ne diye-ceğini bilemeyen hemşirenin, sadece hastanın yanında olup onu dinle-mesinin de uygun bir iletişim olduğu söylenebilir. Özellikle terminal dönemdeki bireylere bakım veren hemşirelerin ölüme yüklediği anlam, deneyimleri ve tükenmişlik düzeyi gibi faktörlerin araştırılması, hem-şirelerin kendi ölüm algılarına yönelik kişisel farkındalığın sağlanması, hizmet içi eğitim programlarıyla ölmekte olan hasta ve hasta yakını iletişim konusunda becerilerin artırılması, hemşirelerin ölümü konuş-maktan kaçmasını engelleyebilir.
ABS TRACT
Death is the most just universal truth shared by all living organisms. It is very difficult to discuss the nature of death and to control the feeling of sadness and deprivation. Nurses play an important role in addressing the fear of death of the individuals approaching death and their family, preparing for death and accepting death. It is the responsibility of the nurse to help by understanding and empathizing both the individual's and the family's feelings of sadness and deprivation. The most difficult is to achieve this. In the studies, it was determined that nurses felt insufficient to support their relatives after death, they were afraid to give care to the patient as death gets closer, they avoided communicating about death, they cope with the phenomenon of death by crying and they concentrated on bad thoughts about death when they were alone. It can be said accordingly that nurses avoid talking about death with the individual and their relatives during the death process, that they do not speak the death adequately and that the care they provided may be affected negatively. It can be said that it is an appropriate communication for the nurse, who does not know what to say, to listen to the patient only. Investigation of factors such as meaning of death, experience and burnout level attributed to death by nurses caring for individuals in terminal period, providing personal awareness of nurses' own perceptions of death, and increasing skills in dying patient and relative's communication with in-service training programs may prevent nurses from escaping death.