ArticlePDF Available

International migration and intercultural communication

Authors:

Abstract

The abstract for this document is available on CSA Illumina.To view the Abstract, click the Abstract button above the document title.
Uluslararası Sosyal Aratırmalar Dergisi
The Journal of International Social Research
Cilt: 5 Sayı: 20 Volume: 5 Issue: 20
2012 Winter 2012
www.sosyalarastirmalar.com Issn: 1307-9581
ULUSLARARASI GÖÇ VE KÜLTÜRLERARASI LETM
“INTERNATIONAL MIGRATION AND INTERCULTURAL COMMUNICATION”
Zeynep AKSOY
Özet
nsanın kentler, bölgeler, ülkeler arasındaki bireysel ya da kitlesel hareketi
tarihten günümüze kadar hala sürmektedir. Küreselleme ile birlikte ekonomik düzenin
uluslararası boyutta kazandıı yaygınlık, iletiim ve ulaım teknolojilerinde yaanan
ilerlemeler insanların da ülkeler arasındaki hareketini ve göç olarak adlandırılan uzun
süreli yerlemelerini artırmı durumdadır. Günümüzde uluslararası göçün sahip olduu
boyut sayesinde, farklı kültürlerde yetien daha fazla oranda insan karılamakta, birlikte
çalımakta ve yaamaktadır. Uluslararası göç, çok farklı kültürlerden gelen bireylerin
etkileimi ile ortaya çıkan kültürel uyum sorunlarını beraberinde getirmektedir. Bu
bakımdan kültürlerarası iletiim disiplininin öneminin arttıı görülmektedir. Bu
çalımada uluslararası göç olgusuna kültürlerarası iletiimin ortaya koyduu kavramlar
çerçevesinde yaklaılmakta ve kültürlerarası iletiimin rolü incelenmektedir.
Anahtar Kelimeler: Göç, Kültür oku, Kültürel Uyum, Kültürlerarası letiim
Yeterlii.
Abstract
Movement of the people, either individually or massive, between cities, regions
and countries still continue from history to today. Since the economic system has become
internationally widespread through globalization, improvement of communication and
transportation technologies have increased the movements of people between countries
and long-term settlements as called migration. Today, through the size that international
migration has gained, more people who have been raised in different cultures are getting,
working and living together. The international migration brings cultural adaption
problems which occurs together with interaction of people from different cultures. In this
regard, it is seen that the importance of the intercultural communication discipline has
improved. In this study, it is approached to the international migration phenomenon with
the concepts of intercultural communication, and the role of intercultural communication
is analyzed.
Key Words: Migration, Culture Shock, Cultural Adaptation, Intercultural
Communication Competence.
GR
nsanolu, topraı ilemeyi kefetmesiyle beraber göçebe düzenden yerleik hayata
geçmeye balamıtır. Ancak tarih boyunca insanların farklı yöreler, bölgeler, ülkeler arasındaki
hareketi farklı etkenler ile devam etmi ve halen de etmektedir. Göç olgusu, insanın daha iyi bir
Ege Üniversitesi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, Halkla likiler ve Tanıtım Anabilim Dalı Doktora Örencisi.
- 293 -
hayat sürdürme mücadelesinde önemli bir yere sahiptir. Ekonomik, toplumsal ya da siyasal
nedenlerden kaynaklanan göç olayları zorunlu veya gönüllü bir biçimde, ülke sınırları içinde ya
da farklı ülkeler arasında gerçeklemektedir. Bugün artık küreselleen dünya düzeninde göç
olgusunun önemi daha da artmı bulunmaktadır. Ulaım ve iletiim teknolojilerinin gelimesi,
insanların, kurumların, malların, hizmetlerin ve sermayenin ülkelerin sınırlarını aacak biçimde
dolaımına olanak salamaktadır. Bu durum sadece az gelimi ülkelerden gelimi ülkelere
doru deil, gelimi ülkelerden dier ülkelere doru da göçün olumasına neden olmaktadır.
Küreselleme, uluslararası göçün farklı yönlere doru gelimesi üzerinde kaçınılmaz bir etkiye
sahip durumdadır. Dolayısıyla günümüzde uluslararası göçün pek çok ülke için önemli bir
olgu haline geldii görülmektedir. Çeitli nedenlerle gerçekletirilen göç olayları farklı
kültürlerin karılamasına neden olmakta ve farklı kültürlerden gelen insanların bir arada
yaamlarını sürdürme zorunluluu uyum ve çatımaya dair önemli sorunlar gündeme
getirmektedir. Bu sorunlar kültürlerarası iletiimin önündeki engeller olarak karımıza
çıkmaktadır. Kültürel farklılıklardan kaynaklanan uyum sorunları, iletiim engelleri ve bu
engelleri ama yolları bugün pek çok toplumun öncelikli konularından biri durumundadır.
Uluslararası göç olgusunun ortaya çıkardıı en önemli sorunların baında farklı
kültürlerden gelen insanların bir arada yaamaları, farklılıklarla ba etmeleri ve iletiim
engellerini amaları gelmektedir. Uluslararası göçün küreselleme dorultusunda kazandıı
bugünkü boyutu kültürlerarası iletiim konusunun önemini artırmaktadır. Kuramsal bir analiz
nitelii taıyan bu çalımanın amacı uluslararası göç olaylarına iletiim biliminin ortaya
koyduu kavramlar ile yaklaım salamak ve uluslararası göç hareketlerinden kaynaklanan
sorunların çözümünde kültürlerarası iletiimin artan rolünü ve önemini ele almaktadır.
Uluslararası Göç ve Nedenleri
nsanın farklı corafyalar arasındaki hareketi bireysel ya da küçük topluluklar halinde
olabildii gibi, özellikle sava durumlarında kitlesel düzeyde de olabilmektedir. Göç, kısaca,
ekonomik, toplumsal veya siyasal nedenlerle insanların bireysel ya da kitlesel olarak yer
deitirme eylemi olarak tanımlanmaktadır (ahin, 2001: 59). Ancak göç olgusunu sadece yer
deitirme eylemi ile sınırlandırmamak gerekir. Daha kapsamlı bir tanıma göre göç, çalımak
ve kendine daha iyi yaama olanakları bulmak umuduyla, insanların oturdukları yeri bırakıp
baka yörelere giderek orada kesin ya da geçici olarak yerlemeleridir (Öngör, 1980). Akkayan
da göç kavramını, kiilerin hayatlarının gelecekteki kısmının tamamını veya bir parçasını
geçirmek üzere baka bir yerleim birimine yaptıkları corafi yer deitirme olayı olarak
tanımlamaktadır (Akkayan 1979: 21). Bu tanımlar, göç olgusunu yer deitirmekten öteye
taıyan bir unsur olarak ‘yerleme’ eylemini vurgulamaktadır. Dolayısıyla göç insanların belirli
bir süreyi veya tüm yaamlarını geçirmek için farklı bir yörede yerlemelerini kapsamaktadır.
Göç hareketleri gönüllü veya zorunlu bir biçimde meydana gelmektedir. Tarihe
bakıldıında kitlesel göç hareketlerinin çounlukla belirli bir zorunluluktan kaynaklandıı
görülmektedir. Tarihteki ilk büyük kitlesel göç olayı, 4. yüzyıl ortalarında Çin devletinin
egemenliinden kurtulmak için batıya doru hareket eden Hun’ların Karadeniz’in kuzeyine
yerlemesi sonucunda, buradan kaçan Cermen kavimlerinin yıllar boyunca Avrupa Kıtasını
istila etmesi olarak kendisini gösteren ve bugünkü Avrupa devletlerinin temelini attıı kabul
edilen Kavimler Göçü’dür (Kınık, 2010). Farklı bölgeler arasında gerçekleen kitlesel göçler yeni
kentlerin ve ülkelerin kurulmasına neden olmutur. Kıtalar arası göç olayları Amerika kıtasının
kefi ile deniz aırı bir boyut kazanmıtır. 16. yüzyıldan itibaren Avrupa’dan büyük bir insan
kitlesi, yeni bir hayat umuduyla okyanus ötesinde kefedilen Amerika kıtasına göç etmi ve
yerlemitir. Bu göç hareketlerinin temelinde ekonomik etkenler itici güç olmu; yeni kıtadaki
geni topraklarda tarım yapma olanaı ve deniz aırı ticaretin artıı insanların kitleler halinde
buraya yerlemelerine neden olmutur. 15. ve 18. yüzyıllar arasında Afrika’dan 15 milyon insan
köle olarak çalıtırılmak üzere Amerika kıtasına taınmı; 19. yüzyılda milyonlarca insan Çin ve
Hindistan’dan Amerika ve Avrupa’ya sözlemeli içi olarak gönderilmi; 20. yüzyılda meydana
gelen iki büyük dünya savaı milyonlarca insanı yurdundan etmitir (Giddens, 2010: 522).
kinci Dünya Savaından sonra yeniden ayaa kalkmaya çalıan Avrupa ülkeleri, igücü
- 294 -
gereksinimini karılamak üzere az gelimi ve gelimekte olan ülkelerden göç kabul etmeye
balamıtır. Bu ülkelerin baında gelen Almanya, 1954 yılından 1970’lere kadar Yunanistan,
spanya ve Türkiye gibi ülkelerden insan gücü alımı gerçekletirmitir. Ekonomik etkenlerle
oluan bu göç ilikisini daha çok insanların arzularına balı olarak gelitii için gönüllülük
çerçevesinde deerlendirmek mümkündür.
Göç olgusunun en önemli boyutu doal olarak mekansal ilikide karımıza
çıkmaktadır. Göç, gönüllü veya zorunlu, kısa ya da uzun dönemli olsun, bireylerin yaamını
toplumsal, siyasal, ekonomik ve kültürel olarak etkileyen balıca unsur, yaanılan mekanın
deitirilmesidir. Bu mekan deiimi yakın ya da uzak mesafeli olabilmekte; kat edilen idari ve
siyasi sınırlar göç olgusuna farklı anlamlar yükleyebilmektedir (Mutluer, 2003: 10). Göç olayları,
aynı ülke içinde gerçeklemesi durumunda ‘iç göç’; farklı ülkeler arasında gerçeklemesi
durumunda ise ‘dı göç’, bir baka deyile ‘uluslararası göç’ olarak ifade edilmektedir.
Günümüzde dünya nüfusunun büyük çounluu doduu ülkede yaamakla birlikte,
yaamlarının bir bölümünü çalımak, eitim görmek ve hatta emekliliini geçirmek için farklı
bir ülkede yerleenlerin sayısı hızla artmaktadır. Bugün 6,8 milyar olan dünya nüfusunun 200
milyonu (%3) doduu ülkeden farklı bir ülkede yaamını sürdürmekte olup, gelimi ülke
nüfuslarındaki göçmen payı 1970 ile 2000 yılları arasında ikiye katlanmı durumdadır (McCann
vd., 2010: 362). Küreselleme olgusu, uluslararası göçün hem az gelimi ve gelimekte olan
ülkeler hem de gelimi ülkeler açısından artan oranda öneme sahip olmasına yol açmaktadır.
Bunun balıca nedeni uluslararası göçün büyük bölümünü igücü akıının oluturmasıdır.
Ülkeler arasındaki gerek i ilikileri gerekse ekonomik farklılıklar igücünün yasal ya da
yasadıı hareketini artırmaktadır.
Uluslararası göçün dinamiklerine yönelik belirgin görü, insanların daha yüksek gelir
elde etmek ve daha iyi bir yaam kalitesine sahip olmak için az gelimi ülkelerden gelimi
ülkelere göç ettikleri gerçeine dayanmaktadır (çduygu, 2009: 2). Uluslararası göç olayları
bugüne kadar genellikle, az gelimi ülkelerden gelimi ülkelere olan hareketler balamında
incelenmektedir. Ancak bu gerçeklik günümüzde deiime uramı durumdadır. Gelimi
ülkelerin ekonomik faaliyetlerini dünyanın farklı bölgelerinde yaygınlatırmaları ile birlikte bu
ülkelerden az gelimi ya da gelimekte olan bölgelerde doru da göç söz konusu olmaktadır.
Genel olarak uluslararası göç, altı kategoride deerlendirilmektedir. Bunlar; 1) sürekli
yerleenler; 2) süreli sözlemeli içiler; 3) süreli profesyonel çalıanlar; 4) gizli veya yasadıı
çalıanlar; 5) ınmacılar; ve 6) mültecilerdir (de Tapia, 2002: 17). Birlemi Milletlere göre
uluslararası göçten bahsedebilmek için; ülkesinden ayrılarak baka bir ülkede yaamayı
planlayan kiinin bu ilemi, bir yıldan daha fazla süre ile gerçekletirmi olması gerçei
aranmaktadır (Gençler, 2004: 174). nsanları, dodukları ve yaadıkları ülkeyi deitirmeye iten
pek çok neden bulunmaktadır. Bu nedenleri aaıdaki ekilde sıralamak mümkündür:
klim kaynaklı göç
nsanların iklim koullarından ve doa olaylarından kaynaklanan göç hareketleridir.
Kuraklık, kıtlık, doal afet gibi olaylar insanların yer deitirmesinde önemli bir itici güç
oluturmaktadır.
Ekonomik kaynaklı göç
nsanların i, gelir ve buna balı olarak daha iyi bir yaam arzusundan kaynaklanan göç
olaylarıdır. Çada dünyada bölgeler ve ülkeler arasındaki göç hareketlerinin en önemli
etmenini ekonomik koullar oluturmaktadır.
Siyasal kaynaklı göç
Ülkeler arasındaki siyasal rejim farklılıkları, sava, terör, siyasal baskı gibi yaamı tehdit
eden olayların yol açtıı göçlerdir. Bu göçler ülkeler arasında olabildii gibi, bir ülkenin farklı
bölgeleri arasındaki sorun ve dengesizliklerden de kaynaklanabilmektedir.
Eitim kaynaklı göç
- 295 -
nsanların eitim amacıyla belirli bir süre için gerçekletirdikleri göç olayıdır. Eitim
süresinin tamamlanmasıyla geriye göç yapılabildii gibi eitim alınan ülkede çalıma hayatının
sürdürülmesi amacıyla yerleik olarak kalınmaya devam edilmesi de söz konusu
olabilmektedir.
Beyin göçü
Az gelimi/gelimekte olan ülkelerin iyi eitim görmü, nitelikli, alanında
uzmanla bireylerinin daha iyi çalıma koullarına, daha uygun bir statüye ve daha yüksek
bir gelir düzeyine sahip olmak amacıyla gelimi ülkelere yerlemeleridir. Beyin göçü, eitim
kaynaklı göçün devamı niteliinde gerçekleebildii gibi; sınırlı kaynakları ile uzun sürede
yetitirdii kalifiye insan gücünü gelimi ülkelere kaybetme eklinde de gerçekleebilmektedir.
Emekli göçü
Dier göç türlerinden farklı dinamikler ve motivasyonlar içeren uluslararası emekli
göçü; aırlıklı olarak zengin Kuzey Amerika ve Kuzey Avrupalıların, ülkelerinde emekli
olduktan sonra yaamlarının geri kalanını geçirmek için Güney Amerika (Florida) ya da Güney
Avrupa (Akdeniz) sahillerine olan göçünü ifade etmektedir (Balkır vd., 2008: 8). Öncelikle tatil
amacı ile gidilen sıcak iklimli yerler emekli olunduktan sonra yaama amacıyla seçilmektedir.
Göç çalımaları içinde uluslararası göçün nedenlerine yönelik olarak çeitli kuramlar
gelitirilmitir. Bugünkü çalımalar çada göç süreçlerinin tek bir kurama balanamayacaını,
tek bir disiplinin bakı açısıyla açıklanamayacaını kabul etmektedir (Massey vd., 1993: 432).
Küreselleme, ülkeler arasındaki göç ilikisinin farklı boyutlardan deerlendirilmesini gerekli
kılmaktadır. Uluslararası göçe ilikin gelitirilen balıca kuramlara aaıda kısaca yer
verilmektedir.
tme-Çekme Kuramı
Everett Lee’nin 1966 tarihli A Theory of Migration adlı makalesinde ortaya koyduu
itme-çekme kuramına göre göçün olumasına neden olan etmenler 4 balık altında
toplanmaktadır. Bunlar: 1) yaanılan yerle ilgili etmenler, 2) gidilmesi ünülen yerle ilgili
etmenler, 3) engeller, 4) bireysel etmenlerdir (Çalayan, 2006: 6). Kurama göre hem yaanan
yerin hem de gidilecek yerin itici ve çekici unsurları bulunmaktadır. Bireysel koulların
etkisiyle, bu unsurlar arasında seçim yapılması göç kararında etkili olmaktadır. Bu kurama
göre, endüstrilemi ve gelir düzeyi yüksek olan ülkelerin göçmen içilere çekici geldii ve bu
olgunun kendi ekonomik durumlarını gelitirmek amacına yönelik olduu kabul edilmektedir
(ahin, 2001: 59). tme çekme kuramında, refah düzeyi yüksek, endüstrilemi ülkelerin; kendi
ülkelerinde i bulamayan ya da çok ük ücretlerle sosyal güvenlikten yoksun olarak çalıan
içilere çekici geldii savı kabul edilmektedir. gücü göçü açısından bakıldıında, yaanılan
ülkenin çalıma koulları itici etmenleri, göç edilecek ülkenin vaat ettii çalıma koulları çekici
etmenleri oluturmaktadır.
Merkez-Çevre Kuramı
Immanuel Wallerstein’ın 1974 tarihli The Modern World System adlı eserine dayanan
kuramın savunucuları, uluslararası göçün kökenini 16. yüzyıldan itibaren gelien ve yayılan
dünya pazarının yapısına balamaktadır (Massey vd., 1993: 444). Dünya sistemleri kuramı
olarak da adlandırılan bu kuram, göç olgusunu sosyalist bakı açısı ile irdelemekte, göç sürecini
sömürgecilik ile ilikilendirmektedir (Mutluer, 2003: 20). Dünya büyük bir pazar olarak
ünüldüünde, 16. yüzyılda hakim olan sömürgeci düzen bugün de bir anlamda devam
etmektedir. Küreselleme sürecinde gelimi ülkeler teknoloji, üretim, hammadde, sermaye ve
emein denetimine ilikin üstünlük salamaktadır. gücünün, bunun bir sonucu olarak çevre
ülkelerden merkez ülkelere doru yer deitirdii ileri sürülmektedir.
Göç Sistemleri Kuramı
- 296 -
Uluslarararası ilikiler kapsamında, ekonomik ve siyasal temelli olarak gelitirilmi
kuramsal bir çerçevedir (Çalayan, 2006: 16). Bu kurama göre, belirli nedenlerle tarihsel bir baı
ya da ilikisi bulunan iki ya da daha fazla ülke arasında, göçmen protokolleri ile bir göç sistemi
oluturulmaktadır. Kuramdaki önemli nokta, söz konusu ülkeler arasında göç ilikisinden önce,
ekonomik, siyasal ya da askeri bir baın bulunmu olmasıdır. Bu anlamda, Birinci Dünya
Savaı’nda müttefik olarak yer almı olan Almanya ile Türkiye arasında sonradan kurulan göç
sistemi bu kuram çerçevesinde deerlendirilebilir.
likiler Aı (Network) Kuramı
Bu kuram göç olaylarını sadece nedensellik ilikisi ile deil aynı zamanda göçmenler
arasındaki iletiim açısından da deerlendirmektedir. Belirli bir ülkeye göç etmi olup
yerleenler ile göç etmeyi düünen ya da yeni göç eden kiiler arasında bir iletiim ve iliki söz
konusu olmaktadır. likiler aında akrabalar, hemehriler ya da dostlar dayanıma içine
girmekte, bu dayanıma göçü özendiren bir olgu olarak karımıza çıkmaktadır (Mutluer, 2003:
21). Bu alar aynı zamanda yer deitirmeden kaynaklanan maliyet ve riskleri azalttıkları için
uluslararası göç olasılıını artırmaktadır (Massey vd., 2003: 448). Özellikle ekonomik kaynaklı
göçlerde ve bugün youn olarak üzerinde durulan emekli göçünde ilikiler aının payının
olduunu söylemek mümkündür.
Küreselleme olgusunun günümüzde uluslararası göç hareketlerini hızlandırdıı
bilinmektedir. Ekonomik, sosyal ve siyasal olarak genellenen göç nedenleri, az gelimi
toplumların üyesi bireylerin gelimi refah ülkelerine doru olan göç hareketlerinde doal
olarak daha fazla etkili olmaktadır. Ancak 20. yüzyılın sonlarına gelindiinde küreselleme pek
çok alanda daha fazla hissedilmeye, iletiim ve ulaım aları ile insanlar daha fazla hareketlilik
alanı kazanmaya balamıtır. Bu durum gelimi ülkelerde yaayan bireylerin de farklı
etmenlerle göç etmelerine ve deiik iklim ve kültürlere sahip ülkelerde yerlemelerine olanak
salamaktadır. nsanların ülkeler arasındaki yerleme amaçlı hareketi dünyanın pek çok
ülkesinde olduu gibi Türkiye’nin gündeminde de daima yerini korumaktadır. Önceleri daha
çok doudan batıya doru olarak gelien göçler bugün artık farklı yönler içermektedir. Bu
balamda, uluslararası göç ve kültürlerarası iletiim ilikisine geçmeden önce, Türkiye’nin
uluslararası göç haritasındaki yerine deinmenin yararlı olacaı düünülmektedir.
Türkiye Örneinde Uluslararası Göç Hareketleri
Türkiye gerek ulusal gerekse uluslararası boyutta çeitli göç olaylarının merkezi olan
ülkelerden biri durumundadır. Ulusal boyutta göç hareketleri, 1980’lerden sonra artan terör
olaylarının etkisiyle doudan batıya doru; uluslararası boyutta ise en önemli göç hareketi
1950’li ve 60’lı yıllarda Almanya’nın igücü açıını karılamak üzere, yine doudan batıya
doru gerçeklemitir. 1950’lerden sonra bata Almanya olmak üzere Batı Avrupa ülkelerine
doru kitlesel göç hareketi yaayan Türkiye’nin, bugün nüfusunun % 6’sı (çduygu, 2009: 3)
dünyanın farklı ülkelerinde yerlemi bulunmaktadır. Ancak 1990’lardan itibaren
küresellemenin hızlanması, iletiim ve ulaım alanında yaanan ilerlemeler ile turizm
sektörünün gelimesi sayesinde Türkiye’nin de Batı ülkelerinden göç almaya baladıı
görülmektedir. Bu ülkelerin baında Almanya, ngiltere ve Kuzey Avrupa ülkeleri gelmektedir.
Küreselleme ve turizm hizmetlerine yapılan yatırımların bu olguda önemli bir payı bulunduu
üphe götürmez bir gerçekliktir. Turizm sektörünün gelimesi ile Türkiye, Batı Avrupalıların
Akdeniz ülkeleri arasındaki tercihlerinde yer almaya balamıtır. Önceleri turizm amacıyla Ege
ve Akdeniz kıyılarında yer alan tatil yörelerine gelen Batı Avrupalıların zamanla buralara
yerletikleri bilinmektedir. Bugüne kadar youn olarak Batıya göç veren bir ülke konumundaki
Türkiye, son yıllarda Batı’dan da göç alan bir ülke durumuna gelmitir. Dier taraftan Dou
Akdeniz havzasında, uluslararası göç rejimleri içinde Avrupa’nın ana giri kapısı ve Asya,
Afrika ve Orta Dou göçmenlerinin çıkı yeri olması açılarından öncelikli bir yeri
bulunmaktadır. Türkiye, kendi vatandalarının baka ülkelere yerlemesi ve yabancı ülkelerden
göç kabul etmesi dıında bir de transit ülke olma özellii taımaktadır. Bu bakımdan yasal
göçlerin yanı sıra yasadıı göç sorunları ile de karılamaktadır.
- 297 -
Cumhuriyetin ilk döneminde (1923-1950) Türkiye, gayrimüslim nüfusun a göçüne
paralel olarak komu ülkelerde yaayan Müslüman ve Türk nüfusun içe göçüne sahne
olmutur. Uluslararası göç olayları 1960’lara kadar etnik ve din temelli nüfus hareketleri olarak
kendisini göstermitir. 1960 sonrasında ise igücü göçü aırlık kazanmıtır. kinci Dünya Savaı
sonrasında yeniden yapılanma sürecine giren Batı Avrupa ülkeleri endüstriyel geliimi
artırarak sürdürmek için gereken igücü açıını Türkiye gibi ülkelerden karılama yoluna
gitmilerdir. Almanya ile Türkiye arasında gerçekleen anlama ile 1961 yılında Türkiye’den,
bir süre çalııp geri dönecek ‘konuk’ içi alınmaya balanmı, ancak zamanla konuk içilik,
gelenlerin ailelerini, akrabalarını getirmeleri, yerleip uzun süreli oturma izni ve vatandalık
almaları ile süreklilik kazanmı ve göç 1970’lere kadar youn olarak devam etmitir (Öymen,
2011). 1980’lerden sonra Türkiye’nin göç trafii çok yönlü olarak sürmütür. 1980’deki askeri
darbeden sonra Avrupa’ya önemli miktarda siyasi sıınmacı olarak göç olayları yaanmıtır ki,
bu oran 1981-2005 yılları arasındaki göç eden nüfusun bete ikisini oluturmaktadır (Korfalı vd.,
2010: 25). Bugün de Avrupa, Türkiye’nin göç gönderdii balıca kıta olmaya devam etmektedir.
2000’li yıllar itibariyle Avrupa’da yaayan Türk vatandaı sayısının, 2 milyonu Almanya’da
olmak üzere yaklaık 2,7 milyon olduu belirtilmektedir (Korfalı vd., 2010: 22). Dier taraftan,
ran-Irak savaının etkisi ile Orta Dou’dan, Afrika’dan ve Balkan ülkelerinden Türkiye’ye
göçler yaanmı; ülke sürekli ve transit göçün önemli bir merkezi haline gelmitir.
Türkiye bugün hem göç veren hem de göç alan bir ülke konumundadır. Geni kara ve
deniz sınırları ülkeyi sadece ekonomik nedenlerle göç edenler için deil mülteciler ve yasadıı
göçmenler için de hedef haline getirmekte; hem bir göç köprüsü hem de bir varı noktası
olmaktadır (Süda ve Mutluer, 2008: 52). Son yıllarda ekonomik ve siyasal olarak görece
istikrarlı bir konum elde eden Türkiye, çevre ülkelerden gerek ekonomik gerekse siyasal
kaynaklı göçlere maruz kalmaktadır. Bu göçmen gruplarına, 1990’larla birlikte küresellemenin
hızlanması, iletiim ve ulaım alanında yaanan ilerlemeler ile yeni ve farklı bir kitle eklenmi
durumdadır. Turizm sektörünün gelimesi sayesinde artık Türkiye’nin gelimi Kuzey ve Batı
Avrupa ülkelerinden de göç almaya baladıı görülmektedir. Bu ülkelerin baında özellikle
Almanya gelmektedir. Türkiye ve Almanya arasındaki göç ilikisi yeni bir düzlemde kendini
göstermektedir. Son yıllarda Türkiye’yi hedef alan göç dalgaları içinde, artan oranda emekli
göçü göze çarpmaktadır. Antalya, Bodrum, Didim, Marmaris gibi turizm yöreleri önemli sayıda
Avrupalı emekliye ev sahiplii yapmaktadır. Sadece Alanya’da çounluunu Almanların
oluturduu 6000 civarı Avrupalının yaamakta olduu kaydedilmektedir (çduygu, 2009: 8).
Önceleri turizm amacıyla Ege ve Akdeniz sahillerine gelen Avrupalıların bu bölgelerdeki
kasabalara yerletikleri ve bugün belli yörelerde youn bir Avrupalı nüfusunun bulunduu
bilinmektedir.
Türkiye’nin Batı Avrupa ile olan göç ilikisinin, emekli göçünün etkisiyle farklı bir
boyut kazanmasının, turizm sektörünün büyümesi ve Ege-Akdeniz sahillerinin uluslararası
arenada gözde turizm merkezleri haline gelmesi ile dorudan ilgisi vardır. Turizm sektörünün
yanı sıra, Avrupa Birlii’ne uyum süreci içinde yabancıların mülk edinmesine dair
gerçekletirilen yasal düzenlemelerin de bu göç hareketlerinde önemli bir payının olduu
belirtilmektedir (Süda ve Mutluer, 2008: 54). Kitlesel turizm organizasyonları ile bata
Almanlar olmak üzere bu yörelere gelen Avrupalılar gerek kendi ülkelerinde yaayamadıkları
iklimin etkisiyle, gerekse zaman içinde ülkeyi ve insanını daha yakından tanıma fırsatı edinerek
bu bölgelerde sürekli olarak yerlemeyi seçmektedirler.
Türkiye ile Avrupa arasındaki çok yönlü ilikiler göçlerin etkisiyle güçlü bir biçimde
sürmektedir. Birbirinden farklı bu iki kültür birlikte yaamanın ve kültürlerarası engelleri
amanın yollarını aramaya devam etmektedir. Karılıklı olarak süren uluslararası göç
hareketleri kültürlerarası iletiimin önemini artırmaktadır.
Uluslararası Göç ve Kültürlerarası letiim
Uluslararası göç ile dil, din, gelenek, kültür vb. pek çok açıdan birbirinden tümüyle
farklı geçmilere sahip bireyler aynı ortamda yaamını sürdürmek durumunda kalmaktadır. Bu
- 298 -
durum çok çeitli iletiim ve uyum sorunlarını beraberinde getirmekte; zamanla çözümü
zorlaan sorunlar ortaya çıkarmakta, hatta ülkelerin siyasi, sosyal, ekonomik, kültürel
dengelerini bozmaktadır (Akkayan, 1976: 21). Bu balamda, küresellemeye paralel olarak
uluslararası göçün giderek arttıı günümüz dünyası için kültürlerarası iletiim alanı daha fazla
önem kazanmaktadır.
Tylor, kültürü, “insanın bir toplumun üyesi olarak edindii bilgi, inanç, sanat, hukuk,
ahlak, töre ve tüm dier yetenek ve alıkanlıkları içeren karmaık bir bütün” olarak
tanımlamaktadır (Duverger, ty.: 74). Kültür, insanların belirli bir toplum içinde örendikleri,
paylatıkları ve anlam ina etmeye çalıtıkları bir yaam düzeni olarak ifade edilebilir. Anlam
inası pek çok etkinlii kapsamaktadır ve bu etkinlikler kültürün genel olarak ikiye ayrılan
boyutlarını oluturmaktadır. Bunlardan birincisi, teknoloji, üretim araçları, ekonomik-finansal-
sosyal altyapı, sanat vb. gibi unsurları içeren maddi kültür; ikincisi ise dil, din, ahlak anlayıı,
deer yargıları, adet ve gelenekleri içeren manevi kültürdür. Aslında kültür kavramı ile iaret
edilen genellikle manevi kültür olmaktadır. Manevi kültür bir topluluu, halkı ya da milleti
dierinden ayıran gelenekler, kolektif davranılar, toplumsal kurallar, deer yargıları ve
zihniyettir. Bu balamda kültürlerarası iletiimin konusunu daha çok manevi kültür
oluturmaktadır.
Kültürlerarası iletiim, farklı kültürlere mensup insanlar arasında etkileim ve anlam
aktarımları, yabancının algılanması, açıklanması ve kültürel farklılıkların gözetilmesi gibi
konuları inceleyen disiplinler arası bir bilim dalıdır (Kartarı, 2001: 22). Günümüzde hemen her
alanda etkisi hissedilen küreselleme olgusu uluslararası göç olaylarını doal olarak artırmakta
ve farklı kültürden insanların karılamalarını sıklatırmaktadır. letiim ve ulaım teknolojileri,
dünyanın her noktasını eriilebilir kılmaktadır. Çok uluslu iletmelerin artan faaliyetleri,
uluslararası i ve para piyasaları, sivil toplum kuruluları ve yükselen turizm sektörü her gün
milyonlarca insanın uluslararası boyutta yer deitirmesine neden olmaktadır. Dolayısıyla
kültürel farklılıklar daha fazla ortaya çıkmakta, bu farklılıklardan kaynaklanan iletiim
sorunları daha çok yaanmaktadır. Kültürlerarası iletiim, bu sorunları ortadan kaldırmaya
yönelik çözümler üretmeyi hedefleyen bir alan olarak karımıza çıkmaktadır.
Uluslararası göç, farklı kültürlerin parçası olan bireylerin, grupların, örgütlerin
ekonomik, siyasal, sosyal ve kültürel anlamda hızlı ve youn bir etkileim içinde bulunmalarına
neden olmaktadır. nsanların birbirinden daha çok haberdar olduu ve daha fazla etkileim
içinde bulunduu bir dünya düzenine denk düen küreselleme olgusu kültürlerin bir yandan
benzemesine, dier yandan toplumsal refleksler ile özgün deerlerin korunması, aktarılması
ve öne çıkarılması anlamında ayrımasına yol açmaktadır. Küresel dünyanın en önemli
aktörlerinden biri durumuna gelen çok uluslu irketler, turizm etkinlikleri, çevresel ve
toplumsal aktivistleri içeren sanal topluluklar farklı kültürleri aynı ortamda bir araya getiren,
birlikte hareket etmeye zorlayan alanların baında gelmektedir. Farklı kültürlerde yetimi
bireyler bir araya geldiklerinde, genellikle ilk refleks olarak kendi alıkanlıklarının doru ve
uygun olduu düüncesiyle hareket etme eilimi gösterdikleri için; alıılmıın dıında yaklaım
ve tarzlar yanlı, eksik, gayri ahlâki veya ilkel olarak algılanabilmektedir (Ügeöz, 2003: 36).
Dolayısıyla uluslararası göç hareketlerinin oluturduu çok kültürlü ortamlarda kiiler arası
iletiimin salıklı yürütülebilmesi, kültürel uyumun salanması, etkili ve verimli bir ibirliinin
yaratılması ve çatımaların önlenmesi bir gereklilik olmaktadır.
Kültürlerarası iletiim disiplininin altyapısını Ruth Bendict’in 2. Dünya Savaı sırasında
ABD Sava Enformasyon Dairesi için, Japonları anlamak ve Amerikan fikirlerinin onların
anlayacaı biçimde aktarılmasını salamak amacıyla yürüttüü antropolojik çalımalar
oluturmaktadır. Kavram olarak kültürlerarası iletiim ise ilk kez Edward T. Hall tarafından
1959 tarihli The Silent Language (Sessiz Dil) adlı eserinde kullanılmıtır. Hall gerçekletirdii
karılatırmalı kültür çalımaları ile iletiimdeki pratik etkileimi ortaya çıkarmaya çalıarak
kültür çalımalarını iletiim alanına geniletmi ve niteliksel aratırma yöntemlerinin iletiim
alanında da kullanılmasını salamıtır (Kartarı, 2001: 30-31). Aslında Hall kültür ve iletiimi
birbirinden ayrılmaz iki olgu olarak görmekte ve balantılı tanımlamaktadır. O’na göre “kültür
- 299 -
iletiimdir” ve farklı kültürlerde iletiim süreçlerini anlamak, uçsuz bucaksız bir insan davranıı
alanını tanımayı ve anlamayı salar (Hall, 1990: 3). Hall, bu davranılar alanını sessiz dil olarak
nitelendirmektedir. Sessiz dil, ancak o kültür içinde yaanılarak örenilebilen pratikleri
içermektedir. Farklı bir kültür içinde var olabilmek, bu pratikleri anlamak ve içselletirmekten
geçmektedir. Bu durum uluslararası göç alanında youn olarak yaanmaktadır. Uluslararası
göçler yoluyla karılaan ve birlikte yaama durumunda kalan insanlar pek çok açıdan farklı
kültürel unsurlar taımaktadır. Dil ve inanç sistemleri kukusuz bu farklılıkların baında
gelmektedir. Kültürün bu iki unsuru insan davranılarını yönlendiren balıca pratikleri
içermektedir. te bu pratikler kültürel uyumun salanması ve kültürlerarası iletiim
engellerinin aılması için anahtar görevi görmektedir.
nsanlar, içinde bulundukları çevreyle uyum içinde olmadıklarında, amaçlarına
ulamakta zorluk çekerler (Sargut, 2001: 91). Bu bakımdan uluslararası göç olayları bireylerin
önemli zorluklar yaamalarına neden olmaktadır. Bu zorlukların baında ise ‘kültür oku’
olgusu gelmektedir. Kültür oku, genel olarak bir kültürden baka bir kültüre giden bireylerin,
yeni kültüre uyum salamakta karılatıkları güçlükler, sıkıntı ve bunalımlar, gösterdikleri
tepkilerdir (Güvenç, 2010: 121). Yeni bir ülkeye gelite ilk dönemde yaanılan duygusal boluk,
yabancılama olarak ifade edilebilir. Kültür oku bireysel özelliklere ba olarak farklı
düzeylerde geliebilen bir süreçtir. Kiinin farklılıklarla ba etmeyi örenmesi ile zaman içinde
ortadan kalkabilmekte ve uyum, aamalı olarak artabilmektedir. Bunun tersi bir durum olarak,
bireyler kültürel farklılıklarla etkileimde baarısızlık yaadıında, kültür oku artarak devam
etmekte ve göç yaantısını derinden etkilemektedir.
Kültür oku kavramı ilk kez Kalvero Oberg tarafından 1960 yılında, yeni bir kültür
içinde ne yapılacaının bilinmemesinden kaynaklanan sıkıntı ve kaygılı hali tanımlamak için
kullanılmıtır (Pederson, 1995: 1). Bu bakımdan kavrama ilk zamanlarda daha çok tıbbi bakı
açısıyla yaklaılmı, kültür oku bir salık sorunu olarak ortaya konulmutur. Ancak ilerleyen
zaman içinde kültür oku olgusuna daha çok eitimsel bakı açısıyla yaklaılmaya ve kavram,
geliimsel bir süreç olarak tanımlanmaya balanmıtır. Kültür oku üzerine çeitli kuramlar
gelitirilmi olup, u balıklar altında toplanmaktadır (Pederson, 1995: 2-9):
Hastalık Modeli:
Kültür okuna ilikin ilk deerlendirmeler, bu olgunun geçici bir hastalık olduu ve
tedavi edilebilecei üncesi üzerine kurulmutur. Bu modelde kültür oku, bireyin geride
bıraktıı ülkesindeki ilikileri kaybetmenin acısını duyumsaması, göç ettii ülkede yüksek
beklentilerini karılayamaması, deer yargılarının uyumamasından dolayı çatıma yaaması
ve sosyal destek bulamaması gibi olgularla açıklanmaya çalıılmıtır. Ancak bu yargılar
aratırmalarla desteklenmedii için eletiriye uramıtır.
Basamak Kuramları:
Kültür oku, çeitli yazarlar tarafından basamaklı bir süreç olarak tanımlanmıtır.
Lysgaard’ın U-erisi, Oberg’in yedi basamaklı alıma süreci, Gullahorn’un W-erisi, Peter
Adler’in be basamaklı geliimsel süreci bu kuramlar arasında yer almaktadır. Basamak
kuramları, kültür okunu inili çıkılı bir süreç olarak deerlendirmektedir.
Gelime Modeli:
Bu model, farklı bir kültürün içinde yaanılan stresin her zaman olumsuz olmayacaı,
bireyin uzun dönemli kültürlenmesi üzerinde olumlu ve yaratıcı bir gücü olabilecei
üncesine dayanmaktadır. Kültür oku, kiisel geliimi daha yüksek bir farkındalık düzeyine
doru yönlendiren bir kültürlerarası örenme süreci olarak görülmektedir.
Kültür okunun en kısa sürede atlatılması ve böyle bir zorluun yaanmaması için
bireylerin içinde yaadıkları kültürel çevreye uyum göstermeleri beklenir. Bu nedenle,
uluslararası göç her ne sebeple gerçekletirilmi olursa olsun, göç edilen ülkenin yaam
biçimine mümkün olduunca uyum salama kaçınılmaz olmaktadır. Ancak uyum salama,
- 300 -
kendi kültürünü göz ardı etmek olarak algılanmamalıdır. Kültürlerarası iletiim açısından
önemli bir yere sahip olan kültürel uyum meselesi genellikle yanlı anlaılabilmektedir.
Kültürlerarası iletiim çerçevesinde kültürel uyum kesinlikle asimilasyon olarak
yorumlanmamalıdır. Asimilasyon, “ev sahibi kültürün hakim dünya görüünü yerletirme
amacı güden yeniden sosyalletirme süreci” iken; uyum, “bireyin dünya görüünün ev sahibi
kültürün davranı biçimleri ve deerlerini içerecek ekilde genilemesi süreci” olarak
tanımlanmaktadır (Bennett, 1998: 16). Asimilasyon tümüyle yeni bir birey ortaya çıkarırken,
uyum ile çok kültürlü bir birey haline gelinmektedir. Bu balamda kültürel uyum, bireyin öz
kültürünü kaybetme bedeli ödemeden yeni bakı açıları ve deerler kazanmasını salayan bir
süreç olarak görülmektedir.
Uluslararası ölçekte göç eden ve yerletikleri ülkede azınlık durumunda olan bireylerin
baskın olan yerel kültüre, kendi kültürlerine, her ikisine birden aırlık vermeleri ya da hiçbirine
aırlık vermemeleri söz konusu olmaktadır. Bu seçenekler açısında deerlendirildiinde,
kültürel uyum, göçmen durumundaki bireylerin baskın kültürel normlara sosyokültürel
anlamda uyum ve edinim kazanmaları olarak tanımlanmaktadır (Gül ve Kolb, 2009: 139). Farklı
bir kültürün normlarını edinmek, maddi ve manevi unsurlarına uyum salamak elbette ki
birden bire meydana gelmemektedir. Kültürel uyum, geliimsel bir süreç olarak görülmektedir.
Kültürel uyumu ‘var’ ya da ‘yok’ biçiminde kesin çizgilerle ayırmak çok doru bir yaklaım
olmayacaktır. Bu sürecin bir takım geliimsel basamakları bulunmaktadır. Bennett, kültürel
uyumun geliim basamaklarını Tablo 1’deki modele göre açıklamaktadır. Ana hedefi, farklı
kültürlerden insanların karılamalarını ve birlikte yaamalarını kolaylatırmak olan
kültürlerarası iletiim açısından bu basamakların dikkate alınması etkin bir yaklaım olarak
görülmektedir.
Tablo 1: Kültürlerarası Duyarlılık Geliim Modeli
Etnomerkezci basamaklar Etnogöreceli basamaklar
Reddetme
Savunma
Azaltma
Kabul etme
Uyum salama
Bütünleme
Kaynak: Milton J. Bennett, “Intercultural Communication: A Current Perspective”, Basic Concepts of Intercultural
Communication: Selected Readings, Ed. Milton J. Bennett, Yarmouth, ME: Intercultural Press, 1998, s.26.
Kültürlerarası iletiim balamında, bireyin, kendi kültürünü dünyanın merkezine
koyması, her eyi deerlendirirken bu kültürü ölçüt alması ve dier kültürleri kendi
kültüründen deersiz sayması, olarak tanımlayabileceimiz etnomerkezcilik (Kartarı, 2001:
185), kültürel uyumun önünde bir engel oluturmaktadır. Kültürel uyumun geliimi için
bireyin etnomerkezci basamaklardan, bunun tersini ifade eden etnogöreceli basamaklara doru
ilerlemesi beklenir. Bu basamakların ne ifade ettiini kısaca u ekilde özetlemek mümkündür
(Bennett, 1998: 26-30):
Reddetme: Bu basamaktaki bireyler kültürel farklılıkları yorumlayamazlar ve bu
farklılıkları ‘yabancı’ gibi tek ve geni bir kategori içinde düünebilirler. Bu kiiler farklı bir
kültür için daha önceden edindikleri bir veya iki özellii temel bilgi olarak alarak stereotipler
olutururlar. Stereotipler bir kültür için oluturulan sınırlı ve basitletirilmiüncelerdir
(Kartarı, 2001: 190). Örnein bir Amerikalı, tüm Afrikalıların ormanda vahi hayvanlarla
yaadıını ünebilir; ya da bir Asyalı, tüm kuzey Amerikalıların kovboy olarak çiftliklerde
yaadıı düüncesine sahip olabilir.
Savunma: Bu basamaktaki bireyler kültürel farklılıkları daha fazla yorumlama
yeteneine sahiptirler ancak bu yorumları olumsuz deerlendirmeler içerir. Bu kiiler farklı
kültürleri kendi kültürlerinin karısından tehdit olarak görerek, dier kültürü olumsuz
stereotipler ile kötüleme, ve kendi kültürünü olumlu stereotipler ile yüceltme yolunu seçerler.
Savunma, ‘biz’ ve ‘öteki’ kutuplaması ile karakterize olur.
- 301 -
Azaltma: Bu basamak, bireylerin kendilerini yakın hissettikleri maddi veya manevi
deerler kapsamında kültürel farklılıkları erittikleri düzeydir. Bu kiiler bir takım yüzeysel
farklılıkları kabul ederler, dier taraftan daha derinde tüm insanların kendi baskın felsefelerine
göre aynı olduunu düünerek farklılıkları eritmeye çalıırlar. Örnein bir kuzey Amerikalı
tüm insanların bireysel özgürlüü ve rekabet ortamını arzuladıına inanabilir. Dindar bir kii
herkesin nihayette Tanrı’nın çocuu olduu inancından yola çıkarak kültürel farklılıkları göz
ardı etme yolunu seçebilir. Azaltma basamaındaki bireyler, reddetme basamaındaki
kiilerden daha bilgili kabul edilebilir ya da savunma basamaındakilere göre daha ho
karılanabilirler ancak kültürel uyum anlamında hala etnomerkezcilerdir.
Kabul etme: Bu basamaktaki bireyler farklı bir kültürü tanımaktan ve kefetmekten zevk
duyarlar. Belirsizlik karısında daha esnektirler ve tek bir dorunun olmadıını bilirler. Kabul
etme, farklı bir kültürün bakı açısını benimseme anlamına gelmemekte; daha çok farklı
kültürlerin ünü ve davranı biçimlerinin varlıını kabullenme anlamında gelmektedir. Bu
düzey, kültürel görecelik anlayıının ilk basamaıdır.
Uyum salama: Bu basamaktaki bireyler farklı kültürler ile empati kurabilir ve onların
bakı açısını alabilirler. Bu kiiler, alternatif kültürel çevirimleri kullanma yeteneklerine ba
olarak davranılarını baka kültürlere göre yeniden düzenleyebilirler. Bu, onların davranı
repertuarlarında artı anlamına gelmektedir. Uyumun ileri aamaları, ‘çift kültürlülük’ ve ‘çok
kültürlülük’ olarak görülmektedir. Özellikle iki farklı kültürün evliliinden doan çocuklar ve
uzun dönemli expatlar çift kültürlülük yaamaktadır. Ancak çift kültürlülüün kendi içinde
barındırdıı bir çıkmaz da; bu kiilerin her zaman sahip oldukları iki kültürün dıındaki baka
bir kültüre karı duyarlı olacakları ve uyum salayacakları anlamına gelmediidir. Bu
bakımdan çok kültürlülük daha ileri bir aamayı temsil etmektedir.
Bütünleme: Bu basamak bireylerin kendilerini kültürlerarası ya da çok kültürlü olarak
tanımlayabildikleri evredir. Bu basamaa geçi sürecinde bazen kiiler hiçbir kültüre ait
olmama hissi taıyabilirler ve kendilerini hiçbir kültürle tanımlayamama durumu
yaayabilirler. Ancak bu evreye geçtikten sonra artık bireyler sadece farklı kültürleri deil
toplumdaki farklı kesimleri de aynı bakı açısıyla deerlendirme yeteneine sahip olurlar.
Bütünleme basamaı insanları sahip oldukları özellikleri ile kabul etme ve bu dorultuda,
iletiim kurabilme, uyum salama, ünü ve davranı repertuarını zenginletirme yeterliine
ulama noktasıdır.
Kültürel duyarlılıın bireysel ya da toplumsal zeyde gelitirilebilmesi kültür
okunun üstesinden gelinmesinde ve kültürel uyum sorunlarının aılmasında stratejik bir
öneme sahiptir. Nitekim uluslararası göç hareketlerinin toplumlar açısından yarattıı önemli
sorunlardan biri kültürel uyum olmaktadır. Bir yandan göç alan ülke göçmenlerden kültürel
uyum salamasını beklemekte, bir yandan göçmenler uyum meselesi ile ba etmeye
çalımaktadır. Göçmen açısından bakıldıında iki önemli unsurun kültürel uyumun
derecesinde etkili olduu ünülmektedir. Birincisi, bireyi göçe yönelten temel neden, ikincisi
ise bireyin kültürlerarası iletiim yeterliidir. Bireyin göç etmesi, iklim ya da siyasal kaynaklı
göçlerde olduu gibi bir zorunluluktan kaynaklanıyorsa kültürel uyumun sıkıntılı bir süreç
olarak yaanması daha olası bulunmaktadır. Savalar, ırkçı ya da ideolojik cezalandırmalar gibi
durumlarda zorunlu olarak göç eden bireylerin gönüllü olarak göç edenlerden daha zorlu bir
uyum süreci geçirdikleri bilinmektedir (Çevik, 2010). Bireyin kültürel uyum basamaklarında
geçirdii geliimsel süreçte, zorunluluk ve gönüllük olgusu belirleyici bir etken olabilmektedir.
Eitim kaynaklı göçlerde, beyin göçünde ya da emekli göçünde gönüllülük esası bulunduu
için bireyin, göç edecei ülkenin kültürü ile ilgili önceden bilgi sahibi olması, kültürü tanımaya
istekli olması gibi etkenler devreye girmekte ve kültürel uyum sürecini hızlandırabilmektedir.
Kültürel uyumun derecesinde etkili olan dier unsur ise bireyin kültürlerarası iletiim
yeterliidir. Uluslararası göç hareketlerinde, kültürel uyumun etnomerkezci basamaklarından
etnogöreceli basamaklarına doru bir geliimin söz konusu olabilmesi için bireylerin
kültürlerarası iletiim yeterliklerine sahip olmaları ya da bu anlamda kendilerini gelitirmeleri
- 302 -
gerekmektedir. Kültürlerarası iletiim yeterlii, farklı kültürel çevrede yetimi insanlar ile
etkin ve uygun iletiim kurabilmek anlamına gelmekte ve bilisel kapasite, toplumsal rol
üstlenebilme, kiiler arası iletiim becerisi, dil yeterlii gibi unsurları içermektedir (Kartarı,
2001: 202-207). Bireyin iletiim ve davranı tarzını, farklı bir kültürel ortamın normlarına uygun
hale getirmesi ve kendini etkin bir biçimde ifade edebilmesi kültürlerarası iletiim yeterliinin
temel yapıtaını oluturmaktadır. Uygun davranı ve iletiim tarzının oluturulması bilisel
yeterlik ve empati kurma becerisi ile ilgidir.
Bireyin kendini etkin bir biçimde ifade edebilmesi için ise öncelikle dil yeterliinin
kazanılması gerekmektedir. Hall’e göre iletiim dünyası üç parçadan olumaktadır: kelimeler,
maddi eyler ve davranılar (Hall, 1990: 3). Bir kültür hakkında ayrıntılı bilgi sahibi olmanın
birincil koulu kukusuz o kültürün dilini örenmektir. Dili örenmek aynı zamanda kültürün
maddi-manevi unsurlarını ve davranı biçimlerini de örenmek anlamına gelmektedir. Ancak
bir kültürü örenmek, her zaman o kültüre uyum salamak anlamına gelmez. Bu dorultuda
kültürlerarası iletiim yeterliinin farklı unsurlarına gereksinim duyulmaktadır. Koester ve
Olebe kültürlerarası iletiim yeterlii ile ilgili sekiz iletiim davranıı belirlemilerdir.
Tablo 2: Kültürlerarası letiim Davranı Biçimleri
Davranı Biçimi Açıklama
Saygı Gösterme
Bakası için saygı ve olumlu bakı gösterme becerisi
Bilgiye Yönelme
Bireylerin kendilerini ve çevrelerindeki dünyayı ifade etmede
kullandıkları terimler
Empati Kurma
Dünyayı bakalarının algıladıı ekilde algılamaya çalımak
Görev Rol Tavırları
Grup içinde sorun çözerken fikir üretme davranıları
likisel Rol Tavırları
Kiilerarası uyum ve arabuluculukla ilgili davranılar
Etkileim Yönetimi
Konumaları yönetme becerileri
Belirsizlik Toleransı
Yeni ve belirsiz durumlar karısında fazla sıkıntı duymadan
davranabilme becerisi
Etkileim Duruu Karısındakilere betimleyici, deerlendirme yapmadan ve
yargılamadan davranabilme becerisi
Kaynak: Lustig, M., Koester, W. (1999), Intercultural Competence: Interpersonal Communication Across
Cultures, New York: Longman, s.22’den aktaran Ayda Uzunçarılı Soyda, Kültürlerarası letiim: Farklı
Kültürel Ortamlarda Çalıma ve letiim, stanbul: Parömen Yayıncılık, 2010, s.144.
Kültürlerarası iletiim yeterliine ilikin davranı biçimleri, sadece göçmen tarafından
deil yerel kiilerin de göçmene karı benimsemesi beklenilen ideal bir durumu göstermektedir.
nsanların karılıklı olarak birbirlerinin kültürüne saygı duyduu, birbirini anlamaya çalıı,
kiilerarası iletiimi etkin ve uygun bir ekilde yönettii ve belirsizlikler karısında olumlu bir
tavır aldıı toplumsal bir düzen oldukça ideal görülebilir. Tabii ki hiçbir toplumda böylesine
steril bir yapının oluabilecei düünülmemektedir. Çünkü bireyi, öz kültüründen kaynaklanan
bilisel ve duygusal özelliklerinden soyutlamak çok mümkün deildir. Ancak göç eden bireyin,
göç etmesinden kaynaklanan sorunları çözümlemesinde kültürlerarası iletiim yeterliini
oluturan unsurları gelitirmesi önemlidir. Bir taraftan karılıklı olarak kültürlerarası
duyarlılıın bir taraftan da bireysel düzeyde kültürlerarası iletiim yeterliinin gelitirilmesi
uluslararası göç kapsamında yaanan kültür oku ve kültürel uyum sorunlarının çözülmesinde
ve kültürlerarası iletiim engellerinin aılmasında anahtar görevi görmektedir.
Sonuç
Küreselleme bir yandan ülkeler arasındaki sınırları eritmekte bir yandan ise yeni
sınırlar oluturmaktadır. Farklı kültürlerden gelen insanlar arasındaki mesafelerin azalması,
- 303 -
kültürlerin birbirlerini tanımalarına olanak salamakla birlikte bu kültürlerin birbirleriyle
çatıma içine girmelerine de neden olmaktadır. Uluslararası göçün gerek göçmenler gerekse göç
alan ülkeler açısından ortaya çıkardıı sorunları amak, salıklı ve baarılı bir kültürlerarası
iletiim ortamı salamakla mümkün olabilecektir. Önyargılar, algısal farklılıklar, yanlı
anlamalar, olumsuz stereotipler, kültürel oklar ve entomerkezci yaklaımlar farklı kültürlerden
gelen insanların bir arada yaamasını ve iletiim kurmasını engelleyen en önemli unsurlardır.
Bu engellerin aılması ve kültürlerarası iletiimin gerek bireysel gerekse kurumsal düzeyde
gelitirilmesi sayesinde uluslararası göç olayları toplumların yaamında olumlu etkilere sahip
olacaktır. Kültürlerarası iletiime devletler, uluslararası örgütler, sivil toplum kuruluları, çok
uluslu iletmeler ve eitim kurumları tarafından artan oranda önem verilmesi ve gelitirilmeye
çalıılması, toplumların uluslararası göç hareketleri ile ortaya çıkan kültürel farklılıklar ile
olumlu yönde beslenmelerine olanak salayacaktır.
KAYNAKÇA
AKKAYAN, T. (1979). Göç ve Deime, stanbul: .Ü. Edebiyat Fak. Yay. No. 2573.
BALKIRI, C., Karaman, Z.T., Kırkulak, B. (2008). “Yabancı Emekli Göçünün Sosyal ve Ekonomik Etkileri: Antalya ve
Çevresi Üzerine Ampirik Bir Çalıma”, Uluslararası Emekli Göçünün Sosyal ve Ekonomik Etkileri: Antalya Örnei, Der.
Canan Balkırı, Antalya, s. 8-38.
BENNETT, M.J. (1998). “Intercultural Communication: A Current Perspective”, Basic Concepts of Intercultural
Communication: Selected Readings, Ed. Milton J. Bennett, Yarmouth, ME: Intercultural Press, 1-24,
http://www.mairstudents.info/intercultural_ communication.pdf, E.T.: 07.05.2010.
ÇALAYAN, S. (2006). Göç Kuramları, Göç ve Göçmen likisi, Mula Üniversitesi SBE Dergisi (17),
http://www.mu.edu.tr/sbe/sbedergi/dosya/S-Caglayan.pdf, E.T.: 23.02.2011.
ÇEVK, A. (2010). “Göç ve Psikososyal Sonuçları”, http://www.abdulkadircevik.com /prof-dr-abdulkadir-cevik-
calismalar/3.ct, E.T.: 28.04.2010.
DE TAPIA, S. (2003). New Patters of Irregular Migration to Europe”, Council of Europe Publishing,
http://www.coe.int/t/dg3/migration/documentation/Migration%20management/53000_New_
patterns_of_irregular_migration_in_Europe_en.pdf, E.T.: 22.02.2011.
DUVERGER, M. (ty). Siyaset Sosyolojisi, stanbul: Varlık Yayınları
GENÇLER, A. (2004). “Avrupa Birlii’nin Göç Politikası”, Sosyal Siyaset Konferansları Dergisi, S: 49, 173-197,
http://iudergi.com/index.php/sosyalsiyaset/article/viewFile/461/416, E.T.: 22.02.2011.
GIDDENS, A. (2010). “Göçmenlerin Emek Piyasası Üzerindeki Etkisi”, Sosyoloji Balangıç Okumaları, Ed. Anthony
Giddens, Ankara: Say Yayınları, 522-527.
GÜVENÇ, B. (2010). nsan ve Kültür, stanbul: Boyut Yayınları.
GÜL, V., KOLB, S. (2009). “Almanya'da Yaayan Genç Türk Hastalarda Kültürel Uyum, ki Kültürlülük ve Psikiyatrik
Bozukluklar”, Türk Psikiyatri Dergisi, S: 20(2), 138-143, http://www.turkpsikiyatri.com/PDF/C20S2/138-143.pdf, E.T.:
22.04.2011.
HALL, E.T., HALL, M.R. (1990). Understanding Cultural Differences, USA: Intercultural Press, Inc.
ÇDUYGU, A. (2009). “International Migration and Human Development in Turkey”, UNDP Human Developments
Research Paper 2009/52, http://hdr.undp.org/en/reports/global/hdr2009/papers/HDRP_ 2009_52.pdf, E.T.: 07.02.2011.
KARTARI, A. (2001). Farklılıklarla Yaamak: Kültürlerarası letiim, Ankara: Ürün Yayınları.
KINIK, K. (2010). “Göç, Sürgün ve ltica”, http://www.amnesty.org.tr/ai/node/1538, E.T.: 13.05.2011.
KORFALI, D.K., ÜSTÜBC, A., DE CLERCK, H. (2010). “Turkey Country and Research Areas Report”, EUMAGINE
Project Paper, http://www.eumagine.org/pages/eumagine_output_list.aspx?type= true, E.T.: 17.02.2011.
MCCANN, P., POOT, J., SANDERSON, L. (2010). “Migration, Relationship Capital and International Travel: Theory
and Evidence”, Journal of Economic Geography 10, 361–387.
MUTLUER, M. (2003). Uluslararası Göçler ve Türkiye: Kuramsal ve Ampirik Bir Alan Aratırması-Denizli/Tavas-, stanbul:
Çantay Kitabevi.
ÖNGÖR, . (1980). Corafya Terimleri Sözlüü, Ankara: Türk Dil Kurumu Yayınları, http://tdkterim.gov.tr/, E.T.:
16.02.2011.
ÖYMEN, A. (2011). “Birkaç binden 2,5 milyona”, Radikal 20.02.2011.
PEDERSON, P. (1995). The Five Stages of Culture Shock: Critical Incidents Around the World, Greenwood Publishing.
SÜDA, ., MUTLUER, M. (2008). “Ekonomik Etkileri Açısından Türkiye’nin Turizm Merkezlerine Yönelik Avrupalı
Göçleri”, Ege Corafya Dergisi, 17/1-2, 51-59, http://goc.bilgi.edu.tr/documents/ Sudas_Mutluer_2008.pdf, E.T.:
07.02.2011.
SARGUT, S. (2001). Kültürlerarası Farklılama ve Yönetim, Ankara: mge Kitabevi.
AHN, C. (2001). “Yurt Dıı Göçün Bireyin Psikolojik Saı Üzerindeki Etkisi likin Kuramsal Bir nceleme”, G.Ü.
Gazi Eitim Fakültesi Dergisi 21 (2), 57-67, http://www.gefad.gazi.edu.tr/ window/dosyapdf/2001/2/2001-2-57-67-
5cengizcahin.pdf, E.T.: 12.02.2011.
UZUNÇARILI SOYDA, A. (2010). Kültürlerarası letiim: Farklı Kültürel Ortamlarda Çalıma ve letiim, stanbul:
Parömen Yayıncılık.
ÜGEÖZ, P. (2003). Kültürlerarası letiim, stanbul: Üstün Eserler Neriyatevi.
... Along with migrations, individuals face different cultures, and the obligation to live together arises. As a result of living together, conflicts and various adaptation problems arise (Aksoy, 2012). Nowadays, the concepts of "asylum-seeker" and "refugee" are most frequently used for migrating people. ...
Article
Full-text available
The influx of refugees from Syria to Turkey started in April, following the Syria crisis, which began with the demonstrations known as the Arab Spring in 2011. Concerning the distribution of refugees who took refuge in Turkey after the Syrian crisis by country, it is observed that Syrians are in the first place. It is seen that intensive works are carried out especially in the fields of integration and education for Syrian families and their children who live in Turkey at the present time. The aim of this study is to determine the communication status and daily life communication problems of Syrian students who have come from Syria and study at schools in Turkey together with Turkish students, with their Syrian and Turkish friends. In this research using a case study, one of the qualitative research designs, semi-structured interviews were held with 20 Syrian students studying at a state secondary school of a middle socioeconomic level in the Marmara region. The data obtained were subjected to content analysis. As a result of the study, it was determined that the most important problem faced by Syrian children was the language issue and this problem also affected other communication areas. Syrian students stated that they had problems with other students, teachers, and school administrators in their daily life and at school due to their insufficient level of knowing Turkish. Therefore, they indicated that they frequently met their Syrian friends both at school and outside the school, and they would like to spend more time with their Syrian friends if they were to make a choice. As a result of the study, it was also revealed that Syrian students had fewer communication problems and they tended to spend more time with Turkish students as the time they spent in Turkey increased.
... People have migrated from one place to another for different reasons from the past to the present. Migration is the movement people take for social, political, or economic reasons in or out of the region where they live forcefully or willingly to achieve a prosperous life (Aksoy, 2012). Erder (1986) defined the phenomenon of migration as the fact that the displaced changes occurred at a certain distance and occurred in a process that had enough effect. ...
Article
This study aims to examine the attitudes of primary school teachers who have refugee students in their classes towards these students. The convergent parallel pattern, one of the mixed research designs, was used in the study. The study data were obtained from 311 primary school teachers, with 197 female and 114 males, working in Şahinbey and Şehitkamil districts of Gaziantep. In the study, "Demographic Information Form," "Refugee Student Attitude Scale", and "Semi-structured Interview Form" were prepared by the researchers were used as the data collection tools. While the SPSS 23.0 program was used to analyze the quantitative data obtained with the data collection tools, descriptive analysis was employed in the analysis of the qualitative data. According to the statistical analysis results, it was found that the overall scale and proficiency sub-dimension of the scale differed significantly in favor of male teachers in terms of gender variable, proficiency sub-dimension in favor of 51-60 age group in terms of age variable, According to the number of refugee students in teachers' classrooms, in favor of teachers with one refugee student in the overall scale and in the sub-dimensions of adaptation and proficiency Proficiency dimension in favor of teachers who served 21+ years in terms of years of service. In the content analysis of the interviews, it was revealed that the teachers had a language problem with their communication with the refugee students, and they tried to overcome this problem through Turkish-Arabic-speaking students or translators, which was a language problem in the adaptation of the refugee students and those parents had a negative view of co-education, That teachers planned activities and group games to overcome the adaptation problem. In addition, considering that the language problem and reading comprehension are the biggest problems in refugee education, the teachers underlined that there should be no discrimination and that language education should be provided to the refugee students and their parents as the key recommendations. The findings were discussed in the light of the literature, and the recommendations were made for the practitioners and researchers.
... Chen and Starosta defined intercultural sensitivity as "individuals' desire to motivate and develop themselves to understand cultural differences and being sensitive to the perspectives of people from different cultures" (Chen & Starosta, 2000: p5). To maintain intercultural communication, it is necessary to have a certain amount of cultural sensitivity not only to perceive the perspective of individuals belonging to different cultures and ethnic groups negatively but also to take differences into account (Aksoy, 2012;Eğinli, 2011;Seyitoglu et al., 2015). Developing the skills that constitute intercultural communication competence and taking necessary precautions by determining the factors that obstruct these skills play an important role in the prevention of intercultural conflicts. ...
Article
Full-text available
Introduction As women experience cultural practices during their lifespan, midwives’ displaying a culture-specific approach from the school years is of great importance for the quality of care. This study was conducted to determine the intercultural sensitivity and ethnocentrism levels of midwife candidates in Turkey. Method This cross-sectional study was conducted with 1,616 midwifery students who studied in seven different regions of Turkey in the 2018–2019 academic year. Data were collected through a questionnaire, Intercultural Sensitivity Scale, and Ethnocentrism Scale. Results It was determined that the variables such as the region where the midwife candidates grew up and location of the university, their years at school, and having friends from different cultures were effective on their intercultural sensitivity and ethnocentrism levels ( p < .05). Discussion Consequently, it is concluded that international student exchange programs and culture-sensitive-based care approaches during midwifery education will increase the intercultural sensitivity levels of students and contribute to reducing ethnocentrism levels.
... Refugees are exposed to sudden environmental changes that affect them socially, culturally and physically (Tuzcu & Bademli, 2014). With migration, individuals with different cultures in terms of language, religion, tradition, culture, etc., are forced to interact or even live in the same environment (Aksoy, 2012). Refugees face different degrees of hostile attitudes and even maltreatment and discriminatory behaviors depending on their refugee status. ...
Article
A randomized controlled study was implemented on 90 nursing students in Turkey. The sample was divided into two groups: intervention and control group. The intervention group received education on refugee health and participated in a practical internship with refugees. Three scales were administered to the two groups at baseline (pre-test) and the end of intervention (post-test): "Xenophobia", "Attitude Towards Refugees" and "Intercultural Sensitivity". The three scale post-test scores of the intervention statistically significantly differed from control group and showed a statistically significant interaction between the groups and time in the two-way analysis of variance. The three scale post-test scores significantly differed from the pre-test scores in the intervention group, showing more relevant effects on xenophobia scale, two subscales of attitude towards refugees and intercultural sensitivity scale. The interventions based on the contact hypothesis improved nursing students' attitudes towards refugees.
... However, health professionals with low intercultural sensitivity are more likely to experience difficulty providing effective and holistic care (Majumdar et al., 2004). Biases and prejudices against other cultures and ethnocentrism prevent people from living together in harmony and communicating with one another (Aksoy, 2012). Ethnocentrism is defined as the practice of evaluating and judging other cultures from the perspective of one's own customs and values. ...
Article
Abstract Background Factors affecting intercultural sensitivity and care are becoming an increasingly important issue due to ethnic diversity. Nurses play a crucial role in care and therefore should keep up with this trend and improve their intercultural sensitivity. Objective and Design. This descriptive cross-sectional study investigated the effects of ethnocentrism and moral sensitivity on intercultural sensitivity in nursing students. Methods and Participants. Data were collected using a demographic characteristics questionnaire and the Intercultural Sensitivity Scale, Generalized Ethnocentrism Scale, and Moral Sensitivity Scale. The sample consisted of 1343 nursing students. The Pearson correlation coefficient was used to determine correlations between scale scores. Multiple linear regression was used to determine the effects of ethnocentrism, moral sensitivity, and demographic characteristics on intercultural sensitivity. Results Intercultural sensitivity was found to be negatively correlated with ethnocentrism and positively correlated with moral sensitivity. Ethnocentrism predicted intercultural sensitivity more than moral sensitivity. Ethnocentrism and moral sensitivity explained 16.8% of the total variance of intercultural sensitivity. However, ethnocentrism affected intercultural sensitivity more than moral sensitivity did (beta = −0.406). Conclusion Nursing education should adopt strategies to reduce ethnocentrism by helping students develop cultural competence and intercultural sensitivity. Such education can equip nurses to provide higher quality care to patients of different cultural backgrounds. Keywords Intercultural sensitivity; Moral sensitivity; Ethnocentrism; Nursing students; Nursing education
... However, health professionals with low intercultural sensitivity are more likely to experience difficulty providing effective and holistic care (Majumdar et al., 2004). Biases and prejudices against other cultures and ethnocentrism prevent people from living together in harmony and communicating with one another (Aksoy, 2012). Ethnocentrism is defined as the practice of evaluating and judging other cultures from the perspective of one's own customs and values. ...
Chapter
Salgının kontrol altına alınabilmesi için personel planlama, hasta ve çalışan güvenliği önemleri, iletişim, ekip çalışması, çalışma koşullarının yeniden düzenlenmesi, risk yönetimi gibi yönetimsel eylemlerin gerçekleştirilmesi gerekmektedir. Bu bağlamda salgın sürecinde sağlık kuruluşlarında verilen hizmetlerin etkili bir şekilde yönetilebilmesi, güvenli bakım uygulamalarının gerçekleştirilmesi ve olumlu çalışma ortamlarının oluşturulmasında yöneticilere önemli sorumluluklar düşmektedir.
Article
Full-text available
This research is a qualitative case study that examines the problems experienced by school principals in the Reyhanli district of Hatay Province in the education of Syrian students and their possible solutions. The sample of the research consists of the principals of 12 schools with the highest number of Syrian students in the Reyhanli district of Hatay Province, using the criterion sampling technique. The data related to the research were obtained from the answers given to the questions prepared by the researcher. The data were subjected to content analysis and results were obtained under two main headings (Problems Experienced with Syrian Students in Secondary Schools and Solution Suggestions for Syrian Students’ Problems) and 4 themes (communicative, disciplinary, psychological and sociological). According to the results obtained, school principals stated that they had problems in communication (specifically, the language problem) and discipline, student and parents’ adaptation to school, and identity information confusion in the e-school in the schools where they work. School principals stated that these problems stemmed from the deteriorated population structure in Reyhanli, and for this reason, reducing the Syrian population in Reyhanli by evenly distributing it to other provinces and districts may be the solution. They suggested that it would be beneficial to increase the number of Turkish courses, the number of Turkish lessons and at the same time cultural adaptation activities to solve the language problem. In the sociological dimension, a proposal was made for the integration of e-school with the population directorate.
Conference Paper
Full-text available
The phenomenon of immigration has become one of the most debated topics in recent years. This concept not only refers to human mobility, but also refers to the migration of the brain, labour and capital. Immigration can be within an individual country's borders or within the borders of different countries. This mobility can make major changes in society quickly. The civil war that took place in Syria and the resulting wave of immigration influenced many countries, especially Turkey, and forced these countries to establish new policies regarding the issue. Immigrants coming to Turkey came to Mardin as other ones. The fact that Mardin is both a border city and the existence of kinship relations has been decisive in this matter. Many studies has been done on how the Syrian immigrants who came to Mardin affected the social life in this economic direction. Each research has got different data and results within itself. The demographic structure, talents, occupations and economic situation of Syrian immigrants have been investigated. In this study, the working areas and entrepreneurial talents of Syrian immigrants from Syria who came to Turkey and settled in Mardin province were tried to be determined. In this context, how the social and economic life of Mardin is influenced and the opportunities created are examined and these opportunities are defined. This study was conducted by examining the reports of researches conducted by various institutions at the local level and by examining the articles related to Syrian immigrants. The data were obtained from different studies and compared. The results obtained were interpreted to reveal the opportunities that migrants bring to the fair.
Article
Full-text available
In this paper we consider how international migration is related to the frequency and duration of trips to the home country. For many migrants, international migration triggers a series of trips to visit the home country that allow for a replenishment of the depleted relationship capital with family and friends back home, but these trips incur travel costs and foregone earnings. Given plausible assumptions about the depreciation and replenishment of home country relationship capital, a steady-state level of average maintained relationship capital implies that the optimized travel frequency is inversely related to the distance and the transportation costs, and positively related to the psychological costs of separation. The total time spent at home is increasing in the trip frequency, but with an elasticity that is decreasing in cultural proximity. Empirical evidence in support of these theoretical predictions is found in a unique longitudinal sample of international travel of 13,674 New Zealand citizens and 6,882 UK citizens who migrated to Australia between 1 August 1999 and 31 July 2000.
Yabancı Emekli Göçünün Sosyal ve Ekonomik Etkileri: Antalya ve Çevresi Üzerine Ampirik Bir Çalı ma
  • C Balkiri
  • Z T Karaman
  • B Kırkulak
BALKIRI, C., Karaman, Z.T., Kırkulak, B. (2008). "Yabancı Emekli Göçünün Sosyal ve Ekonomik Etkileri: Antalya ve Çevresi Üzerine Ampirik Bir Çalı ma", Uluslararası Emekli Göçünün Sosyal ve Ekonomik Etkileri: Antalya Örne i, Der. Canan Balkırı, Antalya, s. 8-38.
New Patters of Irregular Migration to Europe
  • S De Tapia
DE TAPIA, S. (2003). "New Patters of Irregular Migration to Europe", Council of Europe Publishing, http://www.coe.int/t/dg3/migration/documentation/Migration%20management/53000_New_ patterns_of_irregular_migration_in_Europe_en.pdf, E.T.: 22.02.2011. DUVERGER, M. (ty). Siyaset Sosyolojisi, stanbul: Varlık Yayınları GENÇLER, A. (2004). "Avrupa Birli i'nin Göç Politikası", Sosyal Siyaset Konferansları Dergisi, S: 49, 173-197, http://iudergi.com/index.php/sosyalsiyaset/article/viewFile/461/416, E.T.: 22.02.2011.
Almanya' da Ya ayan Genç Türk Hastalarda Kültürel Uyum, ki Kültürlülük ve Psikiyatrik Bozukluklar
  • V Gül
  • S Kolb
GÜL, V., KOLB, S. (2009). "Almanya' da Ya ayan Genç Türk Hastalarda Kültürel Uyum, ki Kültürlülük ve Psikiyatrik Bozukluklar", Türk Psikiyatri Dergisi, S: 20(2), 138-143, http://www.turkpsikiyatri.com/PDF/C20S2/138-143.pdf, E.T.: 22.04.2011.
International Migration and Human Development in Turkey
  • E T Hall
  • M R Hall
HALL, E.T., HALL, M.R. (1990). Understanding Cultural Differences, USA: Intercultural Press, Inc. ÇDUYGU, A. (2009). "International Migration and Human Development in Turkey", UNDP Human Developments Research Paper 2009/52, http://hdr.undp.org/en/reports/global/hdr2009/papers/HDRP_ 2009_52.pdf, E.T.: 07.02.2011. KARTARI, A. (2001). Farklılıklarla Ya amak: Kültürlerarası leti im, Ankara: Ürün Yayınları.
  • K E T Korfali
  • D K Üstübc
  • A De Clerck
KINIK, K. (2010). "Göç, Sürgün ve ltica", http://www.amnesty.org.tr/ai/node/1538, E.T.: 13.05.2011. KORFALI, D.K., ÜSTÜBC, A., DE CLERCK, H. (2010). "Turkey Country and Research Areas Report", EUMAGINE Project Paper, http://www.eumagine.org/pages/eumagine_output_list.aspx?type= true, E.T.: 17.02.2011.
Ekonomik Etkileri Açısından Türkiye'nin Turizm Merkezlerine Yönelik Avrupalı Göçleri
  • Süda Mutluer
SÜDA,., MUTLUER, M. (2008). "Ekonomik Etkileri Açısından Türkiye'nin Turizm Merkezlerine Yönelik Avrupalı Göçleri", Ege Corafya Dergisi, 17/1-2, 51-59, http://goc.bilgi.edu.tr/documents/ Sudas_Mutluer_2008.pdf, E.T.: 07.02.2011.
Kültürlerarası letiim: Farklı Kültürel Ortamlarda Çalıma ve letiim, stanbul: Parömen Yayıncılık
  • Uzunçarili Soyda
UZUNÇARILI SOYDA, A. (2010). Kültürlerarası letiim: Farklı Kültürel Ortamlarda Çalıma ve letiim, stanbul: Parömen Yayıncılık.
Göç Kuramları, Göç ve Göçmen li kisi
  • S Ça Layan
ÇA LAYAN, S. (2006). Göç Kuramları, Göç ve Göçmen li kisi, Mu la Üniversitesi SBE Dergisi (17), http://www.mu.edu.tr/sbe/sbedergi/dosya/S-Caglayan.pdf, E.T.: 23.02.2011.